Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 MART 1990 HABERLER CUMHURİYET/11
Evren, Ersirfle görügtü
• ANKARA (Cıunhuriyet Bürosu) — Eski
Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Ankara'daki temaslannı
sürdürüyor. Evren, dün sabah Gazi Orduevi'nde ilk
olarak Baükesir eski Milletvekili Ahmet Ihsan Kınmlı'yı
kabnl etti. Kınmü, eski cumhurbaşkanıyla Balıkesir
Lisesi'nden arkadaş olduklarım, liseye bir spor salonu
yapılması için görüşmeye geldiğini söyledi. Evren, daha
sonra da Cumhurbaşkanhğı eski Genel Sekreteri Sedat
Güneral ile bir süre görilştü. Evren, öğMeden sonra
Vakıflar Bankası'run Atatürk Bulvan üzerindeki genel
müdürlüğüne gitti. Buradan bir takım özel eşyalannı
alan Evren, daha sonra Gaziosmanpaşa Mahatma Gandi
Caddesi'nde oturan kıa Miray Göksu'yu ziyaret etti.
Evren, daha sonra saat 17.00'de Cumhurbaşkanhğı
Konseyi eski üyesi Nurettin Ersin'i evinde ziyaret etti.
Evren'in Ersin'e bir kutu çikolata götürdüğü ziyarette
yine Cumhurbaşkanlığı Konseyi eski üyelerinden Sedat
Celasun da bulundu.
IPFdan kınama
• tsunbul Haber Servlsi — Dr. tsmail Beşikçi'den
sonra 2ÛWe Doğru Dergisi Yazı Işleri Müdürü Tlınca
Arslan ve Emek Dergisi Yazı lşleri Müdürü Abuzer
Kılıç'ın tstanbul DGM'ce tutuklanmalan tepkiyle
karşılandı. Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) direktörti
Peter Galliner dün 2000'e Doğru Dergisi'ne bir mesaj
göndererek Tlınca Arslan'ın tutuklanmasını kınadı. Ote
yandan Adımlar Dergisi Yazı lşleri Müdürü Zeki
Demirhisarlı dün yayın yoluyla bölücü propaganda
yapmaktan yargılandığı tstanbul 1 nolu DGM'ce 6 yıl 3
ay hapis cezasını çarptınldı. Ceza daha sonra 11 milyon
400 bin lira paraya dönüştürüldü.
Ozal'dan Basın Konseyi'ne çağrı
• ANKARA (ANKA) — Cumhurbaşkanı 1\ırgut özal,
basında yer alan "özal, Akbulut'u fena fırcaladı"
haberinin gerçek dışı olduğunu savundu. özal, bu
konuda Basın Konseyi'ni göreve çağırdı.
Cumhurbaşkanhğı Sozcüsü Büyükelçi Kaya Toperi,
önceki günkü Sabah Gazetesi'nde yeT alan haberle ilgili
olarak bir açıklama yaptı. Toperi'nin açıklaması şöyle:
"Bir gazetemizde, 'özal, Akbulut'u fena fırcaladı' başlığı
ile yayımlanan haber-yorum tamamen hayal mahsulü ve
gerçek dışıdır. Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Basbakan
hakkında söylemesi söz konusu olamayacak sözleri
söylemiş gibi göstermeyi bu gazetenin amaç haline
getirdiğini ve bu itibarla Basın Konseyi'ni göreve
çağırdığını belirtmişlerdir!'
Sakallı gençlerden protesto
• H»ber Merkezi — tstanbul Üniversitesi Fakültesi
binası önünde çoğunluğu öğrencilerden oluşan yaklaşık
600 sakallı genç, 17-18 Mart 1988 tarihlerinde Irak'ın,
İran'daki Halepçe kentinde yaklaşık 5 bin kişinin
ölümüyle sonuçlanan kimyasal silahlı saldırısını protesto
etti. Kendilerini "lslamcı Gençlik" olarak tarutan ve
üzerlerinde askeri tipte haki renkli parkalar bulunan
gençler "Halepçe'de katliam katil Saddam" başhklı bir
bildiri okudular. Gazetecüerin fotoğraf çekmesini
engelleyen protestocular, Halepçe katliamını gösteren
fotoğraflan da hukuk fakültesi binasının duvarlanna
astılar.
DÜZELTME
• 14.3.1990 tarihlı gazetemizin Ekonomi saytasında yer alan
Ne, nerede, kaça köşesinde çift kişilik Yataş ikiz yatağın
fiyatı 206.000-371.000 lira olarak çıkmıştır Doğrusu
715.000-1.018.000 lira olacaktır.
SÖYLESİ VE IMZA GUNU
17 Mart 1990 Cumortesi • 14.00-17.00
REHA
ÎSVAN
Cumhuriyet Kilap Kulübü
Adapazarı Temsilciliği
Barış Kitobevi
ve
Kadın Kültür Evi
Ticaret ve Sanayi Odası
Konferons Salonu
"Muzıktekı vırmı vılım.. 1970 1990
ANADOLU KONSERLERI • ChMtumdostum
• Anayatto
• Almanya acı mUr
M e K « n
• Sol kotum yarslı
»Getıbagian
• Çenn»erımde gul oy»
ILAN
Şirketimiz ihtiyacı;
• 2 adet kendi yürür lastik tekerlekli ve max.
çalışma ağırlığı
12-20 ton olan silindir \\e
• 1 adet ısıtma tertibatlı devirdaim yapabilen,
6-10 ton bitüm kapasiteli, sathi kaplama
yapımına uygun
yeni asfalt distribitörü
alınacaktır.
• Tekliflerin en geç 23 Mart 1990 günü
akşamına kadar
P.K. 8 ÇAĞLAYAN-İSTANBUL
adresine gönderilmesi.
Irak, Iran ve Suriye'nin amacı Türkiye'yi rahatsız etmek
Demirel: MIT sivilleştirilsinHAKKI ERDEM
KASTAMONU — DYP Genel Başkanı Süleyman
Demirel, MtTin sivilleştirilmesini istedi. Demirel,
MlT'in başındakı asker kişiler nedeniyle daha çok
Genelkurmay'a bağlı olarak çahştığını ve darbeler-
den hükümeti haberdar etmediğini vurgulayarak
"Bugünkü ortamda ve çağda yapılması gereken şey,
MİTi sivillestirmektir" dedi.
3 gürüilk bir gezi için dün Kastamonu'ya giden
Demirel, yolda gazetecilerin sorulannı yanıtladı. De-
mirel, terörle ilgili bir soru üzerine, tehlike arayıcı-
sı olmadığını bildirerek, "Tehlike olmasın dive çır-
pınıyonız. Terörün yararrığı panik, geçmişte olduğu
gibi Tiirkiye'de iktidar değişikliğine varmasın. Bek-
leyelim görelim. nereye vanr denemez. Canavann
kârşısında bekkraenin anlamı yok ki" diye konuştu.
Demirel, Kars Bağımsız Milletvekili Mahmut Alı-
nak'ın TBMM Genel Kurulu'nda darbelere karşı ön-
lem alırunası isteğinin anımsatılması üzerine, dar-
belere karşı baş tedbirin'sivil toplumun rejime sa-
hip çıkması olduğunu belirtti. Demirel şunları
söyledi:
"Eger sivil toplum kendi haklannı biliyorsa ve
o haklanna sahipse bu şuur içinde demokrank tepki
verebiliyorsa darbe için gerek kalmaz. Halk sesini
yükseltmiyor, darbeyi alkışlıyorsa bu, darbeyi ibra
etmektir. Sivil toplum en ufak bir şeyde endişeye
düşüyorsa, darbe beklentisi içine giriyorsa, sonra
da alkışlıyorsa o zaman darbeye karşı hiçbir çaresi
yoktur."
Demirel, Türkiye'nin darbeyi ibra etmeyen bir
toplum olması için uğraşuklannı kaydederek vatan-
daşın, hakkına sahip çıkmasını istedi. Demirel, dar-
beleri önlemek için Milli Güvenlik Kurulu ve MlTin
kaldırılması isteğine ise karşı çıktı. Demirel, istih-
barat örgutlerinin her devlette olduğunu bildirerek
"Darbeyi istememeyi, ona karşı olmayı takdirie kar-
şılanm. Devletin birtakım organlannın dıizeltilme-
DYP Genel Başkanı Demirel, MİT'in başında
muvazzaf subaylar olduğunu belirterek, 'Bunların
terfileri Genelkurmay'a aittir. Böyle olunca daha çok
orayıgözeteceklerdir.MİT 1960darbesinden, 1971
muhtırasından ve 1980 el koymasından hükümeti
haberdar etmemiştir. Hükümet genellikle Angola'da
olan hareketi bilir de Ankara'da olanı bilmez.
Türkiye'nin yeni bir MİT'e nasıl kavuşturahm diye
bir sorunu vardır' dedi.
sini de takdirie karşılanm. Ama 'Devletin elini ko-
lunu kırın'a iştirak etmem" diye konuştu.
Demirel, MtTin görevini yerine getirip getirme-
diğine ilişkin bir soruyu yanıtlarken de bunun,
MİT'in nasıl kullanıldığına bağlı olduğunu söyle-
di. Demirel, MlTin başında üniformalı, muvazzaf
subaylar olduğunu belirterek görüşlerini şöyle
özetledi:
"Bu asker kişiler Milli Güvenlik Kurulu tarafın-
dan belirlenir. Bunların terfileri de Genelkurmay'a
aittir. Böyle olunca hizmetlerini göriirken daha çok
orayı gözeteceklerdir. Geçmişte MİT, 1960 darbe-
sinden, 1971 muhtırasından ve 1980 el koymasın-
dan hükümeti haberdar etmemiştir. Hükümet, ge-
nellikle Angola'da olan hareketi bilir de Ankara'-
da olanı bilmez. Bu, daha çok askeri kanadın et-
kin olmasından gelijor. Bugünkü ortamda ve çağ-
da yapılması gereken şey, bu işi siviUeştirmektir. Si-
villeştirilmesi askerler üzerindeki eleştiriyi de teş-
kilat üzerindeki eleştiriyi de kaJdırır. Türkiye'nin,
yeni bir MtT'e nasıl kavuşturalım diye bir sorunu
vardır."
Demirel, Içişleri Bakanlığı'nda kurulan yeni is-
tihbarat örgütü konusunda, değişen dünya koşul-
larında Türkiye'nin devlet yapısında da pekçok de-
ğişiklikler ve reformlar yapılrnası gerektiğini söy-
ledi. Demirel, Türkiye'deki terörün Suriye, Irak ve
Iran'dan desteklendiği yolundaki görüşleri anımsa-
tılınca da şoyle dedi:
"Benim bildigimden daha fazlasını devlet biliyor.
Bunlar arük açık bilgilerdir. Bunlann Suriye'nin de-
nelimindeki Bekaa Vadisi'ndeki kamplarda yetiş-
tirilip Turkiye'ye salıverildiği biliniyor. Guneydoğu
Anadolu'daki cinayetleri işleyenler Suriye'deki
kamplarda yetişürili>or. Hafız Esad'ın kardeşi bun-
lara diploma veriyor. İran'da da bn çeşit kamplar
bulunuyor. Türkiye devlet olarak bunlara karşı bir
tavır takınmaya mecburdur. Biz bu tavn takınraa-
dıgından şikâyetçiyiz."
Demirel, Güneydoğu'da çok vahim olaylar oldu-
ğunu ve bunlann çeşitli kaynaklardan kendilerine
bildirildiğini kaydederek Suriye, tran ve Irak'ın ama-
cının Türkiye'yi rahatsız etmek olduğunu söyledi.
Iran'ın rejim ihracı içinde olduğunu kaydeden De-
mirel, lran'ın rejimini halkına savunmakta güçlük
çekmemek için rejim ihraana çalıştığını, Türkiye'-
nin laik, çağdaş bir devlet olarak Humeyni rejimi
için tehlike oluşturduğunu anlattı. Demirel, bir baş-
ka soru üzerine de Türkiye'de iktidar boşluğu ol-
duğuna dikkati çekerek, "İktidar boşluğu uzun sü-
re devam etmez. Birisi gelir doMnrur. Tiirkise'de te-
rör veya başka olaylann iktidar boşluğnndkn mı,
bu boşluğun doldurulrnası için mi yapıldığı rartış-
malan yapılabilir" dedi. Demirel, Kenan Evren'in
Ankara'da Özal ile görüşmesi ve çeşitli temaslar yap-
masıyla ilgili bir soruyu yanıtlarken "Eski Cumhur-
başkam'nın Ankara'ya gelip birtakım gizli işler için-
de olabileceğine. devleti sıkıntıya sokacak karanlık
işler içinde olabileceğine ihtimal vermiyorum. Yap-
üğı temaslann o istikamette olabileceğini de düşün-
müyorum. Temaslannı merak etmedira. 9 sene dev-
letin başında olduktan sonra, aradan 3 ay geçtik-
ten sonra gelip de başka işlerin içinde olunabilece-
ğine ihtimal vermiyorum" diye konuştu.
Kastamonu'da kalabalık bir vatandaş topluluğu
tarafmdan çiçeklerle karşılanan Demirel, burada-
ki konuşmasında da özal'ın, Çankaya'yı huzure-
vine çevirdiğini söyledi.
Bugün iktidarın varhğı ile yokluğunun belli ol-
madığını ve bunun iktidar boşluğu olduğunu kay-
deden Demirel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bürün sıkıntılann kökunde, sorunlann altından
kalkacak hükümet olmaması vardır. Millet hür ol-
madıgı için iktidan ehline verememiştir. Türkiye a n
rejimdenkurtulamadı. Sen ve senin arzulann, 1e-
mayüllerin yok o rejim içinde. Senden korkmuyor-
lar. Senin oyunu da hiçe sayıyorlar. 1983 rejimi git-
ti, onun yerine benzeri sivil sayılacak bir idare gel-
di. Bunun adı larapon rejimdir."
Demirel, Ankara'daki kombinezonlarla ik-
tidar olmayı istemediklerini de bildirerek Basbakan
Yıldırım Akbulut için şunlan söyledi:
"Söylenen laflan 10 gün sonra anlayan insan-
lardan Türkiye'yi siz kurtaracaksınız. Ozal kendi-
sini Çankaya'ya attı. Yıldınm Akbulut'u da bas-
bakan yaptı. Akbulut bizim eski Erzincan il baş-
kanımız. Ben ne kadar değerli adamlar bulmuşum.
Şitndi biri cumhurbaşkanı, biri basbakan. Ben bir
şey demiyonım. Ama layıkıyla gelsinler."
Türbanh
öğrencilerin
basın
çıkarması
İZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) — Ege ve Dokuz Eylül
üniversitelerindç öğrenim gören
türbanlı öğrenciler, eğitim
haklarırun engdlendiğini öne
sürerek başlattıklan eylemleri
sürdürüyorlar. Geçen hafta
Cumhurbaşkanı, Basbakan,
Meclis Başkanı ve parti
başkanlarına telgraf çeken
öğrenciler grup halinde
gazeteleri dolaşıyorlar.
YÖK'ün türban yasağı
konusunda karan üniversitelere
bırakmasından sonra Ege ve
Dokuz Eylül üniversitelerinde
derslere, laboratuvarlara,
poliklinik gibi kapalı
mekânlara türbanla giren
öğrenciler hakkında disiplin
soruştuımalan açıhyor.
Yönetmeüğin değişik
maddelerine dayanılarak açılan
soruşturmalarda türbanın
laikliğe aykırı bir düşüncenin
simgesi olduğundan hareket
ediiiyor. Kınama cezalarının
ardından 15 günlük okuldan
uzaklaştırma cezaları veriliyor.
Bu cezaların ardından öğrenim
haklanrun engellendiğini
savunan türbanh öğrenciler,
okul yönetimi ve çevreden
büyük bir baskıyla
karşılaştıklanm, bu baskılann
kendi ailelerinden bile geldiğini
belirtiyorlar. (Fotoğraf: Ümit
Otan)
CUNEYT ARCAYUREK yaz.yor
B
zirve gerçekleşti.
MINTEX
Disk Fren Balatalarını
ERKA
KURTKAYA A.Ş, ERKA A.Ş
KURTKAYA HOLDİNG KURULUŞUDUR.
ERKA" MINTEX Dünya Ka/itesi
ERKA yaşamgüvencesi "
Laf Çok, Ama...
Bafvuru:
KURTKAYA A.Ş.
N6bethaneCad.No. 10
34420 Sirkecı - Istanbul
ANKARA — Terör zirvesinin
kesin tutanaklan, üç lider arasın-
daki görüşmelerde ağırtık nokta-
larından birinin güvenlik kuvvet-
lerinin durumu olduğunu açıkça
gösteriyor.
Demirel, (tutanak, sayfa: 21):
'Türkiye'de demokrasiyi biz ken-
dimiz ayakta tutacağız; ama ev-
vela demokrasinın bir numaralı
düşmanı olan terörü ortadan kal-
dırarak tutacağız. Türkiye, terör-
le yirmi senedir uğraşıyor. Yirmi
sene içerisinde aldığımız tedbir-
ler niye bu işin kökünü kazıma-
dı? Yüzlerce beyanat verildi, bu
işin kökü kazındı' diye.
Bakıyorsunuz, ülkenin bir kö-
şesinde bir savaş, bûyük şehir-
lere sıorarnış terör. Bence siyasi
iktidar olarak uykulannız kaçma-
lıdır ve bugün tevkalade vahim
olmasa bile, vahimdir bana göre.
Şiran Kozağacı Karakolu'nda
öldürülmüş olan askerleri kimin
öldürdüğünü biliyor muyuz? Bil-
miyoruz. Yedi kişi geldi, bir tane-
si yakalandı, attısı kayıp. Buna
benzer çok hadise olur Türkiye
1
de ve büyük şehiriere sıçraması
fevkalade korkutucudur. Bu bir
görüş.
Bu adamlar nerede yetiştirili-
yor? Bekaa'da mı, Suriyr'de mi,
Alrnanya'da mı yetiştiriliyor? Ora-
da yetiştirilen adamları devletin
isim isim bilmesi gerekir. Bunla-
rı bize soylemeyebılirsiniz, ama
bize 'Biz bu işin altından kalka-
cağız, endişe etmeyin' dersiniz."
Inönü, (tutanak, sayfa: 22):
"Bizim güvenlik güçlerini hare-
ketsiz bırakmak gibi bir anlayışı-
mız yok. Basının yazdığına da bu
açıdan cesaret kıncı şekilde ba-
kılmamalı. Her olayın sonunda,
basının yazdığı, Polis vahşice
davrandı' şeklindedir. Bu, bir kli-
şedir. Birkaç sefer Amerika'da
Kolombiya Üniversitesi'nde olay
oldu. Polisin hayvanca davranı-
şı' diye büyük yazılar çıktı, ama
bunlara kimse aldırmıyor. Ama
görüyorum ki Sayın Basbakan^
ın bize yaptığı açıklamalarda,
son olaylar ûzerinde yeterli de-
recede dikkatle durulduğu veya
durmayanlann üzerine gidildiğı
inancını bana verecek bir sözü
yok. Şimdi Sayın Başbakan'dan
şunu duymak ısterim: Böyle bir
olay hakkında polis, olayın üze-
rine gidiyor mu, veya gitmediği
zaman 'Siz hata ettiniz' diye, on-
ların üzerine gidilerek, görevini
yapmayanları değıştiriyor, daha
iyi yapacaklan getiriyor musu-
SHP'li Atalay'ın
dokunulmazhğı
Gözler
TBMM
Genel
Kurulu
9
nda
ANKARA (AA) — TBMM
Anayasa ve Adalet Komisyonu
üyelerinden oluşan Karma Komis-
yon, SHP Diyarbakır Milletveki-
li Fuat Atalay'ın dokunulmazlığı-
run kaldınlmasını kararlaştırdı.
Karann, sekize karşı 13 oylaalın-
dığı, iki üyenin de çekimser kal-
dığı bildirildi.
Karma Komisyon'un dünkü
toplantısında, Atalay'ın milli duy-
gulan zayıflattığı gerekçesiyle
TCK'nın 142/3. ınaddesi uyarııı-
ca cezalandınlmasıru öngören
dosya ele alındı. Komisyonda ilk
olarak Atalay'ın gönderdiği yazı-
lı savunması okundu. Atalay sa-
vunmasında, milletvekillerinin ül-
ke sorunlannı, demokrasi ve öz-
gürlük anlayışlarını, kendilerine
bir sınır koymadan ortaya atma-
ları ve tartışmaları gerektiğini be-
lirtti.
nuz? Böyle bir güven veriyor mu
bize? Böyle bir güveni henüz Sa-
yın Başbakan'dan almış degi-
lim."
Yıldınm Akbulut (tutanak, say-
fa: 24): "Şimdi efendim, tabii bu-
rada güvenlik güçlerinin şu ha-
disede, bu hadisede kusuru var
veya şurada başanlı, burada ba-
şarısız diye konuşmamız, toplan-
tıdan beklenen sonucu vermez
düşüncesindeyim. Şunu rahatJık-
la söylüyorum ki gerek Güneydo-
ğu'da olsun, gerek şimdi zuhur
eden olaylarda olsun, emniyeti-
miz, bu işlerin üstesinden gele-
bilecek bilgi, tecrübe ve yetene-
ğe sahiptir. Genel olarak bakmak
lazım. Meseleye hâkim oluyorlar
mı, olayiara vaziyet edebiliyorlar
mı? Değerlendirmeyi buna göre
yapmak lazım. Onun için Çetin
Emeç olayında ne gibi mesafe-
ler alındığı veya Muammer Aksoy
olayın da ne gibi rnesafe alındığı
gibi suallere cevap aramaktansa,
genel olarak emniyet güçlerinin
durumu nedir, buna bir cevap
aramak lazımdır."
İnönü (tutanak, sayfa: 27):
"Bir konuya daha değinmek is-
tivorum: Polis içinde herhangi bir
aynlık olmadığı konusuna -
Başbakan'ın sözlerinden sonra-
memnunlukla teşekkür etmek ıs-
tiyorum. Bu, bana başka bir şey
hatırlattı: Halka, 'terör olaylan
hangi siyasal görüşlere bağlı
olursa olsun, üzerine aynı güç-
le, aynı dikkatle gidiyoruz' konu-
sunda bir anlayış, bir inanç, ta-
mamen verilmiş değil Bazı ye-
tersiz konuşmaiar yapılıyor, kapa-
lı, açıkoturumlarda da yapıldı.
Sanki aşın soldan gelenler üze-
rine dikkatle gidiyoruz, sağdan
gelen yok. Gelse gıderim. Böyle
bir havanın yaratılması gayet yan-
lıştır."
Akbulut (tutanak, sayfa: 28):
"Defaatle hangi taraftan gelirse
gelsin, bunun karşısında olduğu-
muzu söyledim ve söylemeye de
devam ediyorum."
Demirel (tutanak, sayfa: 34):
"Türkiye'de faili meçhul cinayet-
ler, 25-30 değii, daha fazla, pek
çok kişi hapıshanelerden kaç-
mıştır. Türkiye aslında anarşi be-
lasının -anarşiyi bastırdık
avunmasıyla- bir hesabını yapa-
mamıştır, muhasebesini yapa-
mamıştır."
İnönü (tutanak, sayfa: 5): "Bu-
na mukabil, başka değetiendir-
melerimiz var. Bu yasal olanak-
lar içinde güvenlik güçlerinin et-
kinliginin son yillarda azaidığı ka-
naatine vardım. Bu kanaatimin
bir dayanağı, Meclisin kapalı otu-
rumlannda, itiraf etmek gerekir
ki güvenlik kuvvetierinin, Içişleri
Bakanlığı mensuplarının bu ko-
nuları yakından izledikleri ve kı-
sa zamanda bir çare getirecek-
leri izlenimini edinemiyoruz. Bi-
ze verilen bilgiler, basında çıkan
bilgilerden çok farklı değil. Bu ör-
gütlerin yakında neler yapacak-
lan hakkında bir istihbaratları ol-
duğu izlenımini edinmiyoruz."
Demirel (tutanak, sayfa: 11):
"Yapılacak iş, iyi istihbarat al-
mak, güvenlik kuvvetlerini cesa-
retle bu işlerin üzerine gönder-
mektir."
Akbulut (tutanak, sayfa: 16):
"Belki son olaylan kimlerin ger-
çekleştirdiğini bilmiyor olabiliriz,
ama mevcut terör örgütleri, em-
niyet güçlen tarafmdan biliniyor,
takip ediiiyor."
Başbakan'ın "şunu rahatlıkla
söylüyorum ki gerek Güneydo-
ğu'da olsun, gerek şimdi zuhur
eden olaylarda" bu işlerin üste-
sinden gelecek bilgi, tecrübe ve
yeteneğe sahip olunduğunu soy-
lemesinin üzerinden üç gün geç-
ti geçmedi. Nusaybin'de güven-
lik güçleriyle çatışma. Yaralılar,
yörede yeni bir huzursuzluk.
Haberi geldi. Laf çok, ama...