Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 TEMMUZ 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3
Sofya-Belgrad
gerginliği
• SOFYA (AA) —
Bulgaristan ile Yugoslavya
arasındaki ilişkiler,
Yugoslavya'daki
Makedonyalılann haklan ve
durumlan nedeniyle
gerginleşiyor. Bulgaristan
Dışişleri Bakanlığı, dün ilk
kez, ülkedeki bütün siyasi
güçler tarafından "Bulgar"
olarak kabul edilen
Makedonyalılann durumu
Jtiirşısında duyduğu
"endişeyi" dile getirdi.
Yugoslavya'nuı Sofya
Büyukelçisi, Dışişleri
BakanlığYna çağrılarak,
Dışişleri Bakan Yardıması
Stefan Staikov ile bir
görüşrae yaptı. Staikov,
görüşmede, Yugoslavya'da
yaşayan "Bulgar halkımn"
ulusal karakterlerine,
düşünce özgürlüğüne ve
kendi kaderini tayin
hakkına saygı duyulmasını
istedi.
Ote yandan Bulgaristan
Parlamentosu, Sosyalist
Parti'nin uzlaşma
çabalanna karşın 5. tur
oylamada da devlet
başkanını seçemedi.
Sosyalistlerin, adaylan olan
Çavdar Kuranov'u
oylamadan çekmelerinden
sonra en güçlü isim olarak
kalan Köylü Partisi lideri
Viktor Vulkov, 5. turda
verilen 389 oyun 257'sini
aldı, ancak 400 üyeli
parlamento seçilmek için
gerekli Uçte iki çoğunluğu
sağlayamadı.
Dimitrios
Türkiye'de
• BOSTON (AA) —
Fener Patriği Dimitrios, 27
pündUr devam eden ABD
asini önceki akşam
,,ooston'daki bir kilisede
yönettiği ayinle tamamladı.
Yaklaşık 7500 kişinin
katıkhğı ayinden sonra
patriğin ABD'den ayrıldığı
bildirildi. Patrik, Yunan
Olimpik Havayollan'nın
emrine verdiği özel uçakla
Boston'dan İsviçre'ye
hareket etti. Dimitrios,
Isviçre'de bir gece kaldıktan
sonra bugün Türkiye'ye
dönecek.
Pakistan'da
şeriat rtizgârı
• tSLAMABAD (AA) —
Pakistan'da 11 siyasi ve dini
parti "Birleşik Cephe" adı
altında birleşerek ülkede
şeriat düzeninin kurulması
için Başbakan Benazir
Butto'ya baskı yapılmasını
kararlaştırdı. Partilerin
Lahor'da yaptıklan toplantı
sonucunda şeriatçı
milletvekillerinden
Abdülsattar Han Niyazi
Birleşik Cephe'nin
J>aşkanlığına, Senatör Sami
<Jl-Hak da sekreterliğe
;getirildi.
[IHnidad'da
PORT-OF-SPAIN (AA)
i— Trinidad ve Tobago
hükümeti adına açıklamada
bulunan Haberleşme
Bakanlığı Basın Temsilcisi
bave VVilliams, Müslüman
tsyancılarla anlaşmaya
Varmak üzere olduklannı
jtfyledi. VVilliams, varılacak
anlaşmaya göre aralannda
başbakarnn da bulunduğu
fcehinelerin serbest
Jjırakılacağın! kaydetti.
^illiams, "Anlaşmaya göre
rehineler hiçbir zarara
ûğramadan serbest
bırakılacak. Isyancılann da
iPort Of Spain çevresinde
bulunan yerleşim
bölgelerine dönmderine
izin verilecekr dedi.
Lübnan
durulmuyor
• SAYDA (AA) — Güney
Lübnan'da Füistinli
gerillalar ve Suriye yanlısı
EMEL milisleri ile
Hizbullah taraftarları
arasındaki çatışmalar
devam ediyor. Şii gruplar
arasında Iklim El-Tufah
bölgesinde dün de süren
çatışmalarda altı kişi öldü,
24 kişi yaralandı. Iklim El-
Tufah'daki çatışmalar, 16
temmuzda Hizbullah'ın
stratejik bir köyü ele
geçirmesi ile başlarmştı.
Polisin verdiği rakamlara
göre Şii gruplar arasındaki
güç mücadelesinde şündiye
kadar 1.232 kişi öldü, 4.203
kişi de yaralandı.
KP'nin ezici
çoğunhıgu
• ULAN BATOR
(Ajanslar) — Moğolistan'da
ikinci turu önceki gün
yapılan ilk serbest
seçimlerden sonra partilerin
yaptıklan açıklamalar, 69
yıldır iktidarda bulunan
Komünist Parti'nin 430
üyeli "Büyük UraTda
(parlamento) ezici bir
çoğunluk saglayacağını,
muhaJefetin de en az 25
üyelik kazanacağını ortaya
koydu.
Küba lideriFidel Castro, sosyalizmi sonuna kadar savunmakta kararlı:
Dünya sağa,ben solaMEXICO CITY/YENt DELHİ (AA) —
Küba lideri Castro, "Soğuk savaş bitse
dahi bolgesel çatışmalarla yoksul ve var-
lıklı uluslar arasındaki eşitsizligin yarattı-
4ı sonınlar devam edecek" dedi.
Castro, sosyalizme bağlılığından asla
vazgeçmeyeceğini belirterek, "Eger dunya
saga kayarsa ben daha çok sola gidecegim.
Sosyalizmin düşmanlan ne kadar arlarsa
ben sosyalizmi o kadar çok sevecegim.
Çünkü sosyalizme inanıyorum" dedi.
Küba'nın Restni Ajansı Prensa Latinaa'
nın habenne göre Castro, gelişmekte olan
28 ulkenin oluşturduğu bağımsız bir gru-
bun Havana'daki toplantısında yaptığı ko-
nuşmada, "Dünyada, soguk savaşın bitti-
gi ve genel olarak havsnın yumuşadıgı yo-
lundaki tartışmalan kabul etsek bile, bir
sürii çok ciddi sorun varlığını siirdiirii)or.
Bu sorunlann kaynağı, sadece bolgesel ça-
tışmalar olmakla kalmayıp bundan da
önemlisi kuzey ile guney (Yoksul ülkeler-
variıkh ülkeler) arasındaki eşitsizliknr" şek-
linde konuştu.
28 üyeli bağımsız örgüt, 4 yıl önce, ge-
lişmekte olan ülkeler arasındaki siyasi ve
ekonomik ilişkileri güçlendirmek amacıy-
la kurulmuştu.
SSCB ve Doğu A\rupa'daki rejimlerde,
son bir yıl içinde meydana gelen reformcu
değişiklikler ve demokrasiye doğru atılan
adımlara karşın, Fidel Castro, "atesli" bir
devrim ve sosyalizm savunucusu olmaya
devam ediyor.
Latin Amerika'nın en karizmatik lider-
lerinden biri olan Castro, 1959'da, sağcı
"Soğuk savaş bitse dahi
sorunlar sürecek, bolgesel
çatışmalar yoksul ve varlıklı
uluslar arasındaki eşitsizligin
yarattığı huzursuzluk devam
edecek."
"Sovyetler'in zayıflaması
bizi endişelendiriyor. İki
kutuplu bir dünya yerine
ABD'nin hegemonyasındaki
tek kutuplu bir dünya ile
karşı karşıya kalabiliriz."
"Demokrasiden
bahsedeceğimiz zaman BM
ile başlamalıyız. BM
Güvenlik Konseyi'nin daimi
üye sayısı arttırılmalıdır." CASTRO — ka>gıl
diktator Balista yönetimini, gerilla savaşı
yoluyla devirerek yönetime gelmişti.
Bağlantısızlar
Castro, Hindistan televizyonuna verdi-
ği demeçte de Sovyetler'in ekonomik ve po-
litik sorunlarının ABD'nin tüm dünyada
egemenlik sağlamasına neden olmasından
endişe duyduğunu belirtti.
Castro, demecinde şöyle dedi:
"Sovyetler'in siiper güç olarak zayıfla-
mgını göriiyorum. Bu dizi endişelendiriyor.
Sosyalist karnp zayıfladı. İki super gücün
ortak banş arayışlan hakkında endişe duv-
muyonız. Bu giizel. Biz bu iki siiper giiç-
len birinin zayıflamış oimasından endişe-
liyiz. Bu super guç (Sovyeller) çok zor so-
nınlarla ugraşıyor ve sonuçta iki kutuplu
bir dünya yerine ABD'nin hegomonyasın-
daki tek kutuplu bir dunyayla karşı karşı-
ya kaiabiliriz. Bu korkunç bir şey olur. Ro-
ma İmparatorlugu'na benzer, iistelik. eger
ABD tek başına kalırsa Üçiincıi Dunyn'ya
karşı takınacagı kustahlık karşısında Ro-
ma tmparatoriugu'nunki hiçbir şeydir."
Demecinde Sovyet liieri Mihail Gorba-
çov'u eleştırmekten kaçman Castro, "Gor-
baçov'nn dünyamn geri kalanıaa karşı
ABD ile birlik olmak istedigİBİ düşünmu-
yoruro. Gorbaçov'un şeytan oldugunu dii-
şiinmek için bir nedenim yok" dedi.
Dunya ölçeğindeki ilişkilerin değışen do-
ğası ve soğuk savaşın bitmesinin Birleşmiş
Milletler ve BağlantısızÜlkeler hareketinin
güçlendirilmesi gereğini ortaya çıkardığı-
nı kaydeden Castro, şöyle devam etti:
"Demokrasi ve demokratikleşmeden
bahsedeceğimiz zaman BM Ue başlamalı-
yız. BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üye
sayısı artnnlmaJıdır ve veto hakkı sorunu
yeniden ele alınmalıdır. Eger veto hakkını
ortadan kaldırmazsak, en azından şimdi-
ki gibi bir ulkenin diger tüm ülkelerin is-
tek ve kararlannı geçersiz kılacagı bir roe-
kanizmanın yerine veto için belirti kesa ka-
rallar getirilmelidir.
Bağlantısız ülkeler hareketini de güçlen-
dirmeliyiz. Bu harekete, ayn bloklar oldo-
gunda gerek vsrsa, bu bloklann birbirine
yaklaştığı hatta ortadan kalkügı zamanı-
mızda da gerek var. Bugün, kapitalist ül-
keler Dogu Bloku ülkelerini kendi parça-
lan olmaya ve Üçüncü Dünya'nın yağması-
na katılmaya çagırdıklan, yalnızca pazar
ekonomisinden bahsettikleri ve gelişen
Üçüncü Dünya ülkelerine yardım sözünün
hiç geçmediği bir zamanda, bir araya gel-
meye ve bizim birligimizi ve çıkarlanmızı
koruyan bir uluslararası örgüt kurmaya
yardıma olmaya daha çok ibtiyaanuz var."
Başkan Gorbaçov, cumhuriyetlerimalikonudauyardı:
SSCB'de ayn paraya izin yok
Sovyet lideri, cumhuriyetlerin kendi para
birimlerini çıkarmalan halinde bankacıhk ve
kredi sisteminde gerçekleştirilmeye çalışılan
reformların baltalanacağını söyledi.
MOSKOVA (Ajanslar) —
SSCB Devlet Başkanı Mihail Gor-
baçov, Sovyet cumhuriyetlerinden
kendi paralannı basmamalanru is-
tedi.
Gorbaçov, Sovyet cumhuriyet-
lerinin piyasaya kendi para birim-
lerini çıkarmalan halinde ülkedeki
bankacıhk ve kredi sisteminde ger-
çekleştirilmeye çalışılan reformun
baltalanacağını söyledi.
Gorbaçov, TASS ajansı tarafın-
dan yayımlanan açıklamasında
cumhuriyetlerden "ülkedeki büie-
şik parasal sistemin bozulmasının
olumsuz sosyo-ekonomik sonuç-
lanm anlamalannı" istediğıni söy-
ledi. Gorbaçov, ülkedeki mali du-
rumun düzeltilmesi için para, raa-
liye ve bütçe politikalarında koor-
dinasyonun sağlanmasının gerekli
oldugunu ifade etti.
SSCB'de Litvanya, Letonya ve
Estonya cumhuriyetleri, bir süre-
dir bağımsızhk planlan kapsamın-
da kendi para birimlerini çıkarrna
hazırlıkları yapıyorlar. Ukrayna
Cumhuriyeti de bu ay başında ba-
ğımsız bir para birimi oluşturmayı
planladığını bildirmiştı.
20 temmuzda Moskova'yı ziya-
ret eden Avrupa Topluluğu Ko-
misyon Başkanı Jacques Delors'
un da SSCB yetkilileriyle yaptığı
görüşmelerde Sovyet cumhuri>
l
etle-
rınin ayn para birimleri oluştur-
malannın, Sovyet ekonomisinin
dünya ekonomisi ile entegrasyo-
nunu olumsuz etkileyeceğini be-
lirttiği bildiriliyor.
Bu arada SSCB'nin Ermenistan
Cumhuriyeti'nde parlamento,
Başkan Gorbaçov'un Ermeni mi-
Iıtanların silahiarını bırakmalan
için geçen hafta yaptığı çağrıyı
reddetti. Gürcistan
Cumhuriyeti'nde ise yüzlerce ki-
şi, başkent Tiflis'te gösteri yapa-
rak ekim ayında düzenlenecek çok
partili seçimlere katılmak isteyen
siyasal gruplann resmi kayıtlan-
nın bir an önce yapılmasını iste-
di.
AP'nin haberine göre Ermenis-
tan Parlamentosu, önceki gece
yaptığı toplantıda Gorbaçov'un
ültimatomunun Ermenistan Cum-
huriyeti topraklannda ve Dağlık
Karabağ bölgesinde geçerli olma-
dıfeına ilişkin bir karar aldı. Gor-
İLK tŞ — Yeni Devlet Başkanı Fujimori, göreve geldigi gün ilk iş olarak orduda tasfiyelere girişti.(Fotograf: Reuter)
PeruVla orduda temîzlîk
YeniDevlet Başkanı Fujimori, hava vedeniz kuvvetleri komutanlarını görevden aldı
LİMA (AP) — Peru'da önceki gün göreve
başlayan yeni Devlet Başkanı Alberto Fuji-
mori, başkanlıgının ilk gününde, hava ve de-
niz kuvvetleri koraulanlarını görevden aldı.
ki komutanın görevden alınmalannda, özel-
likle Deniz Kuvvetleri'nin bir darbe planla-
makta oldugu endişesinin rol oynadıgı bildi-
riliyor. Devlet Başkanı Fujimori, ekonoraiyi
dıizeltmek için uygulamaya konacak olan ön-
lern pakeb'nin perşembe veya cuma günü açık-
lanacağını söyledi. Peru Devlet Başkanı Al-
berto Fujimori, göreve geldikten sonra düzen-
ledigi ilk basın toplantısında, hava ve deniz
kuvvetleri komutanlarını görevden aldığını
açıkladı. Fujimori, silahlı kuvvetlerde huzur-
suzluk oldugu yolundaki iddiaları yalanlar-
ken, görevden aJmalann nedeniyle ilgili açık-
lama yapmayı reddetti. Devlet Başkanı Fuji-
mori'nin yalanlamasına karşın, gözlemciler,
Fujimori'nin iki komutanı görevden alması-
nın, bir askeri darbe endişesinden kay naklan-
dığını bildirhortar. Peru'da baziran ayında
yapılan seçimlerde, Alberto Fujimori, ünlü
romancı Mario Vargas Llosa'yı açık farkla
geride bırakarak, solcu lider AJan Garcia'nın
yerine devlet başkanlığını kazandı. Fujimo-
ri'nin seçim başarısından sonra, eski Devlet
Başkanı Alan Garcia'nın hükümetinde yer
alan bazı üst düzeyJi yöneticiler, deniz kuv-
vetlerinin yeni yönetime karşı bir darbe ha-
zırlıgında oldugunu açıklamışlardı. Fujimo-
ri tarafından gorevden alınan Hava Kuvvet-
leri Komutanı General German Vucetich'in
ise hakkındaki yoğun yolsuzluk soylentileri
nedeniyle görevden uzaklaştınldıgı sanılıyor.
baçov geçen hafta yapuğı açıkla-
mada cumhuriyetlerdeki silahlı
gruplann silahiarını İS gtin için-
de resmi makamlara teslim etme-
lerini istemiş, aksi takdirde bu si-
lahların zorla alınacağını söyle-
mişti.
Gürcistan'da seçimlere katıla-
cak siyasal grupların kayıtlannın
derhal yapılması için düzenlenen
gösterinin cumhuriyette gerginli-
ği arttırdığı bildiriliyor. AP'nin
haberine göre Gürcistan Komünist
Partisi lideri, göstericilerin bu ey-
lemlerinin devam etmesinin gü-
venlik güçlerinin müdahalesini da-
vet edeceğini söyledi.
Moskova-Tiran
Amavutluk
SSCB ile
banştı
MOSKOVA (Ajanslar) — Sov-
yetler Birliği ile Amavutluk ara-
sında 29 yıl aradan sonra yeniden
diplomatik ilişki kurulduğu bildi-
rildi. SSCB resmi haber ajansı
TASS, iki ülke başkentlerinde kar-
şılıkh olarak büyükelçilikler açıl-
ması konusunda anlaşamaya va-
rıldığını dtryurdu.
AP'nin Moskova kaynaklı ha-
berine göre, TASS, SSCB ve Ar-
navutluk arasında haziranda Bul-
garistan'da ve dün de Tiran'da ya-
pılan görüşmeler sonucunda ya-
yınlanan bildiriye dayanarak, iki
ulkenin, ilişkilerin geliştirilmesi
yolunda anlaştıklanm kaydetti.
TASS aynca, diplomatik ilişkile-
rin yanı sıra SSCB ve Arnavut-
luk'un politik, ekonomik ve tek-
nik alanlarda işbiru'ği yapacakla-
rını da bildirdi.
Sovyetler Birügi Dışişleri Ba-
kanlığı sözcüsü Gennadi Gerasi-
mov, geçen hafta içinde yapüğı bir
açıklamada Arnavutluk ile kısa
sürede ilişkileri geliştirmek iste-
diklerini söylemiş ve diplomatik
ilişkinin yeniden kurulması ama-
cıyla bir SSCB heyetinin Tiran'a
gideceğini belirtmişti. SSCB Dışiş-
leri Bakanı Yardımcısı Yuli Kvit-
siosky başkanlığmda bir heyet de
önceki gün Tiran'a giderek, görüş-
melere başlamışlardı.
SSCB ile Arnavutluk arasında-
ki ilişkiler, 1961 yüında ideolojik
ayanlıklar dolayısıyla Enver Ho-
ca tarafından kesilmişti. SSCB'nin
o yıllarda Çin karşıtı politikası,
ilişkilerin kesilmesinde etken ol-
muştu. Arnavutluk daha sonra,
Çekoslovakya'ya karşı SSCB'nin
1968 müdahalesini eleştirerek,
Varşova Paktı'ndan da ayrümıştı.
IRA karşıtı milletvekili Ian Gow öldürüldü
Ingilterede terörLONDRA (Ajanslar) — tngil-
tere Avam Kamarası Kuzey Irlan-
da Komisyonu Başkam Muhafa-
zakâr Milletvekili Ian Gow, dün
bombalı bir saldırı sonucu öldü-
ruldü. Saldınnın Irlanda Kurtuluş
Ordusu (IRA) tarafından gerçek-
leştirildiği sanılıyor.
Reuter'in haberine göre Gow,
dün sabah Londra'run güneyinde-
ki Mantham bölgesindeki evinden
çıktığında park edilmiş bir araba-
da büyük bir pallama oldu. Pat-
lama sonucu Gow ölurken, çevre-
de bulunan birkaç kişi de yaralan-
dı. East Sussex polisi, patlama so-
nucu kimliği belirlenemeyen bir
cesedin de araba içinde bulundu-
ğunu bildirdi.
IRA tarafından üstlenilmeme-
sine karşın suikasUn örgüt tarafın-
dan düzenlendiği polis ve Muha-
fazakâr Parti yetkilileri tarafından
öne sürüldü. Muhafazakâr Parti
Eastboume MUletvekili olan Gow,
Kuzey Irlanda'mn Ingiliz yöneti-
minden kurtarılmasını amaçlayan
ve tngıliz askeri ve siyasi hedefle-
rine karşı silahlı saldınlar düzen-
leyen IRA'ya karşı sert önlemler
aunmasını isteyenlerin başında ge-
liyordu.
Gow, geçen hafta salı günü bir
polis memurunun ölümü ile so-
nuçlanan IRA saldınsından son-
ra yaptığı açıklamada "Bu iğrenç
cinayetler hiçbir işe
yaramayacaknr" demişti. 53 ya-
şındaki Govv, tngiliz hükUmeti ile
Irlanda Cumhuriyeti arasında Ku-
zey trlanda konusunda bir anlaş-
ma imzalanmasını protesto ama-
cıyla 1985 yılında Hazine Bakan
Yardımcılığı görevinden istifa et-
mişti.
Ingiltere Başbakam Margaret
Ttaatcher Gow'un ölümü üzerine
yaptığı açıklamada "Gow'un ölü-
mü kişisel olarak benim için ve
parlamento için büyük kayıptır"
dedi.
Muhalefetteki Işçi Partisi lide-
ri Neil Kinnock da "Gow'un tek
yaptığı se> düşüncelerini açıkça
söylemekti" diye konuştu.
Ian Gow'un ölumüyle sonuçla-
nan, birkaç kişinin de yaralanma-
sına yol açan bombalı saldından
bir hafta önce de Londra Menkul
Kı>Tnetler Borsası, IRA tarafın-
dan bombalanmıştı.
Son aylarda eylemlerini Kuzey
İrlanda'dan Britanya'ya kaydıran
IRA'mn, askeri hedeflerden sivil
hedeflere yönelmesi de dikkat çe-
kiyor. IAN GOVV — IRA kurbanı
Liberya
Monrovia'da
katljam: 600 ölü
MONROVIA (Ajanslar) — Li-
berya'da Devlet Başkam SamaeJ
Doe'ya bağlı askerler, dün sabah
başkent Monrovia'da bir kiliseye
düzenledikleri baskında, çoğunlu-
ğunu kadınlarla çocuklann oluş-
turduğu 600 kadar kişiyi katletti-
ler. ABD, katliamı lanetleyerek
taraflan masum insanlara karşı
şiddet uygulamamaya çağırdı.
Başkentte dün sabaha karşı ger-
çekleştirilen katliamda ölenlerin
Başkan Doe'ya karşı savaşan gtiç-
lerin belkemiğini oluşturan Gio ve
Mano kabilelerinden oldukları
bildirildi. Görgü tanıkları, bas-
kından sonra kilisenin kadın ve
çocuk cesetleriyle dolu oldugunu,
bazı cesetlerin başlannın ise ya
ezümiş ya da mermilerle parçalan-
mış oldugunu belirtti ler.
Doe'nun bir sözcüsü, katlıamın
kendi birlikleri tarafından değil,
halkı yanıltmak amacıyla askeri
üniforma giyen isyancılarca ger-
çekleştirdiğini önü sürdü.
DUN1ADA BUGUN
ALİSİRMEN
Popülizmin Batağı
Bir sorunu çözmenın ilk adımı, ona doğru tanı koymak, konu-
ya doğru yaklaşmaktır Ülkemizde sosyal ve kültürel sorunların
sürekli olarak boylesine birikip büyümesi biraz önce sozünü et-
tiğim şu yalın gerçeğin bir türlü anlaşılamamış olmasından.
Bir haftayı aşkın süredir ulkenin nüfusu 9-10 milyona ulaşmış
olan en büyük kentinde. onun da boyutlarını aşıp tüm rejimi, tüm
ülkeyi ilgilendiren ve sorgulayan bir kaynama başgösterdi. Kü-
çükarmutlu'da iç savaşı andıran polis-halk çatışması, İstanbul'u
Avrupa'ya bağlayan karayolu üzerinde, ölümlere yol açmamış ol-
masını yetkılilerin becerikliliklerinden çok rastlantıya borçlu ol-
duğumuz şiddet olaylarına dönüşen gösteriler, kentin orasında
burasında bırden patlak verip sönen olaylar; hep sosyal yapının
çatırdadığını, rejimin ve ulkenin geleceğinin çiddi biçimde tehli-
kede oldugunu gösterir belirtiler
Belirtilerın boylesine açık seçik ortaya çıkmasının nedeni ise
sosyal ve ekonomik yapının ürünü olan çarpık kentleşme.
Bugün çarpık kentleşmenin tek değılse de en önemli ve çar-
pıcı göstergesi ise "gecekondu". Gecekondu olgusu bugünkü
biçimiyie sürdükçe ne demokrasi sorunumuzu ne kentleşmemizi
ne kültürel yozluğumuzu çözebtlir ne de büyük kentlerde suyu
akıtıp hızmeti götürebilıriz.
Gecekondunun yarattığı alt kültür ise kent, hatta kırsal kesim
kültürünün de, kentleşmenin de, güvenliğin de, demokrasinin
de karşısında bir tehlike olarak duruyor.
Ama Türkiye yıllar yılı gecekondu olgusunun üzerine açıkyü-
reklilikle, sağlıklı bir düşünceyle, üretken bir kafayla gidememek-
te, konu sürekli olarak popülizmin vıcık batağına sokularak iç
bayıltıcı bir duygusallık çamuruna bulanrnaktadır. Başbakan ol-
dugu sıralarda Istanbul'daki bir gezisinde "Şimdi planlarınızı
(imar iskân planlan) yapıyoruz, sonra da size dörder kat
vereceğiz" diyen TÖ'nün davranışı popülizmden kaynaklanmh
yor. O ne olursa oisun, oy alma peşinde koşan politikacının bir
örneği. istanbul'a gelene veremeyeceğı hizmetleri vaat eden ve
"Aş ile iş için gelene hizmet görevimdir" diyen, ama ne var ki
yeni gelene de, eskiden burada olana da hizmet götüremeyen,
götürebilmesine de oJanak bulunmayan sosyal demokrat Nurettin
Sözen'in sözlerinde ise kendi gençlik anılan, popülizm ve du-
yarlılık ile birlikte oy tabanı arama kaygısının iç içe girdiği soyle-
nebilir.
işin kötüsü politikacının oportünist nedenlerle popülizmi ok-
şayarak yaklaşmayı yeğ tuttuğu gecekondu sorununu, basın da
aynı popülizmin batağına bulaştırıyor ve doğallıkla büyük yanlı-
şa. küçümsenmeyecek katkıda bulunuyor.
Küçükarmutlu'daki olaylar görulmeye gıdildiğinde, salt ne ka-
pıların kapı, ne pencerelerin pencere oldugu şimdilik birer nay-
lonla kapatılrnış pencereleri, briket taşları, tavanı derme çatma
bir şeylerle kapalı çatılar görülmüşse hiçbir şey görülmemiş di-
yemeyeceğım. ama yıllardır yazılan ve çizılenin, artık biraz da
arabesk ve Latinbesk edebiyatın sakızı olmuş olan oğelerin öte-
sinde konunun özüne inmeye yarayacak yeni bir şeyler görül-
memiş demektir
Eğer durumunu savunan kişinin Levent'teki evlerin bahçeleri
içindeki köpek kulübeleriyle kendi evlerini kıyaslayan sözlerini
dınlerken, akla gecekondu sorunuyla ilgili başka soru işaretleri
çengellenmediyse, çaresizlık, umarsızlık, başını sokacak ku-
iübe kondurmak çabasının sonunda başlara yıkılan yuvalar ede-
biyatı dinlenip okura yansıtılırken ya da oğlunun gırtlağına btça-
ğını dayamış talihsiz babanm fotografları yayımlamp duygu sö-
mürüsü yapıhrken, hem popülizmin batağına saplanıl-
mış hem de oportünist politikacı ile acımasızlıkta kimseden aşağı
kalmayan lüpçü mafyanın oyununa alet olunmuş demektir.
Oysa popülizm ve duygusallıktan uzak durulursa Boğaziçi-
nin öteki yüzü, içinde bulunduğumuz hastalığın birçok belirtisi-
ni gözler önüne serecektir.
Çarpık kentleşmenin 40 yıldır sürdürdüğü geçersiz yontemin
özüne inmeden önce çok kısa bir süre içinde iki kez yıkım gö-
ren (Yalnız geçen yıl 1182 gecekondu yıkıldı. Ama tabii hemen
sonra bunlar yeniden yapıldı) bu yöreyi bırakıp daha az dikkati
çeken, yıkıma karşı daha guvenlı bölgeye gıtmemekte direnen
ve Bogaz'a tepeden bakan toprakları bırakmamak için savaş ve-
ren küçük insanın yoksulluğu içinde ilerde buraya dört kat imar
müsaadesinı de tapusuyla birlikte alma düşündeki hesabı göz-
ardı etmemek gerekir.
Bu gözlemden hemen sonra Teknik Üniversite'ye ait olan bu
arazinin resmen gaspedilmesinı "yaşam savaşı" gerekçesinin
haklı kılıp kılmadığını düşünebilirsiniz. Nedense ülkemizde "ya-
şam savaşı", "ekmek parası" kavramları, hemen bütün akan su-
ları durdurur. Sanki başka ülkelerde de insanlar ekmek ya da
kimilerinde biftek parası için didinip yaşam savaşı vermiyoriar-
mış gibi. O ülkelerin yaşam savaşı veren insanlarıyla bizim ül-
kemizin yaşam savaşı veren insanlarının oluşturdukları düzen-
lerin ayrılıkları; birincilerde bıreylerin yaşam savaslarının öbür-
lerinin alanlarını işgal etmelerine, yasaları çiğnemelerine göz
yummamasına karşılık, bızım düzenimizin neredeyse yaşam sa-
vaşı bahanesıyle ınsanlann insanların canlanna kastetmelerini
bile hoşgörüyle karşılamasıdır.
Nitekim gecekondu olgusunda Hazine'nin ya da kurumlann
veya bıreylerin arazisinı gasp ile başlayan, yaşam savaşı defisi
artık gecekondu mafyasının cana kıymasına kadar gelıp dayan-
mıştır. Hiç kuşkunuz olmasın ki gecekondu olgusunun içinde çok
önemli bir yeri olan ve gecekondu ofgusunu kimilerinin popü-
lizmin sisleri ardında gördüğü gibi değil, düpedüz yeni bir so-
mürû biçimine, yeni bir pazara dönüştüren (bir gecekonduluk
arsa 8-10 milyona satılıyor) gecekondu mafyası; bir yandan ge-
cekondulaşma olgusunun köşe dönücü düzenle eviiliğinin so-
nucudur, ama bir yandan da o mafyanın kalfaları ve neferleri de
bir başka yaşam savaşının bireyleridirler. Artık gecekondu ola-
yı, kişilerin başlarını sokacak bir dam yapmaları olmaktan çık-
mış, köşe dönücü düzenin milletvekili, bakan ya da belediye baş-
kanı düzeyindeki politikacılarının kışkırttığı, yine bunlarla iç içe
olan, ama bir yandan da sahte ağlayıcılar, göstericiler tutacak
(kimi fotoğrafçı arkadaşlar da o görüntüleri çekiyoıiar ve ertesi
günü gazetelerin birina sayfalarında onları görüyoruz) kadar pro-
fesyonelleşen gecekondu mafyasının başrolü oynadıgı bir lüm-
pen düzen olgusuna dönûşrrtüş bulunmaktadır.
Bu dönû'şümdür ki 1985'te 5 milyon nüfuslu 350 bin gecekon-
dulu İstanbul'u beş yıl içinde nüfusunun üçte ikisi gecekondu-
da yaşayan &-9.5 milyon nüfuslu 700 bin gecekondulu bir kente
dönüştürmüş bulunmaktadır
Bu çarpık kentleşme içinde gecekondu tapusu vaat eden po-
litikacı, kimın malını kime vermektedir?
Üzerine gecekondu yapılan arazi, ya Hazine'nin ya Küçükar-
mutlu örneğinde görüldüğü gibi İTÜ veya benzeri kurumlann ya
da özel kışinindir. Politikacı, isterse başbakan olsun, kimin ma-
lını kıme vermektedir? Başbakan olmak acaba Hazine arazisini
dilediğı gibi tasarruf etme yetkisini kazandırıyor mu?
işin bir başka yönü, kentlerdeki bu yapılaşmadan sağlanan
ranttır. Bu rant birilerinin cebinden çıkıp birilerinin cebine gir-
mektedir. Büyük kentlerdeki rantın enrlasyonu da korüktedtği dü-
şünülürse bu rantın bir bölümü hepimizin cebinden çıkıyor, kent-
lerle ilgili kalan bölümü ise o kentin vergisini veren, emlak ver-
gisini ödeyen veya kira ödeyen hemşerisinın cebinden çıkryor
ve acaba kinılerin cebine giriyor?
Artık gecekondulaşma veya çarpık kentleşme olgusu ile tari-
katçılığın da iç içe oldugu düşünülürse bu olayların bir yandan
terörün, bir yandan mafyanın, bir yandan tarikatçıların nasıl ya-
rarına çalıştığını düşünebiliyor musunuz?
Üstelik bütün bu olanlardan sonra bir zamanlar gecekondu-
sunu kurup yerleşmiş olana hizmet götürülmüş olmasının, bir
yandan o insanlara hizmet sağlarken, bir yandan da asla hiz-
met sağlanamayacak boyutta bir göçü, umarsız umutları buda-
laca ya da alçakça körüklediğini görmemek olası mı?
Çok uzağa gitmeyinız; Küçükarmutlu'da bile görebilirsiniz bü-
tün bunları.
Gecekondu olgusu, artık sorunları daha da çözümsüz kılar-
ken kentleşmenin, kültürün ve demokrasinin en önemli düşman-
lanndan bin halıne geliyor.
Modası geçmiş, yapışkan bir edebiyat ve popülizmin batağı-
na saplanmak yanlışını bir yana bırakıp her şeyden önce olaya
doğru tanı koymalıyız. Çözümün ilk zorunlu adımı budur.
Solculuk ve halktan yana olmak, halk ile ağlamak veya ağlar
görünmek arabesk yazgı ya da yoksulluk edebiyatı yapmak de-
ğil. geniş toplulukların, halkın yaranna çözûmleri üretebilmek
veya ona katkıda bulunabilmektir.
KALBİNİZİ
KORUYUNUZ
Türk Kalp Vakfı
Muayene.Teşhis.Tedavi,
Laboratuvar.Röntgen
175 12 44/45 -148 58 66