Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 MAYIS 1990 * * * * HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/17
OLAYLARIN Vurulan kız felç oldu 1300 kişi sabverîldi
ARDINDAKI
GERCEK
JBaftarafi 1. Sayfada)
. ynın bir yanlışlık ya da bilgisiz-
likten kaynaklandığma inanmak
laştn iyimserlik"ya da "safhk"
diye nitelenebilir. Bush, körle-
mesine Ermeni savlannı bilinç-
le benimsemiş göriinüyor; bizim
için "Ulusal Bağımsızlık Savaşı"
olan, ABD Başkanı için "katli-
amlar süreci"dir.
Peki bu kadar ağır bir suçla-
ma karşısında Ankara neden
edilgindir?
Kulislerden yansıyan haberle-
re ve söylentilere bakılırsa Çan-
kaya devreye girmişür. Dışişle-
ri'nin çekimserliğinde biraz da
bu müdahalenin payı bulun-
makladır. Dışişleri Bakanı Ali
Bozer'in ise adı duyulmuyor.
Ankara'ya egemen genel eğilim,
SEİA (Savunma ve Ekonomik
Işbirliği Aniaşması) görüşmele-
rinde Vdşington'apazarlık gücü-
müzü ortaya koyarak bir çözüm
aramak yolundadır.
Büttin bunlann olaym ağırlı-
ğım göğüsleyecek bir anlam ta-
şımadığmı söylemek bile gerek-
sizdir; Türkiye'nin bugünkıi ko-
numunda Ankara'nm gözleri dı-
şanya değil, Türkiye'nin içine
çevrilmiş görünüyor; siyasal ik-
tidar kendi başımn derdine düş-
müş, gün geçtikçe ağırlaşan so-
runları sert ve antidemokraük
baskı önlemleriyle geçiştirmeye
ye erıelemeye çabalamaktadır.
'. Bush acaba "özal yöneti-
mini" özellikle TUrgut Özal'ı
çok iyi tanıdığı için mi böylesi-
ne pervasız konuştu?
• • *
(Baştarafı 1. Sayfada)
da vardı. Polisin, göstericileri
"ateş" açarak dağıtmaya çahştığı
sırada, ortaokuldan bu yana dost-
luklarını yitirmeyen iki arkadaş
birbirlerine tutunarak destek olu-
yorlardı.
Artık, Dolapdere'nin arka so-
kaklannda taş, sopa, molotof
koktevli ve silah sesleri yankılanı-
yordu. Göstericiler, resmi elbiseli
güvenlik güçlerinin "1 Mayıs
gerginliği" ile art arda, rastgele
ateş etmeleri üzerine korkuyla
Harbiye ve Kasımpaşa yönüne
kaçmaya başladılar. Giilay da ar-
kadaşı Pınaria birlikte kurşun
yağmurundan kurtulmaya çalışı-
yordu. Merdivenlerden aşağıya
inerken, karşısında silahlı polisleri
gördü. Göz göze geldiler. Birkaç
arkadaşıyla birlikte bu kez geldi-
ği yöne doğru yukarıya dönmek
istedi. Biraz koştu, ama olmadı.
Bir anda bacaklarının tutmadığı-
nı fark etti. Yere düştüğünde ise
ne olduğunu anlayamadı. Ev ar-
kadaşı Pınar, onu yerden kaldır-
mak ve kendilerini kovalayan gü-
venlik güçlerinden kurtarmak is-
tedi. Gülay, Pınar'a "Siz gMin.
Ben gelemiyornm. Kendinizi
kurtann" diyordu. Pınar ve birkaç
arkadaşı bunu kabul etmedi. Ta-
şımaya çalıştılar Gülay'ı. Ama,
polisler de yetişmek üzereydi. Da-
ha ne kadar taşıyabileceklerdi.
Gülay, hayatında belki de ilk kez
yaşadığı "beyecan ve acı"yla iki
duvar arasında boylu boyunca tek
başına kaldı.
Kısa süre sonra Gülay'ın yanı-
na gelen güvenlik güçleri, hareket-
siz halde yatan Gülay'ı kucakla-
yarak polis karakoluna götürdü-
ler. Gülay, olaydan sonra hastane-
de bir yakınına şöyle diyordu:
"Polislere 'yaralıyım' dedim, ama
inanmadılar. 'Senin hiçbir şeyin
yok' diye yanıl verdiler. Bayılınca
inandılar herhalde?"
Gülay Beceren, Şişli Etfal Has-
tanesi'ne kaldırıldı ve burada ilk
müdahale yapıldı. Ancak, sol
omuzundan girip, boynundan çı-
kan kurşun nedeniyle akciğerle-
rinde "hava ve kan" toplanmıştı.
Doktorlar, teknik bakımdan "ye-
tersiz" kaJdıklannı söylüyorlardı.
Yanında hiçbir yakmı bulunmayan
Gülay, yine polisler tarafından bu
kez îstanbul Tıp Fakültesi Acil
Servisi'ne getirildi. Gülay'ın yurul-
duğunu öğrenen yakmı Özden
lürkeli ile Pınar'ın annesi Gtiteen
Ann da hastaneye gelmişlerdi.
Ayaklannı "tutmaz" hissettiği an-
dan itibaren bilincini hiç yitirme-
diğini söyleyen Gulay, biraz rahat-
lamıştı. Hiç olmazsa yakmlan var-
dı yanında. İlk tedavilcri yapıldı.
Doktorlar, sürekli ilaç ve serum
veriyorlardı. Henüz, ameliyata ge-
rek yoktu. Rflntgenleri çekildi. İlk
tanı konuyordu: "Gülay, omıırga-
sının 4. omur eklemiodeki sogan
Oiginin zedelenmesi sonucu kalı-
cı fdç" olmuştu.
Gülay'ın vurulduktan sonra vü-
cudunun "ItanU kaplandıgıııı
n
söyleyen özden Türkeli, "merdi-
venlerden aşağıya inerken, polis-
lerie karşılaşmışlar. Tekrar geriye
doğra kaçmak istemiş. Ama, bir
anda ayaklan tutmamış vc yere
döşmuş. Gece kendindeydi, konu-
şurken her şeyi anlattı. Ciğerleri
kan topladıgı için bir ara fenalaş-
tı. Doktorlann müdafaalesiyle yi-
ne kendine geldi. Şimdi hayati teta-
likesi yok. Ancak, belden aşağısı
felç. Hem de kahCL Işte, Türkiyei
de sadece 1 Mayıs'ı kntlamak is-
teyen bir genç kızu durumo"
diyordn.
Bursa'da bir yetiştirme yurdu-
nun müdürlüğflnü yapan Gülay
Beceren'in babası ile ilkokul öğ-
reüneni annesi, şimdi tstanbul Tip
Fakültesi'nde, kızlannın başından
bir dakika olsun ayrılmıyorlardı.
(Baştarafı I. Sayfada)
ler. Emniyet Müdüru Hamdi Ar-
dalı ise dün 19.00 sıralarında AA
1
ya yaptığı açıklamada, bu sayının
3304 olduğunu söyledi. Ardah bu
kişilerden 1300'ünun kısa sürede
salıverildiğini, geri kalanlann sor-
gulanmn halen sürduğunu kaydet-
ti. Olaylara katıldıklan saptanan
yaklaşık 260 kişinin îstanbul
DGM Savcılığı'na gonderilecegı-
ni belirten Aıdalı, "1 Ma>ıs*ta Is-
tanbul'da kanun hâkimiyetini sag-
ladık" dedi. Gözaltındaki öğren-
cilerin DGM'de üç savcı tarafın-
dan sorgulanacağı belırtildi.
Kim ateş açtı?
Uç kişirun yaralanmasına neden
olan kurşunlarm kime ait taban-
calardan çıktığı yolunda dün de
değişik iddialar ileri sürüldü. Ola-
yı yaşayanlar ve görgü tanıklan
polis tarafından ateş açıldığım ıd-
dia ederlerken, polis açıklamasın-
da "y-aralanmaiara e>lemci gru-
bun açtıgı ateşin neden oldugu"
belırtildi. Görgu tanıklan, Dolap-
dere'deki olaylar sırasında göste-
ricilerin iki ayrı grup polisin ara-
sında kaldığmı ve en arkadaki
gruba dahil resmi gıysili polisle-
rin açtığı ateş sonucu uç kişinin
yaralandığını kaydettiler. tstanbul
Siyasi Şube Müduru Ahmet Köse
ise, dün gazetecilerin sorulannı
yanıtlarken, kurşunla yaralanan-
lann polis tarafından vurulmadık-
larını söyledi. Kose, "Bizinı poli-
simiz o gün sadecc havaya uyan
alışı >-apmıştır. Gözaltında bulu-
nanlardan yaklaşık 750'si üniver-
site ögrenctsi, 800 kadan işçi. An-
cak tespil ettigimiz kadanyla olaj-
larda organi/atör ve süriıkleyict
konumdaki kişiler ögrenciler. Biz
onlan universilelerdeki oğrenci
olaylanndan biliyonız. Alınanlar
arasında lise öğrencileri de var"
diye konuştu.
Îstanbul Emniyet Müdürlüğü-
nün resmi açıklamasında ise yara-
w ' ••»*
lama oiayıyla ilgili şöyle denildi:
"Bir polis aracı açılan ateş son-
rasında iki ayrı yerden hasar gor-
müşliir. Harbiye bölgesinde ey-
lemcilerin silah kullanması üzeri-
ne, bazı güvenlik görevlileri uyarı
mahiyetinde havay-a ateş eımiştir.
Hiçbir snrette lopluluğa ve şahıs-
lara güvenlik kuvvetlerince aieş
açılması söz konusu değildir.
Olaylarda silahla yaralanan iki şa-
hıs. muhtemelen eylemci grubun
açmış oldugu ateş sonrasında ya-
ralanmıstır."
Öte yandan 1 Mayıs günü Pan-
galtı'da göstericilerle polis arasın-
da meydana gelen kovalamacada
uçüncu bir kişinin daha açılan
ateş sonucu sırtından tabanca
kurşunuyla vuruiarak yaralandı-
ğı ortaya çıktı. Edinilen bilgilere
göre Ali Yılmaz (25) adlı gencin
olay günü saat 13.10 sıralarında
Pangaltı'da vurulduğu, ancak he-
nüz belirlenemeyen bir nedenle ve
şekilde 6 saat hastaneye getirilme-
diği öğrenildi. Hastanede olaylar
sırasında tabanca mermisiyle vu-
rulduğu anlaşılan bir kişinin teda-
vi için geldiği anlaşıhnca güven-
lik kuvvetleri önlem aldılar. Ali
Yılmaz'm tedavisini yapan dok-
torlar, sırttan giren ve ön kısım-
dan çıkan bir mermi yarası görül-
düğünu, kan kaybı nedeniyle büıı-
yenin halsiz duştüğünü, ancak or-
ganlarda parçalanma olmadığı
için hayati tehlike bulunmadığını
söylediler. Aynı gün Pangaltı'da
tabanca kurşunuyla yaralanan
Bektaş Özkan'ın sağlık durumu-
nun iyi oldugu, aynı yerde sırtın-
dan vurulan Gülay Beceren'in
(20) ise kaldınldıgı Taksim llkyar-
dım Hastanesi'nden sonra ameli-
yat için götürüldüğü Çapa Tıp
Fakültesi Hastanesi'nde belden
aşağısma kalıa felç indiği bildiril-
di.
Ankara'da dün de 30 kişinin
gözaltına alınmasıyla birlikte, 1
Mayıs olayları ile ilgili olarak göz-
altına alınanlann sayısı 90'a yük-
seldi. Izmir'de gözaltındaki 80 ki-
şiden ^O'i strbest bırakılırken, 10
kişinin sorgusu suruyor. Mersin-
de gözaltına alınan Likat-lş Şube
Başkanı Hasan Biber. Sekreter
Recep Özbey ve 8 işçi serbest bı-
rakıldı.
Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri
Mustafa Başoğlu. tstanbul'da
meydana gelen olayların işçilerin
dışında geliştiğini söyledi. Başoğ-
lu, "Bu olaylar 1 Ma>ıs'ı, toplu-
mun içine sindirmesini güçleştirici
harekrtlerdir" dedi. Sos>-alist Parti
Genel Başkanı Ferit tlsever, 1 Ma-
yıs'ta çıkan olayların sorumlusu
olarak iktidan göstererek, gözal-
tına alınanlann salıverilmelerini
istedi. Deri-lş Sendikası Genel
Başkanı Yener Kaya, aralarında
sendika başkan vekilinin de bu-
lunduğu 150 kadar üyelerinin,
Türk-İş'in hazırladığı 1 Mayıs bil-
dirisini okurken gözaltına alındık-
larını açıkladı. Kristal-lş Genel
Başkan Vekili Ziya Karadeniz,
"Hükümelin 1 Mayıs'ı polisiye bir
vaka haline getirmeye calışan tav-
nnı kınıyoruz" dedi. Laspetkim -
fş Genel Başkanı Vahdettin Kara-
bay. I Mayıs'ın işyerlerinde kut-
lanmasını eleştirdi. Hava Iş Genel
Başkanı Atilay .Kypa' 1 Mayıs'ta
alınan polis tedbirlerinin "kışkırt-
ma politikası" olduğunu belirtir-
ken, Petrol-lş Sendikası Genel
Sekreteri Hoseyin Dogda, 1 Ma-
yıs'ı yasal tatil olarak kutlamak is-
tediklerini söyledi. 1 Mayıs tertip
komitesinde görev alan Belediye -
Iş Beyoğlu Şube Başkanı Hıdır
Bal hakkında DGM'nin soruştur-
ma açtığı kaydedildi.
Batı ülkelerinin yayın organla-
nnda yine Türkiye dünyada 1
Mayıs'ın en gergin ve olaylı geç-
tiği ülke olarak gösterildi. Turki-
ye'den başka 1 mayısta sadece
Güney Kore ve Filipinler'de olay-
lar çıktığı duyuruldu.
Gelecek kışı nasıl geçirmek istersiniz: Böyle mi?
G Ö Z L E M UĞUR MUMCU
(Baştarafı I. Sayfada)
1 Mayıs günü sendikaların istedikleri ızin verilseydi ne
olurdu?
İşçiler, Taksim Alanı'nda toplanırlar, birkaç işçi lideri kür-
süde konuşur; sonra da toplantı olaysız olarak biter; gös-
tericiler de sessizce dağılırlardı.
1 Mayıs törenlerı için yasa çıkartmaya da gerek yoktu.
Valilik gereken izni verır, 1 Mayıs da böylece kutlanmış
olurdu.
1 Mayıs ne bir "ihtilal provası" günüdür; ne "komünist
bayramı" ne de "savaş günü!"
1 Mayıs, emekçilerın uluslararası dayanışma günüdür; bir
şenliktir; bir emekçi şölenidir.
Uluslararası sermaye, binbir türlü olayla, binbir türlü yol-
la her gün dayanışıyor. Emekçiler de bırakın, 365 gün için-
de bir gün birbirleriyle dayanıştıklarını gösteren açık hava
toplantıları düzenlesinler.
Yok... hayır... olmaz.
Niçin peki?
Erzincan Belediyesi eski Hal Müdürü ile emekli Büyü-
kelçi Kâmran Bey, eski sosyal demokratlardan Işın Çelebi,
Amerika'dan diplomalı Güneş Taner ve Adnan Kahveci böyle
istiyorlar da ondan...
Eski Dev-Gençlilerden Cavit ve Barış Derneği sanığı Nu-
rertin Yılmaz'ın hükümeti, 1 Mayıs için yasak üzerine ya-
sak koyuyor da ondan...
Türkiye'nin en yaşlı işadamı da "7 Mayıs kutlanmah" di-
yor. Liberal hükümetimiz 1 Mayıs'ı yasaklıyor.
Hiç düşündünüz mü?.. SHP hükümeti gelse... gelse ve
TÜSIAD'ı, işveren sendikalarını kapatıp, bu iki örgütün yö-
neticilerini "sınıf tahakkümü" kurmak suçundan yargılasa...
"24 Ocak" konusunda yapılacak toplantılan da yasakiasa...
Evet, ne olur böyle olursa?
Böyle olursa neler olmaz! insan hakları.. şu, bu.. Kıya-
met kopar.
Peki ne farkı var bu yasaklarla, sendikalar ve 1 Mayıs üze-
rine konulan yasaklann?
Fark yok...
Vehbi Koç "1 Mayıs kutlansın" derken demek istiyor ki
"işçiler, benim gibi işadamları üzerinde tahakküm kurmu-
yorlar."
Hal müdürü "Hayır" diyor, "bunlar sizlerin üzerinde ta-
hakküm kuruyohar."
Bu memlekette toplantı ve gösteri düzenlemek herkesin
hakkıdır; hal müdürlerinin de Vehbi Koç gibı işadamlarının
da, sendikaların da, sendikacıların da herkesin.
Demokratik bir cumhuriyet miyız, değil miyiz? Sorun
budur.
• • •
Danıştay 6. Dairesı, İstanbul
Büyükşehir "Beiediyesi sınıha-
n içindeki turizm merkezlerindo
re'sen plan yapma, yaptırma,
değiştirme ve onaylama
yetkisini" 3 yıl için belediyeden
alıp Bayındırlık ve iskân Bakan-
lığı'na veren bakanlık işlemi
hakkında yürütmeyi "durdurma
karan" vermiş.
Bayındırlık ve İskân Bakanlı-
ğı'na verilen bu yetkıden Süzer
Holding'in İstanbul Gümüşsu-
yu'nda yaptırdığı iş merkezi ya-
rarlamyordu. ANAP destekçile-
rinden işadamı Mustafa Süzer,
bu yetkıden yararlanarak kat
üzerine kat çıkıyordu.
- Süzer, Danıştay kararından
sonra iş merkezine kat çıkama-
yacak Danıştay'ın kararına kat-
lanmak zorunda kalacaktır.
Tabıi arada yeni bir "kanun
kuvvetinde karamame" çıka-
rrimazsa!..
EVET /HAYIR
OKTAY AKBAL
Yoksa böyle mi!
İki seçenek var: Ya, yakıta dünyayı ödemek... ya da, Isıcam.
Önümüz yaz... Yukarıdaki resimlere bakın, gelecek kış için birini -şimdiden- seçin: Karar sizin!
ISIçöm"Az ödeyin, çok ısının"
Camtaş Düzcam ve Cam Ambalaj Pazarlama A.Ş.
Buyukdere Cad Beytem Han Kat 7 80220 Şışlı-lstanbul '
Tel: 141 25 00-141 54 40 (direkt) -146 11 30 Santral Fax: 148 96 70 Telex. 39 108 Cam-tr
Isıcam Üretim Tesisleri yurda yayılıyor!
Isıcam tescilli bir markadır. Sayıları giderek artan,
aşağıda adlarını bulacağınız tesislerde Şişecam garantisiyle üretilir.
Isıcam'ı, size en yakın Isıcam Yetkili Satıcısı ndan güvenle sağiayabilirsiniz. ' • . .Isıcam Garantı Belgesmi mutlaka isteyiniz,
Cam işleme Sanayii A.Ş. Gebze / Istanbul . Camsan Cam Sanayii ve Ticaret A.Ş. Ankara . Gürsan Cam San. ve Tîc. A.Ş. Ankara . Orim iç ve Dış Ticadet A.Ş. Bolu
Campen Camlı Pencere Sistemleri Ticaret ve Sanayii A.Ş. Bursa . Campet A.Ş. Denızlı . Hatiboğlu Cam Sanayii ve Ticaret A.Ş. Eskışehır .
Yorcam Yorgancılar Cam Sanayii ve Ticaret A.Ş. Izmır . Ak Isı Yalıtım Sanayii ve Ticaret A.Ş Kaysen . Okandan Kardeşler Cam Ticaret ve Sanayii A.Ş. Kayser,
Oran Orta Anadolu Cam Sanayii ve Ticaret A.Ş. Konya . Cam Ticaret Ltd.Şti. Sıvas
SİŞECAM Bir TÜRKİYE İ«
ŞİŞECAM
Kuruluşudur
(Baştarafı 2- Sayfada)
iki kışı karşısında soğukkanklığını
yitirdi" (Haydar Kutlu).
•
"Bu iddianame Marksist dü-
şünceye yasak- koyuyor.
Marksızm-Leninızrn, ülkemizde
yasaklanageldi. Bölük pörçükya-
yınlardan, çevırilerden oluşan ül-
kemizdeki Marksist literatürile bi-
limsel bir düşünce olan Mark-
sizm öğrenilemez. Ansiklopedi
bilgisi ile yüksek matematiğin öğ-
renilemeyeceğı gibi. Bilim, meto-
dolojisi ile teorı ve pratiği ile bir
bütündür. Örneğin Türkiye'de
sosyalist ülkelerdeki Marksizm
pratiği üzerine konuşamazsınız.
Bu 'övme' suçuna girer. Ancak
tek yanlı konuşabilirsiniz, karala-
yarak. Bunun gibı proletarya dik-
tatörlüğü ilkesinin ne anlama gel-
diğini de konuşamazsınız. Fizik-
te yerçekimi yasasının öğrenil-
mesine yasak koyarsanız geride
fizik bilimi kalır mı?" (Haydar Kut-
lu)
y . *
"Işte bu nedenle sormak isti-
yorum: Marksizm-Leninizm, ül-
kemizde ancak böyle bir çaba ve
sabıria öğrenilebilecek bir bilim-
ken, üstelık bu iddianameye gö-
re yasaklıyken bu iddianamenın
yazarları Marksızmı nasıl ve ne-
rede öğrenmişlerdır. suç işleme-
den? Bu olanaksız işi nasıl ba-
şarmışlardır'? Ortaya şu problem
çıkıyor: Adil bir yargının oluşabil-
mesi için bütün yargıçların Mark-
sizmi bilmesi gerekmiyor mu? Ya
da Marksizmi özel bir öğrenimle
kavramış hukukçular ve özel ih-
tisas mahkemelerı mi yaratılma-
lı? İşte. düşünce suçunun kabul
edilmesınin yaratmış oldugu için-
den çıkılmaz zor problem." (Hay-
dar Kutlu)
*
"Demokrasi ki, en geniş katı-
lım demektir öncelikle, yönetimin
her safhasına katılım demektir,
her safhada söz ve karar sahibi
olabılmek. bunun için de serbest-
çe örgütlenebilmek demektir.
Başta politik örgütlenmeler,
onunla birlikte çıkar birliğine da-
yalı mesleki, sendikal örgütlen-
melerden, bir bataklığın kurutul-
ması gibi, yerel veya kuşseverler
derneği gibı genel ekolojik bir ko-
nuda bir araya gelmeye varınca-
ya dek yaşamın her alanında ser-
bestçe örgütlenebılme ve ortak
düşünce ve görüşleri kamu-
oyuna serbestçe aktarabilmek
demektir. basın özgürlüğü, top-
lantı, gösteri vb. özgürlüğü de-
mektir. Demokratik, hürriyetçi,
ancak böyle olunur" (Dr Nihat
Sargın)
"Kutlu-Sargın Sorgu" kitabı
gelecek kusaklara kalacak bir
belgedir. Ibretle okunacak bir ta-
rihsel olayın öykusü...