Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 20 AĞUSTOS 1990
Altuı Cıuıılmriyet Çağı'na
Mondros ve Sevres yonunde bu başıboş ve tehlikeli suruklenişten ulkeyi
ancak Ataturkçulenn çabası kesın kararı kurtarabilir. Bunun için de
Ataturkçu guç birliğını etken ve Ataturkçu istenci egemen kılmak gereklr.
CELİLGÜRKAN£w. General
Ataturkçu Düşünce Derneğı Genel Başkanı
Prof Dr Nejat Kaymaz ıle bırhkte hazırladığı-
mız ve Türkıye'nın ıçıne düşurûldüğü durumu
Ataturkçu Duşünce Derneğı açısındandeğerlen-
dıren, "Atatürk'ûn >apıtını, ılkelennı, düşünce-
sıaı benjmseyıpsavunan rüm derneklen, özel, tu-
zel kışılen dayanışmaya ve guçbırlığıne" çağıran
ortak bır çağnyı, olabıldığınce geruş çapta ya-
yımlaması dıleğıyle guvenılır gördüğumuz bır-
kaç gazeteye göndermıştık
Savunduğu dava ne denlı büyük olursa ol-
sun derneğın bütçesı şımdıhk çok küçük ve mad-
dı olanaklan da çok smırlı bulunduğu cıhetle be-
delını ödeyıp çağnnın, gazetelerde tam metın
çıkmasını sağlamak bıam ıçın kuşkusuz bır düş
ıdı
Nıtekım sonuç, temenruetmedığımız, ama tah-
nuneyledığınuzşekıldeteceUıettı Sadece "Cum-
hunyet" gazetesı, başlangıç bölümünü bınncı
sayfasında ve kalanını da son sayfasında yayım
lamak kadırbıhrlığmde bulundu Buna da şük-
rettığımız sırada, değerlı bılge hocamız Hıfzı
Veldet Velıdedeoğlu, 12 ağustos günlü bu sütun-
lardakı yazısında, bu değerlendırmenın tamamı-
na yakırunı yayımladı Sağolsun
Demek kı, ıncelememıze konu oluşturan ve ül-
kemızın en ıvedı ölum-kahm sorunu saydığımız
"yaygın şenatçılık ve tankatçılık akımı" ve "tam
bağımsızhktan kopuş" olgusu, otekı yayın or-
ganlannca, son sayfalannda bıle yer almaya de-
ğer görûlmemıştı'
Kesin tahripdönemi
Bununla beraber, basınımızdakı bu nazlanışın
(ıstığnağ'nın) bızı, ınandığımız bır görevı yenne
getırmekten ahkoymaması gerektığı duşüncesıy-
le kaleme sanlmay ı yeğledık
Kotümser bır tablo çızeceğımız ıçın bızı eleştı-
recek olanlar çıkabılır Olsun Bızyınedesöyle-
yeceğız Toplurrt ıçındekj görevı, sıfatı, sanı, sıya-
sal ve sosyal eğılırru ne olursa olsun, hıç kımse
artık şu acı gerçeğı görmezlıkten gelmeye ve "te-
vıl"e kalkışmasın
-Atatürk'ün Cumhunyet'e temel yaptığı laık-
lık ve tam bağımsızlık ılkelennın "ıhîal edılmesı"
dönemi sona ermış ve "kesın tahnp" dönemi baş-
lamıştır
-Vatanın kurtanası ve devletın kurucusu Ata-
türk, yıne devletın açıktan ya da ustü kapalı (ale-
m veya amnı) koruması altında yöneltılen ınsaf-
sız ve ığrenç saldınlann tek ve baş hedefi
olmuştur
"12'ye 5 var
1
", "Tehlıke çanlan çalıyor' ",
"Yann çok geç olabılır
1
" edebıyatını artık bıra-
kalım Tevekkulcü (her şeyı Tann'dan bekleyen)
Doğu (Şark) kafalılar ıçın "henuz ış ışten geçme-
mıştır" yollu ıyimserhk ya da boş umut nedenı
oluşturan "5 dakıkahk" avuntu süresı çoktan
dolmuş ve yazgı saatı 12'yi'vurmuştur
Atatürk devrun ve ılkelenne karşı yöneltılmış
ve 1950'den bu yana kısa aralarla tam 40 yıldır
süregelen "ıhlal/tahnp" sürecını bu "5 dakıka-
lık " donemde mı tersıne çevıreceksınız""
Gerçekten Ataturkçu ısek gerçekçı (realıst)
olalım. akılcı olalım'
Işler bu kerteye geldıkten sonra, bundan böyle
yapılacak olan, yapılması gereken şey tehlikeli
bır gıdışı -daha doğrusu sürûklenışı- 'onleme'
caydırma' değıl, bır "restorasyon" olmahdır.
evet, uluslar topluluğunun onurlu bır üyesı ola-
rak yaşayabılmemızın tek ve ön koşulu saydığı-
mız devnmlenn tıtızlıkle konınduğu, Atatürk ıl-
kelennın egemen olduğu "altın cumhunyet
çağY'na -buna "statu quo ante"ye de dıyebılırsı-
nız- dönüşıçın restorasyon'
Gerçek Atatürkçulere ve Ataturkçu düşünce-
nın savunuculanna dûşen görev, kaçınılmaz hale
gelmış olan bu "restorasyon"un gereklennı yen-
ne getırmek olacaktır Tabu çağın vazgeçılmez
gereğı ınsan hak ve özgûrlüklen ıle gerçek de-
mokrasımn tûm kurum ve kurallan ıle bezenrruş.
çağdaş bır hukuk devletı olma doğrultusunda bır
restorasyon Sözle, edebıyatla değıl, meşru, de-
mokratık ve çağdaş sınırlar ıçınde kalmak koşu-
lu ıle "Mustafa Kemalvan" mücadele vererek1
Bılıyoruz. soranlar olacak "Sözünü ettığınız
'devnm ve ılkelenn ıhlalı' sürecı ne zaman başla-
mıştır ve başlatanlar kımlerdırr
'
Sanıyoruz kı bu soruya venlecek en doğru ya-
nıt şu olabılır "İhlalın başlatılma tanhını 1950-
1960 zaman dılımınde ve ıhlalı başlatma şerefı
(')nı paylaşan kışılen de o dönemın sorumlu polı-
tıkacılan ve yönetıcüen arasında arayınız1
"
Ne "şereF!
"Devnm ve ılkelenn ıhlabnı başlatma vebab
ya da utancı" deyımı yenne "başlatma şerefı (')
sözcüğünü kullanmış olmamız yadırganmasın
ya da bır dıl surçmesı sanılmasın, Türkçe ezaru
kaldınp Arapça ezanı gen geürmek, Saıd-ı Nur-
sı'nın, Ortodoks Rum Patnğı Athenogras'ın elı-
nı opmek Meclıs'te ıktidar mıllenekıllerıne "Sız
ıstersenız hılafetı bıle gerı getırebılırsınız'" dıye-
bılmek. yabancılara, kapıtülasyonlan ihya eder-
cesme petrol arama ımtıyazı veren ünlü Petrol
Yasası'nı çıkarmak, o canım Atatürk devnmle-
nnı
u
h»Ika mal obnoş-ofanamış devrimler"dıye
ayıran nankör \e demagojik tanımlamalarda bu-
lunarak pınl pınl Türk Devrimi üzenne ilk uğur-
su2 kuşku bttlutlannı çekmek... v b erbabı ıçın az
"şeref" (') mıdır samyorsunuz
7
Kuşkusuz bır
espn olsun dıye olumsuz (negatıf) yönde kullan-
dığunız "şeref (') sözcüğü yenne okurlanmız dı-
ledıklen münasıp (') sozcüğü koy abıhrler'
Ortak çağn yazımızda da ıfade ettığımız gıbı
Ataturkçu düşuncenın kararh savunuculannın,
Atatürk ılkelennı, her türlü pohtık düşünce ve
kaygının dışında ve üstünde kalarak savunmak.
restorasyonu sağlamak ıçın kamuoyuna başvur-
ma gereğını duymalan, "polıtıka yapma" ya da
Başbakan Sayin Akbulut'un çok kullandığı de-
yışle "sloganahk" hevesınden değıl, bugünkü
ANAP ıktıdannın, yaşamsal saydığımız laıklık
ve tam bağımsızlık sorunlannı. hıç değılse bu-
günkü genel konjonktür ıçınde memleket gunde-
mıne alma ınısıyatıfını kullanacağına ınançlanm
tamamıyla yıtınnış olmalannın, buna karşıhk
her türlu gucün kaynağının Türk halkı olduğuna
ınanmalannı n doğal sonucudur
Gerçekten de ANAP ıktıdan, dışandan des-
teklendığını artık kımsenın yadsıyamayacağı
"şenatçı ve tankatçı" akımlann hız kazanıp dev-
lete meydan okur duruma gırdığııu görmezlıkten
gelmeyı, bunlara karşı cıddı önlem almamayı,
hatta bununla da yetınmeyıp açıktan va da ustü
kapalı bıçımde desteklemeyı, ıç polıtıkasının ge-
reğı saymaktadır Bu ıktidar partısının. dört ıde-
olojık eğılım mozaığınden oluştuğu (övünçle ıd-
dıa edılen) yapısal nıtelığının sözümona
gereğıdır
öte yandan, uluslararası ılışkılerde, her ne pa-
hasına olursa olsun 'ABD'yıkırmama"ıIkesının
tıtızlıkle korunmak ıstenmesı, bır başka deyışle
"dünyanın 1 sayılı süper gücüne teslımıyet', dış
polıtıkanın değışmez eksenı durumuna getınl-
mıştır.çunkü
-Ya sıyasal kararlann almmasında söz sahıbı
olan lıder kadrosunda tam bağımsızlık bılıncı ye-
tennce gelışmemış ya da cıddı bıçımde erozyona
uğramıştır - ya da en hafıfı olarak- Ataturkçu dü-
şunce tarzına uygun tam bağımsızlık kavramı ye-
nne, bu ılkenın çarpık yorumlanması sonucu,
ışın sonunun nereye varacağı bıhnmeden, günu-
müzün moda deyımı "karşıhklı bağımlılık'
ınterdependence" kavramı konulmuştur
35 yıl önce Fransa'da Chantılly şatosunu gezı-
şırruz sırasında, akşam üzen hava karardıktan
sonra "ses ve ışık göstenlen" yapıhrken, ses yuk-
seltıcı (hoparlör) ıle banttan yapılan yayında,
Fransa tanhınde "mutlakıyetçı" bır dönem ol-
duğu kabul edılen 14 Louısyönetımınıdıle getır-
mek ıçın konuşmacının şöyle dedığını dün gıbı
anımsıyoruz "Un Roı, une Loı, une Foı (Tek
kral. tek yasa, tek ınanç)"
ANAP ıktıdannın bıze bu sözlen anımsatan ve
ulusal ıstenç desteğı kuşkulu, fakat "Tann'dan
başkasına hesap vennemeye" kararh olduğu ızle-
nımını yaratan "Tek lıder, tek ırade"ye dayalı ıc-
raatı ve özelhkle de ıç ve dış pobtıkada bır tür tut-
kuya dönüşmüş yukanda değındığımız ıkı
boyutlu sakat ve batıl tutumu, Türkıye Cumhu
nyetı'nın temellennı tahnp etmektedır ve en bü-
yük yıkımın da tum gerçek Ataturkçu kuruluşla-
nn var güçlen ıle korumaya, savunmaya kararh
olduklan "Atatürk ılke ve devnmlen"nde mey-
dana gelmesının bınna nedenı oimaktadır
SONUÇ
Böylesıne kntık Jbır durum karşısında, Sayın
Turgut özal'ın, halkı uyandırma yenne uyutma
yolunda kendınce başanlı, fakat ıçı boş retonk-
ler olarak değerlendırdığımız oylumlu, ama ağır-
lıksız (hacımlı, fakat ıçenksız) konuşmalanndan
zerrece etküenmedığımız ıçındır kı 71 yıl önce
Amasya Genelgesı'nde ve Erzunım Sıvas kongre
kararlannda, Büyük Kurtancı'nın kullandığı
sözcuklen ve bıçemı (üslubu) kullanmak sureüy-
le, sağduyu sahıbı Turk kamuoyuna ve Atatürk-
çü kışı ve kuruluşlara seslenmek gereğını duyu-
yoruz
1 Laik cumhunyetın geleceğı, ulusun tam ba-
ğımsızlığı ve yurdun bitüıılöğü tehlıkededır
2 Sıyasal ıktıdar
-7 yıluk ıcraatı sonunda ıflas etmış bugünkü
"devlet olma" ve "hükumet etme" anlayışı ıle,
-Başta laıklık olarak cumhunyetın temelını
oluşturan ve hıçbın devletımızın demokratık hu-
kuk devletı kımlığı kazanma, demokratıkleşme
ve çağdaşlaşma ülküsü ıle çatışmayan ılkelennın
kusursuz bıçımde uygulanmasını sağlamakta
acızhklen ve yeteneksızlıklen tartışılır duruma
gelmış bugünkü oportunıst (eyyamcı) kadrosu
ıle ve nıhayet,
-Olaylann ve gerçeklenn çok gensınde kalmış
"ıdare-ı maslahatçı" programı ıle üzenne aldığı
sorumluluğun gereklennı yenne getırecek niyet
vekarara sahıpdeğıldı r
3 TBMM'detemsıledılsmedılmesın, muhale-
fet partılennın -daha genel anlamda muhalefe-
tın- hangı nedenle olursa olsun, parlamento ıçın-
de ya da dışında etkılı, uyumlu, caydına ve
yönlendıncı bır "demokratık denetım (muraka-
be)" görevmı yetennce vapamadığı kamsı kamu-
oyunda gıderek egemen oimaktadır
4 Çoğunluğu ıle basın, parlamento dışı de-
mokratık kıtle örgütlen ve demokratık baskı
gnıplan, uzlaşünlmalan güç farklı görüş, farklı
ılgı ve kaygı ve sorunlara farkh yaklaşımlan ne-
denıyle kamuoyu oluşturma ve yönlendırme, ık-
tıdan yanlış davranışlanndan caydırma görevle-
nndeyetennce ağırhklı olamamaktadırlar
5 Ozgûr bılımın, bılım adamlannın ve ülke ay-
dınlannın odağı sayılmak gereken ve bu kımlık-
len ıle kendılenne, toplumu aydınlatma mısyonu
venlmış olan üruversıtelenmızın üzennden, ka-
rarlan ve ıcraatı ıle taun (veba) salgını gıbı geçen
YÖK, yukseköğrenım kurumlannı tam anlamı
ıle edılgın (pasıf) duruma getırmış, etkısız kılnuş-
ür
6 Mondros ve Sevres yönünde bu başıboş ve
tehlikeli sürüklenışten ülkeyı ancak Atatürkçüle-
nn çabası kesın karan kurtarabilir Bunun ıçın
de Ataturkçu güç birliğını etken ve Ataturkçu ıs-
tencı egemen kılmak gerekır
tşte bu nedenle bu guçlenn, zaman yıtırmeden,
meşruıyet sınırlan ıçınde kalarak bırleşıp uyum-
lu, eşgudümlü, ısrarlı, medenı cesarete dayah, fe-
dakârca bır savaşım başlatıp sürdürmelen, bu sa-
vaşımı mutlaka başanlı sonuca ulaştırmalan,
ondan sonra Anıtkabır'e gıdıp özel deftere "Bü-
yük Atatürk
1
Türk bağımsızlığını ve Türk Cum-
hunyetı'nı sonsuza dek savunma ve korumayı bı-
nna görev olarak veren emnnı, sana yakışır
savaşımlar vererek yenne getırdık Rahatuyu
1
"
dıye yazmalan namus borcu durumuna gelmış-
ür
EVET/HAY1R
OKTflYAKBAL
"Haşta Adanf'hğa
Dönüş mü?"Duyunu Umumıye nınMaltyeNezaretımızdençokdahaıyı
vergı tahsıl ettığı muhakkaktır Ben bazı vergılerı daha Du-
yunu Umumıye ye bırakmak ıstıyorum Daha tyı tahsıl edılır
vedevletınvarıdatıartar
Osmanlı Devletı nın sadrazamı ulkenın vergı toplama ko-
nusunu yabancılara bırakmak ısteğındedır
1
Bılındıgı gıbı Du-
yunu Umumıye, yanı Devlet Borçları ûrgutü, Fransız, Ingılız
Alman, Avusturya malıye temsılcılerının yönetımındedır Bu
orgut yabancı devletlerın, alacaklarmı elde etmelerı ıçın ku-
rulmuştur Uluslararası bır nıtelık taşımaktadır Bulunduğu
yer de bugunku Istanbul Lısesı'nın bınasıdır Koskoca Os-
manlı sadrazamı vergı toplama ışını Türklerın başında bu-
lunduğu Malıye Bakanlığı na değıl yabancıların yönetımın-
dekı Devlet Borçları Örgutu ne bırakmayı duşunecek kadar
ülkesımnkoşullanna.ınsanlarınaguvensızdır'
Sadrazam bu konuda Dışışlerı Bakanı Saıt Halım Paşa'nın
göruşlerınıoğrenmekıster Bakan Duyunu Umumıye nın her
ışe karışarak devlet nufuzunu zedeledığınden yakınmakta-
dır Osmanlı'nın yıkılış aşamasındakı durumunu belırten ıl-
gınçbırsaptama
Mahmut Şevket Paşa defterıne 7 Mayıs 1913'te şu satırları
yazar
'Teviık Paşa dan bır telgrafnamegeldı IngılızHarıcıyeNa-
zırı Sır Edward Gray ıle yaptığı göruşmeyı anlatıyordu Ingıl-
tere Kıbrıs muahedesı hukümlerıne gore Rusya Anado-
lu'dan bıze tecavuz ettığı takdırde, mudahalede bulunmaya
hazırmış Bu, bızım ıçın büyük bır muvafakıyettı Çok sevın-
dım Vatanımınıstıkbahnıemıngörmeyebaşladım '
Ingıltere nın, Rusya nın bır saldırısına karşı bızım yanımız-
da yer alacağı haberı Sadrazam Paşa yınasıldasevındırmış'
'Vatanın geleceğını guvenlı gormeye başlarnış
1
Tıpkı şu
günlerde NATO nun herhangı bır saldın karşısında -Irak tan
başkasışımdılıksozkonusu değıl- bıze yardımedeceğı habe-
rının ANAP hukumetını sevmdırmesı gıbı
1
llhamıSoysal ınşusozlerınekatılmamak elde değıl
"NATO bıze guvencevermış Bır Irak saldırısına karşı koru-
yacakmış Bu guvenceden bıle utanç duymayı akhmıza getır-
mıyoruz Irak Turkıye'yesaldıracakda NATO bızı koruyacaki
Bu çok övunç verıcı bır tablo mu?
Suudı Arabıstan ı ve kral de-
dıklerı Bedevı şeyhını topraklarına getırılmış yuz bın Amerı-
kalıConı.uçakları uçakgemılerıkoruyor Bızdeaynıdurum-
damı görulüyoruzkı bızzeboylebırguvenceverılıyor? '
1913'ten 1990 a gelmışız hâlâ yabancı guçlenn koruması
altında olunca kendımızı güvenlı bulmaktayız Irak la sava-
şırsak NATO bıze yardım edeceki 1913'te de Rusya ıle sava-
şırsak Ingıltere bızı koruyacaktı Ne oldu? Korudu mu' Kıb-
rıs'ı büsbutun kendı ımparatorluğuna kattı bıze yardım
edeceğıne1
Aradan seksen yıl geçmış, hasta adam Osmanlı
devletının yerını Türkıye Cumhurıyetı almış, ama Atatürk
devrımının çızgısınden kopan özalcı Türkıye, komşu bır dev-
lete karşı NATO'nun korumacıhğına güvenecek duruma gel-
mışi
Mahmut Şevket Paşa nın anılarında öyle ılgınç olaylar var
kı hangı bırınden soz etmelı, bılemıyorum Bugün adalet ışle-
rımız bütunüyle 'bağımsız' mı^ Yanı devlet büyüklerı, Adalet
Bakanı vb mahkemelerın ışlerıne karışıyorlar mı
1
? Sıkıyone-
tım mahkemelerınde yaşadıklarımızı unutmadık Yasa masa
dınlemeden karşılarına getırttırılen ınsanları bır-ıkı oturum-
damahkûm edenlerıgörduk Böylelerının deodüllendırılerek
daha yüksekyerlere, görevleregetırıldıklerınıde bılıyoruz
Mahmut Şevket Paşa bu konularda yıne çok ılgı çekıcı bır
olay anlatıyor
"Dıvanı Harp Reısı Tevfık Paşa geldı 'Erkanı Harbıye-ı
Umumıye Ikıncı Reısı tken geçenlerde tekaude sevk ettığınız
Zekı Paşa'nın oğlu Mulazım Lutfı Bey ıçın ıdam kararı vermek
ıstıyorum' dedı Evınde kûllıyetlı mıktarda patlayıcı madde
bulundurmuştu "Bunun sıze ve hükümet azasına yapılacak
bır suıkastte kullanılacağı bence muhakkaktır' Bu hususta
muspet delılınız var mı? dıyesordum Olmadığını anlayınca
ıdamdan vazgeçmesını tarafsız hukum vermesını ıhtar et-
tım '
Devlet yonetımınde bulunmuş kışılerın anılarını okumak
bugunü daha lyı anlamamıza olanak sağlıyor Değışen ne-
dır? Yalnızca ınsanlar' Seksen, doksan yıl oncekılerden da-
ha lyı daha başanlı olmayan bırtakım kışıler' Hasta adam-
dan güçlu Atatürk Cumhurıyetı ne ulaşmıştık Şımdı yenıden
hasta adam'mıolmaktayız'?
Cumhuriyet ve Cumhuriıaşkaın
Bugune kadar dış polıtıkada rotayı Washington'dan esen
ruzgâra gore ayarlamanın sıkıntılarını yaşadık, bedelını hâlâ
odemekteyiz. Turkiye, yapılanmakta olan yenı dunyada böyle
bir rol ustlenmeyı reddetmelidır. Turkiye yalnızca stratejik
onemine gereksinildiğinde hatırlanan ve bu onem nedenıyle
Batılılarca kabul edılen bır ulke olmaya yanaşmamalıdır.
Dr. TALAT KIRlŞ/sr. TıpFak. Noroşırürjı Anabılım Dalı
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın, son Ş
lerdekı tutumu ve Türkıye adına tek yetkılı tav-
rıyla attıgı adımlar endışe vencıdır Sayın Ozal
cumhurbaşkanı sözcuğunun cumhur(halk)
kısmını gıderek daha fazla ıhmal etmekte, san-
kı ulusal ıradenın ve parlamenter demokrası-
nın sımgesi/değıl de bızzat ıradenın sahıbı ve
styasal erkın tek yetkılı başkanı gıbı davran-
maktadır Oysa 1982 Anayasası'nın bınncı
maddesınde Turkiye devletının cumhunyet ol-
duğu yazılıdır Cumhunyetın nıtelıklerını be-
lırleyen ıkıncı maddenın son sözcuklenyse bu
cumhunyetın demokratık bır hukuk devletı ol-
dugunu vurgular
'Tek yetkili'yi oynamak!
Ne var kı Sayın Özal'ın sıyası yaşanunda yü
dızının parlamaya başladığı dönem, Turkiye
Cumhunyetı'nın demokrası açısından tarıhı-
nın en karanhk gunlennı yaşadığı dönemdır
Turgut Özal, 12 Eylül askerı darbesını ızleyen
günlerde kurulan hükumette bakandır Asken
yönetımce sınırlan ıyıce daralttıktan sonra ye-
nı seklıyle ışlerlık kazandınlan demokratık re-
jımde başbakandır Son olarak da Turkiye
toplumunun yuzde yırmıden de azını temsıl
eden bır partının başkanı sıfatıvla gırdığı ve
muhalefet partılerınce bo>kot edılen bır seçım
sonucunda artık cumhurbaşkanıdır Sayın
Özal'ın sıyası yaşamında kazandığı alışkanlık-
lar ne yazık kı çağdaş bır demok.ası ıklımı-
nın belırleyıcıhğınde gelışmemıştır Tam ter-
ane Sayın özal, uzun bır dönem ne partı ıçın-
de ne de partısının dışında cıddı bır muhale-
fetle karşılaşmamıştır Üretılen polıtıkayı tart-
ması ve denetlemesı gereken kamuoyu, 12 Ey
lul'den bu yana pohtıkaya karşı özenle duyar
sızlaştırılmıştır Bu ortamda Turgut Ozal bır
başbakan olarak ulkenın en yetkılı polıtıka
cısı rolunu surdururken sık sık aradakı pek ın-
ce çızgıyı aşıp tek yetkili pohükaayı o>Tiamış-
tır Aslında bu ınce çızgının varlığını benım-
semek, her şeyden önce demokrasıye ınanıp
ınanmamak sorunudur Demokrasmın yazılı
olmavan kurallarını umursama>ıp yazılı ku
rallarını da kılıfına uydurmaya başladığınız
da cumhunyet artık hukuk devletı olmama
ya başlar
Sayın özal, dünyada rejımlenn altust oldu-
ğu, sıyasal dengelerın yenıden )apılandığı bır
ortamda cumhurbaşkanı olmuştur Bu dö-
nemde görev >apan TC hükumetı ve başba-
kansa ulkemız kamuoyunda da dış dunyada
da yeterlı ıtıbara sahıp değıldır Cumhurbaş-
kanının bu durumun farkında olmadığını du-
şünmek mumkun değıldır Soru bundan ra
hatsızlık duvup duymadığıdır
Türkıye'nın soğuk savaş >ıllanndakı strate-
jık önemı azalmaktadır Bunun yenne ulke-
mıze Ortadoğu ve Islam ulkelenne yönelık Ba-
tı'nın ılen karakolu rolu venlmek ıstenıyor (1)
Bugune kadar dış polıtıkada rotayı Washmg
ton'dan esen rüzgâra gore ayarlamanın sıkın-
tılarını >aşadık, bedetını hâlâ odemekteyiz
Turkiye, yapılanmakta olan yenı dünyada böy-
le bır rol ustlenmevı reddetmelidır Türkıye
yalnızca stratejık önemıne gereksinildiğinde
hatırlanan ve bu onem nedenıyle Batılılarca
kabul edılen bır ulke olmaya yanaşmamalıdır
Batı'da da Doğu'da da onurlu yerını, dünya
banşına katkıda bulunan, ınsan haklanna say-
gılı, ulusal bağımsızlığın savunucusu, çağdaş
ve ılerıcı bır ulke olduğu ıçın almahdır
Bugun hemen yanı başımızda sıcak savaş
rüzgârları esmektedır. Curnhurbaşkanı, ko-
nuvla ılgılı olarak bır suredır kendı başına bır
dıploması yurutmektedır Ustehk yıirütülen bu
dıplomasının başanlı olduğu da söylenebılır
Ancak sorun bu değıldır Cumhurbaşkanının
görev ve yetkılennı tanımlayan 1982 Anaya-
sası'nın 105 maddesınde cumhurbaşkaruna ne
boyle bır görev venlmış ne de böyle bır yetkı
tanınmıştır Türkıve'yı savaşın eşığıne getıre-
cek, ekonomık açıdan onemlı etkılerı olacak
bo> le bır konuda yetkılı, kamuoyunun bılgısı
dahıunde, TBMM'nın denetımmde hareket
edecek hükumet, onu temsılen de dışışlen ba-
kanı ya da başbakandır
Sonuç
Demokrasılerde makam sahıplen, yasal yet-
kılennın sınırlannı bılmek zorundadıriar.
Ozellıkle de cumhurbaşkanı, anayasayla sınır-
lan net olarak çızılmış vetkılennı aşmamalı-
dır. Bu vetkiler aşıldıgında bunu anımsatmak
karauoyunDn ve bu ulkede j-aşayan her ynrt-
taşın hem hakkı hem de gorevidir. Cumhur-
başkanı Ozal ulkemn 'tek adam'ı olma >olun-
dadır özelhkle de bugunlerde bunun anlamı
ulkenın geleceğının, dunyadakı yenı yennın şe-
kıllenmesınde tek kışının söz sahıbı olması
dır Ulkemızm yazgısının ulusun ıradesı dışın-
da belırlenmesıne karşı çıkmalıyız. Bugün, ya
rının habercısıdır Bugun tepkı göstermezsek
yann doğacak kötu sonuçlardan bız de sorum-
lu oluruz
(1) Cuneyt Arcayttrek, Salla Başını, Cumhunyet 8 8 1990
Hayatımda hep bir kitabevinde çalışmak
isterdim diyenlere,
Merkezi Kuşadası'nda bulunan
şirketimizin kitabevlerinde çaiışacak;
— Kıtaba ılgısı okm ue htapçıhğı meslek
edmmek ısteyen
— En az bır yarxjncı dıh çok ıyı konuşan
— Insaniaria ıletışimı sağlam,
— Sontmluluk ahbılecek duzeyde ehmanlara
gereksınım vardır
Başvurular şahsen veya mektupla yapılabılır Adres Kuydaş
Kıtap Yayın Dagıtım San ve Tıc \ Ş Kıbns Cad 16/7
Kuşadası / AYDIN Tek (636) - 11828 - 17683
HAREM 89 ile
günlük deniz
gezileri
• Yemeklı
yemeksız, Boğaz
turları
• Kutlama toplantıları
• Aıle yemeklen
• Mehtap gezileri
•Tel 145 77 93-149 93 87
Tatıl ve mesaı saatlerı
dışında telefon 165 54 61
F
Doöan
16O78
1 Hamur kağıda çok
O
Copy
28
T O
60
K
TL.
temız
O P
Ortabahçe
No:60
Cad.
Beşiktaş
KEMER'DE BİR HAYAL ÜLKESİ...
"Joın ıhe Turtles Club"
CO POLOK E M E R • Ç A M Y U V A / T A T İ L K Ö Y U
• BUTÜN BUNLARIN DA FİYATA DAHİL
OLOUâUNU BİÜYOH MUYDUNUZ?
• Vofta ton* • Kılıç şış • Kuyu ksbao • Rakı
• Akdeoızm mavı suyu V Pınk Lady • Masaı
• Kualordekı mtzarıpte v Fîve odock lea
• Banana Bol heyecanı • T»nıs şampıyonası
• Veıateryan tnjlss • Lahmacun • OoreJurmada
çan sesı • Hamamda got»k taşı • Batıfc dera
• Odaianla kasa • 384 Adel ;am ağaa golgssı
• Kırmıa şarap • Kaplı-mtağalanr ayak ızı
• v
andan çafklı ka>w» • Kalbor uslu eğlence
• Havuzda de»« guroşı • Kaydtraktan kaymaca
f Klımal odada oğl» uykusu • Ham and »ggs
t/ Fanaoc Wındsurt • Kr»ma apfaistnjdsl
• En güz»l Vıyana valsien • Kakius bahças
MARCO POLO OA
PARAYA VE BONCUĞA İHTİYAÇ YOKTUR
Rezervasyonunuzu yaptır o odemenızj yaotıkan sonra
bır daha para prcUemınız olmaz ne yer ne ıçersemz
lyerlı) hangı aktıvileye katılırsanız ucretstzd»
• 850 Yatak (Tüm Odalar Klımalı) ÇocuUu Aılelere 2
OdalıFamıly Room • 1300 m Yuıro» Havuzu • < Ttnu Kortu
• 2 Squa»h Salonu Baskelbol Vokybol Okçuluk • Surt
•Y»lk«ı-SuKiyaiı-TurtHamamı-SauM Ooko
• JımnajtOı Salonu Hmıkler Kulubu
0KAN TURIZM VE SEYAHAT A.5. 2 Taşocagı Cad Cevdet Bey Işhanı 5 B/1 Mecıdıyekoy 80300 Istanbul
Te! ( 90 1) 174 68 50 17 Lınes) Telex 27767 oklu tr Fax (90 1) 174 68 67
IFTEN
OKURLARA...
OKAY GÖNENSİJS
Gazeteci
B uyuk olaylann ıçınde yaşamayı, en azından onlan
çok yakından ızleme olanağını sağlayan bır meslek
gazetecılık Ve gazeteci bu buyuk olaylann en yakın
tanığı olarak da her yasadığından ders çıkarmakla
yukumlu. Bu yaşam derslerı, buyuk olaylann ıçınde
gelışen deneyımler, kendını sorgulamalar gazetec/yı de
her ınsan gıbı gelıştınyor, olgunlaştırıyor Meslek
çızgısını, zıkzaklan, derslerı, düş kırıklıklanyla
sorgulayan gazeteci sayısı da fazla değıl Bu cesareti
gösterenlerden bın Jean Lacouture, yarım yüzyıllık
gazetecılık yaşamında hem çok başanlı olmuş hem de
başanlı görundüğu her olay ıçın kendını sorgulamayı
başarmış Lacouture'un gazetecılık yaşamı büyuk
olaylann ıçınde sıçrayarak gelışıyor ve her büyuk olay
bır gazetecılık dersıyle sonuçlanıyor
Yıl 1945 Genç gazeteci Jean Lacouture askerlık
gorevını yapmaktadır, gorev yerı Vıetnam'dır Vıetnam
henuz Fransız sömurgesıdır Ho Şı Mınh, mıllıyetçı
dırenışı orgutlemektedır Sıcak savaşın ruzgârı hızla
yaklaşmaktadır Genç gazeteci ve arkadaşları Fransız
askerlerıne dağıtılan bır gazeteyı çıkarmakla
gorevlıdırler Ama Vıetnam'ı tanıdıkça ulusal
dırenışçılere yakınlık duymaya başlarlar ve sonuçta ikilı
bır yaşam başlar Sabahları ordunun gazetesı, oğleden
sonra barış yanlısı bır özel gazete. Bu ıkılı yaşam bır
yılı aşkın sure gıder Fransız komutan da onlann bu
faalıyetını oğrenır ve şoyle der "Banşçı gazetenızı
çıkarmaya devam edın, ama lutfen bızım ıçın
çıkardığınız gazeteyı lyı çıkarın, çünkü askerlerımız
burada evlerınden çok uzakta ve çok yalnızlar, boyle
bır gazeteye çok gereksınımlerı var " Banşçı
gazetenın çabalan da buyük bır etkıde bulunamaz ve
genç gazeteci Vıetnam'dan ayrılmak uzereyken her
yerde savaş vardır Jean Lacouture ılk duş kırıklığını
yaşamış ve ılk gazetecılık dersını almıştır
Gazetecıler bır davayı savunmakla değıl,
aktarmakla gorevlıdırler
Yıl 1953 Jean Lacouture bu kez Mısır'ın başkentı
Kahıre'de gorevlıdır Batt, General Necıp'/n önderlığındekı
askerı yönetımın gıdışını merak etmektedır Ama General
Necıp'ın arkasında gıderek onem kazanacak bır kışının
varlığını Kahıre'dekı gazetecıler hemen fark etmışlerdır
Cemal Abdulnasır Bu genç subay Ortadoğu'dakı yeni
oluşumlann ılk önemlı kışısı olacağını hıssettırmeye
başlamıştır Lacouture ve eşı, bır gun henuz golgedekı
Nasır'la uzun bır gorüşme yaparlar Çıkarken Lacouture
eşıne doner ve Nasır'a ılışkın olumlu yorumlar yapmaya
başlar Eşınden gelen yanıt onemlıdır "Bunları nereden
bılıyorsun kı butun goruşme boyunca sen konuştun" Ilk
kez karsılaştığı bu eğılım, gazetecılık yaşamında çeşıtlı
omeklenyle Lacouture'un karşısına sık sık çıkar Ama
aldığı ve yıneledığı ders açıktır
Gazetecıler devlet adamlarına oğut vermeye
bayılırlpr, o zaman da haber alamazlar
Yıl 1956 Nasır, Assuan Barajı'nı yapabılmek ıçın Batı ıle
kredı goruşmelennı surdurmektedır Bır gun ABD Dışışlen
Bmkanı ağır bır açıklama yaparak Kahıre'ye hıçbır borç
vermeyeceklerını bıldırır Bıldırı Kahıre'ye yonelık hakaret
ıfadelenyle doludur ABD'nın bu çıkışının ıkı gerçek
nedenı vardır Bırıncısı Mteır'ın Doğu Avrupa ülkelennden
sılah alması, ıkıncısı Amerıka'dakı pamuk lobısının
Assuan Baraji'nın gerçekleşmesınden duyduğu kaygı.
Nasır"ın yanıtı daha da sert olur Suveyş Kanalı'nı
mıllıleştınr Batı bırbırıne gırmıştır, Nasır ıse Arap
dunyasının ulusal kahramanı olmaya doğru ılerlemektedır
Jean Lacouture, olayı hem Kahırede hem Avrupa'da ızler
Gazeteci, ılk kez fısıltı gazetesı ve dezenformasyonun bır
sıyasal çatışmada bu kadar etkılı kullanıldığını
gormektedır Yenı bır tatsız ders
Basın demokrasıde bıle fısıltı gazetesı ve
dezenformasyon yoluyla, sıyasal çıkarlar
uğruna kullanılabılmektedır
Yıl 1957 Lacouture, Le Monde gazetesının dış haberler
bolumunde onemlı bır goreve getınlmıştır ve Cezayır olayı
patlak venr Cezayır haberlerı Lacouture'un
sorumluluğundadır Bu, gazetecının yaşamında yenı bır
donemeçtır, çunku "tanımlanmaz bır otorıte, bır tur
yargıç ya da kamu gorevlısı nıtelığını taşıyan bır
gazetede" sorumluluk almıştır Le Monde'un haberlerı,
yorumlan hıçbır başka gazetede olamayacağı kadar
etkılıdır ve ondan beklenen herhangı bır gazeteden
beklenenden çok fazladır Bu sorumluluk donemınde
Jean Lacouture ' 12 yıl once bu mesleğe başladığında
elıne venlmış olan sılahın ıkı yanlı kestığının" bılıncıne
varır Max VVeber'den aktararak yenı bır sonuca ulaşır
Gazetecıde olması gereken, ınanç ahlakı
değıl, sorumluluk ahlakıdır
Cezayır savaşında Fransızlar ıçın her şey hep bırlikte
sorgulanmaktadır Savaşın pohtık bolumu Fransa'da
yaşanmaktadır Butun kutsal kavramlar havada
uçuşmakta, aydın sorumluluğu gundeme gelmekte,
ulusal çıkar kavramı değışmektedır Gazetecılık mesleğı
açısından Jean Lacouture, Cezayırlı tarıhçı Muhammed
Harbı'nın "O donemın gerçeğını anlamak ıçın Fransız
basınını özelhkle okumamak gerekır" sozünü
anımsatmaktadır Bunun nedenı basıttır, Cezayır dırenışını
destekleyen gazeteler de tarıhsel gerçekler ıçın lyı bır
kaynak olamaz, çunku onlar da Cezayırlı devnmcıler
tarafından dezenformasyon alanı olarak kullanılmışlardır
Savaşın kıtlelere yönelık psıkolojık yanı Fransız basınında
ıkı tarafça da bol bol kullanılarak yurütulmüştur Bu
gerçeğın kavranması Jean Lacouture'u gazetecılık
sorumluluğu açısından yenı bır derse götürur.
Gazetecının ıkılemmın bır yanı haklı
varsayılan bır davanın değerlendınlmesı
tutkusu, dığer yanı ıse gerçeğı kavrama
kaygısıdır, bu ıkılemde her zaman ıkıncısı
öne çıkmalıdır
Yıl 1965 ABD, Vıetnam batağına hızla gömulmektedir
Guneydoğu Asya ustune gerçek bır uzman olan Jean
Lacouture, Harvard Unıversıtesı'nden bır yıllığına bır çağn
alır Bolgeyı ve olayı kavramak ısteyen Amenkan
sıyasetçılen, bılım adamlan, duşünurlerı ıçın bu Fransız
gazetecının bılgı ve deneyımlen çok onemlıdır Kendı
deyısıyle "adlarını mıtolojı kışılen gıbı gördüğü" unlü
Amerıkalılardan ınanılmaz bır ılgı gorur, en ünlulerle
yemek yer, en onemlı kışılere soylevler venr, TVfere çıkar,
kıtapları ust uste basılır ve başının donduğunu
hısseder Ortaya çıkan sorun lyı bır habercmın böyle bır
zafer dalgasına kapılıp kapılmaması, kendısıne
oynatılmaya başlanan rolu kabullenıp kabullenmemesıdır
Kendı ımzasının denetımını kaybettığı duygusuna kapılır
Jean Lacouture ve yenı bır dersle olay bıter
Gazeteci, mesleğının sınırlarından ancak çok
bılınçlı olarak ve kafasından gerı donuş fıknnı
atarak çıkmalıdır
Jean Lacouture, kendını ve mesleğını sorgulamış, çok
onemlı dersler çıkarmıştır Bır bolümunu aktardık, ama
tumunu değıl