Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16ŞUBAT1990**** HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17
Birleşmiş Almanya Gerçeği...
(Baştarafı 1. Sayfada)
dönük boyutuna eğilecekler.
Her iki aşamanm da içten ve dıştan kay-
naklanan güçlükleri var. Bunların son tahlil-
de birleşmeyi engellemeyeceği bilinmekle
birlikte, gözardı edilmeleri de olanaksızdır.
iki Almanya'ntn bir çatı altında birleşme-
sine ilişkin başlıca sorun şu: Tek Almanya'-
nın NATO karşısındaki yeri ne olacak? NA-
TO'nun içinde mi, dışında mı kalacak? Ta-
rafsız bir Almanya mı? Yoksa örneğın NA-
TO'nun içinde, ama Fransa ve ispanya gibi
askeri kanadın dışında bir Almanya mı? Ya
da Doğusu askerden arındırılmış bir birleş-
miş Almanya mı?
Bonn'la birlikte başta VVashington olmak
üzere Batılı güçler, NATO dışında tarafsız bir
Almanya'ya karşı çıkmışlardır. Buna karşı-
lık Moskova başlangıçta tarafsız Almanya'-
yı birleşme için bir önkoşul olarak öne sür-
müştür, Bu arada Bonn, NATO üyesı olarak
kalacak birleşik Almanya'nın Doğu bölgesi-
nin askersizleştirilebileceğini açıklamıştır.
Ottavva toplantısından sonra ise Sovyet-
ler'in tutumunda daha bir esneklik dikkati
çekmiştir: Moskova, tarafsızhğı ideal çözüm
olarak nitelemekle birlikte, birleşmiş Alman-
ya'nın Batısında NATO, Doğusunda Varşo-
va Paktı birliklerinin bulunabileceğinden söz
etmiştir. Sovyet Dışişleri Bakanı Şevardnad-
ze önceki gün Ottavva'da bir soruyu yanıt-
larken, Birleşmiş Almanya'da "Bir miktar
NATO rolü ile bir miktar Varşova Paktı rolü-
nün hesap dışı olmayacağını" söylemiştir.
Federal Alman Başbakanı Kohl, dün par-
lamentoda yaptığı konuşmada birleşmiş Al-
manya'nın AT ve NATO üyesi olarak kalması
gerektiğini, ancak Doğu bölgesinde NATO
askeri bulunmasına gerek olmadığını söyle-
miştir.
Öyle anlaşılıyor ki, Birleşmiş Almanya'nın
askeri konumuyla ilgili olarak, Moskova ile
belli bir uzlaşmaya doğru yol alınabilecek-
tir. Özellikle Bonn'un elindeki ekonomik kar-
tın, Sovyetler'in birleşmeye dönük tutumu-
nu yumuşattığt bu arada söylenebilir,
Son olarak bir noktanın altını çizmek iste-
riz. iki Almanya'nın birleşmesini engellemek
diye bir yaklaşım hem haksız olurdu, hem de
tarih karşısında sonuçsuz kaiırdı. Bu bakım-
dan iki Almanya'nın birleşmesine ilişkin ge-
lişmeler doğal ve olumlu sayılmalıdır.
Ama aynı zamanda, iki dünya savaşına yol
açmış ve Hitler'in Üçüncü Reich'ını doğur-
muş, şoven ve ırkçı Alman milliyetçiliğinden
kaynaklanan tedirginlik ve kaygılar da kesin-
likle yersiz değildir. Birleşmiş Almanya'nın
kurulmakta olan yeni Avrupa'nın dengelerin-
de barış ve istikrar unsuru olmastnı istemek
ve dilemek de özellikle o savaşlardan, fela-
ketlerden çok acı çekmiş ülkelerin, insanla-
rın hakkı olmalıdır.
Zaııılarpeşpeşe geliyor GOZLEM
Çeltek faciasına 6 neden
İDRİS ADİL /
CEMİL CİĞERİM
ÎSTANBUL/MERZtFON —
Yeniçeltek Kömür İşletmesi oea-
ğında meydana gelen grizu patla-
masının faciaya dönüşmesini ve
boyutlarının büyümesini uzman-
lar, ilk belirlemelere göre şu ne-
denlere bağlıyorlar.
1- Yasalara aykın biçimde 15
günlük işçiler üretim sahasına sü-
rüldü.
2- 1 şubat tarihinde yapılan öl-
çümlerde 10 ppm (milyonda bir)
olan karbonmonoksit oranının 7
şubat tarihinde 55 ppm'ye ulaş-
ması görmezlikten gelindi.
3- Deneyimsiz işçiler ve mühen-
disler çalıştırıldı.
4- Ocakta bulunması gereken
kurtarma ekipleri yoktu.
5- Zonguldak ve Eskiçeltek'ten
gelen ekipler çalıştırılmadı.
6- Temiz hava sistemi zaman-
sız durduruldu ve baraj çok geri-
ye kuruldu,
Yeniçeltek ocaklarındagörevli
mühendislerin deneyimsiz olduğu,
en kıdemlisinin üç aydır çalıştığı
belirtiliyor. Ayrıca işçilerin de bir
bölümü, mevcut yasalara karş\n
gerekli deneyime kavuşmadan
üretim sahalarına sürüldü. Top-
rak altında kalan işçilerden
15'inin henüz maaşlarını bile ala-
madıklan, 15 gündür çalıştıklan
öğrenildi. Madenlerde çalışmayı
düzenleyen ilgili tüzüğe göre işe
alman işçilerin, 6 aylık öğrenme-
deneyim süresini doldurmadan
tehlikeli üretim bölümlerine gön-
derilmemeleri gerekiyor. Aynı tü-
zük, maden mühendisleri için de
zaman sınırlamalan getiriyor. 243
No'lu galeride patlamanın oldu-
ğu ayakta kalan Naci Şenol, Ab-
dullah Çorumlu, Cemil Esen. Ha-
lil Özer, Ali l vsal, Mehmel Ali
Koca, Aslan İbak, Kenan Kaya ve
Mustafa Cingöz adh işçilerin
"acemi" oldukları öğrenildi.
Uzmanlar, faciaya yol açan ne-
denlerin başında, yapılan karbon
monoksit ölçümlerinin sonuçları-
na "duyarsız" kalınmasını göste-
riyorlar. Vardiya kayıtlarına gö-
re felaket habercisi gazın artışı,
günlük üç vardiyada ayn ayn ya-
pılan ölçümlerde şu gelişmeyi gös-
terdi: 1 şubat: 10-13-16, 2 şubat:
12-16-25, 3 şubat: 30-33-28, 4 şu-
bat: 24-27-20. 5 şubat: 26-25-30,
6 şubat: 26-46-35 ve 7 şubat: 55.
Şubat ayının ilk haftası içinde 10
ppm'den 7 şubatta yapılabilen tek
ölçüme kadar 55 ppm'ye ulaşma-
sına karşın karbonmonoksit teh-
likesi görmezden gelindi. Ayakta
bulunan işçiler, giderek kor hali-
ne gelen kömürün çıkardığı ısı so-
nucu terlemeye, bunalmaya baş-
lamışlardı. Ne var ki, tehlike far-
kedilip ayaktaki işçiler çıkartıhp
en yakın baraj kurulmadı.
Ocak ağzına telefon eden işçi,
ayaktan gelen son insan sesiydi ve
patlamayı 15 dakika önce maden-
ci tabiriyle bildiriyordu: "SO
(CO-karbonmonoksit) yüzii sil-
di..."
îmdat isteyen bu sesten sonra
yapılacak ilk iş, tahlisiye ekiple-
rinin patlamanın hemen ardından
ocağa girip kurtarma çahşmala-
rına başlamasıydı. Ne var ki bu
da yapılamadı. Ocak tahlisiye
ekipleri yoktu. İlk ekip, Eskiçel-
tek'ten 8 şubat saat 8.00'de gele-
bilmişti. tkinci bir tahlisiye eki-
bi de Zonguldak'tan olayın üze-
rinden 12 saar geçmesinden son-
ra ulaşabilmişti. Bu ekipler, on-
ca gecikmeye karşın 2 yaralı ve 8
ölü işçiyi ocaktan çıkarmayı ba-
şarmışlardı. Uzmanlar, ocak tah-
lisiye ekibinin bulunmamasını ve
anında müdahale edilememesini,
birçok yaralı işçiyi içeride ölüme
terk etmek olarak niteliyorlar.
Tütünde düello
Haber Merkezi — Tütünde üre-
ticiye alınterinin hakkını verme-
mekle suçlanan Maliye ve Güm-
rük Bakanı Ekrem Pakdemirli,
hazırladığı "Türkiye'de Tütün"
başlıklı kitapçıkla kendini savun-
du. Tütünde "gerçekçi" bir fiyat
politikası izlediklerini öne süren
Pakdemirli. muhalefet partisi li-
derleriyle "tütün fiyatı konusunu
TV'de tartışmaya hazır olduğunu"
söyledi. Pakdemirli'nin TV çağrı-
sını cevaplandıran SHP Genel
Başkanı Erdal tnonü. "Gelsin se-
çim bölgesinde, Akhisar'da
tartısalım" dedi. İnönü, dün du-
zenlediği basın toplantısından
sonra gazetecilerin konuyla ilgili
sorularını cevaplandırdı. Pakde-
mirli'nin parti lideri olmadığını
hatırlatan İnönü, çağnnın ANAP
Genel Başkanı ve Başbakan tara-
fından yapılması gerektiğini söy-
ledi. İnönü, "Milletvekillerim ber
zaman tartışmaya hazırdtr. Hatta
gücü yetiyorsa seçim bölgesi Ak-
hisar'da tartısalım diyorlar" şek-
linde konuştu. SHP lideri parti
olarak böyle bir tartışmaya hazır
olduklarını, konuyu bilen miilet-
vekillerinin Bakan Pakdemirli ile
bir açıkoturuma katılabilecekleri-
ni kaydetti. Bu arada eylem yap-
tıklan gerekçesiyle dün Kırkağaç,
Gölmarmara ve Süleymanh'da
gözaltına alınan 70 üreticiden 8'i
tutuklandı. Önceki gün tutukla-
nan 19 kişiyle birlikte olaylarda-
ki tuıuklu sayısı 27'ye yükseldi.
Diğer 24 kişinin bugün hâ-
kim karşısına çıkarılması bekleni-
yor. Gölmarmara'da çıkan olay-
lardan sonra gözaJtına alınan İ7
kişiden 5'i tutuklandı.
DSP mitingine izin
verildi
Öte yandan DSP'nin pazar gü-
nü saat 12.00'de yapmak istediği
"tiitün mitingTne izin verildi. Ma-
nisa Valisi Rafet Üçelli, DSP Ge-
nel Başkanı Bülent Ecevit'in de
katılacağı pazar günkü mitingin
olaysız geçeceğini ümit ettiğini,
ancak her şeye rağmen tüm ön-
lemlerin alınacağjnı söyledi.
İZMİR'den HİKMET ÇETİNKAYA
İZMİR — Bir ülkenin tarım po-
litikası olmazsa ne olur?
Bu soru yıllardır sorulur. Ne ya-
zık ki bu soruya hiçbir zaman ya-
nıt verilmez.
Kırşehir'de belediye başkanlı-
ğı seçimleri var pazar günü. Si-
yasal ıktidar tüm olanakları Kır-
şehir'e yığıyor. Seksen bin nüfus-
lu bu Anadolu kentinde yaşayan-
lar böylesine ilgiden çok hoşnut.
Başbakan Yıldırım Akbulut, seç-
menlere bir mektup göndermiş.
Mektupta şöyle deniliyor:
— Güzet hizmetleri Kırşehir-
de gerçekleştirmek boynumuzun
borcu...
Bu arada kulüplere para yar-
dımı yapılıyor. Üç bin işçinin ça-
lıştığı Petlas'a işçi alınacağı açık-
lanıyor.
Kırşehir'in ekonomisi tarıma
dayalıdır. Buğday. şekerpancarı.
arpa. halkın yüzde 52'sinin ge-
çim kaynağıdır. Bir süre önce
Başbakan Akbulut. şeker fabri-
kasının temelini attı. Elbette bu
göstermelik bir temel atma töre-
niydi.
Eğer belediye başkanlığt se-
çimleri seksen bin nüfuslu Kırşe-
hır'de değil de hemen hemen
onun kadar nüfusa sahip Akhi-
sar'da olsaydı tütünde bu yıl or-
talama fiyat ne olurdu?
Sanırız bugünkü gibi olmazdı.
Verilen fiyatın çok üzerinde olur-
du. Çünkü ANAP sıfırı tüketirken
tütünde enflasyonun getireceği
ekonomik çöküntüyü düşünmez-
di. Gerekirse bir sigara fabrika-
sının daha temelini atardı.
Tütün üreticilerinin Ege'de di-
renişine kılıf aranıyor. Kimileri
enflasyonu yukarıya çekmemek
için hükümetin fiyat politikasını
destekliyor. Hiç kimse ABD'nin
oynadığı oyuna, çokuluslu sıga-
ra tekelîerinin azgelişmiş ülkeler-
deki tezgâhına bakmıyor.
Türkiye'nin bir tarım politikası
yok...
Tütüncü hep poiitikanın kurba-
nı olmuş, hiçbir zaman eğitilme-
miş. siyasal iktidarlarca sömürül-
Uzaydan gelen
4
günaha' tepki
Haber Araştırma Senisi —
Kablolu yayın kavgası kızıştıkça
kızışıyor. Son kapışma İzmit'teya-
şanıyor. Önceleri sadece TRT ile
PTT arasında süren kavga. bugün-
lerde PTT ile belediyeler arasında
devam ediyor. PTT, bazı belediye-
leri savcılığa şikâyet etmeye hazır-
lanıyor.
İlk zamanlarda TRT yayınları-
nın düzgün izlenemediği ya da 2
ve 3. kanalların hiç alınamadığı
bölgelerdeki belediyeler tarafın-
dan "televizyonun düzgün izlen-
mesini sağlamak" amacıyla kab-
lolu dağıtım şebekeleri kurulma-
ya başlanmıştı. Ancak İzmit Be-
lediyesi'nin, TRT yayınlarınm yanı
sıra iki yabancı kanalı da dağıtma-
sı, olaya yeni bir boyut kazandır-
dı.
İzmit Belediyesi'nin bir Lük-
semburg kanalı olan RTL Plus'ü
de abonelerine seyrettiriyor olması
ve bu istasyonun zaman zaman
"erotik" fîlmler yaynnlaması, kent-
teki ANAP ve Refah partililerin
tepkisini çekti. SHP'li Belediye
Başkanı Sefa Sirmen ise tepkilere
rağrnen yayını sürdürme kararı al-
dı. ancak yayın önceki gün izmit
Belediyesi'nin elinde olmayan ne-
denlerden ötüru kesildi. İzmit Be-
lediyesi için yayını toplayan çanak
antenler, İzmit yakınlanndaki Yu-
vacık Belediyesi'nin sınırları için-
de kaldığı için Yuvacık'ın Refah
Partili Başkaru ve Belediye Encü-
meni bir karar alarak "antenlerin
kurulduğu yapının ruhsatsız
olduğunu" belirledi ve yapının >ı-
kılmasına karar verdi. Bu arada
İzmit Belediyesi, Sakarya Bölge
İdare Mahkemesi'ne başvurarak
Yuvacık Belediyesi kararı hakkın-
da yürütmeyi durdurma kararı al-
dırttı.
İzmit Belediye Başkanı Sefa Sir-
men, yeni antenlerin gerekirse be-
lediye binasının üzerine dikilece-
ğini ve yayının sürdürüleceğini
açıkladı. Bu arada İzmit Beledi-
yesi gibi TRT yayınlarının yanı sı-
ra bazı yabancı kanalları kablo şe-
bekesiyle dağıtmak isteyen ya da
bu dağıtımı sessiz sedasız sürdü-
ren birçok belediye bulunuyor.
! TCDD Kimlik kartımı I
kaybettim. Hukümsüzdür.
MEHMET SANCAR '
müştür.
— Dik tabana, sat babana!
Üretici babasına satmış tütü-
nü. Tüccar baba almamış, dev-
let baba almış.
Ama devlet baba ne yapmış?
Devlet baba çokuluslu sigara
tekelleriyle savaşamamış. Hep
onların egemenliği altında kal-
mış. Doğru dûrüst sigara ürete-
meyip dünya pazarlarına gireme-
miş.
Bugün Ege'de tütün üreticisi
yabancı sigara içiyor. Sonra da
"Benim tütünüm para etmedi"
diye ağlıyor, direnişe geçiyor.
Yıllarca devlet tüccara rees-
kont kredisi vermiş tütün alsm di-
ye. O tüccar, kredinin üçte biriy-
le tütün almış, gerisiyle de han,
hamam, kıyılarda arsa... Oteller
yapmış, TIR filoları kurmuş. Bir
değil bin kere köşeyi dönmüş.
Şimdi ihracatçı tüccar ne diyor
hükümete?
— Teşvik primi vertlmezse alım
da yapmam, ihracat da...
Tekel ve yabancı alıcılar ara-
sında gizli pazarlık oldu. Yaban-
cılar adına alım yapan tüccar
bastırdı:
— Fazla fiyat vermeyin ki kâr
edelim...
Tekel boyun eğdi. Gerekçe ise
hazırdı:
— Enflasyonu körükleriz...
Türkiye'nin bir tarım politikası
yok...
Ürdünden 165 liraya getirilen
domates, manavda 3 bin 500 li-
ra. Bugün yerli sera domatesi de
aynı fiyata satılıyor.
Bu bir oyundur sürüp gide-
cek...
Devlet Bakanı Güneş Taner di-
yor ki:
— Kuvvetle inanıyorum. aldığı-
mız tedbirler sonucunda yıl so-
nunda enflasyon yüzde 30'a ine-
cektir.
Bu kandırmaca bakalım nere-
ye kadar sürecek?
Tütün fiyatları tüm dünyada
düşerken çokuluslu sigara şirket-
leri ekonomik darboğaz nedeniy-
le yeni yatırımlaraararken, TürKi-
ye'de tütün dikim alanları niye sı-
nırlandırılmaz?
Geçen yıl 130 bin ton olan tü-
tün rekoltesı bu yıl 160 bin ton..
Bunun sorumlusu siyasal ikti-
dar mı, yoksa üretici mi?
(Baştarafı 1. Sayfada)
kavuşturulması amaçlanıyor. Bu-
nun için de vüksek borçlu KİT"-
lerin bu yükten kurtarılması için
belirli kolaylıklar getirilmesi, ba-
zı kuruluşların borçları için kay-
nak aktarımına gidilmesi ve bir
kısım borçların tahkime bağlan-
ması öngörülüyor.
Açıklar zamla
kapatılacak
Tekel, Şeker Şirketi, Toprak
MahsulUeri Ofisi (TMO), Türki-
ye Taşkömürü Kurumu. Türkıye
Elektrik Kurumu gibi kuruluşlar
finansman yönünden en sorunlu
KİT'ler arasında sayılıyor. Bütçe-
den yeterli kaynak aktarılamaya-
cağı göz önüne alınarak finans-
man darboğazı içinde olan KİT'-
lerin ürünlerine zam yapılması,
geçen günlerde Yüksek Planlama
Kurulu'nda da görüşülerek be-
nimsendi.
THY ve Şehir Hatlan tşletme-
leri'nin İstanbul'daki vapur zam-
mımn ardından, dün de TCDD
yolcu taşıma ücretlerine yüzde
18-25 oranında zam yapıldı. îs-
tanbul, Ankara ve İzmir'de ban-
liyö ücretleri de 100 lira arttırıl-
dı. Zamlar yarından itibaren uy-
gulanacak.
Yapılan zam ile Ankara-
İstanbul arasındaki Anadolu ve
Boğaziçi ekspreslerindeki tasıma
ücreti 15 bin liradan 20 bin lira-
ya çıkartıldı. Bu güzergâhtaki ma-
\i tren ücreti 20 bin liradan 30 bin
liraya yükseltilirken, Fatih Eks-
presi'nde yeni fiyat 35 bin lira ola-
rak belirlendi.
Ankara-İstanbul arasındaki ya-
taklı tren ücretleri de bir kişi için
85 bin liradan 100 bin liraya, 2 ki-
şi için 135 bin liradan 160 bin li-
raya çıkarıldı.
Mavi trenle Ankara-İzmir ara-
sı bilet ücretleri 18 bin liradan 20
bin liraya, Ankara-Zonguldak
arası 11 bin 600 liradan 15 bin li-
raya, Gaziantep-Ankara arası 20
bin 300'den 25 bin liraya,
Erzurum-Ankara arası da 21 bin
300'den 30 bin liraya yükselüldi.
Bu arada, şeker, içki, sigara ve
elektrik fıyatlarının arttınlması da
gündeme geldi.
Edinilen bilgiye göre Türkiye
Şeker Fabrikaları AŞ.'nin bugün
için yaklaşık 750 milyar liralık bir
finansman açığı bulunuyor. Bu
açık da büyük ölçüde zamla ka-
patılacak. Bunun için de şeker fi-
yatlarımn dış piyasa düzeyine
yükseltümesi ve ilk aşamada
250-300 lira zam yapılması öne-
rildi. Şeker zammına başlangıçta
Sanayi ve Ticaret Bakanı Şükrü
Yürür'ün karşı çıkuğı, ancak baş-
ka seçenek bulunamadığı için so-
nunda ikna olduğu belirtildi. Şe-
ker fiyatlarına önümüzdeki gün-
lerde yüzde 20-25 oranında bir
zam yapılması bekleniyor.
Bu arada Tekel "in tütün alım-
lan için en az 1.4 trilyon liralık
kaynak gereksinimi olduğu belir-
tildi. Tekel, bunun bir bölümünü
ürün zamlarından, yaklaşık 600
milyar lirasını da Merkez Banka-
sı'ndan karştlamayı amaçlıyordu.
Ancak Merkez Bankası'nın rees-
kont kredisine karşı çıkması üze-
rine kararnamedeki bu hüküm
Cumhurbaşkanı Özal tarafından
çıkarıldı.
Bu durumda Tekel'in finans-
man ihtiyacını kendi kaynaklann-
dan ve borçlanmayla karşılayaca-
ğı için zam oranının daha yüksek
çıkması bekleniyor.
Tekel zammının kamuoyunda
tütün fiyatlarına karşı oluşan bü-
yük tepki nedeniyle bir süre geci-
kebileceği, ancak en geç mart ayı
içinde en az yüzde 25-30 oranın-
da bir zammın yürürlüğe konul-
masının kaçınılmaz olacağı bildi-
rildi.
Di|er yandan maliyetlerde
önemli bir artış olmamasına kar-
şın, vergi ve fon gelirlerini arttır-
mak için önümüzdeki günlerde
petrol ürünlerinin fiyatlarına da
yüzde 10 civannda bir zam yapıl-
masının düşünüldüğü öğrenildi.
Elektrik fiyatlarının da dolara
baglandığı belirtilerek kurlardaki
artışın otomatik olarak fiyata
yansıtılacağı kaydedildi. Bu ara-
da Batı ülkelerinde 8 cent olan or-
talama elektrik fiyatının Tür-
kiye'de ise hâlâ 6 cent düzeyind«
olduğu da ifade edilerek yıl için-
de kademeli olarak fiyatların
uluslararası fiyatlarla eşitlenebi-
leceği belirtildi.
Bu arada KİT zamlarında enf-
lasyon etkisinin de dikkate alııı-
ması ve zam yapılacak ürünlerin
enflasyon endeksletindeki ağırlık-
larının göz onünde tutulması ön-
görüldü. Buna göre de örneğin şe-
ker fiyatlanna yapılacak zammm,
aylık enflasyonu ne ölçüde etki-
leyeceği hesaplanarak belirli bir
kademelendirmeye gidilmesi ve
endeksleri önemli ölçüde etkileye-
cek urun zamlannın aynı ayda ya-
pılmaması kararlaştırıldı.
Tütün fiyatlarının düşük tutul-
masının kamuoyunda yarattığı
yoğun tepkinin diğer tarım ürün-
lerinin destekleme fiyatları konu-
sunda bakanları şimdiden endişe-
lendirdiği belirtiliyor.
"İlaç zammı sürecek"
İstanbul Eczacı Odası Başkanı
Mehmel Domaç. Sağlık Bakanı
Halil Şıvgının, "1990 vılında ila-
ca zam yok" şeklindeki sözlerinin
gerçeği yansıtmadığını belirterek.
ilaçların zam almaya devam ede-
ceğini söyledi.
UGUR MUMCU
Çeltek eylemi
(Baştarafı 1. Sayfada)
toplanan bir grup işçi Yeniçeltek'-
te ölen madenciler için bir daki-
kalık saygı duruşunda bulundu.
Saygı duruşundan sonra yapılan
konuşmalarda "iş kazalannın iş-
verenlerin kâr hırsından
kaynaklandığı" savunuldu.
Sosyalist Parti Genel Başkanı
Ferit İlsever de İETT Topkapı
Garajı'na gelerek eyleme destek
verdi. İETT şoförlerinin eylemi
nedeniyle sabah saatlerinde kent
içi yolcu taşımacılığı aksadı. İş-
yerlerine gitmek isteyen yurttaş-
lar mavi otobüslere ve taksilere
akın ettiler. Oıobils duraklannda
da büyük kalabalıklar oluştu.
Dünkü eyleme, Belediye-İş Sendi-
kası 1. Numaralı Şube üyelerinin
katıldığı bildirildi. Belediye-İş
Sendikası Genel Merkez yetkilile-
ri, eylem için alınmış bir kararla-
rı olmadığını söylediler. İstanbul'-
da Şehir Tiyatrolan çalışanları ve
sanatçılarının da protesto eylemi-
ne katıldıklan bildirildi.
Halkevleri Konya Şubesi'nce
Yeniçeltek maden ocağında 68 iş-
çinin ölümü nedeniyle önceki gün
başlatılan açlık grevine yeni katı-
lımlar oldu.
Halkevi binasında 8 kişi ile baş-
layan 3 günlük açlık grevi 15 kişi
ile sürüyor.
Siyasi polisin scm iki günde,
halkevini 3 kez bastığını ve kapat-
mak için bahane aradığını savu-
nan halkevi ilgilileri, bu baskıyı
da protesto ettiklerinı açıkladılar.
met Çalışkan savcılığa davet edi-
lip "işçileri saygı duruşuna davet
ettiği için" ifadesi alındı.
İşçiler soruşturmayı protesto
ederken Elazığ Ferro Krom ve
Güleman Şark Kromları İşletme-
si'nde yönetimin baskısı nedeniyle
saygı duruşu yapılmadığı öğrenil-
di'
Yeniçeltek faciasında ölen ma-
den işçileri için saygı duruşunda
bulunan Ergani Bakır Madeni'n-
de çalışan 257 işçi ile sendikacılar
hakkında Maden İlçesi Cumhuri-
yet Savcılığı'nca soruşturma açü-
dı.
UBA'nın haberine göre Maden-
İş Sendikası Şube Başkanı Meh-
Futbol TV
(Baştarafı l. Sayfada)
Samsunspor ve Konyaspor kulüp-
leri temsilcilerinin dışında tüm Bi-
rinci Lig kulüp temsücileri
TRT'nin bugüne dek verdiği söz-
leri yerine getirmediğini. telif hak-
ları için sabırla beklediklerini, Bo-
luspor'un haklı davasında yanın-
da olduklarını söyleyerek Futbol
Federasyonu'na bu konuda tam
yetki verdiler ve kararı oybirliği
ile aldılar. Futbol Federasyonu'-
nun olağanüstü toplantısı ise 3 sa-
at sürdü, sonunda Futbol Fede-
rasyonu Basın Sözcüsü Torgul
Yılmaz kulüplerin isteklerinin
Futbol Federasyonu karan olarak
TRT kurumuna bildirildiği açık-
ladı.
Turgut Yılmaz'ın yaptığı açık-
lamaya göre, kulüpler TRT'nin
televizyon ve radyodan naklen ya-
yınlarına izin vermeyecekleri gibi
banttan da yayınlaıa müsaade et-
meyecekler.
Futbol Federasyonu ayrıca cu-
martesi günü oynanması kararlaş-
tınlan Beşiktaş - Trabzonspor ma-
çının pazar gününe ahnmasına,
gelecek hafta yapılacak Beşiktaş-
Galatasaray maçının da pazar gü-
nü oynanmasma karar verdi.
Bunun yanı sıra Futbol Fede-
rasyonu yetkilileri önümüzdeki
hafta içinde kulüp temsücileri ile
TRT'yi tekrar bir araya getirme-
yi amaçladıklarını belirttiler. Y'e-
niden buluşma öncesi kulüp ve
TRT hukukçuları son durumu
gözden geçirecek.
Yılmaz, kalp spazmı
geçirdi
Başkanlar Kurulu öncesi kalp
spazmı geçiren Türk-İs Genel
Başkanı Şevket Yılmaz, Dışkapı
SSK Hastanesi'nde yoğun bakıma
alındı. Yılmaz'ın tedavisini üstle-
nen Doç. Sefa Yıldırım, genel
başkanın aşırı stres ve yorgunlu-
ğun neden olduğu bir spazm ge-
çirdığini, tansiyonunun düşürül-
düğünu ve durumunun iyi oldu-
ğunu söyledi. Şevket Yılmaz, 1986
yılında eylemlerin hayata geçirıl-
memesi nedeniyle sert tartışmala-
rın beklendiği Başkanlar Kurulu
toplantısı öncesinde de spazm ge-
çirerek aynı hastaneye kaldırılmış-
tı. Yılmaz'ın rahatsızlığı ve Türk-
İş Genel Sekreteri Orhan Balta-
nın ETUC toplantısı için yurtdı-
şında olması nedeniyle grizu fa-
cias\ gündemli ve sert geçmesi
beklenen Başkanlar Kurulu'nun
iptal edilmesi olasılığı guç
kazandı.
Bugün yapılacak Başkanlar
Kurulu toplantısı öncesinde Türk-
İş'teki sol muhalefete dahil 20'ye
yakın sendikanın yöneticileri dün
saat 17.00'de Türkiye Madtn-İş
Sendikası Genel Merkezi'nde bir
araya geldiler. Sol kar.at sendika-
cılar. toplantıda. Azerbaycan mi-
tingi için hazırlık yapan Türk-
İş'in, maden işkolunda toplu
ölümlere yol açan olaylar karşı-
sında ciddi bir tepki göstermedi-
5ini dile getirdiler. Türk-İş'in, Ye-
niçeltek işletmesindeki grizu faci-
ası sonrası, eylem sorumluluğunu
iki maden sendikasına yüklediği
de gündeme getirilen toplantıda,
önümüzdeki günlerde greve gide-
cek ya da görüşmeleri başlayacak
olaa toplusözieşmeler konusunda
neler yapılabileceği tartışıldı. Top-
lantıda ayrıca, 24 şubat günü
Zonguldak'ta yapılacak "İnsana
Saygı" mitingi ile ilgili ayrıntılar
da ele alındı.
Türk-İş'in olağanüstü Başkan-
lar KuruSu toplantısmda, 1990 yı-
lının ilk üç ayında toplusözleşmesi
biten sendikalar arasında bir eş-
güdüm komitesi oluşturulması
gündeme gelecek. Bu eşgüdüm
komitesi, geçen yıl olduğu gibi
toplusözleşmelerin birleştirilerek
pazarlık görüşmelerinin ortak gö-
türülmesini sağlayacak. Türk-İş
yetkilileri. Başkanlar Kurulu top-
lantısında, Türk-İş Genel Kurulu
sonrası genel bir değerlendirme
yapılacağını ve sendika başkanla-
nnın bundan sonra takınılması
gereken tutum konusundaki gö-
rüşlerinin alınacağını ifade ettiler.
Öte yandan grizu faciasını kı-
namak amacıyla 30 kişilik bir
grup Karaköy Meydam'nda kor-
san gösteri vaptı. Galata Köprü-
sü'nde yolu ateşe vererek trafiği
durduran grup çeşitli sloganlar at-
tı. Meydana pankart asıp etrafa
molotof kokteylleri de atan gös-
tericiler, daha sonra olay yerinden
kaçtı. Ümraniye Belediyesi önün-
de toplanan 300 kadar işçi de Ata-
türk büstüne siyah çelenk koymak
için yürüdü. Polis olaya müdahale
ederek işçileri dağıttı.
CUNEYT ARCAYUREK yazıyor
(Baştarafı I. Sayfada)
rını kanıtlamaları gerekiyor.
işine geldiğinde Tanrı'nın lüt-
funa sığınacaksın, seçim olasılı-
ğı yüreğini yakacak ve sonra hal-
kın eşsiz hakemliğinden korkup
kaçacaksın!
Oysa içerdeki siyaset hemen
her gün ülkenin yeni bir umuda
yönelmesinde sayısız yararlar sı-
ralıyor. Değişim istekleri Çanka-
ya'dan Başbakanhğa, kuşkusuz
ulusal iradenin simgesi parla-
mentoya kadar her çevreyi zorlu-
yor, toplumsal eylemlerle somut-
laşıyor. Demokratik rejimin
"selameti". halktan korkarak ele
geçirilen siyasal tepeleri koru-
maktan değil, tersine demokra-
tik yaşamın selameti için halkın
engin sağduyusuna başvurmak-
tan geçiyor.
Son toplumsal olaylar, muha-
lefet partilerinin düzenledikleri
mitinglere halkın gösterdiği ge-
niş ilgi. SHP'yi birden yeni poli-
tikalar üretmeye zorluyor. Mart
başında toplanacak olan parti
meclisinde "geleceğe dönük
politikaların" ele alınacağı bildi-
riliyor.
"Geleceğe dönük" politikada
başlıca hedef, artık kaçınılması
olanaksız erken seçim üzerinde
partinin hangi girişimler yapabi-
leceğini saptamak. Mitinglere.
kapalı toplantılara hız vererek er-
ken seçimi süreklı gündemde
tutmak. Erken seçim isteklerıni
hızlandırmanın bütün yöntemle-
rini kullanmak. Muhalefetin bu
girişimlerine Allahlık hükümetin
günlük kararları zaten büyük öl-
çüde yardımcı oluyor. Kitlelerin
erken seçim baskısına sahip çık-
masını kolaylaştıracak öğeler he-
men her saat başı hükümetten
halka sunuluyor.
Seçim kararını. kuşkusuz TÖ,
parlamentonun iradesine bağla-
yacak. Anayasal konumunu bu
konuda çok iyi anımsıyor. Ne var
ki ekonomiden dış siyasete kadar
kendi deyişiyle "görüşlerıni" yet-
kiliden hükümete kadar herkese
bildiren TÖ. rejimin "selameti"
için eski partisine seçimden
korkmamalarını hangi niçinierle
salık vermiyor? Ülkesine yaptığı
hizmetlere bir yenisini eklemek-
ten niçin kaçınıyor, siyasal, eko-
nomik ve sosyal bunalımlardan
çıkmanın çözüm yolunun seçim
olduğunu herhangi bir dernek
kabulünü bahane ederek TV'den
neden açıklamıyor?
Önümüzdeki pazar, Kırşehir-
deki belediye seçimi, partiler açı-
sından bir çeşit güç gösterisine
dönüşüyor. Bilinen bir gerçek var
Şayet Kırşehir'de partiler başta
ANAP'ı hedef almaz, yine sol ka-
zanmasın da sağdan kim olursa
olsun mantığıyla solun karşısın-
da birleşelim derlerse, sonuç "or-
tada." Her parti, özellikle sağda-
kiler -tabii önce DYP- Kırşehirde-
ki oy gücünü korumaya karar ve-
rirse, daha önceki gosterilere ba-
kılırsa, SHP'nin seçimi kazanma-
sı doğal.
Aslında ANAP seçimi yitirirse,
SHP değil, ülke genelinde atan
nabza göre iktidar karşısında bir-
leşen yüzde 80 çoğunluk kazan-
mış sayılacak. ister belediye se-
çimlerinde, ister parlamento dü-
zeyinde, isterse Çankaya soru-
nunda ANAP'a omuz verecek
her hareket. nedeni ne olursa ol-
sun kitlesel sömürülere payanda
olmaktan öteye geçmiyor, geç-
mez de.
Bir başka olay daha geliyor.
Haziranda 48 yeni belediyede
seçim yapılacak. Daha önemli
bir beklenti var. Genel seçimle-
rin üzerinden otuz ay geçmedik-
çe milletvekili ara seçiminin ya-
pılamayacağını belirleyen yasa
hükmündeki süre mayıs ayı so-
nunda bitiyor
Böylece -TÖ'den boşalan- is-
tanbul başta. Antalya'da, Siirt'te,
Hatay'da, Çorum'da, Diyarbakır:
da ara seçim haziranda ya da iz-
leyen ay gündeme giriyor.
Ara seçimi, ülke genelinde
önemli bir gösterge olabilir. Mu-
halefetin erken seçim baskıları-
nı güçlendirecek etken olabilece-
ği gibi, ANAP'ın soluğu kesilen
grubuna, hükümetine zorlayıcı
öğe olarak kullanılabilir.
Erken seçim tarihini söyleme-
den 1991de halka gidileceğinin
açıklanması bile, her konuda bu-
nalımlara giren ülkenin rahat so-
luk almasına yol açacak.
Görelim bakalım, korkanlaMa
korkmayanlan.
(Baştarafı 1. Sayfada)
Çelebi, sınavda başarılı olmuştu, ama soyadaşı eski sos-
yal demokrat Devlet Bakanı Işın Çelebi'ye bağlı DPT'de kar-
şısına bir engel çıkmıştr.
Güvenlik soruşturması!
Çelebi, 1981 yılında yasadışı örgüt sorumlusu olduğu sa-
vıyla gözaltına alınmış, çalıştığı kitabevinde de "yasaklan-
mış sol yayın" bulunduğu ileri sürülmüştü.
Çelebi hakkında örgüt üyesi olma savıyla herhangi bir da-
va açılmamış; kitabevinde satılan kitaplar arasında "yasak
yayın" bulunmadığı mahkeme kararı ile de saptanmıştı.
Prof. Aksoy ve Prof. Metin Günday'ın üstlendikleri dava-
da Ankara 6. İdare Mahkemesi DPT işlemini iptal etmiş; ka-
rar Aksoy'un öldürüldüğü gün akşam üzeri tebliğ edilmişti!
Aksoy, yıllarca MİT raporları ile savaşmıştır. Mülkiyeliier
Birliği tarafından yayımlanan "Bahri Savcı'ya Armağan" ki-
tabında bu konuyu işlemiştir.
Prof. Aksoy bu incelemesinde MİT'in 6.8.1971 günlü şu
belgesini sunmuştur:
— Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı'nca tutuklanmış bulu-
nan Prof. Muammer Aksoy'un 1967 yılında Batı Berlin Üni-
versitesi'nde misafir profesör olarak bulunduğu sırada şubat
1967 ayında Avrupa'nın muhtelif ülkelerinden Batı Berlin'e ge-
len komünistlerin Kuzey Vietnam için yaptıkları miting ve yü-
rüyüşlere Akşam gazetesi dış politika yazarı Ali Sirmen ile
birlikte katıldıklarını gösterir resimler savcıya kaynak, hâki-
me kanaat vermek maksadıyla sunulmuştur. Mezkur yürü-
yüş, Kuzey Vietnamlıların Amerikalılara karşı savaşlarını bü-
yük bir insanlık mücadelesi olarak göstermek, sosyalizmin
ve komünizmin Avrupada yayılması için gençleri eyleme ça-
ğırmak amacı ile düzenienmiştir. Bilgilerinize arz ederim...
Nurettin Ersin
Korgeneral
MİT Müsteşan.
MİT'in "savcıya kaynak, hâkime kanaat" vermek amacıy-
la dava dosyalanna böyle rapor ve belgeler yollaması ne MİT
Yasası ile bağdaşır ne anayasa ile. Bu bir "polis devleti" yön-
temidir.
Sanıklar hakkında gizli yargılann nasıl oluştuğu Aksoy:
un sunduğu bu belgeyle kanıtlanmıştır
12 Mart döneminden sonra daya dosyaları üzerinde yap-
tığımız küçük bir araştırma ile MİT tarafından görevlendiri-
len kışkırtıcı ajanlann adlannı saptayıp yayımlamıştık.
Bunlardan birinin adı araştırmaya gerek olmadan ruhsal
durumunu saptayan hekim raporu ile birlikte belli olmuştu:
İstanbul Iktısat Fakültesi asıstanlarından Dr Mahir
Kaynak!
Bu ajanlardan bir başkası da Eyüp Temeltaş'tır.
12 Mart dönemindeki Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi'n-
deki Dev-Genç dava dosyasınm 7. klasör 2. dosyadaki 1 Eylül
1971 günlü MİT yazısını okuyalım:
— İlgili yazınıza konu ODTU öğrencisi Eyüp Temeltaş, teş-
kilatımızca kendisinden uzun süre istifade edilmiş bir kim-
sedir. Adı geçenin durumunun açığa vurulması gerek kendi-
si gerekse teşkilatımız yönünden birtakım sakıncalar tevlit
edecektir. Bu bakımdan Eyüp Temeltaş'ın durumunun deş/f-
re edilmeden takibat dışı bırakılması yerinde bir tedbir ola-
caktır, bilginize arz ederim.
Nurettin Ersin.
Korgeneral
MİT Müsteşarı...
MİT'in şu iki yazısına bakın; birinde Muammer Aksoy ve
Ali Sirmen'in cezalandınlmalan için yargıçlara "îa/ımat" ve-
riliyor; ikincisinde de 1971 öncesinde ODTÜ'de devrimci öğ-
rencilere sabahları gerilla dersleri veren ajan Eyüp Temel-
taş'ın -"deşifre edilmeden takibat dışı bırakılması" isteniyor!
Buyurun siz yapın yorumunuzu!
Aksoy, güvenlik soruşturmaları ile ilgili son incelemesin-
de kendisinin ve Örsan Öymen'in nasıl "aşırı solcu" olarak
rapor edildiklerini de yazmıştır.
Özgürlük ve hukuk savaşçısı Muammer Aksoy, 1970 yı-
lında Ankara Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Enstitüsü'nce
düzenlenen bir toplantıya sunduğu tebliğde de aynı konu-
lara değinmiş ve düzenlenen MİT raporları ile "gizli
cezalandırma" yöntemi yaratıtdığını vurgulamıştı.
MİT'in Prof. Aksoy'u yasamı boyunca adım adım izlediği
anlaşılıyor.
Aksoy'u böylesine yakından izleyen MİT'in bu alçakça ci-
nayeti de ortaya çıkarması gerekiyor.
Aksoy cinayeti, ipekçi cinayetine benziyor.
Bu cinayet ortaya çıkarılmazsa, korkarız Türkiye, ipekçi
cinayetinden sonra olduğu gibi yeniden anarşi ve terör or-
tamına sürüklenecektir.
ARADA BİR
Dr. HAYDAR DLMEN
(Baştarafı 2. Sayfada)
yın Cumhurbaşkanım, saygılarımı sunarım. İyilikler Türkiyemiz
için olsun. Falanca yasa ya da eylemin ülkemize zaran olacağı
kanısındayım Demokratik haklar içinde bunu size duyurmayı
görev sayıyor, içten dileklerimın kabulünü arz ediyorum!" de-
sek, biraz askerce olan böyle bir mektupta, hiçbir suç öğesi yok,
Somutlaştırırsak, her bin kişiden bir kişi, beş bin nüfuslu bir ka-
sabadan beş kişi. kendince önemsediği bir konuda bir mektup
yazsa, Türkiye'nin geleceği değişirdi. Işte bu beş kişilik birey-
sel eylem yok ülkemizde. "Üzerimize ölü toprağı serpilmiş." iş-
kence gören, asılan, kurşunlanan gençlerimizin sorumlusu bü-
yüklerin, onların gençlik heyecanını kullandıkları ayrımcı ortam-
da bir kaostur yaşamımız.
1990 yılında Türkiyemizin genel görünümü bu.
Gelelim sayın emekli paşamızın son armağanı efsun olayına.
Bu yazının yazıldığı günü, her konuyu bilen, son derece 'esprili'
paşamız ve sade vatandaşımız. gazetelerde bir keklik avında
boy gösteriyor. Ve: "Türküde kekliği düz ovada avlarlar denili-
yor. Bence yanlış. buraları hiç de öyle düz ova değil" diyor. Sa-
yın emekli paşamız ve sade vatandaşımız, bence de şu efsun
olayı yantış. Uzerinize iyilik, ben bunu espri ve laf olsun diye
değil, bir bilim adamı olarak söylüyorum ve sizlerden rica edi-
yorum. Artık köKü mistisizme ve metafiziğe dayanan bilim dışı,
bilime ve sanata karşı safsatalarla bu toplumla oynamayınız. Za-
ten yapısı gereğı, her şeyi gizemli güçlere bağlamaya eğilimli
bir ülkede, böylesi tutumlar topluma büyük zararlar veriyor. Ef-
sunluyum diye zehirli hayvanlara kör bir cesaretle yaklaşan in-
san salt bu yüzden ölebilir ve katil oluruz.
Sahnelerde sihirbazların akıllara durgunluk veren gösterile-
rini metafizik güçlere bağlamak ne denli yanlış ise bir böcek
ya da yılan yakalama ustasının, işi mektupla bile efsunlamaya
kadar vardıran bilim dışı atraksiyonunu da bu tür güçlere bağ-
lamak o denli yanlıştır. 1990 yılı Türkiyemizde, bu gibi düşün-
celer kendilerine ortam bulursa geleceğimizi kestirmek zorolur.
Eğer zehir metafizik yöntemle nötralize ediliyorsa, hiç bilim-
sel araştırmaya girmeden, aynı metafizik yöntemle kansere de
çözüm bulabiliriz. Sorun, duasını bulmaya kalır. Eğer efsun ola-
yına sayın emekli paşamız ve sade vatandaşımız Kenan Evren
ile onun gibi düşünenler inanıyorlarsa, muska da her derde de-
va olabilir. Evimize asacağımız bir muska, hırsızı uğursuzu da
uzaklaştırabilir. Böylece çevrede çift karakollu. merdiven basa-
maklı güvenliğe de gerek kalmaz.
Peki. televizyonda gördüklerimiz neydi denilebilir.
Hayvanı iyi tanıyan bir sihirbazın gösterisi. Gerisi fasa fiso...
Parapisişik bilim dalının. insan hayvan arasındaki biyo-psişik
ya da bıyo-manyetik etkisine gelince: Şimdi Hodri Meydan prog-
ramına, bir hodri meydan da bizden. Bu gizemli güçlere sahip
efsuncu üstadımızı, aylık birkaç yüz milyona Hindistan'a, Ame-
rika'ya (çıngıraklı yılanların bol oldukları bölgeler), Afrika'ya (özel-
likle turısti'v yörelerine), duruma göre Amazon ülkelerine kira-
lasak. hem her yıl binlerce insan pisi pisine ölmez hem de yük-
lü bir dövız girdimizle "köşeyi döneriz!" Kimbilir. bu eisun gi-
derek, aslan kaplan gibi öteki hayvanlan da etkıler (hırsızı uğur-
suzu etkilediğıne göre), bu yoldan ölen pek çok gariban da ya-
şamda kalır. Bızim de dünya bilimine büyük katkımız" olur!
komık olmayalım sayın baylar!..