Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 ŞUBAT1990 CUMHURİYET/15
HAVA DURUMU TURKIYEDE BUGÜN
Meteorolojı Genel Mûdârtûjü'nden
atınan bügiye göre; yurdun kuzeydo-
ğu keâmteri çok bukıtkı, Orta ve Do-
0u Karadeniz kıytlan yaflmurkı, Doğu
Karadenir'm Iç kEstmteri ile Doğu Ana-
dolu'nun kuzeydojusu kar yağışlı di-
fter yerler a2 bulutlu ve açık geçecek.
H*/A SICAKLIĞI Biraz artacak RÜZ-
GÂR: Kuzey ve doğu yfjnlerden orta
laıvvettB, yer yer kuvvetli olarak ese-
cek. Denizlerimale riugâr: Yıldc ve
poyrazdan, zamanla Kaıadeniz'de gûn-
batısı ve karayeUen 4-6, Ege açdda- rûş uzaklığı 10 km yağış anında 3-5 km. doiayında bulunacak.
nnda 7« kuvvetinrJe, saa» 16-27, Eçe Van Gölû'nde hava Parçalı ve az bulutlu geçecek Rûzgâr kuzey
açıktannda 33-40 deniz mi6 hızla ese- ve doğu yönlerden rafif, ara sıra orta kuvvette esecek. göl kû-
cek Tahmini dalga yûksekliği 05-15, çûk datgalı. görûş uzaklığı 10 km doiayında bulunacak.
Ege açıklarında 2.5-4 m. gö- .
Adana
p
Adıyaman
Alyon
Afrı
Antara
Anükya
Analya
Artvın
Balıkesr
17° 4°Diyart>akır A
3° 3°Ed B
y
13° 3°Edırne
11° -1° Erancan
9° -3° Erzurum
-8" 22°Esldşetıir
9° -P Gaaantep
8° -2° Srcsun
10° -5° Mansa
14° 0° K Maraş
4° -9° Meran
16° 3°GûraûşlıaneK
Hakkah
18°
14°
9°
2°-1t°Kare
B
A
2°btanbul B
9° -5° Mus
11° -2° Nıjde
8° 4°(Wu
-2° -13° «a
0° -10°Sansun
10° -2° Stırt
12° 5°Smop
16° 2°Sıvas
DÜNYA'DA BUGÜN
Bolu
Buru
Çanaktete
Corum
Omizti
B 3° -ICPIösamonu B
5° -5° Kavsei
12° <° Kırtbrtli
13° 5°Konya
4° -3° Külahya
14° ^Malatya
B
4°*= Trataon
4°-7° Imcelı
12° 4°U5â*
6° -5° van
10° -2° YozQa1
12° 3°Zoı>guldak
A açık Bbulutlu G-9i*ıeşSı n-tattı Sssiı
Kahıre TSP
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ II. Meşrutiyet'ten
sonra kurulan ve üç
yıl kadar süren edebi-
yalçılar topluluğu. 2/
Dilsiz... Anadolu'da
kunılmuş eski bir uy-
garhk. 3/ Boru sesi...
Çıkış yeri. 4/ Dağcı-
lık. 5/ Nişan... Pana-
ma'nın plaka işareti.
6/ Verme, ödeme..
Kömürleştirilecek
ağaç ya da pişinlecek
tuğlalarla dolu olan
ve dışı çamur ile sıva-
nan kilmbet. 7/ Zir-
konyum elementinin simgesi... Bir ya-
pıt ya da yazırun son bölümü. 8/ Kar-
şılıklı konuşma. 9/ Uygun, tıpatıp ge-
len... Belirteç.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Kadercilik. V Bir işin ustası olan...
Tiyatro ve sinemada teknik ustalıkla
yapılan hile. 3/ Kromun simgesi... Ha-
sır şapka yapırrunda kullanılan bir cins
palmiyenin lifi... Türkçede ilgi adılı. 4/
Türk karikatilr sanatının, 1900-1953
yılları arasında yaşamış ünlü bir ustası... Argoda bir içimlik afyo-
na verilen ad. 5/ Anlama yeteneği... Kök, sap ve yaprak şeklinde
farkhlaşmamış bir bitkinin yaşama ve büyüme organı. 6/ Varsa-
yım. 7/ Üçer dizelik bentlerden oluşan, ttalyan edebiyatına özgü
şiir türii 8/ Bir testin öğesi ya da sorusu... Türlü bitkilerin yaprak
ve kabuklan ile kokulandırılnuş acınıtırak bir içki. 9/ Dahil... Kur-
naz, gözü açık.
60 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Kadın polisler
enoferratos ı
23 ŞUBAT 1930
Bugün, yarın sehrimize
gelecek olan Ingilız kadın
polis teşkilâtı müdürü Madam
Meri Aİlen, ayni teşkilât
müfettişlerinden Madam
Tangart'ın refakatile geçen
pazar günü tayyare ile
Iskenderiye'den Atina'ya
gitmiştir. Atina'dan lstanbul'a
gelerek Türk Kadm Birliği ile
kadının Türkiye'deki vaziyeti
hakkındaki tetkikatta
bulunacağını Atına
gazetecilerine söyliyen Madam Aİlen kadın polis teşkilâtı
hakkında da şunları ilâve etmiştir:
"— Kadın polis, şimdiki halde, intihar etmek istiyen kadın
ve kızlarla, hafif meşrep kadınların yollardaki hal ve
vaziyetleri ile mevkuf kadınlara müteallik bütiln polis işlerile
kadınların arasında ve kan koca aralarında vuku bulan
kavgalarla, zabıtai sıbhiyeye ait tâli ışlerle iki defa teehhül
eden kadınlarla ve ıskatı cinin gibi cürümlerin tahkikatile
meşguldür. Harp esnasmda casusluğu takip, harp '
mühimmatı ımalâthanelerini muhafaza hidematında
istihdam edilir.
Şimdiki Amerika, Lehistan, Hollanda, Almanya, lsviçre,
Norveç memleketlerinde kadın polisleri vardır!'
Yavuz'un tamiri
Dün meclisi meb'usanda halk fırkası lideri M. Çaldaris ve ayni
fırkaya mensup meb'uslardan M. Strados tarafından mevzu
bahsedilen bahri teslihat mes'elesinin müzakeresine devam
edilmiştir.
M. Stratos'un ısrarına rağmen M. Venizelos hükûmetin bahri
teslihat hakkında çizdiği hattı hareketten inhiraf edemiyece^ni
bir defa daha beyan etmiş ve lüzumsuz masraflardan tevakki
ederek rnemleketin müdafaasını temin etrnekle iktifa edeceğini
söylemiştir.
M. Venizelos Yavuz zırhlısının tamiri ve Türkiye'nin Adalar
denizinde bahrî tefevvuku hakkında Yavuz'un tamirinin asla
Yunanistan'ı istihdaf etmediğini, Türkiye'nin bir sulh siyaseti
takip ettiğini ve hücum edecek bir vaziyette bulunmadığını
beyan etmiştir.
Fırka reisi M. Zavitziyanos söz alarak Türkiye ile bahri müsavat
tesisine dair olan itilâf ı tenkit etmiştir.
Fakat M. Venizelos M. Zavitziyanos'un sözünü keserek bu
hususta hiç bir teklif vaki olmadığmı vaki olmadığım ve iki
komşu hükûmetin sulhun muhafazasını arzu ettiklerini
söylemiştir.
30 YDL ÖNCE CumhuriYe(
Basına hücum
23 ŞUBAT 1960
ütçe ile ilgih' görüşmelere
geçilmeden önce söz alan Mükerrenı
Sarol, CHP sözcülerinin daima sadet
dışında konuştularını bu sebeble
kendisinin de ayni şekilde
konuşacağını bildirmiş ve yine basın
rejimini ele almıştır.
Mükerrem Sarol DP'nin basmdan değil,
suistimalinden şikayetçi olduğunu söylemiş ve
"çocuklanmız bugünün tarihini okurlarken sizin gibi
düşünmeyecekler onlar, DP'nin yalnız haysiyet ve şereflere
değil, devletin temellerine tasallut eden neşriyata bile
müsamjLÜa gösterrnıç üpecdderdir. Fikir gazetelerimiz
1950'deki engin hiimyet «"'»«''•nfttf3
nas»l at oynatnuştır.
Şimdi onu görelim" demiş ve birçok gazetelerde evvelce
çıkan ağır neşriyattan misaller okumuştur.
Hiçbir muhalif mebusun hükümete soru tevcih ederek bu
neşriyatı önlemek bakımından ikazda bulunmadığını ileri
süren Sarol "Biz vatandaşın şeref ve haysiyetini, onun can
ve malından daha önce korumak mecburiyetindeyiz"
demiştir.
Sarol, Başbakanın şahsına tevcih edilen bazı fıkralara da
temas etmiş, verdiği bazı misaller itirazla karşılanmış, bu
arada CHP'den Ferit Melen bir ihtar alrruştır.
Sarol, başbakanın istifaya davet edilmesi konusuna da
temas etmiş, "Bu iktidar tehditlere pabuç bırakacak bir
iktidar değildir. Doğru olduğuna inandığımız bu yolda
ilerleyeceğiz" demiştir.
GEÇEN YIL BUGUN CumhuriY
ei
'Resmi Tarih'
23 ŞUBAT 1989
Sovyet-Polonya ilişkilerinde en duyarlı konulardan biri olan
ve yülardır tartışması yapılan "Katyn katliamı" konusunda
tarih yeniden yazılıyor. 1941 yılında Katyn ormanında 4 bin
Polonyalı subay öldürülmüş, Sovyet ve Polonya resmi
tarihlerinde Polonyalı subayların Naziler tarafından
öldürüldüğü ileri sürülmüştür. Öldürülenlerin anısına 1985'te
dikilen anıta da subayları Nazilerin öldürdüğü yazılmıştı.
Polonya Hükümeti Sözcüsü Jerzy Urban, önceki gece
yaptığı açıklamada bu yazının değiştirileceğini bildirdi.
VVsstungton B 4°
Zûrih S 13°
TARTIŞMA
lnsaıı, Kültür ve Kitap
Tüketici kitle maddesel kültüre göre biçimlendirildiğinden,
sistem dışında düşünebilme yetisinden yoksundur. Oysa tinsel
kültür düşünsel alanda çeşitliliği içerir; gelişmesi de bireysel
çabaları gerektirir.
tnsan yaratıcılığı kendisini en çok kültürel
üretimde gösterir. Bu yüzden kişiliğini özgürce
geliştirebileceği bir kültürle beslenmek her in-
sarun hakkıdır; kültürel ilerlerrieler de toplum-
sal gelişmenin vazgeçilmez koşuludur.
Ne var ki kültür, özellikle bizim gibi kapi-
talistleşme çabası içindeki ülkeierde geniş halk
yığınlanna ulaşamaz.
Bilindiği gibi, kapitalizm kâr için üretir; bu
maddesel üretimin maddesel kültürünü de or-
taya koymak zorundadır. Örneğin hangi krem
ne zaman sürülür ya da son model bir araba-
nın teknik üstünlükleri nelerdir, üretilen ma-
lın niteliğinin saptanması konu üzerinde bil-
gilenmeyi gerektirir.
Kişiyi maddesel kültürün tüketici kalıbına
sokmak içinse elde radyosu, televizyonu, ba-
sınıyla geniş kitle iletişim olanakiarı vardır.
Kişi eğitilirken bir yandan da eğlendirilir, TV
dizileri, yoz müzik ya da sosyete dedikodula-
rıyla... Böylelikle farkında olmadan merkezi
bir denetim altında tutulur.
Kimi zaman denetim mekanizması görün-
mez bir baskı araana dönüşür: Kitap pahalı-
laşmıştır, dar gelirli okurlar en değerli dost-
larından yoksun bırakılırlar; yayınevleri can
çekişir, öğretmenler öğrencilerinde okuma he-
vesi uyandıracak yayınlan seçemez olurlar; ki-
taplar toplatılır, kitaplar yakılır; kısacası,
okuma edimi yaşamın bir parçası olacağı yer-
de yaşamdan bütün bütüne dışlanacak duru-
ma gelir.
Bir de denetim mekanizması altında tutu-
lamayan kesim vardır. Bu kesimin tükettiği
değerler farkhdır.
Bu kültürel bölünme, ilk bakışta toplum-
sal bilincin değişik tipleri arasında kesinkes
bir ayrılık varmış izlenimini verebilir. Ama
hiçbir koşullandırma, insanların duygu, öz-
lem, beklenti gibi genel insansal özellikleri
karşısında sürgit dayanamayacağından, bu
ayrılığın da mutlak olduğu söylenemez. İkti-
dar olmuş egemen güçlerin maddesel kültü-
rün kapsamı dışında kalan her tür bilgilenme
araana -en çok da kitaba- düşman kesilip kit-
leyle ilişkisini engellemeye çalışması, kendi çı-
karları açısından mantıklı ve tutarhdır. Ne ki
bu gidişattan hoşnut olmayanlar da vardır:
Özellikle de öğrenme, kendini ve toplumu de-
ğiştirme potansiyelini içinde tutan kadın,
gençlik, öğrenci, işçi vb. özel gruplar... Bu bi-
linçlerin uyanışına katkıda bulunmaksa aydı-
nın görevidir.
Kültürü daha geniş bir okur kitlesine yay-
gınlaştırmak amacıyla Cumhuriyet'in, Çerçe-
ve'den Kitap Eki'ne geçmesi, bu yolda atıl-
mış umut verici ve sevindirici bir adımdır.
Unutulmamalıdır ki kültürü yaygmlaştırmak,
aydınlar olarak yok edilmeye çalışılan varo-
lu$ koşullanmızın da saglama alınması de-
mektir. Tersi durumdaysa, çağdaş dünyayla
bağlan kopmuş bir ulus olarak geri kalrmşlı-
ğımız sürdükçe sürecektir.
TÜIİN TINAZ TANKUT
Y.KİMYA MÜH. / SERBEST YAZAR
Saym Sainı Akçıl
9
a Yanıt
Bu yazı 11 Şubat 1990 tarihli Cumhuriyet Gazetesi tartışma
sütunundaki yazıyı kaleme alan keman sanatçısı meslektaşım
Sn. Saim Akçü'a cevap ve açıklamadır.
rumumuzca tanınnuş kişiler dışında zaman za-
man kültür mübadelesi, Bakanhğın tavsi^leri
ve diğer bazı öneriler doğrultusunda program-
lanraızda yer almaktadırlar. Pek tabiidir ki or-
kestramıza misafır olarak gelen sanatçıların
gönderdikleri özgeçmişleri, kritikleri, eğer
göndermişlerse bantları dikkate alınarak ka-
rar verilmektedir. Maalesef dünyanın bütün
konser salonlanhda görüldüğü gibi bazen şef-
ler veya solistler hem orkestrayı hem de din-
leyicileri zaman zaman düş kınkhğına uğra-
tabilmektedirler. Tüm konser mevsimi boyun-
ca birkaç konserin başan grafiği bu sebepten
düşebilmektedir. Bütün bunlara rağmen tera-
zinin hangi kefesinin ağır bastığı önemlidir.
Aynca, tstanbul Belediyesi Konser Salonu
Sanat Yönetmenligi'nin orkestramıza yönelik
talebi üzerine, "Cumhuriyet Bayramı Kutla-
ma Etkinlikleri" içerisinde bir konser organi-
zasyonuna girilmişti. Daha sonra salona Ce-
mal Reşit Rej ismi verileceği bildirilip prog-
ramın ona göre hazırlanması istendi. Ancak
Bir yıl önce şaka ve esprilerle geçen görüş-
memizde kullandığım bir cümleyi çarpıtarak
ve özellikle orkestra müdürlüğünden ayrıl-
mamdan hemen sonra böyle bir yazıyı kale-
me almasını üniversite profesörü olmuş bir sa-
natçıya yakışmayacak bir davranış olarak gör-
mekteyim. tstanbul Devlet Senfoni Orkestra-
sı, Sanat ve Teknik Kurulu birkaç yıldır ken-
disine konser vermemektedir. Bunun neden-
leri malumdur. Yabancı solist ve şeflerin dı-
şında devlet sanatçılan programlanmızda yer
almaktadır. Bunun dışında diğer Türk icracı-
ları için de Teknik Kurul, titizlikle seçim ya-
pıp programtanmıza koymaya gayret göster-
mektedir. Sn. Saim Akçıl'ın yazısında belirt-
tiği gibi ne güdümlü bir idare vardır ne de keyfi
kararlar verme durumundadır. Kindar bir ta-
vırla yapılan bu suçlamalar tamamen yersiz-
dir. Orkestramız ne bir çöplüktür ne de çöp-
çüler olan bir yerdir. Orkestramız bir bütün-
dür ve aldığı kararlar adildir.
Yurtdışından davet edilen soüst ve şefler, ku-
konuk şefimiz Jean Perisson'un
"Enstantaneler" adlı eseri zamanın kısıth olu-
şu ve notaların kayıp olup son anda bulun-
ması nedeniyle tek provada çıkarması müm-
kün olmamıştır. Bu şartlarda yapılabileceğin
azamisi yapılmış olup eserin ancak bir bölü-
mü seslendirilebilmiştir. Sanıyoruz İci bu açık-
lamalar Sn. Saim AkçıPın ve de kendisi gibi
düşünmesi muhtemel diğer kişilerin merak ve
endişelerine bir açıklık getirecektir.
Yazımı bitirirken bugün tstanbul gibi bü-
yük bir kültür merkezinde sırada bekleyen
Türk icracılanna konser verebilmek için en az
üç senfonik orkestraya ihtiyaç vardır. Aynca
konser verebilmek için belli bir kapasiteye, ger-
çek solistlik vasıflarına sahıp olmak gerekir.
Bunun içindir ki orkestramız teknik kurulu ve
sanatçılan, sanatsever halkımız, tüm sanat et-
kinliklerini en iyi bir biçimde değerlendirdik-
leri için her zaman bitaraftırlar. Sanat ve sev-
gi doruklanna ulaşamayan kişiler ise zaten
bertaraf olmuş sayılırlar.
YUSUF G. AKSÖZ
tsunbul Devlet Senfoni
Orkestrası Başkemancısı
GALERİ • ATÖLYE PERA 146 97 38 -132 64 26
BUNYAMIN OZGULTEKIN
2.2.1990-25.3.1990
D E R İ M O D K Ü L T Ü R M E R K E Z İ
S a h ı l y o l u . B e ş k a r d e ş l e r D u r a k ' . K a z l ı ç e ş m e
İ S T A N B U L 5 8 2 8 4 0 0
Pazor dahil hergün açığız
HOBİ
sanat şalerisi
YUSUF
KATlPOĞLU
Resim Sergisi
17 Şubat -5 Mart
VUikon««ı Cad. Pauj (S
Nijanlmı 14* 72 81
CIZGIFOTOÛRAF KURSU
Kayrllan Baştamiftir
Çekim*Boskj Teknikleri
Karanlık Oda
BağıM Cjd 333/8 Mur«ıgta Apl
KaMvcı/ErtnkîT 385 68 33
AEDPA
aaımTekstilbank Sanat
Galerisi
NASİP İYEM
Pişırılnnış Toprak ve Resim
Sergisi
14$ubat-5 Mart
Hüsrev Gerede Cad 126
Tesvikiye Meydanı 136 12 79
BIRIM
BOZOK
Resim Sergisi
20 Şubat - 13 Mart
Nispeliye Aytar Cad Nil Apl
24 6 Levenl 169 80 14
GALcnl sanatçılarından
L E B R J Z yorumlar Resim-Heykel
14 Şubat-6 Mart'90
Nadıde Akdeniz-Ali Atmaca-Aydın Ayan-
Habib Aydoğdu-Fahrettin Baykal-Gül Derman-
Şükriye Dikmen-Abidin Dino-Turan Erol-
Yalçın Gökçebağ-Can Göknil-Gencay Kasapçı-
Bihral Mavıtan-Kemal Önsoy-Şahin Paksoy-
Şeyma Reisoğlu-Tanju Sağlam-Akın Yıldınm
Eytam Cad 16 Açıkhava Apt D 2 Nısan
tası ^ei 140 22 82
URARTSANAT GALERİSİ
KEZBAN ARCA
BATIBEKİ
S Şubat - 28 Şubat
Abdi ipekci Cad. 18'2 Nisantası 141 21 83
3.KİTAPMÜZAYEDESİ
J Alâattin ESER
Kitabevi ve Yayınevi
25 Şubat 1990 (Pazar) Saat: 13.00
ETAP MARMARA OTELİ Opera Salonu
Taksim - İstanbul
Gravüriü Kitaplar, İstanbul Panoraması
Harita ve Gravürler
Müzayedeye sunulacak eserleri
Galatasaray, Sahne Sok. Aslı Han
No. 47'dekı kitabevimizde görüp
inceleyebilirsiniz. Tel: 143 61 90
UMITYA$AR . .
SANKTGMJDdSl
39USTADAN
İBRAHİM ÇALLI
ŞtVKED D*6
İLHAMİ DEMİRCİ
EROLDER*N
ŞÜKRİTE DİKMEN
ORHAN EHSOY
B.R. EYUPOCLU
LEYLA GAMSIZ
CAHİT GÜRAYDIN
RAMUŞ İPEK
M.ALİ LAG4
A.MERİÇ ADALI
SAİM OZEREN
23 Şubat-14 Mart '90
iıUkM Od. Paşabattç* T»ı.
T«rk« Çıkmazı. Y«p*ur Hm
No: 27-34 Btyoflkı 144 96 33
GORBON
SANAT GALERKT
İBRAHİM
ÇİFTÇİOĞLU
RESİM SERGİSİ
8 Şubat - 3 Mart 1990
Ba«d»i Cjddnı W6 *. ERENKOY >5« tfi 6
STUDIO ART'IN
SEÇTIKLERI
2 Şubat - 28 Şubat
isliklal Cad.
Narmanlı Yurdu 390 3
Tünel'Beyoğlu 145 5S 07
G A L E R İ
BEYTEM
8fy7"EM KOLEKSIYONUHDAN
KAIF RESItA
MEHMET ARPACIK
16 Şubat -17 Mart
Buyükdere C*d. Bcytcm Han
ŞUIİ 131 23 00
G A L £ R
PAGOC t H C E~V~II
SERGE
KRETZCHMAR
Resim Sergisi
17.Şıi>at - 10 Marı
Karadut Sok No: 15 Albyol
345 48 06 IBeymen ın kırsı
SANFA SANAT GALERİSİ
Heykel Sergisi
21 Şubat-13Mart
TUĞRUL SELÇUK
DERİSHOW IHLAMUR Ihlamur Cad Yeşılçımen Sok.
No: 91 Besıktaş/İST 159 72 55
Galeri Nev
MEHMET
GÜLERYÜZ14-28 ŞUBAT
DEVLET RESİM ve HEYKEL MCZESİ ANKARA
A L OS
HEYKEL
SERGİSİ
4 Ö
1 5
SVBBT / 10 MART
Son Sınemaa Mias
132 59 59
TEM SANATGUERİSİ
ADNAN
VARINCA
Resim Sergisi
300<Qk-28$ubatl990
ANADOLU SANAT
İ. GÜNDAĞ KAYAOĞLO
ESKİ KİTAP - BAKIR - ÇİNİ - AHŞAP
CAM - HAT - TEZHİB - MİNYATÜR
Tünel Geçidi No. 15 Beyoğlu- İstanbul
149 25 27-28
HATİCE ASLAN
ODABAŞI
Resim Sergisi
13 Şubat-28 Şubat
TAKSİM
BELEDİYE SANAT GALERİSİ
145 20 68
ERENKÖY
İŞ SANAT GALERİSİ
BAHATTİN
ODABAŞI
Resim Sergisi
13 Subat-3 Mart
Bağdat Cad. 296/4 Erenköy
356 01 68
GÜLDEN
ATAMER
!(• Ştıtal-5 M;ın
Rıotanpaşa Sok. No 21 GOzMf»
isttnbul3SS001S
VELI
SAPAZ
Resim Sergisi
27 Ocak-24 Şubat
Mühürdar Cad Akmar Pnajı
70 1 Kadr.oy 347 00 09
ART DECO
MOBİLYA vc
AKSESUAR
GALERİSİ
Akkavafc Sok. Tunaman Çarştsı 18
Nişanta$ı14627 3B(KatOtoparkıAH>)
_JL
SABAHA1TIN
LAYIK
Roım Scrjn>.ı 22 Şuhııl-211 Marı
Kılllpfl Sok. I I'J Te&ikitv
U-(tH^>- ia> .Vt-Ût
Ptesi-Cuma9 30-18 00
Clesi9.30-17 00
ANKARA...ANKA
MUŞEatREF HEKtMOĞLU
Kolay Gelsin
Paris Büyükelçimiz İlter Türkmen ile konuşuyorduk yıllarca
önce. Çiftehavuzlar'da Dormenler'in bahçesinde bir yemekte.
Ona sordum:
— Bir büyükelçinin görevi nedir?
— Görevii olduğu ülkeden Ankara'ya iyi bilgi vermek, iyi bir
danışman olmak.
Yıllar geçti, İlter Türkmen bakan oldu bir gün. Bu kez Dışiş-
leri Bakanı'nın görevini özetledi Bakanlar Kurulu'nda iyi bir da-
nışman olmak. Bu danışman dış politika sorunlannın çözümü,
çizgilerini saptamak için Bakanlar Kurulu'na gerekli bilgileri verir,
bir olayın dosyasını ortaya koyar. Dosyayı da Dışişlen bürokra-
sisi hazırlar, olayları izleyerek, Dışişleri örgütünden gelen bilgi-
leri toplayarak, varsayımları, seçenekleri tartışarak. Ancak Dı-
şişleri bürokrasisi dış politikayı saptamaz. Çok sevdiğim ve say-
dıgım Hasan Esat Işık ile de hayli konuştum bu konuları.
Kıbrıs olayları döneminde Dışişleri Bakanı Vekili olarak çalış-
maiarını da yakından izledim. Kimi zaman duyarlığı, hatta tep-
kileri çok düşündürdü beni. Yurtdışı yolculuklarında Dışişleri Ba-
kanı. Savunma Bakanı'nı vekil bırakırken, Turan Güneş, vekili-
ni değiştirdi. Savunma Bakanı'nı değil, Enerji Bakanı'nı vekil
bıraktı bir gün. Işık'ın sert tepkisi de beni hayli şaşırttı, ama o
şöyle dedi:
— Bir güven bunalımı diye yorumlanır bu, ben istitaederim.
O ddnemin Devlet Bakanı Ismail Hakkı Birler, olayın ayrıntı-
sını daha iyi anımsar sanıyorum. O olayları masal türü anımsı-
yorum doğrusu. Yabancı elçiler, Dışişleri'nin vizesini almadan
bir bakanı ya da başbakanı göremez, doğrudan görüşme iste-
ğinde bulunamazlardı!
Köprülerin altından ne sular aktı sonra!..
Bir başka olay daha anımsıyorum. Filistin Kurtuluş ûrgütü'-
nün Ankara bürosunu açması bekleniyor kamuoyunda. Faruk
Kaddumi geliyor Türkiye'ye. Dışişleri de açılışa hazırlanıyor. El-
bet Bakan Çağlayangil'in isteği doğrultusunda. Ama Faruk Kad-
dumi'yi Bursa'ya, Yalova'ya götürüyor Dışişleri Bakanı, büro-
dan hiç söz yok. Kaddumi gidiyor. Çünkü Demirel hükümeti son
anda parti içinden ya da dışarıdan kimbilir hangi etkiler ve de
nedenlerle kararını değiştiriyor. Bir diplomatımız da şöyle de-
miştı bana:
— Kimi zaman makyaj değiştiriyoruz, kimi zaman sorunları
buzlukta donduruyoruz. Dış politikayı biz oluşturmuyoruz.
Peki bürokratlann hiç sorumluluğu yok mu dış politikada? Olup
bittilere boyun eğilirse elbet var. Çünkü istita diye bir olay da
var. Öte yandan kapalı kapılar arkasındaki konuşmalar dışarı-
ya yansımaz, ama arşivlerde belgeleri var elbet. Örneğin 714
sayılı Notam'ın kaldınlması nedeniyle bakanhkta ya da başka
kuruluşlann odalarında ilginç tartışmalar, uyarılar oldu vaktiy-
le. Son dönemde de ne uyarılar yapıldı kimbilir! Ama etkinliği
oldu mu? Olsa istifa eder miydi Mesut Yılmaz? Ancak unutma-
mak gerekir, ulusal çıkarlanmız doğrultusunda yanlış bir karar
ya da ödünün faturasını toplum çok acı biçimde ödüyor. Üste-
lik bugün değil yarın. Bugün yaşadığımız birçok sorun da vak-
tiyle verilen ödünlerin sonucu değil mi acaba? Şu dönemde yal-
nız diplomatlar değil, tüm bürokratlar çok tedirgin sanınm, hep-
sine kolay gelsin.
Dışişleri'nin yeni bakanı Ali Bozer'e de kolay gelsin. Hayli güç
koşullarda göreve başlıyor.
Geçmişten bugüne yaşadıklarımızın birikimleriyle kimi göz-
lemlerimi de belirtmek istiyorum. Kolay değil, ama yeni baka-
nın, dış politikanın parsellenmesini önlemesi öncelik taşıyan bir
görev bence. Bu parselleme ANAP iktidarında başladı, hâlâ sona
ermedi. Sayın Mesut Yılmaz'ın istifası bu konuda yeterti bir uyan
bence. Parti içi bir savaşa, liderliğe doğru tırmanışa geçmesi
başka, istifası başka bir olay. Tanıdığım kadar Mesut Yılmaz,
dış politikamızda çok önemli bir dönem yaşanırken istifayı göze
almazdı. Bir devlet adamı sorumluluğunu geride bırakmazdı. İs-
tifayı zoriayan olayları noktalamak istedi belki de... Bakanlığını
*rahat yapamadığı için ayrıldı Sayın Bozer de bu gerçeği yakın-
dan yaşadı sanınm. Özellikle AT ile ilgili bir bakan olması ne-
deniyle. Dış ilişkilerde parselleme, dağınıklığayol açıyor. özel-
likle şu dönemde bir toparlanma, diyalog ve uzlaşma gereki-
yor. Bir de hiç unutmamak gerekiyor. Dış politika, iç politikanın
uzantısı her zaman. Bakanlar kurulunda tüm bakanlar ayrı he-
saplar, politikalar üretirse, dışişleri bakanının uyarısına, danış-
manlığına başvurulmazsa, dış politika hangi doğrultuda oluşa-
cak? Kimlik kartını bile şaşıran bir ülke, dünyadaki yerini nasıl
alacak, geleceğini nasıl yönlendirecek? Mesut Yılmaz'ın istifa-
sı bu konularda bir uyarı olacak mı bakalım? Sayın Bozer'in ba-
kanlığı da belli sorunların çözümünü hızlandırmalı artık. AT ba-
kanlığı döneminde insan hakları açısından çok başı ağrıdı, tan-
siyonu hayli yükseldi sanınm. 141 ve 142'nci maddelerin uygu-
landığı bir ülkede dışişleri bakanı olmak kolay değil bugün.
Sayın Bozer'i bu güçlüğü üstlendiği için kutlamak gerekir.
SAIVLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
"\eniden Gkireve Döndüm"
SORL: Ben iikokul öğrelmeniyim. 1983 yılında 20 yıl 5 ay
çalışmış bir kadın iştirakçi olarak 4. derece, 1 kademe-
den emekli oldum.
Temmuz 1983ten, ekim 1988'e dek bir özel dershanede
sigortalı olarak çalıştım. Bu çalışmamın 800 işgünnnü
Emekli Sandığı, hizmetime saydı. (1986 vılı raayıs ayın-
dan sonrası için Sosyal Destek Primi kesilmiş.)
1988 yılında Açık Ögretim Fakultesi Önlisansı bitirdim.
Agustos 1989'da yeniden göreve döndütn. 2. derece 1.
kademeden intibakım yapıldı. Sorulanm:
1) Sigortada geçen 800 günlük sürenin iiçte Ikisî. ka-
deme ve derece olarak göz öniine alınır mı?
2) tkinci kez emekli olursam. Ikramiye tarkı aıaDuır
miyim?
3) tkramiye alacak olursam, ikramiyem ve emekli ay-
lıgım ne olur?
N.Y.
YANITİ1) Devlet Memurlan Yasası'nın "Tesis edilen sınıflar"a iliş-
kin 36. maddesinde bazı hizmet sınıfları için özel ya da kamu ke-
siminde sigortalı ya da serbest çalışarak geçirilen sürelerin bir
bölümünün kademe ilerlemesi ile derece yükseltilmesinde göz önü-
ne alınacağı belirtilmiştir..
"özel okullarda öğretmenlik veya yöneticilik yaptıktan sonra Mil-
li Eğitim Bakanlığı emrinde memuriyet kabul edenlerin özel okul-
larda geçen hizmet sürelerinin 2/3'nün her yılı bir kademe
ilerlemesine ve her üç yılı bir derece yükselmesine esas olacak şe-
kilde değerlendirilir!'
Bu nedenle özel okulda görev yaptığınız 800 günün üçte ikisi
olan 533 gün, görev aylığınızı belirleyecek olan derece ve kademe-
de göz önüne alınacaktır.
2) T.C. Emekli Sandığı Yasası'nın eraekli ikramiyesi ile ilgili ek
madde 20'ye göre "Emekli ikramiyesi aldıktan sonra yeniden işti-
rakçi durumuna girenlerin tekrar emekliye aynlmaJarında, yalnız
sonradan geçen hizmetlerine karşıhk" emekli ikramiyesi ödenmek-
tedir.
Eski ve yeni çalışma süreniz 30 yılı aşmamak koşulu ile yeniden
çalışmaya başladığınız günden ikinci kez emekli olacağımz tarihe
kadar geçen süre göz önüne alınarak ikramiye hesaplanır.
Tüm çalışma süreleri üzerinden ve yeniden hesaplanacak ikra-
miye ile daha önce aldığınız ikramiye arasındaki farkın ödenmesi
söz konusu değildir.
3) tkinci kez emekli olduğunuzda alacağınız aylık ve ikramiye,
emekli olacağınız yıla ve emekli ayhğı bağlanacak derece ve kade-
menin bilinmesine bağlıdır.
375 sayılı Yasa Hükmünde Kararname ile 15 Temmuz 1989'dan
sonra emekli ikramiyesine, kıdem ayhğı ile taban aylık da eklen-
mektedir. Ancak uygulama kademeli yapıldığı için kıdem ayhğı
ile taban ayhğının %25'i 15 Temmuz 1989 ile 31 Aralık 1989 ara-
sında emekli olanlar için göz önüne alınmış ve uygulanmıştır. Bu
oran, 1990 yılında emekli olanlar için %50, 1991'de emekli ola-
caklara "%75 ve 1992'de emekli olacaklara da %100 oranında uy-
gulanacaktır.
TURK
KALP
VAKFI
İçki ve Sigaradan, düzensiz
beslenmeden kaçınınız...
175 12 44/45- 148 58 66
172 87 24