Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahnbt Cumhunyeı Matbaacılık ve Gazeıecıhk Turk Anonım Şrkelı adına
Nıdir \»dı 0 Gene! Va>ın Muduru Hasan Ccmal. Mue^sese Muduru
Eraınc l^aldıgil. Ya/ı Islerı Muduru Oka> GoneiKin, 0 Haber Merkezı
Muduru Yaltııı Bayrr. Savfa Duzenı Yonetmenı \li Var. 0 Temvlder
ANK.ARA Ahm« Tan. IZMİR- HiknKt ÇctinJtaya. \D\\\ Ç«ın
]. Polüila Otal BmftaıttK. üı; Haterler Krjmn B«ln. Elonomr Ongur Turinuı, I; SendıU şukrajı Krlcna. kulmr Otal Lslrr.
bt' :• C*nca> ^«>l»rv Haber Ara$tırcna İ9MI BcriıMi. \un Haberten NccdH Dogın. Spor Danı;
ma-]i \Mtfkadr Vucdmaıı,
D\c >aalar Kffttn Çalıjkıu, Arasltrma Şafcııı Alpv. Duarftme 4bdaH*li Ymacı. 0 koondına'or \hm« komlsan. 0 Malı Iştcr
trol ErtıM, • Muhascbe Bukm Ytntr 9 Buı«-Pianlama Sr»x> (Km»nher<>4lu 0 Rridam V>f Tonm, 0 Ek Yavmiar Hıriy»
Akvol # Idare Httv>la Gunr. 0 Isletme I M « Çdiı. 9 Bıltı i;
k-n Siıl Inal 9 Persond W p Bostıncıoglıı
Bauj» w >3wm Cumhunyn Matbaaolık ıt Gajnoalık TAJ Turk Ocs* Cad. 39/41 l j
H3-u K :
PK M^lstanbul Td 512 Oî 05 (20 hal). Tdoc 22246 Fu II) 526 60 T 9
Bumtar Ankan. Zıya Gokalp Bh lnkılap S. No 19'4. Td. 133 II 4M7, TÖOL 423« FK_ (4) 133
05 f." 9 hnar H Zı>a Bh 1352 S2/3. TH 13 12 30, Tdoc 52359 Faı (51) 19 53 60
lnomı Cacl 119 5. No I Ka I. Td 19 r 52 (4 tat), Ttk» 62155, Fax (71) 19 37 52
TAKVİM: 15 NISAN 1990 İmsak: 4.47 Guneş: 6.19 Öğle: 13.09 Ikindi: 16.51 Aksam: 19 49 Yatsı: 21.15
Ferre'nin Dior için oluşturduğu kış koleksiyonunda kırmızı vesiyah renklerhâkim
Ifakıcı karasevdaya hazırlanm
DtOR'dan
90-91 kışı için
iki siyah elbise.
Kısacık ve
daracık.
Bir kucak alev. O denli yakıcı o denli sakıncah. Yumuşak
değil sert, kolay değil zor bir renk, kırmızı. Ona "aşk
rengi" diyor Dior. Aşkın, tutkunun rengi, gücün, zaferin
rengi.
Öykünün bir de "siyah" yanı var. Siyah, simsiyah. Siyah
da sert renk, ama kolay. Tepeden tırnağa siyah giymek
kolay. "Matem"e düşmemek için de bir küçücük
aksesuar, bir renk, bir ışıltı yeter.
NECLÂ SEYHUN
PARİS — "Kırmızı ve siyah" Stendhal'in unlu romanı değil, Ferre'nin Dior
için hazırladığı yeni koleksiyonu bu. "Kırmızı ve siyah."
Tüm koleksiyona damgasını vuruyor bu iki renk. Arada biraz bej-kamel, biraz
da gri var ama, defileden çıkarken yalnızca kırmızı ve siyahı hatırlayacaksınız.
Dior demek, önümüzdeki kış, kırmızı ve siyah demek.
Defile kırmızı bir tabloyla başlıyor. Bir ateş gibi, bir yalaz gibi podyumu
sarıyor kırmızı. Şapkasından çorabına, pabucuna dek kırmızı. Bu ne kırmızı
sevmektir böyle?..
Tayyöründe kırrmzı, paltosunda, kabanında kırmızı, derisinde, kürkünde,
yünlüsünde, ipeklisinde, tülünde kırmızı. yakıcı!..
Kışın karanhk günlerine bir kafa tutuş. Bir kucak alev. Ama o denli de yakıcı,
o denli sakıncah.
Yumuşak değil sert, kolay değil, zor bir renk kırmızı. Ona "aşk rengi" diyor
Dior. Aşkın, tutkunun rengi; gücün zaferin rengi. Yerinde ve dozunda kullanmak gerek.
Kırmızının zorluğu fazla çarpıcı olmasında. "Şıklıktan" çok kolaylıkla "ucuz"a kaymasında.
Bu nedenle "doz" çok önemli kırmızıda. Onu yumuşatmak, dengelemek gerek.
Şapka kırmızı, elbise kırmızı, kırmızı kürk yakalı manto, kırmızı eldivenler, kırmızı takılar,
kırmızı çanta, çorap, pabuç, kırmızı. Ancak Dior'da güzel, o da ancak podyumda!..
Modelleri bir alev gibi yalayıp geçiyor podyumu. Kırmızı, kırmızı kırmızı. Bu ne gönül
vermektir kırmızıya, bu ne kızıl sevdadır Ferre?..
Ama öykünün bir de "siyah" yanı var. Siyah, siyah, simsiyah!.. Siyah da sert renk, ama
kolay, tepeden tırnağa siyah giymek kolay. "Ucuz"a düşmek korkusu siyahla hiç yok.
"Matem"e düşmemek için de, bir küçücük aksesuar, bir renk, bir ışıltı yeter. Kırrruzıyı siyahla
"yumuşatmak". siyahı kırmızı ile "açmak" gerek. Birbirine bu denli yakışan iki renk zor
bulunur. Onun için "kırmızı ve siyah."
Siyah bir mantonun içinde kırmızı bir elbise son derece şık örneğin. Ama şapkayı, eldivenleri
çorabı ve pabucu siyah seçmek gerek. Eğer elbise siyah da manto kırmızı olursa?..
Aksesuarlar gene de siyah.
Kırmızı bir ceket siyah bir etek ve siyah çorap pabuçla şık. Kıpkırmızı bir tayyörden çok
daha şık. Buna karşın siyah bir ceket de kırmızı bir eteğin üstüne hiç korkusuz giyilebilir.
Simsiyah bir kıyafet, kıpkırmızı bir şapka ya da kırmızı takılarla aydınlanıverir. "Kırmızı-
siyah"taoyunçok!..
Ferre'de de 1990-91 kışında modellerini 50'li yıllardaki gibi küçucuk fıyonklarla süslemeyi
seviyor. Bir yakayı bir fiyonkla bitiriyor. üstüne bir kamelya iliştiriyor. Ya da bir drapeyi
yanda belde tutturup gene bir saten fiyonk ve kamelya ile tamamlıyor. Küçük ayrıntılar
belki. Ama modayı moda yapanlar da bunlar.
Vucudu bir eldiven gibi saran, daracık, kısacık elbiselere bayılıyor Ferre. Gündüz için kapalı,
gece için ya derin 'V" dekoltelerle açıyor bu elbiseleri, ya ince askılarla tutturuyor.
Gece için trençkot-elbiseleri koleksiyonunun özelliği. Topaz renginde yapıyor bu modelleri,
yakut renginde, zümrüt renginde. Her biri bir mücevher sanki.
Altın danteller kullanıyor, fay, muare ve saten etekler, mücevher pull'ler üstü ünlü Faberge
yumurtaları işli fantezi gece bluzları. Binbir sey\ binbir ışıltı.
Ama defileden çıkarken aklınızda kalan gene de "kırmızı ve siyah" ve kırmızı oluyer.
Modacının önümüzdeki kış için altını çizdiği olay da bu!.. Onun bir alev gibi podyumu
saran kırmızı modelleri gozümüzün önunden gitmiyor.
Alev gibi, ateş gibi olmak. Tepeden tırnağa kırmızılar giymek iyi yüreklilik de, ne denli
akıllıhk acaba?..
Yürekle aklın arası her zaman iyi değil. Hele moda dünyasında!..
Aküzüm golfü
savundu:
Sadece
plajla
yataklar
dolmaz
Turizm Bakanı
İlhan Aküzüm,
"Kamuoyu golfe
karşı çıkıyorsa
bunlarıiptalederiz.
Kamuo>oınu
karşımızaalarak bir
şeyyapamayız"
dedi.
MANAVGAT — Turizm
Bakanı tlhan Aküzüm, Ma-
navgat Titreyen Gol ve Be-
lek'teki golf alanlarını gezdi.
Aküzüm, "Golfe karşı çık-
mayı bir tiirlü anlamıyonım.
Bir tek plaj turizmiyle yatak-
lan doldnramayız" derken
golf yerlerinin uygun olduğu-
nu, yalnız alanlarda otel ya-
pılmasına izin vermeyecekle-
rini açıkladı.
Titreyen Göl orman alanı-
nın golfe ayrılması uzerine
yöre halkının endışelerinın
yersiz olduğunu vurgulayan
Aküzüm, golf alanını göste-
rerek "Zaten burada yanmış
bir alan var. Golfün korido-
ru da burası olacak. Hatta
buraya ağaç bil« dikmek zo-
runda kalacaklar. Bana gore
bir lehlike yok" dedi.
Önümüzdeki yıllarda da tu-
rizmi çeşitlendirmek amacıy-
la "yayla lurizmi" ve "av tu-
rizmi"ni destekleyeceklerini
bildiren Bakan Akuzum,
"Sadece Anfalya yöresinde
2-3 yıl içinde 120 bin yalak
kapasitesine ulaşılacak. Bun-
lan doldurmamu gerek. Gol-
fe açılmamızın amacı da bu-
rada zalen. Bu lesislerin kış
aylanndaki ölu sezonda da
doluluk oranlannı arttırmak"
diye konuştu.
Duzlerçamı hnlgesindeki
golf alanları .gilı olarak
Bakan İlhan Akuzura, "Ora-
lar bizim bakanlıgnnızın lah-
sis alanı değil. Tarım Bakan-
lığı'na bağlı. Ancak şirket bi-
ze gelip otel için yalırırn bel-
gesi almak istediginde duşu-
niiriiz. Düşıincemiz golf aian-
lannda (esis yapılmaması yo-
niinde. Çiinkü diger otelleri
doldurmayı amaçlıyoruz" de-
di.
Bakan Akuzum, "Her ko-
şula karşın kamuoyu golfe
karsı çıkıyorsa bunları ipla)
ederiz. Kamuoyunu karşımı-
za alarak bir şey yapamayız"
açıklamasını yaptı.
DtOR'un kış
koleksiyonundan
iki örnek.
Panlolon
takım ve
rob-manto.
Bahar gelîr, aşk açar, ruhlar erir
Aşk mevsimi geldi çattı. İnsanların içinde
sevgi duygusu kıpır kıpır. Aşk özlemi, aşk
acısı, reddedilme rizikosu birbirine karışan
bir yaşam yumağı gibi. Kimi kendisine
hayran birini arar, kimi koruyacağı insana
âşık olur.
Herkes içinde bir gölge sevgili imgesi taşır.
Bu, çoğunlukla ilk aşkın bir gölgesi gibidir.
İlk bakışta aşk gölgeden sıyrılan imgelerdir.
Dış Habcrier Servisi — Bahar
ask mevsimidir. tnsanlık yüzyılla-
nn deneyimi ile bahar ve aşkın
arasındaki gizemli bağı bir doğa
yasası gibi kabul etmiştir. Her yıl
bahar ve aşk üzerine sayfalarca
yazı yazılır. Sayısız fotoğraf ya-
yımlanır. Biz de bu pazar okuyu-
culanmıza Stern dergısinin son sa-
yısında yer aJan bir yazıyı sunu-
yoruz. Amerikalı psikanalist Et-
bel S.Person sizlere minik bir aşk
ansiklopedisi veriyor:
A^k *zl«Mİ: Eğer âşık degil-
sek, genellikle âşık olmak ısteriz.
Vaşamıraız işimizle dolu olsa ve
bundan gurur duysak bile yine de
bir yalnjzhk ve tecrit edilmişlik
duygusu sezilir. Evrende tek başı-
na bir vaılık olarak gezinmenin
acısı çekilir, yakın olma ve bir in-
sanın yasamında önemli rol oyna-
ma arzusu duyulur.
A^kıa vakti: Aşk ne zaman
isterse o zaman gelir. Emirlere uy-
maz ve yüdırım gibi çarpar. Yine
de belli yaşam durumları "aşkj
kışkırücı" sayılabilir. Aynbklar ve
kayıplardan sonra daha kolay âşık
olunur. örneğin mezuniyetten
sonra, askerlikten önce ya da bir
tedaviden sonra daha cabuk âşık
olunur. Eşini kaybedenlerin çabu-
cak bir eş bulması da vefasızlık
değil, acı ve yasın bir sonucudur.
Evden ayrılmak da aşka açık yol-
lara uzanır. Vicdan ve ahlakın katı
kuralları gevşer ve kişiliğin o gü-
ne kadar bilinmeyen yanlan orta-
ya çıkar. Tatil aşkları, gemi mace-
raları ve iş seyahatleri kaçamak-
ları işte böyledir. Baştan smırlı iliş-
kiler, kendini kapıp koyverme gü-
dusünü engeller.
en büyük tutkulanndan bindir.
Aşk bir imge eylemi olduğu için
onu hiçbir zaman tam kavrayama-
yız. Eflatun aşkı, insanın bütün-
leşmek için kayıp yarısım arama-
sı olarak tanımlamıştı.
Aşk. k*rkaw: Korkmak şa-
şırtıcı değildir. Çünkü aşk rizdko-
ya gjrmektir. Âşık olan açılmak,
kendini ortaya koymak ve redde-
dilmeyi göze almak durumunda-
dır. Korkak olan, aşkını ancak
karşısındaki "Seni s«viyonını" de-
dikten sonra acığa vurabilir. Âşık-
lar hep yeterince sevmemek ya da
sevümemekten korkarlar. Papat-
ya faiını kün bilmez ki: Seviyor,
sevmiyor... Bir âşık, karşısındaki-
ne "Ne düşüniiyorsun" diye sor-
duğu zaman beklediği yanıt bel-
lidir: Her zaman ve sonsuza ka-
dar seni...
le ilgilenmek yerine, zaman zaman
kendilerini tamamen âşık olduk-
ları kişiye kaptırırlar. Sevdiğine
bağlanır ve kendisinden kurtulur.
Böylece aşk, yaşamma bir amaç
ve anlam kazandmr.
nedir? Aşk, nıhumuzun Iklll 4lm: Âşıklar kendileriy-
Karşılıltsız aşk *İBiax:
Eğer karşısındaki kişi de benzer
duygulan taşıdığına dair bir umut
verirse aşk kök salmaya başlar.
Âşık, sevdiğine farklı gözlerie
bakmaya başlar. Onun güzelliği-
ni, ruhunu ve karakterini kusur-
suz bulmaya başlar.
ÇUgucaşuia sevtaç, «•!•
Mine «cı: Âşık olma sürecı kriz
benzeri durumlarla yaşanır. Arzu
ve yalvarma, yerini birden kaçma
ve isteksizliğe bırakabilir. Karşısıu-
dakinden duyulan kuşku, birden
o kişiye hayranlığa dönüşebilir. Bu
süreç iki tarafın da birbirini sev-
meye başlaması ya da birinin
umudunu yitirmesi ile sonuçlanır.
Her şey aşka kafbdır:
Âşıldar her şeyden önce bir ara-
da olmak isterler. Eğer bu sağla-
namazsa, sevdiğini düşünürken
diğer her şeyi unuturlar ya da tut-
kulu bir sekilde arkadaşlanyla
aşklan üstüne konuşurlar. Hiç
kimsenin aşklannı anlayamayaca-
ğından emin olsalar da (tarihi bir-
kaç günlu aşk efsanesi dışında) yi-
ne de bu konuyu konuşmadan ya-
pamazlar.
Sun Ra, OmniverseArkestra'yla CemalReşitRey Konser Salonu'nda
Gaipten Sutı Ra'yla gelen caz sesleri
SADETTİN DAVRAN
Dünya kuçük...
Sun Ra (1915, Hiçbir Yerin Or-
tası, Uzay), Istanbul'da. Bugün
Cemal Reşit Rey Konser Salonu-
nda iki konser verecek.
Sun Ra her ne kadar büyük bir
açıklıkla ifade ettiği gibi uzayın
"meldk" uçmaz, "Soyuz" gecmez
bir köşesinden gelmiş de olsa, caz
dünyasında şanına yakışır bir yer
edinmiştir.
Sun Ra bu yerini elbette kı ne
sonradan edindiği Anglo - Ejip-
tolojik adına ne bir caz piyanis-
tinden çok 16. yuzyılda Basra
Körfezi'nde inci, baharat, atlas ta-
şıyan bir ticaret gemisinin takıp
takıştırrnayı seven kaptanına ya-
kışacak kılıklanna ne sahnedeki
zaman zaman groteske kaçan gös-
terilerine ne de büyük bir ustalıkla
kullandığı kozmik terminolojiye
borçludur.
Sun Ra (evet, ikinci adı bulma-
caJa/daki Ra), eğer geldiğini iddia
ettiği yerlerdeki ortalama yaşam
süresinin de gecinden olsun, gü-
nün birinde "öbıir" tarafa gider-
se genye, ne türlu malzemeden ya-
pılmış gerçekten şık serpuşları ne
gokdelen damlarında verdiği te-
bessum yaratan demeçleri ne de
Zambiya Devlet Halk Dansları
gösterilerini anımsatan sahne
shovvları kalacak.
Bir tek şey kalacak geriye; yuz-
den fazla albumde ve çok daha
fazla uzunluktaki çoğaltılmamı;
kayıtlarda yaşayacak olan müziğı.
ABD'nin guneyınde, Alabama-
nın Birmingham'ında doğan, Her-
man Lee adıyla vaftiz, Sonny Blo-
unt adıyla profesyonel olan Sun
BEYOGLL'NDA.N SUN RA GEÇTİ — Lnliı müzisyen Sun Ra ve
gösleri sundu. Topluluk, Galalasaray "dan bindikleri bir kamyonun
Omniverse Arkestra topluluğu diin akşam İstiklal Caddesi'nJe bir
iızerinde çeşitli caz parçalannı seslendirdi. (Muharrera Aydın)
ka, 1930'la/ın sonuna doğru Chi-
cago'ya yerleşti. 1940'larda Fletc-
her Henderson'la Coleman Haw-
kins'lLe, Sloff Smitfa'le çalıştı.
1948'de ilk plağını yaptı.
1950'lerin başlarında başka galak-
silerden ve Yukan Nil Vadisi'nden
ilk titreşimler kendisine ulaşmaya
başladı. Sun Ra adını kendisine,
Arkestra adını da topluluğuna uy-
gun buldu.
Sun Ra, gunumuzde kanıksan-
mıs birçok yenilige ilk vol veren
müzisyen olarak da tanınır. Elek-
tronik tuşlulan cazda ilk kez kul-
lanan, ilk kez topluluğunda çift
basa yer veren, saksofoncularını
cazda o güne dek kullanıldığı pek
görulmemiş, bugün de Marcus
Miller bir yana bırakıhrsa hâlâ
pek başvurulmayan obua, bas
klarnet, fagot gibi nefeslileri de
çalabilenler içinden seçen Sun Ra,
yetmiyormuş gibi bu adamlardan
bir de vurmalı çalgılarda marifet
göstermelerini istiyordu.
Sun Ra ile birlikte çalıştığı mü-
zısyenler arasındaki ilişkilerin de
pek alışılmış cinsten olmadığı an-
latılır. Aşırıya varan bir disiplin,
neredeyse ortaçağ çilehanelerinı
anımsatan, ama herkesin çok
mutlu olduğu bir günlük yaşam.
Örneğin adları artık Sun Ra ile öz-
deşleşmiş ünlü saksofoncuları
Marshall Allen ve John Gilmore
25 yılı ajkın bir süredir onunla
birlikte. 1970'lerde bir ara Herbie
Hancock'la birlikte çalan 1. Bil-
sak Caz Şenliği'ne de katılan
tromboncu Jilan Priester da eski
Sun Ra'cılar arası nda.
Istanbul'a gelen 15 kişilik top-
luluğunda dansçılar eksık değil.
Sun Ra, Duke Ellington'dan,
Charlie Mingus'a, Thelonious
Monk'Lan, Tadd Dameron'a, Stra-
vinsky'den, Pendereceky'ye uza-
nan kendine özgü kozmosunu
kendine özgü yöntemlerie yöneti-
yor. Kırk yıldır ne "aynlıyor" ne
de "birlesiyor."
ille de •? Her insan za-
manla içinde bir 'gölgesevgili'
oluşturur. Kimilerine göre bu sev-
gili kendilerine hayran olan kişi-
dir, kimileri de yardıma ihtiyacı
olanlara âşık olurlar. Ya da o kişi
bizim sahip olmak isteyip de ola-
madığımız bir şeye sahiptir. Bu
gölge sevgili imajı genellikle bilin-
caltında yatan bir ilk aşkın gölgesi
gibidir.
fik bakışta aşk: Bu durum-
da her iki taraf da içinde yaşattı-
ğı gölge sevgiliyi bulmuş gibi olur.
Eğer karşısındaki kişi gölge-sevgili
şablonuna uymazsa aşk tehlikeye
girer. Ancak sevilen kişi zamania
maruz kaldığı sevginin aslında
kendisiyle fazla ilgısi olmadığını
anlayabilir.
Erbae: Âşıklar ortak bir kim-
liğin ötesinde, gerçekten birbirle-
ri içinde erime duygusunu yaşaya-
bilirler. Konuşma dokunmaya,
dokunma sevişmeye ve sevişme
ruhsal bir erimeye dönüşebilir.
Seks yalnız zevk vermekle kalmaz,
insanın kendi sınırlannı aşmasınj
da sağlayabılir.
tlk kavga: Genç âşıkların
başına gelebilecek en güzel şeydir.
Aşkian kızgınlık ve öfkeyi asacak
kadar güçlü olduğunu ispatlamış-
tır. Artık şunu anlamışlardır: Aş-
kın gelişmesi için birlikteliklerini
güçlendiren uzlaşmaJara varmak
zorundadırlar. Artık çift yani
"biz", en uste ve büyük harflerle
yazılacaktır.
Aşk deferlMir: Aşk değişi-
min motorudur. Aşk insana, ken-
di psıkolojik engellerini asacak ce-
saret ve atılımı verir. Iç ve dış ta-
bulan yıkmaya, alışkanlıklann ve
kendini koruma içgudusünün zo-
runluluklarından insanı sıyınr.
Aşka kapılan "büyük, ciddi ve
mantıldı olma" şablonlarından
kurtulur. Aşk bize yaşamın belli
bölümlerini başlatma, yeni proje-
lere girişme, yeni sorumiuluklar
alraa enerjisi kazandınr. Aşk, ya-
şamın boşluktaki ilmiklerini yenj-'
den elimize aJmamızı sağlayan sa-
şırtıa bir olanaktır. Aşkın acısı, ri-
zikoya girmeyip kendini saklaya-
rak sonunda hiç sevmeyen, sevil-
meyen bir insan haline gelmenin
acısı kadar acı değildir. Üstelik her
şeye rağmen aşk acısı yaşam dolu
bir acıdır. Yasanan ve yıtirilen aşk-
lar bile insan yaşamının en büyük
kazancıdır.
Kiışadası'nda
satranç
• KUŞADASI
(Cumhuriyet) — Türkiye*de
ilk kez gerçekleştirilen
uluslararası açık satranç
turnuvası Kuşadası'nda
başladı. Uluslararası 'AJtın
Piyade" açık satranç
turnuvasına bayanlar ve
gençler dünya şampiyonu
ile sayıları 24'e varan büyük
ustaiar, 20 uluslararası usta,
9 FİDE ustası ve birçok
yerli ve yabancı amatör
satrancçı katılıyor. Toplam
100 bin mark ödül
dağıtılacak olan turnuvada,
birinciye 17.500 mark
verilecek. Tur Isviçre
sistemiyle ve iki buçuk
saatte 50 hamle üzerinde
oynanan turnuva, 23 Nisan
günü sona erecek.
TUrnuvanın
organizatörlüğünü ve baş
hakemliğini Sertaç Daikırar
yapıyor.
Izmir Fuarı
Çiğli'ye taşınsın
• İZMtR (Cumfauriyet Ege
Biirosu) — Kültürpark
Alanı'nın yeniden
düzenlenmesi için açılan
proje yanşması tartışmalara
yol açarken meslek odalan
mayıs ayı içinde bir insan
zinciri oluşturma kararı
aldı. Mimarlar Odası
Izmir Şube Sekreteri Hasan
Küçükkara yarışmamn
iptali için mahkemeye de
başvurduklanm belirtti.
Mimarlar Odası
Izmir Şubesi buna
karşı çıkarak kentin en
büyuk yeşil alanı olan
Kültürpark'ın yeşil alan
olarak korunmasını,
uluslararası fuarın da 1973
yılında kabul edilen nazım
alanda belirtildiği gibi
Çiğli'ye taşınmasını istedi.
Nevşehir
telefonları
• ANKARA (AA) —
Nevşehir'de telefon
numaralan bugünden
itibaren beş rakamlı olacak.
FTT Genel
Müdürlüğü'nden yapılan
açıklamaya göre,
Nevşehir'in "4851" olan
telefon kod numarası, gece
yarısından sonra "485"
olarak değişecek.
Nevşehir'deki telefon
numaralarının başına da (I)
rakamı ilave edilecek.
'Kültür Danış'
biirosu
• ANKARA (ANKA) —
Kühür Bakaniığı
vatandaşların kültür
hizmetleri ile ügili
sorunlarına yardımcı olmak
için "Kültür Danış" adında
bir başvuru bürosu açtı.
Kültür Bakanbğı'ndan
yapılan açıklamaya göre
Mithatpaşa Caddesi Ataç
sokakta hizmet verecek
"Kültür Danış" bürosu ile
vatandaşların kültür
hizmetleri ile ilgili her türlü
bilgi talebi, şikâyet ve
isteklerinin yanıtlanması
amaçlanıyor.
Sağlık ve
Toplum
• Sağltk Servisi — 2 ayda
bir yayımlanan Sağlık ve
Toplum dergisinin 2. sayısı
pktı. Ana makelesinde
SAĞ-KUR'un işlendiği
dergide master plan
konusunda Turk Tabipleri
Birliği Başkanı Prof. Dr.
Nusret Fişek'le yapılan
söyleşinin yanı sıra Ata
Soyer'in yargılanan 'Beyaz
Eylem ve Hastaya Yeterli
Süre Ayırma' adlı yazısı,
tam süre yasası olayı,
gunümüz Türkiyesi'nde
pratisyen hekim sorunları
ile, işkencenin tıbbi
yöntemleri işleniyoı.
Sov>et \azarlar
Birliği Başkanı
• Istanbul Haber Servisi
— Sovyet Yazarlar Birliği
Başkanı Viladimir
Vasiliovic Karpov, İstanbul
Barosu Başkanı Avukat
Turgut Kazan'ı dün ziyaret
etti. Yazar Demirtaş
Ceyhun eşliğinde
Istanbul'u gezen Karpov,
dün saat 17.30 sıralannda
İstanbul Barosu'na geldi.
Baro'nun çalışmalan
hakkında bilgi veren
Kazan, daha sonra
kendisine 18 şubattan bu
yana Baku'de tutuklu
bulunan Milliyet gazetesi
muhabirleri Mucahit Büber
ile Rafet Ballı ve Günaydın
gazetesi muhabiri lrfan
Sapmaz'dan bahsederek bu
konuda yardımcı olmasını
istedi. Kazan, uç
gazetecinin vızesız SSCB'ye
girmeleriyle yasalara aykırı
davrandıklarını, ancak,
bunu "gazetecilik aşkıyla"
yaptıklarını söyledi.