25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 ŞUBAT 1990 KULTUR-SANAT CUMHURİYET/5 Karaca Tiyatrosu'nda 4 Perde!' • Kiıltur Servisi — Karaca Tiyatrosu bugun Dostlar Tiyatrosu'nun "Merhaba" adlı oyunuyla yeniden tiyatroseverlere "merhaba" diyor. Işletmesi Guzel îstanbul'a Hizmet Vakfı'ndan Kultür ve Sanat Etkinlikleri A.Ş.'ye devredilen tiyatro binası üçüncü kez açıhyor ve bu İcez 5 topluluk tarafından paylaşılıyor. Dostlar Tiyatrosu, Nisa Serezli - Tolga Aşkıner Tiyatrosu, Tiyatro Devran, Rustem Batum ve Salih KaJyon Tiyatrosu dışında Karaca'da Türkiye Yazarlar Sendikası da 15 gunde bir pazartesıleri toplantılar gerçekleştirecek. 1955 yılında Muammer Karaca tarafından yaptırılan bına 1972 yılında kapanmış ve sular idaresi tarafından bir süre kuilanıidıktan sonra boşaltılmıştı. Karaca Tiyatrosu geçen yıl uzun süren restorasyon işlemlerinden sonra yeniden açılmış, mevsim sonuna kadar etkinlik göstermış, ancak 1989-90 dönemi başında Güzel îstanbul'a Hizmet Vakfı ile yeni belediye yönetimi arasmdakı anlaşmazlık nedeniyle perdelerini açamamıştı. "Adam Sanat"ta bu ay • Kiiltür Servisi — Anadolu Yayıncılık Anonim Şırketi tarafından yayımlanmakta olan Adam Sanat Dergisi'nin şubat sayısı, derginin genel yayın yonetmeni Memet Fuat'ın "Dayanışma" başlıklı yazısının ardından Uğur Kökden'ın "Pisagoras'ın lşıklı Gölgesı", Mehmet H. Doğan'ın "Şıirin Kıyılarında", Gürhan Tümer'in "Yunanistan'ın Ufak Tefek Kıyı Kentleri", Ayfer Coşkun'un "Bir Vitray Sergisınin Anıştırdıklan", Hüseyin Ferhad'ın "Aşiret Ayaklanmaları", Üstün Alsaç'ın "Grafik Sanat" ve Mehmet Serdar'ın "Umut İçin Senfoni" adlı yazılarına yer veriyor. Derginin, ünlü ressam Pablo Picasso'nun 1953-1954 yılları arasındaki 9 haftalık bir donemde urettiği 180 natüralist resme yer verdiği bölumunde ise Rebecca VVest'in yazısı buJunuyor. Fox'a 5 bin tehdit mektubu • Kiiltür Servisi — Şu sıralarda İstanbui sinemalannda gösterilen "Geleceğe Dönüş IT'nin kahramanı Michael J. Fox, Kalifornıya'nın Bel Air'indeki evini özel bir guvenlik tesisatı ile donatarak bir kaleye dönuştürdu. 27 yaşındaid Amerikalı aktörun böyle bir girişimde bulunmasına, kendisini olumle tehdit eden bir hayranının yeniden serbest bırakılması neden oldu. Mizyal Karabiber'den desenler • Kiiltür Servisi — Mizyal K. Nacaroğlu'nun resim sergisi, 12 şubatta Türkiye İş Bankası Ankara Bakanlıklar Galerisi'nde açılıyor. Sergi 2 mart tarihine dek görülebilecek. Mizyal Karabiber Nacaroğlu Gaziantep'te doğdu. Üsküdar Turk Kız Koleji'nden mezun olduktan sonra Ingiltere'de Regate School of Art and Desihn Akademisi'nde iki yıl resim eğitimi gördü. Yurda döndükten sonra Ortadoğu Teknik Üniversitesi Gıda Muhendislrgi Bölumü'nu bitirdi. llk desen-yağlıboya sergisini lise birinci smıftayken açan Nacaroğlu, Gaziantep Devlet Güzel Sanatlar Galerisi (1986, 1987), Dizayn Sanat Galerisi (1987), Brixton Recreation Centre (1988, Ingiltere), Galeri Baraz (1989) ve Clapham Common'da 1989, Ingiltere) kişisel sergiler açtı. DUYURUVizon mecmuası hiçbir kuruluşa satılmamıştır. Vizon kapanmıştır. Vizon adı ve amblemi tescilli olup, Türkiye'de hiçbir şekilde başkalarınca kullanılmaz. Gereği üzerine ilgililere duyurulur. İlbos A.$. Aylık bir derginin yazıişlerinde çalışmak üzere iyi Türkçe ve iyi İngilizce bilen deneyimsiz eleman alınacaktır. Başyuruların 175 36 90/232'den Ayşe Üçok'a yapılması rica olunur. Aynı derginin idari bölümünde sekreter olarak çalışmak üzere lise mezunu, daktilo bilen, 20-25 yaşlarında sekreter alınacaktır. Başvuruların 175 36 90/231'den Nilgün Hanım'a yapılması rica olunur. SEVEMA ÂTİLLA DORSAİ Monty Python grubundan Terry Jones'un ilkfılmi 'Viking Erik' Çizgi romandan beyazperdeyeViking Erik (Eric the Viking) / Yönetmen: Terry İones / Oyuncular: Tim Robbins, Terry Jones, John Cleese, Mickey Rooney, Eartha Kitt/ Bir İngiliz filmi (Dunya, As) Türk fılm ithalcilerinin genel- de bilgisiz, eğitimsiz, yüreksiz ve seyirciye saygısız tutumu, yıllar yılı bizleri dünya sinemasının ki- mi en ilginç yapımlarından, geli- simlerinden ve pınltıfanndan yok- sun kıldı. Sözgelimi ne VVoody Allen'in birbiri üstüne yığılan baş- yapıtlarını izlevebildık ne de İn- giliz TV'sinden gelip kendilerine özgü, alabildiğine Ozgun ve "yı- kıcı" bir mizahı gerçekleştiren Monty Python grubunun filmle- rini... Senaryodan çekime, film- lerini birlikte oluşturan 6 kişilik bu ekip, (tam olarak Graham Chapman, John Cleese, Terry Jo- nes, Eric Idle, Michael Palin ve iclerindeki tek Amerikalı olan Terry GUIiam), tümüyle "ab- surd"e, sözle eylemin ustaca den- gelendigi "saygısız" ve isyancı bir komi|e dayalı skeçleriyle, 1960'larda "BBC guldunı anlayı- şı"na oldukça'ilginç bir seçenek oluşturduktan sonra 1971 'den iti- baren sinemaya geçtıler. "Mont> Python ve Kutsai Kâse", "Brian - ın Yaşamı", "Hayatın Anlamı" gibi ortak filmJerden sonra ekip dağıldı. Terry Gilliam ve Terry Jones, bağımsız olarak çalışma- ya başladılar. Güliam'ın "Jobber- wock>", "Hayduüar, Haydnl- lar" ve en son "Brazil" filmleri- ne karşılık, Terry Jones da kendi yönunden "Viking Erik"le yonet- menliğe başlamıj oluyor. Grubun tüm elemanlan gibi, Terry Jones da çok yönlü bir ki- MACERALI BİR YOLCULUĞA DOGRL — Çizgi romandan sinemaya geçen "Viking Erik'te Tim Robbins'in canlandırdıgı Erik, bir avuç arkadasıyla biriikte maceralarla dolu bir yolcuJuğa çıkıyor. Filmde Prenses Aud'u da Imogen Stubbs oyouyor. "Viking Erik", özgiirı, kalıplara meydan oknyan, bağımsız bir guldaru anlayışı içeriyor. şilik. Tanhleıi, kultürlen Batı'da bize kıyasla çok daha iyi tanınan Vikingler dönemi üzerine yarattığı "Viking Erik" adlı çizgi-romanı perdeye taşımış Jones... Viking- İerin unlu saldin, yağma, kıyım eylemlerı sırasında, gelenekler uyarınca (!) önıine çıkan ilk yü- züne bakılır kadına tecav üz etme- yi deneyen (ve başaramayan) genç Erik, birden tüm bu yapılanların anlamı (anlamsızlığı) üzerine ka- fa yormaya başlar: Niçin hep ka- ranlık, korku, yağma, kıyım ve ölüm? Danışmaya gittiği kâhin kadın (şarkılanndaki benzersiz tngilizcesiyle, benzersiz Eartha Kitt), ona bu kötu döneraın sona ermesi ve günesin yeniden Viking semalannda parlaması için yapıl- ması gereken işleri, "tannlan uyandırmanın" gereğini anlatır. Bunun üzerine genç Erik, bir avuç arkadasıyla birlikte uzaklara doğ- ru seruvenli bir yolculuğa çıka- caktır. Monty Python ekibinin kimi filmlerini dışarda keyifle izlemiş, Terry Gilliam'ın tek başına çevir- diklerinden (özellikle de BrazU'- den) nefret etmiş biri olarak bu "Viking Erik"i ikisi arası bir duy- guyla izledim. Gruptan aynldıktan sonra ken- dini bir tur Fellini veya Bergman sanarak olçuyü iyice kaçıran Gil- liam'a kıyasla, Terry Jones, "Monty Python ruhu" denebile- cek şeye daha bir yakın duruyor. Vikingler üzerine bilinen her şeyi (ve bu arada, Richard Fleischer'- in Tony Curtis'li, Ernest Bergni- ne'lı unlu "Vikingler" filmini) alaya alan fılm, kendi koşullanyla yasamakta olan bir tarihsel döne- me, birden çağımızdan, günu- muzden bir "btlinc" sokarak, as- lında kolay gozüken, ama olduk- ça zor olan bir gülduru yontemi- ni başlatmış oluyor. Bundan sonrası ise eşit başarı duzeyinde değıl. Kimi sahneler ve "gag"lar harika; guneş sanılan deniz ejderiyle olan karşılasmayı, insanı görunmez kılan pelerini ve- ya bir Viking'in görevleri üzerine buyukbabayla (unutulmaz Mic- key Rooney) söyleşiyi duşunuyo- rum... Ama kimi sahneler yeterin- ce "olmamış", gereğince işlene- memiş gibi duruyor: Çok komık olduğu varsayılabilecek, ama in- sanı nedense guldürmeyen tum "savaşa gidenlerin uğurlanması" bölumu gibi. Yine de "Viking Erik". olduk- ça ozgun, kalıplara meydan oku- yan, bağımsız bir guldüru anlayı- şından sinemalarımıza ulaşabil- miş ilk ve tek örnek olarak ilgiye değer. Kuşkusuz, grubun başka bir elemanı olan (ve filmde "kö- tiı kral" rolünde ızlediğimiz) John Cleese'in, bu mevsimin bir diğer ilginç (ve daha parlak) gulduru- su "Wanda Adlı Bir Balık"adlı öyküsü, senaryosu ve oyunuyla bulunduğu katkıyı da unutma- mak gerek. 'GeleceğeDönüş', bilimkurguya özenen düzeysizbir fantezi Zamanda yolcuhık Geleeeğe DÖIIÜŞ 2 (Back to the Future 2) / Yönetmen: Robert Zemeckis / Oyuncular: Michael J. Fox, Christopher Lloyd, Lea Thompson, Thomas F. Wilson, Elizabeth Shue / (Suadiye Atlantik, Kadıköy As, Bakırköy 74, Beyoğlu Atlas, Aksaray Kristal, Beşiktaş Yumurcak, Ankara Metropol, Adana Sun). Amerikan filmlerinin son yıllarda tüm dünyada daha da artan gişe başarısının, ozellikle yeni yetmelere yönelik bır film ya- pımı anlayışında yattığı yadsınamaz. An- cak gençlere/küçüklere yönelik bu tür film- lerden, biz yaşını başını almışların da ke- yif alması, biraz "içimizde kalmış çocuk yan"!a ilişkili olduğu gibi, biraz da yonet- menin zekâ düzeyiyle (kendi zekâsı veya amaçladığı zekâ düzeyi), filminın öykü- sü/yapısı içine dahil etmeyi düşündüğü (ve- ya düşunmediği) zekâ ve espri kıvılcımla- rıyla ilgili. Bu açıdan, örneğin bu mevsi- min "Masum Sanık" veya "Hayalet Avcılan" gibi filmleri bize ne denli sevim- li geldiyse, bu "Geleceğe Dönüş 2" de o denli sevimsiz geldi. Çunku bu film, tümüyle genç yaştaki- ler için kotarılmıs. İlkini gOrememiştik. (Ülkemize dek geldiği halde sinemanın o talihsiz döneminde bu film, birçok seyirci için olduğu gibi, bizim için de geçip gitmiş- ti). Ama onun bittiği yerden başlayan ve hemen tüm ekip aynı olduğuna göre kuş- kusuz aynı navada sürüp giden ikinci bö- lümü, öncelikle artık H. G. Wells'in ünlü romanından v-e ondan esinlenmiş "Zaman Makinesi" adlı TV dizisinden beri çok "harcı-âlem" olmuş bir ana fikri (yeniden) kullanıyor: Bir makine araalığıyla, zaman içinde yolculuğa çıkmak. Kahramanlarımız, önce 2015 yılına gidi- yor ve bir "aile sorunu"nu çözuyorlar. An- cak karışık bir mantıkla (daha doğrusu mantıksızlıkla) açıklanmaya çaltsılmış bi- çimde, geçmişte zaman çizgısinin bir "sapması" nedeniyle oluşacak ve bugün- lerini de korkunçlaştıran bir olayi önlemek için bu kez de (ilk filmde olduğu gibi) 1955 yılına doğru "geri dönuyorlar." 2015 YILINA DOGRU — "Geleceğe Donus 2" filminde kabramanlanmız önce 2015 yılına gidiyorlar, sonra da ilk filmde olduğu gibi 1955 yılına dönüyorlar. Filmde Doc Brown'ı Christopher Lloyd, Marty Mc Fly'ı ise Michael J. Fox canlandınyorlar. Evet, her şeyin fazlası fazla! Robert Ze- meckis, bu "zaman içinde yolculuk" fır- satımn getirdiği hiçbir şeyi (hatta geleceğe ilginç bir "fütüristik bakış"ı bile) yeterin- ce işlemiyor, kullanmıyor. Perdenin en ye- teneksiz oyunculanndan biri olan Micha- el J. Fox'un temsil ettiği (geri) zekâ düze- yiyle yetinen ve seyirciden de o düzeye "düşmesini" ısteyen bir film bu... Doğru- su filmin ve Zemeckis'in bu "olmazsa olmaz" koşulunu yerine getiremediğimiz için bu Amerikan usulu mizahtan hiç tat alamadık. Evet, sömestr tatili bitiyor. Yakında ku- çükler okullarına, evli evine, köylu köyu- ne, Yine birlikte, baş basa kalacağız. Ve bunca "çocuk filmi"nden sonra biraz da bizlere, yetişkinlere seslenen filmler getır- meye ne dersiniz? Bildığimiz kadan, her yerde (Amerıka'da bile) onlardan da bol bol yapılıyor. 40. Uluslararası Berlin Film Şenliği bu akşam başlıyor Duvarsız Berliırde ilk film festivali Şenliğin hiçbir bölümünde Türk filmi yok. Yalnızca Yılmaz Güney anısına "Sürü" gösterilecek. Festival bu akşam Herbert Ross'un "Çelik Manolyalar" fılmiyle açılıyor. manya'dan 2, Sovyetler'den 2, Çin Haik Cumhuriyeti, Polonya. Macaristan ve Çekoslovakya'dan birer filmin yer aldığı goruluyor. Bu bolümde, Amerıka, ayrıca Cosla-Gavras'ın son filmi "Mu- sic Box", Danny de Vito'nun "Güller Savaşı", Roland Joffe'un "ShadoH Makers", Bruce Beres- ford'un "Driving Miss Daisy" ve Oliver Stone'un "Tetnmuz'un Dördünde Doğanlar" filmleriyle temsil edilecek. Yarışmalı bölumde âynca Batı Almanya, Wolker Schlondorff, Michael Verhoeven ve "Yase- min'in yonetmeni Hark Bohm"- un son filmleriyle temsil edilecek. ingiliz sınemasından iki film var: Karel Reisz'in yakında sinemala- rımızda gösterilecek olan son fıl- 40. Berlin Film Şenliği bu ak- şam başlıyor. Ooğu ile Batı'yı sı- nema arenasında karşı karşıva ge- tıreri ve Cannes'la birlikte dunya- nın en onemli sinema etkinliği sa- yılan Beriin, bu yıl hem Doğu Av- rupa'da olanlar ve "yıkılan du- variar", hem de 40. yıldönumu- nün yasanması nedenleriyle özel bir onem taşıyor. Bu akşam Herbert Ross'un son filmi "Çelik Manolyalar'Ma (oyuncularıi'Sally Field, Shirley Mac Laine, Dolly Parton) açıla- cak olan şenlikte ozellikle Doğu Avrupa ülkelerindeki özgürleşme eylemlenni yansıtan veya bu ey- lemler sayesinde tozlu raflardan indirılebilmiş filmlerin ağırlıkta olacağı görulüyor. Yalnız yarış- malı bölume bakarsak, Dogu Al- mi, Debra Winger ve Nick Nol- te'lu "Kaybeden Yok", yarışma dışı olarak gösteriliyor. Ayrıca David Hayman'ın "Silent Scre- am"ı var. Ispanyollar, yetenekli yonetmenleri Pedro Almodovar'- ın son filmi "Atame"yi yollamış- lar. Jacob Berger, bir fspanyol - Isviçre ortak yapımıyla ekranla- ra gelecek:"Melekler". Yeniden bir canlanma donemine giren ttal- yan sinemasından Francesco Ma- selli'nin "Sır" adlı filmini izleye- ceğiz. Fransa ise Jacques Doil- lon'un "Bir Kadının fntikamı" ve Eric Rohmer'in "Bahar Öyküsü" adlı son filmleriyle yarışacak. Şenliğin çeşitli yan bölumlerin- de, dünyanm dört bir yanından gelen filmler sunulacak. Fonım'- da yine "genç sineraa" örnekle- ri, Panorama'da Doğu ağırlıklı filmler, Retrospeküf'te 1945 yüın- da tum dunyada çekilmiş başlıca filmlerden oluşan gösteriler yer alacak. Bu arada, 40. yıl dolayı- sıyla 40 yılda Berlin'de buyük ödül almış filmlerden oluşan bir gösteri, bizim için ozellikle ilginç olacağa benzer. Yine bu bölum- de "Absent Friends - Artık Ara- mızda Olmayan Dostlar" bölü- münde ise 1981 yılında şenlikte buyuk ilgi uyandırmış ve 2 ödul almış olan Yılmaz Güney / Zeki Ökten'in "Sürü" filmi yer alacak. 40. Berlin şenliğinde, Türk si- nemasının varlığı işte yalnız bu kadar. Yalruzca "Sürii". Oysa Utınii, on bınlerce Türkun yaşa- dığı, Turklerin kendi filmlerini de izlemek istedikleri bir senlik. Ni- ye hiçbir bölümde Türk filmi yok? Çünku bu konuda hep yan- lış bır politika izlendi. Dış şenlik- lere ya hiç ilgi duyulmadı, ya da hükümet kanalıyla seçilmiş film- ler gonderilmek istendi. Şenlikte uzun yıllar Turk ve Yunan sine- malarmdan sorumlu olan, Isviç- re'de yaşayan Turk kökenli Beki Probst, îstanbul'a fılm aramaya geldiğinde, o zamanki yetkililere (ozellikle Sinema Dairesi'nin o dönemdeki başkanı Nejat Gök- çe'ye) kişisel rica ve uyarılarımı- za karşın hiçbir yetkili, Bayan Probst'la ilgilenmek, ona yardım- a olmak, ona en azından bir "hoşgeldiniz" demek gereğini duymadı. Şimdi Bayan Probst, Turkiye'ye film bulmaya gelmi- yor bile!.. Burada karşılaştığı guç- lüklerden sonra bununla uğraş- mak istemıyor ve biz, üstelik şım- di şenliğin film pazarı bölümü yö- neticisi olan bu eski Türk vatan- daşını, Berlin için "kilit" bir mev- kide olan bu eski tstanbulluyu, Türk sinemasını Berlin'de tanıt- mak yolunda kullanmayı bile be- ceremedik. Ve işte bu ve başka nedenler- den, dünyanın gözünun Berlin'de olduğu bu 40. şenlikte Turk sine- ması yok. Ama, Oscarlariçın yarışmak uzere Los Angeles'ta var sinemamız... SUBAT'TA HER YERDE ITIUZÎK VAR AHMETKAYA gerçeklerini ilk kez Müzik Dergisi'ne anlattı: "Basın benimle dalga geçiyor, ben de basınla..." MÜZİK DERGİSİ JÛRİSİ SON 10 YILIN EN İYİLERİNİ SEÇTİ. GRUP YORUM ."Ahmet Kaya polıtk bir ınsanken arabesk kuDanmış değıfclır. Ahmet Kaya arabesk btr ınsandır ve polıtık söylemi kullanmıslır.' ALIKOCATEPE :"Ajda yorumcu değil, sadece çok iyi takJıt eden bir ştar.' . ILHAN IREU :'Hâlâ bazı çalısmatanmda mûzikal hatalar vardır ve bu müzikal hatalar beni, llhan Irem sound'unu doçjurmuştur." NILÜFER :"Dınteyici mütrriş gelıştı, ılerledı ama bızım mûzikçilerimız o oranda .lerleyemedıler." BOBDYLAN "Aslında tumeler hiç btmez Irtsanlar dınlemeye geldikçe biz de tumelere çıkacağiz Bavuüarımızı hazırlama kararını veren dınleyıalerdir." JOEZAMNUL, Akustik piyanonun hûkümdarı, elektronik tuşluiann bûyûk vırtüözû.Yavuz Baydar"a anlattı. ROD STEVVARD RANDY CRAVVFORD GRAMMY ADAYURI. ÇHRIS 0£ BURGri. CH£R, YABANCI BASINOA MÛZIĞIN EN İYILERI Yazılarıyta, Soner O*gun UğurÇakır.Orharı Kâhyaoğhj, Yavuz Baydar. Ertıan GundeTi Müfıt Can Saçıntı, Sına Koloğlu, çızgılenyle Kemal Urgenç M û l °* 5 t o BUTUN BAYILERDE K I T A P LA R CUMHURIYET KITAP KULUBU '.KLI\ H.IMI şn r.v\ (ri.MKSj 027 352 MERKEZ SERGİ SALONU Cumhuriyet Kitap Kulübü Cağaloğlu-İSTANBUL Lynne Segal Gelecek Kadın mı O7J.7O2 021.353 KADIKÖY TEMSİLCİU6İ. Moda Sineması, Bahariye Cad. İSTANBUL 077.707 07) 700 BAKIRKÖY TEMSİLCİLİ6İ : Karya Kultür Merkezi, Istasyon Cad. İSTANBUL Picasso'nıın 4 dtinya • PARİS (UBA) — Picasso'nun dört yıllık "dunya turunun" ürünleri "Ben Defterim" adlı sergiyle hayranlanna sunuluyor. Paris Süsleme Sanatları Muzesi'nde açılan sergide Picasso'nun sayısız taslak ve çalışma defterinden örnekler veriliyor. Sanatçı'nın mirasçılanna bağışlanan 40 kadar defterden oluşan serginin, Picasso'nun Paris'ten çıkıp yine Paris'e ulaşan dünya sanatları seruvenini yansıtması açısmdan önemli olduğu vurgulanıyor. Jimmy Van Heusen öldü • RANCHO MİRAGE (AA) — Oscar ödüllü Amerikalı film miiziği bestecisi Jimmy Van Heusen, ABD'nin California eyaletinin Rancho Mirage kentinde zaturreeden öldü. Film muziği dahnda 4 Oscar kazanan Heusen, iik Oscarını, ABD'de 40'h ve 50'li yıllann en sevilen melodileri arasında bulunan "Aşk ve Evlilik" ile aldı. Yine aynı yıllarda sevilen "Swinging on a Star" (Yıldız Üzerinde Dans Ederken) adlı bestesi de Bing Crosby tarafından "Going My Way" adlı filmde seslendirilmiş ve Emmy Ödülü'nü almıştı. 77 vaşında ölen Van Heusen, Nevv York'ta dunyaya gelmiş ve ilk başarısını Bing Crosby için 1938'de bestelediği "It's the Dreamer in Me" ile elde etmişti. Caferağa Medresesi • Kiıltur Servisi — Turk Kulturüne Hizmet Vakfı'nın Sultanahmet'teki Caferağa Medresesi Kültür Merkezi'nde düzenlediği Turk el sanatları kurslarında tezhip, ebnı, porselen süsleme, vitray, seramik, Karagöz tasviri sanatlarında başarılı olanlara bugün saat 11.00'de sertifikaları verilecek. Üç aylık kurslarda başarılı olan yaklaşjk 60 kursiyerin çahşmaJarı 9-25 şubat tarihleri arasında Caferağa Medresesi Kültür Merkezi'nde sergilenecek. İkili resim sergısı • Kultür Servisi — Türkan Arıkan ve tsmail F. Soysai'ın ikili resim sergisi 19 şubat tarihinde Opera Sanat Galerisi'nde açılıyor. 1979 yılında resim çalışmalarına başlayan ve Sabri Berkel, Orhan Taylan gibi önemli ressamlarla çalışmalarını sürdüren Arıkan ile yine Orhan Taylan Atölyesi'nde resim çalışmalarına başlayan Soysal'ın yapıtları 10 mart tarihine kadar sergilenecek. 'Oyııncaklann Şarkısı5 ' • Kültür Servisi — Geçirdiği yangın nedeniyle faaliyetlerine bir süre ara veren Yapı Kredi Sermet Çifter Salonu yarın "Oyuncaklann Şarkısı" adlı oyunla tekrar hizmete açıhyor. Faik Ertener'in yazıp yönettiği, Recep Aktuğ'un müziğini ve Ülkü AJcel'in danslarını hazırladığı oyun her cumartesi saat 11.00'de Istanbul'da sahnelenirken, Yapı Kredi Çocuk Tiyatrosu'nun bir diğer oyunu, "Guç Kimde"nin ise Izmir'deki Turk - Amerikan Kultür Derneği'nde yine her cumartesi saat 11.00'de temsil vermeye devam ettiği bildirildi. UGUN • Çapan'ın konuşması Cevat Çapan, "Shakespeare" üzerine konuşmasım saat 19.00'da Bilsak'ta yapacak. BİLSAK'TA BUGÜN 9 Şubat Cuma: 19.00 TİYATRO: "Işle Ba? tşte Gövde İşte Kanatlar" Yazan: Sevım BURAK, Oynayan: BILSAK TİYATRO ATÖLYESİ GÖRSEL SANAT ATOLYELERI Mehmet GÜLERYl^Z'le Resim Çalışmalan Perşembe-Cuma 10.00-01.00 arası. CAFE- FOYER-BAR BlLSAK Herkese Açıktır. BILSAK Sıraselviler, Soğancı Sk. No- 7 ClHANGtR 143 28 ^9-143 28 99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle