22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 DIŞ HABERLER 18 TEMMUZ 1990 BİRLEŞİK ALMANYA 'Almanya yeniden doğuyor'Federal Alman basını, Mihail Gorbaçov'la sağlanan anlaşmaya övgü yağdırıyor. 'Almanya'nın önünde yepyeni bir gelecek belirdiğini' yazan gazeteler, '79 milyon Alman yeniden doğuyor' dedi. DİLEK ZAPTÇIOĞLU BERLİN — "Biıtün Almanlara yepyeni bir yaşama duygusu". Berlin'in en yüksek tirajlı günluk gazetesi "BZ", Başbakan Hel- mul Kohl ve Sovyet lideri Mihail Gorbaçov tarafından alınan kararlan bu manşetle ver- di. Almanya basını, birleşmenin önünde açı- lan yeni perspektifi en hafîf bir deyişle "olumlu" değerlendiriyor. Almanya'nın bir- leştiği anda kayıtsız şartsız egemenliğine ka- vuşması, toplam 79 milyon Alman açısm- dan bir tilr "yeniden doguş" kabul ediliyor. Muhafazakâr "Frankfurıer Allgemeine Zeilung" manşetinde "Almanya ve Sovyet- kr Birligi için yeni bir baslangıç" diyor ve Gorbaçov'la Kohl'ün açıkladıklan kararları şöyle yorumluyor: "Gorbaçov'un rota degişikliğinin ardın- da yatan bazı nedenler bellidir: Almanya 1 DIn NATO üyeligi, butıin Avrupa'nın ve Sovyetler Biriiği'nin de çıkannadır. Mosko- va başka bir çözümü, bir üciincü yolu ka- bul etrjremeyeceğini artık anlamısür. Bu ba- şannın kazanılmasında son aylarda Batılı diplomatiann gösterdiği birlik ve beraber- lik tavn, SSCB'nin Dogu Avrupa irapara- torluğunun yıkılışı ve kendi içindeki baskı- lar rol oynamıştır. 16 NATO üyesinin Lond- ra zirvesinde Sovyetler'e getirdigi oneriler ve Honston'da açık bırakılan yardım kapı- lan Gorbaçov'un karannı etkiledi. Gorba- çov parti kongresiode kazandığı yeni başa- nyla Alman Başbakanı'na karşı taviz vere- bUecek duruma geldi." Gazete daha sonra "Gorbaçov'un bu i$- ten kazancı nedir" diye soruyor ve bunu şöyle yanıtlıyor: "Gorbaçov, Orta ve Dogn Avrupa'da önder devlel rolü oynama küi- fetinden kurtulmuşlur. Batı, Sovyetler Bir- liği'nin içinde bulunduğu zor durumu ken- di lebine kulianmayacağına söz venniştir ve sozünii tutacakor. Alman başansının ka- zamlmasında ekonomik kredilerin büyiık rol oynadıgı inkâr edilenıez. Ekonomik sağ- duvu, sınırlan aşmışnr." Münih'te yayımJanan sosyaldemokrat eğilimli "Siiddeutscbe Zeitung" ise "Önü- muzde daha epey riskli bir yol var" diyor ve yeni durumu şöyle yorumluyor: "Şimdi artık sorumluluk Bonn ve Mos- kova yönetimlerindedir. Çünkii Bonn siya- si açıdan en büyu kazana saglarken Mos- kova askeri ve stralejik açıdan en bıiyök te- vizleri vermek zonında kaldı. Gorbaçov, Sovyet birliklerinln Dogu Almanya'dan adım adım çekilraesinden ve AJmanlann egemenliğine kavuşmasından söz ederken geçiş dönemi deyisini kuUanmışOr. Baskan, Almanlara siyasal kredi verirken onlardan nakit kredi beklemektedir." Başbakan Helmut Kohi'ün Moskova zi- yaretinde elde ettiği başan, Bonn'da genel olarak olumlu değerlendirildi. Sosyal De- mokrat Parti SPD'nin başbakan adayı Os- kar Lafontaine, "Almanya'nın askeri güciı- nun azaltılması olumludur" derken diğer SPD rnilletvekiUeri de "önemii adımlar aüldığını" teslim ettiler. Başbakan Kohl- un partisi Hıristiyan Demokratlar ise "Al- manya açısından tarihi bir karar"dan söz edip "birleşmenin öniindeki son engelin de kalktıgım" belirttiJer. Doğu Berlin de Mos- kova'nın tutumunu olumlu karşıladı. De- mokratik Almanya Başbakanı Lothar de Maiziere, kendilerinin de bir parçası olacak- lan birleşik devletin egemenliğinin şimdi ga- ranti altına alındığını belirterek anlaşmadan memnun olduğunu söyledi. Maiziere, önceki gece F. Almanya Tele- vizyonu'na verdiği demeçte, "Benim için önemii olan sonınun halledilmiş olmasıdır, birleşik Almanya'nın (am egemenligi, van- lan anlaşmayla garanti edildi" dedi. Maiziere, Gorbaçov ve Kohl arasında va- rılan anlaşmanın, 2 artı 4 görüşmelerinde de onaylanması gerektiğini söyledi. öte yandan Başbakan Kohl, dün da basına bir demeç verdi ve "biiynk memnuniyetini" dile getirdi. "Almanya'nın devlet olarak daha bu yıl içinde birieşece- ginden emin olduğunu" soyleyen Kohl, or- tak genel seçimierin 2 aralık tarihinde ya- pılacağjnı resmen doğruladı. Kohl, Batık ülkelerin ve Dogu Alman hü- kümetınin Moskova'da alınan kararlara ka- tılacağından emin olduğunu söyledi. "Bir- leşik Almanya'nın NATO iiyeliği Avrupa- da istikrara yarayacaktır" diyen Kohl, AJ- manya'nın Polonya'yla ilişkilerini düzenle- yen bir anlaşma hazırlanacağım bildirdi. Kohl, Moskova'dan döndükten sonra düzenlediği basın toplantısında, "Avrupa ve Almanya tarihinde, yıl soouna kadar ye- ni bir sayîfa açılacak" dedi. Kohl, iki .Almanya'nın birleşmesi konu- sundaki ilerlemelerin, Doğu ile Batı arasın- da her düzeyde sürdurülen yoğun çabalar- la sağlandığmı kaydetti. Batı dünyasına ve AT'ye bağlılığıru bir kez daha vurgulayan Kohl, "Almanya'nın ve Avrnpa'nın birii- ği çözülmez baglarla bağtadır" diye konuş- tu. Basın toplantısında,SSCB'deki ekono- mik reformlaı konusuna da değinen Baş- bakan Kohl, Federal Almanya'nın Sovyet ekonomik reformlannı desteklemeye hazır olduğunu belirtti. "SSCB bizden yardım isledigi takdirde, bu yardımı yapmaya haanz" diyen Kohl, Federal Almanya'nın SSCB'ye tam destek verdiğini kaydetti. Polonya sınırı Bu arada F. Almanya ve Demokratik Al- manya dışişleri bakanlan, birleşik Alman- ya'da, Polonya ile Oder-Neisse sınınnı tartışma konusu yapabilecek maddelerin anayasadan çıkarılacağını söylediler. F.Almanya Dışişleri Bakanı Hans Dietrich-Genscher, Demokratik Almanya'- nın Alman federasyonuna katılması için ya- rarlanılan maddelerin kaldınlabileceğini belirterek "Birieşme gerçekleşecek ve böy- lece anayasamn amacına ulaşilacak" dedi. TEPKİLER Anlaşma Batı'da olumlu karşılandı Başkan Bush ve NATO Gorbaçov-Kohl anlaşmasmdan duyduğu memnunluğu belirttiler. Ingiltere'de ise anlaşma fazla heyecan yaratmadı. Dif Haberler Serrisi — SSCB Başkauı MikaB Gortaçov ile Federal Almanya Baş- bakanı Hefanat Kohl arasında Birleşik Al- manya'nın NATO üyelıği konusunda önce- ki gün Moskova'da vanlan anlaşma Batılı ülkelerde olumlu karşılandı. • NATO, Başkan Gorbaçov'un Birleşik Almanya'nın NATO üyeliğini kabul ettik- leri yolundaki açıkiamalannı memnuniyetle karşıladı. NATO Sözcüsü Brüksel'de yapüğı açık- lamada, ittifakm Birleşik Almanya'nın NA- TO'ya üyeliğinin "kcrfces için dengeyi knrvetleDdirccetiııe" inandığuu belirtti. Sözcü, "Bu ttydik Alman nlasonun ÇH kartanna oklata kadar bafta SSCB olnak izere dofa re bma biitun komfnlariBM çı- karianna nygandDr. NATO her zanuuı Al- maa •İKnanıı birle$me bteklerini destek- lemiş ve ba birieşmenifi Avmpa'nın bolün- MöşMgiUMsooaenDesianlanuıımgeldigiııi beürbâifdr" dedi. • New York muhabirimiz Şebaem Ati- yms'ın bildirdigine göre Başkan Bush, ön- ceki gece yazılı olarak yaptığı açıklamada "Başkan Gortaçov'u Birkşik Atauny^ OM eteneallk iuumıua stjp gtatencctiai fiklamaıı, iUtto bir devtet X ! M M M yanı- jır davfuıytır. Börkce tşbiriffi k ı n u yo- I«a4a yapıian çabalar ycâi bir h n c kszao- dı.BizegorebaçöznmAvnıp«> daldtiimiil- kderin çıkaıiaıına aygandor" dedi. • Londra muhabırimız Edip Emil Öymen'- in bildirdigine göre, Birleşik Almanya'nın NATO'da kalabileceğine ilişkin anlaşma, tngiltere'de fazla heyecan yaratmadı. Ha- ber, pazanesi gecesi televizyonun güncel olaylar programında etraflıca işlendîğin- den, gazeteler de yorum yapmadan aktar- dılar. Başbakan Margaret Thatcher, sonuç- tan "fevkalade memnun olduğunu" söy- ledi. Dışişleri Bakanı Dougias Hurd de dün Paris'te Almanyalann birleşmesi konusun- da başlayan 2 + 4 toplantısına katılmadan önce verdiği demeçte, "Sovyetler Birligi, NATO'nun değişmekte oldnganu ve ken- disine dostluk e(i uzattıgını göriiyor. Gor- baçov, halkına, Sovyetler Biriiği'nin bu fır- salı degerlendirmesi gerektiğini söylemelidir" şeklinde konuştu. Ana rnu- halefet tşçi Partisi sözcüsü de "Bu sorun, Avrupa'da kalıcı bir istikrann sağlanma- sının öniindeki son engeldi" dedi. Ingiltere'de Almanya ve Almankr konu- su günlerdir gündemdeydi. Bu nedenle, Kohl-Gorbaçov arasında vanlan karar, In- giiiz kamuoyunda heyecan yaratmadı, ola- ğan karşılandı. Basmda ve televizyonda görüş belirten uzmanlann üzerinde durduklan soru şu ol- du: Şimdi 2 + 4 görüşmelerinin artık ne an- lamı kaldı? Kohl ve Gorbaçov kendi ara- larında sorunu çözdüklerine göre, "Dört- ler"in sorumlulugu, artık bunu onaylamak değil mi? • AA'nın haberine göre ttalya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Gorbaçov'un bu konu- daki tutumunu överken Portekiz Savunma Balcanı Fernando Nogueira, NATO'nun bir kunıcusu olarak anlaşmayla ilgüi açıklama- dan çok memnun olduklannı belirtti LİOERLERİN PAZARLIGI — Sovyel Başkaıu Mihail Gorbaçov'la F. Almanya Başbakanı Helmut Kohi'un, Kafkasya'nın Stavro- pol kenti yakınlannda yapüklan larihi görüsmeler, çetin pazariıklaria gecti. (Reuter) PARIS ' toplantısının 3. raunduFederal Almanya Dışişleri Bakanı Hans Dietrîch Genscher, Birleşik Almanya'nın NATO üyesi olması için SSCB'ye özel bir yardım önermediklerini söyledi. Dış Haberier Servisi — 2 + 4 toplantı- lannın üçüncüsüne katılmak Uzere Paris'e gelen Federal Almanya Dışişleri Bakanı Hans-Dietrich Genscher, birleşik Almanya^ nın NATO içerisinde kalabilmesi için Sov- yetler Birliği'ne özel bir yardım önerisinde bulunmadıklannı açıkladı. Genscher, "Sov- yetler Birligi ile uznn vadeli i$birligi teme- Hnde bir anlaşma smgladık. Herhangi bir ra- kam gönişmedllc" şeklinde konuştu. F. Al- man Dışişleri Bakanı, ABD Dışişleri Bakanı James Baker ile göriiştükten sonra yaptığı açıklamada "Ortada Urtışılacak bir konn olmadıgı" görflşünü savundu. Sovyetier Bîriigj Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov'un Birleşik Almanya'nın NATO üyeliği konusunda olumlu tutum alması so- nucu dün başlayan 2+4 toplantısının gün- deminde rabatlama olduğu belirtildi. Bir- leşik Almanya'nın sınırlarının saptanması amacı ile gerçekleştirilen 2+4 toplantılan- nın dün yapıian üçüncüsüne Polonya da ka- tıldı. Toplantı gündeminin ana konusunu Polonya-Almanya sımnnın ohışturduğu bil- dirildi. ABD, SSCB, tngütere, Fransa, F. Al- manya ve D. Almanya dışişleri bakanlan- nın yer aldığı görüşmelerde Polonya Dışiş- leri Bakanı Krystof Skubiszewski gözlemci olarak bulunuyor. Skubiszewski, iki Almanya'yı birleştiren an- laşmanın imzalamnasından önce Polonya -Almanya sınırırun garanti altına alınması- nı istiyor. Polonya Dışişleri Bakaru, bu an- laşmanın, tkinci Dünya Savaşı galiplerinin Almanya üzerindeki kontrollerini devretme- Ierinden önce gerçekleşmesı için ısrarlı ol- madıklannı dile getirdi. Polonya daha ön- ce Almanya sının garanti altına alınmadan müttefık güçlerin Almanya'dan çekilmeine karşı cıkıyordu. Federal ve Demokratik Al- manya liderleri birleşme anlaşmasmdan sonra Polonya sınınnı garanti altına alan anlaşmanın imzalanacağım açıklamışlardı. ABD Dışişleri Bakanı Baker ise Paris'teki görüşmelere katılmak üzere yoldayken uçakta yaptığı açıklamada, Almanya ile Po- lonya arasında bir anlaşma sağlanıncaya ka- dar ABD, Ingütere, Fransa ve SSCB'nin Al- man sınırlan üzerindeki haklannı gecici ola- rak konımaiannı önerdi. Baker, Polonya- lılann sınır anlaşması ile Almanya'nın bir- leşmesi arasında bir "iliski" kurmak istc- diklerini belirtti. ABD Dışişleri Bakanı "Av- rnpa tarihinde yaşanan olaylardan dolayı, dikkatierin ba konu ttzerinde yoj»«lastml- mış olmasının anlayışla karşılanması gereldr" şeklinde konuştu. Anlaşma maddeleri 8 konuda uyuşma. sağlandı İki liderin anlaştığı konular içinde en önemlisi, Birleşik Almanya'nın hangi ittifaka üye olacağına özgürce karar verebilmesi. Federal Almanya Başbakanı Helmut Kohl ile SSCB Başkanı Mihail Gorbaçov Birleşik Almanya'nın NATO üyeliği konu- sunda 8 temel noktada anlaşmaya vardılar. tki lider arasında vanlan anlaşmada 8 te- mel nokta şöyle: 1. tki Almanya'nın birleşmesi, Demok- ratik ve Federal Almanya Ue Berlin'i ilgi- lendirir. 2. Eğer iki Almanya'nın birleşmesi ger- çekleşirse tkinci Dünya Savaşı'nın dört ga- lip ülkesinin iktidan ve sorumluiuğu tama- men yürürlükten kalkmış olacaktır. 3. Egemen bir devlet olacak Birleşik Al- manya, özgürce ve bağımsız bir şekilde han- gi ittifaka üye olacağına karar verecektir. 4. Büieşik Almanya, SSCB ile Sovyet as- kerlerinin Demokratik Almanya'dan çekil- mesi yolunda bir anlaşma imzalayacaktır. Sovyet askerlerinin çekilmesi bu anlaşma- dan sonra 3-4 yılda tamamlanacaktır. 5- NATO'nun yapısı, Sovyet askerleri bulunduğu süre içerisinde Demokratik Al- manya'da uygulanacaktır. 6- Ikinci Dünya Savaşı'nın Batılı üç ga- lip ülkesi, ABD, Ingiltere ve Fransa'nın as- kerleri, Sovyet askerleri Demokratik Al- manya'da bulunduğu süre içerisinde Ber- lin'de kalabileceklerdir. Ancak bu konu Berlin yetkilileri ile özel bir anlaşma ile çö- zümlenecektir. 7- Federal Almanya hükümeti, Avrupa'- da konvansiyonel silahsızlanma görüşme- leri çerçevesinde Birleşik Almanya'nın as- ker sajasuıı indirmeyi önermiştir. Bu indi- rim, Viyana'da yürütülen göruşmelerde bir anlaşraaya vanlmasından sonra başlaya- caktır. 8- Birleşik Almanya kimyasal silahlariD üretimini ve yayümasmı kmayacak ve nük-" leer saldırmazlık anlaşmasına imza koya- caktır. Türkiye'de terör olayı ve gerisiTürkiye'nineski IVashington Büyükelçisi Şükrii Elekdağ'ın "Türk-Henkel" dergisine Türkiye'de terör konusunda yazdığı yazıyı okurlarımıza sunuyoruz. ŞÜKRÜ ELEKDAĞ Emekli Buyûkelçi Türkiye'de muhakkak ki bir Kürt hare- keti ve aktif olan Kürt gruplan var. Fakat bunlann içinde başı çeken grup PKK'dır. PKK'ya bakıldığında stratejisi olan, güzel bir ideolojiye sahip, stratejisinin bütün amaçlarmı teker teker hesaplamış, yurtiçin- de ve yurtdışında büyük bir teşkilatı olan ve aynı zamanda birtakım devletlerden de yardım alan bir teşkilat durumunda. Ha- reketini de her zaman yürüten bir örgüttür. PKK geziyor 12 Eylül'de PKK'yı ezdiler. örgüt ezilin- ce, örgüt mensuplan önce Lübnan'a gitti- ler. Lübnan'da yenîden teşküatlandılar ve o zaman da İsrail ortaya çıktı. tsrail, Ame- rika'ya ilk olarak, "Ben Lübnan'da 40 ki- lometrelik bir tampon bölge kuracağım" dedi. Amerikalılar da buna inanmış görtin- düier. Jsrai! de harlarını tamamladıktan sonra Beynıt'a dayandı ve gece gundüz bombalamaya başladı. Bunun üzerine PKK tekrar dağıldı Lübnan'da. Lübnan'dan sonra Suriye'ye gittiler. Su- riye'de bunlan Rıfat Asad Kampı'na akü. Su- riye'de iki kamplan vardı ve bir tanesini doğrudan doğruya Rıfat yönetiyordu. Bu- rada tekrar toparlanarak, Yunanistan üze- rinden gelen, Avrupa'nın gönderdiği tak- viyeleri de aldılar. Yunanistan'ın bu örgü- te çok büyük yardımlan vardır. örgüt men- suplan na pasaport veriyor ve basılması ge- reken kâğitlan bastırıyordu. Nihayet toparlandıktan sonra, Bekaa Va- disi'ndeki Mahsun Korkmaz Kampı'na geç- tiler. Burada ikinci büyük konferanslannı yaptıklan için Suriye'deki dönem bunlann en önemii dönemleri idi. Birinci konferans- lannı da Lübnan'da yapmışlardı. PKK'nın düzenlediği Suriye Konferansı da 1983'te gerçekleştirildi ve stratejilerini tam olarak burada tespit ettiler. Stratejilerinin üç ka- demesi vardı: Birincisi gerilla harekâtı, ikin- cisi derlenip toparlanarak tabur düzeyinde harekât, son olarak da kırsaJ bölgeferden şehirlere hücum edeceklerdi. 1983'te bunun ideolojisini ortaya çıkardılar ve 1984 yılın- da da bunlan Türkiye'de uygulamaya baş- ladılar. Yayıima ve tırmanma 1984 yılından bu yana Türkiye'den 600 kişiyi kaçırdılar. Yani Türkiye'de bugün, ne olduklan belli olmayan, çocuk ve genç yaşta 600 kişi kayıp durumda. Bunlan da sadece yetiştinnek üzere kaçırdılar. 450 si- vili öldürdüier ve birkaç yüz sivili de yara- ladılar. Aynca güvenlik güçlerine mensup 400'e yakın insanı da öldürdüier. Alman- ya'da da ayn ayn 30'a yakın dernek kur- dular. Avrupa'nın muhtelif yerlerinde de çeşitli dernekler kurdular. Suriye'deki be- lirli kamplarda da sürekli olarak silah ve patlayıcı madde eğitimi görüyorlar. Anlaşıldığı gibi bu iş yavaş yavaş bir tır- manma gösterdi ve bizler de sadece baktık bunlara. PKK'nın bir de lider yetiştirmek üzerine, 1984'te başlatılan değişik bir prog- ramı var. Yani hem militanlık, hem de po- litika üzerine lider yetiştiriyorlar. Bunlan Türkiye* ve Yunanistan üzerinden Alman- ya'ya gönderiyorlar. Onlar da Almanya'- da okuyorlar, konuşuyorlar, dünyayı takip ediyorlar ve tekrar geri dönüyorlar. Yani çok büyük bir kuruluş bu... Biz ise, bütün bu gelişraeler karşısında seyirci kalmaktan öte hiçbir şey yapama- dık. Mesela, "llkbahar geldi, yaz aylan yaklastı ve Türkiye'de harekât başladı" di- yoruz. Bunlara öncülük yapan hep PKK'dır. Aralannda Suriyeli Kürtler de var. Fakat esas olarak Türkiye'de yetişmiş, Suriye'ye giderek eğitimden geçmiş ve tek- rar Türkiye'ye geri dönmüş olarüar çoğun- lukta. Irak gücendi ve... tşin değişik bir tarafı daha var. Bu ko- nuda yakın zamana kadar bizim yanımız- da yer almış olan Irak da, şu anda bize karşı tavır almış durumda. Irak özellikle kaça- rak Türkiye'ye sıginan 50 bin peşmergeyi kabul etmemize çok gücendi. Zaten bun- lan almamız da çok buyük bir hata idi. Ka- bul etliğimiz peşmergelere bakamayarak da kendimızi bütün dünyaya rezil ettik. Ha- len Türkiye'de bulunan 30 bin peşmerge- nin de durumlan pek iyi değil. Bu yüzden Irak, kuzeyindeki tampon bölgede PKK'nın yerleşmesine, üslenmesine ve kaçıp bann- masına göz yumuyor. Aynca tran'ın durumu da çok ilginç. Ira:- da kendi Kürtlerini Türkiye'ye saldırt- mak için çahşmalar içinde. Demokratik ve laik olmaya çalışan bir ulke olan Türkiye'yi ne kadar yıpratsa, Türkiye'deki sistemi ne kadar erozyona uğratsa, bu durum o ka- dar lehine olacak tran'ın. Binaenaleyh on- lann da bu işte parmakları var ve PKK'ya özellikle saglık malzemesi veriyorlar. Şu andaki durum bu... Fakat nereden ba- karsamz bakın, bu olaylarda mızrakbaşı herkesi de Almanlar kabul ediyorlar. Al- manya'ya gidenler, söylediklerinin aksi ispat edilinceye kadar, Almanya'nın ken- dilerine tanıdığı haklardan yararlanabili- yorlar. Yani bunlar sadcct Türkiye'ye karşı değiller. Hiçbir kanıt yok Türkiye'nin önemü bir sorunu da, bun- lann cani ve terörist olduklannı hiç kim- seye ispat edememiş olmamızdır. Alman kanunlarının bize, yani Türkiye Cumhuri- yeti'ne ne gibi haklar tanıdığım dahi ince- letmemiş durumdayız. Bu tur işlerin peşi- PKK'nm elemanlan Suriye'de eğitiliyor, barındırılıyor ve saklanıyor. PKK konusunda yakın zamana kadar bizim yanımızda yer alan Irak, şu anda bize karşı tavır almış durumda. Irak özellikle kaçarak Türkiye'ye sığınan 50 bin peşmergeyi kabul etmemize çok gücendi. Zaten bunlan kabul etmemiz de çok büyük hata idi. Kabul ettiğimiz peşmergelere bakamayarak da kendimizi bütün dünyaya rezil ettik. PKK'dır. önemii olan sorun da Türkiye'- nin PKK'ya karşı aciz kalarak, herhangi bir şey yapamamasıdır. Hudutlanmızı dahi ka- patamıyomz onJara karşı. DoğaJ olarak da bu durum bütün gençleri coşturuyor. Ay- rıca Türkiye'de de bunlara çok uygun bir ortam var. Türkiye'deki sosyal durum, iş- sizlik, yoksulluk gibi etkenler gerekli orta- mı hazırlıyor ve kahraman istiyorlar. Çün- kü herkes devlete ve biraz fazla varlıklıya kızıyor. Yani ortam bu tür olaylara çok müsait. Almanya'da bu konuda belli bir nokta- ya gelindi. Almanya'ya sadece Türkleri de- ğil, Asya'dan gelenleri de alıyorlar. Oraya giden ve aynldığı ülkede dini, sosyal, siya- sal ve etnik baskıların olduğunu soyleyen ne de hiçbir zaman takılmamışız. Almanya gibi ülkelerde ise, bu tür işleri ister istemez direkt olarak diplomatik te- maslarla halletmeye çalışıyoruz. Aslında oradaki hukuk sisteminden yararlanraaınız laam. Mesela Ermeni olayları ile ilgili ola- rak, ASALA ile ilişkilerini kabul etmeyen fakat belli konularda "onlann başka çare- leri yoktu" diyebilen hukukçular vardır. Suriye'nin yaptıkları ile, Almanya ve Fransa'nın gösterdikieri hoşgörüleri de aynı kefeye koyma imkânımız yok. Suriye, Türkiye'ye tam manası ile duşman ve Türki- ye'ye duşman olan tum mihraklarla da iş- birliği yapmayı düşünüyorlar. "Hatay'ı alacağız" diyorlar ve haritaiannda Suriye'- nin bir parçası olarak gösteriyorlar. Türki- ye'nin Onadoğu'da güçlü bir devlet olma- sım istemiyorlar ve Türkiye'yi yozlaştır- mak, yıpratmak istiyorlar. "Türkiye'de ka- nşıklıklar çıksın ki, biz de bu şekilde Ha- tay'ı alalım" diye duşünüyorlar. Veya "Türkiye'yi sular konusunda kendi lehimi- ze çözümlere imale edelim" diye düşünü- yorlar. Suriye'siz olmaz Bunlardan dolayı PKK'yı bağnnda bes- liyor, silahlandınyor ve eğitiyorlar. Avru- pa ve Yunanistan'dan gelen ve bunlann te- röristi olacak kişileri kabul ediyorlar. Bu kişileri de Suriye'de serbest bırakmadan, di- rekt olarak Bekaa Vadisi'negöturüyorlar. Daha sonra da Bekaa Vadisi'nden Turki- ye'ye gelecek gruplan alıyorlar, yine Suri- yeli askerler ve görevtiler tarafından sınıra getiriyorlar. Bunlann sınırdan geçmelerine de yardım ediyorlar. Yani kurulu sistemi çok iyi işletiyorlar. Suriye'nin bu tutumu- na Irak da göz yumuyor. Onlara saglık mal- zemesi veriyor ve bannmalanna yardım edi- yor. tran da buna benzer tutumlar içinde. Fakat esas itiban ile PKK, Suriye olmadan bannamaz, yaşayamaz. Teröristler kapış kapış Avnıpa'da da Türkiye'ye karşı birtakım önyargılar var. Bazı terörist organizasyon- lar da bu onyargılardan Türkiye'ye karşı yararlanıyorlar. Fakat bunlann orada işle- miş olduklan suçlar ispat edilmiş değil. Bir- takım delüler ortaya çıkanlabilse, bunlan mutlaka sınırdışı ederler. Almanya'daki ko- nu hususunda da, doğal olarak iki yönden handikapımız var: Birincisi 12 Eylül dola- yısı Ue, "burada askeri idare var ve bunla- nn hepsi Türkiye'den kaçıyorlar" dediler ister istemez. Yani öyle oldu ki, demokra- si yanlısı kişilerle teröristleri aynı kefeye koydular. Ama Türkiye'den kaçanlar ara- sında kusursuz olanlar da vardı mutlaka. Yani terörist denmeyecek bazı insanlar da Türkiye'den kaçtılar ve biz onlara "terörist" dedik. Karmakanşık bir durum ortaya çıktı ve bu arada teröristler de ya- rarlandı. PKK'nın gelişmesi ve bugünkü durum- da olmalarının önü, başları ezilmeden ke- sinlikle alınarnaz. Ama iş bununla da bit- miyor. Fakat ilk olarak, mutlaka başlannj ezmek lazımdır. PKK'nın bu haline gelmesi halihazırdaki hukümetlerifhizin gözleri önünde olmuştur. Onlara bir derecede izin vermeleri ve karşılık olarak hiçbir şey yap- mamalan ile, bütün bunlar ortaya çıkmış- tır. Sırtları sağlam Kurt meselesinin arkasında bir çok Or- tadoğulu ve Ortadoğulu olmayan millet ve devlet vardır. Bilindiği gibi de bu işin ar- kasında ilk olarak tsrail vardır. İsrail buı ları devamlı olarak takip ediyor ve bunu da sadece Irak'a kötülük olsun diye yapıyor- lar. Çünkü eğer Irak'ın kuzeyinde, yani Irak petroUerinin bulunduğu yerde bir Kürt devleti kurulursa veya orası bir Kürt dev- letinin parçası olursa, o zaman tsrail de ra- hat bir nefes almış olacak. Çünkü bu du- rumda Irak'ı bölmüş olacak. Aynca ken- disini Arap milliyetçiliğinden de korumuş olacak. Irak petrol kuyulan, Irak'a yılda 30 milyar dolar getiriyor ve Irak'ın kendi- sini toparlaması, dışandan çeşitli silahlar ve fuzeler alabilmesi, hatta atom bombası yapma girişimleri de hep o 30 milyar dolar sayesüıde oiabüiyor. Zamanında da bu para 40 milyar dolara kadar cıkıyor. Bu bakımlardan tsrail'i bu konuyu tama- men meşru müdafaa olarak izah eder ve "biz size karşı değil, onlara karşıyız" der- ler. Ama burada yaptıklan bize de doku- nabilir. Fakat tsrail'in esas amacı, Irak'ın kuzeyinde bir Kürt devleti ortaya çıkartmak ve bu büyük gelir kaynağım Irak'ın elinden almaktır. Çıkar catışması Aynca İsrail, Irak'ı parçalamayı da isti- yor. Çünkü Irak büyük bir platformdur. Yakın zamanda tsrail'e karşı bir harekât yapılacaksa ve bu işin içinde Mısır olma- yacaksa, bu harekâtı mutlaka Irak, Ürdün ve Suriye yapacaklar. Irak da, bu harekât ve çevreleme olayında gerekli olan derinli- ği verebiüyor. Bu sebepten dolayı da, Irak'ı parçalamak Israil'in işine geliyor. SCRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle