22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbr Cumhunyel Malbaacılık ve Gazeleahk. Turk Anonım Şırkelı adıoa Nadir Nuli # Genel Va\ın Müdurü. Hasan Cemal, Muessese Vluduru Emtae Lşaklıgil. Yazı Işlcrı Vluduru Okı> GÖMnsin. • Haber Merkezı Miiduru Valçın Baver, Sa>fa Duzenı Yönetroenı: Ali tıaa, 0 Temsılakr ANKARA. AkoiM T«n. IZMtR Hikmd Ç«fakj>», ADANA Çctin Iç Poüükü CeU Bfcşbagıç. Dıs Haberien Efgn üria Ekonomı Onjjz Turtan. I; Smdıka. Şakran KıtHid, KOltur OtaJ Lsttr. Eğmm Gcnan Şayfan, Haber Araşünna bmef Berfcmn, >ur Habcr.^n Nccdd Doguı. Spor Danışmap. Abdaiudir \ucdmuı. Dm Ymlar. Kemn Çabşkın. Araştırma ŞAUO Mp«>, Duzeltme AMuftafı Vaacı. # Koordınator \hmet Konıfcajı. 0 Malı lşler Etol ErkDL • Muhasffce Buienl İMsr • Bıflçc-Pla/ılama. Soji OsnıntK^ojlıı • Rdclam. ARC Tontn. • Ek Yavıniar Iktol 0 Idaıc Hascyu Gurer, 9 lstame Ondn Çdfc, # Bılgl-Islem Nnl tmL # Persond' S n ç Bosuaaogtu. Btoon w lavan. CumhunKt Ma:baacııık vc Gazrjnlit TJLŞ. Türk O o * Cad 39.41 H;w ISI Pk. 246-lsanbul TeL 512 05 05 (20 haa Tefct 22246 Fu- (1) 526 «0 72 # Bumlar M « Zjya Gokalp BK Inkılap S. No 19'4. Td. 133 II 41-47, 100. 42344 FBC (4) 133 05 65 0 lnur H. Zıya Bh 1352 S i î, Td 13 12 30, Tdec 52359 Fu. (31) 19 53 60 # Ad»mc Incnu Cad 119 & No I Kal 1. TH 19 37 52 (4 haı). Tckx 62155. Fn. (71) 19 37 52 TAKVİM: 28 MAYIS 1990 Imsak: 3.36 Guneş: 5.29 Öğie: 13.06 Ikindi: 17.04 Akşam: 20.32 Yatsı: 22.17 PAMUKKALE SEMPOZYUMU 'Beyaz Cennet ıçın ozel yasa çıkarılsın' Mimarlar Odası'nca düzenlenen "Pamukkale'yi koruyalım, yaşatalım" konulu sempozyumda, "özel bir yasa hazırlanmadıkça can çekişen Pamukkale'yi kurtarmamız mümkün değildir" denildi. ÖMER YURTSEVEN DENtZLİ — Pamukkale'nin konınması amacıyla beürlenen temel ilkelerin yaşama geçirilebil- mesi için demokratik katılımı esas alan bir yasa çıkanlması ge- rektiği vurgulandı. "Beyaz Ceo- met"e özgü özel bir yasa hazırlan- madıkça korumanın başarıya ulaşamayacağını ve süreklilik ka- zanamayacağını savunan uzman- lar, "Aksi halde can çekişen Pa- makkaie'yi knrtarmanu mnm- U ı iegil" görüşünde birlesti. Pamukkale'deki doğal ve arke- olojik tahribatın önlenmesi ve saydam yapısına kavuşması için 2 ya da 3 yıl sureyle turizme ka- patılması önerildi. Mimarlar Odası'nca düzenle- nen "Pamukkale'yi koroyaJım, yaşataüm" konulu sempozyu- mun 5. otunımunda, "Beymz Cenaefin dünya turizmindeki önemi ele alındı. Yüksek mimar Cengiz Bektaş'ın yönettiği otu- rumda ortaya çıkan Pamukkale için özel bir yasa çıkanlması öne- risi, tum bilim adamlarınca da benimsendi. Dokuz Eylül Üni- versitesi tktisadi tdari Bilimler Fakültesi öğretim görevh'si Prof. HöHin Erkan, kıyılar için hükü- metin özel yasa çıkardığını anırn- satarak, "PMDnkkafc içte de böy- k bir yasa bemen çıkanlmaiı" de- di. Pamukkale'nin planlamasmjn Denizli'nin tuıizm, şehir ve sana- yi planlamasıyla uyumlu olması gerektiğini dile getiren Prof. Er- kan, "Bnrnncnl bir planlama şart" diye konuştu. TÜRSAB Başkanı Bahatün Ytcei de çıkanlacak yasada sem- pozyumda belirlenen korumaya ilişkin temel ükelerin yer almasını ve bunun demokratik katılımla denetlenmesini istedi. Yücel, ay- nca turizmin Pamukkale'de "al- tın yunDrtlayan bir tavnk" ola- rak görülmesinden vazgeçilmesi gerektiğini söyledi. "Pajnukkak^ yi koruyan yasa yoksa uygulana- cak yöntemlerin de hiçbir önenıi yok" diyen Denizli Barosu Baş- kanı tsniet Kayfaan, hükumete bu konuda önemli bir görev düştu- ğünü anlattı. Kayhan, "Madenld beWe dünvanıa tek dofta harikası, o zamaa yasası da tek olmalıdır" dedi. Sempozyuma Turizm Bakanlı- ğı temsilcisi olarak katılan Yatı- nmlar Genel Müdür Yardımcısı Gürkan Ertaş, planlamaların özilnde bir yasa olduğunu, ancak uygulamada böyle görülmediği- ni savundu. Sonınun buradan kaynaklandığını belirten Ertas, "Kalıcı bir planlama tiim soran- lan çözebilir" diye konuştu. Sempozyumun oğleden son- raki oturumunda konuşan Mi- marlar Odası 2. Başkanı Oktay Ekinci, Pamukkale'deki doğal ve arkeolojik tahribatın önlene- bilmesi için 2 ya da 3 yı! süreyle turizme kapatılmasını istedi. Ekinci, Piza Kulesi'nin de turist ziyaretine kapatıldığını anımsa- tarak "Pamukkale'nin öz ben- liğine kavuşması için biz de ay- nı yönteme başvurahm" dedi. Asım Bezirci, olumsuz koşullara karşın eleştiri alanında direndi ve çok sayıdayapıt verdi Kendî denizini yarattı"Ataç*tan sonra birtakım gençlerin hiçbir gerekçe, örnek, ölçüt göstermeden verdikleri ağır yargılar, haksızhklara yol açıyordu. tlk aşamada, Ataç^ınöznelci-izlenimci eleştirisine tepki niteliğinde, nesnelciliği savundum" ALPAY KABACALI "Tiirkiye'de eleştiri ortamı yok. YaJnız sanatsal, diisöDsel açıdan degil, siyasal-ioplumsaJ açıdan da.. Osmanh'da ekştiri hoşgöriü- raiiyordıı. Yüz otuz yedi halk şai- riain kellesi uçurulmus. Divan edebiyatının en büyük şairierin- den N>rî. bir taşlamasından do- layı bogdurulmus. Tek parti dö- neminde de eleştiri gelişememiş. Yani demokrasiyle eJeşüri arasın- da bir koşotJok, alttaa aha bir üis- ki var. Demokrasinin oldofn yer- de eleştiri de gelişiyor, serpiliyor, çesitleniyor." Birinci engel bu. Jkincisi, bu- nun sonucu olarak eleştirinin oku- nı az. Eleştiri kitaplan az okunu- yor, az satılıyor. riolayısıyla eleş- tirmen bu meslekle geçım sağla- yamıyor, "profesyooel*^eşemiyor. Oysa eleştiriyle uğraşmak isteyen kişinin bütün zamanını bu ise ver- mesi gerekiyor. "Kitaplıklara gi- deceksiniz, kitaplar satın alacak- anız, okuvacaksımz, inceieyecek- siniz, aıun uzan düşfineceksi- niz._" Asun Bezirci, yaşamını kazana- bilmek için çeyrek ytlzyıl muha- sebecilik yapnuş; sabahtan akşa- ma kadar rakamlarla uğraşmış. Ama edebiyat sevgisi, tutkusu ne- deniyle bütün boş zamanlarını, dinlenmeye ayırması gereken ak- şam saaüerini bu ise harcamış. So- ASIM BEZİRCİ — Eleştiri ortamı yok. PORTRE ASIM BEZİRCİ Yazar incelemeleri 1927'de Erzincan'da doğdu. 1Ü Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi (1950). İstanbul'da özel şirketlerde muhasebeci olarak çaiıştı, emekliye aynldı (1978). Nesnel-bilimsel eleştiri anlayışım savunan ve bu yolda yapıtlar veren Asım Bezirci, dergilerde çıkan yazjlannı Çok Kapılı Oda (1961), BUimden Yana (1963), Okudukça (1967), 1950 Sonrasında Hikâyecilerimiz (1980) vb. kitapiannda topladı. Yazar ve şairler üzerine incelemeleri de kitaplaştı: Orban Veli Kanık (1967), Ahmet Hasim (1967), Nnrullah Ataç (1968), Metin Eloflu (1971), Sabahattin Aü (1974), Orhan Kemal (1984), Rıfat Dgaz (1988), vb. Inceleme-antoloji niteliğindeki yapıtları şunlar: Diindan BugüDe Türk Şiiri (1968), Secme Romanlar (R.Taner'le, 1973), Nânm Hikmet ve Seçme Şiirteri (1975), Seçme Hikâyeler (R.Taner'le, 1981). Aynca Ikinci Yeni Olayı (1974), Halkımınn DUiyk Banş (1986), Şairlerimizin DUiyie Banş (1987) vb. incelemeleri yayımlandı. Başta sekiz ciltlik Nâzım Hikmet dizisi olmak üzere, kırai şairlerin "Bütün Şiirleri" dizilerini hazırladı. nımluluk duygusu bu yolda diren- mesinde etken olmuş. "Yazdı^ım, çevirdigim. derleyip baskıya hazırladıgım kitaplann sayısı altmtş beş" diyor. "Yayım- lanmamıs kitaplannı da var. Ama bunun yeterli oldagunn söyleye- miyonım. Birçok değerti yapıt in- celenmeden, çöznmlenmeden, okurlara tanıtümadan kahyor. Bunun iizüBtiisiaii ve eksikligini bep duyuyonun." Yalnız zaman ve geçim engeli- ni aşmakla ülkemizde "zengin işi" olan eleştirmenliğin ustesinden gelmekle de kalmıyor Asım Bezir- ci: "Yazmaya başladığım zaman eleştiri ortamı daha çok Nunıllah Ataç'ın izlenimci-öznei eleştirisi- nin egemeaiigi ainndaydı. Bn eJeş- Üri anlayışı beiki Ataç'ın kültür- lü, zeki, safibeienfli kisUigi dola- yısıyia fazla «•VIF* 1 » 1 ' oünoyorda. Ama onu izleyea birtakua genç- lerin hiçbir gerekçe, örnek, ölçüt göstenneden, cörümleıne yapma- dan verdikleri agır yargılar, hak- sızlılüara yol açıyordu. BiHnsel sosyaJizme haffaligım dolayısıyla oradan akhgun büimsel dnşance ve baksızhklara dayanamayan ki- siligim, beai nesaelbainud deş- tiriye do^ru götttrdii. ilk aşama- da, Ataç'ın özndd-izieaimd ekş- tirisine tepki »iteliginde daka çok nesnddHgi savnndnm. Aslında nesnelciUk, bOimselligin icinde olan bir şeydir. 27 mayıstan son- ra özgürlikJer alanada bir açıhm oMu. Ben de keadi bOtaad-ııesnei anlayışunı büimsei-sosyalist anla- yışımJa birlikte ortaya koydam." Asım Bezirci'ye göre eleştiri, bu yolda bir geleneğin, küitür biriki- minin ve demokrasinin bulundu- ğu yerde verimli, yetkin olabilir. Bu nedenle bizde, yanılma payını ortadan kaldırmak için daha çok çalışmalc gerekir. Diyor ki: "Bir yandan bir eleştiri kuram ve yönleminin oluşmasına çaJışır- ken bir yandan da kendi gölüraii, kendi denizimi yaratıp onun için- de yözmek için caba gösterdim. Bu, çok yorucu bir şey." Ama o, yaşamı boyunca durup dinlenmeden çaJışmış olduğun- dan, durumundan yakınmıyor. Bir demiryolu işçisinin oğlu. tlkokulun dördüncü sınıfında Nat Pinkerton gibi polisiye romanlar okumakla başlayan kitap tutkusu, halk hikâyelerinden piyasa ro- manlanndan gecip çeviri roman- lara, kJasiklere değın uzanıyor. Adı "klasikçi"ye çıkıyor Erzu- rum'da üseyi parasız yatui okur- ken. Ve Necip Fazıl çizgisinde şi- Dünya nüfusunun 21. yüzyûda 14 milyara ulaşması bekleniyor Biraz sıkışalım, gelenler varİnsanlık bir milyar sınınna ulaşabilmek için iki milyon yıla ihtiyaç duydu. Günümüzde dünya nüfusunun bir milyar artabilmesi için on yıla bile ihtiyaç yok. Dıs Haberler Servisi — Birleş- miş Milletler Dünya Nüfus Fonu (UNFPA) alarm veriyor: Dünya nüfusunun artışı ile ilgili tahmin- ler uzun süredir fazlasıyla iyimser- di. Artış aynı hızla devarn ederse, 21. ytlzyılda kritik bir aşamaya ulaşacak. Dünya nüfusunun önü- rnüzdeki yüzyıl içinde 10, 11 hat- ta 14 milyar olması bekleniyor. UNFPA'nın son yılhk raporunu temel alan AJman haftalık "Der Spiegel" dergisinde yayımlanan haberde, dünkü doğum oranında hiçbir azalma görühnediği gibi, tıbbi ve hijyenik koşulların düzel- tilmesinden ötürü Asya, Afrika ve Latin Amerika'daki insanlann da daha sağlıklı yaşadıklannı, dola- yısıyla daha uzun ömürlü olduk- ları belirtiliyor. Raporda, hükü- metler önümüzdeki on yıl içinde köklü değişikliklere başvurursa, belki "en kötünün" engellenebile- ceğine dikkat çekiliyor. Beslenme, insanlığın en önem- li sorunlanndan biri olmaktan çıktı artık. Dünya, her zaman aci- len ihtiyaç duyulan yerlerde ol- mazsa bile, herkese yetecek kadar yiyecek üretiyor. Batılı tanm ül- keleri artı kapasitelerini düşürür- ken, klasik açlık ülkelerinden Hindistan örneğin tahıl bile ihraç ediyor. Birleşmiş Milletler araştır- masına göre, yalnızca gelişmekte olan ulkelerin ekin alanlp.n —Çin hariç— "teorik" olarak 33 milyar insanı besleyebüecek bir kapasite- ye sahip. Ancak Etiyopya ve Sudan gibi çeşiüi Afrika ülkelerinde halen aç- lık çekiliyor. Bunun nedeni de çe- kirgder, kuraklık vc kötü mahsul- ler değil, bürokratlann yeteneksiz- liği. Hammadde rezervleri de, ar- tan tüketime rağmen gelişen yeni yöntemler sayesinde halen yeterü olma özelliklerini koruyor. Bu durumda en önemli sorunu "nifns ardşı" oluşturuyor. tnsan- hk bir miryar sınınna ulaşabilmek için iki milyon yıla ihtiyaç duydu. Günümüzde ise dünya nüfusunun bir milyar artabilmesi için on yı- la bile ihtiyaç yok. "Teblike sını- nna" ne zaman ulaşılabileceği ko- nusunda kesin bir tarih vermek mümkün değil, ancak yaklaşık ya- rım yüzyıl sonra Güney yanküre- sindeki insanların büyük bölümü- nun, günümüzde Kalküta ve Sao Paulo gettolan sakinlerinden da- ha kötü koşullarda yasayacakları tahmin ediliyor. Zengin Kuzeyin ise sera effek- tinin neden olduğu dünya çapın- daki ısı artışı ile deniz seviyesinin yükselmesinin yol açabileceği fe- laketlerden kaçınmasına olanak yokmuş gibi gözüküyor, ama hiç kuşkusuz olumsuz ekolojik gelış- melerde öncelikle Güney'deki ge- lişmekte olan Ulkelerde yaşayan insanların uzerinde etkili olacak. NÜFUS HIZLA ARTIYOR — Afrika'nın yoksnllukve çocuk fazlalığından oluşan şeytan çemberini kırmak hiç kolay görünmnyor. Halen açlıgın hnküm sürdügü,bu na rağmen nüfusnn hızla artnğı Afrika iilkelerinden biri de Etiyopya. Örneğin, hiç kimse nüfusu 2025 yılında yaklaşık 95 milyonu bula- cak olan Mısır'daki insanlann su sorunlanru nasıl çözecekJeri sonı- suna bir yanıt bilmiyor. Öte yandan çevreyi önemli öl- çüde kirleten otomobillerin sayı- sı insanlannkinden de daha hızlı artıyor. Yalnızca Federal Alman- ya'da geçen yıl ilaveten 2.8 milyon otomobil trafiğe çıktı. Guney Ko- re"de ise bu rakam 600 bindi. Ar- tıs oranı aynı şekilde sürdüğü tak- dirde, dünyadaki topiam 500 mil- yon otomobilin sayısı önümüzde- İci 35 yıl içinde dört katına çıka- cak. Bu nedenlerden atürü Birleşmiş Milletler raporunda, sanayi ulus- ianndaki insanlann hammadde ve çöp tuketimlerini sınırlandırmala- n, daha tasarruflu otomobiller kullanmaları ve çevreye uyumlu yiyeceklerle beslenmeleri önerili- yor. Ancak sanayi uluslann tüke- timi sınırlandırmalarıyla, sorunu çözmeye olanak yoİc. Çünkü, Üçüncü Dünya'daki nüfus artışı Batılılann israfından daha büyuk bir sorun oluşturuyor. Bazı Asya ve Latin Amerika ül- keleri köklü müdahalelerle bu ko- nuda kısmi basanlar sağlayabildi- ler. Hindistan'da kitle halinde ste- rilizasyon ya da Çüı'de birden faz- la çocuğa izin verilmemesi gibi. Bunun sonucu Pekinli komünist- ler yirmi yıl içinde 1000 kişi başı- na 38 olan doğum sayısını 19'a in- dirdiler. Meksika da doğum artı- şım yüzde 3.2'den 2'ye düşürebil- di. Ama bunlara paralel ölüm oranlarında da düşüşle kaydedil- diğinden, dünya çapındaki nüfus artmaya devam ediyor. En hızlı çoğalanlar da Afrika- lılar. Afrika'nın yoksulluk ve ço- cuk fazlalığından oluşan şeytan çemberini kolay kolay kırmasımn mümkün olmadığı sanıhyor: Çün- kü daha çok çocuk yaşlilıkta da- ha büyük bir sosyal güvence sağ- hyor. Ama daha çok çocuk her tür kollektif ilerlemeyi de engeiliyor. Batı Afrika'mn çok uluslu ülke- lerinden Nijerya örneğin 1950 yı- lında 41.2 milyon nüfusu ile dün- ya sıralamasında 13. sırada bulu- nuyordu. 198Tde 8. sıraya yüksel- di, 2050 yılında da nüfusunun 471 milyonu bularak, dünya sıralama- sında üçüncü sıraya yükselmesi bekleniyor. Nüfus artışının önlenememesi halen şu formülle açıklanıyor: Yoksullar, çok çocukları olduğu için yoksul ve yoksul ounalannın nedeni de çok çocuklan olmalı. Aile planlaması ancak "yaşlılık" güvence altına alındığı takdirde basanya ulaşabilir. Zorunlu geliş- menin olusturduğu zincirin halka- lannı birbirinden ayırt etmeye ola- nak yok: Eğitim, ekonomik büyu- me, güvenlik ve doğum oranında düşüş. Ekonomik refah ile doğum ora- mnın ne denli birbiriyle bağlantı- Iı olduğunu Güney Kore, Tayvan, Singapur ve Hongkong gibi ülke- ler. açıkça gösteriyor. Bu "dört kapbuı" Japonya'run yani sıra dünyada en düşük doğum oraru- na ve en yüksek büyüme oranına sahip ülkeler. 6500 Çinli uzerinde 1983'ten beri sürdürülen araştırma sonuçlandı Et ve sütstiz hayat, çok ralıat...Araştırmayı yapan beslenme uzmanları yemeklerinde et ve süt ürünlerine Amerikalılara göre daha az yer veren Çinlilerin yemek konusunda doğru seçimyaptıklannı belirtiyorlar. Dış Haberler Servisi — Çin'de, bir milyarı aşkın insanın yaşadı- gı bu büyük ülkede, "yemek alış- kanlıklan ve sağlık" konulu kap- samlı bir araştırma yapıldı. Uz- manlann görüşüne göre dünyanın hiçbir yerinde, aynı genetik dona- nıma sahip, yaşamı boyunca doğ- duğu yeri terk etmeyen ve gene- linde belli bir yemek planmdan şaşmayan böylesine çok insana bir arada rastlanamazdı. Bu, is- tatistikçiler için biçilmiş kaftan- dı. Haberi veren Alman haftalık "Der Spiegel" dergisine göre yak- laşık 6500 Çinliyi kapsayan, ömürleri boyunca bunlann yemek yeme alışkanlıklannı, yaşamlan- nın seyirlerini ve yakalandıkları hastalıkları izleyen ve yemek ye- me ahşkanlıklannın sağlık ile bağ- lantılannı incdeyen bir araştırma gerçekleştirildi. New York'taki "CorneM" Üniversitesi beslenme uzmanlarınca gerçekleştirilen ve Amerikalılarla Çinlilerin yemek yeme ahşkanhklannı kıyaslayarak bazı sonuçlara varan bu araştır- manın "ilk sonuçlan" bir süre önce basına açıklandı. Vanlan so- nuçlar özetle şöyle: • Çinliler, Amerikalılardan orta- lanıa yüzde 20 oranında daha faz- la kalori alıyorlar ama Amerika- lılar Çinh'lerden ortalama yüzde 25 daha şişman. Bunun nedeni, Amerikalılann, Çinlüerden üç kat fazla yağ tüketmeleri. • Amerikan yemek planı, Çinlile- rinkine kıyasla ortalama üçte bir oranında daha fazla protein içe- riyor. Amerikalılarda bunun yüz- de 70'ini hayvansal protein oluş- turuyor, Çinlilerde ise bu oran yalnızca yüzde 7. Çinliler arasın- da, yemeklerinde protein oranı yüksek olanlar kalp hastalıkları- na ve kan dolaşım bozukluklan- na, kanser ve şeker hastalıkları- na daha sık yakalanıyorlar. • Araştırmaya göre çocukluk yıl- lannda aşm beslenme, kadınlar- da muhtemelen göğüs ve rahim kanserlerine yakalanma riskini yükseltiyor. Bol miktarda prote- in, kalsiyum ve yağ içeren yüksek kalorili çocuk besinleri gelişme ve seksüel olgunluk için olunilu bir zemin, hazırhyor: Amerikalılara oranla ortalama üç-altı yıl sonra ilk kez aybaşı gören Çinlilerde çok seyrek olarak kachnlar için tipik kanser hastalıklarına rastlanıyor. • Çinlilerin kanlanndaki koleste- rol düzeyleri de ölçüldü: Çinliler- de, kolesterol düzeyi ortalama 127, Amerikan ortalaması ise 212. Araştırmaya katılan beslenme uzmanları, yemeklerinde et ve süt ürünlerine daha az yer veren Çin- lilerin yemek konusunda daha doğru seçimi yapmış olduklarını belirtiyorlar. İnsanın doğası gere- ği aslında vejetaryen olduğuna dikkat çeken Campell de bitkisel ürünleri hayvansal ürünlere tercih etmek gerektiğine inanıyor. An- cak bu arada bir noktaya daha parmak basmak gerekiyor: Çin'- de ortalama ömür süresi 70 yıl. Amerikalılardan beş yıl daha kı- sa. Bu ise ideal bir vücut ağırlığı- na sahip olmanın uzun ömürlü olmaya yetmediğini gösteriyor. 1983 yılında başlatüan ve "New York Times" gazetesi tarafından "Tıp Istatistiginde Grand-Prix Yanşması" olarak anılan bu Amerika-Çin araştırraası önü- müzdeki yıllarda da sürecek. irler yazmaya başhyor. Sonra Or- han VeB'yi. Garip çizgisindeki öte- ki şairleri keşfediyor. Arkadaşı Nad Kalpakçıoglu (Fethi Naci) ile birlikte istanbal dergisine şiirler yolluyorlar. Onunkiler yayımlan- mıyor. Hikâyeler de kaleme ahyor, ilk hikâyesi yerel gazetede çıkıyor. Liseyi pekı>i dereceyle bitiriyor, "otganluk" sınavlanm veriyor. ts- tediği fakülteye girme olanağı var... tstanbul'a gelip Edebiyat Fa- kültesi'ne yazılıyor. "tstinıiak bekçüigi yapan dayun vardı, onun yanında kaldım. Ba- bam işçi otdo|undaa geUrimiz çok anırhydı. Ünhersitetım nk sı- nıflannda çalışkaalıgım ve yok- MİvgojB doiayıaıyla b«rs veriyor- lardı. öftteleri de Kızday aşocagm- dan gelen yemegi yiyordum. Ba- şanlı bir ögrenciydim. O zamana kadar okudugum kitaplar, geldi- ğİB sınıfsal köken ve içinde bn- Innduğum sıkmüh yaşama koşol- lan, beni topiumcu düşunceye, sosyalist dnsüııceve ulaşdrdı. B«, yönetimce haber abndı ve verilen burs kesildi." 195O'de üniversiteyi bitirince Esat Adil'le (Müstecapuoğlu) ta- nışıyor. Esat Adil, 1946'da Sosya- list Partisi'ni kurmuş, partisi sıkı- yönetimce kapatılıp mahkemeye verilmiş, aklanmış. Yeniden parti kurmak istiyor. Bu amaçJa Ger- çek gazetesini çıkanyor. önce haf- talık, sonra gürüük... Asım Bezir- ci, yeni partinin kuruculan arasın- da yer aJıyor; Gerçek'te siyasal ya- zılan, çevirileri, öğreti yazılan çı- kıyor. O sıralar hikâyeyi, şiiri sür- dürüyor, roman taslaklan uzerin- de çalışıyor, ama bunlan yayım- lamıyor. 1950 aralığında, Kore Savaşr'na karşı bir yazısı yüzünden tutukla- nıyor Asım Bezirci. Bir buçuk ay cezaevinde kalıyor. Başkasının yapüğı çeviriden dolayı yatan Azb Nesin'i, Baştan dergisindeki yan- sından ötürü tutuklanmış Kerim Sadi'yi, Barışseverler Cemiyeti'n den Nihat Sargın'ı tamyor orada. Bilirkişi yazısında suç bulunma- dığı yolunda rapor verince akla- ruyor. O arada başka yazılar için de dflrt beş dava açılıyor. 1952'de parti kapatılıyor, öteki on üç yö- neticiyle birlikte Asım Bezirci de tutuklanıyor. TUtuklulu* altı ay, kovuşturma yıllar boyu sürüyor. Aklanma kararı 1960'ta, 27 Ma- yıs'^n birkaç gün sonra Yargıtay- ca onaylanıyor. Bugüne kadar, 12 Eylül'den sonra açılan Türkiye Yazarlar Sen- dikası Davası ve Barış Derneği Davası da içinde olmak üzere on iki davada yargılanıp aklanıyor Asım Bezirci. Bunlardan birini hiç unutmuyor: "O gün çalıştığım şirkette faz- la mesai yaptun, eve akşam geç vakil döndüm. Fatib'e gelirken yolda kamyonlara binmiş, De- mokrat Parti flamalan taşıyan in- sanlar gördöm. Ne oldnğann an- layamadım. Bagınp cagınyoriar- dı. O gece hiç haberim, bilğim ol- •nayan bir olaydan dolayı, beni tu- tnkladılar. Altı a> içeride kaldım. En sonnnda 'men-i muhakeme' karanyla salıverildim. Bu, hiç nnntamadıgım baksu bir dava." Aynı zamanda, Kafka'nın Da- va romanındakine benzer bir olay! Iktidardaki Demokrat Parti, 6-7 Eylül 1955'te, kendi düzenlettiği gösteriye egemen olamayıp Beyoğ- lu'nda azınhklara ait dükkânlann yakıhp yıkilmasına, yağmalanma- sına seyirci kalrruştı. Olaydan son- ra solcular tutuklandı; sıkıyöne- tim de bu olayları "komüaisüer- den başkalanmn yaptıjı yolonda yazı ve yonımlan" yasakladı! •tçeride, benim gibi olayla hiç Uişkisi olmayan birçok insan vardı" diyor Asım Bezirci. "Aziz Nesin. Kemal Tahir, Hasan tzzet- tin Dinamo... Tjpkı Roma'yi vakıp da suço Hıristiyanlann iistüne atan Neron'a benziyorlardı. Fırsat bulsalar, beiki de knrşuna dize- ceklerdi bizi. " O yıl Fornm ve Yeni Ufuklar dergilerinde ilk eleştiri yazılan çık- tı. Kovuşturmalar sürdüğü için Fikret Anel takma adını kullan- mışü. Tevflk Fikret'in Fikret'i ile Ingiliz şairi Shelley'in takma adı yan yana. Anel, aynı zamanda ça- hşkanlığı süngeliyordu. 1957'de yedek subaylığım yap- mak üzere Ankara'ya gittiğinde, Seçilmiş Hikâyeler, Pazar PosU- sı dergileriyle ilişki kurdu. önce- leri Fransız dergilerinden, gazete- lerinden yazılar çeviriyordu. Gide- rek edebiyat çevreleriyle tanıştı. Yıllardır içinde biriktirdiği edebi- yat tutkusu, orada kendine uygun bir ortam bulmuştu. Ulus'ta bir otel odasında Tevfik Çavdar'la birlikte kalıyor, akşamlanm oku- yup yazmakla geçiriyordu. Halis Acan takma adını kullanıyordu. Acan, Erzurum ağzmda dayanıklı anlamına geliyor... Bu yazüarın il- gi görmesi sonucu roman, hikâye yazmaktan vazgeçip eleştirmenük- te karar kıldı. Çok sayıda yazar üzerine ince- lemeler yayımlayan Asım Bezirci, yazar seçiminde nasıl bir ölçüt kullanıyor? "OzBİeküigin zararianm, sakın- calannı azaltan bir nesneUikten yanayım" diyor. "Böyle olnnca el- bette seçimlerimde öznel bazı yan- lar da bulunabilir. Sevdigim bazı yazarian öne almak gibi bir kay- gım olmoştur. Nitekim önce da- ha çok gençlerle ilgilendim, çün- k« kendimi onlara daha yakın bu- luyordum. Belki de yaşlı, ünlen- miş yazarlara ulaşmaya kendimi yeterli gormüyordum. Daha son- ra öbur yazarian da ele aldım." Azerbaycan kongresi • KAYŞERİ (AA) — Erciyes Üniversitesi Rektorlüğü ile Türk Dünyası Araştırma Vakfı'nca ortaklaşa düzenlenen, "1. Milletlerarası Büyük Azerbaycan Kongresi", bugün Kayseri'de başlayacak. 3 hazirana kadar sürecek kongreye, Türkiye'nin yani sıra, ABD, F. Almanya, Azerbaycan, Kazakistan, Iran, Fransa, Japonya ve Jngiltere'den lOÖ'ün uzerinde bilim adamı katılacak. Kongrede bilim adamlan, Azerbaycan'ın tarihi, dil ve edebiyatı, sanat tarihî, yer adları, folkloru ve musikisi konulannda, bugüne kadar yapılan çaiışmalar konusunda tebliğler sunacaklar. Kongre, Erciyes Üniversitesi Sabana Küitür Sitesi'nde, Kayseri, Bakü ve Nahcivan adlı salonlarda gerçekleştirilecek. Pet şişeye boykot çagrısı • İZMİR (Cumhurryet Ege Bürosu) — Kuşadası Belediye Başkanı Lütfü Suyolcu, belediye sınırlan içinde pet şişede su ve meşrubat satışını yasaklamayı düşündüğünü söyledi ve pet şişelerdeki ürünlere karşı boykot çağnsında bulundu. Suyolcu şunlan söyledi: "Cadde ve sokaklarımızda, yol kenarlannda, çiçekliklerimizde, deniz kenarlannda taşlar ve kumlar arasında atık görmek istemediğimiz, direklerdeki çöp kovalannın asıl amacına uygun kullanıınını engelleyen, doğamızın hazmedemediği pet şişeleri yaşamunızdan çıkannak istiyoruz. CHlnya Çevre Günü nedeniyle tûm Kuşadası halkını ve kentimizın konuklannı pet şişeli her türlü su ve meşrubata karşı boykota çağınyonım." İHY fîlosuna yeni uçak • tSTANBUL (AA) — Istanbul Hava Yollan Genel Müdürü Safi Ergin, Türk turizmjnin istenilen hedeflere kısa sürede ulaşabilmesi için, ileri teknolojiye sahip uçaklara ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Boeing 737-400 tipi yolcu uçağının, lstanbul Hava Yollan filosuna katılması nedeniyle, Atatürk Havalimanı'nda basın toplantısı düzenleyen genel müdür Safi Ergin, hedeflerinin dünya standanlannda bir uçak filosu oluşturmak olduğunu bildirdi. Ergin, bu amaçla 1992'ye kadar, her biri 90 milyar lira olan 3 adet Boeing 737-400 uçaklanndan aJacaklarını belirtti. Genel müdür Ergin, bu yıl iç ve dış olarak 25 noktaya uçacaklarım, yolcu kapasitesini ise 550 bin olarak hedeflediklerini sözlerine ekledi. Boeing 737 uçağıyla, 1990 Dünya Güzelü'k Yanşması'na katılan Federal Alman güzeli Christiana Stoscko ve bazı yabancı gazeteciler de Frankfurt'tan İstanbul'a geldiler. Aile Planlaması Dernegi • ANKARA (AA) — Türkiye Aile Planlaması Derneği Genel Baskanlığı'na Kemal Demir yeniden seçildi. Derneğin Ankara'da toplanan 17. Genel Kurulu'nda yapılan seçimlerde yönetim kumlu üyeliklerine de, Hikmet Hassa, Tandoğan Tokgöz, Sema Kut, Güler Bezirci, Ziya Durmuş, Sedat Ayanoğlu, Güzide Taranoğlu, Hüsrev Güney, Günay Özsüer ve Sabahattin Alpat getirildiler. Dört kollu bebek • tSTANBUL (AA) — Kars'ın Çıldır ilçesine bağlı Akçakale Köyü'nde çarşamba günü dünyaya gelen 4'er kol ve bacaklı bebek, bugün ameliyat edilecek. Ameliyatı gerçekleştirecek olan lstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Cerrahi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Alaattin Çelik, yaptığı açıklamada, ameliyatın risk oramnın yüksek olduğunu söyledi. Prof. Dr. Çelik yeni doğan çocuklarda ilk günlerde rastlanan kimi hastalıklann bebekte de görulmemesi için sürekli kontrol altında tutulduğunu belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle