Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 EYLÜL 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3
SSCB'de birlik
sÖzJeşmesi
• MOSKOVA (AA) —
Sovyetler Birliği'ni
olusturan 13 cumhuriyetin
merkezle ve kendi
aıalanndaki ilişkileri
yeniden düzenlemesi
öngörülen "yeni birlik
sözleşmesi"ne son şeklini
verecek bir komisyon
kurulması kararlaştınldı.
SSCB Yüksek Sovyeti'nin
önceki gün yapılan
toplantısında,
muhafazakârlann "yıkıcı
bir düşünce", radikallerin
de "anlamsız" olarak
eleştirdiği yeni birlik
sözleşmesi taslağryla ilgili
görüşmeler uzayınca ,
Başkan Mihail Gorbaçov,
taslağa son şeklini verecek
bir komisyon kurulmasını
önerdi.
ABD, 40 bin
asker çekiyor
• WASHINGTON (AA)
— ABD Savunma Bakanı
Dick Cheney, Baü
Avrupa'da bulunan
Ameakan askerlerinden 12
ay içerisinde 40 bininin
çekilmesi emrini verdi.
Savunma Bakanlığı sözcüsü
Pete Williams taıafından
dün yapılan açıklamada,
çekilme işlemine 1 ekimde
başlanacağı belirtildi.
Açıklamaya göre 30 bin
asker üe 10 bin hava
kuvvetleri personelini
kapsayan indirim, büyük
ölçüde Federal
Almanya'daki ABD
askerlerinde yapılacak.
Bin Bella
döntiyor
• BARSELONA (Reoter)
— Cezayir eski Devlet
Başkanı Ahmet Bin Bella
ülkesine dönmek Uzere 10
yıldır sürgünde bulunduğu
Ispanya'dan aynldı. 1962'de
Fransa'dan bağunsızhğını
kazanan Cezayir'in ilk
devlet başkam olan Bin
Bella, 1%5'te Huari
Bumedyen önderliğindeki
askeri darbeyle devrilmişti.
Cezayir'de gelecek yıl
yapılacak serbest seçimlere
partisi 'Cezayir'de
Demokrasi lcin Hareket'in
önderi olarak katılmayı
planlayan Bin Bella, 25
yıldır sürgünde yaşıyordu.
Utvanya
meydan okuyor
• MOSKOVA (AA) —
Litvanya Parlamentosu,
dün benimsediği siyasi
partiler yasasıyla Sovyet
Komünist Partisi'nin bir
parçası olan Litvanya
Komünist Partisi'nin
faaliyetlerine son verme
yolunda önemli bir adun
attı. Litvanya
Parlamentosu'nda dün
kabul edilen yasada,
cumhuriyetin sınırları içinde
'yabancı ülkelerin siyasi
partilerinin faaliyet
göstermeleri' yasaklanıyor.
Vilnius'taki kaynaklar, bu
•~deyimin açıkça SBKP
platformunu savunmaya
devam eden Litvanya
Komünist Partisi'ne atıfta
bulunduğunu belirtiyorlar.
Mısır'da
seçimler
• KAHtRE (AA) — Mısır
Devlet Başkaru Hüsnü
Mübarek, parlamentonun
feshi konusunda 11 ekimde
halkoylaması yapılacağım
açıkladı. Mübarek, dün
radyo ve televizyondan
yayımlanan konuşmasında,
yeni parlamentonun
bağımsız adaylann da
katıldığı seçimler
sonucunda belirleneceğini
söyledi
Karamanlis
Patrikle görüştü
• ATtNA (Cnmtanriyet) —
Yunanistan Cumhurbaşkanı
Konstantin Karamanlis,
Kuzey Yunanistan'daki
manastırlar bölgesi Aghion
Oros'u (Aynaroz) ziyaret
etmekte olan İstanbul Fener
Patriği Dimitrios ile
görüştü. Karamanlis,
dört gündeh bu yana
manastırlar bölgesini ziyaret
etmekte olan Patrik
Dimitrios ile ikili bir
görüşmede bulundh.
Karamanlis, Patrik
Dimitrios'a daha önce de
bir mesaj iletmiş ve
kendisinden Yunan halkını
kutsamasını ve dünya
banşımn korunması için
dua etmesini istemişti.
Rum lideri Vasiliu, Ankara'nın ATyolundaki adımlannı Cumhuriyefe değerlendirdt
Türkiye'yi destekliyonım
ŞEBNEMATİYAS
NEW YORK — BM Genel
Kurulu'nda önceki gOn yaptığı
konuştnada Kıbns'ı Kuveyt'e
benzeten Kıbrıs Rum kesimi lide-
ri Yorgo Vasiliu Genel Sekreter
Perez de Cueflar ile ikili görüşme-
sinden sonra Avrupa Toplulu-
ğu'na yaptıklanttyelikbaşvuru-
su konusunda sorulanmızı yanıt-
ladı. Vasiliu, Türkiye'nin Avru-
pa'yayönelik adımlanru ve tutu-
munu sonuna kadar destekledi-
ğini kaydederek Kıbrıs sorunu-
nun çözumünde anahtann Tür-
kiye'nin elinde olduğunu belirt-
ti. Kıbns Rum lideri Türkiye'ye
Kıbns'taçözümiçin "Kendi ka-
derinitoytahakkmdan" vazgeç-
mesi çağnsında bulundu ve hiçbir
zaman Türkiye ile çatışmayagir-
mek istemediklerini söyledi. Va-
siliu'ya sorduğumuz sonılar ve
yamtlar şöyle:
—Genel Sekreter'le ader gö-
risrunöz?
VASİLİU—Genel Sekreter'le
görüşmem Genel Kurul sırasında
yapılan görüşmelerden biriydi.
Tabü görüşme sırasında ben yer-
leştirmeler ve var olan durumu
değiştirecek diğer gelişmeler ne-
deniyle duyduğum endişeyi dile
getirdim. Karşılıklı tehditlerin bi-
zi biryeregötürmeyeceğinitekrar
tekrar söylüyorum zaten. Bu
bağlamda etkin bir işbirliği yap-
mamızgerektiğini, çözümeyöne-
lik birlikteçahşmamızgerektiğini
tekrarladım.
VASILIU
AT'ye yaptığımız başvuru,
Kıbns Türklerine karşı bir
tutum değildir. Türkiye de
AT üyesi olmak istiyor.
Türkiye'nin AT yolundaki
adımlannı destekliyorum.
Kıbrıs sorununun çözümü
Türkiye'nin elindedir. Bu
konuda bir çözüme ulaşmak
içih Kıbrıs Türkleri, kendi
kaderini tayin hakkmdan
vazgeçmelidir. VASİLİU — 'Birlikte Avrupa'ya gidelim'.
—Sizin AT başvurunuz birlikte
çalışmaya yönelik degil tersine
bir adun olarak yorumlanıyor.
VASİLİU—Bunu biliyorum,
ancak gerçekten bunu anlayamı-
yorum, çünkü başvuru bizim çok
önceden aldığımız bir tutumdur,
biz zamanı gelince AT üyesi ola-
cağırruzı söyledik, bu karan al-
mak zorundaydık, bu noktada
açık olmalıyız, Türkiye de AT
üyesi olmak istiyor, Cumhurbaş-
kanı Özal'ın Başkan Bush ile bu-
gün yaptığı görüşmede bu tutu-
mun teyit edildiğini görmek U-
ginçti. Yani Türkiye politikası-
nm Avrupa'ya yönelik eğilimi di-
yebiliriz, benşahsen bu eğilimin
destekçisiyim, AT yolunda attı-
ğı adımlann destekçisiyim, bu
nedenlebaşvuruya itirazedilme-
mesi gerektiğini düşünüyorum,
itiraz nedeni Kıbnslı Türklerin de
bu kararda yer almalan şeklinde.
Buna ben hiçbir şekilde itiraz et-
mem, herkesin bildiği gibi Kıbns-
lı Türkler Zürih anlaşmalan üze-
rinde çalışmaktan vazgeçmişler-
dir, peki bu tarihtir diyeüm, bir
çözüm için görüşme sürecindey-
dik ve bu süreç başansızlıkla so-
nuçlandı, benim kabahatim de-
ğil, herkes biliyor, biz şunu söy-
lüyoruz, başvurunun yaptldığı
zamandan derinlikle tartışılaca-
ğı zamana dek sorunumuzu çöz-
mek için çok vakümiz var. Kıbrıs
sorununu çözmek için yıllar ge-
rekmiyor, eğer siyasi kararlılık
mevcutsa, birkaç gün, birkaç
hafta içindeçözülebilecek bir so-
rundur. Bu mesajı Türk liderüği-
ne ve Kıbnslı Türklere iletmeye
çalıştım, şimdiye dek başarama-
dım, ama ısrarla devam edece-
ğim. Başvurumuzu Kıbnslı
Türklere karşı bir tutumolarak
yorumlamak istemiyorum, bildi-
ğinizgibi zatentopluluk üyeliğin
herkesin yaranna olmasını bek-
liyor, benim tutumum da hep bu
olmuştur, gümriik anlaşmamız-
da da aynı tutumu yansıttık, bu
nedenle başvurdunuz diye sizi ce-
zalandıracağız demek yerine, bir
çözüme bir an önce nasıl ilerleye-
biliriz deyip, bundan sonra bir-
likte Avrupa'ya gideriz demek
daha iyi olur.
—Genel Sekreter'in girişimlerini
desteklediginizi söytüyorsanuz,
göriismekrin devam etmesinden
yana oldugunuzu bdirttiniz, •*-
sıl devam edecck görüşmeter?
Çözüm Türkiye'de
VASİLİU—Benim elimde bir
şey yok, bunun cevabı Türkiye'-
dir. Bunu hep söyledim vebu me-
sajın yerine gitmesini isterim. Biz
Türkiye ile bir çatışmaya girmek
istemiyoruz, her halükârda, Kıb-
ns Türkiye'ye göreçok küçükbir
ülke, şu anda Doğu ile Batının
birleştiği bir çağdayız, eğer Doğu
ile Baü bir araya gelebilmişse, ni-
çin Kıbns, Türkiyeile farklüıkla-
rmı çözemesin. Çözümün herke-
sin yarannaolacağma, dezavan-
tajlann kat kat üstünde avantaj-
lan olacağmainamyorum. Dola-
yısıyla bu tümüyle Türkiye'ye
bağlıdır, maalesef şubattaolum-
suz yönde hareket ettiler, Sayın
Denktaş'ın Genel Sekreter'in ka-
bul edemeyeceği şeyler öne süre-
rek görüşmelerden kalkmasma
yardımcı oldular. Umanm şimdi
artık Kıbns sorununu çözme za-
manımn geldüği yolunda bir ka-
rar alırlar ve tanışmalar için ye-
şil ışık verirler.
—Nedirbuyeşilışık?
VASHJU-Kendi kaderini ta-
yin hakkından bahsetmekten
vazgecsinler, ayn halklardan
bahsetmekten vazgecsinler, bu-
nun Birleşmiş Milletler politika-
sı olmadığını biliyorlar, pazarlık
masasına otursunlar.
Türkiye, KKTC'ye verdiğisavunma teminatını teyit edecek
Ankara'dan Kıbns'a siyasi çıkarmaBaşbakan Akbulut'un ekim başında yapacağı
KKTC ziyareti sırasında bir ortak deklarasyon,
bir de ortak bildiri yayımlanacak. îkinci gün
yayımlanacak ortak bildiride 1974'ten beri
devam eden Rum ambargosunun sona ermesi
çağrısı yapılacak.
ANKARA (Cnmhuriyet Bü-
rosu) — Kıbns Rum yönetimi-
nin Avrupa Töpluluğu'na (AT)
yaptığı tam üyelik başvurusu-
nun incelemeye alınması sonra-
smda, Türkiye-KKTC dayanış-
masının güçlenerek sürdüğünü
göstenneye yönelik bir dizi giri-
şim planlandı. Bu girişimler,
Başbakan Yıldınm Akbulut'un
1 ekimde başlayacak KKTC zi-
yareti sırasında gündeme gele-
cek. Ziyaretin ilk gününde bir
ortak deklarasyon, ikinci gü-
Erbakan,
Saddam ve
Fahd'la
nünde ise bir ortak bildiri ya-
yımlanarak, Türkiye'nin
KKTCye savunma güvencesinin
teyit edileceği ve Rum ambargo-
sunun sona ermesi çağnsında
bulunacağı öğrenildi.
Başbakan Yıldınm Akbulut-
un üç gün sürecek KKTC ziya-
reti sırasında yayımlanacak iki
ortak belgenin amacı ve içeriği
şöyle özetleniyor:
1. Ortak deklarasyon: Ziyare-
tin ilk günunde yayımlanacak
bu belgenin amacı, Kıbns Rnm
başvunısunnn incelemeye alın-
ması sonrasında Türkiye'nin
KKTC'ye desteginin azalmadan
süreceğini ifade etmek" olarak
tanımlanıyor. Deklarasyonda
1960 anlaşmalan çerçevesinde
Türkiye'nin KKTC'ye sağladığı
"savunma garantisi"nin sürdü-
ğü teyit edilecek. Yetkililer, bu
belge ile Türkiye'nin KKTC ile
yeni bir güvenlik anlaşması yap-
ması yönündeki önerinin "gün-
dem dışı" kaldığıru beürtiyorlar.
Yetkililere göre garantörlük an-
laşmasının teyidi yoluyla hem
gereken mesaj verilmiş olacak
hem de Türkiye'nin Kıbns sonı-
nunun çözümünü güçleştiren
olumsuz havanın yoğunlaşması-
na neden olacak tepkisel bir çı-
kış yapması önlenecek.
2. Ortak bildiri: Başbakan
Akbulut'un KKTC Başbakanı
Derviş Eroğlu ile yapacağı gö-
rüşmeler ve Cumhurbaşkanı Ra-
uf Denktaş tarafından kabulü
sonrasında açıklanacak ortak
bildiri ise daha geniş kapsamlı
olacak. Bu bildiride 1974'ten be-
ri gündemdeki Rum ambargo-
sunun "adilane bir uygulama
olmadıgı" ifade edilecek ve bu-
na son verilmesi çağnsmda bu-
lunulacak. Bildiride ayrıca
KKTC Başbakanı Derviş Eroğ-
lu'nun temmuz ayındaki Anka-
ra ziyareti sırasında imzalanan
mutabakat metninde de yer
alan, "pasaportsuz geçiş ve
gümrük birliği" konuları da te-
laffuz edilebüecek. Ancak yet-
kililer, bu iki konuda yeni bir
karann söz konusu olmayacağı-
nı, her ikisinin de sadece "olası
uygulamalmr" olarak gündeme
getirileceklerini belirtiyorlar. Bu
tutum, Türkiye'nin "temkinli ve
uyana" olmayı yeğlediği şeklin-
de yorumlanıyor.
Kıbns sorununu çözmeye yö-
nelik olarak BM Genel Sekrete-
ri'nin himayesinde yapılan top-
lumlararası görüşmelerin yeni-
den başlatılması konusunda
KKTC ve Türkiye yönetimlerin-
de egemen olan görüşün Genel
Sekreter'in alacağı tavnn bek-
lenmesi olduğu öğrenildi. Anka-
ra, Perez de Cuellar'ın 31 ekime
kadar Güvenlik Konseyi'ne sun-
ması gereken Kıbns raporunu
merakla beklerken, bu rapordan
önce Genel Sekreter'in bizzat ya
da sözcüsü aracıhğıyla özel bir
Kıbns açıklaması yapacağım
ediyor.
görüştü
BETÜL UNCULAR
TRABLUS — RP Genel Baş-
kam Necmettin Erbakan, Kör-
fez'de arabuluculuğa soyundu.
Erbakan Irak Devlet Başkam
Saddam Hiiseyin ve Suudi Ara-
bistan Kralı Fahd'la görüştüğü-
nü açıkladı. Erbakan'ın da ara-
lannda bulunduğu 13 Müslü-
man ülke temsilcileri Körfez'de
olası bir savası önlemek için
Irak'la Suudi Arabistan arasm-
da mekik dokuyor.
Erbakan dün sabah Libya'nın
başkenti Trablus'ta kaldığı El
Mahari Oteli'nde düzenlediği
basın toplantısında son 17 gün-
dür Körfez ülkelerinde yaptığı
temaslar hakkında 6 Türk gaze-
tecisine açıklamalarda bulundu.
Avrupa Milli Görüş Teşkilatı
Başkam Osman Ynmakogulla-
n'nın da katıldığı toplantıda Er-
bakan, Suudi Arabistan Kralı
Fahd, Savunma Bakanı Prens
Soltan, Içişleri Bakanı Prens
Naif, Istihbarat Başkam Prens
Faysal ve kralın oğlu Suud Fay-
sal ile Irak Devlet Başkam Sad-
dam Httseyin ve Başbakan Bi-
rinci Yardıması Taha Yasin Ra-
mazan'la görüştüklerini bildir-
di.
Erbakan bir soru üzenne tüm
Müslüman topluluklann her iki
tarafla konuşarak savaşı önle-
meye çalıştıklannı belirterek, bu
temaslann süreceğini bildirdi.
KAHRAMAN ASKERLER' VE ÇOCUK — Demokratik Almanya'da. komünist yönetimin
simgelerinin tahrip edilmesine ilişkin göriintülere sık sık rastlamyor. Son bir yıldır, yönetimle-
rin kararıyla yerinden sökülen Marks ve Lenin heykellerinin yanı sıra, diğer anıtların da za-
man zaman saldırılara uğradığı görüliıvor. Doğu Beriin'de komünist yönetim döneminden ka-
lan 'kahraman askerler' anıtı da, bu kaderi paylaşıyor. Anıttaki "kahraman askerler'in yüzleri.
kızgın bir Demokratik Alman'ın attığı sarı boyalarla boyalı. (Fotoğraf: The Independent)
UVEYT
DışişleriBakanı Ali BozerBM Gene
}
Kurulu'nda konuştw
Ortadoğırda silahlanma durdıırulsun
ŞEBNEM ATtYAS
NEW YORK — Birleşmiş Milletler Ge-
nel Kunıhı'na hitaben dün bir konuşma ya-
pan Dışişleri Bakanı Ali Bozer, Türkiye'-
nin Körfez krizinin çözümü için elinden ge-
leni yapacağım söyledi ve Ortadoğu'da si-
lahlanmanın durdunıhnası çağnsmda bu-
lundu. Bozer konuşmasında, Kıbrıs konu-
suna değinirken KKTC'nin benimsediği
"halk" tammı yerine BM'nin kabul ettiği
"toplnluk" tanımını kullandı. Ah Bozer
dün aynca Yunanistan Dışişleri Bakanı An-
donis Samaras'la görüştü.
Bozer BM konuşmasım ağırlıkla Körfez
krizi ve Kıbns'a yöneltti. Konuşmasında
Ortadoğu'da silahsızlanma yönünde tedbir-
ler alınmasım savunan Bozer, uluslararası
topluluğu kimyasal, biyolojik, nükleer si-
lahların ve füzelerin "artışınıo
dnrdnndması" için daha fazla çaba harca-
maya çagırdı. Körfez krizinin çözümü için
Türkiye'nin elinden geleni yapacağım söy-
leyen Bozer'in, kullandığı ifadelerde nüans-
larla oynayarak ABD ve Sovyetler Birliği
arasındaki görüş aynlığı olan konularda or-
tada kalmayı tercih ettiği dikkat çekti.
Bunlardanl)iri Irak'm Kuveyt'ten koşul-
suz çekilmesinin yanı sıra Kuveyt'te
"yasal" yönetimin kurulması yönündeki
ifadesiydi. ABD Kuveyt'te düzenin yeniden
sağlanmasından bahsederken bunu Sabah
ailesinin yönetime dönmesi olarak yorum-
luyor. BM genel görüşmelerinin başından
beri genel kurulda yaptıklan konuşmalar-
da gerek Sovyet Dışişleri Bakanı Eduard
Şevardnadze gerekse Fransa Cumhurbaş-
kanı François Mitterrand, Kuveyt halkının
demokratik seçimine uygun bir yönetimin
iktidara gelmesini savundular. Bu görüş Sa-
bah ailesinin geri dönüşünü tehlikeye atı-
yor.
Dışişleri Bakanı Kıbrıs'la ilgili olarak yu-
muşak bir tonda konuştu. Kendi kaderini
tayin hakkından söz etmeyen Bozer, eşit-
lik üzerinde durdu ve Rum liderinin AT
başvurusunu eşitlik karşısında atılmış bir
adım olarak nitelendirdi. Bozer konuşma-
smda KKTC Cumhurbaşkanı Ranf Denk-
taş'ın kendi kaderini tayin hakkına atfen
ısrarla kullandığı ve şubatta New York'ta
yapılan zirvenin başansızhkla sonuçlanma-
sına neden olan "balklar" sözcüğünü de
kullanmadı. Bozer'in BM literatüründe
geçtiği gibi "toplulnk" kelimesini kullan-
ması, Türk Dışişleri ile KKTC liderliği ara-
sındaki görüş aynhklanm genel kurula yan-
sıttı. Dışişleri Bakanı Bozer, dün aynca
Yunanistan Dışişleri Bakanı Andonis Sa-
maras ile görüştü. İki dışişleri bakanı önce
bir süre heyetler olmaksızın başbaşa görüş-
tüler. Daha sonra heyetlerin de katıldığı gö-
rüşme bir saat sürdü. Görüşme sonunda
bakanlar görüşmenin olumlu bir diyaloğun
devamım sağladığını belirten ortak bir açık-
lamayaptılar.
Irak'ın
asker
sayısı 430
bîn olduDış Haberier Seryisi — Lrak-
ın Kuveyt'in içindeki ve yakımn-
daki asker sayısını son zaman-
larda hızla arttırarak 430 bine
cıkardıgı bildirildi. AP'nin Was-
hington'da Savunma Bakanlığı
(Pentagon) kaynaklanna daya-
narak bildirdigine göre Irak, Su-
udi Arabistan sının yakımnda-
ki tank ve zırhlı araç sayısım da
arttuıyor. Adının açıklanması-
m istemeyen yüksek düzeydeki
bir Savunma Bakanlığı yetkili-
sine göre Irak'taki Sovyet aske-
ri uzmanlannca cephe gerisinde
Irak uçaklarmın bakımı yapılı-
yor. Amerikah uzmanlar, Irak'-
ın, Kuveyt'teki yığınağımn sa-
vunmaya yönelik olduğunu be-
lirtiyorlar. ABD'li yetkililere gö-
re Kuveyt bölgesindeki Irak
tanklanmn sayısı geçen hafta
700 artarak l.SOVe çıktı. Zırhlı
personel taşıyıcı sayısı da yine
700 artarak 2.500'e çıktı.
AA'nın haberine göre ABD
Başkam George Bussh tarafın-
dan kurulduğu açıklanan "Kör-
fez Krizi Mali Koordinasyon
Gnıbn", Türkiye, Mısır ve Ür-
dün'e yapılacak yardımın biçi-
mi ve miktarını belirlemek için
dün ilk kez toplandı. Yardım
yapacak ülkelerin yardım konu-
sunda mutabık kaldıkları, an-
cak yardımın miktarı ve biçimi
konusunda ayrı düştükleri bil-
dirildi.
Irak, SSCB'yi kınadı
Irak, Körfez krizinden sonra
Irak'a karşı giderek sertleşen bir
tavır içine giren Sovyetler Birli-
ği'ni kınadı.
Irak resmi haber ajansı INA-
nın önde gelen yetkililerinden
biri dün yaptığı açıklamada,
SSCB Dışişleri Bakanı Eduard
ŞevardnadzVnin önceki gün ge-
nel kurulunda yaptığı konuşma-
ya atıfta bulunarak, Şevardnad-
ze'nin tehdit edici üslubunun,
Amerika ve onun müttefikleri
ile birlikte petrol şeyhlerinin,
Sovyetler'e rüşvet verdiğini gös-
terdiğini belirtti.
Yetkili, aynca Sovyetler Birli-
ği'nin Araplarla dosüuk ilişkile-
rine hevesi yoksa ve yüzünü
Amerikan saldırganLğına dön-
durüyorsa, o zaman Araplann,
Sovyetler ve onun gibüerle iliş-
ki kurmaya meraklı olmadığını
söyledi.
POLIT1KADA
SORUNLAR
ERGUNBALa
Ecevit'in Irak Yazıları
Sayın Bülent Ecevit'in Milliyet gazetesi adına Irak Devlet
Başkam Saddam Hüseyin'le yaptığı söyleşiyi ilgi ile okuduk.
Sayın Ecevit'in söyleşinin ardından çıkan izlenimlerini de aynı
ilgiyle okuyoruz.
Ancak gerek söyleşide gerekse izlenimlerde aklımızı kur-
calayan bazı noktalara rastladık.
Örneğin Sayın Ecevit, Saddam'la görüşmesinin ilk bölü-
münde şöyle bir giriş yapıyor: "İnamyorum ki eğer siz şah-
sen haklı bulduğum şikâyet ve isteklerinize Kuveyt'ten olumlu
bazı yamtlar almış olsaydınız, Kuveyt'i ilhak etmezdiniz."
Saddam Hüseyin'in bazı yakınma ve isteklerinin haklı ol-
duğu konusunda Sayın Ecevit'le görüşbirliği içindeyiz. Bu-
nu bu sütunda da belirtmiştik. Ancak Bağdat'a bir gazeteci
olarak gittiğini söyleyen Sayın Ecevit'in sorusuna yorum ya-
parak başlaması ve taraf durumuna düştüğü izlenimini ver-
mesi objektif gazetecılik açısından savunulması güç bir tu-
tum ortaya çıkarmıştır. Bu konuda basınımızda çıkan eleşti-
rilerin, dozajı biraz sert olmasına karşın, özünde pek haksız
sayılamayacaklarını kabul etmek gerekiyor.
Izlenimlerinde ise Sayın Ecevit'in deneyimli bir devlet ada-
mı olarak bizi yadırgatan bazı noktaları var. Örneğin 25 eylül
tarihli Milliyet'teki yazısında Sayın Ecevit, Körfez ülkelerinin
Irak'ı İran'a karşı "haydi aslanım" diyerek "savaşa
sürdüklerini" belirtiyor. Yani Körfez ülkeleri Şaddam'ı kışkırt-
mış, Saddam da onlara kanıp güvenerek İran'a saldırmış.
Sayın Ecevit, bu savını somut kanıtlarla desteklese idi, çok
memnun olurduk. Çünkü bıldiğımiz kadarı ile Saddam, Ku-
veyt ya da Suudi Arabistan'ın dolduruşuna gelerek iran'a sal-
dıracak kadar saf bir lıder değildir. Üstelik onların kışkırtma-
sına da gerek yoktu. Saddam İran'a saldırırken, İslam Dev-
rimi'nin çalkantısı içindeki ülkeyı 2-3 hafta içinde dize geti-
receğini, İran'ın parçalanacağını hesaplıyordu. Saddam, Tah-
ran'a Şattülarap'ta lran Şahı'na verilmiş olan tavizi (1975 ta-
rihli Cezayir anlaşması) geri almak ve Humeyni'nin Şii dev-
riminin, nüfusunun çoğunluğu Şii olan Irak'ı sarsmasını
engellemek için saldırmıştı. iran'ın parçalanmak üzere oldu-
ğuna inamyordu. "Bir darbede bu işi bitiririm" diye düşünü-
yordu. Ama evdeki hesap, çarşıya uymadı.
Sayın Ecevit aynı yazının bir başka bölümünde de ABD:
nin "hiç kuşkusuz, Irak'ın Kuveyt'i işgal edeceğini bildiğini
ama bilmezlikten geldiğini" belirterek şöyle devam ediyor:
"Çünkü, Irak yönetimini köşeye sıkıştırmanın da ötesinde, yok
edebilmek için Kuveyt'in işgaii tuzağına düşürmek ıstiyorlardı.
Kuveyt'i işgal eder etmez Irak'ın üzerine yükleneceklerdi."
ABD'nin de, CIA'nın da çıkarları gerektirdiğinde neler yap-
tıkları, ne işler karıştırdıkları hepimizin "malumu." Ancak bi-
zim burada takıldığımız nokta Sayın Ecevit'in üslubu. Sayın
Ecevit bu savı o kadar kesinlikle öne sürüyor ki kişinin aklı-
na şu soru geliyor: "Nereden biliyorsunuz? Nasıl bu kadar
emin olabiliyorsunuz?" Sayın Ecevit'in başbakanlık yapmış,
deneyimli devlet adamı kişiliğini ve politikada hâlâ iddialı ol-
duğunu düşününce, bu soru daha da önem kazanıyor. Bir
ülkenin yönetiminde en büyük corumluluklar üstlenmiş po-
litikacılann yargılarında yanılma payı bırakmaları ya da bu
kadar kesinlikle öne sürdükleri savları somut kanıtlarla des-
tekjemeleri gerekir.
Örneğin Newsweek dergisi son sayısında Sayın Ecevit'in
ortaya attığı soruya, yani ABD'nin nasıl olup da Kuveyt'in iş-
gal edileceğini anlayamamış olmasına d^ğişik bir açıklama
getirmiş: Gaflet ve dar görüşlü politika... Dergiye göre Baş-
kan Bush, Dışişleri Bakanı James Baker ve yardımcısı John
Kelly, Irak'ı Ortadoğu'da Hafız Esad'ın Suriyesi'ne ve radi-
Kal Islamcı akımlara karşı bir denge unsuru olarak görüp Sad-
dam'ı gücendirmekten kaçınmışlardır. Dergi, "nükleer tetik"
ve "süper top" gibi olaylarda da Bush yönetiminin Irak'a karşı
sert tavır takınmaktan kaçındığına dikkati çekiyor.
Nevvsvveek, ekonomik baskı gruplanmn da Irak'a karşı uz-
laşmacı politikayı teşvık ettiğinı, ABD'nin irak'a yılda 1 mil-
yar dolarlık pirinç. buğday ve mısır sattığını bildiriyor. Örne-
ğin Irak'a tahıi satan çiftçılerin çıkarlarını kollayan Cumhuri-
yetçi Senatör Bob Dole ile Demokrat Senatör Richard Gep-
hardt, temmuz ayında Kuveyt'e karşı tutumunu giderek sert-
leştiren Irak'a tahıi ihracatının kesıimesini öngören tasarıyı
engellemişlerdir
Dergiye göre CIA, 27 temmuzda Beyaz Saray'a verdiği ra-
porda, uzaydan çekilen fotoğraflarda Irak'ın Kuveyt sınırına
yığınak yapttgının anlaşıldığını bildirmıştir. ABD, bunun üze-
rine Kuveyt, Suudi Arabistan ve Mısır'ı uyarmış, ama bu ül-
keler saldırı tehlıkesini ciddiye almamışlar ve Saddam'ın tar-
tışmalı Rumalia petrol bölgesi ile Körfez'dekı Bubiyan ve War-
ba adaları konusunda Kuveyt'in gözünü korkutmak için şantaj
yaptığını öne sürmüşlerdir. Newsweek'in "talihsiz bir
diplomat" olarak nitelediği Dışişleri Bakan Yardımcısı John
Kelly ise son ana kadar Irak'ı gücendirmeme politikasını sa-
vunmuştur.
1 ağustosta CIA, Irak'ın saldırmak üzere olduğu konusun-
da Beyaz Saray'ı tekrar uyarmış, Beyaz Saray da bu uyarıyı
Arap ülkeleri ile Sovyetler'e iletmiştir. Ancak Arap ülkeleri
ABD'nin Irak'a sert bir çıkış yapmasını engellemişlerdir. Arap-
lara göre ABD'nin müdahalesi Şaddam'ı öfkelendirip işgaii
kaçınılmaz duruma getirebılirdi. Arap ülkeleri son ana kadar,
Şaddam'ı tavizlerle (Rumalia petrol bölgesi, Körfez'dekı ada-
lar) yatıştırmayı ummuşlardır.
Evet, Nevvsvveek'in ortaya koyduğu tablo bu. Kuveyt'in iş-
gaii konusunda gerek ABD yönetımindeki gerekse Arap ül-
kelerindeki dar görüşlülük, yanlış değerlendirmeler, ekono-
mik ve stratejik çıkar hesapları...
Sayın Ecevit ise bunun tersine bir komplo teorisi ortaya
atıyor. Belki Nevvsvveek doğruyu söylemiyor. Belki Sayın Ece-
vit'in komplo teorisi doğrudur. Ama Nevvsvveek, öyküsünü kay-
naklara dayanarak, somut veriler göstererek anlatıyor. Sa-
yın Ecevit'in kendinden çok emin ve kesin biçimde ortaya at-
tığı komplo teorisinde ise biz somut bir kaynak bulamadık.
Bulamadığımızdan dayadırgadık. Sayın Ecevit gibi dene-
yimli bir devlet adamınm, somut kanıt göstermediği bir var-
sayımı biraz daha esnek bir üslupla ve yanılma payı bıraka-
rak ortaya atmasını dilerdik.
Çünkü Türkiye'de gerek politikacılara gerekse köşe yazar-
larına çok önemli bir görev düşmektedir. Bu da insanları şab-
lonların, klişelerin, kolay siyah-beyaz formüllerin rahatlığın-
da düşünme alışkanlığından kurtanp griyi de göstermek, so-
runlara çok yanlı bakmalarına yardımcı olmaktır.
KAR DAĞITEVH
GORBON IŞIL SERAMİK ANONÎM
ŞİRKETİ YÖNETİM KURULUNDAN
Şirketimizin 16 Nisan 1990 tarihli genel kurulunda
dağıtımına karar verilen kâr, 27 Eylül 1990 gününden
itibaren dağıtılacaktır. Bu tarihten itibaren hisse senet-
lerinin 3 nolu kuponlanmn ibrazı mukabilinde beher
1.000.- TL.'lik hisseye % 70 kâr karşılığı "700.- TL."
(yediyüz TL.) ödeneceğini bildirir, sayın hissedarlan-
mızın yukarıda belirtilen tarihten itibaren T. Emlak
Kredi Bankası 166. Konut Sitesi Al Blok 4/18 Levent-
Istanbul adresine başvurmalarını rica ederiz.
TEŞEKKÜR
Çocuğumuzun doğumunda gösterdikleri yakın ilgiden
dolayı
Doç. Dr. FATtH DURMUŞOĞLU,
Dr. MELTEM PtRİMOĞLU
ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın
Hastalıkları ve Doğum Kliniği çalışanlanna içten
teşekkürler.
EMEL, TAMER DEMİRALP