Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26ŞUBAT1990
ISTANBUL'DÂ
BUGÜN
• "Dünya politikasındaki
son değişiklikler ve bunlann
Türkiye üzerindeki etkileri"
konulu panel saat 16 OO'da
Etap Marmara Oteli Balo
Salonu'nda başlayacak.
Rotary Kulüp'ün düzenlediği
panele konuşmacı olarak
İstanbul'daki bazı
kordiplomatlar katılıyor.
• Azerbaycan Halk Cephesi
hderi Abbas Abdullah,
AKM'desaat 11.00'de
Azerbaycan olaylarını
anlatacak.
• Bakırköy Belediye Başkanı
Dr. Yıldınm AMuna,
B.Brecht'in "Sezuan'ın iyi
insanı" adlı oyununu
yönetmesı için belediyenin
daveilisı olarak gelen Alman
yönetmen Gottfriend
Hetferich Wagner i Bakırköy
Spor Vakfı tesislerinde saat
11 30'da basına tanıtacak.
BiR MEKTÜP
Okul
önlerindeki
satıcılar
• Okul önlerinde sağlıksız
şartlarda çocuklanmıza satış
yapan satıcıların denetimi ya
hiç yapılmıyor ya da yetersiz
kalıyor. Sık sık sağlıksız
şartlarda üretim ve satış
yapan yerleri denetleyen
belediyeler acaba bu satıcılan
da denetleyemezler mi?
CENNET
MAHALLESI
Elektrikler
çok sık
kesiliyor
• Alparslan Sokak'taki
vatandaşlar, elektriklerinin .
sık sık kesilmesinden
şikâyetçi. TEK yetkililerini
arayıp bu kesintilerin
nedenini sormalarına
rağmen, tatmin edici cevap
alamadıklarını belirten
Alparslan Sokak sakinleri,
"Bu kesintilerin nedenini
bilmiyoruz, fakat anzanın
giderilmesini istiyoruz"
diyor.
KlSA KISA
• Tabancayla yaraladı —
Bahçelievler Karadeniz
Kıraathanesi'nde Eyüp
Hamurluoğiu, alacak sorunu
yüzünden Ahmet Bulut'u
tabancayla yaraladı.
• Trafik kazafan: 3 ölü —
Fatih Köprüsü Uydu Kent
şantiyesi karşısında meydana
gelen trafik kazasında Ahmel
Ozkan yönetimindeki 34
CNR 28 plakalı otomobil,,
bariyerlere çarptı. Kazada,
sürucüyle biılikte Hatice
Efirii ağır yaralanırken,
Abdullah Ediz Kutan
yaşanunı yitirdi.
Bahçelievler eski Londra
asfaltı üzerinde Murat
Şendoğan'ın kullandığı 34
UN 094 plakalı minibüsün
çarptığı Mümtaz Çehreli ile
Pendik E-5 karayolunda Ali
Gedik yönetimindeki 41 D
1178 plakalı aracın çarptığı
Ahmet Gökgöz, olay yerinde
öldüler.
GEREKLÎ
TELEFONLAR
• PoHs hrtat: 055
: 000
:056
• Zabrta MMûrtûti: 527 57 00
172 13 73 -74-75 ve 088 '
• ISKİarua:068
• SAfiUK:
Huır Mbm
Satf* Hiümiu: 511 89 18
rem>>i|i T9: 588 48 00
Çapa Tç: 525 92 3C
ManMTJ Tıp: 340 01 00
Hıyto»W» I M K 345 46 80
S*l EtM: 131 22 09
Tafcsta hkyartaK 152 43 00
SSK SaMtya: 588 44 00
SSK OtaKytfaa: 132 30 00
SSK Giztapr. 358 67 60
• TMffc
Trafik Saht Md.: 176 24 14 (lst).
356 04 85-86 (Kadıköy)
U l f e Trafik: 377 22 07 (E-5),
356 04 86 (Şehinçı).
314 36 (BÇekmece)
• TNY:
if Hjttar 573 13 31.
Dı* Haflar 573 04 33.
Saatıal: 574 73 00.
RMenasyoK 573 35 25
• DDT:
SMeci Damşma: 527 00 50,
H.Pa$a Danı$aıa: 338 30 50
• VAPUft:
S«W( Hattan: 526 40 20
144 42 33,
Daniz Yollan (Ac«ıt»|: 145 53 66,
144 25 02 149 18 96
D»niz Uobnâ: 543 0S 25
• METEOROLUİ:
(Hava tarımını öSrenme) 573 89 80
• ELEKTRİK AR1ZA:
k t M t a l : 526 62 74.
Beyoita: 150 83 50,
Ka*k6y: 348 71 40
• TEK: 069
• SUMHZA:
: 522 97 03,
147 51 10,
KaMly: 333 02 20
• tETt Sen. Md.: 145 07 20 (17 hat)
• MT:
011 (Bılınmeyen numaralar ve
nöbetçı eczane sorma).
« 1 (aııza),
026 (danışma)
031 (şetiırlerarası). 061 (sıra sorma)
032 (mılletlerarası), 0t2 (sıra sorma)
041 (fono tel).
013 Ak) Post Servısı
KENTYAŞAM
KöNUK YAZAR
CUMHURİYET/9
Deniz mevsiminde, kaldıklan tesislerden çıkarılacaklar mı?
Soydaşların
4
yaz korkusu'Bulgarlann zorunlu göçe tabi tuttuğu
soydaşlarımızdan yazlık tesislere
yerleştirilenleri şirndiden "yaz korkusu" sardı.
Hepsi, deniz mevsiminin başlamasıyla
barındıkları tesislerden çıkarılırlarsa ne
olacaklannı düşünüyorlar. Yetkililerin
yalanlamasına karşın, sokakta kalma kaygısı
içlerini karartıyor.
tstanbul Haber Servisi — Ne- Sevinçli "hoşgeldiniz" karşılama-
redeyse bir yıl oluyordu 'zulüm- lan, 'baş tacı' etmeler, yardım
den kaçıp yola düştükleri. Çoğu, kampanyalan açmalar yerini ara-
o yolun sonunun kendileri için da bir hatır sormalara bırakmca
"güllük gülistanlık" olacağım dü- da iki dereccden hangisine daha
şünmüştü. Beklentileriyle karşı- yakuı olduklannı da şaşınnışlardı.
laştıklan benzer çizgide göreme- Küçükçekmece'de subay kampı-
yince de umutsuzluğa kapılmışlar- na yerleştirilen Bulgaristan göç-
dı, iki dere arasında kalmak gibi menlerinin çoğunun beyninden bu
bir şey olup çıkmıştı yaşamlan. düşünceler geçiyor gibi. Geride
Kitap açık arttırmadaKültiir Servisi — Alaattin Eser Kitabevi ve
Yayınevi'nin dün Etap Marmara Oteli
OpeTa Salonu'nda düzenlenen
açıkarttırmada, Mouradja D'ohsson'un
1788 Paris baskılı "Tableau general de
L'Empire Ottoman" (Osmanlı
lmparatorluğunun Genel Tablosu)'adlı
kitabı 3 milyon 550 bin liraya satıldı.
Toplam 104 kitap, 3 gravür ve 1 haritanın
açıkarttırmaya sunulduğu, yaklaşık 4 saat
süren muzayedeye ilgi oldukça fazlaydı.
Zaman zaman çekişmeli geçen fîyat
arttırmalarının görüldüğü müzayedede
aynca Osmanlı Hamdi Bey'in 1873 Viyana
Sergisi dolayısıyla yazdığı Türk halk
giysileriyle ilgili "La Costumes Populaires
de la Turquie" isimli yapıtı 2 milyon 850
bin liraya alıcı buldu. tbrahim Mana\'ın
yönettiği açıkartırmaya 2 milyon 200 bin
lira i!e en yüksek açılış fıyatıyla sunulan
Robert VV'alsh'ın "Constantinopk and the
Scenery of the Seven Churches of Asia
Minor" isimli yapıtı ise 1 milyon 800 bin
lirada kaldı. Bu arada 16. fasikülünde
yayımna son veren ve korsan baskıyla "ilk
erolik kitap" olarak yayımlanan "Binbir
Buse" 220 bin liraya alıcı buldu.
tzleyenler arasında Hilmi Yavuz, Ali Ulvi
Ersoy. Dogan Hızlan ve Ferruh Doğan
gibi yazar ve çizerlerin de bulunduğu
müzayedede bazı kitap ve gravürlerin alıcı
bulamadığı da görüldü.
(Fotoğraf-. Uğur Günyüz)
BİRLİK TARTIŞMALARI
EnternasyonaMzm tarüşıldı
Ertugml Kürkçü:
Bir dünya devritni
çerçevesinde Marksistlerin
birlik olabileceklerini
düşünüyorum. Böylesine
bir birliği, bugün ortaya
çıknuş hiçbir global sorun
erteleyemez.
tç Politika Servisi — "Birlik
Tarüşmalan Diizenleme Kurulu"
tarafından gerçekleştirilen toplan-
tıda, "enternasyonalizm" konusu
ele alındı. Beşiktaş Anıl Düğun
Salonu'ndaki açıkoturuma, çeşitli
dergi ve siyasi görüşlerin temsil-
cileri ile çok sayıda izleyici katıldı.
Bugün Marksistlerin bir birlik
arayışı içinde olduğuna değinen
Ertuğrul Kürkçu, "Biz, Marksiz-
min butun evrensel, ideolojik, te-
Edibe Şahin
Karasoy: Günümüzde
geçerliliğini yitiren, işçi
sınıfı enternasyonalizmi ya
da sosyalist
entemasyonalizm değil,
enternasyonalizmi bununla
sınırlı tutan anlayıştır.
Sungur Savran:
Geleceğin kitle
enternasyonalinin inşası
görevi, dün olduğu gibi
şimdi de
sadece Troçki'nin
geleneğini sürdürenlere ait
değildir.
orik ve pratik önculerinin. bugün Takım tutar gibi bir siyasi eği-
dünyayı daha buyuk ölcekte kap- lime ilgi duyulamayacağını ancak,
samış olan kapitalizm çağında kendisinin TBKP'li olduğunu söy-
'bütün işçiler bırleşin' çagnsının leyen Edibe Şahin Karasoy ise
günümüzde daha buyuk gerçek- şunlan söyledi:
lik taşıdığı kanısındayım. Bir dün-
ya devrimi çerçevesinde Marksist-
lerin birlik olabileceklerini duşü-
"Günümüide geçerliliğini yiti-
ren, işçi sınıfı enternasyonalizmi
ya da onun bir biçimi olan sosya-
list enternasyonalizra değil, enter-nüyorum. Böylesine bir birliği,
bugün ortaya çıknuş olan hiçbir nasyunalizmi bununla sınırlı gö-
global sorun erteleyemez, ünkân- ren ve yetinen anlayışbr. Entemas-
sızlastıramaz" dedi. yonalizmin bugunkü onemi, insan
Kaoma
ve
Lambad•• ••
gunu"Kaoma" grubu dün de
tstanbul Lütfi Kırdar
Spor Salonu'nda yaklaşık
4 bin 500 kişiyi coşturdu.
Prodüktör Oliver
Lorsac'm bu işi en iyi
yapanlardan oluşturduğu
grup, daha önce de çeşitli
ülkelerde konserler
vermişti.
Kaoma grubu
"Lamb«da"yı dünyaya
lanse eden ilk grup olarak
biliniyor. Grubun Lütfi
Kırdar Spor Salonu'ndaki
gösterisini 50 bin lirayı
gözden çıkaranlar
izleyebildi. (Fotoğraf:
Alaattin Çiftçi)
Ankut:
Kendi ulkesinde sosyalizmi
kurmakla dünya devrimini
tutmak, Marksizm-
Leninizme göre
diyalektik bir bagla
birbirlerine
ayrılmaz biçimde bağlıdır.
soyunun güvenceye almmasıdır."
"Proleter enternasyonalizmi ve
dünya partisi" konusunda gorüş-
lerini belirten Sungur Savran, "Bir
yandan Stalinizmin iflası bir yan-
dan da bir dizi bolge ve iılke sınıf
mucadelesinin yükselmesi önü-
muzdeki dönemde dördüncü en-
ternasyonal geleneğinin ciddi bir
atılım yapmasının önkoşullannı
hazırlamıştır. Ama, geleceğin kitle
enternasyonalinin inşası gorevi,
dün olduğu gibi şimdi de sadece
Troçki'nin geleneğini sürdürenle-
re ait değildir. Bu dünya partisi-
nin inşasına katılacak bütün ulu-
sal ve uluslararası akım grup ve
örgütlerle biriikte oluşlurulacak
kitle enternasyonalinde Troçkist-
ler bir azınlık olarak dahi yerieri-
ni alacaklardır" diye konuştu.
Devrimci Mucadele Dergisi adı-
na konuşan Nuruüah Ankut, ise
Troçkizmi sert bir dille eleştirdi.
Bütün tezlerinin "saçma" olduğu-
nu öne süren Ankut, "Tek tek ül-
kelerde sosyalizm zafer kazanabi-
lir mi? Bu sonıyu sormak artık
gulünçtur. Sovyetler Birliği'nin
sosyalist üretimi hemen her konu-
da emperyalist devletlerie yanşa-
bilecek düzeydedir. Demek ki sos-
yalist üretim bir ulkede örgütlcne-
biliyormuş. Iroçkistler ise, tek ül-
kede sosyalizm tezini savunuyor-
lar. Kendi ulkesinde sosyalizmi
kurmakla dünya devrimini tut-
mak, Marksizm-Leninizme göre,
diyalektik bir bağla birbirlerine
aynlmaz biçimde bağlıdır" dedi.
"Birlik Tartışmalan" kapsa-
mında ele alınan "entemasyona-
lizm" konusunda aynca, "Saru-
han Oluç, Emek, İktidar \->lu,
Gelenek, Hedef ve İşçi Yolu tem-
silcileri de gorüş ve düşüncelerini
açıkladılar.
kalanlann ozlemine dönenlerinki
de katüıyor, "Ne olacagız" kaygısı
da üstüne eklenince, 65 haneli Va-
tan Vlahallesinde yaşayaoların
"içi karanyor".
Karısı, iki oğlu, gelinleri, torun-
larıyla birlikte geçen yıl Kurban
Bayıamı'ndan sonra Kapıkule'den
giriş yapan Ahmel Ava, "ıslahım"
diyor, halinden memnunluğunu
vurgularcasına. Geleli beri ekme-
ğe para vermemenin tadını çıka-
rıyor ama, sürekli kampta yaşa-
mak zorunda kalmaktan kaygılı.
Avcı'nın kaygısmı kampta yaşayan
1141 göçmenin çocuklar dışında.
tümü taşıyor. Nereden çıktığı belli
olmayan "Üç ay sonra, yaz gelin-
ce bizi buradan çıkaıtacaklanmş"
söylentisi bu kaygıyı pekiştiriyor.
Kamp sorumluları söylentiyi-ya-
lanlasa da "koaaksjz" kalma kor-
kusu giderilemiyor.
lsmini söylemekten kaçınan,
kendisini "patrik-ihtiyar" diye ta-
nımlayan göçmen kadın kamptan
çıkanldıklarında "köpege" döne-
ceklerini anlatıyor. 280 bin lira ay-
lıkla iş bulabilen kocasının, arsa,
ev alabilecek durumda olmadığı-
nı vurguluyor; "Kimin yerine tır-
manaşacaksın. Herkes kendine
göre yaşıyor, kimden yardım ala-
caksın. Ortada, öylece kalacağız".
Haftada 10 göçmene
iş bulunabiliyor
Açılışının ilk günlerinde elli,
altmış göçmene iş bulan kampın
iş ve işçi bulma bürosu bugün haf-
tada ancak on göçmene iş sağla-
yabiliyor. Kampta yaşayanlann
kaçımn işe yerle^tirildiğini sapta-
nıak ise olası değil. Çunkü büra-
ya yapılan müracaatla iş bulabi-
len göçmen daha fazla para ala-
büecefi işe geçiyor ya da iki gün
sonra işten çıkarıhyor, "iş bitti"
gerekçesiyle. 56 yaşındaki Adem
Çobanoğlu geldiğinden bu yana
iki kez özel sektörde çahştığmı, iki
işten de parasını alamadan aynl-
dığıru söylüyor. En son çalıştığı in-
şaattan ise birinci günün sonun-
da 'ihtiyarsm" sözlenyle ayrıhş
Çobanoğlu, "Şöyle benim deyip
de sanlamıyorsun bir işe" diye ya-
kmıyor.
Kampa giren her yabancının ya-
nma yaklaşan göçmenler ya "işçi
mi anyorsun", ya da "Konak mı
dağıtıyorsun" sorusunu yönelti-
yorlar. Sabah, öğle, akşam verilen
yemekJer "ıslah" demeye yetiyor
ama, dokuz ay içinde Türkiye'nin
koşullanna tanık olmanın bir bo-
yun eğişi sezili bu ıslahta. Hafize
Kastcanlı göçle birlikte ailesinin
parçalanmasından kocası ise mes-
leğini -'bulamamaktan yakınıyor,
"Neler hesap etmiştik ama öyle
çıkmadı.*Geri dönmekten başka
çaremiz yok" diye konuşuyor.
Yaşhların Bulgaristan'da aldık-
lan pensinin ^emekli maaşı" Türk
parası karşıhğım hesaplamalarla
başlayan sohbetleri amlarla sürü-
yor. Yaşamlan köy, Bulgar kom-
şular, geride kalan oğul, kardeş,
evliliklerinin ilk günleri, acılar
Mehmet - Şade Çalışkan'ın hemen
hemen her günkü konuşmalan.
Çocuklar içinse değişen sadece
önlüklerin rengi, Bulgaristan'da
mavi, Türkiye'de siyah önlükler.
Okul dönüşlerinde ya da giderken
posta kutusuna atılmış mektupları
karıştınyorlar hiç aksatmaksızın.
Yeni arkadaşhklar kursalar da ge-
ride bıraktıklarını unutamıyorlar.
Gamsız Ördek
ÇELtK GÜLERSOY
Yıldız Parkı'nda bitki örtüsü,
çok zengin. Ağaç türlerini, fun-
dalık çeşitlerini ve onlann ara-
lanm kaplayan, yerdeki otlar ve
kır çiçekleri famılyalarını, say-
mak bile zor.
Çok yeşil, bu ağaçlık, çok.
Kışın yapraklarını dökenler ço-
ğunlulcta olduğu halde, yılın o
en çıplak mevsiminde bile, ye-
şil kalıyor. Malta Köşkü'nün te-
rası, en geniş panoramayı veren
noktadır. (Zaten pavyon da,
oraya, o nedenle yapılmış ya).
Terastan baktığınız zaman, bu
ağaç zenginliğini daha iyi anlı-
yorsunuz.» Hem de yeşilin kaç
nüansının olduğunu da yine ora-
dan farkma varıyorsunuz. Ben
gene de, bu biraz tekdüzelıği gi-
dermek, o alabıldiğine geniş tab-
loyu renklendirmek ve yeşiller
arasına çok giden, pembeler
damlatabilmek üzere, parka bol
bol erguvan fidanı diktiriyorum.
Ağacı böylesine zengin olan
koruluk, faunası, yani hayvan
varlığı bakımından, biraz yok-
sul sayılır. Doğal dengesinde
kalsaydı belki böyle olmayacak,
o da birçok öbür ormanlar gi-
bi, hayvanlar, kuşlar ve de bö-
cekler bakımından bir çok çeşi-
di içerisınde barındıracaktı. Fa-
kat zamanlâ şehrin içerisınde
kalmış olması, bu azaltıcı etkı-
yi yapmış olmalı. Şehrin içinde
kalırsa ne olur? En azmdan, içi-
ne giren insan sayısı artar. Istan-
bul kentinde, hem de ne artış!
Sonra bu canlı türunün gerek-
hastahğının ilk nedenlerinden
birisi. Sonunda savaşı ben ka-
zandım ama, kan basıncun alıştı
bir kez, şimdi inmiyor. Aslında
hayatımda hep böyle oldu ya.
Savaşlan kazandım ama, paha-
lıya mal oidu.
Ama sincapları kurtarmakla,
mutluyum. Hiç yere bile inme-
den, Malta Köşkü'nden Çadır
Köşkü'ne kadar, daldan dala at-
layarak, yer yer de uçarak, parkı
katediyorlar.
Fakat benim asıl ilgimi, ör-
dekler çekiyor. ördek, bu ağaç-
lığın doğal bir üyesi değil. On-
ları ben getirdim. tstanbul'un
yeni hemşerileri gibi, sonradan
"iltihak" ettiler. Ama çabucak
da "intibak" ettiler. Bılindiği gi-
bi, Çadır KöşkU'nün arkasına
Sultan Abdulaziz, geniş ve gü-
zel bir havuz yaptu-mıştır. Gün-
düzleri üstünde yakaraozlar pı-
rıkJatan bu su cennetine, su kuş-
ları gerekir diye düşündüm. En
ıyısi, kuğular olacaktı ama, dos-
tum Hadi Sağnak, vali yardım-
cıhğı sırasında yaşanan bir de-
neyımi anlatınca, vazgeçtim: Bi-
çimi pek soylu olan kuğunun,
aksi huyları varmış. özellikle
de, uçar gidermiş! Bir keresin-
de, demirbaş resmi eşya olan
kuğuları yitirip sortımlu kalma-
mak için, görevliler uçan kuğu-
ların peşinden uzun sure koş-
muşlar. Hey gidi 1950'ler! Şim-
dilerde kuğular değil, gemiler
uçuyor, aldıran yok.
ördekler, kuğu gibi değil.
Bunlar kadar dünyaya aldırma-
yan yaratık zor bulunur. Cihan
Ördekler, kuğu gibi değil. Bunlar kadar
dünyaya aldırmayan yaratık zor bulunur.
Cihan yıkılsa, umurları olmayacak. Yağmur
yağıyor, ıslanmıyorlar bile. Kanatlannı iki
kere çırptılar mı, kupkuru oluveriyorlar.
sinımı olarak, yol ağı genışler.
Onu da, ellerim dert görmesin,
ben yaptım! Gerçi motor trafı-
ğine kapattık ama, bir alay, taş
kaplama, yaya yolu yaptık.
Bunlann her biri, sayısız böcek
yuvasını dağıtmadı mı? Nitekim
çocukluğumda parkın halka
açıldığı 1940'lar başında, gördü-
ğüm ve başlanna çömelerek sev-
gi ve ilgi ile uzun uzun seyre dal-
dığım o kırmızı-siyah böcekleri
artık bulamıyorum. Ne ilginç
yaratıklardı! Kimi zaman düz
yürümez, onlar için ne anlam ta-
şıyorsa, biri öbürüne tersten ta-
kılarak, tren vagonlan dizisi gibi
giderdi. Bir çocuk için ne tadı-
jıa doyum olmaz olaylardı bun-
lar. O zamanlar ışınlı tabanca,
atari fılan yoktu. Biz doğal dün-
ya ile haşır neşir büyüdük.a
Parkta en bol hayvan türü,
sincaplar. Anlaşılan, çabuk ve
çok ürüyorlar. Tek yolun trafi-
ğe verilip, öbürlerinin yayalara
ayrılması da bunlara yaradı.
1979'da bu ağaçlığı cangıl halin-
de teslim aldığımızda, yeni yet-
me -ve de tabü, yeni zengin
çocuğu- veletler, altlannda gıcır
otomobilleri ile sincap kovalar-
lardı. tnanılır gibi değil ama,
böyle. Hayvancık duvar boyu
koşmaya çalışır, canını dal ve
yaprak aralanna atar, haylaz
gençler bir yandan kornaya ba-
sarak, uzun yol boyu hız yapıp,
ve de arada inip binerek, kah-
kahalarla, bir cins keyif yapar-
lardı. ömrumde ilk kez gördü-
ğum bu sahne karşısında duydu-
ğum isyan ve açtığım savaş, sa-
nınm bendeki yüksek tansiyon
yıkılsa, umurları ohnayacak.
Yağmur yağıyor, ıslanmıyorlar
bile. Yağlı tüyleri var. Kanatla-
nnı iki kere çırptılar mı, kupku-
ru oluveriyorlar. tnsanlar ne ve-
rirse, hiçbir ön denetim ve yok-
lamadan geçirmeden, yutuveri-
yorlar. Bir kedi bile -ki doymak
bilmez- verileni önce uzun uzun
koklar ve yoklar. Hayır, ördek
böyle değil. Yüriiyüşüne baksa-
nıza: Her hayvan, bir oranda çe-
viktir. Bunlar iki yana yaylana-
rak, gamsız tasasız, bir yerden
öbürüne gidiyor. En garibi, teh-
likeler karşısındaki tuıumlan:
Hiçbir önlemleri yok. Kimi ak-
şamlar resmi ciplerle birileri ge-
İip, bunlan kolayca koltuk alt-
larına alarak, götürüp pişiriyor-
larmış. (Pekin usulü olduğunu
sanmıyorum). Kendisini yiyecek
olan insanoğlunun ardından bu
kadar kolayca gidebilen, başka
hayvan var mı yahu!
Asıl şaşılacak olan başka bir
şey, günümüz stresinde, doktor-
ların da insanlara böyle bir psi-
kolojiyi salık vermeleri. Çağı-
mızda, toplumlardaki her türlü
tezgâhlara, rezilliklere, hainlik-
lere, satılmışlıklara, soyguncu-
lara karşı tepki duyuyorsak,
sağlığımızı korumak için bizim
de "ördek - mizaç" olmamız ge-
rekiyormuş. Tansiyonun da,
migrenin de, gastritin de en iyi
ve asıl ilacı, buymuş: Olaylar si-
zi etkilememeli, ördeğin yağlı
tüylerine yağan sular gibi, akıp
gitmeliymiş.
Ne yapayım, bilmiyorun..
Sincaplığı bırafap, ördekleşsem
mi dersiniz?
Özgür ve rahat
çizgiler
Istanbul Haber Servisi — Birbirinden guzel
mankenler, göğus dekoltesi derin ceketler,
omuzları açıkta bırakan elbiseler, keten ve
koton şortlar, griden sarıya, kremden toprak
rengine ve turuncuyla canlandırılmış gök
mavisine bir gökkuşağı gibi uçuşan özgür,
rahat çizgiler... Beymen'in 1990 ükbahar-yaz
kreasyonları dün Sheraton Oteli'nde
düzenlenen bir defileyle tanıtıldı. Yalniica
basın mensuplan ile Beymen bayüeri
için düzenlenen defilede stilist Deniz BingöPün
imzasını taşıyan Beymen Studio'da 1950'lerin
havasında vücudu sımsıkı saran elbiseler
nostaljik rüzgârlar estirdi. Erkeklerde ise ytln,
keten, koton ve ipek karışımından oluşan
Beymen 1990 kreasyonları, "amaç alışılagelmiş
tarzın, fazla abartıya kaçmadan değişen ve
başkaldıran dünyaya uyum sağlaması"
sözcükleriyle tanıtıldı.
(Fotoğraf: Uğur Günyüz)
KIMSESIZ ÇOCLKLARA YARDIM KAMPANYASI
Üniversiteliden sevgi eliIstanbul Haber Servisi — İstan
bul Üniversitesi Basın Yayın Yük-
sekokulu öğrencilerinin düzenle-
diği "Sosyal hizmet kurumlann-
daki çocuklara yardım kampan-
yası" hazırlıkları sürüyor. Kam-
panya mart ayı başında fıilen baş-
layacak. Kampanya süresince
eğlence merkezi Fame City, ço-
cuklara ücretsiz hizmet verecek.
Garanti Bankası da kimsesiz ço-
cuklar arasında düzenlenecek şi- da kapsayacağmı bildirdi.
ir, öyku ve resim yarışraalan için Üniversii'.nin çeşitli fakülte ve
3 milyon lira öduı Koydu. yüksekokullarından 400 gönüllü
Kampanya konu^unda bilgi ve- öğrencınin görev aldığı kampan-
ren Istanbul Basın Yayın Yukse- ya ''k olarak Bakırköy, Üsküdar
kokulu Mûdüru Prof. Tayfun . v e
Küçükyalı çocuk yuvalarında
Akgüıter. kimsesiz çocuklara sev- başlatılacak. Kampanya için ko-
giyi üniversite gençliği eliyie gö- miteler oluşturulmasına başlandı.
türmeyi amaçladıklarını söyledi. Bu komiteler şiir, öykü, resim, ti-
Akgüner, kimsesiz çocuklarla yatro ve sinema gruplanndan olu-
başlayacak kampanyanın yaşlılan juyor. Ayn«.a, bir trup üniversi-
teli de kimsesiz çocuklara folklor
öğretecek ve koro çalışması yap-
tıracak. Bu etkinlikterin yanısıra,
çocuklarm moral ve eğlencesi için
kampanya süresince Fame Gity,
ücretsiz hizmet verecek. Eğlence
merkezinin müdürü Ferit Ferhan-
gil, kimsesiz çocuklann sayı ile sı-
nırlandırılmadan Fame Gity'nin
tüm olanaklarından ücretsiz ola-
rak yararlanacaklannı söyledi.