Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 9 ŞUBAT 1990
Bir semte adını yazdıran 1804 atölyeden günümüze kala kala 3 atölye kalmış
Saraç hanesiz,4
altın büezik' bîleksiz
Kaybolan
Zanaatlar
ERDAL YAZICI
Bir zamanlar bir
zanaat öğrenmek,
altın bilezik
gibiymiş. Ya
şimdi? Bileziği
takacak ortalıkta
çırak adayları yok
IstanbuPdaki
saraçlara, Fatih
Sultan Mehmed
zamanında, Fatih
hükümet binasının
bulunduğu parkın
çevresindeki boş
alana 'saraçhane'
yaptırılmış. 1475'te
açılan bu
saraçhanede
saraçlar toplu
olarak
çalışırlarmış.
— 4 —
Asırlık 'Singer 7 K'nın tıkırtı-
larını kesip iki pilli radyosunun
kulağını bükıü; maç başlamıştı;
Beşiktaş - Sakarya maçı vardı.
Kendisi Galatasaray taraftarıydı.
ama "Diğer takımlann maçlannı
izlemeklen geri kalmam" diye mı-
rıldandı. Kadir Usta maçlan izle-
yedursun yanındaki işçisi Seyid
Usta seccadesini serip çoktan ikin-
di namazını "eda elmeye' başla-
mıştı... Maçın ve namazın başla-
masıyla birlikte tezgâh üstündeki
"çark bıçkısı", "teber" "sıyırgı",
kerpeten ve diğer aletler yerli ye-
rinde kaldılar. Dikilecek, perçin-
lenecek kayışlar, dizilecek bon-
cuklar bir kenara itildi. Hafta so-
nunun "rehaveti" çoktan üstleri-
ne çökmüştü...
Kadir Baldan saraçlığa 12 ya-.
şında bulaşmış. Konya'da bir us-
tanın yanında üç yıl boğaz toklu-
ğuna "zanaat öğrenmek için" ça-
lışmış. Ve ustasından saraçlık za-
naatını kapmış. o yıllar "bir za-
naat öğrenmek altın bilezik
gibi"ymiş. Ya şimdi?.. Bir çırak
gelse Kadir Usta'nın atölyesine
girmeye kalksa ve o bileziği - is-
ter altın, ister bakır veya demir-
koluna takmaya çahşsa?.. "Yine
bizirn kadar olmasa bile bir süre
boğaz lokluğuna çalıştırıp mesk-
ge yatkın olııp olmadıgını anlama-
mız lazım." Fakat şu sıra o bilezi-
ği takacak ortalıkta çırak adayla-
rı yok.
Kadir Usta'nın atölyesi Istanbul
Küçükpazar'da. Konya'da yıllar
yılı çalıştıktan sonra 1970 yılında
burayı mekân tutmuş. Yoldan ge-
'Kullandığınız malzeme ve aletler elli yıl once neyse şimdi de aynısı' diyor saraç Kadir Usta: 'Sadece bazı aksesuarlar eskiden taşUn
yapılırdı, şimdi plastikten yapılıyor. (Fotoğraf: Erdal Yaacı)
çen her kimse - ister yerli, ister ya-
bancı - kapının önüne dizilmiş
süslü eğri ağaçlara, camda dizil-
miş renk renk boncuklara, ııazar-
lıklara, ponponlara ve diğer ko-
şum eşyalarına bakmadan geçe-
mezler. Koşum eşyalarıyla ilgile-
nenlerin atı, eşeği, arabası, kara-
sabanı mı var.dersiniz?.. Kadir Us-
ta bir kısım müşterilerinin hamu-
du, yuları, dizgini ve boncuklan
ahp ev veya işyerlerine dekor yap-
tıklarını söylüyor. Zevk bu ya; ki-
misi at arabasına, karasabanına,
kimisi de evinin şark köşesine,
mağazasının vitrinine!..
Araba koşumu yapılan her sa-
raç atölyesine girildiğınde aynı ko-
ku 'burun direklerini' sızlatır. içe-
rideki koku Akhisar dabakhane-
lerinden gelen sığır ve manda de-
risinden yapılma "yağlı kösek ko-
kusıT'dur. Bir süre sonra kendine
has özel kokuya insan alışıverir
tçeriye gjrdiğinizde her yerde o ko-
kuyu solursunuz.
Kendine has kokusu ve dünya-
sı olan bu atölyelerde yapılan ko-
şum eşyalarının çeşidini ve sayısını
ustalan bilmiyorlar... "Yuvartak
faesap yiizlerce çeşit... Atın sırtını
yağmurdan ve soguktan konıyan
'belleme', hamut, başlık, 'paldum',
dizgin, oklara bağlanan 'sadanga'
(boyundaki yükü azaltır), araba-
nın oklannı diizgün tntan 'eğri
ağaç*, yular, yem torbası. boncuk-
lar, nazarlıklar ve şu anda isimle-
rini sıralayamayacagını kadar çe-
şit çeşit aksesuarlar..." Kadir Us-
ta "sonra sizin kâğıüannız yetmez
bunlara yazmaya..." deyip kısa
kesiyor.
Ya aletler... Tezgâhın üstünde
delmek, kesmek, perçinlemek için
kendine özel isimleri olan beş - on
çeşit alet sıralanmış. Kesici aletler
cellat aletlerini andırıyor. 'Teber'
ve 'çark bıçkısı'yla manda ve sı-
ğır köseleleri kesiliyor. Diğerleri-
ni de ustasından dinleyelim:
"Kullandığımız malzeme ve
aletler elli yıl önce neyse şimdi de
aynısı: Kesiciler, köseleler ve ak-
sesuaıiarda degişen bir şey yok.
Sadece bazı aksesuarlar eskiden
taştan yapılırdı (boncuk ve nazar-
lıklar) şimdi plastikten yapılıyor.
Aktlere gelioce... Çogu yanm asır-
lık. Asırlık olanlar da var: Dikiş
makinemiz bunlardan bir tanesi...
Aletlerin kendilerine özel isimle-
ri var. Kayışlann kenannı diizelt-
mek için "yan alacağı', kayışa çiz-
gi çizmek için 'hadde', kayışlan
yumuşatnıak için 'sıyırgı', dikiş
için 'çengelli biz', kesmek için
teber' kullanınz."
tstanbul'daki saraçlara, Fatih
Sultan Mehmed zamanında, Fa-
tih hükümet binasının bulunduğu
parkın çevresindeki boş alana bir
'saraçhane' yaptırılmış. 147S yılın-
da açılan bu saraçhanede saraçlar
toplu olarak çalışırlarmış. Evliya
Çelebi, o tarihkrde çarşıda 1804
atölye olduğunu, çıkan yangından
sonra saraçların dağıldiğım, çar-
şırun tekrar 1696'da onarıldığını
yazmış. 1908 Fatih yangınından
sonra saraçlar çarşısı tamamen ya-
nıp kûl olmuş. Ve o günden bu ya-
na semtin adı *Saraçhanebaşı' ola-
rak kaimış. Bir semte adını yazdı-
ran 1804 atölyeden gunümüzde
kala kala 3 atölye kalmış...
tstanbul dışında saraçlar 'ne
âtemde'ler acaba? Kırklareli'nden
Erdek'e, Erdek'ten Sıvas'a, Sıvas^
tan Malatya'ya... Tek tük de olsa
varlıklannı koruyorlar. Kırsal ke-
sime yönelik koşum eşyaları üret-
meye devam ediyorlar.
Satvettin Günü turistik yöremiz
olan Erdek'te saraç. Yazın kavu-
rucu sıcağı... Herkes denizde, us-
taıriız asırlık aletleriyle köselelerin
başında. "Dikiş makinesi ara sı-
ra tekler, ama yine de idare eder._"
Yöredeki bronzlaşmış bay ve ba-
yanları taşıyan faytonlara, köyler-
deki yük taşıma araçlarına koşum
aksesuarı yapar. Ya işler: "Kesat_
tki gündiir siftah etmedik..."
Erdek'te "işler kesal" da Sıvas-
ta çok mu iyi?.. Karagöz Saracı
Veysel Karagöz'ün kısa yanıtı: "En
idare ediyonız..." tstanbul'daki sa-
raçların yaşlı olmasına karşm bu-
radaki saraçların -çıraklık ve kal-
falık sistemi işliyor olmalı ki- yaş-
ları henüz genç... Çocuk çırakları
da görmek olası. Sıvas'ta bu genç
ustanın atölyesinin güzel bir yanı,
duvarlannın at posterleriyle dona-
tılmış olması. Duvarlara sanki at
posterlerinden oluşan bir sergi
açılmış. Eh 'İşler kesat'ken siftah
etmeden köselelerin ağır kokusu
içinde çalışmak kolay mı?.. Tüm
bu olumsuzluklar içinde güzelim
at posterleri, duvarlan suslemese
çekilir mi yaşam?..
İÜRECEK
HABERLEREN DEVAMI
Maden mezar olchı: 66 ölüIŞIK KANSU
CEMİL CİĞERİM
SALİM SÜRMELİ
SELAHATTİN GAZELCİ
FUAT KOZLLKLU
MERZİFON — Amasya'nın
Merzifon ilçesindeki Yeniçeltek
Kömür tşletmesi'nde meydana ge-
len grizu patlamasıyla ocakta
mahsur kalan 58 işçinin yaşamın-
dan umut kesildi. Patlamanın ar-
dından başlatılan çalışmalarda, üç
işçinin ölü, iki işçinin de sağ ola-
rak ocak ağzından kurtanlmasın-
dan sonra, dün de 5 işçinin cese-
di çıkarıldı. Yerin 340 metre altın-
' da kalan diğer 58 işçinin "sağ ol-
"' ma olasılıklannın kalmadıgı" ve
faciadaki ölü sayısının 66 olduğu
kaydedildi. Grizu patlamasıyla
birlikte ocakta çıkan yangın yü-
zünden 58 işçiden çoğunun yana-
rak can verdiği tahmin ediliyor.
Facia bölgesinde incelemeler
yapan SHP Genel Sekreteri De-
niz Baykal, yaptığı basın toplan-
tısında patlamanın olduğu 243
numaralı ocakta grizu tehlikesine
karşı tahliye kararı alındığını an-
cak, uygulanmadığını söyledi.
Baykal, "Eldeki bıdgular gruzi
tehlikesi vermesine karşın, 68 iş-
çiyi ocağa indirmek akıl kân
değil" dedi.
Ölenlerin yakınları da, patla-
manın olacağını bile bile Polon-
ya'dan yeni getirilen malzemele-
rin kurtanlması için 68 işçinin fe-
da edildiğini öne sürdüler. Faci-
ayla ilgili tepkilerini dile getiren
işçiler de şunlan söyledi:
"Her vardiyada 156 işçi çalışır.
Işveren tahliye amacıyla vardiya-
larda görcvli işçilerin tümiinü
ocağa indirmek istedi. Teblikeyi
sezen eski işçilerin hiçbiri ocağa
girmedi. tşe daha yeni başlayan
bu arkadaşlarımız "işten çıkarıl-
ma tehdidiyle" aşagı indirildi.
Malzemeler işçiler tarafından bo-
şaltılırken, kömör taşımada kul-,
lanılan katırlar dahi ocağa sokul-
madı." Bu arada ocaktaki maden
mühendislerinin 4 gün önce göre-
ve başladığı belirtildi.
Aşağıdakilerden tamamen-ümit
kesilmesi üzerine, yangını kontrol
altına almak için kömür ocağının
hava bacaları "betonla" kaplan-
dı. Şirket Genel Müdürü Celalet-
tin Çakır, mahsur kalan işçilerin
kurtarılma şanslarmın olmadığı-
nı belirterek "Şimdilik yapacak bir
şey yok. Aşağıda yungın devam et-
tiği için kurtarma çalışması yapa-
mıyoraz. Yeni bir facia olmaması
için yangının mutlaka söndürul-
mesi lazım. Bu amaçla göçük
meydana gelen ocağın hava baca-
lannı betonla kaplıyoruz" dedi.
Patlama ve yangından sonra Ye-
niçeltek kömür ocağının önü ana-
baba gününe döndü. Ocakta ko-
casını, babasını, kardeşini kaybe-
den yüzlerce kişi işletme binası
önünde toplanarak yaşlı gözlerle
"bir umut haberi" almak için bo-
şuna beklediler. Gelen "acı" ha-
berler üzerine çığlık, feryat ve
ağıtlar giderek yerini öfke ve pro-
testoya bıraktı.
"Diri diri
gömemezsiniz"
İşçiler yangını söndürmek için
ocak bacalannın betonlanmasırun
"aşağıdakileri diri diri gömmek"
olacağını belirterek yetkilileri bu
karardan vazgeçirmeye çalıştılar.
İşçi yakınlarının protestosu üzeri-
ne, çevrede geniş güvenlik önlem-
leri alınarak çâtışnialar sürdürül-
dü.
. Gözyaşı seli içinde aşağıdak'
yakınlarının.kurtanlması için dua
edenler, ocağın hava bacalannı
betonlatan işletme müdüriinü pro-
testo ederek yaptığı insafsızlığı kı-
nadılar. tşverenin içerideki işçiyi
kurtarmaktan çok, kendi ocağını
kurtarmaya çalıştığını belirterek
"Bu adam katil. Benim ocağım
kurtulsun. aşağıdakikr ne olursa
oLsun düşüncesinde. Kaçmak iste-
yenkrin de önü belonlarla kapla-
nıyor. Patlamadan kurtulan var-
sa şimdi havasulıktan öiecek" de-
diler.
Yeniçeltek Kömür tşletmesi iş-
yeri temsilcisi Adnan Ermiş de
"Bu bölgede grizn patlaması ola-
cağını arkadaşlar söylüyordu.
Ocaktaki patlamadan önceki var-
diyadan çıkanlar, gerekli uyanyı
yapmış. Buna rağmen işçi ocaga
indirilmişse bu cinayettir. Kesin
bir şey soylemek şimdi güç" dedi.
Grizu patlamasının meydana
geldiği ocağın ağız kısmında ça-
lışan işçilerden Rafet Koç ve Ce-
mal Cengiz sağ olarak kurtarıldı.
Necati Ak. Ramazan Ergül ve Ce-
vat Tazran'ın cesetleri patlamadan
hemen sonra, Satılmış Bambat,
Mustafa Korkmaz, Muammer
Kavlak, Ali Çelik ve İbrahim Ka-
bak adlı işçilerin cesetleri de dün
öğleden sonra ocaktan çıkarıldı.
Faciadan büyük bir şans eseri kur-
tulan 29 yaşındaki kömür işçisi
Rafet Koç, Merzifon Devlet Has-
tanesi'nde hâlâ olayın şokunu ya-
şıyordu. Koç, "Birden kulaklan
sağtreden bir pallama oldu. Ocak.
göçüyordu. Sanki gökten başıını-
za bombalar yağdı" dedi. Rafet
'Koç, kurtulduğuna hâlâ inanama-
dığını söyledi.
Yetkililer, bu arada Zonguldak
TTK'dan gelen 8 kişilik kurtarma
ekibinin halkın yoğun baskısı üze-
rine ocağa girmeyi denediğini, an-
cak yangın yüzünden umutsuzluk-
la geri döndüklerini bildirdiler.
EWn saat 15.00 sıralannda 5 ce-
sedin daha ocaktan çıkarılmasın-
dan sonra işletme önünde biriken
yüzlerce işçi ve işçi yakını jandar-
mayla sürekli çekişti. Bir kamyo-
nun üzerine çıkarak işletme mü-
dürü için "Katili bize teslim edin.
Miidür geimeden hiçbir kuvvet bi-
zi buradan uzaklaştıramaz" diye
bağıran işçiler ve işçi yakınlarının
yarattığı gergin hava uzun bir sü-
re devam etti. "Ölümiize 6lü, di-
rimize diri istiyoruz" diye bağıran
grubun^ergin havası SHP Genel
Sekreteri Deniz Baykal'ın gelme-
CMIRIden HİKMET ÇtTİNKAYA
Altı
(Baştarafı I. Sayfada)
lücüluk, halkı dil, din. ırk farkı
gözeterek tahrik ve devletin emni-
yet kuvvetlerini tahkir" iddialarıru
içeren raporlarda Aksoy ve Kocak
hakkında bazı dosyalara komis-
yon üyesi SHP milletvekilleri
"çekimser" kalırken, diğer millet-
vekilleri için "ret" oyu verdiler.
Karma Komisyon Başkanı
ANAP'lı Kamil luğrul Coşku-
noglu, dünkü toplantıda 17 dos-
yanın incelendiğini, bunlardan
SHP'den ihraç edilen bağımsız Di-
yarbakır milletvekili Salih Siimer
ile Bursa milletvekili Fehmi Işık-
lar hakkındaki dosyalar ile SHP
Diyarbakır Milletvekili Fuat Ata-
laj- hakkındaki dosyalardan ikisi
ile Çonım milletvekiu' Rıza Dıman
hakkındaki dosyaların dönem so-
nuna bırakıldığı açıkladı.
(Baştarafı 1. Sayfada)
müştü. Yirmi beş yıl sonra bu-
gün, ocakta tutsak kalan 65 işçi
yaşamıyor artık. Telefon bağlan-
tısı kurduğumuz saatlerde yetkı-
lilerden aldığımız bilgıye göre 65
işçi yanarak ya da zehirlenerek
göçük altında can vermişlerdi.
Yeniçeltek kömür ocaklarının
316 metre derinliğinde 65 insan
geride acılı yakınlarını bıraktı. Yi-
ne eskisi gibi ağıtlar yükseldi. Ka-
dınlar, çocuklar, analar, babalar
o acı gerçeğin biüncıyle bir kez
daha kahroldular...
Ama sonuç ne?
1 Eylül 1979 günü Saraçoğlu
Büyükçeltek Maden işletmesi'n-
de bir sel baskınında halktan 8
kişi boğularak ölmüştü. Sel su-
ları önlem alınmadığı için made-
ne dolmuş. 16 işçi çamur ve su-
dan kurtulamayarak yaşamını yi-
tirmişti. Cesetler uzun bir süre
ocaktan'çıkarılamamıştı.
On bir yıl önce işçiler ölümcül
tehlikeye karşı grev yapa'rlarken
devlet onlara nasıl davranmıştı,
hâlâ unutulmadı. Devletin güven-
lik güçleri grevi kırmak için zor
kullanmıştı, anımsıyoruz...
Yeniçeltek Kömür işletmeleri
Genel Müdürü Celalettin Çakır,
göçük altındaki 65 işçinin kurta-
rılmalarının olanaksız olduğunu
açıklıyordu dün sabah. İşçilerin
gazdan zehirlendiklerini ya da
yanma sonucu ölmüş olabilecek-
lerini belirtiyor ve ekliyordu:
—Şimdilik yapacak bir şey
yok. Yangın devam ediyor ve kur-
tarma çalışmaları yapılamıyor...
Yetkililerin açıklamaları tıpkı
yirmi beş yıl önceki gibi. Yirmi
beş yıl içinde değişen bir şey
yok...
Yeniçeltek'te 65 can göçük al-
tında yaşamını yitirdi. Kimi sav-
lar var ortada. Sendika temsilci-
si Adnan Ermiş'in açıklaması il-
ginç:
—Bu bölgede grizu patlama-
sı olacağı arkadaşlar tarafından
söyleniyordu. Çift vardiyada ça-
lışan işçiler bunu biliyorlardı. Bu-
na karşın işbaşı yaptırılmışsa bir
ihmal var denilebilir...
Yirmi yıl öncesini anımsıyoruz
ister istemez. O günlerde ne di-
yordu işçiler:
—Ocakta her an tehlike var!
Ve 1982 yılındaki patlama: O
yıl 5 işçi yaşamını yitirmişti...
Genel Maden-İş Sendikası
Başkanı Şemsi Denızer dün öğle
saatlerinde Zonguldak'tan Mer-
zifon'a giderken "son derece va-
him" deyip sorunları şöyle akta-
rıyordu telefon görüşmemizde:
—Yeterli önlemler alınmıyor.
Gerek devlet, gerekse özel sek-
törde önce üretim deniliyor. insa-
na insan gözüyle bakılmıyor. jş
kazaları oluyor, sorumlusu yok.
iki ah. iki vah ile olaylar geçişti-
riliyor. Önce insan sağlığı ve eğı-
time yatırım yapılmalı...
Neden insan sağlığına önem
verilmez?
Bugün işyerleri düzenli bir bi-
çimde denetlenmiyor Türkiye'de.
Çalışma ve Sosyal Güvenjik Ba-
kanlığı'na bağlı İş Teftiş Örgütü
resmi verilere göre işyerlerinin
yüzde 8'ini, araştırmacılara göre
yüzde 3-4'ünü denetleyebiliyor. İş
müfettişleri yeterli iş güvencesin-
den yoksun olduklanndan, gele-
cek kaygısından kaynaklanan bir
davranış içine giriyorlar. Hazırla-
dıkları raporları üst düzeye ulaş-
tırmaktan çekiniyorlar.
Saat 14.00'te Yeniçeltek'i arı-
yoruz telefonla Bir yetkili, "Adı-
mı yazmayın" deyip bilgi veriyor:
—Köylüler barut fıçısı gibi. Şu
anda 8 ceset çıkarıldı. Bunlar
ağızdan alınanlar. İçeriye girile-
medi. Göçük altındakilerin sağ
çıkacağını sanmıyoruz. Sanırım
tümü ölmüşlerdir. Olay yerine as-
keri birlikler geldi...
1990 yılında Türkiye fotoğra-
fıdır bu son olay...
Acılar hep böyle sürüp gide-
cek mi?
siyle alkışla devam etti. İşçiler
Baykal'dan sorunlarına çözüm
bulunmasını, idarenin katili teslim
etmesınde yardımcı olmasını is-
tediler.
Baykal daha sonra beraberinde-
ki heyet ile birlikte işletme müdür-
lüğüne geçti. Baykal'ı burada Dev-
let Bakanı Ismet özarslan ile
Amasya Valisi Sıtkı Arslan, Lin-
yit Işletmesi Genel Müdürü Cela-
lettin Çakır karşıladı. Burada tar-
tışma oldukça sert geçti. Karşılıkh
toplantıya katılan çok sayıda işçi
ve işçi yakınlarıyla, işçi temsilci-
leri işletme müdüründen bu hesa-
bın sorulmasını istediler. Genel
. Müdür Celalettin Çakır da olay-
la ilgili Baykal'a bilgi verdi. Da-
ha sonra Bakan özarslan'a işçiier,
"Biz Buigar vatandası değiliz" di-
ye bağırdılar. Sık sık "Kardeşkri-
mizi, babalarımızı oradan
çıkartın" diyen kalabalık, müdür
için "Seni de oraya gömeriz" teh-
didinde bulundular. Bu arada
Baykal, bazı işçilerden kaza ile il-
gili bilgi aldı.
Baykal, Merzifon Belediyesi'ne
gelerek bir basır. toplantısı düzen-
ledi. Baykal şöyle dedi:
"Ülkenin son yıllarda yaşadığı
en büyük facia. 68 işçinin acısı
içindeyiz. Böylesine bir olayın ül-
kemizde bir daha yaşanmaraasım
diliyorum. Yaramız taze. acımız
büyiiktür. Yaptığınuz incekmekr-
de edindiğimiz ilk izlenimlere gö-
re işktmekrde yeterli güvenlik on-
femi alınmamış. Olayın olduğu
gün ve öncesi olaydan12 saat öa-
ce 243 numaralı ocağın tahliye ka-
rarı alınmış ama uygulanmamış.
Eldeki bilgUer, bulgular grizu pat-
laması isareti verdiği halde böyle
bir ortamda 68 işçinin üretime de-
vam ettirilmesi akıl alacak gibi de-
ğil. Avrıca ocakta Polonya'dan ge-
tirilen malzemenin kurtanlması
yoluna gidilmiş ve bir kısmı da
kurtanlmıştır. Yönetimin göre>-
den alınması, çok yönlü soruştur-
ma yapılması gerekiyor. Ve bakan-
lık tüm aynntılanyla olayi incek-
meli, sorumlulardan bu olayın he-
sabı sorulmalı.
Veniceltek Kömür İsletmesi Ge-
Kazalar
nel Müdürü Celalettin Çakır, ya-
nında işletme Müdürü Hasan Sa-
ntepe ve bazı görevliler olduğu
halde patlamanın olduğu ocağa
400 metre kadar yaklaşarak ince-
lemelerde bulundu.
Cumhuriyet muhabirleri de bu
arada bazı işçi ve işçi yakınları ile
görüştü.
Mehmet Kamber (emekli ma-
denci): Benim damadım içeride
Bütün suç müdürde, Adamlan
canlı canlı içeri kapadı. Patlama-
nın ardından kurtarmak için he-
men içeri girseydi çoğu kurtulur-
du. Müdür Hasan Sarıtepe katil-
dir.
Cemal Kaya (İşçi temsilcisi):
Polonya'dan bol miktarda malze-
me gelmişti. Bunları daha önce
olayın olduğu galeride denediler,
kullanamadılar. Bugün de patla-
manın olacağını sezerek içerideki
malzemeyi gündüz vardiyasına çı-
karttırdılar. Benim içeride 4 akra-
bam var. Bunlar patlamanın ola-
cağını biliyorlardı.
Sım Ozer Benim kardeşim var.
Canım, kanım. llgisizlik yüzün-
den ne olduğunu bile bilmiyoruz.
Cengiz Dikmen: Bu olay müdü-
rün insafsızlığı. Adam benim oca-
ğım kurtulsun.diyor, içerideki iş-
çiyi kurtarmaya çalışmıyor ki. Ka-
til. Kaçmak isteyenlerin de önünü
kapatıyor, kurtulan varsa bile bu
kez havasızhktan öiecek.
Osman Yeşilyurt: Arkadaşım
içeride kaldı. Devletin yetkilileri
toplu mezar anyorlarsa Çeltek'e
gelip görsünler.
Naci Keskin (İşçi): 60 katır var-
dı burada, 12 tane kaldı. Onlara
yaptıracağı işi işçiye yaptırıyor ve
katır öleceğine siz yapm diyor. Bir
katırı işçiden ileri tutuyor, böyle
müdür bu.
Aşur Sürek (tşçi): Patlama ola-
cağı belliydi. 8 gün önce 6-7 kişi
zehirkndi. Malzemeyi kurtardüar,
işçiyi yediler. Allah da bunlan ye-
sin.
Sabah saat 07.00 sulannda in-
cekmekrini tamamlayarak yery ü-
züne çıkan Yeniçeltik Kömür tş-
letmesi Genel Müdürü Celalettin
Çakır şu açıklamayı yaptı:
"Ölçümler her >-ardiya yapıl-
makta. Gerekli ölçümler yapılmıs.
tedbirier alınmış, arcak bu şans-
sızlık. Bizim ocaklanmız gazlıdır
ve ysngına müsaittir. Burada şahsi
kusur mu var, işletmenin mi ku-
•suru var. savcılık bakacak. L'retim
yerindeki yangın açtk ateşe donuş-
müşrür. Ve yangın yayılma göster-
mektedir. tşçiler de dağınık mik-
tarda, yangının sönmesi için ha-
va giriş ve çıkış yollannı kapamak
lazım. Patlama çok şiddetli ol-
muş. Pallama merkezi uzağından
alınan ilk ceset parcalanmıştır. Bu
da patlamanın şiddetini ortaya ko-
yuyor. Kurtarma çalışması için ça-
. lışacak işçikrin can güvenliği yok.
O nedenle geçici olarak giriş çıkış-
lara beton baraj yapılacak. Daha
önce de böyle vakalar oldu ve alı-
namayanlar oldu. İçerideki işçiler-
den üzülerek söylüyorum ümit
yok. Kapama yapacağız, ümidi-
miz olsa yapmayız. Acı ama ger-
çek. Çok üzgünüz. lnşallah bir
daha yaşanmaz. tlk beton baraj
öriildükten 48 saat sonra ikinci bir
baraj duvar yapacağız ve yangının
iyice söndüğüne kanaat getirdik-
ten sonra duvan açabiliriz."
Genel Müdür Çakır, "Patlaya-
cağını biliyordunuz, onun için
malzemeyi boşalttınız deniliyor"
şeklindeki soruya da "O bize de
geidi. Çalıştığnnız her yerde gri-
zu yüzde 1.5 oranındadır ve 2'ye
kadar cahşılır. Bundan sonraki ke-
simde gaz birikimini dağıtmak
için çalışıhr. Bizim ocaklanmızda
yüzde 1.5 üzerinde grizu yoktur.
Bu suçtamayı kabul etmek müm-
kün değil. Bu savalıgın konusu.
tnfılak olduğu nokuda grizu faz-
la değil" şeklinde karşılık verdi.
Daha sonra Genel Müdür Ce-
lalettin Çakır ile gazeteciler ara-
sında şu konuşma geçti:
— Kazazeddere ulaşmak müm-
kün mü?
ÇAKIR — Kazazedelere ulaş-
mak hiçbir şekilde mümkün değil.
Böyle bir teşebbüse girişilmesin-
de de fevkalade tehlike var.
— Kazanın nedeni?
ÇAKIR — Bu konuda bir şey
söylememiz söz konusu değil. Bu
ocaklann en tehlikeli yanı gazlı
grizu olması. Bir de kömür dama-
rının yangına elverişli olması, bu
tip damarlar dünyanın her yerin-
de vardır ve benzer olaylara da
rastlanır. Birisinin bu tehlikeyi
durdurması gerekiyordu, ancak
bu karara (beton örme) varmadan
önce ilgili görevlilerle istişareler-
de bulunduk. Çünkü oranın kapa-
tılması demek cesetlerin içerde
kalması demek, bunlann sahipleri
var. Canlılann olması ihtimali
yok. Bir ihtimal olsa kapamaya gi-
dihnez. Çünkü göz göre göre canlı
birini içerde bırakamazsın. Kesin
canlı yok diye soylemek zorunda-
yızj
Faciada ölenlerin adlan
Mustafa Turan, Ahmet Basum,
Nusret Akgün, Satılmış Varlı, Ve-
dat Çekk, Cemil Esen, Recai Dik-
men, Halil Özer, Hasan Altınkay-
nak, Hacı Koca, Salm Eroğlu, Ali
Uysal, Norettin Kaplan, Osman
Karakaya, Mustafa Çilge, Sedat
Çiçek, M. AU Koca, Osman Se-
miz, Mosa Taşova, Cevat Keper,
Kenan Kaya, Ali Meç, Aslan Iba-
lı, Mahmut Avcı, Ismet Karun,
Kenan Çelink, Muzaffer Yıldız,
Haydar Akgün, Cemalettin Aya,
Ali Ekber Gnrbüz, Mustafa Erol,
Dursun Kulaksız, Turan Topuz, B.
Osman Demir, Kemal Cengiz, Sa-
tılmış Bambal, Cuma Karaböcek,
Salih Karaca, loran Şahin, Mu-
ammer Kavlak, Ismet Geçit, Ne-
cati Ak, Ömer Dal, Aslan Uluışık,
Nuri Kaya, Adenı tbak, İbrahim
Bolat, Ali Çelik, Kurtça Aykut,
Hasan Arslan, Muhsin Sirkeci, İh-
san Topçu, Cafer Akbulut, Sel-
man Meç, Muharrem Baba, Ömer
Bilgin, tlyas Çaycı, Ismet Şener,
Yahya Erdoğan, Niyazi Çerit,
Hamza Meç, Naci Şener, Rama-
zan EkJen, Turan Gülcan, Abdul-
lah Çonımlu, Süleyman Çakır.
tSTİHSAL RAPORU
Çeltek'te ikinci faciaİş-Sendika Servisi — Türkiye
hem genel olarak iş kazalarında
hem de özel olarak maden kaza-
larında dünyada en çok iş kazası-
nın olduğu, ölüm olaylan ile işgü-
nü kaybına uğrarulan ülkelerin ba-
şında yer alıyor.
Bugünkü facianın yaşandığı Ye-
niçeltek'te 1965 yılında meydana
gelen grizu patlamasında 72 işçi
hayatını kaybetmişü. Kazada ölen
36 işçinin cesetleri ancak bir yıl
sonra çıkarılabilmişti. Söz konu-
su kazada ocakta bulunan 57 işçi
de yaralı olarak kurtulmuşlardı.
Yeniçeltek, Türk kamuoyunda
yankı yaratan grevleri ile de bili-
niyor. DlSK'e bağlı Yeraltı
Maden-tş Sendikası'mn iki büyük
grev yaptığı işyerinde, toplusözleş-
meler ile iş kazalanna yönelik
önemli düzenlemeler getirilmişti.
İşçilerin de katılımı ile oluşturu-
lan işyeri konseyleri, tehlike anın-
da olaya mudahaJe yetkısine sa-
hipti. Güvenlik önlemlerinden
doğrudan sorumlu bu kurul, ge-
rekli gördüğü hallerde üretimin
durdurulması kararı da verebili-
yordu. Daha sonra toplusözleşme-
lerdeki bu hükümler, YHK'da 12
Eylül sonrası yapılan taramada çı-
karıldı.
Yeraltı Maden-lş Sendikası Baş-
karu Çetin Uygur, söz konusu söz-
leşme hükümlerinin ve önkmlerin
alındığı dönemlerde madende
önemli hiçbir kazanın olmadığı-
na işaret ederek, maden kazaları-
nın bir kader değil, sorumsuzlu-
ğun sonucu iş cinayeti olarak de-
ğerlendirilmesi gerektiğini söyle-
di.
Maden iş kollarında örgütlü iki
sendika Türkiye Maden-İş ve'Ge-
nel Maden-tş'in çalışmaları için-
de, işkolunun en önemli sorunla-
rı arasında yer alan iş kazaları so-
nınu çok geniş olarak değerlendi-
riliyor. Yapılan araştırmalara da-
yanılarak sendikalann raporları-
na giren belirlemelere göre, kaza-
ların sadece Vo 2'si önüne geçile-
meyen nedenlere dayanıyor. Kaza-
ların Wo 20'si ehliyetsiz durumlar-
dan, % 78'i kişilerin emniyetsiz
hareketleri ve çevre şartlanndan
meydana geliyor.
Sendikalann saptamalanna gö-
re iş kazalannın belirli nedenlerin-
den birisi de üretim zorlaması.
Özellikle kazmacı ve domuzdam-
cı gibi uretimle doğrudan ilgili
mesleklerde ölümlü iş kazalan ço-
ğunlukta. Doğrudan üretime dö-
nük alanlarda çok büyük sayılar-
da işçi açığı yanında, kalifiye iş-
çi, teknik uzman açığı, gerekli gü-
venlik önlemleri alınamadan üre-
tim yapılması faciayı davet eden
önemli nedenlerin başında yer alı-
yor.
Maden kazalanna kamuoyu-
nun dikkatini ceken. hicbir önlem
alınmadan unutulan en büyük
grizu facialannın dökümü şöyle:
Yıl Iter flU
1942
1947
1955
1960
1965
1967
1972
1983
Kandilii
Kozlu
Gelik
Kozlu
Çeltek
Kandilii
Kozlu
Kandilii
40
47
55
22
72
17
23
103
İz bırakan büyük kazalar yanın-
da, kamuoyunun dikkatini çek-
meyen sürekli kazalar asıl büyük
sayıda insan ölumü, yaralanma,
işgünü kaybı ve maddi zarara yol
açıyor ve yıllar içinde hiçbiı deği-
şim olmuyor.
Sadece Zonguldak yöresinde
1989'da 6 bin 811 kazada 20 ölü
ve 6 bin 792 yaralı olmuş. 1990
ocak ayından bu yana ise 683 ka-
za, 7 ölüm, 653 yaralı olayı yaşan-
mış.
Türkiye çapında yıllar içindeki
istatistikler, arada büyük facialar
yaşanmasa da aralıksız, sürekli bir
facianın yaşandığını sergiliyor.
Türkiye, onbinde 46.663 ölüm
oram ile her bin işçiye yılda dü-
şen ortalama 4.55 oranlan ile çok
kötü bir konumda. Ölümlü iş ka-
zalan oranları Türkiye'de gelişmiş
Ulkelerden 8-9 kat, Mısır-Tunus gi-
bi ülkelerden bile 1.5-2 kat olarak
ortaya çıkıyor.
'Ocakta
her şey
normal'
MERZİFON (ANKA) — Gri
zu patlamasında Yeniçeltek 66 iş-
çiye mezar olurken faciaya "adım
adırn" yetkili kişilerin sorumsuz-
luğu nedeniyle gelindiği ortaya çı-
kanklı. Yeniçeltek Maden Ocağı'-
nın, kontrol mühendisleri ve gö-
revli teknik kişileri tarafından
hergün "düzenli" olarak, dene-
timlere dayalı biçimde doldurulan
"istihsal günliik raporlan" üze-
rinden yapılan belirlemelere göre,
maden ocağındaki facia, adım
adım gelirken, bu raporlar, "her
şey normal, her şey yolunda" şek-
linde dolduruldu. 7 şubat günü
verilen raporda şöyle deniliyor:
"220'nci ayakta 6 sarma çalı-
şıldı. 236'ncı ayakta 7 sarma ça-
hşıldı. Kama ve takozlar çakılmtş-
tır. Ocakta görülen ve gezilen kı-
sımlar normaldir."
Cemili Tiryakioğlu ve Ziya Ça-
kır isünli iki mühendis tarafından
rutin olarak her gün doldurulan
üretim, çalışma ve durum bildirir
günlük istihsal raporunda son bir
haftada facianın meydana geldi-
ği 243'üncü ayakta hiçbir şekilde
bahsedilmiyor. Son bir haftada
tüm çalışma 236 ve 220'nci ayak-
larda gerçekleştirilirken, diğer
ayaklar için anılan mühendisler
tarafından sürekli olarak, "nor-
maldir, fena bir durum yoktur"
raporu verildi. 4 şubat günü için
ise herhangi bir kayıt defterlerde
görünmüyor.
Tepkiler
'Cinayet'Haber Merkezi — Yeniçeltek-
de 66 işçinin ölümüyle sonuçlanan
grizu faciasının ardından, ilgili
yetkili sorumlu bütün kuruluşla-
rın temsilcileri Merzifon'a geldi.
Türkiye Maden İş Sendikası'ndan
yapılan açıklamalarda patlamanın
bir "iş cinayeti" olduğu vur-
gulandı.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal,
grizu faciasıyla ilgili olarak gaze-
tecilere yaptığı açıklamada,
"Olaydan büyük üzüntu duydum.
Bu konuda her türlü yardım ya-
pılıyor. Hiç kimsenin şüphesi
olmasın" dedi.
Başbakan Yıldınm Akbulut,
Çalışma . Bakanı tmren Aykut,
' Enerji ve Tabii Kaynaklan Baka-
nı Fahrettin Kurt ile birlikte dün
akşam üstü uçakla Merzifon'a gel-
di. Facia bölgesine geçen Akbu-
lut, grizu patlamasında ihmal var-
sa bunun hesabının sorulacağını
söyledi. ölenlerin yakınlarına her
türlü yardımın yapılacağını belir-
ten Akbulut, "İ_ zünriimuz büyük.
Ümit ederim ki, 58 işçimizin kur-
tanlması mümkündür" dedi.
Çalışma Bakanı İmren Aykut
da olayla ilgili soruşturma başlat-
tıklannı, Teftiş Kurulu Başkanı,
Bölge Çalışma Müdürü ve 4 mü-
fettişin olayı incelediklerini bildir-
di. Aykut, "Burada 3 yıldır mun-
tazam teftiş yapılmıs. Ancak, işçi
sağlığı ve guvenliğini ilgilendiren
bir konu var ortada" dedi.
TBMM Başkanı Kaya Erdem,
SHP Genel Başkanı Erdal İnönü
ve DYP Genel Başkanı Süleyman
Demirel de Amasya Valiliği ile
ölenlerin yakınlarına birer mesaj
göndererek başsağlığı dilediler.
Facia haberi üzerine SHP Ge-
nel Sekreteri Deniz Baykal, yar-
dımcıları Erol Çevikçe, Adnan
Keskin, MP üyesi Ethem Cankur-
taran ile Amasya milletvekilleri
Kazım Llusoy ve Tahir Köse'den
oluşan bir ekiple facia bölgesine
geldi. Türk-İş Başkanı Sevket Yü-
raaz ve Türk-İş heyeti de bölgede
incelemeler yaptı.
Facia üzerine olay yerine giden
işyerinde örgütlü sendika Türkiye
Maden-lş Başkanı Hasan Hüseyin
Kayabaşı uyarıya rağmen işçilerin
ocağa indirilmesini bir iş cinayeti
olarak nitelendirirken yönetim ku-
rulu adına yapılan açıklamadan
sorumlulann bakanlık ve işveren
olduğu vurgulanarak özetle şöyle
denildi:
"Bu olay bir iş kazası değil. her
türlü güvenlik önlcminden yoksun
olarak işçilerin yerin 380 metre al-
tına indirerek çalıştıran işverenle-
rin sorumlusu olduğu bir iş cina-
yetidir. Bakanlık müfettişleri ta-
rafından bile olumsuz olarak ve-
rilen raporlara karşın, iş kazala-
nnın önlenememesi ve bu konu-
da hâlâ yaptınmlar getirilmemiş
olması bu cinayetin bir sonımlu-
sunu da bakanlık haline getirmek-
tedir. tşverenkr. iş güvenliği ile il-
gili çalışmaları angary'a olarak ka-
bul etmekte, bu alanı en az yatı-
rım yapmaya değer olarak gör-
mek te, bakanlık da işverenin bu
anlayışına göz yumarak iş cinayet-
lerine ortak olmakıadır."
DSP Genel Başkam Bülent Ece-
vit, Maden İşçileri Sendikası'na
gönderdiği mesajda, "Yaralüann
ve >«raltında kalanlann kurtulma-
lan ve esenlikkri için dua ediyo-
rum. İşçilerimizi ve lüm halkımı-
zı bütün felaketlerden koruması-
nı Allah'tan dilerim. Genellikk iş-
yerierinde, özellikle de maden
ocaklannda can güvenliği ve işçi
sağlığı sorunu son zamanlarda
çok ciddi boyutlara varmıştı. Bu
sonınun ülkemiz gündeminde en
ön sıralara gelmesi ile ilgili dolet
kuruluşlannın yaşamsal önem ta-
şıyan bu sorunlara daha ciddi ola-
rak ilgilenmekri zorunludur"
dedi.