26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhunyeı Matbaacılık »e Gazelecılık Turk Anonım Şırkcıı adına Nadır NMJI 0 Genel Va>ın Muduru Htsan Cemal. Muessese Muduru EmiiM Lşıklıgıl. Vazı Işlen Muduru Okı> Gonenun. # Haber Merkezı Muduru Y'alçın Bıycr. Savfa Duzenı Yonctmenı *li Ac«r, # Temsılaler ANKARA Ahma Tan. IZMİR Hiiuml ÇeOaiuryl, ADANA Ç«io Vi£»oglu tç Pohtıka Cdal fcşhngıç. ftj Haberlcr Elgnı Meı. Ekonomı Ccngu Turkn. Iş Sendıka Şakıu fcrlcnci. Nulljr Cttal L<*r, Egılım Genca> Şa}laA. HaDer Ajasurma bnırl Berkan. >.urt HaDerlen Sccdci Dogan. Spor Daıuynanj Abdufludır >ucdmaa, Dvz Yaniar Kcrnn (.iltskan. Arastırma ^fan AJp*}. Duzdtme AMıdaJı \ u a 0 Koordınatör Ahm« Korutsan, 9 MülJ lster Erol frtul. 0 Muhaxrtx- Buknl Vencr • Buıçt-Planlama Snp Osmuteşeojiıı # RcUam Ays* Tono. • Fk Vavmla/ Hnl» Akyol # Idare HUMT.HI Gunr, • i^tetme Owkr Çdik. • Büp-lstem. \ıd laal. • Personel Scvp Bosuınaojji». Bnson IT >ow»ı t umhunyrt Mataacılık w Cjazcuobk TA4 Tlırk Ocajı Cad 39/41 I H3« Ist Pk 246-IsıanbijJ Td 512 05 05 (20 toll, Tdex. 22Ü6 Fa». fl) 526 60 72 # Burofar A A n /jva Gokalp Bh lnk,Up S. No 19'*. Tet 133 II 41-47. Tdo. 42344 Fti (4) 133 O< o< # t™ir H ZijiBh 1352 İ2/İ. Tö 13 12 X). Tcta. 52359 hu (51) 19 33 «0 # U u Incmu Cad 119 S So ] kjl I. Tri 19 T 52 (4 hat). Tdo. 62155. Fax (71) 19 37 52 TAKVlM: 20 HAZIRAN 1990 Imsak- 3 23 Guneş: 5.24 Oğle- 13.10 lkindi- 17.10 Akşam: 20.46 Yatsı: 22.37 Kamuoyu onları izliyor, basın üstlerine geliyor, Hülya ve Tanju ise beraberliklerini sürdürmeye çalışıyor Bırakm yaşayalımV Hülya Basın bizi bu halegetirdi. Yazılar, fotoğraflar... Aynlamadık, denedik, ama olmadı... Sonuçolarak ayrı kalamayacağımızı anladık.. Tanju Yeterbukadar. Bukonul5gün yazılmaz. Bugün Hülya ile tatilimizin 16. günündeyiz. 16 gündür her gün her gazetede biz varız. Peki biz ne yapmışız ki? Hülya Bu memleket ne sanatçısına sahip çıkıyor, ne futbolcusuna. Büyüklerimiz ve basın 'Bu iki insan birbirini seviyor' dese kimse üstümüze gelemez. Beraberiz, J sürdürüyoruz, birbirimizi seviyoruz. Her şeye hazır durumdayız. Gereken ne ise yapılacak, yapmayahazınm. Omuz omuzayız... SERDAR KIZIK KUŞADASI — 'Basın bizi bu haJe getirdi... Bizım kimseye inat yapar bir halimiz yok... Aynlama- dık, denedik ama olmadı... Bu memleket ne sanatçısına ne fut- bolcusuna sahip çıkıyor. Biz yal- nızız, kendi başımıza mücadele ediyoruz...' böyle diyor Hülya AT- şar. 'Bizim ilişkimiz dürüst. Bunun üzerine kunıJu. Türkiye'de hâlâ Hülya-Tanju aşkı konuşuluyorsa, kamuoyu bu ilişkiye 'yüzsüzlük' diye bakıyor deniyorsa memleke- tin hali kötü. Birçok sorun varken bizle uğraşıuyor' böyle diyor Tan- ju Çolak. Hülya ile Tanju'yu Kuşadası'n- da, beş yıldızlı bir otelden aynl- mak üzereyken bulduk. EşyaJar si- yah BMVV'ye yukleniyordu. Hül- ya konuşma isteğimizi geri çevir- medi. Tanju lobide otel fotoğraf- çısıyla tartışıyordu özel fotoğraf- iannı gazetelere verdi diye. Konuş- maya Hülya ile başladık. Sinirli ve gergindi, sürekli gazetelcrden ya- kındı. Daha sonra Tanju geldi. So- rulanmız ortaktı ama çoğunluğu- nu Hülya yanıtladı. Tanju da özd- likle Hülya'nın ilk kez kendisine sormadan bir gazeteciyle konuş- mayı kabul ettiğini vurguladı. Otel lobisindeki söyleşimizde sorulara içtenükJe yanıt verdiler. Ba^langıçta çok gerdindiler, son- ra ortam yumusadı ve şöyle devam ettik: HÜLYA — Basm bizi bu hale getirdi. Yazılar fotoğraflar... Ay- nlamadık, denedik ama olmadı. Hiçbir zaman da sitera eder gibi birlikte kimseye fotoğraf çektir- medik. Bugune kadar basında cı- kan Tanju'yla beraber fotoğrafla- nmızın hepsi —Milliyet hariç— özel çekilmiş resimler. Başka yok... — Basın nasıl alıyor, arkadaş- lannızdan mı? HÜLYA — Fotoğrafçılardan... özel çektirdiğimiz fotoğraflar bunlar. Biz, rahat kalabilmek için bir tek Milliyet Gazetesi'ne çektir- dik. Çunkü Cumhuriyet'le Milli- yet'tn yeri ayndır. Gazetecilikte de öyle. tnanın ki, kolkola, sarmaş dolaş resimleri vermedik kimse- ye... Bizim kimseye inat yapar bir halimiz yok. Hiç kimseyi üzroeye de niyetımiz yok. Ayrı kalamaya- caginuzı anladık, bunun mümkün olamayacağını anladık. Tabi mümkün olamayacak derken ha- yatta olamayacak hiçbir şey yok, onu da söyleyeyim. Sonuç olarak birbirimizden ayrı kalamayacağı- mızı anladıktan sonra bir araya geldik, farkında olmadan... — Yazılanlar arasında Tanju- nnn evüligi ve eşi Aysu'nun hamik olması, özellikle vurgulanıyor. Tepldlerde ana noktalann başın- da geliyor bu. Siz neler soyleye- cekstniz? HÜLYA — Tanju'nun evliliğı, karısırun hamileliği inanın ki be- ni de uzüyor, hem de fazlasıyla. Ayrıca saygı duyduğurouz bir in- san. Ona karşı duyduğum kötü bir şey yok ama bizim ilişkimiz süni- yor. Bitebilir de devam edebilir de... — Hangi koşallarda bfter, han- gisindc sörer... HÜLYA — Bilmiyorum. ilişki- miz Türkiye'nin sorunu haline gel- di. Daha doğrusu getirildi. Bizim ilişkimiz manşetlerden girecek bir olay değil. Hani ilk defa duyulan bir konu olsa anlayabilirim ama şimdi anlamıyorura. Çünkü o da şöhretli ben de. îkimiz de toplu- ma ait ınsanlarız. Bilinen bir şe- yin bu kadar abartılması beni üzüyor, Tanju'yu da... — Semra ÖzaHa Azerbaycan'a gitmeniz sdz koousu. Sanıyornm spekülasjonlann az da olsa yabs- ması için bir olanak... HÜLYA — Hayır gitmeyece- ğim. Sayın Semra Özal'la gidemi- yorum... — Neden? TANJU — Moralman... HÜLYA — Evet, moralman çökmuş bir vaziyetteyim. Aynca kıyafet gibi bazı hazırhklan yapa- mayacağım için mecburen kaldım. Beni bu dunıma düşunneye hiç kimsenin hakkı yok. — Hülya Hanım, Tanju'yla bir- likteliginiz sizi böylesine etkiliyor. Verdiginiz ornege gore de uğrası- lannm engelliyor. Birlikteliğinize nasıl bir yöo vermek istiyorsunuz? HÜLYA — Dedim ya bilmiyo- rum. Zaten Tanju'nun evlilik ola- yı bittniş. Bittikten sonra bir ara- ya gelmenin anlamı ne? Israrcı ol- raak insanların bizi parçalaması- dır. Yani bir Hıirriyet Gazetesi- nin, bir Günaydın Gazetesi'nin bi- zi suçlarcasına yazılar yazması mantıklı değil. — Yani suçlo basın size göre? HÜLYA — Yazılan haberler mantıklı değil. Ben okuduğumda acaba bunlar ilkokul mezunu mu diyorum. Affedersiniz o herhalde ilkokul mezunu. Çünkü ben bir yazıyı yazmadan önce duşünu- rüm; bu olay matematiksel böy- ledir, bundan sonra ne olabilir? Beraberlik bitse de Tanju evinde mutlu olabilir mi olamaz mı? Ön- ce matematiksel, onu düşunur ona göre yazabilirim. Yani, insan- Iar nasıl yasıyor, bu tur olaylar ilk defa mı oluyor, bunu düşünürüm. Aynca yazacak başka konular var bir süni... — Örneftin_. HÜLYA — Istanbul susuz- luktan kınlıyor, memlekette enf- lasyon var, hem de yüksek. Kalk- mışlar Tanju-Hülya ilişkisini ka- pak yapıyorlar, manset yapıyorlar. Niçin susuzluğu kapak, manşet yapmıyorlar. Ben kalkıyonım film setinden gidiyorum eve kovalarla su dolduruyonım. Teyzemlerde duş alıyorum. önce bundan bah- setsinler, ondan sonra Tanju- Hülya ilişkisini kapak yapsınlar. Bana komik geliyor. Bence bun- lan yazanlann hepsi ilkokul me- zunu. Bunlann yazılarına da okurlar nasıi saygı duyarlar, ora- sını bilmiyorum... — Peki, bonlann siziıı iistümız- de etkUeri nasıl olayor? HÜLYA — Biz ikimiz bu kadar insana, bu kadar yaaya karşı gel- mekte güçlük çekebiliriz. Burada söylenecek tek şey var: Ben vatan haini değilim, affedersiniz koka- in, esrar içmiyonım, affedersiniz her gün bir erkek de değiştirmi- yorum. İki senedir saygı duydu- ğum ve sevdiğim bir erkekle bera- berim... — Siz yargüaaıyorstınnz bir an- laroda... HÜLYA — Bizi hiçbir şekilde yargılayamazlar. Biz sadece susu- yoruz şimdilik. Sizinle konuşma- mın nedeni, dediğim gibi basın toplanüsı yapacaktım, ama Cum- huriyet geldi, siz geldiniz, söyle- diklerimin harfiyen yazılacağın- dan eminım o nedenle... Şu anda susuyonız. Bunlar zamanla unu- tulacak. Şu anda bence basın, so- zunü geçiremediği kişilerin hırsı- nı bizden alıyor. Bizi yargılıyorlar. TANJU — Basın değil, basın sermayesi... HÜLYA — Bir dakika... Bizi yazüanyla yargılayanlar, yazılannı yazdıktan sonra bizi yargıladıklan hataların belki yuz mislini kendi- leri yapıyorlar. Buna inanıyo- rum... — Peki Tanjo, yaalanlan dog- ru bnlmuyorsun. Yazanlann ne amacı olabilir ki? TANJU — Yeter bu kadar. Bu konu, 15 gün yazılmaz. Bugün Hülya ile tatilimizin 16. gününde- yiz. 16 gündür her gün, her gaze- tede biz vanz. Peki biz ne yapmı- şız ki? Cinayet falan mı? Biz 16 gün yazacak kadar büyük bir ha- ta mı işledik! İnsan diyorum, 16 gün yazılır mı? — SİZİII iüflrini»» yüzsÜZİÜkdİ- DİZ DİZE - OMUZ OMUZA — Tanju ve Hul>a, gazelelerin >azdıgı gibi kamuoyunun kendilerine tepki gostermedigini söyiüvorlar. (Fotograf: L mit Otan) TANJU-HULYA AŞKIIÇÎNNEDEDILER? Reklamsa ayıp,gerçekse kime ne?Haber Araştırma Servisi — Bu ayın ilk günlerinden itibaren yeni- den alevlenen ve yeni bir aşama- ya giren Tanju Çolak - Hülya Av- şar aşkı, Türk basınımn başlıca malzemesi olmayı sürdürüyor. Toplumun değişik kesimleri acaba Tanju - Huiya aşkı için ne düşünüyor, basının bu aşkla ilgili ta\Tinı nasıl yorumluyor? Camhu- riyet muhabirleri çeşitli kesimler- den insanların göruşlerine başvurdu. Oktay Ekşi (Basm Konseyi Baş- kaoı): Ben şahsen Hulya Avşar ile Tanju Çolak ılişkısinin tamamen kendilerinin özel meselesi olduğu- na inanıyorum. Başkalarının bu konuda onlara ahlak çobanlığı yapmasımn doğru olmadığını dü- şünüyorum. Konumlan itıbanyla bu iliskileri yüzunden kendilerinin kamuoyu önünde suçlu gibi teşhir edilmemeleri gerektiğini duşunu- yorum. Kafalannuzdaki çember- leri kırmamızın bu çağa daha uy- gun düşeceğini savunuyorum. Ba- sında bu Uişkinin kınandığına dair yazılar gördüm. Az sayıda olsa da bu ilişkiyi savunan yazılara da rastladım. Ben savunan veya hoş- gören yazılardan yanayım. Ama basının bu ilişkiyi özgürce değer- lendirmeye hakkı olduğuna ina- nıyorum. Abdurrahman Dilipak (Milli Gazete dtş politika yazan): Din, bilim, ahlak, felsefe ve ideolojinin iflas ettiği, birbirine karıştığı or- tamlarda kutsallığını kaybetmiş bir toplumun dramını izliyoruz burada. Herkes kafasını buluyor. Kalbini kaybetmiş, beyni kuru- muş, midesinin şişliği ölçüsunde faziletli olduğunu sananlann dün- yasında olur böyle vakalar. Sanı- nm olay, laik cumhuriyet, Atatürk ilke ve inkılapları, devletin mues- ses nizamı açısından bir tehdit oluşturmuyor. Basın yangına kö- rükle gidiyor. Olay bir rezalet. Ama müesses nizamın yasası, ik- tisadı ve kultürü de bu olaydan daha iyi değil. Prof. Dr. Toktamıs Ates (Siya- sel bilimd): Bu onların özel işidir. Magazin basıruna malzeme gerek- tiği için kurcalarunaktadır. Tür- kiye'de bu tur ilişkisi olan insanla- rın sayısı sanıldığından daha faz- ladır. Fatma Girik (Şişli Belediye Başkanı) Bu olay sadece üç kişiyi ilgilendirir. Tanju, Hülya ve Tan- ju'nun eşini. Konuyla ilgili hiçbir gönışum yok. Kandemir Konduk (Mizah ya- zan): Biri erkek biri dişi, araların- da geçen bir işi nive merak edivor bunca kişi, basının yok mu baş- ka işi? Funızan (Yazar): Özel hayatla- rını çok dışarlak yaşamak duru- munda kaldılar. Bırbirlerıni sevi- yorlarsa bu kadar baskı yapmak, onlann sevgisini devamlı gundeme getirmek, çok karışmak bana yan- lış geliyor. Kişiye ozel durumlara bu kadar burnumuzu sokmasak ne iyi olacak? Semra Özal (TKGV Başkanı): Hülya-Tanju beraberliğinde surek- li Hulya Avşar'a ceza verilmek is- teniyor. Hülya Hanım bekâr. Eğer ceza verilmek isteniyorsa ya ikisi- ne de verilmeli ya da hiçbirine ve- rilmemeli. Erdal Özyağcılar (Sinema sa- natçısı): Temelde belırli bir sevgi olayı varsa benim için bu önemli. Ancak biri futbolcu diğeri sanat- çı olarak gundemde kalmak için boyle bir olayı tezgâhlamışlarsa bu çok iğrenç. Hilmi Yavuz (Belediye Küllür Danışmanı, şair-yazar): Orhan Ve- lı'nin bir şiirinde söylediği gibi: "El konuşur sevişirmiş, bana ne!" Hulki Aktnnç (Yazar, reklam- cı): Dünyanm bütün ulkelerinde un kazananlar bedelini belirli bir şekilde vermek zorunda kalıyor- İar. Herhangi iki insan olsalar bel- ki bu kadar rahatsız olmavacak- lar. Ancak Tanju'nun karısı 6 ay- lık hamile. Bu kadar aylarla de- ğişen bir gönulü de anlamakta güçlük çekiyorunı. GAZETELERDE HÜLYA-TANJUİLİŞKİSİ Basın: Aşkınız bir günahtırHaber Araştırma Servisi — Aşk bu, ne fer- man dınledı ne de Semra Özal'ın oğutlerini! Aylar once başlayan, otomobil telefonu din- lemekten gazetelere gece yarısı yapılan ihbar- lara dek boyutlanan, Galatasaraylı taraftarla- rın baskısıyla hayati tehlıke arz eder hale ge- len Tanju-Hülya aşkı bundan bir sure önce bıt- mıştı. Tanju, Hulya Avşar'jn peşinde koşuyor, ama Hulya yuz vermıyordu. Izmir Fuan'nda sahneye çıkan Hülya Av- şar, "Bir daha asla Tanju'yla olmam" diyor- du. Ne var ki bir akşam Tanju, Serbest Irlan- da ile milli takımın yaptığı hazırlık maçının ardından Hülya'nın çalıştığı gazinoya gitti ve her şey yeniden başladı. 6 haziran tarihlı Hürriyet gazetesinın birinci sayfasında çıkan fotograf aşkın bitmedığini belgeliyordu. Oysa Semra Özal, daha birkaç gun once Hülya Avşar'a "Kızım, evli erkek- lerle flört etme" diye nasihat etmişti. Işte o 6 haziran gununden ben basında var- sa yoksa Tanju-Hulya aşkı. Günaydın, bu aş- kı daha ilk gunden ayıplayan gazetelerden bi- ri 7 haziran tarihli gazetenin başlığı "Bu ne utanmazlık" şeklinde. Haberden bir ıkı cum- le ise şoyle: "Hulya'nın. gazinoya muşleri çe- kebilmek için yalan söyleyip 'Tanju'yu bıraktım' dediği anlaşıldı. Tanju'nun 5 aylık hamile eşini Samsun'a gondererek macerayı sürdurmesi, Hülya'nın da konuyu reklam aracı vapması. birçok çevrede 'utanmalan da yok' sozleriyle tepki gordu." 8 haziran tarihli Gunaydın'ın başlığı "kına- nıyorlar", 9 haziran tarihli başlığı ise "Htil- ya'nın 'yasak' aşkı annesinin kalbine vurdu" şeklindeydı. Günaydın neredeyse hiçbir günü boş bırakmaksızın bu aşkı kınamayı surdur- du. Son olarak 18 hazıranda Hülya ve Tanju 1 nun "biz aynlamayız" sozlerinin altında Tan- ju'nun hamile eşi Aysu'nun demeci yer aldı: "E\lenemezler." Dunku Günaydın'da ise Hul- ya Avşar'ın Semra Ozal'ın Azerbaycan gezi- sine katılmaktan vazgeçmesı "Hülya utandı" başlığıyla duyuruldu. Hurriyet'tekı fotoğrafın yayımlanmasından sonra konuya ağırlık veren gazetelerden bırı de Milliyet oldu. II hazıranda Milliyet, Hulya- Tanju çıftiyle goruştu ve haberi, "Bu iş sure- cek, aşkımız reklam degil" başlığıyla duyur- du. Aynı Milliyet, hemen ertesı gun konuyu birinci sayfasında dokuz sütuna manşet yap- tı ve şu başlığı verdı: "Biri milli sporcu, oteki unlıi sanatçı, ama toplumu hiçe sayıyorlar Vüzsuzluk!" Milliyet'in 1. sayfa spotları da şoyleydi: "Hülya ve Tanju... İkisi de kamuo- yunun gonlünde taht kurmuş iki isim. Bir sü- re once aşk iliskileri ortaja çıkmış, dogal ola- rak kamuovunu uzun sure mesgul etmisti. An- cak doğal olmayan, Tanju'nun evli, bir de ço- < <ık -ahibi olmasıydı toplurnumuza ters dü- şen bu duram kapanmak uzereyken iki sevgi- Unin içki masasmda birlikte yakalanması olayı yeniden aievlendirdi. Hatta bir yuvayı yıkar- casına. Eşi Aysu'nun 3 aylık hamile olmasına da toplumdan gelen tepkilere de aldırmayan milli takım oyııncusu Tanju Çolak daha da ile- ri gidip kendilerini elestirenleri suçluyor ve 'Ozei hayatımız bıze ait' diyor." Milliyet'in Genel Yayın Muduru Dogan He- per de 19 haziran tarihli gazetedeki "Milliyeti ten Mektup" koşesinde "Işlerine geldiği zaman yatak odalanna kadar her koşelerini folograf- çılara açan bazı iinlıilerin kirli çamaşırlan gö- runünce 'ozel hayatım ihlal edildi' diye ağla- malan, yakınmalan ne derece samimidir, ne derece haklıdır?" diye yazdı. Bu konuda son olarak dun de Sabah gaze- lesınde Güngor Mengi "Sabah Diyor Ki" ko- şesinde "Hülya Avşar güzel bir kadın, ama Turk kadınını temsil etmiyor. Evli bir erkekle paylaştığı giınahı ziynetmiş gibi teşhir eden se- viyesizliğe boyle bir onur verilemez" diye ya- zarak Avşar'ın Semra Ozal'la birlikte Azerbay- can'a gideceK olmasını kınadı. Cumhuriyet yazarlarından Ali Sirmen ise dunku "Dunyada Bugün" koşesinde basının tavnnı şu sozlerle eleştirdi: "Nereden bakar- sanız bakın lularsız ve basının itibannı düşü- nıcu bir olay ve yayıncılık anlayışı ile karşı kar- şıyayız ve dogrusu arlık ayıp olmakladır." Selahattin Kaya (tstanbul miif- tüsü): Bizi bu hususta mazur gö- receksiniz, sahamızın dışına çık- mış oluruz. Unvanımız var biliyor- sunuz. Müsaade buyurun bu hu- susta konusmayayım. Can Yücel (Şair): Vallahi ben bu işin uznıanı değilim, ama bu işte karışık bir vaziyet var. Kimin gol attığı belli değil. Normalde Tanju'nun atması lazım, ama bu vaziyetlerde belli olmaz. Kimin kale kırrun oyuncu olduğu belli ol- maz. Kanşık bir kale. Basın piran- ha balığı gibi. Bir et buldular ge- veliyorlar. Aslında Tanju ile Hul- ya'dan bize ne? Ne yapıyorlarsa yapıyorlar? Duygu Asena (Kadınca dergisi yöDetmeni, yazar): Bu tip ilişkile- rin kimseyi ilgilendirmemesi ge- rektiğini düşunuyorum. Ama ün- lu oldukları için basına haber ol- maları doğal. Ancak 'yüzsuzler', 'ahlaksızlar' ve 'utanmazlar' gibi yorumlar beni sınirlendiriyor. Reklam aşkı olup olmadığını bi- lemeyız. Gerçek aşksa rahat bırak- sınlar yaşasınlar. Haluk Mesci (Reklamcı): İki in- san birlikte olmak istiyorsa buna toplumun karışması gerekmez. Ancak söz konusu insanların da birtakım bağları varsa halletme- leri ve ona göre ortaya çıkmaları gerekir. Basının tavrı sansasyonel. Bir şeyi parmaklanna dolayıp us- tüne gidiyorlar. Hüsamellin Cindonık (Eski DYP Gend Başkanı): O çocuk bi- zim Samsun'da top oynuyordu. Taruyorum, sempatik de bir kera- ta. Aslında bu konuyu Semra Özal'a sormak lazım. Nikâh işle- rıne o karışıyor. Prof. Dr. Celal Ertug (Yeşiller Partisi Genel Başkanı): Bu konuy- la basının fazla ılgılenmesinı haklı bulmuyorum. Çunku kişilerin özel yasantılan vardır. tnsan kendi sorumluluğunu kendisi tayin eder. yenler de *ar™ TANJU — Bunu diyenleT bize kazık attılar. Bizim hatamız gü- venmek oldu. Bizim ilişkimize, kimsenin yüzsuzlük demeye de hakkı yok. — Tanju, Hulya duşüncesini söyledi. Sen ne döşiniiyorsun 'ev- li, çocuğu var, eji hamile* diyen- ler için? TANJU — Bunlar hiç önemli değil. Böyle bir beraberliği basla- tan, yapan ilk ve sonuncu insan biz değiliz ki. Ben Avrupa'da ol- saydım bir gazetede iki satır yazı- lır geçih'rdi. Mesela BeckenbuKr kansından boşandı. Sadece bir gazetede tek sütun yayımlandı, iki paragraf; filanla evleniyor diye Ama biz Türkiye'de 16 gündür sayfalardayız. İkimiz de bıktık. Güvendiğimiz yerde, 'yüzsiizliik' diye çıktı ertesi günü. Bu nasıl bir düşüncedir? — Yani sen de konuyu dttıüst olmak olmamak diye degeriendi- riyorsun? TANJU — Bizim ilişkimiz dü- rüst. Bunun üzerine kurulu. Türkiye'de hâlâ Tanju-Hulya as- kı günlerdir konuşuluyorsa, ka- muoyu bu ilişkiye *yttzsiiziik' di- ye bakıyor deniyorsa, memkketin hali kötü. Birçok sorun varken hâ- lâ bizlerle uğraşılıyor. — Peki bn baskı. tleştiriler si- zin iş yasamınızı nasıl etkiliyor? HÜLYA — Çok etkiliyor. Me- sela ben bu seneki gazino çahşma- larunı iptal ettim. Işimi etkiliyor bu... TANJU — Benim için de zor oluyor tabii. Üstelik ben çok bü- yük bir kesime hitap ediyorum. Artı, Galatasaray'a karşı bir so- rumluluğum var. Milli takıma karşı da. Keza Hülya Hanım da öyle, sorumluluğu var ama zannediyo- rum ki gazino çalışınalannı iptal etmek gibi almış olduğu bir karan yok. Bu konu açılınca çok sinir- Jeniyor ondan öyle söyledi. Tri- bünlerde binlerce insan "Hülya Hülya" diye bağırıyor. Bu etkili- yor tabii futbolumu, morslman çöküyorum, koşmak isterrriyo- rum. Hülya Hanım'la berabcrli- ğim benim futbol performansımı olumsuz yönde etkilemiyor ki. Aksine arttırıyor. HÜLYA — Aynca şu var. Bu üç günlük bir beraberlik olsa, kulla- nılan bir beraberlik olsa belki bir çok kişiye hak vereceğjm. Ama şu durunıda beraberliğimiz öyle de- ğil. Aynca büyüklerimiz bize yar- dım edeceklerine aksini davram- yorlar. Yani, bir Galatasaray ca- miası futbolcusunu sahiplenmi- yor. Moralman çökmesine sebep olup sonunda zaran kendisine oluyor. Büyükierimiz ve basın, bu iki insan birbirlerini seviyor, kimsenin kanşmaya hakkı yoktur deyip yazsa inanın kimse bizim üs- tümüze gelemez. Biz yalnızu. Kendi başımıza mücadele ediyo- ruz. — Tanju, bundan böyle elesti- riler sürerse tepkiler artarsa nasıl bir yol izlemeyi diişunuyorsun? TANJU — Artık insanların bi- zim berabcrliğimizi kabullerune- lerini bekliyoruz. — Şimdi artık Uiskinizde ka- muoyuna karşı açıkiıgı benimse- diniz. Önceki kaçamak tutum yok... TANJU — Evet gizlenmenin, saklanmanın bir anlamı yok. Ar- tık açığız. Omuz omuza devam edeceğiz. Birbirimizden destek alarak beraberliğimizi sürdürece- ğiz. — Medeni halinde bir degişik- lik olacak mı vakın gunlerde? TANJU — Beraberiz, sürdürü- yoruz. Birbirimizi seviyoruz.. Hiç- bir zaman evimden kaçmadım. Konuşarak aynldım. Zampara er- kek imajı vermek istemiyorum. Böyle göstermeye çahşıyorlar. Her şeye hazır durumdayım. Gereken ne ise yapılacak; yapmaya hazı- rım. Omuz omuzayız. Stinnet projesi • ANKARA (AA) — Sağlık Bakanlığı, ehliyetsiz sünnetçilerin sebep olduğu sakatlıklan öniemek amacıyla, ülke çapında sünnet projesi gerçekleştireceJc. Sağlık Bakanı Halil Şıvgın imzasıyla valiliklere gönderilen genelgeye göre öncelikle yurt çapında sünnet olacak çocuklar bdirlenecek ve hazırlanan listeler organizasyon komitelerine teslim edilecek. Sünnet tarihleri il organizasyon komitelerince bclirlenecek. AIDSTi rehber öldü • İZMİR (Cumlıuriyet Ege Bürosu) — AlDS'li olduğu belirlenen turist rehberi Mustafa Peker, tedavi edilmekte olduğu Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde öldü. Bir süre önce Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Intaniye Kliniği'ne yatınlan ve uygulanan testler sonucu AIDS olduğu anlaşılarak özel tedavi altına alınan Mustafa Peker'in turistik yörelerde rehberlik yaptığı sırada hastalığı ilişkiye girdiği turistlerden aldığı belirtildi. Dün ölen Mustafa Peker'in eşi ve çocuğunun da müşahade altında tutulduğu bildirildi. Paralı öğretinı yok • TRABZON (AA) — Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol, tçişleri Bakanı AbdüJkadir Aksu ile KTÜ Rektörü Prof. Kemal Gürüz'ü ziyaret etti. Alcyol, Rektör Gurüz'ün "Paraü eğitim olmahdır" demesi üzerine "Paralı eğitim yok. Ekimde bunu tamamen çözeceğiz" diye konuştu. İnşaat temelinde Ronıa lalıiti • İZMİR (AA) — lzmir'in Yenişehir semtinde, bir inşaatın temel kazısı sırasında, erken Roma dönemine ait bir lahit (mezar) bulundu. Mermer lahit, daha sonra Izmir Arkeoloji MUzesi yetkilileri gözetiminde çıkarılarak açıldı. Lahitte, bir mermer kadın başı, bir adet taşlarla bezenmiş altm bilezik, bir altın yüzük ile küpe ve kolye parçalan, bir adet altın süs başlığı bulundu. Lahitte aynca bir giysiyc ait altın işlemeler de ortaya çıkarıldı. Eğitim seıiLLneri • ANKARA (AA) — "2000'li yıllann eşiğinde Türkiye ve Almanya'da eğitim politikası" konusunun tartışıldığı 6. Türk-Alman Gazeteciler Semineri'nde, TBMM'de grubu bulunan siyasi parti temsilcileri, Türkiye'deki eğitim sorunlannı tartıştılar. TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyesi ANAP Milletvekili Mehmet Şimşek, Türkiye'de eğitimin temel milli politikası olmamasından yakındı ve oluşturulacak böyle bir poliıikanın, iktidara gelen paıtiler tarafından değiştirilmemesi gerektiğini söyledi. SHP Genel Sekreter Yardımcısı Güler Tanyolaç da Türkiye'de eğitim sisteminin çağın ve toplumun gerisinde kaldığını ileri sürerek özellikle "laiklik" ilkesinden büyük ödün verildiğini savundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle