Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23ŞUBAT1990
Gümülcine'de
gerginlik
• GÜMÜLCİNE (AA) —
Gümülcine Devlet
Hastanesi'nde 27 ocakta
Hasan Ali adlı Batı
Trakyalı Türkle kavgası
şonucu ağır yaralanan ve
Önceki gün ölen Yunanlı
gümriik memuru Angelos
Solakidis'in (51) cenazesi
dün kaldırıldı. Hasan Ali,
E>r. Sadık Ahjnet ve
Ibrahim Şerifin
hapsedilmelerinden bir gün
sonra, Gümülcine Devlet
Hastanesi'nde, kendisine iyi
muamele edilmediğini
söyleyince Solakidis ile
önce münakaşa etmiş, iş
kavgaya dökülünce de
iskemleyle başına vurarak
Yunanlı gümrük memurunu
ağır yaralamıştı. Herhangi
bir olay çıkmaması için
polis geniş güvenlik
tedbirleri aldı ve civar
şehirlerden takviye kuvveti
getirildi. Ancak cenaze
olaysız geçti.
LübnanVla
çatıgma
• TtRE (AA) —
Lübnan'ın güneyinde BM
Barış Gücü askerleri
(UNIFIL) ile Şii milisler
arasında çıkan çatışmada
iki kişi öldü. UNIFIL
tarafından yapılan
açıklamada, Suriye yanlısı
EMEL milislerinin Haddata
kasabasında, Barış Gücü'ne
bağlı üç asker üzerine ateş
açtıklan ve birini ağır
yaraladıklan bildirildi.
Açıklamada, Israil
tarafından tek yanb olarak
ilan edilen güvenlik hattı
yakınlarında meydana gelen
olayda, BM askerlerinin
ateşkese karşılık verdikleri
ve iki EMEL milisini
öldürdükleri kaydedildi.
Thatcher'a
Bush'tan övgü
• WASHINGTON (AA)
—•• ABD Başkanı George
Bush, Ingiltere Başbakanı
Margaret Thatcher'a,
Güney Afrika
Cumhuriyeti'nde zencilerle
beyazlar arasında
görüşmeler yapılmasını
cesaretlendiren "olumlu"
bir mektup gönderdi. Beyaz
Saray Sözcüsü Marlin
Fitzwater tarafından
yapılan açıklamada, Güney
Afrika yönetimine
uygulanan yaptırımlann
kaldırılması konusunda bir
yorurn getirilmedi.
Körfez'de
patlama
• BAHREYN (AA) —
Basra Körfezi'nde seyreden
Amerikan bandıralı bir
Kuveyt tankerinde dün bir
patlama oldu. Körfez'deki
denizcilik kaynaklan ve
ABD donanması tarafından
yapılan açıklamada,
tankerin 25
mürettebatından 23'ünün
gemiyi terk ettiği, iki
kişinin ise kayıp olduğu
bildirildi.
Reagan'ın
ifadesi
• WASHINGTON (AA)
— ABD'nin eski Başkanı
Ronald Reagan,
Nikaragua'daki Contra
gerillalanna yardımın yasak
olduğu dönemde bu
gruplara para
gönderildiğinden hiç
haberdar olmadığmı
söyledi. Reagan'ın geçen
hafta sonu basına kapah
olarak alınan, Irangate
skandah davasına ilişkin
ifadesi, dava yargıcı Harold
Greene'in istemiyle dün
açıklandı.
DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3
Ermeni tasansının geçmesi halindeABD'ye karşı önlemler için hazırlıklar tartışılıyor
\aptırım gücümüz sınırlıANKARA (Cumhuriyel Büro-
su) — Türkiye-ABD ilişkilerinden
Türkiye'nin toprak bütünlüğüne
kadar birçok alanda "çok kritik"
sonuçlar doğurabilecek olan Er-
meni karar lasarısı karşısında
Türkiye'nin yaptınmlan Ankara'-
da tartışılıyor. Ancak gerek dip-
lomatik gerekse askeri kaynaklar
arasında yapılan nabız yoklama-
ları, Türkiye'nin önlem alma gü-
cünün "kısıtlı" olduğunu ortaya
koydu. Dışişleri çevreleri, "Askeri
önlem gücünün sınırlı" olduğunu
belirtirken askeri çevreler "asıl
görevin siyasetçilere düştügünü"
ifade ettiler.
Ankara ve VVashington'da ya-
pılan siyasi değerlendirmelerde
"Ortadoğu'da bağunsız bir Erme-
ni devletine giden yokla bir adım"
olduğu belirtilen karar tasarısı,
Beyaz Saray'ın "Bu tasan Tüıki-
ye'yi bedef afanıyor" yolundaki
açıklamalannı "inandıncı" bul-
mayan Türk yetkililerince, "Dev-
letin guvenliginden toprak biitüo-
liiğöne kadar çok yönlü sonu
kaynagı" olabilecek şekilde de-
ğerlendiriliyor.
Washington'daki gelişmeieri üç
gündür dakikası dakikasına izle-
yen Dışisleri kaynaklan, tasan
karşısında Türkiye'nin yaptınm
olanakları konusunda yoğun bir
tartışma yûrütüyor. Üst düzeylı
Dışisleri yetkilileri, "Tarkiye'nin
ilk kez bo kadar kritik bir Erme-
ni tasansı karsısında daha çok
tophunsal tepkiye yöDdmenıiz ge-
rektiğfni gösteriyor. Türkiye, Kıb-
ns ambargosu ddneminde bile iis-
leri kapatmadı. Şimdi de kapata-
mayacagı biliniyor."
Dışisleri kaynaklan, "Ğörev
bize düşüyor" yaklaşımıyla yap-
tıklan çaüşrnalarda, Ermeni ka-
rar tasansı karşısında, askeri
san, Bush'un imzasına gidene ka-
dar burada tutulması,
— ABD yönetimine "noU",
"muhüra", "devletten devlete
mektnp" türti diplomatik uyarı
mesajları verilmesi,
— SElA'nın uzatılması için gö-
rüşmelerin eylül ayında başlatıl-
ması ve uzun süre geciktirilmesi,
JLFışişleri: Askeri önlem gücümüz sınırlı. Görev bize
düşüyor. Daha önce 'geçici' olarak alınan önlemlerin 'kalıcı'
hale getirilmesi düşünülebilir. "Galatasaray- Neuchatel"
olayı benzeri yaygın kamuoyu tepkisi örgütîenebilir.
diplomatik öntemlere yöneiebile-
ceğini" savunuyorlar. Bu görüş şu
değerlendirmelere dayanıyor:
"Askeri önlem gücü çok SBir-
lı. F-16 gibi projclerie sistem açı-
sından ABD'ye bafuyız. Bu aske-
ri projderin durdurnlması, savun-
ma işbiritgifiin tumüyle gözden p-
kanlması mümkun defil. Gerçek-
çi bir degerlendirme, askeri yap-
tınmlardan çok, diplomatik ve
alanda sadece daha önceden alı-
nan "geçici" dört önlemin
"kalıa" kılınabileceğini belirti-
yorlar. Dışişleri'nin askeri ve si-
yasal çevTelerle danışmalan çerçe-'
vesinde gündeme getirmeyi dü-
şündüğü yaptınmlar ise şöyle sı-
ralanıyor:
— VVashington BüyUkelçisi
Nüzhet Kandemir'in "istişarekr"
için Ankara'ya çağrılması ve ta-
— ABD ile guncel diplomatik
temaslann asgariye indirilmesi,
bu çerçevede bölgesel konularda
istişarelerin de kısıtlanması.
Dışisleri, ayrıca Ermeni tasan-
sı karşısında etkili bir tepkinin an-
cak "Galalasaray-Neuchatel
Xamax" maçı sonrasında yaşa-
nan "canlı kamuoyu protestosu"
benzeri bir hareketlenmeyle rnüm-
kün olabileceğini savunuyor. Bu
'OLAY TASARFNIN TARİHÇESİ
20 yıllık Ermeni sancısıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) —
Türkiye-ABD ilişkilerinde son yülarda sürekli
bir "çıbanbaşı" oluşturan Ermeni tasanla-
n, temelinde Osmanlı lmparatorluğu toprak-
lannda yaşayan Ermenilerin 1915 yıündan iti-
baren "sistematik bir soykınma" hedef ol-
duklan iddiasına dayamyor. 1970'li yıllardan
bu yana çeşitli biçimlerde gündeme getirilen
tasarılar, ABD Kongresi'nde önemli etkisi
olan Ermerri lobisinin girişimleriyle hazırla-
nıyor ve hemen hepsi, 24 nisan gününün "Er-
meni soykınmı yıldönümii" olarak kabul
edilmesini öngörüyor.
ABD'de özellikle Kaliforniya eyaletinde
büyük bir nüfus ve siyasi etkinliğe sahip olan
Ermeni topluluğu içinde, on dokuzuncu yüz-
yüda Osmanlı topraklannda yaşarken burada
kurulan Amerikan okul ve hastanelerinde
eğitim ve bakım gördükten sonra ABD'ye gi-
dip yerleşen aileler de önemli bir yer tutuyor.
"Soykınm" iddiası daha çok 1915 yüında
Osmanlı tmparatorluğu'nun Birinci Dünya
Savaşı koşulları içinde uyguladığı zorla göç
ettirme (tehcir) önleminin Batı kamuoyun-
da "Hıristiyanlığa karşı bir hareket" olarak
gösterilmesinden de destek buluyor.
28 Ocak 1975'te ABD Temsilciler Mecli-
si'ne verilen ve 8 Nisan 1975'te Genel Kurul'-
da 55'e karşı 332 oyla kabul edilen "insanın
insana insanlık dısı davranışinı anma için ulu-
sal gün" tasansı bu gerginlik çizgisinde
önemli bir deneyimdi.
O dönemde Senato'da göruşülmeyen tasa-
n, "tesadüfen" yasalaşmadı. Sonraki yıllar-
da da gündeme getirilen Ermeni tasanları-
nın hiçbiri gerçi karara dönüşmedi, ama ikili
ilişkilere ciddi zararlar verdi. Ermeni terör
örgütü ASALA'nın 27 Ocak 1973 ile 19 Ka-
sım 1984 tarihleri arasında aralannda çok sa-
yıda diplomaumızın da bulunduğu 41 Türk
yurttaşını katletmesi, Türkiye tarafından ta-
sarılarla mücadelede sürekli gündeme geti-
rildi. Ankara, ABD Kongresi'nin soykınm
iddialannı kabulünün "teröre onay" anla-
mına geleceğini, Türkiye'ye yönelik toprak
isteklerini cesaretlendireceğini savundu. Ta-
rihsd bir tartışma konusunun bilim adam-
lanna bırakılması gerektiği vurgulandı.
Ancak ABD'deki Ermeni seçmenler kar-
şısında her zaman beürli ödünler vermek zo-
runluluğunu hisseden Beyaz Saray yönetim-
leri, konuya çoğunlukla "denged" bir tu-
tumla yaklastılar. ABD Temsilciler Meclisi
gündetnine 1987 yüında gelen bir tasan, iki
ülke arasındaki Savunma ve Ekonomik İş-
birlıği Anlaşması (SEİA) ek mektubunun
Türkiye tarafından uzun süre onaylanmama-
sının en büyük nedenini oluşturdu.
Senato azınlık lideri ve Cumhuriyetçi Parti
üyesi Robert Dole'un Ermeni halkına olan
kişisel sempatisinden de etkilenerek hazırla-
dığı son tasan ise öncekilerden hem içeriği
hem sunuluş ve savunuluş biçimi hem de için-
de bulunulan konjonktür nedeniyle ayrılıyor.
Seoato'aun en yaslı üyelerinden Robert Do-
le'un gündeme getirdiği tasan, 7 Aralık
1988'deki Ermenistan depreminin yarattı-
ğı acıların "telafısi" olarak gösterildi. Aym
tasan elliyi aşkın senatörtin desteğiyle Sena-
to Adalet Komitesi'ne sunuldu. Komite'nin
tasanyı kabulü sürpriz olmadı.
Beyaz Saray, Türkiye'nin tepkisi üzerine
tasanyı tümden engellemek yerine metnini
yumuşatmayı denedi. Metindeki 1915-1923
tarihlerinin TBMM'nin kuruluşundan son-
raki dönemi kapsamayacak biçimde değişti-
rilmesini, Ermenilerle birlikte yöredeki baş-
ka gruplann da kayıplar verdiğinın belirtil-
mesini ve soykınm sözcüğu yerine "trajik
öiümler" gibi daha "yumuşak" bir deyimin
konulmasını istedi. Ancak geçen hafta için-
de Kaliforniya Eyalet Valisi Dokmeciyan'la
da bir araya gelen tasan sahibi Dole, bu öne-
rileri reddetti. Metne, "Bu tasan hiçbir şe-
Idlde TürViye Cumhuriyeü'nin toprak btitün-
liiğünu bedef almamaktadır" ibaresinin ek-
lenmesi önensi de geri çevrildi.
Tasan karşısmdaki tutumunu Cumhurbaş-
kanı, Başbakan, Dışisleri Bakanı başta olmak
üzere devlet ve hükümet yetkilileri, siyasi par-
ti liderleri, milletvekilleri, diplomatlar ara-
cılığıyla çeşitli biçimlerde dile getiren Anka-
ra, "sulandınlmış bir metne" ilk andaki bazı
tereddütlerden sonra karşı çıktı. Bu konudaki
yaygın görüş, tasarının kabul edilmesinin
Türkiye'ye yonelik toprak istemlerini depe-
şinden getireceği dogrultusunda.
ABD İLE GERGEVLIK NîKARAGUA
kapsamda, Ermeni iddialan ko-
nusunda mitingler düzenlenmesi-
nin "yarariı" olacağı düşu-
nülüyor.
Ancak tüm bu yaptınm önlem-
lerinin "ne ötçiide gerçek bir yap-
önm niteliği taşıyıp taşıma>aca-
gı" da tartışılıyor. Türkiye'nin
Avrupa Parlamentosu'nda birkaç
yıl önce kabul edilen Ermeni ta-.
sarısı konusunda olduğu gibi bu
tasarının da "sineye çekilecegi"
görüşü de yaygınhk taşıyor.
Askerlerin göriişü
Askeri çevreler ise gelişmeleri
yakından ve kaygıyia izlemeleri-
ne karşın, alınacak önlemlerin
esas olarak sivil kanattan gelme-
si gerektiğini ifade ediyorlar. Bu
çevreler de Dışisleri gibi Türkiye'-
nin ABD karşısında alacağı askeri
yaptırımlann kısıtlı olduğunu be-
lirtiyorlar. Tasannm Senato Ada-
let Komitesi'nde kabulündcn son-
ra yüriirlüğe konulan dört mad-
deli askeri önlemler paketinin ger-
çek amacına ulaşmadığını savu-
nan bu çevrelerin görüşleri şöyle
özetleniyor:
"— Türkiye'nin dddi bir yap-
ünm gücü olsaydı, ABD zaten bu
tasanyı gündeme getinneye en ba-
sından cesaret edemezdi,
— ABD yasama organında çı-
kan siyasi bir karara karşı askeri
önlemlerin alınması geçerii degil-
dir. Bu konuda, ancak başta
TBMM olmak üzere siyasi organ-
lar bir karar alırlarsa askeri yap-
tınmlar devreye girebilir.
— Alınacak kapsamb bir askeri
ve siyasi önlemler paketi, Türk Si-
lahlı Kuvvetleri'nin modenıizas-
yonunu sekteye uğratacaktır."
Ortak kanı
Ancak gerek askeri, gerek sivil
kanatta "sert" örüemlerden yana
olanlann bulunduğu da dikkat çe-
kiyor. Bu çevrelerden edinilen bil-
gilere göre Türkiye'nin "gerçek-
ten etkili olabilecek" yaptırunla-
rı şöyle sıralanıyor:
"— Tüm dünyanın silahsıdan-
maya gittigi bir dönemae Türki-
ye'de 4.1 milyar dolar yadnm ya-
pan General Dynamics firması,
ABD yöaetim ve kongresinin ta-
vırian ne olursa olsun, Türkiye'-
den çekilmeyi göze alamaz. An-
kara'nın ABD'de de büyük etkin-
ligi olan bu firmaya karşı alacagı
önlem, Beyaz Saray'da da etkisi-
ni gösterir.
— ABD'nin Türkiye'de 'kritik
önem atfettiğj' Diyarbakır'daki
Pirinçlik iissü ve Sinop'taki din-
leme tesislerinin kapanlması >a da
dinleme etkinliklerine kısıtlama
getirilmesi, ABD üzerinde caydı-
ncı eıki yapabilir.
Insan lıakları Ortega'nın seçim coşkusu
raporıma tepki
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) _ ABD Dışisleri Bakanlığı-
nın, Kongre'ye sunulmak üzere ha-
zırladığı 1989 tnsan Haklan Ra-
poru, Türkiye'de Kürt toplumu-
nun yaşadığı ve bu Kürtlerin "asi-
mile edilmeye çauşıMıklanna" yer
veriyor. Raporda Kürtlerin Tür-
kiye'de kültürel baskıya maruz kal-
dıkları, PKK operasyonlan sıra-
sında masum insanlann öldürül-
düğü ve işkence gördükleri de ima
ediliyor. Raporun, Türkiye'ye ay-
nlan 19 sayfalık bölümünde Kürt
sorununa bir sayfa içinde değini-
lirken söz konusu gruptan Kürt-
ler, Kürt kökenli Türkler ve etnik
Kürt olarak söz ediliyor. llgili pa-
ragrafta, aynca "Müslüman etnik
ve mezhepsel azınlıklar" sözcuk-
lerı kullamlırken Kürt azınlığı de-
yişine ise hiç yer verilmiyor.
Raporun "Irk, Cinsiyet, Din,
Dil ve Sosyal Statüye Dayalı
Aynlıkcüık" başhkh beşinci bölu-
münde Kürt konusunun işlenişi
konusunda Cumhuriyet'e görüşle-
rini aktaran bir Dışisleri yetkilisi
"bir dışisleri belgesi için tüyler
ürpertici denebilecek sözlerden
kaçınılmaraış" derken, askeri ve
diplomatik çevrelerin rapordaki
Kürt konusundaki paragraflan ay-
nntıh bir incelemeye aldığı ve res-
mi tepkinin bu inceleme sonuçla-
n değerlendirilerek açıklanacağı
ifade edildi.
öte yandan VVashington'a yakın
kaynaklar, Kürtlerle ilgili bölümü,
üç temel unsuru öne sürerek sa-
vundular:
1. Raporda böyle bir bölüme
yer verilmiş olması ABD'nin
Türkıye'nia toprak bitünlügüne
önem vennedigi anlamına gdmez.
2. PKK, raporda bepteröristbir
örgüt olarak tanımlanmıştır.
3. Raporun KurtJer konusunda-
ki dil ve uslubu, esasen Türk ka-
muoynnda, basınmda kullanılaa
dil ve uslubun ayudır. Hükümet
politikası ve dili ayn olsa da, ra-
pordaki ifadeierin birçogu kamn-
oyuna açık tartışmalarda bizzat
Türkiyeli yetküüerce" de kullanıl-
mıştır!'
Raporun, "Irk, Cinsiyet, Din,
Dil ve Sosyal Statüye Dayalı
Aynukçılık'' başhkh beşinci bölü-
münde, 13 ve 14'üncü sayfalarda
yer alan Kürt sorunu konulu pa-
ragraflar ise şöyle:
"Türkiye'nin müttefikler tara-
fından paylaşılmaa girişimi ve Bi-
rinci Dünya Savaşı sırası ve son-
rasında ülkenin dogusunda mey-
dana gelen birtakım aşiret ayak-
lanmalanndan bu yana Atatnrk-
ten baslayarak Türk hükumetleri
ülkenin çeşitli etnik gruplarını
Türk toplumunun ana çizgisinde
asûnile etme çabası gütmüşlerdir.
Aynı bölumde milyonlarca
"Türk Kürdünün" ülkenin batı-
sındaki sanayileşmiş kentlere göç
ettiği ve toplumsal yaşama her yö-
nüyle nüfuz ettiği belirtilerek
TBMM'deki Güneydoğulu mület-
vekillerinin birçoğunun hangi par-
tiden olurlarsa olsunlar "etnik
Kürt" oldukları dile getiriliyor.
lçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu
ve Devlet Bakanı Kâmran tnan-
ın adları da bu kapsamda sayılır-
ken Cumhurbaşkam Özal'ın baş-
bakanlığı döneminde kendi Kürt
kökenine değindiği hatırlatılıyor.
JAGGER'Lİ KAMPANYA — Nikaragu'da önceki gün sona eren
devlet başkanlığı seçim kampanyasına ilginç adlar da katıldı. Dani-
el Ortega'nın kampanvasının son yurüyuşünıi Bianca Jagger da "ta-
rafsız gözlemci" olarak izledi.
Dıs Haberier Servisi — Nika-
ragua Devlet Başkanı Daniei Or-
tega, önümüzdeki pazar günü ya-
pılacak seçimlerde "Sandinista
Partisi"nin kazanması durumun-
da ABD ile olan ilişkilerin daha
iyiye gidebilecegini söyledi. Orte-
-;a "Ne komünizm ne kapitahzm.
izleyeceğimiz yol Sandinist
modeldir" dedi.
Ortega, önceki gün sona eren
kampanyanın son saatlerinde
yaklaşık 300 bin kişilik bir kala-
balığa seslendi. Ortega, seçim
kampanyasının son konuşmasm-
da, seçimleri kazanarak yeniden
devlet başkanı seçilmesi duru-
munda "ABD ile karşdıklı saygı-
ya dayalı ilişkilerin" daha da ge-
lişeceğine inandığını söyledi. Or-
tega, "Bu, kanla kazanılmış bir
saygıdır" dedi.
Seçim kampanyası için kullan-
dığı kamyondan kendisini Mika-
ragua ve Sandinista bayraklan ile
selamlayan kalabalığa seslenen
Daniei Ortega, Nikaragua'da
"kana kan dişe diş" anlayışımn
artık geride kaldığını belirterek,
rakiplerinin seçimlerde fazla bir
şansı ounadığmı söyledi.
Daniei Ortega konuşmasında,
özellikle "ne komünist ne de ka-
pitaiist model" aradıklannı, yal-
nızca "Sandinist modd" uygula-
yacaklannı belirtti ve Ulusal Mu-
halefet Birliği'ni "ABD destekli"
olmakla suçladı.
Nikaragua'da önümüzdeki pa-
zar günü yapılacak devlet başkan-
lığı seçimlerinde Daniei Ortega,
ülkedeki 14 muhalefet panisinin
oluşturduğu "Ulusal Muhalefet
Biriiği'.' tarafından desteklenen
muhafazakâr aday V ioleta Cha-
morro ile yanşacak.
TEŞEKKÜR
Yavrumuzu yaşama döndürebilmek için gösterdikleri
üstün çaba ve dostça yakınlıklarından dolayı;
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi.
Çocuk Cerrahisi .Ajıabilim Dalı Başkanı
Yrd. Doç Dr. TOLGA DAGLI ile
Dr GÜRSU KIYAN'a
ve sıcak ilgilerini heran hissettiğimiz
aynı bölümün tüm personeline,
Şükranlanmız sonsuzdur.
ŞEHRAZAD-TAYFUN BİLGİN
Sayın Genel Başkanımız
ERDAL İNÖNÜ
Sosyal demokrasi ilkelerini hayata geçirmekteki
inancınız ve parti tüzüğü doğrultusunda vermiş
olduğunuz onurlu mücadele>'i desteklemeyi görev
sayarak tüm inananları desteğe davet ediyor,
Kırşehir zaferinizi kutluyoruz. Saygılarımızla.
SAMSUNLU BİR GRUP
SHP ÜYELERİ
GOKŞEN
SÜRÜCÜ
KURSU
ÇDEMEOE
KOLAYLIK
MillelCad No 20 AKSARAY
Tel: 525 30 00
TATILE CIDERKEN
KALBINIZI KONTROL
ETTIRINIZ
TÜRK KALP VAKFI
175 12 44/45-148 58 66
172 87 24
Kovcı Kadın ve Kova l-'.rkeğinin
12 hıırçla seks ve a$k ııyunuı aynntılan ile
BURÇ
Subat savısınıla. Tıikenmeden ubnız.
DUNYADA BUGUN
ALISIRMEN
Savunmak
Karşı Adaleti
Demokrasilerde, hukukun ve adaletin kurumları ile birlikte gü-
venceleri de getirilmiştir. Ama iş bir kez raydan çıkmayagorsün,
o zaman hukukun üstünlüğünü sağlamak, adaleti gerçekleştir-
mek durumunda olanlara karşı hukukun üstünlüğünü ve adale-
ti savunmak zorunda kalabilirsiniz.
12 Eylül'de, bu olguyu yaşadık. Üniformalıların üstlerine birer
cüppe giyip kürsüye oturdukları, 12 Eylül patentli, Atilla gibi ru-
muzlar taşıyan askeri yargıya karşı, asgari hukuku ve asgari ada-
leti savunmaya çalıştık. Çoğumuz biliyorduk, 12 Eylül'ün askeri
yargısı ile asgari adaletin bağdaşmasındaki olanaksızlığı. Ama
birılerinin o zaman dilimi içinde hukuku ve adaleti savunma»
gerekliydi ki toplum tümüyle utanç çukurunun kpine düşmesin
ve gelecekte insanlar "Evet emir alan güdümlü, ülküsünün tut-
kusunda yargıç adım bile hak etmemiş sözde yargıçlar, gül diye
sunulan deve dikenı bile olamaz savcılar vardı. Ama o dönem-
de yiğitçe hukuku ve adaleti de savunanlar çıkmıştı" diyebilsin-
ler
12 Eylül geçti. 12 Eylül'ün korkaklan kahramanları, buyurgan-
ları "başüstüne"cileri, alçakları yiğitteri tarihteki yerlerini aldılar.
Şimdi kuralları ve kuklaları 12 Eylül'de saptanmış olan 125
eylül döneminı yaşıyoruz. 12 Eylül döneminde olduğu gibi, 125
eylül döneminde de hukuku koruması, adaletin gerçekleşmesi-
ni kolaylaştırması gerekenlere karşı hukuk ve adalet savaşımı
veriliyor.
12 Eylül'de bu savaşımı veren İstanbul Barosu Başkanı Orhan
Apaydın hapse atılmıştı. Apaydın orada hastalandı ve çıktıktan
kısa bir süre sonra da öldü. Yanı Orhan Apaydın o savaşımı ca-
nıyla ödemışti.
12.5 eylül döneminin İstanbul Barosu da hukuk ve adalet sa-
vaşımı veriyor. 12.5 eylülün egemenlerine ve bu arada Adalet Ba-
kanı Oltan Sungurlu'ya karşı.
12 Eylül'cüler, Baro Başkanı'nı içeri atıyorlardı, şimdi 125 ey-
lülcüler de Baro Yönetim Kurulu'na görevden el çektirmeye ça-
lışıyorlar, hukuka aykırı olarak.
Olayın ayrıntılarına girmeden önce bir noktayı vurgulamakta
yarar görüyoruz. Oltan Sungurlu'nun İstanbul Barosu'na savaş
açmasındaki görünür neden, istanbul Barosu avukatlanndan Alp
Selek'in 12 Eylüi askeri yargısı tarafından TİP davasından 8 yıla
mahkûm edılmesidir.
141 ve 142. maddelere karşı olduğunu söyleyen, düşünce öz-
gürlüğünü savunduğunu ileri süren (Acaba bu kandırmacaiarı
yabancılar yutuyor mu çok merak ediyoruz? Çünkü biz yutmu-
yoruz da) ANAP'ın Adalet Bakanı, şimdi TCK 141. maddesinden,
adaleti çok şüphe götüren bir askeri mahkeme tarafından 8 yıla
mahkûm ediimiş olup cezasını da çeken Alp Selek'e avukatlık
yaptırmamak ıçın kollarını sıvamış bulunuyor.
Sayın Oltan Sungurlu'ya bu gazasında başarılar dileriz.
Ama acaba, müsteşarı Arif Yüksel ile ilgili, devletin belgeleri-
ne dayanan suçiamaları yanıtlayamayan Oltan Sungurlu'nun is-
tanbul Barosu'na, Baro Yönetim Kurulu'na ve Baro Başkanı Tur-
gut Kazan'a duyduğu öfkenin ardında başka nedenler de yatmt-
yor mu?
Acaba Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, İstanbul Barosu Yöne-
tim Kurulu ile Başkanı'nın temel yasaları bile kimseye sorma-
dan ve tartışmaya açmadan değiştirme girişimlerine karşı çık-
malarına mı kızıyor?
Acaba Adalet Bakanı Sungurlu, İstanbul Barosu Başkanı Ka-
zan'ın Aydın Cezaevı'nde olanlann gerçek yüzünü kendisine ol-
duğu gibi basına da açıklamış olmasına mı kızıyor?
Acaba bakanlığın gerilimi yükseltici ve kışkırtıcı konuşmaları-
nın gerçekle bağdaşmadığının Kazan tarafından açıklanmış ol-
ması mıdır öfkeye neden olan?
AYoksa İstanbul Barosu nun ülkemiz için gerçek bir sorun olan
yargı bağımsızlığı konusunda yeni ve tutarlı önlemler alınmadı-
gı takdırde eyleme geçeceğini açıklamış olması mıdır Adalet Ba-
kanı'nı kızdıran?
Hakkında yıkim kararı bulunan kaçak yapıların kiralanıp adli-
ye binası haline getirilmesi ve dolayısıyla adliyenin kanunsuz-
luğa bulaştınimış olması karşısında Baro'nun tepki göstermiş ol-
ması mıdır Sungurlu'yu İstanbul Barosu'na karşı tavır almaya
iten?
Yoksa DGM Savcısı Demiral ile ilgili şuç duyuruları ve Muam-
mer Aksoy'un öldürülmesinden sonra İstanbul Barosu'nun ver-
diği dılekçe midir Adalet Bakanlığı'nı İstanbul Barosu ile karşı
karşıya getiren?
Bütün bu sorular üzerinde uzun uzun ve ciddi biçimde dü-
şünmek gerek.
Olayın hukuki yönüne ise yarın değineceğiz.
Bugünden söylenecek olan tek söz 9.500 üyeli İstanbul Baro-
su'nun ulusal ıstence karşı orada oturan ANAP iktidarının Ada-
let Bakanı Oltan Sungurlu'ya "hodri meydan" dediğidir.
Ve Sungurlu'nun hiç kuşkusu olmasın ki kamuoyu İstanbul
Barosu'nu desteklemektedir.
Bu durumda Sayın Sungurlu, Arif Yüksefin yardımı, Sayın Sav-
cı Demıral'ın hukuki katkılarıyla birlikte kolları sıvamalıdır.
Hadi Sayın Sungurlu! Sizi izliyor ve bekliyoruz.
BIRLIK TARTIŞMALARI
Rl
DEMOKRASİ
VE
SOSYALİZM
SORUNLARI
I. T O P L A N T I
25 Ş U B A T 1990
ENTERNASYONALİZM
II. T O P L A N T I
1 7 - 1 8 M A R T 1990
1 . G Ü N
TÜRKİYE'NÎN TOPLUMSAL VE SINIFSAL
DİNAMİKLERİ
2 . G Ü N
BİRLİK DÜZLEMLERİ VE PARTİ
S A A T : 1 0 . 0 0 - 1 8 . 0 0
l\ (PTT USTLl
TÜMÜ YABANCI ÖĞRETİM KADROSU İLE
ALMAIMCA
ENGUSH FAST
Mecidıyeköy: 175 43 98 - 175 43 99
Kadıköy: 338 91 00 - 345 14 40
Bakırköy: 542 56 27 - 542 56 28
l.nmtı'a ve Dusseldorf denizcilik fuarlan renkli,
nefes kesici tekne fotoğraflarıyla...
'ta
Sıthut \avı\ı havilerde. Tıikenmeden ultnız-