05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
~20 AĞUSTOS 1990 * • • » HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19 KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZt...KÖB Bir Noktaya Dikkat (Baftarafı 1. Sayfada) Türkiye nerede duruyor, nerede durmalıdır? Bu sorular şu günlerde ülkemizin en gün- cel lariışma konusudur. Değişik yaklaşım ve görüşlerin hayli geniş sayılabilecek bir yelpa- zede tartışıldıkları görülüyor. Bu tür canlı bir tartışma ortamının varlığı, ülkemizin çıkarlan açısından yararlıdır. Sa- vaş rüzgârlarının Türkiye'yi yaladığı böylesi koşullarda maceralardan uzak kalabilmek için, demokrasilerin açık tartışma geleneğin- de doğruların aranması gerekir. Bu açıdan, Türkiye Büyük Millet Meclisi'- nin en önde gelen bir platform ofduğu kesin- likle gözardı edilmemelidir. Hükümete savaş yetkisi konusunda, Meclisin oynamış oldu- ğu oiumlu rol, çarpıcı bir örnektir. Onun için TBMM'nin şu günlerde tatilde değil, toplan- tı halinde olmasının gereğine bir kez daha işaret ediyoruz. Yaşadığımız sıcak günlerde buna çok bü- yük gereksinim vardır. Bunun nedenine kısaca değinmeden ön- ce bir noktanın altı çizilebilir: Körfez krizin- de Türkiye'nin bugün durduğu nokta, zayıf değildir. Ankara'da yaptığımız dış politika söyleşilerinden edindiğimiz izlenim odur ki, şimdilık Türkiye, kendisini sıcak bir çatışma- ya bulaştıracak bir yörüngeden uzak kalma- ya özen gösteriyor. Yarınlar ne getirir, kuşkusuz bilemeyiz. En başta TBMM zemini otmak üzere, canlı bir tartışma ortamının sürmesine neden ge- rek olduğuna gelince... ANAP iktidarına, tabii daha çok Cumhur- başkanı Özal'a, neyin yapılıp neyin yapıla- mayacağını, Türk dış politikasının sınırlan- nın ne olup ne olmadığını sürekli göstermek gerekiyor. Anayasal açıdan, dış politikayı yürütme görev ve yetkisinin Çankaya Köşkü'ne ait ol- madığını sürekli vurgulamak, işin yalnızca bir boyutudur. Ama, buna hiç aldırmayan Sayın Cumhur- başkanı direksiyonda oturmayı sürdürüyor- sa, o zaman olayın başka boyutlarına da işa- ret etmek bir görevdir. Edindiğimiz şu izlemmin altını çizmek is- teriz: Cumhurbaşkanı Özal, bugün için ken- disini sınırlayan frenlerin neler olduğunu gö- rebilecek kadar gerçekçidir. Ama onun gön- lünde yatan, biraz daha atak olmaktır; daha çok risk almaktır. İşte bu noktada dikkat gerekiyor. Türkiye, BM Güvenlik Konseyi'nin karan- na uyarak Irak'a karşı ekonomik ambargo uygulamaktadır. Krizde bu açıdan bir kilit ül- ke konumundadır. Kimse bunun ötesinde ondan bir şey isteyemez. Ve Türkiye bu noktada durmayı bilmelidir. Doğrudur, Türkiye'nin coğrafyasının öne- mi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Ama bunu vurgulamak için, kraldan çok kralcılığa ğe- rek olduğunu sanmıyoruz. Ülkemizin yetiştirdiği değerli diplomatla- rımızdan Osman Olcay'ın şu sözlerine, Çan- kaya Köşkü'nün kulak vermesini dileriz: "Yersiz ataklık ne kadar tehlikeli ise, uyur- gezerlik de en az aynı ölçüde zararlıdır. Bü- yük diptomasi ustası Talleyrand'ın klasik de- yimiyle, 'aman işgüzârlıktan kaçınalım.' Ucuz sahne diplomasisinden kaçınalım." Inönü: Özal kumar oynuyorŞHP Genel Başkanı înönü, Körfez krizinde Özal'ın kumar oynadığım belirterek, "Kumarda.bazen kazamrsmız. O kazanç sürdüğü sürece kimse sesini çıkarmaz. Şayın Özal milletin üzerine kumar oynuyor. Özal'ın, İran Cumhurbaşkanı ile komışması, onun görüşünü ABD Başkam'na nakletmesi, sonunda iş buraya geliyor. Sözcü haline . düşüyoruz" dedi. CUNEYT ARCAYUREK yaayor Kazanan Kim? ANKARA (ANKA) — SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, Kör- fez krizinde Türkiye'nin tutumu- nun başarısızlıkla sonuçlanmasıy- la ülkenin uğrayacağı zarann kat- merli bir şekilde artacağını ifade ederek, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı "yanlış kararlar uygulaya- rak kumar oynamakla" suçladı. İnönü, "Kumarda bazen kazanır- sınız. O kazanç sürdügü sürece kimse sesini çıkannaz, ama ko- marda kazamlan 3 giin sonra yi- ne kaybediüyor. tnsan, kendi pa- rasıyla knmar oynar, burada Sa- yın Özal milletin üzerine kumar oynuyor. Son derece yanlış ve teh- likeli bir yaklaşım" diye konuştu. ANKA muhabirine, Körfez kri- zi ile ilgili görüşlerini anlatan Er- dal tnönü, ABD'yi tek başına dünyanın ortak gücü gibi görme- nin yanlış olduğunu belirtti. tnö- nü, Birleşmiş Milletler kararlan- nın ötesinde herhangi bir girişim- de bulunulmasının yanlış olduğu- nu yineledi. tnönü, ulusal bir çı- kar olmadan savaşa girilmesini "cinayet" olarak nitelerken, dün- ya ordusu kurulmasına ilişkin tek- lifinin yanlış anlaşıldığını belirtti ve "Bnnu söykmekteki maksa- dım, militarist bir davranış degil- di. Nasıl ki devletin içiode huzu- nı bozana polis miidahale ediyor- sa, oluslararası hukuku ihlal eden birisi olursa da uluslararası polis müdahak etmdi. Diinya ordusun- dan kasbm da buydu" diye ko- nuştu. SHP lideri İnönü, Kuveyt ve ABD'nin Türkiye'nin ambargo- dan doğan zarannı karşılayacağı- na ilişkin vaatlerini de eleştirerek "Onurlu bir devlet, 'kredi alacağız' diye savaşa ginnez" de- di. SHP Genel Başkanı Erdal lnö- nü'ye yöneltilen sorular ve yanıt- lan şöyle: — Ambargo karanndan sonra Türkiye'nin zararlannın karşüana- cağına ilişkin güvencder size inan- dıncı geliyor mu? İNÖNÜ — Sözlere inanmak olanağı sınırlıdır. Ancak kendimi- zi tehlikeye atıyoruz diye, kredi al- mak, hiçbir kredi, bir ulusun sa- vaş tehlikesine atılmasını karşıla- maz. Insanlarımıan caıu, kanı hiçbir şekilde parayla değiştiril- mez. — DYP Genel Başkanı Demi- rel de buna karşı çıkarak kredi karşılıgı savaşa ginneyi paralı as- kerlige benzetmişti. tNÖNt) — Buna katılıyorum. Evlatlarımızın kanı, canı hiçbir parayla ölçülmez. Onurlu bir dev- let böyle bir şeye girişemez ve böy- le bir izlenim uyandırmaz. Biz, BM kararlanna uyuyoruz, uyma- lıyız. Bir anlamda karşdık oekle- meden bir şeyler yapıyoruz. ABD'ye uyan — ABD, ambargoyu ablukaya çevirdi. Baa Bab ve Arap ülkrie- ri de buna kaülmıyor. Türkiye bu konuda ne yapmatadır? tNÖNÜ — Irak ile bizi savaşa götürecek herhangi bir girişime katılmamalıyız. Biz, Irak ile an- laşmazlığınuzı savaşla çözmek du- rumunda değiliz, aynca ulusal bir çıkar olmadan savaşa girmek, ci- nayettır. O açıdan, BM kararları olmadan, yaptırımlann ötesine vaıabilecek harekeüere kimsenin girmesini uygun bulmuyorum. ABD'nin de girmesini yanlış bu- luyorum. Yasal bir düzen kurma- ya çahşırken acele etmek yanlış- tır. Bunu ABD yönetimi görmü- yor. öteki ülkeler daha iyi görü- yor. Çünkü petrol konusunda doğrudan doğruya kendilerini muhatap görmUyorlar. Ya da ken- dilerine öyle bir görev hayal etmi- yorlar. — ABD'nin aceieciliği petrole ihtiyacından mı kaynaklanıyor? İNÖNÜ — Evet. Başka nasıl izah edilebilir. Ortadoğu'da baş- ka hukuk ihlalleri de oldu. Lüb- nan'da bir iç savaş oluyor. Kaç devlet müdahale ediyor. Orada banşm bir türlü kurulamamasının temel nedeni, birçok devletin ora- ya müdahale etmesindendir. Kıb- ns'taki anlaşmazlık da bu neden- le çözümlenemiyor. Onun için, BM desteklenmeli, ondan fazla bir şey yapmaya çalışılmamalıdır. — ABD, Ortadogu'daki denge- yi sıcak bir müdahale ile degiştir- ANKARA — Dünkü seçimler- den ileriye dönûk yeni bakış açı- ları çıkarabilmek için Bayrampa- şa ve Etimesgut gibi seçmenin yoğun olduğu iki ilçede alınan sonuçlara özenle bakmak gere- kiyor. Bu iki ilçede hangi partinin adayının kazandığını irdelemek yerine bütün partilerin oyları üze- rinde durmak zorunlu hale geli- yor. Dünkü sonuçlar: İlk genel seçimin üç parti, ANAP, SHP ve DYP arasında ge- çeceği varsayımlarına önemli bir darbe vuruyor. Bu yönde kalıp- laşmış görüşlerin tersine ilk so- nuçlar "Seçmenin hâlâ partısini aradığım" kanıtlıyor. Bayrampaşa ve Etimesgut gibi ilçelerde parlamento dışı partile- rin toplam oylarının yaklaşık yüz- de 50'sini toplamaları seçmenin adı geçen üç partinin yanı sıra hatta bunların dışında başka bir parti veya partıler aradığım gös- teriyor. Kısacası parlamento dışı par- tilerin ötekilere oranla onca mad- di manevi yoksulluğa karşın halk indinde deger kazandıkJan görü- lüyor. 26 Mart'tan sonraki gelişmele- rin özellikle SHP ve DYP aleyhi- ne çalıştığı anlaşılıyor. Dünkü so- nuçlar özellikle SHP ve DYP'ye kırmızı alarm veriyor. SHP'nin güvenilirliğini yitirme sürecine girdiği savları bir ölçüde dogru- lanıyor. Hatta bir genel seçimde iktidar veya birinci parti olma kimliğinin tehlikeye düştüğüne işaret ediyor. Tersine söylenecek görüşlere karşın en azından bu otasılıklar yeniden tartışmaya giriyor. DYP ise sağ partiler arasında sivrilme sürecinden hayli geriye düşüyor. Bu partide yenileşme gereksiniminden doğan kesin zorunluk eylül ayındaki büyük kongre öncesi güncelleşiyor. ANAP'ın Bayrampaşa'yı se- çimden önce gözden çıkardığı, devletin bütün olanaklarıyla da- ha çok Etimesgut'a asıldığı göz önünde tutulursa, MÇP'nin ne- fesi ensesinde bir seçimle alaca- ğı sonuç başarı savında yapay kalıyor. Şımak'ın Güçlükonak beldesinde seçime ANAP ile Re- fah Partisi katılıyor. Sonuçta 480 oy ANAP alıyor, RP'ye tek oy çık- mıyor. Boylece bu türden küçük beldelerde iktidar baskısının RP adayının ailesinden bile oy ala- madığını gösteren dikkat çekici bir örnek oluşuyor. Kuşkusuz bu sonuçlar özellik- le SHP içinde yeni çalkantılara yol açacak. Ecevit'in, SHP'nin yapay ve hiziplerden örülü bir parti olduğu yolundaki önceki savlarını yinelemesine fırsat ve- recek. ANAP'ta da yeni başkan adaylannın çabalarına, hüküme- tin yapısına ve iç bünye çatışma- lanna kadar uzanacak. ister ada- yın kimliği isterse başka etken- ler söylensin Bayrampaşa'da SHP oylarının (1989'da 24 bin 165 idi) büyük ölçüde DSP'ye kayması partide ciddi yeni ön- lemlere duyulan gereksinmeyi ön plana itiyor. Bu görüntülere bakılarak MÇP ile özellikle Dışişleri Bakanı Ali Bozer döndü ISTANBUL'dan HİKMET ÇETİNKAYA Çıkar llişkileriİSTANBUL — Körfez bunalı- mıyla birlikte başlayan zam fur- yası sürüyor. Hani Devlet Bakanı Güneş Ta- ner zamcılara karşı savaş açmış- b, onlann yakasına yapışacaktı? Özellikle sebze değerlerinde- ki acımasız arbşa kimse "dur" di- yemiyor. Fethiye ve Demre'den 300 liraya kamyonlara yüklenen domates çarşı ve manavda 1500-2000 lira arasında değişi- yor On gün önce 1900 lira olan pastörize süt 2250 liraya satılıyor. Kara zeytinin kilosu 15 bin lira ol- du. Peynirden tereyağına, börül- seden soğana dek her şey "Kör- fez bunalımı" nedeniyle sürekli 9tiket değiştiriyor. Körfez bunalımı ağustos ayının getirdiği zam furyasını gazetele- rin iç sayfalanna ittiği için çarşı t« pazarda ne olup olmadığını âğrenemiyor yurttaşlar. Bir de dün yapılan mini'seçim- ler olmasaydı haikın pahalılıktan ne denli yıldığını kimse anlaya- mayacaktı. Özellikle Bayrampa- şa'da sandıktan çıkan oylar ya- şam pahalılığı karşısında haikın lepkisini gösteriyor. Emekçi yı- ğınlar sandıktan ses veriyor. Körfez bunalımını özellikle Bayrampaşa'da yansıtmaya çalı- şan ANAP'ın, gazetelere verdiği ilanlarla bile artık haikın gözünü boyayamadığı görülüyor. Artık yı- ğınlar ANAP'tan umudu kesmiş. Salt kırsai yörelerde, 300 - 400 seçmenin bulunduğu köylerde başarılı oluyor ANAP. Bunun tek nedeni ise bireysel çıkar ilişkile- ri. ANAP'ın gazetelerin istanbul kalıplarına verdiği ilanlarda Kör- fez bunalımı ne denli açık seçik kullanılıyordu. Artık secim kazan- ma umudu Körfez bunalımından sonra Özal'ın başarısını sergile- ven kimi gazetelerin başlıklarına kalmıştı. — Yönetimlerin gücü zor za- manlarda belli olur... Bu sozleri Özal, ABD Başka- nı Bush'la görüştükten sonra söylememiş miydi? Aynı ilanda "Türkiye dünyanın gözbebeğı", "Özal gücünün do- ruğunda", "Türkiye'ye para yağmuru" gibi gazete başlıkları tonulmuştu. Bir gün sonra gazetelerin bi- rinde ilginç bir haber vardı. Sa- nırız gözden kaçmamıştır... Suudi Arabistan'ın Ankara Bü- yûkelçisi Abdülaziz M. Hodja Türk ulusuna mesaj veriyordu: — Ucuz petrol dışında Türk halkını memnun edecek girişim- lerimiz var. Şimdi açıklayamam. İlginç olan ANAP mantığıdır. Bayrampaşa seçimleri için "Türkiye'ye para yağıyor" başlı- ğını koyabilmek gerçekten dü- şündürücüdür. Bayrampaşa se- çimleri için gazetelere verdikleri ilanlarda Türkiye'yi nereye götü- receği belli olmayan bir macerayı iç politikada seçim malzemesi yapmak olsa olsa ANAP'a yakı- şırdı zaten. Körfez bunalımı baştadığı gün- den beri hükümet devre dışı. Gö- rülen o ki Başbakan Yıldırım Ak- bulut, hâlâ ne olup bittiğinin ay- rımında değil. Konuşmalarında bu belli oluyor. Bir ANAP milletvekili anlatıyor: — Cumhurbaşkanı Körfez bu- nalımıyla ilgilenıyor, başbakan ve bakanlar mini yereJ seçimlerle... Suudi Arabistan Büyükelçisi- nin sürprizi konusunda görüşü- nü sorduk ANAP milletvekiline. Konuştuğumuz ANAP'lı, "Sor- mayın ben de okuyunca şaşır- dım" deyip ekledi: — Görüyorsunuz ya elin Suu- disi bizi nasıl avutuyor, avuturken de çocuk gibi görüp kandırıyor... ANAP iktidarının yedi sekiz yıl- dır getirdiği bir alışkanlık bu. ANAP'lılar ne der zaman za- man? — Paran kadar konuş, paran var mı, paran?.. işte Suudi Arabistan Büyükel- çisi bu gerçeği yakalamış ve de- meç veriyor: — Size neler vereceğiz, şim- di söylemem... Bayrampaşa'da DSP'ye akan oylar haikın yaşam pahalılığına, ANAP'a, umudunu kestiği SHP'ye tepki değil de nedir? Bir kandırmacaya insanların artık inanmadıklarının göstergesi de- ğil midir? Diyeceksiniz ki Ankara Etimes- gut'ta ANAP kazandı. Başta be- lirttiğimiz bireysel çıkarlar kırsai kesimde olduğu gibi Etimesgut 1 ta da geçerti oldu. Ama asıl olan Bayrampaşa seçimlerinin sonuç- larıdır. Nüfusu 10 milyona yakla- şan İstanbul'da yaşayanların bir bölümünün hem siyasal iktidara, hem de umudunu kestiği SHP'ye tepkisidir sandıktan çıkan sonuç. Bayrampaşa'da seçimi kazanan bir sosyal demokrat partidir. Artık insanlar yutmuyor böyle oyunlan. Televizyon 24 saat 'lek adam" görünümündeki Özal'ı "Ortadoğu'yu kurtaran lider" gibi verse de devreye Suudi ANAP dostları girse de Türk insanı ANAP'tan kurtulmak istiyor. Tahraırdan üç mesajlKörfez krizi bölge ülkelerinin işbirliği ile çözülsün. ABD'nin müdahalesi engellensin. RP'nin başaniannı küçümseme- 2 iran, Irak'a ekonomik ambargo uygulamaktan ödün vermeyecek. ra tek parti iktidan umudunun 3 Türkiye'nin ambargodan doğan petrol kaybı varsayılamayacak ölçüde orta- dan kalktığı da soylenebılir hale geliyor. Siyasetçilerimizin, koalis- yon hükümeti olasılığına göre ön hazırlıklara geçme zorunluğu bir kez daha seçmen katından anımsatılıyor. Öte yandan sol partilerin oy toplamı yine yüzde 30'larda ka- lıyor. Ne var ki sağ oylara ege- men olacak, bir tek parti iktidan yaratacak olgular da ortaya çık- mıyor. Sağda da oylar kesinkes ciddi bölünmelere uğruyor. Bu kezki yerel seçimler, siya- sete her açıdan yeni bakış açı- ları getiriyor. En önemlisi seçmen bazında iktidan teslim edeceği bir partinin henüz ortaya çıkma- mış olması. Tabii bu, Türkiye'de bir iktidar boşluğunu akla getiri- yor. Genel seçimle Türkiye'nin si- yasal rotasını saptamasına ilişkin zorunluiuk boylece bir kez daha ortaya çıkıyor. karşılanacak. ANKARA (Curahuriyet) — Irak Devlet Başkanı Saddam Hü- seyin'in tran'la aralanndaki sınır sorununu çözmeye yönelik "ba- nş önertai", Körfez Krizi'nde tüm gözleri Tahran'a çevirirken İran yönetimi Türkiye'ye üç önemli mesaj verdi. Ankara'mn bölgede izleyeceği politika açısından önemli uyanlar da içeren bu me- sajlann başında, "Sorunun böl- ge iUkderinin işbirügiyle çözulme- si ve ABD müdahalesinin cngeüenmesi" geliyor. tran, ayn- ca Irak'a ekonomik ambargo uy- gulamaktan ödün vermeyeceği ve Saddam Hüseyin'in banş önerisi- nin Irak'a karşı tavırlarında bir yumuşamaya yol açmayacağını da Ankara'ya bildirdi. Irak'la sekiz yıl süren savaşın "acılannı unutmadıklannı" bildiren tran yetkilileri, Türkiye'nin Irak am- NöTLAR bargosundan doğan petrol kaybı- nın tümünün karşılanması konu- sunda da güvence verdiler. Bu gü- vencenin ilk olarak tran Cumhur- başkanı Haşimi Rafsancani ile Cumhurbaşkanı Tnrgnt Özal'ın telefon görüşmesinde ifade edil- diği ve Dışişleri Bakanı Ali Bo- zer'in haftasonu yaptığı Tahran ziyaretinde kesinleştiği öğrenildi. Bozer, Tahran'da tran ve Pakis- tanlı meslektaşlanyla Körfez ki- rizini değerlendiren bir toplantı yaptı. tran yönetiminin, Ankara- Tahran-tslamabad işbirliğinin Körfez'deki krizin çözülmesi için etkin tavır almasından yana oldu- ğu öğrenildi. Dışişleri Bakam Ali Bozer'in, Irak'ın Kuveyt'i işgalinden bu ya- na bir bölge ülkesine yaptığı ilk resmi ziyaret, Türkiye ve ABD açısından önemli sonuçlar doğur- Türkiyegenelini yansıtır mı? CELAL BAŞLANGIÇ Saat 17.59... Propaganda yasa- ğının başlamasına bir dakika vaı. Ecevit, çevresinde binlerce Bay- rampaşalı'yla ilçeyi sokak sokak gezerken saatine bakıyor ve şap- kasını çıkartıp bu seçim için son sözlerini söylüyor: — Necdet özkan arkadaşımızı şimdiden Bayrampaşa'nın beledi- ye başkanı olarak kutluyorum... Bu sözlerinden tam 24 saat son- ra, 17.00'de açılan sandıklardan ilk sonuçlar ahnınca Ecevit'in bir gün önce söyledigi çıkıyor ortaya. Ecevit'in propaganda yasakla- n başlamadan söyledigi bir tüm- ce daha var. Türkiye genelinde ol- masa bile Bayrampaşa ölçeğinde bu tümcedeki anlam da gerçekle- şiyor: — SHP'deki arkadaşlarunız üzülmesinler, onlann içinde bu- lunduklan bina, 12 Eylül'ün ver- diği izinle kurulmuş şantiye bina- sı; artık bu bina yıkılıyor... Elbette Bayrampaşa sonuçlan- na bakıp Türkiye genelinde bir saptama yapmak olanaksız ama, "Seçimin gözdesi"ne bakıp bazı ipuçlan elde edilebilir. Birincisi, parlamento içi parti- lere karşı, parlamento dışı parti- lerin sağladığı üstünlük; hem de parlamento grubu bulunan parti- lerin aldığı onca hazine yardımı- na karşın... tkincisi, iktidara tepki. ANAP'ın tüm olanaklarıyla, ya- tırım ve iş sözüyle kâğıt üzerinde Uçe yaptığı Bayrampaşa'ya, uygu- lamada da ilçe yapma sözü ya da yapmama tehdidiyle, tüm devlet araçlanru seferber ederek bakan- lan ve mületvekilleriyle yüklen- mesine karşın seçimi alamaması, en azından Bayrampaşahlar'ın ik- tidara artık güvenmediğıni göste- riyor. Ne lazerli, İbrahim Tatlı- ses'ü şenlikler ne de Yıldınm Ak- bulut'lu Cüneyt Arkın'lı miting- ler kurtarabildi ANAP'ı. Bayrampaşa seçimlerinden çı- kartılacak önemli bir ipucu da SHP'nin elinde bulunan yerel yö- netimlere haikın tepkisi. Seçim sü- resince SHP gerek anakent, ge- rekse de bağlı ilçe belediyelerinin tüm olanaklanyla, araç ve para desteğiyle yüklendi ANAP'a. tl- çede en görkemli toplantılan SHP yaptı. Suyu akmayan Bayrampa- şa'nın suyunu Sözen hergün akıt- tı. Ferdi Tayfnr, Neda Akben, İz- zet Aldnmeşe'yi miting alanlann- da sahneye çıkardı SHP. Lazerli gösteriler, dev televizyon ekranı- mn kamyon kasasında sokak so- kak gezmesi de SHP'nin Bayra- mpaşa'da ağır bir yenilgi alması- nı engelleyemedi. Yüzbini aşkın seçmenin eğilimi- ne bakarak çıkartılacak dördün- cü sonuç da sağda ve solda.daha köktenci görünen, kendi iç tutar- lüığıyla belli sorunlar karşısında belli çözümler üretenlere seçme- nin ilgi gösterdiği. Süleyman De- mirel'i heh'kopterle Bayrampaşa Stadı'nın ortasına indirmesi, In- gilizce kursu verip, Sarıyer- Bayrampaşaspor maçı düzenle- mesi, çocuklan lunaparka götür- mesi de DYP'nin oy yitinnesini durduramadı. Bütün bunların dışında ortaya çıkan bir genel sonuç daha var. Çıkan oylar ne olursa olsun, bun- dan sonra yapılacak seçimlerin değişmez propaganda malzemesi olacak lazerli gösteriler, şarkıcılı türkulü şenlikler, Yeşilçamlı orga- nizasyonlar, bol hediye, tonlarla afış, parti bayrağı, pankart ve he- likopter... tşin bir de sosyaldemokratlar arasında yaratacağı çalkantı var. Dün Bayrampaşa seçim sonuçla- nnı SHP İstanbul ll Başkanı Er- can Karakaş, "Deprem" diye ni- teleyerek "SHP'nin büyük bir ye- nilgiye uğradığı açık" diyordu. Elbette dün Bayrampaşa'da yaşa- nan bu "deprem"in SHP'nin içi- ne de aynen yansıyacağı kesin. Parti içi muhalefetle genel merkez arasında çıkacak yeni bir büyük kavganın habercisi de oldu seçim sonuçlan. SHP adayının belirlen- me yöntemi, genel merkez, SHP il örgütü ve anakent belediyesi arasında bir kavganın yaşanma- sına yol açmıştı. Yürütülen kam- panyanın tüm belediye olanakla- nmnyığılması, "az arabeskli" ol- ması, ön planda "Yeşilçam'ın görünmesi" daha sonuçlar alın- madan parti içinde eleştiri konu- suydu. Bu sonuçlan alan bir Parti Meclisi üyesi değerlendinnesini, "Aldıgımız bu oylar içimizdeki kavganın boyutlannı aşan bir vahamette" diye yapıyordu. SHP'de çıkacak "genel merkez-muhalefet" kavgasının ikinci cephesi de "genel merkez- belediyeler" arasında olacağa benziyor. Bayrampaşa'daki bu yenilgi "genel merkez Ue anakent belediyesi arası"nda yeni suçla- malara yol açacak. Ancak bütün bunlar Bayram- paşa'daki yüz bin seçmen arasın- da yapılan bir "mini anket". Bay- rampaşa sonuçlan Türkiye gene- lini bağlar mı? Seçimin ilk sonuç- lan gelmeye başladığında telefon- la görüştüğümüz Bülent Ecevit, Bayrampaşa'yı şöyle tanımladı: — Bayrampaşa İstanbul kamu- oyunu büyük ölçüde temsil ede- bilen bir ilçe. Hem Balkanlar'dan, hem de Türkiye'nin her yerinden gelen yurttaşlann toplandığı bir yer. Türkiye'nin kamuoyu eğili- mini büyük ölçüde yansıtan bir yer. Ecevit'in sandıklann açılması- na bir gün kala 17.59'da söyledi- gi, "Necdet Özkan arkadaşımızı şimdiden Bayrampaşa'nın beledi- ye başkanı olarak kutluyorum" tümcesi dün doğru çıktı. Bu seçim sonuçlarından sonra bakalım di- ğer söyledikleri ne kadar gerçek- leşecek... Özel liseler du. Tahran yönetimi, Ali Bozer'in ilettiği görüşlerde, ikili ilişkilerin önemini vurgulayarak petrol gü- vencesi verirken "ABD'nin böl- geden uzak tntnlmaanın Türki- ye'nin kendi halkına ve komşu halklara karşı sonunluluğo dahi- linde olduğu" mesajım da verdi. Bu görüşün İran Cumhurbaşka- m Rafsancani tarafından, Ali Bo- zer'i kabulü sırasında dile getiril- diği öğrenildi. Dışişleri Bakam Ali Bozer cumartesi günü başlayan Tahran ziyaretinde, İran Dışişle- ri Bakam Ali Ekber Velayeti Ue toplam beş saatlik üç ayn görüş- me yaptı. İki bakan arasında dün yapılan son bir saatlik görüşme- ye Pakistan Dışişleri Bakam Sa- hapzade Yakuphan da katıldı. Bozer'in gerek Velayeti ile te- maslannda, gerekse Cumhurbaş- kanı Rafsancani tarafından kabu- ı'ya ve Ankara üze- : iletilen, "Biz Irak'a karşı yumusamayız, ancak bölgedışı ülkeler uzak dursun" mesajımn kapsamı şu noktalarda özetleniyor: " 1) tran, Saddam yönetiminin nasıl saldırgan, çıkarcı ve güvenil- mez bir yönetim olduğunu tüm dünyaya yülar önce duyurdu. Biz, Irak'la sekiz yıl savaştık. Bu sa- vaşın acıları hâlâ tazedir. Saddam Hüseyin'in bize uzattığı öne sürü- len "zeytin dah" bir lütuf değü- dir. Cezayir Antlaşmaa'mn geçer- li olması, işgal topraklannın bo- şaltılması ve savaş esirlerinin ge- ri dönmesi, bizim er geç kazana- cağımız haklardı. Bu nedenle Irak'ın Kuveyt'i işgaline karşı tu- tumumuzu yumuşatmamız bekle- nemez. Ekonomik ambargodan ödün vermeyiz. Iran'ın bu tutu- mu dün Dışişleri Bakam Ali Bo- zer ve İran Dışişleri Bakam Ali Ekber Velayeti tarafından da ay- n ayn dile getirildi. Bozer, Anka- ra'ya gelişinde bu konudaki bir soruya yanıt olarak "tran, poli- tikasım Irak Ue yapmış olduğu 8 yıllık barbin ışığı altında şekillendirmiştir" dedi. 2) tran, bolgedışı ülkelerin böl- geye müdahalesine karşıdır. Biz Islam Cumhuriyeti olarak kendi halkımıza ve bölgedeki kardeş Müslüman halklara, ABD gibi bir gücün bizim bölgemizdeki, bizim aramızdaki bir sorunu askeri mü- dahaleyle çözmesine izin verdiği- mizi söyleyemeyiz. Kuveyt'in iş- galinin uluslararası düzeyde bir sorun olduğu doğrudur. Ancak bu sorunun ana muhatabı Birleş- miş Milletler'dir. BM dışında ABD'nin girişeceği her türlü ey- leme karşıyız. Bölgediki üç dost ülke, tran, Pakistan ve Türkiye'- nin yapacağı işbirliği sorunun çö- zümünde büyük rol oynayabilir. Ancak hepimiz, bu arada bir NA- TO üyesi olarak Türkiye de böl- gedışı ülkeleri uzak tutmaya ça- hşmalıdır. Aksi halde kendi hal- kınıza. ve komşulanna karşı so- rumlu olursunuz." Dışişleri Bakanı Ali Bozer ise havaalamnda "İranU yetkililer sizden bölgedçı ülkelerin bölge- ye müdahalesine izin verilmeme- meye calışıyor. Bu konuda Türki- ye'nin herhangi bir çabada bulun- ması doğru mudur? İNÖNÜ — Bence, acele çözüm getirecek gayTetlere sarümak yan- hştır. Yapılacak şey, büyük devlet- leri örnek almaktır. ABD ile Sov- yetler Birliği arasmdaki iyileşme, 1990 yılında Avrupa'da barış im- zalanacak bir ortam doğurdu. "Küba krizi"nde Kruşçev ile Ken- nedy karşı karşıya geldi, ama so- nunda bu işi bıraktılar ve görüş- melere devam ettiler. Aym şey, bu- rada da olmalı. Nükleer savaşlar artık dünyanın kaldıramayacağı kadar tahripkâr. Kimyasal silah- lar da öyle. Böyle silahlarla sava- şa girilse, kim hayatta kalır, hiç kimse. Şimdi deniliyor ki, "Bu iş çabu- cak olmazsa Irak bundan yarar sağlar." Biraz sağlar, ama sonun- da bu işin yanhş olduğu, sürekli ekonomik önlemler uygulanacağı için bundan geri döner. Geri dön- dürülür. Uluslararası polis — Diinya ordusundan banset- tiniz, tepki topladı? İNÖNÜ — O, yanlış anlaşıldı. Bunu söylemekteki maksadım, militarist bir davraraş değildi. Tam tersine, ABD'nin yaptığı gibi, sırf kendi gücüne dayanarak, her yer- de bir denge, bir banş kurmak is- teyen uluslara çağn yapmaktu*. Kendi silahlannızla bu işi düzelt- meyi bırakın. Eğer silaha gerek duyulursa, bunu BM bütün dev- letlerin onayıyla ve sınırh bir şe- kilde tabii yapmaya calışmah. Za- ten onun bir şartı da o BM gücü- nün tek tek güçlerden daha güçlü olması meselesidir. Yani bir an- lamda uluslararası polis gibi. Na- sıl devletin içinde bir hırsız, düzeni silahla bozmak isteyen birisi çık- tığında ona karşı duran devletin polisiyse, uluslararası hukuk ihla- linde bulunanlara da bir "alusla- rarası polis" karşı çıkmalı. Buna polis demek daha doğru, ama bir devletin ordusuna karşı, bu işi ya- pacaksa ona asker denir. O an- lamda bir dttnya ordusu dedim. Zayıf bir ülke kendini konıyabil- sin. Nasıl bir toplumda, bir insan kendisini kol gücüyle değil, dev- letin polisiyle koruyorsa, öyle ol- malı. Onlar nasıl kendilerini ko- ruyacak, ABD"ye sığınarak mı? Olmaz öyle ABD, kendi çıkan için bir küçük ulusun hakkını yer- se, o zaman kim müdahale ede- cek? Onu kim düzeltecek? Her devletin kendi çıkan başkadır. ABD'yi tek başına bütün dünya- nın ortak gücü diye görmek yan- bununyan- söylemekle. dostluğumuzu bozmuyoruz, ama kimseye fazla yetki de vermeme- liyiz. "Hemen dersini verelim" gi- bi eğilimlere kapılınmamalıdır. — Irak'ın İran'a banş çağnsını nasıl degerlendiriyorsunuz? İNÖNÜ — Bir banş sağlandıy- sa "pes etti" demek yanlıştır. Sad- dam'ın bu davranışını kmamak Şöyle veya,böyle, bura- lindeki bir soruya "Takdir eder- siniz ki görüşmelerimin iceriğine aynnülı olarak giremem. Aksi halde, size yanılöa laflar söyle- mek zoranda kalabinrim. Ouun için cevap venneyecegim. Ancak görüşmelerimizden memnun ol- dugumu söjieyebJttrim" karşüığı- nı verdi. tran Dışışlen Bakam Ah Ekber Velayeti ise Bozer'le görüş- y^^uj, Ş ö y ı e veya böyle, bura tükten sonra CBS televizyonuna ^ vanlmasından memnunluk du- verdiği demeçte, "Körfez knzinin yuyorum. çözülmesi için Irak Kuveyt'ten, _ Cumhnrbaşkaıu Özal'ın gi- yabancı güçler de Körfez'den rişinüeri, siyasi ydpazede kararsız çekilmelidir" dedi. seçmeni ANAP lebine etkiler mi? Dışişleri Bakam Ali Bozer'in İNÖNÜ — Hayır, etkilemez. Tahran ziyareti sırasında, TÜP- özal, Başbakan'ın görevini yap- RAŞ Genel Müdürii Mebmet Sav- ran'ırt başkanlığındaki bir heyet de İranlı yetkililerle temaslarda bulundu. Bu temaslarda, Cum- toplayacak, kaybederse hükümet hurbaşkam Özal'm geçen perşera- zarar görmüş olacak. Çünkü so- be günü tran Cumhurbaşkanı rumlu olan hükümet. ANAP ken- Rafsancani'den tdefonda aldığı di hareketleriyle, 1983'ten beri "petrol açığınızı tümüyle yaptığı hareketlerle zaten itibar kapatınz" güvencesi gündeme ge- , ş g yp masma imkân bırakmıyor, Başba- kan'ın görevini kendi üstleniyor. Başarı olursa bundan özal puan toplayacak, kaybederse hükümet Yeni taban puanEğitim Servisi — Özel Türk ve yabancı okullar, açık kalan kon- tenjanlarını doldurabilmek ama- cıyla bugünden itibaren geçerli olacak kesin kayıt taban puanla- nnı yeniden belirlediler. Bazı okulların da açık kontenjanlar için kesin kayıt taban puanlannı bugün ilan edecekleri kaydedildi. tstanbul'daki özel okulların kontenjan açıklan ve kesin kayıt taban puanlan şöyle: Okufcın adı Acıbadem Den Lisesi Aiman Lisesi Airnan Lisesi Baimumcu Deneme Usest Belde Deneme Lisesi Bilge Kaan Deneme Lisesi Isık Lisesi italyan Lisesi itatyan Kız Ofta Okulu Kaşgarlı Mahmut Oen. Lts. Kemal Atatûrk Oen, Lis. Koç Lisesi Koç Lisesi Notre Dame De Sion Lis. Semiha Şakir Den. Lis. St Benoit Fransız Lisesi St Bendit Franstz Lisest St Georg Avtıs. Kız Lisesi St Georg Avus. ErkBk Lis. St. Michei Fransız Lisesi St Pulcherie Fr. Kız Or. Ok. Tarhan Lisesi Uluğbey Deneme Lisesi Uskûdar Amerikan Lisesi Usküdar Amerikan Lisesi ûirettnı sekH Karma Ktz Erkek Kaîtna Karma Karma Karma Karma Kız Karma Karma Kız Erkek Kız Karma Kız Erkek Kız Erkek Karma Kız Karma Karma Kız Erkek Konteaian tabvt puanı 75 2 3 102 38 29 85 39 21 29 55 19 22 46 50 63 73 T8 32 78 50 54 22 6 16 Kesin kayıt 238,391 279.600 282543 224.682 256.078 241596 250.112 256.921 23K972 220.254 228.163 260.441 271.872 241.963 252.556 239.386 236J73 263988 272 297 243.142 221.428 151.808 242171 273.343 274.500 tirildi. Iranlı yetkililer, Türk ta- rafma Irak petrol boru hattının kapatılmasından doğan 8 milyon tonluk petrol kaybımn tümüyle karşılanabileceğini bildirdiler. Türkiye'nin yübaşmdan bu yana yansını almış olduğu bu tutann önümüzdeki dönemde tran tara- fından sağlanmasuun iki ülke ara- smdaki Petrol Anlaşması çerçeve- sînde gerçekleştirilmesi de karar- laştırıldı. Dışişleri Bakanı Ali Bozer Esenboğa Havaalanı'nda bu ko- nudaki bir soruyu yamtlarken pet- rol ahrmrun koşullannm ve ne za- man başlayacağının saptanmadı- ğını söyledi. Bozer, ikili Petrol Anlaşması geçerlilik süresinin bu ay sonunda dolacağma işaret ede- rek "Bu anlaşmanın gözden geçi- rilmesine ve mubtemel dunımlar göz önünde tutnlarak anlaşmanın yeniden imzalanmasına karar verdüt" dedi. Bu konudaki görüş- melerin iki ülke arasında teknik düzeyde yürütüleceği de ötrenildi. Türkiye, tran ve Pakistan'ın Körfez konusunda düzenli siyasi istisarelerde bulunması da Ali Bo- zer'in Tahran ziyareti sırasında kararlaştırüdı. Bozer-Velayeti- Yakuphan görüşmesinde, Irak'a karşı izlenen ekonomik ambargo- nun devamı konusunda görüş bir- liği sağlandığı ve üç ülkenin de Körfez krizine yönelik politikala- rını belirlerken "karışlıklı istişare" kanallanm sürekli açık tutmalan düşüncesinin benimsen- diği öğrenildi. Dışişleri Bakanı Bozer, bu üçlü görüşmenin Türkiye-Pakistan ve iran arasın- daki geleneksel ilişkiler ve üç ül- kenin oluşturduğu Ekonomik İş- birliği örgütü çerçevesinde olup olraadığı şeklindeki bir soruya, "Hayır, ekonomik konularla hiç- bir ilişkisi yok. Yeni duınmun, bölgede devam eden olaylann de- ğerlendinnesi yapumışür" yanıtı- nı verdi. Bölgesel siyasi istişare- ler kapsamında tran Dışişleri Ba- kan Yardımcısı da 31 ağustosta Ankara'ya gelecek. kaybetti. — Özal'ın girişimleri başansız olursa, kimseden besap sorulacak mı? İNÖNÜ — Allah korusun, onu istemiyoruz. Biz özal'dan ve ANAP'tan seçimlerde nasıl olsa kurtulacağız. Onun için politika- larının yeni bir yenilgi almasına gerek yok. Bizim söylediğimiz özal'ın yaptıklannın anayasaya uygun otmadığıdır. Sonuç ne olur- sa olsun, bu tür kişisel yaklaşım- lar ve yapılanlar yanhştır. Yapılan işlerin yanlış olması, ülkeye kat- merli zararlar getirir. Yani dış po- litikada kişisel kararlara dayan- mak son derece tehlikeli bir dav- ranıştır. Bir kumar oynamaktır. — Sürekli, Cumhurbaşkanı Özal'ın yanlış yapûğını, anayasa- ya aykın davrandığım söylüyorsu- nuz. Oiumlu bir yan yok mn? İNÖNÜ — Geçmişte, Sayın özal'ın kararlarıyla, girişimleriyle dış politikamız itibar kazanmadı. Şimdi, son aşamada tran Cum- hurbaşkanı ile konuşmuş ve onun görüşünü ABD Başkam'na nak- Ietmiş. Sonunda iş buraya geliyor. Boylece biz yardımcı, sözcü hali- ne düşüyoruz. — lletken gibi mi? İNÖNt) — (Gülerek) Böyle şey- ler bizden istenirse yapıhr. Isten- miyorsa tran Cumhurbaşkaru'nın ABD Başkam'na görüşlerini ilet- mesi için çeşitli yollar bulacağı ak- la gelebilir, bu yollar daha bulun- mamışken, biz kendimiz bu işi ya- pacağiz diye ortaya çıkarsak, böy- le yaklaşımlardan itibar kazanıl- maz. — Krizin Türk ekonouüsine za- rarlan oldu mu? Hükümet kana- dı olmadığını söylüyor. İNÖNÜ — Muhakkak ki bu kriz, ekonomimize zarar vermiş- tir. Bir panik olmaması için hü- kümet sözcüleri iyimser demeçler veriyorlar. Ama benim gördüğüm öyle değil. Onun için de yani bu savaş havalannı ABD'nin sürdür- mesi de yarüıştır. Kısa bir süre an- laşılabilir, ama bunu devam ettir- mek ekonomiye zarar verir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle