05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahlbı Cumhunytt Matbaacıllk ve Gazetecıllk Turk Anonım Şırketı adına U Polnıka C«W Baılaa**. Dıs Hıberta Eıfaa Bakı. EkoiKJmı Ccafh Tartaa. Ij Sradıka. Şakıaa kntaci. Kılltur CHal Luer. Isuınbul Nnür Vadi 0 Genel Yayın Mudüni" Hajaa Ccaıal, Mlicsscse Müdürü Habcı.m ktsal k«ık. Ejılın. h m Şarlu. Hıw ^nutımu luıtt Bnkaa. ^un Habokn Necdeı Dafaa. Spor Dar ,nanı ElBİK L>akligil. Yazı Işlcrı MudCıru Oka> GoBnuin, • Haber Mcrkczı AMalkadir ^ acdaaa. Dın YanUr bnaÇakıUa. \nslımu ^Ua Alpa>. IMaltmf « M ı U t o n • Koordıutör UnM Ibınbaa Muduru YaJçı» B«j«r, Sa)fa DUıcnı Yönnmcnı Aa Aotf 0 Temsılaler 0 Mılı Ism Erol Lrk.ı ^ «una«eb« talcaı Vt«r 0 But« Ptanl»m« Stni Osnabcyotlu 0 R»kl«m. Vx Tor»a 0 Ek ANKARA Ahmcl Tan, IZMİR Hikraet Çtlmkmyn, ADANA Çetin VittHOtl" Va- "uır H.lv. Ak.ol 0 Idıyc Hucyla G « ı 0 lşlctmr Oader Çrflk 0 BUgı-lskm. >af laal 9 Pcnonl St»p ! »rur <;•».'> B«t2n N«fc >•* tan »* HIKI/L Cumhur.ro Malbucilık vc Gızelccıllk TA.Ş Tllık Oo*ı C d N/41 CaJaloUa Ok»> Ulnl. Vak;ıa layfr. Hasaa 34334 Isl PK 216 Isunbul Td 5!' 05 05 >20 ha!). Tdex 22246 Fu (II 526 60 72 £ Cmal. Hıknet ÇeiiaLıja. Oks» Bumlar \akara: Zıya Gokalp Blv Inkıitp S No 19*4, Td 133 II 4M" Tciex 42344 Fıx 14) 133 Goatasb. I f Maan. llkaa 05 65 % lıair H Z » ı « h 1352 S 2. 5. Ttl 13 12 30. Tela 52J59. Fu. (51) 19 5] 60 Sri<»k. U Sırmta. U n a Taa 0 JUaaa: InOoü O d 119 S So I K» I Td 19 37 52 (4 tıal). Tela 62155. F n Pl) 19 37 52 TAKVİM: 20 AĞUSTOS 1990 tmsak: 4.36 Güneş: 6.11 öğle: 13.13 lkindi: 16.59 Akşam: 20.03 Yatsı: 21.32 Çevre Rurulu, kirliliğe puan veriyor Merkez Çevre Kurulu adına Müsteşar Halit Kara tarafından çevre sağlığı şube müdürlüklerine gönderilen yazıda, "ortak kirlilik ölçülerini saptamaları" istendi. ll sağlık müdürlüklerine bağlı çevre sağlığı şube müdürlükleri hazırlayacakları 'kirletme ölçüleri'ni en geç 15 Eylül 1990'a kadar Başbakanlık Çevre Müsteşarlığı'nabildirecekler. lan ile berberlere veriliyor. UFUKTEKİN Çevre Müsteşarlığı'na bağlı Merkez Çevre Kurulu, başta TBMM Çevre Araştırma Komis- yonu olmak uzere bakanlıklara, üniversitelere, Genelkurmay Baş- ADANA — Başbakarüık Çev- re Mttsteşarhğı'na bağlı "Merkez Çevre Kurulu", endüstriyel ku- rulu;, iraalathane ve her türlü iş- yerinde çıkan atıkların "kirlilik kanlığı'na, TÜBİTAK'a, Türki- yükünü puanlamak" ve "kirlel- ye çevre sorunlan vakıfianna ve me katkı payı almak" amacıyla TUrkiye Odalar ve Borsalar Bir- fllke çapında çalışma başlattı. Merkez Çevre Kurulu adına müs- teşar Halit Kara tarafından üni- versiteler, bakanhkJar ve TBMM Çevre Komisyonu dahil birçok kurum ve kuruluşa gönderilen yazıda çevre sağlığı şube müdür- lüklennden "ortak kiriUik ölçü- lerini saptamalan" istendi. Başbakanlık Çevre Müsteşar- lığı, 2872 sayıh Çevre Yasası'na göre oluştunılan "Merkez Çev- re Kurulu" aracılığıyla ulke ça- pında ortak kirlilik yüklerini sap- tamak uzere harekete geçti. Baş- bakanlık Çevre Müsteşarı Halit Kara tarafından öncelikJe valilik- ler aracılığıyla il sağlık müdürlu- ğü çevre sağlığı şube müdürlük- lerine gönderilen yazıda "Çevre Yasası'nın 18. maddesi gereğİD- ce çevre kirliliğine yol açan tesis- lerin sınıflandınlacagı ve bu lesis- lerden çevre>e kirletme oranlan ölçüsüDde alınacak katkı payının belirienecegi" bildirildi. Daha önce tstanbul Anakent Belediye- si'ne bir çalışma yaptırıldıgını ve buna göre tesislerin sınıflandınl- dığını, alternatif taslaklann ha- zırlanması için de bir komisyon oluşturulduğunu anımsatan Ka- ra, "Alt komisyon tarafından hazutanan işletmelerin puanlama esaslı suuflandırma sistemi tas- la|ı, kurulun 8 Haziran 1990 gn- nii yapılan toplanüsında benim- senmiştir. Şimdi de kunıluşlann göröşlerinin ahnması kararlaş- ' ünlmıştır" dedi. "Kirletme puanı" Başbakarüık Çevre Müsteşar- hğı, il sağlık müdürlükleri bün- yesinde oluşturulan çevre sağh- ğı şube müdürlüklerine, endüst- ri kuruluşlan, imalathaneler ve çeşitli hizmet bırimlerinin urettiği atıklara "kirlilik yıikii puanı" vererek "kuruluslardan kendi göriişleriııi bildirmelerini" ıstedı. Çevre MüsteşarlığTnın "endüst- riyd tesislerin kirtligJ ve tehlikeH olma puanlan" tanımlamasına göre en tehlikeli atıklan üreten kunıluşlar olarak petrol rafine- rileri ve petro-kimya tesisleri gös- teriliyor. En yüksek kirletme pu- anı olarak 500 puan verilen petro-kimya tesislerini 480 puan- la sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG), entegre gübre tesisleri ile patlayıcı madde üretimi yapan fabrikalar izliyor. Tartışmaya açık puanlama sisteminde en dü- şük puan (200) ise güzellik salon- liği, sendikalar ve TÜSlAD'a da "bilgi için" gönderdiği yazıda ayrıca "kirliligi belirleyen ölçütleri" de sıralıyor: Buna gö- re bir endüstriyel kuruluşun ya da imalathanenin urettiği atıkla- nn kirletme yoğunluğu, vardiya ve çabşan kişi sayısıyla kullandığı motor gücüne, tesisin büyüklu- ğüne, yüzeysel ve yer altı suları- na olan etkisine bağlı olarak faz- la ya da az oluyor. tl sağlık müdürlüklerine bağlı çevre sağlığı şube müdürlükleri, Başbakanlı Çevre MüstesarhğT- mn talebine uygun olarak hazır- layacaklan "Idrietme ölcüleri"ni en geç 15 Eylül 1990'a kadar bil- direcekler. • • 60 dolayında öykü, bir roman ve çocuk kitapları yazdı, 30 kitap çevirdi Oykünün denizlerînde"Yazarlık, bir keşif hareketi. Dilimizin güzelliklerini ortaya çıkarmak, olanaklarını bulabilmek için yapılan bir hareket" "Hikâyenin özelliği, yoğunluğu. Fazla laf etmez, gerektiği kadar konuşur. Son derece hesaplıdır?' ALPAY KABACALI ~ Karadeniz kıyılanndan kopup geçimi denizde arayan insanlann öyküleri Z«vyat Selimoglu'nun ka- lemiyle girer edebiyatımıza. \azar, dilimizin güzelliklerini ortaya çı- kaımak, olanaklarını bulabilmek için bir keşif hareketine girişmiş- tir. Karadeniz insanımn geçim ara- yısı, bir keşif hareketiyle bütünleş- miştir. Ama öykü, butünsel açı- dan bakarsak edebiyat ünınü, yal- nızca bir dil araştırması değildir elbet: "tnsanın, insan hayatının baa bellibaşlı elemanlan var ki işin esası o. Yoksulluk ya da zenginlik. kıskançlık, sevgi, bunlara benzer başka şeyler... Fnsanın seriıvenle- ri... Bu gibi konulan sanatsal bir potada eritmek, defişik bir açıdan bakarak •nlatabOmek... Sanat ese- ri o zaman ortaya çıkıyor. Bu ara- da dil açısından da birtakım ye- nilikler getirmek, anlaüm ozellik- l«ri kaUbUmek... Hikâyeyi renk- lendiren de bunlar..." PORTRE ZEYYAT SELÎMOĞLU ZEYYAT SELtMOGLU — Hikaye, yıiz metre ko- şusudur. Roman ise maraton koşusu. Kısa öyküler tstanbul'da doğdu. Alman Lisesi'ni (1944), tÜ Hukuk Fakültesi'ni (1952) bitirdi. Fakülte oğrencisiyken 1949-50 Yunus Nadi Armağanı Yarışması'nda "Rize'nin Köylerinden" başlıklı yazısıyla birincilik kazanarak admı duyurdu. Giderek dergilerde yayımlanan kısa öyküleriyle tanındı. Bunları Kavganın Sonu ve Başı adlı kitabmda (1955) topladı. Bir süre gemi işletmeciliği alanında çalıştıktan sonra yaşamını yazarlık ve çevirmenlikle sürdürdü. 1969'da çıkan Diregin Tepesindeki Bir Adam başhklı kitabından (1970 Sait Faik Hikâye Armağanı) bu yana Kıçüstünde Topianb (1971), Koca Denizde Iki Nokta (1973, TDK öykü ödulü), Karaya Vnrdu Deniz (1975), Deprem (1976), Soyunanlar (1980), Çiçekli Dag Sokagı (1982), Bir Şarkı Gibiydi (1987) adlı öyku kitaplan, bir romanı (Tntkunun Koseleri, 1982), çocuk kitaplan (Yavrn Kayık, Martılar Adası, Uynmsuz Nuri) yayımlandı. Aynca otuz dolayında romanı Almancadan çevirdi. Zeyyat Selimoğlu'nun öykücü- lüğüyle Karadenizli gemi adamla- nnın serüvenlerinin kesiştiği nok- taya gelince... Lisenin son sımfına doğru, kompozisyon derslerindeki başa- nsıyla ögretmeni Zeki Ömer Def- ne'nin dikkatini çeker. Bu 'keşiT- ten sonra öğrencisini yazmaya yö- neltir Defne. O da kısa öyküler yazmaya başlar. Çınaraltı'nda, Milliyet'te yayımlar bunlan... 1949'da , Cumtauriyet'in Yunus Nadi Armaganı Yansması'nın ko- nusu 'Bir yurt yazısı* olarak belir- lenir. O sırada hukuk fakültesi öğ- rencisi olan Zeyyat Selimoğlu, 'Rize'nin Köylerinden' başlıkb ya- zısıyla katılır yanşmaya. Ve tam kırk yıl önce, 1950*de yarışmayı kazarur. "Babamın dogdugu yer olan Rize'ye bir okul Utili sırasında gitm^tik' diyor. "Oradald, köyler- deki atmosfer beni çok etkflemiş olacak." Armağan kazanması, onu sü- rekli yazmaya yöneltir. Bir de •şans'ı vardır: Babası gemi işletme- ciliği yapıyordur; o da her yaz ge- minin Akdeniz seferlerine katü- makta, böylelikle bol 'malzeme" sağlamaktadır. Yuk gemisindeki gözlemlerinden, gemi adamlaruun yaşaralanndan kaynaklanan öy- küler yazar hep. Bunlar Varuk'ta, dönemin öteki edebiyat dergilerin- de yer bulur. "Vtrtık'ı ve Vartık Yayınlan'nı yöneten Yaşar Nabi'ye büynk say- gım rardı, bu alanda çok uğraş venniş bir insan olarak. Kendisi- tar 'hi surlara firması sanatçıyla görüşerek dün akşam son bir konser vermesi konusunda anlaştı. kondu, pir kondu. Ru- Hemen her gece Hisar'ın taş basamaklannı dolduran bmlerce insanın yanı sıra de- meli Hisan'nda arkadaşlarıyla birlikte her gece 3.5 saat şov yapan Sezen Aksu'nun nizde sandal ve takalarla, çevredeki çay bahçeleriyle, kaldırımlan ve Boğaziçi Uni- konseri yine uzatıldı. Daha önce 15 ağustosta bitmesi planlanan konser, dışanda ka- versitesi'nin duvarlanna kadar dolan Rumeli Hisarı ve çevresindeki izdiham dün gece lanlann sayısı fazla olunca 17 ağustosa, ardından da 19 ağustos akşamına kadar uza- "dışandan izleyenlerin" ıslıklı "devam" isteklerine dömiştü. Bunun üzerine şarkıla- tıldı. Önceki gece Hısar'ın girişinden başlayıp çay bahçelerine kadar uzayan kuyruk rmın yanı sıra "anormal program" dediği şovuyla da büyük ilgi gören Sezen Aksu, konserin başlamasına karşın erimeyince, düzenlemeyi üstlenen Most organizasyon dün akşam son kez hayranlannın karşısına çıktı.(Fotoğraf: Yalçın Çakır) IzmirFuan, 59. kez açılıyor59. Uluslararası Izmir Fuarı'na 28 yabancı ülke katıhyor. Fuarın açılışının kimin tarafından yapılacağı henüz kesinlik kazanmadı. Açılış çağrısma SHP Genel Başkanı İnönü de olumlu yanıt verdi. tZMİR (Cumhuriyet Ege Büro- su) — 59. Uluslararası îzmir Fu- arı bugün açılıyor. Fuarı "Hangi yetkilinin açacağı" şimdiye dek belli olmadı. Ancak açdış progra- mında bu yetkili "muhtemelen Basbakan" diye amldı. 59. Ulus- lararası tzmir Fuan açılışına SHP Genel Başkanı Erdal tnönü'nün de katılacağı açıklandı. 59. Uluslararası Izmir Fuan açılış programı bugün saat 17.00'de Cumhuriyet Alanı'nda Türk ve Macar folldor ekiplerinin gösterileri ile başlayacak. Saat 17.45'te Bans Manço Lozan Ala- nı'nda halka açık bir konser ve- recek. Bu sırada Fame-City'nin dev kuklalan halkın arasında do- laşacak. Resmi program öncesi ve dev İZFAŞ balonu havalandınla- cak, bir paraşütçü de Atatürk büstü önüne iniş yapacak. Resmi program saat 18.30'da başlaya- cak. Açıhşta havai fişek gösteri- leri, lazer ışık oyunlan yapüacak. 59. Uluslararası îzmir Fuan bu yıl sorunlarla birUkte açılıyor. tki ay önce İZFAŞ Genel Müdürü Mehmet Soyer'in istifa etmesiyle başlayan huzursuzluk açılış günü- ne dek sürdü. Bu arada Kültür Park'taki tüm sorunlar unutula- rak "Açılışın hangi yetkili" tara- fından yapılacağı günlerce tartı- şıldı. Kimi "Cumhurbaşkanı", kimi "Basbakan" derken bu tar- tışma açılışa bir gün kala, henüz bir sonuca varmamıştı. tZFAŞ Genel MUduru Selami Giirgüç açılışla ilgili olarak "Geçen dö- nemlerde kim açüysa o açacak" diye konuştu. Bu arada 59. Uluslararası tzmir Fuan'm etkileyen diğer bir etken de "Körfez krizi" oldu. Körfeî krizi nedeniyle Suudi Arabistan, Irak ve Mısır fuara katılma karar- lannı iptal ettiler. Bu ülkelerin ya- nı sıra Tunus ve Tayland da fua- ra katılmayan ülkeler arasında yef^fuarda da tzmir'in a alıyor. Fuara bu yıl 28 yabancı ül- ke, 262 firma ile katıhyor. Geç- miş fuarlardan farklı olarak bu yıl bazı yeni uygulamalar getiriliyor. İZFAŞ Genel Müdürü Selami Gürgüç, 59. Izmir Fuan'yla ilgüi yenilikleri şöyle anlattı: "tlk başta geçmişi eleştirmedi- ğimi belirlevim. Ben kimseyi suç- lamıyonım. Goreve geleli 40 gun oldu. Bu sure içinde neler yapıla- bilir sizin takdirinize bırakıyo- rum. Ama çağdaş fuarcılık için yola çıkük. Esas görevimiz 10 ey- lülden sonra başlıyor. Fakat bu fuarda da tzmir'in akdğeri oldn- gu belirtilen fnann bu özeHiğini bozmamaya çalışbk. Burası dttn- yanın en gttzel fuar alamdır. Bu nedenle yeni tedbirler aldık. Fu- ara gerekli araçlar dışında hiçbir araç giremeyecek. Araç girişini saat 20.00'den sonra serbest bıra- kacağız. Bu uvgulamadan beledi- yenin kaybı 2.5 milyar lira. Ama olsun, fuann daha güzel olması için bu fedekâruktan kaçınmaya- cagız." 59. Uluslararası Izmir Fuannı bu yıl yaklaşık 2 milyon kişinin gezmesi bekleniyor. Muğla Valisi, eleman sorununa çözüm buldu: Turistik 6 çevre korucııları'Muğla Valisi Erol Çakır, oluşturmayı düşündükleri sistemde çevre korucularının deniz kıyısındaki 80 kadar köyden seçileceğini söyledi. Çakır, korucuların kaymakamlara bağlı olarak çalışacağını belirtti. İZMİR (Cumhuriyet Ege Büro- sn) — Muğla Valisi Erol Çakır, eleman eksikliği sorununu çöz- mek için 'çevre konıculan' siste- mi oluşturmayı düşündüklerini söyledi. Çakır, "Deniz layısındaki 80 kadar köyden seçilecek çevre konıculan kaymakamlar vasıta- sıyla kullanılacak. Hukukta köy koruculan sistemi var, buna ben- zer olacak" dedi. Bodrum, Marmaris, Dalaman, Fethiye, Datça, Köyceğiz, Orta- ca gibi ülkenin önde gelen turis- tik ilçelerinin bulunduğu Muğla ilinde turizm mevsırnınde büyuk boyutlara ulaşan çevre sorunlan- na çözüm bulmak için çeşitli yol- lar aranıyor. tl sınırları içindeki Fethiye , Göcek, Köyceğiz, Dal- yan ve Gökova 'özd koruma' al- tma alınırken diğeT yöreler için de koruma projeleri geliştirileceği bildirildi. Çakır'a bu konuda yö- nelttiğimiz sorular ve yamtlan şöyle: — Oluşturmayı düşündüğünüz sistem hakkında bilgi verir misi- niz? ÇAKIR — Kıyı şeridi için esaslı bir sistem kurulacak. Kalıcı bir sistem oturtmak isüyoruz. Bir teş- kilat kurmak gerekli. Bunun araç gereçle, personelle desteklenmesi lazım. Esas olan koruma sistemini oluşturmak. — Nasıl bir örgüdenme gerçek- leştireceksiniz? ÇAKIR — Çevre konıculan sistemi kurmak sistiyonız. Köy koruculan sistemi var hukukta. Bunlan çevre korucusu olarak is- tihdam etmeyi duşünüyoruz. Köyler kendileri istihdam edecek, kaymakamlar vasıtasıyla da bu kişiler kullanılacak. — Bu 'çevre konıeu'lannın sa- yısı ne kadar olacak? ÇAKIR — Bizim 403 köyümüz var. Bunlann 80 tanesi deniz kı- yısmda. Birer tane olursa 80 kişi olur, daha büyük olan yerlerde daha fazla kişi olur. — Oluştunılan 'özel koruma alanlan' sistemi yeterii olmadı mı? Neden aynca bir örgutlenme- ye gerek duyuyorsunuz? ÇAKIR — Özel çevre koruma bölgesi dışında geniş sahalanmız var. 1124 kilometrelik deniz sahi- limizin buyük kısmı özel koruma bölgesinin dışında. Buralara yetiş- mek için kalıcı bir sistem oluştur- mamız zonınlu. Denizden çöp toplanması gerekiyor, bunlann nakli, tasfiyesi, imhası var. Bütün bu işler için elemana ihtiyaç var. — Bir koruma sistemi oluştur- mak için iiniversiteyle de bağlan- tınız oldu mu? ÇAKIR — Evet, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektöni Prof. Namık Çevik çok ılgilendi. Üniversite iş- birliğiyle Gökova Körfezi ve Dal- yan kıyılarında korumayı kalıcı sistemlere oturtmak amacıyla ko- ruma projeleri hazırlanacak. Dev- letin yardımım isteyeceğiz. Bir kı- sım finansman da vakıf tarafın- dan karşılanacak. Esas olan ko- ruma sistemini oluşturmak. ni görmeye gjttigimde eüni uzaor, açar, 'hikâye' derdi. Bir süre son- ra bunlar birikti. 'Bir kitapta top- layalım. Siz dergide bastığımza göre kitabı da siz yayımlasanız' dedim. Bir türlü basmıyor, hep at- latıvordu... En sonunda, 'Bastık- lanmız, basmak istedikJerimiz değildir' dedi. Bu bana çok ilginç gelmişti. Bugun ticari kaygı daba da öne geçti. Bir yayıncı, 'Güzel kitap değil, satan kitap anyorum' demişti." tlk kitabı Zeyyat Selimoğlu'nun ilk kita- bı Yenilik Yayınlan arasında çıkar 1955'te. öykü yazmaya uzunca bir süre ara vennek zonuda kahr. Nede- ni, fakülteyi bitirdikten sonra ba- basının işini yürütmesi, Türk Şi- lepçilik Şirketi ortaklan arasında yer alması... Günün birinde gemi fırtınaya tutulur, Kefken'de karaya vurur. Denizcilerin karaya dökülmesi, Karaya Vurdu Deniz adlı kitabın- daki öykülere konu olur. Gemi el- den çıkmış, ortakhk sona ermiş- tir artık. Yazarlığa döner. öykü- ler, radyo oyunlan, çevirüer... Her alanda olduğu gibi öykü- cülüğümüzde de bir gelişme göz- lemlendiğtne inanıyor Zeyyat Se- limoğlu. Ancak... "Şimdi gençler biraz daha anlaşılmaz görünen bir tarza yöneldiler. Yani pek görsel degil de daha çok duşünceye da- yanan... Aslında görsel etki yapa- nın da dikkat edflirse, bir arka pianı vardır. Böyle moda akımlar çıkıyor zaman zaman." Bugüne kadar altmış dolayında öykü, bir roman, birkaç çocuk ki- tabı yazan Zeyyat Selimoğlu, ya- zarhğı bir 'keşif hareketi' olarak gönlyor: "Dilimizin güzellikleri- ni ortaya çıkarmak, olanaklannı bulabilmek için yapılan bir hare- ket" Romanla öykü arasındaki ayrı- mı açıklarken de sporla ilgili bir benzetmeye başvuruyor: "Hikâye, yüz metre koşusudur. Roman ise kros ya da maraton ko- şusu. Bunlar arasında, 'bu üstun- dur, bu değildir' diye aynm yap- mak bana yanlıs geliyor. Bu, dog- rudan doğruya >-azarlık karakte- riyle ilgili bir şey. Kimisi hikâye- ye, kimi yazar romana yöneliyor. Evet, hikâye kısa bir tur, ama çok mu kolay hikâye yazmak? Bizde ne yazık ki kalın kitap aranır. Ama her kalın kitap degerii mi- dir ya da her kısa hikâye degersiz midir? Hikâyenin özelliği, yogun- lugu. Fazla laf etmez, gerektiği ka- dar konuşur. Çehov'un bu konu- da güzel bir sözu vardın 'Bir hi- kâyede duvara asılı bir tabanca- dan söz ediliyorsa, o tabanca o hi- kâyede ateş etmelidir' der. Yani, her şeyde bu derece hesaplı olun- ması gerekir." Almancaya çevrilen öyküler Berlin Üniversitesi'nden Tüıko- log Prof. Egon Eichgnin, Zeyyat Selimoğlu'nun kimi öykülerini AJ- mancaya çevirmiş. Ancak kitap yayımlanroamış henüz. Çeviriye başlamadan önce şöyle diyor: "Ük okudugumda çok yerd geJ- di bana blkâyeleriniz. Belli bir böl- geyi, belli insanlan yansıtıyor. Ama yeniden okudugumda, dik- kat edince gordum ki bir e> rensel- lik var bnnlarda. tnsanlann ortak sonmlan. ortak duygulan— İnsan her yerde budur." Tek romanı var Zeyyat Selimoğ- lu'nun: Tbtkunun Köşderi. Bunun yazılışını açıklarken "O konu, bi- raz daha uzun ele alınacak bir konuydu" diyor. "Zaten uzun bir roman olmadı. Bir börömü lstan- bul'da geçiyor, bir bölümü Al- manya'da. Ama bunlar bir olayı tamamlıyor... Roman biraz da sa- bir işi. Ona gore çalışma yapmak gerekiyor. Romanda daha çok bir şablona göre calışılıyor. Terziler nasıl bir patrona göre çalışırlar, once patronu çizip ona göre biçer- lerse kumaşı... Şimdi artık bunun dışına çıkılıyor gibi... Hikâyede böyle bir şey yok. Dogrudan doğ- nıya bir yönden bakarak önceden bir şablonu olmadan yazılan bir tür." Zeyyat Selimoğlu'nun çevirile- rinin sayısı otuzu buluyor. Alman- cadan ve daha çok roman çeviri- yor. En başta, üç kitapla Heinrich Böll çevirileri geliyor. Almancaya aktanlan başka ülkeler yazarlann- dan da çevirileri var: Vasconce- los'tan, Mişima'dan, Simonov- dan, vb... Beğendiği bir kitabı baş- kasının da okuması ve Almanca- yı unutmama çabalannın sonucu bu çeviriler. Yoksa, çeviri ücretle- ri, verilen emeği karşılavacak dü- zeyde değil. "ttalyanca bir söz vardın 'Çe- viri, ihanettir' der. Hiç ihanet et- meden çeviri yapmak kolay degil. Çnnkü kaynak dilin tadını ver- mekte yetersiz kalınabilir. Aynca, Torkçede bazı kelimelerin tam karşılıklan olmadıfı için zoriuk- larla karşılaşılıyor. Ama eninde sonunda çeviri çok yararu bir şey. Yabancı yazan tanuna açısından.'' Kitap satışlanndaki düşüşten, toplumumuzda okuma alışkanlı- ğımn bir türlü yerleşmeyişinden, yazarlann, çevinnenlerin emeği- nin karşüığuıı elde edemeyişinden söz ettik uzun uzun. Zeyyat Seli- moğlu, dunımu bir cümleyle özet- ledi sonunda: "Bu, bir tür aşk gibi bir şey." Benzin dolduran robot • ANKARA (ANKA) — Benzin istasyonlannda, araç sahibinin yerinden kalkmasına gerek kalmadan benzin dolduran robotlar geliştirildi. Stockholm'de bir şirketin geliştirdiği bu teknolojiyi kullanabilmek için yakıt tankını aracı robotun tam yanında durdurmak ve kredi kartını aracın penceresinden uzatarak terminale yerleştirmek yeterii oluyor. Aracın benzin deposu dolduktan sonra geri cekilen robot, dışardan müdahale oldugu zaman ya da aracın dolma işlemi tamamlanmadan hareket etmesi durumunda, anında stop ediyor. \eni hukuk fakültesi • ANKARA (AA) — Gazi Üniversitesi'ne bağlı yeni bir hukuk fakültesi kurulacağı bildirildi. Gazi Üniversitesi Iktisadi ve tdari Bilimler Fakültesi Dekan Yardıması Prof. Dr. Yurdakul Çavdar'ın verdiği bilgiye göre, 200 öğrencinin öğrenim görebileceği hukuk fakültesinin kurulması çalışmalan son aşamaya geldi. Fakültede, gelecek yıl öğretime başlanacak. Prof. Çavdar, İktisadi ve tdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turgut önen'in, hukuk fakültesinin acılması için YÖK ve Adalet Bakanlığı'ndan yetki aldığını belirterek, "Teklif şu anda TBMM'ye sunulmak uzere Milli Eğitim Bakanlığı'na verildi" dedi. Soyunmaya paydos • ANKARA (ANKA) — Soyunmadan giysi provası yapabilmek için yeni bir yöntem geliştirildi. Fransız bilim adamı Jean Claude Bourdier'in geliştirdiği yöntemle, 80 elbiseyi ardı ardına giyip denemenin mümkün olduğu belirtildi. Fransa'da yayımlanan Sience et Vie dergisinde yer alan haberde, Bourdier'in yöntemi şöyle aktanldı: "Özel bir soyunma kabininde, kişinin yalnız başını görebileceği bir ayna bulunmaktadır. Başın alt kısmında ise özel bir klavyeyle, müşterinin bedenine uygun bir gölge yaratıhr. Giysiler, bu bölge beden üzerinden sırasıyla denenir. Giysileri ardı ardına denemek için bir düğmeye basmak yeterlidir. Böylelikle, kısa bir süre içerisinde ardı ardına 80 elbise denemek mümkün olabilmektedir!' Zeus Sunağı kampanyası • tZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — Bergama Belediye Başkanı Sefa Taşkın, 2. Dunya Savaşı sırasında kaybolduğu samlan 362 resmin Moskova Mimarhk Müzesi tarafından Almanya'ya iade edilmesi karannı örnek göstererek, "Bu olay, kampanyamıza güç kattı. Sunak da, Karun'un hazineleri ve bu 362 resim gibi er ya da geç evine dönecektir" dedi. 2. Dünya Savaşı sırasında kaybolduğu sanılan Rembrandt, Monet, Van Gogh, Dürer, Rafael, Rubens, Delacroix ve Manet gibi dünyaca ünlü ressamlann 362 resmi, Viktor Baldin adlı bir Sovyet subay tarafından bulunmuş ve Moskova'ya götürülmüştü. 40 yıl Moskova'da kalan bu resimler, şimdi Moskova Mimarhk Müzesi Müdürii olan Viktor Baldin tarafından Bremen Kuntsalle Müzesi'ne geri verilecek. Yeralü gölü kurudu • BURDUR (AA) — Son yıllarda yaşanan kurakhk, Burdur'daki ünlü tnsuyu mağarasının yeraltı göllerini de kunıttu. Kuraklık sonucu, tnsuyu mağarasında bulunan büyük gölün su seviyesi düştü. Yeralü dereleri ile birbirlerine bağlanan sekiz göl de kurudu. tnsuyu magarasında, kuruyarak yok olan göller arasında, Dilek gölü de bulunuyor. tnceleme yapan uzmanlar, göllerin kuruması ile birlikte, tnsuyu mağarasındaki nem oranının da giderek düştüğunü belirterek, bu durumun, oluşumlan 10 milyon yıl öncesine dayanan sarkıt ve dikitlerin kararmasına neden olduğunu bildirdiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle