Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbr Cumhunyel Malbaacılık ve Gazeleahk. Turk Anonım Şırkelı adıoa
Nadir Nuli # Genel Va\ın Müdurü. Hasan Cemal, Muessese Vluduru
Emtae Lşaklıgil. Yazı Işlcrı Vluduru Okı> GÖMnsin. • Haber Merkezı
Miiduru Valçın Baver, Sa>fa Duzenı Yönetroenı: Ali tıaa, 0 Temsılakr
ANKARA. AkoiM T«n. IZMtR Hikmd Ç«fakj>», ADANA Çctin
Iç Poüükü CeU Bfcşbagıç. Dıs
Haberien Efgn üria Ekonomı Onjjz Turtan. I; Smdıka. Şakran KıtHid, KOltur OtaJ Lsttr.
Eğmm Gcnan Şayfan, Haber Araşünna bmef Berfcmn, >ur Habcr.^n Nccdd Doguı. Spor Danışmap. Abdaiudir \ucdmuı.
Dm Ymlar. Kemn Çabşkın. Araştırma ŞAUO Mp«>, Duzeltme AMuftafı Vaacı. # Koordınator \hmet Konıfcajı. 0 Malı lşler
Etol ErkDL • Muhasffce Buienl İMsr • Bıflçc-Pla/ılama. Soji OsnıntK^ojlıı • Rdclam. ARC Tontn. • Ek Yavıniar
Iktol 0 Idaıc Hascyu Gurer, 9 lstame Ondn Çdfc, # Bılgl-Islem Nnl tmL # Persond' S n ç Bosuaaogtu.
Btoon w lavan. CumhunKt Ma:baacııık vc Gazrjnlit TJLŞ. Türk O o * Cad 39.41
H;w ISI Pk. 246-lsanbul TeL 512 05 05 (20 haa Tefct 22246 Fu- (1) 526 «0 72 #
Bumlar M « Zjya Gokalp BK Inkılap S. No 19'4. Td. 133 II 41-47, 100. 42344 FBC (4) 133
05 65 0 lnur H. Zıya Bh 1352 S i î, Td 13 12 30, Tdec 52359 Fu. (31) 19 53 60
# Ad»mc Incnu Cad 119 & No I Kal 1. TH 19 37 52 (4 haı). Tckx 62155. Fn. (71) 19 37 52
TAKVİM: 28 MAYIS 1990 Imsak: 3.36 Guneş: 5.29 Öğie: 13.06 Ikindi: 17.04 Akşam: 20.32 Yatsı: 22.17
PAMUKKALE SEMPOZYUMU
'Beyaz Cennet
ıçın ozel
yasa çıkarılsın'
Mimarlar Odası'nca düzenlenen
"Pamukkale'yi koruyalım, yaşatalım" konulu
sempozyumda, "özel bir yasa
hazırlanmadıkça can çekişen Pamukkale'yi
kurtarmamız mümkün değildir" denildi.
ÖMER YURTSEVEN
DENtZLİ — Pamukkale'nin
konınması amacıyla beürlenen
temel ilkelerin yaşama geçirilebil-
mesi için demokratik katılımı
esas alan bir yasa çıkanlması ge-
rektiği vurgulandı. "Beyaz Ceo-
met"e özgü özel bir yasa hazırlan-
madıkça korumanın başarıya
ulaşamayacağını ve süreklilik ka-
zanamayacağını savunan uzman-
lar, "Aksi halde can çekişen Pa-
makkaie'yi knrtarmanu mnm-
U ı iegil" görüşünde birlesti.
Pamukkale'deki doğal ve arke-
olojik tahribatın önlenmesi ve
saydam yapısına kavuşması için
2 ya da 3 yıl sureyle turizme ka-
patılması önerildi.
Mimarlar Odası'nca düzenle-
nen "Pamukkale'yi koroyaJım,
yaşataüm" konulu sempozyu-
mun 5. otunımunda, "Beymz
Cenaefin dünya turizmindeki
önemi ele alındı. Yüksek mimar
Cengiz Bektaş'ın yönettiği otu-
rumda ortaya çıkan Pamukkale
için özel bir yasa çıkanlması öne-
risi, tum bilim adamlarınca da
benimsendi. Dokuz Eylül Üni-
versitesi tktisadi tdari Bilimler
Fakültesi öğretim görevh'si Prof.
HöHin Erkan, kıyılar için hükü-
metin özel yasa çıkardığını anırn-
satarak, "PMDnkkafc içte de böy-
k bir yasa bemen çıkanlmaiı" de-
di. Pamukkale'nin planlamasmjn
Denizli'nin tuıizm, şehir ve sana-
yi planlamasıyla uyumlu olması
gerektiğini dile getiren Prof. Er-
kan, "Bnrnncnl bir planlama
şart" diye konuştu.
TÜRSAB Başkanı Bahatün
Ytcei de çıkanlacak yasada sem-
pozyumda belirlenen korumaya
ilişkin temel ükelerin yer almasını
ve bunun demokratik katılımla
denetlenmesini istedi. Yücel, ay-
nca turizmin Pamukkale'de "al-
tın yunDrtlayan bir tavnk" ola-
rak görülmesinden vazgeçilmesi
gerektiğini söyledi. "Pajnukkak^
yi koruyan yasa yoksa uygulana-
cak yöntemlerin de hiçbir önenıi
yok" diyen Denizli Barosu Baş-
kanı tsniet Kayfaan, hükumete bu
konuda önemli bir görev düştu-
ğünü anlattı. Kayhan,
"Madenld beWe dünvanıa tek
dofta harikası, o zamaa yasası da
tek olmalıdır" dedi.
Sempozyuma Turizm Bakanlı-
ğı temsilcisi olarak katılan Yatı-
nmlar Genel Müdür Yardımcısı
Gürkan Ertaş, planlamaların
özilnde bir yasa olduğunu, ancak
uygulamada böyle görülmediği-
ni savundu. Sonınun buradan
kaynaklandığını belirten Ertas,
"Kalıcı bir planlama tiim soran-
lan çözebilir" diye konuştu.
Sempozyumun oğleden son-
raki oturumunda konuşan Mi-
marlar Odası 2. Başkanı Oktay
Ekinci, Pamukkale'deki doğal
ve arkeolojik tahribatın önlene-
bilmesi için 2 ya da 3 yı! süreyle
turizme kapatılmasını istedi.
Ekinci, Piza Kulesi'nin de turist
ziyaretine kapatıldığını anımsa-
tarak "Pamukkale'nin öz ben-
liğine kavuşması için biz de ay-
nı yönteme başvurahm" dedi.
Asım Bezirci, olumsuz koşullara karşın eleştiri alanında direndi ve çok sayıdayapıt verdi
Kendî denizini yarattı"Ataç*tan sonra
birtakım gençlerin
hiçbir gerekçe, örnek,
ölçüt göstermeden
verdikleri ağır yargılar,
haksızhklara yol
açıyordu. tlk aşamada,
Ataç^ınöznelci-izlenimci
eleştirisine tepki
niteliğinde, nesnelciliği
savundum"
ALPAY KABACALI
"Tiirkiye'de eleştiri ortamı yok.
YaJnız sanatsal, diisöDsel açıdan
degil, siyasal-ioplumsaJ açıdan
da.. Osmanh'da ekştiri hoşgöriü-
raiiyordıı. Yüz otuz yedi halk şai-
riain kellesi uçurulmus. Divan
edebiyatının en büyük şairierin-
den N>rî. bir taşlamasından do-
layı bogdurulmus. Tek parti dö-
neminde de eleştiri gelişememiş.
Yani demokrasiyle eJeşüri arasın-
da bir koşotJok, alttaa aha bir üis-
ki var. Demokrasinin oldofn yer-
de eleştiri de gelişiyor, serpiliyor,
çesitleniyor."
Birinci engel bu. Jkincisi, bu-
nun sonucu olarak eleştirinin oku-
nı az. Eleştiri kitaplan az okunu-
yor, az satılıyor. riolayısıyla eleş-
tirmen bu meslekle geçım sağla-
yamıyor, "profesyooel*^eşemiyor.
Oysa eleştiriyle uğraşmak isteyen
kişinin bütün zamanını bu ise ver-
mesi gerekiyor. "Kitaplıklara gi-
deceksiniz, kitaplar satın alacak-
anız, okuvacaksımz, inceieyecek-
siniz, aıun uzan düşfineceksi-
niz._"
Asun Bezirci, yaşamını kazana-
bilmek için çeyrek ytlzyıl muha-
sebecilik yapnuş; sabahtan akşa-
ma kadar rakamlarla uğraşmış.
Ama edebiyat sevgisi, tutkusu ne-
deniyle bütün boş zamanlarını,
dinlenmeye ayırması gereken ak-
şam saaüerini bu ise harcamış. So-
ASIM BEZİRCİ — Eleştiri ortamı yok.
PORTRE ASIM BEZİRCİ
Yazar incelemeleri
1927'de Erzincan'da doğdu. 1Ü Edebiyat
Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü
bitirdi (1950). İstanbul'da özel şirketlerde
muhasebeci olarak çaiıştı, emekliye aynldı
(1978). Nesnel-bilimsel eleştiri anlayışım savunan
ve bu yolda yapıtlar veren Asım Bezirci,
dergilerde çıkan yazjlannı Çok Kapılı Oda
(1961), BUimden Yana (1963), Okudukça (1967),
1950 Sonrasında Hikâyecilerimiz (1980) vb.
kitapiannda topladı. Yazar ve şairler üzerine
incelemeleri de kitaplaştı: Orban Veli Kanık
(1967), Ahmet Hasim (1967), Nnrullah Ataç
(1968), Metin Eloflu (1971), Sabahattin Aü
(1974), Orhan Kemal (1984), Rıfat Dgaz (1988),
vb. Inceleme-antoloji niteliğindeki yapıtları
şunlar: Diindan BugüDe Türk Şiiri (1968), Secme
Romanlar (R.Taner'le, 1973), Nânm Hikmet ve
Seçme Şiirteri (1975), Seçme Hikâyeler
(R.Taner'le, 1981). Aynca Ikinci Yeni Olayı
(1974), Halkımınn DUiyk Banş (1986),
Şairlerimizin DUiyie Banş (1987) vb. incelemeleri
yayımlandı. Başta sekiz ciltlik Nâzım Hikmet
dizisi olmak üzere, kırai şairlerin "Bütün
Şiirleri" dizilerini hazırladı.
nımluluk duygusu bu yolda diren-
mesinde etken olmuş.
"Yazdı^ım, çevirdigim. derleyip
baskıya hazırladıgım kitaplann
sayısı altmtş beş" diyor. "Yayım-
lanmamıs kitaplannı da var. Ama
bunun yeterli oldagunn söyleye-
miyonım. Birçok değerti yapıt in-
celenmeden, çöznmlenmeden,
okurlara tanıtümadan kahyor.
Bunun iizüBtiisiaii ve eksikligini
bep duyuyonun."
Yalnız zaman ve geçim engeli-
ni aşmakla ülkemizde "zengin işi"
olan eleştirmenliğin ustesinden
gelmekle de kalmıyor Asım Bezir-
ci:
"Yazmaya başladığım zaman
eleştiri ortamı daha çok Nunıllah
Ataç'ın izlenimci-öznei eleştirisi-
nin egemeaiigi ainndaydı. Bn eJeş-
Üri anlayışı beiki Ataç'ın kültür-
lü, zeki, safibeienfli kisUigi dola-
yısıyia fazla «•VIF*
1
»
1
' oünoyorda.
Ama onu izleyea birtakua genç-
lerin hiçbir gerekçe, örnek, ölçüt
göstenneden, cörümleıne yapma-
dan verdikleri agır yargılar, hak-
sızlılüara yol açıyordu. BiHnsel
sosyaJizme haffaligım dolayısıyla
oradan akhgun büimsel dnşance
ve baksızhklara dayanamayan ki-
siligim, beai nesaelbainud deş-
tiriye do^ru götttrdii. ilk aşama-
da, Ataç'ın özndd-izieaimd ekş-
tirisine tepki »iteliginde daka çok
nesnddHgi savnndnm. Aslında
nesnelciUk, bOimselligin icinde
olan bir şeydir. 27 mayıstan son-
ra özgürlikJer alanada bir açıhm
oMu. Ben de keadi bOtaad-ııesnei
anlayışunı büimsei-sosyalist anla-
yışımJa birlikte ortaya koydam."
Asım Bezirci'ye göre eleştiri, bu
yolda bir geleneğin, küitür biriki-
minin ve demokrasinin bulundu-
ğu yerde verimli, yetkin olabilir.
Bu nedenle bizde, yanılma payını
ortadan kaldırmak için daha çok
çalışmalc gerekir. Diyor ki:
"Bir yandan bir eleştiri kuram
ve yönleminin oluşmasına çaJışır-
ken bir yandan da kendi gölüraii,
kendi denizimi yaratıp onun için-
de yözmek için caba gösterdim.
Bu, çok yorucu bir şey."
Ama o, yaşamı boyunca durup
dinlenmeden çaJışmış olduğun-
dan, durumundan yakınmıyor.
Bir demiryolu işçisinin oğlu.
tlkokulun dördüncü sınıfında Nat
Pinkerton gibi polisiye romanlar
okumakla başlayan kitap tutkusu,
halk hikâyelerinden piyasa ro-
manlanndan gecip çeviri roman-
lara, kJasiklere değın uzanıyor.
Adı "klasikçi"ye çıkıyor Erzu-
rum'da üseyi parasız yatui okur-
ken. Ve Necip Fazıl çizgisinde şi-
Dünya nüfusunun 21. yüzyûda 14 milyara ulaşması bekleniyor
Biraz sıkışalım, gelenler varİnsanlık bir milyar
sınınna ulaşabilmek
için iki milyon yıla
ihtiyaç duydu.
Günümüzde dünya
nüfusunun bir milyar
artabilmesi için on
yıla bile ihtiyaç yok.
Dıs Haberler Servisi — Birleş-
miş Milletler Dünya Nüfus Fonu
(UNFPA) alarm veriyor: Dünya
nüfusunun artışı ile ilgili tahmin-
ler uzun süredir fazlasıyla iyimser-
di. Artış aynı hızla devarn ederse,
21. ytlzyılda kritik bir aşamaya
ulaşacak. Dünya nüfusunun önü-
rnüzdeki yüzyıl içinde 10, 11 hat-
ta 14 milyar olması bekleniyor.
UNFPA'nın son yılhk raporunu
temel alan AJman haftalık "Der
Spiegel" dergisinde yayımlanan
haberde, dünkü doğum oranında
hiçbir azalma görühnediği gibi,
tıbbi ve hijyenik koşulların düzel-
tilmesinden ötürü Asya, Afrika ve
Latin Amerika'daki insanlann da
daha sağlıklı yaşadıklannı, dola-
yısıyla daha uzun ömürlü olduk-
ları belirtiliyor. Raporda, hükü-
metler önümüzdeki on yıl içinde
köklü değişikliklere başvurursa,
belki "en kötünün" engellenebile-
ceğine dikkat çekiliyor.
Beslenme, insanlığın en önem-
li sorunlanndan biri olmaktan
çıktı artık. Dünya, her zaman aci-
len ihtiyaç duyulan yerlerde ol-
mazsa bile, herkese yetecek kadar
yiyecek üretiyor. Batılı tanm ül-
keleri artı kapasitelerini düşürür-
ken, klasik açlık ülkelerinden
Hindistan örneğin tahıl bile ihraç
ediyor. Birleşmiş Milletler araştır-
masına göre, yalnızca gelişmekte
olan ulkelerin ekin alanlp.n —Çin
hariç— "teorik" olarak 33 milyar
insanı besleyebüecek bir kapasite-
ye sahip.
Ancak Etiyopya ve Sudan gibi
çeşiüi Afrika ülkelerinde halen aç-
lık çekiliyor. Bunun nedeni de çe-
kirgder, kuraklık vc kötü mahsul-
ler değil, bürokratlann yeteneksiz-
liği. Hammadde rezervleri de, ar-
tan tüketime rağmen gelişen yeni
yöntemler sayesinde halen yeterü
olma özelliklerini koruyor.
Bu durumda en önemli sorunu
"nifns ardşı" oluşturuyor. tnsan-
hk bir miryar sınınna ulaşabilmek
için iki milyon yıla ihtiyaç duydu.
Günümüzde ise dünya nüfusunun
bir milyar artabilmesi için on yı-
la bile ihtiyaç yok. "Teblike sını-
nna" ne zaman ulaşılabileceği ko-
nusunda kesin bir tarih vermek
mümkün değil, ancak yaklaşık ya-
rım yüzyıl sonra Güney yanküre-
sindeki insanların büyük bölümü-
nun, günümüzde Kalküta ve Sao
Paulo gettolan sakinlerinden da-
ha kötü koşullarda yasayacakları
tahmin ediliyor.
Zengin Kuzeyin ise sera effek-
tinin neden olduğu dünya çapın-
daki ısı artışı ile deniz seviyesinin
yükselmesinin yol açabileceği fe-
laketlerden kaçınmasına olanak
yokmuş gibi gözüküyor, ama hiç
kuşkusuz olumsuz ekolojik gelış-
melerde öncelikle Güney'deki ge-
lişmekte olan Ulkelerde yaşayan
insanların uzerinde etkili olacak.
NÜFUS HIZLA ARTIYOR — Afrika'nın yoksnllukve çocuk fazlalığından oluşan şeytan çemberini kırmak hiç kolay görünmnyor. Halen açlıgın hnküm sürdügü,bu
na rağmen nüfusnn hızla artnğı Afrika iilkelerinden biri de Etiyopya.
Örneğin, hiç kimse nüfusu 2025
yılında yaklaşık 95 milyonu bula-
cak olan Mısır'daki insanlann su
sorunlanru nasıl çözecekJeri sonı-
suna bir yanıt bilmiyor.
Öte yandan çevreyi önemli öl-
çüde kirleten otomobillerin sayı-
sı insanlannkinden de daha hızlı
artıyor. Yalnızca Federal Alman-
ya'da geçen yıl ilaveten 2.8 milyon
otomobil trafiğe çıktı. Guney Ko-
re"de ise bu rakam 600 bindi. Ar-
tıs oranı aynı şekilde sürdüğü tak-
dirde, dünyadaki topiam 500 mil-
yon otomobilin sayısı önümüzde-
İci 35 yıl içinde dört katına çıka-
cak.
Bu nedenlerden atürü Birleşmiş
Milletler raporunda, sanayi ulus-
ianndaki insanlann hammadde ve
çöp tuketimlerini sınırlandırmala-
n, daha tasarruflu otomobiller
kullanmaları ve çevreye uyumlu
yiyeceklerle beslenmeleri önerili-
yor. Ancak sanayi uluslann tüke-
timi sınırlandırmalarıyla, sorunu
çözmeye olanak yoİc. Çünkü,
Üçüncü Dünya'daki nüfus artışı
Batılılann israfından daha büyuk
bir sorun oluşturuyor.
Bazı Asya ve Latin Amerika ül-
keleri köklü müdahalelerle bu ko-
nuda kısmi basanlar sağlayabildi-
ler. Hindistan'da kitle halinde ste-
rilizasyon ya da Çüı'de birden faz-
la çocuğa izin verilmemesi gibi.
Bunun sonucu Pekinli komünist-
ler yirmi yıl içinde 1000 kişi başı-
na 38 olan doğum sayısını 19'a in-
dirdiler. Meksika da doğum artı-
şım yüzde 3.2'den 2'ye düşürebil-
di. Ama bunlara paralel ölüm
oranlarında da düşüşle kaydedil-
diğinden, dünya çapındaki nüfus
artmaya devam ediyor.
En hızlı çoğalanlar da Afrika-
lılar. Afrika'nın yoksulluk ve ço-
cuk fazlalığından oluşan şeytan
çemberini kolay kolay kırmasımn
mümkün olmadığı sanıhyor: Çün-
kü daha çok çocuk yaşlilıkta da-
ha büyük bir sosyal güvence sağ-
hyor. Ama daha çok çocuk her tür
kollektif ilerlemeyi de engeiliyor.
Batı Afrika'mn çok uluslu ülke-
lerinden Nijerya örneğin 1950 yı-
lında 41.2 milyon nüfusu ile dün-
ya sıralamasında 13. sırada bulu-
nuyordu. 198Tde 8. sıraya yüksel-
di, 2050 yılında da nüfusunun 471
milyonu bularak, dünya sıralama-
sında üçüncü sıraya yükselmesi
bekleniyor.
Nüfus artışının önlenememesi
halen şu formülle açıklanıyor:
Yoksullar, çok çocukları olduğu
için yoksul ve yoksul ounalannın
nedeni de çok çocuklan olmalı.
Aile planlaması ancak "yaşlılık"
güvence altına alındığı takdirde
basanya ulaşabilir. Zorunlu geliş-
menin olusturduğu zincirin halka-
lannı birbirinden ayırt etmeye ola-
nak yok: Eğitim, ekonomik büyu-
me, güvenlik ve doğum oranında
düşüş.
Ekonomik refah ile doğum ora-
mnın ne denli birbiriyle bağlantı-
Iı olduğunu Güney Kore, Tayvan,
Singapur ve Hongkong gibi ülke-
ler. açıkça gösteriyor. Bu "dört
kapbuı" Japonya'run yani sıra
dünyada en düşük doğum oraru-
na ve en yüksek büyüme oranına
sahip ülkeler.
6500 Çinli uzerinde 1983'ten beri sürdürülen araştırma sonuçlandı
Et ve sütstiz hayat, çok ralıat...Araştırmayı yapan beslenme uzmanları
yemeklerinde et ve süt ürünlerine Amerikalılara
göre daha az yer veren Çinlilerin yemek
konusunda doğru seçimyaptıklannı belirtiyorlar.
Dış Haberler Servisi — Çin'de,
bir milyarı aşkın insanın yaşadı-
gı bu büyük ülkede, "yemek alış-
kanlıklan ve sağlık" konulu kap-
samlı bir araştırma yapıldı. Uz-
manlann görüşüne göre dünyanın
hiçbir yerinde, aynı genetik dona-
nıma sahip, yaşamı boyunca doğ-
duğu yeri terk etmeyen ve gene-
linde belli bir yemek planmdan
şaşmayan böylesine çok insana
bir arada rastlanamazdı. Bu, is-
tatistikçiler için biçilmiş kaftan-
dı.
Haberi veren Alman haftalık
"Der Spiegel" dergisine göre yak-
laşık 6500 Çinliyi kapsayan,
ömürleri boyunca bunlann yemek
yeme alışkanlıklannı, yaşamlan-
nın seyirlerini ve yakalandıkları
hastalıkları izleyen ve yemek ye-
me ahşkanlıklannın sağlık ile bağ-
lantılannı incdeyen bir araştırma
gerçekleştirildi. New York'taki
"CorneM" Üniversitesi beslenme
uzmanlarınca gerçekleştirilen ve
Amerikalılarla Çinlilerin yemek
yeme ahşkanhklannı kıyaslayarak
bazı sonuçlara varan bu araştır-
manın "ilk sonuçlan" bir süre
önce basına açıklandı. Vanlan so-
nuçlar özetle şöyle:
• Çinliler, Amerikalılardan orta-
lanıa yüzde 20 oranında daha faz-
la kalori alıyorlar ama Amerika-
lılar Çinh'lerden ortalama yüzde
25 daha şişman. Bunun nedeni,
Amerikalılann, Çinlüerden üç kat
fazla yağ tüketmeleri.
• Amerikan yemek planı, Çinlile-
rinkine kıyasla ortalama üçte bir
oranında daha fazla protein içe-
riyor. Amerikalılarda bunun yüz-
de 70'ini hayvansal protein oluş-
turuyor, Çinlilerde ise bu oran
yalnızca yüzde 7. Çinliler arasın-
da, yemeklerinde protein oranı
yüksek olanlar kalp hastalıkları-
na ve kan dolaşım bozukluklan-
na, kanser ve şeker hastalıkları-
na daha sık yakalanıyorlar.
• Araştırmaya göre çocukluk yıl-
lannda aşm beslenme, kadınlar-
da muhtemelen göğüs ve rahim
kanserlerine yakalanma riskini
yükseltiyor. Bol miktarda prote-
in, kalsiyum ve yağ içeren yüksek
kalorili çocuk besinleri gelişme ve
seksüel olgunluk için olunilu bir
zemin, hazırhyor: Amerikalılara
oranla ortalama üç-altı yıl sonra
ilk kez aybaşı gören Çinlilerde çok
seyrek olarak kachnlar için tipik
kanser hastalıklarına rastlanıyor.
• Çinlilerin kanlanndaki koleste-
rol düzeyleri de ölçüldü: Çinliler-
de, kolesterol düzeyi ortalama
127, Amerikan ortalaması ise 212.
Araştırmaya katılan beslenme
uzmanları, yemeklerinde et ve süt
ürünlerine daha az yer veren Çin-
lilerin yemek konusunda daha
doğru seçimi yapmış olduklarını
belirtiyorlar. İnsanın doğası gere-
ği aslında vejetaryen olduğuna
dikkat çeken Campell de bitkisel
ürünleri hayvansal ürünlere tercih
etmek gerektiğine inanıyor. An-
cak bu arada bir noktaya daha
parmak basmak gerekiyor: Çin'-
de ortalama ömür süresi 70 yıl.
Amerikalılardan beş yıl daha kı-
sa. Bu ise ideal bir vücut ağırlığı-
na sahip olmanın uzun ömürlü
olmaya yetmediğini gösteriyor.
1983 yılında başlatüan ve "New
York Times" gazetesi tarafından
"Tıp Istatistiginde Grand-Prix
Yanşması" olarak anılan bu
Amerika-Çin araştırraası önü-
müzdeki yıllarda da sürecek.
irler yazmaya başhyor. Sonra Or-
han VeB'yi. Garip çizgisindeki öte-
ki şairleri keşfediyor. Arkadaşı
Nad Kalpakçıoglu (Fethi Naci) ile
birlikte istanbal dergisine şiirler
yolluyorlar. Onunkiler yayımlan-
mıyor. Hikâyeler de kaleme ahyor,
ilk hikâyesi yerel gazetede çıkıyor.
Liseyi pekı>i dereceyle bitiriyor,
"otganluk" sınavlanm veriyor. ts-
tediği fakülteye girme olanağı
var... tstanbul'a gelip Edebiyat Fa-
kültesi'ne yazılıyor.
"tstinıiak bekçüigi yapan dayun
vardı, onun yanında kaldım. Ba-
bam işçi otdo|undaa geUrimiz
çok anırhydı. Ünhersitetım nk sı-
nıflannda çalışkaalıgım ve yok-
MİvgojB doiayıaıyla b«rs veriyor-
lardı. öftteleri de Kızday aşocagm-
dan gelen yemegi yiyordum. Ba-
şanlı bir ögrenciydim. O zamana
kadar okudugum kitaplar, geldi-
ğİB sınıfsal köken ve içinde bn-
Innduğum sıkmüh yaşama koşol-
lan, beni topiumcu düşunceye,
sosyalist dnsüııceve ulaşdrdı. B«,
yönetimce haber abndı ve verilen
burs kesildi."
195O'de üniversiteyi bitirince
Esat Adil'le (Müstecapuoğlu) ta-
nışıyor. Esat Adil, 1946'da Sosya-
list Partisi'ni kurmuş, partisi sıkı-
yönetimce kapatılıp mahkemeye
verilmiş, aklanmış. Yeniden parti
kurmak istiyor. Bu amaçJa Ger-
çek gazetesini çıkanyor. önce haf-
talık, sonra gürüük... Asım Bezir-
ci, yeni partinin kuruculan arasın-
da yer aJıyor; Gerçek'te siyasal ya-
zılan, çevirileri, öğreti yazılan çı-
kıyor. O sıralar hikâyeyi, şiiri sür-
dürüyor, roman taslaklan uzerin-
de çalışıyor, ama bunlan yayım-
lamıyor.
1950 aralığında, Kore Savaşr'na
karşı bir yazısı yüzünden tutukla-
nıyor Asım Bezirci. Bir buçuk ay
cezaevinde kalıyor. Başkasının
yapüğı çeviriden dolayı yatan Azb
Nesin'i, Baştan dergisindeki yan-
sından ötürü tutuklanmış Kerim
Sadi'yi, Barışseverler Cemiyeti'n
den Nihat Sargın'ı tamyor orada.
Bilirkişi yazısında suç bulunma-
dığı yolunda rapor verince akla-
ruyor. O arada başka yazılar için
de dflrt beş dava açılıyor. 1952'de
parti kapatılıyor, öteki on üç yö-
neticiyle birlikte Asım Bezirci de
tutuklanıyor. TUtuklulu* altı ay,
kovuşturma yıllar boyu sürüyor.
Aklanma kararı 1960'ta, 27 Ma-
yıs'^n birkaç gün sonra Yargıtay-
ca onaylanıyor.
Bugüne kadar, 12 Eylül'den
sonra açılan Türkiye Yazarlar Sen-
dikası Davası ve Barış Derneği
Davası da içinde olmak üzere on
iki davada yargılanıp aklanıyor
Asım Bezirci. Bunlardan birini hiç
unutmuyor:
"O gün çalıştığım şirkette faz-
la mesai yaptun, eve akşam geç
vakil döndüm. Fatib'e gelirken
yolda kamyonlara binmiş, De-
mokrat Parti flamalan taşıyan in-
sanlar gördöm. Ne oldnğann an-
layamadım. Bagınp cagınyoriar-
dı. O gece hiç haberim, bilğim ol-
•nayan bir olaydan dolayı, beni tu-
tnkladılar. Altı a> içeride kaldım.
En sonnnda 'men-i muhakeme'
karanyla salıverildim. Bu, hiç
nnntamadıgım baksu bir dava."
Aynı zamanda, Kafka'nın Da-
va romanındakine benzer bir olay!
Iktidardaki Demokrat Parti, 6-7
Eylül 1955'te, kendi düzenlettiği
gösteriye egemen olamayıp Beyoğ-
lu'nda azınhklara ait dükkânlann
yakıhp yıkilmasına, yağmalanma-
sına seyirci kalrruştı. Olaydan son-
ra solcular tutuklandı; sıkıyöne-
tim de bu olayları "komüaisüer-
den başkalanmn yaptıjı yolonda
yazı ve yonımlan" yasakladı!
•tçeride, benim gibi olayla hiç
Uişkisi olmayan birçok insan
vardı" diyor Asım Bezirci. "Aziz
Nesin. Kemal Tahir, Hasan tzzet-
tin Dinamo... Tjpkı Roma'yi vakıp
da suço Hıristiyanlann iistüne
atan Neron'a benziyorlardı. Fırsat
bulsalar, beiki de knrşuna dize-
ceklerdi bizi. "
O yıl Fornm ve Yeni Ufuklar
dergilerinde ilk eleştiri yazılan çık-
tı. Kovuşturmalar sürdüğü için
Fikret Anel takma adını kullan-
mışü. Tevflk Fikret'in Fikret'i ile
Ingiliz şairi Shelley'in takma adı
yan yana. Anel, aynı zamanda ça-
hşkanlığı süngeliyordu.
1957'de yedek subaylığım yap-
mak üzere Ankara'ya gittiğinde,
Seçilmiş Hikâyeler, Pazar PosU-
sı dergileriyle ilişki kurdu. önce-
leri Fransız dergilerinden, gazete-
lerinden yazılar çeviriyordu. Gide-
rek edebiyat çevreleriyle tanıştı.
Yıllardır içinde biriktirdiği edebi-
yat tutkusu, orada kendine uygun
bir ortam bulmuştu. Ulus'ta bir
otel odasında Tevfik Çavdar'la
birlikte kalıyor, akşamlanm oku-
yup yazmakla geçiriyordu. Halis
Acan takma adını kullanıyordu.
Acan, Erzurum ağzmda dayanıklı
anlamına geliyor... Bu yazüarın il-
gi görmesi sonucu roman, hikâye
yazmaktan vazgeçip eleştirmenük-
te karar kıldı.
Çok sayıda yazar üzerine ince-
lemeler yayımlayan Asım Bezirci,
yazar seçiminde nasıl bir ölçüt
kullanıyor?
"OzBİeküigin zararianm, sakın-
calannı azaltan bir nesneUikten
yanayım" diyor. "Böyle olnnca el-
bette seçimlerimde öznel bazı yan-
lar da bulunabilir. Sevdigim bazı
yazarian öne almak gibi bir kay-
gım olmoştur. Nitekim önce da-
ha çok gençlerle ilgilendim, çün-
k« kendimi onlara daha yakın bu-
luyordum. Belki de yaşlı, ünlen-
miş yazarlara ulaşmaya kendimi
yeterli gormüyordum. Daha son-
ra öbur yazarian da ele aldım."
Azerbaycan
kongresi
• KAYŞERİ (AA) —
Erciyes Üniversitesi
Rektorlüğü ile Türk
Dünyası Araştırma
Vakfı'nca ortaklaşa
düzenlenen, "1.
Milletlerarası Büyük
Azerbaycan Kongresi",
bugün Kayseri'de
başlayacak. 3 hazirana
kadar sürecek kongreye,
Türkiye'nin yani sıra, ABD,
F. Almanya, Azerbaycan,
Kazakistan, Iran, Fransa,
Japonya ve Jngiltere'den
lOÖ'ün uzerinde bilim
adamı katılacak. Kongrede
bilim adamlan,
Azerbaycan'ın tarihi, dil ve
edebiyatı, sanat tarihî, yer
adları, folkloru ve musikisi
konulannda, bugüne kadar
yapılan çaiışmalar
konusunda tebliğler
sunacaklar. Kongre, Erciyes
Üniversitesi Sabana Küitür
Sitesi'nde, Kayseri, Bakü ve
Nahcivan adlı salonlarda
gerçekleştirilecek.
Pet şişeye
boykot çagrısı
• İZMİR (Cumhurryet Ege
Bürosu) — Kuşadası
Belediye Başkanı Lütfü
Suyolcu, belediye sınırlan
içinde pet şişede su ve
meşrubat satışını
yasaklamayı düşündüğünü
söyledi ve pet şişelerdeki
ürünlere karşı boykot
çağnsında bulundu.
Suyolcu şunlan söyledi:
"Cadde ve sokaklarımızda,
yol kenarlannda,
çiçekliklerimizde, deniz
kenarlannda taşlar ve
kumlar arasında atık
görmek istemediğimiz,
direklerdeki çöp kovalannın
asıl amacına uygun
kullanıınını engelleyen,
doğamızın hazmedemediği
pet şişeleri yaşamunızdan
çıkannak istiyoruz. CHlnya
Çevre Günü nedeniyle tûm
Kuşadası halkını ve
kentimizın konuklannı pet
şişeli her türlü su ve
meşrubata karşı boykota
çağınyonım."
İHY fîlosuna
yeni uçak
• tSTANBUL (AA) —
Istanbul Hava Yollan Genel
Müdürü Safi Ergin, Türk
turizmjnin istenilen
hedeflere kısa sürede
ulaşabilmesi için, ileri
teknolojiye sahip uçaklara
ihtiyaç duyulduğunu
söyledi. Boeing 737-400 tipi
yolcu uçağının, lstanbul
Hava Yollan filosuna
katılması nedeniyle,
Atatürk Havalimanı'nda
basın toplantısı düzenleyen
genel müdür Safi Ergin,
hedeflerinin dünya
standanlannda bir uçak
filosu oluşturmak olduğunu
bildirdi. Ergin, bu amaçla
1992'ye kadar, her biri 90
milyar lira olan 3 adet
Boeing 737-400
uçaklanndan aJacaklarını
belirtti. Genel müdür Ergin,
bu yıl iç ve dış olarak 25
noktaya uçacaklarım, yolcu
kapasitesini ise 550 bin
olarak hedeflediklerini
sözlerine ekledi. Boeing 737
uçağıyla, 1990 Dünya
Güzelü'k Yanşması'na
katılan Federal Alman
güzeli Christiana Stoscko
ve bazı yabancı gazeteciler
de Frankfurt'tan İstanbul'a
geldiler.
Aile Planlaması
Dernegi
• ANKARA (AA) —
Türkiye Aile Planlaması
Derneği Genel
Baskanlığı'na Kemal Demir
yeniden seçildi. Derneğin
Ankara'da toplanan 17.
Genel Kurulu'nda yapılan
seçimlerde yönetim kumlu
üyeliklerine de, Hikmet
Hassa, Tandoğan Tokgöz,
Sema Kut, Güler Bezirci,
Ziya Durmuş, Sedat
Ayanoğlu, Güzide
Taranoğlu, Hüsrev Güney,
Günay Özsüer ve
Sabahattin Alpat getirildiler.
Dört kollu
bebek
• tSTANBUL (AA) —
Kars'ın Çıldır ilçesine bağlı
Akçakale Köyü'nde
çarşamba günü dünyaya
gelen 4'er kol ve bacaklı
bebek, bugün ameliyat
edilecek. Ameliyatı
gerçekleştirecek olan
lstanbul Üniversitesi Tıp
Fakültesi Hastanesi Çocuk
Cerrahi Ana Bilim Dalı
Başkanı Prof. Dr. Alaattin
Çelik, yaptığı açıklamada,
ameliyatın risk oramnın
yüksek olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Çelik
yeni doğan çocuklarda ilk
günlerde rastlanan kimi
hastalıklann bebekte de
görulmemesi için sürekli
kontrol altında
tutulduğunu belirtti.