Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/14 DIŞ HABERLER 16 MART 1990
SOVYETLER BİRLİĞt
Bütün iktidar Gorbaçov'aMihail Gorbaçov, tek aday olarak katıldığı Halk Temsilcileri
Kongresi'ndeki seçimde 1329 oy alarak 5 yıl için geniş
yetkilerle donatılmış "başkanhk" görevine seçildi. Gorbaçov,
"Başkanlık diktaya dönüşmeyecek" dedi. Gorbaçov,
başkanlık ve SBKP Genel Sekreterliği görevlerinin birlikte
kalmasınıistedi.
Dış Haberier Servisi — Sovyeller Birliği
lideri Mihail Gorbaçov, artık "SSCB
Başkanı" olarak anılacak. Gorbaçov, Halk
Terasilcileri Kongresi'nde yapılan seçimde,
495 hayır oyuna karşın 1329 oyla 5 yıl için
geniş yetkilerle donatılmış başkanlık göre-
vine seçildi. Gorbaçov, seçildikten sonra
yaptığı konuşmada, başkanlık ve SBKP Ge-
nel Sekreterliği görevlerinin birlikte kalması
gerektiğini belirterek, "Başkanlık diktaya
dönüşmeyecek" dedi.
AP'nin haberine göre Halk Temsilcileri
Kongresi'nde önceki gece geç saatlerde "gizii
oylg" yapılan başkanlık seçiminin sonuçlan
dün sabah açıklandı. Gorbaçov, seçime tek
aday olarak katıldı. Daha önce Gorbaçovia
birlikte başkanlıga aday olduklan açıkla-
nan, Başbakan Nikolay Rijkov ve tçişleri
Bakanı Vadira Bakatin, seçim öncesi aday-
lıktan çekildiklerini açıkladılar.
Gorbaçov'un, HaJk Temsilcileri Kongre-
si'nde geniş yetkilerle donatılmış başkanlı-
ğa seçildiği, muhafazakâr lider lgor Liga-
çev tarafından TASS'a bildirildi. TASS, se-
çime ilişkin haberinde. Mihail Gorbaçov
1
un, seçime katılan 1878 uyenin 1329'unun
oyunu olarak "Başkan" seçildiğini duyur-
du. Seçimde, Gorbaçov'un başkanhğına 495
"hayır" oyu verilirken 54 oy da geçersiz sa-
yıldı.
Mihail Gorbaçov, "başkanlık" görevine
seçilmesinin resmen açıklanmasının ardın-
dan yaptığı "görevi kabul" konuşmasında,
"başkankk" ve "SBKP Genel Sekretertiği"
görevlerinin birlikte kalması gerektiğine işa-
ret etti. Ajanslar, Gorbaçov'un, söz konu-
su istekle birlikte "devlet ve partiyi birbi-
rinden ayırma" tasarüan hazırladığı yolun-
daki tıim tahminleri geçersiz hale getirdi-
ğini belirtiyorlar.
Gorbaçov konuşmasında daha radikal bir
perestroyka politikasının uygulanmasımn
gerekliliğine işaret ederek şunlan söyledi:
"Bu poiidkanın uygulanması için başkan-
bk görevinin bana verdiği tıim gucii kulla-
nacagım. Bu politikanın uygulanmasında
çeşîtli engeller oldugunu biliyomm. Ancak
bu engellerin aşılmasında, çalışan halktan
ve türa aydınlardan destek bekliyonım. Re-
formlann uygulanmasında, önceliğin eko-
Domik refonnlara verilmesi taraftanyım.!'
Halk Temsilcileri Kongresi'nde, başkan-
lık Msteminin, seçilecek kişiye "diktatörlük"
yolunu açacağına yönelık eleştırılen de ya-
nıtlayan Gorbaçov, bu konuda da şöyle ko-
nuştu:
"Yeni görevimde, tüm iktidar Sovyetler'e'
sloganının ha>ata geçirilmesi için uğraş ve-
recegim. Ülkede uygulanacak başkanlık sis-
temi, glasnosi, demokratizasyon, Yûksek
Sovyet ve Halk Temsilcileri Kongresi tara-
fından bir diktaya dönüşmeden önlenecek-
tir. Bu arada, perestroykanın çıkarlan zo-
nınlu kıldığı için şimdilik ve yakın gelecek
için başkanlık ve Komünisl Partisi Genel
Sekreterliği görevlerinin aynı kişide kalma-
sının gerekliliğine inanıyorum."
Gorbaçov, yaklaşık 1.5 saat süren konuş-
masında, daha sonra ulkenin veni alacağı
devlet yapısı konusunda bilgi verdi. Konuş-
masının bu bölumünde Litvanya'nın bağım-
sızlık karanna değinmeyen Mihail Gorba-
çov şöyle dedi:
"Anayasal baklar ve insan baklan çerçe-
vesinde bu ulkenin insanlanna hizmel ede-
cegim. Sovyetler Birliği Başkanı olarak.
Sovyet vatandaşlannın tüm baklanna ve öz-
gürlükltrine saygı göstereceğim. Sovyetler
Birliği, tüm cumhuriyetleri, özerk cumhu-
riyet bölgelerinin katılımıyla veni bir fede-
rasyon içinde yaşamını sürdürecektir. Bu-
nun için de en kısa siirede, yeni bir federas-
yon konseyi kunılacaktır. "
Gorbaçov, başkanbk görevine seçilmesi-
nin ardından düzenledıği yeni göreviniu ilk
basın toplantısında, daha sadece birkaç ay
önce hiç kimsenin duşurunedıği bu sistemi,
benimsenen yasaların yavaş uygulanması,
'perestroykanın dinamizmi' ve iktidar or-
ganları arasındaki koordinasyonsuzluğun
zorunlu hale getirildiğini belirtti.
Televizyondan naklen yayınlanan ilk ba-
sın toplantısında, Sovyet Komünist Parti-
si'yle Batı'daki sosyal demokrat partiler
arasında, son değişikliklerden sonra nasıl
bir fark kaldığ] yolunda Batılı bir gazeteci
tarafından yöneltilen soruya doğrudan ce-
vap vermeyen Gorbaçov, 'Ben komünistim.
komünist kalacagım' dedi.
Bu arada Mihail Gorbaçov'un başkan-
lıga seçilmesiyle boşalan Yüksek Sovyet
başkanlığına 59 yaşındaki Anatoli Lokya-
nov, seçildi. AFP muhabınnin, oy sayım
komisyonu üyesincjen edindiği bilgiye gö-
re 8 aday arasında yapılan oylamada Luk-
yanov, 1202 oy topladı.
Yüksek Sovyet Başkanı Lukyanov, bun-
dan böyle, Devlet Başkanı Mihail Gorba-
çov'dan sonra SSCB'nin ikinci adamı ola-
cak.
Kongre'nin önceki gün kabul ettigi ana-
yasa değişiklikleri uyannca, "başkan"ın,
görevlerini yerine getirmeyecek duruma gel-
mesı halinde, söz konusu yetkileri Yüksek
Sovyet başkanının üstlenmea öngörülmüş-
tü.
Dttnkü oylamayla Yüksek Sovyet başka-
nı seçilen hukukçu Anatoli Lukyanov, Mi-
hail Gorbaçov'un uzun yıllar arkadaşı ola-
rak biliniyor.
MARK VURGUNU
Berlin'deki
Tahtakale
GÜNER VÜREKLİK
BATI BERLİN — "Mark var, mark la-
zım mı?"
"Doğu markı da alınm, size ne lazım be-
yim? Bankadan daha iyi veriyoruz". Ha-
fif sakallı ve bıyıklı esmer delikanlı elinde-
ki bir tomar banknotu tarayarak gelip ge-
çenlere sesleniyor, kendine müşteri bulmaya
çalışıyordu.
Karaborsa mark piyasası da çoğunluk
yabancılann elinde. Son günlerde Doğu Al-
manlar da başladılar karaborsacılığa,
"Kendi markımızı kendimiz satanz. Size ni-
ye verelim?" diyorlar. Ama yine de işleri
iyi yabancılann. Günde toplam 3 milyon
Doğu Alman Markı dönüyormuş ortada,
esmer delikanlının "en az abi, en az" de-
diği tahminlerine göre. Esmer delikanlı biz-
den. Çok kiiçük yaşta gelmiş Almanya'ya.
Kaynakçıymış ama işsizmiş. Sosyal yardım
alıyormuş. Bu işi de çoluk çocuğu düşüne-
rek yapıyormuş. Yani evliymiş, iki çocuk
babasıymış. Üç beş kuruş bir kenara atıp
bırakacakmış. Dalga mı geçiyor ne? Ne aile
babasma ne de işi bırakacağa benziyor. Cin
gibi. Almanya gibi bir yerde kaynakçı olup
işsiz kalması ise hiç mümkun değil. Biz ina-
nır görünüp esas bilgileri toplamaya çalı-
şıyoruz. "Örgütlü mıi yapıyorsunuz bu
isi?"
"Yok abi ne örgiitti. Bizde örgüt falan
yok. Burası demokratik bir ülke. Herkes is-
tedigini yapar. Doğu Alman Markı'nı top-
layan gelir satar burada, kimse karışmaz.
Herkes kendine. Ama aramızda bir anlaş-
ma var tabii. Bir kur tespit ediyoruz, her-
kes o kur üzerinden satış yapıyor. Rekabet
yok bizde. Banka gibiyiz valla".
"Peki kurlan nasıl tespit ediyorsunuz?"
diye soruyorum:
"Giinüne baglı. Banka 100 Doğu mar-
kına 20 Batı marka veriyorsa biz bir fazla-
sını, yani 21 Batı markı veriyoruz. Satar-
ken de tersine bankadan bir mark daha az
istiyonız. Toparlak hesap 100 Doğu mar-
kında bir Batı markı kazancımız oluyor."
1-2 ay önce karaborsa ilk başladığında da-
ha az kişilermiş. 6-7 kişi kadar. O zaman
günde 150-200 mark kazanıyorlarmış. Şim-
di ise karaborsacı sayısı arttığı için kazanç-
lan da düşmüş. "Yine de günde 50-60 raar-
kı götürüyonız, Allah bereket versin"
diyor.
PORTRE MtHAİL GORBAÇOV
Stavropol köyünden
'süper başkan'lığa
Dış Haberier Servisi — Sovyetler Birli-
ği'nin ilk Başkanı Mihaii Sergeyeviç Gor-
baçov, 2 Mart 1931'de Kafkasya'daki Stav-
ropol kasabasımn bir köyünde doğdu. Ko-
münist Parti ile resmen tanıştığında 21 ya-
şındaydı. Okul arkadaşı Raisa ile evlendik-
ten bir yıl sonra 1955'te Moskova'da hukuk
fakültesinden mezun oldu. Mezuniyetinden
sonra Stavropol'a dönerek etkinliklerini ora-
da sürdürdü. Stavropol Tarım Enstitüsü'nde
tarım ekonomisi öğrenimi gördü. Stavropol
parti örgütü içinde sivrilerek 1969 yılında
parti merkez komitesine seçildi. 1971 yılın-
da milletvekili olarak Yüksek Sovyet'e gir-
di. 1978'de Merkez Komite'ye tarımdan so-
rumlu sekreter, 1979'da ise Politbüro'ya
aday üye seçildi. Gorbaçov, hızla yükseli-
yordu; bir yıl sonra Politbüro'nun tam üye-
siydi. Konstantin Çernenko'nun ölümü üze-
rine 11 Mart I985'te Merkez Komite'de ya-
pılan bir oylama sonucunda oy çokluğuy-
la parti genel sekreterliğine seçildi. Genel
sekreterliğe getirildikten sonra an arda
ataklarda bulunmaya başladı. 1985 yılınınSEÇİM İÇİN GERİYE SAYMA BAŞLADI — Demokratik Almanya'da pazar günü yapılacak seçimlere iki gün kala, F.Alman liderler
de kampanyaya katılıyorlar. Şansölye Kohl, Leipzig'de sevinç gösterileri ile karşılandı. (Fotograf: Reuter)
Birleşmenin faturası 40milyar mark
Federal Alman Ekonomi Bakanhğı Avrupa Politikası'ndan
Sorumlu Genel Müdür Jürgen Kühn, Türk işçilerin
birleşmeden sonra "ya geri döneceğini, ya da daha kötü işlerde
çalışmaya razı olacağını" söyledi.
YASEMİN ÇONGAR
BONN — İki Almanya'nın birleşmesi sü-
recinin 18 mart seçimleriyle hız kazanması
beklenirken Bonn'da tek Almanya konusun-
da haarlanan siyasi senaryolar gelişmele-
rin ekonomik yönünü bir ölçüde gölgede bı-
rakıyor. Bonn'daki yetkililer, birleşmenin
ekonomik faturası konusunda bir tahmin
yapmanın çok güç oldugunu belirtirken
"On milyarlarca mark (trilyonlarca Türk Li-
rası)" sözunü kullanmakta tereddüt etmi-
yorlar. ilk aşamada, Demokratik Alman-
ya'nın ekonomik yenilenmesi için harcan-
ması öngörülen para ise 40 milyar mark.
(Yaklaşık beş buçuk trilyon lira.)
Federal Ekonomi Bakanhğı Avrupa po-
litikasından sorumlu Genel Müdurü Jürgen
Kühn dün makamında birleşmenin ekono-
mik faturası konusundaki sorulanmızı ya-
nıtlarken en çok kullandığı sözler, "benoz
bilmiyonız", "kesin olarak emin degiliz" ol-
du. Kühn, siyasi kararların ekonomik den-
geleri zorladığını, ancak yüzde 2.8 gibi gö-
rece düşük enflasyon oranına sahip F. AJ-
manya'nın Doğu ile parasal birliğini sağla-
masıyla birlikte ekonomi alanında "enf-
lasyon" korkusu olmadan güvenli adım-
lar atmaya başlayabileceklerini söyledi. Enf-
lasyonu düşük düzeyde lutma konusunda
"iyimser" açıklamalar yapan Kühn'ün iş-
sizlik sorunuyla ilgili sorularımıza verdiği
yanıtlar ise "kaygı" doluydu.
Yılbaşından bu yana D. Aimanya'dan Ba-
u'ya yerieşmek üzere gelen kişilerin 140.000
dolayında oldugunu ve her gün orıalama
2.000 kişinin geldigini hatırlatan Jürgen
Kühn, "1983'ten beri bu ülkede 1.5 milyon
iş yaratıldı. Gene de 2 mityona yakın işsiz
var. Birieşmenin en ciddi sorunlanndan biri
yeterli iş alanı açılmasıyla
çözümlenebilecek" dedi.
Türklere iki seçenek
F. Almanya Ekonomi Bakanlığı yetkilisi
Jürgen Kühn'ün birleşmeden sonraki göç-
men işçi politikalan konusundaki açıklama-
lan ise Âlmanya'daki Türk işçilere iki se-
çenek bırakıyor:
"Ya geri dönecekler ya da daha kötü iş-
lerde çalışmaya razı olacaklar..."
F. Almanya'da halen 1.7 milyon olan göç-
men işçi nüfusunun 1988 rakamlanna gö-
re 556 bin, 1990 tahminlerine göre ise 580
binlik bölümünü oluşturan Türkiyeli işçi-
lerin durumu konusundaki sorumuza Kühn
HABERLERİN DEVAMI
şu yanıtı verdi:
"İki Almanya birleşince Türk işçilerinin
dönüşünü teşvik programlan arttınlacak.
Bu konuda çeşitli planlanmız >-ar. A\nca
Almanya'yla birleşince, Almanlann yapmak
istemeyip Türklerin calışacağı işler variıfı-
nı sürdürecektir."
Ekonomi Bakanhğı yetkilileri, birleşme
sürecinin ülkedeki toplumsal sınıflandırma-
yı da ciddi biçimde değiştirdiğini dile geti-
riyorlar. Buna göre eskiden "üçüncü sınıf"
olan AT dışı goçmen işçiler, anık "dördün-
cü sınıf." Çünkü eskiden açık bir iş oldu-
ğunda ilkin F. Alman yurttaşlan, daha son-
ra Ortak Pazar ülkelerinden gelen yabancı
işçiler, üçüncü olarak da topluluk dışı ül-
kelerden gelen yabancı işçiler akla geliyor-
du. Şimdi ise Doğu Almanlann bu öncelik-
ler sırasında ikinci yeri aldığj kaydediliycr
Bonn'daki yetkililer, AT dışı göçmen işçi-
lerin giderek artan biçimde "temizlik ve ta-
mir işleri gibi hizmet sektöıü kollanna" ka-
yacağı tahmininde bulunuyorlar.
kasım ayında ABD Başkanı Ronald Reagan
ile ilk kez görüştü. Reagan ile daha sonra
yaptığı göruşmede, ABD ile Sovyetler Bir-
liği'nin elindeki nükleer silahlann ortadan
kaldınlmasına ilişkin anlaşmalar imzaladı.
1986'da 'glasnost' ve 'perestroyka' hareket-
lerini başlattı. 1988'de Komünist Parti, Sta-
lin döneminden beri ilk kez kongre yaptı.
Aynı yılın aralık ayında, Yüksek Sovyet'in
dağıtılmasına ve yerini Halk Temsilcileri
Kongresi'nin almasına ve tüm yıl boyunca
çahşacak yeni bir Yüksek Sovyet'in kurul-
raasına başkanlık etti. 1988'de dokuz yıldır
Afganistan'da bulunan Sovyet birliklerini
geri çekme karan aldı. Geçen yıl ise Halk
Temsilcileri Kongresi tarafından devlet baş-
kanlığına seçildi.
LİTVANYA
Bağımsızlık
geçersiz
MOSKOVA (AA) — Sovyetler Birliği
1
-
nin en yüksek karar organı olan Halk Tem-
silcileri Kongresi, Litvanya'nın bağımsız-
hk ilanını 'SSCB anayasasına aykın' bula-
rak 'geçersiz' ilan etti.
Halk Temsilcileri Kongresi'nin olağanüs-
tü 3. oturumuna başlar başlamaz ilk iş ola-
rak kurduğu, Litvanya sorunuyla ilgili ko-
misyonun çalışmalanyla ilgili olarak, kong-
reye sunulan karar tasarısı kabul edildi.
Litvanya'mn bağımsızhk ilanını geçersiz
sayan karar, 94 ret ve 128 çekimser oya kar-
şılık 1463 oyla kabul edildi.
Litvanya Cumhuriyeti, geçen pazar ge-
cesi, 'SSCB'den bagımsız' ve 'egemen' bir
devlet oldugunu ilan etmiş ve Ulkenin 1940
yılında SSCB topraklanna girdiği sırada yü-
rürfükte olan anayasanın yeniden yürflrlfl-
ğe koyulduğunu ilan etmişti.
Ancak SSCB anayasası, ülkeyi oluşturan
cumhuriyetlerin herhangi birinin bagımsu-
lığına kavuşabilmesi için, hem Moskova'-
mn hem de SSCB'yi oluşturan tüm cum-
huriyetlerin onayııun alınması gerektiğini
belirtiyor.
Nusaybin'de gergin gün
(Baftarafı I. Sayfada)
altına alman yaralılardan Şeraset-
tfaı Çiftçi, durumunun ağırlaşması
üzerine Diyarbakır'a götürülerek
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi
Hastanesi'nde ameliyata alındı.
Beyin kanaması geçiren Çiftçi
kurtanlamadı.
Gerginliğin hüküm sürdüğü
Nusaybin'de dün giriş çıkışlar
kontrol altına alınırken yer yer si-
lah sesleri duyuldu. Bu arada gü-
venlik güçlerinin ilk belirlemele-
re göre yaklaşık beş yüz kişiyi
gözakma aldığı bildirildi. Güven-
lik güçlerinin Nusaybin ilçe mer-
kezindekı operasyonlan dün geç
saâtlere dek sürdü. tlçe merkezin-
deki bu gelişmeler üzerine Nusay-
bin halkı korku dolu saatler ya-
şarken dün çocuklannı okullara
göndermediler. Bu yuzden ilçede-
ki ilk ve orta dereceli okullarda
eğitim yapılamadı. Olaylar nede-
niyle Nusaybin sokaklarında as-
keri araç, panzer ve guvenlik güç-
lerinden başka kimseyi görebil-
mek olası değildi. Kent, adeta sı-
kjyönetim günlerindeki sokağa
çıkma yasağı uygulamasını andı-
nr görünümdeydi. Resmen bir so-
kağa çıkma yasağı uygulanmama-
sına karşın güvenlik güçlerinin tu-
tum ve davranışı, "fiilen sokaga
çıkma yasağı"nı uygulamaya
koymuş durumdaydı. Ilçedeki iş-
yerlerinin tamamı kapatılmıştı.
Kaymakamlık, belediye hoparlö-
rOnden, "Nusaybin halkının dlk-
katitte, panik yaraoimadan herkes
evine dağılsın" içeriğinde on da-
kikalık aralarla sürekli duyurular
yapıldı. llçenin üzerinde heiikop-
terler gün boyu uçuşlar yaptı. Bu
arada, güvenlik güçleriyle birlik-
te Fahri Çankınlıoğlu adındaki
PKK'lı itirafçımn operasyonlara
katıldığı görüldü. Çankınlıoğlu'-
nun bazı kişilerin saptanmasında
güvenlik güçlerine yardıma oldu-
ğu bildirildi.
Olayları izlemek için Nusay-
bin'e gelen gazeteciler güvenlik
güçlerinin çeşitli engellemeleriyle
karşılaştı. Milliyet gazetesinden
Namık Dnnıkan ile Hürriyet ga-
zetesinden Faruk Balıkçı'nın çek-
Erken seçîm olmayacak
tikleri filmler özel tim görevülen
tarafından alındı. Cumhuriyet
muhabiri Ergün Aksoy ise kentin
girişinde fair süre güvenlik güçle-
rince durduruldu ve "Çaüştığını
görürsek seni... yaparız" tehdi-
diyle karşılaştı.
Nusaybin'in bağımsız Belediye
Başkanı Müslüm Yüdınm güven-
lik güçlerinin belediye otobüsleri-
ne istekleri dışında el koydukla-
rını söyledi. Yıldırım gelişmeler-
le Ugili olarak "Olayın TBMM'ye
götürülmesine çahşıyorum. Du-
rvm çok kötü. Olaylar balen de-
vam ediyor. Şuna anlam veremi-
yoram. Güvenlik güçleri bem hal-
ka 'evlerinize gıdin' diye uyanda
bnlunuyor, daha sonra da ikaz
tteşleriyle evleri basıp yurttaşlan
gözalbna alıyoriar. Bu çok büyük
bir çelişkidir. Adeta gayri resmi
sokaga çıkma yasağı yaşanıyor.
Oysa bu gibi dunımlarda güven-
lik güçlerinin sakin olması
gerekir" dedi.
Bu arada öldürulen militanlar-
dan Abdülkcrira Temel'in cena-
zesi yakınlarına verilmedi. Te-
mel'in ağabeyi Abdurrezzak Te-
mel, cenazeyi almak üzere dün
Mardin Devlet Hastanesi'ne baş-
vurduğunu, ancak görevlilerin,
"Cenazeyi Nusaybin dışında bi-
zim gözetimimizde başka bir yer-
de gömerseniz veririz. Yoksa
vermeyiz" dediklerini bildirdi.
2000'e Doğru Dergisi Genel
Yayın Yönetmeni Doğu Perinçek
dün Nusaybin'de meydana gelen
olaylarla ilgili bir basın toplantı-
sı düzenledi. Olaylann oluşumuy-
la ilgih' edindiği bilgileri basm
mensuplarına aktaran Perinçek,
olaylann halkın PKK'ya destek
vermesi şeklinde değil, halkın de\-
lete tepkisi olarak değerlendiril-
mesi gerektiğini söyledi.
PKK militanı Kâmuran Dün-
dar'ın babası bağımsız belediye
meclis üyesi Yusuf Dündar, özel
timlerin provokasyonu sonucu
olaylann başladığını öne sürdü.
Baba Dündar, "Bfz ne hükümet
konağına ne de eraniyet müdüıiü-
güne dogru \uruduk. Ozel tim
mezarlıga kadar gderek toplanan-
ian psikolojik olarak etldledi.
Açıkça tahrik etti. Bu tahrik so-
nucu vatandaşlar da kendilerini
savundular. Özel tim müdahale et-
meseydi dini vecibelerimizi yerine
getirdiklen sonra herkes dagılırdı"
diye konuştu.
"Nusaybin olaylan" nedeniyle
SHP Genel Saymanı Fnat Atalay,
"Yeni Demokratik Oluşum"cu ba-
ğımsız milletvekilleri Adnan Ek-
men, Ahmet Tûrk, Tevfik Kocak,
Mehmet Kahraman, Cüneyt Can-
ver ve Sosyalist Parti Genel Baş-
kanı Ferit İlsever de bugün ilçeye
giderek incelemelerde buluna-
caklar.
Sosyalist Parti Genel Başkanı
Ferit İlsever, dün yaptığı açıkla-
mada, Nusaybin'deki olaylar sı-
rasında gözaltına alınanlar
arasmda SP tlçe Başkanı Halit
Akan ve bazı parti üyelerinin de
bulunduğunu söyledi.
2 terörist öldüriildii
Siirt'in Pervari ilçesine bağh Sa-
rıyaprak köyünde 2 teröristin ölü
olarak ele geçirildiği, bir köy ko-
rucusunun da yaralandığı be-
lirtildi.
AA'nın haberine göre, dün sa-
bah Pervari'nin Sanyaprak köyü-
ne saldırmak isteyen bolücü terö-
ristler ile güvenlik kuvvetleri ve
köy koruculan arasında silahlı ça-
tışma çıktı. Çatışmada, 2 terörist
ölü olarak ele geçirildi. Terörist-
lerin açtığı ateş sonucu kinüiği he-
nüz öğrenilemeyen bir köy koru-
cusu yaralandı.
Öte yandan Kars bağımsız mil-
letvekili Mahmut Alınak'uı önceki
gün TBMM'de "devlet içinde bu-
lunan gizii güçlerin darbe hazır-
lıgı yaptıklannı" ileri sürmesinin
ardından Bingöl bağımsız millet-
vekili İbrahim Binkri de dün yap-
tığı gündem dışı konuşmada Nu-
saybin'deki cenaze töreni sırasın-
da güvenlik güçlerine sızan bazı
kişilerin provokasyon yaptıklan
görüşünu savundu. Binici, bu ki-
şilerin halkla güvenlik güçierini
karşı karşıya getirmesi sonucu çı-
kan olaylarda 500 kişinin gözal-
tına ahndığını belirtti.
(Boştarafı 1. Sayfada)
bahanc olarak kullanma egilimi
var" diyen özal, "Mesut Yıl-
maz'Ia görüş ayrılıklannın olup
olmadığı" sorusuna da "Elbette
göniş aynlıklanmız vardı. Herke-
sin aynı makinenin üriinü gibi ay-
nı g'Jriisleri paylaşmasını bekleye-
mezsiniz" yanıtını verdi. özal,
Başbakan hakkında anlatılan fık-
ralara da üzüldüğünü, basınm bu
konuda önlem almasını bekledik-
lerini söyledi.
Turkish Dail> News'in sorula-
rını yanıtlayan özal, erken seçi-
me gerek olmadığını belirterek
şunlan söyledi:
"Anayasa ve ilgili yasalar se-
çimlerin beş ya da dört yılda bir
yapılacağını öngöriiyor. Kamuo-
yu araştırmalanna bakarak yeni
bir seçim çagnsı yapmak söz ko-
Gazeteci idanı edildinıısn değO. Yeni bir seçime karar-
verilecekse o karan parlamento
verir."
Terörle ilgili soruları yamtlar-
ken 1980 öncesiyle bugün yaşanan
olaylan karşılaştıran özal, arala-
nnda paraiellik kurmanın raüra-
kün olrnadığını, bugün sağ-sol ça-
tışması yaşanmadığını bildirdi.
özal, teroıizm ve erken seçiın
arasındaki bağlantıya ilişkin iddi-
alan ise şöyle yanıtladı:
"Bütün mesele cumhurbaşkan-
lıgı seçimleri sırasında başlatılan
kampanya ile ifgilidir. Terorizmi
seçimler için bahane olarak kul-
lanma egilimi var. Seçimler nor-
mal zamanında yapılacak ve er-
telenmesine de hiç kimsenin gücü
yetmejecek."
Cumhurbaşkam özal, "Mesnt
Yılmaz'la iyi anlaşamadıguuz, si-
zin d^ poUtikava müdahale etmek
istediğiniz yolunda iddialar var.
Bunlar dofnı mu?" sorusuna da
özetle şu yanıtı verdi:
"Cumhurbaşkanı ve ulusal gü-
venlik konseyi başkanı olarak so-
nımluiuklanm var. Aynı zaman-
da devlet işlerinin anayasa ve ka-
nunlara göre yürütüldüğünü
kontrol etmek ve ulusal birliğin
mubafaza edildiğini değerlendir-
me gorevim var. Bu çerçevede
ulusal güvenlik önemli bir konu-
dur. Dış politika bunun bir par-
çasıdır. Benim ilgimi gerektiren
dış politika konulan var ve ben
bunlaria ilgilendim. Mesut Yıl-
maz'la aramda elbette görüş ay-
niıklan vardı. Başbakan olduğum
dönemde bunlan eidermek için
çaba gosterdim. Ancak iddialar
çokabarülıdır. "
BAŞKENT'TEN AHMET TAN
ANKARA — Türkiye'de otori-
te boşluğu var mı yok mu?
SHP ve DYP genel başkanlan
*var\ Cumhurbaşkanı ile Başba-
kan *yok' diyorlar.
Bu siyah-beyaz zıtlığı sözcükle-
rin yorumundan doğuyor.
Özal ve Akbulut, "otorite boş-
luğu"nu, hükümet boşluğu olarak
anlıyor.
Inönü ve Demirel ise iktidar
boşluğu olarak.
Özal'ın meslektaşımız Dnur Çe-
vik'e söyledikleri bu anlayış far-
kııu şöyle gözler önüne seriyor.
Cumhurbaşkanı:
"...Eger Türkiye'de bir iktidar
boşluğu olsa, konunun önce ba-
na gelmesi gerekir. Bir otorite boş-
lugnndan söz etmek için bir hü-
kümetin ya güvenoyu almamış ol-
ması gerekir ya da dnşmüş olma-
sı. Bugün böyle bir konu yoktur"
diyor.
Akbulut'un bize söyledikleri de
aynıdır:
"Hiiküraetimiz anayasa, de-
mokratik ve laik ilkeler doğrultu-
sunda vatandaşa her alanda hiz-
met sunmayı sürdürmektedir. Son
cinavetler nedeni ile ortaya çıkan
karamsaıiığın, otorite boşluğu di-
ye >orumlanması haksız ve yersiz-
dir. Benzeri cinayetler en Ueri Batı
ülkelerinde büe maaiesef göriil-
mektedir."
Muhalefete göre otorite boşlu-
ğu, iktidara göre ise hükümet boş-
luğu iddialarının kaynağı ne?
Cumhurbaşkanı Özal "kayna-
ğın gazele haberleri ile hükümet-
le ilgili kamuoyu araştırmalan
oldugunu" söylüyor.
Muhalefet ise otorite boşluğu-
nun kaynağının son seçimlerdeki
siyasal gerçeğin parlamentoya, do-
layısıyla iktidara yansımaması
olarak gösteriyor.
Ama bu iki aykın iddianın or-
tasında bir başka iddia daha var:
Hem otorite hem de hükümet
boşluğu olduğu iddiası.
Bu iddia sahipleri, bizzat
ANAP'lı milletvekilleri. Bu mil-
letvekillerinin çoğunun adı kamu-
oyunca fazla bilinmiyor.
Hasan Celal Güzel'den Mesut
Yılmaz'a, istifa eden Dogancan
Akyürek'ten eski Bakan Tınaz Ti-
tiz'e dek, ünlü adlar var. Ama
bu"ünlü
tf
ler de, "ünsüz"ler de
ANAP'u ve hükümette işlerin yii-
rümediğini sabah akşam her ta-
rafta anlatıp duruyorlar.
Bunlan, "Bakan olamadıklan
için aglaşıyorlar" diye niteiemek
mümkün değil. Çünku aralannda
bakan iken istifa eden. milletve-
kili iken, tasını tarağını alıp par-
tisini terk edenler var.
Muhalefet nasıl 'erken seçim'
hedefinden başka bir şey düşün-
müyorsa, ANAP ıçindeki muha-
lefet de 'erken kongre'den başka
bir şey konuşmuyor.
özal da Akbulut da bu "iki
muhaiefetin" iddialanna kulak
asmıyor, ama tedbiri de elden bı-
rakmıyorlar.
Orneğin Hasan Celal Güzel'e
oy verdiği bilinen Beşiktaş örgü-
tünün fesheditaıesi, olası bir erken
kongrenin bir önlemi.
Hükümete hem parti içinden
hem de parti dışından iki ayn bas-
kı var. Ama parti içi baskıların et-
kisi daha çok göze çarpıyor.
Çünkü bu baskı, hükümette de-
ğişiklik söylentisi yayıyor, buna
bağh olarak, kanatlar ve milletve-
killeri arasındaki gerilim artıyor.
Bu ise özal ve Akbulut'un yok
saydıklan otorite boşluğunu dahs
da belirginleştıriyor.
Dış Haberier Servisi — Irak'ta
geçen yılın eylül ayında
"casushık" yaptığı gerekçesiyle tu-
tuklanan Ingiliz Observer gazete-
sinin muhabiri Farzad Bazoft (31),
dün sabah idam edildi. Mahkeme
tarafından geçen cumartesi günü
verilen cezası dün sabaha karşı in-
faz edilen tran asıllı Bazoft'un ce-
sedi Ingiliz makamlanna teslim
edildi.
BBC Radyosu'nun haberine gö-
re eylül 1989'dan bu yana tutuklu
bulunan Farzad Bazoft için son
ana kadar yapılan girişımler de
sonuç vermedi. Irak makamları
önceki gece Ingiliz hükümeti ta-
rafından yapılan son çağnyı da
geri çevirdiler. îngiltere Dışişleri
Bakanı Douglas Hurd'un, "Ba-
zoft konusunu göriişmek üzere
Bağdat'a gelmesi" yolundaki öne-
riyi "ortam uygun değil" gerekçe-
siyle reddeden Irak hükümeti, dün
sabah Bazoft'un cezasının infaz
edildiğini duyurdu.
tnfazdan birkaç saat sonra Ba-
zoft'un cesedini tngilız Büyükel-
çiliği'ne te&lim eden Irak hükümeti
adına Enformasyon Bakanı Latif
Nasif Casem, gazetecilere yaptığı
açıklamada, "Bayan Thatcber,
Bazoft'u canlı istemişti. Biz de ce-
sedini verdik. İngiltere, 8 yıl süren
savaştan sonra Irak liderliginin
baskı altında boyun eğmediğini
anlamalıdır" dedi.
lran asıllı olan ve îslam devri-
mınden sonra öğrenci olarak bu-
lunduğu lngiltere'den ülkesine
dönmeyen Farzad Bazoft, Ingiliz
seyahat belgesi taşıyor ve 4 yıldır
Observer gazetesi adına çalışıyor-
du.
Observer gazetesi muhabiri ola-
rak geçen yıl eylül ayında Irak'ın
Kürdistan'daki seçimleri izlemek
amacıyla davet ettigi kalabalık bir
yabancı gazeteci grubu içinde bu-
lunan Bazoft'un tutukianmasına
yol açan olaylar şöyle gelişti:
Gezi sırasında ortaya çıkan ve
The Independent gazetesinde yer
alan El lskenderiye adlı askeri te-
siste bir patlama olduğu ve 7uu u,-
çinin öldüğü yolundaki haberier
Bazoft'un da ılgisıni çckmişti. Da-
ha sonra gruptan aynlan Farzad
Bazoft'un adı geçen tesiste ince-
leme yapmak üzere gizlice bölge-
ye gittiği ve kendine doktor süsü
vererek burada fotoğraf çektiği ve
krokiler çizdiği iddia ediliyor.
Tesisten bazı toprak ömekkri ve
bez parçalan da alan Bazoft, ül-
keden aynlacağı sırada Bağdat ha-
vaalanında tutuklanmıştı. Farzad
Bazoft'u bölgeye götüren araa
kullandığı öne sürülen Ingiliz
hemşire Dafhne Parish (52) de ga-
zeteciye yardıma olması nedeniyle
hapsedilmiş ve 15 yıl hapis cezası
almıştı. Eylül ayından bu yana tu-
tuklu bulunan Bazoft ve Parish
için gerek Ingiliz hükümeti, gerck-
se başta BM olmak üzere çok sa-
yıda uluslararası örgüt girişimde
bulunmuş, ancak bu girişünler so-
nuçsuz kalmıştı.
Bu gelişmeler sırasında Irak te-
levizyonu Bazoft'un "suçunu iti-
raf eltiği" bir video bant yayım-
lamış, ancak bu film "inandına"
bulunmamıştı. Bazoft da geçen
haftaki yargıJanması sırasında soz
konusu ifadeyi işkence sonucu
verdiğini açıklamıştı.
Bazoft'un cezasının infazına
tngiltere hükümeti tarafından bü-
yük tepki gösterildi. Londra tnu-
habirimiz Edip Öymen'in bildîr-
diğine göre Başbakan Margaret
Thatcher, Avam Kamarası'nda
yaptığı konuşmada, olayı "bar-
barlık ve uygar insanlan derin bir
nefretle sarsacak türden bir
eylem" olarak niteledi. Hükümet,
Irak'taki İngiltere Büyükelçisi'ni
geri çekti. Ancak Londra'daki
Irak Büyükelçisi'nin gitmesi isten-
miş değil. tngiltere ayrıca, Iraklı
askeri personelin tngiliz askeri
okul ve akademilerindeki eğkim-
lerini de durdurdu. Ancak ekono-
mik yaptınma gidilmiyor. Bunun,
Irak "a büyük ölçüde ihracat ger-
çekleştiren tngiliz fırmalarının
aleyhine olacağı düşünülüyor.
Bu arada 200 Ingiliz gazeteci
Londra'daki Irak Büyükelçiliği
önünde sessiz yürüyüş yaptı. El-
çiliğin bulunduğu cadde, sabah-
tan itibaren kordon altına alındı.