28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÇUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLEK 9 ARALIK 1990 Düşünen Kadın Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU Michel Angelo'dan sonra 16. yüzyıldan beri en büyük yonutçulardan (heykeltıraşlardan) sa- yılan Auguste Rodin'in (1840-1917) Paris'teki müzesini, öğrencilik yıllanmda gezerken onun "Düşiinen Adam" yonutu beni çok etkilemişti. Yonutun orijinali bahçedeki ayn bir binanın için- deki yüksek balkonda, öne doğnı eğilmiş ola- rak, zemin katta dolaşanlara bakıp gerçekten dü- şünüyor gibiydi; yonutun bir kopyası müzenin bajjçesindeydi. Sonraki yıllarda Paris'e her gi- dişimde bu müzeyi tekrar tekrar ziyaret ettim. En son 1981'deki ziyaretimde Düşünen Adam yonutunun orijinalinin, sanatçının öldüğü Me- udon kasabasuun müzesine götürüldüğünü, Pa- ris'teki müzedeyse kopyasının kaldığırn söyledi- ler. Eğer ben de Rodin ayannda bir yonutçu ol- saydım, oy oranı yüzde yirminin altına düşmüş olan ANAP Meclis Grubu'nun, Cumhurbaşka- nı Turgut özal karşısmdaki durumunu simge- lemek üzere, bir "Uyuyan Adam" heykeli ya- pardıın. Rodin Müzesi'ni ilk ziyaretimden beri hep dü- şünmüşümdür; bu büylik sanatçı niçin bir "Dii- şûnen Adam" yonutu yaratmış da, "Düşünen Kadın" yonutu yapmayı aklına getirmemiş! Aca- ba filozoflar hep erkekler arasından çıkmış da ondan mı? Oysa Rodin'in bu yonutunda hiç de klasik filozof tipi, fızyonomisi yok. Başının bi- çimi, geniş omuzlan, kol ve ayak kasları ile da- ha çok bir madenciye benziyor. Maden işçisi dü- şünmez mi? Elini çenesine koyup gözlerini bir yere dikerek düşünceye dalmaz mı? Elbette da- lar. O halde Rodin o ünlü "Düşünen Adam"ı- m yaratırken ayrım yapmamış, bu yonutu dü- şünen her erkeği simgelemek, canlandırmak için yaratmış. Pekiy, kadın düşünmez mi? Tehlikeli bir uçu- şa çıkan pilotun ya da yerin yüzlerce metre de- rinİiğindeki madene inen emekçinin kansı, an- nesi elini çenesine koyup hiç düşünmez mi? El- bette düşünür, hem de Türk Kadınını Tanıtma ve Güçlendirme Vakfı Başkanı Semra Özal'dan kat kat fazla olarak... O halde bugüne değin "Düşünen Kadm" adında bir yonutun yapılmamış olması iki ne- dene bağlanabilir. Birincisi, bütün dünyada hâ- lâ erkek egemenliğinin sürmesi ve bütün simge- lerin erkeklere göre ayarlanması, ikincisi de, bir düşünen kadın yonutunu yaratacak kadın yonut- çunun henüz yetişmemiş olması. Güzel sanatlann öteki bütün alanlannda, re- simde, müzikte, özelükle yazmda (edebiyatta), hele hele opera ve tiyatroda, şimdi de sinemada erkeklerle boy ölçüşen, dahası, zaman zaman on- lan aşan kadınlar yetiştiği halde, yonutta da ka- dınların evrensel boyutta başanya erişememiş ol- masını nasıl açıklayabiliriz? Sanıyorum ki bu- nun nedeni, bütün uygar dünyada kadınların bu alana çok geç el atmasıdır. Belki çok geçmeden "Düşünen Adam" yonutu ayannda bir "Düşü- nen Kadın" yonutunu yaratacak kadın yonut- -çular yetişecektir. • •*• Isviçre'de 1928 yıiındaki öğrenciliğim sırasında Türk kadınlanna belediye meclislerine seçme ve seçilme haklan verilmek üzereydi. Evinin bir odasında pansiyoner olarak kaJdığım Isviçreli kadına bu durumu anlattığım zaman şaşırdı. Hiç unutmam, bana şöyle dedi: "Biz kadınlar poli- tikadan anlamayız, bu işleri erkekler düşünür ve yürütür; kadınlar kanşırsa ortahk da kanşır. Biz İsviçreli kadınlar durumumuzdan memnunuz". Kendisine, "Ama" dedim, "erkekleri yetiştiren kadın, yani an a değil mi? Kadınların toplumsal yaşam ve yönetimde etkinliği olmazsa erkekler ülkeyi barış içinde yönetemezler; kadınlar siya- sal yaşama karışırlarsa savaş tehlikesi de gıttik- çe azahr, onlar evlatlarının politik tutkular yü- zünden saldırı savaşlannda ölmelerine raa ol- mazlar". Bu pansiyoncu kadın vaktiyle Çarlık Rusyası'nda GeneraJ Horvath'm çocuklanna yıl- larca dadılık ve Fransızca öğretmenliği yapmış, OKEffAKBAL Oktay Akbal yıllık izninin bir bölümünü kullanacağından yazılarına bir hafta ara verecektir. İSTANBUL BAROSU İNSAN HAKURIHAFTASI 10-17 ARALIK 1990 PROGRAM 10.12.1990 Saat: 17.00 •42. YIL ve İNSAN HAKLARINDAKİ DUVARLAR" istanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu Konuşmacılar: Murat Belge Müjdat Gezen Okay Gönensin Ertuğrul Kürkçü İsmet Özel Ali Turgan Bülent Somay Semra Somersan GOSTERI 14.12.1990 Saat: 21.00 KONSER 17.12.1990 Saat 20.00 Yöneten: Yücel Sayman ŞİİR ve DİA İLE İDAM CEZASI" Dünya Sineması Sunan: GÜLSEN TUNCER "İNSAN HAKLARI İÇİN" Cemal Reşit Rey Konser Salonu Mozaik • Yeni Türkü • Zuhal Olcay Sunan: Ahmet Levendoğlu Konser ve Gösterimin Davettyelerı, istanbul Barosu, Sultanahmet, Kartal, Bakırköy, Kadıköy Adliyelennden ve Dünya Sineması gişesinden temin edilebılir. Dost ve iyi yürekli, demokrat insan, eğitim emekçisi Maçka Eski Belediye Başkanı HARUN ÖNSEL'i kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Hepimizin başı sağolsun. Mustafa Knrnkafa, Kaya Alpaslan. Mcdet-E«in Özbck. Berat Uıel, Şenol Ayuacı, Ertugrul-Levent Tonguç. Vehbi-Levent Hale Yılmaz, Ounan Koıaroan. Cemil Mrlelt. Celalenin Turgnt, Temel Kurnaz. Ö«er Kavserili. Ali Kemal Denizri, Faik Kartoğln, Oeman Osmanagaogln. .41i 4çan. Aaım Be«ikçi, Şakir-Şehnar Zırh. Mnstafa Atmaca. Ahmet Epli, M. Ali Algancı, Ceyhan-Sttrnr Tokmak, Ömer Uzel. Vakın Uzel, Necdet Karacan, SebaJıattin Karamanoğlo, Bavaad Yıldınm, Tamer Avcı. Mmuafa-Nilgtln PehHvan. Mustafa-Sevinç Tok. Güren-Eein Kuıeci. Arif Merdol, Hiltni Yttnctt, Selahattin GOleç, Kıvanç-Şenay Özaydın, Otman Taşan, Şamer İsmailogiu. Kadri Esenttirfc, Turgut Yılmaı. Melin Majda. Yılmaz Bfltttn. Erbil Karacan, Serdar Uzel, l'tku Erdener, Ali Aynacı. Haluk Avkutoglu. Moslafo Civelek, Andaç Ka>nak. Aziz Arif Kondapoğln. Mıntafa Gursoy. Cengiz Özgfin. Bilgin Aygttl, Selahattin Alioğlu, Avanos Belediyr Başkanı Seyhan M. Duru, Şenol KurtUnlüoglu, Mustafa Tahiroglu, Davut-Feriha Kovuncu, Dr. Gtarbttz Kayaalp. Sevgili Peruşkamız PERİHAN ÇOLAK METRtSTEN ARKADAŞLARES CEMİLE, HATtCE, FATMA, SABAHAT, MJKTEN SEVDA BERBEROĞLU ıte SALİH OKTAY evlendiier. Kıbns Lefkoşa (Saray Otel) 8Arahk 1990 BERKE Özlemin bu denii acı oiduğunu bilmezdim. ENGİN II I saraylardaki görkemli balolara katılmış, anadi- li Fransızca'dan başka Almanca ve Rusça'yı da çok iyi bilen yaşhca bir hanımefendiydi; ancak kadının toplumsal yaşamdaki öneminin biünci- ne varamamış, bu konuda düşünmeyi öğreneme- mişti. Zaten o tarihte Isviçre Yurttaşlar Yasa- sı'nda (Medeni Kanunu'nda) da kadını, mede- ni haklar bakımından ikinci sınıf yurttaş duru- muna koyan kurallar bulunmaktaydı. (Şimdi bunlann hepsi kaldınldı) Ama bizim oradan al- mış olduğumuz kurallardan bir kısmı yerinde durduğu gibi, Yurttaşlar Yasası'nda yapüan son değişikliklerle kadını ikinci sınıf yurttaş durumu- na sokan yeni kurallar da konulmuştur. v Az önce sözünü ettiğim îsviçreli kadının öy- küsünü uzun yülar önce bu sütunlarda anlattık- tan sonra şöyle bir görüş ileri sürmuştüm: "Keş- ke bütün Anadolu kadınlarımn ortalama bilgi, görgü ve kültür düzeyi tsviçre'dekilerin aynı ol- saydı da varsın Türk kadının siyasal hakları ol- masaydı". Şimdi bu görüşte değilim; çünkü bu konuda düşündükçe şu sonuca vardım: Kadınlara yasa- lanmız tarafından tanınmış siyasal haklann lcul- lanılması için savaşım vermek, hiç tanınmamış olan haklann elde edilmesi için savaşım vermek- ten daha kolaydır. Okumuş, aydın kadınlanmız siyasal hakları, yüzyılunızın başmdaki İngiliz süfrajetleri gibi pek çok çileye ve baskıya katla- narak savaşım verip elde etmedikleri için bu hak- lann sürüp gideceğini düşünmenin rahatlığı için- de yaşadılar yaklaşık altmış yıldan beri. Şimdi- lerde kadın hak ve özgürlüklerinin tümüyle teh- likeye düştüğünü, laiklik ilkesinin yok olmasıy- la birlikte bunlan da yitireceklerini anlayınca yer yer örgütlenip harekete geçmeye başladılar. lle- risi için büyük bir umut ışığıdır bu. Düşünen ka- dınlanmız çoğaldıkça bu ışığın aydınlattığı top- lumsal alanlar da genişleyecektir. Düşünmek, Hoça Nasrettin'in hindisi gibi, bir köşeye çekilip öylece durmak demek değildir. Çok zor bir iştir düşünmek. Eğer düşünme, bir fikir üretme, bir sonuca varma amacına yöne- lik değilse, gerçek anlamda düşünme sayımıaz. Neredeyse kırk yıi olacak, "L'art de Panser" (Düşünme Sanatı) adlı bir kitap okumuştum; ya- zar soruyordu: "Siz hiç tek başınıza bir köşeye çekilip soyut, hatta somut bir konu üzerinde sü- rekli olarak düşündünüz mü? Eğer bunu yaptı- nızsa düşünmenin ne güç bir sanat oiduğunu an- lamışsımzdır." Ben bu güçlüğü büiyordum, yi- ne de bu kitaptan çok yararlandım. Kimileyin bir düşünce, kişiyi tartaklar, sarsıp kendine getirir. 1988 yaz aylarında yazılarımı kestiğim ve artık büsbütün kesmek istediğim bir dönemde îlhan Selçuk, "Velidedeoğlu hastay- mış, sancılan varmış, bana ne; ben pazarlan ga- zeteyi açtığımda onun yazısını okumak istiyorum" diye yazdı. Melih Cevdet Anday da, "Velidedeoğlu'nun eksikliğini kesilmiş bir kol gibi duyuyorum omuz başımda" dedi. Bunlar, düşünce üreten büyük yazarlardı. Yazılan beni dostça tartakladı, bayılan kişinin yüzüne dökü- len soğuk su etkisi yaptı. Düşündüm, evet yaz- mabyım dedim ve okurlanmın karşısma yeniden çıktım. Eğer insan sağlıklı düşünmeyi yaşam boyu öğ- renememişse günün birinde "flörtü fahişelik" olarak niteleyebilir. Bir kez daha yazmıştım; ba- bam bana "Bir sözü ağzından çıkarmadan ön- ce kafanın içinde dokuz defa dolaştır" derdi. Acaba beni düşündürmeye alıştırmak mı istiyor- du? Düşünen baba gibi, düşünen ana da çocu- ğunu düşünceli olarak yetiştirir. Bilindiği gibi Türk kadınlan belediye ve ya- sama meclislerine seçme ve seçilme haklarını Atatürk sayesinde aldı. Neredeyse 60 yıl olacak, bugünlerde 56. yılı kutlanıyor. Ama Parlamen- toda kaç kadm milletvekilirniz var? Atatürk Dev- rimi'nin düşmanlan karanük tarikat örgütleriyle, yurdun en uç köşelerinde bile açtıklan Kuran kurslanyla yalnız kadınlanmızın uyanışını değil, erkek yurttaşlanmızın bilinçlenmesini de ta ço- cukluk çağlanndan başlayarak engellemek yo- lundadırlar. Yazıyı bitirirken en içten dileğim, kadınlan- mızın küflü odaklann etkisinden kurtulup çağ- daş düzeye ulaşmasıdır. Bir yonutçu kadınımı- zın da, Auguste Rodin'in Düşünen Adam hey- keline koşut olarak, bir Düşünen Kadın yonutu yaratması ve bunu uluslararası sanat alanında kabul ettirmesidir. PENCERE ^— # Emlak Bankası'nın eseri ve çağdaş şehirciliğin gururu olan Ataköy'de, şimdi 1542 konut ve 42 işyeri sizleri bekliyor. Şehrin canlılığı içinde, ancak gürültü ve kirliliğinden uzak, tertemiz, huzur dolu, çağdaş bir yaşam için... Ataköy'ü Ataköy yapan Emlak Bankası, 7.-8. Mahalle 2. Etap ve II. Mahalle'deki son Ataköy Konutlarını Toplu Konut İdaresi adına yarın satışa sunuyor. "Solcu Köşe Yazarları" Koşe yazarlığı tatlı bir beladır, çok tartışılır, dışardan kimi- si siftinir: — Canım, ööy/e şey olur mu? — Vallarıi olmaz... — Her Allahın günü çala kalem yazılır mı? Her konuda ah- kâm kesilir mi? — Kesilmez. Derken aradan bir süre geçer. Aaa!.. O da ne? Bizimki bir gazetenin köşesine kurulrnuş, yazıyor; profesör, emekli elçi, işadamı, genel müdür, sanatçı, sinemacı, şair, müftü, politi- kacı, herkes köşe yazarı... Demek ki bu işte bir gizem var; ama her köşe yazarı da işin tadını çıkaramıyor, kimisinin yazılan yavan oluyor, tuzu mu eksik, biberi mi, salçası mı? Yoksa fikri, düşüncesi, fel- sefesi mi sığ ve ufuksuz? Kimbilir? Peki, pazar günü bunlan neden gündeme getiriyorum? Bir sorun mu var? Var... Sorumsuz Cumhurbaşkanı Özal, yine "solcu köşe yazar- ları"na veryansın etmiş. • Baykalcılardan bir politikacı, geçenlerde. bizim yazarlar- dan -adı lazım değil- birine yakınmış: — Bizi Cumhuriyet yazarları yıktı... — Yapma!.. — Mahvettiniz bizi... Köşe yazısını, bizimki, Alaaddin'in sihirli lambası sanıyor; okşayınca, içinden bir dudağı yerde. bir dudağı gökte dev çıkacak: — Buyur!.. Oysa elinde ya da kaleminde sihir yok köşe yazarının; en büyük gücü doğruyu yazmaktır. Doğrunun dile getirilmesi ve gerçeğin altının çizılmesi bir güç değil, akıl fikir sorunudur. Sayın Ecevit de bir ara "fırkacı fıkra yazarları" diye soldaki köşe yazarlanna taş atmaya başlamıştı; ama, kendisi de bir köşe yazarıdır. • "Solcu köşe yazarları" öteden beri Sayın Özal'ın rüyaları- nı karabasana çeviriyor. Sorumsuz Cumhurbaşkanı, Tercü- • man gazetesine verdiği uzun • • • i demecinde yine "solcu köşe yazarları"n\ tutturmuş, Körfez'e ilişkin politikası fiyaskoya dönü- şünce veryansın ediyor. Özal'ın demecini gazetede okurken altını çizdiğim satırla- rı aktanyorum: ".. Bana karşı kin kusma hastalığı ile malul olanlar vardır. Bunlar bu yolda kitaplar yaz- mışlardır. (...) Şimdi bu politika- nın karsısında olanlara bakınız. Bunlar eksehya Doğu Bloku çöktükten sonra söyleyecek sözleri, müdafaa edecek ideo- lojileri kalmayan eski solcular- dır; belli gazetelerdeki belll kö- şe yazarlarıdır. Bunlar şimdi Saddam'ın ve Irak'ın müdafileri kesilip 'Türkiye yanlış politika iz- ledı, Amerika'nın uydusu olduk" gibi suçlamalar yapmaktadır. Eskiden sol-sağ davasında, kapitalizm-komünizm davasın- da bizi nasıl Amerika'nın yanın- da olmakla itham ettilerse, şim- di de aynı ithamı Saddam'ın ya- nında olmadığımız için çevire- rek yapmaktadııiar. (...) bizkn eski solcu Saddamcılar (ABD ile hak arasında müzakere sû- reci başlaması üzerine kontrpi- yede kaldığımızı) iddia ediyoriar. Bizim eski solcular, şimdi bizi Saddam'ın kalması ile ürkütme- ye çalışıyorlar. Açık söyleyeyim Saddam'ın kalması bizim için tehlike olmaz." (Tercüman, 8 Aralık 1990) Vay, vay, vay!.. 57 milyonluk ülkede 40 mil- yon kişinin izlediği televizyona günde beş vakit çıkıp istediği gibi nutuk atan sorumsuz Cumhurbaşkanı'na bakın!.. Ana muhalefeti es geçmiş, ba- ba muhalefeti atlamış, kafasını "solcu köşe yazarlan"na tak- mış, benliğini kaptırmış. Ozal iki elin on parmağından eksik sayıdaki "solcu köşe ya- zarlan"na neden bu kadar önem veriyor? Vallahi, şu köşe yazarlığında insanın aklını ka- rıştıran bir gizem, belki de bi- linmeyen bir güç var. TANITIMI YAPACAK EMLAK BANKASI ŞUBELERI İSTANBUL - ATAKÖY 4 KISIM 559 87 Ol - 559 87 02 İSTANBUL • ATAKÖY TURIZM MERKEZI 559 32 54 İSTANBUL - GOZTEPE 363 12 00 - 363 12 0I ANKARA - YENIŞEHIR I33 58 12 - 13-4 46 07 IZMIR - EFES 25 43 60 (4 HAT) ADANA - ZIYAPAŞA II 17 33 - II 14 42 ANTALYA - ANTALYA II 50 60 SATIŞI YAPILACAK EMLAK BANKASI ŞUBESI İSTANBUL • ATAKÖY 4 KISIM 559 87 01 - 559 87 02 TOROS'TAN BAKIRKÖY'DE İst. Caddesi üzerinde bankalara. şirketlere satılık komple kat. 542 11 0 8 - 5 4 2 11 09 Evde çalışacak yardımcı kadın aranıyor Tel.: 369 60 20 EMLAK BANKASI^ FATEKS GİYİM SAN. ve TİC. LTD. ŞTl.'ye ait 21.04.1990 tarih ve 16308 sayılı G.Ç.B.'nin KDV nüshasını kaybetmiş bulunmaktayız. Hükürasüzdür. a yı öğrenmeky ısterseniz... PK.4SBcyo&ulST TEŞEKKÜR 7 Aralık 199C günü dünyaya gelen oğlumuz ALİCAN'ın doğumunu gerçekleştıren S.S.K. istanbul Hastanesı KADIN- EX3ĞLT M Servisi Şefi, Tıp camiasının seçkın mensuplarından Sn. Dr. HULKİYE TURGAY başta olmak üzere ameliyat ekibınden Asis. Dr. Mustafa BALIK, Dr. Şule UYUMAZ, Dr. Oktay TURGAY, Anestezı Uz. Dr. Şuie AKYOL, Çocuk Müt. Dr. Seval AKSEL, sems hemşireleri Sadiye Çerkez, Aynur Sezer, Aysel Eker, Anestezi Hemşiresi Emine Çetin, Dilek Çimenler, Çocuk Hemşiresı Gülser Yurtışığı ile tum servis ve ameliyat personeline gösterdiklerı ilgıden dokyı sonsuz tejekkürierimızı sunırız. PERÎHAN-ALİ EDEOĞLU TEORİ VE PROGRAM SORUNLARI Küçükyalı'da yeni 115 m 2 kaloriferli köşe daire. 90 milyon. Tel: 384 08 95 EKSEN YAYINCILIK PK.381 34433. Sirkeci/İST. TEORINİN YOKSULLUĞU H.FIRAT THKP-C/ML-TKİH ELEŞTIRISI A AZAD TKP-ML HAREKET) ELEŞTIRISI T.GÖKER HALKÇI HAREKET VE DEMOKRASİ SORUNU T.GÖKER ANTI-EMPERYAUZM/BAĞIMSIZLIKSORUNU A.AZAD TİKP MUHASEBESI Ü2ERINE T.GÖKER LEGAL PARTI VE LEGALİZM A.AZAD ULUSAL SORUNUN EVRİMİ ÜZERİNE NOTUR .. F.KEMAL "FATSA GERÇEĞf NE DAİR D.YALÇIN Ç I K T I Butun Kıtapçılarda (Fıatı: 15000TL) Posta pulu karşılığı kitap gönderılir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle