Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 MAYIS 1990
P A R L A R
HABERLER CUMHURİYET/U
E N T 0 D A
B U H A F T A
• TBMM Genel Kurulu'nun yannki toplantısında
(çoğunluk sağlanması halinde) olağanüstü hal
uygulamasının 8 ilde, 19 temmuzdan itibaren 4 ay daha
uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi görüşûlecek.
Aynca genel kurulun yannki birleşiminde Hakkâri'nin
YoncaİJ köyünde, "bölücü militan olduklan iddiası ile
askerlerin öldürdükleri üç köylüye" ilişkin, SHP
Milletvekili Cumhur Keskin ve arkadaşlannın verdiği Meclis
araştırma önergesi ele alınacak.
P A R T İ L E R D E N
• SHP beş ayn konuda Anayasa
& Mahkenıesi'ne başvuracak. SHP Hukuk
Komisyonu üyesi Seyfi Oktay, başvurulann,
idari yargüama, Dahıştay, Kıyı, Paralı
Eğitim ile Sürgün ve Sansür kararnameleri
ile ilgili olduğunu büdirdi.
SHP Fatih llçesi 2. Danışnıa Kurultayı yapıldı. Karakaş,
insan haklannın Türkiye'de her gün ihlal edildiğini öne
sürerek, "Gerçek anlamda demokratikleşmemizin tek yolu
ANAP iktidannın sona ermesinden geçiyor" dedi.
• ANAP Genel Başkan Yardımcısı Metin Gürdere,
bürokrasiden şikâyet ederek "Türkiye'de, TV dizisi 'Emret
Başbakanım'dan 100 kat fazla bürokrasi var" dedi.
• Haziran ayı içinde solda, iki yeni parti daha kurulacağı
bildirildi. TBKP'nin 4 haziran pazartesi, "Yeni Demokratik
Oluşum"culann da 7 haziranda partilerinin kuruluş
bildirgelerini Içişleri Bakanlığı'na verecekleri belirtildi.
• TBKP Genel Sekreteri Haydar Kutlu, sınıf mücadelesinin
koşuüannın değiştiğini, dünyaya açılraaıun, ekonomik ve
politik olarak da zorunlu olduğunu söyledi.
• Malatyaspor'un kürne düşmesi seçim
malzemesi oldu. MaJalya'run Topsöfüt ve
Harumınçiftliği beldelerindeki seçimler için
propaganda çalışmalarını sürdüren siyasi
parti yetkilileri, küme dilşme olayını
gündeme getiriyorlar. SHP ve DYP'lilerin
Malatyaspor'u ANAP'ın düşürdüğü
iddialanna karşılık, ANAP'lılar da 1. ligdeki
takım sayısının arttınlması geregi üzerinde duruyorlar.
Trafik kazaları: 19 ölü
• Haber Merkezi — Trafik kazalannda dün 19 kişi
öldü, 19 kişi de yaralandı. Bilecik'in Gölpazarı ilçesi
yakınlannda köylüleri taşıyan traktörun devrilmesi
sonucu meydana geJen trafik kazasında 8 kişi olurken 15
kişi de yaralandı. Kazada ölenlerin adları şoyle: Mehmet
Evirgen, Habibe Usul, Öznur Usul, Mustafa Ali,
Mehmet Ali, Rahibe Yılmaz, Ibrahim Berker, Hüsnüye
Ünal. Konya'dan Beyşehir yönüne gitmekte olan bir
yolcu otobüsüyle karşı yönden gelen özel otonun
çarpışması sonucunda ise Mustafa Tekin, lhsan Belen,
Ayşe Sebze ve Gülay. Sebze olay yerinde öldüler.
Samsun'un Balıkçılar yöresinde meydana gelen kazada da
Selim Gökgöz, Serkan Polat ve kimliği henüz
belirlenemeyen bir kişi hayatını kaybetti. Sakarya'nın
Dereköy mevkiinde bir TIR ile yabancı plakalı bir
otomobilin çarpışması sonucu Yılmaz Çatan, Mesut
Çatan ve Mükerrem Çatan can verdi. Bu arada Gebze-
Çayırova tren istasyonunda hareket halindeki trene
yetişmek isteyen Niyazi Pelit de ezilerek öldü.
Cenkçi yeniden başkan seçildi
• ANKARA (AA) — Ankara Gazeteciler Cemiyeti
Kongresi'ne katılmayarak gönderdiği mesajda,
"Başkanlığa değil, iyi bir cemiyet üye^i olmaya adayım"
diyen Beyhan Cenkçi yeniden 244 oyla başkan seçildi. 4
oyun geçersiz sayıldığı seçimde, Nazmi Bilgin de 3 oy
aldı. Genel kurulda, cemiyetin, vakıf ve temsilcilikler
kurmasına imkân tanıyan tüzük değişiklikleri de
görüşülerek kabul edildi. Seçimler sonunda yönetim
kurulu üyeliklerine de Can Pulak, Ali lhsan Göğüş,
Erdoğan Tamer, Nazmi Bilgin, Savaş Kıratlı, Selçuk
Sümer, Şahap Alp, Aydın Köker ve Ibrahim Cıngay
getirildi.
27 Mayıs için tören
• ANKARA (Cnmhuriyet Bürosu) — 27 Mayıs'ın
yıldönümü nedeniyle 27 Mayıs Milli Devrim DernegTnce
Anıtkabir'de bir tören düzenlendi. Dün saat 10.00'da bir
araya gelen yaklaşık 30 dernek üyesi Anıtkabir'e çelenk
koyduktan sonra saygı duruşunda bulundu. Törene
katılanlar arasmda dernek başkaru emekli hava albay,
SHP eski Istanbul Milletvekili Hüseyin Avni Güler ve
gazetemiz yazan Uğur Mumcu'nun yaru sıra Kurucu
Meclis üyesi eski Ulaştırma Bakanı Ferda Güley, MBK
üyesi emekli albay Tabi Senatör Ekrem Acuner, MBK
üyesi emekli hava albay Haydar Tünçkanat, MBK üyesi
emekli yarbay Kâmil Karavelioğlu, MBK üyesi emekli
albay Suphi Gürsoytrak, emekli hava general Avni
Kandemir, emekli hava korgeneral, HP kumculanndan
Şerafettin Uğur, emekli hâkim binbaşı Doğan Tanyer, 27
Mayıs Milli Devrim Derneği Genel Sekreteri Salih
Çamur, emekli general eski SHP milletvekili Vecihi
Atakh, eski Halkevleri Genel Sekreteri Ali Nejat ölçen,
Halkevleri Genel Başkanı Ahmet Yıldız, emekli öğretmen
Hamdi Konuk, Dernek Yönetim Kunılu Üyesi Ahmet
Sayan, emekli harita albay Halil Tazeler, emekli harita
albay Vasfi Asal, emekli hava albay Necdet Süer, emekli
albay Yaşar Başaran katıldılar.
Açlık grevleri stirtiyor
• Haber Merkezi — Çanakkale Cezaevi'ndeki 5 yazı
işleri müdürü ile 3 sendikacımn başlattığı açlık grevi 13.
gününe girdi. Düşünce özgürlüğünü kısıtlayan yasalann
kaldırılması ve cezaevi koşullannın düzeltilmesi gibi bir
dizi istemlerinin yerine getirilmesi amacıyla başlayan
açlık grevi eylemi halen 12 cezaevinde 1000'in üzerinde
tutuklu ve hükümlü ile bunlann dısarıda bulunan
yakınları tarafından sürdürülüyor. Bartın Cezaevi'nde 2
gazetecinin başlattığı açlık grevi 13. gününe, Malatya
Cezaevin'deki 110 tutuklu ve hükümlünün açlık grevi 4.
gününe, Adana'da Sosyalist Parti il binasmda toplanan
30 kadar tutuklu ve hükümlü yakınının başlattığı açlık
grevi 3. gününe, Bismil Cezaevi'nde 23 kişinin açlık grevi
4. gününe, Diyarbakır Cezaevi'nde 441 ve Ceyhan
Cezaevi'ndeki 110 tutuklu ve hükümlünün açlık grevi 5.
gününe, Bursa Cezaevi'deki 20 kişinin başlattığı açlık
grevi de 4. gününe girdi. Açlık grevlerinin bir bölümü
süresiz olarak başlatıldı, bir bölümüne ise belirli bir
sürenin ardından son verileceği bildiriliyor.
Gün Sazak anıldı
• ESKİŞEHİR (AA) — 27 Mayıs 1980 tarihinde vurularak
öldürülen eski Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak,
ölumünün 10. yıldönumünde, Sazak köyünde düzenlenen
törenle anıldı. Sazak'ın mezan başındaki anma törenine
MÇP Genel Başkanı Alpaslan Türkeş, parti yetkilileri ile
vatandaşlar katıldı. Turkeş, Sazak'ın mezarı başında
yaptığı konuşmada, "Sazak gibi milliyetçilerin hiçbir
zaman unutulmayacağını" belirterek bundan sonra 27
mayısın, "Ülkücü Şehitleri Anma Günü" olarak her yıl
kutlanacağını açıkladı.
Ünlüşair, dönemin Emniyet Müdürü Sökmensüer'le neler konuştu?
N.Hiknıetu
CadıKazaıııııd aCumhurreisiAtatürk'ün Yüksek
Katına
Türk Ordusunu "isyana teşvik"
ettiğim iddiasıyla "on beş yıl ağır
hapis cezası giydim. Şimdi de Türk
Donanmasım "isyana teşvik
etmekle" töhmetlendiriliyorum.
Türk inküabtna ve senin adma
and içerim ki suçsuzum.
Askeri isyana teşvik etmedim.
Kör değilim ve semn yaptığm her
ileri dev hamlesini anlayabılen bir
kafam, yurdumu seven biryüreğim
var.
Askeri isyana teşvik etmedim.
Yurdumun ve inkıiapçı senin kar-
şında alnım açıktır.
Yüksek askeri makamlar, devlet
ve adalet, küçük, burokrat gizli re-
jim düşmanlannca aldatıhyorlar.
Askeri isyana teşvik etmedim.
Deii, serseri, mürteci, satıtmıs, in-
kılap ve yurt haini değilim ki bunu
bir an olsun duşünebileyim.
Askeri isyana teşvik etmedim.
Senin eserin ve sana aziz olan
Türk dilinin inanmış bir şairiyim.
Sırtıma yûklenen veyükletHecek ha-
pis ytllanm taşıyabilecek kadar sa-
bıriı olabılirdim. Büyük işlerinin
arasmda seni bir Türk şairinin fela-
keti ile alakalandırmak istemezdim.
Bağısla beni. Seni bir an kendimle
meşgul ettimse, atmma vurulmak is-
tenen bu "inkılap askerini isyana
teşvik" damgasımn ancak senin el-
lerinle silinebıleceğine inandığım-
dandır.
Başvurabileceğim en inkıiapçı baş
sensin.
Kemalizmden ve senden adalet is-
tiyorum.
Türk inkılabına ve senin baştna
and içerim ki suçsuzum.
Nâztm Hikmet RAN
[Nâzım Hikmet'in Atatürk'e yaz-
dığj bu raektup, Nâzım'm akrabası
Ali Fuat Cebesoy tarafından Dol-
mabahçe Sarayı'nda yatan Ata-
tdrk'e verilmek istenir, ancak has-
talık nedeniyle bu mektup Atatürk'e
verilemez. Bu mektup Haluk Şeh-
süvaroğlu tarafından saklanmak
üzere Muhtar Ernata'ya verilir.
Muhtar Eroata da mektubu Doğan
Avaoğlu'na verir. Avcıoğlu da bu
mektubu Yön dergisinde yayımlar.
(Yön, 3 Şubat 1967)]
"..Onu gıyabnda beraber verii-
digimiz Bahkemdcrden ve kimbilir
kaçma tevkiften ve mahkemelerdea
soora bir arshk galibs geçici olarak
serbest bıraknuslardı.. Onan bu ge-
lişinde ırnk onunla ciddi konusma-
hydım. Çünkii o ne bir parti teşki-
bUçtt, -hatta biidigiıne görc- ne par-
tiü idi.
[Nâzım Hikmet TKP'ye üyeydi.
Bkz Tunçay Mete-Türkiye'de Sol
Akımlar. 3. bası; Bilgi Yayınevi S.:
362. Aynca thmalyan Vartan - Bir
Yaşam öyküsü; Cem Yayınevi S:
206-207]
Ama İBanmıs bir komaafartti. Fa-
kat hareket adamı olmaktan ziyade
sanat ve hejecan adanu idi. Hatta
komttnizme sınıf macadeiesindea
deiil beyecan yoİMdaa gdmifti. O
haMe bir parti ve teşküal bareketi
0e bagh bulunmayan -hatta bildigi-
OK göre- 1930'larda parti arkadaş-
lannca bir sanat adamı, acaba bo-
yona hapisleri boylamadan, boyu-
na eezadan cezaya süralmcden, dün-
yamn en fakir toplumu olan biıim
milktimizin dertlerini dik getiremez
miydi? Hem de şu veya bu şebirde
;u veya bu karakol konüserinin şüp-
heii kontrolıi alünda de^il de bura-
da, Ankara'da!
Ve gerefİDCe davafauim, bu mül-
kiin en büyüfüne bile hem de di-
şaodogu gibi aniatarak?
Niçin olmasmdı?
Biı ?u şartiar içinde ve hiç kia-
seye medb-u sena destaalan yazna-
dan, öz bcnligimiz ve fıkirlerimizie
bu şehrİB bavasında yaşamıyor
moydıık? Hem de hucumlara, sal-
dıniara, tertiplere. komunisl ve
anaı^st gibi suclamalararagmen.O
faaMe Nâzıın da Ankara'da, yani
göz önünde, yani O'nun hasret git-
tigi topraklar üstünde bir yaşama
hakla ve yaşama bürriyeti saglama-
Iıydık. Bu benim vazifemdi."
Bunlan Doğan Avaoğlu'na anla-
tan Şevket Süreyya Aydemir'dir.
[Yön, 27 Ocak 1967 Avcıoğhı Do-
ğan Şevket Süreyya ile Bir Konuş-
ma. "Nâzım Hikmet Ankara'da"]
Ben de bu konulan Aydemir'den
birkaç kez dinlemiştim. Şevket Sü-
reyya Aydemir'in Ankara Bahçeli-
evler'de karakol durağının hemen
arkasındaki iki katlı küçük evinde,
sonra da bu evin yerine yapılan
apartmanda Şevket Sttreyya Ayde-
mir'in o doyumsuz söyleşilerinin ço-
ğuna ben de katıürdım.
Aydemir, ne zaman Nâzım'dan
söz etse gözleri yaşanr; titreyen se-
si ile Nâzım'dan şiirler okurdu:
Sea benim bürriyetim ve
esaretimsin
Çıptak bir yaz guneşi altında
yatan etimsin
Sen memleketuııizsia
Sen eU gözierinde yeşU hareJer
Sen biyiik. güzel ve mıuaffer
Ulaşnkça niaşdmaz olan
hasretimsin.
Nâzım Hikmet, 1938 >ılında
Harp Okulu davası nedeniyle, tu-
tuklanmadan Ankara'da Emniyet
Genel Müdürü Şükrü Sokmensüer
ile görüjür.
Şevket Süreyya bu görüşmeyi Av-
cıoğlu'na şöyle anlatır:
"Cüretfi bir karar içindcyim. Nâ-
zım'ı Ankara'nın en urkecegi insan-
huı ile tanıştıracak ve onu Ankara'-
un en çddnecegi yerlerde dolaşUnı-
caktım.
K
•«««•««• onu Ankara'ya
ntBdıracaktım. Hem de ondan hiç-
bir fedakârhk istemeyerek. Davası,
halkın davası degil mi>di? O haJde
dünyada. bize ondan daba yakın,
Tnrk balkından daha sevilmeye, iş-
lenmeye layık hangi halk var?"
Şevket Sureyya, Emniyet Genel
Müdürü Şükrü Sokmensüer ve lçiş-
leri Bakanı Şükrü Kaya ile Nâzım
yemekte bir araya getirilecektir. Sol
eğilimli öykü yazan Sadri Etem de
Matbuat Umum Müdürlüğü'nde ça-
lışmaktadır. Şevket Süreyya, Sadri
Etem'i arar; konuyu anlatır.
Sokmensüer ve Kaya ile görüşü-
lür. Şevket Süreyya konuyu Nâ-
zım'a acar. Nâzım "olmaz" der.
Sonra "peki" der.
Gazetemizde 11-25 Şubat 1990 tarihleri arasmda.15 gün yer alan, Uğur Mumcu'nun yazdığı
"40'ların Cadı Kazanı" başbklı dizi-araştırma, yine aynı isimle kitap olarak derlendi. Tekin
Yayınevi'nden önümüzdeki günlerde piyasaya çıkacak kitapta, -okuyuculanmızın hatırlayacağı
gibi- 4O'lı yülara damgasını vuran kişiler ve olaylar inceleniyor.
Kitabm 'Askeri îsyana Teşvik Etmedim" başlıklı dördüncü bölümünde, Nâzım Hikmet'in,
dönemin Emniyet Genel Müdürü Şükrü Sökmensüer'le görüşmesi de yer alıyor. Aşağıda tam
metnini sunduğumuz bu bölüm, ilk kez yayımlanıyor:
Buluşma mgiamr Emniyet Genel
Müdürü Sokmensüer ve komünist
şair Nâzım, Şevket Süreyya'nın
Çankaya'daki evinde bir araya ge-
lirler.
Nâzım tspanya iç savaşı için yaz-
dığı siiri okur. Sökmensüer duygu-
lanır. "Nazım" der "bn şiirde ne
komömzm ne kapitauzm var. Bu şi-
irde aalaulan bir halkın isyanıdır.
Tıpkı bizim istikiai savafimuda ol-
dağiı gibi. Ama ne yazık ki hiçbir
Türk tairi bu destanı dile getirine-
di. Yazık degil mi Nazım? Bizim
h«Hfi-.iTin byam ve savafi yanısda
İspaaya iç savaşı çocnk oyancagı
kahr. Anadolu dettamu yazsana
Nâzan K9, AmMİota destanuu yaz."
Ondan sonra sofrada ne Emniyet
Umum Müdürü, ne her adımı izle-
nen Nâzım Hikmet kaJdı. Hepiraiz
bu izlemelerin üstünde ve hepimize
muhtaç ülkenin çocuklan olarak ko-
nuşuyorduk.
Emniyet Gend Müdürü Sokmen-
süer gjttikten sonra Şevket Sureyya,
Nâzun'a takıbr:
"Nâzım, ŞB Prodhon'un hikâye-
sini binrsin ya, kitabında 'ben her
akşam yemegimi polis müdurii ile
yer, fakat gene ihtilalimi yapanm'
diye yazardı da bunu seninle bep
Urüsırdık. Şimdi galiba sen de..."
Aym konuyu bu satırlan yazar-
ken bir teyp bandından dinliyorum.
Teypteki ses, Şukriı Sökmensüer'-
in.
Tarih araştırmaası An lnan, 1975
]^lı subat ayında Şükrü Sokmensü-
er ve Şevket Süreyya Aydemır ile bu
konulan konuşuyor.
An lnan soruyor; Sokmensüer
anlatıyor:
SÖKMENSÜER — Komünizm,
yani Bolsevik meselesınde size iki
sey anlatabilirim:
1— Nâzım Hikmet'le temasım.
2— Celal Bayar ile komünizm
meselesinde temasım. Bir de Çanak-
kale rnebusluğuna müstakilen nam-
zetliğini koyan ve Çanakkale'yi do-
laşıp iraTanan sonra Demokrat Par-
ti'ye katüan, Nurettin isminde bir
mebusun Demokrat Partı'nin ko-
münizm hakkındaki fikrini anlatan
ve benim de kendisinin Inönü ile te-
mas etmek üzere Inönü'ye gönder-
diğîm bir mesde var.
• Istanbul Üniversitesi'nde Nâzım
Hikmet'in şiirleri okunuyor ve ge-
niş propaganda yapılarak Nâzım
Hikmet taraftarlığı her gün biraz da-
ha çoğalıyordu. Bir gün düşündüm
dedim ki, bu üniversite öğrencileri-
ni Nâzım Hikmet etrafında toplayan
adamlarla temas edeyim. Onlann
içinde mühım olduğunu söyledikJeri
son sınıf talebesinden bir çocuğu,
Emniyet Müdünıne emir verdim,
bana gönderin dedim. Bir pazar gü-
nü getırdiler. Dairede hiç kimse yok-
ken bu öğrenciyi kendi calıştığım
odaya aidım, oturdum dedim ki ko-
münizmi Nâzım Hikmet şiirleri do-
layısıyla benimsemij, bunu yayma-
ya çalısıyorsun üniversitede. Bu
doğru bir hareket değildir. Çünkü
bu hareket Türkiye'nin Rusya'ya
katılmasını icat eder ve istikiai na-
mına bir sey kalmaz. Bu sizin için
de iyi bir akıbet vermez. Memleke-
timize acıyın. Türkseniz Türklüğe
acıyın ve bu fikirlerden vazgeçin ve
üniversitedeki bu propagandadan
vazgeçin dedim. Baca dedi ki: "Ne
söylersen soyle, ben komünistım,
dedi ve hiçbir fikir beni bu zihniye-
timden ayıramaz" dedi.
Ben o zaman cok müteessir ol-
dum. Genç bir üniversiteli idi. Ken-
disine birkaç acı söz soyledikten
sonra, buyrun gidin dedim. Polise
emir verdim götürün dedim. Trene
gitsin dedim. Şimdi çocuğun ismini
-belki ilerde dosyalarda bulacağım-
hatırlamıyorum ama takriben 3 ay
sonra bu çocuktan bir mektup al-
dım. Diyor ki: Emniyet Umum Mü-
dürü diye yazıyor; Şükrü Beyefen-
di diyor, beni 3 ay evvel nezdinize
celp ettiniz ve bana nasihat ettiniz;
ben nasihatınıza mukabil fîkrimde
ısrar ettim. Siz bana acı acı sozler
C U M H U R İ Y E T KİTAP KULÜBÜ
K A D I K Ö Y B E L E D İ Y E S İ
İŞBİRLİĞİ
KİTAP ŞENLİĞİ
120 YAYINEVİ 5000 KİTAP
•
M Z A
BUGÜN
G
28
Ü N L
Mayıs Pazartesi
E R İ
ARİF
DAMAR
CELAL
BAŞLANGIÇ
FÜSUN
ERBULAK
HER GÜN: 11.00-21.00 arası
Yer: Kadıköy Meydanı, Eski İskele yani
Tüm Kttap okurlartna açıktır.
Uyelere ındırun.
C U M H U R İ Y E T KİTAP KULÜBU
K A D I K Ö Y B E L E D İ Y E S İ
İŞBİRLİĞİ
KİTAP ŞENLİĞİ
120 YAYINEVİ 5000 KİTAP
•
M Z A
YARIN
G
29
ü
Mayıs
N
Sah
L E R İ
ALİ
SİRMEN
HİKMET
ÇETİNKAYA
DUYGU
ASENA
HER GÜN: 11.00-21.00 arası
Yer: Kadıköy Meydanı, Eski İskele yani
Tüm Kıtap okurlarına açıktır.
Üyelere ındırim.
söyleyerek beni uzaklaştırdınız.
Şimdi düşunuyonım sizi haklı gOrO-
yorum ve size söz.veriyorum, bun-
dan sonra komünizm aleyhinde bu-
lunacagım. Nâzım Hikmet'in şiirieri
sadece benim propagandamla değil
bizzat o şiirleri üniversite muhitin-
de tesir yapıyor ve gençleri Nâzım
Hikmet etrafında topluyor diye yaz-
dığı mektup. Ben düşündüm, taşın-
dım, yahu şu Nâzım Hikmet'le bir
de ben temas edeyim dedim. O sı-
rada Sadri Etem "Bu Çanlar Kimin
İçin Çalınıyor" diye eseri olan bir
Sadri Etem vardı. Dahiliye Vekâle-
ti Basın Yayın Umum Müdürü de
beni çok severdi. Bu da solcu idi.
Ama hain bir solcu degildi. Çağır-
dım bunu. Dedim ki yahu beni Nâ-
zım Hikmet'le temas ettir dedim.
Sevindi adeta. lsmet Pasa'mn Çan-
kaya'daki evi var ya, onun tam kar-
şısında bir evde bir gece toplantı ol-
du. Beni bu Sadri Etem o eve götflr-
dü. Bir salonda "«turduk. Nâzım
Hikmet karşımc di. Sadri Etem
vardı, Şevket Sureyya vardı. Hatı-
runa gelmeyen solculardan bir iki ki-
şi daha vardı. Ben Nâzım Hikmet'e
"Nâzım Hikmet" dedim. "Kıymetli
bir şairsin. Güzel şürlerin var ve
bunlar gençlik üzerinde müessir. Siz
fikren hâkim olmaya çalışıyorsunuz
Universiteye. Size bu hususta benim
sdyleyeceğim şu nokta var" dedim.
"Komünizm Türkiye'yi ortadan
kaldınr, Türkiye diye bir memleket
bir devlet kalmaz. Komünizm eğer
devletin iktisadi alanda müdahaJe-
sini eğer geniş ölçüde uyguluyorsa,
ben size söyliyeyim, Türkiye Cum-
huriyeti tabiabna Türk milletinin ta-
biatına uygun olarak CHP'nin dev-
let çilik umdesi vardır. Bu devletçi-
lik umdesinin sizi de tatmin «rtmesi
lazım gelir; çünkü memleketin ihti-
yaa olan mühim eserleri ancak dev-
letin sermayesiyle ve devletin raüda-
halesiyle vucude getirmek imkânı
vardır. Çünkü Türkler içinde büyük
eserler, fabrikalar, şu bu tesis ede-
cek sermaye toplantısı yoktur. Bi-
naenaleyh ikincı bir mevzu komü-
nizm, Allah göstermesin orduya si-
rayet ederse, artık bu memleketin
sonu demekür. Onun için bunlardan
vazgeç. Bizim devletçiliğimizi ele al.
Bu devletçilikte seni tatmin etmek
lazım gelir. Mesele bir noktada bu-
luşuyoruz. Yani devletçilik mevzu-
unda buluşuyoruz. Herşeye devlet
hâkimdir. Halk Partisi'nin devletçi-
liği de buna az çok yakındır ve CHP
programına göre işçiyi himaye eden
bir partidir."
Bana uzun boylu cevap verdi. Ben
cevap verdim. Sabah güneş doğu-
yordu, dedi ki:
"Beyefendi" dedi, "bana ne emrin
vardır?" "Benim sana emrim yok-
tur. Sen zeki bir adamsın. Okumuş
bir kişisin. Ne dernek istediğimi an-
layacak kaabiliyettesin. O kaabili-
yete göre karar ver" dedim. "Ben"
dedi, "gençUk tarafmdan sevilen bir
şahsiyetim. Gençlik benim etrafım-
dadır. Ben birdenbire komünist, sol
neşriyatından vazgeçip size iltihak
edemem. Ama tedricen sizin dava-
nızı müdafaa ederim" dedi ve uğur-
ladık.
Güneş doğmustu. Bu Sadri Etem
benden evvel çıktı. O da vekâlette
çalışıyor. Sadri Etem koşuyor Şük-
rü Kaya'ya haber veriyor. Diyor ki,
Emniyet Umum Müdürü, Nâzım
Hikmet'le dün gece mülakat yaptı
ve ne konuştuksa anlatıyor. Bir de
bakom Şükrü Kaya bir tetefonla be-
ni çağınyor. Kalküm; şimdi Ata-
türk'ün müzesi olan ilk BM Mecli-
si'nin bulunduğu bina var ya ora-
daydı Halk Partisi. Genel Sekreter
idi aym zamanda Şükrü Kaya. Ora-
ya gittim Odasına girince, ayağa
kalktı, gayet hıddetlı olarak "Bira-
der", dedi. "Türkiye Cumhuriyeti
Emniyet Umum Müdürü komünist-
lerle. Bu nasıl haldir?" dedi, falan
bağırmaya basladı. "Ben" dedim,
Emniyet Umum Müdürüyüm. Hem
faşistlerin elini rutanm, hem komü-
nistlerin, hem de Atatürkçülerin eü-
ni tutanm ki -en çok onlann elini
tutanm-. Memleketteki havayı,
memleketteki cereyanlan takip et-
mekle mükellefim. Bilmeliyim ko-
münistler ne yapıyor, faşistler ne ya-
pıyor ve Atatürkçüler hangi istika-
mettedir." Şükrü Kaya geldi bana
sanldı. Elimi tuttu. "Seni tebrik
ederim" dedi. "Ben haber aldım
çok sevindim" dedi. "Çok isabetli
bir hareket yapmışsın. Şimdi senden
benim ricam bu Nâzım Hikmet'le
beni de konuşturmandır" dedi.
"Onu" dedim "Sadri Etem'le söy-
liyeyim. Sadri Etem bu vazifeyi yap-
sın". Sonra Şükrü Kaya da Nâzım
Hikmet'le konuştu. Benim Nâzım
Hikmet'le olan temasımda, Nâzım
Hikmet'in zamanla sizin davanızı
müdafaa edeceğim şeklindeki bana
cevabı, ben Istanbul vali vekili iken
1937 galiba. Geldi bir eser getirdi.
Kabul ettim vilayet makamında
O'na bir kahve içirttim, sigara ver-
dim. Dedi ki: "Beyefendi" dedi,
"işte sizin devletçiliğinizi müdafaa
eden bir şey yazdun" dedi. "Bir nevi
tiyatro eseri yazdım" dedi.
Hakikaten verdi bana baktnn, bi-
zim devletçiliğimizi metheden bir
eser. Tamamen okumadun. "Teşek-
kür ederim" dedim. "Ben sana gü-
veniyorum. Binaenaleyh sen bu şe-
kildeki eserlerine devam et" dedim.
S.— Neydi eseri» «dı?
C — Bir tiyatro eseri idi. Bilmem
sonra basıldı mı? Oynandı mı? Bil-
miyonım. Birinci bu. Bu Nâzım
Hikmet'le temasım. Yani Nâzım
Hikmet'i bir nevi Atatürkçülüğe
doğru yanaştınnıştım.
Nâzım, tçisleri Bakanı Şükrü Ka-
ya ile de görüşür. Kaya ve Nâzım
dost olurlar.
Nâzım önce Ankara'ya gelecek,
sonra da Anadolu'yu gezip şiirler
yazacaktı.
Nâzım, tam o günlerde tutukla-
nır. Emir yüksek yerden gelmiştir:
Mareşal Çakmak'tan!
[Korcan Kerim-Harbiye Kazanı.
E Yay. tst. 1990, S: 175]
Mareşal Çakmak'ın yaşamının
son günlerinde "komiustlikk"
suçlanması ne ilginç bir yazgıdır.