Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14 DIŞ HABERLER 23ŞUBAT1990
BİRLEŞMENİNEŞİĞİNDE ALMANYA
ipolitikaalan^birleşmeya iflas— 2 —
ŞAHİN ALPAY
DOGU BERLİN — Doğu Berlin'in We-
issensee ilçesi SPD örgütünün Pistoriuss-
trassc üzerindeki merkezi, çevrenin en yeni
binası. Üzerinde WUI> Brendt'ın resimleri-
nin bulunduğu afişlerle suslü merkez, Do-
ğu Berlin'de gördüğüm parti merkezlerinin
en düzenli olanı. Bunun nedeni belki de yö-
neticilerinin hepsinin mühendis olmalan.
Batüı ziyaretçilerin veda edip aynlmalann-
dan sonra baş başa kaldığımızda yönetici-
lerden lngilizce konuşan ikisi, Gert Schil-
liog ve Axd Riederer'den benimle sohbet et-
melerini rica ettim. Ötekiler de pek lngilizce
bilmedikleri halde evlerine dönmektense bi-
zi dinlemeyi tercih ettıler. Merkezdeki ma-
sanın çevresine oturup bir saat kadar ko-
nuştuk. Doğu Almanya SPD'nin Ağustos
1989 sonundan itibaren örgütlenmeye baş-
layışından, büieşrniş Almanya'ıun gelecegi-
ne kadar uzanan birçok sorunun ele alın-
dığı bu gorüşme sırasında edindiğim ve Do-
ğu Berlin'deki öteki temaslartmla da doğ-
rulanan gözlemlerirai bazj temel noktalar-
da toplamak mümkun.
— Doğu Avrupa'nın öteki ulkelerinde ol-
duğu gibi, Doğu Almanya'da da kilisenin,
eski rejime karşı en önemli muhalefet oda-
ğı olduğu anlaşılıyor. Burada muhafazakâr-
lardan çevrecüere kadar tıirn rauhalif akım-
lara şemsiye açan Protestan kilisesi olmuş.
Doğu Alman Sosyal Demokrat Partisi'nin
kuruluşunda rahiplerin oynadığı önemli rol
de buradan kaynaklanıyor.
— Weissensee SPD Yönetim Kurulu'nda
görev alanlann tümünün mühendis olma-
larının da işaret ettiği gibi, eski rejime kar-
şı bir öteki önemli muhalefet odağı muhen-
disler olmuş. Kendileri bunu, insanlarla de-
ğil nesnelerle uğraştıklan için komunistlerle
işbirliği yapmak zorunda kalmamış olma-
larına bağlıyorlar. "öğretmenler ise rejime
bulaştılar; çünkü onlar ideolojiyle, insan-
larla uğraşmak durumundaydı"
— Doğu Alman sosyal demokratları es-
kiden Komiinist Partisi'ne üye olan kimse-
lerin aralarına sızmamalan konusunda bu-
yük bir dikkat gösteriyorlar. Bu konudaki
görüşleri şöyle: "Kendilerine yeni bir sol
parti kurmakta özgiirdürler, ama bizi ra-
hat bıraksınlar."
— Komiinist rejimin devrilrnesi ve parti-
lerin örgütlenmesine izin verilmesinden son-
ra yeni kurulan partiler oldukça serbest bir
ortamda çalışıyorlar. Eski rejimin etkisi he-
men hemen sıfıra inmiş durumda. 18 mart
seçimlerine kadarki iktidar boşluğunda Do-
ğu Almanya "sanki dünyanın en özgür ül-
kesi."
— Doğu Almanyalı sosyal demokratlar,
Almanya'nın birleşmesine tereddütle bakan
Batı Almanlan anlamakta güçlük çekiyor-
lar. Gert Schilling'in bu bağlamda söyledik-
leri ilginç: 1990*da Almanya'nın birleşme-
sine karşı çıkmak, "tkinci Dünya Savaşı'nı
Almanya'nın yalnızca doğu kesiminin kay-
bettigini, batı kesiminin savaşı kazandığım
savuamak anlamına gelir. Bu dogru olma-
maz. Adalet, batıdakilerin eilerindeki im-
kânlaria biz dogudakilere bir şans verme-
lerini gerektirir."
— Sosyalizmin Doğu Alman halkına egi-
tim, sağlık, iş güvenliği gibi alanlarda bazı
kazanımlar sağladığı; bunlarm yitirilmemesi
gerektiği şeklindeki bazı Batılı sosyal de-
mokratların da paylaştığı görüşler hakkın-
daki fıkirlerini sorduğumda aldığım yanıt,
"Gerçek sosyal güvenliğin, ancak verimli ve
sağlıklı bir ekonomide geçerli olabileceği;
Doğu Alman ekonomisinin ise bu konum-
dan çok uzak" olduğuydu.
— Birleşmiş bir Almanya, yeniden aşın
milliyetçiliğe, bir "Dördüncü Reich"a yol
açabilir miydi? Bu soruya Almanya'nın hem
batısında hem de doğusunda iki farkiı ya-
nıt verildiğine tanık oldum. Schilling'in di-
le getirdiği birinci görüşe göre: "Birleşmiş
bir Almanya ekonomik bakımdan o kadar
giıçlü olacakür ki bir gun biri çıkıp ekono-
mide bu kadar guçlüysek poütikada da ni-
ye guçlu olmayalım sorusunu sorabilir. Al-
man tarihine bakarsak bu adam solda ya
da merkezde biri değil, sağci biri olacakür.
Uzun vadede böyle bir tehlike >ok sayıla-
maz." Riederer'in ifade ettigi karşı fıkre gore
ise Alman halkı totalitarizmden o kadar
çekmiştir ki demokrasiden ayrılması olası-
lığı fazla değildir.
Demokrasi evi
Doğu Berlin'in bellibaşlı caddelerinden
biri olan Friedrichstnısse üzerinde, genel-
likJe Batılı zengin ziyaretçilerin yararlandı-
ğı kentin en "elegan" oteli Grand Hotel'in
karşısındaki eski ve görkemli binanın ka-
pısında "Demokrasi Evi" yaayor. Geçen
sonbaharda komunist rejime son veren kan-
sız devrimden sonra bu bina, eski rejimin
sahibi Sosyalist Birlik Partisi'nden (SED)
alınıp yeni kurulan partilere tahsis edilmiş.
Merkezi Rungestrasse'de bulunan Doğu Al-
ya'nın "ilk ve son" başbakanhğı için SPD'li
Ibrahim Böhrae'den sonra en güçlü aday bu
partinin başkanı R. A. Schnur. Parti, yeni
kurulan Demokratik Sosyal Birlik (DSU)
Partisi ve "eski-yeni" parti Hıristiyan De-
mokrat Birlik (CDU) ile bir "muhafazakâr
ittifak" kurrauş durumda.
Partinin, sürekli insanların gırip çıktığı,
telefonların çaldığı merkezinde basın söz-
cilsü Angela Merkel'le görüştUm. Merkel,
17 Aralık 1989'da kuruluşundan bu yana ge-
çen iki ay içinde yaklaşık 50.000 üye kay-
dettiklerini, seçimlerde oyların en az yüz-
de 30'unu almayı umduklannı anlattı. Do-
ğu Almanya'da birçok kimsenin henüz "de-
mokrasiye alışamadığı", partilere kaydol-
Doğu Avrupa'nın öteki ulkelerinde olduğu gibi Doğu
Almanya'da da kilisenin, eski rejime karşı en önemli
muhalefet odağı olduğu anlaşılıyor. Burada
muhafazakârlardan çevrecilere kadar tüm muhaüf akımlara"
şemsiye açan Protestan Kilisesi olmuş. Doğu Alman Sosyal
Demokrat Partisi'nin kuruluşunda rahiplerin oynadığı önemli
rol de buradan kaynaklanıyor.
Komiinist rejimin devriimesi ve partilerin örgütlenmesine izin
verilmesinden sonra yeni kurulan partiler oldukça serbest bir
ortamda çalışıyorlar. Eski rejimin etkisi hemen hemen sıfıra
inmiş durumda. 18 mart seçimlerine kadarki iktidar
boşluğunda Doğu Almanya"sanki dünyanın en özgür ülkesi."
manya Sosyal Demokrat Partisi dışındakı
partilerin hemen tümünün merkezleri bu bi-
nada. Yeni sahiplerine devredilirken boya-
nıp temizlenerek iyice bir çekidüzen veril-
diği belli olan binanın her katında hummalı
bir faaliyet sürüyor.
"Keine alte partei mit neuer maske!" (Ye-
ni maskeli eski partilere hayır!) ve "Nie wi-
eder Socializmus!" (Asla sosyalizme dönüş
yok!") sloganlarını taşiyan afışlerin asılı ol-
duğu üçüncu katta, 18 martta yapılacak Do-
ğu Almanya'nın "ilk ve son" hur seçimle-
rinde sağın en güçlü temsilcisi Demokratisc-
her Aufbnıch (DA - Demokratik Uyanış)
partisinin merkezi bulunuyor. Doğu Alman-
makta çekingenlik gösıerdigı; Berlin dışına
telefon etmenin hemen hemen imkânsız ol-
duğu; teleks, faks makinelerinin bulunma-
dığı bir ortamda örgütlenme çalışmalanrun
yine de başanlı olduğunu söyledi.
Demokratik Uyanış, Batı Almanya'da
Başbakan Kohl'ün partisi CDU'yu siyasi
bakımdan kendisine en "yakın" parti ola-
rak niteliyor. Eski rejim altında komünist-
lerle işbirliği yaptığı için büyük bir itibar
kaybına uğramış olan Doğu'daki CDU ile
nasıl olup da ittifak yaptıklannı sorduğum-
da, Merkel'in yanıtı şu oldu:
"Liderlerini ve programlannı değiştire-
rek, yeni üyeler kaydederek kendilerini ye-
nilediler. Bunun için ittifakı kabol ettik. Fa-
kat bu partinin orta kademelerinde yülar-
ca komunistlerle biıiikte çahşan kadrolann
bnlunduğu doğrudur."
Öncelikle piyasa ekonomisi
Demokratik Uyanış, sosyal demokrat-
lar gibi "sosyal piyasa ekonomisi"ni savu-
nuyor. Merkel'e göre iki parti arasındaki te-
mel fark şu noktada toplanıyor:
"Ban'da SPD'nin sosyal piyasa ekonomi-
sini kabul ettiği, burada da aynı prograraı
savunduklan doğrudur. Ancak sosyal de-
mokratlar bu prograrnın sosyal vönıine, ça-
bşanlann haklannın savunulmasına ağırlık
veriyorlar. Oysa şiradi Doğu Almanya'da
önceiikle bir piyasa ekonomisinin kurulması
gerekir. Sosyal demokratlann bu görevi ba-
şanyla yerine getirebilecekleri kuşkulu. Ştm-
di öncelikli görev piyasa ekonomisini kur-
mak. daha sonra bu piyasa ekonomisini sos-
yal ve ekolojik açıdan kabul edilebilir bale
getirmeVtir."
Doğu Almanya'daki istisnasız tüm par-
tiler gibi Almanya'nın birleştirilmesini sa-
vunan Demokratik Uyanış Partisi sözcusü-
negöre Doğu Almanya'da halkın büyük ço-
ğunluğu birleşmeden yana olduğu halde,
Demokratik Almanya'nın bağımsız kalraa-
sıru talep edenler yok değil. "Ancak bu kim-
seler Dogu Alman ekonomisinin aşağı yu-
kan iflas etmis olduğunu; birleşmeden bu
ulkenin ayakla kalmasının mumkun olma-
dıgını unutuyorlar. Birleşme ne kadar ça-
buk gerçeklesecek? Bunu da Batı'ya göcün
hızı tayin edecek."
18 mart seçimlerinin, mutlak çoğunluğu
alacağı tahmin edilen SPD ile muhafaza-
kâr ittifak arasında geçeceğine kesin gözuyle
bakıh>or. Ad ve lider değıştirerek halkın
karştsına "yenilenmiş" olarak çıkacak Ko-
münist Partisi'nin, en iyi ola&lıkla yuzde 10
dolayında oy alacağı tahmin ediliyor. Ne
sosyalizmde yenilenme çağnsı yapan Yeni
Forum'un ne Batılı Hür Demokratlann des-
teklediğı liberal ittifakın ne de öteki parti-
lerin önemli oranda oy alacağı bekleniyor.
Dünyanın en ağır çevre sorunlanyla karşı
karşıya olan ulkelerinden biri olan Doğu Al-
manya'nın kıiçük partilerinden biri de 26
Kasım 1989'da kurulan Die Grüne (Yesüler).
Demokrasi Evi'nin ikinci katında hem Ye-
şil Parti'nin hem de Yeşil Lig ve öteki çev-
reci kitle örgütlerinin genel merkezleri bu-
lunuyor. Parti merkezine girip çıkanlardan
bu partideki yaş ortalamasının ötekilere na-
zaran çok düşük olduğu açıkça gözleniyor.
Baülı Yeşillerden hayli yardım gördukleri,
Batı'dan geldiği belli olan seçim afışlerin-
den ve son model fotokopi makinesinden
belli. Fakat bana vermek üzere son parti bil-
dirisinin bir kopyasmı çekmeyi becereme-
yişleri, modern teknolojiyle fazla aşina ol-
madıklarını gösteriyor.
Hayli örgütlü ve görece deneyimh" olma-
larına karşın, partinin yönetim kurulu üyesi
Judith Demba'nın da tesiim ettiği gibi, Ye-
şillerin 18 martta yüzde 5 dolayında oy al-
maları bile sürpriz olacak. Demba'ya göre
bunun temel nedeni, hayli yoksul olan Do-
ğu Alman halkının çevre sorunlanna önem
vermeyişi. Bu yüzden Yeşiller, Demokratie
Jetzt (Demokrasi Şimdi) gibi gruplarla se-
çim ittifakı yapmayı düşünüyorlar, fakat bu
konuda henüz bir karara vanlmamış.
"Sol" kavramı halkta kölü bir izlenim bı-
raktığı için bu tanımlamayı programından
çıkaran Yeşiller, ekonomide tekelleşmelere
karşı çıkarken küçük çaplı özel girişimi ve
yerel yönetimlerin güçlendirilmesini savu-
nuyor. Batı Almanya ile konfederasyon yo-
luyla birleşmeyi, Doğu Almanya'da tümüyle
silahsızlanmayı ve askerlik hizmetinin kal-
dınlmasını isteyen Yeşillerin sözcüsü Dem-
ba'ya göre "küJtürieri ve dilleri farkiı iki
Almanya" söz konusu.
' Doğu Alman Yeşil Partisi'nde yönetim
organlannda görev alacak kadınlann ora-
nı, parti örgütundeki kâdın üyelerin oranı-
na göre belirleniyor. Bir bakuna bizim
SHP'nin "gerisinde" kalan bir düzenleme
söz konusu. Biz bu konuyu konuşurken
genç bir parti uyesi, "Scn de kotadan gir-
din yönetime degil mi?" diye laf atıyor
Demba'ya.
ISRICEK
POLONYA
Mazowiecki: Önce
smır anlaşmasıBaşbakan Tadeusz Mazovviecki, Federal Almanya ve Demokratik
Almanya'nın birleşmeden önce ülkesiyle batı sınırlannı kapsayan bir
banş anlaşması imzalamalan gerektiğini söyledi. Federal Almanya, bu
isteği reddederek sınırın ancak "egemen birleşik Almanya" tarafmdan
garanti edilebileceğini Öne sürdü.
Dış Haberier Senisi
— Polonya'nın "tek Al-
manya" konusundaki
endişeleri sürüyor. Po-
lonya Başbakanı Tade-
usz Mazowiecki, Federal
Almanya ve Demokra-
tik Almanya'mn, birleş-
meden önce Polonya'nın
batı sınırları ile ilgili bir
barış anlaşması imzalamalan gerektiğini
söyledi. lngiltere Başbakanı Margaret
Thalcher'ın, Polonya'run bu ısteğini destek-
lediği haber veriliyor.
Polonya Başbakanı Mazowıecki, onceki
gece düzenlediğı basın toplantısında, ülke-
sinin batı sınırlan ile ilgili endişelerini ve Al-
manya'nın yeıüden birleşmesi için yapılacak
"altilı loplantı"ya katılmak için ısrarlı tu-
tumlarını dile getirdi. Başbakan Mazovvi-
ecki, en azından sınırların güvenliği sağla-
nana kadar, Sovyet askerlerinin Polonya-
da kalması gerektiğini kaydetti.
Halkın Sovyet askerlerinin çekilmesini is-
tediğini bildiren Mazowiecki, iki Almanya
1
nın birleşmesi konusuna gerçekçi yaklaş-
mak zorunda olduklarını söyledi. Her mil-
letin ulkesinde sadece kendi askerlerinin bu-
lunmasını istemesinin doğal olduğunu be-
lirten Mazowiecki, ancak bir ülkenin bütun
uluslararası durumu göz önüne alması ge-
rektiğini de bildirdi.
"tki Almanya'nın yeniden birleşmesi ile
tarihte yeni bir doneme girildiğine inanıyo-
nız, ancak bu Polonya'nın batı sının konu-
sunda berhangi bir belirsizlikle gerçekleş-
memeli" diyen Mazowieckı. "Birleşmeden
önce bütun bu belirsizligin giderilmesini
istiyoruı" şeklinde konuştu.
Mazowiecki, iki Almanya ile barış anlaş-
masının yerini tutacak bir ön anlaşmanın
mart ayında Demokratik Almanya seçim-
lerinden sonra parafe edilmesini ve iki Al-
manya'mn birleşmeden sonra oluştunılacak
hukumet ile de ımzalanmasını önerdi.
Polonya Başbakanı Mazowiecki, metnin,
iki Almanya ve İkinci Dünya Savaşı'run dört
müttefiki (ABD, SSCB, lngiltere ve Fran-
sa) arasında yapılacak birleşme görüşme-
lerine, Polonya'mn da katılmasıyla ele alı-
nabileceğini söyledi.
AP'nin haberine göre de lngiltere Başba-
kanı Margaret Thatcher, Polonya Başbakanı
Mazowiecki'nin "sınır anlaşması" yolunda-
ki önerisini destekliyor. Ajans, Thatcher-
ın Italyan gazetesi Corriere Della Sera'ya
verdiği bir demeçte, Polonya'nın isteğini
"tam olarak" desteklediğini duyurdu.
Demokratik Almanya Dışişleri Bakanı
Oscar Fiscber de parlamentoda yaptığı ko-
nuşmada, ülkesinin Polonya'nın batı sının
ile ilgili olarak her türlü guvenceyi verme-
ye hazır olduğunu söyledi. •
Federal Almanya hükümeti ise Polonya'-
run, iki Almanya'nın birleşmesinden önce
batı sınırını garanti altına alacak bir anlaş-
ma imzalanması şeklindeki önerisini kabul
etmedi.
FAlmanya hükümet sözcü yardıması Di-
eter Vogel, Bonn hükümetinin, İkinci Dün-
ya Savası sırasında Oder ve Neisse ırmak-
lanyla belirlenen sırunn ancak "egemen bir-
leşik bir Almanya" tarafından garanti edi-
lebileceği görüşünde olduğunu söyledi.
I f f t c n v a O A r o î n Yugoslavya'mn Kosova Ozerk Bölge-
n u 3 U
'
a
fe^'fe
111
si'nde önceki giin ilan edilen sokaga
çıkma yasağından sonra durumun gergin olduğu, bolgedeki okul
ve işyerierinde genel grev vapıldığı bildirildi. Koso\a bolgesindeki
okul ve işyerlerinin boş olduğu, ilkokul, lise ve fakultelerde, Arna-
vut asıllı öğrencilerin protesto amacıyla derslere girmedikleri belir-
tilirken, Sırp ve KaradagJılann da gûvenliklerinin sağlanmadığı
gerekçesr ile okul ve işlerine gitmedikleri kaydedüdi. Yugoslavya
resmi haber ajansı TANJUG, ulusal çıkarlann kornnması amaay-
la surekli işbaşı yapılması erari verilen koraür madenlerinde de üre-
timin önemli oiçıide durduğunu kaydetti. Belgrad Rad>osu'nun
haberine göre, bir otomobilden devriye gezen guvenlik güçlerine ateş
açıldı. Radyo, olayla ilgili olarak bir kisinin yakalandığım belirtti.
Kosova'da Arnavut asıüılar, Kosova Bölgesi'nin Sırbistan Cumhu-
riyeti'nden aynlmasını ve yaklaşık bir yıldır yürüriükte bulunan ola-
ğanustu durumun kaldınlmasını istiyorlar.
SSCB
Merkez
Komite'den
ilginçuyarı
SBKP Merkez Komitesi, dün,
pazar günü çeşitli kentlerde
yapılacak gösteriler konusunda
"kaosa yol açılmaması"
uyarısında bulundu.
Dış Haberier Scrvisi — Sovyetler Birliği
Komunist Partisi Merkez Komitesi, ülkede-
ki tüm çalışan halka bir çağrıda bulunarak,
"Kaosa yol açabilecek eylemlerden kaçınıl-
ması ve Gorbaçov'un reformlarının
desteklenmesini" istedi.
AP'nin haberine göre, TASS tarafından
yayımlanan ve bugün çıkacak Sovyet gaze-
telerinde de yer alacağı bildirilen çağnda,
önümüzdeki pazar günü ülkenin çeşitli yer-
lerinde yapılması planlanan gösterilere dik-
kat çekildi.
Merkez Komitesi bildirisinde "Sevgili ar-
kadaşlar, Merkez Komitesi ülkenin ve hal-
kın gelecegine baglı bu zor tarihi anda he-
pinize sesleniyor" denildi.
Merkez Komitesi bildirisinde, "Böyie
anti-demokratik eylemleri ve ulusal anlaş-
mazlıklar yaratmak amacını güden politi-
kacılann her türiü yasadışı davranışlannı,
KP organlannın ve devletin cesaretini lur-
maya yonelik biitün hareketleri kabul
etmiyonız" denildi.
Açıkça kınadığımız bütun bu eylemleri
kabul edilemez olarak niteiendiriyonız" di-
yen Merkez Komitesi uyeleri, SSCB Yük-
sek Sovyeti'nin önceki gün perestroykanın
savunulması yolunda yaptığı çağnyı destek-
lediklerini belirttiler.
Merkez Komitesi'nin bildirisinde, "Bütün
herkesin, ber yerde, ülkeyi kaosa surükle-
yecek çatısma kışkırtmalannı. düşmanlık,
anlaşmazlık ve toplumda dengesizlik yarat-
mak arzulannı reddetmelerini istiyoruz" gö-
rüşüne yer verildi.
HABERLEREV DEVAM
Ermenitasarısına fren(Baftarafı 1. Sayfada)
Senatör Dole önümüzdeki salı gu-
nü aynı konuda bir oylama yapıl-
masını isteyeceğini, yasa tasarısı
reddedilse bile bundan sonra her
fırsatta konuyu Senato göndeme
getireceğini söyledi.
Dünkü oylama sırasında Sena-
tor Dole'un Senato kürsüsünden
yaptığı açıklamalardan, Beyaz Sa-
ray ile Dole'un önceki gun daha
yumuşak bir metin üzerinde an-
laştıkları ortaya çıktı. Buna göre
Dole, iasarıyı yumuşatarak ve
ABD Başkaru'nın onayını gerek-
tirmeyecek şekilde yeniden düzen-
leyerek Senato'ya getirecek. Beyaz
Saray da bu formül altında kut-
lanacak bir soykınra gününe iti-
raz etmeyecekti. Hatta Beyaz Sa-
ray görüşmeler sürerken bir açık-
lama yaparak, tasarının Adalet
Komitesi'nden geçen şekline kar-
şı olmakla birlikte, yumuşak bir
tasanyı kabul edebileceği sinyali-
ni verdi. Dole da görüşmeler sıra-
sında, Başkân Bush'un yumuşak
bir soykırım tasarısına karşı olma-
dığına ilişkin kendisine yazdığı
mektuptan satırlar okuduktan
sonra yeni taslağı verdi. Ama
Byrd'ın dirençli engellemesi, dün
son anda Beyaz Saray ile Dole ara-
sında verilmiş olan bu anlayış bir-
liğini bozdu.
ABD Senatosu Genel Kurulu
sözde Ermeni soykınmı yasa ta-
sarısmı dün TSİ 18.00'de goruş-
meye başladı. Senato'daki tartış-
maları dinleyici localarından
Türkiye Büyükelçisi Nüzhet Kan-
demir, elçilik mensuplan, işada-
mı Jak Kamhi, FENİŞ Yönetim
Kurulu Başkam Sedat Aloğlu ve
Burla Biraderler firmasımn bir or-
tağı ile Amerikan yönetimi men-
supları izledi. 70 yaşındaki Sena-
tör Bryd, son iki gündür tasarıya
karşı gösterdiği çabalan dün de
sürdürdü. Byrd, genel kurul salo-
nundan bir an dahi dışarı çıkma-
dan ve zaman zaroan vakit kazan-
mak için evindeki köpeği "BiHy"
i dahi anlatarak Türk makamia-
nnın hayranlığını kazanan bir en-
gelleme gösterdi.
Oturumda Cumhuriyetçi Parti1
den Türkiye lehine tek konuşma-
yı Senatör Jonn Warner yaptı.
Warner, Orta Avrupa'da meydana
gelenlerin hızla Güney Avrupa'ya
yayılabileceğini işaret etti ve "Eger
tasanyı kabul edersek kimse bize
Türkiye veya başka bir yerde yeni
kan dökalmeyeceğini garanti ede-
biliyor mu" diye sordu.
Senaıör Byrd ise, aıalıklı olarak
en az üç saat süren konuşmasın-
da, Doğu Avrupa'nın çözülmesi
halinde Ortadoğu'da kaymalar
olabileceğine işaret etti, "Türkiye
Israil için önemlidir. Bu tasan ile
bir kavmayı hızlandırınz. İran'da
ne olduğunu gördük. Türkiye'nin
de lslamcı radikallere kolay yem
olmasını kolay lasbrmamamu la-
zımdır. Türkiye Israil'in Arap ol-
mayan tek Müsiiiman dostudur,"
diye konuştu.
Byrd, soykırım iddialarının
Uluslararası Adalet Divanı'na in-
tikal ettirilmesini de önerdi.
Bundan sonra söz alan tasarı-
nın sahibi Senatör Robert Dole,
"Türkiye'ye bu yü 500 milyon do-
lar yardım verdik. EnnenisUn'a
ise 5 milyon. Bu adü mi" diye sor-
du. Tasarının gündeme alınması-
nın kabul edilmesi halinde metni
yumuşatacağım söyledi. Dole,
"Bir yanda Cumhuriyetçi Parti-
nin senato Uderi olan ben vanm,
diğer yanda da Cumhuriyetçi bir
başkan var. Işin güçlüğü ortada.
Ama o konuya bir çozüm bulduk,
çünkü getireceğim yeni öneriye
başkanın onayı var" dedi.
Yeni metin
Temsilciler Meclisi'nin Ermeni
asılb üyesi Paşayan'ın Senato Ge-
nel Kurulu'nda ayakta izlediği bû
görüşmelerden sonra Senatör Do-
le, Beyaz Saray'ın itiraz etmedi-
ğini söylediği yeni bir tasan met-
ni verdi.
"Ermeni şehitleri" başhğım ta-
şıyan yeni tasan, "Ennenilerin
sistematik bir şekilde yok
edildiğini ' vurguluyor ve "Os-
manlı Imparatorluğu'nun 1,5 mil-
yon Ermeni kurbanını, yeryüzün-
deki Ermenilerin soykırım olarak
kabul etmiş olduğunu" belirtiyor.
Dole bu metni, Amerikan ya-
sama tekniğinde "başkanın ona-
yını gerektirmeyen bir karar" ha-
linde önerdi. Yani, tasan Senato'-
dan geçerse yurilrlüğe girmesi için
ABD Başkanı'nın onaylaması ge-
rekmeyecek.
Ancak Senatör Byrd bu tasan-
ya da itiraz etti. Dole'un bu tak-
tiğinin başkan Bush'u tasanyı
onaylamaktan kurtarmaya yöne-
lik olduğuna dikkat çeken Byrd,
"Bu taktik Beyaz Saray'ın elleri-
ni yıkama taktiğidir. Tevekkeli
değil, Beyaz Saray bu öneriyi
- destekliyor" diye konuştu.
Daha sonra Byrd'ın engdleme-
sinin aşüması için "göriışmelerin
veterliligi" önergesi oylandı. Se-
natörlerin kürsü önüne gelerek
heyecanla izledikleri oylamarun
sonucu "49evet, 49 hayır" çıktı.
Senatör Dole, eğer 60 oy toplaya-
bilmiş olsaydı, B>Td'm yaptığı en-
gelleme sona erecek ve tasan üze-
rinde esastan görüşmeler başlaya-
caktı. Ancak, oylamadan sonra
konuşan senatör Dole, Beyaz Sa-
ray'ın bu öneriye karşı olmadığı-
nı belirtti ve reddedilmesi anlamı-
na gelen 49-49 oylama ile "hem
Türkiye'yi rahatsız etmeyecek
hem de Beyaz Saray 'ın onayı olan
bir tasannın kabul edilmesi şan-
sının ortadan kalktığını" vurgu-
ladı ve bu durumda Adalet Ko-
misyonu'ndan geçen Beyaz Sa-
ray'ın itirazı olan "ağır metni"
her fırsatta yeniden getireceğini
söyledi.
Dole, şansını Senato'nun salı
günkü oturumunda bir kez daha
deneyecek. Eğer Byrd'ın yaptığı
engeUemeyi 60 oy alarak yine aşa-
rnazsa ya da senatörler ve Byrd'ı
Beyaz Saray'ın itiraz etmediği ye-
ni öneriye ikna edemezse, bundan
sonra kendi tasarısını getirmeye
çalışacak.
Senatör Dole, ilk rauntta usul
oylamasını kaybetmesine rağraen
bu konudaki ısrannı sürdüreceği-
ni, Senato'da görüşülen her yasa
tasarısına, Ermeni tasansını ekle-
me tehdidinde bulundu. Dole'un
bu girişimlerinin her fırsatta uzun
usul taıtışmaları yapılmasına ve
Senato'nun tümüyle meşgul edil-
mesine yol açacağı ve bu yöntem-
le, olmadık bir zamanda tasanyı
geçirebileceği öne sürülüyor.
KandemirMn tepkisi
Oylamadan sonra locadan çıkı-
şmda Türk gazetecilerin sorulannı
yanıtlayan Büyükelçi Nüzhet
Kandemir, "Oylamanın Senato'-
nun eğüimini göstermesi bakımın-
dan olumlu olduğunn, ancak ya-
pilan konuşmalardan Beyaz Saray
ile Dole'un başkan Bush'un ona-
yını gerektirmeyen bir tasan met-
ni üzerinde anlaştıklarının
görnldüğünü" söyledi.
Dışişleri: Dole
için yenilgi
Ermeni karar tasansı üzerinde
oylama yapümasının reddedilmesi
Ankara'yı bir ölçüde rahatlattı.
Dışişleri yetkiülerinin Washing-
ton'dan ulaşan haberlere ilk tep-
kisi "Şimdilik hepimize geçmiş ol-
sun. Ama ne bu tasan ne Ermeni
iddialan ne de benzeri tasanlar
henüz atlatılmış sayılmaz" demek
oldu. Senato Genel Kurulu'-
nda yapılan usul oylamasında
sağlanan 49'a 49 eşitlik duıumu,
Dışişleri'nce "Dole için önemli bir
yenilgi. Tasanda imzası bulunan,
yani bizzat tasan sahibi 45 kisi-
den başka ancak 4 kişiyi ikna ede-
bilmiş. Bu da Ermeni lobisinin
lum çabalanna rağmen, bizim gi-
rişimlerimiz ve Turkiye'nin dos
tu olan senatorlerin destegiyle
oldu" şeklinde yorumladı.
Benzine Müziğin oscarları
(Baftamfi 1. Sayfada)
puan indirildi. 1 martta yüriirlü-
ğe girecek değişiklikle, benzin ve
gazyağı fiyatlarırun en az yüzde 10
zam görmesi bekleniyor.
Devlet Bakanı Mehmet Kececi-
ler ise, AA'ya yaptığı açıklamada,
vergi degişikliğjni tüketici fiyatla-
nna belli bir müddet yansıtmama-
yı düşündüklerini söyledi. Kececi-
ler, benzine yapılan vergi arttırı-
mının gerekçesini ise, "Zaten biz
benzin ve süper benzinden belli
miktarda kâr ediyorduk. Onların
vergi nispeti yükseltildi. Hükümet
böylece LPG ve fuel - oile sağla-
dığı indirimi, benzin ve süper ben-
zin kullananlardan alnıış olacak-
tır" diye açıkladı.
Daha önce akaryakıt tüketim
vergisinde yapılan değişikliklerin
ardından hükümet yetkilileri, VCT-
gi farklannın kendi içinde dengeye
getirileceğini söylemişler, ancak
değişikliğin yürürlüğe girdiği ta-
rihte akaryakıt fiyatları yeniden
zam görmüştü.
Petrol ürünlerinin fiyatları son
olarak 2 Aralık 1989'da yüzde 18'e
varan oranlarda arttırümıştı. Yet-
kililer, geçen süre içinde ham pet-
rol fiyatlarında ve kurlarda mey-
dana gelen artışların önümüzde-
ki günlerde akaryakıt fiyatlarına
yansıülabileceğini kaydettiler. Ön-
ceki hafta tupgaza zam yapıldığı
için bu kez sadece akaryakıta zam
oekleniyor.
Bakanlar Kurulu'nda, belediye
ve il özel idarelerinde çalışan per-
sonelin fazla mesai ücretleri, ay-
da kişi başına 50 saati geçmemek
kaydıyla arttırüdı.
(Baştarafı 18. Sayfada)
Mood" John Lee Hoker ve Bon-
nie Railt.
Modern Blues: "In Step" Ste-
vie Ray Vaughan ve Double Tro-
uble.
Geleneksel Folk: "Le Mystere
Des Voix BulgaresAfolume 2" Bul-
gar Devlet Halk Şarkılan Korosu.
Modern Folk: "Indigo Girls"
Indigo Girls.
Polka: "All in My Love For
You" Jimmy Slurr ve Orkestrası.
Reggea: "One Bright Day"
Ziggy Marley.
Çocuk Plağc "The Rock-A-Bye
Collection-Volume 2" Tanya Go-
odman.
Komedi Plağı: "P.D.Q. Bach:
1712 Ouverture and Other Musi-
cal Assaults" Prof. Peter Schicke-
le ve The Greater Hoople Area
Off-Season Philarmonic
Müziksiz: "It's Allvvays So-
mething" Gilda Radner.
Mnzikal Gösteri Albümü: "Je-
rome Robbins' Broadway:'
Enstrümantal Beste: "The Bat-
man Theme."
Sinema ya da Televizyon Arka
Plan Müziği: "The Fabulous Ba-
ker Boys"
Film Şarkısı: "Let The River
Run" (Working Girl-Çalışan Kız
filminden) Carl Simon.
Kısa Format Video Klip: "Le-
ave Me Alone" Michael Jackson.
Uzun Format Video Klip:
"Rhythm Nation" Janet Jackson.
Enstrümantal Aranjman: "Su-
ite From Milagro Beanfield War"
Dave Grusin.
Enstrümantal Aranjman Şarkı:
"My Funny Valentine" (The Fa-
bulous Baker Boys filminden) Da-
ve Grusin.
Album Kapağı: "Sound and
Vision" Roger Gorman.
Tarihi Albüm: "Chuck BeiTy-
The Chess Box" Andy Jackie.
Kayıl Mühendisi: "Cry Like a
Rainstorm-How Like The Wind"
George Massenburg.
Yılın Yapımcısı: Peter Asher.
Klasik Albüm: "Bartok: 6
String Quartet" Emerson String
Ouartet.
Klasik Orkestra Plağı: "Mahler
Fa Minör 3 Numaralı Senfoni"
New York Filarmoni Orkestrası,
şef Leonard Bernstein.
Opera Plağı: "Wagner: Die
Walkuere" Metropolitan Opera
Orkestrası, şef James Levine.
Koro: "Britten: War Requiem"
Atlanta Çocuk Korosu ve Atlan-
ta Senfoni Orkestrası, Şef Robert
Shaw.
Klasik Solo (Orkestrah): "Bar-
ber: Op. 22 Viyolonsel Konçer-
tosu-Britten: Op. 68, Viyolonsel ve
Orkestra İçin Konçerto", David
Zinman ve Baltimor Senfoni Or-
kestrası
Klasik Solo (Orkestrasız):
"Bach: English Suites, BWV
806-11" Andras Schiff.
Oda Müziği: "Bartok: 6 String
Quartet" Emerson String Ouartet.
Modern Beste: "Reich: Diffe-
rem Trains" Ironos Quartet.
Klasik Müzik Kayıt Mühendi-
si: "Britten: War Requiem" Atlan-
ta Çocuk Korosu ve Atlanta Sen-
foni Orkestrası, Şef Robert Shaw.