Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhunyeı Matbaacılık »e Gazelecılık Turk Anonım Şırkcıı adına
Nadır NMJI 0 Genel Va>ın Muduru Htsan Cemal. Muessese Muduru
EmiiM Lşıklıgıl. Vazı Işlen Muduru Okı> Gonenun. # Haber Merkezı
Muduru Y'alçın Bıycr. Savfa Duzenı Yonctmenı *li Ac«r, # Temsılaler
ANKARA Ahma Tan. IZMİR Hiiuml ÇeOaiuryl, ADANA Ç«io Vi£»oglu
tç Pohtıka Cdal fcşhngıç. ftj Haberlcr Elgnı Meı. Ekonomı Ccngu Turkn. Iş Sendıka Şakıu fcrlcnci. Nulljr Cttal L<*r,
Egılım Genca> Şa}laA. HaDer Ajasurma bnırl Berkan. >.urt HaDerlen Sccdci Dogan. Spor Daıuynanj Abdufludır >ucdmaa,
Dvz Yaniar Kcrnn (.iltskan. Arastırma ^fan AJp*}. Duzdtme AMıdaJı \ u a 0 Koordınatör Ahm« Korutsan, 9 MülJ lster
Erol frtul. 0 Muhaxrtx- Buknl Vencr • Buıçt-Planlama Snp Osmuteşeojiıı # RcUam Ays* Tono. • Fk Vavmla/ Hnl»
Akyol # Idare HUMT.HI Gunr, • i^tetme Owkr Çdik. • Büp-lstem. \ıd laal. • Personel Scvp Bosuınaojji».
Bnson IT >ow»ı t umhunyrt Mataacılık w Cjazcuobk TA4 Tlırk Ocajı Cad 39/41 I
H3« Ist Pk 246-IsıanbijJ Td 512 05 05 (20 toll, Tdex. 22Ü6 Fa». fl) 526 60 72 #
Burofar A A n /jva Gokalp Bh lnk,Up S. No 19'*. Tet 133 II 41-47. Tdo. 42344 Fti (4) 133
O< o< # t™ir H ZijiBh 1352 İ2/İ. Tö 13 12 X). Tcta. 52359 hu (51) 19 33 «0
# U u Incmu Cad 119 S So ] kjl I. Tri 19 T 52 (4 hat). Tdo. 62155. Fax (71) 19 37 52
TAKVlM: 20 HAZIRAN 1990 Imsak- 3 23 Guneş: 5.24 Oğle- 13.10 lkindi- 17.10 Akşam: 20.46 Yatsı: 22.37
Kamuoyu onları izliyor, basın üstlerine geliyor, Hülya ve Tanju ise beraberliklerini sürdürmeye çalışıyor
Bırakm yaşayalımV
Hülya Basın bizi bu
halegetirdi.
Yazılar, fotoğraflar...
Aynlamadık, denedik, ama
olmadı... Sonuçolarak ayrı
kalamayacağımızı anladık..
Tanju Yeterbukadar.
Bukonul5gün
yazılmaz. Bugün Hülya ile
tatilimizin 16. günündeyiz. 16
gündür her gün her gazetede biz
varız. Peki biz ne yapmışız ki?
Hülya Bu memleket ne
sanatçısına
sahip çıkıyor, ne futbolcusuna.
Büyüklerimiz ve basın 'Bu iki insan
birbirini seviyor' dese kimse
üstümüze gelemez.
Beraberiz,
J sürdürüyoruz,
birbirimizi seviyoruz. Her şeye
hazır durumdayız. Gereken ne ise
yapılacak, yapmayahazınm. Omuz
omuzayız...
SERDAR KIZIK
KUŞADASI — 'Basın bizi bu
haJe getirdi... Bizım kimseye inat
yapar bir halimiz yok... Aynlama-
dık, denedik ama olmadı... Bu
memleket ne sanatçısına ne fut-
bolcusuna sahip çıkıyor. Biz yal-
nızız, kendi başımıza mücadele
ediyoruz...' böyle diyor Hülya AT-
şar.
'Bizim ilişkimiz dürüst. Bunun
üzerine kunıJu. Türkiye'de hâlâ
Hülya-Tanju aşkı konuşuluyorsa,
kamuoyu bu ilişkiye 'yüzsüzlük'
diye bakıyor deniyorsa memleke-
tin hali kötü. Birçok sorun varken
bizle uğraşıuyor' böyle diyor Tan-
ju Çolak.
Hülya ile Tanju'yu Kuşadası'n-
da, beş yıldızlı bir otelden aynl-
mak üzereyken bulduk. EşyaJar si-
yah BMVV'ye yukleniyordu. Hül-
ya konuşma isteğimizi geri çevir-
medi. Tanju lobide otel fotoğraf-
çısıyla tartışıyordu özel fotoğraf-
iannı gazetelere verdi diye. Konuş-
maya Hülya ile başladık. Sinirli ve
gergindi, sürekli gazetelcrden ya-
kındı. Daha sonra Tanju geldi. So-
rulanmız ortaktı ama çoğunluğu-
nu Hülya yanıtladı. Tanju da özd-
likle Hülya'nın ilk kez kendisine
sormadan bir gazeteciyle konuş-
mayı kabul ettiğini vurguladı.
Otel lobisindeki söyleşimizde
sorulara içtenükJe yanıt verdiler.
Ba^langıçta çok gerdindiler, son-
ra ortam yumusadı ve şöyle devam
ettik:
HÜLYA — Basm bizi bu hale
getirdi. Yazılar fotoğraflar... Ay-
nlamadık, denedik ama olmadı.
Hiçbir zaman da sitera eder gibi
birlikte kimseye fotoğraf çektir-
medik. Bugune kadar basında cı-
kan Tanju'yla beraber fotoğrafla-
nmızın hepsi —Milliyet hariç—
özel çekilmiş resimler. Başka
yok...
— Basın nasıl alıyor, arkadaş-
lannızdan mı?
HÜLYA — Fotoğrafçılardan...
özel çektirdiğimiz fotoğraflar
bunlar. Biz, rahat kalabilmek için
bir tek Milliyet Gazetesi'ne çektir-
dik. Çunkü Cumhuriyet'le Milli-
yet'tn yeri ayndır. Gazetecilikte de
öyle. tnanın ki, kolkola, sarmaş
dolaş resimleri vermedik kimse-
ye... Bizim kimseye inat yapar bir
halimiz yok. Hiç kimseyi üzroeye
de niyetımiz yok. Ayrı kalamaya-
caginuzı anladık, bunun mümkün
olamayacağını anladık. Tabi
mümkün olamayacak derken ha-
yatta olamayacak hiçbir şey yok,
onu da söyleyeyim. Sonuç olarak
birbirimizden ayrı kalamayacağı-
mızı anladıktan sonra bir araya
geldik, farkında olmadan...
— Yazılanlar arasında Tanju-
nnn evüligi ve eşi Aysu'nun hamik
olması, özellikle vurgulanıyor.
Tepldlerde ana noktalann başın-
da geliyor bu. Siz neler soyleye-
cekstniz?
HÜLYA — Tanju'nun evliliğı,
karısırun hamileliği inanın ki be-
ni de uzüyor, hem de fazlasıyla.
Ayrıca saygı duyduğurouz bir in-
san. Ona karşı duyduğum kötü bir
şey yok ama bizim ilişkimiz süni-
yor. Bitebilir de devam edebilir
de...
— Hangi koşallarda bfter, han-
gisindc sörer...
HÜLYA — Bilmiyorum. ilişki-
miz Türkiye'nin sorunu haline gel-
di. Daha doğrusu getirildi. Bizim
ilişkimiz manşetlerden girecek bir
olay değil. Hani ilk defa duyulan
bir konu olsa anlayabilirim ama
şimdi anlamıyorura. Çünkü o da
şöhretli ben de. îkimiz de toplu-
ma ait ınsanlarız. Bilinen bir şe-
yin bu kadar abartılması beni
üzüyor, Tanju'yu da...
— Semra ÖzaHa Azerbaycan'a
gitmeniz sdz koousu. Sanıyornm
spekülasjonlann az da olsa yabs-
ması için bir olanak...
HÜLYA — Hayır gitmeyece-
ğim. Sayın Semra Özal'la gidemi-
yorum...
— Neden?
TANJU — Moralman...
HÜLYA — Evet, moralman
çökmuş bir vaziyetteyim. Aynca
kıyafet gibi bazı hazırhklan yapa-
mayacağım için mecburen kaldım.
Beni bu dunıma düşunneye hiç
kimsenin hakkı yok.
— Hülya Hanım, Tanju'yla bir-
likteliginiz sizi böylesine etkiliyor.
Verdiginiz ornege gore de uğrası-
lannm engelliyor. Birlikteliğinize
nasıl bir yöo vermek istiyorsunuz?
HÜLYA — Dedim ya bilmiyo-
rum. Zaten Tanju'nun evlilik ola-
yı bittniş. Bittikten sonra bir ara-
ya gelmenin anlamı ne? Israrcı ol-
raak insanların bizi parçalaması-
dır. Yani bir Hıirriyet Gazetesi-
nin, bir Günaydın Gazetesi'nin bi-
zi suçlarcasına yazılar yazması
mantıklı değil.
— Yani suçlo basın size göre?
HÜLYA — Yazılan haberler
mantıklı değil. Ben okuduğumda
acaba bunlar ilkokul mezunu mu
diyorum. Affedersiniz o herhalde
ilkokul mezunu. Çünkü ben bir
yazıyı yazmadan önce duşünu-
rüm; bu olay matematiksel böy-
ledir, bundan sonra ne olabilir?
Beraberlik bitse de Tanju evinde
mutlu olabilir mi olamaz mı? Ön-
ce matematiksel, onu düşunur
ona göre yazabilirim. Yani, insan-
Iar nasıl yasıyor, bu tur olaylar ilk
defa mı oluyor, bunu düşünürüm.
Aynca yazacak başka konular var
bir süni...
— Örneftin_.
HÜLYA — Istanbul susuz-
luktan kınlıyor, memlekette enf-
lasyon var, hem de yüksek. Kalk-
mışlar Tanju-Hülya ilişkisini ka-
pak yapıyorlar, manset yapıyorlar.
Niçin susuzluğu kapak, manşet
yapmıyorlar. Ben kalkıyonım film
setinden gidiyorum eve kovalarla
su dolduruyonım. Teyzemlerde
duş alıyorum. önce bundan bah-
setsinler, ondan sonra Tanju-
Hülya ilişkisini kapak yapsınlar.
Bana komik geliyor. Bence bun-
lan yazanlann hepsi ilkokul me-
zunu. Bunlann yazılarına da
okurlar nasıi saygı duyarlar, ora-
sını bilmiyorum...
— Peki, bonlann siziıı iistümız-
de etkUeri nasıl olayor?
HÜLYA — Biz ikimiz bu kadar
insana, bu kadar yaaya karşı gel-
mekte güçlük çekebiliriz. Burada
söylenecek tek şey var: Ben vatan
haini değilim, affedersiniz koka-
in, esrar içmiyonım, affedersiniz
her gün bir erkek de değiştirmi-
yorum. İki senedir saygı duydu-
ğum ve sevdiğim bir erkekle bera-
berim...
— Siz yargüaaıyorstınnz bir an-
laroda...
HÜLYA — Bizi hiçbir şekilde
yargılayamazlar. Biz sadece susu-
yoruz şimdilik. Sizinle konuşma-
mın nedeni, dediğim gibi basın
toplanüsı yapacaktım, ama Cum-
huriyet geldi, siz geldiniz, söyle-
diklerimin harfiyen yazılacağın-
dan eminım o nedenle... Şu anda
susuyonız. Bunlar zamanla unu-
tulacak. Şu anda bence basın, so-
zunü geçiremediği kişilerin hırsı-
nı bizden alıyor. Bizi yargılıyorlar.
TANJU — Basın değil, basın
sermayesi...
HÜLYA — Bir dakika... Bizi
yazüanyla yargılayanlar, yazılannı
yazdıktan sonra bizi yargıladıklan
hataların belki yuz mislini kendi-
leri yapıyorlar. Buna inanıyo-
rum...
— Peki Tanjo, yaalanlan dog-
ru bnlmuyorsun. Yazanlann ne
amacı olabilir ki?
TANJU — Yeter bu kadar. Bu
konu, 15 gün yazılmaz. Bugün
Hülya ile tatilimizin 16. gününde-
yiz. 16 gündür her gün, her gaze-
tede biz vanz. Peki biz ne yapmı-
şız ki? Cinayet falan mı? Biz 16
gün yazacak kadar büyük bir ha-
ta mı işledik! İnsan diyorum, 16
gün yazılır mı?
— SİZİII iüflrini»» yüzsÜZİÜkdİ-
DİZ DİZE - OMUZ OMUZA — Tanju ve Hul>a, gazelelerin >azdıgı gibi kamuoyunun kendilerine tepki gostermedigini söyiüvorlar. (Fotograf: L mit Otan)
TANJU-HULYA AŞKIIÇÎNNEDEDILER?
Reklamsa ayıp,gerçekse kime ne?Haber Araştırma Servisi — Bu
ayın ilk günlerinden itibaren yeni-
den alevlenen ve yeni bir aşama-
ya giren Tanju Çolak - Hülya Av-
şar aşkı, Türk basınımn başlıca
malzemesi olmayı sürdürüyor.
Toplumun değişik kesimleri
acaba Tanju - Huiya aşkı için ne
düşünüyor, basının bu aşkla ilgili
ta\Tinı nasıl yorumluyor? Camhu-
riyet muhabirleri çeşitli kesimler-
den insanların göruşlerine
başvurdu.
Oktay Ekşi (Basm Konseyi Baş-
kaoı): Ben şahsen Hulya Avşar ile
Tanju Çolak ılişkısinin tamamen
kendilerinin özel meselesi olduğu-
na inanıyorum. Başkalarının bu
konuda onlara ahlak çobanlığı
yapmasımn doğru olmadığını dü-
şünüyorum. Konumlan itıbanyla
bu iliskileri yüzunden kendilerinin
kamuoyu önünde suçlu gibi teşhir
edilmemeleri gerektiğini duşunu-
yorum. Kafalannuzdaki çember-
leri kırmamızın bu çağa daha uy-
gun düşeceğini savunuyorum. Ba-
sında bu Uişkinin kınandığına dair
yazılar gördüm. Az sayıda olsa da
bu ilişkiyi savunan yazılara da
rastladım. Ben savunan veya hoş-
gören yazılardan yanayım. Ama
basının bu ilişkiyi özgürce değer-
lendirmeye hakkı olduğuna ina-
nıyorum.
Abdurrahman Dilipak (Milli
Gazete dtş politika yazan): Din,
bilim, ahlak, felsefe ve ideolojinin
iflas ettiği, birbirine karıştığı or-
tamlarda kutsallığını kaybetmiş
bir toplumun dramını izliyoruz
burada. Herkes kafasını buluyor.
Kalbini kaybetmiş, beyni kuru-
muş, midesinin şişliği ölçüsunde
faziletli olduğunu sananlann dün-
yasında olur böyle vakalar. Sanı-
nm olay, laik cumhuriyet, Atatürk
ilke ve inkılapları, devletin mues-
ses nizamı açısından bir tehdit
oluşturmuyor. Basın yangına kö-
rükle gidiyor. Olay bir rezalet.
Ama müesses nizamın yasası, ik-
tisadı ve kultürü de bu olaydan
daha iyi değil.
Prof. Dr. Toktamıs Ates (Siya-
sel bilimd): Bu onların özel işidir.
Magazin basıruna malzeme gerek-
tiği için kurcalarunaktadır. Tür-
kiye'de bu tur ilişkisi olan insanla-
rın sayısı sanıldığından daha faz-
ladır.
Fatma Girik (Şişli Belediye
Başkanı) Bu olay sadece üç kişiyi
ilgilendirir. Tanju, Hülya ve Tan-
ju'nun eşini. Konuyla ilgili hiçbir
gönışum yok.
Kandemir Konduk (Mizah ya-
zan): Biri erkek biri dişi, araların-
da geçen bir işi nive merak edivor
bunca kişi, basının yok mu baş-
ka işi?
Funızan (Yazar): Özel hayatla-
rını çok dışarlak yaşamak duru-
munda kaldılar. Bırbirlerıni sevi-
yorlarsa bu kadar baskı yapmak,
onlann sevgisini devamlı gundeme
getirmek, çok karışmak bana yan-
lış geliyor. Kişiye ozel durumlara
bu kadar burnumuzu sokmasak
ne iyi olacak?
Semra Özal (TKGV Başkanı):
Hülya-Tanju beraberliğinde surek-
li Hulya Avşar'a ceza verilmek is-
teniyor. Hülya Hanım bekâr. Eğer
ceza verilmek isteniyorsa ya ikisi-
ne de verilmeli ya da hiçbirine ve-
rilmemeli.
Erdal Özyağcılar (Sinema sa-
natçısı): Temelde belırli bir sevgi
olayı varsa benim için bu önemli.
Ancak biri futbolcu diğeri sanat-
çı olarak gundemde kalmak için
boyle bir olayı tezgâhlamışlarsa
bu çok iğrenç.
Hilmi Yavuz (Belediye Küllür
Danışmanı, şair-yazar): Orhan Ve-
lı'nin bir şiirinde söylediği gibi:
"El konuşur sevişirmiş, bana ne!"
Hulki Aktnnç (Yazar, reklam-
cı): Dünyanm bütün ulkelerinde
un kazananlar bedelini belirli bir
şekilde vermek zorunda kalıyor-
İar. Herhangi iki insan olsalar bel-
ki bu kadar rahatsız olmavacak-
lar. Ancak Tanju'nun karısı 6 ay-
lık hamile. Bu kadar aylarla de-
ğişen bir gönulü de anlamakta
güçlük çekiyorunı.
GAZETELERDE HÜLYA-TANJUİLİŞKİSİ
Basın: Aşkınız bir günahtırHaber Araştırma Servisi — Aşk bu, ne fer-
man dınledı ne de Semra Özal'ın oğutlerini!
Aylar once başlayan, otomobil telefonu din-
lemekten gazetelere gece yarısı yapılan ihbar-
lara dek boyutlanan, Galatasaraylı taraftarla-
rın baskısıyla hayati tehlıke arz eder hale ge-
len Tanju-Hülya aşkı bundan bir sure önce bıt-
mıştı. Tanju, Hulya Avşar'jn peşinde koşuyor,
ama Hulya yuz vermıyordu.
Izmir Fuan'nda sahneye çıkan Hülya Av-
şar, "Bir daha asla Tanju'yla olmam" diyor-
du. Ne var ki bir akşam Tanju, Serbest Irlan-
da ile milli takımın yaptığı hazırlık maçının
ardından Hülya'nın çalıştığı gazinoya gitti ve
her şey yeniden başladı.
6 haziran tarihlı Hürriyet gazetesinın birinci
sayfasında çıkan fotograf aşkın bitmedığini
belgeliyordu. Oysa Semra Özal, daha birkaç
gun once Hülya Avşar'a "Kızım, evli erkek-
lerle flört etme" diye nasihat etmişti.
Işte o 6 haziran gununden ben basında var-
sa yoksa Tanju-Hulya aşkı. Günaydın, bu aş-
kı daha ilk gunden ayıplayan gazetelerden bi-
ri 7 haziran tarihli gazetenin başlığı "Bu ne
utanmazlık" şeklinde. Haberden bir ıkı cum-
le ise şoyle: "Hulya'nın. gazinoya muşleri çe-
kebilmek için yalan söyleyip 'Tanju'yu
bıraktım' dediği anlaşıldı. Tanju'nun 5 aylık
hamile eşini Samsun'a gondererek macerayı
sürdurmesi, Hülya'nın da konuyu reklam aracı
vapması. birçok çevrede 'utanmalan da yok'
sozleriyle tepki gordu."
8 haziran tarihli Gunaydın'ın başlığı "kına-
nıyorlar", 9 haziran tarihli başlığı ise "Htil-
ya'nın 'yasak' aşkı annesinin kalbine vurdu"
şeklindeydı. Günaydın neredeyse hiçbir günü
boş bırakmaksızın bu aşkı kınamayı surdur-
du. Son olarak 18 hazıranda Hülya ve Tanju
1
nun "biz aynlamayız" sozlerinin altında Tan-
ju'nun hamile eşi Aysu'nun demeci yer aldı:
"E\lenemezler." Dunku Günaydın'da ise Hul-
ya Avşar'ın Semra Ozal'ın Azerbaycan gezi-
sine katılmaktan vazgeçmesı "Hülya utandı"
başlığıyla duyuruldu.
Hurriyet'tekı fotoğrafın yayımlanmasından
sonra konuya ağırlık veren gazetelerden bırı
de Milliyet oldu. II hazıranda Milliyet, Hulya-
Tanju çıftiyle goruştu ve haberi, "Bu iş sure-
cek, aşkımız reklam degil" başlığıyla duyur-
du. Aynı Milliyet, hemen ertesı gun konuyu
birinci sayfasında dokuz sütuna manşet yap-
tı ve şu başlığı verdı: "Biri milli sporcu, oteki
unlıi sanatçı, ama toplumu hiçe sayıyorlar
Vüzsuzluk!" Milliyet'in 1. sayfa spotları da
şoyleydi: "Hülya ve Tanju... İkisi de kamuo-
yunun gonlünde taht kurmuş iki isim. Bir sü-
re once aşk iliskileri ortaja çıkmış, dogal ola-
rak kamuovunu uzun sure mesgul etmisti. An-
cak doğal olmayan, Tanju'nun evli, bir de ço-
< <ık -ahibi olmasıydı toplurnumuza ters dü-
şen bu duram kapanmak uzereyken iki sevgi-
Unin içki masasmda birlikte yakalanması olayı
yeniden aievlendirdi. Hatta bir yuvayı yıkar-
casına. Eşi Aysu'nun 3 aylık hamile olmasına
da toplumdan gelen tepkilere de aldırmayan
milli takım oyııncusu Tanju Çolak daha da ile-
ri gidip kendilerini elestirenleri suçluyor ve
'Ozei hayatımız bıze ait' diyor."
Milliyet'in Genel Yayın Muduru Dogan He-
per de 19 haziran tarihli gazetedeki "Milliyeti
ten Mektup" koşesinde "Işlerine geldiği zaman
yatak odalanna kadar her koşelerini folograf-
çılara açan bazı iinlıilerin kirli çamaşırlan gö-
runünce 'ozel hayatım ihlal edildi' diye ağla-
malan, yakınmalan ne derece samimidir, ne
derece haklıdır?" diye yazdı.
Bu konuda son olarak dun de Sabah gaze-
lesınde Güngor Mengi "Sabah Diyor Ki" ko-
şesinde "Hülya Avşar güzel bir kadın, ama
Turk kadınını temsil etmiyor. Evli bir erkekle
paylaştığı giınahı ziynetmiş gibi teşhir eden se-
viyesizliğe boyle bir onur verilemez" diye ya-
zarak Avşar'ın Semra Ozal'la birlikte Azerbay-
can'a gideceK olmasını kınadı.
Cumhuriyet yazarlarından Ali Sirmen ise
dunku "Dunyada Bugün" koşesinde basının
tavnnı şu sozlerle eleştirdi: "Nereden bakar-
sanız bakın lularsız ve basının itibannı düşü-
nıcu bir olay ve yayıncılık anlayışı ile karşı kar-
şıyayız ve dogrusu arlık ayıp olmakladır."
Selahattin Kaya (tstanbul miif-
tüsü): Bizi bu hususta mazur gö-
receksiniz, sahamızın dışına çık-
mış oluruz. Unvanımız var biliyor-
sunuz. Müsaade buyurun bu hu-
susta konusmayayım.
Can Yücel (Şair): Vallahi ben
bu işin uznıanı değilim, ama bu
işte karışık bir vaziyet var. Kimin
gol attığı belli değil. Normalde
Tanju'nun atması lazım, ama bu
vaziyetlerde belli olmaz. Kimin
kale kırrun oyuncu olduğu belli ol-
maz. Kanşık bir kale. Basın piran-
ha balığı gibi. Bir et buldular ge-
veliyorlar. Aslında Tanju ile Hul-
ya'dan bize ne? Ne yapıyorlarsa
yapıyorlar?
Duygu Asena (Kadınca dergisi
yöDetmeni, yazar): Bu tip ilişkile-
rin kimseyi ilgilendirmemesi ge-
rektiğini düşunuyorum. Ama ün-
lu oldukları için basına haber ol-
maları doğal. Ancak 'yüzsuzler',
'ahlaksızlar' ve 'utanmazlar' gibi
yorumlar beni sınirlendiriyor.
Reklam aşkı olup olmadığını bi-
lemeyız. Gerçek aşksa rahat bırak-
sınlar yaşasınlar.
Haluk Mesci (Reklamcı): İki in-
san birlikte olmak istiyorsa buna
toplumun karışması gerekmez.
Ancak söz konusu insanların da
birtakım bağları varsa halletme-
leri ve ona göre ortaya çıkmaları
gerekir. Basının tavrı sansasyonel.
Bir şeyi parmaklanna dolayıp us-
tüne gidiyorlar.
Hüsamellin Cindonık (Eski
DYP Gend Başkanı): O çocuk bi-
zim Samsun'da top oynuyordu.
Taruyorum, sempatik de bir kera-
ta. Aslında bu konuyu Semra
Özal'a sormak lazım. Nikâh işle-
rıne o karışıyor.
Prof. Dr. Celal Ertug (Yeşiller
Partisi Genel Başkanı): Bu konuy-
la basının fazla ılgılenmesinı haklı
bulmuyorum. Çunku kişilerin
özel yasantılan vardır. tnsan kendi
sorumluluğunu kendisi tayin eder.
yenler de *ar™
TANJU — Bunu diyenleT bize
kazık attılar. Bizim hatamız gü-
venmek oldu. Bizim ilişkimize,
kimsenin yüzsuzlük demeye de
hakkı yok.
— Tanju, Hulya duşüncesini
söyledi. Sen ne döşiniiyorsun 'ev-
li, çocuğu var, eji hamile* diyen-
ler için?
TANJU — Bunlar hiç önemli
değil. Böyle bir beraberliği basla-
tan, yapan ilk ve sonuncu insan
biz değiliz ki. Ben Avrupa'da ol-
saydım bir gazetede iki satır yazı-
lır geçih'rdi. Mesela BeckenbuKr
kansından boşandı. Sadece bir
gazetede tek sütun yayımlandı, iki
paragraf; filanla evleniyor diye
Ama biz Türkiye'de 16 gündür
sayfalardayız. İkimiz de bıktık.
Güvendiğimiz yerde, 'yüzsiizliik'
diye çıktı ertesi günü. Bu nasıl bir
düşüncedir?
— Yani sen de konuyu dttıüst
olmak olmamak diye degeriendi-
riyorsun?
TANJU — Bizim ilişkimiz dü-
rüst. Bunun üzerine kurulu.
Türkiye'de hâlâ Tanju-Hulya as-
kı günlerdir konuşuluyorsa, ka-
muoyu bu ilişkiye *yttzsiiziik' di-
ye bakıyor deniyorsa, memkketin
hali kötü. Birçok sorun varken hâ-
lâ bizlerle uğraşılıyor.
— Peki bn baskı. tleştiriler si-
zin iş yasamınızı nasıl etkiliyor?
HÜLYA — Çok etkiliyor. Me-
sela ben bu seneki gazino çahşma-
larunı iptal ettim. Işimi etkiliyor
bu...
TANJU — Benim için de zor
oluyor tabii. Üstelik ben çok bü-
yük bir kesime hitap ediyorum.
Artı, Galatasaray'a karşı bir so-
rumluluğum var. Milli takıma karşı
da. Keza Hülya Hanım da öyle,
sorumluluğu var ama zannediyo-
rum ki gazino çalışınalannı iptal
etmek gibi almış olduğu bir karan
yok. Bu konu açılınca çok sinir-
Jeniyor ondan öyle söyledi. Tri-
bünlerde binlerce insan "Hülya
Hülya" diye bağırıyor. Bu etkili-
yor tabii futbolumu, morslman
çöküyorum, koşmak isterrriyo-
rum. Hülya Hanım'la berabcrli-
ğim benim futbol performansımı
olumsuz yönde etkilemiyor ki.
Aksine arttırıyor.
HÜLYA — Aynca şu var. Bu üç
günlük bir beraberlik olsa, kulla-
nılan bir beraberlik olsa belki bir
çok kişiye hak vereceğjm. Ama şu
durunıda beraberliğimiz öyle de-
ğil. Aynca büyüklerimiz bize yar-
dım edeceklerine aksini davram-
yorlar. Yani, bir Galatasaray ca-
miası futbolcusunu sahiplenmi-
yor. Moralman çökmesine sebep
olup sonunda zaran kendisine
oluyor. Büyükierimiz ve basın,
bu iki insan birbirlerini seviyor,
kimsenin kanşmaya hakkı yoktur
deyip yazsa inanın kimse bizim üs-
tümüze gelemez. Biz yalnızu.
Kendi başımıza mücadele ediyo-
ruz.
— Tanju, bundan böyle elesti-
riler sürerse tepkiler artarsa nasıl
bir yol izlemeyi diişunuyorsun?
TANJU — Artık insanların bi-
zim berabcrliğimizi kabullerune-
lerini bekliyoruz.
— Şimdi artık Uiskinizde ka-
muoyuna karşı açıkiıgı benimse-
diniz. Önceki kaçamak tutum
yok...
TANJU — Evet gizlenmenin,
saklanmanın bir anlamı yok. Ar-
tık açığız. Omuz omuza devam
edeceğiz. Birbirimizden destek
alarak beraberliğimizi sürdürece-
ğiz.
— Medeni halinde bir degişik-
lik olacak mı vakın gunlerde?
TANJU — Beraberiz, sürdürü-
yoruz. Birbirimizi seviyoruz.. Hiç-
bir zaman evimden kaçmadım.
Konuşarak aynldım. Zampara er-
kek imajı vermek istemiyorum.
Böyle göstermeye çahşıyorlar. Her
şeye hazır durumdayım. Gereken
ne ise yapılacak; yapmaya hazı-
rım. Omuz omuzayız.
Stinnet projesi
• ANKARA (AA) —
Sağlık Bakanlığı, ehliyetsiz
sünnetçilerin sebep olduğu
sakatlıklan öniemek
amacıyla, ülke çapında
sünnet projesi
gerçekleştireceJc. Sağlık
Bakanı Halil Şıvgın
imzasıyla valiliklere
gönderilen genelgeye göre
öncelikle yurt çapında
sünnet olacak çocuklar
bdirlenecek ve hazırlanan
listeler organizasyon
komitelerine teslim
edilecek. Sünnet tarihleri il
organizasyon komitelerince
bclirlenecek.
AIDSTi rehber
öldü
• İZMİR (Cumlıuriyet
Ege Bürosu) — AlDS'li
olduğu belirlenen turist
rehberi Mustafa Peker,
tedavi edilmekte olduğu
Ege Üniversitesi Tıp
Fakültesi Hastanesi'nde
öldü. Bir süre önce Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi
Intaniye Kliniği'ne yatınlan
ve uygulanan testler
sonucu AIDS olduğu
anlaşılarak özel tedavi
altına alınan Mustafa
Peker'in turistik yörelerde
rehberlik yaptığı sırada
hastalığı ilişkiye girdiği
turistlerden aldığı belirtildi.
Dün ölen Mustafa Peker'in
eşi ve çocuğunun da
müşahade altında
tutulduğu bildirildi.
Paralı öğretinı
yok
• TRABZON (AA) —
Milli Eğitim Bakanı Avni
Akyol, tçişleri Bakanı
AbdüJkadir Aksu ile KTÜ
Rektörü Prof. Kemal
Gürüz'ü ziyaret etti. Alcyol,
Rektör Gurüz'ün "Paraü
eğitim olmahdır" demesi
üzerine "Paralı eğitim yok.
Ekimde bunu tamamen
çözeceğiz" diye konuştu.
İnşaat
temelinde
Ronıa lalıiti
• İZMİR (AA) — lzmir'in
Yenişehir semtinde, bir
inşaatın temel kazısı
sırasında, erken Roma
dönemine ait bir lahit
(mezar) bulundu. Mermer
lahit, daha sonra Izmir
Arkeoloji MUzesi yetkilileri
gözetiminde çıkarılarak
açıldı. Lahitte, bir mermer
kadın başı, bir adet taşlarla
bezenmiş altm bilezik, bir
altın yüzük ile küpe ve
kolye parçalan, bir adet
altın süs başlığı bulundu.
Lahitte aynca bir giysiyc ait
altın işlemeler de ortaya
çıkarıldı.
Eğitim
seıiLLneri
• ANKARA (AA) —
"2000'li yıllann eşiğinde
Türkiye ve Almanya'da
eğitim politikası"
konusunun tartışıldığı 6.
Türk-Alman Gazeteciler
Semineri'nde, TBMM'de
grubu bulunan siyasi parti
temsilcileri, Türkiye'deki
eğitim sorunlannı
tartıştılar. TBMM Milli
Eğitim Komisyonu üyesi
ANAP Milletvekili
Mehmet Şimşek,
Türkiye'de eğitimin temel
milli politikası
olmamasından yakındı ve
oluşturulacak böyle bir
poliıikanın, iktidara gelen
paıtiler tarafından
değiştirilmemesi gerektiğini
söyledi. SHP Genel
Sekreter Yardımcısı Güler
Tanyolaç da Türkiye'de
eğitim sisteminin çağın ve
toplumun gerisinde
kaldığını ileri sürerek
özellikle "laiklik"
ilkesinden büyük ödün
verildiğini savundu.