Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14 DIŞ HABERLER 21 NtSAN 1990
LtTVANYA
Vilnius'ta kemer sık dönemiBüyük bir enerji sıkıntısıyla yüz yüze bulunan cumhuriyette,
sıkı bir enerji tasarrufu programı uygulanacak. Benzin
karneyle dağıtılırken, doğalgaz kullanımına büyük oranda
kısıntı yapılacak. ABD Başkanı George Bush, Sovyetler
Birliği ile olan ilişkilerin, ABD için Litvanya'dan önce
geldiğini söyleyerek, ABD'nin bu konuda yalnızca diyaloğu
sağlamayı amaçladığını söyledi.
Dış Haberler Scrvisi — Sovyetler Birli-
ği'nin Litvanya'ya yaptığı petrol ve doğal-
gaz sevkiyatını kesmesinin ardından Litvan-
ya kemerlerini sıkmaya başhyor. Cumhu-
riyette sıkı bir enerji tasarrufu uygulaması
başlatıldı. Litvanyalı yetkililer, bağımsız-
lık kararırun askıya alınabileceğı yolunda-
ki iddialan reddediyorlar.
Litvanya Bakanlar Kurulu'nun önceki
akşam yapılan olağanüstü toplantısında bü-
yük bir enerji sıkıntısının eşiğinde bulunan
cumhuriyette, tasarruf sağlanması için ön-
lemler belirlenerek uygulamaya konuldu.
Bakanlar Kurulu'nca alınan kararlara gö-
re Litvanya'da benzin karne>r
le dağıtılacak;
doğalgaz kullanımında da büyuk ölçüde kı-
sıntıya gidilecek.
Ekonomik ablukaya karşın bağırasızlık
ilanından vazgeçmeyen Litvanya parlamen-
tosunun onayıyla, bu cumhuriyetin bağım-
sızlığına rnali destek sağlanması amacıyla
"Bağımsız Litvanya Fonu" kurulduğu bil-
dirildi. Bağımsızhk Fonu çerçevesinde ilk
olarak Litvanya'da açılan banka hesabını,
yakında ABD, Kanada, Avustralya, Isveç ve
öteki Iskandinav ülkelerinin bankalanna
açılan hesaplar izleyecek.
Öte yandan ambargoya karşı bundan
sonra izlenecek politikayı ele almak uzere
yapılan parlamento toplantısında sert tar-
tışmalar çıktı. Litvanya Bağımsız Komunist
Partisi'nin lideri ve Başbakan Yardımcısı AJ-
girdas Brazauskas, yaptığı konuşmada,
cumhuriyetin enerji kaynaklarının yanı sı-
ra sanayisinin işlemesi için gerekli hammad-
delerin sevkiyatının da ardarda kesildiğini
bildirdi.
Brazauskas, sanayi için gerekli metaller-
den başka, kereste, gübre ve hatta gıda sa-
nayii için şeker sevkiyatının bile aksamaya
dayanamayacağıru ve "soruna siyasi bir çö-
züm bulunması" gerektiğini betirtti.
Bağımsızhk ilanının sorgulanmasının söz
konusu bile olamayacağını vurgulamasına
karşın, parlamentonun Moskova'nın istek-
leri konusunda daha esnek bir tutum alma-
sını isteyen Brazauskas, bu çercevede, Lit-
vanya parlamentosunun kabul ettiği bazı ya-
saların "gözden geçirilmesini" önerdi.
Ancak Brazauskas'ın bu onerisi, bazı mil-
letvekillerinin sert tepkilerine yol açtı. Vil-
nius'taki gazetecilerin bildirdiğine göre, Bra-
zauskas'ın konuşmasından sonra kursüye
gelen bir milletvekili, başbakan yardımcı-
sını "Moskova'nın baskısıııa boyun
egmekle" suçladı.
Öte yandan, Litvanya'nın başkenti Vilni-
us'ta, daha once Litvanya Komunist Parti-
si'ne ait olan bir basımevine zorla giren yak-
laşık 50 Sovyet komandosunun milliyetçi
Sajudis örgütune bağlı gönullü muhafızla-
rı binadan çıkardıklarıbelirtildi.
ABD Başkanı George Bush, Sovyetler
Birliği ile olan ilişkilerin, ABD için Litvan-
ya sorunundan önce geldiğini açıklayarak
ülkesinin Moskova ve Vilnius arasında yal-
nızca arabulucu görevini üstlenme yanlısı
olduğunu söyledi. Bush, Fransa Cumhur-
başkanı François Mitterrand ile yaptığı gö-
ruşmeden sonra düzenlediği basın toplan-
tısında, Litvanya sorununun diyalogla çö-
zümlenebileceği inancında olduğunu belirt-
ti.
ABD Dışişleri Bakanı James Baker, Sov-
yetler Birliği'nin Litvanya'ya ekonomik
ambargo uygulaması durumunda "ABD'-
nin ticari misillemede bulunabilecegini"
söylemişti.
HALK DESTEKLİYOR — Lit\an>a resmi makamlan. halka enerji tasarrufu çağnsında bulunurken, Litvanyalılar, meydanlarda top-
lanarak hükumete destek verijor ve ambargoyu yeneceklerini savunuyorlar. (Fotograf: AP)
D. ALMANYA
'Sadaka değil, dayanışma istiyoruz'
Doğu Alman Başbakanı Lothar de Maiziere Batı'dan "özel bir
yardım" istemediklerini, adalet ve dayanışma ruhuna ihtiyaçları
olduğunu söyledi.
DİLEK ZAPTÇIOĞLU
DOĞU BERLİN — Almanya'nın birleş-
me surecinde Demokratik Almanlann kaybı
ve kazancı ne olacak? Dün Doğu Berlin'de
Halk Meclisi, bu soruyu tartışmak için top-
landı. Önceki gun Başbakan Lothar de Ma-
iziere, "hükümei programı"ru mecliste oku-
muştu. Demokratik Almanya'nın yeni baş-
bakanı, arkasına aldığı "Büyük Koalisyon"
ile muhalefetin büyük bölümünü, bu ara-
da sosyal demokratlan da programma or-
tak etmiş bulunuyor. Nitekim dün Halk
Meclisi'nde hükumet programma rauhale-
fet yalnızca sol - alternatif gruplardan, Ye-
şiller'den ve eski Komunist Parti'nin deva-
mı PDS'den geldi.
D. Almanya eski Komunist Partisi lideri
Gregor Gysi, yeni hukümetin önderliğinde
başlatılan birleşme hareketinin D. Alman-
ya'nın sömürgeleştirilmesi anlamına geldi-
ğini söyledi. Gysi, yeni Başbakan Lothar de
Maiziere"nin planının D. Almanya'ya fazla
söz hakkı tanımadığını düşünüyor. KP es-
ki başkanı, her iki ulke anayasalarının lağ-
vedilip Birleşik Almanya için tek bir ana-
yasanın hazırlanmasını savunuyor. Ancak
bu plana göre hareket edildiğinde, birleşme
ancak yıllar sonra gerçekleşebilecek.
Demokratik Almanya'da yaşanan bu san-
cüı "rejim degişildigi" surecinde halkın baş-
lıca kaygısı, eski hakların ve güvencelerin
kaybedilmesi. Fiyat artışlannın alım gücü-
nü azaltması; kiraların birkaç misline kat-
lanması; çalışan annelere tanman geniş sos-
yal hakların kaldırılması; her Demokratik
Alman vatandaşına devletin iş sağlama yü-
kümlüluğunun kaybolmasıyla ortaya çıka-
cak işsizler ordusu, halkın gözünü korku-
tuyor.
Başbakan, hükümet programını okurken
ulkenin sorunlarına değiniyor ve Federal Al-
man toplumuna şöyle sesleniyordu: "Bfc siz-
den özel bir yardım, refahınızdan feragat
beklemi>oruz. Demokratik Almanya halkı
sizin gibi tkinci Dün>a Savaşı'ndan sonra
ABD'nin Marshall Planı'ndan yararlanma-
dı. Bu halk savaşın bütiin yiıkunü omuzla-
mış, sizden farklı olarak yüklü miktarlar-
da savaş tazminatı ödemişlir. Bizim sizden
istedigirniz sadaka degil, adalet ve dayanış-
ma duygulandır."
SSCB
Gorbi:
Piyasa
ekonomisine
hazırlanın
SSCB Deylet Başkanı, piyasa
ekonomisine geçiş tercihi
yapıldığını, ancak bunun için
ülkenin uzun bir hazırlık
dönemi geçireceğini söyledi.
MOSKOVA (AA) — SSCB Başkanı Mi-
hail Gorbaçov, ülkede 'planlı piyasa
ekonomisine' geçiş konusunda seçimin ya-
pılmış olduğunu, ancak bunun için uzun bir
hazırlık dönemi gerekeceğini söyledi.
Resmi haber ajansı TASS, SSCB Başkan-
lık Konseyi ve Federasyon Konseyi'nin ge-
çen cumartesi günii başlayan ve dün devam
eden onak toplantısında, SSCB Başkanı
Gorbaçov'un yaptığı konuşmayı yaklaşık
24 saatlik bir arayla yayımlandı. Ajansın
haberine gore Gorbaçov. benimsedikleri
"planlı piyasa ekonomisi" modelinin, top-
lumun birçok kesimini doğrudan doğruya
ilgilendireceği için bu politikanın başarıya
ulaşmasında toplumun tüm kesimlerinin
destegini almanın zorunlu olduğunu bildir-
di. Bu ekonomik modelin uygulamaya ko- <
nulabilmesi için hukuki zeminin hazırlan-
masından, tanmsal üretimi arttırmak için
toprak reformu yapılmasına kadar çok ge-
niş bir hazırlık süreci gerektiğini kaydeden
Sovyet lideri, ayrıca piyasaya istikrar ka-
zandırmak için anti-enflasyonist ve bütçe
açıgını giderici ekonomik önlemler uygula-
manın da gerekli olduğuna dikkati çekti.
Mihail Gorbaçov, bu ekonomik programın
başansı için toplumun tüm kesimlerinin bir-
lik ve beraberlik içinde olmalarını istedi.
TASS, konuya ilişkin haberinde, toplan-
tıda somut bir program üzerinde anlaşma-
ya vanlıp vanlmadığını açıkca belırtmedi.
Geçen cumartesi başlayan SSCB Başkan-
lık Konseyi ve Federasyon Konseyi'nin
Gorbaçov başkanlığındaki ortak toplantı-
sının hafta ortasına sarkması, gözlemciler-
ce, uygulanması önerilen ekonomik reform
programı üzerinde ciddi görüş ayrıhklan-
nm belirtisi olarak nitelenmişti. Sovyet hü-
kümetinin, ekonomiyi rayına oturtmak için
Polonya modeline dayalı bir "şok tedavi"
uygulayacağı yolundaki haberler daha son-
ra üst düzeydeki yetkililer tarafından yalan-
lanmıştı.
Başkan Gorbaçov'un Ekonomi Danış-
manı ve Başbakan Yardımcısı Leonid Abal-
kin, toplumun sabit gelirli kesimlerini kol-
layan bir reform programı izleneceğini söy-
lemişti.
• • • » • » • • • • • • • » > • • • • • » > • • • » » » • • » • » • » • » • » • » • » • • • > •
BAHAR '90 HABERLER
BÜTÜN BAYİLERDE.
BKRNA MORAN Tırpanda Cinsel Teca\üz ve Sınıf Kavgası
FETHİ NACİ 'Sag'da Slogan Edebi>atı
TOMRİS LYAR Seçılen \ol
ÜRHAN P\MIK Türk Romanfnın Ruhıı Izerine
OV A BKRK Becketl Öncesi Roman ve Samuel Beckett
AHMKT CKMAItHermann Bmrh \e "Vırgılius'un Ölıımü"
MEHMET RİFAT Göstergebilım / Bır \lasal Çftzümiemesı
•
KONLMUZ: BASKI ORTAMI VE YARATMA
SELAHATTİN BAĞDATIJ. TWER TİMLR. ŞÂRÂ
SAYIN. ÖMER B.CAYATAY YAIJÇIN YLSLFOĞLl.
İSMAİL MLRAT. ROMAN JACOBSON
Go>a. [jaurcnce. Ritsos. Tarkovski. Genet. Chaplin.
Wilöe. Ahmalova. Şostakoviç. Mandelştanı.
Nâzım Hikmet
•
ERDAI, ÖZ Utilâ İllıan ile / 21 Aguslos 1963
AYŞE I)A\AZ Ciorüntü \e Anlam Açısından 12 E>lıil İmaıı
YAKLP ŞAHA'N Lmberto En>'nun DüşOndürdüklerı
BEDİRHAN TOPR \k küçıık Kapı
Güzel: Mücadelemî sürdureceğîmANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) — Eski Devlet ve Milli Eğitim
bakanlanndan Hasan Cdal Gü-
zel, DGM'deki açılan dava ile il-
gili dosyanın elden ele dolaşma-
smın tertibin bir başka yönü ol-
duğunu kaydederek "Amaç leke-
lenıeyi sürdürmek. ama bu yola
çıkarkenki karaıiılığımdan hiçbir
şc) kaybetmeden mıicadelemi sur-
diirecegim. Çunkü bana guvenen
milMveldli arkadaşlanmın destegi
artarak devam ediyor" dedi.
Güzel, dokunulmazlığının kal-
dırılması için basın toplantısı dü-
zenJediğini, TBMM Genel Kuru-
lu'nda bu konuda bir konuşma
yaparak resmen talepte bulundu-
ğunu, ayrıca önceki gün de
TBMM Başkaru Kaya Erdem'i n-
yaret ederek bu konudaki isteğini
yinelediğini anımsattı. tlgili ko-
Aşağıda imzası bulunan biz lngiltere'den Avrupa
Parlamentosu üyeleri, 29 aydır tutuklu bulunan TBKP
Başkanı Sayın Dr. Nihat Sargın ile Genel Sekreteri Sayın
Haydar Kutlu'nun Komunist Parti üzerindeki yasak
kaldırıhncaya ve/veya kendileri serbest bırakılıncaya
kadar ölüm orucuna başlamış olduklannı derin bir endişe
ile öğrendik.
Kendilerinin, bir demokratik rejimin asgari gerekleri olan
bu istemlerini tümüyle destekliyor, Türkiye yetkililerinin
Sayın Sargın ve Kutlu'nun sağlıklanna daha fazla zarar
gelmeden, derhal serbest bırakılmalan için girişimde
bulunmalarını insanhk ve demokrasi adına diliyoruz.
GORDON ADAM (>ORTHIMBRIA|. RICHARD BALFE
(LONDON SOITH CS>ER). JOH> BIRD (MIDLAMDS WESTf,
JANEY BICHAN |GLASGOW|. KEM COATES
ÜMOTTÜNGHAM), PETER CR-VMPTON (HUMBERSIDE).
CHRISTTSE CRAWLEY (BIRMENGHAM EAST). MICH4EL
ELLIOTT |LO^DO^ »EST). ALE\ F4LCOIVER (MID
SCOTLA.\DX FIFE). GLY\ FORD (GREATER
MA.NCHESTER EAST). PAILINE GREEN |L(»DO>
NORTH». MICHAEL HINDLEY |LA>C.ASHIRE EAST).
STEPHE.\ HIGHES (DURHAM). ALF LOM4S |LOND«)>
NORTH EASTI. MICHAEL MCGOWOi |LEEDS|. DAVID
M.4RTIN (LOTHIANS). TOM MEGAHY (YORKSHIRE
SOUTH-WEST|, DAVID MORRIS (MID-(-WEST *ALES),
STAN NEWENS |LO>DON CENTRAL). «HRISTINE ODDY
(MIDLANDS C.E>TRAL). BARRY SEAL |YORKS^IRE WEST).
BRIAJV SIMPSO> (CHESHIRE EAST|. LLEK SMTTH (WALES
SOUTH EAST). GEORGE STEVENSON (STAFFORDSHIRE
EAST). KEN STEK'ARD (MERSEYSIDE WEST). CAROLE
TONGL'E (LONDON EAST). NORM\> WEST (YORKSHIRE
SOUTH). IA!S WHITE (BRISTOL).
İNGİLTERE'DE YAŞAYAN
ÇOCUKLARDAN DAYANIŞMA ÇAĞRISI
Bızler. Haydar Kutlu ve Nihat Sargın amcalarımızın boş yere
hapishanede tutuldukları bir ülkenin çocukları olma utancmı
taşımak ıstemiyoruz. Çünkü bizim ülkemiz dünyada çocuk
bayramının olduğu tek ulkedir.
Her 23 Nisan'da biz İngiltere ve diğer ülke çocuklarına bunu
övünerek duyuruyoruz.
Haydar kutlu ve Nihat Sargın amcaların ölüm orucunda
olduklarını duyduk, çok üzülüyoruz. Eğer onlar 23 Nisan
günune kadar serbest bırakılmazlarsa bize armağan edilen bu
guzel günde hep Kutlu ve Sargın amcalanmızı düşüneceğız
ve onlar gibi o gün hiçbir şey yemeyeceğız.
Gun boyu herkesı Kutlu ve Sargın amcalarımızla dayanışmaya
çağıracağız. Ülkemizdeki tüm çocukları bu dayanışmaya
çağırıyoruz
GULBEN KARAKAŞ, ALİ YIĞİT, ULKE BEYALİ, ULKEY KILINÇ,
ÖZGÜR KILINÇ, KAMİL KILINÇ, ENDER OURSUN ERSİN DURSUN,
BAHIŞ IRKJ, TAYLAN AYGÜN, BÜLENT AYGÜN, AYGUN O2CAN,
YILMAZ KARA, MESUT YUCE, ERKAN ŞAHİN, CENGİZ ER, VİCDAN
DOĞAN UMUT DOGAN, EMEL BOSTANCI. NEŞE YILDIZ. ELİF
BOSJANCI. ENVER BOSTANCI, SERKAN BOZTAŞ, TAYLAN
SOĞUK. NURCAN DEMİRÇİVİ GULCAN DEMIRÇIVI. UĞUR
DEMİRÇİVİ, UMUT DEMİRÇİVİ, TUNCAY YILDIRIM, ARZU YILDIRIM,
İLKER KARAKAŞ, CANER KARAKAŞ, ALİ GÖZTAŞ, DENİZ DOĞAN,
GOKMEN DOĞAN, GÜNEŞ CENGİZ, UFUK CENGİZ. GÜNEŞ
KALKAN. SEROAR KAÇAR, TAYLAN AYGÜN, BÛLENT AYGUN,
HASAN DOĞAN, HAMİT ÖZCAN. MEMET ÖZCAN, VELİ YILOIRIM,
FADİME YILDIRIM, NURHAK KALAY, FERHAT KALAY, FIRAT
KALAY. O.ÇAĞATAY KULEKÇİ. ÇAĞLA KULEKÇİ, ZEYNEP AKICI,
FIRAT GÜNEŞ TECİRLİ, PINAR TECİRLİ, MESUT YUCE, YILMAZ
YÜCE, İLKAY YÜCE, CANAN YETİMLER, BERİN YİĞ(T, ŞULE
SEVİM, ESRA SEVİM, SEZER BOZTAŞ. ERSOY DOĞAN, ALİ YILDIZ.
KAMBER ÖZEN. RAHŞAN DOĞAN, ÖZGÜR SÖNMEZ, ADİL BEĞEN.
ALİ BAYLAV. MEHMET BAVLAV
İHALE İLANI
Aı\TALYA-AIVTKOOP YENl YERLEŞMELER YAPI KOOPERATÎFLERİ BİRLtĞt
3204 ADA KONUT YAPI KOOPERATİFÎ BAŞKANLIĞI'NDAN
1- S.S. 3204 adada aşağıda belirtilen konut ikmal işleri bayındırlık birim fiyat ve şartnamelerine göre 30.6.1992 tarihinde
bitirilmek üzere kapalı zarf usulü ile ihaleye konulmuştur.
2- Her yüklenici tüm ihalelere katılabilir. Ancak her yükleniciye bir ihale verilecektir.
3- Başvurular ANTKOOP İsmetpaşa Caddesi Varlı Işhanı Kat: 2 ANTALYA adresine yapılacak ve ihale aynı adreste yöne-
tim kurulu toplantı salonunda toplanacak olan ihale komisyonunca gerçekleştirilecek.
4- İhale dosyası birlik binasından 200.000.-TL (Ikiyüzbin) lira karşılığında alınabilir.
5- Birliğimiz 2886 sayılı kanuna tabi olmayıp, ihaleyi dilediğine verip vermemekte ve ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir.
İHALEYE VERİLECEK tŞLER
SIRA KEŞtF GEÇİCİ SONMÜRACAAT İHALE GÜN
NO: İŞİN ADI BEDELİ TEMİNAT TARİH1 VE SAATİ
3204 Ada Yapı Kooperatifi
2. Grup 160 Konut İkmal
Inşaatı
3204 Ada Yapı Kooperatifi
5. Grup 120 Konut ikmal
Inşaatı
4.445.561.351 TL. 133.366.84» TL.
2.913.197.267 TL. 87.395.918 TL.
3.5.1990
3.5.1990
8.5.1990 Sah
Saat: 14.00
8.5.1990 Sah
Saat: 16.00
3204 ADA KONUT YAPI KOOPERATÎFİ
YÖNETİM KURULU
ANTALYA Tlf: 111019
misyonda dokunulmazlık dosya-
sının ele alınmaması halinde, sa-
vunmasız btrakılmış olacağını an-
latan Güzel, "Ülkenin yönetimi-
ne talip olan bir kadro ile birlikte
yola çıkan ve bu konuda iktidar
partis'min kongresiade ciddi bir oy
desteği gören bir kişi olarak, ser-
gilenen haksız ve adaletsiz dura-
mun demokrasi ve millel iradesi
adına iizucü olduğunu" söyledi.
Hande Mumcu'nun hangi etki-
lerle böyle bir ifade verdiğini bi-
lemediğini bir soru üzerine açık-
layan Güzel, bir yüdan fazla bir
süre Dışişleri Bakan Vekiüiği yap-
mış, devletin, Genelkurmay'm ve
MÎT'in en gizli sırlannın içinde
yaşamış bir kişi olarak, bir aday
memureden konuşma tutanağı fo-
tokopisi istemesine kimsenin inan-
mayacağını ifade etti.
Dışişleri'nde
(Baştarafı I. Sayfada)
de olması ise Köşk ile Dışişleri Ba-
kanlığı arasındaki ilişkiler açısın-
dan "kritik" diye niteİendirilen ye-
ni soruları gündeme getirdi.
Dışişleri kaynaklarından edini-
len bilgiye göre kriptolann bakan-
hk dışına çıkarılmasıyla ilgili so-
ruşturmayı "usnlüne aykın" bi-
çimde yürüttüğü öne sürülen
Müsteşar özçeri'nin görevden alı-
nacağı söylentileri, bakanlık çalı-
şanlarında 'huzursuzluk' yarattı.
Dışişleri'nden üst duzey bir yet-
kili, Cumhuriyet'e müsteşarın gö-
revden alınmasımn ancak Bakan
Ali Bozer'e "yukarıdan
müdahale" yapılırsa gerçeklesece-
ğini söyledi. Görüştüğümüz diğer
diplomatlar ise Özçeri'nin "çok
sevilen bir yönetici" olduğunu
vurgulayarak görevden alınması-
mn bakanlıktaki güven ortamını
daha da zedeleyeceği görüşünü di-
le getirdiler.
Dışişleri Bakanlığı yetkililerin-
de "iç politikaya alet edilıyoruz"
kaygısının doğmasına yol açan ve
Cumhurbaşkanlığı ile ilişkiler açı-
sından "kritik" olarak niteİendi-
rilen bazı gelişmeler ise diplomat-
lann kafasında yeni sorunlann şe-
killenmesine yol açtı. Üst düzey
bir yetkilinin Cumhuriyet'e verdiği
bilgiye göre "Mesut Yılmaz'ın ba-
kanüktan istifası, Mâsbington Bıi-
yiikelçisi Nüzhel Kandemir ile
Müsteşar Ttıgay Özçeri'nin ilişki-
lerindeki soğukluk ve Özal-Kan-
demir yakınlığının Dışişleri'nin
devre dışı kalmasına yol açması"
gibi unsurları gundeme getiren bu
sorular, diplomatlann özel konuş-
malarında gündeme geliyor.
Dışişleri Bakanhğı'nın birçok
yetkilisinin bu konuda gündeme
getirdiği sorular şöyle sıralanıyor:
• Tulanaklann iletilme biçimi,
Özal-Kandenıir işbirligiyle bakan-
lığın devre dışı bırakılmasının ye-
ni bir örneği miydi?
• Mesut Yılmaz'ın istifasında
tutanaklann lahrif edilmiş olabi-
lecegi bilgisinin rolü olabilir mi?
• Kandemir ile ilişkilerinin çok
sıcak olmadığı bilinen Vlusteşer
Özçeri kurbaa mı edilmek isteni-
yor?
• Dışişleri Bakanı Bozer, soruş-
turmada kendi istegiyle mi devre
dışı kaldı?
Söz konusu davanın bir siyasi
dava olduğu yolundaki görüşlerini
yineleyen Güzel, "Bu davanın
amacı, bir belgenin nasıl basına
sızdınldığını ortaya çıkarmaktan
çok bir siv-asetçinin tertip ile ka-
muojunda lekelenmesini
sağlamakbr" dedi.
DGM iddianamesinin ve dosya-
nın basında yer almasıyla Turki-
ye'nin gündeminin değiştiğini be-
lirten Güzel, buna örnek olarak
da gerek ANAP'ta gerekse de mu-
halefet partilerinde siyasal faali-
yetlerin yavaşlama eğilimine gir-
mesini gösterdi. Güzel, hakkında-
ki mesnetsiz ve çirkin iddialann
Türkiye'de siyasi gündem bakı-
mından çok önemli gelişmelerin
ortaya çıktığı bir dönemde günde-
min birinci sırasını almasını ise
şanssızlık olarak niteledi. Güzel,
"Güneydoğu'da tırmanan terör
karşısında alınan onlemlerin dev-
let ve huknk sistemi bakımından
önemli neticeler ortaya çıkardıgı,
partilerin kendi aralanndaki vc iç
mucadelelerinin yogunluk kazan-
dıgı bir donemde, cesaretle verdi-
ği haysiyet mücadelesi>le bilinen
bir politikacı gundeme getirilmiş-
tir. Diger konular da sanki goriın-
mez bir el tarafından bir kenara
itilmistir" diye konuştu.
Kendisinin politikaya atılırken
pek çok güçlüğü göze aldığına işa-
ret eden Güzel, ancak Türk siyasi
yaşantısına baktığında böylesine
çirkin bir politikaya rastlanama-
yacağını söyledi. Güzel, hakkın-
daki iddialardan doğal olarak
üzüntü duyduğunu belirtirken
partisini ve Türkiye'yi daha ileri
bir noktaya götûrmek için başlat-
tığı mücadelesine hakkındaki id-
dialann engel olamayacağını kay-
detti.
Güzel, hakkındaki iddialarla
gündemde ikinci sıraya düştüğü-
nü ifade ettiği Güneydoğu'daki
son olaylar karşısında çıkanlan
kararnameyi ise "tşin iki yönü var.
Birinci vönü devletin güvenligi,
ikinci yönü ise demokratik rejlm
ve demokratik haklar. Asd ço-
zöm. demokratik haklardan vmz-
geçmeden Güneydoğu'daki terö-
riın önâne geçmektir" dıyerek de-
ğerlendirdi. Güzel, "Scbcbi nc'
olnrsa olsnn, bazı demokratik
haklann gözardı edilmesi, btlli
hak ve yetkikrin belli kişi ya da
merdlerde toplanması ve rejimin
göriintüsünü degişürecek uygula-
malar son dercce mahzarindar "
dedi.
EMEKLİ BÜYÜKELÇİ TUTAx\AKLARI DEĞERLENDİRDİ
Bu îşte büyüktertip var
SEMİH İDİZ
ANKARA — Dışişleri Bakanlığı'nda en üst ka-
demelerde görev yapmış olan bir emekli büyükel-
çi, Hande Şefkat Mumcu'nun soruşturmasının, Dı-
şişleri Bakanlığı'ndaki en üst bürokratik
"makam" tarafından gerçeklestirilmiş olmasını bir
"garabet" olarak nitelendirdi. Bu tür bir tahki-
kat için genelde bir komısyon oluşturulduğunu
söyleyen buyükelçi. "Bu sorgulama, Memarin Mn-
hakematı Kanunu'na pek uymuyor" dedi. özal-
Bush görüşmesi tutanaklannın Dışişleri üslubuna
da uymadığmı ifade eden Buyükelçi, içerik ve tu-
tanaklar hakkında bazı kuşkulan da dile getirdi.
Tutanaklann Özal-Bush göruşmesinin yapıldığı
Washington'dan değil, Houston'dan, üstelik bir-
kaç gün geçtikten sonra ortaya çıkması ile ilgili bir
soru karşısında ise, "Bizim bakanhğımızın siste-
mi şudur. Bunlar anında hazırlanır ve gönderilir.
Biz 24 saat içinde göndeririz böyle bir şeyi
merkeze" diye konuştu.
Adının sakb kalmasını isteyen emekli büyükel-
çiye "Hande olayı" ile ilgili olarak sorduğumuz
sorular ve aldığımız yanıtlar şöyle:
— Bu konulara yakın birisi olarak olayın ele alı-
nış biçimini nasıl değerlendiriyorstınıız?
Emekli buyükelçi — Burada şimdi en büyük ga-
rabet Dışişleri Bakanlığı'ndaki en üst bürokratik
makamın bu tahkikatı yapması, surdürmesi olu-
yor. Bu garip bir şey. Bu pek yapılmaz bakanlık-
ta, çünkü esas itibanyla bundan sorumlu olan Per-
sonel ve Idari Işler Müsteşar Yardunası vardır.
Esas itibanyla bunu o da yapmaz, ama bir komis-
yon teşkil edilir. Bakandan talimat alarak. O tali-
mat çerçevesinde bir komisyon oluşturulur ve ko-
misyon tahkikatı yapar. Burada ilk garabet, bu işin
en üst taraftan yapılması. Bütün bunlar, bu sor-
gulama, Memurin Muhakematı Kanunu'na pek
uymuyor. Bana ters geliyor. Bir kere işin bu tara-
fı var. ikincisi de, hepimiz biliyoruz ki bugün bant-
lar mahkemede herhangi bir şekilde bir delil ola-
rak kabul edilmiyor. Ona rağmen bu yapılıyor. Ve
ondan sonra bakanlık alet ediliyor. Gazetelerde ya-
yımlattırılıyor. Bu ortaya konuluyor. Bir nevi, ki-
şisel haklara tecavüz konusunda bakanlık kulla-
nılmış oluyor. Bu, benim gördüğüm kadarıyla ter-
tipli bir şey. Bir üçüncü nokta var, bunun için bir
kamu davası acılabilir mi açılamaz mı, bu husus
üzerinde durmadım şu ana kadar, ama bütün za-
bıtlar açıklanıyor. Yani Dışişleri Bakanlığı müs-
teşarının diğer memurlarla ilgili olarak yaptığı da
açıklanıyor. Bunlar birileri tarafından veriliyor,
ama kim tarafından veriliyor? Bu son derece dü-
şündürücü. Bir diğer nokta da şu: Ben o zabıtları
okudum. O zabıtlar çok daha kapsamh olur. O
zabıtlarda sadece o konular ele alınmaz. Onun dı-
şında birtakım bölgesel konular da ele alınır. Bü-
tün o konularda daha ince ve kişisel değerlendir-
meye giden birtakım beyanlar olur karşılıklı ola-
rak. Bana öyle geliyor ki o zabıtlar ya özet yahut
da... (Emekli Buyükelçi burada duraksıyor)
— Fabrikasyon mu?
Emekli buyükelçi — Bilmiyorum, onu söyleye-
miyorum çünkü o zaman çok kuvvetli bir itham
yapmış olacağım. Fakat bana pek bir özet gibi gel-
di bunlar. Yani burada bazı şeyler bırakılmış, ba-
zı şeyler çıkarümış, sanki acıklanacağı düşünüle-
rek. Türkiye ile birtakım ülkderin ilişkilerine gölge
düşürebilecek birtakım hususlar bunun içinden te-
mizlenmiş, diğer kalması istenen hususlar bırakıl-
mış gibi geliyor bana.
— Totanaldarda Dtşisleri'Be nygan ohnayan bir
üslup bulunduğu söyleniyor...
Emekli buyükelçi — Onu bilmiyorum. Herke-
sin üslubu değişebilir. Fakat Dışişleri'ne uyan bir
uslup yok. Dışişleri daha ince bir ttslupla yazar
bunlan.
— Dışişleri'nden bir belge sızdırmanın çok ko-
lay bir şe> olmadığı diplomatik muhabirlerce bi-
linir... Yani kolay olan bir şey değil.
Emekli büyükelçi — Degil. Fakat burada en kö-
tü olan şey şu: Bu işte büyük bir tertip var. Bu
Hande olayını ve Hasan Celal Güzel'i tam mana-
sıyla teşhir etmek için... Yanî yedi tane ayn tuta-
nak var benim görebildiğim kadarıyla. Yedi ayn
kişi ile görüşülmüş. Bunların hepsi ayn. Şimdi bü-
tün bunlar veriliyor basına. Bunlan kim veriyor?
Bunu Dışişleri vermez. Bütün bunların basına ve-
rilmesinde bir maksat var. Burada Dışişleri Bakan-
lığı'nı kötülemek... Dışişleri müsteşannın Hande'-
ye bir şekilde, 'bunlar aramızda kalacak. Ben sa-
na abilik yapacağım' demesi sözkonusu değil. Bu-
nu ortaya koytnak değil. Burada esas itibanyla,
hakikatten böyle bir vakıa olmuş olduğu, Hande
ve Hasan Celal Güzel arasında birtakım ilişkile-
rin olduğu, J>elgeleri Hasan Celal Güzel'e verdiği
filan, bu ortaya konmak isteniyor. Bunu yapıyor.
Birisi yapıyor şimdi. Yani Güneş'e sızdınlandan
başka bir de bunlan yapan var mahsustan. Veya
bunlann gazetelerin eline geçmesini kolaylaştıran-
lar var. Peki ama bu suç değil mi şimdi. Bu ikin-
ciyi yapan?
— Sayın Özçeri'nin bu tahkikatı vapmasını
anormal buldunuz. Sizce niçin o yaptı bana o
zaman?
Emekli buyükelçi — tyi niyetle yapmıştır. Tali-
mat gelmiştir ama. Yani "bu işi dikkatli takip edin.
Bu işi bizzat yürütün" gibi. O da tabiatıyla bu ko-
nuyu ortaya çıkartmak istemiştir. Zaten Hande ile
görüşmesinde de öyle.