25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 MAYIS HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/19 Değişen Avrupa ve Türkiye... (Baştarafı 1. Sayfada) Almanya'yı bekleyen büyük işsizlik dalga- sına işaret ediyor ve bunu birieşmenin bir bedeli olarak niteliyordu. Iktisatçılara gö- re birçok verimsiz Doğu Alman fabrikası Batı'dakilerle rekabet edemeyeceği için gelecek yıl kapılarına kilit vuracak. Mart ayında 38 binden nisanda 65 bine tırman- mış olan işsiz sayısının 1991'de 2 milyo- na dek yükselmesi bekleniyor. Almanya'da işsizlik bu boyutlara ulaşır- sa, bu ülkede çalışan Türk işçilerine ne olacak? Türkiye'ye doğru bir işçi göçü başlayabilir mi? Sorulardan biri bu. Bu konu sadece Almanya'da değil, bir- çok Batı Avrupa ülkesinde çalışan Türk iş- çilerini de yakından ilgilendiriyor. Çünkü pazar ekonomisine dönüşle birlikte, baş- ta Polonya olmak üzere birçok Doğu Av- rupa ülkesinde işsizlik dalga dalga yaygın- laşacak. Bunlartn bir bölümünün Batı Av- rupa ülkelerine kaydırılması olasılığı ister istemez akla geliyor. Böylece yalnız Al- manya'da değıl, örneğin Fransa'da da Türk işçilerinin geleceği bu işsizlikten olumsuz yönde etkilenebilecektir. Bu durum, Doğu Avrupa'daki gelişme- lerin Türkiye'ye dönük ekonomik boyutu sayılabilir. Ama işin bir de siyasal boyutu var. Cuma günkü Liberation gazetesinde yer alan bir haber yorumda, Doğu Avrupa'da- ki gelişmelerin siyasal açıdan Türkiye'ye yönelik yansımaları irdeleniyordu. Basite indirgenerek şöyle özetlenebilir: Türkiye, bugüne dek demokratik Avru- pa kurumlarında sürekli olarak sahip oldu- ğu yaşamsal stratejik önemi bir koz ola- rak kullanmıştı. Soğuk savaş boyunca Türkiye'deki demokrasinin ikinci sınıflığı genel olarak bu nedenle görmezlikten ge- linmişti. Ancak Doğu Avrupa'daki totaliter rejimierin çöküşü ve "komünizm tehdidi"- nin yok oluşu Türkiye'nin stratejik ağırlı- ğını azalttığı için, bu yaklaşım da giderek geçerli olmaktan çıkıyordu. Böylece Tür- kiye'nin demokrasi ve insan hakları ala- nındaki geriliğı lyiden iyiye sırıtmaya baş- lamıştı artık. Avrupa Konseyi Genel Sek- reteri'nin masasında Türkiye hakkındaki insan hakları raporları üst üste yığılırken, "Türkiye ne olacak" sorusu da Avrupa ku- rumlarının koridorlarında gittikçe daha çok yankılanıyordu. Liberation'daki yorumun bir yerde yeni- liği, Türkiye'nin Avrupa Konseyi üyeliğini sorguluyorolmasıdır. Briç kulübünde piş- pirik oynamaya devam etmenin olanaksız- lığını üstü kapalı bir biçimde belirtmesidir. Aynı sorunun izleri Uluslararası Basın Enstitüsü'nün (IPI) Genel Kurulu'nda ka- bul edilen karar tasarısında da vardı. Ge- çen çarşamba günü Bordeaux'da yayım- lanan kararda basına ılişkin kısıtlamaların, Türkiye'nin Avrupa Konseyi üyelığıyle açık bir çelişki içinde olduğu vurgulanmıştı. Avrupa Topluluğu'na tam üyelik hedefi uzaklaşırken, bu kez de Avrupa Konseyi'nden Türkiye'ye kapı gösterilebi- lir miydi? Bir soru da bu... Ortaya çıkan tablo hiçbir yoruma ihtiyaç göstermiyor. Görüntü son derece nettir: Türkiye, ekonomisi ve demokrasisiyle mo- dernleşme yolunda bir an önce gerekli ra- dikal atılımları gerçekleştiremezse, Avru- pa'dan dışlanacak, yalnızlaşacak ve da- ha da istikrarsızlaşacaktır. Bu kadar basit... Anadolu öğretmen liseleri sınavı ANKARA (ANKA) — Anado- lu öğretmen lıseleri sınavı 21 bin 731 adayın katılımıyla 29 il mer- kezi ve Lefkoşa'da yapıldı. 1990-1991 ders yılı için halen eğıtim veren 30 Anadolu öğret- men lisesine 2 bin 844 öğrenci alı- nacak. Böylece sınava katılan her yüz öğrenciden 13'ü öğretmen li- selerine girmeye hak kazanırken 87'si elenecek. Anadolu öğretmen liseleri sınav sonuçlan adaylara 20 temmuzdan itibaren gönderilecek. Sınavda geçerli olan Türkçe, din kültürü ve ahlak bilgisi ile fen bil- gisinden oluşan l'inci test ile sos- yal bilgiler ve matematikten olu- şan 2'nci testin yanıt anahtarları şöyle: TEST-1 1- A, 2- C 3- A, 4- D, 5- B, 6- Q7-D, 8-B.9-A, 10-C, 11-B, 12- C 13- A, 14- D, 15- D, 16- B, 17- C 18- A, 19- D, 20- B, 21- D, 22- C 23- C, 24- B, 25- B, 26- A, 27- A, 28- C, 29- C, 30- C, 31- B, 32- B, 33- D, 34- C, 35- A, 36- A, 37- D, 38- D, 39- A, 40- D, 41- D, 42- A, 43- D, 44- C, 45- C, 46- C, 47- B, 48- A, 49- A, 50- B. TEST-2 1- B, 2- A, 3- A, 4- B, 5- C, 6- A, 7- C, 8- C, 9- D, 10- D, 11- A, 12- C, 13- C, 14- B, 15- B, 16- B, 17- D, 18- B, 19- D, 20- D, 21- B, 22- A, 23- D, 24- A, 25- C, 26- A, 27- D, 28- C 29- Ç 30- D, 31- A, 32- B, 33- B, 34- B, 35- C, 36- C, 37- C 38- A, 39- A, 40- D, 41- A, 42- C, 43- B, 44- B, 45- C, 46- D, 47- D, 48- A, 49- A, 50- D. Okullara zam yağdı Memur Sendîkacıhgında (Baştarafı 1. Sayfada) masını istediler. Milli Eğitiın Bakanlığı'nın özel okullarda hazırlık ve birinci sınıf- lar gibi ara sınıfların da ücretle- rini serbest bırakması, öğrenci ve- lileri ile okul yöneticilerini karşı karşıya getirdi. Resmi Gazete'de geçen günlerde yayunlanarak yü- rurlüğe giren ve özel okullara is- îedikleri gibilıcret belirleme hak- kını tanıyan yönetmeük değişik- liğine göre bu ay sonuna kadar Özel Öğretim Kunımları Genel Müdurlüğü'ne önümüzdeki öğre- tim yılı ücretlerini bildirmek zo- runda olan özel okullar, yeni üc- retleri belirlemeye basladılar. Ankara'da Tevfîk Fikret Lise- si, gelecek öğretim yıh için ücret- lerine yüzde 100'ü aşan oranda zam yaptı. Okul yönetiminden ve- lilere gönderilen yazıda, öğrenim ücretlerinin hazırlık sınıflan için 8 milyon lira, orta birinci ve ikinci sınıflar için 5 milyon 750 bin li- ra, orta ücüncü sınıflar için 4 mil- yon lira, lise sınıflan için ise 3 mil- yon 250 bin liraya çıkarıldığı kay- dedildi. Yazıda, öğrenim bedelle- rinin ilk taksidinin haziran ayın- da yatırılması istendi. Lise kısmında ögrencisi olan bir veli, okul ücretinin öğretim yılı başında 1 milyon 245 bin lira ol- duğunu, daha sonra ise ara zam- la 1.5 milyon liraya yükseltildiği- ne işaret ederek "Son zamdan sonra yüzde 100'e varan oranda artış oldu. Bu iicreti nasıl karşı- layabilecegitnizi bilmiyornz" di- ye konuştu. Öğrenci velileri, bakanhğın üc- retleri serbest bırakmasını eleşti- rerek ücret artışlannın denetlen- mesini istediler. "Daha önce iic- retler serbest degildi, biz de bana hte buM m m m ! İ ş t e b ö r e k . . . M i s g i b i . A r t ı k T ü r k i y e ' d e m i l y o n l a r c a e v k a d ı n ı h e m K O K U S U Z , h e m H A F İ F a y ç i ç e k y a ğ ı n ı n h a n g i s i o I d u ğ u n u b i l i y o r ! Y e m e k l e r i n d e O N A k u l l a n ı y o r . Hem KOKUSUZ hem HAFİF güvenerek çocuklanmızı özel okulda okutuyorduk" diyen veli- ler, "Şimdi çocuklanmızı okul- dan mı alacagız?" diye sordular. Öte yandan özel okul ücretle- riyle ilgili olarak Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlayan özel Öğre- tim Kurumları Genel Müdüru Necdet Özkaya, ücretleri serbest bırakan yönetmeük değişikliğin- de, ucret artıslarında göz önüne alınacak kıstasların da getirildiği- ne işaret ederek "Özel okullann ücretleri, sağladıklan egitim ög- retim olanağı, yaünmlan, gelir ve giderleri ile tüketici fijat endeks- îerine göre beiirlemeleri gerekiyor. Yönetmelikte bu durum açık se- çik belirtilmiştir. Özel okullar bu ay sonuna kadar bize belirledik- leri ücret miktarlannı bildirdikle- rinde, bn kıslaslara bakarak ar- tışlann adaietli olup olmadıgını denetleyeceğiz" dedi. Özel okullann ucret belirleme- de serbest bırakıldıklarını, ancak bakanlığa bildirimde bulunmak zorunda olduklanna dikkat çeken Özkaya, "Aşın oranda ucretleri- ni arttırma yoluna giden okullar, eger yönetmelige uygun şekilde mantıki nedenler öne süremiyor- larsa haklannda soruştorma açacagız" dedi. Istanbul'da bulunan özel Okullar Derneği Genel Baskanı Dnndar Uçar ise özel okul ücret- lerindeki artışlann ennasyon artı yüzde 10'u geçmeyeceğini söyle- di. Ancak özel okullann ücretle- rin serbest bırakılmasıyla birlik- te özellikle ara sınıflarda büyük oranlarda ücret artışına gidilme- si bekleniyor. Bakanhğın soruş- turma açmasının da ucret indirim- lerini sağlayamayacağı ifade ediliyor. \argıda yoğıın hafta ANKARA (AA) — Özal-Bnsh görüşme tutanaklan ile ilgili da- \anın yanı sıra Ankara DGM'de bu hafta 60 sanıklı TBKP davası ile Ankara 3. Ağır Ceza Mahke- mesi'nde Yeşilyurt koyluleriyle il- gili olarak Binbaşı Cafer Tayyar Çağlayan'ın yargılanmalarına bu hafta devam edilecek. Yeşilyurt davası Mardin'in Cizre ilçesine bağlı Yeşilyurt Köyü'ne düzenlenen bir operasyon sırasında köylulere dış- kı yedirdiği ve işkence yaptığı id- diasıyla Binbası Cafer Tayyar Çağlayan'ın yargılanmasına An- kara 3. Ağır Ceza Mahkemesi'rıde 17 mayıs perşembe günü devam edilecek. Davanın geçen duruşmasında, operasyon sırasında görevli Teğ- *men Akın Yagmurlu tanık olarak dinlenmişti. Yagmurlu, operas- yonda köylulere kötü muamele ya- pıldığıru görmediğini, köydeki er- keVlerin meydanda toplandığını ve yüzleri duvara döndürülerek ara- ma yapıldığım kaydederek operas- yon sonrasında 3 kişinin gözleri bağlı olduğu halde askeri araca bindirilerek gözaltına ahndığını görduğünü söylemişti. TBKP davası Yasadışı TBKP yöneticisi ve üyesi oldukları gerekçesiyle 10'u tutuklu, 60 sanığın yargılanmala- rına ise Ankara DGM'de, 18 ma- yıs cuma günü devam edilecek. 2 mayıs çarşamba günü yapılan ilk duruşmada, aralannda TBKP liderlerinden Haydar Kutlu'nun eşi Ayşe Çiçek Yaga'nın da bulun- duğu tutuklu 10 sanığın sorguları yapılmıştı. Duruşmada, Çiçek Yagcı'nın İstanbul'da yargılanma ve tutuklu sanıkların tahliye talep- leri reddedilmişti. Mahkeme, redde gerekçe olarak tutuksuz sanıklann sorgularının henüz tamamlanmamasıru ve dos- yadaki delillerin okunarak sanık- lann karşı beyanlannın ahnma- masını göstermişti. (Baftaraft 2. Sayfada) seyerek sendikal hak [an stalü siste- miyle bağdaştırma yoluna gitmiştir. Son otuz yıl içinde gelişmiş ve az gelişmiş ülkelerde yaşanan bu evri- min altı çizilmesi gereken özelliği şu- dur: Katılmalı süreçler, yürürlükte- ki yasal çerçevenin dışında fiilen uy- gulanmış; hukümetler toplu pazar- lık ilkesini açıkça tanımasa da, grev- lerin etkisiyle kamu kesiminde fiilen toplu pazarbğa geçtnek zorunda kal- mıştır. Böylece, toplu pazarlığın ka- mu kesiminde kurumsallaşması su- recinde, fiili durumlar hnkuk kural- lannı öncelemiştir. Başka deyişle, uygulama, hukuku önlemiş, hukuk geriden izlediğı uygulamayı kurum- sallaştırmıştır. Yasalar toplu pazar- lığın "yaratıcısı " olmaktan çok, güçlu memur sendikalarının baskı- sıyla ve kamu görevlilerinın ortaya koyduğu toplu eylernlerin ve grevle- rin etkisiyle sağlanan haklan düzen- lemiş ve belirli sınırlar içine almış- tır. Dolayısıyla sendikal haklar, iş- çiler gibi kamu görevlilerine de si- yasal iküdarlarca Hhsan" edilmiş de- ğildir. Kammca Türk kamu görev- lilerinin, gelişmiş ve az gelişmiş ül- kelerde gözlenen bu evrimden ala- cakları önemli dersler vardır. Turkiye'nin memurların sendikal hakları alanında dünyada gözlenen bu evrim içindeki yerini somut bir örnekle belirtmek istenm. ILO'nun 1989 tarihh yenı bir yayınında, me- murların sendikalarda orgutlenme- sim ilke olarak hâlâ tanımayan şu yedi ulkenin adı veriliyor: Boli>ya, Çad, Ekvator, Liberya, Nikaragua, Tayland ve Yemen. Bu ulkeler ara- sında ülkemizin adının bulunmama- sının nedeni, iç hukukumuzda me- murlara sendika yasağı koyan hiç- bir kuralın ülmamasıdır. Ne var kı (ve ne yazık ki) KIT'lerle ilgili 399 sayılı KHK ile sözleşmeli personele sendika yasagı getırilmiştir. Gerçı bu yasak KHK'nın parlamentodan geç- mesınden sonra yasalaşıp kesinlese- cektir, ama siyasal ıktidann anti- sendikal yaklasunını sergilemesi yo- nünden anlamhdır. Bu yasak kesin- leştirilecek olursa, Turkiye'nin adı yeniden yukanda anılan yasakçı ül- kelerle yan yana konulacaktır. Bu, hiç kimsenin içine sindiremeyeceği ve ulkemize yakışmayan bir gelişme- dir. Bunun, Turkiye'nin hukuksal yönden bağlı ve uymakla zorunlu ol- duğu uluslararası belgelere aykırılı- ğmdan da ote, 21. yuzyıla doğru ge- riye saymanın basladığı 199O'lı yıl- larda ulkemizi yonetenler içın bir "ayıp" olması yanı sıra, Avrupa Top- luluğu'na tam uyelik başvurusunda bulunan ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nin öngördüğu denetim mekanizmasının işletilmesine olanak tanıyan bir siyasal ıktıdar için bir "çelişki" olduğu açıktır. Parlamen- ARQELİIC VEIKIll SERUIS Arçelik Yetkili Servisi, Arçelik Klimanın rokipsiz uzun ömrünün garantisidir. Bütün Türkiye'ye dağı/mış 379 Arçelik Yetkili Servisi, Arçelik Klima sahiplerine kesintisiz hizmet vermeye hazırdır. Şimdi Arçelik klimalar peşin fiyatma, taksitle satılıyor. Size en yakm Arçelik Yetkili Satıcısına uğrayın, gecikmeyin. Fırsat varken klimanın en iyisini alın. IÇELİIC gerekirse devreye gırere Arçelik Klir ~ Jboyu PEŞİN FİYATINA, 10 TAKSİTLE, HEMEN TE5LİM! (Montaj için gereken porço/or ve montajı dahil.) ARE - 1860 MELTEM ARE - SÜR PEŞİNAT 10 TAKSİT T ?£!£?* 200.000 TL îıSvsûr ho o o o o T L 370oooTL 3.500.O0OTL 4.100.000 TL tersine, sözleşmeli personele sendi- ka, toplu sozleşme ve grev hakları- nı tanıyarak, ulkemızin adının kimi- lerimizin dünyadaki yerini bile bil- mediğimız ülkelerle yan yana konul- masına olanak vermemesini di- liyonım. Sendikalaşmanın gelişmekte olan ulkeleri de kapsayacak biçimde yay- gırilaştığı bir dünyada, 1,5 milyon dolayındaki Turk kamu gorevlisi, yalnızca sendika hakkından değıl, çalışma koşullannın belirlenmesine katılma sureçlennin en geri olanın- dan bile yoksundur. Memurlar, ya- şamlannın çok onemli bir bölumü- nu adadtklan yonelim dunyasında ancak edilgen bir varlık olarak go- rülmektedır. Ne geçmişte ve şimdi- lerde "yonetsel reform". yeniden duzenleme"1 va da "yönetimi geliştirme" gibi kavramlarla anlatı- lan genel yonetsel duzenleme ve dü- zeltme çabalannda ne de kendileri- ni doğrudan doğruya ilgilendiren ekonomik, toplumsal ve mesleksel sorunlar konusunda goruşlerinin almması sözkonusudur. 657 sayilı yasanın ongordüğu danışsal nıtelıkli kimı süreçler bir lürlu uygulamaya aktanlmamıştır. Anti-katılımcı yo- netım geleneği, bugun de yururluk- te olan damşma kurullan ile ilgili maddelere ışlerlik kazandırmamış- tır. Yonetsel evrende her şey kamu görevlilerinin dışında olmakta, tum sorunlara ne birey olarak ne de ör- gütler aracılığıyla katılrnanın sözko- nusu olmadığı tek yanlı kararlarla çözüm aranmaktadır. Örgutlenme hakkına getirilen kısıtlama ve yasak- lar yetmiyormuş gibi, kurulmasına olanak verilen sendikal ya da başka nitelikli örgütlerin etkinlik alanı, uy- gulamadan kaynaklanan olumsuz ve hoşgorusuz yaklaşımlarla daha da daratılmıştır. Sonuç Hangi yaklasımlann örunu oldu- ğunu bıldiğimiz bu gorüntuyu, dun- >ada tanık olduğumuz "devrim" sozcüğunün anlamına gerçekten uy- gun düşen değişimlerle bağdaştırma olanağı var mıdır? insan hakları >'e sendikal haklar alanındaki bu olum- suz göruntusune karşın AT ile bü- tunleşmek isteyen ülkemizin bu amaçla attığı kimi adımlann olum- lu bir nitelik taşıdığı kuşku gotür- mezse de, çok yetersiz \e içtenliği- nin tartışmaya açık olduğunu soy- lemek, bilmem haksızhk olur mu? Herhalde böyle bir düşüncenin "önyargılı" ya da "kötü niyetli" ol- duğunu kanıtlamanın en doğru yo- lu, memurların uluslararası hukuk- tan doğan sendikal haklannı ozgür- ce kullanmalarına engel olmamak. böylece de ulkenuzi hak etmediği ve hiçbir biçimde yakışır olmadığı dün- yadaki gelişmelerin gerisınde kalan çağ dışı görüntuden kurtarmaktır. EVET/HAYIR OKTMAKBAL (Baftarafi 2. Sayfada) gün! Kırk yıl geçti aradan, gerçekten demokrasiye kavuştuk mu 7 Bu soruya kim 'evet' diyebilir 7 Kırk yıtdır hep bir geçiş sürecındeyiz. Bu kadar uzun bir süreç dünya tarihinde az görülür! 14 Mfeyıs 1950 Pazar günüydü. Daha sabahtan bir şeylerın değı- şeceği, değişmeye basladığı bellıydi. Ankara'daydım Oy sandığım, evin karşısındaki Atatürk Lisesi'ndeydi. Seçıme CHP, DP, MP ve ba- ğımsızlar katılıyordu. Ben ayrı bir kâğıda yazdım adaylarımı. O za- man oy vermek ıçın ılle de bir partınm lıstesinı kullanmak zorunlu- luğu yoktu. isteyen ayrı bir kâğıda adaylarını yazabilıyordu. Benımki karma bir listeydi. Adaylarımı CHP'den, DP'den seçmış- tim. Hatta bir de bağımsız vardı Ağırlık CHP'deydı. Doğrusu ya CHP'nın böylesıne bir yenilgiye uğrayacağını düşünmemiştım. Ol- sa olsa DP'lilerin oyları artardı. Ama ne inönü cumhurbaşkanlığın- dan aynlırdı, ne de iktıdarı DP'ye bırakırdı 1 Böyle bir ınanç vardı her- keste. . Kimsenin seçime, demokrasiye güveni yoktu Ama gece vaktı duyduk ki CHP yenik düşmüş. DP 408 mılletvekil- liğı elde etmiş, CHP ise ancak 69... Oysa oy hesabı başka türluydû, DP 4 milyon 200 bin, CHP 3 milyon yüz bin oy almıştı. Ama çoğun- luk sistemi CHP'ye böyle acı bir oyun oynamış. CHP kendi kazdığı çukura düşüvermişti. Demokrasi zafer kazanmıştı. Çok partıli döneme geçmıştık. 1945'ten bu yana demokrat liderlerin meytianlarda söylediklert te- ker teker gerçekleşecekti, basın özgürlüğe kavuşacaktı, her şey ucuz- layacaktı, yurttaşın durumu daha iyiye gıdecektı, tek partı diktasın- dan kurtulan ulus rahat bir soluk alacaktı! O 14 Mayıs 1950 akşamüstünu anımsıyorum. Bulvarda dolaşma- ya çıkmıştım. Sandıklar açılmıştı. oylar sayılıyordu. Halk sandık baş- lanna toplanmıştı. Büyuk bir merakla izleniyordu oyların sayılması. Yürürken Adnan Bulak'a rastladım. Başbakan Yardımcısı Nihat ErinV in özel kalem müdürüydû Bulak. Ama seçime az kala görevinden ayrılmış, Dışişleri'ne dönmüştü. Bir süra Bulvarboyunca dolaştık. Her- kes suskundu. Herkes bekleyış içindeydı. Bulak "CHP seçimi kay- betti galiba" diyordu. Gizli birsevinç içinde görûnüyordu. Ben "Ni- hat Erım başbakan olacak, niye ayrıldın yanından" dedım. Oysa Bu- lak daha sağlam adım atmıştı, kendi mesleğine dönmüştü Sanki sezmişti olacaklan... Gece anladık CHP'nin iktidardan düştüğünü. Millet bayram etti. 27 yıllık bir süre sona ermişti Bayarlar, Menderesler, Köprülüler \k- tidardaydı. Beş yıldır halk önünde verdikleri sozleri tutacaklardı. Ül- keye özgürlük ortamı getireceklerdi. Ama ben böyle bir umut besle- miyordum. Açıkçası daha kuruluşundan başlayarak DP'yı tutmamış- tım. Bunda DP programını okumamın etkisi vardı Sanatla, yazınla, kültürle ilgili hiçbir önemli açıklama yoktu bu programda. Kültürden uzak bir yönetimin gerçek anlamda yararlı olacağı kanısında değil- dim Birkaç yıl sonra benim bu düşüncem gerçekleşti ne yazık kı! 14 Mayıs her şeye karşın toplumsal. siyasal yaşantımızda bir dö- nüm yeridir. Bakın Doğan Nadi o günlerin havasını nasıl anlatıyor- du: "Bu sabah otelden çıktım. Kurultayla ilgili bir iki bilgl almak için CHP'ye mensup bir dost arıyorum. Yok, Ankara Palas salonlarıyla Kerpiç Lokantası'nda ve caddelerde kıme rastgeldimse hepsı demok- rat. Onlara, Ankara'ya gelışımin nedenini anlatıyorum, gulüp alay ediyorlar. Meğer CHP asıl düşmanlarını yıllar yılı kendi içinde bes- ler dururmuş da farkında değilmiş. Herkes 15 mayıs demokratı ke- silmiş." Öyleydi, herkes demokrattı, DP'liydı. Ne zamana kadar sürdü bu coşku? 1956'ya kadar!.. Sonra DP, CHP iktidarını aratırcasına de- mokrasiye yüzde yüz ters düşen işler yapmaya başladı. Bu tutumla kendini 27 Mayıs 1960'ta buldu. Güzel bir başlangıç çok acı bir yıkı- lışla sona erdı. KONSERLERİ ANTAKYA SİTE SİNEMASI 17 Mayıs 1990 Pefşembe 21.00 18 Mayıs 1990 Cuma 21.00 ANTALYA KONYAALTI AÇIK HAVA TIYATROSU 19 Mayıs 1990 Cumartesi 21.00 (Yerler numaral'dırt Antalya için bilel satış: Antalya Muzık Galenıerı (1-2-3) 12 11 56 Akdenız Kıtap Evı 12 49 14 BalDon Magazası 11 37 25 Obur Burger 11 89 92 Hedef Ltd. (1) 160 86 60
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle