Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyel
Sahıbt' Cumhuriyet Malbaacılık ve Gazeleatık Turk Anoıum Şırketı adına
Nadir VMİİ 0 Genei Va>ın Müdurır Hıssn Cenal. Muessese Muduru.
Enine L>akkgi. Vaz. Işkn Muduru Ok«v Gontmın. % Habcr Vierkezı
Mudüru' YalçiB Bcyer, Sayfa Duzenı Yoneîmenı AK Ac«r £ Temsılcıler
AN'KARA: AkmM Tl«, I7MIR Hiknul Ç«Jaka>a. ADANA. Çctin >i*tnojlu
I, Polılıka Cılal B«İU|K. DIS Haberler E ı j n Bdcı. Ekoıtomı Cıafit TnMI. Is-Smdjka. ^ ı u KnnKi. kullur CıW lOır. Isunbul
HlbfrİCTı Knal Kavuk. Ejjtım Gcma? Şayiall. Habef Arasurnu! Isact Bcrkaa. Yun Hıberlcn N K 4 « DotM. Spor Danısmanı
4M«lta*> tanteaa. CK21 VuıUr b r a ÇakfkM. ^rısmrru ŞaUa Alp», Duldlme A M d a k t ı u ı ı # Koonlııuu» \kael Kocmh—
9 Mılı li'CT Erel Lrk«l 0 Muiasrt* feMI fean 0 Bulce-PUaluM S » c O n M . h m m l ı f Retlam V * Toraı 0 Ek
Ya- r.ar HUya »k.ol 0 Idart H ı m ı a ( , . ı o 0 Istamc CMer ÇH» # Btlıı l»km \ « l Isıl 0 PmoMl Sr>fJ BoılBaoot>>
ybvın Kuru/ı. BısUn Nadır Nadı
Okl» UM.VdciiBBCT.Hnn
Craul. HiklBct Çnlakayı. O k »
Goflcu». l | a r MM«M. tlbaa
SHçıık. A» » n « a . \ka<1 Tu
SJS<M vf toraH Cumhurıycl Mılbucdik ve GlzelKılık T A ^ Tluk Oca|ı Cad. 39/41
)4]M lı- PK 246 İUUİMIİ Tct <12 05 0! (20 ta>. TCİCT 2224*. F.ı (I) 52» «0 72 f
Burotar Aakart: Zıya Gûiaip Bh Inkıiap S. V» 19 4 Te> 133 1! *I4', Tdex 42344. Fax. (4) 133
05_ 6' 0 Izamr. H Zı?a Btv 13S2 S. 2/J, t l 13 12 30. Tekt 52359. F«X- (511 I» S3 »
ln<JOU Cad 119 S. So I K*t I. Td: 19 f 52 (4 h»ı>. Tda »2155. F«* (71) 1» 37 52
TAKVİM: 2 AĞUSTOS 1990 Imsak: 4.08 Güneş: 5.53 öğle: 13.15 Ikindi: 17.09 Aksam: 20.27 Yatsı: 22.04
Şenliksiz
gtin kalmadı
Türkiye'nin çeşitli kentlerinde kutlanan ve
bastondan ıstakoza, müzik yanşmasından
kayısı güzeline uzanan şenlikler, yılın 360
gününü kaplıyor. Yılın yalnızca 5 gününün
şenliksiz geçtiği kaydediliyor.
Yurt Haberleri Servisi —
Türkiye'de yılın her günü festi-
val, şenlik, bienal veya özel bir
hafta ile 'kutlanıyor'. Şehirleri-
mizden kasabalanmıza ve semt-
lerimize kadar uzanan etkinlik-
lerde 'Bolvadin Kaymak Festi-
vali'nden 'Fethibey Kavuo Fes-
tivali'ne, 'Germencik Deve
Giirnleri'nden yine aynı kasaba-
nın 'lncir Festivali'ne ya da 'Ş*r-
kikaraagaç Helva Şenligi'nden
'Ultıslararası Selçuk, Efes Kıiltür
Satut Festivaii'ne kadar meyve,
güreş ve sanat etkinliğinin çeşidi
var.
'Alün Elma Gümüş Balık,
Bronz Istakoz Festivali', 'Altın
Kiraz ve Yağb Pehlivan Güreş-
leri', 'Hayvan ye Entiya Panayı-
n', 'Erozyonu Önkme ve Turizm
Şenlikieri' adı altında yılda top-
lam 206 festival ve etkinliğe sah-
ne olan ülkemizde yılın beş gü-
nü dışında "her giin festival".
186 tanesi ulusal, 20 tanesi ulus-
lararası nitelikteki "bu özd gün"-
lerimizde geleneksei kutlaraala-
rımız yanında "srf bulundağD
yere etkisi olur belki" temenni-
siyle yarattıgımız günler de ken-
dimize özgü. tl olmaya çahşan il-
çeler, hükümetten destek ve öde-
nek görmeyen belediyeler çareyi
festivallerde aramaya başlamış-
lar. Her ne sebepten olursa olsun
birkaç gün için kendilerinden söz
ettirmek, gelen konuklara sorun-
ları anlatraak ve sonra da umut-
lar içinde getecek festivaileri bek-
lemek hemen hemen bütün "çi-
çegi burnunda"ki festivallerin
ortak isteği.
Çeşitli kunım ve kuruluşlar-
dan görülen yardımlarla gerçek-
leştirilen festivaller için mali sı-
kıntılar başlama noktasında.
Dünyanın dört bir yanından da-
vet edilen ünlü konuklar, çoğu
kez astronomik ücretlerle, sade-
ce alacaklan parayı bilerek gel-
dikleri Türkiye'den "şlş ke-
bap..., Türk erfcekleri..." diye
başlayan konuşmalar yapabile-
cek kadar bilgfli olarak aynlıyor-
lar. Ancak bu ünlü sanatçıların
da sayıları azalmaya başladı.
Çünkü kendilerine ödenmesi ge-
reken ücretleri karşılamak her
geçen gün tehlikeye giriyor.
En fazla festival Istanbul, lz-
mir ve Antalya'da yapılıyor. Bu
illerin kendi bölgelerindeki festi-
vaileri ortak bir organizasyon
içinde toplamalan, festival adı
altında yapılan eglenceleri ciddi
organizasyonlar haline getirme
yoları aranmazken, bölgelerin
çoğu tanıtım eksikliğini gidermek
amacıyla kendi imkânlarıyla fes-
tivaileri düzenliyorlar. Turizmin
en önemli öğesinin tanıtım oldu-
ğu ve bunun Türkiye turizmi için
en önemli sorunlardan biri oldu-
ğu biliniyor. Ancak bu tip ciddi-
yetten uzak organizasyonlar ya-
rar yerine zarar getirebiliyor.
Bergama Belediye Başkanı Taşkın, Berlin Müze Müdürü Kunze'yiyanıtladı
6
Zeus,Türkiye kültürü'HANDAN ŞENKÖKEN BERGAMA BELEDİYE BAŞKANI'NDAN
İZMİR — Bergama Belediye _ _ .. _ .. _ _ . -^ _ _ w
, „ , . , ,
Başkam sefaTaşkm, "Pergamon K u l t u r M ı r a s ı Evet, Zeus Sunagı ııı Berhn den geri
_^ istiyoruz. Bizim kültürümüzAnadolu'da, Bergama'da
yây^aLnarılör^ yaşamış tüm kültürlerin toplamıdır. Geçmişi olmayanın
bugünü vegeleceğide yoktur. Türkiye kültürünün binlerce
yıllık Anadolu kültürü üzerinde yükseldiğini söylememiz,
Kunze'yi niçin telaşlandırıyor?
Kaf alar değişmeli Verdigi demeçlerden de anlaşılıyor ki
önce Sayın Kunze ve onun gibilerinin kafalarındaki düşünceler
değişmelidir. Zeus Sunağı kampanyamızın amacı da budur.
Bu görev öncelikle Bergamalılara düşüyor.
girisim' olarak nitelemek, bugün
konayu anlamamak, dünyaya ve
yaşamaya
kültürel kimliğini aytrmak,
bana 1939'lann Almanyası'nı ba-
üriaüyor. Bizim kulturümüz Ana-
doln'da, Bergama'da yaşamış
tim kültürlerin toplamıdır. Geç-
mişi olmayanın bugünü ve gele-
ceği de yoktur. Bizim kültürel mi-
raslarımıza sabip çıkmamız,
Törkiye kültürünün binlerce yıl-
bk Anadolu kültürü üzerinde yük-
setdigini yüksek sesle söylememiz,
Zeus Sunağı'na sahip çıkmamız
Sayın Kunze'yi niçin telaşlandın-
yor?"
Sefa Taşkın, Pergamon Müze-
si Müdürü Dr. Max Kunze'nin
görüşlerine ilişkin sorulanmızı
şöyle yanıtladı:
— Dr. Max Kunze, sizin resmi
bir iade başvurusu yapmadıgını-
a, Berlin'e muzeye geldiğüıiz hal-
de kendisiyle göriişmeyip sadece
pankart açmayı amaçladığınızı
söylüyor.
TAŞKIN — Bizim Berlin'e gi-
dişimizin amacı, Bergama Beledi-
yesi olarak kampanyayı başlat-
mak, Bergama halkının isteğini
kamuoyuna iletmekti. Elbette res-
mi görüşmeleri resmi makamlar
arasında olacak. Zeus Sunağı'm
elbette önce Bergamalılar istiyor
ve öncelikle bu görev Bergamalı-
lara duşer. Zeus Sunağı'nı geri is-
temek salt bir 'dilekçe verme' ola-
yı değildir.
Verdigi demeçlerden de anlaşı-
lıyor ki önce Sayın Kunze ve onun
gıbilerin kafalarındaki düşünceler
değişmelidir. Kampanyamızın
amacı da budur. Sayın Kuıue,
Berlin'deki Brandenburg Kapısı'-
nın, Siegel Anıtı'nın bir Osmanlı
paşası tarafından Bergama'ya ka-
çınlışına tanık olsaydı ve bu anıt-
lar bugün Bergama'da lstiklal
Meydanı'nda bulunsaydı, bir Ber-
linli. bir Alman, bir insan olarak
ne düşünür ve nasıl davramrdı?
Sayın Kunze, daha Almanya ve
Berlinlilerin birleşmesinin söz ko-
nusu olmadığı günierde iki Berlin
belediye başkanlan ve iki Alman-
ya cumhurbaşkanlanna yazdığı-
mız geri isteme mektuplannı kü-
çümseyeceğine, Zeus Sunağı'nın
Bergama'ya geri veTİleceğini açık-
lasın, bir kuş gjbi uçar, geri iste-
me dilekçesini kendisine veririz.
Sayın Kunze'nin, 'Türkiye Ze-
us Sunağı'nı geri istemiyor' deme-
si, Bergamalılann kampanyasım
destekleyen ve geri isteme yönün-
de hazırlık yapan T.C. Kültür Ba-
kanlığı'na, Ana Muhalefet Partisi
Genel Başkanı Sayın Inönü'ye,
bünyesinde üç bine yakın şehir be-
lediyesini toplayan Türkiye Bele-
diyeler BirtiğVne karşı yapılan bir
haksızlıktır. Sayın Kunze'nin bü-
rokratik yaklaşunından Doğu Al-
manya ve Doğu Avrupa'daki bü-
rokratik tutucu yönetimlerin
gümbttr gümbür nasıl yakıldığını
anlamadığı görülüyor.
Biz banşçıyız
— Sunak kampanyası nedeniy-
le ölümle tehdit edildiğini belirti-
yor Max Kunze...
TAŞKIN — Zeus kampanyası
yüzünden ölümle tehdit edildiği-
ni soyleyen Sayın Kunze, bu hakJı
girişimimize gölge düşüremez.
Çağımızda şiddet her toplumun,
insanüğın yiiz karasıdır. Ve şid-
detle hiçbir yere vanlamıyacağı-
nı artık insanlık tüm dünyada bi-
liyor. Birkaç kendini bilmezin ya
da provokatörün ölüm lehdidin-
de bulunduğu iddialan, Zeus Su-
nağı'nı isteme kampanyamızı as-
la hiçbir şekilde bağlamaz. Biz ba-
nşçı bir halkız. Kaldı ki Doğu Al-
man "STASI" ve Batı Alman
"Raf" gibi lanetli örgütlerin Al-
man halkını temsil etmediği apa-
çık ortadadır.
— Sunağın yasadışı yollardan
yurtdışına çıkanlmadığını, Türki-
ye ile Almanya arasında sunağın
ibraa konusunda bir anlaşma im-
zalandıgını belirtivor Pergamon
Müze Müdörii.
TAŞKIN — Zeus Sunağı'nı ge-
Bizans döneminden kalma sarayın Istanbul Festivali'nde mekân olarak kullanılması için çalışılıyor
Tekfur Sarayı'na festival makyajıİstanbul Anakent Belediyesi Kültür Işleri Daire
Başkanı Hilmi Yavuz, Türkiye Turing ve
Otomobil Kurumu Başkanı Çelik Gülersoy ve
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı Genel Müdürü
Aydın Gün, Tekfur Sarayı'nın kente bir konser
mekânı olarak kazandırılrnası ve önümüzdeki
İstanbul Festivaii'ne yetiştirilmesi konusunda
işbirliği içindeler.
Kiiltar Senisi — 18. Uluslara-
rası tstanbul Festivali'nin 15 ha-
zirandaki açılış konuşmasında ts-
tanbul Anakent Belediye Başka-
nı Nurettin Sözen bir müjde ver-
mişti: "Önümüzdeki yıl, Bizans-
lüardan kalma Tekfur Sarayı bir
açıkhava tiyatrosu biçiminde res-
lore edilecek. tstanbullular boyle-
ce veni bir konser mekânına ka-
voşacaklar..."
Sözen'in bir buçuk ay kadar ön-
ce verdigi müjdenin gerçekleşme-
si yolunda ilk adımlar atıldı. ts-
tanbul Anakent Belediyesi Kültür
lşleri Daire Başkanı Hilmi Yavuz,
Türkiye Turing ve Otomobil Ku-
rumu Başkanı Çelik Gülersoy ve
tstanbul Festivali'ni düzenleyen İs-
tanbul Kultür ve Sanat Vakfı Ge-
nel Müdürü Aydın Gün, Tekfur
Sarayı'nın kente bir konser mekâ-
nı olarak kazandırılması ve önü-
müzdeki İstanbul Festivali'ne ye-
tiştirilmesi konusunda işbirliği
içindeler.
Tekfur Sarayı'nın Bizans döne-
minden kalma, duvarları hâlâ
ayakta olan tek saray olduğunu
vurgulayan Hilmi Yavuz, dünya-
da tek örnegi kalmış bu sarayı bir
açıkhava konser mekânı olarak
düşündüklerini söylüyor. Aya Iri-
ni'nin kapalı bir antik mekân ol-
duğunu belirten Yavuz, "Tekfur
Sarayı'nı da tnümkün olabilirse
tstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'y-
la işbirligi yapıp önümüzdeki yıl
İstanbul Festivaii'ne yedştirecegiz.
Bunnn için belediyede bulnaan
dosyayı mart ayında Çelik Güler-
soy'a teslim ettik. Gerekli düzen-
lemeler yapıldıktan sonra Tekfur
Sarayı festivale özel bir mekftn
olarak hizmet verecektir" diyor.
Tekfur Sarayı'nın, ayaktaki son
Bizans sarayı olarak dünya sanat
tarihinde büyük önem laşıdığını
vurgulayan Çelik Gülersoy da ts-
tanbul'u bilerek gezen her bilgili
turistin bu yapıyı tarudığıru, gez-
diğini söylüyor. Yirmind yüzyıl
ortalanna kadar Tekfur Sarayı'nın
eski sakin ve doğal çevresini ko-
ruduğunu, ama artık epeyce beton
binayla dolmuş bulunduğunu be-
lirten Gülersoy, "tstanbul Beledi-
yesi'yle bazıriadıgımız yeni ve
kapsamlı işbirliği programına ba
binayı da aldık" diyor.
Gülersoy'a göre Tekfur Sarayı
1
mn yeniden düzenlenmesi iki dü-
zeyde gerçekleşecek; Çevre düzen-
lenmesi ve yapının onanmı. Gü-
lersoy beton yapılaşma yüzünden
Tekfur Sarayı'nın çevresinin, az
ötedeki, Kariye'deki düzenleme
şansına, sıcak atmosfere pek sa-
hip olmadığı görüşünde. Ancak
sarayın çevresini tarihsel bir hava-
ya büründürmek zorunlu. Bunun
için de iki şey yapılacak: Kalan
son evler onarılacak. Bir de Mar-
raara yönünde inşaatçıların, yap-
satçılann inşaat molozlarıyla
dümdüz edip uçak alaru gibi dol-
durduklan, semt çocuklannın fut-
bol oynadıkları tozlu alan hızla
ağaçlandınlacak. Böylece yapı,
öncelikle yeşil bir çerçevenin içi-
ne alınacak. Gülersoy, bu küçük
koruluğun içinde bir otoparkın da
"gizlenebilecegini" vurguluyor.
Gülersoy, Tekfur Sarayı'nın
onanmımn ise "son derece nazik
bir mesele" olduğunun farkında.
Belediyenin elindeki eski bir pro-
je, dört duvarı kalmış binanın içi-
nin ahşap yapı olarak yapımım
öngörüyor. Gülersoy, bunun elve-
rişsiz bir çözüm olduğu kanısın-
da: "TahU merdivenlerin ve tah-
t» kaüann gürnltüsüyle hiçbir
knmlanım getirUemez. tçine beton
bir konstriiksiyoo da cinayet olnr.
Belki en iyisi, dört duvan onanp
güvenceye kavuşturup bırakmak.
Ama bu işi uiuslararası uzmanlar-
la çözecegiz. Alman ve Avustur-
ya Kültür Ataşeleri uzmanlannı
getirecekler."
tstanbul Kültür ve Sanat Vakfı
Genel Müdürü Aydın Gün de ko-
nuya oldukça iyimser yaklaşıyor.
Bizans tarihinde önemli rol oyna-
mış olan Tekfur Sarayı'nın kente
kazandmlmasının Türkiye kadar
dünya açısından da büyük önem
taşıyacağjnı belirten Gün, otopark
olanağı bulunduğunu, ulaşımır
kolay olduğunu ve mekânın üstu-
ne bütün modern açıkhava kon-
ser mekânlannda olduğu gibi bir
örtü de çekilebileceğini söylüyor. II. ABDÜLHAMİT DÖNEMİNDE -Fotografçı Abdullah Biraderler'in objektifınden II. Abdülhamit döneminde Tekfnr Sarayı.
Bizans döneminden kalan son saray
GÜROL SÖZEN
Kargacık, burgacık yollaı...
Taş yığinlan, satıcılar, bir kiremit
parçasıyla tüm gün oynayan ço-
cuklar... Sur kalıntılan uzerine se-
rilmiş çamaşırlar ve avazı çıktığı
kadar bağıran kadınlar... Bir'ol-
gun atın çektiği arabada dernir
parçalan, telle bağlı eski gazete-
ler.
"Ne işim var buralarda?" de-
diğiniz an taş yığınlan ve sur ka-
lıntüan arasında şenlikten arta
kalmış gibi anıtsal bir yapıyla kar-
şılaşırsanız, sakın şaşırmayın.
öncelikle, buraların adı lstan-
bul'dur! Nereden nejin çıkacaği
belli olmadığı gibi ayağınıza ne-
yin takılacağı da belli değildir.
"Taşı, toprağı altın" ın modası
çoktan geçti. Eli kulağında... ts-
tanbul'dan taşraya bir göç her an
başlayabilir! Küpün ağzma kadar
dolan İstanbul değil, bu kez taş-
ra olacaktır. Zaten kıyı kentleri
son doygunluğundadır...
Ayağınıza ya da birdenbire
gözünüze takılı kalan, tstanbul'-
un bilinmeyenleridir. Bu bir mer-
mer parçası da olabilir, bir demir
de... Bilinmeyenler, ille de topra-
ğın altında bulunmaz. Nice anıt-
sal yapı, heykd ya da elyazma var
ki bugün hiçbirinin aynntısını bil-
miyoruz. Üstelik her gün önün-
den geçmiş olsak bile...
Burası tstanbul'dur! Çünkü Bi-
zans'ı, Osmanlı'yı 1600 yıla yakın
bir süre barındırmıştır toprağın-
da.
Hani, "Tas yığınlan, sur kalın-
tılan arasında şenlikten arta kal-
mış gibi anıtsal bir yapıyla karşı-
laşırsanız sakın şaşırmayın" de-
diğim yer var ya, orası işte bir sa-
raydır: Tekfur Sarayı...
Çöplüğün içinde bir mücevher
demiyorum. Kimilerine göre orası
bir saraydır; kimilerine göre de bir
taş yığını.
Bu taş yığını üç katlıdır. Çev-
resine pek yakışmaz ama, kendi-
ne göre albenisi vardır... Sağda,
solda iki yüksek duvar sizin ya-
pıya bakmaruzı zorunlu kılar. He-
le bir akşamustü, mavi gökyuzün-
de bulutlar da dolaşıyorsa irkile-
bilirsiniz. Biliyorsunuz "zevkler
ve renkler tartışılmaz!..." Belki
de keyif duyabilirsiniz...
iki mermer, bir yığma sütunun
kemerlerle geçişi sağladığı boşluk,
ikinci ve üçüncü katm pencerele-
rinin ışığıyla aydınlanır. Üstü, bu-
sına olarak verilmiştir.
Tekfur Sarayı'nın Imparator
Theophilos tarafından inşa edil-
digi zannedilmişse de binanın, 9.
as»rda tmparator Porphyrogenne-
tos'un bir eseri olduğu adından da
anlaşılmaktadır. Paleologoslar
devrinde, artık çok eskimiş olan
Bukoleon Sarayı tamamıyla terk
edildikten sonra Tekfur Sarayı,
imparatorlann başlıca ikametgâ-
hı olmuştur. Bizans'ın ihtişamlı ve
debdebeli hayatına bir sahne olan
bu saraydan, son imparator. Türk
ordulannın şehre indirdikleri kat'i
darbenin hazırlıklarım ve impara-
torluğun mukadderatını buradan
tarassud ve temaşa etmiştir."
"İstanbul'un taşı toprağı
aid muhteşem esvaplar, kıymetli
mücevherat ve sayımı imkân ha-
ricinde olan diğer birçok altın ve
gümüş eşya bulunuyordu."
AnJaşılan o ki anJatıcımn göz-
leri bir hayli dönmüş yuvasında.
Eh, Latin Işgali demek yeter. Gö-
rüp yazmak işin kuralı. Ama tüm
bu zenginliği götüıenin de bir ad-
resi verilseydi ne iyi olurdu!..
Eğrikapı tekin yer değil anlaşı-
lan! 1679-1680 yıllanndaki bir
başka olayı da Raşid Tarihi'nden
aktaralım. Konu öylesine Uginç ki
elinize "Osmanhca-Türkçe" söz-
lük alıp olayı çözmeye üşenmez-
siniz sanırım:
"İstanbul'da. Eğrikapı mezbe-
Kimilerine göre orası bir sanayidir, kimilerine göre de bir taş yığını. Bu taş
yığını 3 katlıdır. Çevresine pek yakışmaz ama, kendine göre albenisi
vardır. Sağda solda iki yüksek duvar, sizin yapıya bakmanızı zorunlu
kılar. Hele bir akşamustü mavi gökyüzünde bulutlar da dolaşıyorsa
irkilebilirsiniz.
gün örtüli. olmayan çatı boşluğu-
nu da deler geçer pencerelerin ışı-
Kemerli pencereler, tuğla ve taş
örgusüyle gerçekten bir şenlikten
arta kalmış tiyatro dekoru gibidir.
Eğrikapı'da, eski bir sur duva-
n ile Theodosius surlan arasında-
ki Tekfur Sarayı'nın 17. yüzyılda-
ki durumu Eremya Çelebi'ye gö-
re şöyledir: "Eğrikapı'nın Bizans
devrindeki adı Porta Kaligaria idi.
Kapının yakınında bir askeri
ayakkabı (kaliga) imalathanesi
bulunduğu için mezktr kapıya o
zaman bu ad verilmişti.
Binanın Tekfur Sarayı adı, fe-
tihten sonra Türkler tarafından
imparator veya kral sarayı mana-
altındır" soziıne inanmayın dedik
ama, Tekfur Sarayı'nın tümünü
oluşturduğu söylenen Blakhernai
Sarayı'nda bakın neler varmış.
Ben, tstanbul'un Latin tşgali'ne
katılmış Robert de Clari'nin ya-
lancısıyun. Ne de olsa bir seruven
düşkünü Robert de Clari. Bu ne-
denle "bayali" geniş olabilir:
"Sarayda yirmi adet küçük ki-
lise ve hepsi de yaldızlı mozaikle
süslü iki üç yüz kadar oda vardı.
Saray, tasviri gayri mümkün gü-
zei ve muhteşem bir bina idi. İçin-
de, çok büyük ve zeogin bir hazi-
nesi vardı. Hazinede, eski impa-
ratoriara aid muhteşem taçlar, al-
tın ziynet eşyalan, sırma işlemeli
ipekli kumaşlar, imparalorlara
lesinde bir müdevver taş bulunup
bulan gafil-i bi-baht bir yaymacı
kaşıkçı ile üç kaşığa mübadele,
ba'dehn kuyumculardan bir mez-
bur kaşıkçıdan ol taşı on akçeye
mubayaa eyyân oldukta hisse ta-
lebi ile ol dabJ şerik olmak iste-
yüp beyinlerinde nizavâki ve gi-
derek bu ahvâl kuyumcubaşıya
mün'akis oldu kuyumculara birer
kese akçe veriip taşı ellerinden al-
dıgı vezir-i âzam Mustafa Paşa
hazretlerinin mesmuu oldukda
kuyumcubaşından kendü içün al-
mak dâiyesinde iken taraf-ı padi-
şahiye aks olup talebini müş'ir
hattn hümayun sadır odu. Hasılı
taş meydana çıkıp işlettirildikte 84
kırat bir adim'ül-misl etmas zuhur
etmeğin hazine-i hümayuna zapt
olunup bu mukabelede kuyumcu-
başıya kapucubaşılık tevcihi ile ik-
ram ve birkaç akçe in'am olun-
du."
Sakın bu sözü ediien "Kaşıkçı
Elması", Latin İşgali'ne katılan
Robert de Clari'nin gördüklerin-
den arta kalan olmasm!..
En büyük ikramiyeyi de Kapı-
cıbaşılığa terfı ederek Kuyumcu-
başı almış!.. Küçümsemeyin sa-
kın, koskoca îstanbul'un apart-
manlantıı kapıcıbaşılar yönetmi-
yor mu? "Teşrifat ve teşkilatı-
mız"ı 20. yüzyıl başlannda yazan
Ali Srydi Bey "Hazinedarbaşı, ki-
lercibaşı, sarayağası, odabaşı gi-
bi sarayın ileri gelenleri, padişa-
ha manızatta bulunmaya izinli
iseler de kapıagasının istek ve di-
lekteri daha tesirli olurdu" di-
yor...
Bazı kaynaklarda, 12. yüzyıl
ortalarında saltanatını sürdüren I.
Manuel Komnenos tarafından
yaptmldığı söylenen Tekfur Sara-
yı, bugün de önemini koruyor.
Günümüze kadar direnmiş olması
da bunun kanıtı.
Bir başka gerçek ise gördükle-
rirniz "e duyduklanmıza göre ts-
tanbul içinde bizler, Bizans'ı çok
boşlamışız. Oysa ayağımıza dola-
şıyor birçok şey...
Oysa, diyelim gene; oturduğu-
muz ev ve mahallenin dedikodu-
larına ne denli düşkünüzdür. tçi-
miz rahat etmez; ne aldılar, ne ye-
diler, kızlan kimlerle kuıştınr, bi-
liriz hepsini.
Biraz da Bizans'ı merak etsek
ne olur?..
ri istememiz her türlü Osmanlı-
Prusya anlaşmasuun üzerindedir.
Bu istem, Bergamalılar için yerel,
Türkiye için ulusal, dünya ve in-
sanlık için evrensel bir istemdir.
Emperyalist talan döneminde
dünyanın dört bir yanına kaçırı-
lan kültür varlıklanmızı geri iste-
mek her insanın kültürel ve ulu-
sal değerlere olan saygısının ya-
nında bir insanlık görevidir. Bir-
leşme öncesi Doğu Alman Hükü-
meti'nin görevlisi olan Pergamon
müze Müdürü Sayın Holan'ın ye-
rine bizim kampanyamızla birlik-
te alelacele bu göreve getirilen Sa-
yın Kunze, önce insan olduğunu
düşünmelidir.
— Dr. Max Kunze, Bergama
Sunağı'nın hiçbir zaman "dünya
harikası" olmadığını da sa-
vunuyor.
TAŞKIN — Sayın Kunze'nin,
Zeus Altar'ın mimari ve anıtsal
niteliğini küçümsemesi şaşırtıcı ve
içine düştüğü saplantısımn tipik
bir göstergesidir. Bugün Zeus Su-
nağı'nı Berlin'de gorenlerin, onun
görkemi karşısında tüyleri diken
diken oluyor.
Sunak, dünyanın 8. harikası
olacak güzellikte, Bergama insa-
nının yaptığı başyapıtlardan biri-
dir. Üzerindeki kabartmalar sa-
natta çığır açan sevgiyi, acıyı, öf-
keyi, korkuyu taşa oyan Bergama
Heykelcilik Okulu'nun eşsiz ör-
nekleridir. Kabartmalar ve hey-
keller için seçtikleri temalann ye-
rel konular yanında, Zeus soyu ve
gigantların, devlerin, mitolojik
savaşını anlatması Bergamalılann
evrensel anlayış bakımından ne-
denü yüce duygular taşıdığinı
gösterir.
Kendi kentlerine gecmişiyle bir-
likte sahip çıkan ve bundan onur
duyan Bergamalılar, bugün de
dünyaya evrensel acıdan bakıyor;
'her tarihsel eser yapıldığı yerde
sergilensin' diyor. Tarihsel değer-
lere sahip çıkma bilincinin tüm
dünyada yükselmesini istiyor. Ze-
us Sunağı kampanyasının, sunak
evine dönünceye kadar Sayın
Kunzeler'in tarih bilincinin geliş-
mesine yardırncı olacağma ina-
nıyoruz.
Kopya Berlin'e kalsın
-* Pergamon Müze Müdürü,
"bilimsel işbirligi"nden yana. Su-
nağın geri verilmesi halinde yine
Bergama'da bir müzede inşa edi-
lecegine değinerek onlann eskiden
sonağın bulunduğu yükseltide bir
kopyasını inşa edebileceklerirji
açıkhyor.
TAŞKIN — Zeus Sunağı, dün-
yada yurdundan kopanlmış tarih-
sel eserlerin simgesidir. Sayın
Kunze, hiç merak etmesin ki Bod-
rumlular Mosole'yi, Selçuklular
Efes Artemizion'unu elbette geri
isteyecektir. Zeus Sunağı'nın
Türklerin kültürel kimliği ile hiç-
bir ilgisi olmadığım soyleyen Kun-
ze'nin, Zeus Sunağı'm Prusya'ya
kaçıran zihniyetin; Cermen tmpa-
ratorluğu'na kültür kökleri yarat-
ma çabası olduğunu bilmesi
gerekir.
Türkçede "ber taş yerinde
agırdır" atasözünün yanı sıra
yaptığı haksızlık karşısında ileri
geri davrananlar hakkında söy-
lenen "hırsız telaşına düşme"
diye de bir deyim vardır. Bu açı-
dan bakıldığında Sayın Kunze'nin
nevrotik telaşını anlamak müm-
kündür. Sayın Kunze, Zeus Suna-
ğı'nın kopyasını, kendilerine Ber-
lin'de sergilemek için yaptırsın.
— Der Spiegel dergtsinin bir sa-
yısında, içinde Zeus Sunağı'nın da
bulunduğu Pergamon Müzesi'nin
nemli havamn etkisiyle çunimekte
olduğu, gerekli bakım ve onanm
için 180 milyon markın gerektiği
ve onanmın on yıl sürecegi belir-
tiliyordu. Bu konuda ne diişünü-
yorsunuz?
TAŞKIN — Sunağın Berlin'in
nemli havasmda çürümesini iste-
miyoruz. Sunak 2000 yıl Bergama
Akropolü'nden Bakırçay Ovası'-
m seyretti. Tarihbel kaynaklarda
değişik uyarlıkların gelip geçtiği
dönemlerde Bergamalılann za-
man zaman yapıta zarar verilse de
sunağı genellikle koruduklan ya-
zılıyor. Onu temellerinden kopa-
rıp alan, fermanlann ardına sığı-
nan el çabukluğunun ve kurnaz-
lığın ustası Carl Humann'dır.
Denizi kirleten
gemiye ceza
• KOCAELİ (AA) —
Izmit Körfezi'ni kirlettiği
gerekçesiyle Panama
bandralı "Maritime Peace"
adlı gemiye 10 milyon lira
para cezası verildi. Kocaeli
Valiliği'nden dün yapılan
açıklamaya göre ABD'den
yüklediği tomruklan özel
bir şirkete teslim etmek
üzere geçen pazar günü
Derince Limanı'na yanaşan
geminin denize, sintine ve
atık maddeler boşalttığı
belirlendi.
Altın fuıdık
şenligi
• ORDU (CumhBriyet) —
Bu yıl 15'incisi düzenlenecek
olan Altın Fındık
Şenliği'nde görev yapacak
komiteler belli oldu. 24
eylülde başlayacak olan
fmdık şenliğinde belirlenen
11 komite ana komiteye
bağlı olarak çalışacak.
Şenliğin ana komitesinde
Utku Acun (Vali), Kâam
Türkmen (Belediye
Başkanı), Fahri Çelebi,
Servet Yerli, Selahattin
Ozuluoğlu, Mehmet Aydın,
Uğur Gürsoy görev aldılar.
Amasra'da
santrala tepki
• ZONGULDAK
(Cumhuriyet) — TEK'in
Amasra'da tennik santral
kurma karanna tepkiler
devam ediyor. Yeşiller
Partisi 7-8 eylül tarihleri
arasında "Amasra'da
Termik Santrala Hayır"
gezisi düzenleyecek. Yeşiller
Partisi'nden yapılan
açıklamaya göre tstanbul,
tzmir ve Ankara parti
binaları önünden
kaldırılacak otobüslerle
Safranbolu ve Amasra J'
gezisi gerçekleştirilecek. ı
Sebzelere
kanalizasyon
• ERZURUM
(Cumhuriyet) —
Erzurum'da kanalizasyon
suyu ile sulanan 4 bin
dönüm arazide yetiştirilen
sebze ve meyveler tehlike
yaratıyor. Yaklaşık 30
yıldan beri tarlalannda
zorunlu olarak
kanalizasyon suyu
kullandıklarını belirten
çiftçiler, geçen yıl DSİ
tarafından yaptırılan 2
artezyen kuyusunun yeterli
olmadığını söylediler.
Verilen bilgiye göre toplam
71 tarlanın bulunduğu
arazide, başta patates
olmak üzere şeker pancası,
lahana, ıspanak gibi
sebzelerin yüzde yetmişi
tarlaların içinden geçen
kanalizasyon kanalıyla
sulanıyor.
Kat çıkmaya
iptal
• ANTALYA (Cumhuriyet)
— Antalya Belediyesi'nin
Lara sahilinde ve kent
merkezinde çevre plan
koşullanna aykın bir
biçimde kat arttırımı
olanağı tanıyan karan,
Antalya Bölge Idare
Mahkemesi tarafından iptal
edildi. Antalya Belediyesi
Meclisi'nin 11.8.1990 tarihli
oturumunda, Lara sahili ve
kent merkezinde kat
arttırımı konusunda olumlu
karar verilmişti. Karan
protesto eden SHP'li meclis
üyeleri oturumu terk
etmişlerdi. Daha sonra
SHP'li Belediye Meclisi
üyeleri Ali Sanlı ve Mustafa
Erdönmez tarafından,
"Önceki dönemde tadilat
gören, daha sonra çevre
plan koşullanna aykın bir
biçimde kat yüksekliği
veren, plan perspektifini
bozan 11.8.1989 tarihli
karann iptali" için Antalya
Bölge tdare Mahkemesi'ne
başvuruda bulunularak
karann iptali istenmişti.