26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖBÜŞLER 26 HAZİRAN1990 Eğirim Ahlakı ve Laiklik... Devletin okullara "zorunlu" din dersleri koyması -en azmdan "zorunlu" Marksizm dersleri koyması kadar- antidemokratik bir davranıştır. Dolayısıyla "serbest piyasa" ekonomisini bıitun kurallanyla -neredeyse "acımasız" denecek kadar sert bir biçimde- uygulayan bir devletin, din konusunda boylesine açık bir "korumacıhğa" başvurmasmı anlamak ve bağışlamak mümkun değildir. Doç. Dr. HÜSEYİN BATUHAN Bugune kadar Cumhurivet'te çıkan bır dızı yaada* zorunlu din derslerııun laıklık ılkesıvle bağ- daşamayacağını, a>nca bu derslere "Din Kulturu ve Ahlak Bılgısı" yaftasını vapıştırmakla bu bağ- daşmazlığın ortbas edılemeveceğını gostermeye ça- lıştım Bu yazımda ıse laıklık ılkesının, dolayısıyla bu ılkeye uyulmasını şart koşan demokrasının da- yandığı "eğıtım ahlakı"run temel kurallannı belırt- raeye çalışacağıra Demokrasi ve özgurlük "Zevkler ve renkler tartışılmaz" sözünün doğru- luğunu kabul etmeyen pek az ınsan vardır, ama var- dır. "Zevk" deyınce ılkın akla yeme-ıçme, gıyınme- kuşanma, ev doşeme, bahçe duzenlerae gıbı ınsa- nın esletik yaşamı ıle ılgılı davramşları gelır Son- radan buna ınsanın sanat yapıtlan karşısındakı tep- kılerını (>anı estetık değerlendırmelerı) de katabı- lırsınız Tarıhe baktığımızda, ınsan ozgurluğunun en az estetık vaşam alanında kısıtlandığını >a da kısıtlanmak ıstendığıru goruyoruz Yukarıda andı- ğım söz de bu gerçeğı vurguluyor olsa gerek An- cak sayılan az da olsa tanhte valnız ınsanlann ınanç ve davranışlarına değıl estetik zcvkJenne bıle huk- metmeye kalkan dıktatör ruhlu ınsanlara rastlıvo- ruz Calvın, Hıtler, Stalın, Mao gıbı Bunlara gö- re herkes onlann zevkını pavlaşmak zorundadır! Aslında, "Renkler ve zevkler tanışılmaz" sozu, "Başkalarının zevklerine karışılmaz (daha doğru- su, kanşılmamalıdır)" bıçımmde vorumlanrnası ge- reken (ortuk) bır "ahlak kuralı"dır Uygarlık ıler- ledıkçe bu kuraiın uygulama alanı daha da genış- letılecek Sonunda bıreyın butun ınanış ve davra- nışlarında elden geldığınce ozgur olmalarını sağ- layan, adına demokrasi dedığımız, vaşama duzenı kurulacaktır Buna göre yukarıdakı ahlak kuralını şu bıçımde gemşletebılırız "Başkalannın zevldenne, inançlanna ve davra- nışlanna kanşılarnaz". Gerçekten de bu demokra- sının dayandığı temel ahlak kuralıdır Buna gdre hıç kımse arkasını din, devlet, hatta "toplum vıcdanı" denılen bır otorıteye daya>arak kendı zevklerını, ınançlannı ve ıdeallerını başkalarına davatamaz (empoze edemez) neyın guzel neyın çırkın, neyın doğru neyın janlış, nevın ıvı neyın kötu olduğuna herkes kendısı karar vermelıdır İbpluma yararh ye- nı bır goruş >a da öğretı uretmış olduğuna ınanan bır kımse bu göruşunu -tıpkı "serbest piyasa" eko- nomısınde olduğu gıbı- fikir pıvasasına sürmelı, an- cak malını satmak ıçın devletten ya da başka her- hangı bır otorıte mercıınden destek ya da kayırma beklememelıdır \ynı şekılde demokratık bır dev- letin gelenek ve goreneklerı bahane ederek ya da çoğunluğun ınanışlarına uyuyor dıye- bazı goruş- lere arka çıkması va da prım vermesı de onaylana- maz. Bu açıdan bakıldığında, devletın okullara "zorunlu" dın dersleri koyması -en azından "zorunlu" Marksizm dersleri koyması kadar- an- tideraokratik bır davranıştır Dolayısıyla "serbest piyasa" ekonomisini butun kuralları>la -neredevse "acımasız" denecek kadar sen bır btçımde- uygu- layan bır devletin, din konusunda böylesıne açık bır "korumacıhğa" başvurmasını anJamak ve bağışla- mak mumkün değildir Eğıtırmn laik olması, her bıreyın ınançlannı seçmede esıt haklara sahıp ol- ması gerektığını vurgulayan yukarıda andığımız ah- lak kuralının doğal bır sonucudur İnanma ve duşıinme ozgürlıiğiı "înanma özgürlüğü" (buna bazen "vıcdan" öz- gurluğu de deruyor) denıhnce, genellıkle kışının her tur dı$ baskıdan (ama özellıkle devlet baskısından) masun olması, dolayısıyla her tur (dını, ahlaki ya da sıyası) ınançlannı ıstedığı gıbı seçebılmesı anla- şılır "Duşunme ozgurluğu" ıçın bu gereklidir, ama yeterlı değıldır Nıtekım bılındığı gıbı ınsanlann ınançlannı retonk, propaganda,fikır-aşılama(hatta beyın-vıkama) denılen akıl-dışı vollardan, bır de- yışlesınsıce etkılemek de mumkundur Bu nedenle inanıimaya-deger olan şeylerı inanılrnaya-degmez (dolayısıyla ınanılmaması gereken) seylerden ayırt etmesım bılmeyen ve bu nedenle beynını bo$- ınançlann, masal ve safsatalann, akla gelebılecek her turlu şarlatanhklann sızmasından koruyama- >an bır ınsanın "duşunme" özgurluğunden pek söz edılemez Böyle bır ınsan, sall dış-baskılardan ma- sun o4duga için keodini özgur sanabilir. Oysa onu çok daha sınsı bır duşman tutsak etmıştır, ama o bunun farkında değıldır Bovle bır ınsanın özgur- luğu, yoğun bır trafik akışı ıçınde caddeye salıve- rılmış kuçuk bır çocuğun dzgurluğunden farklı de- ğıldır Bana kalırsa "Kuran öyle emredıyor'" dıye ba- şını onmekte avak dıreten ve bunu "vıcdan ozgurluğu" adına yaptıklarını sanan genç kızları- mızın durumu budur Başını ortmenın namuslu bir kadın için şart oldugo inancı beyınlerine sokulmuş olan bu insanlar, manevı bir hukmetme vontemi- nin kurbanı olduklannın farkında bile değıldirler. Eğer bunlara kuçukken tartışıJmaz dogrulnklar ol- madığı, dolayısıyla hıçbır şeye düşunup taşınmadan, yanı akla-yakın gerekçeler aramadan, inanmama- lan gerektiği öğretılmış olsaydı, şuphesız bo>le dav- ranmazlar, dolayısıyla toplumda gereksız bır sur- tuşme ve tartışmaya yol açmazlardı Buradan demokratık bır eğıtımın davandığı ah- lak kurallanna geçmek ıstjyorum Soze ilkın "fikir- aşılama" (Indoctrınatıon) devışının tanımıyla baş- layacağım. TANIM "Fıkır-aşılama", herhangı bır otorıteye dayanılarak, doğru olduğu bılınmeyen >a da >anlış olduğu bılınen bır fikır, göruş ya da oğretımn - retonk, propaganda ya da bevın- yıkama gıbı akıl- dışı yoüarla kafalara sokulmasıdır Demokratık bır eğıtımde ılkın çocuklara dognı duşunme yöntemlerı öğretılmelıdır Bunun ıçın de onlann (bır çeşıt "inanma ahlaki" kuralları dıye- büeceğıınız) şu kurallara gore davranma alışkanlı- ğı edınmelerıne yardım edılmelıdır • Hıç kımse doğruluğu hakkında yelerli (yanı her tur şupheyı dağıtabılecek) belge ve kanıt bulunma- yan bır fikır, göruş veya öğretıye inanmamaiıdır. • Ne doğnüuğu ne de yanlışhğı hakkında yeter'h belge ve kanıtlar bulunmayan fıkır, göruş ve oğre- tıler karşısında şupheci bir tavır takınmalıdır. Aslında "bılımsel duşunuş"un de temel ılkelerı- nı dıle getıren bu kurallar sayesmde "ergın" bır ın- san kendısını "fikır-aşılama" gınşımlenne karşı ko- ruyabılır Ancak kuçuk çocukların eğıtımınden so- rumlu kışıler ıçın bazı ek ahlak kuralları koyma- mız gerek Demokratık, yanı insan kişiligine sajgı- iı bır toplumda şu egttim-ahlakı kuralian geçerhdır • Her çocuğun bağımsız (bılımsel) düşunebıle- cek şekılde yenştırılmeye bakkı vardır • Her ana-baba, ama özelhkle eğıtımden sorumlu olan öğretmenler (dolayısıyla devlet) çocuklara "bağımsız" düşünme alışkanlığı kazandırmakla )u- kumludurler. Yukandakı tanım ve kuraliardan şu mantıksal so- nuç çıkıyor: "Hıç kımsenın henuz bağımsız duşunme vetene ğı kazanmamış çocuklara nkır-aşılamaya hakkı yok- tur." Buna göre ana-babalar da dahil, çocukların eğı- tımınden sorumlu herkes onlar doğruyu yanlıştan, ıv/ıyı kdtuden, güzelı çırkınden ayırt edebılecek ya şa gelınceye kadar onlara kendı dini, ablaki. siyasi ınançlanru, hatta estetık zevklenru aştlamaktan gen durmak zorundadırlar En buyuk vıcdansızlık, vıc- danlara hukmetmeye kalkmaktır Vıcdanlara huk- metmenın de ıkı yolu vardır a) Baskı yolu, yanı bazı fıkır, goruş ve oğretılenn yasaklanması; b) Fikir- aşılama Aslında bu ıkı yöntem bır paranın ıkı yu- zu gıbıdırler, yanı aynı amaca hızmet ederler ve ge- nellıkle bırlıkte uygulanırlar Devletin "sapık" dı- >e nıtelendırdığı bazı ıdeolojılerı savunan eserlerı >a da ahlaka aykın pasaj veya sahneler ıçerdıklerı gerekçesıyle bazı roman veya filmlerı yasaklaması ve bu vasaklan çığneyenlen cezalandırması bır boskı yöntemıdır Buna karşılık bır babarun çocuklannı ta kuçuk yaşlardan başlavarak kendı ınanç ve dav- ranışlan doğrultusunda şartlandırması bır fikır- aşılama vontemıdır Her ıkı durumda da yenı yetı- şenlerın vıcdanlarına ıpotek koymak ıstendığı, ya- nı onların ınanç ve davranışlarını kendı bıldıklen gıbı seçmelenne fırsat tanınmadığı apaçıktır Böy- lece eğıtım, hukmetme ıçgudusunun sınsı bır aletı yapılmış oluyor Bu ıçgudu doğal olduğuna göre ana-babalann, çocuklannı kendılerıne benzetmek ıstemelennı bır dereceve kadar hoşgormek mumkundur Ancak av- nı şeyı devlet yapmaya kalkarsa ve bu devlet demok- ratik olduğunu ıddıa edıyorsa boyle bır devletı vö- netenlerı bağışlamak mumkun değıldır, zıra bun- lar okulları kendı fıkır, goruş ve ıdeolojılennı bu- tun bır ulusun çocuklanna aşılamakla görevlı bı- rer "manevı çıftlık" gıbı görüyorlar demektır Oy- sa demokratık bır toplumda okullar, onun bunun ınançlannı değıl ınsanhğın bugune kadar uretmış olduğu butun ınanç ve duşünce sıstemlennı yenı ye- tışenJere yan-ttıtmadan tanıtmakla yukumludurler Bu arada butun dınlerın, butun polıtık oğretılerın, butun ahlak felsetelerının eşit koşullar altında tar- bşılmasına fırsat tanınması demokratık bır eğıtım anlayışımn ana kuralı gereğıdır (Bu arada demok- ratik ıdeolojının kendısı de enıne bovuna tartışıl- malıdır) Sonuç Ders kıtaplarının da vurguladığı gıbı dın, salt bır inanma konusudur, oyle olduğu ıçın de "dınde ZOT- lama yoktur" Kuran'ın kendısı böyle söyluyor Kulturünun bır parçası olarak Turk çocuğunun kendı dini hakkında bılgı edınmesı en doğal hak- kıdır Genellıkle çocuklar bu bılgılen ana- babalanndan edımrler Ancak bu bilgıyı yeterlı bul- mayan çocuklar ıçın okullara -öğretımı bır yılı aş- mamak kaydıyla- dın dersleri konabılır Ancak bu derslenn "seçmelı" olması şarttır, yoksa sadece la- ıklık ılkesı değıl Kuran'ın "Dınde zorlama yoktur" ılkesı de çığnenmış olur "Zorunlu" ve eğıtımı tam sekız yıl süren "Dın Kulturu ve Ahlak Bılgısı" ders- lennın bu ılkeyı çığnemedığı yolundakı ıddıalan ge- çerlı saymak hıçbır şekılde mumkun değıldır (') Bkz. Cumbunyet. 20Ocak 1989,6Şubaı, 6 Man, 7 Mavts 1990 HESAPLASMA BURHAN ARPAD Şehir Tiyatrosu ve Max Meinecke Istanbul Şehır Tiyatrosu'nun seksen yılı bulan geçmışının ço- ğu, çalkantılı, tedırgın ve çekışmelı geçmıştı Ana yapısını unlu Fransız tıyatro adamı AndrĞ Antoın ın oluşturduğu Istanbul Şe- hır Tiyatrosu (kuruluş yıllarının Osmanlıcasıyla Dâ-rul-bedâ-yı-ı Osmanlı Guzellıkler Evı) sunduğu ılk oyunun adı Çuruk Temel'e yakıştırılarak (1917) yarı şaka bır goruş ılerı sürmuşlerdır Bu go- ruşe katılamayacağım Gerçı Çuruk Temel'le başlayarak bır on yıl, olumsuz geçmıştır' Ne var kı 1927'den 1940'lara çok canlı ve başarılı bır yırmı yılı görmezlıkten gelemeyız Söz sanatı bıl- dığımız tıyatro geleneğınden yoksun bır ulkede bu parlak dö- nemı ılk tıyatro adamımız Muhsın Ertuğrul'a borçluyuz Istanbul Şehır Tiyatrosu kadrosunda toplanmış, genç ya da yaşlı bır avuç sanatçı, gece gundüz demeden, ellenne geçen azıcık paradan hıç yakınmadan, dunya klasıklerı ve çağdas oyunları Türk se- yırcısını -yaz ayları turnelerı unutmayalım- Türkıye cumhurıyetı- nın ılk tıyatro seyırcısını yetıştırmışlerdır Bu parlak donem, Muh- sın Ertuğrul'un Devlet Tıyatrosu'nun başına geçmek uzere An- kara'ya gıtmesıne kadar surmüştür Muhsın Ertuğrul'ın Devlet Tıytarosu'nun başına geçmek üze- re Ankara'ya gıtmesı başarısızlıklar ve çekışmelere yol açmıştır Yenı bır tıyatro adamı bılgı ve otorıtesınden yoksundur Şehır Tı- yatrosu'nu büyuk olçüde sarsmıştır Her sanatçı kendını M Er- tuğrul gıbı gormeye başlamıştır Basın ve kımı aydın çevreler ko- nuyu ele almışlar ve sonunda beledıye yenı bır uzman rejısörün gorevlendırılmesını uygun bulmuştur Bundan ötesı rastlantılar ve ıyı nıyetlı kımı tıyatroseverlerın gı- rışımıyle çözümlenmıştır Evet, kımı rastlantılar ve ıyı nıyetlı gırışımler Ekım 1951'de Is- tanbul'da doğubılımcıler (Şarkıyatçılar) kongresıne katılmak uz- re gelmış olan Prof Dr Herbert Duda ıle tanışmamızla başla- mıştır Beyoğlu Tokatlıyan Otelı'nde bır rastlantıyla tanıştığım Sayın Prof Duda, bır ara "Dostum Muhsın Ertuğrul'u nerede bulabı- lırırrr? dıye sorunca gülumseyıp koluna gırerek "Sanırım hemen şımdı " dedım ve otelın karşı kaldırımında bulunan Kuçuk Sah- ne'ye geçtım Rastlantı rastlantıyı ızledı ve Muhsın Beyı prova- da bulduk Bunca yılın dostları kucaklastı ve konuşmaya başla- dılar Ben ayrıldım Ikı gece sonra Tepebası Tiyatrosu'nda Otel- lo'yu ızlerken Prof Duda ağlamaklı olmuştu Oyun bır felakettı1 Bır zamanlar kımı tuluat tıyatrolarının Otello'yu Arabın Intıkamı' dıye oynamaları gıbı1 Tıyatrodan pek üzgun ayrılan Porf Duda, Vıyana'ya dönünce konuyla ılgıleneceğını ve yardımcı olabıle- cegını söyledı Böyle deoldu Şımdı bırazda Prof Duda'dansoz edeyım Prof Duda, Bırıncı Dunya Savaşı yıllarından başlaya- rak Türkıye ıle yakın ılışkıler kurmuş sonraları uzun sure Istan- bul'da yaşamış, Turk yazarlarını Almanca'ya aktarmış değerlı bır bılım adamıdır Tıyatro ıle yakından ılgılenmıştır Istanbul Şehır Tıyatrosu'nun yıllardır yayımladığı Tıyatro dergısının fıkır baba- sıdır Dergının ılk sayısında Muhsın Ertuğrul'un, 'Azız/m Dr Duda" dıye başlayan yazısı bunu gösterır Prof Duda Vıyana'ya donünce sorunla ılgılenmış ve Mart 1952 gunlu mektubu gondermıştır 'Oyle bır rejısör bulmak gerekı- yor kı Avusturyada ıyı bır yerı olsun" dıye başlayan uzun mek- tup şoyle bıtıyordu "Tıyatro çevrelerınde buyuk değerı olan Herr Meınecke'nın Is- tanbul şehrı ıçın kazanılmasını, Turk tıyatrosunun varlığı bakı- mından can ve gonülden dılıyorum" Bu mektubun yayımlandığı Turk Tiyatrosu dergısının 258 sa- yısında (Nısan 1952), Meınecke'nın tıyatro alanında yaptıkları ve ttyatro anlayışı üzenne genış bılgı verılıyor Vıyana'da sahneye koyduğu oyunlann adları da yazılı Istanbul Beledıyesı Yazı Isle- rı Müdurluğu'nün, Max Meınecke'ye yazdığı çağrı mektubu ve ılgısınden öturü Prof Duda'ya yazılmış tesekkür mektubunun metnı de yer alıyor Butun bunlar kısa surede gerçekleşıyor, Me- inecke hazıran 1952 sonunda Denızyolları'nın Tarsus vapuruy- la Istanbul'a gelıyor hemen bır basın toplantısı yapıp tasarladıkları uzerıne uzun bır açıklama yapıyor Bır yandan da Şehır Tiyatro- su artıstlerıyle konuşarak genış bılgı topluyor Ilk oyun olarak Muhsın Ertuğrul geleneğını surdurerek Shakespeare-Fırtına tra- jedısını sahnelıyor Basın ve tıyatro çevrelerınce çok olumlu kar- şılanıyor Ferenz Molbar'ın Lılıyom'u daha coşkulu bır ılgı toplu- yor Benım payıma da sert bır uyarı mektubu düşuyor, bu bılgı ve fotoğrafları nısan 1952 sayılı Türk Tiyatrosu'nda yayımladı- ğımdan öturu Yıneledığımde dergı sekreterlığınden gorevıme son verıleceğını bıldıren bır mektup Acı olduğu kadar yureklen- dırıcı bır anı olarak saklarım MUSTAFA GULMEZ 22.8.1963 1988 Carum oğlum, MUSTAFAM seru benden koparamadılar Senı her gun daha çok özlüyorum, hıçbır ananın bu acıyı çekmesım ıstemıyorum Annesi NECLA GULMEZ Askerhk görevını yaptığı sırada gözaltına alınan, gözaltında ölen MUSTAFA'mızı anıyoruz MUSTAFA GLLME2 AİLESİ VE ARKADAŞLAR1 2 2 8 1 9 6 3 ADINA BABASI 26.6 1988 KEMALETTÜN GLLMEZ PENCERE Liberalizm Kolay mı?.. Yıl 1962 Yunus Nadı Armağanı Yarışması'nın konusu. "Uberalızm mı? Sosyalızm mı?" Belalı bır konu Ön seçıcı kurulunun efemesınden geçen yazılar Cumhunyette yayımlanıyor Katılanların kımısı lıberalızmden yana, kımısı sos- yalızmden Bırıncılerın yayımlanması kolay, ış ıkıncılere gelınce gazete zorlanıyor, çunkü o yıllarda değıl sosyalızm, sol sözcü- ğu bıle sakıncalı 1962'nın kasım ayında Şadı Alkılıç'ın sosyalızmden yana ya- zısı gazetede çıkınca savcılık soruşturma açtı Ikı sayfalık yazı yuzünden ortalık bırbırıne gırdı Alkılıç tutuklandı ve on yıl süre- cek bır yargılama serüvenı başladı BBC'nın o günlerde yaptığı bır yorum bugün ıçın de günceldır "Şadı Alkılıç'ın bu kadar buyük cezaya müstahak görûlen yazı- sı utopık sosyalızmden ılen gıtmeyen ve hıçbır onjınallığı bulun- mayan masum sozlerden ıbarettır Basbakanı (Ismet Paşa) daha sonra verdığı demeçler Batılı yasama duzenının erdemlennden söz eden tur ü/kenın bu düzenın gerektirdtğı bazı standarOara saygı gostermesı lazımdır Bu standartlann başında da düşünce ve an- latım özgürtûğû gelır Masum bır yazının bedelı a/û yıl hapıs olan ulkelerde yüruriüktekı yasama duzenı zıncırlı ve demır parmak- lıklar arasında kurulmuş bır duzendır" O günlerde Şadı Alkılıç olayı dış dünyayı ılgılendırdı, Alkılıç "Yılın Mahkûmu" ılan edıldı, olay Meclıste görüşuldu, tartışma- lara yol açtı, bütun ülkeyı sılkeleyen bır soruna dönüştü Aradan yaklaşık otuz yıl geçmıştır, bugün cezaevlerınde top- lam 2700 yıla mahkûm 30'u aşkın yazı ışlerı müduru yatıyor, ama kımsenın kılı kıpırdamıyor BBC'nın 1960'lardakı yorumunu, de- ğennden hıçbır şey yıtırmeden yıneleyebılırsınız "Masum bır yazının bedelı altı yıl hapıs olan ulkelerde yürur- iüktekı yasama duzenı zmcıriı ve demır parmaklıklar arasında ku- rulmuş bır duzendır" • 1962'de Yunus Nadı Armağanı Yarışması'nın konusu "übe- raJızm mı"> Sosyalızm mı?" ıdı Aradan yaklaşık 30 yıl geçtı Sosyalızm sözcüğu Türkıye'de hep yasaklarla donatılmış kal- dı, liberalizm sözcüğü hep ozgürdu Bugün sosyalızm yıne demır parmaklıklar ardındadır, libera- lizm ıse neredeyse devletin resmı ıdeolojısıne donüşmüştur, dı- sardan —Amerıka'dan ve Batı'dan— dayatmalı olduğundan gü- cü büyümüş, sosyalıst dünyadakı çöküntüler ve dağılmalar da ağırlığını pekıştırmıştır Ancak hıç unutulmaması gereken bır gerçek var vaktıyte sos- yalızm sözcüğüne sıhırlı bır anlam yükleyen çoğu kışı, partı, ül- ke, devlet düş kırıklığına uğradı Hele az gelışmışlık çemberını sosyalızmle kırmaya çabalayanların çıkmazlara saplanması göz- lerı bıraz daha açtı Ülküler amaçlar, ıdeolojıler, doktnnler krtap- lardan yasama geçırılırken sağduyu, akıl ve bılımle donatılmış uygulamalara dönüştürülemezse, bır ıse yaramıyorlar ya da bır noktaya kadar yararlı olabılıyorlar Liberalizm sözcüğünün bu bakımdan sosyalızmden ötede ay- rıcalığı mı var? • Liberalizm yenı bır sözcük değıl, yüzyılların ötesınden kaynak- lanan anlamlarla yuklü Azımsanacak bır akım da değıl libera- lizm, Batı tarıhınde yerı büyuk, yalnız ekonomık anlamıyla da ele alınamaz, ınsanın bıreyleşmesınde lıberal devrımın etkısı Baît demokrasılerının mayasını oluşturmuştur Bugün Türkıye'de kımı polıtıkacı, çağdaşlaşmanın maymun- cuğunu liberalizm sözcuğunde keşfettığını sanıyor —Kirierı özelleştınrsın devletı ekonomıden çekersın, serbest piyasa her şeyı çözumler, ulke kalkınır, çağdaşlaşır Liberalizm bu kada r kolay olsaydı şımdıye kadar —başta Tür- kıye— bütün Üçuncu Dünya'da az gelışmış ulkeler sorunlarını çoktan çözerlerdı Bu yaklaşım acemı Marksıstlerın düşunceyı sığlaştıran şablonlarına benzıyor —Üretim araçJannı kamulaşth nrsm, burjuva smıfını tasfrye eder- sın, ışçı sınıfı ıködaıiaşınca hem ekonomık kalkınma hem çağdas- VEFAT SAADET TUĞRAY ıle HUSEYIN ERCIYAS evlendıler 23 Hazıran 1990 1ZM1R Merhum Daniel Borowski ile merhume Auguste Borowski'nin kızları; merhum EmilNook'uneşi; merhum Otto, Paul, Willi ile merhume Margarete, Anna ve Emma'nın kızkardeşleri; Christel Kuhn ile Ursula SertePin anneleri; WolfgangKuhnile Kamran Serterin kayınvalideleri; Andreas Kuhn, Elke Nabawi, MichealKuhn,AlevSertelveHakan Sertel'in sevgili anneanneleri CHARLOTTE WILHELMBNE NOOK Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 27.06.1990 (yarın) çarşamba günü saat 11.00'de Feriköy'deki Protestan Mezarlığı'ndan (Şişli Abide-i Hürriyet Cad. No: 5) kaldınlacaktır. Çelenk gondenlmemesı, arzu edenlerın T E.V.'ye bağışta bulunmaları rıca olunur AİLESİ laşma gerçekleşır Hr Sonuç Kırk yıldan ben sosyalıstlenni demır parmakfıklar ardında yaşa- tan bır ülkede, lıberalızmden söz açmak, en azından ayıplanması gereken bır tutumdur. VEFAT Özgen ailesinin büyüğü, amcamız ABDULLAH ÖZGEN vefat etti. Sevenlerine başsağbğı dileriz. FERHAN- NEVZAT DOGAN Türkıye'de yenı pazarlanmaya başlanacak olan klıma cıhazlannın satış ve sonrası organızasyonunu sağlayacak MAKİNE MÜHENDÎSİ aramaktayız Kendısını bu konuda yeterlı gören adayların aşağıdakı adrese el yazısı ıle yazılmış özgeçmışlennı şahsen görüşmeye çağrılabılmek ıçın göndermelermı nca edenz AKPINAR LTD.ŞTİ. Boğazkesen Cad 63/1 Tophane-ISTANBUL Turkıye'nın en guzel düğun salonlan NtŞANTAŞI I RtSTAURANT Düğün Salonlan 150 kjşı ıçhı Yemekh 1 785 000 Yemekh mezeli 2 175 000 Rez 147 62 39 -147 74 40 • Sahnlanmız khmahdu • İngılızceyı 6 ayda konuşalım. Tel: 349 48 57
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle