06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/12 EKONOMİ 28 MAYIS 1990 7 bin liraya ekmek "ANTALVA < AA > — Federal Almanya'dan ithal edilen saf çavdar unundan yapılan ekmek, Antalya'da marketlerde 7 bin liradan satılmaya başlandı. Sönmez Süper Market sahibi Celal Sönmez, "Roggenbrot" adıyla sattıklan ekme|in içinde ayçekirdeği, kabak çekirdeği, keten tohumu, antep fıstığı, susam ve yulaf ezmesi bulunduğunu beürterek şunlan söyledi: "Antalya'da bir fınnda yapılan bu ekmek, F. Almanya'da imal edilen ekmek Ûe aynı, fiyatı da öyle. Bu çavdar ekmeğinin kilosu 7 bin liradan satılıyor. "Sechskornbrot" adlı ekmek ise kilosu 6 bin liradan tüketime sunuluyor. Günde 10-15 arası bu tip ekmek satıyoruz. Turistler çok sevinerek Türkler ise meraktan alıyor. Unun F. Almanya'dan ithal edilmesinin sesebi ise yüzde yüz çavdar ununun Türkiye'de ürctilmemesindendir. Türkiye"deki çavdar ekmeklerinin unu, yan yarıya buğday katılarak elde ediliyor. Biz turiste ulkesinde alışık olduğu besleyici ve kilo aldırmayan siyah ekrneği satmış oluyoruz." Eğitim-İş için başvuru bugün • ANKARA (Comhuriyet Burosu) — Eğitün tşkolu Çalışanlan Sendikası'nın (Eğitim-lş) kuruluş başvurusu bugün saat 10.00'da Ankara Valiliği'ne yapılacak. Eğitim- lş kuruculan adına açıklama yapan Niyazi Altunya, sendikanın işkolunda çaüşan öğretmen yöneticisi, teknisyen, memur ve hizmetli herkesi, hiçbir ayırım yapmadan bugünkü nitelikleriyle üyeüğe kabul edeceğini bildirdi. Altunya, sendikanın hiçbir parti ve siyasal kumluşla organik ilişkisi olmayacağını, onlann hiçbir müdahalesini kabul etmeyeceğini, ancak herkesin siyasal, felsefi ve dinsel inancına saygılı kalacağını belirtti. Eğitim-lş'in, insan hak ve özgürlüklerinin, ulusal ve evrensel barışın savunucusu olacağını da söyleyen Altunya, şu bilgileri verdi: "Sendikarruz, evrensel sendika tanımına uygun olarak, üyelerinin 'daha yeterli ücret, daha yeterli çahşma koşuÜarı ve daha yeterli mesleki saygınük' kazanmaları uğrunda çalışacaktır. 750 milyar 'hayali' ödeme • ANKARA (AA) — Türkiye Muhtarlar Derneği Genel Kurulu Ankara'da toplandı. Genel kurulda konusan Maliye ve Gümrük Bakanı Adnan Kahveci, vergide büyük kaçakların üzerine gideceklerini söyledi. Kahveci, kamuoyunda hayali ihracat olarak bilinen konuyla ilgili olarak şirketler bazında araştırma yaptırdıklarını belirterek, "Hayali ihracat olayında büyük tepki var, bu adamlara niye para kaptırdınız, devletin parasını kaptırdınız diye. Bu konuyla ilgili çalışmalarımızın bir kısmı bitti. Vergi Usul Kanunu isim verme konusunda beni engelliyor, ama yaptığımız çalışmalar sonucunda, bir şirketin 3 çeyrek trilyon fazla tahsilat yapmış olduğunu tespit ettik. Bunun da vergisi 1 trilyonun üçte l'i. Bu vergiyi karşılayacak butün gayri menkulüne de haciz koyduk. Bu kadar vergiyi karşılayacak gayri menkulü de var" dedi. "Ifrpranma primi geniglemelT' • İSKENDERUN (AA) — Devlet Bakanı Husamettin örüç, yıpranma primi verilen iş kolları kapsamının daha da genişletilmesi ve buna petro-kimya, demir-çelik, kâğıt sanayii ile kömür ocaklarmın dahil edilmesi gerektiğini bildirdi. îskenderun Demir-Çelik fabrikalannda incelemelerde bulunan Devlet Bakanı Örüç, Demir-Çelik işçilerinin çok güç sartlarda çalışmalanna rağmen ağır saoayi işçisi sayılamadığım bildirdi. örüç, şeker sanayii için bu konuda çıkarılmış bir kanun bulunduğunu, diğer ağır sanayi iş kollarında çalısanlann ise bu kapsamın dışında kaldığmı belirterek şunlan söyledi: "Kanun, şeker sanayi işçisine göre çok daha ağır şartlarda çalışan kömür isçilerini kapsamıyor. Yani Zonguldak'taki kömür ocaklarında çalışan işçi bu kanuna göre ağır sanayi işçisi sayılmıyor. Aynı zamanda, petro-kimya, demir-çelik ve kâğıt sanayiinde çalısanlann da bu kanunun kapsamı dışında olduğu ortada. Oysa bu sektörler, ağır sanayiye tekabül ediyor. Demir-çelik sanayiinde çahşanların bu kapsama alınması için Çahşma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na görüşümüzü yazıh olarak ilettik. İşten çıkanlan sendikalılar • lş-Sendika Servfei — Türk Kanser Derneği'nde, Sağlık-lş Sendikası'nın toplusözleşme yetkisi aJmasının ardından hiçbir gerekçe gösterilmeden işten çıkanlan 7 sendika üyesine yeniden işbaşı yaptırılması için işverene noter aracdığıyla bildirim yapıldı. Aralannda 3 doktonın da bulunduğu 7 sendika uyesi adına Sağlık-lş Sendikası avukatlannca yapılan bildirimlerde, işten çıkarmaların "sendikalaşmayı önlemeye yönelik" olduğu kaydedilerek işten çıkarüanlara 3 gün içinde işbaşı yaptınlması istendi. Ankara'dan önceki gün yapılan bildirimlerde şöyle denildi: "İşbaşı yaptmlmadığı takdirde müvekkillerimizin işine son veriliş nedeninin sendikal faaliyet olduğunun tarafınızdan kabul ediimiş sayılacağının bilinmesini, haksız fesih ve diğer yasal haklarımızın kullanüacağının büinmesini derneğinize ihtaren bildiririz." TMMOB Genel Kurul Büdirgesi • ANKARA (AA) — Türk Mühendis ve Mimar Odalan Birliği'nin geçen cuma günü toplanan 31. Olağan Genel Kurul Bildirgesi yayımlandı. Bildirgede hızla gelişen ve degisen dünyaya karşm, Türkiye'de çağdışı bir rejim bulunduğu ileri sürülerek, "Ülke cezaevlerindeki büim adamlan, basın mensuplan, 12 Eylül mantığmın idamlıkları ve mahkûmlan ile emeğe, insan hakianna ve bu konularda uluslararası anlaşmalara saygısızüğın ve demokrasinin ayıbı ile dünya kamuoyunda küçük duruma düşürülmüştür" denildi. Uygulanan piyasa ekonomisi ile ülke kaynaklanmn insanı, doğası, kurum ve kuruluşlan ile iç ve dış yağmaya açüdığı iddia edilen bildirgede, siyasi iktidarın bu modeli zorla kabul ettirerek, ülkeyi sermaye sınıfımn boyunduruğu altına sokmak istediği ileri sürüldü. Bir özel çay fabrikası daha • KALKANDERE (AA) — Rize'nin Kalkandere üçesinde yapımı tamamlanan özel sektöre ait bir çay fabrikası, dün üretime geçti. Kukuluoğlu Çay Sanayii AŞ tarafından ilçenin Bağdibi Mahallesi'nde 820 milyon lira harcamayla yapılan fabrikada, günde 20 ton yaş çay yaprağı işlenebilecek. Ibplusözleşmesiz sendikalılar Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı'nın Ankara Hastanesi'ne uyguJanan toplusözleşme, bakanlığın uygun görüşüne rağmen, İstanbul'daki hastaneye uygulanmıyor. YAVUZ ŞİMŞEK Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı'nın tstanbul Hasta- nesi'nde çalışan Sağhk-lş Sendi- kası üyelerinin "yasaltaakfamol- masına karşın" toplusözleşmeden yararlandırılmadıklan bildirildi. Yaklaşık 1 yıl süren "zorlu bir mücadeleden sonra" sendikalaşa- bildiklerini belirten hastanenin 25 çalışanı, "Ydan kflcayesİK döaen yazışnıalarlJ yasal hakkımız gasp edİHyor" dediler. Sağhk-tş üyeleri aynı vakfın Ankara'daki hastane- sinde uygulanan toplusözleşrae- den kendilerinin de yararlandınl- ması gerektiğini bildiren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın yazısına karşın işverenin "lulını biie kıpfltiatmadıgııu" öne sürdü- ler. Toplusözleşmenin uygulan- ması için başvurduklarında Sağlık-tş Sendikası yöneticilerin- den, "Biz eiimizden geleni yapük" işverenden de "Sendlka- laştimz da ne oldo. Gelsin Saglık- tş sizi kurtarsın bakalun" yanıtı- nı aldıklarını bjelirten hastane ça- lışanlan, "Bu sonurouzluk ve ya- sa tanımazlık karşısında ne yapa- cağımızı şaşırdık" diye yakındı- lar. Türkiye Organ Nakli ve Ya- nık Tedavi Vakfı Istanbul Hasta- nesi Müdürü Mustafa Birben. "Bcn sorunu Ankara'daki Vakıf Genei Merkezi'ne üettim. Hukuk- çulanmız durumu inceleyecekler. EJbetle ki karar, vakıf yönetim kurulunun. Önnmüzdeki hafta içiade valaf yönetim kurulu lstan- bul'da toplanacak. Sanınm bu konuda da bir karar süınır" dedi. Sağlık-lş Sendikası sık sık ka- muoyuna da yansıyan gelişmeler sonunda Prof. Dr. Mehmet Ha- beral'ın yönetim kurulu başkan- lığını yaptığı Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı 'nın Anka- ra ve istanbul'daki hastanelerin- de örgütlenerek toplusözleşme yetkisi aldı. Taraflar arasında sür- dürülen görüşmelerde anlaşma sağlanamayınca, toplusözleşme Yüksek Hakem Kurulu'na gitti. Yüksek Hakem Kurulu'nca 1.5.1989 tarihinden itibaren iki yıl geçerli olmak üzere bağıtlanan ILO için Türk-Iş genelgesiANKARA (Cumhuriyet Bürosa) — Türk- tireceği vurgulanarak gerekli bütün hazırhk- lş, 6 haziranda başlayacak olan 77. Uluslara- ların tamamlandığı dile getirildi. Türk-lş ge- rası Çalışma Örgütü (ILO) konferansı önce- nelgesinde, yetkili çevrelerde yapılan temaslar si, bağlı sendikalara göndeıdiği genelgede, yal- sonucu, ILO konferansı öncesi şöyle bir tab- ruzca ILO'nun gundeminde kalmak ve Cenev- lonun ortaya çıktığı belirtildi: "Bu yıl diğer uluslararası kuruluşlar gibire'de konuşulmak gibi ara sonuçlarla yetinil- memesi gerektiğini bildirdi. 1980 sonrası kısıtlanan işçi hakları ve sen- dikal özgürlükler konusunda Türk-lş'in yürüt- tüğü tutarlı ve ilkeli mücadele stratejisi için- de ILO'nun çok özel bir yeri olduğuna deği- nilen genelgede, Türk işçileri ve demokrasisi için çok yararlı olan bu mücadelenın, siyasal iktidarlar ve diğer yetkililer tarafından anla- şılmamasının, Türİciye'nin uluslararası itiba- rına zarar verdiğinden söz edildi. Genelgede, Türk-lş'in bu yılki ILO konfe- ransında da üstüne düşen sırufsal ve ulusal gö- revlerini her zamanki gibi gereğince yerine ge- ILO Koaferansı'nın gundeminin de Dogu Av- rupa'daki olaganiistö geüsmeter nedeniyk çok yflklü olacafı tahmin edilmekledir. Bu yoğun- hıga rafmeD 1980'den beri sürekli olarak gün- demde olan Türkiye'nin, bu yıl da (en azın- dan 111 sayılı ILO Sözleşmesi itibariyle) yine gündemde kalacagı anlaşılmaktadır. Ancak gündemde kalmanın ve hatta özel paragraf (yaygın deyimiyle kara listeye) alınmanın ul- kedeki pralik sonuçlar baknnından yeterli ol- madığı da son yıllarda yaşanarak göriilmüş- tür. Sadece ILO'nun gundeminde kalmak ve Cenevre'de konuşulmak gibi a n sonoctarla yt- tinmcmek; buolann yanı a n daha etküi ve itl- BiR MESLEK' ÇEVREMÜHENDİSLtĞF ke içinde sonuç alıcı yöntemler yaratıp ILO- nun ve diger uluslararası kuruluşlann olum- lu etkilerinin Türkiye'de somut olarak havata geçmesini temin edici calışmalara yönehnek gerekmektedir. Son bir yıhn uluslararası geiişmelerinin ışı- ğında, ILO'nun motatelif organ ve kademele- rini. öniimiizdeki görnlebilir yakın gelecekte en ziyade etkileyecek ve ILO'nun teknik deyi- miyle priyorite (öncelik) kazanabilecek olan konulann. esas olarak 87 sayılı Örguüenme Ozgttrliiğu Sozkşmesi kapsamındaki husus- lar oldu£u anlaşılmaktadır. Türkiye henüz 87 sayılı örgütlenme Özgör- lügiı Sözleşmesi'ni imzaJaınaııuş nadir Bab ulkelerinden olduğu için bu alanda uluslarara- sı denetim mekanizmalannın işlemesi ancak indirekt yoUarla ve zsunama yaygıa surekli bir çabayla mömküııdür." toplusözleşme ile ücretlere birin- ci yıl yüzde 110, ikinci yıl yüzde 50 oramnda zam yapıldı ve sos- yal yardımlar arttınldı. Sağhk-lş Sendikası, vakfın Ankara Hasta- nesi'nde uygulanan bu toplusöz- leşmenin tstanbul Hastanesi'nde de uygulanmasını istedi, ancak olumlu yanıt alamayınca bakan- lığa başvurdu. Sağbk-lş'in toplu- sözleşmeden İstanbul'daki üyele- rinin yararlanıp yararlanamaya- caklanm soran, eğer yararlana- mayacaklarsa, bu işyerinde top- lusözleşme yetkisi isteyen yazısı, bakanhkça 22.2.1990 tarihli bir yaa ile yanıtlandı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, bir ör- neğini de vakıf genel merkezine gönderdigi yazıda, Yargıtay'ın emsal kararlannı da dikkate ala- rak, "lstanbul'da kurulu işyeri için sendikaya ayn işyeri yetkisi verflmesi mamkün olamayacagın- dan Ankara'da kurulu işyerinde uyguJanan (opJu iş sözieşmesinin lstanbul'da kurulu işyerinde de uygulanması gerektiğini" bildir- di. Ancak işveren her iki işyerinin ayrı tüzel kişiliği bulunduğu ge- rekçesiyle itirazını sürdürdü. Ba- kanlık, bu itirazları yerinde bul- mayarak konuya ilişkin son de- ğerlendinnesinde eski karannı yi- neledi. Ancak bakanlığın 29 Mart 1990 tarih ve 11437 sayılı yaasıyla taraflara iletilen bu karanna kar- şın, toplusözleşme tstanbul Has- tanesi çalışanlanna uygulanmadı. Sağlık-lş Sendikası'nın vakıf ge- nel koordinatörlüğüne yaptığı ba- kanlığın görüşü doğrultusunda uygulama yapılimasım isteyen baş- vurusundan da henüz sonuç alın- madı. Doğanın yok olmasını önlemek Çevre mühendislerinin görevi arasında hava, su ve toprağın kirlilik derecesini tespit etmek, kirliliği gidermek için yöntem geliştirmek, atıkları bertaraf etmek ya da geri kazanılmasını saptamak, gürültü kaynaklarım sınırlamak ya da yok etmek gibi uğraşlar bulunuyor. ESER ATtLLA "İnsan dogayı öldüremez. Belki bayıl- tir, komaya sokar, ama asla öldüremez. Komaya giren doğa sonra insanlardan öyle bir intikım alır ki kendini yeniden düzel- tir, ama insanlara zarar verir." Kirlenen beyazlar, delinen ozon tabaka- lan, nefes aldırmayan hava, gitgide kunı- yan kentler bugünün çevresini oluşturur- ken, çevre konularının ünlü isimlerinden Prof. Dr. Kriton Curi'yle daha iyi bir çevre için çalışan çevre mühendislerini konuşu- yoruz. Yeni yeni yeşermeye başlayan çev- re bilinciyle beraber önem kazanan bu mesleği Kriton Curi, "Müheodislik pren- siplerini doganın imha edilmesini önlemek ve insanlar için daha saglıklı ve mutlu bir yaşam saglamak amaayla kullanan bir meslek" olarak tanımhyor. Prof. Dr. Kriton Curi, 1942 tstanbul do- ğumlu. Zamarun Robert Koleji, şimdinin ise Boğaziçi Üniversitesi inşaat mühendis- liğinden mezun. Aynı üniversitede çevre mühendisliği konusunda yüksek lisans yaptıktan sonra İTÜ'de doktorasım ver- miş. Türkiye'de çevre konusunda, Türki- CURİ — "Kirleticiyi ortaya çıkarmamak için gayret sarf etmeli, bu olmuyorsa ant- maya başvurmalı." ye'nin ilk yüksek lisansını yapan Curi'nin şu anki çalışma alanlan oldukça çeşitli: Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Fakültesi ve tstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri Bö- lümü'nde öğretim üyehği, Katı Atık Kir- lenmesi Araştu-ma ve Denetimi Turk Mil- li Komitesi Baskanlığı, Istanbul ve tzmir büyükşehir belediyelerinde çevre konula- nnda danışmanhk ve Dünya Günü Türki ye Koordinatorlüğü Green Peace'in ilk Türk şeref üyesi de olan Curi'nin 100'den çok makalesi ve 7 kitabı var. "Dinazorlann bâlâ yaşamasını islemez miydiniz?" Eğer yanıtınız "isterdik" ise Kriton ho- caya kulak verin: "Çevrenin bilinçsiz kul- budmasındafl dolayı sonuçta çevre çok bü- yük zararlar gördii. Örnegin dinazorlar yok arük. BaUaalar da yok olma tenlike- siyle karşı karşıya. tşte çevre mühendisle- ri ile bu ve buna benzer geri dönulmez za- rarlan asgariye indirmek ve hatta bazıla- nnı telafi etmek mümkün." Havadan top- rağa, sudan gürültüye kadar her konuda çevre mühendislerine günümüzde çok iş düşüyor. Çevre mühendislerinin görevle- ri arasında hava, su ve toprağın kirlilik de- recesini tespit etmek, kirtiliği gidermek için yöntemler geliştirmek, atıkları bertaraf et- mek ya da geri kazanılmasını saglamak, gü- rültulü kaynaklarıru sınırlamak ya da kö- künden yok etmek gibi uğraşlar bulunuyor. Daha saglıklı ve güzel bir çevre için çevre mühendislerinin önemi giderek artıyor. Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülke için ise bunun çok daha hızlı arttığının altını çizen Kriton hocaya göre günümüzde ge- lişmiş ülkeler geüşroekte olan ülkelerin çev- resini istismar ediyorlar. Gelişmekte olan ülkeler çevre mühendisliğine önem verir- lerse bu istismar önlenebilir. Meslek dünyada önemh konumlara gel- mişken Türkiye'de henüz yapılanlar ve ya- pılamayanlar var. Örneğin Türkiye'de su antma ve atık su arıtma tesisleri tamamen yapılabilirken hava kirliliğini önlemek ya da gürültüyü engellemek gibi hizmetler ba- zı eksikliklerden dolayı yapılamıyor. Kri- ton hocaya göre "Türk çevre münendis- leri bunlann hepsini yapabiür. yapacak da, yeterki halk baskısı oluşsun ve yetkili or- ganlar, devlet kendilerioe destek versin, yardımcı olsun, mesJejin önemini kavm- sın." Kriton Curi, mesleğin en büyük sonınu olarak bir neslek odasının olmamasını gösteriyor. Şu anda Türkiye'de gerek lisans gerek- se lisans üstü seviyede birçok üniversitede çevre mühendisliği eğitimi veriliyor. Eği- timde en büyük sorun ise iyi öğretim üye- lerinin eksikliğinden kaynaklanıyor. Bir çevre mühendisi olabilmek için de Kriton hocaya göre şu özelliklere sahip olunması gerekiyor: "Tüm münendisUk dallannda aranan belli bir zekâ seviyesi, iyi bir egitim ve iyi bir ortamda staj yapmak. Bunlar gercek- leştiği takdirde içinde çevre sevgisi de olan kişinin iyi bir çevre mühendisi olmaması- na imkân yoktur. Aynca iyi bir çevre mü- hendisi kendisinin dofaya hâkim olduğu- na inanmayıp doganın içinde ufak bir par- ça olduğuna ûıanmalı." Türkiye'nin ilk yüksek çevre mühendi- si Kriton Curi, geleceği parlak olan yeni bir dalın öncüsü olmaktan büyük bir tat aldığım belirtiyor ve çevre mühendisliği- nin asıl görevinin kirleticiyi ortaya çıkarma- mak için gayret sarfetmek, ancak bu mümkün olmadığı zaman antmaya baş- vurmak olduğunu sözlerine ekh'yor. DÖVİZ KURLARI Dûvizin Cinsi 1 ABD Doları 1 B.A/man Maria 1 Avustralya Doları 1 Avusturya Şilini 1 Belçika Frangı 1 Danımarka Kronu 1 Fin Markkası 1 Fransız Frangı 1 Hollanda Florini 1 İsveç Kronu 1 isviçre Frangı 100 Italyan Lireti 1 Japon Yeni 1 Kuveyt Dinan 1 Sterlln 1 S.Arabistan Riyali Oöviz 2580.83 1534.02 1983.88 218.14 74.63 403.09 654.70 455.78 1364.37 423.54 1812.38 209.10 17.26 8862 73 4362 89 688.18 Döviz Satış 2586.00 1537.09 1987.86 218.58 74.78 403.90 656.01 456.69 1367.10 424.39 1816.01 209.52 17.30 8880.49 4371 63 689 56 Efektif Alış 2578.25 1532.49 1950.15 217.92 73.36 399.06 643.57 455.32 1363.01 419.30 1810.57 205.55 17.09 8712.06 4358 53 676 48 2IMAYB Efektif Satış 2593.76 1541.70 1993 82 219.24 75.01 405.11 657.98 458.06 1371.20 425.66 1821.46 210.15 17.35 8907.13 4384.74 691.63 Ö ÜEMİNÖNÜ SUBEMİZ yeni binasında. ESBANK "Tedbirli ve Kararlı" Tahtakale Caddesi, No:46-48 Eminönü 34460 Istanbul Tlf: (1) 513 42 80 (6 Hat), 512 57 32 Müdür Tlf: (1) 520 80 10 Fax: (1) 522 29 78 Tlx: 23358 esbı tr, 31328 esi tr KOZLU — Destek bekliyor THY, borsaya göz dıkti Genel Müdür Cem Kozlu: "THY gibi bir havayolu kuruluşunun borsada çok rahat para toplayacağına inanıyorum." ANKARA (UBA) — Türk Ha- vayolları Genel Müdürü Cem Kozlu, bütün dünyada hızla geli- şen havayolu taşımacıhğı içinde Türk HavayoUan'run da üzerine düşeni yaptığuıı ve daha da geli- şebilmek için borsaya çıkabilece- ğini söyledi. Cem Kozlu, "Yıllık klr potansiyeti 50 milyon doiann üzerinde buhınan bir havayolu lnt- ruluşu rabatlıkla borsaya girer ve para toplayabilir" dedi. Türk Ha- va Yolları'nın, artık Türkiye*deki tek Türk havayolu kuruluşu olma- dığını hatırlatan Cem Kozlu, "Yurtdışındaki işçUerimiz, Tür- klye'ye yönedk tnrizm faaliyttle- ri ve iç hatiarda giderek artan yoi- cu talebi, bizlm için gelecek garaotisidir" dedi. Diğer havayollannın başvurdu- ğu yenileme, gelişme ve güçlenme çalışmalanna THVnin de başvur- duğunu açıklayan Cem Kozlu, THY-Lufthansa arasında kurulan ortakhğın bunun somut göstergesi olduğunu söyledi. Kozlu, "THY' nin geleceği parlak mı"sorusunu ise şöyle yanıtladı: "Öneeiiklc bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Türkrye'ye yö- nelik çok ciddi bir turizm faaliyeti var. Yabancı turist akını var. Bu- nun yanı sıra Avrupa'nın degişik ülltelerindeki işçUerimizin istikrar- lı yolculugu bizim önemli bir gü- vencemizdlr. Üçüncü bir önemli nokta ise Türkiye ekonomismin de giderek büyümesi sonncn artan iç hat yofcu potansryettdir. Bütin bu nedealere bakarak THY'nin istik- bah pariaktir diyebUirim." Cem Kozlu, "OzdUklc almayı dnşündügiinnz önlen nedir, noc- den gerekli kaynağı bulacaksuuz" sorusunu da şöyle yanıtladı: "Tabü yurtdışına açılma, ortak bulma kaynak konusunda yar- dımcı olabüir, ama bu yeterli de- ğil, pek tabU olarak gcHsmenin ber aşamasında devletin katkıana bel baglamamak lazım. Ben karar ve icraat mekanizmasını elinde bu- lunduran THY gibi bir havayoJ» kurmloşunun borsada çok ranat para toplayabilecegine inamyo- rum. Çaakü yılhk 50 milyon do- lann üzerinde kArnMt avaatajı var. Tabü b u n u için yönedmden ken- di bünyemize kadar berkesin böyje bir gelişmeye inanması ve destek vcrmesj şaıtnr. Bütün bunlann ya- nı sıra sayısı 9 bine yaklaşan per- sonelimizin fedakarca çalışması- nın da bizim için büyük bir kay- nak olduğunu habriatmak istiyo- rum." Sümerbank Vakfı, et fi yatını indirdi Ekonomi Servisi — Sümerbank Vakfı, mağazalannda sattığı et ve et ürünlerinin fıyatlarında yüzde 13'Ie 20 arasında değişen oranlar- da indirim yaptı. Anadolu Ajansı'nın haberine göre indirim konusunda bilgi ve- ren Sümerbank Vakfı Genel Mü- dürü Sezer Tnncer, et alış fıyatla- nnda hiçbir değişiklik olmadığı halde, halkın isteğine uymak için indirim yaptıklannı belirterek şunlan söyledi: "Şu anda sattşlanmızdan hiçbir kflnmız yoktur. Üriinlerimizin ta- mamı kontrolden geçmiş ve sag- hkbdır. Kârsız sabsa ne kadar da- yanabilirsek o kadar süre devam edecegiz." Vakfın et ve et ürünleri satışla- rının indirimden sonra arttığıru kaydeden yetkililer, fiyatlarda da- ha önce yüzde 20 olan kâr oranı- nı yüzde 6'ya düşürerek piyasaya göre yüzde 30 oramnda ucuzlama sağladıklarını bildirdiler. Vakıf, sut Ürünlerinin satış fîyatında da yüzde 10 oramnda indirim yaptı. Sümerbank Vakfı, indirim kara- nndan sonra dana kıymayı 10 bin 400 lira yerine 8 bin 900 liraya, kuşbaşı eti 11 bin 900 lira yerine 9 bin 500 liraya satmaya başladı. Vakfın dana rosto ve biftek satış- lannda da yüzde 15 oramnda ucuzluk oldu. Bu arada Et ve Balık Kunımu 1 nun geçen hafta içinde yüzde 40lara kadar düşen et satışlannın yeniden normale döndüğü bildi- rildi. Et ve Balık Kurumu Genel Müdürü Recep Mızrak, UBA Ajansı'na yaptığı açıklamada et boykotunun geçen hafta içinde et- kili olduğunu belirtti. öte yandan et boykotunun çe- şitli illerde farklı etkilerle sürdü- ğü bildirildi. Erzincan Kasaplar Demeği, kendi illerinde boykota ilginin az olduğunu bildirirken Trabzon ve Malatya'da ete zam geldi. Et tüketiminin yüzde 50 oramnda gerilediği Konya'da ise canlı hayvanın satış fîyatında in- dirim yapıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle