Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 MA YIS 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5
'Benim Resimlerim'
• Kültür Servisi — Mine Arasan, "Benim Resimlerim"
başlığıyla 29 Mayıs - 12 Haziran 1990 tarihleri arasında
Taksim Sanat Galerisi'nde açacağı sergisinde, 100'ün
üzerinde yapıtını sergileyecek. 1972 yılında Devlet Tatbiki
Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Grafik Bölümü'nü bitiren.
Mine Arasan, 8 yıl reklamcıhk alanında çalıştı. Katıldığı
yarışmalarda yapıtları birçok ödüle değer görülen ve
yurtiçi, yurtdışı koleksiyonlarda yapıtları bulunan
Arasan, daha önce 16 kişisel sergi açtı. Halen Basın
Müzesi Gravür Atölyesi'nde ders veren ve sanat galerileri
yöneticiliğini sürdüren Mine Arasan, "Neden benim
res'imlerim? Çünkü kaynaklandığı yer iç dünyam.
tnsanlar batan guneşe kapılannı kapar. Benim her
yapıtımda bir guneş doğmuştur" diyor.
Müzik yarışması
• Kültür Servisi — Yıldız Üniversitesi'nin her yıl
düzenlediği ve bu yıl 3'üncüsü gerçekleştirilen
"Üniversiteliler Müzik Yarışması"nın finalistleri ön eleme
sonunda belirlendi. Selçuk Başar, Melih Kibar, Izzet ö z
ve Özkan Uğur'dan oluşan değerlendirme kurulu, 46
grubun 72 yapıtla başvurduğu ön eleme sonunda, Black
Lion "Nothing", Hakan özer "Günlere Karşı", Işığın
Yansıması "Uçurtma", Limited "Light a Candle", Almila
"Tomorrovv", Flexus "Monotonous Song" - "Zilli", Belen
Ünal "Somon", Dinlince "Birden Bire", White Bird Band
"Yağmurlu Bir Sabahta", Mesaj "Belki Yarın", Hi-Cazz
"Let the Love Rule All the Nihhts", Emre "Telephone",
Karartı "Sevgin Gibi" ve China "Düşünüyorum öyleyse
Vanm" adlı yapıtların finale kaldığını açıkladı. 2
Haziran 1990 tarihinde yapılacak finalde seçici kurul,
Sezen Aksu, Burak Eldem, Garo Mafyan ve Onno
Tunç'tan oluşacak. Sunuculuğunu Çiğdetn Tunç ve
Mehmet Ali Erbil'in yapacağı yarışmaya konuk sanatçı
olarak Trinidath reggie şarluası Chris Garcia ve Grup
Bulutsuzluk Özlemi kaiılacak.
Türk Dili Dergisi
• Kültiir Servisi — Iki ayda bir yayımlanan Türk Dili
Dergisi'nin mayıs-haziran 1990 sayısı çıktı. Derginin bu
sayısını, Ahmet Miskioğlu, Ismet Zeki Eyüboğlu, Sami
Karaören, Sabahattin Kudret Aksal, Tahir Özçelik, F.
Nezihe özgür, Beki Bardavid, Ali Balkız, Sevim Raşa,
Gönül özgül, ömer Demircan, Aybars Erözden, Behzat
Ay, Muzaffer Uyguner ve Arat Ovalı'nın yazıları, Tahsin
Şimşek, Mehmet Aydın, Halim Uğurlu, Mehrizat, Layla
Şahin, Nevzad Odyakmaz ve lrfan Yıldız'ın şiirleri
olusturuyor. Berke Vardar Bölümü'nde ise Doç. Dr.
Muslafa Durak ile öğretim görevlisi Ertuğnıl
Efeoğlu'nun, Berke Vardar'ın dilbilim çahşmalarını
anlatan yazıları yer alıyor. Iki Ayın İçinden köşesinde,
yeni çıkan kitaplar ile kültürel etkinler aktarılıyor.
Süsleme sanatJarı sergisi
• Kültür Servisi — Meliha Altay ile 13 yaşındaki torunu
Emre Hüner'in "Klasik Türk Süsleme Sanatlan" sergisi,
18-31 Mayıs 1990 tarihleri arasında Yıldız Sarayı Çit
Kasrı Sergi Salonu'nda açık kalacak. Islam Tarihi Sanat
ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) tarafından
düzenlenen sergide, Meliha Altay'ın guvaş boya ve altın
kullanarak oluşturduğu minyatür, çini, hat ve tezhip
çalışmalarından oluşan 90 yapıtı yer alacak. İlk sergisini
10 yaşındayken açan Emre Hüner'in bu sergide 15 adet
minyatür yapıtı izlenebilecek.
Üç kuşaktan seeme
• Kültür Servisi — 2. Kalp Haftası nedeniyle açılan
"ÜÇ Kuşaktan Seçme Resim, Seramik, Heykel Sergisi" 18
Mayıs 1990 tarihine kadar Bebek Kile Sanat Galerisi'nde
açık kalacak. Sergide Şeref Akdik, Necdet Kalay, Salih
Acar, Mustafa Aslıer, Ramiz Aydın, Cafer Bater, Nazan
Büyükçelen, Habib Gerez, Maria Kılıçoğlu, Gıyas
Korkut, Nuran Manas, Mustafa Sekban, Bahattin
Odabaşı, Hatice Odabaşı, Sibel Özkaygısız, Veli Sapaz,
Mehmet Taşbaşı, Atilla Tos, Burhan Uygur, Hıdır Ya|cı
ve Vural Yıldırım'ın yapıtlan yer alıyor.
Vakkorama etkinlikleri
• Kültür Servisi — Vakkorama mayıs ayı kültür
matineleri programında 17 mayıs perşembe günü Yeni
Türkü Grubu'nun müzik söyleşisi, 24 mayıs perşembe
günü ise Mazhar-Fuat-Özkan'ın müzik dinletileri
gerçekleştirilecek. Etkinlikler Taksim Vakkorama'da saat
17.00'de başlayacak. Ayrıca îstanbul Boğaziçi Rotary
Kulübü tarafından düzenlenen "Çirkinleşen tstanbul"
fotoğraf yarışması sergisi 21-28 Mayıs 1990 tarihleri
arasında izlenebilecek. Vakkorama'nın tzmir
etkinliklerinde ise 17 mayıs perşembe günü saat 17.00'de
Fahir Aksoy "Naif Resim Üzerine" konulu bir söyleşi
yapacak.
MÜZİK FİLİZ ALİ
Howard ve Semra Griffıths konserler vermek üzere îstanbul'daydı
IstanbuTda viyolacı çiftMüzikseverler, İngiltere'de müzik
eğitimi görürken taruşıp evlenen
Semra ve Hovvard Griffitsh
çiftini 10 mayıs akşamı Cemal
Reşit Rey Konser Salonu'nda
solist olarak izlediler.
İngiltere'de Londra Royal College of
Music'te eğitim görürken tanışıp evlenen
Semra ve Howard Griffiths, mesleksel ve
ailesel birlikteliklerini 1970'lerin başından
beri sürdürmekteler. Semra, Ankara Dev-
let Konservatuvarf nda yetişen güçlü viyo-
lacılardan biridir ve hem orkestra hem de
solo viyolacı olarak hep sivrilmiştir. Ho-
ward'la evlenince gurbet ellerinde yaşamak
yerine kocasını da memleketine getirmeyi
başardı Semra. Howard gibi damat da az
bulunurdu aslında. Kısa zamanda Türk-
ceyi bütün incelikleriyle öğrendi ve bizden
biri oldu. Şöyle böyle 10 yıldır Türkiye'-
de değiller, Zurih'e yerleştiler, ama Ho-
ward'ın Türkçesi eskisi kadar iyi, ne de ol-
sa müzisyen kulağı var.
lstanbullu müzikseverler Hovvard Grif-
fıths'i 4-5 mayısta orkestra şefi, 10 mayısta
da viyola solisti olarak gördüler sahnede.
Griffiths 4-5 mayısta tümüyle Ingiliz bes-
tecilerinin eserlerinden oluşan bir konseri
yönetti AKM'de. Eserlerin hepsi 20. yüz-
yılda yaşamış lngiliz bestecilerinin tanın-
mış yaratılanydı. İlk eser, halk müziği
araştırmalanyla tanınan ve eserlerinde bu
araştırmalar sonucu bulduğu paha biçil-
mez folklor malzemesini ustalıkla kullanan
Ralph Vaughn VVilliaros ın (1872-1958)
1909'da yazdığı bir sahne müziği uvertü-
rü idi. Vaughn Williams'dan sonra Ho-
vvard Griffiths programına iki tane Brit-
ten yerleştirmişti. Benjamin Britten'in do-
VİYOLACI İKİ SOLİST — Grriffithsler Festival Slrings Lucerne Oda OrkestrasT-
nın solistleri olarak verdikJeri konserde Telemann'ın "İki Viyola ve Yaylıçalgılar için
Sol Majör Konçertosu"nu seslendirdiler. (Fotoğraf: Yıldız Üçok)
ğum ve ölüm tarihleri program notların-
da herhalde gözden kaçarak yanlış dizil-
miş. Britten 1854-1891 tarihleri arasında
değil 1913-1976 yıllan arasında yaşamış
ünü Ingiltere smırlannı aşmış, çok önem-
li bir bestecidir. Peter Grimes, Albert Her-
ring, Billy Budd, Turn of the Screw A
Midsummer Night's Dream gibi operala-
rı ile çağdaş operaya taze soluklar kazan-
dıran bir besteciydi Britten. Öte yandan,
ünlü lngiliz tenor Peter Pears ile ömur bo-
yu süren dostlukları, bestecinin tenor ses
için birbirinden güzel eserler bestelemesi-
ne yol açmıştı.
Griffiths, hafta sonu konserlerinde Brit-
ten'in Tenor-Korno ve Yaylı Çalgılar için
op. 31 "Serenade"ini ve yine Tenor ve
Yaylı Çalgılar için "Les Dluminations" ad-
lı şarkı dizisini programlamıştı. Bu eser-
lere solist olarak tipik bir yüksek lngiliz
tenor olan Neil Mackie katıldı. Aslında
Mackie İskoçyalı ve herhalde kendisine İn-
giİLZ denmesinden hiç hoşlanmayacak,
onun için İngiliz sözünü geri alıyorum. Se-
renade'deki korno soloyu orkestramızın
Kornö Grup Şefi Hüseyin Coşkun başa-
rıyla yorumladı. Programın son eseri ola-
rak 19. yuzyıl sonu ile 20. yüzyılın ilk ya-
rısında yaşayıp Britanya müziğine kazan-
dırdığı Senfonik eserlerle tarihe geçen Ed-
ward Elgar'ın ünlu "Enigma
Çeşitlemeleri" yer alıyordu.
Hovvard Griffiths, sempatik ve enerjik
kişiliğinden kaynaklanan oiumlu titreşim-
lerden olsa gerek İDSO ile çok iyi anlaştı
ve konser hem ilginç programı dolayısıy-
la hem de orkestra ve solistlerin güzel yo-
rumlarından ötüru dinleyiciyi memnun kı-
lan konserler arasında yerini aldı.
Hovvard Griffiths, 10 mayıs akşamı Ce-
mal Reşit Rey Konser Salonu'nda Festi-
val Strings Lucerne Oda Orkestrası'nın vi-
yola solisti olarak ikinci kımligı ile tstan-
bullu müzikseverlerin önüne çıkıyordu.
Semra ve Hovvard Griffiths çifti bu kon-
serde G.P. Tekmann'm iki Viyola ve Yaylı
Çalgılar için Sol Majör Konçertosunu yo-
rumladılar. Rudolf Baumgartner'in yönet-
tiği orkestranın ikinci konserinde Semra,
kemancı Josef Sabaini ile tsveçli besteci
Kurt Atterberg 'in (1887-1974) Keman, Vi-
yola ve Yaylı Çalgılar için op. 19, No: 1
Süitini seslendirdi.
Festival Strings Lucerne, Babil Kulesi gi-
bi bir topluluk. Üyeleri ile mini bir Birleş-
miş Milletler Topluluğu oluşturan bu or-
kestra 1989 yılının mart aymda Cemal Re-
şit Rey Konser Salonu'nun açılışını yapan
ilk topluluk idi. Bu defa 7. Uluslararası
Ankara Festivali kapsamında Türkiye'ye
gelen topluluğun lstanbul'da verdiği her
iki konserde barok, klasik, romantik ve
çağdaş müzik örneklerinden oluşan bol çe-
şitli programlar sunması dinleyici açısın-
dan çok doyurucu oldu. Topluluğun baş-
kemancısı tsveçli Gunars Larsens'in solist
olarak yorumladığı Vivaldi'nin "Dört
Mevsim" adlı dört keman konçertosu ve
ikinci konserin sonunda yorumlanan Bar-
tok'un "Romen Danslan". Festival
Strings Lucerne topluluğunun kendine öz-
gü renkler arayıp bulan çok usta bir top-
luluk olduğunun bir kanıtıydı. Şefleri Ru-
dolf Baumgartner'in, müziğin her türlü-
sune yönelik sıcak yaklaşımı sonucu or-
kestra ile dinleyici arasında kurulan ileti-
şim görülmeye değerdi doğrusu.
'Alaturka' üzerine değinmelerNe yalan söyleyeyim, alaturka
müzikle aram hep şeker renk ol-
muştur. Tamamıyla kendi suçum
tabii. Kimse bana bu müziği sev-
memerni telkin etmedi küçükken.
Hatta, tam tersi, bizim evde ala-
turka müzik dinlenirdi hep. Üste-
lik annem, güzel sesiyle Rumeli
türkülerinden tutun da zamanın
moda şarkılanna kadar uzanan
repertuvarındaki şarkılan evde iş
yaparken bile söyler dururdu.
Babamla birlikte gazinolara git-
tiğimizi de saklamakta pek yarar
görmüyorum. Çocukluğumda
epey canlı bir sosyal hayatım ol-
muştu babam sayesinde. O za-
manki gazinolar şimdiki gibi de-
ğüdi. AtatüTk Orman Çiftliği Ga-
zinosu'ndaki en kabadayı içki Te-
kel Birası'ydı örneğin. Oralara ai-
lecek gidilır, Safiye Ayla, Mual-
la, Hamiyet, Müzeyyen dinlenir-
di. itiraf etmeliyim ki beni bu tey-
zelerin söyledikleri şarkılardan
çok, giydikleri ve sahnedeki eda-
lan ilgilendirirdi. Hele Hamiyet'in
narçiçeği kırmızısı tuvaleti ve ay-
m renkteki mendili hiç aklımdan
çıkmamıştır bugüne dek.
Alaturka müzikle olan ilişkim
bir ara basbayağı sıcaklaşmışlı bi-
le. Çengelköy'de bir yalıda yaz-
AtLECEK GÎDtLEN GAZİNOLAR — O zamanki gazinolar şimdiki gibi değildi. Oralara ailecek gidilir, Hamiyet Yüceses, Safiye
Ayla, Müzeyyen Senar, Perihan Altındag Sözeri gibi dönemin unluleri dinlenirdi.
parlörle yayın yapan gazinoydu
belki de Yeşil Park. Yaz boyu iki
plak döndü durdu havada. "Hic-
ran, yine hicran" diye başlayıp
"mıbuaskın sonu söyle"diye de-
vam eden şarkının sözlerinin an-
lamına pek bir mana veremezdim
gerçivede "mıbuaşkın" ne de-
mek olduğunu kimseye sormaya
da cesaret edemezdim doğrusu.
Ne de olsa bizler soru sormama-
nın erdem olduğu bilinciyle yetiş-
şeker vesikaya bindiğinde ortaya
çıkmış olmasın. Anlayacağınız
Yeşil Park, benim alaturka mü-
zik eğitimimin ilk ve en önemli
yuvasıydı denebilir. Ancak Anka-
ra'ya dönulduğünde bu müzikle
bağlantüi kasvet havası hemen cö-
kerdi uzerime. Çocukluğu Anka-
ra'da geçenler ve benim yaşımda
olanlar bilirler, o zamanlar Anka-
ra'da akşam yemeğinden sonra
"misafirlige" gidilirdi. "Yemekli
amcarun çok guzei sesi vardı, üs-
telik çok güzel ve usulüne uygun
şarkı söylediği konusunda herkes
hemfikirdi. Gel gör ki bu şarkı
faslı başlayınca ben nerelere ka-
çacağımı bilmezdim, nedendir
kimbilir. Şimdi bu durumu tahlil
etmeye çalışıığımda şu sonuca va-
rıyorum: Herhalde bu tür müzik
çocuk psikolojisine pek uygun bir
müzik değil.
Epeydir alaturka müzik denmi-
tıktaydık. İki yalı ötede "Yesil Alaturka müzikle olan ilişkim birara basbayağı sıcaklaşmıştı bile. Çengelköy'deki
Park" diye bir gazino vardı. Ga- "Yeşil P a r k " gazinosunda dinlediğim "Hicran, yine hicran" diye başlayıp "mıbu-
zino dediysem, günduzleri mahal-
lenin çocuklannm ayak altında
dolaştıklan, akşam üzeri sade çay
ısmarlayıp evde yapılmış çörekle-
rin ailece yendiği ve gün batımı-
nın seyredDdiği, akşamlan da sün-
net düğünü olraazsa eğer, fasıl he-
yeti, hokkabaz ve oyunculardan
oluşan çadır tiyatrosunun temsil-
cilerinin tüm Çengdköy ahalisi ta-
rafından seyTedildiği bir bahçey-
di burası. Ben bütün bir yaz bo-
yunca hiç para vermeden bu ga-
zinoda oyalandım arkadaşlanm-
la. Işte bu "Yeşfl Park"ın bir mo-
dern, "asri" yönü vardı. ilk ho-
aşkın sonu söyle" diye devam eden şarkının sözlerinin anlamına pek mana
veremezdim gerçi ve de "mıbuaşkın" ne demek olduğunu kimseye sormaya
cesaret edemezdim doğrusu.
tirilmiş bir kuşakuk. Okulda so-
ru soran tokadı yerdi öğTetmen-
den, söz gelimi...
Her neyse, Yeşil Park'ta bir de
türkü pek modaydı o yaz. "Şeker
alahm/'şeker alalım/köyuraüze gi-
delim nikâh olalım." Köyuraüze
gıdip nikâh olmadan önce niçin
şeker almamız gerektiğıne de pek
akıl erdirdiğim soylenemez. Sakm
bu türkü, harp zamamnda yani
toplantılar" yılda ancak bir veya
iki kez yapılır, yılbası, bayram, vs
gibi özel günlerde toplanılır, ye-
mek yenir, rakı içilir, siyasi ve
toplumsal konular tartışıldıktan
sonra şarkı bölümüne geçilirdi. ya
da benira çocuk beynimdeki anı-
lar, bu sırayı izliyordu. tşte bu
şarkı bölümüne geçildiğinde be-
nim üzerime müthiş bir kasvet çö-
kerdi. Oysa, mesela Movaffak
yor bu müziğe. Türk sanat musi-
kiysi tabir olunuyor. Televizyon-
da yayımlanan Türk sanat musi-
kiysi programlannda bir üstat,
başka bir üstada kelimeleri iyice
çiğneyerek iltifatlar yağdırıyor.
Kendisinin bir musiki'y dehası ol-
duğundan yüzde yüz emin olan
zat ise "estagıunıllah" deyip sö-
züne kaldığı yerden devam ediyor.
Bıyıkları ve saçları boyalı saygı-
Hikmet Şimşek'ten korolu bir konserÎstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın hafta
sonu konserlerini şef Hikmet Şimşek yönet-
ti. Programda, Ulvi Cemal Erkin'in "Bayram"
adlı tek bölümlü yapıtı, piyanist İdil Biret'in,
yorumladığı Robert Schumann'ın op.54 la mi-
nör Piyano Konçertosu, Zoltan Kodaly'ın Ma-
roszeker Danslan ve son olarak da Rus Beş-
lerinden Aleksandr Borodin'in Poloveç Dans-
lan yer alıyordu.
Hikmet Şimşek meslek yaşamının uzun bir
kesitinde korolar çahştırdığı için bu ilk göz ağ-
rısından kolay kolay vazgeçmiyor. Hem bir-
biri ardından korolar kuruyor hem de fırsat
çıktıkça korolu konserler yönetiyor. Son ola-
rak Adnan Saygun'un Yunus Emre Oratoryo-
sunun plağını ve CD'sini Macaristan'da ger-
çekleştiren Şimşek, hafta sonu konserlerinde
de genellikle korosuz icra edilen popüler bir
eserin korolu yorumunu hazırlayarak, koro-
suz yapamadığını bir kez daha kanıtlamış ol-
du.
Borodin'in Prens îgor operasının belki de
en tanınan bölümü olan Poloveç Danslarmı-
nın koro partilerini TRT Gençlik Korolan ile
Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatu-
varı Korosu seslendirdi. TRT ve Konservatu-
var Koroları'nı Gökçen Koray ve Seval Innak
hazırlamışlardı. Koray ve Irmak'ın ozellikle te-
miz tınlamaya dikkat ettikleri gozden kaçmı-
yordu, ancak kız sesleri temiz tınlarken, er-
kekler fazla bağırıp kendilerini gereksiz yere
yorduklanndan olsa gerek arada bir tam te-
miz tınlamıyordu. Ne var ki müzik cümlele-
rinde yuvarlaklık ve akıcılık elde etmiş Koray
ve Irmak. Kalabalık bir koroda yumuşaklık
ve akıcılık elde etmek bile büyük başarı.
değer musikiyşinaslar, Kabuki Ti-
yatrosu makyajı altında kaybol-
muş yüz hatlan ile tanınmayacak
hale gelmiş hanendeler Türk sa-
nat musikiysirü irdeliyorlar.
Ben arada bir mesleki merak-
tan öturü bu programlan izliyo-
rum ve istiyorum ki doğru bir ipu-
cu bulayım bir yerde. Sadun Ak-
süt'ün hazırladığı bazı program-
lan zevkle izlediğimi anımsıyo-
rum. Perihan Altındag Sözeri,
Mediha Demirkıran gibi gerçek
sanatçılan yeniden dinlerken doğ-
ru icra edilmiş Türk muziğini din-
lemenin hiç de kasvet verici olma-
dığını anlıyorum. Gecenlerde de
Dr. Alaattin Yavaşca'nın hazırla-
dığı bir programa rastladım ve
başka kanala geçmeden ilgiyle iz-
ledim. Dr. Yavaşça, Mnazzez
Abacı ile konuşuyordu. Efendi gi-
bi, komplekssiz bir programdı işte
bu. Bazı şarkılan birlikte söylü-
yorlardı. Yapmacıksız ve doğal-
dı icralan, playback denilen o ga-
rabet yoktu. Abartısız, stili-
havası-yorumu ile doğru titreşim-
ler gönderen bir programdı bu.
Moazzez Abaa, assolist kimliğin-
den belki de sadece bu program
için kendini soyutlamış ve gerçek
kişiliğini bulmuştu. Hoş, sesi kı-
sılmıştı artık bu sanatçının, ama
mıhrap yerinde duruyordu henüz.
Bu programdan kendime şöyle
bir sonuç çıkardım: Her tür mü-
zik, kendi geleneği içinde en doğ-
ru biçimde yorumlanmalıydı.
Fraklara, orkestra şefi bagetleri-
ne, koro ve orkestralara özenme-
den, otantik değerleri yozlaştır-
madan, yapmacıklıktan şeytan
görmuş gibi kaçarak bu müziği
kendi estetiği içinde olduğu gibi
yaşatmak gerekiyordu. Ancak o
zaman tüm müzikçiler birleşecek-
ti.
'Makam ve maddeye yüz vermedi'
CAMDA GELECEK!
NEDİM ERAGAN
"Yeryüzunde ne kadar şeytan-
lık. hastalık, bela varsa hepsi ce-
hennemin bilmem kaçıncı katın-
da toplamriar. İçlerinden en be-
lalısını kendilerine genel başkan
seçecekler. Oylar atılır. Sandıklar
açılır, sonunda 'kararsızlık',
'Intempcrence' seçilir başkan.
Bu manzum hikâyeyi anlatan
Victor Hugo'nnn yerinde olsay-
dım hastalıklann da, dertlerin de
en belalısı olarak (sevgisizliği)
başkan seçtirirdim ben. Her ne
türlüsü olursa olsun, sevgisizlik
için 'yainızlık' di>ebilirim. Yani
insanın kendini yapayalnız hisset-
•nesi demektir sevgisizlik."
Dr. İhsan Ünlüer'in 6O'lı yılla-
nn sonlannda İstanbul Radyosu'n-
daki haftalık konuşmalanndan
oluşan ve ocak 1972'de yayımla-
nan "Sevgi, Aşk ve Tutkuları-
mız" isimli kitabı yukandaki sa-
tırlarla başlıyordu.
İhsan Ünlüer, 1964'te Cumhu-
riyel gazetesinde karikatur çizip
tıp ve sanat konulu mizahla karı-
şık yazılar yazmaya basladı. Da-
ha sonra aynı türdeki radyo ko-
nuşmalarında espri, mizah ve ta»-
lama biçiminde bunu surdürdu.
Pazar sabahlan yayımlanan ve
zaman zaman içine kendi seçtiği
müzikler ve yine o güzel tenor se-
siyle söylediği Napoliten parçalar-
la süslediği bu radyo konuşmala-
n dinleyicilerin çok ilgisini çeker-
di. Bugün birçok kişi Dr. İhsan
Ünlüer adını bu radyo konuşma-
lanndan anımsıyor.
Dr. İhsan Ünlüer. bir de "Oku
Oku Budur Sonu" isimli yine o
Dr. İhsan Ünlüer, 26 Mart
1925'te İzmir'de, İkiçeşmelik'te
dünyaya geldı. ilk, orta ve liseyi
İzmir'de okudu. Daha okul yılla-
rında başlayan muzik tutkusu ile
bazı günler okuldan kaçar, Kar-
şıyaka, Bostanlı'daki bir kahve-
de gramofonda çalınan "Prima-
vera Triste" isimli parçayı dinle-
meyegiderdı. Türkçesi "tlkbahar
Kederi" olan bu parça ona hü-
zunle kanşık romantizm verirdi.
Şair, karikatürist, yazar, opera sanatçısı Dr. İhsan Ünlüer'i
geçen günlerde yitirdik. 196O'lı yıllarda İstanbul
Radyosu'ndaki haftalık konuşmalanyla tanınan İhsan
Ünlüer, 1964 yılında da gazetemizde karikatürleri ve mizah
yazıları yayımlanmıştı.
ince esprileri ile bir kitap yayım-
ladı. Prof. Dr. Tevfik Remzi Ka-
zancıgil'in asistanı olduğu yıllar-
da "Jinekolojik Ameliyatlar At-
lası"nı hazırladı ve mütehassıshk
tezini verdi.
Zaman zaman, çeşitli dernek,
okul ve kulüplerde 18 kez konfe-
rans verdi. Bu konferanslarda yer
bulmak bir meseleydi. Dinleyen-
leri eğitirken güldurur, güldurür-
ken de eğitirdi konuşmalanyla.
izmir'de liseyi bitiren İhsan
Ünlüer, lstanbul'da Beyazıt'taki
askeri tıbbiyeye gelir ve 1949'da
okulu birincilıkle bitirir. 1951'de
tanıdım Ünlüer'i, 26 yaşında gen-
cecik bir doktor üsteğmendi. Ben
ise 18 yaşında bir akademi öğren-
cısi.
Beraberliğimiz Kadıköy Hal-
kevi'ndeki koronun devamı olan
Hnlusi Öktem Hocamızın koro-
sunda başladı. Amcaoğlum Dr.
Arif Erağan, askeri doktor Tiirk-
yılmaz Özel, Dr. İhsan Ünlüer ve
ben, dörtlu bir sacayağı gibiydik,
Yılmaz'ı ve İhsan Ağabeyi ölum
bizden ayırana kadar. Dört arka-
daş, düşünün ki duygulan, zevk-
leri, düşünceleri hep aynı. Burga-
zadası bizim en sevdiğimiz yerdi.
Bitip tükenmek bilmeyen konuş-
malanmız, bölüşülen ekmek pey-
nirimiz ve İhsan Ağabeyin Bur-
gaz'ın sahillerinden çam ve koca-
yemiş ağaçlıkh tepelere kadar ya-
yılan o güzelim sesiyle söylediği
Napolitenler. Ben Türkiye'de ye-
tişmiş böyle güzel ve büyük bir se-
se rastlamadım. Nefıs bir lirik-
dramatik tenordu.
Şair, karikatürist, yazar, ope-
ra sanatçısı, pınl pırıl bir yüreğe
sahip, bir gün olsun kimsenin
aleyhıne konuşmayan, ınsanlan o
uzun boylu yakışıklılığı içindeki
yüreğince seven, hiçbir makama
ve maddeye değer vermeyen, ama
hepsinin üstünde olan Doktor th-
san Ünlüer'in be>tıi çok çalıştı,
çok üretti ve iki buçuk yıl önce
ona ihanet etti. Yine de sevdikle-
rini o hasta haliyle hatırladı, ko-
nuştu, unutmadı.
Yılın adamı
4
Mardin'
• Kültür Servisi — Müzik
yapımcısı Arif Mardin,
Türk Amerikan Dernekleri
(ATAA) tarafından
Amerika Birleşik
Devletleri'nde "Yılın
Adamı" seçildi. VVashington
Hilton Oteli'nde düzenlenen
bir törenle ödülünü alan
Arif Mardin, bu yıl "The
Beaches" filminin müziği
olan "Wind Beneeth My
VVings" adlı plakla yılın
şarkısı ve yılın plağı
dallarında Grammy
ödülünü kazanmıştı.
Dernek tarafından aynca,
Ermeni tasarısı konusunda
Türk tarafına verdiği destek
nedeniyle Senatör Robert
Byrd'a Altın Şeref
Madalyası verildi.
Eü sanatlan
• Kültür Servisi — Yüksek
Öğrenim Kredi ve Yurtlar
Kurumu İstanbul Bölge
MUdürlüğü tarafından
düzenlenen "Yurtkur El
Sanatlan Sergisi", 23-25
Mayıs 1990 tarihleri arasında
Cağaloğlu'ndaki İl özel
İdare Mudürlüğü Güzel
Sanatlar Galerisi'nde açık
kalacak. Bu yıl 3. kez
düzenlenecek olan sergide,
yurtlarda kalan öğrencilerin
yapıtları yer alacak.
'Benim Anam'
resim yarışması
• Kültür Servisi — Kartal
Sanat Evi'nce ilk ve orta
derecelı okullar arasında
düzenlenen "Benim Anam"
konulu resim yanşmasının
ödül töreni bugün
gerçekleşecek. İlkokullardan
Cevizli İlkokulu 5. sınıf
öğrencisi Neslihan Can'ın
'geleceğin sanatçısı'
seçildiği, orta dereceli
okullardan da Ahmet
Şimşek Ortaokulu öğrencisi
Başak Başak'm birincilik
kazandığı yanşmanın jürisi
Kartallı annelerden
oluşuyordu. Yarışmaya
katılan 2 bin 500
öğrenciden 500'ünün
resimleri Kartal Sahili'nde
hafta sonuna dek
sergilenecek. Ödül töreni ise
bugün saat 10.30'da Kartal
Sanat EvF'nde. (İstasyon
Cad. No: 36)
Yarışmalı
sergi
• Kültür Servisi —
Marmara Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi 19 Mayıs
Gençlik ve Spor Bayramı
programında, 31 Mayıs - 7
Haziran 1990 tarihleri
arasında Güzel Sanatlar
Fakülteleri lisans ve yüksek
lisans öğrencileri arasında
"Özgünbaskı Resim
İkiyıldabir" sergisi
düzenledi. Yarışmalı olan
bu sergide, 300 resim
arasından seçilen 150 yapıt
yer alacak. Jürinin
değerlendirmesi sonunda 14
öğrenci başan bejgesi
kazandı. Ödül töreni, 18
Mayıs 1990 tarihinde saat
16.00'da Acıbadem
Kampusu'nda yapılacak.
UGUN
• Gençlik Günleri Peter
Weir'in "Gallipoli" fılmi
12.00'de, "Yeni Belediyelerde
Sanata Bakış" konulu söyleşi
15.00'te, Tiyatro Sandığı'nın
"Soytanlar" adlı oyunu
17.00'de ve Tiyatro Odası'nın
"Rosengrantz ve
Guimdenstern Öldüler" adlı
oyunu 19.00'da Harbiye
Muhsin Ertuğnıl Sahnesi'nde
ücretsiz olarak izlenebilecek.
• Piyano resitali 6.
Uluslararası Tıp Bilimleri
öğrenci kongresi nedeniyle,
Tuluy Uğurlu'nun resitali saat
10.00'da Çapa Tıp Fakültesi
14 Mart Anfisi'nde
izlenebilecek.
• Franco Calabretto
resitali İtalyan Kültür
Merkezi'ndeki piyano resitali
saat 18.30'da izlenebilecek.
• "Gel Kaçalım" Hadi
Çaman Yeditepe
Oyuncuları, Gel Kaçalım
adlı duygusal güldürüyü
saat 14.00'te Gazi Osman
Paşa Kaşgarlı Mahmut
Lisesi salonunda
sergileyecek.
STUDIO PEINTUBE
SANAT ( J A L E R İ S I
RESİM ATÖLYESİ
Ç(x;uklar, Gcıtçlcr vc
Büyiıklcr için
Kdrukalcııı-Suluboya
Yağlıbı.y.1
RESİM ÇALI^MALARI
ı IİK"M» t.lııuku-ılir|
Teşvıkıye Kdl.p^ı SokdK 148.1
Tel 132 23 19