08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahibi. Cumhurıyeı Matbaacıhk ve Ga^eıecılık Turk Anonım Şırketı adına \«dir N«ii # Cenel Ya>m Mjdurc Hasın Ccmal, Muesstse Muduru Emjne l'şakdgil. Yazı lşlerı Muduru Oka> Gonensia, 9 Haber Merkezı Muduru Yılçı» Bmytı, Sayfa Duzenı Voneımenı \li Ac«r. 0 Temsılater ANKARA. Ahmet Tan. IZMIR. Hilunet Çctinkay*, ADAN\: Çwın YigcnogJıı I; Polnıka Cdal BaMang*. Dış HabCTİer Erçun Bakl. Ekonomı Ccagu Türtun. Iş Scndıka Şukım hnena. Kultur Obl l « r . EJr.ım GoK» }a>l>a. Haber ^rajtırma IsmH Brftıa. Yurt Haberfcn NKTIM Dogan. Spor Danıjrnanı AMuluufr \ unlınuı. Dıfl toîiar Kttrm ÇakjkMi. Arasıırcna Ş»hiıfAlp». Duzellme- Abd«dl»h Yaacı 0 Koordınator Akmcl Konılj.n. • Malı IŞICT Erol Effcu. • V ıhi*.-x Boknl V*ınr • Butçe-Planla.-na Srtg Osranb^jfcta • Rcilam. A>5* TomM, # Ek Yayınlar Hul» Uoal 4 Idare Hust>ın &urer, # tşkfmc: Onder Çdik. 0 ftjp-lslen Naü İnl. 0 Personel St^l BosUnoo^hı &zs»ı ve >Wı Cumhun>w Malbaaalık « Gucualık TAŞ. Türt Oa# Cjd 39/41 H.'M tst Pk 246-Isunbul Td 512 0< 05 (20 hjl). Tfeta. 22246 FM. (1) 526 40 72 • Bumbr \ı*m: Zıva Gokalp Blv InkıUp & No- 19 4, Td 133 II 41-47. Tdoc «2344 1ta (4) 1)3 05 65 • \imm-. H ZgtElt 1352 S2/3. Ul 13 12 30. Ttkx S2339 Fu. (31) 19 53 60 : Inönıl Cad 119 S No 1 Ka I. Td; 19 V 52 <4 h*), Tita. 62155, F». (Tl) 19 Î7 52 TAKVIM: 16 MAYIS 1990 Imsak: 3.52 Guneş: 5.39 Öğle: 13.05 İkindi: 17.01 Akşam: 20.22 Yatsı: 22.01 Antalya'ya Danıştay kararı Lara Plajı denetimî beledîyeninDanıştay, Lara Plajı'nı 3 yıl için Bayındırlık Bakanlığı'nın yetkisine veren kararı iptal etti. Bakanlık, belediyeden falezde inşaat izin vermesini istedi. 3 turistik otele Konyaaltı Plajı'ndan kullanım yeri veriliyor. 43. CannesFilm Festivali'nde 'ticari sinema' örnekleri izleyiciye heyecan vermiyor Içtenlik,ticarete karşı ANTAUfA (Cnmhnriyet) — Antalya'mn KonyaaJtı sahilinden müşterileri için plaj yeri isteyen Stebıgenberger Falez ve Sheraton otellerine belediye izin verdi. Turizm alanı ilan edilen ve be- lediye tarafından koruraa altına alınan falezler üzerinde otel ya- pılabilmesi için Turizm Bakanlı- ğı belediyeye yazı göndererek imar planı tadilatı yapılmasını is- tedi. Lara bölgesinin 3 yıl surey- le Bayındırlık ve tskân Bakanlı- ğj'na verilen yetki, belediyenin Danıştay'da açtığı davayla iptal edildi. Belediye Başkanı Hasan Sabaşı, Danıştay kararına sevin- diklerini söylerken, Turizm Ba- kanlığı'nın falezler üzerinde otel yapımına izin verilmesi istemini tepkiyle karşıladı. Konyaalü'nda otellere plaj izni Belediye Başkanı Hasan Suba- şı, dün düzenlediği basın toplan- tısında, Konyaaltı tartışmasına açıklık getirdi. Buna göre Stei- genherger Faiez ve Sheraton otel- lerine, müşterilerinin yararlana- bilmesi için belediyenin orada bu- lunan misafirhanesinin düzenle- nerek "günö birlik" olarak kul- lanılmasına izin verildi. Subaşı, Konyaaltı sahilini ka- pattırmayacaklarını yineleyerek, "Oteller, belediyenin tasarnıfun- da olan misafirhaneyi düzenle- yip, hizmet ünitesi yapacaklar. Kendi müşterilerine de buradan hizmet verecekler. Ama sahil ke- sinlikle halka açık kalacak. De- netlemesi de belediyenin plaj amiriiğince yapılacak. Halk ta- mamen ücretsiz yararlanacak. Bunı sahil kapatıldı denilemez" diye konuştu. Başkan Subaşı, 11 kilometre- lik Konyaaltı sahilinin bir biitün olarak ele alınıp projesinin çıka- rılacağını ve önümüzdeki yıllar- dan sonra da yapımına başlana- cağını belirterek "Şimdiki olsy tamamen geçici bir çözum. Bu projeraizden vazgcçme>ecegİ2" dedi. Bakanlıktan belediyeye baskı Turizm Bakanlığı'nın 4 Mayıs 1990 tarih ve Pl. Şb. Md. / 070110100 sayıh Antalya Beledi- yesi'ne gönderdiği yazıda, turizm alanı olarak önceden ilan edilen Talya Otel ile mezbaha arasında- ki falezli bölgenin turistik tesıs alanı oiarak imar planı tadilatı yapılması istendi. Antalya Belediye Başkanı Ha- san Subaşı, bakanlığın yazısına yanıt olarak, daha önceden Mec- lis'in aldığı kararı gönderecekle- rini, orada da otel yapımına ke- sinlikle izin vermeyeceklerini bildirdi. beledîyenin A n t a J - m n U r a ^ ^ ^ 3 ^ Bayındırlık ve İskân Bakanlığı'na devredilmesı uzerı- ne belediyenin Danıştay'da açtı- ğı dava karara bağlandı. Danış- tay, 26.3.1990 tarihinde toplana- rak verdiği kararda, "Bayındırlık ve İskân Bakanlıgı'nca gerçekleş- tirilecek imar planı ve değtşiklik- lerin uygulanması halinde gide- rilmesi giiç zarariar doguracağı'" nedeniyle yürütmeyı durdurdu. Başkan Subaşı, karara sevindik- lerini, kent hakkına ve halkına yapılan tecavüzün onlendiğini söyledi. OZEL OKULLAR Zanınıa ortak tavır çağrısı Eğitim Servisi — Özel okullarda öğrenim gören öğ- rencilerin velileri, fiyat artı>- larına karşı "ortak tavır" al- maya çağnldı. Tüm özel okullar öfrend velileri müte- şebbis heyeti adına yapılan açıklamada velilerin, "gerek- tiğiode kayıl yenilemeroe ve sınıf boşaltma yöntemlerine basvnrmalan" istendi. Tüm özel okullar ögrenci velileri müteşebbis heyetinin yaptığı açıklamada "ilan edi- len insafsız, haksız ve vasadışı bcrel artışlannı kınıyoruz" denilirken şu istek ve önerilere yer verildi: "Özel okul ücret artışlan, MEB genelgesinde oldugu gi- bi ber ilin DİE tüketici fiyatı endeksi artısına göre belirien- melidir. — Okul zamlan, o il bazın- daki ortalama zammı aşma- malıdır. — Fiyat artışlan. tüm özei okul sahipleri ve yoneticileri başta olmak uzere Cumhur- başkanı, TBMM Başkanı, Başbakan, Milli Eğitim Baka- nı, muhalefet liderleri ile mil- letvekilierine çekilecek toplu telgraflarla protesto edilmeli- dir. — lndirim yapılıncaya ka- dar tüm veliler kayıt yenileme ve ilk taksit ucretlerini >aptır- •namalıdır. Gerektiginde fiyat indirmeyen okullara karşı sı- nıf boşaltacak toplu kayıt sil- dirme yoluna başvurulmah- dır. — Maliye Bakanlığı özel okullan sıkı denetlemelidir'. TERMİK SANTRAL Orhaneli, 15gün süre taıııdı BURSA (Cumhuriyet Biiro- su) — Orhaneli Belediyesi, ter- mik santralın 'desülfirizasyon' tesisi yapılmadan uretime geç- mesini engellemek amacıyla 15 gün sonra kaınpanya başlata- cak. Orhaneli Belediye Başka- nı Giirel Yıldız, yaklaşık 200 milyar liraya mal olacafı belir- tilen desülfirizasyon tesisine karar verilmesi için ilgili ba- kanlıklara 15 gun süre tanıdık- larını, olumlu bir gelişme ol- madığı takdirde bütun olanak- lannı seferber ederek termik santralın arıtma tesisi için 'baskı' yapacaklarını söyledi. Alan Parker'ın "Gel de Cenneti G ö r " filmi II. Dünya Savaşı sırasında ABD'de toplama kamplarına gönderilen Japonları anlatıyor. Ticari sinema ustası olan Parker'ın bu filmi, başarılı sahneleri ve kurgusuna rağtnen beklenen etkiyi yaratamadı. Çünkü izleyicinin sinemadan beklentisi çok açık: Yönetmenin içtenligini filme koymasını istiyor. ATtLL DORSAY CANNES — 43. Cannes şenli- ği, Akdeniz guneşi altında, bu yı- la dek az gorulmuş bir görkem \e etkinlikle süriip gidiyor. Birbirin- den gösterişli, ıddiaü filmJer ara- sında, gerçek "iyi"yi bulmak, ju- ri için olduğu kadar gunde 4-5 fîlm izlemeye çalışan bizler için de kolay değil. Nedir bu "iyi film" denen şey, sıradan filmlerden onu ayıran özeU liği nedir? Gerek kişisel deneyim- lerıni, hayatlarınm bir parçasını perdeye getirıneyi deneyen gerek- se toplumlannın, giderek insanlık tarihinin onemli, yaşamsal anla- rını ele alan bunca yönetmenin bunca filmi arasında, belki de önemli bir kriter beliriyor denebi- lir: Jçtenlik. AnJatlığı konuyu ger- çekten benimsediğini, yüreğini koyduğunu sezdiğimiz bir yönet- menin filmi, elbette ki bizleri et- kı altına alabiliyor. Sinemanın ustalarından diye bellenmiş bir Alan Parker'ın son filmi "Gel de Cenneti Gör-Come See the Paradise", işte bu katego- riye girmeyen filmlerden... öyku son derece ilginç: 1940'larda, savaş sırasında, Pe- arl Harbor'un bombalanması ve ABD'nin Japonya ile savaşa gir- mesiyle birlikte, bu Ulkede yaşa- yan Japon azınlık üzerinde büyuk bir baskı meydana geliyor. Koca ABD, bu küçuk azınlıktan ürker hale geliyor, her Japon'un ardııı- da, Amerikan vatandası da olmuş bulunsa, bir casus, bir düşman aranıyor. Ve sonunda, tum ABD kentle- GEL DE CENNETİ GÖR — II. Dünya Savası'nda ABD'de takibe ugrayan Japonlann öykıisu. Parker'ın filmi "ısmarlama" koknyor rindeki Japonlar, özellikle de ba- tı yakasındakiler, evlerinden - barklanndan ayrılıp kamplara ka- patılıyor. Unlü toplama kampla- rına pek benzeyen, yoksunluk içinde yaşanan kamplar. Gerçi 2 yıl sonra Yuksek Mahkeme bu kampların anayasaya aykırılığına karar verecektir. Ama bu arada binlerce aile yerinden-yurdundar olmuş ve ABD tarihine kara bu leke vurulmuştur. Filmin, bir Amerikan filmi ola- rak, bu ilginç ve genelde hıç bilin- meyen dönemi perdeye getirmek gibi bir temel erdemi var. Ne vaı ki Amerikan sineması, bu gibi ya- şamsal konuları anlatacak kendi yönetmenlerini bulamıyor (onlar çocuklar için film yapmakla uğ- raşo'orlar), bunlan yabana yönet- menlere havale ediyor. Costa- Gavras'ın "Betrayed" ve "Mnsic Bo\'"undan, Alan Parker'ın "Mississippi Vanıyor"undan son- ra, yine böylesine bir konuyu an- latmak Alan Parker'a düşmüş. Ne var ki Parker, gerçi tüm pro- fesyonelliğini oykünün hizmetine vermiş. Ama yüreğini verememiş. Film, tumüyle bir tür "yetişkinler için ticari sinema" anlayışının ör- neği. Oliver Stone'un da uyelerin- den biri olduğu bu "kulüp"teki yonetmenler, en yaşamsal konu- ları alıp çağdaş teknikle iyice allayıp-pullayıp seyırci kaşısına getiriyorlar. Kimi zaman da belli ölçüde başarılı oluyorlar. Ancak Paker'in son filmi, tumüyle ıs- marlama kokuyor, bezirgâniık ko- kuyor, ticaret kokuyor. Ve konu, önemine karşın seyirciyi pek az et- kileyebiliyor, inandırabiliyor. Oysa Polonyalı Richard Bu- gajski'nin "Sorgulama" filminde hiç de bu izlenimi edinmedik. Po- litikayla hiç ilişkisi olmayan. kendi halinde kabare şarkıcısı bir kadı- nın, Stalin donemi Polonyası'n da bir gece ansızın gözaJtına alın- ması ve nedenini bile bilmediği bir sorgulamaya, sonra da yalancı ta- nıklık için işkenceye maruz bıra- kılmasının öyküsunu anlatan film, kendi turunde önemli bir or- nek, kuçük bir başyapıt. Bugajski, ekonomik bir sine- mayla baskıyı, işkencevi, sosyalist ülkelerde yaşanmış ve Gestapo yontemlerinden farkı olmayan in- sanı ezme girişimlerini ödünsüz biçimde kınıyor. "Sorgulama", Polonya'da 1980-81 sıralarındaki görece yumuşama dönemi sırasın- da yapılabilmiş, ama hemen son- ra yasaklanmış, çekmecelerde kaJ- mış bir film. Yapıldığından bu ya- na nerdeyse 10 yıl geçmiş olması, fîlmin gucünü azaltmıyor, tersine muthiş bir ders oluşturuyor. Bugajski. başına gelen yasakla- malardan sonra, ulkesini çoktan terketmiş, Kanada'ya gitmiş. Or- da çalışıyor. Ve hele filmi, bu hü- manist/politik sinema başyapıtı- ru gördükten sonra, insanın için- den bir kez daha "kahrolsun tüm sansürler, kahrolsun tüm baskı rejimleri" diye bağırmak geliyor. DAN KISA KISA MEHMETBASUTÇU Afrika sineması ödülü Burkina Fasolu yönetmen Idrissa Ouedraogo. son yıllarda hızla yükselen başarı grafığine yeni bir kilometre taşı daha ekledi. Daha çok Fransa'nın cski sömurgeleri olan Afrika ulkelerine yapılan yardımlar ve ortak çalışmalarla ilgili Fransız Kooperasyon Bakanlığı'nın bir Afrika filmine verdiği odul, Idrissa Ouedraogo'nun onumuzdeki günlerde yarışmalı bolümünde sunulacak olan uçüncü filmi "Tilai"nin oldu. 1987 yılında, ilk yapıtı "Seçim" ile "EleşUrmenlerin HafUsı" bölümune katılan Idrissa, yalnız başarılı bir Afrikah yönetmen olarak değil, sıcak, içten kişiliğiyle de ilgi göruyordu. 1989'da, bu kez "yöneımenlerin on bes günü" yan bölumünde gosterilen ikinci filmi "Yaaba" ile daha geniş bir başarıya ulaşan Idrissa Ouedraogo, bu yıl bir basamak daha çıkarak, "Tilai" ile "Altın Palmiye"nin adayları arasında yer alıyor. Ruhi Su'nun müzisyen dostu KORKU FİLMİNİ TAMTIVORLAR — Cannes'da Film Şenugi boyunca sürekli ilginç olaylar yaşanıyor. tşte bonlardan biri: Ame rikalı film yıldızı Lisa Gaye. bir korku filminin tanıtımını yapıyor. (Fotoğraf: AP) Idrissa Ouedraogo'nun odul aldığı törenden sonra, aralarında Burkina Faso Kultur Bakanı'nın da bulunduğu bazı konuklar onuruna verilen yemekte, Kamerun asıllı zenci müzisyen Francis Bebey, konu Turkiye'den açıldığında, Ruhi Su'yu tanıyıp tanımadığımı sordu ve hemen anlatmaya başladı: "Ruhi Su ile hiç karşılaşamadım, ama kendisini çok soiyor ve takdir ediyordum. Onun muzigi ve çalışmalan konusunda yazılar yazdım. Kendisiyle uzun süre mektuplaştık. Her çıkan yeni uzunçalannı bana gönderirdi. Aynca. onun Turkiye'de yaptığı çalışmalar ile benim çalışmalanmm arasında bir koşntluk var. Ben de onun gibi ülkemin geleneksel müzik külturundeki kökleri araştınyorum..." 2000lerin turisti dedeler ve nînelerAvrupa'da 2000'li yıllarda yaşlı insanların sayısının artacağı ve turizmin belkemiğini bu kuşağın oluşturacağı kaydediliyor; turistik tesislerin bu kesimin isteklerine göre doğaya, yeşile ve dinlenmeye dönük planlanması gerektiği öne sürülüyor. BÜLENT ECEVfT ANTALYA — 2000'li yıllarda, Avrupa'da orta yaşlı ve yaşlı insan sayısının artacağı ve bur-ların da- ha çok tatil yapacakları belirtildi. Aynca yaşlı kesimin zamanının bol olacağı. kitle turizminden so- yutlanarak doğa ile özdeş tesisler- de kalmak isteyecekleri "Hobi tn- rizmi"nin ağırlık kazanacağı vur- gulandı. lurizmcilerın ve bakanlığın bu- na bakarak rekreasyon alanlarını arttırmaları, vaşlı ınsanlara hizmet verecek tesislerin kurulmasının teşvik edilmesı gerektiğini soyle- yen Akdeniz Seyahat Acentaları Derneği AKSAD Genel Sekreteri Abdullah Tekin, Avrupada emek- lilik yaşının duşunildüğune dikkat çektı.Tekin, 2000'lerde hangi tip insanların tatil yapacağını araştır- dıklannı, Avrupa'da orta yasiı ve yaşlı insanların tatile daha fazla zaman ayıracaklannın belirlendi- ğini soyleyerek "Uzun vadede sa- dece bol yatakla, güneşle. deniz- le, larihle tnristi Tıirkiye'ye çeke- meviz. 2000'li yıllarda hedtfimiz olan bu orta yaşlı ve yaşlı kesime hizmet verebileceğimiz tesisler. alanlar yaratılmalı. Bu in.sanlar, hobilerine daha fazla diişkün olacaklardır" diye konuştu. Abdullah Tekin, insanların ho- bileri arasında golf, kumar, joging ve animasyon gibi eğlence veya spor türlerinin geldiğini kaydede- rek "Örneğin turizmde rekabet halinde oldugumuz Yunanistan. Portekiz, İspanya, Cezayir, Tonus çoktan golfe yoneidiler. Biz benıiz yerini belirleyemedik. Ağaç kesi- lip kesilmeyecek tartışmasına girdik" dedi. Dünyada çevre duyarlılığının arttığını anımsatan Abdullah Te- kin, araştırmalarına gore bu yaşlı kitlenin, topluca seyahat etmekten soyutlanacaklarını, kendileri fer- dı olarak gelip özellikle doğa ile baş başa kalmayı isteyeceklerinin belırlendiğini açıkladı. Tekin. şöy- le konuştu: "Geleceğin işareti o ki hobi tu- rizmi artacak. Bunu önceden gör- mek gerek. Yaşlı insanlar olduk- lan için rekreasyon alanlarını ya- ni ynriiy liş alanlan. koruluk, park bahçeleri arttırmak gerek. Örne- gin Antalya merkezde böyle bir yer yek. Oteller de bu yaslı kesi- me göre yapılmamış. Sakatlar için yol yoli. Odalarda her an kalp kri- zi geçirebilme olasılıklanna karşı acil yardım zilleri konulması ge- rekir." Sovyetler Birliği turizm îemsilcisi Dr. Hordorkov, Karadeniz turizminin SSCB'deyeterince tanıtılmadığı kanısında 6 Sarp Kapısı turizme bütünüyle açılmah'So\7et turizmci Hordorkov şöyle diyor: "Sarp yolu ne Turkiye'de ne SSCB'de ne Avrupa'da yeterince biliniyor. Oysa bu yolla hem Türkler hem Sovyet vatandaşları hem de Avrupalılar daha fazla seyahat edebilirler. Türkiye'ye gelen SSCB'liler memnun dönüyor.'' HORDORKOV — SSCB'nin lurizmden sorumlu Jemsilcisi. CEM HAMULOĞLU YONCA ÖZKAYA Doğu Avrupa, köklü toplumsai ve siyasal değişimler yaşıyor. Bu olgu, turizm açısından değerlen- dirildiğinde dünya turizm piyasa- sına büyük bir pazann katılması anlamına geliyoı. Çünku Doğu Avrupa ülkelerinde, Sovyetler Bir- liği dışında 110 milyon insan ya- şıyor. Bu gelişmeler Doğu Avrupalı- lann "ahşveriş cenneti" Türkiye'yi de yakından ilgıJendiriyor. Çünkü Türkiye, Polonya ve Yugoslavya gibi "iyi müşterileri"nin yam sıra Sovyetler Birliği gibi "dev" kom- şusunun turizm potansiyelini da- ha iyi değerlendirebilecek bir ko- numda bulunuyor. Peki, son gelişmelerin ardından Türkiye'ye gelen Doğu Avrupalı turistlerin sayısında artış olacak mı? Doğu Avrupa pazarından ge- lenlerin alışveriş dışında uzun su- reli tatil gibi turizm ekonomisine daha yararlı aJanlara kayma ola- sılığı var mı? Türkiye, Sovyetler Birliği pazarından daha iyi yarar- lanabilir mi? Bu ve benzeri soruları daha da uzatmak mümkun. Ama görüşme olanağı bulduğumuz Sovyetler Birliği, Polonya ve Romanya'nın turizmle ilgili yetkililerinin verdi- ği mesaj özetle şu oluyor: "Türkiye'ye gelen Doğu Avru- palıların sayısında tabii artış ola- cak. Çünkü artık herkes pasaport alabiliyor. Ama oncelikle ekono- mik güçlerin aşılması gerekiyor. Kısa dönemde önemli bir artış beklenmemeli." 1989 rakamlarına gore 8 Doğu Avrupa ulkesinden Türkiye'ye ge- lenlerin sayısı 700 bine ulaşıyor. Bu ülkeler arasında Yugoslavya 217 bin 266 kişi ile ilk sırayı alı- yor. Polonya ve Macaristanv190 bia dolayında turistle Yugoslav- .ya'nın ardından geliyor. Türkiye- ye Sovyetler Birliği'nden ise yal- nızca 43 bin 369 kişi geliyor. "Sovyetler Birliği nden Türki- ye'ye çok az turisl geliyor. Ne- deo?" sorusunu 7-9 mayıs tarih- lerinde Dünya Turizm Örgutü'nün (WTO) tstanbul'daki toplantısına katılan Sovyetler Birliği'nin tu- rizmden sorumlu temsilcisi Dr. Leonid Hordorkov yanıtlıyor: "Sovyet turistlerin Türkiye'ye gelme isteği var. Ama bu istek Fransa ve Italya gibi ulkelere ol- duğu kadar fazla degil. Asıl önemlisi, Sovyetler Birliği'ndeki büyük bir turist kitlesi. Türkiye 1 deki turistik olanaklardan haber- dar değil. Daha fazla Sovyet va- landaşının Türkiye'ye gelmesi is- teniyorsa Turkiye'nin tamtım yap- ması gerekiyor. Çünku Türkiye 1 ye gidenler büyük bir memnun- lukla donüyor, sadece teşvik etme- niz yeterii." Sovyetler Birliği piyasasının "çok büyük" olduğunu hatırlatan Hordorkov, Sarp Kapısı'nın daha ışler duruma getirilmesi gerektiği- ni söylüyor: "Sarp yolu ne Türki)e'de ne Sovyetler Birliği'nde ne de Avru- pa'da yeterince biliniyor. Oysa bu yolla hem Türkler hem Sovyet va- tandaşlan hem de Avrupalılar da- ha fazla seyahat edebilirier. Bu yol Avrupalıların ve Sovyetler'in ka- rayoluyla Türkiye'ye gelmesi için bir cazibe yaratabilir. Mesela bir Finlandiyalı bu yolu kullanarak Türkiye'ye rahatlıkla geiebiUr." "Alışveriş turizmi sürecek mi?" sorusuna ise şu yanıtı alıyoruz: "Bir tahminde bulunmak güç. Çünku tüm davranışlar artık de- ğişiyor. Polonya'da artık karabor- sa >ok. Daha önce Polonyalılar Türkiye gibi ulkelerden ucuza mal alıp Polonya'da pahalıya salarlar- dı. Ama artık Polonya'da her şey bulunabiliyor." Hava şehitleri anıldı • Haber Merkezi — Hava şehitleri, tstanbul, Izmir, Kayseri ve Diyarbakır'da törenJerle anıldı. 15 Mayıs Hava Şahitleri Anma Günü nedeniyle, Istanbul'da Tayyare Parkı Hava Şehitleri Anıtı ve Edirnekapı Şehitliği'nde iki tören yapıldı. Fatih'teki anıta çelenk konması, saygı duruşu ve Istiklal Marşı'ndan sonra Hava Kuvvetleri Komutanı Org.Safter Necioğlu'nun mesajı okundu. Tören kıtası şehitleri için saygı atışı yaptı. Dün başlayan Havacüık Haftası da çeşitli- etkinliklerle kutlanacak. Hafta boyunca çeşitli yerler de havacılık sergileri açılacak. Yerli turiste indirim • BOORUM (Cumhuriyet) — Bodrum Otelciler ve Pansiyoncular Demeği, yerli turiste yüzde 20 indirim yapma kararı aldı. Konuya ilişkin bir açıklama yapan dernek yönetim kurulu başkanı Rafet Gider, "Üyemiz olan 100 otel ve pansiyon, bundan sonra yerli turistlere yüzde 20" indirim yapacak. Bodrum bilindiği gibi yabancı turist açısından şanslı. Ancak yerli turiste de hizmet verdiğimize göre böylesi bir karar almak istedik. Alım gücü sürekli düşen yerli turiste her türlü yardıma hazınz. Isteyenler 1524-6688 no.lu telefonlarımızı arayarak rezervasyon yaptırabilirler" diye konuştu. Türkmen görevden alındı • ANKARA (ANKA) — TURBAN Yönetim Kurulu üyesi ve başkanı Mustafa Türkmen görevden alındı. Türkmen, 1989 yılı kasım ayından bu yana TURBAN'da yönetim kurulu başkanlığı yapıyordu. Türkmen'den boşalan yönetim kumlu üyeliğine Ateş Amikoğlu getirildi. Görevden alınan Türkmen'in TURBAN ile gerektiği kadar ilgilenmediği öne sürülüyor ve görevden alınmasının bundan kaynaklandığı savunuluyor. Türkmen, Turizm Bakanlığı müsteşarhğı görevinden de aynldı. Turizm Bakanı Ilhan Aküzüm ile uzun süredir anlaşamadığı belirtilen Mustafa Türkmen, ABD'ye turizm müşaviri olarak atandı. Bakanlık müsteşarlığına ise vekâleten müsteşar yardımcısı Savaş Kuçe getirildi. TRT vericileri • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — TRT vericilerini PTT'ye devreden 3517 sayılı yasanın iptali istemiyle SHP'nin açtığı dava, Anayasa Mahkemesi'nde görüşüldü. SHP'nin geçen yıl TRT vericilerinin PTT'ye devredilmesinin "anayasaya aykın" olduğu savıyla Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuru 1.5 yıl aradan sonra ilk kez görüşüldü. Anayasa Mahkemesi, dün sabah başlayan ve akşam saatlerine kadar süren oturumunda, yasanın iptali istemini karara bağlayamadı. Türk pul deı^isine ödtil • LONDRA (AA) — Londra'da yapılan "Stamp VVorld 1990" Uluslararası Pul Sergisi'nde, Türk pulculann dergisi "Opal", gümüş madalya aldı. Admı "Londra-Şark Filateli Derneği"nin kısaltmasından alan Opal dergisi, sergide kültür ve edebiyat dalında yaklaşık bin dergi ile yanşmaya katıldı. Derginin editörü Cafer ErtuğruFun verdiği bilgiye göre, ilk elemeden sonra seçilen 200 dergi arasında Opal, gümüş madalyaya layık göruldü. OtM.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle