Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 AĞUSTOS 1990 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE BUGÜN
Meteorotoji Oenel Müdüriüğû nden
alınan bılfliye göre, yurdun kuzey «e-
sımleri parçalı buluttu Karadenız ıle
iç Anadolu'nun kusyı sağanak yaflışı
öteki yerter u bulutiu ve açm geçe-
cek. Hava sıcaklığı dejışmeyeces
Ffcgâr yuıdun kuzeytesrrtenndeku-
zey ve bah, fltefci yerierde batı ve gü-
neybatı yönlerden hafif, ara sıra orta
loıvvette esecek. Denizterimizte rü2- >
g * AJafenirte gûnbaösı ve lodos, Gû-
ney Egç'de yıldız ve karayel, otekı de-
nizlenmede yıldız ve poyrazdan 2-4,
yer yer 5, Ege apldannda 6 kuvvetın-
de saatte 4-16 yer yer 21, Ege apkla-
rıoda 27 deniz n ü hcta esecek. De-
na mutedıl dalgalı, dalga yüksekJıflı 05-1, Egede 1 i açıkiannûa
2 m dolayırvda olacak. Van Gölû'nde tıava az bulutiu geçecek
Rûzgâr güney ve batı yönlerden hafif, ara ara orta kuvvette ese-
cek Göl küçük daigalı nscak. Görûş uzaMığı 15-20 km dolayın-
da bulunacak w ;
Adana
Adapazan
Adıyaman
Afyon
*jn
Anhara
Anökya
A/ıölya
Artwn
Ajflın
Balınesr
fclecık
6<flQÖI
BiHs
Bclu
Bursa
Çanakule
Çorum
Dena»
A 36° 22° Dıyattakır A
A 27° 19° 6*me
A ST 22° Erancan
A 30° 12° Erzurum
A 30° 10° Esteşehır
Y 29° 14= Gaaamep
A 32°24°&resun .
A »»2D°GûraûşhaneY
Y 24° 13° Hakk&n A
A 28° 20° Isparö A
A 30° 17° isonbul A
A 2B°14°lzmır A
A 35° 18° Ka-s A
A 31° 15° Kasamonu Y
Y 25° 9"Kayseri A
A 30° 15° Knitarei A
A 21°17°Konya A
Y 28° 10" Kû&hya A
A 35°21°Maiayj A
40° 21° Mansa
30° 16° K Maraş
30° 14° Mereın
30° 8°Mu4ia
29°13°Muş
36° 23° Nıflde
26°20°0rtu
2 6 ° 1 2 ° t a
32° 15° Samsun
33° 17° Sıirt
28°2O°Smo(>
35°24°Snas
28° 9°TetartaS
25° 10° Tratızon
31° 14° Tuncelı
30° 17° Van
30° 14° Ytagat
35°2r>Zongutol<
A 35° 21°
A 36° 22°
A 32°24°
A 36°20°
A 30° 15"
A 30° 16°
Y 26°19°
Y 27° 19»
Y 26° 18°
A 38°23°
Y 2S°20°
y 27° 10°
A 28° 17°
Y 27° 19°
A 32° 16°
A 32° 16°
A 30° 14°
Y 25° 11°
Y 24° 17°
jjc aç* bututkı /îk A-açık B-buluOu G-jûneşk K-kartı S-ssk Y-yaJmurtu
Kahıre •
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4
1/ Deride yer yer be-
yazlaşma ile belirgin
deri hastalığı. 2/ Döl
verme yetkinliğine
eren... Erkek ya da
kadının evlilik dışı
ilişki kurduğu kimse.
3/ Parlak kırmızı
renkte değerli bir süs
taşı... Bir bağlaç... Ba-
kınn simgesi. 4/ Faz-
la bön, avanak... Yol
uzerinde ya da kasa-
balarda yolcuların
konaklamalarına ya-
rayan yapı. 5/ Kırk
dört okkalık eski bir ağırlık birimi. 6/
Çalısanlann giriş çıkış saatlerini işaret-
leyen kimse ya da aygıt. 7/ Parola... Bir
çemberin 36O*ta birine eşit olan açı bi-
rimi. 8/ Çöl bölgelerinde bazı çukur-
lann tabanını kaplayan çoğunlukla
tuzhı ve killi toprak... Küçük ağıl. 9/
Tibet sığırı... Yara ya da çıban nede-
niyle vücudun herhangi bir yerinde
oluşan şişkinlik.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bisiklete verilen bir başka ad. 2/ Asya'da bir ülke... Eski Türk-
lerde çocuklan koruyan tannça. 3/ Hintlilerin, bağh oldukları ta-
rikatı belirtmek için kül ya da renkli tozla alınlanna cizdikleri işa-
retlere verilen ad... Akım şiddeti birimi kiloamperin simgesi. 4/ Kü-
çük mağara... Sıcak ve kurak bölgelerde yetişen, sanmtırak küçük
tohumlanndan kudret helvasına benzer bir madde elde edilen bit-
ki. 5/ Ağaç çemberler üzerine örülmüş torba biçiminde balık ağı.
6/ Duşünce... Evde ya da odada saygıdeğer kişilerin oturduğu baş
köşe. 7/ Çin ve Japonya'da oynanan bir çeşit satranç... Arap yazı-
sında kısa ünlü yerine kullarulan işaret. 8/ En tarunnuş sinema odü-
lü... Fasikül. 9/ Gizli yer, köşe bucak... Alevi-Bektaşi ozanlarının
tarikatlanyla ilgili şiirlerine verilen ad.
60 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Çanakkale Abidesi
6 AGUSTOS 1930
Şehitleri Imar cemiyeti
Çanakkale'de hazırhklara devam
etmektedir. Abidenin şartnamesi
tetkik edilmektedir. Eserin Türk
san'atkarları tarafından
yapılması takarrür etmiştir.
Inşaat gelecek seneye kadar
ihale edilecek ve ağustosta
yapılacak tenezzüh esnasında
vaz'ı esas merasimi icra
edilecektir. Bu sene 14 ağustosta yapılacak tenezzüh
esnasında Çanakkale'ye çıkılmayacaktır. Gelecek sene
vaz'ı esas merasimine çıküacaktır. Şehitlikleri tmar
Cemiyeti abidenin inşası için tahsisat aramaktadır.
Cemiyet Vilayetler idarei hususiyetlerinden B.M.M.
açılınca bu layihayı meclise sevkedecektir. Çanakkale
abidesinin fevkalade güzel olmasına çalışılacak ve bu
hususta hiç bir masraftan çekinilmeyecektir.
Telgraf ve radyo
Birkaç gündenberi şehrimizde bulunan telgraf umum
müdürü Ihsan Cemal B. kendisile görüşen şirketi ve
telgraf işleri hakkında şu malumatı vermiştir:
"lstanbul'da mezunen bulunuyorum. Fakat telgraf
muhaberatını teftiş edeceğim. Radyo şirketile Filips
şirketi kukavelenamesi bir iki güne kadar imzalanacaktır.
Şirket neşriyatına devam etmektedir. Bu mukavelenin
imzasından sonra neşriyatı daha rnuntazam olacaktır.
30 YIL ONCE Cumhuriyet
Din Şûrası
Amil Artus
6 AGUSTOS 1960
Devlet Bakanı Amil Artus
bugün saat 16'da yaptığı bir
basın toplantısmda Bakanlığına
bağh dairelerin faaliyetleri ve bu
dairelerin bünyelerinde
yapılacak değişiklikler hakkında
bilgi vermiştir.
Bakan bu konuda şöyle
demiştir:
"Bu sahada halka verilecek dini
terbiye mevzuunu ele almak ve Imam Hatip Okullanrun
kifayetsiz olan programlanm yeterli bir hale getirmekve
iyi vaiz yetiştirmek meselesini ve vaizliği cazip hale
getirme konusunu inceleme ve keza îlahiyat Fakültelerini
cazip hale getirmek maksadile din sahasında ve ilahiyat
konusunda tetkikleri bulunan ve ilmi hüviyetleri
memleketçi bilinen kimselerden kurulacak bir din şûrası
toplamaya karar verdik. Şûra, bu ayın sonlannda veya
eylül ayı içinde toplantıya davet edilecektir. Bu Şûranın
kararlanna göre Diyanet İşleri Başkanlığma,
çahşmalaıım düzenlemek için de faydalı ve ilmi bir
hüviyet verilecektiıi'
Bunun üzerine bir gazeteci Artus'a "Yani dinde reform
mu yapıhyor?" sorusunu sormuş, Artus cevaben şöyle
demiştir: "Işte ne söyledimse o; ne eksik, ne fazla, bu
nazik bir mevzudur. Bazı kelimeler insanlan ürkütür.
Söylediklerimin müphem tarafı var mı?"
Bakan aynca toplantıda gazetelerin kâğıt ihtiyaçlanndan
da bahsetmiş, 1958 nisanında yayınlanan kararnameyi
gazeteler lehine tadil etmeye çahştıklannı Seka'nın
günlük sarfiyatımn bunun iki misli olduğunu, sabıkların
yargılanması sırasında bu sarfiyatın 100 tonu bulacağım
ve bunu düşünerek gazetelerin kâğıt ihtiyacmı karşılamak
uzere Rusya, Finlandıya, Çekoslovakya, Avusturya ve
Polonya ile 11 bin tonluk bir ithal bağlantısı yapıldığını,
ayrıca bugün için kâğıt fiyatlannın düşürülmesinin
maliyet fiyatı dolayısiyle mümkıin olmadığını söylemiştir.
GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet
Genelgede değişiklik
6 AĞUSTOS 1989
Adalet Bakanlığı 1 Ağustos 1988 Genelgesi'nde değişiklik
yapıldığını açıkladı. Buna göre açlık grevinde tedavi
kabul etmeyenler, tıbbi müdahale yapılması gerektiğinde
sağlık kurumlarına sevk edilecekler.
Adalet Bakanlığı'ndan dün akşam yapılan açıklamada,
"Avrupa cezaevleri kuralları göz önüne alınarak ceza
infaz kurumları ile tevkif evlerinin yönetimine ve
cezalann infazına ilişkin tüzüğü yeniden gözden
geçirmek, yapılabilecek değişiklikler var ise belirlemek
üzere bir komisyon kurulduğu" bildirildi.
DUNYADA BUGUN
Amstenlam A 31°
Amman
Atına
Bajdat
Barcelona
Basei
Belgraö
B&lin
fioıvı
Bföoel
Budaptşfc
Cenevre
Cezayır
Ctfete
Duba
Frantfurt
6me
Hefcınta
Kahre
Kopenhag
KAh
Ufto»
A 38°
A 30°
A 42°
A 30°
Y 28°
A 28°
A 30"
Y 32°
A 32°
Y 29°
Y 28°
A 30°
A 39°
Y 30°
A 33°
Y 23°
A 33°
A 22°
Y 32°
A 36°
lemngrad
londra
Madnd
Mfano
Montral
MostaM
Mûnh
NewYor«
oao
Pans
Prag
»yad
Roma
Sofya
Şam
•fel Avıv
lunus
varşova
vtnotk
Vryana
Y 24°
A 24°
A 31°
A 29°
A 34°
A 23°
Y 29°
A 28°
Y 22°
A 35°
A 28°
A 46°
A 31°
A 24°
A 39°
A 37°
A 33°
A 22°
A 28°
Y 28°
WastmglonA 29°
Zûnh Y 29°
TARTTSMA
İld>iİ7Jü Bir Cinsel Ahlak
Ahlak, toplumumuzda daha çok cinsel alanda yargılama
yapmak için kendisinden bir kalkan olarak yararlanılın
sosyal bir kod işlevini görmektedir.
Yirminci yüzyılın son on yılında dünyada
hızlı gelişim ve değişimler gözlenmekte, tnev-
cut kavram ve kurumlar yeniden gözden ge-
çirilmektedrr. Bu bağlamda sosyal normlann
en önemlilerinden birini oluşturan *ahlak'ın
da sorgulanması, toplumsal gelışmenin bir ge-
reğidir. Nitekim böyle bir sorgulamayı geçen-
lerde Sayın Dr. Kriton Dinçmen'in yazdığı
"Ahlak'ın AUsüdılığıııın İrdeleomesi" adlı ma-
kalede göruyoruz (Cumhuriyet, 13.7.1990, s.
2). Yazar, bu kuramsal yazısmda, günümüz
ahlak kodunun bireysel çıkarcılık, bencillik ve
yalan üzerine kurulmuş olduğunu, dürustçe
bir sorgulama yapıp "gerçek ahlak"ı kurma-
dıkça mutluluğu ve sevgiyi bulmanın olanak-,
sız olduğunu belirtiyordu.
Ben de bu yazıda toplumsal ahlakın cinsel
alandaki bazı çarpıklıklannı vurgulamaya ça-
hşacağım.
Ahlak, toplumumuzda daha çok cinsel
alanda yargılama yapmak için kendisinden bir
kalkan olarak yararlanılan sosyal bir kod iş-
levini görmektedir. Cinsel duyguları, güdüle-
ri bastınlmış, insanca bir iletişimden yoksun
ve eğilimlerini korkunç bir oto-sansür altına
almış insanlann, diğer insanlann özgürce dav-
ramşlarını ve karşı cins ilişkilerini (arkadaş-
ça olanlan dahi) dedikodu duzeyinde eleştir-
meleri ve onlan yargılayarak *mahkûın' etmeye
çalışmalan "ahlak stfaleti'nden başka bir şey
değildir. Bu gibi 'ahlak yargıçlıgı'na soyunan-
lara hemen hemen her yerde ve kesimde rast-
lanmaktadır. Çoğu zaman özel yaşamın giz-
liliği ilkesine haksız bir müdahale teşkil eden
bu tur çalışmalara bir kısım magazin basını-
nın da girmiş olduğunu görmek Uzücüdür.
Çünkü bizim gibi azgelişmiş toplumlarda in-
sanları her alanda olduğu gibi cinsel alanda
da doğru bir şekilde bilgilendirmek, cinsel
problem ve bunahmlann aşılmasına yardım-
cı olacak şekilde yayınlar yapmak, basının en
önemli görevleri arasında yer alır karusında-
yım. Bunun tam tersine kaba, saldırgan ve
abartılı bir cinselliği fotoğraflarla süsleyerek
sunmak, mevcut bilinçsizliğin daha da arta-
rak sürdürülmesi anlamına gelir ki kazanç
amacıyla cinsel sömürüyu kullanmak meslek
ahlakının da trajedisidir.
Alt kültürü oluşturan kırsal kesimin insa-
m dinsel, ahlaksal ve geleneksel etkenlerle en
doğal duygulannı bile dışavurmama çabasıru
uyulması gereken bir davranış kuralı olarak
benimserniştir. Prof. Dr. Güıtsel Koptagel'in
isabetle vurguladığı gibi "Baslulardan, tabu-
laıttan oluşmuş kannaşık, çok baskılı bir san-
sür her an hepimizin karşısında durmakta"
(Cumhuriyet, 24.6.1990, s. 12). Bu baskının
mevcut cinsel ahlakın en önemli bir parçasını
oluşturduğunu biliyoruz.
Başkalanmn duygu, dflşünce ve haklanna
saygıh oLraama, her şeyi kendi tarafına yont-
ma eğilimi, cinsel alanda ikiyuzlü bir ahlakın
oluşmasına yol açmaktadır. Ömeğin kendi aile
çevresı dışındakı kadınlara ulaşmak ve büiikte
olmak için bin bir plan ve yöntemi olağan kar-
şılayan 'erkek'in, kendi eşine veya yakınına laf
atılması karşısında şiddete, hatta saldırganı öl-
dürmeye kaUuşması 'yalan ahlakı'nın aaklı bir
paradoksudur.
Cinsellikte kadına uygun görülen statü ise
cinsel ahlakın bir başka çarpıkJ'lını gündeme
getirir. Cinsellik, kadın ve erkeğin bütünleş-
mesi ile gerçek anlamını bulur. Başka bir an-
laümla; cinsel duygylann doğal yoüarla tat-
mini kadın ve erkek açısından eşit değerde bir
haktır. Cinslerden birinin bu hakka daha fazla
sahip olduğu yolunda mantıksal bir açıklama
ileri sürülemez. Durum böyle iken kadını, cin-
sel üeüşimin özgür ve eşit bir sv'esi olarak de-
ğil de kullarulan ve gerektiğinde atüan cinsel
bir obje olarak gören anlayış, nasıl bir 'ahlak'-
tan hareket etmektedir?
Cinsel alanda daha çok erkek lehine anla-
yışlan içeren bugünku ahlaksal yapının yan-
sımalanna bazı yasalarda da rastlanmaktadır.
örneğin zina suçundan durum böyledir.
TCK'run 440. maddesine göre ev'i kadjnın, ko-
cası dışında bir erkekle bir kez cinsel ilişkiye
girmesi zina suçunun oluşması için yeterlidir.
Oysa aynı yasamn 441. maddesine göre erke-
ğin (evli), başka bir kadınla bir ya da birkaç
kez cinsel ilişkiye girmiş olması zina suçunu
oluşturmaz. Evli erkek, bir başka kadınla hem
kan-koca gibi yaşayacak hem de bu durum
başkalannca bilinecek ki zina s«çundan mah-
kûm edilebilsin. Bu hukuksal normda görü-
len eşitsizliğin nedenı ahlaksal statüdür her-
halde!..
Dinsel ve ahlaksal yapının günah ve ayıp
kavramlarıyla baskı altına aldığı cinsel duy-
gular, nerede ve nasıl patlayacağı belli olma-
yan bir boraba gibidir. Bu cinsel sansürün (ve
getirdiği bunakmın) şiddete dö^üşme tehlike-
sini deyimler. Bunun yanı sıra cinsel tutsak-
lık, psikanaliz öğretisine göre 'Oidipus* Komp-
leksi'nden homoseksüelliğe varan cinsel sap-
malara neden olabilmektedir. Cinselliği nere-
deyse bir görev ve bunun dışmdaki yaklaşım-
ları ayıp olarak gören bugünkü ahlak anlayı-
şımız, işin gerçekliginden ve bilimselliginden
habersizdir (ya da öyle görünmektedir).
tnsaıuna, cinsel duygulannı, bir düşman-
mış gibi alt etmesini ve bastırmasını öğütle-
yen, evlilik dışında hemen her türlü kadın-
erkek ilişkisini reddeden ve kadını cinsel bir
obje gibi gören bir toplumda sağlıkb, sosyal,
cinsel bir yaşam ve bunlann ötesinde "dürust
bir cinsel ahlak" oluşabiür mi? Gerçek bir ah-
lak sistemini kurmak için bu s^runlan akılcı
ve bilimsel platformda tartışmamn zamaru gel-
medi rai?
MEHMET AKİF TLTUMULJ
Bilkent^ın Kütüphaıtesi
Bilkent'in, ODTÜ'ye önemli bir bölümü kütüphaneye
harcanmak üzere iki yüz milyon liranın Uzerinde bir bağışta
bulunduğunu da belirtmek isterim.
Gazetenizin 21 Temmuz 1990 tarihli nüs-
hasının 13. sayfasında Tartışma sütunu altın-
da "Bttkent ve Diğer Üniversltekr" başhgı ile
yayımlanan Ornan Özkul imzalı yazı ile ilgili
olarak bir tartışmayı sürdürmek amacı ile de-
ğil söz konusu yazjdaki iki hususun duzeltil-
mesi için bu yazıyı kaleme almış bulunuyo-
rum.
1- Yazıda sözü edilen BUkent Ünlversltesl
Ktttiiphucsi'ndeki sürekli yayunların ve ki-
tapların bir kısmının ODTÜ KMtflphaMSİ'-
nden Bilkenfe götürüldüğü iddiası gerçek dı-
şıdır. Aslında böyle bir düşünceye varmak
mümkün de değiidir. Çünkü devlet malmm
özel bir kuruluşa intikal «tirilmesi ancak ka-
nunla olabiür. Bu arada Bilkent'in, ODTÜ'-
ye önemli bir bölümü kütüphaneye harcan-
mak üzere ikiyuz milyon liranın uzerinde bir
bağışta bulunduğunu da belirtmek isterim.
Aynca BUkent Üniversitesi Kütüphanesi, baş-
ta ODTÜ olmak üzere butün üniversitelerin
hizmetine açık bulunmaktadır.
Efendimiz tîzülme^in
Aydm ve ilerici geçinen kişilerin özgürlük adma "soykınmı"
haklı gibi gösterip savunma çabalarına mazeret ve gerekçe
bulmak gerçekten zorlaşıyor.
Ozgürlük nstiine düşüncelerini kigıda
dökerek Cumhuriyel Gazelesi'nde yorum ya-
pan bir kişinin, insanlann temel hakkı olan
yaşama özgürlüğünü atlayarak, "Hitler, bu
Yahudilerin niyetini daha 1930'larda anla-
mış" diyen dostuna "Neredeyse hak veresim
geliyor" şeklindeki tepkisi aslında çok acı ve
Ustünde önemle durulması gereken bir çeliş-
kiyi sergileraektedir.
Sayın Samim Kocagöz, 28 temmuz tarihJi
gazetenizde yayımlanan "Efendimu Üziilme-
sin" başlıklı yazısında bir Alman futbolcunun
sinirlenerek Kolombiyalı oyuncunun suratına
topu fırlatmasını "demokrasi ve eşit haklar"
adına heyecanla kmarken, çoluk çocuk, genç
ihtiyar 6 milyon insamn sadece ve sadece Ya-
hudi olmaları nedeni ile katledilmelerine ba-
kış açısı insanlık ve insan onuru adına en ha-
fif deyimi ile utanç vericidir. Sayın Kocagöz,
ozgürlük üstüne demeçler hazırlamadan ön-
ce insanoğlunun ilk ve en temel tartışılmaz
hakkırun yaşama özgürlüğü olduğunun bilin-
cinde değil midir? Yoksa kendi ölçü ve stan-
dartlarında haklar dinlere, dillere ve ırklara
göre farklı olarak yorumlanma durumunda
mıdır? Hitler'in felsefesini ve insanlık tarihi-
nin günümüze kadar işlenmiş en büyük ayı-
bını teşkil eden "soylunm"a "hak veresi" ge-
lişi başka nasıl algüanabilir?
Bu ve buna benzer düşünceleri, çağımızı he-
nüz yakalayamamış kişilerden duyduğumuz-
da bir dereceye kadar cehaletlerini mazeret
gösterebilme olanağı mevcut iken, aydın ve
ilerici geçinen kişüerin ozgürlük adına "soy-
kınmı" haklı gibi gösterip savunma çabala-
nna mazeret ve gerekçe bulmak gerçekten zor-
laşıyor.
Sayın Kocagöz yazısında aynca Musa Pey-
2- ODTÜ öğretim üyelerinden, (bir kısmı
ABD ve Ürdiin üniversitelerinden teklif ala-
rak bu ülkelere gitmek üzere bulunan) beşi-
nin BUkent Üniversitesi'nde görev aldıklan bir
gerçektir. Ancak daha sonra ODTÜ'den BU-
kent Üniversitesi'ne atanmak üzere başvuran
öğretim üyelerinin hiçbirinin dilekçeleri kabul
edilmemiş ve BUkent Üniversitesi Mütevelli
Heyeti, dön yıl süre ile ODTÜ'den öğretim
üyelerinin Bilkent Üniversitesi'ne full-time
olarak atanmalanm önleyen bir karar almış-
tır. Bunun da amacı, Bilkent Universitesi'nin
ODTÜ'ye olumsuz etki yapmasını önlemek-
tir. Saygılanmla.
Prof.MtTHAT ÇORLH
BUkent Üniversitesi Rekıöıü
gambere de bilinçsiz olarak haksızca dU uzat-
mış. Musa Peygamber, dünyanın putperest ol-
duğu bir devirde, Uk kez Tann kavramını or-
taya koyarak kavmine benimsetmiş, Incil ve
Karan'ın da kabul ettiği bir peygamberdir.
Musa Peygamber, günümüzde dahi insan-
lann hukuki ve sosyal yaşamlarını ve müna-
sebetlerini düzenleyen İcaidelerin temeli olan
ve Tann'nın venniş olduğu 10 Emir'i buyur-
muştur. Bu 10 Emir'den biri "Öldürmeye-
ceksin" demektedir. Dünya üstünde politika-
lar, menfaatler çatışabilir, insanlar birbirle-
rini maalesef öldürebilirler. Devletler, insan-
lar hata yapıyor olabUirler ve bu hatalar tar-
tışüabilir. Ancak Yahudilerin "Mnsa aşkına"
insan öldürmeleri diye bir iddia Musevi dini-
nin temellerine ve öğretUerine aykırı düşer.
Fertleri Hıristiyan dinine mensup bir dev-
letin poütikasını değerlendirirken tsa Peygam-
beri ve IncU'i karalamak aklına gelir miydi di-
ye Sayın Kocagöz'e sormak geliyor içimizden?
MURAT BENNUN
tstanbnl
Bulgaristan Göçmeni Soydaşlarımıza Yönelik;
İstihdam Garantili;
İJCRETSİZ
Bilgisayarla DAKTİLOGRAFİ
Bilgisayarla MUHASEBE
Bilgisayarla SEKRETERLİK kursları
Ayrıca: Orta ve Lise Hlezunlarına:
olabileeek en ucuz üeretlerle
BONOSLZ. TAAHHÜTSL'Z, herhangi bir baglayıcı odeme
zorunluğu >erıne HER TL'RLL' ÖDEME KOLAYLIKLAR1
ve İŞE YERLEŞTtRME GARANTİSİYLE;
ÖZEl DAKTİLO SCKRETEK VE •İLGİSAYAH KURSLARI
KAÇmMAYIN !
Merkezı :
Kadıköy :
Beşiktaş :
Şişli :
Bakırköy:
Beyazıt, Mithat Paşa Cad. 14/1 Tel
Aloyol, Kuşdili Caddesi, 6/8 Tel
Çırağan, Asariye Cad. 7/2-3 Tel
Abide Hürriyet C. Hasat Sok. 15 Tel
Hüsreviye S. 18/4 (Migros sırası) Tel
IMkkat tta S •*««twı başka ŞAMPİYON Mkyta KMr Daktt* fMkrator M
527 55 25-522 2106
: 338 08 42 - 336 11 50
: 158 24 97 - 158 24 98
130 90 37 - 175 43 14
,5713131-56129 06
Türkiye'nin en güzel
düğün salonları
NİŞANTAŞI
1 RESTAURANT
Düğün Salonları
150 kı* ıçın
Yemekli 1 785 000
Yemeklı mezeli 2 175 000
Rez:147 62 39-147 74 4
• Sahnkmmız (ciimalıdır •
EDWIN
WIEGELE
"Work Shop"
: Sıtlubrm Dmlertl
13-17 Ağustos 13.30-16.30
Yer: Resim Heykel Müzeteri
Demeği 159 47 39
İNGİLTERE'DE
İNGhJZCE
(İLM'nin ÜCRETSİZ)
Yurt dışı hızmetleri, bayanlara
aile yanında AU-PAIR,
öğrencılere kamplaraa para
kazanma ve ingılizce öğrenme
ımkânı.
İSTANBUL ÜSAN MERKEZİ
Oançtürh Cad. No: 50 Litoll
Tel.: 520 81 99
POUT1KA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Smolni'de Lenin...
Gece Batum'da votka içtik ya, ertesi gûn konumuz votka ol-
du. Ruslann Büyük Petro dedikleri çar döneminde Fransa'da bir
içki fuarı açılıyor. Kendine özgü içkisi olan her ulus fuara katılı-
yor. Ancak Ruslann kendine özgü bir içkisi yoktur. Fuara katıla-
mıyorlar Büyük (Deli) Petro "Gelecek yıla bana öîel bir içki bu-
lun!.." diye emir veriyor. Araştırıyorlar, denemeler yapıyorlar özel
bir içki buluyorlar. Çar'a sunuyorlar. Çar bir yudum alıyor, "Not-
ka!" diye bağırıyor. Notka'nın anlamı 'tam istediğım gibi'dir. Böy-
lece bulunan içkinin adı 'votka' oluyor. Votka tarih sahnesine böy-
le çıkıyor. Votka, sadece Ruslann değil, Sovyetler Birliği'ne gi-
ren birçok ulusun içkisi oluyor.
Yolumuza Poti (Foti) kasabası çıkıyor. Abdülhak Hâmit burada
konsolosluk etmış (1881).
Zugdidi, şirin bir kasaba, mola veriyoruz. Tuvalet anyoruz. yol
kıyısında bir yeri gösteriyoriar. Hanımlar giriyor. Girmeleriyle çık-
maları bir oluyor. Erkekler kısmı da ondan geri kalmıyor. Bizim
kasaba tuvaletleri bile buralardan temizdir. İçimden, 'hey gidi
koca Sovyetler Birliği uzaya çıkıyorsun, ama kasabadaki bir ke-
nef işini çözememişsin!" diyorum. Tuvalet işi başa bela.
Suhumi'ye geç vakıt vardık. Yemekten önce kenti şöyle bir do-
laşalım istedik. Gezerken bir yağmur başladı. Her yanı yeşillik
ve orman olan kenti hemen her gün bir 'ahmak ıslatan' yalar ge-
çermiş. Kıyıda köhne vapurdan bozma bir gazino var, girdik bi-
rer votka içtik. Derken adamın biri geldi, kıyıda bir çanta unuttu-
ğumuzu haber verdi. Sait Maden durmadan resim çekiyor ya,
çantasını bıraktığı yerde unutmuş.
Aman her şeyim çarrtada" dedi.
Kimse elleşmemiş, 'her şeyini' bulduk. Bulduk, rahata erdik.
Sait, çantayı ya Leningdrad'da, ya Moskova'da unutmuş olsay-
dı, sonradan öğrendik ki, yandığının resmiymiş.
' Sabahleyin kedi gibi miyavlayan tavus kuşlarının sesi ile uyan-
dık. Kaldığımız otelin çevresi orman. Ayrıca kentın bir de bota-
nik bahçesi var çok ünlü. Zaten bu botanik bahçeleri her kentte
var galiba. Batum'da birini görmüştük.
Halkı sıcakkanlı, cana yakın. Kime rastladıksa bize yardıma
koşuyor. Demek Doğu'da insanlar böyle. Batı'ya doğru gittikçe
canayakınlık yitiyor.
Rusya'da kıtlık var diyenlere önümüze konan kahvaltıyı gös-
termeli: birkaç çeşit peynir, tereyağ, lor, reçeller, çay, kahve, nes-
kafe, bir serbet, siyah, beyaz ekmekler, çörekler...
Büyük uçaklar Batum Havaalanı'na inemediğinden Suhumi
Alanı'ndan uçacağız. Sabah erkenden kalktık. Bu yatmalar, kalk-
malar insanı bitiriyor. Talimli askerler gibi olduk.
"Alana bir buçuk saatte gidilir." dediler, kırk dakikada gel-
dik. Bakımsız alan öyle kalabalık ki ana baba günü. Sıraya gir-
dik, biletleri damgalattık, bir köşeye sığıştık. 220 kişi aldığı söy-
lenen uçak göründü. "Hadi!" dediler. Ellerimizde, omuzlarımız-
da valizler koşuşmaya başladtk. Yolcuların kabarık olduğu böy-
le zamanlarda açıkta kalanlar olurmuş. Onları da indirirlermiş.
İçimizde bu korku yerleri kapışmaya başladtk. Neyse boşuna
korkmuşuz, herkes yer buldu birkaç koltuk da arttı.
Uçaktayız, Leningrad'a gidiyoruz. Rusya demek Leningrad ve
Moskova demek değil mi? Böyle oluşmuş bir kafileye 'tur' di-
yorlar. Kaç gündür birlikte dolaşıp duruyoruz. Aralar kapandı,
birbirimize alıştık, dostluklar kuruluyor. Birbirimizi yadırgamıyo-
ruz.
Sarp'ta Sait Maden'in eşini bıraktığımız için sayımız 12 iken
11'e indi. Kimler var? Prof. Nevzat Eser ve eşi Tomris Eser (öğ-
retmen), Bahadır Mengü (serbest meslek) eşi Muhsine Mengü
(ev hanımı), Şahin Ozan (emekli öğretmen), Sait Maden (şair,
grafiker), Ozden Sargut (eczacı), Gülsen Bükülmez, bendeniz
ve eşim, istanbul'dan beri rehberimiz Leyla Sentürk, Batum'dan
beri bize katılan Pavlik (Suputnik'in kattığı rehber), Sovyet top-
rağı içinde her gittiğimiz yerde bizimle beraber oldu.
Kaç gündür dolaşıp duruyoruz; Karadeniz kıyılarından Baltık
kıyılarına değin uzanan ovalar hep ormanlık. Bulutlann arasın-
dan sıyrıldıktan sonra geniş cvada Leningrad görünüyor. içerde-
ki hoparlörden dilini bilmesek bile kahraman kentin tarihi soyle-
niyor. Bu kent faşist ordularına kaç yıl dayanmış. Biz düşmana
dayanan böyle kentlere "gazi" deriz, acaba onlar ne diyor?
Kentin adı ilkin Saint Petersburg, sonra Petrograt, daha son-
ra da (1924) Leningrad olmuş. Bugün bir anket yapmışlar, otu-
ranların yüzde 60'ının oyu ile Petersburg olması isteniyormuş.
Yüzde onu da Lenin olsun diyormuş. Hemen her alanda Lenin
ve Deli Petro heykellerine rastlıyoruz.
Otelimiz Neva Irmağı üstünde Moskova Oteli. Arabadan iner
inmez irili ufaklı gençler çevremizi sardı. Ağızlannda bir Ameri-
kan cikleti gibi çiğnedikleri bir söz var: Change money... Dolar
alıyorlar, ruble veriyorlar. Geleceğin "özel girişimcisi" bu genç-
lere dolar çocuğu denebilir mi? Ortada dolar döndükçe bunlar
için devrim yoktur. Lenin yerine kentin adının değişmesini ister-
ler.
Leningrad bir saraylar kenti, yazlık saraylar, kışlık saraylar, ba-
ğtşlanan saraylar... Bizim Osmanlı saraylan bunlann yanında ge-
cekondu kalır. Sonradan yapılan oteller de öylesi görkemli değil
mi? Moskova Oteli'nde asansörden inip odaya gitmek için en
az 200-300 metre yürüyoruz.
Saraylar müze olmuş. Kışlık Sarayı Hermitage müzesi yapmış-
lar. Gidip de görmezseniz enayi yerine koyuyorlar. Doğru dürüst
gezecekseniz dört, beş gün yetmez. Kuş bakışı bakıp geçecek-
siniz.
Ne diyor bizim Nâzım:
Kışlık Sarayda Kerenski
Smolni'de Lenin
Denizciler Kışlık Sarayı bombalarken Lenin, karargâhını Smol-
ni'ye kurmuş...
ÇALISANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
Y1LMAZ ŞtPAL
"Bir Kademe Noksan Verildi"
SORU: Ben, bir kamn kunüuşnnda memıır iken, 1971 yılın-
da isteğimle emekli oldum. Ancak, intibakım yapılır-
ken bir kademe noksan verildi. tdareden nedenini sor-
duğumda, "1970 yılı içinde lunama cezanız olduğu için
bir kademeniz intibak esnasında geri alınmıştır" denil-
di.
3.1.1986 tarihinde vüriiriii|e gjren 3249 sayıb "Meınuriar
ile diğer kamu görevlilerinin bazı disiptin cezalannın affı
hakkında kanun" ile bu cezam biitiin sonuçlanyla hü-
kümsiiz kaldığına göre, kaybettigim bir kademeyi geri
alabilir miyim?
M.M.
E Devlet Memurlan Yasası'mn 125. maddesinde, Devlet me-
murlarına verilecek disiplin cezasmı gerektiren eylem ve durum-
lar belirlenmiştir. Disiplin cezalan şöyle sıralanmaktadır:
"A- Uyarma: Memura, görevinde ve davranışlarında daha dik-
katli olması gerektiğinin yazı ile bildirilmesidir.
B- Kınama: Memura, görevinde ve davranışlannda kusurlu ol-
duğunun yazı ile bildirilmesidir.
C- Aylıktan kesme: Memurun, brüt aylığından 1/30 - 1/8 ara-
sında kesinti yapılmasıdır.
D- Kademe ilerlemesinin durdurulması: Fiilin ağırlık derecesi-
ne göre memurun, bulunduğu kademede ilerlemesinin 1-3 yıl dur-
durulmasıdır.
E- Devlet memurluğundan çıkarma: Bir daha devlet memurlu-
ğuna atanmamak üzere memurluktan çıkarmaktır!'
Kademe ilerlemesi yapılması için meraurun "O yıl içinde olum-
lu sicil almış bulunması" yeterlidir. Kınama cezası verilmiş olma-
sı, kademe ilerlemesini etkilemeyecektir.
3249 sayılı yasa ile 3 Ocak 1986'dan önce sürekli ilişik kesilmesi
ve yer değiştirme cezalan dışında kalan "kanun, tüzük ve yönet-
melikler gereğince memurlar ve diğer kamu görevlileri ile bu gö-
revlerde bulunmuş olanlar hakkında verilmiş disiplin cezalan bütün
sonuçlanyla affedilmiştir!'
Bu yasa emeklilere uygulanabilir mi?
TC Emekli Sandığı Yasası Ek Madde 9"a göre, 1 Mart 1989"dan
sonra, "barem, teşkilat, kadro ve sair kanunlarda yapılacak deği-
şiklikler sonunda ayhk tutarlannda husule gelecek yükselmeler,
aynı rutbe, kadro unvanı ve dereceden bağlanmış bulunan emekh',
adi malüllük ve vazife malüllüğü aylıklan ile dul ve yetim aylıkla-
rı hakkında da uygulanır!'
3 Ocak 1986'dan önce verilmiş bulunan disiplin cezalannın, bü-
tun sonuçlanyla bağışlanması kuralının, emeklilere de uygulan-
ması gerektiği görüşündeyiz.