26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/10 PAZAR YAZILARI 20 MA YIS 1990 Pakrmö'dan Feryisnan'dan 40 yıl otelden çıkmayan 'baba' Marilyn'in büyük aşkı Baron di Stefano, 40 yıldır Palermo'daki Grand Hotel'de kalıyor. Başını otelden çıkarttığı an vurulacağı söyleniyor.Nedeni ise hâlâ bilinmiyor. NİLGÜN CERRAHOGLU PALERMO — Baron Di Stefa- no, 40 yıldan beri "Grand Hotel el des Palmes"dan hiç dışarı çık- nuyor. 203-204-205 numaralı oda- ları kapatan 80 yaşmdaki baron, Palermo yöresindeki topraklannın geüri üe geçiniyor. Yalıuzlığın çok- tan öldürdüğu baron, ömrünu uzatraak için kiloyla sarmısak yi- yor. Civar köylerden gelen limon- ları ve portakallan ise "dipfriz" niyetine kapattığı ayn bir odada muhafaza ediyor. Baronun hava almak için çık- tığı otelin çatısındaki "bahce tema" da yok aıtık. Birkaç yıl ön- ce otelin yönetimini devralan "Atahotels" rincin burayı baron- un elinden alarak Palermo çatıla- nna bakan bir kahveye dönüştür- müş, ama hâlâ otelin garsonlan "baron"dan bir saygı tonuyla söz ediyorlar. Otelin turistik cazibele- rinden biri haline gelen Di Stefa- no'nun "mafyaya karşı tşlediği bir s»ç" yüzünden, otelde "ömürbo- yn k*pse" mahkûm edildiğini an- latıyorlar. Di Stefano'nun 40 yıl sonra bugün bile, otelden başını çıkarttığı an vurulacağı söyleni- yor. Kırk yıllık suçun mahiyetini ise kimse bilmiyor. Bilen de fazla konuşmak isteıniyor. Palermo'da sık sık rastlandığı gibi düş ile gerçegi birbirinden ayjrmak güç. Fakat Baron Di Ste- fano gerçekten Grand Hotel'de ya- şıyor. "203" numaralı odayı tele- fonla aradığım zaman ağır SiciJ- ya aksanı iie konuşan yaşlı, yor- gun bir ses "yazar ya da gazeteci hiç Irimseyi kabul edemeyeceğiııi" söylüyor. Gitgıde içine kapanan Di Stefano artık yemek salonuna bile inmiyor. Çünkü son yıllarda paket turların uğrak yerine dönü- sen otelin tişörtlü, blucinli yeni mûşterilerinden hoşlanmıyor. Grand Hotel et des Palmes, Pa- lermo'nun rnafya anıtlarından bi- ri. Bu kentte her köşe mafyayı arumsatıyor. Daha limandan gi- rerken karşıtuza demirden yapıl- mış, paslı bir "mafya şehitleri" arutıyla karşılaşıyorsunuz. '80'li yıllann başında genç kansıyla bır- likte bir köşebaşında rnafya tara- fından delik deşik edilen jandar- ma generali Carlo Della Chiesa Sokağı'ndan geçerken öldüğü gi- bi bir BMW bayisinın önünden geçerken bile akıllara mafya geli- yor. Palermo'da BMW, kiralık ka- tillerin ve beyaz zehir dağıtıcılan- nın arabası olarak biliniyor. Tale- be yetişemeyen ve kenlte üç a>Ti bayisi bulunan arabanın duvarlar- daki irı reklam panolan ise "P«- lenoo'nım armbası BMW'dir" di yor. Kekik ve kokoreç kokulanrun yükseldiği "Vuccuri»" pazarının köşesindeki barok kilise ise kısa- ca mafya kilisesi olarak anıhyor. Kentin en büyük kilisesi olduğu için devlet büyüklerinin katüdığı bol çelenkli mafya cenazeleri bu- rada yapılıyor. Bütün bunlara rağmen "Grand Hotel et des Palmes"in bu mafya anıtlan arasında özel bir yeri var. 1957 yılında Amerika ve Sicilya mafyasının ilk ortak "zirve" top- lantısı burada yapılmış. Giderek başedılemeyen sorunlara do- nüşen Atlantikin yakası arasında- ki beyaz zehir ticaretinin denetlen- mesine ilişkin ilk kararlar burada alınmış ve ticaret iki mafya ara- sında böluşülmuş. Lucky Lncia- no, Joe Bonanno, Giuseppe Gen- co Russo gibı en buyuk "baba"lar tam kadro, BrsifaJ'in bestelendıği "W»gn<r Salonu" diye anılan ay- nalı salonda buhışmuşlar. Hatla barmen Toti'nin anlattıkianna ba- kılırsa Lucky Luciano'nun lobide kendisine paravanla ayrılmış özel bir köşesi bile varmış. Di Stefano gibi Toti de "Grand Hotel"in kurumlanndan birini oluşturuyor. Yıllar boyunca önün- den gelip geçen "guçlu'Merın sti- Iini kapan "Aristokrat barmen" tur müşterilerine fazla yüz vermi- yor. Lumbcrto Eco'dan Al Paci- no ve Coppola'ya dek "Grand HoteT'tn entrikaü geçmişini kok- lamaya gelen unlülere ise özel yap- tırdığı anı defterlerini imzalatan Toti, 17 ciltlik "tuUnagı" ıle ger- çek bir arşive sahip bulunuyor. Ne ki Toti'nin çabaları bile pa- ket turiarın standartiaştırdığı at- mosfere bozulan tılsımı kazandı- ramıyor. Dışanda rutubet ve eg- zoz borulannın dumanlarıyla ka- raran Liberty villaları gibi gör- kemli gecmiş artık "Des Pmlmes'i terk ediyor. Holdeki dev palmiye- lerin yerini alan çelimsiz ev bitki- leri bile bakımsız bir görünüm sergiliyor. Yasemin kokulan ile hatırlanan eski kış bahçesinin ye- rinde ise yalnız trafik uğultusunun duyulduğu bir sokak bulunuyor. Holdeki yelkovansız bronz saat, koşusturan turistlerle hızlanan ye- ni zaman mekanizmasıru artık ya- kalayamıyor. Eski günlerın gize- minı VVagner'den kalan bir tabu- re, odasından çıkmayan bir baron ve sırı giden yuzlerinde beyaz ze- hir kaçakçılannın silik çehreleri- ni taşıyan aynalar yaşatıyor. Stuttgorftan Eski Nazi'nin yeni dosyası AHMET ARPAD STUTTGART — Stuttgart Başsavcısı 28 yıldır Arjantin hü- kümetinin onu iade etmesini bek- liyordu. Nasyonal sosyalistlerin iş- lediği suçları ortaya çıkarmakla görevli Ludwigsburg makamlann- da 14 kalın dosya hazır. lkinci Dünya Savaşı yıllannda Rozwadow, Przemysl ve Mielec çalışma kamplannın acımasız ko- mutanı Josef Sclrvrammberger 3 mayıs sabahı Stuttgart Havalima- nı'nda Almanya topraklanna tek- rar ayak bastı. Landeck Savaş Suçluları Hapishanesi'nden 1948 yılında kaçmayı başarıp, birçok eski Nazi'nin yaşadığı Arjantin'e kapağı atmıştı. La Plata'ya yerleş- miş, dostiarının yardımı ile girdi- ği bir Alman kuruluşunda yıllar- ca çalışmıştı. Ne de olsa "es- kilerin" birbirine destek olması olağandı. Schvvammberger, eski Nazileri arayan sayısız Yahudi or- ganizasyonunun peşinde olması- na rağmen adını bile değiştirme- ye gerek gönneden 1972 yılma ka- dar Arjantin'de yaşayıp durmuş- tu. Sonra ortadan kaybolmuş, ül- kenin kuzeyinde Hoerta Grande^ de 1987'de tutuklanmıştı. Kendı- sini almaya gelenlere: "Niçin gel- diğinizi biliyorum" demişti. Schwammberger'in Almanya'ya iadesi tam 2.5 yıl sürmüştü. En çok aranan 10 savaş suçiu- sundan biri olan bu adam ne yap- mıştı? lkinci Dünya Savaşı yılla- nnda komutanlığıru yaptığı çalış- ma kamplannda yuzlerce Yahudi- nin canına kıymıştı. Hem de hiç acımadan, kendi eliyle. Ayrıca binlerce Yahudiyi Belzec ve Ausc- hwitz kamplarına surgun etmişti. Bile bile ölüme yollamıştı onları. Przemysl'den kaçmak ısterken ele geçen 35 insarun ensesine tabaıı- casını dayamış, hepsini tek tek öl- dürmuştü. Rozwadov kampmda, dini bay- ramda çalışmak istemeyeni, üşü- düğiı için palto giyeni, hastalarup çalışmaya gelmeyenı, sakal tıraşı olmayanı öldurmüş ya da öldürt- müştu Schwammberger. 1942 kı- şında kapatılan Rozwadow'da hasta 200 Yahudiyi, başka kampa nakledilmelerini gereksiz gördüğü için nöbetçilere vurdurtmuştu. 1943 yılının 11 Eylül'ünde Bel- zec temerküz kampına ölüme gön- derilmemek için kazdıklan tünel- lerde ve yeraltı sığınaklannda sak- lanan S00 kadar Yahudi ele geçer. Schwammberger'in emri üzerine bu insanlar önce çınlçıplak soyu- lur. Sonra ellişer kişilik gruplara aynlıp, boş bir araziye dizilir. Ve hepsi de öldürülür. Tek bir kadın dışında. Kurşun tam isabet etme- diği için yaralanan ve cesetlerle büyük çukura atüan kadın gece kaçar. Kamp yakınındaki bir köy- lunün domuz ahınnda tam iki yıl saklarur. Onun da ifadesi dava dosyalarında. "Nazi avcısı" Si- mon Wie$entbal'in kasım 1987'de Arjantin makamlanna verdiği ba- zı deliller sonucu ele geçen Josef Schwammberger, Almanya'ya ia- de edilir edilmez kondu|u Stutt- gart Stammheim Tutukevi'nde da- vasını beklemeye başladı. Savaş sı- rasında Nazilerin ışlediği suçlar zamanaşımına uğramıyor. THpoTden Dingin yaşam ÜSTÜN AKMEN TRtPOLÎ — Kurak çöl ildimi, Tripoli'de (Trablusgarp) denizin etkisiyle bir ölçüde yumuşuyor. Baktığınızda güneşin, an gökyü- zünün uçsuz bucaksız biçiminin altında, hiçbir cismin seçilemedi- ği, hiçbir devinimin sürüp gitme- diği, gelgelelim hiçbir şeyin de tü- kenmediği bir çevre var sahilde. O kadar elverişli bir limanda kurulmuş ki "Tripoli", kıyısında yer aldığı koy, kayalık bir çıkıntı ve bir eşikler çizgisiyle batı ve ku- zeybatı rüzgârlanna karşı korunu- yor. Aksam olduğunda her yan ıpıl ıpıl. Ilerleyen saatlerde derin bir sessizlik. Oysa bu durgunluk başdönmeleri ve ruh değiş tokuş- larını geliştiremiyor. Libya'nın kendine özgü sosya- list yonetim biçimi, ulkenin tek si- yasal partisi Arap Sosyalist Birli- ği'nin egemenliğine dayanmakta. Her hastane, klinik ve sağlık mer- kezi parasız bakım ve tedavi hiz- meti verirken, kent kırsal kesim- den yoğun bir göç alıyor. Konut aJanları bu nedenle geliştiriliyor. Kadınlar geleneksel kısıtlamalar- dan önemli ölçüde kurtulmuş. Toplum içindeki konumlannda da hızlı bir değışim gözlenmekte. Kaddafi'nin 1973'te bürokrasiye karşı mucadele amacıyla başlattığı "kulriir devrimi" ise toplumsal ve siyasal alanda yeni bir örgütlen- me getirmiş. Her şey dingin. Ama gene de güven içinde değil gibi. Her yer kimilerini hazza boğan, kimilerinin öfkesini kabartan, herkesi de her kez şaşırtan Kad- dafi'nin resimleri ile donanımlı. öfkelenenler "konversiyon hislerisi" içinde yorumlarken; ya- kınlan, yandaşlan gururlu, ince ve aydın diye tanımlıyorlar onu. Ka- bul edilmesi guç, ama görmemez- likten gelinmesi olanaksız gücu, 1980'lerden bu yana bozulan eko- nominin de etkisiyle oluşan örgüt- süz muhalefetı, baskıcı önlemler- le sindiriyor. Kimseye siyasal guç kazandırtmıyor. Esasen her türlü politika Tripoli'de de ilgililerin il- gisizliğine dayandınlmış. Bu aldır- mazlık olmasa, ağır aksak ilerle- yen ülkelerde belki politika da ol- mayacak. Marilyn Monroe kısacık yaşamında milyonlarca İcadın ve erkek tarafmdan tapıldı, ama yalnızca iki kişi onu gerçekten anladılar. Biri çağımızın en iyi yazarlanndan ve sonuncu kocası Arthur Miller, diğeri Yves Montand. Ama ikisi de kurtaramadılar Marilyn'i. Çünkü ikisinin de yapacak başka işleri vardı. MİNE G. SAULNIER PERPtGNAN— Ona aptal sa- rışın diyenleri, hep yumrukJamak istemişimdir. Marilyn Monroe dünyanın en güzel sanşınıydı, çün- kü esmerdi aslmda. Bütün güzel sarışınlann dibinde biraz esmer- lik yatar. Esmer olduğu yıllar, Norma Jean Mortenson adına ya- nıt veriyordu Marilyn. Esmer ve ozandı. Sanşm aptalları oynuyor- du. Çok yetenekli olduğu için so- yunduğu rolleri gerçek sandılar. Ona aptal ve plastik barbi bebek- leri gibi davrandılar. Yves Montand, "Çevresini sa- ran erkeklerin gözlerinde yanş atı sahiplerinin bakışı var" demişti onun için. "Marilyn bûtun birin- cilikleri kazamnak zonında." Marilyn, kısacık yaşamında milyonlarca kadın ve erkek tara- fmdan tapıldı, ama yalnızca iki ki- şi onu gerçekten anladılar. Biri ça- ğımızın en iyi yazarlanndan ve so- nuncu kocası Arthur Milier, diğeri Yves Montand. Ama ikısi de kur- taramadılar Marilyn'i. Çünkü iki- sinin de yapılacak başka işleri var- dı. Kimi insanlar bazen yapılacak başka işler yüzünden ölürler. Yves Montand. Bir dok isçisinin gövdesindeki o yürekii ses. Artık hiç bir şeye benzetniyor bu yaşlı kurt. Kendisine bile benzemiyor. Ama Marilyn'i tanıdığı günler öy- le miydi ya? Benim için yeryüzu- nün en güzel çiftini oluşturuyor- lardı.flkAmerika turnesinde, He- rald Tribune: "Bu şarkıcı, telefon retaberini okusa mucizeier yaraür" diyordu onun için. Marilyn, Mon- Monroe ve Montand "Milyardcr" rdmiade. Marilyn, "Keşke MonUnd'la biricşseydim" divecekti. tand'ı görür görmez "Milyarder" (Let's Make Love) fılmindeki er- kek oyuncu olmasını istedi. Filmin senaristi Arthur Miller, Fransız aktörü başka bir filmden tanıyor- du zaten. Dosttular. Hemen kabul etti ve oturup "Müyanler"in erkek karakterini Montand için yeniden biçimledi. Marilyn uçuyordu. Montand'a karşı zaafı, belki de en sevdiği erkek olan ikinci kocası Joe Di Maggio'ya olan benzerli- ğinden kaynaklanıyordu, ama önemli mi? Montand, on yıllardır Simone Signoret ile evliydi. Kendisinden genç bir erkeğe âşık olduğu "Te- pedeki Oda"daki rolüyle Ameri- kan Oscar'ım kazanan ve Arthur Miller'den hiç de daha az entelek- tüel olmayan Signoret ile. tki ün- lü çift, "Milyarder"in çekimi sıra- sında yan yana iki bungalovda belki de yaşamlannın en guzel gunlerini yaşadılar. Geceleri, ye- mekten sonra Arthur ve Simone dünyayı düzeltirlerken Yves ve Marilyn, çocukluklannı anlaüyor- du birbirlerine Öylesine benziyor- lardı ki aslında, daha sonraları Marilyn: "Keşke Arthar Simooe'la evli olsaydı... Ben de Montandia bir- leşseydim, ne kadar mutlu olur- duk hepimiz," divecekti. İkisi de yoksulluktan gelıyorlar- dı. tkisi de her şeyi tek başlarına öğrenmiş, şöhreti çok pahalıya ödemişlerdi. Aynı dili konuşuyor- lardı, Montand ona Marsilya ar- gosunu öğretiyor, güldürüyor, Arthur'un yanında söylenince "sacmalaşan" duşuncelerine gülü- yordu. Marilyn ilk kez aşağıhk duygusu içinde değildi bir erkegin yanında. Montand onun söyledik- lerine bakıyordu, bacak arasına değil. Amerikan sinemasının tan- rıçası, yeryüzünün gelmiş geçmiş en çekici kadınlık simgesi Ma- rilyn, ömründeilk kezçekim pla- tosuna geç kalmıyordu Montand'ı bekletmemek için. Aynı sahneyi kırk kez tekrarlaması gerekmiyor- du ve bir film ekibiyle hiç bu ka- dar uyumlu çalışmamış, hiç bu denli güleryüzlü olmamıştı. "K- n korku birieştirdT diyordu Mon- tand. Kolay mı Marsilya rıhtımların- dan gelip Miller'ın senaryosunu George Cukor'un yönetiminde, Monroe ile oynamak? Küçük Fransızın büyük başansı. ödü ko- puyordu Montand'ın. Marilyn ise her zaman korkular içindeydi film çevirirken. Günlerce ezberlediği tumceleri kameranın karşısında yirmi iki kez an arda kekelediği olmuştu. Birbirlerine cesaret ver- diler. Montand'ın rahat güçlulü- ğü, ılık süt gibi gevşetiyordu Ma- rilyn'i. Mutsuz kahramanımızın, yakışıklı Fransıza âşık olduğuna kuşku yok. Montand'ın Marilyn'i sevip sev- mediğini bilmiyoruz. Bir seyler ya- şadılar mı birlikte? Belli değil. Arthur Miller ve Simone Signo- ret'in bir mucize sonucu işleri çık- mıştı. Biri "Misfits"in senaryosu- nu yazmak için New York'a, diğeri Parıs'e döndu. Marilyn ve Mon- tand yalnız kaldılar. Gece gündüz birlikteydüer. Dedikodular başla- dı. önce aJdırmadılar. Ama bo- şanma dedikodulan ayyuka çıkın- ca Yves Montand bu durumun uzaktaki Simone için ne kadar onur kına olduğunu anladı. Film biter bitnıez Paris'te aldı soiuğu. Simone Signoret büyük kadındı. Montand'ın dediğı gibi: "Anladı." Marilyn, o güzel ve duygulu be- bek, bir kez daha yalnızdı. Arthur Miller'la kanat çırpan evliliği, sı- navı atlatamadı. Boşandılar. Yanm kalan bu ilişkiden tam bir yıl sonra Yves Montand kan- sıyla el ele, New York'a konsere geldiğinde Golden Theater'daki kulisinde MM armalı bir para cüzdanı bekliyordu kendisini. Za- rif armağana eşlik eden kartta, Marilyn'e öğrettiği bir Marsilya deyimi vardı: "Vay Canına!" NEREYE? (MIITAS n.) NatKâr ıi, Teluhlbonk 1989 Faclıyet Raporu'ndonl Portföyünüze kazandırın! TEKSTİLBANK SÛZ.HLMYAVUZ W2K HUS«J OZBIGI ÎSB4MBB» MMtUBkm SOZ PAROKAUO :EVÎI AKAOfi lAZKHUSNL'OZBlSf 4.tar«Mİ(SEUCESM SÖZ-HtjScYtVUUr. »JZİK HUSNUâZELS ŞlfilCltjrm HUSNUĞZe«.G( S.M&JUU SİZ BUIENT £CEv IT MUZK. »JSNU 02BtGl 6.n5SUMItHSSE Sf» NAZM NKIT'MUZK HU9UÖZBILGI SOZNUMHNCTMJZK HÜSNUCBBâ ITUK SOZ.NjVXE IM2IC HUSNUÛZEl&l LKOtKUlUTMnM SÛl ŞycW ı KUBOÜCjl «İZK HÛSNÖ ÛZBtâ iı dîmtı lAŞiuu OUMSU $01 V/ftt E%IN UU2K HÛSNUÖZgtGl SÖZİSTEMEZ, YAŞLI GÖZİSTEMEZ ÇELENK, MELENK LAZ1M DEĞİL SUSUN, SUSUN SIRA NEFERİ UYUSUN. SÖZ: NAZIM HIKMET Yüreğin, bilincin sesi, Yeni bir Sıra Neferi ç TK.LT0.?7t i unstvuuaiGuujMi SOZ S»8A.«*T TN o «U2J( HÖSNUÛZSLfl 1 OUBKT lUHPtlSHAIESI 5Ü SW-ATT»I«L MUZİK.HUSIIUCKBİLS & SU Ht2M H»Ü€T MU91 lÛSNU OmS> IŞBSKAO 30ı \iOI-ldtl UUZIK rtJSKllJZBO 5K Tufi SELÇÜK UUOCTtUUR S6LÇLK rımunusBi soz TASAAUMÇ « j * HüsnC-fsaa»SuSBİ^«N S0i W K - « ' MUZK HUSNUOZBLGİ ŞHtOKJVIIN HUSKUÜZBtÖ ) MAuUnzâM s mtmm MUZKHUSMJOZBIGI 1 »uşuiû sâz <u-B**m tıjzh HûsNüâzflusl t2*t£ŞÇlBlltİB(IİSJ SÛZ "k$tMltlK UUZK HUSNUÛZBtSI IMÇ5BLOK5471 UNKAPANI-IS'' 5-3 98 2<-519 08 58 IUSNUOZBILGI TORLAK KEMAL...SIRA NEFERİ Sanat Evî Bodrum 15 Haziran'a kadar. 7 gece konaklama yanm pansiyon 350.000 TL. Rezervasyon: • Istanbul tel.: 144 25 26 - 152 02 73 • Bodrum-Torba tel: 9-6147-1113 k Yaşamayı Sanat Edinenlerin Evi T EVLATLIK Almanya'da Türk ailesı kuçük yaşta evlatlık kız aruor. ADRES: Herr Salih, ÇO/WESELER COERDESTR, 37 MÜNSTER 4400 Alkollü alkolsüz Toplam 173 içki reçetesi ve hazırlanışı YENİ ÇIKTI Gjzete bayilennden arayınız ÖDEMELI GÖNDERİLIR Lüks baskı, 7.000 TL YAPRAK Kitap Yayın Pazarlama Ankara Cad. 60/21 Sırkea/STANBUL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle