22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 ŞUBAT 1990 HABERLER CUMHURİYET/11 Prof. Muammer Aksoy'un cenaze törenine siyasiparti temsilcileri ve binlerceyurttaş katıldı Prof.Aksoy için demokrasi görevi(Baştarafı 1. Sayfada) tarken Sıhhiye Köprüsü üzerinden geçen bir banliyö treni yavaşlaya- rak sirenlerini çaldı. Bu davranış törene katılanlar tarafından al- kışlandı. Prof. Aksoy'un cenazesini ikin- ci törenin yapıldığı TBMM'ye ta- şıyan aracı yaklaşık 5 bin kişilik bir kortej izledi. Kortejin önünde, avukatlar, çeşidj kunıluş temsilci- leri yer aldı. Aksoy'un fotoğrafı- nı gazetemiz yazan Ugnr Mmncu taşıdı. Atatürk Bulvan'ndan ilerleye- rek TBMM'ye ulaşan kortejin bu- rada polis tarafından önü kesildi ve Mecüsteki törene sadece millet- vekilleri, Aksoy'un ailesi, avukat- lar ve basın mensuplarının alına- cağı duyuruldu. Bunun üzerine kortejde bulunanlar "Hükümet is- tifa", "Kahrolsun faşist diktatör- lak", "Birlikte geldik birlikte döneriı" seklinde sloganlar attı- Gazeteciye copa İnönü tepkisv Tolis aklını mı kaçırmış?' Haber Merkezi — Prof. Mu- arnmer Aksoy'un cenaze törenin- de gazetecüerin polisler tarafın- dan coplanarak dövülraesi olayı, basın kuruluşlan ve gazetecilerce kınandı. SHP Genel Başkanı Enüü tnö- •ö, cenazedeki olayları ve gazete- cilere saldırüarı Urla'da öğrendi. Burada gazetecilerden bilgi alan İnönü, "Polis aklını mı kaçırmış? Içtşieri Bakanı orada degîl miy- mis? Olayda yanüanan gazeteci- lere 'geçmiş olsun' diyoram" sek- linde konuştu. Herkesi serinkan- h düşünmeye ve suçlulan bulma- da işbirliğine çağnn İnönü şunlan söyledi: "Demokraside giivenlik güçle- riyle basın, birbirlerine karşı güç- ler degildir. Polislerin gazetecile- rc hiicnm elmesi anlaşılmaz, de- mokrasiye yakışmayan bir hare- ket, bundan Idmseye yarar gei- mez. Polis memurunu öldürenler yakalanmadı, ama bandan basın sorumlu tutulamaz. Basına luz- mak, yanlıştır, saçmalıkür." Polisin cenazede gazetecileri coplaması Sosyalist Parti Genel Başkanı Ferit tlsever, Çağdaş Ga- zeteciler Derneği, Curnhurbaşkan- lığı ve Başbakanlık Muhabirlerı Derneği, Foto Muhabirleri Derne- ği, Ankara'daki Yabancı Basın Kulübü, lzmir Gazeteciler Cemi- yetî, TGS Ankara Şubesi ve Çağ- daş Hukukçular Yeniden örgüt- lenme Komitesi tarafından da kınandı. Dayaga sonışturma Ankara Cumhuriyet Savcıhğı, gazetecilerin dövülmesi olayı ile il- gili soruşturma başlattı. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Akın Ön- cöl tarafından görevlendirilen bir savcı, hastanede tedavileri süren gazetecilerin dün akşam ifadesini aldı. Dövülen gazetecilerden Ka- dir Ercan'ın kafasına sekiz dikiş atılırken, Mehmet Özer'in sağ gözünün tamamen kapandığı ve burnunda da kınk olduğu bildi- rildi. Nurettin Kurt da "Bir hafta çalışamaz" seklinde rapor aldı. DGM Başsavcısı Nusret Demi- nü da Prof. Dr. Muammer Ak- soy'un cenaze töreninde çıkan olaylann ve gazetecilerin yaralan- ması konusunun, yann değerlen- dirileceğini söyiedi. Ankara Valisi Saffet Ankan Be- dük ise olaylar sırasında giivenlik kuvvetlerinin "fevkalade tolerans- lı" davrandıklarını belirterek "Muhabiıierin fotograf çekmesi engeUenmemelidir. Çünkü onlar görevierini yapmaktadıriar. Polis- le gazeleciler) karşı karşıya getir- mek isteyenlere alet olanmamalı- dır" diye konuştu. ÇGD Genel Başkanvekili Rah- mi Yüdınm, gazetecilerin polis ta- rafından kıyasıya dövülraesini protesto etti ve "Polis, tcröıü kemti içinde arasın" dedi. Prof. Aksoy'un cenaze töreni- ni izlerken polisler tarafından dö- vülerek makineleri parçalanan fo- to muhabirleri ve gazeteciler, po- lisin "iatikara" duygusuyla hare- ket ettiğini, saldırırun önceden planlandığınj öne sürdüler. Saldınya uğrayan ve çeşitli yer- lerinden yaralanan gazeteciler ola- yı şöyle özetlediler: Mehmet Özer (2000'e Doğru Dergisi muhabiri): EUerinden gel- w beni öktürecekfcrdi. Polisiıı sal- dmhğı Uk gazeted ben oldum. Bir grnp polis üzerime çullandı. tlk darbede kaşım patladı. Uğnr Şefkat (Hurriyet Gazete- si muhabiri): Polis bizleri acıma- sızca döverken bir yandan da 'lşte polisi hedef göstermenip cezası diye' bağınyordu. Süreyya Sert (Güneş Gazetesi muhabiri): Kargaşa içinde rasgele degıl bizzat hedef seçüerek dövül- dfim. Olayda polisin tmacı inti- kam almak. gazeteci dövmekti. Öte yandan İçişleri Bakanı Ab- düikadir Aksu ile Devlet Bakanı Mehmet Yazmr, olaydan sonra dö- vülen gazetecileri telefonla araya- rak geçmiş olsun dileğinde bulun- dular. Aksu, olayın sorumluları hakkında soruşturma açılacağını ve suçuların cezalandırılacağını söyiedi. lar. Bir süre Meclis önünden ay- nlmayan kalabalık daha sonra ce- naze namazının küınacagı Malte- pe Camisi'ne doğru yürüyüşe geçti. TBMM'de düzenlenen törene Aksoy'un ailesi, TBMM Başkanı Kaya Erdem, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı temsilen Yaver Al- bay Aslan Güner, TBMM Baş- kanvekilleri, Devlet Bakanı Kemal Akkaya, Dışişleri Bakanı Mesnt Yılmaz, İçişleri Bakanı Abdülka- dir Aksu, Milli Eğitim Bakanı Av- ni Akyol, Turizm Bakanı tlhan Aküzüm, SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal, siyasi parti lerin gnıp başkanveküleri, YÖK Başka- nı Prof. Ihsan Dogramaa, çok sa- yıda milletvekili, Ankara Valisi Saffet Ankan Bedük ile bazı be- lediye başkanları, avukatlar, eski parlamenterler Kasım Gülek ve Osman Böliikbaşı katıldılar. Bu- radaki tören sırasında Aksoy'un kız kardesinin kocası Cemalettin Pehlivanu, İçişleri Bakanı Abdnl- kadir Aksu'ya katillerin bir an ev- vel yakalanması isteğini Uetükten sonra kalp spazmı geçirdi. Pehli- vanlı Uk müdahaleden sonra çağ- nlan bir ambülansla hastaneye kaldınldı. TBMM bahcesindeki törene ka- tılan avukatlar ve diğer vatandaş- lar burada Aksoy'un öldürülme- sini alkışlarla protesto ettiler. Enı- niyet yetkililerinin "zor kuDandır- mayın, alkışlamayın" uyarısına karşın alkışlarla protesto devam etti. TBMM'deki törenden sonra ce- naze oluşturulan bir kortej eşligin- de Maltepe Camisi'ne getirildi. Yol boyunca çok sıkı giivenlik önlenı- leri ahndığı görtildü. Maltepe Camisi'nin önttne ge- lindiğinde burada cenazeyi yakla- şık 8 bin kişilik bir vatandaş top- luluğu karşıladı. Cenaze namazı küımrken dısandaki bazı grupla- rm Dev-Genç marşı söyledikleri ve devrim andı içtikleri gözlendi. Bu sırada "Özal istifa", "Katil ikti- dar", "Türkiye Iran olmayacak" seklinde sloganlar atıldı, cami çev- resinde uçan jandarma helikopter- leri protesto edildi. Camideki tören sırasında Ak- soy'un eşi Ülke Aksoy rahatsızla- narak hastaneye kaldınldı. Gazeteci-yazar Uğur Mumcu ile SHP lstanbul Milletvekili Musta- f a Sangül cenazenin başında Ak- soy'un resmiyle nöbet tuttular. Öglen namazının ardından kılınan cenaze namazına Prof. Aksoy'un ailesi ve yakınları, ANAP Genel Başkan Yardımcısı Halil Ozsoy, SHP Genel Sekreteri Deniz Bay- kal ile DYP Genel Başkan Yar- dımcısı Mehmet Golhan, DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, çok sayıda eski ve yeni politikacılar, milletvekilleri ile Genelkurmay 2. Başkanvekili Korgeneral Dogan Beyazıt, Ankara Garnizon Komu- tanı Korgeneral Hikmet Bayar da katıldılar. Prof. Dr. Mıaınmer Aksoy'un cenaze namazını eski Diyanet İş- leri Başkanı ve pârlarnenter Lüt- fü Dogan ile birlikte Maltepe Ca- mrsi tmamı Sadık Ağaf kûdırdı. Namazdan sonra bayTağa sanlı ta- but eller üzerinde cami avlusun- dan dışan çıkanbrken tabutun uzerine çiçekler atıldı. Aksoy'un tabutu daha sonra cenaze araba- sına konuldu. Kortej, Anakent Belediye Bandosu'nun çaldığı ce- naze marşı eşliğinde Strasbourg Caddesi yonünde yola çıktı. Camiden Sıhhiye Köprüsü'ne kadar süren ve yaklaşık 10 bin ki- şinin katıldığı yiirüyüş sırasında, "Katil iktidar", "Türkiye İran ol- mayacak", "Aksoylar ölmez", "Kabrolsun faşizm, yajasın mücadelemiz" ve "Katil Ozal" sloganları atıldı. Çevik kuvvete mensup polislerin de yürüyenlerin kenannda kordon oluşturdukları, ancak sloganlara müdahale etme- dikleri görüldü. Yürüyüş sırasında bir binanın balkonundan video kaydı yapan polisler kortejdekiler tarafından protesto edildi. Bir bölüm genç MÇP binasının önünden geçerken de, "tşte faşizm, işte kan'ller" di- ye bağırdı ve binanın pencerelerin- deki partilileri yuhaladı. Kortejin önü Sıhhiye Köprüsü- nün başlangıcında çevik kuvvet tarafından kesildi. Çok sayıda po- lisin kordon oluşturarak yürüyü- şe izin vermemesi üzerine emniyet amirleri ile yürüyüşe katılanlar arasında tartışmalar başladı. Tartışmalar sürerken Baykal ve SHP yöneticileri araçlara binerek uzaklaştılar. Polisin uyarılan üze- rine yürüyüşe katılanların bir bö- lumü otobüslere binerek polis kor- donunu aştılar. Ancak SHP yöne- ticilerinin bindiği otobüs ile bele- diye otobusleri cenazeyi taşıyan aracın da yürtiyüşçülerle birlikte ınunun arasında kaldı- SON GÖREV — Prof. Dr. Muammer Aksoy'un cenaze törenine çok sayıda yurttaş katıldı. Uzun kortejden oluşan kalabalık gnıp polis tarafından dikkatle TBMM ÖNÜNDE TÖREN — Prof. Aksoy icin Meclis önünde yapılan törende oğlu Ann Aksoy ve eşi Ülke Aksoy oldukca bitkin gozüküyorlardı. Kalabalık grubun mezara gitmesini engellemek için polisin gösterdiği çaba coplamaya donıişünce, basın mensuplanndan da yaralananlar oldu. Tercuman Gazetesi muhabiri Kadir Ercan da basına yediği copla yaralananlar arasındaydı. (Folograflar Banş BU) ğını anlayınca köprünun sonunda beklemeye başladılar. Kortejin organizasyonunu üst- lendiğini söyleyen bir gnıp genç avukatla Çevik Kuvvet Amiri Mehmet Bilir arasında tartışma çı- kınca, Ankara Emniyet Müdurii Mehmet Ağar devreye girdi. Tar- tışmalar sırasında bazı polis yet- kilileri, kendileriyle tarüşan kişi- lerin kimliğini almak istediler. Po- lis yöneticileri, kendilerine, "Ömye saygı gösterin. Mezarhga gitmeıııi- ze izin verin. Biz sadece mezarb- ga gjtmek istiyonız ve yeterli arac yok. Mecburen yiirüyerek gidecegiz" diyenlere, "Ölnye siz saygı göslermiyorsunuz. Cenaze- de sessiz yüriinür" karşılığını ver- diler. Zaman zaman kordonu zor- layarak geçmeye çalışma girişim- leri başansız kaldı. SHP mületveküleri Fnat Atalay, Mostafa Sangül ile SHP Parti Meclisi üyesi Halil Akyüz, bağım- sız milletvekili Kamil Atesogulla- n, Mehmet Ağar'ı yurüyüşe izin vermesi için ikna etmcye çalıştılar. Fuat Atalay, Ağar'a, "Ow*ttkle cenaze arabası gecsin. Daha son- ra yuniyuşçülere izin verirsiniz" dedi. SHP'liler Ağar ile "Önce yü- rüyüşe izin verilmesi, cenaze ara- basımn kalabahğın arasından kur- tulmasından sonra hızla yol alma- sı ve gençlerin arkada bırakılma- sı konusunda" anlaştılar. Yürüyüşçüler polis kordonunu yeniden yarmaya çalışırken cena- ze arabasma binen bazı SHP'liler de polisle birlikte aracın hızlan- masmı sağladılar. Cenaze araba- sının kaçınlmak ıstendiğini gören bazı gençler, SHP'lilerle tartışarak arabayı durdurmaya çalıştılar. Araç daha da hızlanınca bu kez SHP'liler ile gençler arasında yumruklaşraalar oldu. Polisin araç etrafında kordon oluşturması üzerine yürüyüşçüler aracın uzak- laşmasını önleyemediler. Cenaze arabası az Ueride bekleyen otobüs- lerin eşliğinde mezarlığa doğru yola çıktı. Önce gençlere Cenaze arabasının arkasından gitmek isteyenlerle polis arasında itişmeler başladı. Polisler, kordo- nu aşan yürüyüşçülere uzun tah- ta coplarla vurmaya başladılar. Polislerin çoğunluğu gençleri cop- layarak kovalarken bazı komiser- ler de polisleri durdurmaya çalış- tılar. Bir çevik kuvvet komiseri, polislere, "YapUgınm bcg«niyor musunaz? Onlar başkası degJl ki, utamnıyor musunuz? Ortaugı kan gölüne çeviriyorsunuz" diye bağu- dı. Ama polisler bu sözleri de diıı- lemeden yürüyüşçüleri coplama- ya ve tren yoluna doğru kovala- maya devam ettiler. Bir emniyet amiri, "Dunın tren gecsin" diye bağırırken, Mehmet Ağar da "Dnnın, sakin olun" talimaU verdi. Polislerin saldırısı sırasında çok CUNEYT ARCAYÜREK yaz.yor Terör Nasıl Durdurulacak... ANKARA — Terörün yeniden ortaya çıkış ne- denlerinı saptamak istiyorsanız, ANAP Genel Baş- kan Yardımcılarından Metin Gürdere'nin söyledik- lerine bakmanız gerekiyor. Terörün Meclisten başladığını söyleyerek Gür- dere, Guinness'in ünlü rekorlar kitabında yeni bir sayfa açıyor. İktidar partisi sözcüsünûn terörü hazıriayan ne- denleri bir birsıralaması doğrusu heyecan verici Gürdere'ye göre terörü kışkırtan, yeniden sila- ha sanlmasına yol açan nedenler şunlar: —Milletvekillerının maaşları üzerine gitmek, kı- yak emekliliği eleştırmek. —TÖ'yü aşağıya ındireceğiz demek, Meclis kürsüsünde "TÖ'nün ve ANAP'ın yakasına yapışacağız" diye konuşmak. —Sürekli hükümet aleyhinde bulunmak. —Haksızlık, yolsuzluk, hayali ihracat "iddialannı" manşetlerden vererek terorizme or- tam hazıdamak. Muhaiefet ve iktidar "demokrasiden ödün ver- meyerek, yeni terör hareketinı demokrasi içinde" önlemekte anlaşttğına göre ANAP'ın yeni "uzlaş- ma planını" Gürdere duyuruyor. Yapılacak iş basit: Halkın tepkisini hiçe saya- rak milletvBkili maaşlarıyla kıyak emeklilikten he- men hıç söz etmemek. Hatta, milletvekillerinin al- dığı sekiz milyon dolayındakt maaşın 18 mılyona çıkarılmasını önermek. Halkın maddi ve manevi desteginden yoksun olan TÖ'nün yukanya çıkışın- daki demokratik aykırılıklarla artık uğrasmamak. Yedi yıl yerine on dört yıl Çankaya'da kalmasına yan tutmak. "İlk fırsatta ANAP'la TÖ'nün yakasına y^)işacağız" ilkesinden vazgeçerek, ANAP ile TÖ'nün uzun süre sırtımızda yaşamasını sağla- yacak önlemler almak. Bu isteği gerçekleştirmek için Seçım Yasası'nda küçük bir değişiklik yapa- rak yûzde 10 oy alan partinin yüzde 30 oy alana karşı iktidara gelmesine olanak hazırlamak. Var sayılsın.yok kabul edllsin, zinhar hükümet aleyhinde bulunmamak. Haksızlık, yolsuzluk ya- pılıyormuş, hayali ihracattan milyarlar ceplere gi- riyormuş. Aman terör baştamasın, silah çekilme- sin diyerek haksızlığa. yolsuzluğa değinmemek, hayali ihracat rezaletlerinden hemen hiç söz et- memek. Manşetlere geçırmemek. Demokrasinin yaşamasında uzlaşan partiler, Gürderj'nin öne sürdüğü ana nedenleri uygular- larsa, terör kapı dışan. Ne karanlık güçler ne de mihraklar kalacak! Dikensiz gül bahçesi dediğin de zaten böyle olur. Bravo Gürdere! Bu arada, polisin 1978de koyduğumuz yerde kaldığını gösteren betirtileri kimı sıyasetçiler an- latıyor. "ferör ne zaman geleceğini, kimi nerede vu- racağını sanki kompüterize polısimize haber ve- recekmiş gibi önlemler gevşemişti. Polisin istih- barattan yoksunluğu 80'den önce tartışmaların odak noktasıydı, bugün de öyle. Deniz Baykal, "Muhtemel hedefleri polis, dün- MECLtSE SOKLLMADILAR — TBMM önnndeki törene girmek isteyen kalabalık gnıbu, polis zor kullanarak engelledi. (Fotograf: Banş BU) den ben kuşatıyor" diyordu. Aksoy'un vurulma- sı, polisin aklını basına getirmiş olmalı ki ünlü si- yasetçilerin çevresinde yeniden sıkı önlemlere başvuruyor. Yakın tarihi izleysnlerin yargısınagöre; Mende- res, 1960 mayısında genel seçime gideceğini açık- lasaydı, 27 Mayıs gelmeyecekti. 1971'lerde seçim yapılabilseydi, 12 Mart muhtırası dosyalarda ka- labilirdi. 12 Eylül'den önce genel seçim önerisini muhaiefet partileri birleşerek "anayasaya aykırı bulmasalardı", darbe belki olmayacaktı. Türkiye, sıyasal ve ekonomik bunalımlar içine düştüğünde, seçim adeta sihirli bir sözcük hali- ne geliyor. Seçim, siyasal gerginlikleri, bunalım dönemlerindeki sancıları yumuşatıyor. Halk irade- sıyle çözüm yolu açılacagı umudu, tırmanan her olguyu aşağı düzeylere çekiyor. Fakat yazgımıza bakalım: TO, yukan çıkmış, ilk seçımde yeni parlamentoyla aşağı indirilecek. Meclisteki partiler halka, kamuoyuna bağlandılar. TÖ'nün Meclise girerse öteki partilerin girişimle- rine iltıfat etmeyeceğini sandığı DSP, iki gün ön- ce resmi görüşünü açıkladı. DSP diyor ki: "Ken- dini o mevkiye millet desteğine dayanmaksızın ge- tirmiş olan partinin, yapılacak ilk seçimde oy ço- ğunluğu sağlayamaması, yani yüzde 50'nin üze- rinde oy alamaması durumunda görevinden ay- rılacağını şimdiden taahhüt etmelidir." DSP, TÖ'den böyle bir "taahhüt gelmeyeceğini" bildiğinden SHP ile DYP koşutunda politika be- lirliyor: "Eski partisi adil bir sisteme göre ister er- ken ister zamanında yapılacak seçimlerie Mecliste çoğunluğu elde edemezse, yeni Meclısin zaten kendisini o mevkiden indinme yollarını arayıp bu-, lacağı bellidir." Başlıca sorun, bu noktada başlıyor. TÖ, indiri- leceğini biliyor, bunalımlara, gerginliklere ve te- rörün azmasına karşın, 1992'ye kadar iktidarda di- reneceğini ilan ediyor. Örneğin Akbulut da —olmaz ya— ANAP gru- bunda sağduyu biraz kıpırdanıp 1991'de seçime gidileceğini açıklasa, gerginlik azalacak. Bir ufuk açılacak. Olabilir mi? Görünmüyor. Bizimki de hayal iş- te, sınır tanımıyor. PROF. AKSOY'UN CENAZE TÖRENİNDEN NOTLAR Kutlu-Saı^m'ın çelengi için tartışma çıktı TURAN YILMAZ ANKARA — Cenaze törenin- deki olaylar sırasında Ankara Em- niyet Müdüni Mehmet Agar ile yardımcılan, yükselen tansiyonu güçlükle yatıştırmaya çalışırken, polisten cop yiyen bir gazetecinin polis müdürlerine hitaben "Em- rinizdeki polisler sizin de ernriai- zi dinlemiyor. Aciz kaldınız, şlm- di bizi coplayanlar yakında sizle- ri de coplayacaktır" sözleri üzeri- ne, Ankara Emniyet Müdür Yar- dımcısı tbrahim Aksoy "Ben de cop yedim" diye yakındı. Gazete- cilere yönelik bu saldın, törene ka- ulanlarca da tepkiyle karşılandı ve protesto edildi. Aksoy için önce Adliye Sarayı önünde tören yapıldı. Ankara Ba- rosu Yönetim Kurulu'nun kararı uyannca avukatlar bu törene cü- ppderi ile katıldılar. Tören sonun- da ciıppelerin çıkanlması yönün- deki uyarılara çok sayıda avuka- tın uymadığı, cüppeleri ile TBMM'ye doğru yola çıkan kor- teje katıldıklan gözlendi. Avukat- 2.5 yıldır tutuklu bulunan lann, poüs tarafından oluşturulan TBKP liderleri Haydar Kutlu ve Nihat Sargın'ın, Aksoy'un cena-kordonun içinde el ele tutuşarak ikili bir kordon oluşturdukları görüldü. Aksoy'un bayrağa sarılı tabutu Adliye Sarayı önünden eller üs- tünde cenaze arabasma götürülür- ken Sıhhiye Köprusü'nden geçen bir banliyö treninin yas sireni çal- dığı duyuldu. Barüiyö treninin sü- rücüsünün bu davranışı, törene katılanlar tarafından uzun süre al- kışlandı. ze töreni için gönderdikleri bir çe- lenk sorun yarattı. TBMM önü- ne kadar herhangi bir sorun çık- madan taşınan Çelenk, emniyet görevlilerince TBMM'de düzenle- necek törene alınmak istenmedi. Bunun üzerine Kutlu ve Sargın'ın avukatı Erşen Şansal ile görevli- ler arasında uzun süre tartışma çıktı. Çelengin üzerindeki "Nihat Sargın-Haydar Kutlu" yazısı bu tartışma sırasında yere düştü. Çe- lenk bunun üzerine, üzerinde her- hangi bir yazı olmaksızın TBMM'ye sokulup tören alanına konuldu. Kutlu ve Sargın'ın avu- katları, yazıyı tören alanında çe- lenge yeniden taktılar. Görevliler buna yeniden müdahale ettiler. Görevliler önce çelengin içeride tutulamayacağını söylediler. Avu- katların "Neden?" sorusu üzeri- ne de, "Prolokol listesi gercgi" ya- nıtını verdiler. Avukatlann, bu lis- teyi görmek istediklerini soyleme- leri üzerine uzayan tartışma, Ak- soy'un kayınbiraderi Cemalettin Pehlivanlı'nın TBMM'nin iki no- lu giriş kapısı önünde fenalaşma- sı üzerine son buldu. _ Kahra- manmaraşü halk ozanı Âşık Kul Hasan Gören de "Aksoy" başlık- lı şiirinı törene katılanlara dağıt- ü. Aşık Gören'in 8 dörtlükten olu- şan şiirinin bir dörtlüğü şöyleydi: "tlerici, aydın, gercek yazar- dı/Hukuk, anayasa, kanun dizer- di/Ölecegin bilse neler söyler- di/Ani oleceğin bilmedi Aksoy." sayıda yürüyüşçü yaralandı. Bazı kişileri yerlerde süriikleyerek cop- layan polisler, çok sayıda yürüyüş- çüyü gözaltına aldılar. Olaylar sırasında Çevik Kuvvet Amiri Mehmet Bilir, polislere, "Önce gazetecilere... Fotograf çekmesinler" emrini verdi. Bu em- ri öbür emniyet amirlerinin de onaylaması üzerine, polisler, ga- zetecilere saldırarak coplamaya başladılar. Coplanan 2000'e Doğru Dergi- si muhabiri Mehmet Özer sağ göz- ünden yaralandı. Özer'in gözünun altının açıldığı ve şişerek, kanadığı görüldü. Polislerin dağıttığı yürü- yüşçüler köprünun altmdaki Ata- türk Bulvan'na inerek gruplar ha- linde slogan atarak uzaklaştılar. Güvenlik kuvvetleri bulvar üzerin- de ve Abdi Ipekçi Parkı'nda çok sayıda kişiyi gözaltına aldılar. Yürüyüşçülerin tamamen dağı- tılmasından sonra köprünun üze- rinde sadece gazeteciler ve polis- ler kaldı. Özer'in yaralandığını gö- ren bazı gazeteciler, etrafına top- lanarak fotoğrafını çekmeye baş- ladılar. Polisler bu kez toplu halde du- ran gazetecilere saldırdılar. Polis- ler, saldın sırasında, "tstanbuTda- ki arkadaşımızın intikamını alıyo- ruz", "Ne jazıyorsunuz", "Bizi he- def göstennek neymiş, göriin" di- ye bağırdılar. Kaçmaya çalışan Güneş Gaze- tesi muhabiri Süreyya Sert, elek- trik direğindeki çöp bidonuna ta- kılarak yere düştü. Sert'i yakala- yan çevik kuvvet mensubu polis- ler üzerine çullanarak coplamaya başladılar. Bu sırada bir polis de Sert'in fotograf makinesini yere atarak kırdı. Köprünun parmakhklanyla po- lis arasında kalan Tercuman Ga- zetesi foto muhabiri Kadir Ercan da coplandı. Ercan yediği darbe- ler sonucunda köprüden arka ta- raftaki demiryoluna düştü. Başı yanlarak kanlar akmaya başlayan Ercan, hastaneye kaldınldı. Tan Gazetesi muhabiri Nurettin Kurt ile Sabah Gazetesi muhabiri Ab- bas Goralı da yedikleri cop dar- beleriyle yaralandılar. Polisler gazetecileri coplarken tren istasyonuna kaçan bazı yürü- yüşçüler de raylann arasından al- dıklan taşları polislere doğru fır- latmaya başladılar. Bunun üzeri- ne gazeteciler, polislerin coplan ve yürüyüşçülerin attıklan taşlar ara- sında kaldılar. Polisler bir yandan kovaladıklan gazetecilere, "Bizim fotografımızı çekeceğinize tas atanlannkini çekin" diye bağırdı- lar. Bazı polisler de yürüyüşçüle- rin attıklan taşları geri fırlattılar. Gazetecileri copladıktan ve bir- çok fotograf makinesini kırdıktan sonra polisler bir ara duralaymca, basın mensupları olay yerine ge- len Emniyet Müdürü Mehmet Ağar'ın etrafını sararak nasıl dö- vüldüklerini anlatmaya başladılar. Ağar, bu sırada, "Haklısıruz, ha- talıyız. Eksikliklerimiz var. Bun- dan sonra böyle bir olay olmayacak" diye gazetecileri yatış- tırmaya çalışırken de bazı polisler gazetecileri tartaklamaya devam ettiler. Köprü üzerindeki gazete- cilerin tümünün bir yere toplan- masından sonra çevik kuvvet ve diğer polisleı geri çekildiler. Aksoy'u taşıyan cenaze araba- sı, belediye otobusleri ile SHP'nin Güneş 1 otobüsü eşliğinde Cebe- ci Asri Mezarlığı'na getirildi. Me- zarlıktaki törene Aksoy'un yakın- lan, SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal'uı da aralannda bulundu- ğu yaklaşık bin kişi katıldı. Ak- soy saat 13.30 sıralannda toprağa verildi. Aksoy'un cenazesini oğul- lan Ann ve Işık Aksoy, kabre ko- yarak Uk toprağı attılar. Mezarlı- ğa, Maltepe Camisi'nde fenalaşa- rak hastaneye götürülen Aksoy'- un eşi Ülke Aksoy da geldi. Aksoy'un çiçeklerle bezenen mezannın başında ilk olarak TUrk Hukuk Kurumu adına avukat Ha- üt Çelenk konuştu. Aksoy'u, "Öz- verili, duygulu, esprili bir insan, yılmaz bir insan haldan, laik dü- şünce ve hukuk devleti savaşçısı" olarak niteleyen Çelenk, şöyle dedi: "Yaşamı boyunca insan hakla- n, demokrasi ve laik cumhuriyet için mücadele veren kunımumu- zun başkanı Prof. Dr. Muammer Aksoy, hain bir kursuna hedef ol- du. Bu saldınnın planlı, örgütlü bir saldın olduğu açıkür ve saldı- n, Muammer Aksoy'un kişiligin- de laik, demokratik düşünceyi he- def almıştır. Silahı kullanan hain elin hangi odaklar tarafından gö- revlendirildiği elbette ortaya çıka- caktır ve çıkanlmahdır." Atatürkçü Düşünce Derneği adına konuşan, demek kurucula- nndan emekli general Celil Gür- kan da, "Prof Muammer Aksoy- on fani dünyadan aynlmasına ne- den olan menfur suikast, o suikas- ti uygulayan ve uygulatanlara utançtan başka bir şey kazandır- may-acaktır. Prof. Aksoy, yıllar Jboyu çevresine saçuğı bilim lavlan iie Türk ilim ve irfan âlemini sı- cak tutan bir volkan idi. Ömür boyu onur ve inanç anıtı olarak yaşayıp insanlan sevmiş, hemcin- sine vermiş, vertnis, daima venniş, almaya gerek duymadan vermiş bir sevgi kaynagı idi. Meşum 31 ocak suikasti bu volkanı söndür- mek, bu kaynagı kuratmak istemiştir" dedi. Bu arada Aksoy'un öldürülme- siyle ilgüi olayın soruşturmasında henüz cinayeti aydınlatacak ipuç- lan elde edilemediği öğrenildi. Olay1a ilgili görülerek gözaltına alınan da bulunmadıgı kaydedil- di.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle