Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16MART 1990 HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17
Istikrarlı Bir Bunalıma Doğru...
(Baştarafı 1. Sayfada)
başka çare olmadığını sürekli vurguluyor.
Buna karşılık iktidar, bu konuda muhale-
fete katılmıyor. Başbakan Akbulut daha ge-
çen gün hem iktidar boşluğu iddialarını red-
detti, hem de erken seçimi yersiz buldu.
Ama anlaşılan, Sayın Akbulut'un bu açık-
lamalan yeterii ağırlığı yaratmamtş olacak ki,
Cumhurbaşkanı da kendısine destek verdi.
Daily News'a demecinde şöyle diyor:
"Eğer Türkiye'de herhangi bir iktidar boş-
luğu olsaydı, bu konu önce bana gelirdi. Bir
iktidar boşluğundan söz edilebilmesi için hü-
kümetin parlamentodan güvenoyu almama-
sı veya hükümetin azledilmesi gibi bir durum
olması lazım. Böyle bir şey söz konusu de-
ğil. Gazetelerın yazdıklanna veya kamuoyu
araştırmalarmda halkm hükümete desteğinin
azaldığt yolundaki sonuçlara bakarak, bir ik-
tidar boşluğu vardır diyemezsiniz. Anayasa
ve ilgili yasalar, seçimlerin beş ya da dört yıl-
da bir yapılacağını öngörüyor. Kamuoyu araş-
tırmalanna bakarak yeni bir seçim çağrısı
yapmak söz konusu değil."
Cumhurbaşkanı Özal'ın iktidarla muhale-
fet arasındaki böyle bir temel sorunda yan
tutmak zorunda kalması bile, kendi başma
Türkiye'deki yönetim boşluğunu vurgulayan
bir göstergedir.
Herkesin bildiği başka göstergeler de var
kuşkusuz.
Bugün gerek hükümet, gerekse ANAP
darmadağımktır. Her ikisinde de yönetim
boşluğu apaçık gözler önündedir. iki gündür
gazetemizin manşetinde yer alan haberler-
de, iktidarın yaşamakta olduğü dağınıklığı
bazı örneklerle sergiliyoruz. Bu kadarı bile
durumun hiç de iç açıcı olmadığını göster-
meye yeter.
Üstelik herkesin bildiği bir sırrın altını bir
daha çizmek isteriz: Bugün gerek hükümette
gerekse ANAP'ta gözler her zaman Çanka-
ya Köşkü'ne dönüktür. Bu durum özellikle
ekonomi yönetiminde geçerlidir.
Sayın Turgut Özal, bir başkanlık sistemi-
ni fiilen uygulama çabası içindedir. Bu karar-
lılık içinde Çankaya'ya çıkmış, bu çizgisin-
den de bugüne değin sapmamıştır.
Bu gerçeği, kendisi de biz de gayet iyi bil-
mekteyiz.
Onun içindir ki hem ANAP hükümeti, hem
ANAP yönetimi pek fazla ciddiye alınmıyor.
Aynt zamanda bir başbakan için gerçek-
ten üzücü fıkralar üretilebiliyor.
Bunun gibi Çankaya Köşkü'nde, muhale-
fetin muhatap olmadığı, yan yana geldiği hal-
de bir ana muhalefet liderinin elini bile sık-
madığı bir cumhurbaşkanı oturabiliyor...
Bu ortamın adı nedir acaba? Türkiye gibi
devasa iç ve dış sorunları olan bir ülke, böy-
lesi koşullarda yönetilebilir mi?
Denilebilir ki: Iktidann sayesinde, gün geç-
tikçe daha istikrarlı bir bunalıma sahip olma
yolunda ilerliyoruz!
En büyük tehlike işsizlik
ÜFUK GÜLDEMİR
WASHLNGTON — "Data Re-
sources" adlı aıaştırma grubu,
2000 yüı için; enflasyon oranı yüz-
de 30'un altında, işsizlik oranı
yüzde 2O'ye'*yaklaşan, turizm ge-
lirleri patlanuş, askeri harcama-
lan kısılmış bir Türkiye manzarası
çiziyor.
Bir tür özel istihbarat kunımu
gibi çalışan Data Resources,
ABD'nin dev basın gruplarmdan
McGravv Will için geleceğe dönük
ulke senaryolan haarhyor. "2000
yılında Avrupa" adlı raporun
Türkiye bölümünde, ekonominin
bugün içinde bulunduğu durum
ve Ueriye dönük beklentiler işle-
niyor. Raporda Türkiye'de ihra-
cat yörüngeli büyümenin artık li-
mitine ulaştığı kaydedildikten
sonra "Bugüne kadar sağlanmış
gelişmeyi konsolide edebilmek
için ihracat mallan kalitesinin art-
tınlması ve daba dengeli bir bü-
yürae stratejisine gereksinme var"
deniliyor. Bunun da ancak ticare-
tin daha fazla serbestleşmesi ile
mümkun oiabileceği anlatıhrken
"ticaretin serbestleşmesi, siyase-
lid de demokratik bir perspektif-
>e serbestleşmesini zorunlu kı-
lacagı" anlatılıyor.
Raporda, 2000 yılına doğru
Türkiye için şu ekonomik senar-
yo çiziliyor: Uygulanmakta olan
para politikalarımn, gümrük ta-
rifelerinin de rahatlatıcı etkisiyle
enflasyonu giderek duşüreceği,
enflasyonun böylece 1992'de yüz-
de 30'un altına ineceği vurgulan-
dıktan sonra, güvenli bir yatınm
ortamırun da olumlu etkisiyle bü-
yume hızırun tekrar yükselmeye
başlayacağı ileri sürüluyor. Bu ta-
rihte işsizlik oranının yuzde
20'lere yaklaşacak olmasının baş-
hca endişe kaynağını oluşturduğu
vurgulandıktan sonra ekonominin
1992'den itibaren yuzde 4.1 hızıy-
la büyüyece|i, ihracat ve kamu
yatınnüannın tekrar rüzgârı arka-
lanna alacağı, "Avnıpa pazanna
sızmak istendigi için de liranın
Avnıpa paralan karşısındaki de-
ğerinin daha buyuk bir hızla dü-
şeceği" belirtiliyor.
Kalkınma hıanın 90'h yıllann
ikinci yarısında 5.3'e çıkabilece-
ği, ihracat büyumehızının 8.3 ola-
cağı, enflasyonun ise 2000'li yıl-
lardan sonra yuzde 12.6'ya kadar
düşebilecegı iddia edildikten sonra
işsizlik oranınuı ise kadınlann ar-
tan rekabeti ve hızla yükselen nü-
fus nedeniyle yuzde 13'lerden aşa-
ğı düşmeyebileceği ileri sürüluyor.
Raporda ayrıca Yunanistan ile
bir "saldırmazlık atmosferi"
oluşturulması halinde her iki ül-
kenin de ekonomik bakımdan
hayli kritik olan önümüzdeki yıl-
ları daha rahat aşabileceği kayde-
diliyor. Bu bölümde Doğu-Batı
ilişkilerindeki yumuşamanın
Türkiye'ye savunma harcamala-
nnı kısmakta yardımcı olabilece-
ği iddia edildikten sonra 2000 yı-
lında Türkiye'nin savunma gider-
lerııün, milli gelirin yüzde 5'inin
altına düşebileceği ileri sürüluyor.
Işadamı istikrar istiyor
Ekonomi ÖzaPdaANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) — Ekonomi yönetimindeki
çok başlılık ve ilgili bakanlar ara-
sındaki görüş farklıhklan, ekono-
mideki sorunlara yönetsel sorun-
ları da ekliyor.
Ekonomi yönetimindeki en
önemli sonınun, ekonomiden so-
jrumlu dört ayn bakanın birbir-
leriyle anlaşamamalarından kay-
naklandığı belirtiliyor. Bu arada
ekonomik işlerin koordinasyo-
nundan sorumlu tek bakan olma-
dığı için de bakanlar arasında
zaman zaman görev ve yetki
anlaşmazlıklan gözleniyor. Son
dönemde bu konuda yaşanan
ilginç örneklerden birini de enflas-
yon ve enflasyon endeksleri ile il-
gili açıklamalar oluşturdu. Dev-
let Bakanı Giineş Taner, enflas-
yonu "şabsi meselesi" ilan ettik-
ten sonra diğer devlet bakanlann-
dan Isın Çelebi'ye bağlı olan Dev-
let Istatistik Enstitüsü'ne de el at-
tt. Taner, DlE'nin enflasyon he-
saplamalarındaki gelişraeleri Çe-
lebi'den önce alabilmek için ha-
rekete geçti. DtE'den her ayın
dördünde kamuoyuna açıklanan
enflasyon bilgileriyle ilgili gdçici
rakamlan birkaç gün önce ensti-
tü başkanı Guvenen'den alan Ta-
ner, bu rakamı Başbakan'a bile
haber vermeden öncelikle Cum-
hurbaşkanı özal'a iletiyor. Ardın-
dan da enflasyonla ilgili resmi
açıklamayı Ijın Çelebi'den erken
davranıp kendisi yapıyor. öte
yandan Güneş Taner'e bağlı Ha-
zine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı,
KlT'lerin finansman yapüan ve
fiyat ayarlamalan ile ilgili yetki-
lerine de Işm Çelebi'nin müdahale
ettigi gözleniyor. Taner - Çelebi
çekişmesi özal'ın başbakanlığı
döneminden beri süriiyor. Akbu-
lut hükümeti döneminde ise bu
çekişmeye Maliye ve Gümrük Ba-
kanı Pakdemirli ile devlet bakan-
ları Hüsnü Dogao ve Mehmet Ke-
çedler de katıldılar. Pakdemirli,
Doğan ve Keçeciler üçlüsünün
kendi aralarında uyumlu olduk-
ları, fakat bu üçlünün hem Ta-
ner'le hem de Çelebi ile çekişme
içinde bulundukları belirtiliyor.
Ekonomiden sorumlu bakanlar
arasındaki çekişmenin son dö-
nemde ekonomi bürokrasisini de
etkilediği belirlendi. Güneş Ta-
ner'in, kendısine bağlı Hazine ve
Dış Ticaret Müsteşan ile arasının
bir süredir açık olduğu öne sürü-
luyor.
Taner'in, ithalat rejimi ve be-
delsiz ithalat kararnameleriyle il-
gili olarak Ekrem Pakdemirli ve
Hüsnü Doğan başta olmak uzere
hükümet içindeki diğer bakanlar-
dan gelen engeUemelerden Namık
Kemal Kıbç'ı sorumlu tuttuğu öne
sürüluyor.
Müsteşan ile arası bozulan Gü-
neş Taner önce Namık Kemal Kı-
Uç'ı görevden âlıp yerine kendısi-
ne daha yakın gördüğü bir ismi
getirmeye çalıştı. Taner'in, Pak-
demirli ve Doğan'ın Cumhurbaş-
kanı özal nezdindeki gırişimlen
sonucu Kılıç'ı görevden almayı
başaramadığı öne sürüluyor. Ta-
ner, son günlerde çalışmalannı
çoğunlukla Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşarlığı'ndaki makamında
sürdürüyor.
Bu arada ekonomiyle ilgili
önemli kararlaı zaten genellikle
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın
buyrukları doğrultusunda oluştu-
ruluyor. Özal, ayda bir kez eko-
nomiden sorumlu bakan ve bü-
rokratları Çankaya Köşkü'nde
toplayarak brifmg alıyor. Ayrıca
gündeme önemli bir ekonomik
konu geldiğinde de Köşk'te dar
kapsamlı ekonomik toplantılar
yapılıyor. Bu tür toplantılarda da
karmaşık sorunların yanı sıra en
basit konular da gündeme getiri-
lebilıyor. Geçen hafta sonunda
Özal'ın başkanlığında yapüan bir
toplantıda da aralarında Asil Na-
dir'in de bulunduğu yabancı ser-
mayeli bir konsorsiyumun Türki-
ye'de yapmayı planladıklan yük-
sek kapasiteli bir otomotiv yatı-
nmına izin verilip verilmemesi gö-
rüşüldü.
Bu arada ekonomiden sorum-
lu bürokratlann da zaman zaman
hükümete kabul ettinnekte zor-
landıkları ekonomik karar ve uy-
gulamalan önce Cumhurbaşkanı
Özal'a götürdükleri beliniliyor.
Buna örnek olarak da otoyol mu-
teahhitlerine yuzde 20 oranında
fiyat farkı verilmesine Uişkin ka-
rarname konusunda Karayolları
Genel Müdürü Atalay Coşkunog-
ln'nun Başbakan'dan önce Cum-
hurbaşkanı'nın konuya ilişkin
onayını almayı tercih ettiği öne
sürüldü.
Merkez Bankasj'nın uygulama-
ya koyduğu 1990 yılı para prog-
ramı da önce özal tarafından in-
celenip onaylandtktan sonra Çan-
kaya Köşkü'nde yapılan bir top-
lantıda Başbakan Yıldırım Akbu-
lut ve ekonomiden sorumlu ba-
kanlara açıklanmıştı.
Aynca daha para programı yü-
rürlüğe girmeden önce hükümet,
tütün destekleme kararnamesini
hazırlayıp Cumhurbaşkanı özal'-
ın onayına sundu. Kararnamede
tütün ahralan için Merkez Banka-
sı'ndan reeskont kredisi açüması
öngörülmüştü. Ancak özal, ka-
ramamenin bu hükmünü çıkar-
dıktan sonra onay verdi. Ardın-
dan da Başbakanlık'ta bir kanşık-
lık sonucu Resmi Gazete'de
özal'ın imzaladığı kararname di-
ye önce reeskont kredisi hükmü
bulunan kararname yaytmlandı.
Ekonomi Servisi — TÜStAD
tarafından ortaya atılan erken se-
çim isteği Anadolu'ya yayılıyor.
tzmir ve Ankara'dan sonra Ada-
na'dan ve Denizli'den de erken ge-
nel seçimin "zonınlu haJe" geldi-
ği savunuldu.
lstanbul Ticaret Odası Başka-
nı Yalım Erez ekonomideki
çokbaşlılığa dikkat çekerek,
"Ekonomik politika karariannın
alınması >e uygulanmasında degi-
şik bakanlıklann ve>-a birimlerin
söz sahibi olması, kararların
uyum içinde ve etldn bir şekilde
uygulanmasını güçleştirmekte,
hatta bazen irakânsız kılmakta-
dır" dedi.
Cumhuriyet'in sdrularını yanıt-
layan lstanbul Ticaret Odası Baş-
kam Yalım Erez bu konuda şun-
ları söyledi:
"Son zamanlarda ekonomi kor-
maylan arasında çekişme veya an-
laşmazlık gonınumü veren çeliş-
kili karar ve uygulamalar. ekono-
mik politikanın ytirütülmesinde
sistemli. tutarlı ve uzun vadeli bir
programın yokluğundan kaynak-
İanmaktadır. Ekonomi, gunlük,
alelacele ahnan kararlarla \ıirü-
Ittlmek istenirse, ortayn çıkacak
manzara bundan farklı olmaya-
caktır. tktidarda bulunan bir siya-
si parti, parli içi ve parlamento
dengeleri endisesine kapılarak ba-
kan sayısını gereksiz yere arttınr
ve ber birine bir iş bulmak için
ekonomik birimleri gelişiguzel da-
gıtırsa, kararlann ve uygulamala-
nn butunluğunu. uyumunu sağla-
mak nıiimkün olmaz."
Bursa Buromuzun haberine gö-
re Sanayi ve Ticaret Odası eski
başkanı Ali Osman Sönmez, er-
ken seçim çağrısına katılmadı.
Sönmez şu açıklamada bulundu:
"Cem Boyn«r'in erken seçim
ça|nsı kendi Körüşudur, biz sana-
yiciyiz, beni ilgilendirmez. Ne er-
ken seçim ne geç seçira. Cem Boy-
ner'in bir ağabeyi olarak politika-
cının işini politikacıya bırakmastnı
tavsiye ederim. Ama konu
işadamlannı Ugilendirirse. demeç
de o konuda olursa Boyner'i des-
lekleriz."
Guney illeri buromuzun habe-
rine göre de, TOBB Ticaret ve Sa-
nayi Odalan Konseyi Başkanı AJı-
met Uyar. "Bozulan ekonomi ile
siyasal ortamın erken bir genel se-
çimi gerekli değil, gunumuzde zo-
nınlu kıldıgını" söyledi. Ahmet
Uyar şöyle dedi:
"Ülkenin islikrara kavuşması-
nın erken seçime bağlı olduğu
inancındayıra. Çünkü ekseriyete
dayanmayan bir iktidar işbasında.
Bu öyle bir iktidar ki Bakanı, ar-
tık başbakanı tanımıyor. Hükü-
met içerisindeki uyumsuzluk gide-
rek büyuyor. Işadamı ürkektir. ts-
tikrariı bir hükümet ve siyasi or-
tam olmaz ise yaünm >«pamaz ve
Ueriye dönük harekel alanını ge-
nişletmez. Bu hükümetin istikrarlı
bir ekonomi politikası da yok. Bu
hükümet işi bırakıp gitmeli ve er-
ken bir genel seçim yapılmalıdır.
Adana Sanayi Odası Meclis
uyesi ve sanayici Ali Milli "Erken
seçim olursa istikrar gelir" dedi.
Ekonominin yanlış politikalar so-
nucu önemli bir durgunluk yaşa-
dığını vurgulayan Ali Milli. "Hü-
kümet 5 yıllığjna işbaşına geldiğini
söylüyor, ama ortam bir erken ge-
nel seçimi gerekli lulmıştır" diye
konuştu.
9 bin üyeli 13 meslek örgütüyle
oluşturulan "Denizli Meslek Ku-
ruluşlan Birliği", TBMM Başka-
nı Kaya Erdem ile ANAP, SHP ve
DYP genel başkanlanna birer me-
&aj göndererek erken genel seçime
gidilmesi çağrısında bulundu.
G Ö Z L E M UĞUR MUMCU
(Baftarafı 1. Sayfada)
İran'da islam Cumhuriyeti kurulduktan sonra Şah yanlısı subay-
ların bir kısmı Türkiye'ye yerieşmişti. Şah rejiminin yıkılmasında
görev alıp da sonradan Humeyni ile çatışan havacı subaytann bir
kısnı da yine Türkiye'ye sığınmışlardı.
Humeyni'nin gizli örgütü "Savamak", bunları bulmakta güçlük
çekmedi; Bmbaşı Behruz Şahverdulu 1985 yılı mayıs ayında, Al-
bay Hamdi Azi2 aynı yılın aralık ayında, Albay Ahmet Hamid de
1986 yılının ekim ayında, Hasan Mansuri de 1987 yılı temmuz ayında
öldürüldüler.
İranlı ünlü gazeteci Amir Taheri, "Holy Terror" adlı kitabında, Hu-
meynı yanlılannın 1983'te Erzurum'da Muhammed Yalfani'yı ve
1985'te Şah'ın son Başbakanı Şahpur Bahtiyar tarafından yöneti-
len gizli örgüt üyesı Albay Hadi Aziz Muradi'nin Ankara'da öldü-
rüldüklerini yazıyor.
Türkiye, son yıllarda ajanların cirit attıkları bir ülke oldu.
24 Temmuz 1985 tarihinde de Ankara'da Ürdün Büyükelçiliği t.
Kâtibi Sait J. Sait'in iran yanlısı "İslami Cihad" ve Ebu Nidal taraf-
tarlarıncaöldûrüldûğü ileri sürüldü. Olayda kullanNan tabanca da
ele gecti.
Aralannda Suriye Büyüketçıtiği Birinci Kâtibi Beledi ve Ürdün Bü-
yükelçiliği idari memuru Amarin'in de bulunduğu sanıklar, AnKara
DGM'sinde yargılandılar.
Yargılama sırasında Suriye ve Ürdünlü sanıkların "diplomatik
bağışfklıklan" olayın üzerıne daha fazla gidilmesinı engelledi. Yar-
gılama sonunda saruklar aklandılar. Bu olaydaki giz perdelerı de
böylece karanlığa gömulmüş oldu.
Humeyni rejimi kurulduğu günden bu yana "Hizbullah" örgütü
ve "Savama*" hemen hemen dünyanın her köşesinde eylemler ser-
giliyor.
Geçen yılın mayıs ayında merkezi Suudi Arabistan'da bulunan,
"fiabrfa" adıyla bilinen "Dûnya İslam Biıüği" örgütünün Avrupa tem-
silcısi imam Abdullah El Ehdel'in iran yanlılarınca öldürüldüğü de
ileri sürüldü.
islamcılık cephesınde Suudıler ile İranlılar arasındaki çelişkile-
i rın doğurduğu gerilimler de sürûyor.
Suudi Arabistan'ın Ankara Büyükelçiliği Askeri Ataşefiği'nde ça-
lışan Abdullah El Sirevi'nın arabasına bomba kondu; patlamada
Sirevı'nin ayakları koptu; aynı 1989 yılı içinde Suudi Arabistan'ın
Ankara Büyükelçiliği'nde çalışan Bılevi adlı dtptomat öldûrüldü; Kaş-
mlri adlı bir başka dıplomatın da arabası bombalandı.
Bütün bunlar neyı gösteriyor?
Bütün bunlar, Türkiye'nin İran ajanlarınca eylem alanı olarak se-
çildiğınl kanıtlıyor.
Prof. Muammer Aksoy'u, gazeteci Çetin Emeç ile sürücüsü Si-
nan Ercan'ı kımler öldürdü?
Bu konuda henüz hiçbir kanıt ve hiçbir ipucu yok. Aksoy cina-
yetinden gerıye kalan yalnızca üç mermı kovanıdır!
Emeç ve Ercan'ı öldüren iki sılahtan bıri "Colt" markadır. Bu ta-
bancalar, Amenkan ordusunda, Amerikan deniz piyadelerınde ve
Kara Kuvvetlerimizde kullanılıyor.
Bu tabancalann uçlarına susturucu takılmış otanlarını ise genel-
likle gizli haberalma örgütleri kullanıyor
Prof. Aksoy, Emeç ve Ercan. uçlarına susturucu takılmış silah-
larla öldürüldüler. istanbul'da önceki günkü saldında da İranlı sal-
dırganlar, susturuculu silahlarla İranlı doçenti yaraladılar.
Yurtdışmda ve içinde İran yanlısı Islamcılar dâ var.
Bunların en ünlüsü Diyanet İşlerieskı başkan yardımcılarından
Cemalettın Kaplan tarafından Almanya'da kurulan "Istamı Cemi-
yet ve Cemaatfar Birliği" adlı örgüttür.
AP eski milletvekıllerinden ve MHP'nin hakkında soruşturma açıl-
mayan tek genel idare kurulu üyesi, ışadamı Murat Bayrak'ın yar-
dımı ile Federal Almanya'da "0002601" sayılı oturma iznı alan Kap-
lan, "medrese ve tekke" adlannı verdiği dönemlerin bitmesinden
sonra "tos/a devn" başlayacağını, bu aşamada Müslümanların si-
lahlı eylemlere basvuracaklarını vaazlannda uzun uzadıya anlat-
mıştı.
Genelkurmay Başkanlığı'nca 1982 yılında çıkarılan "Türfoy«'oWc;
anarşi ve torörün gelişmesi, sonuçlan ve güvenlik kuvvetieri ile
önlenmesi" adlı kıtapta İslamcı gizli örgütlerin adları venlmekte-
dir.
Bunlar, "Türkiye İslam Kurtuluş Ortusu.. Türkiye İslam Kurtuluş
Cephesı.. İ&lam Oevnminin Acil Mücahitleri.. Türkiye İslam Kurtu-
luş Birliği.. Dünya Şenat Kurtuluş Ordusu.. Eyrensel Kardeşlik Cop-
hesı Şeriatçı intîhar Mangası.. ve Evrensel islam Kurtuluş Savaş»
1
nm Türkiye Mücahitlen.. gibi örgütlerdir.
Bir yanda Hafız Esad rejirninin korvması altındaki Suriye kampla-
n, öte yanda iran destek// /s/amcıterörörgütleri ve uçlanna sustu-
rucu takılmış silahlar kullanan "İslamcı ajantar" ve de diplomatik
bağışıklardan yararianan "teıönst diplomatiar?
Bugünku yolcu uçaklarının
önemli bir bölümü 1960'ların başın-
da tasarlandı.
Bu uçaklan yenilemek gerekti-
ğınde, Aırbus Industrie karşınızdaki
tek doğru alternatıf.
Çünkü bütünüyle yenı uçak fı-
losuna sahip tek kuruluş Aırbus In-
dustrie.
Airbus Industrie, A300'u ger-
çekleştirerek, sivil havacılık teknolo-
jısıne oncülük ettı ve dünya
havayollarına eskisınden çok daha bu-
yuk verim ve daha yüksek kâr ımkâ-
nı sağladı. Bugün Aırbus ailesi
dünyanın bütün hatlarında uçuyor.
Artık cevaplanması gereken bir tek
soru var:
Hangı Airbus?