25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 NtSAN 1990 CUMHURtYET/17 HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN Ifleteoroloji Genel Mûdûncığü nöen alınan bilgıye göre yurdun kuzeytatı kesimleri parçalı buluflu, Marmara. Kuzey Ege, Batı Karadeniz ile İç Ana- dolu'nun kuzeybatısı yer yer sağanak yaflışlı, ötekı yerter az bulutiu ve açık geçecek. H*W SICAKLIĞI: Değişme- yecek RÛZGÂR Gûney ve batı yon- lerden halif, ara sıra orta kuvvette ese- cek. OenizlerimizrJe: Karadeniz'de gün- öoğusu ve keşisieme. Akdeniz'cte gün- batıs: ve karayel, ötekı denıaenmıMe kıble ve lodostan 3-5 kuvvetinde sa- atte 10-21 denız miii M a esecek. De- nız mutedil dalgalı olacak. Oaıga yuk- sektıûı 05 ıla 15, açMarda 2-3 m gö- röş uzaklı- flı 10 km.. yağış anında 3-5 km. dolayında bulunacak. Van Gölü'n- de hava. parçalı bulutiu geçecek Rûajâr güney ve batı yönler- den hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Göl küçûk dalgalı ola- cak. Görüş uzaklığı 10 km (tolaytnda bulunacak Mana Aûapazar Adıyaman Afyon Afln Anfcara Antakya Antalya Artvin Aydın Battear Bileak Bingfil Bitlis Bolu Bursa Çanakkale Çorum Denizli A 21° 10° Dıyarbakır A ¥ "" "" " A Y 18" 5°Edırne 22° 6°Erancan 18° 3°Ernırum 10° 0" Estoşetıir 18° fGaaaniep 22° 11° Giresun 23° 10" GO.Tiûşhane B 16° 7°Hakkârı B 23° 8°lsparta 20° 6°istant>ul 18° 5°tzmır 15° 1° Kars B 14° 1° Kastamonu Y Y Y Y B 16° 5 6 Kıysen 21° 6° Kırkiarrt 18°10°Konva 17» yKûtahya 22° 8°Malatya 20° 4 Manısa 18° 8°KMaraş 15° 2°Meran 10° 1°Mu0la 17° 4°Mus 20° 6°Nı$de 15° 10° Ortu 14° 3°Rı2B 13° 2°Samsun 17° 3°S«n 17° 8°Sirt)P 22° 11° SMS 10° 0°%k>n)ag 18° 2°tabzon 18° 2°lüMeH 18° 8°Us* 18° 3° van 17° 6°Yozçat 17° 2%nguKfak y 21 o jo A 22° 9° A 23° 12° B 21" 7° B 15° 2° A 17° 2° B 15° 10° B 15° 10° B 15° 10° A 20° 5° Y 13° 9° A 15° 2° Y 16° 9° B 15° 10° A 18° 7° Y 20° 5° B 14° 3° A 17° 2° Y 14° 8° * yaOmuriu # sısiı A-açık B-Dulullu G-gûneşK K Uflı S-sıslı Y-yaOmırlu Kahıfe» DÜNYADA BUGÜN Amsterdam Amman Atna Bafclal ıBarcetona Basel Beıgrad Bertm Bonn Brûksd Budajeşte Cenevre Cezayır CkMe DutHı FranMurt Girne Kaftie Kopanhag KMı Leftoşa Y 10° A 22° Y 18° A 28° B 20° Y 12» Y 17" Y 10° Y 10° Y 9° Y 15° Y 13° B 20° A 32° A 34° Y 9° A 22° Y .0» A 24° Y 10° Y 10° A 22° lenıngtad Madnd Müano Montrea UosKova Munıh Ne« Vort Oslo Paris Prag Rıyad Roma Soiya Sam TeiAm Tunus Varşow Venedk Vıyaıu Zirtı B 14° Y 11° B 16° Y 13° A 21° B 15° Y 9° A 17° Y 7° Y 12° Y 12° A 33° Y 16° Y 10° A 24° A 27° A 28° Y 14° Y 11° Y 16° ıB 16° Y 13° B U L M A C A 2ONİSAN SOLDAN SAĞA: 1/ Tren, tramvay gibi taşıtlann son durak yeri. 2/ Baş çoban... Hücre çekirdiğinde buiunan ve kromatin tanelerini taşıyan ağ biçimdeki ipliksi yapı. 3/ Ölünün üzerinden çıkan giysi. 4/Kırnua ya da esmer renkte olan doğal demır ok- sidinden oluşan ve kantaşı da denilen raineral. 5/ Bunalt- ma, tedirgin etme... Pamıık ve ipekle ka- rışık dokunmuş hareli kumaş. 6/ Ta- raf... Nazi partisinin hücum kıtasını simgeleyen harfler... Tuzağa düşürülen şey. 7/ Hayvanlara vurulan damga... Altının simgesi... Asya'da bir ırmak. 8/ Uygun, tıpatıp gelen... Sivrisineğe ben- zer bir böcek. 9/ Zambakgillerden tır- manıcı bir bitki. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hükümetçe bir yere gönderilen er- lere verilen ve bilet yerine geçen kâğıt. 2/ Yankı... Iki atlı kızak. 3/ Fesleğen de denilen, yaprakları güzel kokulu süs bitkisi... Kalın bükülmüş sicim. 4/ Çift direkli yelkenli gemi... Konya ilinde bir baraj. 5/ Mahkeme sonucunu gösteren resmi beIge...Sovyetler Birliği'nin plaka işareti. 6/ Nikelin simgesi... Mert, kalender ve babacan kimse... Ses. 7/Birim... Düz ve geniş arazi. 8/ Bir nota... Maderderi ergitme. 9/ Herhangi bir canlı türünün geli- şiminde yaşantı, öğrenme gibi edinilmiş etmenlere değil, kalıtım- saJ olanlara ağırlık ve öncelik veren görüş. 60 YEL ONCE CumhuriY et Konserve fabrikaları 20 NİSAN 1930 Aldığımız malûmata göre elyevm memleketimizde yedisi şehnmizde, biri Edirne, biri de Bursa'da olmak üzere 9 konserve fabrikası vardır. Bunlardan şehrimizdeki fabrikaların tesisat ve işietme sermayeleri 500 bin lira raddesindedir. tmalât miktan senevisi ise 3 milyon kutu, amele miktan faal zamanda bin ve durgun zamanda 2 yüz kadardır. 1927 senesi istatistiğine göre sebze, meyva ve et kcmserveleri ithalâtımız 308 bin 12 kilo ve ihracatımız ise 133 bin 692 kilodur. Bu ifcracatımızın çoğu sebze ve en azı meyvadır. Haricî piyasalanmız: Başlıca Mısır, Amerika, Ingiltere ve Fransa'dır. Bunda başlıca rakibimiz Yunanistan'dır ve konserveciliğimizin mevkiini alarak piyasaya günden güne hakim olmaktadır. Çünkü Yunanhlar daha ucuza mal etmektedir. Konserveciler yakında toplanacaklar, uçuza mal etmek yolunda çahşacaklar, bu sebepleri bir rapor halinde Ticaret Odasına arzedeceklerdir. 30 YIL ONCE Cumhuriyet ABD'yi protestq 20 NİSAN 1960 Kahire radyosunun Mısır basınına atfen bildirdiğine nazaran, Washington'daki Birleşik Arap Cumhuriyeti Büyük Elçisi, Kleopatra gemisinin boykot edilmesini Amerikan hükümeti nezdinde protesto etmiştir. Yine Kahire radyosuna göre, Arap İşçi Sendikalan Beynclmılel Birliği, dün Amerikan Liman İşçileri Sendikasına gönderdiği bir telgrafta, Kleopatra gemisinin boy kotunu tenkid etmekte ve Arap limanlarında buiunan Amerikan gemilerine misiUeme yapılacağını bildirmektedir. Şamda öğrenildiğine göre, Lâzkiye Liman İşçileri Sendikalan. New York liman işçilerinin "Kleopatra" adındaki Mısır gemisini boşaltmayı reddetmeleri üzerine misilleme olarak Amerikan gemilerini boşaltmayı reddetme kararını almışlardır. * Bu münasabetle, merkezi Şamda olan İsraeli boykot bürosu sözcüsii demiştir ki: İsraeli boykot teşkilâtının tâli büroları bu yeni durumu bağlı bulunduklan hükümetlerle incelemeğe dâvet etmişlerdir. Bu bürolan vasıtasiyle New York liman işçilerinin hareketini tasvip etmeleri muhtemel Amerika Birleşik Devletleri, İsveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka, Federal Almanya ve Fransa gibi memleketlere Arap memleketlerinin İsrael ile harb halinde bulunduklannın hatırlatılması istenmektedir. Kanserin teşhisi Bir Japon doktorun, kan muayenesi ile kanseri teşhis etmeğe muvaffak olduğu söylenmektedir. Nagoya Biokimya Enstitüsü Müdürü Takakazu Kosaki ile bir müddet çalışmış olan Amerikalı bir doktorun bildirdiğine göre, Kosaki, kanserli hücrelerde normal nesiçlerde rastlanmayan "Phospholipide - Yağlı madde" bulunduğunu keşfetmiştir. Dr. Takakazu Kosakî, başka hiç bir emare mevcut olmadığı halde kan muayenesi ile 1000 kişide kanser bulunduğunu hastalığın henüz başlangıç safhasında tesbit edebilmiştir. Dr. Kosaki'nin, damara "Porphryn emetcury complex" zerketmek suretiyle kanser tedavisinde çok iyi neticeler aldığı bildirilmektedir. GEÇEN YIL BUGUN Cumhuryet Ürdün'de yağma 20 NtSAN 1989 Artan hayat pahalılığj ve ülke ekonomisinin içinde bulunduğu kötü -durum Ürdün'de sosyal patlamaya yol açtı. Hükümetin Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) reçetesi doğrultusunda pazar günü çok sayıda mal ve hizmete zam yapmasından sonra başkent Amman'ın 190 kilometre güneyindeki Maan kentinde sokaklara dökülen binlerce kişi bankalara, polis karakollarına ve mağazalara saldırdı, çok sayıda bioa ateşe verildi. Binlerce gösterici sokaklarda iktidar aleyhine gösteri yaparken mağazaların da yağmalandığı biidiriliyor. TARTIŞMA 'lü bîr yazıya Rivayete bakılırsa, Leonardo da Vinci'nin son sözü, "Yapılacak ne çok şey kaldı" olmuş. Ölüm anı için çok yerinde bir söz. Ne yazık ki kimileri aynı sözü ölümden çok önce söylemek zorunda kalıyor. Dostum Haluk Gerger'in Güneş'in P- eki'sinde çıkan (8 Nisan 1990) ve haklı bir öf- ke taşıyan yazısı, umarım, 'eski; yeni' üniver- site çevrelerinde yeterince okunmuştur. Ben, burada, bu yazıya bir 'şerh' düşmek istiyorum yalnızca: 6 Kasım 1982 günü; yani, aralannda Haluk da buiunan, Ankara Siya- sal Bilgiler Faküitesi üyesi on bir -aynı fakül- tenin 'ünlü' (yani, infamous) bir profesörünün deyimiyle- "civciv" elemanının (yoksa 'personel' mi demeliydim?..) görevlerinden atıldığı gün, SBF'ye giderek tanıdığım dört profesörle konuşmuştum. Hâlâ (çeşitli düzey- lerde) saygı duyduğum bu kişilerin adlarını vermeyeceğim; ama umuyorum, yazdıklarım- da kendilerini tanıyacaklardır. Kendileri ister- lerse, o günle ilgili bugün düşündüklerini açık- layabilirler. O gün konuştuğum bu dört profesöre, 'ufaktan' başlayan yeni bir tasfiye' ile karşı- karşıya olduğumuzu; bir şey yapmalan gerek- tiğini; kamuoyunda iyi tanınan kişiler oiarak gösterebilecekleri bir tepkinin etkili olacağı- nı söyledim. Profesörlerin yanıtları, sırasıyla ve özetle şöyle oldu: 'lnsan haklan' otoritesi olan birincisi, ülkenin güç dengeleri konusun- da ilginç bir yorum getirdi. 'Anayasa" uzmanı olan ikincisi, atılanlar arasında buiunan ken- di asistanıyla ilgili olarak Doğramacı ile ko- nuştuğunu söyledi. Üçüncüsü, uzmanı oldu- ğu 'ekonometri' doğrultusunda, karmaşık bir felsefi' yaklaşımdaydı. Ateşli bir at yanşı me- raklısı olan dördüncüsü de bana 'hipolojik kartoteks'ini gösterdi, yöntemlerinı anlattı... Bu dört profesörden, Doğramacı ile konu- şanı dışındakiler, o günden kısa süreler son- ra, 1402'lik oldular. Belki, o gün bir şey yap- salardı, hem kendilerinin hem de Tiirkiye üni- versitelerinin durumu bugün farklı olurdu. Rivayete bakılırsa, Leonardo da Vinci'nin son sözü, "Yapılacak ne çok şey kaldı" olmuş. Ölüm anı için çok yerinde bir söz. Ne yazık ki kimileri aynı sözü ölümden çok önce söy- lemek zorunda kalıyor. ORLÇ ARLOBA Hacellepe Üniversitesi Müstafi Asistanı Feminizm boyırtunda erkeğîn yeri Kanımca, feminizm adına yapılanlarla düşülen yanlışların nedenleri arasında, sorunun bir 'sosyal olgu' olma niteliğinin göz ardı edilmesi büyük paydaya sahiptir. Clkemizde, feminizm ya da kadının toplum- daki yerinin, olan ve olması gereken açısından sorgulanması son on yılda oldukça yoğunluk kazandı. Feminizmin düşünsel ortamdaki yo- ğunluğu orarunda y^şama geçirilememesi, en- telektüel sohbetlerin başlıca çeşnisi olmakla kalması, kanımca kavramın yıpranması, içe- riğinin boşalması tehlikesini de birlikte getir- mekte. Bu nedenle geniş boyutlara sahip fe- minizm olgusu üzerine söylenenlere bir yeni- sini eklemek istemezdim. Ancak bence göz- ardı edilen ya da yanlış değerlendirilen birta- kım noktalara değinmenin önemi bunu göze almamı gerektirdi. Yine bu köşede yayımlanan yazısında ba- kın ne diyor bir okur: (Kadın hareketinin hak- hlığını ortaya koyduktan sonra) "Adı üstün- dc kadın hareketi diyonız. Bir erkek burnu- nun en son girecegi yer burası (...) Kadın sa- vaşımı yalnızca kadınlann alanıdır" diye vur- guluyor. Sonra da mücadele etmek isteyen er- keklerin enerjilerini başka alanlara kaydırma- larını öğütlüyor. Kadın hareketinin başka birtakım toplum- sal kazanımlardan sonraya ertelenemeyeceği ve öncelıkle bu sonına kadınlann sahip çık- ması gerekti|î dO$nriü'ldOğünde bufsözler, doğ- ruluk payı olmakla birlikte, akla bir dizi so- ruyu getiriyor. Kültürün, "kadın" kavramı altında ona, ko- runmaya muhtaç olması, mantıklı düşüneme- mesi, cinsel obje olarak göriilmesi gibi özel- likler atfederek onu toplurnsal yaşamda edil- gen kıldığı bir gerçektir. Böylece kadın birta- kım statülerden ve buna bağlı rollerden uzak tutularak (özellikle karar verme konumunda olanlarda; ailede, kitle kurum ve kuruluşlann- da, parlamentoda vb.) dar bir sosyal yaşama hapsedilmektedir. Acaba bu hapsedilme tek yönlü müdür? Kadının sosyalleşme sürecinde cinsiyetinin yüklediği sorumluluklarla ve so- runlarla cebelleşmesi; onun bir birey olarak kendini gerçekleştirmesini güçleştirmesi, yete- nekleri doğrultusunda toplumsal yaşamda ye- rini alamaması sonucunu doğuruyorsa bu sa- dece kadının bir sorunu mudur? Yoksa top- lumsal yaşamın ussallığı açısından toplumun bir kaybı mıdır? Sözgelimi, cinsel kimliğini ka- zanma sürecinde, cinselliğini 'gizlenmesi ge- reken bir ayıp' olarak öğrenen bir kızm cin- selliğine yabancılaştığını görüyoruz da onu yalnızca cinsel bir obje olarak gören erkeğin cinselliğine yabancılaştığını neden görmüyo- ruz? Bu bağlamda kadın mücadelesini erkek- ten soyutlamak, daha da önemlisi erkeğe karşı yapılan bir savaşım olarak görmek konuyu çar pıtmak, basite almaktır. Çünkü kadın soru- nu varsa orada erkeğin de sorunu, daha doğ- rusu insanlığm da sorunu vardır. Kanımca, feminizm adına yapılanların düş- tüğü yanlışların nedenleri arasında, sorunun bir 'sosyal olgu' olma niteliğinin göz ardı edil- mesi büyük paydaya sahiptir. Bu açıdan yak- laşıldığında, kadının özgürlüğünü kazanma yolundaki engellerin, herhangi bir kişi, grup ya da cinsiyetten değil; kültürel yapıdan ve onun toplumun fertlerine ve kurumlanna yan- sımasından kaynaklandığını görmek hıç de zor değildir. O halde, bu alanda yapılan mücade- lenin hedefinin birtakım kültürel değişimler yaratmak olacağı açıktır. Bu, erkeğin de dü- şünce ve tutumlarında değişimi birlikte geti- receğinden, kendi yaşamı üzerine sorgulama hakkı onun bu konuda düşünce üretmesini do- ğal kılacaktır. Bu düşünceler feminist hareketi baltalayıcı olsa da yalnızca yanlış bir düşün- ce olarak ele ahnmalı, bir cinsin genel tutu- mu olarak algılanmamalıdır. Zaten benzer dü- şünce ve tutumlar kadından da gelmektedir (cinsel fetişe olmakta sakınca görmeyen -hatta kullanan- erkeği kendisine -sözüm ona namu- su için- koruyucu gören, karşı cinsle iiişkile- rinde ciddiliğini evlenmekle eşgören kadın gibi). Görüldüğü üzere her iki örnek özde uyu- şum içindedir. O halde yapılacak eleştiri cin- siyet ayrımı yapılmaksızın söylemin, tutumun özüne olmalıdır. Bütün bunlar yapılmadığın- da kadın hareketinin geleceği papatyaların kokteyllerinde belirlenmeye devam edecektir. SEDAT ELMALI Igdır/KARS KAÇIRILMAYACAK FIRSAT Antalya Lara 'da Karpuzkaldıran Eğitim Tesisleri bitişiğinde, NORMAL VE DUBLEX DAİRELER BAHÇELİ TRİPLEX VİLLAUR Sosyal tesisleri ve yüzme havuzu ile birlikte altınkumlu LARA Plajı içinde BU FIRSATIDEĞERLENDİRİN Bes yıldızlı HOTEL OFO'nun bulunduğu mevkiide Antalya^nın denize sıfıryegane sahilinde Hepsi bitmis ve taşınmaya hazır son kalan daire ve villalardan biri sizin olsun. OFO İNŞAAT VE TURiZMAŞ. Antalya 9-31-231556-231557 DİYARBAKIR 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN İLAN Esas No: 1978/288 Davacılar Salih Yaiman ve arka- daşları vekilı av. M. Günşat Aksu ıa- rafından davahlar Sabri Adıgüzcl ve arkadaşlan aleyhine mahkememıze açılan tapu iplal ve tescil davasının yapılan açık yargılaması sırasında: Davalılar Diyarbakır Merkez Ay- naıo köv'ünde mukim buiunan Meh- meı o|İu, Mahmuı KARABOĞA, Mahmut oglu Enıin KARABOCA, Mehmet oglu Hüsnü KARABOĞAi nın bu adreslerine çıkarılan teblıgaı- lann bila tebliği iade edildiği gibi em- niyeıve yaptınlan sonışturma netice- sinde lebligaıa yarar adresleri lespiı edilemediğinden dava dilekçesinin ilanen lebliğine karar verilmiştir. Karar gereğince yukarıda adları yazılı buiunan davalılann duruşma- nın bırakıldığı 1.5.1990 gunu saat 9.00'da duruşmada bızzat hazır bu- lunmalan veya kendilerini bir vekil- le lemsıl euirmeleri, duruşma>-a gel- medikierinde ve dava ile ügili ibraz eımek isıedikleri belgeleri duruşma gunune kadar göndermelerı veya ge- lirip ibraz etmeleh, gelmedikleri gi- bi kendilerini bir vekjlle de temsil eı- tirmedikleri lakdirde yargılamaya vokluklarında devam edilecegi ve ka- rar verilecegi keyfiyeti daveıiye yeri- ne kaim olmak uzr:e ilanen lebliğ olunur. 27.3.1990 ELAZIĞ 2. ASLİYE CEZA HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 1986/315 Karar No: 1990/92 Anahtar uydurmak suretiyle hır- sızlık suçundan mahkememizin 22.2.1990 günlü ilamı ile sanıklar: 1- Iniz oğlu, 1957 doiumlu Sil- van ilçesi Yeni köyü nüfusuna ka- yıth buiunan İBRAHtM ÇA- LAR'ın müsnet suçtan TCK'nın 512/1 maddesi uyannca ? gün ha- pis ve 3000 TL. ağır para cezası ile cezalandırılmasına, 647 sayılı ka- nunun 4. maddesi ve TCK'nın 72. maddeleri uyannca sonuç olarak 5100 TL. ağır para cezasına çevri- lerek 647 sayılı kanunun 6. mad- desi uyannca ertelenmesine, 2- Mehmet Emin kızj, 1961 do- ğumlu Adana ile Doşeme mahal- lesi nüfusuna kayıtlı buiunan Hay- riye Gmnuş'ıın aynı suçıan TCK'nın 493/2, 40 maddeleri uya- nnca 3 yıl hapis cezası ile cezalan- dırılmasına karar verilmiş olup ve- rilen i$bu gıyabi karar yapılan ara- malara rağmen sanıklara tebliğ olunamamıştır. 7201 sayılı tebligat kanunun 29. maddesi uyannca kararın ilanen tebliğine ve gazetede neşrinden iti- baren 15 gün sonra kesinleşmi; sa- yılacağı ve ilan ücretinin sanıklar- dan alınacağı ilanen tebliğ olunur. Basın: 22587 ANKARA...ANKA MUŞERREF HEKİMOGLU Ancak Gündem Kayıyor Singapur'dan ve Abu Dabi'den gelen haberleri okurken gü- lümsûyorum. Büyükelçi Yüksel Söylemez ve Başkonsolos Da- ver Darende resim sergileriyle büyük ilgi topluyor. yerel gazete ve dergilerde geniş yer alıyoriar. Kapak resimleri, röportajlar, renk- li fotoğraflar çok hoş. Sanatın ortak dilini kanıtlıyor Bir de Ankara'daki diplomatlarımızı düşünüyorum Onlar da gazetelerde büyük başlıklarla yer alıyor son günlerde. Onları okurken gülümsemek kolay değil, tersineçok üzücü, düşündü- rücü bir olay yaşanıyor Okurlarım bilir, Dışişleri'ne önyargılar- dan uzak ve de sıcak bakarım ben. Belki yakından tanıdığım için. Acılarına, özverilerine çok tanık olduğum için. Terörist kurşun- lanna yüreklice direndikleri, ölümcül görevleri de gözlerini kırp- madan üstlendikleri için. Ayrıca Dışişleri Bakanlığı bürokrasideki tüm yıpranmaya karşın düzeyini koruyabilen bir kamu kuruluşu olduğu için... Son olayı da bu doğrultuda düşünüyorum ben. Do- ğal bir soruşturma olayının özel yaşamın ayrıntılarına kadar uza- masına bir yorum yapamıyorum. Dışişleri'nde noktalanan bir öy- kü, bir dizi romana dönüştü neredeyse! Bu yazım yayımlanınca- ya kadar gerçekleşir mi bilmem? Ama Dışişleri Müsteşan'nın bir açıklama yapması gerekir bence. Durumun gerçeğini yansıtmalı. Konu nedir, nerede başladı, nerede bitti? Sonrasıyla bakanlığın ilgisi var mı, yok mu? Bush ile Özal görüşmesi gizli mi, değil mi sorusu tartışılabilir bence. VVashmgton görüşmesinde kaç kişi var, yabancıların dinlediği, bildiği konular gizli sayılır mı? Ama o görüşme Dışişleri'ne krıpto ile veriliyor, açık değil. O kripto ba- sına yansıyınca bakanlığın duyarlığı, sorurnluluğunu taşımayan görevliyi araması, soruşturması çok doğal. Yöntemı tartışılabi- lir, ama müsteşar da bunu yapıyor. Sorumluyu buluyor, olay nok- talanıyor. Öte yandan olayı başka doğrultuda uzatmak isteyen- ler noktaya bir virgül ekleyip yeni oyküler yazıyorlar. Olaya siya- sal ve de cinsel boyutlar ekleniyor birden. Bana ters geldi bu gelişmeler Çünkü kişileri de kuruluşları da hayli yıprattt. Asıl amaç bu mu acaba? Siyasal ve çıkarsal amaçların nere- lere tırmanacağı belli olmaz. Politika alanı çok acımasız savaş- lara sahne olabilir. Bu savaşta yalnız amaçlanan kişiler değil, başka kişiler de yaralanıyor. Bu yaralar kolay onarılmıyor sonra, bir ailede yaşam sevlnci soluyor birden. Bir de kuruluşların ya- ralanması, yıpranması var değil mi? Örneğın Dışişleri Bakanlı- ğt, başta laiklik, cumhuriyetin temel ilkelerine bağlı bir kuruluş. Ulusal çıkarlanmızdan ödün vermeyen bir savaş sürdürür. Bu savaş çoğu kez kapalı kapılar arkasında yaşanır. kamuoyuna da yansımaz, ama bir de arşivler var. Belgeleri orada saklı durur. Bir gazeteci olarak yakından yaşadığım olaylar var. Ege'de 714 sa- yılı Notam'ın kaldırılmasıyla ilgili karara bakanlık karşı çıktı. Dö- nemin müsteşarı da bürokratları da yaşıyor. Ama Notam kaldırıl- dı. Sonucunu da biz yaşıyoruz. Bugünkü bürokratlar da nelere direniyor kimbilir? Bir kripto olayının böylesine abartılması in- sanı şaşırtıyor doğrusu. Türkiye'nin gündeminde başka sorun yok mu? Ya da gündemi çarpıtmak çabası mı bu? Devleti yöne-" tenlerin bir olaya böylesine eğilmesi, sorunun Meclis kürsüsü- ne yansıması zaman yitirmekten gayri neve yarar? Asıl önemli- si Dışişleri Bakanlığı'ndaki köstebeklere karşı duyarlığı başka ku- ruluşlara gösterebiliyor muyuz acaba? Cumhuriyetımızın temel ilkelerıni kemirenleri de aynı duyarlıkla izleyebiliyor muyuz? La- ikliğe karşı davranışlar, kimi yayınlar, meslek liselerinden eslr- genen yatınmlar, dinsel eğitime ayrılan milyarlar da birçok ku- ruluşu delik deşik etmiyor mu? O köstebekleri görmezlikten ge- lebilir miyiz? O köstebeklerle laik bir devlet olmak gücümüzü koruyabilir miyiz? Çağ atladığımızı söyleyebilir miyiz? Söylersek inandırıcı olabilir miyiz? Dışişlerine yöneltilen eleştiriler, saldırı- lar da bu tür bir köstebek çabası mı acaba? Belli düzeyini koruyan. uygar, laik bir kuruluşun böyle bir ola- ya karıştırılmasını yorumlamak kolay değil. Gizli bir belgenm ba- sına yansıması başka bir olay, sorumlusu cezalanır, sorun ço- zümlenir. Sorumluluktan yoksun kişilere her kuruluşta rastlana- bilir. Hatta Dışişleri'nde de bu tür bir olay yeniden yaşanabilir. Ancak kripto olayının ötesi bakanlığın dışında değil mi? Tersine bisgelişme, o gelişme de ülkenin gündemini kaydınyor ancak! * • * Yalnız sanat olaylarını yazıyorum, başka sorunlara değinmi- yorum diye beni elestirenler de var. Ama bu olaylar güzel mi? Bugün size Pikaysenler'in konserinden söz etsem hoşunuza gtt- mez miydi? En azından çirkinlikleri unutmaz mıydınız biraz? Pi- kaysenlerle bir Çaykovski şöleni yaşadık. Ayrıca bir üçlû konser dinledik. Baba-kız Pikaysenler'e Doğan Çangal da çellosuyla ka- tıldı, bir sanatçımızın eşdüzeyini kutladık. Cumhurbaşkanı Özal ve eşi de dinledi Çaykovski konserini. Acaba ne düşündüler, o uyumu, o coşkuyu, alkışları nasıl yommladılar? Güzel bir olayı güzel alkışlıyor başkentliler. Çirkin olaylara da umutsuz bakıyor, karanlığa gömülüyor. Yazımı Leyla Şahin'in "Acı Toplayan ipekli Şahin Kuşu'ndan bir dizeyle sona erdiriyorum: "Karanlıkta üşür kanatlarım..." Kimi çabalar uçma gücünü yitirmek için mi acaba? Oysa toplumda coşkuyla alkışlanacak olayların özlemı var. Özellikle bayram öncesinde. CALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI Y1LMAZ ŞİPAL w Bu güctimüze gidiyor" SORU: Ben, hastalık nedeniyle erken ernekli olarak Alman- y-a'dan 1989 yılı şubat ayında temelli olarak Türkiye'ye döniiş yaptım. O tarihten bu yana bir kamu bankasın- dan Almanya'dan bana gönderilen maaşımı sürekü Tiirk Lirası olarak almaktayım. Ben de her vatandaş gibi biyşçi emeklisiy im ve aldı- ğım paralan memlekeiim olan Türkiye'de harcıyorum. Yalnız her nedense bize bir aynra vapılıyor ve her emek- linin «rarlandınldıgı "Vergi İadesi" hakkı bize tanın- mıyor. Nedenini sorduğumda "Siz maaşımzı Almanya'dan alıyorsunuz size vergi iadesi yapamayız." diyorlar. Doğrusu bu giicümüze gidiyor. Biz de emekliyiz, biz de paramuı bu ülkede har- cıyoruz. Bu karar ne zaman alınmış ve hangi Resmi Gazete1 de vayımlanmış. O zaman bize vergi iadesi yapmadık- lanna göre bir büviyet verip "Bu şahıstan K.D.V. alınmaz" diye yazılmalı. Bu konuda geçerli olan uygulama nedir? N.M. YA.NIT: Maliye ve Gümrük Bakanlığı'nın "Vergi İadesi Genel Tebligi" Seri No: l'de "Vergi iadesinden yararlanmayacak olanlar" da belirlenmiştir.: "C- Yabancı ülkelerde buiunan Sosyal Güvenlik Kurumlanndan aylık alanlar. "2978 sayılı kanunun uygulamasına ilişkin olarak 16/3/1984 gün ve 18343 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 7/3/1984 gün ve 84/7791 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 5434, 506, 1479, 2913, 1005 ve 2022 sayılı kanunlara göre T.C. Emekli Sandığı, Sosyal Si- gortalar Kurumu veya Bağ-Kur'dan aylık alanların vergi iadesin- den yararlanma hakkına sahip oldukları hükme bağlanmıştır. Ayrıca 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23'üncü maddesine 3239 sayılı Kanunla eklenen 13 numaralı bent ile yabaneı ülkelerde bu- iunan Sosyal Güvenlik Kurumlanndan emekli, malüliyet, dul ve yetim aylığı alanların, bu aylıklannın tamamının gelir vergisinden müstesna olduğu hükme bağlanmışür. Bu nedenle, yabancı bir ül- kede buiunan sosyal güvenlik kurumlanndan emekli, malüliyet, dul ve yetim aylığı alanların söz konusu gelirleri nedeniyle vergi iadesinden yararlanmaları mümkün bulunmamaktadır" denil- mektedir. Yabancı ülkelerdeki sosyal güvenlik kurumlanndan aylık alan- ların, bu aylıklarından gelir vergisi kesilmemesi neden gösterile- rek, vergi iadesi kapsamı dışında tutulmuşlardır. Gerekçe, bu ay lıklardan gelir vergisi kesilmemesidir. Bu gerekçe haklı olsaydı o zaman T.C. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu ve Bağ-Kur'dan emekli, malüliyet, dul ve ye- tim aylığı alanların da vergi iadesi kapsamı dışında kalmaları ge- rekirdi. Çünkü Gelir Vergisi Yasası'mn 23'üncü maddesinin 11. bendinde de "Kanunla kurulan veya tüzel kışilıği haiz buiunan emekli sandıkları tarafından ödenen emekli, malüliyet, dul ve ye- tim aylıklan" da yabancı ülkelerdeki sosyal güvenlik kurumların- ca ödenen aylıklar gibi "Gelir Vergisi'nden istisna edilmiştir" Dileriz, yurt dışındaki sosyal güvenlik kurumlanndan aylık alan- lara yapılan bu haksızlık giderilir ya da vergi iadesi ödenmemesi için nakli ve tutarlı bir gerekçe gösterilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle