22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 AÖUSTOS 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURÎYET/5 Tasanm'ın yeni sayısı • Kiiltiir Servisi — Mimarlık, iç mimarlık ve görsel -sanatlar dergisi Tasarım'ın temmuz - ağustos sayısı yayımlandı. Bu son sayıda mimar Ender Özışık'ın tasarladığı Bodrum'daki "Mindos Evleri" tanıtılıyor. Tuncay Çavdar'ın yazısının başlığı "Turizmin Hizmetindeki Dört Yapı". "Antalya Kaleiçi Marina Oteli"ni tanıtan yazı ise mimar Kazım Ispahani'ye ait. Yapı ve kent aydmlatılmasının çok geniş biçimde ele alındığı "Light'9O Rotterdam" toplantısını Prof. Şazi Sirel yazıyor. Emre Bozbeyli, New York Modern Sanat Müzesi Mimarlık ve Tasarım Bölümü'nü tanıtıyor. "Üskudar Özbekler Tekkesi Onarım Tasarım ve Uygulaması"ru ise Cengiz Bektaş sunuyor. Mustafa Izberk yazısında, "Karikatürle Verilen Savaş"a yer verirken Yıldız Üniversitesi ve Tasarım dergisinin ortaklaşa gerçekleştirdiği "Çağdaş Mimaride Geçmişin Değerlendirilmesi Sempozyumu" da derginin sayfaları arasında sunuluyor. Erdek Şenligi ve Idanşması • Kültür Servisi — Uzun bir aradan sonra tekrar duzenlenen Erdek Şenliği 26 ağustosta başhyor. Erdek Belediyesi'nin düzenlediği şenlik 2 eylüle dek sürecek. Etkinliklerin buyuk bir bölümü Ali Haydar Sarı sahil bandında yer alacak. Tiyatro, sinema, halk dansları, halk müziği, pop.müziği konserlerinin yer alacağı şenlikte ödullü yarışmalarda dereceye giren yapıtlar da sergilenecek. "Erdek" konulu şiir, (en çok 16 satır), "Erdek'ten Görünüm" konulu suluboya resim (en çok 36 cm x 48 cm) ve "Erdek'te Çocuk ve Deniz" konulu fotoğraf (18 x 24) yanşmalarma son katılım tarihi 10 ağustos olarak beürlendi. Birinciye 500 bin, ikinciye 300 bin ve üçuncüye 200 bin lira ödül verilecek yarışmaya katılmak isteyenler "Erdek Belediyesi Şenlik Komitesi" adresine başvurabilecekler. Kapadokya filmcilerin gözdesi • NEVŞEHtR (Cumhuriyet) — Kapadokya bölgesinde bugüne kadar 25 yerli ve yabancı film ekibinin çekim yapmak için başvuruda bulunduğu bildirildi. Jeolojik oluşumu balcımından dunyanın tek yeryüzü şekülerine sahip Kapadokya'da, Fransız, F. Alman ve Japon TV'lerinin belgesel ve dizi film çekimi gerçekleştirmek amacıyla başvuruda bulunduklarını söyleyen Nevşehir Kültur Müdürlüğü yetkilileri, TRT'nin de çeşitli belgesel füm gerçekleştirmek için başvuruda bulunduğunu söylediler. Yıl sonuna kadar bu sayının 50'yi bulmasının beklendigini belirten ilgililer, bölgenin tamtımında büyük yararlar getirecek film ekiplerine her türlü kolaylığın gösterildiğini bildirdiler. Kapadokya'da ayrıca dunyanın çeşitli ulkelerinden gelen gazeteciler ve dergi yöneticileri de Kapadokya'yı görüntülemek için başvurdular. Devlet, para ödülünü vermiyor • SAMSUN (Cumhuriyet Bürosu) — 19-25 Mart 1990 tarihleri arasında kutlanan "Yaşlılar Haftası" nedeniyle ilk, orta, lise ve dengi okullar arasında duzenlenen resim, şiir ve kompozisyon yarışmasında Türkiye genelinde ilk üç dereceyi paylaşan 1278 öğrenciye 1 milyar 182 milyon 150 bin lirayı bulan para odüllerinin verilmemesi yakınma konusu oldu. Devlet Bakanı Cemil Çiçek imzası ik 71 il valiliğine gönderilen 23.2.1990 tarih ve 00464 sayılı yazıda ilk, orta, lise ve dengi okul öğrencileri arasında diizenlenecek resim, şiir ve kompozisyon yarışmasında her ilde ilk üç dereceye giren eserlerin seçilerek bu eserlerin sahiplerine ödullerinin valiliklerce verileceği bildirilmiş ve ödüle layık görulen eserlerin 16 Nisan 1990 tarihinde Sosyal Hizmet ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdurluğü'nde olmasını ıstemişti. Her ilin valiliklerince ödemesi gereken ödül toplamının 16 milyon 650 bin lirayı bulmasına karşın, bugüne kadar 71 ilin valiliği tarafından para odüllerinin verilmemesi, yarışmayL kazanan öğrencilerin olduğu kadar dğrenci vefiterinin de tepkisine yol açtı. Illerdeki Sosyal Hizmetler İl Müdurluğü yetkilileri, ödenek olmaması nedeniyle para odüllerinin verilemediğini söylediler. Öte yandan Turkiye genelindeki resim, şiir ve kompozisyon yarışması da sona erdiği halde Sohuçlar açıklanmadı. SİNEFÜT tan 2. sergi • Kültür Servisi — Kısa adı SINEFOT olan Ankara Sinema ve Fotoğraf Amatörleri Kulübu, ikinci fotoğraf sergisini Sinop'un Ayancık ilçesinde açtı. "2. Ayancık Keten Festivali" kultür ve sanat etkinlikleri içinde yer alan sergide toplam 46 fotoğraf yer alıyor. Sergide Mustafa Arıcı, K. Levent Arslan, Özgür Aydm, Meryem Bayar, Nihat Canizci, Fatih Çakmakçı, Ünal Çınar, Gıyasettin Demirhan, Özlem Demirtaşh, Hakan Erman, Ali Ihsan Ersoy, Mustafa Erman, Mehmet Gökağaç, Atilla Gündoğdu, Ali Kılınçaslan, Çetin Kocaefe, Mehmet Özer, Mehmet Ali Sayan, Sabri Savcı, Meltem Tanrıverdi, Ediz Tütüncü ve Selim Avcı'nın yapıtları sunuluyor. (Fotoğraf: Mehmet Özer) Sovyet 'Macbeth'i • Kiiltür Servisi — Ünlü çellist ve orkestra şefi Mstislav Rostropoviç, Sovyet besteci Dmitri Şostakoviç'in "Mtsensk Yöresinin Lady Macbeth'i" adlı operasını Leningrad'da yönetecek. TASS'ın verdiği habere göre Rostropoviç, Kirov Tiyatrosu'nun birinci şefî Valeri Gergiyev'in operayı yönetmesi yolundaki önerisini kabul etti. Şostakoviç'in operası Leningrad kentinde 1992-93 mevsiminde sahnelenecek. Daha önce Sovyet yurttaşlığından çıkarılmış olan Rostropoviç'in yurttaşhğı bu yılın başlarında geri verilmiş, ünlü müzisyen geçen şubat ayında Washington Ulusal Orkestrası'yla Sovyetler Birliği'ne giderek Moskova ve Leningrad'da konserler vermişti. Artık ayrılık dert değil: PlastikAşkçıktı! P l a s t i k A f k . b ü tttn k a ı ı t ç i l t r d t GENEL DAĞITIM KAYNAK MÜZIK TİCABET Teyyarecı M A)ı Bey Sokak Ho 6 Şlşfi-lstanbul TBI 131 35 74 Ünlü oyuncu Glenda Jackson, İşçi Partisi'nden milletvekili adayı Cesaret Ana, Avam Kamarası'naGlenda Jackson, Bertolt Brecht'in "Cesaret Ana"sını Londra'da oynuyor. îngiliz sanatçı, gelecek seçimlerde İşçi Partisi'nden milletvekili adayı olacak. EDİP EMİL ÖYMEN LONDRA — "Cesaret A n " dolayısıyla yapılan bir radyo söy- Ieşisinde bir eleştirmen, "Brecht, Dogn Avropa'da yıkılmayan ve yı- kümayacak birkaç anıttan biri" dedi. "Cesaret Ana", sahnede sos- yal vicdanı güçlü, gelecek seçim- de ana, muhalefet İşçi Partisi- nden (herhalde) milletvekili seçi- lecek olan Glenda Jackson... Ola- ğanüstü bakımsız, olabildiğince çirkin, asık suratlı. Ama bir an- da yüzüne öyle bir gulümseme ya- yüıyor ki tıpkı Ingiltere havası gi- bi: Bir anda yağan yağmurun di- nip beş dakika sonra guneş açma- sı. "Cesaret Ana" ona hem uygun hem değil. Oyunun siyasal bildirisi güçlü. Savaş ale>'htan. "Ticaretin başka koşullarda yünitıilmesidir" diyor savaş için. Kapkaççı ticaret erba- bına taş alan, uluslararası çok uluslu tröst ve kartellere takan, kı- sacası çıkmazını savaşla çözmeye çahşan klasik kapitalizmi eleştiren bir oyun. Buraya kadarki özellik- ler, Glenda Jackson'ın siyasal gö- ruşleriyle uyumlu. Ama "Cesaret Ana" ile Bayan Jackson arasında hic de benzer olmayan başka nok- talar da var. "Cesaret Ana", Avrupa'yı yakıp yıkan din savaşlan sırasmda ordu- nun peşinden arabasıyla dolaşan gezgin bir satıcıdır. Üç çocuğu ile birlikte, askerlere ne bulursa satar. Savaşın en kızgın olduğu yerlerde fıyat arttınr. Savaştan faydalanır, sırtından geçinir. Amerika'nın Kı- zılderililerden "temizlenerek" yer- leşime açıldığı dönemdeki turden tentelidir arabası. Üstü kapabyken masum bir arabadır, tente açıldı mı mallar görünür. "Cesaret Ana", sadece çıkannı duşünen, kendince kumaz, ama dar kafab küçuk burjuva bir ticaret erbabı. Olumlu bir kişi değil. Onca tek er- dem, aksaksız ticaret ve kâr. O ka- dar ki çocuklarını sevmesine rağ- men kısa vaddi çıkan daima ağır basar, işine engel olduklan an on- lann ölümüne bile seyirci kalabi- lir. Çocuklann adlan da simgesel: Namus, Sebat, Şefkat. "Cesaret Ana", namusunu da sebatmı da şefkatini de kaybetmiştir sonun- da. Brecht'in yaşayıp öldüğü Doğu Almanya, Batısıyla birleşraeye doğru giderken Birleşik AJman- ya'ya kuşku ve endişe ile bakan belki de tek Batılı ülke olan Ingil- tere'de "Cesaret Aaa" epey deği- şik yorumlara yol açtı. Eleştirmenlerin çoğu Glenda Jackson'dan memnundu. "Role uymuşrn" dediler. Ancak bazıla- rı, Doğu Avrupa'daki siyasal dö- nemecin tam bu aşarnasında böyle bir oyunun seçimini sorgulamak- tan geri kalmadı. Muhafazakâr goruşlu "Sunday Telegraph"taki elestiride, "Brecht, biitün yetene- gini bir diktatöriüğün bizmethıe sundu. Fiziksel ve duşunsel bir baslu yönetimine yardımcı oldu" dendi. Eleştiride, Brecht'in, hiçbir zaman parti üyesi olmadığı, Sta- ttn'den yana çıkmadığı, tavnnı iş- çilerden yana koyduğuna değinil- medi. Aslında, fngiltere'de "pek de aldınş edilmeyen" Brecht'in, Sovyetler Birliği'nde Jdanovcu "sosyalist gerçekçiük" anlayışı ile bağdaştınlamadığı için benimsen- memiş olduğunu "habrlayan" da çıkmadı. Öte yandan, Londra'nın haftalık kent külturu dergisi "Ti- me Ont", "Oyun, Brecht'in en önemli eseridir ve diğer didaktik oyunlanna bakışla, Doğu Avru- pa'da komünizmin yıkılışını atla- tacaktır" diyebilecek kadar "ka- dirşinaslık" gösterebildi. "Cesaret Ana"nın hatası, dün- yaya boş vereıek, ilgilenmeyerek kendini ve sadece kendini kurta- rabileceğini sanması. Glenda Jackson ise tam tersine, on yıl ön- ce sahneyi de sinemayı da bıraka- cak aşaimaya gelmişti: "İnsanlara yararlı olacak sosyal hizmet" yap- mak istiyordu. Siyasette karar kıl- dı sonunda. tşçi Partisi lideri Ne- il Kinnock ve eşi Glenys ile yakın dost şimdi. "Sanatçılar Sendika- sı"nın Guney Afrika'ya boykotun- da en etkili ses onunkiydi. "Fır- sat eşjtliği" savunusunu Avam Ka- marası'na, Başbakan Thatcher'ın karşısındaki sıraya oturarak taşı- maya kararh. Ama seçüne daha en az bir yıl var. "Demokraside en et- kili işaret, oy pusulasında isminin yanındaki kareye çarpı konması- dır." SAHNE M P F Rl)f DEN POLİTİKAYA — L'nlu tiyutıo ve siaema oyuncusu Glenda Jackson, Mermaid Theatre'da oynadığı "Cesaret Ana" ile eleştirmenlerden övgüler topluyor. Sadece kendini kurtarabi- leceğini sanan Cesaret Ana'yı oynayan sanatçı, gelecek secımde Avam Kamarası'na girerek "fırsat eşitiigi"ni savunmaya kararlı. 'Mezanmı Taştan Oyun'filmiyle ünlenen Hüseyin Peyda dayok artık Sinemada etiyle kemiğiyle 40 yılUzun yüzü, keskin yüz hatlarıyla Hüseyin Peyda, her türlü rolde başarı kazanmıştı. Acımasız ağalarda, mafya babalarında bile bir saygınhk uyandırırdı. TURHAN GURKAN Adı, sinemamızda çağ açan, bir döneme damgasmı vuran "Meza- nraı Taştan Oyun" fılmiyle oz- deşleşen Hiıseyin Peyda yok artık. Aylardan beri hastaydı. Çağın ölümcül hastaJığına yenik düşme- mek için olağanüstü bir savaş ve- riyordu. Öleceğini biliyorduk. Her an acı bir haberin beklentisi içindeydik. Ama bunun elverdi- ğince geç olmasını diliyorduk. Benliğini kemiren hastalığa tüm gücüyle direnerek Kemal BUba- şar'dan uyarlanan, Menekşe'nin dayısı Recep rolünu aldığı "Baş- ka Olur Ağaların Düğünii" adlı TV dizisinde bile güçlukle oyna- mıştı. Mesleğine bu denü tutkulu ve saygıhydı.a Sonunda sinemaya etiyle, kemi- ğiyle emek vermiş 40 yılhk oyun- cu, yapımcı, yönetmen, senaryo- cu Hüseyin Peyda'nın acı haberi ulaştı. Boylece sinema dunyasın- da görkemli bir perde kapandı. Beyazperdenin temel direklerin- den biri olarak sinema tarihine ge- çen Huseyn Peyda, ardında sayı- sız film ve onurlu bir ad bıraka- rak sonsuza'uğurlandı. Sanatçı yeteneği, sessiz, efendi kişiliğiyle her zaman ad} saygıyla anılacak. Yıllar önce yaptığımız bir söy- leşide Hüseyin Peyda yaşamoyku- sünu şöyle anlatmıştı: "27 Öcak 1922'de Urfa'da doğdum. tlk öğ- renimini Urfa'da, ortayı tstanbul ve Diyarbakır'da yaptım. Anka- ra Dü ve Tarih Coğrafya Fakul- tesi Hindoloji Bolümu'nde, An- kara Hukuk Fakultesi'nde, Istan- bul Edebıyat Fakultesi Felsefe Bö- lumu'nde okudumsa da tutuna- madım. Sirkeci'de açmış olduğum lokantada ticaret yaşamına başla- dım. Bunda da tutunamayarak matbaacılık, lokantacılık, Türk- oğlu gazetesinde muhabirlik, ber- berlik, dökumculük yaptım, ba- kır işleriyle uğraştım. 1950'de imalathaneyi satarak Örmen Film adı altında filmciliğe başladım. Temel Karamahmut yönetiminde çevrilen 'Söyleyin Anama Ağla- masın', perdede oyuncu olarak ilk filmimdir. Birçok filmin senaryo- sunu yazıp yönetmenliğini yaptım ve önemli rollerinde oynadım. Ba- na büyük un sağlayanfilm'Me- zanmı Taştan Oyun' oldu. Bu filmdeki asistanım, şımdi çok ün- lu bir yönetmen olan Atıf Yü- maz'dı. Bu filmi 1969'da ikinci kez çevirdim. Benim rolumu Nu- ri Sesigüzel oynadı. Ancak ikinci film fazla bir yankı uyandırmadı. Oysa ilk film 18 kez vizyon yap- mıştı. 1950 yılında Cemile Ha- nım'la evlendim. Miibeccel, Sem- ra ve Abbas adlı uç çocuğum ol- du. Sinemaya bir omür verdim, ama pek bir şey kazanmadım. Muhasebe bilmedğim için birçok kez iflas ettim. Sonra yeniden di- rildim, tekrar battım." Hüseyin Peyda, 1950'lerin Ye- şilçamı'nda başa gureşen bir sa- natçıydı. Oynadığı filmler olay olur, gişe rekorları kırardı. On- binlerce seveni, hayranı vardı. Gerçi bunlar acıklı filmlerdi. Bu- gun yavan gelebilirlerdi. Ama.o dönemde Hüseyin Peyda adını "efsane adam" yapmaya yetıp de artmışlardı. "Sdyleyin Anama Ağlamasın" fılmiyle bir anda adı- nı duyuran Hüseyin Peyda, "Me- zarımı Taştan O>un"la sinema- mızın ünlüleri arasına katılmayı basarmıştı. Bu filmler, sinemamı- DÜN TOPRAĞA VERtLDt — Öaceki gfln 68 yaşında ölen Hüse- yin Peyda'nın cenazesi dün Gayrettepe Nimet Özden Camisi'nde kı- bnan oğle namazından sonra Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa ve- rildi. Cenazeye, sanatçının aUesinin yanında kalabalık bir sanatçı lop- luluğu katıldı. za bir "Abdo Be>" kişiliği arma- ğan etmişti. Sinetıamızda "ağdab" melod- ramların oncusü olarak anılan "Söyleyin Anama Ağlamasın" ve "Mezarımı Taştan Oyun", men- dil ıslatan alaturka Mısır filmle- rınin ülkemizdeki egemenliğini kı- rarak seyirciyi Turk filmlerine yö- nelten önemli bir işlevi de başar- 12. ULUSLARARASIKOPENHAG CAZFESTİVALİ lüaşlı caza genç dinleyici mış oluyordu. Bunları, konuları acıklı öbur Peyda filmleri izledi. Sanatçı, filmlerinde üç ayrı ad kullanıyordu: Senaryo Hüseyin Kazasgü, Yönetmen Hüseyin Or- men, Oyuncu Hüseyin Peyda. Söylentıve gore sanatçı, sinema- ya girerken Urfalı akrabaları, "Bizim soyadımızı kullanırsan se- ni vururuz" diye tehdit etmişler, o da Ormen yerine Peyda soyadı- nı kullanmış. Yönetmen Atıf Yılmaz, bir su- re Semih Evin'e asistanlık yaptık- tan sonra ilk filmi "Kanlı Feryaf'ı (1952), Örmen Film adı- na çeknıişti. Hüseyin örmen (Peyda) aynı yıl çekilen "Mezan- mı Taştan Oyun" filminin tanıt- ma yazılarında yönetmen olarak kendi adımn yer alması koşuluy- la Atıf Yılmaz'm "Kanh Feryaf- 'taki yönetmenliğini kabul etmiş- ti. Her iki film de asağı yukan Su- riye sının yakınlannda çekildi. Bu ned'enle "Mezarımı Taştan Oyun" iki >onetmenin adını taşı- maktadır. Uzun yuzü, keskin yüz hatlan, açık renk gözleriyle ilginç bir ki- şilik sergileyen Hüseyin Peyda, her tür rolde başarı kazanmıştı. Olumsuz kişiHkler üstlendiği acı- masız ağalarda, mafya babalann- da bile bir saygınhk yaratırdı. Gençlik filmlerinde Doğu kahra- manlığına özendirilmış, şeyh ro- lü oynamıştı. 1980'li yıllarda sa- katlamp bir sure kustuğu sinema- dan uzaklaşan sanatçı, özlemine dayanamayıp sonra yeniden dö- nuş yapmış, sayısız filmde oyna- mış, birçok TV dizisinde de kısa, ama anlamlı ve canlı kişilikler ya- ratmıştı. Hüseyin Peyda'nın oyuncu ola- rak bazı filmlen: "Kubilay", "Yokuluk Var", "Mavi Bon- cuk", "Kaderim Bo>le İmiş", "Üç Garipler". "Çapkın Hırsız", "Perişan", "Poyraz Osman", "Gizii Emir", "Bavuldaki Ce- set", "Ayağında Kundura", "Al- dınna Göniıl", "Derviş Bey", "Düzen", "Maden Dagı", "Se- ven Unutmaz", "Ağlayan Gül- medi mi?", "Dunyayı Kurtaran Adam", "Milcan". "Son Savaş- çı", "Bizim Mahalle", "Yılanı Öldürseler", Antalya Film Şenli- ği'nde Altm Portakal kazandığı "Kara Çarşaflı Gelin". Her temmuz Kopenhag'da bir caz cenneti yaşanır. Gerçi kutsal kitaplardaki cennette her şey bedavadır. Ama caz cennetinin nimetlerinden yararlanmak için etek dolusu para dökmek gerekir. FERRUH YILMAZ KOPENHAG - Kopenhag her yıl temmuz ayının başında 10 günlük bir süre için bir caz cenneüne dönüşür. Cazseverler bu süre içinde caz cennetinin meyvelerinden bolca yararla- nırlar. Öte yandan, kutsal kitaplar- daki cennette her şey bedavay- ken, caz cennetindeki nimetle- rin iyılennden yararlanmak için bir etek dolusu para dökmek ge- rekir. Gerçi festival kapsamın- daki toplam 400 konserin bü- yük bir kısmı parasız, ama festi- valın lokomotifı ışlevıni gören Montmartre gibı caz kulüple- rinde cazın dev isimlenni dinle- mek için 250 kron gibi (yaklaşık 100 bin lira) yüklüce bir parayı gözden çıkarmak zorundasınız- dır. Festival organizatörleri bu yılki Kopenhag Caz Festivah'ni yurtdışında da pazarlayarak, turizmden sorumlu Sanayi Ba- kam'ndan yüklüce bır destek koparmayı başardılar. Bu des- tek sayesinde de parlamento bi nasının arkasındaki meydanda büyük konserler düzenleme o- lanağı buldular. Festivalin son üç günundekı bu üç büyük kon- serde, Dizzy Gillespie'yı ve Gıl- lespıc'nın Airto Moreira, Flora Prim gıbı yıldız isımlerden olu- şan 13 kişilik Birleşmiş Mılletler Orkestrası"nı ya da gençlenn sevgilısi Michael Brecker'ı cep- lere ağn gırmeden dinlemek mümkün oldu. Yine de bir caz kulübünün loş. ama sıcak havasında ve akustiğındaha ıyi olduğu koşul- larda müzdk dinlemek farklı tat- lan öne çıkanyor. Ayrıca her ne kadar Montmartre'ın bu yılkı programı geçen yı 1lara göre da- ha az sayıda ısim içerse de, Wayne Shorter, Gar> Burton ve giderek unutulan Herbie Mann gibi ısimleri dinleyebilmek için cüzdanlar bir hayli hafifledı. Wayne Sborter bu sefer vanı- na caza rock müziğınin dışavu- rumcu anlatımını sokan tarzıy la tanınan gitarist Larry Cor- yell'i de alarak geldi Kopen- hag'a. Shorter'ın yüksek vo- lümlü rock etkilerini taşıvan sal- dırgan müzığinden zevk alabil- mek için kapalı konser salonla- nnın gerilerine doğru oturmak şart gibi. Shorter. tenor ve sop- rano saksofonuyla sık sık ginş- tiğı doğaçlamalannda yüksek- lere çıkabilmek için elektnkli aletlerinyardımlannadabaşvu.- ruyor. Shorter'ın miizik çizgisi. Joe Zawinuria birlikte 1970 yı- lında kurup 1985'e kadar de- vam ettirdiği VVhether Re- port'tan, 60'lann ortalanndan 70 yilına kadar üyesi olduğu Ylilles Davis Dörtlüsü için beste- lediğı parçalardan. hele hele Miles Davis'ten önceki grubu Art Blake\ and Jazz Messen- gers'taki müziğinden farklı bir noktaya gelmiş durumda. Buna karşıhk konserlerinde Miles Davis için bestelediğı parçalan hâlâ ama farklı bir yorumla çal- maya devam ediyor. 56 yaşında olmasına rağmen 40 yaşından gün almamış gıbı duran Shor- ter'ın halen oldukça sadık bir dınleyıcıkitlesivar Danımarka'da sadık dinleyi- ci kıtlesıne sahip olmaaçısından Gary Burtonda bır o kadar şans- lı. Vibrafoncu Burton. çevresın- de gençlere yer veren "baba caz- cı" havasına çoktan gırmış bile Yanındaki Avusturyalı genç gı- tarcı H'olfgang MuthspiePın va- satın üzerıne çıkan sololanna rağmen, konserin en sürükleyicı anlan Bu'rton'ın vibrafonda yalnız kaldığı anlar oldu. Vibra- fonuyla başbaşa kaldığı anlar- da Astor Piazzola'nın kendısi ıçın bestelediğı bır tangoyu ya da Keith Jaırettın "In Your Quiet Place r 'inı çalan Burton'ı dığer vibrafonculardan ayıran özelliği, kendisının geliştirmiş olduğu, iki yenne dört çomak kullanma teknıği. Boston'daki Berklee Müzik Okulu öğretim üyesi Gary Burtonın Pat Met- hene>, Stan Getzgıbi cazcıların \anı sıra, Arjantınli modern tangocu Astor Piazzola ile >ap- tığı ilgi çekıcı çalışmaları var. GENÇLERİN SEVGİLİSİ — Gençlenn sevgilisi saksofoncu Michael Brecker da KopenhagCazFestivali'ndetdı. (Fotoğraf: Ze\ nep Tümer) Sadık izleyictye sahip olmaöl- çütünden > ola çıkarak değerlcn- dırecek olursak, Monımatre'de izlediğım müzısyenler arasında en şanssız olan Harbie Mann'dı dıyebılinm. Caza saksofonla başlayan, daha sonra flüte geçe- rek. caz müziğıne flütü sokan Herbie Mann'm dınleyıcileri. Mann"in ünlü olduğu 6Ğ"lı vıl- lardan kalma orta yaşlılardan oluşuyor. Müziğınde devamlı olarak tarz değiştırcn. Afro- Cuba. rock, oryanlal. "third stream" ve Brezilya stılleriyle flörtedenMann. müzığinde de- iiiiiiMi.il çok -bıçıme verdiği onemlc tanınıyor. Kopenhag'a Brezilya müzığıyle gelen Herbie Mann samba rıtmlenyle ve mü- zığındeki kusursuz akıcılığıyla. Montmarire'dekı bır avuç dın- leyicısine "hoş" bır ak^am yaşat- tı, ama akşamın özelliği "hoş"Iuklasınırlıkaldı. Hem Montmartre'deki. hem dığcr yerlerdeki koıiierlerin or- tava çıkardığı gerçek. yaşlı caz- cıların btle sadık dınleyicilerı arasında çok sayıda gencin bu- lunduğu. Caz. giderek gençlen de çeken bır müzik türü artık. Yeni Türkü KKTC'de • Kültür Servisi — Yeni Türku Topluluğu konserler vennek üzere 10 ağustos tarihinde KKTCye gidecek. Üniversite Temsilciler Konseyi (ÜTK) yayın orgam 'Genç Kıbnsb'nın organize ettiği konserler 11 ağustosta Gazimagosa, 12 ağustosta da Lefkoşa'da gerçekleştirilecek. Grup, 13 ağustosta da Türkiye'ye dönecek. Mayıs Rüzgârı konserieri • Kultör Servisi — Halil Gürsu (bağlama, solo vokal), Hüseyin Bayer (klasik gitar, agız armonikası) ve Hüseyin Suna'dan (vokal, akustik gitar) oluşan Mayıs Rüzgân adlı topluluk bir dizd konser verecek. Daha çok kendi bestelerini seslendiren topluluk, yann saat 21.00'de, cumartesi güntt 22.00'de Büyükada Deniz Otobüsleri iskelesinde konserler verecek. Mayıs Rüzgân, 5 ağustosta Üsküdar Festivali kapsamında saat 20.00*de Fethi Paşa Korusu'nda, 7 ağustosta da Salacak'ta konserlerine devam edecek. Esenyah'da tiyatro • Kültür Servisi — Esenyalı Mahallesi Muhtan Ilhan Çelebi'nin girişimleriyle Ankara Birlik Tiyatrosu'nun "Pir Sultan Abdal" adlı oyunu Esenyalı Belediye Parkı alanında (Gözdağı cad. TaneT Sok.) sahnelenecek. Yarım kalmış bir inşaatın kulis olarak, iki traktör römorkunun da sahne olarak kuUanılacağı oyun, pazar gunü saat 21.0(yde izlenebilecek. Pendik'e bağh Esenyalı mahallesi sakinlerinin davetli olduğu oyunu Erol Toy yazdı. Müziklerini Grup Kızılırmak'ın yaptığı oyunu Zeki Göker yönetti. UB40 serbest bırakıldı • VICTORIA (AA) — Uyuştumcu bulundurdukları gerekçesiyle Şeysel Adaları'nda pazartesi günü gözaltına alman Îngiliz pop müzik grubu UB4Cın yorJl üyesi dün sabah havayoluyla ülkeden çıkarıldı. Grubun beş müzisyeni ve iki teknisyeni, Paris uçağına binerken resimlerini çekmek isteyen bir îngiliz fotoğrafçıyla tartıştüar. UB40 uyeleri Şeysel'e cumartesi günü geimişler, konserlerinin ardından kaldıkları otele yapılan baskın sonucu gözaltına alınmışlardı. Oyuncu Jill Esmond öldti • LONDRA (AA) — îngiliz tiyatro sanatçısı Lord Laurence Olivier' in ilk karısı aktris Jill Esmond'un, Londra'nın güne\ banliyösü VVimbledon'da öldüğtl bildirildi. Tiyatro yazan Henri Vernon Esmond ile tanınmış aktris Eva Moore'un kızı olan Jill Esmond, 26 Ocak 1908'de Londra'da doğmuştu. Londra'da St. James Tiyatrosu'nda Peter Pan'daki Nibs rolüyle 1922 yılında sahne hayatına başlayan Jill Esmond, yine Londra'daki Royalty Theatre'da "Bird İn Hand"i oynayan John Drinkvvater'm grubuna katıldığı 1928'de Laurence Olivier ile tanıştı. İki yıl sonra evlenen Esmond ve Olivier 1931'de Broadvvay'de, Noel Coward'ın "Private Lives" oyununda büyuk bir başan sağladılar Ifeni bir galeri • Kültür Servisi — Toprak Holding'e bağlı Toprak Seramik Stüdyolan, Aksaray'da (Aksaray Meydanı) iki katlı sanat galerisi açıyor. Mimar Aytaç Manço'nun düzenlediği galerinin açılışı ağustos ayı sonunda gerçekleşecek. Ferhat Tunç konseri • Kültür Servisi — Kendisini 'özgün müzik' sanatçısı olarak nitelendiren Ferhat Tunç, 4 ve 5 ağustos günlerinde saat 21.00'de Açıkhava tiyatrosu'nda konserler verecek. Ezgi Organizasyon tarafından duzenlenen konserde Ferhat Tunç, son kaseti 'Vuruldu'dan da parcalar seslendirecek. Kendi bestelerini seslendiren Tunç, bu konserinde ilk kez bir orkestrayla sahne alacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle