09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16ŞUBAT1990**** HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17 Birleşmiş Almanya Gerçeği... (Baştarafı 1. Sayfada) dönük boyutuna eğilecekler. Her iki aşamanm da içten ve dıştan kay- naklanan güçlükleri var. Bunların son tahlil- de birleşmeyi engellemeyeceği bilinmekle birlikte, gözardı edilmeleri de olanaksızdır. iki Almanya'ntn bir çatı altında birleşme- sine ilişkin başlıca sorun şu: Tek Almanya'- nın NATO karşısındaki yeri ne olacak? NA- TO'nun içinde mi, dışında mı kalacak? Ta- rafsız bir Almanya mı? Yoksa örneğın NA- TO'nun içinde, ama Fransa ve ispanya gibi askeri kanadın dışında bir Almanya mı? Ya da Doğusu askerden arındırılmış bir birleş- miş Almanya mı? Bonn'la birlikte başta VVashington olmak üzere Batılı güçler, NATO dışında tarafsız bir Almanya'ya karşı çıkmışlardır. Buna karşı- lık Moskova başlangıçta tarafsız Almanya'- yı birleşme için bir önkoşul olarak öne sür- müştür, Bu arada Bonn, NATO üyesı olarak kalacak birleşik Almanya'nın Doğu bölgesi- nin askersizleştirilebileceğini açıklamıştır. Ottavva toplantısından sonra ise Sovyet- ler'in tutumunda daha bir esneklik dikkati çekmiştir: Moskova, tarafsızhğı ideal çözüm olarak nitelemekle birlikte, birleşmiş Alman- ya'nın Batısında NATO, Doğusunda Varşo- va Paktı birliklerinin bulunabileceğinden söz etmiştir. Sovyet Dışişleri Bakanı Şevardnad- ze önceki gün Ottavva'da bir soruyu yanıt- larken, Birleşmiş Almanya'da "Bir miktar NATO rolü ile bir miktar Varşova Paktı rolü- nün hesap dışı olmayacağını" söylemiştir. Federal Alman Başbakanı Kohl, dün par- lamentoda yaptığı konuşmada birleşmiş Al- manya'nın AT ve NATO üyesi olarak kalması gerektiğini, ancak Doğu bölgesinde NATO askeri bulunmasına gerek olmadığını söyle- miştir. Öyle anlaşılıyor ki, Birleşmiş Almanya'nın askeri konumuyla ilgili olarak, Moskova ile belli bir uzlaşmaya doğru yol alınabilecek- tir. Özellikle Bonn'un elindeki ekonomik kar- tın, Sovyetler'in birleşmeye dönük tutumu- nu yumuşattığt bu arada söylenebilir, Son olarak bir noktanın altını çizmek iste- riz. iki Almanya'nın birleşmesini engellemek diye bir yaklaşım hem haksız olurdu, hem de tarih karşısında sonuçsuz kaiırdı. Bu bakım- dan iki Almanya'nın birleşmesine ilişkin ge- lişmeler doğal ve olumlu sayılmalıdır. Ama aynı zamanda, iki dünya savaşına yol açmış ve Hitler'in Üçüncü Reich'ını doğur- muş, şoven ve ırkçı Alman milliyetçiliğinden kaynaklanan tedirginlik ve kaygılar da kesin- likle yersiz değildir. Birleşmiş Almanya'nın kurulmakta olan yeni Avrupa'nın dengelerin- de barış ve istikrar unsuru olmastnı istemek ve dilemek de özellikle o savaşlardan, fela- ketlerden çok acı çekmiş ülkelerin, insanla- rın hakkı olmalıdır. Zaııılarpeşpeşe geliyor GOZLEM Çeltek faciasına 6 neden İDRİS ADİL / CEMİL CİĞERİM ÎSTANBUL/MERZtFON — Yeniçeltek Kömür İşletmesi oea- ğında meydana gelen grizu patla- masının faciaya dönüşmesini ve boyutlarının büyümesini uzman- lar, ilk belirlemelere göre şu ne- denlere bağlıyorlar. 1- Yasalara aykın biçimde 15 günlük işçiler üretim sahasına sü- rüldü. 2- 1 şubat tarihinde yapılan öl- çümlerde 10 ppm (milyonda bir) olan karbonmonoksit oranının 7 şubat tarihinde 55 ppm'ye ulaş- ması görmezlikten gelindi. 3- Deneyimsiz işçiler ve mühen- disler çalıştırıldı. 4- Ocakta bulunması gereken kurtarma ekipleri yoktu. 5- Zonguldak ve Eskiçeltek'ten gelen ekipler çalıştırılmadı. 6- Temiz hava sistemi zaman- sız durduruldu ve baraj çok geri- ye kuruldu, Yeniçeltek ocaklarındagörevli mühendislerin deneyimsiz olduğu, en kıdemlisinin üç aydır çalıştığı belirtiliyor. Ayrıca işçilerin de bir bölümü, mevcut yasalara karş\n gerekli deneyime kavuşmadan üretim sahalarına sürüldü. Top- rak altında kalan işçilerden 15'inin henüz maaşlarını bile ala- madıklan, 15 gündür çalıştıklan öğrenildi. Madenlerde çalışmayı düzenleyen ilgili tüzüğe göre işe alman işçilerin, 6 aylık öğrenme- deneyim süresini doldurmadan tehlikeli üretim bölümlerine gön- derilmemeleri gerekiyor. Aynı tü- zük, maden mühendisleri için de zaman sınırlamalan getiriyor. 243 No'lu galeride patlamanın oldu- ğu ayakta kalan Naci Şenol, Ab- dullah Çorumlu, Cemil Esen. Ha- lil Özer, Ali l vsal, Mehmel Ali Koca, Aslan İbak, Kenan Kaya ve Mustafa Cingöz adh işçilerin "acemi" oldukları öğrenildi. Uzmanlar, faciaya yol açan ne- denlerin başında, yapılan karbon monoksit ölçümlerinin sonuçları- na "duyarsız" kalınmasını göste- riyorlar. Vardiya kayıtlarına gö- re felaket habercisi gazın artışı, günlük üç vardiyada ayn ayn ya- pılan ölçümlerde şu gelişmeyi gös- terdi: 1 şubat: 10-13-16, 2 şubat: 12-16-25, 3 şubat: 30-33-28, 4 şu- bat: 24-27-20. 5 şubat: 26-25-30, 6 şubat: 26-46-35 ve 7 şubat: 55. Şubat ayının ilk haftası içinde 10 ppm'den 7 şubatta yapılabilen tek ölçüme kadar 55 ppm'ye ulaşma- sına karşın karbonmonoksit teh- likesi görmezden gelindi. Ayakta bulunan işçiler, giderek kor hali- ne gelen kömürün çıkardığı ısı so- nucu terlemeye, bunalmaya baş- lamışlardı. Ne var ki, tehlike far- kedilip ayaktaki işçiler çıkartıhp en yakın baraj kurulmadı. Ocak ağzına telefon eden işçi, ayaktan gelen son insan sesiydi ve patlamayı 15 dakika önce maden- ci tabiriyle bildiriyordu: "SO (CO-karbonmonoksit) yüzii sil- di..." îmdat isteyen bu sesten sonra yapılacak ilk iş, tahlisiye ekiple- rinin patlamanın hemen ardından ocağa girip kurtarma çahşmala- rına başlamasıydı. Ne var ki bu da yapılamadı. Ocak tahlisiye ekipleri yoktu. İlk ekip, Eskiçel- tek'ten 8 şubat saat 8.00'de gele- bilmişti. tkinci bir tahlisiye eki- bi de Zonguldak'tan olayın üze- rinden 12 saar geçmesinden son- ra ulaşabilmişti. Bu ekipler, on- ca gecikmeye karşın 2 yaralı ve 8 ölü işçiyi ocaktan çıkarmayı ba- şarmışlardı. Uzmanlar, ocak tah- lisiye ekibinin bulunmamasını ve anında müdahale edilememesini, birçok yaralı işçiyi içeride ölüme terk etmek olarak niteliyorlar. Tütünde düello Haber Merkezi — Tütünde üre- ticiye alınterinin hakkını verme- mekle suçlanan Maliye ve Güm- rük Bakanı Ekrem Pakdemirli, hazırladığı "Türkiye'de Tütün" başlıklı kitapçıkla kendini savun- du. Tütünde "gerçekçi" bir fiyat politikası izlediklerini öne süren Pakdemirli. muhalefet partisi li- derleriyle "tütün fiyatı konusunu TV'de tartışmaya hazır olduğunu" söyledi. Pakdemirli'nin TV çağrı- sını cevaplandıran SHP Genel Başkanı Erdal tnonü. "Gelsin se- çim bölgesinde, Akhisar'da tartısalım" dedi. İnönü, dün du- zenlediği basın toplantısından sonra gazetecilerin konuyla ilgili sorularını cevaplandırdı. Pakde- mirli'nin parti lideri olmadığını hatırlatan İnönü, çağnnın ANAP Genel Başkanı ve Başbakan tara- fından yapılması gerektiğini söy- ledi. İnönü, "Milletvekillerim ber zaman tartışmaya hazırdtr. Hatta gücü yetiyorsa seçim bölgesi Ak- hisar'da tartısalım diyorlar" şek- linde konuştu. SHP lideri parti olarak böyle bir tartışmaya hazır olduklarını, konuyu bilen miilet- vekillerinin Bakan Pakdemirli ile bir açıkoturuma katılabilecekleri- ni kaydetti. Bu arada eylem yap- tıklan gerekçesiyle dün Kırkağaç, Gölmarmara ve Süleymanh'da gözaltına alınan 70 üreticiden 8'i tutuklandı. Önceki gün tutukla- nan 19 kişiyle birlikte olaylarda- ki tuıuklu sayısı 27'ye yükseldi. Diğer 24 kişinin bugün hâ- kim karşısına çıkarılması bekleni- yor. Gölmarmara'da çıkan olay- lardan sonra gözaJtına alınan İ7 kişiden 5'i tutuklandı. DSP mitingine izin verildi Öte yandan DSP'nin pazar gü- nü saat 12.00'de yapmak istediği "tiitün mitingTne izin verildi. Ma- nisa Valisi Rafet Üçelli, DSP Ge- nel Başkanı Bülent Ecevit'in de katılacağı pazar günkü mitingin olaysız geçeceğini ümit ettiğini, ancak her şeye rağmen tüm ön- lemlerin alınacağjnı söyledi. İZMİR'den HİKMET ÇETİNKAYA İZMİR — Bir ülkenin tarım po- litikası olmazsa ne olur? Bu soru yıllardır sorulur. Ne ya- zık ki bu soruya hiçbir zaman ya- nıt verilmez. Kırşehir'de belediye başkanlı- ğı seçimleri var pazar günü. Si- yasal ıktidar tüm olanakları Kır- şehir'e yığıyor. Seksen bin nüfus- lu bu Anadolu kentinde yaşayan- lar böylesine ilgiden çok hoşnut. Başbakan Yıldırım Akbulut, seç- menlere bir mektup göndermiş. Mektupta şöyle deniliyor: — Güzet hizmetleri Kırşehir- de gerçekleştirmek boynumuzun borcu... Bu arada kulüplere para yar- dımı yapılıyor. Üç bin işçinin ça- lıştığı Petlas'a işçi alınacağı açık- lanıyor. Kırşehir'in ekonomisi tarıma dayalıdır. Buğday. şekerpancarı. arpa. halkın yüzde 52'sinin ge- çim kaynağıdır. Bir süre önce Başbakan Akbulut. şeker fabri- kasının temelini attı. Elbette bu göstermelik bir temel atma töre- niydi. Eğer belediye başkanlığt se- çimleri seksen bin nüfuslu Kırşe- hır'de değil de hemen hemen onun kadar nüfusa sahip Akhi- sar'da olsaydı tütünde bu yıl or- talama fiyat ne olurdu? Sanırız bugünkü gibi olmazdı. Verilen fiyatın çok üzerinde olur- du. Çünkü ANAP sıfırı tüketirken tütünde enflasyonun getireceği ekonomik çöküntüyü düşünmez- di. Gerekirse bir sigara fabrika- sının daha temelini atardı. Tütün üreticilerinin Ege'de di- renişine kılıf aranıyor. Kimileri enflasyonu yukarıya çekmemek için hükümetin fiyat politikasını destekliyor. Hiç kimse ABD'nin oynadığı oyuna, çokuluslu sıga- ra tekelîerinin azgelişmiş ülkeler- deki tezgâhına bakmıyor. Türkiye'nin bir tarım politikası yok... Tütüncü hep poiitikanın kurba- nı olmuş, hiçbir zaman eğitilme- miş. siyasal iktidarlarca sömürül- Uzaydan gelen 4 günaha' tepki Haber Araştırma Senisi — Kablolu yayın kavgası kızıştıkça kızışıyor. Son kapışma İzmit'teya- şanıyor. Önceleri sadece TRT ile PTT arasında süren kavga. bugün- lerde PTT ile belediyeler arasında devam ediyor. PTT, bazı belediye- leri savcılığa şikâyet etmeye hazır- lanıyor. İlk zamanlarda TRT yayınları- nın düzgün izlenemediği ya da 2 ve 3. kanalların hiç alınamadığı bölgelerdeki belediyeler tarafın- dan "televizyonun düzgün izlen- mesini sağlamak" amacıyla kab- lolu dağıtım şebekeleri kurulma- ya başlanmıştı. Ancak İzmit Be- lediyesi'nin, TRT yayınlarınm yanı sıra iki yabancı kanalı da dağıtma- sı, olaya yeni bir boyut kazandır- dı. İzmit Belediyesi'nin bir Lük- semburg kanalı olan RTL Plus'ü de abonelerine seyrettiriyor olması ve bu istasyonun zaman zaman "erotik" fîlmler yaynnlaması, kent- teki ANAP ve Refah partililerin tepkisini çekti. SHP'li Belediye Başkanı Sefa Sirmen ise tepkilere rağrnen yayını sürdürme kararı al- dı. ancak yayın önceki gün izmit Belediyesi'nin elinde olmayan ne- denlerden ötüru kesildi. İzmit Be- lediyesi için yayını toplayan çanak antenler, İzmit yakınlanndaki Yu- vacık Belediyesi'nin sınırları için- de kaldığı için Yuvacık'ın Refah Partili Başkaru ve Belediye Encü- meni bir karar alarak "antenlerin kurulduğu yapının ruhsatsız olduğunu" belirledi ve yapının >ı- kılmasına karar verdi. Bu arada İzmit Belediyesi, Sakarya Bölge İdare Mahkemesi'ne başvurarak Yuvacık Belediyesi kararı hakkın- da yürütmeyi durdurma kararı al- dırttı. İzmit Belediye Başkanı Sefa Sir- men, yeni antenlerin gerekirse be- lediye binasının üzerine dikilece- ğini ve yayının sürdürüleceğini açıkladı. Bu arada İzmit Beledi- yesi gibi TRT yayınlarının yanı sı- ra bazı yabancı kanalları kablo şe- bekesiyle dağıtmak isteyen ya da bu dağıtımı sessiz sedasız sürdü- ren birçok belediye bulunuyor. ! TCDD Kimlik kartımı I kaybettim. Hukümsüzdür. MEHMET SANCAR ' müştür. — Dik tabana, sat babana! Üretici babasına satmış tütü- nü. Tüccar baba almamış, dev- let baba almış. Ama devlet baba ne yapmış? Devlet baba çokuluslu sigara tekelleriyle savaşamamış. Hep onların egemenliği altında kal- mış. Doğru dûrüst sigara ürete- meyip dünya pazarlarına gireme- miş. Bugün Ege'de tütün üreticisi yabancı sigara içiyor. Sonra da "Benim tütünüm para etmedi" diye ağlıyor, direnişe geçiyor. Yıllarca devlet tüccara rees- kont kredisi vermiş tütün alsm di- ye. O tüccar, kredinin üçte biriy- le tütün almış, gerisiyle de han, hamam, kıyılarda arsa... Oteller yapmış, TIR filoları kurmuş. Bir değil bin kere köşeyi dönmüş. Şimdi ihracatçı tüccar ne diyor hükümete? — Teşvik primi vertlmezse alım da yapmam, ihracat da... Tekel ve yabancı alıcılar ara- sında gizli pazarlık oldu. Yaban- cılar adına alım yapan tüccar bastırdı: — Fazla fiyat vermeyin ki kâr edelim... Tekel boyun eğdi. Gerekçe ise hazırdı: — Enflasyonu körükleriz... Türkiye'nin bir tarım politikası yok... Ürdünden 165 liraya getirilen domates, manavda 3 bin 500 li- ra. Bugün yerli sera domatesi de aynı fiyata satılıyor. Bu bir oyundur sürüp gide- cek... Devlet Bakanı Güneş Taner di- yor ki: — Kuvvetle inanıyorum. aldığı- mız tedbirler sonucunda yıl so- nunda enflasyon yüzde 30'a ine- cektir. Bu kandırmaca bakalım nere- ye kadar sürecek? Tütün fiyatları tüm dünyada düşerken çokuluslu sigara şirket- leri ekonomik darboğaz nedeniy- le yeni yatırımlaraararken, TürKi- ye'de tütün dikim alanları niye sı- nırlandırılmaz? Geçen yıl 130 bin ton olan tü- tün rekoltesı bu yıl 160 bin ton.. Bunun sorumlusu siyasal ikti- dar mı, yoksa üretici mi? (Baştarafı 1. Sayfada) kavuşturulması amaçlanıyor. Bu- nun için de vüksek borçlu KİT"- lerin bu yükten kurtarılması için belirli kolaylıklar getirilmesi, ba- zı kuruluşların borçları için kay- nak aktarımına gidilmesi ve bir kısım borçların tahkime bağlan- ması öngörülüyor. Açıklar zamla kapatılacak Tekel, Şeker Şirketi, Toprak MahsulUeri Ofisi (TMO), Türki- ye Taşkömürü Kurumu. Türkıye Elektrik Kurumu gibi kuruluşlar finansman yönünden en sorunlu KİT'ler arasında sayılıyor. Bütçe- den yeterli kaynak aktarılamaya- cağı göz önüne alınarak finans- man darboğazı içinde olan KİT'- lerin ürünlerine zam yapılması, geçen günlerde Yüksek Planlama Kurulu'nda da görüşülerek be- nimsendi. THY ve Şehir Hatlan tşletme- leri'nin İstanbul'daki vapur zam- mımn ardından, dün de TCDD yolcu taşıma ücretlerine yüzde 18-25 oranında zam yapıldı. îs- tanbul, Ankara ve İzmir'de ban- liyö ücretleri de 100 lira arttırıl- dı. Zamlar yarından itibaren uy- gulanacak. Yapılan zam ile Ankara- İstanbul arasındaki Anadolu ve Boğaziçi ekspreslerindeki tasıma ücreti 15 bin liradan 20 bin lira- ya çıkartıldı. Bu güzergâhtaki ma- \i tren ücreti 20 bin liradan 30 bin liraya yükseltilirken, Fatih Eks- presi'nde yeni fiyat 35 bin lira ola- rak belirlendi. Ankara-İstanbul arasındaki ya- taklı tren ücretleri de bir kişi için 85 bin liradan 100 bin liraya, 2 ki- şi için 135 bin liradan 160 bin li- raya çıkarıldı. Mavi trenle Ankara-İzmir ara- sı bilet ücretleri 18 bin liradan 20 bin liraya, Ankara-Zonguldak arası 11 bin 600 liradan 15 bin li- raya, Gaziantep-Ankara arası 20 bin 300'den 25 bin liraya, Erzurum-Ankara arası da 21 bin 300'den 30 bin liraya yükselüldi. Bu arada, şeker, içki, sigara ve elektrik fıyatlarının arttınlması da gündeme geldi. Edinilen bilgiye göre Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ.'nin bugün için yaklaşık 750 milyar liralık bir finansman açığı bulunuyor. Bu açık da büyük ölçüde zamla ka- patılacak. Bunun için de şeker fi- yatlarımn dış piyasa düzeyine yükseltümesi ve ilk aşamada 250-300 lira zam yapılması öne- rildi. Şeker zammına başlangıçta Sanayi ve Ticaret Bakanı Şükrü Yürür'ün karşı çıkuğı, ancak baş- ka seçenek bulunamadığı için so- nunda ikna olduğu belirtildi. Şe- ker fiyatlarına önümüzdeki gün- lerde yüzde 20-25 oranında bir zam yapılması bekleniyor. Bu arada Tekel "in tütün alım- lan için en az 1.4 trilyon liralık kaynak gereksinimi olduğu belir- tildi. Tekel, bunun bir bölümünü ürün zamlarından, yaklaşık 600 milyar lirasını da Merkez Banka- sı'ndan karştlamayı amaçlıyordu. Ancak Merkez Bankası'nın rees- kont kredisine karşı çıkması üze- rine kararnamedeki bu hüküm Cumhurbaşkanı Özal tarafından çıkarıldı. Bu durumda Tekel'in finans- man ihtiyacını kendi kaynaklann- dan ve borçlanmayla karşılayaca- ğı için zam oranının daha yüksek çıkması bekleniyor. Tekel zammının kamuoyunda tütün fiyatlarına karşı oluşan bü- yük tepki nedeniyle bir süre geci- kebileceği, ancak en geç mart ayı içinde en az yüzde 25-30 oranın- da bir zammın yürürlüğe konul- masının kaçınılmaz olacağı bildi- rildi. Di|er yandan maliyetlerde önemli bir artış olmamasına kar- şın, vergi ve fon gelirlerini arttır- mak için önümüzdeki günlerde petrol ürünlerinin fiyatlarına da yüzde 10 civannda bir zam yapıl- masının düşünüldüğü öğrenildi. Elektrik fiyatlarının da dolara baglandığı belirtilerek kurlardaki artışın otomatik olarak fiyata yansıtılacağı kaydedildi. Bu ara- da Batı ülkelerinde 8 cent olan or- talama elektrik fiyatının Tür- kiye'de ise hâlâ 6 cent düzeyind« olduğu da ifade edilerek yıl için- de kademeli olarak fiyatların uluslararası fiyatlarla eşitlenebi- leceği belirtildi. Bu arada KİT zamlarında enf- lasyon etkisinin de dikkate alııı- ması ve zam yapılacak ürünlerin enflasyon endeksletindeki ağırlık- larının göz onünde tutulması ön- görüldü. Buna göre de örneğin şe- ker fiyatlanna yapılacak zammm, aylık enflasyonu ne ölçüde etki- leyeceği hesaplanarak belirli bir kademelendirmeye gidilmesi ve endeksleri önemli ölçüde etkileye- cek urun zamlannın aynı ayda ya- pılmaması kararlaştırıldı. Tütün fiyatlarının düşük tutul- masının kamuoyunda yarattığı yoğun tepkinin diğer tarım ürün- lerinin destekleme fiyatları konu- sunda bakanları şimdiden endişe- lendirdiği belirtiliyor. "İlaç zammı sürecek" İstanbul Eczacı Odası Başkanı Mehmel Domaç. Sağlık Bakanı Halil Şıvgının, "1990 vılında ila- ca zam yok" şeklindeki sözlerinin gerçeği yansıtmadığını belirterek. ilaçların zam almaya devam ede- ceğini söyledi. UGUR MUMCU Çeltek eylemi (Baştarafı 1. Sayfada) toplanan bir grup işçi Yeniçeltek'- te ölen madenciler için bir daki- kalık saygı duruşunda bulundu. Saygı duruşundan sonra yapılan konuşmalarda "iş kazalannın iş- verenlerin kâr hırsından kaynaklandığı" savunuldu. Sosyalist Parti Genel Başkanı Ferit İlsever de İETT Topkapı Garajı'na gelerek eyleme destek verdi. İETT şoförlerinin eylemi nedeniyle sabah saatlerinde kent içi yolcu taşımacılığı aksadı. İş- yerlerine gitmek isteyen yurttaş- lar mavi otobüslere ve taksilere akın ettiler. Oıobils duraklannda da büyük kalabalıklar oluştu. Dünkü eyleme, Belediye-İş Sendi- kası 1. Numaralı Şube üyelerinin katıldığı bildirildi. Belediye-İş Sendikası Genel Merkez yetkilile- ri, eylem için alınmış bir kararla- rı olmadığını söylediler. İstanbul'- da Şehir Tiyatrolan çalışanları ve sanatçılarının da protesto eylemi- ne katıldıklan bildirildi. Halkevleri Konya Şubesi'nce Yeniçeltek maden ocağında 68 iş- çinin ölümü nedeniyle önceki gün başlatılan açlık grevine yeni katı- lımlar oldu. Halkevi binasında 8 kişi ile baş- layan 3 günlük açlık grevi 15 kişi ile sürüyor. Siyasi polisin scm iki günde, halkevini 3 kez bastığını ve kapat- mak için bahane aradığını savu- nan halkevi ilgilileri, bu baskıyı da protesto ettiklerinı açıkladılar. met Çalışkan savcılığa davet edi- lip "işçileri saygı duruşuna davet ettiği için" ifadesi alındı. İşçiler soruşturmayı protesto ederken Elazığ Ferro Krom ve Güleman Şark Kromları İşletme- si'nde yönetimin baskısı nedeniyle saygı duruşu yapılmadığı öğrenil- di' Yeniçeltek faciasında ölen ma- den işçileri için saygı duruşunda bulunan Ergani Bakır Madeni'n- de çalışan 257 işçi ile sendikacılar hakkında Maden İlçesi Cumhuri- yet Savcılığı'nca soruşturma açü- dı. UBA'nın haberine göre Maden- İş Sendikası Şube Başkanı Meh- Futbol TV (Baştarafı l. Sayfada) Samsunspor ve Konyaspor kulüp- leri temsilcilerinin dışında tüm Bi- rinci Lig kulüp temsücileri TRT'nin bugüne dek verdiği söz- leri yerine getirmediğini. telif hak- ları için sabırla beklediklerini, Bo- luspor'un haklı davasında yanın- da olduklarını söyleyerek Futbol Federasyonu'na bu konuda tam yetki verdiler ve kararı oybirliği ile aldılar. Futbol Federasyonu'- nun olağanüstü toplantısı ise 3 sa- at sürdü, sonunda Futbol Fede- rasyonu Basın Sözcüsü Torgul Yılmaz kulüplerin isteklerinin Futbol Federasyonu karan olarak TRT kurumuna bildirildiği açık- ladı. Turgut Yılmaz'ın yaptığı açık- lamaya göre, kulüpler TRT'nin televizyon ve radyodan naklen ya- yınlarına izin vermeyecekleri gibi banttan da yayınlaıa müsaade et- meyecekler. Futbol Federasyonu ayrıca cu- martesi günü oynanması kararlaş- tınlan Beşiktaş - Trabzonspor ma- çının pazar gününe ahnmasına, gelecek hafta yapılacak Beşiktaş- Galatasaray maçının da pazar gü- nü oynanmasma karar verdi. Bunun yanı sıra Futbol Fede- rasyonu yetkilileri önümüzdeki hafta içinde kulüp temsücileri ile TRT'yi tekrar bir araya getirme- yi amaçladıklarını belirttiler. Y'e- niden buluşma öncesi kulüp ve TRT hukukçuları son durumu gözden geçirecek. Yılmaz, kalp spazmı geçirdi Başkanlar Kurulu öncesi kalp spazmı geçiren Türk-İs Genel Başkanı Şevket Yılmaz, Dışkapı SSK Hastanesi'nde yoğun bakıma alındı. Yılmaz'ın tedavisini üstle- nen Doç. Sefa Yıldırım, genel başkanın aşırı stres ve yorgunlu- ğun neden olduğu bir spazm ge- çirdığini, tansiyonunun düşürül- düğünu ve durumunun iyi oldu- ğunu söyledi. Şevket Yılmaz, 1986 yılında eylemlerin hayata geçirıl- memesi nedeniyle sert tartışmala- rın beklendiği Başkanlar Kurulu toplantısı öncesinde de spazm ge- çirerek aynı hastaneye kaldırılmış- tı. Yılmaz'ın rahatsızlığı ve Türk- İş Genel Sekreteri Orhan Balta- nın ETUC toplantısı için yurtdı- şında olması nedeniyle grizu fa- cias\ gündemli ve sert geçmesi beklenen Başkanlar Kurulu'nun iptal edilmesi olasılığı guç kazandı. Bugün yapılacak Başkanlar Kurulu toplantısı öncesinde Türk- İş'teki sol muhalefete dahil 20'ye yakın sendikanın yöneticileri dün saat 17.00'de Türkiye Madtn-İş Sendikası Genel Merkezi'nde bir araya geldiler. Sol kar.at sendika- cılar. toplantıda. Azerbaycan mi- tingi için hazırlık yapan Türk- İş'in, maden işkolunda toplu ölümlere yol açan olaylar karşı- sında ciddi bir tepki göstermedi- 5ini dile getirdiler. Türk-İş'in, Ye- niçeltek işletmesindeki grizu faci- ası sonrası, eylem sorumluluğunu iki maden sendikasına yüklediği de gündeme getirilen toplantıda, önümüzdeki günlerde greve gide- cek ya da görüşmeleri başlayacak olaa toplusözieşmeler konusunda neler yapılabileceği tartışıldı. Top- lantıda ayrıca, 24 şubat günü Zonguldak'ta yapılacak "İnsana Saygı" mitingi ile ilgili ayrıntılar da ele alındı. Türk-İş'in olağanüstü Başkan- lar KuruSu toplantısmda, 1990 yı- lının ilk üç ayında toplusözleşmesi biten sendikalar arasında bir eş- güdüm komitesi oluşturulması gündeme gelecek. Bu eşgüdüm komitesi, geçen yıl olduğu gibi toplusözleşmelerin birleştirilerek pazarlık görüşmelerinin ortak gö- türülmesini sağlayacak. Türk-İş yetkilileri. Başkanlar Kurulu top- lantısında, Türk-İş Genel Kurulu sonrası genel bir değerlendirme yapılacağını ve sendika başkanla- nnın bundan sonra takınılması gereken tutum konusundaki gö- rüşlerinin alınacağını ifade ettiler. Öte yandan grizu faciasını kı- namak amacıyla 30 kişilik bir grup Karaköy Meydam'nda kor- san gösteri vaptı. Galata Köprü- sü'nde yolu ateşe vererek trafiği durduran grup çeşitli sloganlar at- tı. Meydana pankart asıp etrafa molotof kokteylleri de atan gös- tericiler, daha sonra olay yerinden kaçtı. Ümraniye Belediyesi önün- de toplanan 300 kadar işçi de Ata- türk büstüne siyah çelenk koymak için yürüdü. Polis olaya müdahale ederek işçileri dağıttı. CUNEYT ARCAYUREK yazıyor (Baştarafı I. Sayfada) rını kanıtlamaları gerekiyor. işine geldiğinde Tanrı'nın lüt- funa sığınacaksın, seçim olasılı- ğı yüreğini yakacak ve sonra hal- kın eşsiz hakemliğinden korkup kaçacaksın! Oysa içerdeki siyaset hemen her gün ülkenin yeni bir umuda yönelmesinde sayısız yararlar sı- ralıyor. Değişim istekleri Çanka- ya'dan Başbakanhğa, kuşkusuz ulusal iradenin simgesi parla- mentoya kadar her çevreyi zorlu- yor, toplumsal eylemlerle somut- laşıyor. Demokratik rejimin "selameti". halktan korkarak ele geçirilen siyasal tepeleri koru- maktan değil, tersine demokra- tik yaşamın selameti için halkın engin sağduyusuna başvurmak- tan geçiyor. Son toplumsal olaylar, muha- lefet partilerinin düzenledikleri mitinglere halkın gösterdiği ge- niş ilgi. SHP'yi birden yeni poli- tikalar üretmeye zorluyor. Mart başında toplanacak olan parti meclisinde "geleceğe dönük politikaların" ele alınacağı bildi- riliyor. "Geleceğe dönük" politikada başlıca hedef, artık kaçınılması olanaksız erken seçim üzerinde partinin hangi girişimler yapabi- leceğini saptamak. Mitinglere. kapalı toplantılara hız vererek er- ken seçimi süreklı gündemde tutmak. Erken seçim isteklerıni hızlandırmanın bütün yöntemle- rini kullanmak. Muhalefetin bu girişimlerine Allahlık hükümetin günlük kararları zaten büyük öl- çüde yardımcı oluyor. Kitlelerin erken seçim baskısına sahip çık- masını kolaylaştıracak öğeler he- men her saat başı hükümetten halka sunuluyor. Seçim kararını. kuşkusuz TÖ, parlamentonun iradesine bağla- yacak. Anayasal konumunu bu konuda çok iyi anımsıyor. Ne var ki ekonomiden dış siyasete kadar kendi deyişiyle "görüşlerıni" yet- kiliden hükümete kadar herkese bildiren TÖ. rejimin "selameti" için eski partisine seçimden korkmamalarını hangi niçinierle salık vermiyor? Ülkesine yaptığı hizmetlere bir yenisini eklemek- ten niçin kaçınıyor, siyasal, eko- nomik ve sosyal bunalımlardan çıkmanın çözüm yolunun seçim olduğunu herhangi bir dernek kabulünü bahane ederek TV'den neden açıklamıyor? Önümüzdeki pazar, Kırşehir- deki belediye seçimi, partiler açı- sından bir çeşit güç gösterisine dönüşüyor. Bilinen bir gerçek var Şayet Kırşehir'de partiler başta ANAP'ı hedef almaz, yine sol ka- zanmasın da sağdan kim olursa olsun mantığıyla solun karşısın- da birleşelim derlerse, sonuç "or- tada." Her parti, özellikle sağda- kiler -tabii önce DYP- Kırşehirde- ki oy gücünü korumaya karar ve- rirse, daha önceki gosterilere ba- kılırsa, SHP'nin seçimi kazanma- sı doğal. Aslında ANAP seçimi yitirirse, SHP değil, ülke genelinde atan nabza göre iktidar karşısında bir- leşen yüzde 80 çoğunluk kazan- mış sayılacak. ister belediye se- çimlerinde, ister parlamento dü- zeyinde, isterse Çankaya soru- nunda ANAP'a omuz verecek her hareket. nedeni ne olursa ol- sun kitlesel sömürülere payanda olmaktan öteye geçmiyor, geç- mez de. Bir başka olay daha geliyor. Haziranda 48 yeni belediyede seçim yapılacak. Daha önemli bir beklenti var. Genel seçimle- rin üzerinden otuz ay geçmedik- çe milletvekili ara seçiminin ya- pılamayacağını belirleyen yasa hükmündeki süre mayıs ayı so- nunda bitiyor Böylece -TÖ'den boşalan- is- tanbul başta. Antalya'da, Siirt'te, Hatay'da, Çorum'da, Diyarbakır: da ara seçim haziranda ya da iz- leyen ay gündeme giriyor. Ara seçimi, ülke genelinde önemli bir gösterge olabilir. Mu- halefetin erken seçim baskıları- nı güçlendirecek etken olabilece- ği gibi, ANAP'ın soluğu kesilen grubuna, hükümetine zorlayıcı öğe olarak kullanılabilir. Erken seçim tarihini söyleme- den 1991de halka gidileceğinin açıklanması bile, her konuda bu- nalımlara giren ülkenin rahat so- luk almasına yol açacak. Görelim bakalım, korkanlaMa korkmayanlan. (Baştarafı 1. Sayfada) Çelebi, sınavda başarılı olmuştu, ama soyadaşı eski sos- yal demokrat Devlet Bakanı Işın Çelebi'ye bağlı DPT'de kar- şısına bir engel çıkmıştr. Güvenlik soruşturması! Çelebi, 1981 yılında yasadışı örgüt sorumlusu olduğu sa- vıyla gözaltına alınmış, çalıştığı kitabevinde de "yasaklan- mış sol yayın" bulunduğu ileri sürülmüştü. Çelebi hakkında örgüt üyesi olma savıyla herhangi bir da- va açılmamış; kitabevinde satılan kitaplar arasında "yasak yayın" bulunmadığı mahkeme kararı ile de saptanmıştı. Prof. Aksoy ve Prof. Metin Günday'ın üstlendikleri dava- da Ankara 6. İdare Mahkemesi DPT işlemini iptal etmiş; ka- rar Aksoy'un öldürüldüğü gün akşam üzeri tebliğ edilmişti! Aksoy, yıllarca MİT raporları ile savaşmıştır. Mülkiyeliier Birliği tarafından yayımlanan "Bahri Savcı'ya Armağan" ki- tabında bu konuyu işlemiştir. Prof. Aksoy bu incelemesinde MİT'in 6.8.1971 günlü şu belgesini sunmuştur: — Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı'nca tutuklanmış bulu- nan Prof. Muammer Aksoy'un 1967 yılında Batı Berlin Üni- versitesi'nde misafir profesör olarak bulunduğu sırada şubat 1967 ayında Avrupa'nın muhtelif ülkelerinden Batı Berlin'e ge- len komünistlerin Kuzey Vietnam için yaptıkları miting ve yü- rüyüşlere Akşam gazetesi dış politika yazarı Ali Sirmen ile birlikte katıldıklarını gösterir resimler savcıya kaynak, hâki- me kanaat vermek maksadıyla sunulmuştur. Mezkur yürü- yüş, Kuzey Vietnamlıların Amerikalılara karşı savaşlarını bü- yük bir insanlık mücadelesi olarak göstermek, sosyalizmin ve komünizmin Avrupada yayılması için gençleri eyleme ça- ğırmak amacı ile düzenienmiştir. Bilgilerinize arz ederim... Nurettin Ersin Korgeneral MİT Müsteşan. MİT'in "savcıya kaynak, hâkime kanaat" vermek amacıy- la dava dosyalanna böyle rapor ve belgeler yollaması ne MİT Yasası ile bağdaşır ne anayasa ile. Bu bir "polis devleti" yön- temidir. Sanıklar hakkında gizli yargılann nasıl oluştuğu Aksoy: un sunduğu bu belgeyle kanıtlanmıştır 12 Mart döneminden sonra daya dosyaları üzerinde yap- tığımız küçük bir araştırma ile MİT tarafından görevlendiri- len kışkırtıcı ajanlann adlannı saptayıp yayımlamıştık. Bunlardan birinin adı araştırmaya gerek olmadan ruhsal durumunu saptayan hekim raporu ile birlikte belli olmuştu: İstanbul Iktısat Fakültesi asıstanlarından Dr Mahir Kaynak! Bu ajanlardan bir başkası da Eyüp Temeltaş'tır. 12 Mart dönemindeki Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi'n- deki Dev-Genç dava dosyasınm 7. klasör 2. dosyadaki 1 Eylül 1971 günlü MİT yazısını okuyalım: — İlgili yazınıza konu ODTU öğrencisi Eyüp Temeltaş, teş- kilatımızca kendisinden uzun süre istifade edilmiş bir kim- sedir. Adı geçenin durumunun açığa vurulması gerek kendi- si gerekse teşkilatımız yönünden birtakım sakıncalar tevlit edecektir. Bu bakımdan Eyüp Temeltaş'ın durumunun deş/f- re edilmeden takibat dışı bırakılması yerinde bir tedbir ola- caktır, bilginize arz ederim. Nurettin Ersin. Korgeneral MİT Müsteşarı... MİT'in şu iki yazısına bakın; birinde Muammer Aksoy ve Ali Sirmen'in cezalandınlmalan için yargıçlara "îa/ımat" ve- riliyor; ikincisinde de 1971 öncesinde ODTÜ'de devrimci öğ- rencilere sabahları gerilla dersleri veren ajan Eyüp Temel- taş'ın -"deşifre edilmeden takibat dışı bırakılması" isteniyor! Buyurun siz yapın yorumunuzu! Aksoy, güvenlik soruşturmaları ile ilgili son incelemesin- de kendisinin ve Örsan Öymen'in nasıl "aşırı solcu" olarak rapor edildiklerini de yazmıştır. Özgürlük ve hukuk savaşçısı Muammer Aksoy, 1970 yı- lında Ankara Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Enstitüsü'nce düzenlenen bir toplantıya sunduğu tebliğde de aynı konu- lara değinmiş ve düzenlenen MİT raporları ile "gizli cezalandırma" yöntemi yaratıtdığını vurgulamıştı. MİT'in Prof. Aksoy'u yasamı boyunca adım adım izlediği anlaşılıyor. Aksoy'u böylesine yakından izleyen MİT'in bu alçakça ci- nayeti de ortaya çıkarması gerekiyor. Aksoy cinayeti, ipekçi cinayetine benziyor. Bu cinayet ortaya çıkarılmazsa, korkarız Türkiye, ipekçi cinayetinden sonra olduğu gibi yeniden anarşi ve terör or- tamına sürüklenecektir. ARADA BİR Dr. HAYDAR DLMEN (Baştarafı 2. Sayfada) yın Cumhurbaşkanım, saygılarımı sunarım. İyilikler Türkiyemiz için olsun. Falanca yasa ya da eylemin ülkemize zaran olacağı kanısındayım Demokratik haklar içinde bunu size duyurmayı görev sayıyor, içten dileklerimın kabulünü arz ediyorum!" de- sek, biraz askerce olan böyle bir mektupta, hiçbir suç öğesi yok, Somutlaştırırsak, her bin kişiden bir kişi, beş bin nüfuslu bir ka- sabadan beş kişi. kendince önemsediği bir konuda bir mektup yazsa, Türkiye'nin geleceği değişirdi. Işte bu beş kişilik birey- sel eylem yok ülkemizde. "Üzerimize ölü toprağı serpilmiş." iş- kence gören, asılan, kurşunlanan gençlerimizin sorumlusu bü- yüklerin, onların gençlik heyecanını kullandıkları ayrımcı ortam- da bir kaostur yaşamımız. 1990 yılında Türkiyemizin genel görünümü bu. Gelelim sayın emekli paşamızın son armağanı efsun olayına. Bu yazının yazıldığı günü, her konuyu bilen, son derece 'esprili' paşamız ve sade vatandaşımız. gazetelerde bir keklik avında boy gösteriyor. Ve: "Türküde kekliği düz ovada avlarlar denili- yor. Bence yanlış. buraları hiç de öyle düz ova değil" diyor. Sa- yın emekli paşamız ve sade vatandaşımız, bence de şu efsun olayı yantış. Uzerinize iyilik, ben bunu espri ve laf olsun diye değil, bir bilim adamı olarak söylüyorum ve sizlerden rica edi- yorum. Artık köKü mistisizme ve metafiziğe dayanan bilim dışı, bilime ve sanata karşı safsatalarla bu toplumla oynamayınız. Za- ten yapısı gereğı, her şeyi gizemli güçlere bağlamaya eğilimli bir ülkede, böylesi tutumlar topluma büyük zararlar veriyor. Ef- sunluyum diye zehirli hayvanlara kör bir cesaretle yaklaşan in- san salt bu yüzden ölebilir ve katil oluruz. Sahnelerde sihirbazların akıllara durgunluk veren gösterile- rini metafizik güçlere bağlamak ne denli yanlış ise bir böcek ya da yılan yakalama ustasının, işi mektupla bile efsunlamaya kadar vardıran bilim dışı atraksiyonunu da bu tür güçlere bağ- lamak o denli yanlıştır. 1990 yılı Türkiyemizde, bu gibi düşün- celer kendilerine ortam bulursa geleceğimizi kestirmek zorolur. Eğer zehir metafizik yöntemle nötralize ediliyorsa, hiç bilim- sel araştırmaya girmeden, aynı metafizik yöntemle kansere de çözüm bulabiliriz. Sorun, duasını bulmaya kalır. Eğer efsun ola- yına sayın emekli paşamız ve sade vatandaşımız Kenan Evren ile onun gibi düşünenler inanıyorlarsa, muska da her derde de- va olabilir. Evimize asacağımız bir muska, hırsızı uğursuzu da uzaklaştırabilir. Böylece çevrede çift karakollu. merdiven basa- maklı güvenliğe de gerek kalmaz. Peki. televizyonda gördüklerimiz neydi denilebilir. Hayvanı iyi tanıyan bir sihirbazın gösterisi. Gerisi fasa fiso... Parapisişik bilim dalının. insan hayvan arasındaki biyo-psişik ya da bıyo-manyetik etkisine gelince: Şimdi Hodri Meydan prog- ramına, bir hodri meydan da bizden. Bu gizemli güçlere sahip efsuncu üstadımızı, aylık birkaç yüz milyona Hindistan'a, Ame- rika'ya (çıngıraklı yılanların bol oldukları bölgeler), Afrika'ya (özel- likle turısti'v yörelerine), duruma göre Amazon ülkelerine kira- lasak. hem her yıl binlerce insan pisi pisine ölmez hem de yük- lü bir dövız girdimizle "köşeyi döneriz!" Kimbilir. bu eisun gi- derek, aslan kaplan gibi öteki hayvanlan da etkıler (hırsızı uğur- suzu etkilediğıne göre), bu yoldan ölen pek çok gariban da ya- şamda kalır. Bızim de dünya bilimine büyük katkımız" olur! komık olmayalım sayın baylar!..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle