Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 TEMMUZ 1990 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN
Makoratojj Genel Mûdûnüğû'nden
ahnan Mgiye göre: Yürdun kuaytat)
tesjmtoi parçah bukıtki. lakya sağa-
n k «a gflk jûrûttS» saflanak yaOtşlı.
ftMd yerter az buhıtlu ve aç* geçe-
cafc. H M StCAKDĞI: Biraz artacak.
RÜZGÂR: Yurtun kuay tasimierinde
kuzey ve doğu ytalerden dteto yerler-
de gûney ve batı yMerden hafif ara
sıra orta kuvçetfe esecek. Denızfen-
mi2de rûzçâr Karadeniz, Marmara ve
SS&KttveSAwt c*. Den* hafif çaftantıh, Karadeniz. Marmara ve Egett yer yer
riSSgSriSS^tSSSiM^- muWildalgaJlolacak.vanG«'nd.l»«:Azbulutluveaç.k8e-
ZSS£fSXJ^^Wt W«k. R ^ kuay « doOu yönlerden hafif ara sira ona kuv-
m n n l e saatte 10-21 Karadeniz, VBlte esece
"
«rmara ve Ege'de yer yer 21 denc
mili hızla ese- - r t JÇ.» ^ bukıOo 'T'y^nuiu assst /jfkart
A 31° 15° Eraırum
A 31° 15° EsM^hr
A 33°tt°GHianap
A 2S°30°&HUK
A 32°20°Günifetan
B 28°18°HakMri
A 38°22°lsparB
Bokı
Bursa
Çanakkate
Çorum
Denıa
B 31°tt°tim
A 38°22°Kare
A 32°20°Kasömonu
B 28° 18° topen
B 31°20°KırUarei
B 31°22°Konya
B 30° 17° Kütahya
A
A 41°23°Maras»
Y 31° 17° K Mara;
A 34° 18° Mersn
A 28° 11° Muflla
A 32° 17° Mus
A38°24°NK)de
B 27«22°(Wu
B 28°17°RS»
A 3«°23°Sanısun
A 32°ie°Surt
B 29°2T=Sıno(j
A 35°24°SfWS
A 29° 11° IMdafl
B 30° 15° Trabzon
A 31°W*mcei
Y 3T>
18°Uşak
A 32°19°\ftn
A 32°19°Vtasat
A 37° 21° ZonguUak
A 3S°23°
A 37° 24°
A 20°3O°
A 33° 20°
A 34° 21°
A 32° 19°
B 26° 22°
8 26°21°
B 26°21°
A W28"
B 2e°20°
A 30° 15°
V 3O°2O°
8 27° 22°
A37°20°
A 33° 19°
A 30°1fl°
A 30° 15°
8 28° 20°
A-apk B-Oulııtlu G-8ûr«sli K-karlı S-sıs* Y-yaJmutiu
OÜNYA'DA BUGÛN
*-/
if.Londra..
•Berlın
Kahıre»
BUIMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Büyük gemiJerin
çeşitli amaçlarla çe-
kilmesinde kullanılan
orta tonajlı deniz ara-
cı. 2/ Kısa çizme...
Yurdumuzda bir ır-
malc. 3/ Asker... Hac
zamaru dışında Kâbe
ve diğer kutsal yerle-
ri ziyaret etme. 4/ Ha-
dım etmek... Bir soru
sözü. 5/ Osmanhlar-
da ilk dönemlerde, sı-
nır bölgelerinde ordu
bir yerden başka bir
yere giderken taşıma
ile ilgili her türlü işlerı yapan yardım-
cı askerlere verilen ad. 6/ Kumaş, kâ-
ğtf gibi şeylerin belli miktardaki bağı...
Bir peygamber. 7/ Istek... Romaüzma
ağnst. 8/ Bir tür deniz tajıtnacılığı...
Kasunpatına beazeyen bir çiçek. 9/
Doğal sodyum nitrat.
YUKARIDAN A Ş A G I Y A
1/ Bir elektrik akımını alıp başka bir
kuvvete çeviren aygıt. 2/ Taviz... Mo-
lekülünde üç atom bulunan oksijenden
oluşan, gaz durumundaki basit element. 3/ Bir nota... Ava alıştı-
nlmayan bir tilr doğan. 4/ Parlak kerestesi mobilyacılıkta kullaru-
lan birf Afrika a|acı... Bir şeyin niteliği üzerine ediniien kanı. 5/
Trakya'da bir akarsu. 6/ Demirli betonla yapılmış yapı... Ayak. 7/
Danimarka, Norveç ve tsveç'in ufak para birimi... Köy ve kasaba
evlerinde, üstü kapalı, bir ya da birkaç yanı açık sofa. 8/ Radyu-
munsirngesi... Numararunkısayazılışı... Anadolu'dakurulmuşeski
Hr uygarlık. 9/ Her çeşit mikroptan annmış.
60 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Hükümetin tebliği
13 TEMMUZ 1930
"Resmen tebliğ olunmuştur" tran hududundan 20 haziranda
geçen kuvvetli çetelerin faaliyeti ve tahriki ile Zeylan
nahiyesinde vukua gelen siyasî ve irticaî mahiyetteki kıyam
hediyesi hitam bulmuştur.
Asiler, bu zaman zarfında Muradiye, Bayazitağa, Patnos ve
bilhassa Erriş merkezlerine taarruz etrnişler ve kıtaat
bulunmıyan yerlerde bızzat ahali Cumhuriyeti müdafaa
etmistir. Erciş'in kahramanüğı zikre şayandır.
Anlaşıldığına göre kıyamcılar jandarma ve askerin
bulunmadığını zannettikleri ve aşiretlerinin niesası İran'da
bulunan bu mıntakayi intihap etmişler ve bilhassa Erdş'i ele
geçirerek kıyamı tevsi etrneği ümit etmişlerdir.
Gerek Iran ve Ağn'daki ele
başıların ve gerek dahile
'girenlerin îfsatlanna halK
Cumhuriyete sadakat ile
mukabele ettiğinden tahrikât
Zeylan nahiyesine münhasır
kaimıştır. Kanun dinlemiyen
asiierin kanuna itaatlerinin
temini askerî kıtaata havale
edilrnesi zaruri bir hale geldiğinden tedip ve tenkil için
kıtaat 5 temmuzda harekete başlamış ve 10 temmuz aksamı
asiierin tedip ve tenkilini hitama erdirmiştir.
Hariçten ve dahilden olan asiierin yekûnu 1500'ü geçiyordu.
Iran'ın Halikanlı asiretinden 20 kişi Erciş'te ve 60 kişi
Zeylan'da maktuller arasında olduğu bildiriliyor. Pek çok
rüesa ve eşkıya kârnilen imha edilmiş tahmine göre çetelerin
ez efradı Iran'a kaçabilmişlerdir.
30 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Sanıklarm mahkemesi
13 TEMMUZ 1960
Millî Birlik Komitesi basın sdzcüleri,
bir basın toplantısı yaparak muhtelif
sualleri cevaplandınruslardır.
Dış basına inükal etmekte olan
asıisız haberlerin önüne geçmek için
Yassıada'daki sabıklarla gazetecilerin
görüşme imkânının sağlarup
saglanmıyacağı sualine sözcü:
"Şimdiye kadar hiç bir gazetede
savabk eliyle konmus bir tekzip görmediniz. Açıklık
pransipimizdir. Dttnyanın her yanına asıisız haberi
dağıtmamak, basın mensupu arkadaşlarımızın ilgi ve vazife
ahlâkı ile sağlanabilir.
Yassıada bugün bütun basına kapalıdır. Yabancı basın için
bir aynm yapamayız. Esasen kısa bir zaman sonra
mahkeme âlenî olarak başlryacaktırf'
Şeklinde cevap vermiş ve basın mensuplan tarafından
sorulan; "Geçici anayasa hükumlerine göre Millî Birlik
Komitesi ve Bakanlar Kurulu üyelerinden alınması gereken
'mal beyanı' abnmış ve anayasanın bu hukmü yerine
getirilmiş midir? Veya ne zaman yerine getirilecektir? Millî
Birlik Komitesi ve Bakanlar Kurulu Uyelerinin mal beyanlan
halk efkârına açıklanacak mıdır?" şcklindeki suali: "Mal
beyanı yapılmıştır. Bu hafta içinde halka açıklanacaktır. Biz,
Millî Birlik Komitesi üyeleri sadece canlanmızı değil, bütün
varlığımızı a7İ7 milletimize adadık.
Türk tarih geleneğine uygun olarak devlet idarecilerinin
karşüıksız hizmet etmesi gerektiğine inanıyoruz.
Böyle hizmet edeceğiz. övücümüz de bu olaeaktır" şeklinde
cevaplandırmıştır.
Yûksek Soruşturma Kurulu tâli komisyonlan şehrimizdeki
çalışmalarına devam etmektedir.
Yüksek Soruşturma Kurulu üyesi ömer Altay Egesel'ın,
dün M.TT.a ne giderek 28 nisan hâdiseleriyle ilgili
tahkikatta bulunduğu öğrenilmistir.
GEÇEN YIL BUGÜN CumhunYet
Bush, Macaristan'da
TEMMUZ 1989
. jlonya'ya önerdiği 100 milyon dolarlık ekonomik yardımla
bu ülkede duş kınkhğı yaratan ABD Baskanı George Bush,
Macaristan için yedi maddeden oluşan bir yardım planı
haarladjklarını belirterek bu ülkede özel sektörün gelişmesi
için 25 milyon dolar hibe yardımı yapacaklarını açıkladı.
Resmi bir ziyaret için Budapeşte'de bulunan Bush, Karl
Marx Üniversitesi'nde yapuğı konuşmada, Macaristan'm
"büyük ve tarihi bir değişimin eşiğinde bulunduğunu"
söyleyerek piyasa ekonomisine yönelik reformlar konusunda
ABD'nin bu ülkenin "ortağı olacağını" belirtti.
Bush, Macaristan hükümeti liberal bir göç yasasını
ytlrürlüğe koyar koymaz, ABD'nin pazarlarını bu ülkeye
sınırsız sekilde açacağını ve Macaristan'a, ticarette en
imtiyazlı ülke statüsü tanıyacağını açıkladı.
ö n e r Altay Egcsel
TABTISMA
Radyoaktif KirloıuiM- ve Halk Sağlıgı
Radyasyonun "zararsız dozu" yoktur. Radyoaktif
kirlenmenin söz konusu olduğu her alanda, "olanaklı olan
en düşük doz" ilkesi yaşama geçirilmeli; bu bağlamda,
radyasyonlu çaya normal çöp işlemi yapılmamalıdır.
Çevre kırliliğinin ana başlıklanndan bi-
risi, radyoaktif kirlenmedir. Bugûn artık,
nükleer savaşın insanlığın sonu olacağına
kimsenin kuşkusu yoktur. Boyle bir olası-
lığı ortadan kaldırmak için insanlığın bu-
gûne değin tanık olduğu en yıkıcı soykı-
nm araçlanna karşı dünyanın her
yerinde, başta hekimler olmak ûzere ba-
nşçı insanlann savaşımı sürüyor. Öte yan-
dan, nükleer çatışma olmadan da, nükleer
tehlikenin dünyamjzı giderek daha çok
tehdıt ettiği, her gün yeni bilgiler ve kanıt-
larla ortaya pkıyor.
Ülkemızde ise, yüksek oranda radyas-
yonlu çaylar, büyük yerleşim merkezleri-
ne yakın yerlerde, üstelik hiçbir koruyucu
önlem alınmadan yakılrruştır. öraeğin, kı-
sa bir süre önce Ankara yakınlanndakj
Sarıyköy'de yinelenen bu işlem sonucu,
yüksek oranda radyasyonlu küller ve yan-
mamış çaylar açıkta, toprağı kirletmeye
bırakılmışür.
Türkiye Atom Eoerjisi Kunımu Başkan-
vekili Dr. Atila özmen, çayda 41 bin be-
kerele varan radyasyon olduğunu kabul
etmiş, ancak, "Bu oran önemli olmadığı
için, çaylara çöp muamelesi yapıldığını"
açıklamıştır. Oysa NÜSHED'ın Bilimsel
Danışma Kunılu'nun. uluslararası bilim-
sel kaynaklar ve Dflnya Sağlık ö r g i -
rö'nün en son ölçütlerine uygun olarak
saptadığına göre, radyasyonun "en az do-
zu" kavramı ortadan kalkmıştır. Artık
"olanaklann elverdiği en düşük doz" ilkesi
geçerlidir. Bilimsel Danışma Kurulumuz, rad-
yasyonlu çayların 5 bin tonunun sağlıksız bi-
çimde yakıldığına, toplam 50 bin ton olan bu
ürunun kalan bölümünün ne olduğunun bi-
linmediğine dikkat çekerek, sonucun, halk
sağlığı açısından kaygı verici olduğunu bdirt-
miştir.
Danışma Kurulumuz, ilgi alanımıza gi-
ren şu gerçeklere dikkat çekmeyi ve ka-
muoyunu uyarmayı görev saymıştır:
1. Tirkiye'nin bir radyasyon haritası
yoktur. Daha sonraki radyoaktif kirlen-
meyi ölçebilmek için ıvedilikle bir radyas-
yon haritası çıkanlarak "radyasyon duru-
m»" ortaya konmalıdır.
2. Radyasyonun yükseldiğini haber ve-
ren alarm cihazlan, ülke düzeyinde ve bi-
limsel standanlara uygun biçimde yerleş-
tirilmelidir.
3. Radyasyonun "zararsız dozn" yok-
tur. Radyoaktif kirlenmenin söz konusu
olduğu her alanda, "olanaklı olan en dö-
şük doz" ilkesi yaşama geçirilmeli; bu bağ-
lamda. radyasyonlu çaya normal çöp işle-
mi yapılmamalıdır.
4. Ankara yakınlanndaki Sarayköy'de
açıkta bırakılan radyoaktif küller ve yan
yanmış çaylar, usulüne uygun koşullarda
gömülmehdir. Bu çevredeki toprak, su ve
besinlerde radyoaktivite ölçümleri yapıl-
malı; sonuçlara göre, gerekirse yeni ön-
lemler alınmalıdır Kalan 45 bin ton rad-
yasyonlu çay için de, benzer önlemler
uygulanmalıdır.
5. Artık tüm dünyada geçerli olan açık-
lık ve saydamlık polıtikalan, ülkemizde
de geçerli olmalı; nükleer silahlardan rad-
yoaktif kirlenmeye uzanan tüm alanlarda-
ki gerçekler, kamuoyuna açıklanmahdır.
Prof. Dr. LEZİZ ONARAN
Nükleer Savaşın önlenmesi İçin
Hekimler Derneği Genel Baskanı
^Denizde Serüven Yaşama'
Devlet Bakanı'nın "Düdükler çaldılar, kimliğimi sordular"
diye anlatmasma bakılırsa Yunan makamlan GAP isimli yatı
denetleme haklarını kullanmak istemişler; ama o "gece
karanlığında bastırıp geçmiş."
Devlet Bakanı Guneş Taner'in "Denizde se-
riiven yaşama" hevesiyle yapuğı işler insanı şa-
şııtıyor. Türk bayrağı tasıyan bir yatla bir Türk
vatandasının Yunan —ya da tngiliz, ltalyan
vb— karasulanna girmesinde sakınca yoktur;
devletler hukuku alanında "Zararsız, masnm
geçiş" diye anılan böyle geçiskr her devletin
karasularuıdan yapıiabilir. Ancak sabil dev-
letinin, güvenlik, geçişin masum geçiş olup ol-
madığını saptama gibi nedenlerle masum ge-
çiş yapan gemileri denetlemesi olanaği vardır.
Devlet Bakanı'nın "Düdükler çaldılar, kim-
ligimi sordular" diye aniatmasına bakılırsa
Yunan makamJarı GAP isimli yatı denetleme
haklannı kullanmak istemişler; ama o "gece
karanlığında bastınp geçmiş."
Bay Güneş Taner, erik hırsızlığındaki başa-
rısını anlatan çocuk gibi... Başansmın verdi-
ği keyifle ipin ucunu kaçırmışa benziyor.
"Basbrdım" diye anlatmasmdan anlaşüdığı-
na göre Bay Taner "sürat Idtaesi" tOrOnden
olan GAP isimli tekne>
-
e kumanda ediyordu;
öyleyse en ilkel denizcilik bilgilerini edinmesi
beklenirdi. Yok, gerekli bilgisi vardı da ona
karşın böyle savuşma marifetine kalktıysa al-
kışı hak etti demektir. Bakanlığıyla ilgili bü-
tün işlerini de —umarız— böyle hukuka uy-
gun sağlıklı bir anlayış ve kavrayışla yapıyor-
dur...
Sayın Hikmet Çetinkaya'nın 8.7.1990 günu
çıkan yazısındaki ek bilgiler Devlet Bakanı Ta-
ner'in marifetlerini daha da aynntılı olarak ve-
riyor; ama o da herhangi bir denizciden:
a) "Masun (zararsuz) geçiş hakkını;
b) Balıkçıların yakalanma nedeninin ma-
sum geçiş y-apmak değil, başka devletin kara-
sulannda balık yakalamak —ya da avlanmak
kuşkusu— olduğunu,
öğrenebüirdi; öyle yapmamış ve acele yazmak
yolunu seçmiş, iki önemli yanlışhk yapmıştır.
Sayın Güneş Taner'in bakanlık yaprnasını,
kaptanük ışnîîlcâptânlâfa BTrakmasıni ögût-
lerim; böylece kaptanlık işlerinin olsun daha
iyi gideceğine kuşku yok.
Kaptan GÜNDÜZ AYBAY
Y.Denizcilik Okulu
Mezunlan Derneği Baskanı
TRT Veriei Pc^rMMtelinin Çilesi
Kanayan yaralarımızı, ağlayan göz ve gönüllerimizi ne zaman
dindireceksiniz? Eskiye dönük haklanmızı ne zaman
vereceksiniz.
1.3.1989 tarihinde TRT vericilerinde çalısan
yaklaşık 2000 personel 3517 sayüı kanun ile
FTTye intikal ettirildi. Edirne'den, Van'a ka-
dar her yerde görev yapmaya hazırdık. Yeter
ki haklarımıza dokunulmasaydı. Ne olduysa
temmuz 1989'da oldu. Büyük haksızlığa uğ-
ramışük. Temmuz zamlan verilmedi. PTT Hu-
kak Işleri, temmuz zamlarının verilmesi ge-
rektigini bildirmişse de PTT kulak ardı etti.
Kadrolu persone TRT'deki 4 ikramiyeden sa-
dece 2 tanesi verildi. 2 tanesi geri alındı. Me-
sai, harcırah ile ek gösterge oranları düşurül-
dü.
Dunımunu TKTdeki ücrete, yani yüda 4 ik-
ramiye, PTTye karşüık fo 70 fazla maaşa göre
ayarlamıs, kooperatif, arsa vb. borç altına gi-
ren personelin elinden bütün haklan rızası dı-
şında alınmış. Çaresizlik içinde kıvranan per-
sonelin görevi kat kat artması orarunda ücret
yönünden personel zulme uğratılmış. 1990 yı-
lında da 1989 ocak ayı ücreti ile cezalandınl-
mıştır.
Bu durum bizlerin gecim sıkmtısma düşme-
sine, aile huzurumuzun bozulmasma, onuru-
muzun zedelenmesine sebep olmuştur. Üvey
evlat muamelesi görmüşüzdür. Acaba cum-
huriyet tarihinde 3517 sayılı yasa gibi perso-
nelin haklarını hiçe sayıp gasp eden, onlann
haklı isteklerini dikkate almayan bir kanun da-
ha çıkmış mıdır? Hak yerini bulmuş Aa«y»-
sa Mahkemesi iptal etrniştir.
Sayın ilgili bakalarımız, Sayın Başbakaru-
mız, sayın Cumhurbaşkanımız... Size müra-
caat ediyoruz. 2000 personol degiliz. Ailesi ve
dostuyla 200 bin personel maddi ve manevi
yönden işkenceye zulme uğramjştır. Yılda yak-
laşık 8-10 milyon kaybımız olmuştur. Kana-
yan yaralanmm, ağlayan göz ve gönüllerimi-
zi ne zaman dindireceksiniz? Eskiye dönük
haklarımızı ne zaman vereceksiniz.
TRTden PTTye intikal edcn veridler
personeii
Turizmeiler ve Çe\re Sorunlan
Kaleiçi'nde çok değil birkaç yıl evvel gözlenen canlı yaşam
artık göze çarpmamaktadır. Sokaklarda oynayan çocukların
sayısı azalmış, saatçı-yorgancı-bakırcı örneği emekçiler
yerlerini halı, deri satan dükkânlara bırakmışlardır.
Eski Antalya'nın yer aldığı ve Kaleiçi diye
anılan kesimin "restorasyon" nedeniyle daha
alımlı bir görünüm kazandığı söylenebilir. An-
cak gözlenen restorasyon daha çok ticari ama-
ca yönelik olduğundan buradaki sosyal ya-
şamla onun sağladığı dinamizm kaybolmaya
ytiz tutmuştur. Binaların çoğu allanıp pulla-
mp otel veya pansiyon haline dönüştürülür-
ken turistlerin ilgi odaklannın yönü ve yön-
temi ya bilgisizlikten ya da telaşla koşuştur-
maktan unutulmuşa benzemektedir.
Kaleiçi'nde çok değil birkaç yıl evvel göz-
lenen canlı yaşam artık göze çarpmamakta-
dır. Sokaklarda oynayan çocuklann sayısı
azalmış, saatçı-yorgancı-bakırcı örneği emek-
çiler yerlerini halı, deri satan dükkânlara bı-
rakmışlardır. Kapt önlerinde hem iş yapıp hem
de çene çalan komşu kadınlann görünümleri
de giderek azalıyor. Cumbalar yenilenip cila-
lanrruş boyanmış ama soğuk bir yapıda yan-
sıyor gibi zira oradan asağıya sarkan sarma-
şıklarla teneke kutulardaki karanfiller göze
çarpmıyor artık. Turistler, Kaleiçi'ni bu yapı-
sıyla bu canlılığiyla, sosyal yasamıyla, canlı
kültürüyle seviyorlardı kuşkusuz. Şimdi bu-
rada yaşayanlann sayısı giderek azalıyor. Eko-
nomik gücü olanlar buralan ele geçirip otel,
pansiyon, halıcı, derici dükkânlarıyla donat-
tılar. Restorasyon çalışmalan, görünümde de-
ğişiküklere neden oldu denilebiür, ancak oraya
yaşam veren unsurları da yok ettiği bir ger-
çek. Devlet orada yaşayanlara kredi verebilir,
evlerine çeki düzen vermeleri konusunda yön-
lendirmede bulunabilirdi kuşkusuz. Boylelikle
oradaki doğal yaşam devam eder, turistlerin
yoğun ilgisi de eksilmezdi. Şimdilerde otelci-
nin buyur etmesi hanutcunun yapışkanhğı, ha-
lıcımn laf atmasından nasıl kaçıp kurtulunur
hesabı yapılmaktadır.
Turizm alaruna yönelirken doğal çevreyi ko-
rumanın zorunluluğu kadar da sosyal çevre-
nin, halk kültürü öğelerinin kaybolmaması-
na özen gösterilmelidir. Turistlerin yeşille be-
raber aradıklan bir unsur da bozulmamış kül-
türlerdir, sosyal yaşam özellikleridir. Kaleiçi'
nin turistler tarafından iigiyle izlenip sevilme-
sini bu açıdan ele alarak değerlendirmek ge-
rekirdi.
Türizm sektörünfin ister seyahat acentesi is-
ter konaklama işletmecisi ya da yerel yönetim-
ler veya devlet düzeyinde tüm ilgilileri, yetki-
lileri bir araya gelip bu tür konulara özen gös-
tenneli önlem almalıdırlar. Kaleiçi örneği her-
kese ders olmalıdır. Restorasyon adı altında
bir otel kente döndürülen eski Antalya'nın la-
birent örneği sokaklannın bazılannda eski ya-
şamı, canlılığı ve özü koruyabilmek için ne ya-
pılabilir acaba? Hiç değilse birkaç sokağı, ya-
şayanlan, kültüru, canlılığiyla korumak zo-
runda olduğumuzu unutmamalıyız. Türizm
denince yatak artışından başka bir şey düşün-
müyoruz ne yaak ki. Oysa turizmi bir bütün
olarak ele almak gerekir. ömeğin Kaleiçi'nde-
ki otantik yapıyla canlı kültür yok edilip otel-
lerin ağıriık kazandığı bir yapay ortam oluş-
turulursa binilen dal kesilmiş olur. Sonra ni-
ye turistler gelmiyor diye kimsenin şikâyet et-
meye hakkı olmaz.
Bütün ilgililerle yetkililerin bu konuda ça-
ba harcamalarını, önlem almalanru diliyoruz.
ABDULLAH TEKİN
Antalya
BOR ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
ESAS: 1988/609
KARAR: 1990/278
Davacı K.H. tarafından davalüar, nüfus müdorlüğü ve Haluk
Türkmener aleybine açılan ikinci evliljğin iptali davasmın yapılan yar-
gılarnası sonunda; ikinci evliliğin iptaline karar verilmiş olup, adresi
tespit edilemeyen davalı Haluk Türkmener'in gazete ile ilanen tebliğ
edilmesine karar verıldiğinden iki suret üan yazısı ekte gönderilmis-
tir.
Türkiye'de en çok okunan ve satılan, tirajı yüz binin üzerinde olan
gazetelerden birinde ilan ettirilerek ilgili gazetenin mahkememize gön-
derilmesinin temini ve ilan gıderinin suçüstü giderinden karsılanma-
sı rica olunur.
Basın: 28816
tLAN
MAZGtRT 2 NO'LU
KADASTRO MAHKEMESİ
PARSEL NO: 561
DOSYA NO: 1987/75 Es.
1988/159 Ka.
Mahkememizin 6.12.1988 tarih ve 1987/75 Es., 1988/159 K. sayı-
b karan ile Mazgirt Uçesi Ibimahmut köyfl hudutlannda kain 561 no'lu
parsdin davalılar Kamer öztürk, Hakkı öztürk, Dünya öztürk ad-
lanna tesciline karar verilmiş olup, davalı Dünya öztürk'ün adresi
meçhul olduğundan davaa Orman Işletme Müdürlüğü tarafından tem-
yiz edilmiş olup, tcmyiz dilekçesi tebliğ edilemedığinden işbu ilanın
gazete ilanından 15 gün sonra davalıya ilan edilmiş sayılacagı ilan
olunur.
Basın: 28819
ANKARA...A3NKA
MUSERREF HEKİMOĞUf
Meriıaba Ören
Federal Aimanya'nın şampiyonluğu Ege'nin maviliklerini de
dalgalandırdı. Tahir Hoca'nın Altın Kampı'nda ve Orient Kulûpi
te tatil yapan Almanlar, sabaha kadar şarkılar, kahkahalaria kut-
ladılar olayı. Uzun tatile bir maç tatili de denebilir bence. Belli
saat gelince büyük küçük herkes ekran basına! Sonra yorum-
lar ve tartışmalar. Çay bahçelerinde, gazinolarda da arabesk mü-
zik başlryor birden. Sessizliği özleyenlerin yüreğini tırmalar gi-
bi. Kulüp Orient'te ilhan İrem'in son kasetini dinlerken oksijen
çadınna girmiş gibi, bir başka dünyaya uyandım. Kasetin adı
"Pencere", dünyaya ve evrene açılıyor, Samanyolu'nda milyon- (
larca yıldızla aydınlanıyor, sevgiyle doluyor, özünüzle barışıyor-
sunuz. Samanyolu sevgi dolu, ışık dolu diyor, değerli sanatçı-
mız. Her yanınız ışık, özünüzle barışık bir uzay yolculuğu yapı-
yorsunuz gerçekten. ölümden ölümsüzlüğe kavuşuyor. yalnız-
lığı, sevgisızliği aşarak yeniden dünyaya dönüyorsunuz. YenkJen
dünyaya gelsem, yaz aylarında yeniden ören'e gelirdim ben de.
Merhaba Ören. Bu kıyılarda, ida Oağı'nın doruğunda yaşayan-
lar, ören tepede bufuşup, bartş söyteşileri yapan bilgeler şimdi
gozlerini açsa neler düşünürlerdi kimbilir? Belki de yeniden ka-
panırdı gözleri. Ama benim gozterim hâlâ güzellilder görüyor dog-
rusu. Denizi, dağlan, yeni doğunca küçük koyumuzda oynaşan
ayı, dolunaya dönüşünce gümüşlenen denizi, Kaz Dağlan'nın
ucunda her akşam başka bir renk şöleni oluşturan güneşi gör-
mek mutlu bir olay elbet. Ancak insan daha güzeli özlemekten
geri kalamıyor. Doğaya uzanan insan elinin çirkinliğine üzülü-
yor, çirkinlikler üreten ellerin güzele yöneldiğini de görmek isti-
yor. Yalnız Ören'de mi insan elinin değdiği her yerde aynı öz-
lem! Bu özlemi dindirmek, doğayı sevmek, güzellikleri korumak
da belli bir kültür birikimi istiyor. Bir toplumda para en yüce de-
ğer olunca, dağlar, kıyılar rahatça parsellenıp betonlaşıyor! Tatil
sitelerinin bahçelerinde apartmanlar yapıp, para kazanmayı ön-
gorenler var ve de kimler?
Yerel yöneticilerin işi kolay değil doğrusu. Çûnkü turistik bir
ilçenin, temizliği, güzelliği yalnız onlardan kaynaklanmryor, on-
ların çabası yetmiyor. Halkımızın da belli bir özen göstermesi,
pla/ını, sokağını, bahçesini sevmesi gerekiyor. Sokağa çöp ko
vasını boşaltanlar, yerel yönetimi sineklerden ötürü elestiremezler
bence. Çöplerini torbalamak zahmetine katlanamayanlar var, ra-
hatça gözümüzü kirletiyortar. Çöp yığınları arasından denize bak-
maktan rahatsız olmuyorlar! Kurbanlannı sokakta kesiyor, her yanı
kana buluyorlar. Bayram sabahı yaşadıklarımı unutmak kolay de-
ğil! ören'e gelince yalnız balık yer, tosforlanırım. Ama o bayram
sabahını yasadıktan sonra et yemeye hiç isteğim yok. Kulağım-
da kuzucukların melemesi, gözlerimde kurban başındaki küçük
çocukların şaşkınlığı, bu kurban sorununa uygar bir çözüm arı-
yorum. Diyanet İşlerı görevlilerinin de araması, bulması gere-
kir. Burhaniye Belediyesı kurban artıklarını günlerce temizleye-
medi. Küçük çocukların yüzünde de hâlâ şaşkınlık var. Bir ku-
zunun, bir koçun bıçağın parıltısında kanlanan beyaz tüylerini,
çırptmşını seyrederken neler hissettiler kimbilir?
Necmi Şengtder'e merhaba diyemedim henüz. Ulaşmak ola-
nağı yok, ama kutlamak gerekir, güzel uğraşlar içinde bir bas-
kan. İyi niyetli, eleştiriye, öneriye açık bir yönetici. Seçmenleri
onu çok beğeniyor. Burhaniye'de Yeşiller Partisi de var. Kulüp
Orient'in sahibesi Birsel Romey de yeşil bir kadın. Yeşiller kong-
relerini kulübün havuz başında yapıyor Necmi Şengider yeşil
değil, SHP'li, ama yeşil bir yönetici gibi çalışıyor, ilçeyi, kıyıları
yeşertmek için, doğayı, çevreyi korumak için güzel çabalar gös-
tariyor 28 temmuzda başJayacak testival bu çaoann yeni bir gös-
tergesı bence. Ruhi Su'yu anarak başlıyor, açıkoturumlar, ser-
giler, başka konserlerle sürüyor. 31 temmuzda da İlhan İrem'in
konseri var. Sonra da Yasemin filmi. Yasemin, Federal Alman-
ya'da odül alan bir fılm biliyorsunuz, başoyuncusu Ayşe Romey
de Ören kokenli, Altın Kamp'ın sahibi Tahir Hoca'nın torunu. Bu
' festivalin sergisinde Alman ressamların yapıtları da yer alıyor.
Tablolardan kiminı gördüm. Alman sanatçılar Ören kıyılannın
renkierini güzel yakalamışlar.
. jûren'e geUnoa Rurıi Su'yu duyanm her yerde. Sıdıka Su fle
söyleşıler yaparız. Bu kez Istanbul'daki görkemli Ruhi Su gece
1
lerinı anlattı. Coşkuyla dinledim. Bir ana babanın Sıdıka Su'ya
teşekkürü de çok anlamlı, gözlerim yaşardı. Küçük oğullannı teh-
likeli bir hastalıktan Ruhi Su'nun kurtardığını soylüyoriar. Sıdıka
Su önce anlamıyor, ama küçük cocuğun adı Ruhi Su. Hastane-
deki doktorlar onu yaşatmak için oiağanüstü çaba gösteriyor.
Klmi geceler çay bahçelerinden arabesk şarkılar yükselince,
soluğu Ruhi Su sokağında alıyorum. Ören'in en güzel sokağı
o. öğretmen evlerinde, Sunar Sitesı'nde oturanlar o sokağa ba-
kıyor ve neler anımsıyor kimbilir. Ruhi Su, Ören'in sesi, soluğu
her zaman. Sokağın sahibi var.
CAIJSANLARIIV
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
u
Biz, Emekli
Ziraat Teknisyenleriyiz"
SORU: Biz, emekli Ziraat teknisyenleriyiz. Bizim dc çözümle-
necek sorunlanmız var. Biziere, 1. dereceden emekli ol-
duğumuz halde 3. derecenin ek göstergesi verilmektey-
di. Danıştaj tçtihatları Birleştirme Kunılu'nun karan
ile 1. derecenin ek göstergesini almaya hak kazandık.
Lise dengi okul mezunu teknik eleman kadrosunda ol-
mamıza karşın bizlerin ek göstergesi 750'de bırakılmış-
ör. Oğrenim süreleri bize denk olanlann, ömegin Eğitim
ve Öğrelim Hizmetleri Sınıfı'nda yer alanlara, 1. dere-
ce için öngöriilen ek gösterge 1.500'diir. Danıştay Kara-
n'ndan sonra Genel tdare Hizmetleri Sınıfı'nda yer alan
ve 1. dereceden emekli aylıgı almaya hak kazanmış olan
ortaoknl ve ilkokul mezunlannın dahi ek gostergekri
1.100 olarak belirlenmiştir.
Bu haksızlıgın giderilebilmesi için ne yapmalıyız?
ı.a
YANIT: 1990 yılı sonuna kadar süren uygulamada, Teknik Hiz-
metler Sınıfı üç gruba ayrümıştır. Bu gruplaşma 1991 yılında 418
sayıü yasa hükmünde kararname ile dörte çıkacaktır.
1990 yılı uygulamasına göre:
1. GRUP: Kadroları, Teknik Hizmetler Sınıfı'na dahil olup en
az 4 yıl süreli yükseköğrenim veren fakülte ya da yüksekokullar-
dan mezun olarak >-ürürlükteki hükümlere göre yüksek mühen-
dis, mühendis. yüksek mimar, mimar, sehir plancısı, bölge plancısı,
jeolog, hidrojeolog, hidrolog, jeomorfolog, jeofizikçi,fizikçi,ma-
tematikçi, istatistikçi, yoneylemci (hareket araştırmacısı), matema-
tiksel iktisatçı, ekonomici ve kimyager unvanını almış olanlar bu
grupta yer almaktadır.
2. GRUP: tkinci grupta ise yüksek tekniker ve tekniker unvanı-
m almış olanlara yer verilmiştir.
3. GRUP: Bu grup, 1. ve 2. grup dışında kalan ve kadrolan Tek-
nik Hizmetler Smıfı'r/da yer alan diğer teknik elemanlardan oluş-
maktadır.
Bilindiği gibi 30 Temmuz 1989 günlü Resmi Gazete*de yayımla-
nan Danıştay Içtihatlan Birleştirme Kurulu'nun 14.6.1989 tarih,
1989-1/2 esas ve 1989-2 karan ile öğrenim durumlarına bakılmak-
sızm ayhk alman dereceye ilişkin ek göstergenin de verilmesi ka-
rarlaştırılmış ve bu karar kesinleşmiştir.
Ek göstergeler, Yasalar ya da Yasa Hükmünde Kararnamelerle
belirlenmektedir. Bu belirleme her hizmet sınıfına ve her hizmet
sınıfında yer alan gruplara göre ayrı ayrı yapılmaktadır.
Hizmet sınıflarına göre ve yükseköğrenim dışında, ilkokul, or-
taokul, lise ve lise dengi okul çıkışlıların, ilk dört derecesi için ön-
görülen ek göstergeler;
1. Dcrece 2. Derecc 1 Derece 4 Dertc*
Genel Idare Hizmet.
Teknik Hizmetler
Sağlık Hizmetleri
Eğıtım ve Öğfetim Hız.
Dın Hizmetleri
Emniyet Hızmetteri
Yardımcı Hizmetler
1.100
750
750
1500
750
1.100
0
750
550
550
1.100
550
750
0
550
400
400
750
400
550
0
400
200
200
400
200
400
0
Değindiğiniz haksızlığı gözler önüne serdikten sonra yapılacak
yasai duzenleme ile bu haksı/lığın gideriimesini dileyelim.