07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 AĞUSTOS 1990 CUMHURİYET/17 HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE BUGÜN Meteorotoji Oenel Müdüriüğû nden alınan bılfliye göre, yurdun kuzey «e- sımleri parçalı buluttu Karadenız ıle iç Anadolu'nun kusyı sağanak yaflışı öteki yerter u bulutiu ve açm geçe- cek. Hava sıcaklığı dejışmeyeces Ffcgâr yuıdun kuzeytesrrtenndeku- zey ve bah, fltefci yerierde batı ve gü- neybatı yönlerden hafif, ara sıra orta loıvvette esecek. Denizterimizte rü2- > g * AJafenirte gûnbaösı ve lodos, Gû- ney Egç'de yıldız ve karayel, otekı de- nizlenmede yıldız ve poyrazdan 2-4, yer yer 5, Ege apldannda 6 kuvvetın- de saatte 4-16 yer yer 21, Ege apkla- rıoda 27 deniz n ü hcta esecek. De- na mutedıl dalgalı, dalga yüksekJıflı 05-1, Egede 1 i açıkiannûa 2 m dolayırvda olacak. Van Gölû'nde tıava az bulutiu geçecek Rûzgâr güney ve batı yönlerden hafif, ara ara orta kuvvette ese- cek Göl küçük daigalı nscak. Görûş uzaMığı 15-20 km dolayın- da bulunacak w ; Adana Adapazan Adıyaman Afyon *jn Anhara Anökya A/ıölya Artwn Ajflın Balınesr fclecık 6<flQÖI BiHs Bclu Bursa Çanakule Çorum Dena» A 36° 22° Dıyattakır A A 27° 19° 6*me A ST 22° Erancan A 30° 12° Erzurum A 30° 10° Esteşehır Y 29° 14= Gaaamep A 32°24°&resun . A »»2D°GûraûşhaneY Y 24° 13° Hakk&n A A 28° 20° Isparö A A 30° 17° isonbul A A 2B°14°lzmır A A 35° 18° Ka-s A A 31° 15° Kasamonu Y Y 25° 9"Kayseri A A 30° 15° Knitarei A A 21°17°Konya A Y 28° 10" Kû&hya A A 35°21°Maiayj A 40° 21° Mansa 30° 16° K Maraş 30° 14° Mereın 30° 8°Mu4ia 29°13°Muş 36° 23° Nıflde 26°20°0rtu 2 6 ° 1 2 ° t a 32° 15° Samsun 33° 17° Sıirt 28°2O°Smo(> 35°24°Snas 28° 9°TetartaS 25° 10° Tratızon 31° 14° Tuncelı 30° 17° Van 30° 14° Ytagat 35°2r>Zongutol< A 35° 21° A 36° 22° A 32°24° A 36°20° A 30° 15" A 30° 16° Y 26°19° Y 27° 19» Y 26° 18° A 38°23° Y 2S°20° y 27° 10° A 28° 17° Y 27° 19° A 32° 16° A 32° 16° A 30° 14° Y 25° 11° Y 24° 17° jjc aç* bututkı /îk A-açık B-buluOu G-jûneşk K-kartı S-ssk Y-yaJmurtu Kahıre • BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 1/ Deride yer yer be- yazlaşma ile belirgin deri hastalığı. 2/ Döl verme yetkinliğine eren... Erkek ya da kadının evlilik dışı ilişki kurduğu kimse. 3/ Parlak kırmızı renkte değerli bir süs taşı... Bir bağlaç... Ba- kınn simgesi. 4/ Faz- la bön, avanak... Yol uzerinde ya da kasa- balarda yolcuların konaklamalarına ya- rayan yapı. 5/ Kırk dört okkalık eski bir ağırlık birimi. 6/ Çalısanlann giriş çıkış saatlerini işaret- leyen kimse ya da aygıt. 7/ Parola... Bir çemberin 36O*ta birine eşit olan açı bi- rimi. 8/ Çöl bölgelerinde bazı çukur- lann tabanını kaplayan çoğunlukla tuzhı ve killi toprak... Küçük ağıl. 9/ Tibet sığırı... Yara ya da çıban nede- niyle vücudun herhangi bir yerinde oluşan şişkinlik. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bisiklete verilen bir başka ad. 2/ Asya'da bir ülke... Eski Türk- lerde çocuklan koruyan tannça. 3/ Hintlilerin, bağh oldukları ta- rikatı belirtmek için kül ya da renkli tozla alınlanna cizdikleri işa- retlere verilen ad... Akım şiddeti birimi kiloamperin simgesi. 4/ Kü- çük mağara... Sıcak ve kurak bölgelerde yetişen, sanmtırak küçük tohumlanndan kudret helvasına benzer bir madde elde edilen bit- ki. 5/ Ağaç çemberler üzerine örülmüş torba biçiminde balık ağı. 6/ Duşünce... Evde ya da odada saygıdeğer kişilerin oturduğu baş köşe. 7/ Çin ve Japonya'da oynanan bir çeşit satranç... Arap yazı- sında kısa ünlü yerine kullarulan işaret. 8/ En tarunnuş sinema odü- lü... Fasikül. 9/ Gizli yer, köşe bucak... Alevi-Bektaşi ozanlarının tarikatlanyla ilgili şiirlerine verilen ad. 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet Çanakkale Abidesi 6 AGUSTOS 1930 Şehitleri Imar cemiyeti Çanakkale'de hazırhklara devam etmektedir. Abidenin şartnamesi tetkik edilmektedir. Eserin Türk san'atkarları tarafından yapılması takarrür etmiştir. Inşaat gelecek seneye kadar ihale edilecek ve ağustosta yapılacak tenezzüh esnasında vaz'ı esas merasimi icra edilecektir. Bu sene 14 ağustosta yapılacak tenezzüh esnasında Çanakkale'ye çıkılmayacaktır. Gelecek sene vaz'ı esas merasimine çıküacaktır. Şehitlikleri tmar Cemiyeti abidenin inşası için tahsisat aramaktadır. Cemiyet Vilayetler idarei hususiyetlerinden B.M.M. açılınca bu layihayı meclise sevkedecektir. Çanakkale abidesinin fevkalade güzel olmasına çalışılacak ve bu hususta hiç bir masraftan çekinilmeyecektir. Telgraf ve radyo Birkaç gündenberi şehrimizde bulunan telgraf umum müdürü Ihsan Cemal B. kendisile görüşen şirketi ve telgraf işleri hakkında şu malumatı vermiştir: "lstanbul'da mezunen bulunuyorum. Fakat telgraf muhaberatını teftiş edeceğim. Radyo şirketile Filips şirketi kukavelenamesi bir iki güne kadar imzalanacaktır. Şirket neşriyatına devam etmektedir. Bu mukavelenin imzasından sonra neşriyatı daha rnuntazam olacaktır. 30 YIL ONCE Cumhuriyet Din Şûrası Amil Artus 6 AGUSTOS 1960 Devlet Bakanı Amil Artus bugün saat 16'da yaptığı bir basın toplantısmda Bakanlığına bağh dairelerin faaliyetleri ve bu dairelerin bünyelerinde yapılacak değişiklikler hakkında bilgi vermiştir. Bakan bu konuda şöyle demiştir: "Bu sahada halka verilecek dini terbiye mevzuunu ele almak ve Imam Hatip Okullanrun kifayetsiz olan programlanm yeterli bir hale getirmekve iyi vaiz yetiştirmek meselesini ve vaizliği cazip hale getirme konusunu inceleme ve keza îlahiyat Fakültelerini cazip hale getirmek maksadile din sahasında ve ilahiyat konusunda tetkikleri bulunan ve ilmi hüviyetleri memleketçi bilinen kimselerden kurulacak bir din şûrası toplamaya karar verdik. Şûra, bu ayın sonlannda veya eylül ayı içinde toplantıya davet edilecektir. Bu Şûranın kararlanna göre Diyanet İşleri Başkanlığma, çahşmalaıım düzenlemek için de faydalı ve ilmi bir hüviyet verilecektiıi' Bunun üzerine bir gazeteci Artus'a "Yani dinde reform mu yapıhyor?" sorusunu sormuş, Artus cevaben şöyle demiştir: "Işte ne söyledimse o; ne eksik, ne fazla, bu nazik bir mevzudur. Bazı kelimeler insanlan ürkütür. Söylediklerimin müphem tarafı var mı?" Bakan aynca toplantıda gazetelerin kâğıt ihtiyaçlanndan da bahsetmiş, 1958 nisanında yayınlanan kararnameyi gazeteler lehine tadil etmeye çahştıklannı Seka'nın günlük sarfiyatımn bunun iki misli olduğunu, sabıkların yargılanması sırasında bu sarfiyatın 100 tonu bulacağım ve bunu düşünerek gazetelerin kâğıt ihtiyacmı karşılamak uzere Rusya, Finlandıya, Çekoslovakya, Avusturya ve Polonya ile 11 bin tonluk bir ithal bağlantısı yapıldığını, ayrıca bugün için kâğıt fiyatlannın düşürülmesinin maliyet fiyatı dolayısiyle mümkıin olmadığını söylemiştir. GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet Genelgede değişiklik 6 AĞUSTOS 1989 Adalet Bakanlığı 1 Ağustos 1988 Genelgesi'nde değişiklik yapıldığını açıkladı. Buna göre açlık grevinde tedavi kabul etmeyenler, tıbbi müdahale yapılması gerektiğinde sağlık kurumlarına sevk edilecekler. Adalet Bakanlığı'ndan dün akşam yapılan açıklamada, "Avrupa cezaevleri kuralları göz önüne alınarak ceza infaz kurumları ile tevkif evlerinin yönetimine ve cezalann infazına ilişkin tüzüğü yeniden gözden geçirmek, yapılabilecek değişiklikler var ise belirlemek üzere bir komisyon kurulduğu" bildirildi. DUNYADA BUGUN Amstenlam A 31° Amman Atına Bajdat Barcelona Basei Belgraö B&lin fioıvı Bföoel Budaptşfc Cenevre Cezayır Ctfete Duba Frantfurt 6me Hefcınta Kahre Kopenhag KAh Ufto» A 38° A 30° A 42° A 30° Y 28° A 28° A 30" Y 32° A 32° Y 29° Y 28° A 30° A 39° Y 30° A 33° Y 23° A 33° A 22° Y 32° A 36° lemngrad londra Madnd Mfano Montral MostaM Mûnh NewYor« oao Pans Prag »yad Roma Sofya Şam •fel Avıv lunus varşova vtnotk Vryana Y 24° A 24° A 31° A 29° A 34° A 23° Y 29° A 28° Y 22° A 35° A 28° A 46° A 31° A 24° A 39° A 37° A 33° A 22° A 28° Y 28° WastmglonA 29° Zûnh Y 29° TARTTSMA İld>iİ7Jü Bir Cinsel Ahlak Ahlak, toplumumuzda daha çok cinsel alanda yargılama yapmak için kendisinden bir kalkan olarak yararlanılın sosyal bir kod işlevini görmektedir. Yirminci yüzyılın son on yılında dünyada hızlı gelişim ve değişimler gözlenmekte, tnev- cut kavram ve kurumlar yeniden gözden ge- çirilmektedrr. Bu bağlamda sosyal normlann en önemlilerinden birini oluşturan *ahlak'ın da sorgulanması, toplumsal gelışmenin bir ge- reğidir. Nitekim böyle bir sorgulamayı geçen- lerde Sayın Dr. Kriton Dinçmen'in yazdığı "Ahlak'ın AUsüdılığıııın İrdeleomesi" adlı ma- kalede göruyoruz (Cumhuriyet, 13.7.1990, s. 2). Yazar, bu kuramsal yazısmda, günümüz ahlak kodunun bireysel çıkarcılık, bencillik ve yalan üzerine kurulmuş olduğunu, dürustçe bir sorgulama yapıp "gerçek ahlak"ı kurma- dıkça mutluluğu ve sevgiyi bulmanın olanak-, sız olduğunu belirtiyordu. Ben de bu yazıda toplumsal ahlakın cinsel alandaki bazı çarpıklıklannı vurgulamaya ça- hşacağım. Ahlak, toplumumuzda daha çok cinsel alanda yargılama yapmak için kendisinden bir kalkan olarak yararlanılan sosyal bir kod iş- levini görmektedir. Cinsel duyguları, güdüle- ri bastınlmış, insanca bir iletişimden yoksun ve eğilimlerini korkunç bir oto-sansür altına almış insanlann, diğer insanlann özgürce dav- ramşlarını ve karşı cins ilişkilerini (arkadaş- ça olanlan dahi) dedikodu duzeyinde eleştir- meleri ve onlan yargılayarak *mahkûın' etmeye çalışmalan "ahlak stfaleti'nden başka bir şey değildir. Bu gibi 'ahlak yargıçlıgı'na soyunan- lara hemen hemen her yerde ve kesimde rast- lanmaktadır. Çoğu zaman özel yaşamın giz- liliği ilkesine haksız bir müdahale teşkil eden bu tur çalışmalara bir kısım magazin basını- nın da girmiş olduğunu görmek Uzücüdür. Çünkü bizim gibi azgelişmiş toplumlarda in- sanları her alanda olduğu gibi cinsel alanda da doğru bir şekilde bilgilendirmek, cinsel problem ve bunahmlann aşılmasına yardım- cı olacak şekilde yayınlar yapmak, basının en önemli görevleri arasında yer alır karusında- yım. Bunun tam tersine kaba, saldırgan ve abartılı bir cinselliği fotoğraflarla süsleyerek sunmak, mevcut bilinçsizliğin daha da arta- rak sürdürülmesi anlamına gelir ki kazanç amacıyla cinsel sömürüyu kullanmak meslek ahlakının da trajedisidir. Alt kültürü oluşturan kırsal kesimin insa- m dinsel, ahlaksal ve geleneksel etkenlerle en doğal duygulannı bile dışavurmama çabasıru uyulması gereken bir davranış kuralı olarak benimserniştir. Prof. Dr. Güıtsel Koptagel'in isabetle vurguladığı gibi "Baslulardan, tabu- laıttan oluşmuş kannaşık, çok baskılı bir san- sür her an hepimizin karşısında durmakta" (Cumhuriyet, 24.6.1990, s. 12). Bu baskının mevcut cinsel ahlakın en önemli bir parçasını oluşturduğunu biliyoruz. Başkalanmn duygu, dflşünce ve haklanna saygıh oLraama, her şeyi kendi tarafına yont- ma eğilimi, cinsel alanda ikiyuzlü bir ahlakın oluşmasına yol açmaktadır. Ömeğin kendi aile çevresı dışındakı kadınlara ulaşmak ve büiikte olmak için bin bir plan ve yöntemi olağan kar- şılayan 'erkek'in, kendi eşine veya yakınına laf atılması karşısında şiddete, hatta saldırganı öl- dürmeye kaUuşması 'yalan ahlakı'nın aaklı bir paradoksudur. Cinsellikte kadına uygun görülen statü ise cinsel ahlakın bir başka çarpıkJ'lını gündeme getirir. Cinsellik, kadın ve erkeğin bütünleş- mesi ile gerçek anlamını bulur. Başka bir an- laümla; cinsel duygylann doğal yoüarla tat- mini kadın ve erkek açısından eşit değerde bir haktır. Cinslerden birinin bu hakka daha fazla sahip olduğu yolunda mantıksal bir açıklama ileri sürülemez. Durum böyle iken kadını, cin- sel üeüşimin özgür ve eşit bir sv'esi olarak de- ğil de kullarulan ve gerektiğinde atüan cinsel bir obje olarak gören anlayış, nasıl bir 'ahlak'- tan hareket etmektedir? Cinsel alanda daha çok erkek lehine anla- yışlan içeren bugünku ahlaksal yapının yan- sımalanna bazı yasalarda da rastlanmaktadır. örneğin zina suçundan durum böyledir. TCK'run 440. maddesine göre ev'i kadjnın, ko- cası dışında bir erkekle bir kez cinsel ilişkiye girmesi zina suçunun oluşması için yeterlidir. Oysa aynı yasamn 441. maddesine göre erke- ğin (evli), başka bir kadınla bir ya da birkaç kez cinsel ilişkiye girmiş olması zina suçunu oluşturmaz. Evli erkek, bir başka kadınla hem kan-koca gibi yaşayacak hem de bu durum başkalannca bilinecek ki zina s«çundan mah- kûm edilebilsin. Bu hukuksal normda görü- len eşitsizliğin nedenı ahlaksal statüdür her- halde!.. Dinsel ve ahlaksal yapının günah ve ayıp kavramlarıyla baskı altına aldığı cinsel duy- gular, nerede ve nasıl patlayacağı belli olma- yan bir boraba gibidir. Bu cinsel sansürün (ve getirdiği bunakmın) şiddete dö^üşme tehlike- sini deyimler. Bunun yanı sıra cinsel tutsak- lık, psikanaliz öğretisine göre 'Oidipus* Komp- leksi'nden homoseksüelliğe varan cinsel sap- malara neden olabilmektedir. Cinselliği nere- deyse bir görev ve bunun dışmdaki yaklaşım- ları ayıp olarak gören bugünkü ahlak anlayı- şımız, işin gerçekliginden ve bilimselliginden habersizdir (ya da öyle görünmektedir). tnsaıuna, cinsel duygulannı, bir düşman- mış gibi alt etmesini ve bastırmasını öğütle- yen, evlilik dışında hemen her türlü kadın- erkek ilişkisini reddeden ve kadını cinsel bir obje gibi gören bir toplumda sağlıkb, sosyal, cinsel bir yaşam ve bunlann ötesinde "dürust bir cinsel ahlak" oluşabiür mi? Gerçek bir ah- lak sistemini kurmak için bu s^runlan akılcı ve bilimsel platformda tartışmamn zamaru gel- medi rai? MEHMET AKİF TLTUMULJ Bilkent^ın Kütüphaıtesi Bilkent'in, ODTÜ'ye önemli bir bölümü kütüphaneye harcanmak üzere iki yüz milyon liranın Uzerinde bir bağışta bulunduğunu da belirtmek isterim. Gazetenizin 21 Temmuz 1990 tarihli nüs- hasının 13. sayfasında Tartışma sütunu altın- da "Bttkent ve Diğer Üniversltekr" başhgı ile yayımlanan Ornan Özkul imzalı yazı ile ilgili olarak bir tartışmayı sürdürmek amacı ile de- ğil söz konusu yazjdaki iki hususun duzeltil- mesi için bu yazıyı kaleme almış bulunuyo- rum. 1- Yazıda sözü edilen BUkent Ünlversltesl Ktttiiphucsi'ndeki sürekli yayunların ve ki- tapların bir kısmının ODTÜ KMtflphaMSİ'- nden Bilkenfe götürüldüğü iddiası gerçek dı- şıdır. Aslında böyle bir düşünceye varmak mümkün de değiidir. Çünkü devlet malmm özel bir kuruluşa intikal «tirilmesi ancak ka- nunla olabiür. Bu arada Bilkent'in, ODTÜ'- ye önemli bir bölümü kütüphaneye harcan- mak üzere ikiyuz milyon liranın uzerinde bir bağışta bulunduğunu da belirtmek isterim. Aynca BUkent Üniversitesi Kütüphanesi, baş- ta ODTÜ olmak üzere butün üniversitelerin hizmetine açık bulunmaktadır. Efendimiz tîzülme^in Aydm ve ilerici geçinen kişilerin özgürlük adma "soykınmı" haklı gibi gösterip savunma çabalarına mazeret ve gerekçe bulmak gerçekten zorlaşıyor. Ozgürlük nstiine düşüncelerini kigıda dökerek Cumhuriyel Gazelesi'nde yorum ya- pan bir kişinin, insanlann temel hakkı olan yaşama özgürlüğünü atlayarak, "Hitler, bu Yahudilerin niyetini daha 1930'larda anla- mış" diyen dostuna "Neredeyse hak veresim geliyor" şeklindeki tepkisi aslında çok acı ve Ustünde önemle durulması gereken bir çeliş- kiyi sergileraektedir. Sayın Samim Kocagöz, 28 temmuz tarihJi gazetenizde yayımlanan "Efendimu Üziilme- sin" başlıklı yazısında bir Alman futbolcunun sinirlenerek Kolombiyalı oyuncunun suratına topu fırlatmasını "demokrasi ve eşit haklar" adına heyecanla kmarken, çoluk çocuk, genç ihtiyar 6 milyon insamn sadece ve sadece Ya- hudi olmaları nedeni ile katledilmelerine ba- kış açısı insanlık ve insan onuru adına en ha- fif deyimi ile utanç vericidir. Sayın Kocagöz, ozgürlük üstüne demeçler hazırlamadan ön- ce insanoğlunun ilk ve en temel tartışılmaz hakkırun yaşama özgürlüğü olduğunun bilin- cinde değil midir? Yoksa kendi ölçü ve stan- dartlarında haklar dinlere, dillere ve ırklara göre farklı olarak yorumlanma durumunda mıdır? Hitler'in felsefesini ve insanlık tarihi- nin günümüze kadar işlenmiş en büyük ayı- bını teşkil eden "soylunm"a "hak veresi" ge- lişi başka nasıl algüanabilir? Bu ve buna benzer düşünceleri, çağımızı he- nüz yakalayamamış kişilerden duyduğumuz- da bir dereceye kadar cehaletlerini mazeret gösterebilme olanağı mevcut iken, aydın ve ilerici geçinen kişüerin ozgürlük adına "soy- kınmı" haklı gibi gösterip savunma çabala- nna mazeret ve gerekçe bulmak gerçekten zor- laşıyor. Sayın Kocagöz yazısında aynca Musa Pey- 2- ODTÜ öğretim üyelerinden, (bir kısmı ABD ve Ürdiin üniversitelerinden teklif ala- rak bu ülkelere gitmek üzere bulunan) beşi- nin BUkent Üniversitesi'nde görev aldıklan bir gerçektir. Ancak daha sonra ODTÜ'den BU- kent Üniversitesi'ne atanmak üzere başvuran öğretim üyelerinin hiçbirinin dilekçeleri kabul edilmemiş ve BUkent Üniversitesi Mütevelli Heyeti, dön yıl süre ile ODTÜ'den öğretim üyelerinin Bilkent Üniversitesi'ne full-time olarak atanmalanm önleyen bir karar almış- tır. Bunun da amacı, Bilkent Universitesi'nin ODTÜ'ye olumsuz etki yapmasını önlemek- tir. Saygılanmla. Prof.MtTHAT ÇORLH BUkent Üniversitesi Rekıöıü gambere de bilinçsiz olarak haksızca dU uzat- mış. Musa Peygamber, dünyanın putperest ol- duğu bir devirde, Uk kez Tann kavramını or- taya koyarak kavmine benimsetmiş, Incil ve Karan'ın da kabul ettiği bir peygamberdir. Musa Peygamber, günümüzde dahi insan- lann hukuki ve sosyal yaşamlarını ve müna- sebetlerini düzenleyen İcaidelerin temeli olan ve Tann'nın venniş olduğu 10 Emir'i buyur- muştur. Bu 10 Emir'den biri "Öldürmeye- ceksin" demektedir. Dünya üstünde politika- lar, menfaatler çatışabilir, insanlar birbirle- rini maalesef öldürebilirler. Devletler, insan- lar hata yapıyor olabUirler ve bu hatalar tar- tışüabilir. Ancak Yahudilerin "Mnsa aşkına" insan öldürmeleri diye bir iddia Musevi dini- nin temellerine ve öğretUerine aykırı düşer. Fertleri Hıristiyan dinine mensup bir dev- letin poütikasını değerlendirirken tsa Peygam- beri ve IncU'i karalamak aklına gelir miydi di- ye Sayın Kocagöz'e sormak geliyor içimizden? MURAT BENNUN tstanbnl Bulgaristan Göçmeni Soydaşlarımıza Yönelik; İstihdam Garantili; İJCRETSİZ Bilgisayarla DAKTİLOGRAFİ Bilgisayarla MUHASEBE Bilgisayarla SEKRETERLİK kursları Ayrıca: Orta ve Lise Hlezunlarına: olabileeek en ucuz üeretlerle BONOSLZ. TAAHHÜTSL'Z, herhangi bir baglayıcı odeme zorunluğu >erıne HER TL'RLL' ÖDEME KOLAYLIKLAR1 ve İŞE YERLEŞTtRME GARANTİSİYLE; ÖZEl DAKTİLO SCKRETEK VE •İLGİSAYAH KURSLARI KAÇmMAYIN ! Merkezı : Kadıköy : Beşiktaş : Şişli : Bakırköy: Beyazıt, Mithat Paşa Cad. 14/1 Tel Aloyol, Kuşdili Caddesi, 6/8 Tel Çırağan, Asariye Cad. 7/2-3 Tel Abide Hürriyet C. Hasat Sok. 15 Tel Hüsreviye S. 18/4 (Migros sırası) Tel IMkkat tta S •*««twı başka ŞAMPİYON Mkyta KMr Daktt* fMkrator M 527 55 25-522 2106 : 338 08 42 - 336 11 50 : 158 24 97 - 158 24 98 130 90 37 - 175 43 14 ,5713131-56129 06 Türkiye'nin en güzel düğün salonları NİŞANTAŞI 1 RESTAURANT Düğün Salonları 150 kı* ıçın Yemekli 1 785 000 Yemeklı mezeli 2 175 000 Rez:147 62 39-147 74 4 • Sahnkmmız (ciimalıdır • EDWIN WIEGELE "Work Shop" : Sıtlubrm Dmlertl 13-17 Ağustos 13.30-16.30 Yer: Resim Heykel Müzeteri Demeği 159 47 39 İNGİLTERE'DE İNGhJZCE (İLM'nin ÜCRETSİZ) Yurt dışı hızmetleri, bayanlara aile yanında AU-PAIR, öğrencılere kamplaraa para kazanma ve ingılizce öğrenme ımkânı. İSTANBUL ÜSAN MERKEZİ Oançtürh Cad. No: 50 Litoll Tel.: 520 81 99 POUT1KA VE OTESI MEHMED KEMAL Smolni'de Lenin... Gece Batum'da votka içtik ya, ertesi gûn konumuz votka ol- du. Ruslann Büyük Petro dedikleri çar döneminde Fransa'da bir içki fuarı açılıyor. Kendine özgü içkisi olan her ulus fuara katılı- yor. Ancak Ruslann kendine özgü bir içkisi yoktur. Fuara katıla- mıyorlar Büyük (Deli) Petro "Gelecek yıla bana öîel bir içki bu- lun!.." diye emir veriyor. Araştırıyorlar, denemeler yapıyorlar özel bir içki buluyorlar. Çar'a sunuyorlar. Çar bir yudum alıyor, "Not- ka!" diye bağırıyor. Notka'nın anlamı 'tam istediğım gibi'dir. Böy- lece bulunan içkinin adı 'votka' oluyor. Votka tarih sahnesine böy- le çıkıyor. Votka, sadece Ruslann değil, Sovyetler Birliği'ne gi- ren birçok ulusun içkisi oluyor. Yolumuza Poti (Foti) kasabası çıkıyor. Abdülhak Hâmit burada konsolosluk etmış (1881). Zugdidi, şirin bir kasaba, mola veriyoruz. Tuvalet anyoruz. yol kıyısında bir yeri gösteriyoriar. Hanımlar giriyor. Girmeleriyle çık- maları bir oluyor. Erkekler kısmı da ondan geri kalmıyor. Bizim kasaba tuvaletleri bile buralardan temizdir. İçimden, 'hey gidi koca Sovyetler Birliği uzaya çıkıyorsun, ama kasabadaki bir ke- nef işini çözememişsin!" diyorum. Tuvalet işi başa bela. Suhumi'ye geç vakıt vardık. Yemekten önce kenti şöyle bir do- laşalım istedik. Gezerken bir yağmur başladı. Her yanı yeşillik ve orman olan kenti hemen her gün bir 'ahmak ıslatan' yalar ge- çermiş. Kıyıda köhne vapurdan bozma bir gazino var, girdik bi- rer votka içtik. Derken adamın biri geldi, kıyıda bir çanta unuttu- ğumuzu haber verdi. Sait Maden durmadan resim çekiyor ya, çantasını bıraktığı yerde unutmuş. Aman her şeyim çarrtada" dedi. Kimse elleşmemiş, 'her şeyini' bulduk. Bulduk, rahata erdik. Sait, çantayı ya Leningdrad'da, ya Moskova'da unutmuş olsay- dı, sonradan öğrendik ki, yandığının resmiymiş. ' Sabahleyin kedi gibi miyavlayan tavus kuşlarının sesi ile uyan- dık. Kaldığımız otelin çevresi orman. Ayrıca kentın bir de bota- nik bahçesi var çok ünlü. Zaten bu botanik bahçeleri her kentte var galiba. Batum'da birini görmüştük. Halkı sıcakkanlı, cana yakın. Kime rastladıksa bize yardıma koşuyor. Demek Doğu'da insanlar böyle. Batı'ya doğru gittikçe canayakınlık yitiyor. Rusya'da kıtlık var diyenlere önümüze konan kahvaltıyı gös- termeli: birkaç çeşit peynir, tereyağ, lor, reçeller, çay, kahve, nes- kafe, bir serbet, siyah, beyaz ekmekler, çörekler... Büyük uçaklar Batum Havaalanı'na inemediğinden Suhumi Alanı'ndan uçacağız. Sabah erkenden kalktık. Bu yatmalar, kalk- malar insanı bitiriyor. Talimli askerler gibi olduk. "Alana bir buçuk saatte gidilir." dediler, kırk dakikada gel- dik. Bakımsız alan öyle kalabalık ki ana baba günü. Sıraya gir- dik, biletleri damgalattık, bir köşeye sığıştık. 220 kişi aldığı söy- lenen uçak göründü. "Hadi!" dediler. Ellerimizde, omuzlarımız- da valizler koşuşmaya başladtk. Yolcuların kabarık olduğu böy- le zamanlarda açıkta kalanlar olurmuş. Onları da indirirlermiş. İçimizde bu korku yerleri kapışmaya başladtk. Neyse boşuna korkmuşuz, herkes yer buldu birkaç koltuk da arttı. Uçaktayız, Leningrad'a gidiyoruz. Rusya demek Leningrad ve Moskova demek değil mi? Böyle oluşmuş bir kafileye 'tur' di- yorlar. Kaç gündür birlikte dolaşıp duruyoruz. Aralar kapandı, birbirimize alıştık, dostluklar kuruluyor. Birbirimizi yadırgamıyo- ruz. Sarp'ta Sait Maden'in eşini bıraktığımız için sayımız 12 iken 11'e indi. Kimler var? Prof. Nevzat Eser ve eşi Tomris Eser (öğ- retmen), Bahadır Mengü (serbest meslek) eşi Muhsine Mengü (ev hanımı), Şahin Ozan (emekli öğretmen), Sait Maden (şair, grafiker), Ozden Sargut (eczacı), Gülsen Bükülmez, bendeniz ve eşim, istanbul'dan beri rehberimiz Leyla Sentürk, Batum'dan beri bize katılan Pavlik (Suputnik'in kattığı rehber), Sovyet top- rağı içinde her gittiğimiz yerde bizimle beraber oldu. Kaç gündür dolaşıp duruyoruz; Karadeniz kıyılarından Baltık kıyılarına değin uzanan ovalar hep ormanlık. Bulutlann arasın- dan sıyrıldıktan sonra geniş cvada Leningrad görünüyor. içerde- ki hoparlörden dilini bilmesek bile kahraman kentin tarihi soyle- niyor. Bu kent faşist ordularına kaç yıl dayanmış. Biz düşmana dayanan böyle kentlere "gazi" deriz, acaba onlar ne diyor? Kentin adı ilkin Saint Petersburg, sonra Petrograt, daha son- ra da (1924) Leningrad olmuş. Bugün bir anket yapmışlar, otu- ranların yüzde 60'ının oyu ile Petersburg olması isteniyormuş. Yüzde onu da Lenin olsun diyormuş. Hemen her alanda Lenin ve Deli Petro heykellerine rastlıyoruz. Otelimiz Neva Irmağı üstünde Moskova Oteli. Arabadan iner inmez irili ufaklı gençler çevremizi sardı. Ağızlannda bir Ameri- kan cikleti gibi çiğnedikleri bir söz var: Change money... Dolar alıyorlar, ruble veriyorlar. Geleceğin "özel girişimcisi" bu genç- lere dolar çocuğu denebilir mi? Ortada dolar döndükçe bunlar için devrim yoktur. Lenin yerine kentin adının değişmesini ister- ler. Leningrad bir saraylar kenti, yazlık saraylar, kışlık saraylar, ba- ğtşlanan saraylar... Bizim Osmanlı saraylan bunlann yanında ge- cekondu kalır. Sonradan yapılan oteller de öylesi görkemli değil mi? Moskova Oteli'nde asansörden inip odaya gitmek için en az 200-300 metre yürüyoruz. Saraylar müze olmuş. Kışlık Sarayı Hermitage müzesi yapmış- lar. Gidip de görmezseniz enayi yerine koyuyorlar. Doğru dürüst gezecekseniz dört, beş gün yetmez. Kuş bakışı bakıp geçecek- siniz. Ne diyor bizim Nâzım: Kışlık Sarayda Kerenski Smolni'de Lenin Denizciler Kışlık Sarayı bombalarken Lenin, karargâhını Smol- ni'ye kurmuş... ÇALISANLARIN SORULARI/SORUNLARI Y1LMAZ ŞtPAL "Bir Kademe Noksan Verildi" SORU: Ben, bir kamn kunüuşnnda memıır iken, 1971 yılın- da isteğimle emekli oldum. Ancak, intibakım yapılır- ken bir kademe noksan verildi. tdareden nedenini sor- duğumda, "1970 yılı içinde lunama cezanız olduğu için bir kademeniz intibak esnasında geri alınmıştır" denil- di. 3.1.1986 tarihinde vüriiriii|e gjren 3249 sayıb "Meınuriar ile diğer kamu görevlilerinin bazı disiptin cezalannın affı hakkında kanun" ile bu cezam biitiin sonuçlanyla hü- kümsiiz kaldığına göre, kaybettigim bir kademeyi geri alabilir miyim? M.M. E Devlet Memurlan Yasası'mn 125. maddesinde, Devlet me- murlarına verilecek disiplin cezasmı gerektiren eylem ve durum- lar belirlenmiştir. Disiplin cezalan şöyle sıralanmaktadır: "A- Uyarma: Memura, görevinde ve davranışlarında daha dik- katli olması gerektiğinin yazı ile bildirilmesidir. B- Kınama: Memura, görevinde ve davranışlannda kusurlu ol- duğunun yazı ile bildirilmesidir. C- Aylıktan kesme: Memurun, brüt aylığından 1/30 - 1/8 ara- sında kesinti yapılmasıdır. D- Kademe ilerlemesinin durdurulması: Fiilin ağırlık derecesi- ne göre memurun, bulunduğu kademede ilerlemesinin 1-3 yıl dur- durulmasıdır. E- Devlet memurluğundan çıkarma: Bir daha devlet memurlu- ğuna atanmamak üzere memurluktan çıkarmaktır!' Kademe ilerlemesi yapılması için meraurun "O yıl içinde olum- lu sicil almış bulunması" yeterlidir. Kınama cezası verilmiş olma- sı, kademe ilerlemesini etkilemeyecektir. 3249 sayılı yasa ile 3 Ocak 1986'dan önce sürekli ilişik kesilmesi ve yer değiştirme cezalan dışında kalan "kanun, tüzük ve yönet- melikler gereğince memurlar ve diğer kamu görevlileri ile bu gö- revlerde bulunmuş olanlar hakkında verilmiş disiplin cezalan bütün sonuçlanyla affedilmiştir!' Bu yasa emeklilere uygulanabilir mi? TC Emekli Sandığı Yasası Ek Madde 9"a göre, 1 Mart 1989"dan sonra, "barem, teşkilat, kadro ve sair kanunlarda yapılacak deği- şiklikler sonunda ayhk tutarlannda husule gelecek yükselmeler, aynı rutbe, kadro unvanı ve dereceden bağlanmış bulunan emekh', adi malüllük ve vazife malüllüğü aylıklan ile dul ve yetim aylıkla- rı hakkında da uygulanır!' 3 Ocak 1986'dan önce verilmiş bulunan disiplin cezalannın, bü- tun sonuçlanyla bağışlanması kuralının, emeklilere de uygulan- ması gerektiği görüşündeyiz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle