Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 AÖUSTOS 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURÎYET/5
Tasanm'ın yeni sayısı
• Kiiltiir Servisi — Mimarlık, iç mimarlık ve görsel
-sanatlar dergisi Tasarım'ın temmuz - ağustos sayısı
yayımlandı. Bu son sayıda mimar Ender Özışık'ın
tasarladığı Bodrum'daki "Mindos Evleri" tanıtılıyor.
Tuncay Çavdar'ın yazısının başlığı "Turizmin
Hizmetindeki Dört Yapı". "Antalya Kaleiçi Marina
Oteli"ni tanıtan yazı ise mimar Kazım Ispahani'ye ait.
Yapı ve kent aydmlatılmasının çok geniş biçimde ele
alındığı "Light'9O Rotterdam" toplantısını Prof. Şazi
Sirel yazıyor. Emre Bozbeyli, New York Modern Sanat
Müzesi Mimarlık ve Tasarım Bölümü'nü tanıtıyor.
"Üskudar Özbekler Tekkesi Onarım Tasarım ve
Uygulaması"ru ise Cengiz Bektaş sunuyor. Mustafa
Izberk yazısında, "Karikatürle Verilen Savaş"a yer
verirken Yıldız Üniversitesi ve Tasarım dergisinin
ortaklaşa gerçekleştirdiği "Çağdaş Mimaride Geçmişin
Değerlendirilmesi Sempozyumu" da derginin sayfaları
arasında sunuluyor.
Erdek Şenligi ve Idanşması
• Kültür Servisi — Uzun bir aradan sonra tekrar
duzenlenen Erdek Şenliği 26 ağustosta başhyor. Erdek
Belediyesi'nin düzenlediği şenlik 2 eylüle dek sürecek.
Etkinliklerin buyuk bir bölümü Ali Haydar Sarı sahil
bandında yer alacak. Tiyatro, sinema, halk dansları, halk
müziği, pop.müziği konserlerinin yer alacağı şenlikte
ödullü yarışmalarda dereceye giren yapıtlar da
sergilenecek. "Erdek" konulu şiir, (en çok 16 satır),
"Erdek'ten Görünüm" konulu suluboya resim (en çok 36
cm x 48 cm) ve "Erdek'te Çocuk ve Deniz" konulu
fotoğraf (18 x 24) yanşmalarma son katılım tarihi 10
ağustos olarak beürlendi. Birinciye 500 bin, ikinciye 300
bin ve üçuncüye 200 bin lira ödül verilecek yarışmaya
katılmak isteyenler "Erdek Belediyesi Şenlik Komitesi"
adresine başvurabilecekler.
Kapadokya filmcilerin gözdesi
• NEVŞEHtR (Cumhuriyet) — Kapadokya bölgesinde
bugüne kadar 25 yerli ve yabancı film ekibinin çekim
yapmak için başvuruda bulunduğu bildirildi. Jeolojik
oluşumu balcımından dunyanın tek yeryüzü şekülerine
sahip Kapadokya'da, Fransız, F. Alman ve Japon
TV'lerinin belgesel ve dizi film çekimi gerçekleştirmek
amacıyla başvuruda bulunduklarını söyleyen Nevşehir
Kültur Müdürlüğü yetkilileri, TRT'nin de çeşitli belgesel
füm gerçekleştirmek için başvuruda bulunduğunu
söylediler. Yıl sonuna kadar bu sayının 50'yi bulmasının
beklendigini belirten ilgililer, bölgenin tamtımında büyük
yararlar getirecek film ekiplerine her türlü kolaylığın
gösterildiğini bildirdiler. Kapadokya'da ayrıca dunyanın
çeşitli ulkelerinden gelen gazeteciler ve dergi yöneticileri
de Kapadokya'yı görüntülemek için başvurdular.
Devlet, para ödülünü vermiyor
• SAMSUN (Cumhuriyet Bürosu) — 19-25 Mart 1990
tarihleri arasında kutlanan "Yaşlılar Haftası" nedeniyle
ilk, orta, lise ve dengi okullar arasında duzenlenen resim,
şiir ve kompozisyon yarışmasında Türkiye genelinde ilk
üç dereceyi paylaşan 1278 öğrenciye 1 milyar 182 milyon
150 bin lirayı bulan para odüllerinin verilmemesi
yakınma konusu oldu. Devlet Bakanı Cemil Çiçek imzası
ik 71 il valiliğine gönderilen 23.2.1990 tarih ve 00464
sayılı yazıda ilk, orta, lise ve dengi okul öğrencileri
arasında diizenlenecek resim, şiir ve kompozisyon
yarışmasında her ilde ilk üç dereceye giren eserlerin
seçilerek bu eserlerin sahiplerine ödullerinin valiliklerce
verileceği bildirilmiş ve ödüle layık görulen eserlerin 16
Nisan 1990 tarihinde Sosyal Hizmet ve Çocuk Esirgeme
Kurumu Genel Müdurluğü'nde olmasını ıstemişti. Her
ilin valiliklerince ödemesi gereken ödül toplamının 16
milyon 650 bin lirayı bulmasına karşın, bugüne kadar 71
ilin valiliği tarafından para odüllerinin verilmemesi,
yarışmayL kazanan öğrencilerin olduğu kadar dğrenci
vefiterinin de tepkisine yol açtı. Illerdeki Sosyal
Hizmetler İl Müdurluğü yetkilileri, ödenek olmaması
nedeniyle para odüllerinin verilemediğini söylediler. Öte
yandan Turkiye genelindeki resim, şiir ve kompozisyon
yarışması da sona erdiği halde Sohuçlar açıklanmadı.
SİNEFÜT tan 2. sergi
• Kültür Servisi — Kısa adı SINEFOT olan Ankara
Sinema ve Fotoğraf Amatörleri Kulübu, ikinci fotoğraf
sergisini Sinop'un Ayancık ilçesinde açtı. "2. Ayancık
Keten Festivali" kultür ve sanat etkinlikleri içinde yer
alan sergide toplam 46 fotoğraf yer alıyor. Sergide
Mustafa Arıcı, K. Levent Arslan, Özgür Aydm, Meryem
Bayar, Nihat Canizci, Fatih Çakmakçı, Ünal Çınar,
Gıyasettin Demirhan, Özlem Demirtaşh, Hakan Erman,
Ali Ihsan Ersoy, Mustafa Erman, Mehmet Gökağaç,
Atilla Gündoğdu, Ali Kılınçaslan, Çetin Kocaefe,
Mehmet Özer, Mehmet Ali Sayan, Sabri Savcı, Meltem
Tanrıverdi, Ediz Tütüncü ve Selim Avcı'nın yapıtları
sunuluyor. (Fotoğraf: Mehmet Özer)
Sovyet 'Macbeth'i
• Kiiltür Servisi — Ünlü çellist ve orkestra şefi Mstislav
Rostropoviç, Sovyet besteci Dmitri Şostakoviç'in
"Mtsensk Yöresinin Lady Macbeth'i" adlı operasını
Leningrad'da yönetecek. TASS'ın verdiği habere
göre Rostropoviç, Kirov Tiyatrosu'nun birinci şefî Valeri
Gergiyev'in operayı yönetmesi yolundaki önerisini kabul
etti. Şostakoviç'in operası Leningrad kentinde 1992-93
mevsiminde sahnelenecek. Daha önce Sovyet
yurttaşlığından çıkarılmış olan Rostropoviç'in yurttaşhğı
bu yılın başlarında geri verilmiş, ünlü müzisyen geçen
şubat ayında Washington Ulusal Orkestrası'yla Sovyetler
Birliği'ne giderek Moskova ve Leningrad'da konserler
vermişti.
Artık ayrılık dert değil:
PlastikAşkçıktı!
P l a s t i k A f k .
b ü tttn
k a ı ı t ç i l t r d t
GENEL DAĞITIM
KAYNAK MÜZIK TİCABET
Teyyarecı M A)ı Bey Sokak
Ho 6 Şlşfi-lstanbul
TBI 131 35 74
Ünlü oyuncu Glenda Jackson, İşçi Partisi'nden milletvekili adayı
Cesaret Ana, Avam Kamarası'naGlenda Jackson, Bertolt Brecht'in "Cesaret
Ana"sını Londra'da oynuyor. îngiliz sanatçı,
gelecek seçimlerde İşçi Partisi'nden milletvekili
adayı olacak.
EDİP EMİL ÖYMEN
LONDRA — "Cesaret A n "
dolayısıyla yapılan bir radyo söy-
Ieşisinde bir eleştirmen, "Brecht,
Dogn Avropa'da yıkılmayan ve yı-
kümayacak birkaç anıttan biri"
dedi. "Cesaret Ana", sahnede sos-
yal vicdanı güçlü, gelecek seçim-
de ana, muhalefet İşçi Partisi-
nden (herhalde) milletvekili seçi-
lecek olan Glenda Jackson... Ola-
ğanüstü bakımsız, olabildiğince
çirkin, asık suratlı. Ama bir an-
da yüzüne öyle bir gulümseme ya-
yüıyor ki tıpkı Ingiltere havası gi-
bi: Bir anda yağan yağmurun di-
nip beş dakika sonra guneş açma-
sı. "Cesaret Ana" ona hem uygun
hem değil.
Oyunun siyasal bildirisi güçlü.
Savaş ale>'htan. "Ticaretin başka
koşullarda yünitıilmesidir" diyor
savaş için. Kapkaççı ticaret erba-
bına taş alan, uluslararası çok
uluslu tröst ve kartellere takan, kı-
sacası çıkmazını savaşla çözmeye
çahşan klasik kapitalizmi eleştiren
bir oyun. Buraya kadarki özellik-
ler, Glenda Jackson'ın siyasal gö-
ruşleriyle uyumlu. Ama "Cesaret
Ana" ile Bayan Jackson arasında
hic de benzer olmayan başka nok-
talar da var.
"Cesaret Ana", Avrupa'yı yakıp
yıkan din savaşlan sırasmda ordu-
nun peşinden arabasıyla dolaşan
gezgin bir satıcıdır. Üç çocuğu ile
birlikte, askerlere ne bulursa satar.
Savaşın en kızgın olduğu yerlerde
fıyat arttınr. Savaştan faydalanır,
sırtından geçinir. Amerika'nın Kı-
zılderililerden "temizlenerek" yer-
leşime açıldığı dönemdeki turden
tentelidir arabası. Üstü kapabyken
masum bir arabadır, tente açıldı
mı mallar görünür. "Cesaret
Ana", sadece çıkannı duşünen,
kendince kumaz, ama dar kafab
küçuk burjuva bir ticaret erbabı.
Olumlu bir kişi değil. Onca tek er-
dem, aksaksız ticaret ve kâr. O ka-
dar ki çocuklarını sevmesine rağ-
men kısa vaddi çıkan daima ağır
basar, işine engel olduklan an on-
lann ölümüne bile seyirci kalabi-
lir. Çocuklann adlan da simgesel:
Namus, Sebat, Şefkat. "Cesaret
Ana", namusunu da sebatmı da
şefkatini de kaybetmiştir sonun-
da.
Brecht'in yaşayıp öldüğü Doğu
Almanya, Batısıyla birleşraeye
doğru giderken Birleşik AJman-
ya'ya kuşku ve endişe ile bakan
belki de tek Batılı ülke olan Ingil-
tere'de "Cesaret Aaa" epey deği-
şik yorumlara yol açtı.
Eleştirmenlerin çoğu Glenda
Jackson'dan memnundu. "Role
uymuşrn" dediler. Ancak bazıla-
rı, Doğu Avrupa'daki siyasal dö-
nemecin tam bu aşarnasında böyle
bir oyunun seçimini sorgulamak-
tan geri kalmadı. Muhafazakâr
goruşlu "Sunday Telegraph"taki
elestiride, "Brecht, biitün yetene-
gini bir diktatöriüğün bizmethıe
sundu. Fiziksel ve duşunsel bir
baslu yönetimine yardımcı oldu"
dendi. Eleştiride, Brecht'in, hiçbir
zaman parti üyesi olmadığı, Sta-
ttn'den yana çıkmadığı, tavnnı iş-
çilerden yana koyduğuna değinil-
medi. Aslında, fngiltere'de "pek
de aldınş edilmeyen" Brecht'in,
Sovyetler Birliği'nde Jdanovcu
"sosyalist gerçekçiük" anlayışı ile
bağdaştınlamadığı için benimsen-
memiş olduğunu "habrlayan" da
çıkmadı. Öte yandan, Londra'nın
haftalık kent külturu dergisi "Ti-
me Ont", "Oyun, Brecht'in en
önemli eseridir ve diğer didaktik
oyunlanna bakışla, Doğu Avru-
pa'da komünizmin yıkılışını atla-
tacaktır" diyebilecek kadar "ka-
dirşinaslık" gösterebildi.
"Cesaret Ana"nın hatası, dün-
yaya boş vereıek, ilgilenmeyerek
kendini ve sadece kendini kurta-
rabileceğini sanması. Glenda
Jackson ise tam tersine, on yıl ön-
ce sahneyi de sinemayı da bıraka-
cak aşaimaya gelmişti: "İnsanlara
yararlı olacak sosyal hizmet" yap-
mak istiyordu. Siyasette karar kıl-
dı sonunda. tşçi Partisi lideri Ne-
il Kinnock ve eşi Glenys ile yakın
dost şimdi. "Sanatçılar Sendika-
sı"nın Guney Afrika'ya boykotun-
da en etkili ses onunkiydi. "Fır-
sat eşjtliği" savunusunu Avam Ka-
marası'na, Başbakan Thatcher'ın
karşısındaki sıraya oturarak taşı-
maya kararh. Ama seçüne daha en
az bir yıl var. "Demokraside en et-
kili işaret, oy pusulasında isminin
yanındaki kareye çarpı konması-
dır."
SAHNE M P F Rl)f DEN POLİTİKAYA — L'nlu tiyutıo ve siaema
oyuncusu Glenda Jackson, Mermaid Theatre'da oynadığı "Cesaret
Ana" ile eleştirmenlerden övgüler topluyor. Sadece kendini kurtarabi-
leceğini sanan Cesaret Ana'yı oynayan sanatçı, gelecek secımde Avam
Kamarası'na girerek "fırsat eşitiigi"ni savunmaya kararlı.
'Mezanmı Taştan Oyun'filmiyle ünlenen Hüseyin Peyda dayok artık
Sinemada etiyle kemiğiyle 40 yılUzun yüzü, keskin yüz hatlarıyla Hüseyin
Peyda, her türlü rolde başarı kazanmıştı.
Acımasız ağalarda, mafya babalarında bile bir
saygınhk uyandırırdı.
TURHAN GURKAN
Adı, sinemamızda çağ açan, bir
döneme damgasmı vuran "Meza-
nraı Taştan Oyun" fılmiyle oz-
deşleşen Hiıseyin Peyda yok artık.
Aylardan beri hastaydı. Çağın
ölümcül hastaJığına yenik düşme-
mek için olağanüstü bir savaş ve-
riyordu. Öleceğini biliyorduk.
Her an acı bir haberin beklentisi
içindeydik. Ama bunun elverdi-
ğince geç olmasını diliyorduk.
Benliğini kemiren hastalığa tüm
gücüyle direnerek Kemal BUba-
şar'dan uyarlanan, Menekşe'nin
dayısı Recep rolünu aldığı "Baş-
ka Olur Ağaların Düğünii" adlı
TV dizisinde bile güçlukle oyna-
mıştı. Mesleğine bu denü tutkulu
ve saygıhydı.a
Sonunda sinemaya etiyle, kemi-
ğiyle emek vermiş 40 yılhk oyun-
cu, yapımcı, yönetmen, senaryo-
cu Hüseyin Peyda'nın acı haberi
ulaştı. Boylece sinema dunyasın-
da görkemli bir perde kapandı.
Beyazperdenin temel direklerin-
den biri olarak sinema tarihine ge-
çen Huseyn Peyda, ardında sayı-
sız film ve onurlu bir ad bıraka-
rak sonsuza'uğurlandı. Sanatçı
yeteneği, sessiz, efendi kişiliğiyle
her zaman ad} saygıyla anılacak.
Yıllar önce yaptığımız bir söy-
leşide Hüseyin Peyda yaşamoyku-
sünu şöyle anlatmıştı: "27 Öcak
1922'de Urfa'da doğdum. tlk öğ-
renimini Urfa'da, ortayı tstanbul
ve Diyarbakır'da yaptım. Anka-
ra Dü ve Tarih Coğrafya Fakul-
tesi Hindoloji Bolümu'nde, An-
kara Hukuk Fakultesi'nde, Istan-
bul Edebıyat Fakultesi Felsefe Bö-
lumu'nde okudumsa da tutuna-
madım. Sirkeci'de açmış olduğum
lokantada ticaret yaşamına başla-
dım. Bunda da tutunamayarak
matbaacılık, lokantacılık, Türk-
oğlu gazetesinde muhabirlik, ber-
berlik, dökumculük yaptım, ba-
kır işleriyle uğraştım. 1950'de
imalathaneyi satarak Örmen Film
adı altında filmciliğe başladım.
Temel Karamahmut yönetiminde
çevrilen 'Söyleyin Anama Ağla-
masın', perdede oyuncu olarak ilk
filmimdir. Birçok filmin senaryo-
sunu yazıp yönetmenliğini yaptım
ve önemli rollerinde oynadım. Ba-
na büyük un sağlayanfilm'Me-
zanmı Taştan Oyun' oldu. Bu
filmdeki asistanım, şımdi çok ün-
lu bir yönetmen olan Atıf Yü-
maz'dı. Bu filmi 1969'da ikinci
kez çevirdim. Benim rolumu Nu-
ri Sesigüzel oynadı. Ancak ikinci
film fazla bir yankı uyandırmadı.
Oysa ilk film 18 kez vizyon yap-
mıştı. 1950 yılında Cemile Ha-
nım'la evlendim. Miibeccel, Sem-
ra ve Abbas adlı uç çocuğum ol-
du. Sinemaya bir omür verdim,
ama pek bir şey kazanmadım.
Muhasebe bilmedğim için birçok
kez iflas ettim. Sonra yeniden di-
rildim, tekrar battım."
Hüseyin Peyda, 1950'lerin Ye-
şilçamı'nda başa gureşen bir sa-
natçıydı. Oynadığı filmler olay
olur, gişe rekorları kırardı. On-
binlerce seveni, hayranı vardı.
Gerçi bunlar acıklı filmlerdi. Bu-
gun yavan gelebilirlerdi. Ama.o
dönemde Hüseyin Peyda adını
"efsane adam" yapmaya yetıp de
artmışlardı. "Sdyleyin Anama
Ağlamasın" fılmiyle bir anda adı-
nı duyuran Hüseyin Peyda, "Me-
zarımı Taştan O>un"la sinema-
mızın ünlüleri arasına katılmayı
basarmıştı. Bu filmler, sinemamı-
DÜN TOPRAĞA VERtLDt — Öaceki gfln 68 yaşında ölen Hüse-
yin Peyda'nın cenazesi dün Gayrettepe Nimet Özden Camisi'nde kı-
bnan oğle namazından sonra Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa ve-
rildi. Cenazeye, sanatçının aUesinin yanında kalabalık bir sanatçı lop-
luluğu katıldı.
za bir "Abdo Be>" kişiliği arma-
ğan etmişti.
Sinetıamızda "ağdab" melod-
ramların oncusü olarak anılan
"Söyleyin Anama Ağlamasın" ve
"Mezarımı Taştan Oyun", men-
dil ıslatan alaturka Mısır filmle-
rınin ülkemizdeki egemenliğini kı-
rarak seyirciyi Turk filmlerine yö-
nelten önemli bir işlevi de başar-
12. ULUSLARARASIKOPENHAG CAZFESTİVALİ
lüaşlı caza genç dinleyici
mış oluyordu. Bunları, konuları
acıklı öbur Peyda filmleri izledi.
Sanatçı, filmlerinde üç ayrı ad
kullanıyordu: Senaryo Hüseyin
Kazasgü, Yönetmen Hüseyin Or-
men, Oyuncu Hüseyin Peyda.
Söylentıve gore sanatçı, sinema-
ya girerken Urfalı akrabaları,
"Bizim soyadımızı kullanırsan se-
ni vururuz" diye tehdit etmişler,
o da Ormen yerine Peyda soyadı-
nı kullanmış.
Yönetmen Atıf Yılmaz, bir su-
re Semih Evin'e asistanlık yaptık-
tan sonra ilk filmi "Kanlı
Feryaf'ı (1952), Örmen Film adı-
na çeknıişti. Hüseyin örmen
(Peyda) aynı yıl çekilen "Mezan-
mı Taştan Oyun" filminin tanıt-
ma yazılarında yönetmen olarak
kendi adımn yer alması koşuluy-
la Atıf Yılmaz'm "Kanh Feryaf-
'taki yönetmenliğini kabul etmiş-
ti. Her iki film de asağı yukan Su-
riye sının yakınlannda çekildi. Bu
ned'enle "Mezarımı Taştan
Oyun" iki >onetmenin adını taşı-
maktadır.
Uzun yuzü, keskin yüz hatlan,
açık renk gözleriyle ilginç bir ki-
şilik sergileyen Hüseyin Peyda,
her tür rolde başarı kazanmıştı.
Olumsuz kişiHkler üstlendiği acı-
masız ağalarda, mafya babalann-
da bile bir saygınhk yaratırdı.
Gençlik filmlerinde Doğu kahra-
manlığına özendirilmış, şeyh ro-
lü oynamıştı. 1980'li yıllarda sa-
katlamp bir sure kustuğu sinema-
dan uzaklaşan sanatçı, özlemine
dayanamayıp sonra yeniden dö-
nuş yapmış, sayısız filmde oyna-
mış, birçok TV dizisinde de kısa,
ama anlamlı ve canlı kişilikler ya-
ratmıştı.
Hüseyin Peyda'nın oyuncu ola-
rak bazı filmlen: "Kubilay",
"Yokuluk Var", "Mavi Bon-
cuk", "Kaderim Bo>le İmiş",
"Üç Garipler". "Çapkın Hırsız",
"Perişan", "Poyraz Osman",
"Gizii Emir", "Bavuldaki Ce-
set", "Ayağında Kundura", "Al-
dınna Göniıl", "Derviş Bey",
"Düzen", "Maden Dagı", "Se-
ven Unutmaz", "Ağlayan Gül-
medi mi?", "Dunyayı Kurtaran
Adam", "Milcan". "Son Savaş-
çı", "Bizim Mahalle", "Yılanı
Öldürseler", Antalya Film Şenli-
ği'nde Altm Portakal kazandığı
"Kara Çarşaflı Gelin".
Her temmuz Kopenhag'da bir caz cenneti
yaşanır. Gerçi kutsal kitaplardaki cennette her
şey bedavadır. Ama caz cennetinin
nimetlerinden yararlanmak için etek dolusu
para dökmek gerekir.
FERRUH YILMAZ
KOPENHAG - Kopenhag
her yıl temmuz ayının başında
10 günlük bir süre için bir caz
cenneüne dönüşür. Cazseverler
bu süre içinde caz cennetinin
meyvelerinden bolca yararla-
nırlar.
Öte yandan, kutsal kitaplar-
daki cennette her şey bedavay-
ken, caz cennetindeki nimetle-
rin iyılennden yararlanmak için
bir etek dolusu para dökmek ge-
rekir. Gerçi festival kapsamın-
daki toplam 400 konserin bü-
yük bir kısmı parasız, ama festi-
valın lokomotifı ışlevıni gören
Montmartre gibı caz kulüple-
rinde cazın dev isimlenni dinle-
mek için 250 kron gibi (yaklaşık
100 bin lira) yüklüce bir parayı
gözden çıkarmak zorundasınız-
dır.
Festival organizatörleri bu
yılki Kopenhag Caz Festivah'ni
yurtdışında da pazarlayarak,
turizmden sorumlu Sanayi Ba-
kam'ndan yüklüce bır destek
koparmayı başardılar. Bu des-
tek sayesinde de parlamento bi
nasının arkasındaki meydanda
büyük konserler düzenleme o-
lanağı buldular. Festivalin son
üç günundekı bu üç büyük kon-
serde, Dizzy Gillespie'yı ve Gıl-
lespıc'nın Airto Moreira, Flora
Prim gıbı yıldız isımlerden olu-
şan 13 kişilik Birleşmiş Mılletler
Orkestrası"nı ya da gençlenn
sevgilısi Michael Brecker'ı cep-
lere ağn gırmeden dinlemek
mümkün oldu.
Yine de bir caz kulübünün
loş. ama sıcak havasında ve
akustiğındaha ıyi olduğu koşul-
larda müzdk dinlemek farklı tat-
lan öne çıkanyor. Ayrıca her ne
kadar Montmartre'ın bu yılkı
programı geçen yı 1lara göre da-
ha az sayıda ısim içerse de,
Wayne Shorter, Gar> Burton ve
giderek unutulan Herbie Mann
gibi ısimleri dinleyebilmek için
cüzdanlar bir hayli hafifledı.
Wayne Sborter bu sefer vanı-
na caza rock müziğınin dışavu-
rumcu anlatımını sokan tarzıy
la tanınan gitarist Larry Cor-
yell'i de alarak geldi Kopen-
hag'a. Shorter'ın yüksek vo-
lümlü rock etkilerini taşıvan sal-
dırgan müzığinden zevk alabil-
mek için kapalı konser salonla-
nnın gerilerine doğru oturmak
şart gibi. Shorter. tenor ve sop-
rano saksofonuyla sık sık ginş-
tiğı doğaçlamalannda yüksek-
lere çıkabilmek için elektnkli
aletlerinyardımlannadabaşvu.-
ruyor. Shorter'ın miizik çizgisi.
Joe Zawinuria birlikte 1970 yı-
lında kurup 1985'e kadar de-
vam ettirdiği VVhether Re-
port'tan, 60'lann ortalanndan
70 yilına kadar üyesi olduğu
Ylilles Davis Dörtlüsü için beste-
lediğı parçalardan. hele hele
Miles Davis'ten önceki grubu
Art Blake\ and Jazz Messen-
gers'taki müziğinden farklı bir
noktaya gelmiş durumda. Buna
karşıhk konserlerinde Miles
Davis için bestelediğı parçalan
hâlâ ama farklı bir yorumla çal-
maya devam ediyor. 56 yaşında
olmasına rağmen 40 yaşından
gün almamış gıbı duran Shor-
ter'ın halen oldukça sadık bir
dınleyıcıkitlesivar
Danımarka'da sadık dinleyi-
ci kıtlesıne sahip olmaaçısından
Gary Burtonda bır o kadar şans-
lı. Vibrafoncu Burton. çevresın-
de gençlere yer veren "baba caz-
cı" havasına çoktan gırmış bile
Yanındaki Avusturyalı genç gı-
tarcı H'olfgang MuthspiePın va-
satın üzerıne çıkan sololanna
rağmen, konserin en sürükleyicı
anlan Bu'rton'ın vibrafonda
yalnız kaldığı anlar oldu. Vibra-
fonuyla başbaşa kaldığı anlar-
da Astor Piazzola'nın kendısi
ıçın bestelediğı bır tangoyu ya
da Keith Jaırettın "In Your
Quiet Place
r
'inı çalan Burton'ı
dığer vibrafonculardan ayıran
özelliği, kendisının geliştirmiş
olduğu, iki yenne dört çomak
kullanma teknıği. Boston'daki
Berklee Müzik Okulu öğretim
üyesi Gary Burtonın Pat Met-
hene>, Stan Getzgıbi cazcıların
\anı sıra, Arjantınli modern
tangocu Astor Piazzola ile >ap-
tığı ilgi çekıcı çalışmaları var.
GENÇLERİN SEVGİLİSİ — Gençlenn sevgilisi saksofoncu Michael
Brecker da KopenhagCazFestivali'ndetdı. (Fotoğraf: Ze\ nep Tümer)
Sadık izleyictye sahip olmaöl-
çütünden > ola çıkarak değerlcn-
dırecek olursak, Monımatre'de
izlediğım müzısyenler arasında
en şanssız olan Harbie Mann'dı
dıyebılinm. Caza saksofonla
başlayan, daha sonra flüte geçe-
rek. caz müziğıne flütü sokan
Herbie Mann'm dınleyıcileri.
Mann"in ünlü olduğu 6Ğ"lı vıl-
lardan kalma orta yaşlılardan
oluşuyor. Müziğınde devamlı
olarak tarz değiştırcn. Afro-
Cuba. rock, oryanlal. "third
stream" ve Brezilya stılleriyle
flörtedenMann. müzığinde de-
iiiiiiMi.il çok -bıçıme verdiği
onemlc tanınıyor. Kopenhag'a
Brezilya müzığıyle gelen Herbie
Mann samba rıtmlenyle ve mü-
zığındeki kusursuz akıcılığıyla.
Montmarire'dekı bır avuç dın-
leyicısine "hoş" bır ak^am yaşat-
tı, ama akşamın özelliği
"hoş"Iuklasınırlıkaldı.
Hem Montmartre'deki. hem
dığcr yerlerdeki koıiierlerin or-
tava çıkardığı gerçek. yaşlı caz-
cıların btle sadık dınleyicilerı
arasında çok sayıda gencin bu-
lunduğu. Caz. giderek gençlen
de çeken bır müzik türü artık.
Yeni Türkü
KKTC'de
• Kültür Servisi — Yeni
Türku Topluluğu konserler
vennek üzere 10 ağustos
tarihinde KKTCye gidecek.
Üniversite Temsilciler
Konseyi (ÜTK) yayın orgam
'Genç Kıbnsb'nın organize
ettiği konserler 11 ağustosta
Gazimagosa, 12 ağustosta
da Lefkoşa'da
gerçekleştirilecek. Grup, 13
ağustosta da Türkiye'ye
dönecek.
Mayıs Rüzgârı
konserieri
• Kultör Servisi — Halil
Gürsu (bağlama, solo
vokal), Hüseyin Bayer
(klasik gitar, agız
armonikası) ve Hüseyin
Suna'dan (vokal, akustik
gitar) oluşan Mayıs Rüzgân
adlı topluluk bir dizd
konser verecek. Daha çok
kendi bestelerini seslendiren
topluluk, yann saat
21.00'de, cumartesi güntt
22.00'de Büyükada Deniz
Otobüsleri iskelesinde
konserler verecek. Mayıs
Rüzgân, 5 ağustosta
Üsküdar Festivali
kapsamında saat 20.00*de
Fethi Paşa Korusu'nda, 7
ağustosta da Salacak'ta
konserlerine devam edecek.
Esenyah'da
tiyatro
• Kültür Servisi —
Esenyalı Mahallesi Muhtan
Ilhan Çelebi'nin
girişimleriyle Ankara Birlik
Tiyatrosu'nun "Pir Sultan
Abdal" adlı oyunu Esenyalı
Belediye Parkı alanında
(Gözdağı cad. TaneT Sok.)
sahnelenecek. Yarım kalmış
bir inşaatın kulis olarak, iki
traktör römorkunun da
sahne olarak kuUanılacağı
oyun, pazar gunü saat
21.0(yde izlenebilecek.
Pendik'e bağh Esenyalı
mahallesi sakinlerinin
davetli olduğu oyunu Erol
Toy yazdı. Müziklerini
Grup Kızılırmak'ın yaptığı
oyunu Zeki Göker yönetti.
UB40 serbest
bırakıldı
• VICTORIA (AA) —
Uyuştumcu
bulundurdukları
gerekçesiyle Şeysel
Adaları'nda pazartesi günü
gözaltına alman Îngiliz pop
müzik grubu UB4Cın yorJl
üyesi dün sabah
havayoluyla ülkeden
çıkarıldı. Grubun beş
müzisyeni ve iki teknisyeni,
Paris uçağına binerken
resimlerini çekmek isteyen
bir îngiliz fotoğrafçıyla
tartıştüar. UB40 uyeleri
Şeysel'e cumartesi günü
geimişler, konserlerinin
ardından kaldıkları otele
yapılan baskın sonucu
gözaltına alınmışlardı.
Oyuncu Jill
Esmond öldti
• LONDRA (AA) —
îngiliz tiyatro sanatçısı
Lord Laurence Olivier' in
ilk karısı aktris Jill
Esmond'un, Londra'nın
güne\ banliyösü
VVimbledon'da öldüğtl
bildirildi. Tiyatro yazan
Henri Vernon Esmond ile
tanınmış aktris Eva
Moore'un kızı olan Jill
Esmond, 26 Ocak 1908'de
Londra'da doğmuştu.
Londra'da St. James
Tiyatrosu'nda Peter
Pan'daki Nibs rolüyle 1922
yılında sahne hayatına
başlayan Jill Esmond, yine
Londra'daki Royalty
Theatre'da "Bird İn Hand"i
oynayan John
Drinkvvater'm grubuna
katıldığı 1928'de Laurence
Olivier ile tanıştı. İki yıl
sonra evlenen Esmond ve
Olivier 1931'de
Broadvvay'de, Noel
Coward'ın "Private Lives"
oyununda büyuk bir başan
sağladılar
Ifeni bir galeri
• Kültür Servisi — Toprak
Holding'e bağlı Toprak
Seramik Stüdyolan,
Aksaray'da (Aksaray
Meydanı) iki katlı sanat
galerisi açıyor. Mimar
Aytaç Manço'nun
düzenlediği galerinin açılışı
ağustos ayı sonunda
gerçekleşecek.
Ferhat Tunç
konseri
• Kültür Servisi —
Kendisini 'özgün müzik'
sanatçısı olarak nitelendiren
Ferhat Tunç, 4 ve 5 ağustos
günlerinde saat 21.00'de
Açıkhava tiyatrosu'nda
konserler verecek. Ezgi
Organizasyon tarafından
duzenlenen konserde Ferhat
Tunç, son kaseti
'Vuruldu'dan da parcalar
seslendirecek. Kendi
bestelerini seslendiren Tunç,
bu konserinde ilk kez bir
orkestrayla sahne alacak.