25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 9 ŞUBAT 1990 Bir semte adını yazdıran 1804 atölyeden günümüze kala kala 3 atölye kalmış Saraç hanesiz,4 altın büezik' bîleksiz Kaybolan Zanaatlar ERDAL YAZICI Bir zamanlar bir zanaat öğrenmek, altın bilezik gibiymiş. Ya şimdi? Bileziği takacak ortalıkta çırak adayları yok IstanbuPdaki saraçlara, Fatih Sultan Mehmed zamanında, Fatih hükümet binasının bulunduğu parkın çevresindeki boş alana 'saraçhane' yaptırılmış. 1475'te açılan bu saraçhanede saraçlar toplu olarak çalışırlarmış. — 4 — Asırlık 'Singer 7 K'nın tıkırtı- larını kesip iki pilli radyosunun kulağını bükıü; maç başlamıştı; Beşiktaş - Sakarya maçı vardı. Kendisi Galatasaray taraftarıydı. ama "Diğer takımlann maçlannı izlemeklen geri kalmam" diye mı- rıldandı. Kadir Usta maçlan izle- yedursun yanındaki işçisi Seyid Usta seccadesini serip çoktan ikin- di namazını "eda elmeye' başla- mıştı... Maçın ve namazın başla- masıyla birlikte tezgâh üstündeki "çark bıçkısı", "teber" "sıyırgı", kerpeten ve diğer aletler yerli ye- rinde kaldılar. Dikilecek, perçin- lenecek kayışlar, dizilecek bon- cuklar bir kenara itildi. Hafta so- nunun "rehaveti" çoktan üstleri- ne çökmüştü... Kadir Baldan saraçlığa 12 ya-. şında bulaşmış. Konya'da bir us- tanın yanında üç yıl boğaz toklu- ğuna "zanaat öğrenmek için" ça- lışmış. Ve ustasından saraçlık za- naatını kapmış. o yıllar "bir za- naat öğrenmek altın bilezik gibi"ymiş. Ya şimdi?.. Bir çırak gelse Kadir Usta'nın atölyesine girmeye kalksa ve o bileziği - is- ter altın, ister bakır veya demir- koluna takmaya çahşsa?.. "Yine bizirn kadar olmasa bile bir süre boğaz lokluğuna çalıştırıp mesk- ge yatkın olııp olmadıgını anlama- mız lazım." Fakat şu sıra o bilezi- ği takacak ortalıkta çırak adayla- rı yok. Kadir Usta'nın atölyesi Istanbul Küçükpazar'da. Konya'da yıllar yılı çalıştıktan sonra 1970 yılında burayı mekân tutmuş. Yoldan ge- 'Kullandığınız malzeme ve aletler elli yıl once neyse şimdi de aynısı' diyor saraç Kadir Usta: 'Sadece bazı aksesuarlar eskiden taşUn yapılırdı, şimdi plastikten yapılıyor. (Fotoğraf: Erdal Yaacı) çen her kimse - ister yerli, ister ya- bancı - kapının önüne dizilmiş süslü eğri ağaçlara, camda dizil- miş renk renk boncuklara, ııazar- lıklara, ponponlara ve diğer ko- şum eşyalarına bakmadan geçe- mezler. Koşum eşyalarıyla ilgile- nenlerin atı, eşeği, arabası, kara- sabanı mı var.dersiniz?.. Kadir Us- ta bir kısım müşterilerinin hamu- du, yuları, dizgini ve boncuklan ahp ev veya işyerlerine dekor yap- tıklarını söylüyor. Zevk bu ya; ki- misi at arabasına, karasabanına, kimisi de evinin şark köşesine, mağazasının vitrinine!.. Araba koşumu yapılan her sa- raç atölyesine girildiğınde aynı ko- ku 'burun direklerini' sızlatır. içe- rideki koku Akhisar dabakhane- lerinden gelen sığır ve manda de- risinden yapılma "yağlı kösek ko- kusıT'dur. Bir süre sonra kendine has özel kokuya insan alışıverir tçeriye gjrdiğinizde her yerde o ko- kuyu solursunuz. Kendine has kokusu ve dünya- sı olan bu atölyelerde yapılan ko- şum eşyalarının çeşidini ve sayısını ustalan bilmiyorlar... "Yuvartak faesap yiizlerce çeşit... Atın sırtını yağmurdan ve soguktan konıyan 'belleme', hamut, başlık, 'paldum', dizgin, oklara bağlanan 'sadanga' (boyundaki yükü azaltır), araba- nın oklannı diizgün tntan 'eğri ağaç*, yular, yem torbası. boncuk- lar, nazarlıklar ve şu anda isimle- rini sıralayamayacagını kadar çe- şit çeşit aksesuarlar..." Kadir Us- ta "sonra sizin kâğıüannız yetmez bunlara yazmaya..." deyip kısa kesiyor. Ya aletler... Tezgâhın üstünde delmek, kesmek, perçinlemek için kendine özel isimleri olan beş - on çeşit alet sıralanmış. Kesici aletler cellat aletlerini andırıyor. 'Teber' ve 'çark bıçkısı'yla manda ve sı- ğır köseleleri kesiliyor. Diğerleri- ni de ustasından dinleyelim: "Kullandığımız malzeme ve aletler elli yıl önce neyse şimdi de aynısı: Kesiciler, köseleler ve ak- sesuaıiarda degişen bir şey yok. Sadece bazı aksesuarlar eskiden taştan yapılırdı (boncuk ve nazar- lıklar) şimdi plastikten yapılıyor. Aktlere gelioce... Çogu yanm asır- lık. Asırlık olanlar da var: Dikiş makinemiz bunlardan bir tanesi... Aletlerin kendilerine özel isimle- ri var. Kayışlann kenannı diizelt- mek için "yan alacağı', kayışa çiz- gi çizmek için 'hadde', kayışlan yumuşatnıak için 'sıyırgı', dikiş için 'çengelli biz', kesmek için teber' kullanınz." tstanbul'daki saraçlara, Fatih Sultan Mehmed zamanında, Fa- tih hükümet binasının bulunduğu parkın çevresindeki boş alana bir 'saraçhane' yaptırılmış. 147S yılın- da açılan bu saraçhanede saraçlar toplu olarak çalışırlarmış. Evliya Çelebi, o tarihkrde çarşıda 1804 atölye olduğunu, çıkan yangından sonra saraçların dağıldiğım, çar- şırun tekrar 1696'da onarıldığını yazmış. 1908 Fatih yangınından sonra saraçlar çarşısı tamamen ya- nıp kûl olmuş. Ve o günden bu ya- na semtin adı *Saraçhanebaşı' ola- rak kaimış. Bir semte adını yazdı- ran 1804 atölyeden gunümüzde kala kala 3 atölye kalmış... tstanbul dışında saraçlar 'ne âtemde'ler acaba? Kırklareli'nden Erdek'e, Erdek'ten Sıvas'a, Sıvas^ tan Malatya'ya... Tek tük de olsa varlıklannı koruyorlar. Kırsal ke- sime yönelik koşum eşyaları üret- meye devam ediyorlar. Satvettin Günü turistik yöremiz olan Erdek'te saraç. Yazın kavu- rucu sıcağı... Herkes denizde, us- taıriız asırlık aletleriyle köselelerin başında. "Dikiş makinesi ara sı- ra tekler, ama yine de idare eder._" Yöredeki bronzlaşmış bay ve ba- yanları taşıyan faytonlara, köyler- deki yük taşıma araçlarına koşum aksesuarı yapar. Ya işler: "Kesat_ tki gündiir siftah etmedik..." Erdek'te "işler kesal" da Sıvas- ta çok mu iyi?.. Karagöz Saracı Veysel Karagöz'ün kısa yanıtı: "En idare ediyonız..." tstanbul'daki sa- raçların yaşlı olmasına karşm bu- radaki saraçların -çıraklık ve kal- falık sistemi işliyor olmalı ki- yaş- ları henüz genç... Çocuk çırakları da görmek olası. Sıvas'ta bu genç ustanın atölyesinin güzel bir yanı, duvarlannın at posterleriyle dona- tılmış olması. Duvarlara sanki at posterlerinden oluşan bir sergi açılmış. Eh 'İşler kesat'ken siftah etmeden köselelerin ağır kokusu içinde çalışmak kolay mı?.. Tüm bu olumsuzluklar içinde güzelim at posterleri, duvarlan suslemese çekilir mi yaşam?.. İÜRECEK HABERLEREN DEVAMI Maden mezar olchı: 66 ölüIŞIK KANSU CEMİL CİĞERİM SALİM SÜRMELİ SELAHATTİN GAZELCİ FUAT KOZLLKLU MERZİFON — Amasya'nın Merzifon ilçesindeki Yeniçeltek Kömür tşletmesi'nde meydana ge- len grizu patlamasıyla ocakta mahsur kalan 58 işçinin yaşamın- dan umut kesildi. Patlamanın ar- dından başlatılan çalışmalarda, üç işçinin ölü, iki işçinin de sağ ola- rak ocak ağzından kurtanlmasın- dan sonra, dün de 5 işçinin cese- di çıkarıldı. Yerin 340 metre altın- ' da kalan diğer 58 işçinin "sağ ol- "' ma olasılıklannın kalmadıgı" ve faciadaki ölü sayısının 66 olduğu kaydedildi. Grizu patlamasıyla birlikte ocakta çıkan yangın yü- zünden 58 işçiden çoğunun yana- rak can verdiği tahmin ediliyor. Facia bölgesinde incelemeler yapan SHP Genel Sekreteri De- niz Baykal, yaptığı basın toplan- tısında patlamanın olduğu 243 numaralı ocakta grizu tehlikesine karşı tahliye kararı alındığını an- cak, uygulanmadığını söyledi. Baykal, "Eldeki bıdgular gruzi tehlikesi vermesine karşın, 68 iş- çiyi ocağa indirmek akıl kân değil" dedi. Ölenlerin yakınları da, patla- manın olacağını bile bile Polon- ya'dan yeni getirilen malzemele- rin kurtanlması için 68 işçinin fe- da edildiğini öne sürdüler. Faci- ayla ilgili tepkilerini dile getiren işçiler de şunlan söyledi: "Her vardiyada 156 işçi çalışır. Işveren tahliye amacıyla vardiya- larda görcvli işçilerin tümiinü ocağa indirmek istedi. Teblikeyi sezen eski işçilerin hiçbiri ocağa girmedi. tşe daha yeni başlayan bu arkadaşlarımız "işten çıkarıl- ma tehdidiyle" aşagı indirildi. Malzemeler işçiler tarafından bo- şaltılırken, kömör taşımada kul-, lanılan katırlar dahi ocağa sokul- madı." Bu arada ocaktaki maden mühendislerinin 4 gün önce göre- ve başladığı belirtildi. Aşağıdakilerden tamamen-ümit kesilmesi üzerine, yangını kontrol altına almak için kömür ocağının hava bacaları "betonla" kaplan- dı. Şirket Genel Müdürü Celalet- tin Çakır, mahsur kalan işçilerin kurtarılma şanslarmın olmadığı- nı belirterek "Şimdilik yapacak bir şey yok. Aşağıda yungın devam et- tiği için kurtarma çalışması yapa- mıyoraz. Yeni bir facia olmaması için yangının mutlaka söndürul- mesi lazım. Bu amaçla göçük meydana gelen ocağın hava baca- lannı betonla kaplıyoruz" dedi. Patlama ve yangından sonra Ye- niçeltek kömür ocağının önü ana- baba gününe döndü. Ocakta ko- casını, babasını, kardeşini kaybe- den yüzlerce kişi işletme binası önünde toplanarak yaşlı gözlerle "bir umut haberi" almak için bo- şuna beklediler. Gelen "acı" ha- berler üzerine çığlık, feryat ve ağıtlar giderek yerini öfke ve pro- testoya bıraktı. "Diri diri gömemezsiniz" İşçiler yangını söndürmek için ocak bacalannın betonlanmasırun "aşağıdakileri diri diri gömmek" olacağını belirterek yetkilileri bu karardan vazgeçirmeye çalıştılar. İşçi yakınlarının protestosu üzeri- ne, çevrede geniş güvenlik önlem- leri alınarak çâtışnialar sürdürül- dü. . Gözyaşı seli içinde aşağıdak' yakınlarının.kurtanlması için dua edenler, ocağın hava bacalannı betonlatan işletme müdüriinü pro- testo ederek yaptığı insafsızlığı kı- nadılar. tşverenin içerideki işçiyi kurtarmaktan çok, kendi ocağını kurtarmaya çalıştığını belirterek "Bu adam katil. Benim ocağım kurtulsun. aşağıdakikr ne olursa oLsun düşüncesinde. Kaçmak iste- yenkrin de önü belonlarla kapla- nıyor. Patlamadan kurtulan var- sa şimdi havasulıktan öiecek" de- diler. Yeniçeltek Kömür tşletmesi iş- yeri temsilcisi Adnan Ermiş de "Bu bölgede grizn patlaması ola- cağını arkadaşlar söylüyordu. Ocaktaki patlamadan önceki var- diyadan çıkanlar, gerekli uyanyı yapmış. Buna rağmen işçi ocaga indirilmişse bu cinayettir. Kesin bir şey soylemek şimdi güç" dedi. Grizu patlamasının meydana geldiği ocağın ağız kısmında ça- lışan işçilerden Rafet Koç ve Ce- mal Cengiz sağ olarak kurtarıldı. Necati Ak. Ramazan Ergül ve Ce- vat Tazran'ın cesetleri patlamadan hemen sonra, Satılmış Bambat, Mustafa Korkmaz, Muammer Kavlak, Ali Çelik ve İbrahim Ka- bak adlı işçilerin cesetleri de dün öğleden sonra ocaktan çıkarıldı. Faciadan büyük bir şans eseri kur- tulan 29 yaşındaki kömür işçisi Rafet Koç, Merzifon Devlet Has- tanesi'nde hâlâ olayın şokunu ya- şıyordu. Koç, "Birden kulaklan sağtreden bir pallama oldu. Ocak. göçüyordu. Sanki gökten başıını- za bombalar yağdı" dedi. Rafet 'Koç, kurtulduğuna hâlâ inanama- dığını söyledi. Yetkililer, bu arada Zonguldak TTK'dan gelen 8 kişilik kurtarma ekibinin halkın yoğun baskısı üze- rine ocağa girmeyi denediğini, an- cak yangın yüzünden umutsuzluk- la geri döndüklerini bildirdiler. EWn saat 15.00 sıralannda 5 ce- sedin daha ocaktan çıkarılmasın- dan sonra işletme önünde biriken yüzlerce işçi ve işçi yakını jandar- mayla sürekli çekişti. Bir kamyo- nun üzerine çıkarak işletme mü- dürü için "Katili bize teslim edin. Miidür geimeden hiçbir kuvvet bi- zi buradan uzaklaştıramaz" diye bağıran işçiler ve işçi yakınlarının yarattığı gergin hava uzun bir sü- re devam etti. "Ölümiize 6lü, di- rimize diri istiyoruz" diye bağıran grubun^ergin havası SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal'ın gelme- CMIRIden HİKMET ÇtTİNKAYA Altı (Baştarafı I. Sayfada) lücüluk, halkı dil, din. ırk farkı gözeterek tahrik ve devletin emni- yet kuvvetlerini tahkir" iddialarıru içeren raporlarda Aksoy ve Kocak hakkında bazı dosyalara komis- yon üyesi SHP milletvekilleri "çekimser" kalırken, diğer millet- vekilleri için "ret" oyu verdiler. Karma Komisyon Başkanı ANAP'lı Kamil luğrul Coşku- noglu, dünkü toplantıda 17 dos- yanın incelendiğini, bunlardan SHP'den ihraç edilen bağımsız Di- yarbakır milletvekili Salih Siimer ile Bursa milletvekili Fehmi Işık- lar hakkındaki dosyalar ile SHP Diyarbakır Milletvekili Fuat Ata- laj- hakkındaki dosyalardan ikisi ile Çonım milletvekiu' Rıza Dıman hakkındaki dosyaların dönem so- nuna bırakıldığı açıkladı. (Baştarafı 1. Sayfada) müştü. Yirmi beş yıl sonra bu- gün, ocakta tutsak kalan 65 işçi yaşamıyor artık. Telefon bağlan- tısı kurduğumuz saatlerde yetkı- lilerden aldığımız bilgıye göre 65 işçi yanarak ya da zehirlenerek göçük altında can vermişlerdi. Yeniçeltek kömür ocaklarının 316 metre derinliğinde 65 insan geride acılı yakınlarını bıraktı. Yi- ne eskisi gibi ağıtlar yükseldi. Ka- dınlar, çocuklar, analar, babalar o acı gerçeğin biüncıyle bir kez daha kahroldular... Ama sonuç ne? 1 Eylül 1979 günü Saraçoğlu Büyükçeltek Maden işletmesi'n- de bir sel baskınında halktan 8 kişi boğularak ölmüştü. Sel su- ları önlem alınmadığı için made- ne dolmuş. 16 işçi çamur ve su- dan kurtulamayarak yaşamını yi- tirmişti. Cesetler uzun bir süre ocaktan'çıkarılamamıştı. On bir yıl önce işçiler ölümcül tehlikeye karşı grev yapa'rlarken devlet onlara nasıl davranmıştı, hâlâ unutulmadı. Devletin güven- lik güçleri grevi kırmak için zor kullanmıştı, anımsıyoruz... Yeniçeltek Kömür işletmeleri Genel Müdürü Celalettin Çakır, göçük altındaki 65 işçinin kurta- rılmalarının olanaksız olduğunu açıklıyordu dün sabah. İşçilerin gazdan zehirlendiklerini ya da yanma sonucu ölmüş olabilecek- lerini belirtiyor ve ekliyordu: —Şimdilik yapacak bir şey yok. Yangın devam ediyor ve kur- tarma çalışmaları yapılamıyor... Yetkililerin açıklamaları tıpkı yirmi beş yıl önceki gibi. Yirmi beş yıl içinde değişen bir şey yok... Yeniçeltek'te 65 can göçük al- tında yaşamını yitirdi. Kimi sav- lar var ortada. Sendika temsilci- si Adnan Ermiş'in açıklaması il- ginç: —Bu bölgede grizu patlama- sı olacağı arkadaşlar tarafından söyleniyordu. Çift vardiyada ça- lışan işçiler bunu biliyorlardı. Bu- na karşın işbaşı yaptırılmışsa bir ihmal var denilebilir... Yirmi yıl öncesini anımsıyoruz ister istemez. O günlerde ne di- yordu işçiler: —Ocakta her an tehlike var! Ve 1982 yılındaki patlama: O yıl 5 işçi yaşamını yitirmişti... Genel Maden-İş Sendikası Başkanı Şemsi Denızer dün öğle saatlerinde Zonguldak'tan Mer- zifon'a giderken "son derece va- him" deyip sorunları şöyle akta- rıyordu telefon görüşmemizde: —Yeterli önlemler alınmıyor. Gerek devlet, gerekse özel sek- törde önce üretim deniliyor. insa- na insan gözüyle bakılmıyor. jş kazaları oluyor, sorumlusu yok. iki ah. iki vah ile olaylar geçişti- riliyor. Önce insan sağlığı ve eğı- time yatırım yapılmalı... Neden insan sağlığına önem verilmez? Bugün işyerleri düzenli bir bi- çimde denetlenmiyor Türkiye'de. Çalışma ve Sosyal Güvenjik Ba- kanlığı'na bağlı İş Teftiş Örgütü resmi verilere göre işyerlerinin yüzde 8'ini, araştırmacılara göre yüzde 3-4'ünü denetleyebiliyor. İş müfettişleri yeterli iş güvencesin- den yoksun olduklanndan, gele- cek kaygısından kaynaklanan bir davranış içine giriyorlar. Hazırla- dıkları raporları üst düzeye ulaş- tırmaktan çekiniyorlar. Saat 14.00'te Yeniçeltek'i arı- yoruz telefonla Bir yetkili, "Adı- mı yazmayın" deyip bilgi veriyor: —Köylüler barut fıçısı gibi. Şu anda 8 ceset çıkarıldı. Bunlar ağızdan alınanlar. İçeriye girile- medi. Göçük altındakilerin sağ çıkacağını sanmıyoruz. Sanırım tümü ölmüşlerdir. Olay yerine as- keri birlikler geldi... 1990 yılında Türkiye fotoğra- fıdır bu son olay... Acılar hep böyle sürüp gide- cek mi? siyle alkışla devam etti. İşçiler Baykal'dan sorunlarına çözüm bulunmasını, idarenin katili teslim etmesınde yardımcı olmasını is- tediler. Baykal daha sonra beraberinde- ki heyet ile birlikte işletme müdür- lüğüne geçti. Baykal'ı burada Dev- let Bakanı Ismet özarslan ile Amasya Valisi Sıtkı Arslan, Lin- yit Işletmesi Genel Müdürü Cela- lettin Çakır karşıladı. Burada tar- tışma oldukça sert geçti. Karşılıkh toplantıya katılan çok sayıda işçi ve işçi yakınlarıyla, işçi temsilci- leri işletme müdüründen bu hesa- bın sorulmasını istediler. Genel . Müdür Celalettin Çakır da olay- la ilgili Baykal'a bilgi verdi. Da- ha sonra Bakan özarslan'a işçiier, "Biz Buigar vatandası değiliz" di- ye bağırdılar. Sık sık "Kardeşkri- mizi, babalarımızı oradan çıkartın" diyen kalabalık, müdür için "Seni de oraya gömeriz" teh- didinde bulundular. Bu arada Baykal, bazı işçilerden kaza ile il- gili bilgi aldı. Baykal, Merzifon Belediyesi'ne gelerek bir basır. toplantısı düzen- ledi. Baykal şöyle dedi: "Ülkenin son yıllarda yaşadığı en büyük facia. 68 işçinin acısı içindeyiz. Böylesine bir olayın ül- kemizde bir daha yaşanmaraasım diliyorum. Yaramız taze. acımız büyiiktür. Yaptığınuz incekmekr- de edindiğimiz ilk izlenimlere gö- re işktmekrde yeterli güvenlik on- femi alınmamış. Olayın olduğu gün ve öncesi olaydan12 saat öa- ce 243 numaralı ocağın tahliye ka- rarı alınmış ama uygulanmamış. Eldeki bilgUer, bulgular grizu pat- laması isareti verdiği halde böyle bir ortamda 68 işçinin üretime de- vam ettirilmesi akıl alacak gibi de- ğil. Avrıca ocakta Polonya'dan ge- tirilen malzemenin kurtanlması yoluna gidilmiş ve bir kısmı da kurtanlmıştır. Yönetimin göre>- den alınması, çok yönlü soruştur- ma yapılması gerekiyor. Ve bakan- lık tüm aynntılanyla olayi incek- meli, sorumlulardan bu olayın he- sabı sorulmalı. Veniceltek Kömür İsletmesi Ge- Kazalar nel Müdürü Celalettin Çakır, ya- nında işletme Müdürü Hasan Sa- ntepe ve bazı görevliler olduğu halde patlamanın olduğu ocağa 400 metre kadar yaklaşarak ince- lemelerde bulundu. Cumhuriyet muhabirleri de bu arada bazı işçi ve işçi yakınları ile görüştü. Mehmet Kamber (emekli ma- denci): Benim damadım içeride Bütün suç müdürde, Adamlan canlı canlı içeri kapadı. Patlama- nın ardından kurtarmak için he- men içeri girseydi çoğu kurtulur- du. Müdür Hasan Sarıtepe katil- dir. Cemal Kaya (İşçi temsilcisi): Polonya'dan bol miktarda malze- me gelmişti. Bunları daha önce olayın olduğu galeride denediler, kullanamadılar. Bugün de patla- manın olacağını sezerek içerideki malzemeyi gündüz vardiyasına çı- karttırdılar. Benim içeride 4 akra- bam var. Bunlar patlamanın ola- cağını biliyorlardı. Sım Ozer Benim kardeşim var. Canım, kanım. llgisizlik yüzün- den ne olduğunu bile bilmiyoruz. Cengiz Dikmen: Bu olay müdü- rün insafsızlığı. Adam benim oca- ğım kurtulsun.diyor, içerideki iş- çiyi kurtarmaya çalışmıyor ki. Ka- til. Kaçmak isteyenlerin de önünü kapatıyor, kurtulan varsa bile bu kez havasızhktan öiecek. Osman Yeşilyurt: Arkadaşım içeride kaldı. Devletin yetkilileri toplu mezar anyorlarsa Çeltek'e gelip görsünler. Naci Keskin (İşçi): 60 katır var- dı burada, 12 tane kaldı. Onlara yaptıracağı işi işçiye yaptırıyor ve katır öleceğine siz yapm diyor. Bir katırı işçiden ileri tutuyor, böyle müdür bu. Aşur Sürek (tşçi): Patlama ola- cağı belliydi. 8 gün önce 6-7 kişi zehirkndi. Malzemeyi kurtardüar, işçiyi yediler. Allah da bunlan ye- sin. Sabah saat 07.00 sulannda in- cekmekrini tamamlayarak yery ü- züne çıkan Yeniçeltik Kömür tş- letmesi Genel Müdürü Celalettin Çakır şu açıklamayı yaptı: "Ölçümler her >-ardiya yapıl- makta. Gerekli ölçümler yapılmıs. tedbirier alınmış, arcak bu şans- sızlık. Bizim ocaklanmız gazlıdır ve ysngına müsaittir. Burada şahsi kusur mu var, işletmenin mi ku- •suru var. savcılık bakacak. L'retim yerindeki yangın açtk ateşe donuş- müşrür. Ve yangın yayılma göster- mektedir. tşçiler de dağınık mik- tarda, yangının sönmesi için ha- va giriş ve çıkış yollannı kapamak lazım. Patlama çok şiddetli ol- muş. Pallama merkezi uzağından alınan ilk ceset parcalanmıştır. Bu da patlamanın şiddetini ortaya ko- yuyor. Kurtarma çalışması için ça- . lışacak işçikrin can güvenliği yok. O nedenle geçici olarak giriş çıkış- lara beton baraj yapılacak. Daha önce de böyle vakalar oldu ve alı- namayanlar oldu. İçerideki işçiler- den üzülerek söylüyorum ümit yok. Kapama yapacağız, ümidi- miz olsa yapmayız. Acı ama ger- çek. Çok üzgünüz. lnşallah bir daha yaşanmaz. tlk beton baraj öriildükten 48 saat sonra ikinci bir baraj duvar yapacağız ve yangının iyice söndüğüne kanaat getirdik- ten sonra duvan açabiliriz." Genel Müdür Çakır, "Patlaya- cağını biliyordunuz, onun için malzemeyi boşalttınız deniliyor" şeklindeki soruya da "O bize de geidi. Çalıştığnnız her yerde gri- zu yüzde 1.5 oranındadır ve 2'ye kadar cahşılır. Bundan sonraki ke- simde gaz birikimini dağıtmak için çalışıhr. Bizim ocaklanmızda yüzde 1.5 üzerinde grizu yoktur. Bu suçtamayı kabul etmek müm- kün değil. Bu savalıgın konusu. tnfılak olduğu nokuda grizu faz- la değil" şeklinde karşılık verdi. Daha sonra Genel Müdür Ce- lalettin Çakır ile gazeteciler ara- sında şu konuşma geçti: — Kazazeddere ulaşmak müm- kün mü? ÇAKIR — Kazazedelere ulaş- mak hiçbir şekilde mümkün değil. Böyle bir teşebbüse girişilmesin- de de fevkalade tehlike var. — Kazanın nedeni? ÇAKIR — Bu konuda bir şey söylememiz söz konusu değil. Bu ocaklann en tehlikeli yanı gazlı grizu olması. Bir de kömür dama- rının yangına elverişli olması, bu tip damarlar dünyanın her yerin- de vardır ve benzer olaylara da rastlanır. Birisinin bu tehlikeyi durdurması gerekiyordu, ancak bu karara (beton örme) varmadan önce ilgili görevlilerle istişareler- de bulunduk. Çünkü oranın kapa- tılması demek cesetlerin içerde kalması demek, bunlann sahipleri var. Canlılann olması ihtimali yok. Bir ihtimal olsa kapamaya gi- dihnez. Çünkü göz göre göre canlı birini içerde bırakamazsın. Kesin canlı yok diye soylemek zorunda- yızj Faciada ölenlerin adlan Mustafa Turan, Ahmet Basum, Nusret Akgün, Satılmış Varlı, Ve- dat Çekk, Cemil Esen, Recai Dik- men, Halil Özer, Hasan Altınkay- nak, Hacı Koca, Salm Eroğlu, Ali Uysal, Norettin Kaplan, Osman Karakaya, Mustafa Çilge, Sedat Çiçek, M. AU Koca, Osman Se- miz, Mosa Taşova, Cevat Keper, Kenan Kaya, Ali Meç, Aslan Iba- lı, Mahmut Avcı, Ismet Karun, Kenan Çelink, Muzaffer Yıldız, Haydar Akgün, Cemalettin Aya, Ali Ekber Gnrbüz, Mustafa Erol, Dursun Kulaksız, Turan Topuz, B. Osman Demir, Kemal Cengiz, Sa- tılmış Bambal, Cuma Karaböcek, Salih Karaca, loran Şahin, Mu- ammer Kavlak, Ismet Geçit, Ne- cati Ak, Ömer Dal, Aslan Uluışık, Nuri Kaya, Adenı tbak, İbrahim Bolat, Ali Çelik, Kurtça Aykut, Hasan Arslan, Muhsin Sirkeci, İh- san Topçu, Cafer Akbulut, Sel- man Meç, Muharrem Baba, Ömer Bilgin, tlyas Çaycı, Ismet Şener, Yahya Erdoğan, Niyazi Çerit, Hamza Meç, Naci Şener, Rama- zan EkJen, Turan Gülcan, Abdul- lah Çonımlu, Süleyman Çakır. tSTİHSAL RAPORU Çeltek'te ikinci faciaİş-Sendika Servisi — Türkiye hem genel olarak iş kazalarında hem de özel olarak maden kaza- larında dünyada en çok iş kazası- nın olduğu, ölüm olaylan ile işgü- nü kaybına uğrarulan ülkelerin ba- şında yer alıyor. Bugünkü facianın yaşandığı Ye- niçeltek'te 1965 yılında meydana gelen grizu patlamasında 72 işçi hayatını kaybetmişü. Kazada ölen 36 işçinin cesetleri ancak bir yıl sonra çıkarılabilmişti. Söz konu- su kazada ocakta bulunan 57 işçi de yaralı olarak kurtulmuşlardı. Yeniçeltek, Türk kamuoyunda yankı yaratan grevleri ile de bili- niyor. DlSK'e bağlı Yeraltı Maden-tş Sendikası'mn iki büyük grev yaptığı işyerinde, toplusözleş- meler ile iş kazalanna yönelik önemli düzenlemeler getirilmişti. İşçilerin de katılımı ile oluşturu- lan işyeri konseyleri, tehlike anın- da olaya mudahaJe yetkısine sa- hipti. Güvenlik önlemlerinden doğrudan sorumlu bu kurul, ge- rekli gördüğü hallerde üretimin durdurulması kararı da verebili- yordu. Daha sonra toplusözleşme- lerdeki bu hükümler, YHK'da 12 Eylül sonrası yapılan taramada çı- karıldı. Yeraltı Maden-lş Sendikası Baş- karu Çetin Uygur, söz konusu söz- leşme hükümlerinin ve önkmlerin alındığı dönemlerde madende önemli hiçbir kazanın olmadığı- na işaret ederek, maden kazaları- nın bir kader değil, sorumsuzlu- ğun sonucu iş cinayeti olarak de- ğerlendirilmesi gerektiğini söyle- di. Maden iş kollarında örgütlü iki sendika Türkiye Maden-İş ve'Ge- nel Maden-tş'in çalışmaları için- de, işkolunun en önemli sorunla- rı arasında yer alan iş kazaları so- nınu çok geniş olarak değerlendi- riliyor. Yapılan araştırmalara da- yanılarak sendikalann raporları- na giren belirlemelere göre, kaza- ların sadece Vo 2'si önüne geçile- meyen nedenlere dayanıyor. Kaza- ların Wo 20'si ehliyetsiz durumlar- dan, % 78'i kişilerin emniyetsiz hareketleri ve çevre şartlanndan meydana geliyor. Sendikalann saptamalanna gö- re iş kazalannın belirli nedenlerin- den birisi de üretim zorlaması. Özellikle kazmacı ve domuzdam- cı gibi uretimle doğrudan ilgili mesleklerde ölümlü iş kazalan ço- ğunlukta. Doğrudan üretime dö- nük alanlarda çok büyük sayılar- da işçi açığı yanında, kalifiye iş- çi, teknik uzman açığı, gerekli gü- venlik önlemleri alınamadan üre- tim yapılması faciayı davet eden önemli nedenlerin başında yer alı- yor. Maden kazalanna kamuoyu- nun dikkatini ceken. hicbir önlem alınmadan unutulan en büyük grizu facialannın dökümü şöyle: Yıl Iter flU 1942 1947 1955 1960 1965 1967 1972 1983 Kandilii Kozlu Gelik Kozlu Çeltek Kandilii Kozlu Kandilii 40 47 55 22 72 17 23 103 İz bırakan büyük kazalar yanın- da, kamuoyunun dikkatini çek- meyen sürekli kazalar asıl büyük sayıda insan ölumü, yaralanma, işgünü kaybı ve maddi zarara yol açıyor ve yıllar içinde hiçbiı deği- şim olmuyor. Sadece Zonguldak yöresinde 1989'da 6 bin 811 kazada 20 ölü ve 6 bin 792 yaralı olmuş. 1990 ocak ayından bu yana ise 683 ka- za, 7 ölüm, 653 yaralı olayı yaşan- mış. Türkiye çapında yıllar içindeki istatistikler, arada büyük facialar yaşanmasa da aralıksız, sürekli bir facianın yaşandığını sergiliyor. Türkiye, onbinde 46.663 ölüm oram ile her bin işçiye yılda dü- şen ortalama 4.55 oranlan ile çok kötü bir konumda. Ölümlü iş ka- zalan oranları Türkiye'de gelişmiş Ulkelerden 8-9 kat, Mısır-Tunus gi- bi ülkelerden bile 1.5-2 kat olarak ortaya çıkıyor. 'Ocakta her şey normal' MERZİFON (ANKA) — Gri zu patlamasında Yeniçeltek 66 iş- çiye mezar olurken faciaya "adım adırn" yetkili kişilerin sorumsuz- luğu nedeniyle gelindiği ortaya çı- kanklı. Yeniçeltek Maden Ocağı'- nın, kontrol mühendisleri ve gö- revli teknik kişileri tarafından hergün "düzenli" olarak, dene- timlere dayalı biçimde doldurulan "istihsal günliik raporlan" üze- rinden yapılan belirlemelere göre, maden ocağındaki facia, adım adım gelirken, bu raporlar, "her şey normal, her şey yolunda" şek- linde dolduruldu. 7 şubat günü verilen raporda şöyle deniliyor: "220'nci ayakta 6 sarma çalı- şıldı. 236'ncı ayakta 7 sarma ça- hşıldı. Kama ve takozlar çakılmtş- tır. Ocakta görülen ve gezilen kı- sımlar normaldir." Cemili Tiryakioğlu ve Ziya Ça- kır isünli iki mühendis tarafından rutin olarak her gün doldurulan üretim, çalışma ve durum bildirir günlük istihsal raporunda son bir haftada facianın meydana geldi- ği 243'üncü ayakta hiçbir şekilde bahsedilmiyor. Son bir haftada tüm çalışma 236 ve 220'nci ayak- larda gerçekleştirilirken, diğer ayaklar için anılan mühendisler tarafından sürekli olarak, "nor- maldir, fena bir durum yoktur" raporu verildi. 4 şubat günü için ise herhangi bir kayıt defterlerde görünmüyor. Tepkiler 'Cinayet'Haber Merkezi — Yeniçeltek- de 66 işçinin ölümüyle sonuçlanan grizu faciasının ardından, ilgili yetkili sorumlu bütün kuruluşla- rın temsilcileri Merzifon'a geldi. Türkiye Maden İş Sendikası'ndan yapılan açıklamalarda patlamanın bir "iş cinayeti" olduğu vur- gulandı. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, grizu faciasıyla ilgili olarak gaze- tecilere yaptığı açıklamada, "Olaydan büyük üzüntu duydum. Bu konuda her türlü yardım ya- pılıyor. Hiç kimsenin şüphesi olmasın" dedi. Başbakan Yıldınm Akbulut, Çalışma . Bakanı tmren Aykut, ' Enerji ve Tabii Kaynaklan Baka- nı Fahrettin Kurt ile birlikte dün akşam üstü uçakla Merzifon'a gel- di. Facia bölgesine geçen Akbu- lut, grizu patlamasında ihmal var- sa bunun hesabının sorulacağını söyledi. ölenlerin yakınlarına her türlü yardımın yapılacağını belir- ten Akbulut, "İ_ zünriimuz büyük. Ümit ederim ki, 58 işçimizin kur- tanlması mümkündür" dedi. Çalışma Bakanı İmren Aykut da olayla ilgili soruşturma başlat- tıklannı, Teftiş Kurulu Başkanı, Bölge Çalışma Müdürü ve 4 mü- fettişin olayı incelediklerini bildir- di. Aykut, "Burada 3 yıldır mun- tazam teftiş yapılmıs. Ancak, işçi sağlığı ve guvenliğini ilgilendiren bir konu var ortada" dedi. TBMM Başkanı Kaya Erdem, SHP Genel Başkanı Erdal İnönü ve DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel de Amasya Valiliği ile ölenlerin yakınlarına birer mesaj göndererek başsağlığı dilediler. Facia haberi üzerine SHP Ge- nel Sekreteri Deniz Baykal, yar- dımcıları Erol Çevikçe, Adnan Keskin, MP üyesi Ethem Cankur- taran ile Amasya milletvekilleri Kazım Llusoy ve Tahir Köse'den oluşan bir ekiple facia bölgesine geldi. Türk-İş Başkanı Sevket Yü- raaz ve Türk-İş heyeti de bölgede incelemeler yaptı. Facia üzerine olay yerine giden işyerinde örgütlü sendika Türkiye Maden-lş Başkanı Hasan Hüseyin Kayabaşı uyarıya rağmen işçilerin ocağa indirilmesini bir iş cinayeti olarak nitelendirirken yönetim ku- rulu adına yapılan açıklamadan sorumlulann bakanlık ve işveren olduğu vurgulanarak özetle şöyle denildi: "Bu olay bir iş kazası değil. her türlü güvenlik önlcminden yoksun olarak işçilerin yerin 380 metre al- tına indirerek çalıştıran işverenle- rin sorumlusu olduğu bir iş cina- yetidir. Bakanlık müfettişleri ta- rafından bile olumsuz olarak ve- rilen raporlara karşın, iş kazala- nnın önlenememesi ve bu konu- da hâlâ yaptınmlar getirilmemiş olması bu cinayetin bir sonımlu- sunu da bakanlık haline getirmek- tedir. tşverenkr. iş güvenliği ile il- gili çalışmaları angary'a olarak ka- bul etmekte, bu alanı en az yatı- rım yapmaya değer olarak gör- mek te, bakanlık da işverenin bu anlayışına göz yumarak iş cinayet- lerine ortak olmakıadır." DSP Genel Başkam Bülent Ece- vit, Maden İşçileri Sendikası'na gönderdiği mesajda, "Yaralüann ve >«raltında kalanlann kurtulma- lan ve esenlikkri için dua ediyo- rum. İşçilerimizi ve lüm halkımı- zı bütün felaketlerden koruması- nı Allah'tan dilerim. Genellikk iş- yerierinde, özellikle de maden ocaklannda can güvenliği ve işçi sağlığı sorunu son zamanlarda çok ciddi boyutlara varmıştı. Bu sonınun ülkemiz gündeminde en ön sıralara gelmesi ile ilgili dolet kuruluşlannın yaşamsal önem ta- şıyan bu sorunlara daha ciddi ola- rak ilgilenmekri zorunludur" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle