25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 AÖUSTOS 1990 * * + • HABERLERİN DEVAM1 CUMHURÎYET/17 BAŞKENT'TEN AHMET TAN TSK'da atamalar Dış Ticaret Açık-Saçık Askeri Şûra toplandı Magic Box dosyası, Sanayi Bakanlığı'nda (Baştarafı 1. Sayfada) Güvenen şöyle diyordu: "Sayın Başbakanım, mayıs ra- kamlan kesinleşti. tbracat 922 milyon, ithalat 1 milyar 991 mil- yon dolar. An ederim." Akbulut'un yerinde ekonomiyi şahsi meselesi sayan Cumhurbaş- kanı olsaydı, elindeki kadehi dü- şUrmesi gerekirdi. Ama kadehte de Akbulut'un yüzünde de bir kı- pırdanma olmadı. Aybk dış ticaret açığı cumhuri- yet tarihinde ilk kez 1 milyar do- lan aşmış oluyordu. Dış ticaret acığındaki patlamayı duymak için geçen yılın aynı ayın- daki gümburtüye kulak vermek yeterli idi. Açık bu yıl iki katına yükselmişti. Bir aybk ihracat artık ithalatın yarısını bile karşılamaya yet- miyordu. Aynca psıkolojik bir sınır da aşürnış oluyordu. Aybk açık l mil- yar doların üzerine cıkmıştı. Dış ticaretteki bu kötü sinyal nedeniyle hükümetin kanşacağı, muhalefetin ayağa kalkacağı, dış ticaretten sorumlu bakanlann kök sökeceği beklenirken, hiçbir şey olmadı. Zaten Hazine ve Dış Ticaret'ten sorumlu Devlet Bakanı Güneş Ta- ner, Cumhurbaşkanı özal ile bir- likte Marmaris'te sessiz sakin in- celemelerde bulunuyordu. Sessizliği Resmi Gazete'nin pa- zar günkü sayısında yayımlanan 4 OLAYLARIN ARDENDAKI GERÇEK (Baştarafı 1. Sayfada) Ulkemızde tedirginlik gün geçtikçe büyüdüğünden "bir şeyler yapmak" gereğini kimi çevreler duyumsamış olacaklar ki gazetelerde Köşk'ten yapılan bir açıklama yer aldı. Buna gö- re Bush, telefonla özal'a güven- ce vermiş, aynca bir de mektup yazmtştır; Atina ile imzalanan SlA'nın Türkiye'yi ilgilendirir bir yani yoktur. Bunun üzerine muhalefet, özal'a yazılan mektubun içeri- ğinin açıklanmasını istemiştir. Bush'un telefonla güvencesinin bir güvence olmadığı kesindir; ama, yazılı bir metin olan mek- tubun ne anlama geldiği, ancak açıklandığında ortaya çıkacak- tır. Devlet ve hükümet başkanları arasındaki kişisel ilişkilerin dış politika oluşturmada elbette ya- rarı vardır; ama kişisel iliskiler- de dış politika kurallanm hafı- fe alan taraf olmaktan aakınıl- malıdır. Dış politikanın, özenle uygu- lanması gereken kurallarından biri de dış ilişkilerin iç poliüka- ya dönük yüzüdür. Dış politika, ıç politikada propaganda ama- cıyla ya da iktidar desteği gibi kullamlmaya başladı mı, kırmızı ışıklar da yanıp sönmeye başlar. Bir süper devletin başkam da işin içine kanştırıldı mı, kırmı- zı ışık büsbütün koyulaşır. ABD Başkam Bush'un Yunanistan'la SlA'ya iiişkin mektubunu Türkiye Cumhuriyeti Başbaka- nı'na değil de Cumhurbaşkanı 1 na yazması düşündürücudür. Beyaz Saray elbette Türkiye'nin devlet yapısını bilmektedir; Türkiye'deki gelişmeleri yakın- dan izlemektedir; Başkan Bush 1 un, başkanlık heveslisi Sayın özal'ı muhatap saymastnın an- lamt, Türkiye'nin güncel sorun- ları içinde ayrı bir sorun ve so- ru oluşturuyor. Sonuç: Türkiye, Ege Denizi'nde sava- şı göze alacak kadar ciddi bir sorun içindeyse, dış politikasın- da davasını ciddiyetle takip et- mek zorundadır. Ciddiyetin bir yana bırakıldı- ğı ve dış politikanın iç politika malzemesi olarak kullanıldığı ortamlarda, faturayı kişiler de- ğil, ülke öder. • • • satırlık iki atama kararnamesi bozdu. Dış Ticaret'ten sorumlu Müste- şar Yardımcısı Yalçın Burçak ile îhracat Genel Müdürü Yaşar Ya- zıcıoglu görevlerinden alıruyordu. Ama, asıl sessizliği bozan Bur- cak'ın yerine Makina Mühendisi Ibrahim Çakır'm atanması idi. Yalçın Burçak, geçen yıl Paris'te OECD Daimi Temsilci Yardımcı- sı iken, apar topar Dış Ticaret'in başına getirilmişti. Kariyerden bir dış ticaret bürokratı olan Burçak'a bizzat Güneş Taner bir süre önce takdirname vermişti. thracat Genel Müdürü Yaşar Yazıcıoğlu da Burçak gibi görev- den abnma kararnamesini Resmi Gazete aboneleriyle birlikte okudu. Dış ticaret bürokrasisinde neler oluyor? Hükümet kendi atadığı bürok- ratları "bilinmeyen nedenlerle" beğenmeyip bir sure sonra ıskar- taya çıkarıyor. Bilinmeyen nedenler ne? Bu atamayı yapan özal- Akbulut-Güneş Taner arasında sır. Bu üç kişi arasındaki "sır dosyası" giderek kabarıyor. Dış ticaret bürokrasisi, Dışişle- ri Bakanhğı gibi kariyer/uzman memurluk üzerine kurulu. Dış ti- carette de öteden beri az çok bir gelenek var. "Kör parmagım gözüne" türünden atamalar yapı- lamıyor. Ama bu gelenek bundan önce- ki Hazine ve Dış Ticaret Müste- şarı Yavuz Canevi'nin yerine ata- nan Namık Kernal Kılıç ile delindi. Küıç'ın açtığı delik Ibrahim Ça- kır'ın atanması ile daha da geniş- lemiş oldu. Çakır'ı yakından tanıyahm: Kendisi Köşk'e blujin ile gide- bilen bürokrat olarak tanınıyor ve Özal'dan söz ederken "Patron" di- yor. DPTde görev yaparken, Müs- teşar AJi Tigrel ve Bakan Işın Çe- lebi'yi atlayarak Güneş Taner ve özal ile ekonomi konularım gö- rüşmüştü. Özellikle, Aliağa Ter- mik Santrah ve otomotiv sanayin- de teşvikler konusunda doğrudan özal ile çalıştı. Otomotiv teşviklerini hazırladı, hazırlığım, müsteşara ve bakana anlatmadan Köşk'ten randevu ala- rak özal'a aktardı. Bağlı bulundu- ğu Bakan Çelebi, teşvikleri özal'a verilen brifing sırasında öğrendi. Termik santral konusunda da Enerji Bakanhğı devre dışı kaldı. Çünkü bilgileri Çakır topluyordu. Çakır, geçtiğimiz yıl 'ikinci iş" olarak Sümerbank Yönetim Ku- rulu Başkanlıği'na da atandı ve mağaza satış projesini hazırladı. Projeyi hazırlarken Kamu Ortak- lığı Idaresi devre dışı kaldığı için bu kuruluşun tepkisine yol açtı. Ancak Çakır'ın özal'a yakınhğı nedeni ile bu tepkiler, davulcu ök- sürüğu gibi kaldı. Çakır da Kılıç gibi "çok hassas ekonomik ve mali konularda" Özal'ın sırdaşı konumunda. Hazine ve Dış Ticaret Müste- şarbğı'mn dış ticaret ayağı, nere- deyse tekerlekli hale getirildi. 1989 başından bu yana tam 9 yüksek bürokrat görevden alınıp yeni atamalar yapıldı. Üstelik bu ani atamalara hiçbir gerekçe gös- terilmeden. Müsteşar Yardımcısı Özger Akat da tıpkı Yalçın Burçak'a uy- gulanan yöntemle görevden uzak- laştınldı. İhracat Genel Müdüriü- ğü ise bir belediye büfesinin el de- ğiştirmesi gibi hareketli hale ge- tirildi. Halnk Özelçi kaldırıldı, Yaşar Yazıcıoğlu oturtuldu. Yaacıoğlu kaldırıldı. Şimdi sıra Şevket Özii- gergin'de. İthalat Genel Müdürlü- ğü'nun de durumu farklı değil. Orada da önce Aydemir Alpkaya, sonra Sezai Toksoy oturuyordu. Şimdi de Erdal Onursal var. Bu koltuk trafiği, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nda büyük bir huzursuzluk yaratmış durumda. Açığa bürokrat alarak, dış tica- ret açığı kapatmak inşallah hükü- metin son önlemi değildir. ANKARA (Cumhuriyet Biiro- su) — Yüksek Askeri Şûra, Baş- bakan Yıldınm Akbulut başkan- lığında toplandı. Toplantıda bir üst rütbeye yükselecek subaylar belirlenecek. Yüksek Askeri Şûra toplantısı- na Akbulut ve Genelkurmay Baş- kanı Orgeneral Necip Torumtay- ın yam sıra Milli Savunma Baka- nı Safa Giray, Kara Kuvvetleri Ko- mutanı Orgeneral Dogan Güreş, Hava Kuvvetleri Komutanı Orge- neral Safter Necioğlu, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Bur- hanettin Bigalı, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Orhan Kara- balut, Milli Güvenlik Konseyi Ge- nel Sekreteri Orgeneral Sabri Yir- mibeşoglu, 1. Ordu Komutanı Or- general Muhittin Fisunoglu, 3. Ordu Komutanı Orgeneral Nezi- hi Çakar, 2. Ordu Komutanı Or- general lbrahün Tiirkgenci, Kara Kuvvetleri Kurmay Başkam Orge- neral tsmail Hakkı Karadayı, Harp Akademileri Komutanı Ora- miral Vural Bayazıt, Donanma Komutanı Oramiral Irfan Itnaz, NATO Avrupa Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aşir Özözer, Hava Kuvvetleri Komutan Yar- dımcısı Orgeneral Siyami Taştan, Ege Ordu Komutanı Orgeneral Fikret Kfipeli ve Genelkurmay 2. Başkam Orgeneral Mehmet On- der katıldılar. Ulusalgüç (Baftarafi 2. Sayfada) gücünü silah altında tutarak: — Boğazların denetiminde caydırma, — Ortadoğu'dan müreffeh Av- rupa'ya petrol akımımn güvenliği, — Çeşitli üs ve kolaylık desteği — lngilizlerin "Fleet in being" politikası gibi Oıtadoğu'da jan- darmalık rolüne hazırlanma, — 55 milyonluk kolay ve rahat pazar olma konularında fisebilil- lah hizmet ve katkı. Buna karşılık da antlaşmada öngörülduğü gibi işleyip işlemeye- ceği kuşkulu NATO güvencesi... {Orgeneral Rogers'in yukanda de- ğindiğimiz demeci.) Sonuç Son aylarda, Sovyetler Birliği'n- de ve Doğu Avrupa'da yer alan çarpıcı gelişmelerin değerlendiril- mesinde sorumlu yöneticilerimi- zin-asker, sivil-söz konusu incele- me yazısında sayın Amiral Uslu- er'in özenle değindiği konularda, sağlıklı ve berrak, tutarb görüşlere sahip olduklarıru ummak isteriz. Aysbergin, deniz üstündeki 1/7 görüntüsüne değil, su altında ka- lan 6/7'lik kitlesine göre hükme varmalıdır. Yakın ve orta gelecekte siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel, etnik, demogrank, dahası dinsel alanlar- da çok ciddi ve her ülkeyi -tabii bu arada ulkemizi- derinden ilgi- lendirecek, kaygılandıracak geliş- melere tanık olacağımız kuşkusuz. Uluslararası forumlarda, klasik dostluk sözlerine ve jestlerine kar- şı uyanık ve hazırlıklı bulunmak, "Almadan vermek Tanrı'ya özgü bir güç" olduğunu düşünerek yep- yeni bir devreye gireceği kuşkusuz uluslararası ilişkiler forumlannda ehliyetli müzakereciler olarak raü- zakere masalarına oturmak, "ta- rih, kültür, etnik dil, din birliği ya da yakınlığı", "Tarihten gelen dostluk", "Büyük müttefîk", "Sa- mimi kişisel ilişkilere sahip bulun- raa.;' gibi çağımızda rasyonel de- ğeri bir hayli erozyona uğramış kavramlara fazlası ile bel bağla- madan, sahip bulunduğumuz "ulusal güç" ile edineceğimiz "kuvvetli müzakere platformu"nu koruyarak karşımıza çıkması mu- hakkak olan sorunlan büyük Ata- türk'ün duyarlılıkla üstünde du- rup koruduğu "eşit- lik/mutekabiliyet" koşullarında müzakere edip sonuçlandırmak... Işte, asker, sivil, tüm yönetici- lerimizin sıkı sıkıya uymalan ge- reken ilkeler. (x) Bakınız: 'Cumhuriyet' 1, 2 ve 3 Tem- muz 1990 BURSA HIPODROMU'NDAN FİKRETDMUOCLL Mimosa daha şaııslıBÜLENT DÜZYATAN 1 AYAK: tstanbul'da hazırlana- rak güzel formuyla Bursa'ya ge- len Mimosa, yanşın en şanslı atı- dır. Misliciler kuponlanna tek ya- zabüirler. Sürpriz arayanlara Mil- yoner Burhan'ı öneririm. 2. AYAK: Hafta içindeki idman- larında iyi görünen ve dün Bur- sa pistinde 200/13 ÇR yapan Tur- han H'yi başta tutuyoruz. Fatih ve Tbptepe daha sonra düşünü- lebib'r. Tehlike, yanşın sürpriz atı- dır. 3. AYAK: tstanbul'da hazırlanan ve son galobunda çok iyi görü- nen Golden Silk yarışın en şans- b atıdır. Robinia, Yağız ve Kaan'ı sırasıyla öneririm. 4. AYAK: Bu yanş için hazırlık- larını tstanbul'da yapan ve galo- bunu da iyi gördüğumüz Yıldınm IV kazanacak güçtedir. Cocobel- lo ve Olimpian Harmony daha sonra düşünülebilir. Dilaram'ı sürprizde tutuyoruz. 5. AYAK: Bursa pistindeki id- manları beğenilen, dün sabah 400/27, 200/13.5 R yapan Şenay IV bu yanşa güzel galoplarla ha- zırlanan Adanagüzeli, idmanla- rıru akşamüstü yapan Yıldıray arasındaki mücadele yanşın bi- rincisini beürleyecektir. Üçümüz, yarışın sürpriz atıdır. 6. AYAK: Seri temposuyla yarışı götürecek olan ve dün sabah 600/43.5, 400/29 ÇR yapan Su ve 200/13.5 ÇR yapan Serap ara- sındaki mücadele yanşın birinci- sini belirleyecektir. Taci, yarışın sürpriz atıdır. Cumhuriyet Bursa'da birinci Bursa'da aylık olarak yapılan gazetelerarası basuı tahmin yanş- masında Cumhuriyet birinci ol- ma başansıru gösterdi. Fotospor ikinci, Yeni Asır üçüncü sırada yer aldı. TAHMİNLER 1. KOŞU: F: Mimosa (4), P: Mil- yoner Burhan (3), S. Avraşa (2). 2. KOŞU: F: Turhan 11 (8), P: Fa- tih (1), P: Toptepe (6), S: Tehhke (4). 3. KOŞU: F: Golden Silk (6), P: Robinia (9), P: Yağız (2), S: Ka- an (1). 4. KOŞU: F: Yıldınm IV (4), P: Cocobello (1), P: Olimpian Har- mony (2), S: Dilaram (6). 5. KOŞU: F: Karacadağgüzeli (11), P: Şenay IV (8), P: Adana- güzeh (10), P: Yıldıray 1 (6), S: Üçümüz (3). 6. KOŞU: F: Muradiye (4), P: Su (13), P: Serap 25 (12), S: Taci (1). OTORİTELERİN GÖRÜŞLERİ F. Dağlıoğlu K. Akyer B.DÜzyatan Naip Yılmaz 4-3 1-3-6-8 8-1-6 1-3-8 1-6-8 6-11 6-9-5 4-6 6-10-14 11-8-10 11-10-6 6-9-10 1-4 4-13-12 4-1-12 Sanayi ve Ticaret Bakanhğı uzmanları, Magic Box'ın "amaç dışı" faaliyette bulunup bulunmadıgına iiişkin incelemesinde, Anayasa Mahkemesi karannı, TRT'nin konuya iiişkin görüşlerini ve Magic Box'ın mümessillik belgelerini göz önünde bulunduracak. TURAN YILMAZ TAYFUN GÖNÜLLÜ ANKARA — Sanayi ve Tica- ret Bakanhğı, Magic Box'ın Türk- iye temsilcisi MBI A.Ş.'nin kuru- luş statüsü dışına çıkıp çıkmadı- ğı yönünde başlattığı incelemeyi genişleterek sürdürüyor. Magic Box adına Türkiye 1. Futbol Li- gi kulüpleriyle maçlann naklen yayınına iiişkin sözleşme imzala- yan MBI A.Ş.'nin dosyası, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tç Ticaret Genel Müdurluğü'ne iletildi. Bu arada Magic Box yetkilileri, ken- dileri ile sözleşmesi halen devam eden 9 kulübun temsilcileriyle 7 ağustosta lstanbul'da bir araya gelecekler. Magic Box'ın spor so- rumlusu Turgut Kologlugil, 5 ku- lübün anlaşmayı feshetmeleri ile ilgili olarak, "panik içinde değiliz" dedi. Magic Box ile imzaladıklan sözleşmeleri tek taraflı olark fes- hederek, TRT ile anlaşan futbol kulüpleri ile Magic Box arasında da bir "hukuk savaşı" başladı. TRT yetküileri, Magic Box'ın, bu kulüpler için tsviçre Mahkemele- ri'ne başvuramayacaklannı, dev- letler hukuku ilkelerine göre bu konuda yetkili yargı organlannın Türk mahkemeleri olduğunu sa- vundular. Aynı yetkililer, bu ku- lüplerin, Magic Box'dan aldıkla- n paraları Borçlar Kanunu hü- kümlerine göre ödemeyebilecek- lerini de öne surdüler. Sanayi ve Ticaret Bakanhğı yet- kilileri, kuruluş statüsü dışına çı- karak, futbol kulüpleriyle maç ya- yınlanna iiişkin sözleşme imzala- yan Magic Box'ın Türkiye temsil- cisi MBI Reklamcılık ve Filmci- lik Sanayi ve Ticaret A.Ş.'ye iiiş- kin dosyanın, Ankara'ya getirilerek, inelemeye alındığmı acıkladılar. Dosyanın, bakanlığın yetkili birimi olan İç Ticaret Ge- nel Müdürlüğü'nde incelendiğini belirten yetkililer, "Türkiye'de TV yayıncılığı, TRT'nin tekelin- dedir. Söz konusu şirket, kuruluş statusünün amaç maddesine TV yajıncıbğı da yapacagına iiişkin açık bir hiiküm koymuş olsaydı, zaten kendisine başlangıçta kuru- luş izni verilmezdi. Ancak, statü- siinde boyle bir huküm yok. Şir- ketin kurulnşuna da bu nedenle izin verilmiştu-. Yani başlangıçta, sirketin kuruluşu açısından her- bangi birhukuki aykınlık bulun- mnyordu. Şimdi. bakantaktaki uz- manlanmız, kuruluş staliisünde- Ju amaç ile faaiiyetler arasında bir farklılık bulunup bulunmadıgı, TRT'nin tekelinde bulunan yetki- nin ihlal ediiip edilmediği konu- lann aynnblı bir biçimde arastır- maya başladılar" diye ko- nuştular. Yetkililer, başlatılan inceleme işleminden, Anayasa Mahkeme- si'nin son olarak aldığı "vericile- rin PTT'ye nakli"ne iiişkin iptal kararı ile TRT'nin Magic Box ve uydu yayıncılığı konusundaki gö- rüşlerinin de dikkatle incelenece- ğini belirttiler. Bu inceleme kapsamında, MBI A.Ş.'nin amaç maddelerinde be- brtilen faaliyet konulannın şirket- ten çok açık isteneceğıni de belir- ten yetkililer, "konunun, bir dev- let müessesesinin ciddiyetine ya- kışır bir biçimde ele alınacağını" da kaydederek, "Eğer, açık aykı- nhklar saptanırsa, sirketin kuru- luşunun feshi için dava açnıa yo- luna gidilecektir. Bu vetkiyi de ha- len incelemeyi yapan İç Ticaret Genel Müdüriüğü kullanacaktjr" diye konuştular. Bu arada, Magic Box yetkilile- ri kendileri ile sözleşmesi halen devam eden 9 kulübün temsilile- riyle, 7 ağustos salı günü lstan- bul'da toplantı yapacak. Magic Box Spor Sorumlusu Turgut Kologlugil, AA'ya yaptı- ğı açıklamada, "Beş kulübün ay- nlması ile panik içinde degiliz. Kaybeden taraf da biz olmayacağız" dedi. Koioğlugil, Magic Box'ın ya- yınlannı sürdureceğini belirterek, "Türkiye'nin en iyi hukukçulan, Magic Box'ı savunmak amacıyla yoğun bir çalışmaya girdiler. TRT ile sözleşme yapan kulüpler hak- kında yapılacak \asal işlemler ile ilgili çalışma da bunun içinde yer alıyor. Bir iki giin içinde bu ko- nuda bir açıklamamız olacak. Sözleşme imzalayan 5 kulübe no- ter kanalı ile bir protesto çektik ve 'bunda sözleşmeyi tek taraflı fesih etmelerinin hakkı olmadığını' anlattık" diye konuştu. Kologlugil, kulüplerle yapacak- ları toplantıda, 5 kulübün aynl- masmdan sonra kalan kulüplerin Magic Box'dan yayınlanacak maçlann sayısınm artacağını, böylece gelirlerinin TRT'nin ver- Magic Box SHP yayını durdurma yolu arıyor ANKARA (Cumhuriyet Böroso) — SHP'nin "ilk ötti T V sloganıyla yurtdışmdan yayın >-apan "Magk Box"ı durdurmak için girişimlerini sürdüreceği ve hukuki yollan sonuna kadar deneyeceği bil- dirildi. Bir süre önce Anaya- sa Mahkemesi'nin TRTnin vericilerini PTT'ye devrine iiişkin yasamn iptalini sağla- yan başvuruyu yapan SHP Parti Meclisi üyesi Seyfİ Ok- tay, "Bu karara göre Magic Box yayın yapamaz" dedi. Oktay, Cumhuriyet'jn ko- nuya iiişkin sorusunu yanıt- larken yayın lekelinin TRT'nin elinde olduğunu ve Anaya^a Mahkemesi'nin de bunu ortaya koyduğuna dik- kat çekerek, "Yayın tekeli dogradan doğruj-a TRTnin elindedir. Anayasanuı 133. maddesine göre tekeli ortadan kakhracak herhangi bir uygu- fauna, anayasaya tersrir. Mah- kemenin de ortaya koyduju budur" dedi. Oktay, şu görüş- lere yer verdi: "Anayasaaın yayıa tekeli dedigi. stüdyodan aiıcıya ka- dar nzanan bir hattır. Tekei bunu ifade etmektedir. Dola- yısıyla tekrt niteliğini boza- cak, ortadaa kaidıracak ber- bangi bir aygalama anayasa- ya ters düsebOir. PTTye devir işkmi de böyledir. Bu aykın- hk Anayasa Mahkemesi tara- fındajB iptal edilmiştir. Şn as- ki Magk Box'ın uygulanası da anayasaya aykııidır. Çan- kü ayaı şekiMe yayın «ekcUsi zedekmektedir. Tekel aalayı- şuu ten düşecek uygı na anayasaya aykın oldugu Amyasa Mahkemesi'nce be- K O V U C U HEDIYELI GOZLEM diği paraya ulaşacağını anlatacak- larını söyledi. Koloflugil. S kulübün Magic Box'dan ayrılmalannın, sözleş- meleri devam eden kulüplere 150-300 bin dolar arasında artış getireceğini kaydetti. Feshedilen anlaşmalar Futbol kulüplerinin, daha ön- I ce imzaladıklan tek taraflı olarak feshederek, TRT ile anlaşmaları, bu kulüpler ile Magic Box şirketi arasında bir "hukuk savaşı" baş- lattı. Magic Box'ın, imzaladığı sözleşme hükümleri uyannca, bu kulüpler hakkında tsviçre mahke- meleri ile lcra Mercileri'nde yasal işlemlere başlayacağı öğrenildi. Buna karşın, TRT ve kulüplerin ise, devletler hukuku ilkelerine göre, bir ülkenin kamu güvenli- ğiyle ilgili bir konuda bir başka ül- ke yargı makamlannın yetkili kı- lınamayacağiru savunarak, bu ge- rekçeyle yetkili yargı yerinin Türk mahkemeleri olduğunu bildirdi- ler. Magic Box'ın bu nedenle Türk yargı mahkemelerine baş- vurması gerektiğini de belirten TRT yetküileri, Borçlar Kanunu'- nun 65. maddesi uyannca futbol kulüplerinin, Magic Box'tan al- dıklan 250'şer milyon lirayı da ödemeyebileceklerini öne sürdü- ler. TRT yetkililerinin, buna da- yanarak gösterdikleri Borçlar Ka- nunu'nun 65. maddesi şöyle: "Haksız yahut ahlaka (adaba) mugayir bir maksat istihsali için verilen bir seyi istirdada mahal yoktur." Hodri Meydan TRT4 parti liderine çağrı yapü ANKARA (Cumhuriyet Buro- su) — Hodri Meydan programı- nın yayım tam bir bilmeceye dö- nuştü. TRT Genel Müdüriüğü dün ANAP, SHP, DYP . e DSP li- derlerine gönderdiği yazıyla, "Devlet adanilannın görüş ve dii- şüncelerine yer verilen program- da yer alıp aimayacaklannı" sor- du. TRT Genel Müdürü Kerim Ay- dın Erdem'in Ankara'da olması- na karşın Genel Müdür Yardım- cısı Kenan Yomralı imzasıyla dün saat 17.00 sıralannda siyasi par- tilere "Hodri Meydan" programı- na iiişkin birer yazı gönderdi. Par- ti liderleri adına gönderilen yazı- da, Hodri Meydan programının "ad olarak" geçmemesi de dikkat çekti. Liderlere gönderilen yazı şöyle: "Yayınlanmızda önemli devlet adamlanmızın görüş ve düşünce- lerine yer verilraesini planlamış ol- duğumuz ve çeşitli sebeplerie bu programımızın gerçekleşmesinin geri bırakılmtş oldugu malumla- ndır. Bilgilerine sundugumuz göriis- menin program planlamasına it- hal edilmesi duşiinülmekte oldu- ğundan, öncelikle hazırlanacak programa katürna hususunda za- bâlilerinizin düşuncelerini öğren- mek ihtivacı duyulmuştur. Prog- ramımızda yer almayı kabul bu- yurmanız halinde programın ya- yın tarihi aynca bilginize sunula- cakür." Yazıda siyasi parti liderleri de- yimi yerine "önemli devlet adamlan" denilmesi değişik de- ğerlendirmelere neden oldu. TRT yetkilileri, dört parti lide- rinden olumlu yanıt almaları ha- linde program tarihinin saptana- cağını daha sonra seçimlere katı- lan RP, MÇP, IDP ve SP liderle- rine davet gönderileceğini belirt- tiler. UGUR MUMCU (Baştarafı I. Sayfada) yani ekonomik modelin hukuksal çerçevesi çiztlmeden uy- gulanmaya konulmuştu. Modelin hukuksal çerçevesi zama- nında çızilemediği için devlet destekli sözde piyasa ekono- misine 1930 modeli küflü yasalarla girilmişti. Banker skandallarmın ardında işte bu yanlışlıklar, bu yan- lışlıklardan kaynaklanan eksiklikler yatar. Ekonomik modelin hukuksal çerçevesi zamanında çizilmiş olsaydı sorunlar bu kadar büyümezdi. Hukuksal çerçeve gerçekten çok önemlidir. Örneğin bir iktidar, ülkeye şu veya bu yolla girmiş kara paranın aklan- ması ve döviz gereksinmesinin bu yolla karşılanması için yollar arar. "Hayali ihracat" bu yollardan biridir. Devletle bu yapay ticareti üstlenenler arasında adı konmamış, örtülü ya da gizli bir anlaşma yapılır. Bu anlaşmaya göre hayali ihra- catçılar kara parayı bankalara yatınrlar, devlet de bu yasa dışı ve yapay ticarete göz yumar. Bu "hayali ihracat" için de bir yasal düzenleme gerekli- dir. Bu yasal düzenlemede yasaların suç saydığı bazı ey- lemler suç olmaktan çıkarılır. Bu yolla kara paracılara ve "ha- yali ihracatçılara" bir çeşit devlet güvencesi sağlanmış olur. Hayali ihracatçılar ve kara paracılar bu güvenceye daya- narak uyuşturucu madde, silah kaçakçılığı ve her türlü ya- sadışı yoldan elde ettikleri dövizleri ülkeye sokarlar. Bu ya- sa dışı ve yapay ticaret için çok özenli bir hukuksal düzen- leme gerekir, Bu yasal düzenleme yapılmaz, hukuksal çerçeve zama- nında çizilmezse ne olur? Neler olmaz ki... Örneğin, mahkemelerden biri suç olmaktan çıkanldığı sa- nılan yapay ticaret eytemini önceden akla gelmeyen bir ceza yasası maddesine sokar ve iktidarın suç saymadığı hayali ihracat işini ceza yaptırımına bağlayıverir! Türkiye'de böyle olmadı mı? Oldu. ANAP iktidarı, hayali ihracattan hapis cezasını kaldıran düzenlemeler getirdi; getirdi ama hayali ıhracatı suç sayan bazı maddeleri de unutuverdi. Unutunca ne oldu? Unutun- ca İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi, hayali ihracatı, unu- tulan bu maddelere göre suç sayıverdi. Yargrtay, İzmir DGM kararını onayınca işler çatallaştı. Hani kara paracılara ve hayali ihracatçılara tanınan dev- let güvenceleri? Yargıtay'ın bu kararından sonra mahkemeler art arda ha- yali ihracatçılara ceza vermeye başladılar. Böylece işler büs- bütün çatallaştı. Konu şu anda TBMM Adalet Komisyonu'n- dadır. Bugün ülke içindeki kara parayı aklamak ve böylece dö- vizi bankalarda toplamak için başvurulan yollardan biri de eldeki dövizin kaynağını sormamaktır. Bu önleme çok sa- yıda ülke başvurur. Başvurur, ama uyuşturucu ve silah ka- çakçılığı trafiğinin önlenmesi için de gereken önlemleri alır. Bızde ne olmuştu? 24 Ocak Kararları, biliyorsunuz 1980 yılında ahnmtştı. Bu kararlar alınırken sistemin hukuksal çerçevesi akla gelme- mişti. Ülke döviz gereksinmesi içindeydi. Dışsatım artmt- yordu. Dış borçlar her gün üst üste katlanıyordu. Kara pa- ranın aklanması bu arada akla geldi. Sırdaş hesaplar bu sırada açıldı. Dövizin kaynağını sormayan kararname ise 1984 yılında yürürlüğe kondu. Bunlar yapılırken uyuşturucu ve silah kaçakçılanna da af niteliğinde hükümler getirildi. 12 Eylül öncesi ortamını oluşturan kanlı kargaşanın tacirleri, bu düzenlemelerden yararlanarak hem ellerindeki kanlı paralan akladılar hem de cezaevlerinden paçalarını kurtardılar. Aynı günlerde İs- tanbul Barosu Başkam Orhan Apaydın'a ve Ulusal Kurtuluş Savaşımızın türkülerini seslediren Ruhi Su'ya, ölüm döşek- Isrinde pasaport venlmezken, uyuşturucu madde, silah ve mermi kaçakçılanna pasaportlar verilmesini sağlayıcı yasa hükmünde kararnameler çıkarıldı. Dövizin kaynağını sormamak, olağanüstü önlemlerden biridir. SağlıkJı işleyen ekonomilerde bu yol hiç akla gelmez, Tersine, Amerika'da on bin doları aşan banka hesabı olan herkesten bu paranın yasal dayanağı sorulur. Döviz kaynağını sormamak, yeraltı ekonomisine yeşil ışık yakmak, devlet ile kara paranın aklandığı kapitalist merkez- lerle işbirliği yapmak demektir... Bugün Sovyetler Birliği'nde de dövizin kaynağını sorma- yan bir düzenleme getiriliyor. Niçin? Karaborsa yoluyla ül- kede geçer akçe olan dövize devletin el koyması için. Bu önlem alınırken herhalde uyuşturucu madde ve silah ka- çakçılıkları için de önlemler akla gelmektedir. Sovyetler'de bugün uyuşturucu ve silah kaçakçılığı trafiği yok. Uyuştu- rucu ve silah kaçakçılığından gelen para, kara paranın bir kısmını oluşturuyor. Yakında uyuşturucu madde ve silah ka- çakçıları da Sovyet pazanna girerlerse, o zaman kaynağı sorulmayan dövizin, Sovyetler'in başına ne gibi işler aça- cağını hep birlikte görürüz. Neyse bu konulan ileride çok tartışacağız, ben bugün ko- nuyu uydu televizyon kanallanna getirmek istiyorum. Her ekonomik düzenin nasıl bir hukuksal çerçeveyle bir- likte uygulanması gerekiyorsa, teknolojik gelişmeler için de böyle düzenlemeler yapmak gerekir. Hukukçular, Magic Box adlı kuruluşun statüsünde televizyon yayınlarının yer alma- dığını bu yüzden sirketin televizyon alanına el atamayaca- ğını açıklıyorlar. Konu, ticaret yasası açısından çok açık, hu- kukçular da yerden göğe kadar haklılar. Teknolojik gelişmeye karşı konulmaz. Dünyada eğer uy- du sistemi varsa, bu sisteme uygun hukuksal çerçeve de bir an önce çizilmelidir. Anayasa mı değişecek? Değiştiril- melidir. Yasalar mı değiştirilecektir? Değiştirilir. Bizde neler oluyor? Eski TRT Genel Müdürü Cumhur- başkanı'nın oğluyla el ele verip bir korsan televizyon kuru- yor; ne hukuk dinleniyor ne anayasa ne şu ne bu. "Mahdum televizyonu" ile kargaşa yaratılıyor ve bu kar- gaşa yukarıdan seyrediliyor! Doğu'da beledîyeler sıkıntıda ERZURUM (AA) — Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki illerin be- lediyelerinin, milyarlarca Uralık borç içinde bulunduklan ve baş- ta personel maaşlarırun ödenme- si olmak üzere diğer hizmetlerin yürütülmesinde büyük sıkmtı çek- tikleri bildirildi. Erzurum, Erzincan, Kars, Ağ- n, Muş, Bingöl ve Tunceli bele- diyelerinin SSK, tller Bankası, TEK ve vergi dairesine olan yak- laşık 46 milyar lira borcu ödeme- de güçlük çektikleri belirtildi. Bingöl Belediye Başkam Sela- hattin Kaya, dört aydır personel maaşlarını ödeyemediklerini, bu ay da maaş veremeyeceklerini bil- dirdi. Tunceli Belediye Başkam Meh- met Kocademir, 4 milyar 200 mil- yon lira borçları olduğunu belir- terek SSK ve TEK tarafmdan uç işhanı ile bir turistik tesis alacak- larına karşılık icra çıkartıldığını, bu satışlann önlenmesi için ver- dikleri çabaların da sonuçsuz kal- dığını söyledi. Turistik tesisin icra ile satışının 20 eylüle kadar mahkeme tarafın- dan ertelendiğini kaydeden Koca- demir, SSK'nın 2 milyar değerin- deki oteli 500 milyon liraya alma- ya çalıştığını öne sürdü. Muş Belediye Başkam Necati Kalsın, 3 milyar 800 milyon lira borçları olduğunu, bunlann hiç- birini ödeyemediklerini söyledi. EVET/HAYIR OK'Etf AKBAL (Baştarafı 2. Sayfada) Hiç sanmıyordum, Apaydın'ın karşısına çıkan kişiye ateş aça- bileceğini, kendisini öldürmeye gelen adamı öldürebileceğini... Bir caydırma aracı mıdır silah? "Aman o kişi silah taşıyor, yant- na yaklaşmayalım" der mi gozü dönmüş katilter? Tam tersi "o beni vuracaktı, ben daha önce davranmak zorunda kaldım" di- yecektir yeri geldiğinde... Bu yüzden silah taşımak bir güven- ce. bir caydırma gûcü olamaz kanısındayım. Karanlıkta yürür- ken öksürerek kendine güven vermek isteyen kişinin durumu gibi silah taşıyan da "yanımda tabanca var" diye korkusunu ön- lemeye çalışıyor... Yalnız şu gerçegi de unutma- yalım: 120 gazeteci neden silah almak istiyor? Kimse durup du- rurken silahlanmaya kalkışmaz. Ülkemizde can güvenliği yok. Hete yazaıiarın, gazetecilerin hiç yok. Kim öldürülmüşse katili bu- lunmuyor. Yıllar geçiyor, hiçbir sonuç yok. Nerde Doğanay'ın, Tütengil'in, Karafakioğlu'nun, Kaftancıoğlu'nun katilleri? Ner- de Aksoy'u, Emeç'i vuranlar? Ne 12 Eylülcüler, ne Özal iktidarı bu cinayetlerin gizlerini çözebildi. Vuran, vurduğuyla, ölen öldü- ğüyle kalıyor. Bu yüzden gaze- tecilerin, yazarların silahlanarak kendilerini korumaya kalkışma- larını da doğal karşılamak gere- kir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle