Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 EYLÜL 1990 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN
Meteoroloıi Genel Müdürlûğü'n
den alınan bilgıye göre, yurdun
kuzey kesimierı parçalı bulutlu,
ötekı yerter az bukjtJu ve açık ge-
çecek. HAVA SICAKLIĞI: Onemlı -
bir değişıklik olmayacak. RÜZ-
GÂR: Yurdun kuzey kesimlerınde
güney ve doğu ötekı yerierde ku-
zey ve bat yönlerden hafıf ara sı-
ra orta kuvvette esecek. Denizler-
de Ege ve Akdenizde günbatısı ve
karayel, ötekı denızlenmızde lob-
le ve keşişlemeüen 2-4 yer yer 5
kuvvetinde saatte 4-16 yer yer 21
Adana
Adapaan
denız mılı hızla esecek. Van Gölü'nde hava az bulutlu ve
açık gececek Rûzgâr kuzey ve baödan hafıf olarak ese-
cek Göl kücük dalgalı olacak
Afyon
AJn
Ankara
Amakya
Antaiya
Artvın
Aydın
Ba'tesır
Bılecık
Bıngöl
BıUıs
Boıu
Bursa
ÇanakiaJe
Coaım
Denızlı
A 30° 19° DıprBata'
A 29° 17° Edıme
A 33°20°Erancan
A 28° 13° Eraıram
A 29° 5°Esiaşehır
A 27" 14° Gâzantep
A 29°2*'ûresun
A 29° 18° Gimüşhane A
A 30° 14° Halrtân
A 32° 18° Isparta
A 30° 16° Istanbul
A 27° 13° torur
A 31° 13° Kars
A 2<° 8°KasQn»™ A
A 27° 13° Kaysen
A 29° 17° Kırklareiı
A 26°17°Konya
A 29° 11° Kütahya
A 29° 20° Malatya
34° 13° Manısa
28° 16° K Msraş
30P10° Meran
26° 2°MuflJa
27°V4°Muş
33°16°t*Sde
25°S°CMu
28°12°FtaB
29°W°Samsm
29°13°S«rt
27
<>
18°Sınoc
3f= 18° Sıvas
27° fTetartaj
28° 13° Trateon
28° 8°TUnce(
28°15°Uşal<
28» 13° >tagat
30» 13° ZonguBa*
A 31» 18°
A 31° 18°
A 29° 22°
A 29° 16°
A 30° 10°
A 27° 10°
A 23° 18°
A 25° 16°
A 23° 18°
A 33° 20°
A 23° 19°
A 27° 10°
A 27° 18°
A 25° 18°
A 30° 13°
A 29° 14°
A 24° 8».
A 27° 11°
A 25° 18°
ı butudu 'yaOmrtu A-apk B-bulutkj G-güneşlı K-kartı S-sslı V-y»0murkj
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1
2 3 4 5 6
1/ Baklagjllerden bir
süs bitkisi ve bunun
güzel kokulu çiçeği.
2/ Birden bire... Ir-
maklarda işleyen ve
şişirilmiş tulumlar
üzerine kurulan bir
çeşit sal. 3/ Tek kişi-
ük iskambil oyunu.
4/ Türk müziğinde
bir makam...Kemik-
lerin yuvarlak ucu.
5/ Kimliği belirlene-
meyen uzay cisimle-
rine verilen ad...
öğütülmüş tahıl..
Hile. 6/ Ölü yıkama.. Telefon sözü.
7/ Aktinyum elementinin simgesi...
Hz. Muhammed'in tniraca çıkarken
bindiğine inanılan dört binekten so-
nuncusu olan doğaüstü varlık. 8/
Herkes... Psikanaliz dilinde kişinin
öz benliği. 9/ Sermaye.. lki tarla ara-
sındaki sınır.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Yugoslavya'da sosyalist tipteki üre-
tim ve çalışma kooperatiflerine ve-
rilen ad. 2/ Şöhret... Zeki ve yaramaz çocuk. 3/ Yüzgeçleri di-
kenli ve eti makbul bir balık... Bir nota. 4/ Bir hayvan... Ad
kavmi hükümdan Şeddat tarafından cennete benzetilerek yap-
tınlan efsanevi bahçe. 5/ Dingil... Bilginler. 6/ Bir mağazanın
yalnız bir tür eşya satılan bölümu. 7/ Mahkeme sonucunu gös-
teren resmi belge... Ödünç alınan ya da verilen şey. 8/ Tekil ikinci
kişi adılı... Hindistan'da dokunan pamuk ve keten kumaş. 9/
Değişik sayıda şeritlerin yan yana dizilmesiyle oluşan ve iki değ-
nekle vurularak çalınan çalgı.
60 YIL ONCE Cumhuriyet
Hükümetin istifası
27 EYLÜL 1930
Başvekil Ismet Pş. Hz.
hükümetin müçtemian
istifasını Reisicumhur Hz.ne
takdim etmiş ve istifa kabul
olunmuştur. Yeni hükümetin
teşekkülüne kadar vekâleten
vazifeye devam olunması,
Reisicumhur Hz. tarafından
istifa edeh hükümete tebliğ
buyurulmuştur.
Reisicumhur Hz. B. M.
Meclisi Reisi Kâzım Pş.
Hz.le fırkalar rüesasını davet
ederek yeni hükümetin teşekkülü için istişarelerine
başlamıştır.
Meclis dağıldıktan sonra Ismet Pş. Gazi Hz. tarafından
kabul buyuruldu. Ismet Pş. hükümetin istifasını
Reisicumhur Hz.ne takdim etmiştir. Gazi Hz.nin Ismet
Pş.yı tekrar yeni kabineyi teşkile memur ettiği anlaşılıyor.
Ismet Pş. yeni arkadaşlarını intihap etmiş gibidir. Yeni
olarak Adliyeye Yusuf Kemal, Maarife Esat, Nafıaya
Mustafa Şeref, tküsada Zekâi Beyler girmektedirler.
Fırka grubu yarın (bugün) saat üçte toplanacak, yeni
hükümetin hazırladığı program okunacak ve müzakere
edilecektir.
30 YIL ONCE Cumhuriyet
İntihar teşebbüsü
27 EYLÜL 1960
Milli Birlik Komitesi üyesi Kurmay
Binbaşı Orhan Erkanh bu akşam
bir basın toplantısı yaparak düşük
Cumhurbaşkanı Celal Bayann
intihara teşebbüs ettiğıni
açıklıyarak şunlan söylemiştir:
"— Yassıadada mevkuf bulunan
düşük Cumhurbaşkanı Celal Bayar,
25 eylül 1960 günü intihara teşebbüs Celal Bayar
etmiş ve vazifelilerin zamanında müdahalesiyle bu
teşebbüs önlenmiştir.
Hâdise şöyle cereyan etmiştir: 25 eylül 1960 günü saat
10.45 de banyo yapmakta olan düşük Bayar, bel kayışını
boğazına sararak sıkmak suretiyle intihara kalkışmıştır.
Odada nöbet beklemekte olan teğmen, banyo dairesinden
anormal bir ses duyarak içeri girmiş ve duruma
müdahale etmiştir.
Yassıada garnizon hastahanesi dahiliye mütehassısı Dr.
Yüzbaşı Ahmet Karahalioğlu ilk tıbbi müdahaleyi yapmış
ve tedaviye başlamıştır. Bilâhare adaya celbedilen Örd.
Prof. lhsan Şükrü Aksel, Prof. Dr. Necmettin Polvan ve
Yassıada garnizon hastahanesi Baştabibi Dr. Yarbay
Galip Bozalıoğlu, Bayar'ı muayene ederek gerekli
tedbirleri almışlar ve durumu bir raporla tesbit
etmişlerdir.
OkurlarımızaGazetemizin bugünkü 12986'ncı nüshasını ilk sayıdan
itibaren muhafaza ettiğimiz hacimden biraz daha küçük
boyda basılmış görüyorsunuz. Buna, baskı makinemizi
muvakkaten değiştirmemiz sebep olmuştur.
Mazdde, düşük iktidar, harice yeni bir makine
ısmarlamak imkânını bize ısrarlı teşebbüslerimize rağmen
vermemiş, eski makinemiz de yine aynı sebepten bir
türlü esaslı bir revizyona tabi tutulamamıştır. Bugün
Almanyadan gelen bir mütehassısın nezaretinde ve
celbedilen malzeme ile bu revizyonu yapmak üzere
faaliyete geçmiş bulunuyoruz. Böylece tabı tekniği
bakımından özlediğimiz mükemmeliyete kavuşamasak
bile Cumhuriyeti daha temiz basmak kabil olacaktır. îşte
bu revizyon müddetince gazetemiz -Tifaruk Matbaacıhk
Sanayi A.Ş. Basımevinin rotatifinde basılacaktır. Bugün
elinize aldığınız nüsha, bu basımevinde tabolunmuştur.
GEÇENYIL BUGUN CurrVhuriyet
Tanımayız'
DÜNYADA BUGÜN
Amstertam A 19°
Amman A 36°
Atına
Bajdat
Barcelona
Baseı
Bdgrad
Berfn
Bonn
Lemngrad
Londra
Madnd
Mılano
Montreai
MosfeM
Münih
Ne* Vbrk
Osu
Pans
Prag
Ftıyad
ftoma
Sofya
Şam
Tel km
IKHIS
Cenevre
Cezayır
ûdöe
Dubaı
FranMurt
ftme
Hefcmh
Kahıre
Kooenhaç
KSın
Letoşa
VÂShınglon A 28°
Zûnh A 20°
27 EYLÜL 1989
SHP Genel Başkanı Erdal tnönü, ANAP grubunun tek
başına sececeği cumhurbaşkanını tanımayacaklanru,
böyle bir cumhurbaşkanını tebrik etmeyeceklerini ve
düzenleyeceği törenlere de katılmayacaklannı açıkladı.
tnönü, böyle seçilmiş bir cumhurbaşkanının devleti "iki
yapılı" hale getireceğini, bunun sorumlusu olan
ANAP'ın da altından kalkamayacağını söyledi. SHP
lideri, Başbakan Turgut Özal'ın "Cumhurbaşkanlığı için
herkesle konuşurum" sözlerine yanıt olarak da
Başbakan'ın, milli iradeye saygılı olduğunu belirtmedikçe
bu tür konuşmalann bir anlam taşımayacağını ifade etti.
TABTISMA
IDO ve Abonman Sortuııı
Geçen yıl 30 konser (biri iptal) için Filarmoni Derneği'ne üye
olabilmiş bir tutam insana el altından satılan abonmanlann
tanesi 163.000 TL idi. Bu yıl Filarmoni Derneği üyesi olanlar
bu abonmanlan 420.000 TL'ye satın alabilecekler.
Devlet Senfoni Orkestralan birer okul gi-
bidir. Bu nedenle de\letten parasal yardım
alır. Yılda 4 ay tatil yapıp haftada 4 gün
çalışıp 2 gün konser veren Istanbul Devlet
Orkestrası en yüksek devlet memuru maa-
şı alır. Kış boyu toplum kültürümüze kat-
kıda bulunur. Devletin vatandaşa eğitim
programında verdiği olumlu bir ödevi üst-
lenir.
Bu konserlere Istanbul halkı koşarak gi-
der ve dinler. Ancak bilet bulması çok zor-
dur. Bu nedenle bir hafta evvelden gişe önü
kuyruk oluşur. Bilet alan alır alamayan açık-
ta kalır. Genci yaşlısı yakmda uzakta otura-
nı...
Devletin Senfoni Orkestrası'nın bir de
"abonman'ı vardır. Koltuğunu sezon başuı-
da garantiye alır.
Dünyanın hemen tüm ülkelerinde orkest-
ra ve operalarında abonman vardır. Parası-
nı 6 ay onceden peşin ödeyen bu kimselere
hem her hafta normal bilet satışından daha
ucuza gelir. Hem de yerini garanti etmiş olur.
Parasmı önceden bağlaması, hastalığı, hava
koşulu, konser iptali riskine karşın yerini te-
min eder.
Bizdeki durum ise dünyanın hiçbir yerin-
de benzemez!
Milletin bütçesine kültür lüksumüz uğnı-
na bunca yük olan bu orkestranm "mutlu
bir azınlıga" ne koşullarla ernpoze ettiği, ka-
yınlan ayrümış koltuklardan bakanlığın ha-
beri var rru? Bunu onayhyor mu? Kamuo-
yunun bu konuda görüşünü biliyor mu?
Geçen yd 30 konser (biri iptal) içiri Filar-
moni Derneği'ne üye olabilmiş bir tutam in-
sana el altından satılan abonmanlann tane-
si 163.000 TL idi. Bu yıl Filarmoni Derneği
üyesi olanlar bu abonmanlan 420.000 TL'ye
satın alabilecekler.
Bir devlet orkestrası ve vatandaş ancak
belli bir derneğin üyesi olabümişse abonman
alabilecek. Gerisine yok!
Füarmoni Derneği yılda bir kez uykusun-
dan uyanarak üyelerine devletin senfonik or-
kestrasınrn biletlerini el altından (topluma
kapalı) satmaktan başka üyelerine hiçbir şey
vermeyen bir dernek. 1945'lerde kurulduğu
zaman haftada 2 oda konseri, 1 konferans,
geziler, sergiler, gençlik kolu, gelen yabancı
sanatçılarla yerli sanatçılarla bilgi değişimi
sağlayan toplanülar devamlı yayımlanan bül-
teni olan faaliyet gösteren bir dernekti. Bu-
gün üyelerine abonman sağlamaktan başka
ne verebiliyor?
Ben emekli bir öğretmenim. Çocuklanm
öğrenci. Biz bu derneğe üye olamıyoruz ve
bu nedenle vergilerimizle beslenen hepimi-
zin malı olan bu sanat kurumunun kültür
hizmetlerinden faydalanamıyoruz.
Devlet operası, devlet tiyatrosu emeklile-
re öğrencilere indirim uygularken konser se-
zonu boyunca senfoni orkestrası gişesi "yok"
oynuyor. Konsere bilet alabilmek için der-
neğe üye yaalmak gerek. Üye olmak için gi-
riş fonu ve koşullan? Bilmeseniz daha iyi!
Vergilerimizle katkıda bulunduğumuz,
seçkin, değerli üyelerinin ayda 6.5 milyon
maaş aldığı rivayet olunan bu mümtaz or-
kestradan devletin eliyle millete göturdüğü
kültür hizmetinden bizim de faydalanabume-
miz için yine sezon başında koltuklan kapı-
şılıp bitmeden ilgililerin acil müdahalesini
bekliyoruz. Ankara Devlet Senfoni, îstanbul
Devlet Opera ve Tiyatroları bu uygulamayı
yapmazken ve dünyanın her uygar ülkesin-
de abonman tüm halka sınıflamasız sunu-
lurken tstanbul Devlet Orkestrası'nm da hal-
ka açılması dileğiyle.
HtKMET ESAT ZER
Emekli Öğretmen/tstanbul
ÖYS ve Bilimsel Düşünüş Alışkaıdıgı
Günümüzde ülkemizin beyin gücüne çok büyük ihtiyaa vardır.
Her toplumda olduğu gibi bizim toplumumuzda da bu güç için
gerekli potansiyel bulunmaktadır.
1990-91 öğretim yüı başlarken haziran ayı
içerisinde yapılan "ögrenei yerteştirme sına-
vı" sonuçlannın yankıları halen devam edi-
yor. Bu sınavın doğrulan, yanhşlan birçok
yerde tartışma konusu oldu ve bu sınav ile
başarısız sayılan öğrencilerin sayısının çok-
luğu bu tartışmalann odak noktasmı oluş-
turdu. Fakat, eğitim kurumlanmızdaki so-
runlar gerçekten korkunçtur. Ancak başarüı
olan yüzde yirminin çoğunun durumunun iç-
ler acısı olduğu da apaçık ortadadır.
Her şeyden önce üniversiteye giriş sınavı
bir yarıştır. Her yarışta olduğu gibi burada
da amaç diğer yanşmacılan geçmektir. Bu-
nu yapmak için en kısa sürede en fazla so-
ruyu doğru yanıtlamak gerekir. Fakat eğitim
kurumlanrun büyük bir bölümünde bunu
sağlamak için izlenen yol, araştırma ve öğ-
renmeden uzak, tamamen ezberlemeye da-
yanan bir yöntemdir. Bunun sonucunda so-
ru sormayı, araştırmayı bilmeyen, temel bi-
limleri bir formüller sistematiği olarak gö-
ren bir öğrenci grubu oluşmaktadır. Böyle
bir grup ile üniversitelerde bilimsel eğitim
yapmak imkânsız hale gelmiştir. Bütün bun-
İara rağmen üniversiteye giriş sınavı çok han-
tal bir yanştır.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da yanıtladık-
lan testlerdeki sorulann yansından fazlası-
nı, hatta tamamına yakmını doğru yarntla-
yan, başanlı sayılabilecek bir öğrenci grubu
bulunmaktadır. (Diğer öğrencilerin bu gru-
bun çok gerisinde kalmalanrun bir nedeni-
nin de özellikle Türkiye'nin doğusunda eği-
timin çok daha yetersiz olmasının yarattığı
fırsat eşitsizliği olduğu unutulmamalıdır.)
Başanlı ve yetenekli bu öğrenci grubunun so-
runu ise daha çok üniversite eğitimine olan
yaklaşımlanndandır. Ortaokul ve lise çağla-
nnda ilkel bir eğitimden geçirilen bu yete-
nekli öğrencilerin birçoğu toplumun baikısı
ve ailelerinin de yönlendirmeleri sonucundtt
üniversiteleri maddi yönden tatmin olabile-
cekleri bir iş sahibi olmak için birer araç ola-
rak görmektedir. O>
F
sa üniversite bilimsel bir
kurum olarak görülmelidir.
Günümüzde ülkemizin beyin gücüne çok
büyük ihtiyacı vardır. Her toplumda oldu-
ğu gibi bizim toplumumuzda da bu güç için
gerekli potansiyel bulunmaktadır. önemli
olan bu potansiyeli kullanabilmektir. Ne ya-
zık ki ülkemizin yararlanabileceği çeşith'
alanlardaki nitelikli kişiler ya toplumdaid ge-
ri kalmışlığın çarklan arasında ezilmekte ya
da kendi yapılanna daha uygun olan dış ül-
kelere giderek beyin göçünü oluşturmakta-
dırlar. Yüzyıllar boyunca Türk toplumundan
bilim ve sanat alanmda tüm dünya çapında
ün yapmış, insanlığa ışık tutmuş bir kişinin
sivrilmemesi ve toplumun bunu kabullenmiş
görünmesi gerçekten çok acıdır. Ancak biz
birer fert olarak bilimsel ve özgür düşünce-
ye gereken önemi verdiğimiz zaman; bilim,
kültür, sanat üçlüsünün grafiğinin hızla yük-
seldiği ve tum insanlığa hizmet etmeye ha-
zır bir toplum haline gelmek için çok büyuk
bir adım atmış olunız.
Daha ortaöğretim yülannda kazanılmış bi-
limsel düşünüş ahşkanlığının, ferdi üniver-
site hayatında başarüı kıldığı gibi onu ken-
di alanmda uzman olmaya götüreceğini be-
lirtmek istiyorum. Unutulmamalıdır ki in-
san hayatında esas olan çahşmaktar; insa-
nın yaptığı işten tatmin olmasıdır. Yaşamı
sadece maddi ve içgüdüsel zevklerin tatmin
edileceği bir süreç olarak gören insanlar za-
ten yaşayan birer ölüdürler.
EMİN ERKAN KORKMAZ
Bursa
"Git de Müdürlük Oğren!9
Niğde merkeze bağlı Gnllüce köyunün
okul müdurü, okulunu badana yaptırmıştı.
Badanacının alacağı olan 350 bin TL'yi öde-
yememişti. Mubtar, "Para yok!" diyordu.
Bereket versin öğretmenlerin veroi iadesin-
den aldığa paralar imdadına yetişti de onlar-
dan yardım alarak borcu kapatabildi.
Sıra okulun genel temizliğine gelmişti. Kö-
yün muhurı bu işte de yan çiziyordu. Okul
la konuşmak istedi. Muhtar her zaman ol-
duğu gibi umarsamaz: "Git de sen miıdür-
liik öğren! Başka köylerde ögretmenler ara-
lannda para toplayıp şehirden adam getir-
terek temizletiyoriar okulu. Şunu da iyi bil
ki sen bir a> burada kimseyi bulamazsın."
diyerek okul müdürüne akıl veriyor, çıkısı-
yordu.
Burada Milli Eğitim Bakanı Avni Akyoi-
l lmüduru özellikle temizlik konusunu onun- un kulaklan çınlasın, şu sözleri aklımıza gel- ALİ İHSAN BEYHAN
SANSÜR • SÜR6ÜN
KARARNAMESİNİ
PROTESTO EDİYORUZ
Eşıllık ve Ozgürlük ıçın
Mücadele Eden 20O0'e
Doğru Dergısinın Genel
Yayın Yönetmeni
Doğu PERİNÇEK'in
' bir an once özgürlüğune
kavuşmasını talep edıyoruz.
İSKİ Usküdar Şebekesi
işçileri Ali Tokgöz, Ahmet
Yıldız. İbrahim Emektar. M.
Arif Okuş
SANSUR • SURGUN
KARARNAMESİNİ
PROTESTO EDİYORUZ
Eşıtlık ve Ozgürlük ıçın
Mücadele Eden 2000'e
Doğru Dergisinin Genel
Yayın Yönetmeni
Doğu PERINÇEK'in
bir an önce özgürlüğune
kavuşmasını talep edıyoruz
Camialtı Tersanesindeh
20 işçi adına Ekrem Karaca,
Çetin Kurt, Erkafı Öztan
SANSÜR • SÜRGÜN
KARARNAMESİNİ
PROTESTO EDİYORUZ
Eşıtlık ve Özgürluk ıçın
Mücadele Eden 2000'e
Doğru Dergisinin Genel
Yayın Yönetmeni
Doğu PERİNÇEK in
bir an önce özgürlüğune
kavuşmasını talep edıyoruz
Eyüp Belediyesi'nden
15 işçi adına Akif Yılmaz
TURSEM'İN REHBERUĞINDE
LONDRA., OKFOBD, CAMBRID6E
BOÜRKEMÖUTH,BWGHTON,
İNGİLTERE'DE
AU-PAIR
• P-27 yaş arası GENÇ
BAY^NLAR
* Se«;kın bir aılemn yarıinda.
anne>e >ardıTBLi oUrak
• En az 6 ay >a$ayıp
INGILIZCE yı ynındc
oğrenmek vc gelıştırmek
ıslıyorsanız
• Rehberınız olabılırız'
• Bızı hemen arayın'
(•B I ısan Okullın Acrnlesi
I t l A A.Ş.
Husrev <>r«lf C»d. 142-3
«0200 Ifşvikijf-İSTANBI L
Faı.: 160 J7 10
Tel. \M, 18 68- U6 13 80
SANSÜR • SURGUN
KARARNAMESİNİ
PROTESTO EDİYORUZ
Eşıtlık ve Ozgurluk ıçın
Mücadele Eden 20O0'e
Doğru Dergisinin Genel
Yayın Yönetmeni
Doğu PERİNÇEK'in
bir an once özgürlüğune
kavuşmasını talep edıyoruz
Haliç Tersanesi'nden
10 işçi adına Cengiz Varol
SANSÜR • SÜR6UN
KARARNAMESİNİ
PROTESTO EDİYORUZ
Eşıtlık ve Ozgürlük ıçın
Mücadele Eden 2000 e
Doğru Dergisinin Genel
Yayın Yönetmeni
Doğu PERİNÇEK'in
bir an önce ozgurluğüne
kavuşmasını talep edıyoruz.
PTT çalışanları 5 işçi adına
Burhanettin Özkaynak.
Huseyin Ayar
DE SEÇKİN ÛILOKUUARINDAYAZ-W>
YADA BûruN YILİNÛIUZCE 06R.ENİM
12TAKSİTTE ÖD
K0UC/U6L4
28.05.1990 tarih 44955 no.lu
gümnık çıkış beyannamesi ile
ilgili 17.09.1990 tarihli
TOBANK A.Ş. Istanbul
Şubesi'nce kesilen
FF.42.802,06'lık döviz alım
belgesinin taahhut kapatma
nüshası kaybolmuştur.
Hukümsuzdur.
IEKSTİL SANAYtCtLERl
DIŞ TİCARET A.Ş.
YAŞAYAN
KOSTA
Atena Deponte
5000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymları Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul
Ödemeli göoderilmez.
»T1CARİ İN6İÜZCE
• TUR.IZM INGIÜZCESİ
•BANKACIÜK.INÛIL1ZCES!
•5INAV KUR5LAR!: Cambrnige
•Rrst Ccrtifıcate, Pnofıcıency,
•TOEFL,A9.tLS(Soz\u)
tnrsem
İNGİLİZLİSANOKULLARI
DANIŞMA MERKEZİ
Cumhuriyet Cad 173/4-B Elmadağ
80230 Istanbul Hılton Otelı Karşısı
Te! 1483977-148 79 43-148 28 49
Fax 132 97 29. Tix 27498 tusm tr
di: "Yaptığıra en önemli şey öğretmenlik
mesleğine saygınlık kazandınnak."
Türkiye'nin kırsal kesiminde milli eğitim
çarkı böyle işliyordu. Gel de köy kökenli ol-
duklan için köyleri çok iyi tanıyan, okulla-
rının tum işlerini kendileri yapan Köy Ensti-
tülü öğretmenleri arama...
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
SHP'de Siyasal Eğitim...
6 Eylül 1987 günlü Cumhuriyet'te, 'Nâzım'a Kimler Yardım
Etti?' başlıklı 'Ankara Notları'nda bir yerde şöyle yazmıştım:
23 Ağustos 1987 günlü 'Ankara Notları'nda, Nâzım'ın na-
sıl kaçtığını anlatmıştım. Nâzım'ı kaçıran Refik Erduran'ın
'Gülerek' adlı yapıtını da anmıştım. Istanbul'dan Cumhuri-
yet okuru Necla Coşkun, 26.8.1987 günlü mektubunda, Nâ-
zım'ın kaçışında kimlerin yardımcı olduklannı anlatıyor. Özetle
şöyle diyor:
"Sayın Mustafa Ekmekçi,
Kendimi bildim bileli bizim aile Cumhuriyet okur. Sizin ya-
zılarınızın hayranlarındanım. Hele o domuz konuları.. Geçen
gün Nâzım Hikmet hakkındaki yazınız bu mektubu yazma-
ma vesile oldu.
Yıl 1950, ben yirmılerde kolej mezunu, İngiliz filolojisi öö-
rencisi kuş beyinli bir tazeyim. Babam Şehir Tiyatrosu Mu-
dürü Zeki Coşkun, amcam devrin meşhur bir gazetecisi
Nusret Safa Coşkun, ben onların nazannda ailenin zeki, akıllı,
aydın kızı. Film sansüründe ve İpekçiler'in FİTAŞ firmasında
tercüman olarak çalışıyorum. Nâzım Hikmet'in 'Vatan' gaze-
tesinde tahliye kampanyasıyla Nâzım hapisten çıkmış. Ba-
bam, Nâzım Hikmet'in gençlik arkadaşı, bizim evde Nâzım'ın
eski Türkçe baskılı babama ithaf ettiği şiir kitapları, Maarif
Vfekâleti tercümeleri kitap dolu, kitaplar yakılmryor, kitaba say-
gı var, hiç değilse bizim evde. Babam, Atatürkçü bürokrat,
komünist kelimesınden bile ürkmekte...
Bir gün FİTAŞ firmasında çalışırken iri kıyım, sarı kıvırcık
saçlı, mavi gözlü -bu gözler hep gülerdi- çok sevimli, biraz
mahçup, ama kendinden emin bir bey geldi. İsmail Cem İpek-
çi'nin merhum babası (patronlanmızdan biri) İhsan İpekçi ile
öpüştüler ve bir odaya çekildiler. Nâzım Hikmet'ti bu. O gün-
den sonra çok sık büromuza uğradı; bu sevimli, hoş sohbet
ve şakacı, hepimiz hayranız. Senelerce hapiste yatmasına
hepimiz üzülüyoruz, ama kendi dünyamızda pek de bir şey-
lere aldırmıyoruz. Ama nedense büro dışında onun gelişin-
den hiç söz etmiyoruz. İhsan Bey, edebiyata meraklı, romantik
bir kişi, ama Nâzım hakkında bir tek kelime konuşmuyor bi-
zimle. Nâzım'a o ara kimse iş vermiyor, ama İpek Film hesa-
bına senaryolar yazmakta, başka ad altında geçimini temin
etmekte, belki de tam hakkını alamamakta. Ama ne de olsa
para kazanabıliyor.
Bir gün Nâzım Bey çok heyecanlı geldi, İhsan Bey de he-
yecanlı, arka odaya geçtiler. Ben o odanın yanında bir iş yap-
maktayım. Benim farkıma varmadan konuştular. Kapı aralık,
ben konuşulanları duyuyorum. Nâzım Hikmet para alarak ay-
rîldı.
İhsan Bey'e:
— Ona yardım ediyorsunuz! dedim. Bana şu karşılığı ver-
di:
— Ona ne yapsam azdır. Daha gençsin, onun degerini bi-
lecek kapasitede değilsin, benim yaşıma gel, o zaman belki
anlarsın, bütün dünya zaten kısa zamanda anlayacak. Sen
yan odada bir şey duymadın! Bunu unutma. Bana söz ver,
hiçbir şey duymadın, oldu mu? Bir daha da bu konuyu ne
benle ne de başkasıyla konuş olur mu?
İki gün sonra 'Nâzım kaçtı' dendi. Ben ona söz verdim ve
kızlarım Nâzım Hikmet'e hayran oluncaya kadar da kimseye
anlatmadım; ama bu güzel bir anıydı ve onlara, gençlere an-
latmamazlık edemedim. Beni, Nâzım'ı tanıdığım için şanslı
sayıyor gençlik.
1987 ağustosunun son haftasında, Hinthorozu Erdal Bey'in
Karadeniz gezisine katılmıştım. Bir ara, Erdal Bey'in otobü-
süne, bir yerden İsmail Cem ipekçi de bindi. İsmail Cem İpek-
çi'ye, Necla Coşkun'un mektubundan söz ettim:
-— Babanız İhsan İpekçi, Nâzım Türkiye'den ayrılırken pa-
ra yardımmda bulunmuş; o yönden sizi kutluyorum! dedim...
* • •
Çanakkale eski Milletvekili Hasan Sever anlatmıştı; Turan
Güneş'le ilgili bir anısını. Yıl, 1976, aylardan ekim, şimdi Mu-
ammer Aksoy Alanı olan yerde CHP'nin açıkhava toplantısı
var. Ankara'dan Turan Güneş, Süleyman Mutlu, Hasan Se-
ver'in oğlu Ertuğrul Sever çıkıyorlar Çanakkale'ye yola. Ara-
bayı Hasan Sever kullanıyor. Turan Güneş, 1946'dan beri,
kendisinin de içinde bulunduğu siyasal savaşımı anlatıyor.
Deniz Baykal, o zaman içten içe Ecevit'le kapışmakta. Tu-
ran Güneş, Deniz Baykal'a şöyle demiştir:
— Sende hiç akıl yok mu?
— Neden?
— Sen, bu savaşıma 60 yaşından önce girme. Ecevit, bu
ortamda 12 yıl bu işi götürür. Sen daha gençsin. Deneyimin
az, dayanamazsın! Çekil kenara, kendini iyi yetiştir. Ama gö-
rüyorum ki, kenara çekilmek niyetinde değilsin. Bu davra-
nış sende yok!
Deniz Baykal'ın sabırsızlığının bir örneğini de Torbalı Be-
lediye Başkanı Ertan Ünver anlatmıştı. Ertan Ünver'le konu-
şan, Gümrük Tekel eski bakanlarından Baykalcı Mahmut
Türkmenoğlu, 5 Ocak 1978 günü Bülent Ecevit'in Deniz Bay-
kal'la bir konuşmalarını şöyle anlatır:
— Dün patronun (Deniz Baykal'ın) yanındaydım. Bülent
Bey, bizim ekipten kabineye adam alacakmış. Deniz'le ko-
nuşmuş, Deniz de 'Evet' demiş, "İstediğiniz adamı alabilir-
siniz." Fakat, beni (Mahmut Türkmenoğlu'nu) kesinlikle'
almayacak, bunu biliyoruz. Olsun. Kimi alırsa alsın. Bir ay
kadar bekleyeceğiz; sonra Ecevit'in anasjndan emdiği sütü
burnundan getireceğiz!
Ecevit, eski Enerji Bakanı'nın, birçok olayda kendisini ar-
kadan hançerlemesini hiç unutmayacak, sık sık yineleyecek-
tir. Kamuoyundaki yaygın kanı o ki, Deniz Baykal'ın
kazanması, Bülent Bey'le arayı daha çok açacaktır. Buna kar-
şılık Hinthorozu Erdal Bey'in istediği Parti Meclisi'ni oluştur-
ması sonucunda, sosyal demokratların birleşmeleri daha da
kolaylaşacaktır. Bırleşmeseler bile, o zaman Bülent Bey'in
oyları yeniden eski durumuna düşecektir Bu arada Deniz Bey
de olgunlaşacaktır, olgunlaşmalıdır...
Hasan Çelebi, dörtlüğünü Deniz Baykal üstüne yazdı, şöy-
le:
"Geçen gün Deniz Baykal güzel bir söz söyledi / 'Partim-
de bir er gibi çalışacağım' dedi / Eh, beklemeden başka iş-
lerin bitimini / Bitirse iyi olur, erlik eğitimini."
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
"Askere gideceğim"
SORU; 1968 doğumluyum. İlk kez 1 Mayıs 1990da sigor-
talı olarak çalışmaya başladım.
1990 yılı ağustos ayında vatani görevimi yerine ge-
tirmek uzere askere gideceğim. Bu yiizden işten zo-
nınlu olarak ayrılmak durumundayım. Çalışüğım
şirket tarafınan bana çalıştığım siire için tazminat
ödenir mi? Ödenirse ne miktarda olur.
A.N.
YANIT: tş Yasası'nın 14. maddesi uyarınca iş sözleşmesinin
işçi yönünden "Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla" bozul-
ması, kıdem tazminatı ödenmesini gerektiren nedenlerdendir.
İşveren, askerlik görevi için işinden aynlan işçiye kıdem taz-
minat: ödemckle yükümlüdür.
Ancak kıdem tazminatı ödenebilmesi için işçinin işyerinde
en az bir tam yıl çalışmış olması koşuldur.
Konuya ilişkin yargı kararlan özeti:
1) "ÖZET: İş Yasası'nda kıdem tazninatı için en az bir yıllık
çalışma esası getirilmiştir. En az bir yıl çalışmak koşulu ile yıl-
dan artan sureler için oran dahilinde kıdem tazminatı ödenirf'
(Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 21.11.1983 tarih, 6684 esas ve 9503
karar)
2) "ÖZET: İş Yasası'nın değişik 14'üncü maddesinde kıdem
tazrninatına hak kazanabilmek için öncelikle en az bir yıl ça-
lışma koşulu getirilmiştir!'
(Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 5.7.1983 tarih, 1983/4083 esas
ve 6210 karar)
Işyerindeki çalışmanız bir tam yılı doldurmadığı için asker-
lik görevi nedeniyle işten ayrılsanız bile işveren kıdem tazmi-
natı ödemekle yükümlü değildir.