Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/16 9 ARALIK 1990
A H ü ' r a k l « OPİHİ hgHtere'de yogun kar yagışı
fırtınası, tngiltere'nin kuzeyine ve İskoçya'ya yapılan tren se-
ferlerinin kesilmesine yol açtı. Karayollannda ulaşım büyiik
ölçude aksadı ve çok sayıda araç yollarda mahsur kaldı. Yet-
kiUler, yollarda mahsur kalanlar için kurtarma çauşmalannın
sürdüriildüğünü keydettiler. (Fotoğraf: AFP)
Büyük ikramiye
22 milyar
ANKARA (AA) — Milli Pi-
yango Yılbaşı Özel Çekilişi'nde
büyuk ikramiye 22 milyar lira
olarak açıklandı.
Milli Piyango Genel Müdürü
tlhan Kiismenoğlu, Büyük An-
kara Oteli'nde dün düzenlediği
basın toplantısında, yılbaşı özel
çekilişinde büyük ikramiyeden
başka ayrıca 22 kişiye birer mil-
yar lira, 22 kişiye 500'er milyon
lira, bir kişiye 22 kilogram. 22
kişiye birer kilogram külçe altın,
aynca aralarında iki Mercedes,
iki BMW, Opel Vectra gibi ya-
bancı arabaların da yer aldığı
toplam 222 adet otomobil dağı-
tılacağını bildirdi.
Küsmenoğlu, yılbaşı özel çe-
kilişinde dağıtılacak toplam ik-
ramiye tutarını da 292 milyar
563 milyon 200 bin lira olarak
açıkladı.
Çek Günleri
sona erdi
İstanbulda 30 Kasım - 9
Aralık 1990 tarihleri
arasında düzenlenen
"Çekoslovak Günleri", dün
akşam Ramada Otel'de
verilen bir kokteylle sona
erdi. Türkiye-Çekoslovakya
ilişkilerini geliştirmek
amacıyla gerçekleştirilen
Çek ve Stovak Günleri'nin
son gecesinde, Çekoslovak
müzisyen ve danscılarından
oluşan bir gnıp programa
katılırken, mankenlerin
sunduğu defile gösterisi de
ilgi ile izlendi. Bu arada,
Dış Ilişkiler ve Ekonomi
Başkan Yardımcısı Zdenek
Cerbeni, Türkiye'de görev
yapan Çek sefirlere hediye
verdi. (Fotoğraf: Sabahattin
Bostancıoğlu)
Buca
Cezaevfride
açlıkgrevi
tZMtR (Cumhuriyet Ege Bü-
rosu) — Buca Bölge Kapalı Ce-
za ve Tutukevi'nde 19 siyasi tu-
tuklu ve hükümlü açlık grevin-
de 19. güne girdiler.
Cezaevlenndeki olumsuz ko-
şulları protesto için Buca Bölge
Kapalı Ceza ve Tutukevi'nde 2'si
bayan 19 siyasi tutuklu ve hü-
kümlünün başlattığı açlık grevi
sürüyor. Açlık grevinde bulunan
müvekkilleriyle görüşen İHD İz-
mir Şubesi yöneticilerinden
Avukat Seraa Pektaş, "Kendileri
açlık grevindekilere şekerli ve
tuzlu su verilmedigini söylediler.
Bu arada sağhk durumlan bo-
zulanlann doktora çıkartıldığı
beiirtildi" diye konuştu.
'GİOrgİo' Türkiye'de Giorgio Beverly HUI parfümleri
basına ve konuklara tanıtıldı. Azim Pazarlama larafından
Türkiye'ye getirilen dünyaca iinlii Amerikan parfümü dün
mankenler Deniz Pulaş, Ebru Ürün ve Yugoslav manken
Zdravko Stojnic tarafından tanıtıldı. Giorgio, yasemin, gül,
gardenia. portakal çiçeği, papatya ve sandal ağacı gibi bile-
şimlerden oluşuyor. (Fotoğraf: Suat Kozluklu)
HABERLERIN DEVAMI
Muhalefette Diyalog Ama...
(Baftarafi I. Sayfada)
adamlığı ile neredeyse parti olmaktan çıkmış,
darmadağınık bir ANAP...
Böylesi koşullarda iktidar boşluğunun uç
vermesi doğaildır. Zira artık iktidar partisi o)a-
ğan ölçülerin dışında yıpranmış, çöküşün
eşiğine gelmiş, halkın gözünde umut olmak-
tan çıkmıştır.
Peki, muhalefet ne yapıyor?
iktidar partisinin bu denli gefilediği biror-
tamda, muhalefet partileri yükseliyor mu?
Yazık ki bu soruya da olumlu bir karşılık
verme olanağından yoksunuz.
Çünkü muhalefet partileri de henüz seç-
menin gözüne girebilmiş değiller. Seçim
araştırmalarına göre, daha hiçbiri yüzde 25
oranını bile tutturamamıştır.
Yine kamuoyu yoklamalanna göre halkın
çoğunluğu, yakın gelecekte işlerin düzele-
ceğini sanmıyor, ileriye yönelik bir iyimser-
liği yok. Bugün için kamuoyunda esen ha-
va böyle.
Muhalefet partileri de kuşkusuz bu hava-
nın bilincindeler. Gerek SHP'de gerekse
DYP'de yaşanmakta olan iç kaynaşmalar
bundari kaynaklanıyor. Her iki parti de onun
için kendılerıni yenilemek ve vitrinlerini şirin-
leştirmek, böylece halkın güvenini kazanmak
için yogun çaba sarfediyorlar.
Aynca bir ülkede iktidar partisi çökerken,
muhalefet de umut vermezse, giderek teh-
likeli bir istikrarsızlığa kapı açılır.
Türkiye'de böyle bir döneme ağır ağır, bel-
li belırsiz giriliyor.
Gittikçe nazikleşen bir siyasal ortam soz
konusu. Bu durumda, terazinin çekeceği sik-
leti ayarlamak, siyaset adamlarının öncelik-
li görevidir.
İki muhalefet lideri, Sayın İnönü'yle Sayın
Demirel gelecek hafta buluşurken herhalde
bu noktayı özenle göz önünde tutacaklar.
ANAP iktidarını bir erken seçime zoriamak
için eylem planında işbirliğine yönelmek, ye-
rinde bir yaklaşırn olabilir. Ama bu işbirliği-
nin nasıl gerçekleşeceği ayrı bir dikkati ge-
rektiren konudur.
Ömeğin sine-i millete dönmek...
Birkaç yıl önce yine tartışılmış olan bu çağ-
rının bugünkü sahibi DYP lideri Demirel'dir.
Bize öyle geliyor ki, gerek Sayın Demirel,
gerekse SHP içinde bu öneriyi destekleyen-
ler, biraz tırnak içi politika yapıyorlar.
Sine-i millete dönmek ne ölçüde gerçek-
leşebilir? Sonuçları ne olur? Erken seçimi
getirir mi? Yoksa bir ara seçimle birlikte
300'lük bir ANAP çoğunluğu ve dolayışıyla
Sayın Özal'a başkanlık sistemini mi? Özal
ne kazanır, ne yitirir? Bunalım politikası ül-
keye ne getirir?..
Şine-i millete dönülmesini şöyle ya da böy-
le savunanlann, tırnak ıçi politika yapmayı bir
yana bıraktıklarında, buna benzer soru işa-
retlerini değerlendirecek kadar yeterli siya-
sal deneyime sahip olduklarını sanıyoruz.
O yüzden, bu ülkeyi tükenmiş bir iktidar-
la, "sorumsuz" bir cumhurbaşkanından kur-
tarmak için önde gelen muhalefet partileri
arasında ayakları yere basan, akılcı bir di-
yaloğun kurulması yararlıdır.
Bu diyalog kurulacaksa, 12 Eylül'ün he-
men öncesindeki gostermeiik Ecevit-Demirel
diyaloglarına benzemesın lütfen...
Çünkü bunun, doğuracağı düş kırıklıkla-
rı, muhalefete dönük güven bunalımını kö-
rüklüyor ve meydan başkalanna kalıyor.
SHP'den 31ü plan
Birer gol attılar hepsi
(Baftarafi Sporda)
rtarak yapılıyor. Ali, Beşiktaş'a
hareket geüriyor, Beşiktaş daha
iyi oynamaya başhyor VValsh
soldan milımetrik ortalarını yi-
neliyor. Işte birinde Turan'ın
arkasına düşen topta Metin ka-
fayı çakıyor. Top Schumacher
1
-
in bakışları arasında Sarı-
Lacivertli ağlarda. Beşiktaş se-
vinçli, Fenerbahçe üzüntülü.
Beşiktaş'ın sevinci uzun sürmü-
yor, çünkü sarı fırtınası Metin,
kendisine yapılan "faul"ün ve-
riüneyişine kızarak Özcan Oal'ı
"şiddetle" protesto ediyor. Oal
oyunu durduruyor elini arka ce-
bine götürüyor. Evet "kırmızı
kart", Metin oyun dışı, Beşik-
taş "10 kişi" kalıyor sahada. llk
yarının sonucu Beşiktaş: 1 - F.
Bahçe: 0 oluyor.
Ikinci yarıda Beşiktaş
"bıicum" gücünden yoksun
olarak sahaya çıkıyor. Bir tek
Ali ileride, geri kalan "9 kişi"
savunma ağırlıklı oynuyorlar.
Fenerbahçe bu yarıda daha
"diri" ve her an gol atmaya ha-
zır gibi. İşte 74. dakikada
Oguz'un sert şutunu Engin
yumrukluyor, ceza alanına dü-
şen bu topu Beşiktaş savunma-
sı izlerken San-Lacivertli ekibin
başanlı isrni İsmail geliyor vu-
ruyor ve durumu 1-1 yapıyor.
Bu kez sevinen taraf Fenerbah-
çe oluyor. Ali çıkıyor Beşiktaş'-
ta Hamit oyuna dahil oluyor.
Sercan'ın attığı bir gol "Özcan
Oal" tarafından "ofsayt" ge-
rekçesiyle sayılmıyor. Daha
sonraki dakakilar yine Fener-
bahçe'nin baskısı altında geçi-
yor. Beşiktaş bu dakikalarda
ikinci golü yememenin hesaplan
içerisinde. Ancak Beşiktaş sa-
vunması "başanlı", Fenerbah-
çe forveti "beceriksiz" ve
"agır". Günün başanh ismi Öz-
can Oal 90 dakikayı bitiren dü-
düğiinü çaldığında iki taraf
dostça başladıklan maçtan yine
dostça aynlıyorlar ama kazançlı
taraf Galatasaray oluyor.
Ve insan
(Baftarafi 1. Sayfada)
hakkında dava açılması uzerine
yargılandı. Yapılan soruşturma-
da Zeus adlı Doberman cinsi di-
şi köpeğin burnunda diş izleri
olduğu saptandı. Hobbs, duruş-
maya katılmadı. Sadece mahke-
meye gönderdiği mektupta kö-
peklerin burunlarını ısırmanın
hayvanlan cezalandırma ve ter-
biye etme konusunda çok iyi bir
yöntem olduğunu bir kitapta
okuduğunu, bunun üzerine bu
yöntemi kendi köpeğinde de uy-
guladığını belirtti. Mahkeme,
köpeğin burnundaki diş izleri-
nin yeterli kanıt olduğuna ve ce-
zalandınlması gerektiğine karar
verdi. "Köpeğin insanı ısırma-
sı değil, insanın köpeği ısırması
haberdir" kuralına uyan yerel
gazeteler olaya geniş yer
verdifer.
Savaşa
Milne disiplin adamı
(Baftarafi Sporda)
İşlerine kanşıldığı zaman tası-
nı tarağını toplayıp ülkesine
gidenleri de çok gördük.
İşte Milne, ülkemize gelen In-
gilizlerin sonuncusu. Geldiği za-
man büyük sansasyon yaratnıa-
yan, çok konuşmak yerine çok
düşünen, hava yapmaktan ote-
ye sessiz sedasız çalışan bu İn-
giliz gençlerden kurulu bir Be-
şiktaş yarattı. Hem de ingiliz
yöntemi ile. Dün de izlediğimiz
gibi Milne'nin takımı, Türkiye'-
nin en klas oyuncularına sahip
Fenerbahçe'yi lOkişiilezordu-
rumlara soktu. Futbolcular ça-
murlu havada büyük mücadele
verdiler. Milne diğer antrenör-
lere bir örnek olmalıdır.
Beşiktaş'uı taktik
(Baştarafı Sporda)
Beşiktaş bu anlayış içerisinde başanlı da oluyordu. Hatta
maçı izleyenlerde, boş alanlarda top dolaştıran ama Beşik-
taş ceza alanı çevresinde etkisini yitiren Fenerbahçe'nin gol
atamayacağı kanısı da pekişmişti. Ancak İsmail'in ağır fut-
bol alanında Ust üste attığı iki çalımdan sonra yaptığı vuruş
Fenerbahçe'ye eşitliği getirdi.
Dünkü maç hiçbir bölümünde Galatasaray-Fenerbahçe
derbysinin temposuna ve heyecanına ulaşamadı. Metin kır-
mızı kart görerek, yağmur aitında maçı izleyen futbolsever-
lerin keyfine ve belki de Beşiktaş'ın puanlanna sekte vurdu.
Beşiktaş yandaşlarının hakeme yuklenmesi yersizdi. Çünkü
Özcan Oal gösterdiği hiçbir kartta haksız değildi. Oyunun
genelinde de başanlı yönetim gösterdi. Metin'in özcan Oal'a
ne söylediğini bizim tribünlerden duymamız olası değildi.
Ama hiçbir hakem ortada hiçbir şey yokken kırmızı kartını
çıkartmaz.
Günün programı
1. LİG: Trabzon (Avni Aker): 13.00 Trabzonspor - Sa-
rıyer, İzmir (Alsancak): 13.00 Karşıyaka - Ankaragü-
II cü, Bursa (Atatürk): 13.00 Bursaspor - Konyaspor, İs-
1° tanbul (Şenlikköy): 13.00 Bakırköyspor - Zeytinbur-
nuspor, Adana (Şehir): 13.00 Adanaspor - Boluspor, Ankara
(19 Mayıs): 13.00 Gençlerbirliği - Aydınspor, İstanbul (Ali Sa-
mi Yen): 13.00 Galatasaray - Gaziantepspor.
BASKETBOL
İstanbul (Lütfi Kırdar Spor Salonuj: 12.00 İstanbul-
spor - S.Beykoz (2. lig), 13.30 Yıldırımspor - Eczacı-
başı (2. lig) 15.00 Efes Pilsen - Kolejliler (1. lig), 16.30
ITÜ-Nasaşspor(l.lig).
VOLEYBOL ~
İstanbul (Burhan Felek): 11.00THY - Arçelik (B), 12.30
ENK \ Guneş Sigorta (B), 14.30 Galatasaray - Riga
Raı'-otek
(Baftarafi 1. Sayfada)
havada avlanacak.
İkinci aşamada, B-52 ağır
bombârdıman uçakları Irak
topçu bataryalan, komuta mer-
kezleri ve ikmal yollan üzerine
yüzlerce ton bomba atacaklar.
Bu uçaklar, Irak'ın kimyasal ve
nükleer merkezlerini de vurcbi-
lecek. Ancak bu operasyonda
yüzlerce sivil öleceğinden,
B-52'lerin hedeflendirmesini
Başkan Bush yapacak.
Bu bombardımanda Irak pa-
niği sürerken piyade, ilerleme>r
e
başlayacak. Havadan da Irak
tank ve zırhlıları vurulacak.
Pentagon, ne kadar bombâr-
dıman olursa olsun, Irak ordu-
sunun Kuveyt'ten atılması için
göğüs göğüse çarpışma gerekti-
ğine inanıyor. Üçüncü aşamada
da üçgen biçiminde kurulmuş
Irak savunma bataryalartnın
aşılması gerekiyor. ABD, üçgen-
leri tank ve zırhlılarla teker te-
ker aşmayı planlıyor.
Bu planda Suriye, Suudi Ara-
bistan ve Mısır zırhlı bîrlikleri-
nin, Irak birlik tahkimatlan üze-
rine sürülmesi, daha hızlı olan
ABD birliklerinin ise kanatlara
saldırması öngöruldü.
Planın, ABD Başkanı Bush'a
1 arahkta Camp David'de 3 sa-
atlik bir toplantıda sunulduğu
bildirildi.
(Baftarafi 1. Sayfada)
denle ilk İnönü-Demirel buluş-
masının "çerçeve göriişme" ni-
teliğinde olması ve
"mutabakat" sağlanabilirse
oluşacak görüşün, diğer partile-
re ve demokratik kitle örgütle-
rine götürülmesi planlanıyor.
SHP kurmayları DYP ile
"ortak zemin" oluşturulduktan
sonra diğer partilere gidileceği-
ni belirtiyorlar. SHP yetkilileri
parlamento dışı partilerden ge-
lebilecek "Bu seçim yasasına
karşı mısınız" sorusuna yantt-
lannın "evet" olduğuna da dik-
kat çekerek "Seçim yasasının
degiştirilmesine kapalı degiliz.
TBMM'den de çekilebiliriz. Siz
de bu konudaki ortak plattorm-
da buluşursantz erken seçim için
ne yapabiliriz. hep birlikte
konuşuruz" göruşunü dile geti-
riyorlar.
"Sine-i millel bir araçtır.
Önemli olan bu aracın ne za-
man ve nasıl etkiii kullanılaca-
ğıdır. Ya da ne zaman
atesieneceğidir" goruşünu savu-
nan SHP kurmaylan olağanus-
tü kurultay öncesinde muhale-
fette olan ve bugun yönetimde
temsil edilen görüşlerin "de-
mokratik muhalefet cephesi"
önerisini parti meclisine daha
önce göturduğüne, ancak o za-
man kabul gormediğine de dik-
kat çekiyorlar. SHP yönetimi-
nin ve milletvekillerinin bu an-
lamda "Sine-i millet korkusu"
olmadığı ifade ediliyor.
SHP kurmaylarına göre iki
büyuk parti arasında "mutaba-
kat sağlanmasının" ardından
diğer partileri de kapsayarak
"muhalefet bloku" genişletile-
cek. Ardından mesleki kuruluş-
lar ve sendikalarla ortak plat-
form oluşturularak "erken
seçim" talebi toplu olarak dile
getirilecek. Gerekirse bu örgüt-
leri ortak mitingler de duzen-
lenecek.
SHP kurmayları bu baskıya
ANAP'ın dayanmasının güç ol-
duğunu eğer toplumsaJ muhale-
fetin yükselmesi ve muhalefet
bloğunun giderek güçlenmesi
halinde ANAP'ın ara seçim ya-
parak da erken seçimden kurtu-
lamayacağı goruşünu onaya ko-
yuyorlar.
SHP Genel Sekreteri Hikmet
Çetin'in, DYP Genel Sekreteri
Gökberk Ergenekon ile bir te-
lefon göruşmesi yaptığı ve De-
mirel - İnönü görüşmesi prog-
ramının konuşulduğu kaydedil-
du
Demirel'den seçim
tarihi
DYP Genel Başkanı Süley-
man Demirel erken seçim için
nisan ayını önerdi ve seçim için
2 sene sonrasına randevu veril-
mesini gülünç olarak niteledi.
Demirel, ANAP'tan ayrılan 6
milletvekilinin öncülüğünde
oluşturan DEMP'nin DYP'ye
katılım töreninde Türkiye'nin
bir çıkmaza sürüklendiğini bil-
direrek bunun nedeninin halkın
devre dışı bırakıünası olduğunu
söyledi. Bütün sorunlann teme-
linde ülkenin kötü idare edilme-
sinin yattığını anlatan Demirel,
artık sıkıntıları dile getirmenin
imkânı bile kalmadığını bildirdi.
Sorunlardan kurtulmanın tek
çaıesinin halkın siyasi bölün-
müşlükten kurtulup demokratik
zeminlerde ve demokratik yol-
lardan demokratik hedefe ulaş-
malan olduğunu belinen Demi-
rel, daha sonra şöyle konuştu:
"Sorunlann sebebi iktidar
yokiuğudur. Mubalefetin üze-
rindeki baskı da iktidar yoklu-
ğundandır. Halk muhalefette
iktidarı aramaya gidiyor. Soru-
nun çözümü seçimdir. Seçim
için 2 sene sonraya randevu ver-
meleri gülünçtür. Bunlar halk
kaçaklarıdır, sandık kaçaklan-
ŞİRİNYER HİPODROMU'NDAN
TAHMİNLER
1. KOŞU: F: (1) Karlı, P: (2),
Korhanbey, S: (4), Damla 1.
2. KOŞU: F: (2) Sambey, P: (1)
Alser, S: (3), Şahin 116.
3.KOŞU: F: (2) Panter, P: (I)
Elifim, S: (3) Luck Gril.
4. KOŞU: F: (6) Arslankız, PP!
(1) Canca, P: (5) Ilknasip, S:
(2), Alaaddin.
5. KOŞU: F: (2) Çekebey, PP:
(1) Bey, P: (4) Adalım, S: (7)
Bambi.
6. KOŞU: F: (8) Mermi, PP (6)
Altulşah, P:(ll)Muska,P:(7)
Hilal 12, S: (2), Yurdabak.
7. KOŞU: F: (4) Toptepe, PP:
(1) Burak 12, P: (3), Sürbatur,
S: (5) Kentbatur.
dır, eğer kaçak degiliz diyorlar-
sa Nisan'ın ilk baftası seçim ya-
palım. Erken olur diyortarsa
Mayıs'ın ilk haftasında yapa-
lım. Nisan'a geç diyorlarsa
Mart'ta yapalım."
26 Mart'tan bu yana zamanın
boşa harcandığıru da vurgula-
yan Demirel, son günlerdeki ge-
İişmelere dikkat çekerek "Bu-
gün ülkeyi yönetenlerin yüregi
varsa, bırakın Körfez'i bir ke-
nara Zonguldak'ın içinden de-
ğil de kıyısından gecsinler. Çün-
kü içinden geçemezler. Zongul-
dak'ta olan hadise sosyal dev-
letin enkaz haline geldiğini
göstermiştir" dedi.
Demirel, daha sonra gazete-
cilerin, Başbakan Akbulut'un
muhalefetin sine-i millete dön-
mesi konusundaki "Dönsünler.
Biz de ara seçim yapanz. Bir da-
ha parlamentoya giremezler"
sozlerini anımsatmalan uzerine,
"Niçin seçim değil de ara seçim?
İşte bu sandık kaçaklığıdır, halk
kaçaklığıdır" dedi.
SHP eski genel sekreteri De-
niz Baykal da 'sine-i milkt' öne-
risinin ciddiye alınmasını belir-
terek "kararuiık içine girilmesi
halinde, iktidarın bir erken se-
çim noktasına getirilebileceğini"
soyledi. Baykal, dun Izmir'de
gazetecilerin sorulannı yanıtlar-
ken Türkiye'de siyasal yaşamın
kilitlenme ve tıkanma noktası-
na geidiğine dikkat çekerek ul-
kenin bir seçime gereksinimi ol-
duğunu belirtti. Baykal, şöyle
dedi:
"Böyle bir yenüenmeyi hep
beraber aramalıyız ve zorlama-
lıyız. Sayın Demirel'in sine-i
niillet'e dönme önerisini bn ko-
nunun onemini vurgulayan bir
girişim olarak göriiyonım. Siya-
sal yaşamımız için bir imkfin,
bir fırsat. bir şans olarak görii-
yonım. Öyie bir karariılığın içi-
ne girdikten sonra, çok çozum
yollannın çıkabileceğini düşü-
nüyonım."
Baykal, bu konnda ana mu-
halefet partisine önemli görev-
ler düştüğünü de ifade ederek
iktidar partisini bir erken seçim
oluşturma noktasına getirmeye
zorlarken 'uzlaşma' olanağının
da araştırılması gerektiğini bil-
dirdi. Baykal,'ANAP yönetimi
en kısa zamanda ana muhalefet
tarafından erken seçim için uz-
laşmaya çağnlmaiıdır. İktidann
böyle bir çağnya umursamazlık-
la yaklaşması ise çok büyük bir
talihsizlik olacaktır" dedi.
SHP İstanbul II Başkanı Er-
can Karakaş ise TBMM'nin iş-
levini tumüyle yitirdiğini belir-
terek milletvekillerinin çekilmesi
gerektiğini ifade etti. Karakaş,
dün yaptığı yazılı açıklamada,
parlamento dışı partilerin de ka-
tılımı ile "toplumsal uzlaşma
zemini" oluşturulmasını istedi.
DMP Genel Başkanı Bedret-
tin Dalan da TBMM'deki tüm
muhalefet milletvekillerinin is-
tifası yerine sadece 12 milletve-
kilinin çekilmesini önerdi.
RP Genel Başkan Yardımcı-
sı Rıza Ulucak SHP'nin erken
genel seçim önerisini
"gecikmiş" diye niteledi. Ulu-
cak, 26 Mart yerel seçimlerinin
hemen ardından RP Genel Baş-
kanı Necmettin Erbakan'ın er-
ken genel seçim çağrısı yaptığı-
nı da anımsatmalan üzerine
şöyle konuştu:
"Genel başkanunız o dönem-
de meclisteki muhalefet partile-
rine erken genel seçime gidilebil-
mesi için en güçlü olduklan yer-
lerdeki milletvekillerini istifa et-
tirerek ara genel seçime gidile-
bümesine olanak sağlamalannı
talep etmişti. O dönemde bu ya-
pılsaydı şimdi hava daha başka
olurdu. Ama onlar her şeyi za-
mana bıraktılar. Bu talepten so-
nuç ahnacağını sanmıyoruz."
MÇP Genel Başkan Yardım-
ası Şevket Bulent Yahnki SHP
ve DYP'nin sine-i millete dön-
mek konusunu daha önce de
gündeme getirdiklerini ancak
başaramadıklannı söyledi.
Türk-İş hazır
Türk-İş Genel Başkanı Şevket
Yılmaz, SHP'nin erken önerisi
konusunda gorüşlerini şöyle
açıkladı:
"1 Ocak 1991 600 bin kişinin
toplusözleşmesi gundeme geli-
yor. Bu konuda birligimizi bo-
zacak bir teşkilat gormüyorum
da, düşünmüyorum da. O za-
man da zaten bu iş kendilünden
gündeme gelecek. Şunıda bir
aylık suremiz var zaten. Vakti
uzatmak için, ipe un sermiyo-
nım. Bu konuda zaten günde-
me gelecek. Normal hak grev-
leri başlamıştır, devam ede-
cektir.
Türk-İş Genel Kurulu'nun al-
mış olduğu karar, erken seçim-
dir. Erken seçime gidebilecek
her yolda vanz. Her yolu des-
tekliyonız."
Zonguldak'ta grevci işçilerin
örgütlü bulunduğu Genel
Maden-lş Sendikası'nın Genel
Başkanı Şerasi Denizer de,
SHP'nin aldığı erken genel se-
çim için işbirliği önerisi kararı-
nı "çok olumlu ve yerinde" bir
karar olarak niteledi.
Ankara Ticaret Odası Meclis
Başkanı Güngör Yener de,
Türkiye'nin "en büyük ihtiya-
cının siyasi istikrar olduğunu"
bunun da tek yolunun erken se-
çim olduğunu söyledi.
DYP ve SHP'den gelen "bir-
likte hareket etme" çağrılanna
mevcut yasalar gereği siyaset ya-
pamadıklan için yanıt vereme-
diklerini beirten bazı mesleki
kuruluşların yöneticileri, bu ko-
nudaki desteklerinin "örtülü"
olabileceğini ifade ettiler. Türk-
iye Barolar Birliği'nin dünkü
OlağanJ
Yönetim Kurulu toplan-
tısında değerlendirilen "erken
seçim"önerileri konusunda res-
mi açıklamanın bgün yapılma-
sı bekleniyor.
;
Ordu siyaset dışı'
(Baştarafı I. Sayfada)
bası gösteren oldu mu?
TORUMTAY — Her zaman
olduğu gibi vazife icabı göruş-
tük, gayet normal ilişküer için-
de görüştük.
— Yani istifa kararınızı önce-
den Özal ile göruştünüz mü ya
da Akbulut ile?
TORUMTAY — Hayır, hayır
gorüşmedim. O gün haberleri
oldu. Daha önce haberleri ola-
maz. Şu bakımdan; prensip ola-
rak istifa müessesesi hakkında
düşüncem şöyle; "Söylenmez
yapılır:' Bakın ben böyle bir ka-
rar alıyorum' demenin anlamı
yok. O zaman önemi kalmaz.
— Sivil yaşantıda parti lider-
leri bile beş altı defa istifa teh-
didinde bulunuyorlar ve sonra
da yetkili kunıllar "Aman efen-
dim gitmeyin" diyor. Sizde böyle
bir göriişme oldu mu diye sor-
muştum.
TORUMTAY — Onu bilemi-
yorum. Benim bildiğim istifa
edecek kişi duşünür, taşıhır, ka-
rannı verir. Ve bunu da ağzın-
da sakız gibi ciğnemez. Çünkü
konuyu sakız ederseniz bir şeyi
kalmaz. Önemi yani. Onun için
ben bu konuda hiç kimseye bir
şey soylemedim. Kimseye dedi-
ğiniz gibi onceden soylemedim,
ama bakın bilinçli mi bilinçsiz
mi konusuna gelince, böyle bir
karar bilinçsiz bir jekilde veri-
lebilir mi? Tabii ki verilmez.
— İstifanız kamuoyunda
'Acaba kuvvet komutanları da
istifa edecek mi? Bir şeyler mi
olacak yeniden?' türünden kor-
ku ve kaygılara neden oldu?
TORUMTAY — Asla. Canım
niye arkası gelsin, niye olsun ki?
Ama şu oldu. Herkes gerçekten
derin üzüntülerini beyan etti.
Budur. Yok öyle bir şey, kesin-
likle yok. Aynca bunun dışında
diğer kaygı ve endişeler gereksiz.
— İstifa gerekçenizde "Dev-
let anlayışımla hizmete devam
etmeyi mümkün gormüyorum"
dediniz. Yani size göre TC Dev-
leti devlet gibi yönetilmiyor mu?
TORUMTAY — Bu konuda
asla bir şey sormayın. Çünku
verdiğim mesaj yeteri kadar açık
sanıyorum.
— Görevinizden aynlışınız-
dan âonra özellikle sivil çevreler-
den muhtelif yorumlar yapıldı.
İstifanız askeri otorite ile Mec-
lis otoritesinin bir çatışması şek-
linde mi oldu?
TORUMTAY — Gerekçem
açık. Bu konuda ben bir açıkla-
ma yapsam bile spekülasyonlar
devam edecek, arkası kesilmeye-
cek. Onun için lütfen bu konu-
larda hiç değilse bir on beş gün
kadar beni olaylann içine sok-
mayın. Kesinlikle Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin siyasetin içine so-
kulmasını istemiyorum.
GOZLEM
UGURMUMCU
(Baftarafi 1. Sayfada)
0 kadar az ki!
Hocaların hocası Velidedeoğlu...
Cumhuriyet okulunun başöğretmeni Başyazarımız Nadir
Nadi...
Bağımsız sosyalizmin maratoncusu M.AIi Aybar...
Türk tarihinin yorulmaz araştırmacısı Tank Zafer Tunaya...
Köy Enstitüleri'nin inançlı müdürü Rauf inan...
4O'lı yıllardan 9O'lı yıllara koşan bir siyaset savaşçısı Ah-
met Tahtakılıç...
27 Mayıs devriminin yiğit generali Cemai Madanoğlu ve
Sıtkı Uiay'ı, Yurdakuler ve Ö'kan'ı, Suphı Karaman'ı, Gül-
soytrak'ı, Sami Küçük'ü, Ahmet Yıldız'ı, Tunçkanat'ı, Ekrem
Acuner'i ile Kadri Kaplan'ıyla 27 Mayısçılar...
Laikliğin ve insan haklarının elli yıllık dirençli savunucu-
su Prof. Bahri Savcı...
Gülmece ustalarından Rıfat llgaz ve Muzaffer izgü...
Çeviri ve yazıları iie elli yıldır Babıâii yokuşunu durma-
dan tırmanan Burhan Arpad...
Bilge yazar Melih Cevdet Anday...
Dızeleri ile Edirne'den Ardahan'a türküleri gibi dolaşan
Cahit Külebi...
'Mutluluğun resmini' yapan AbkJin Dino... Tablotanndafır-
ça vuruşlarıyla Kuvayı Milliye atlarını koşturan Avni Arbaş...
Ve bağımsızlık, demokrasi ve devrim savaşçısı İlhan Sel-
çuk...
Atatürkçülüğün inanç ve coşkusunu bayrak gibi dalga-
landıran Öktay Akbal...
Türkiye'de işçi haklarının, sendikacılığın öncülerinden
Prof. Cahit Talas... 1960 SBF'sinin korkusuz dekanı Prof.
Fehmi Yavuz...
Atatürkçü düşüncenin yılmaz generali Celil Gürkan...
İnsan haklarının şövalyesi Emil Galip Sandalcı...
40'lı yılların cadı kazanlarında gericıliğe ve bağnazlığa
karşı direnen onurlu öğretim üyesi Prof. Dr. Pertev Naili Bo-
ratav...
Yılların marksisti Prof. Sadun Aren, inançlı devrimci öğ-
retmen Hamdi Konur ve cezaevlerinin çürütemediği Kur-
may Albay Turgut Alpagut ve Yaşar Başaran...
12 Mart ve 12 Eylül'deki siyasal davaların hukuk devleti-
ne bırakılmış çelengi Avukat Halit Çelenk...
Kimi altmış yaşlannı geride bırakıp yetmiş yaşlarına do-
ludizgin koşuyor, kimi yetmişli yaşları çoktan geride bırak-
mış; kimi seksenli yaş merdivenlerini tırmanıyor...
Kimi de Velidedeoğlu gibi delıkanlı yüreğindeki Kuvayı
Milliye kalpağı ile seksen beş yaşına 'merhaba' diyor.
Hepsi de hepsi de birer inanç heykeli gibi bugün dimdik
karşımızdadır.
Ne düşüncelerinden döndüler. Ne yıldılar. Ne korktular.
Ne de inançlarını cami avlulanna terk edilmiş çocuklar gi-
bi bırakıp kaçtılar.
Ne hanlar, hamamlar, apartmanlar, ne 'bol temettûlü' yö-
netim kurulu üyelikleri... Hiçbirine 'tenezzül' etmediler.
Bütün bunları ellerinin tersiyle ittiler...
Bütün bunları boş birer eldiven gibi düzenin sahipleri-
nin yüzlerine çarptılar...
'Gözyaşlanndan kahkahalar süzeri ünlü yazar Aziz Ne-
sin, bu yalnızca nüfus kâğıtları yaşlı, umutları ve inançları
ile delikanlılar arasındaki 75. yaş gününü kutluyor.
Aziz Nesin, hapislerde, sürgünlerde, polis takiplerinde ge-
çen bu 75 yılın hesabını onurla veriyor...
Bu hesabı, sıkıyonetim yargıçlarına değil... İşkenceci sor-
guculara değil... Paşalara ve maşalara değil, 'Hoca Nas-
rettin gibi ağlayan, Bayburtlu Zihni gibigülen' halkına veriyor.
Ne mutlu Aziz Nesin'e!
Gözyaşlanndan kahkahalar süzüp sözcükleri, bir kuyum-
cu titizliği ile işleyerek inanç yumaklarına saran, demir par-
maklıklardan, ranzalardan, kelepçelerden, hapislerden, sür-
günlerden gülmeceler yaratan Aziz Nesin, bir acılı kuşa-
ğın onurlu ve dirençli öncüsü olarak yetmiş beş yaşı ile tu-
tuştuğu bilek ve yürek güreşinde yine kendısinden sonra
gelen kuşaklara örnek oluyor.
Nice yıllara Aziz Nesin, mangal yüreğinle, ak saçlarınla,
ışık saçan kaleminle, düşüncelerimizin biley taşı inançla-
rınla nice yıllara...
Özal: Seçîlen yönetir
(Baftarafi 1. Sayfada)
bul'da yapurdığı diğer okullarda-
ki öğrencilerden olan çocuklar-
dan söz eden Özal, "Yolda gör-
düğümüz çocuklann hepsi iyi gi-
yimliydi. Burası Bayrampaşa.
Giyimleri kuşamJan düzgündü"
dedi. 2000'li yılların Türkiye
için çok önemli olduğunu ve ul-
kenin önünde yeni ufuklar açıl-
dığına dikkat çeken Özal,
"Ama çok dikkalli olmak
lazım" dedi. Özal şunları
söyledi:
"Toplumda büyük değişme-
ler oldu. Biz bunların değerini
pek iyi bilemiyoruz. Halimize
şükretmezsek, başımıza bir çok
işler gelir. Halimize şükretmesi-
ni de pek iyi bilemiyoruz. Hali-
mize şükretmezsek, başımıza bir
çok işler gelir. Ben bunları söy-
lemeye mecburum. 1983 önce-
sinin aynı karanlıklanna düş-
mek bir mesele değildir. Herke-
se bu acı günlerin, bir nevi bü-
yük ikaz olması lazım. Görme-
yen, yaşamayan insanlar için
yanlışlık yapmak mümkündıir,
ama görüp de yaşadıktan son-
ra aynı yanlışlığı yapmak, ah-
maklığın kendisidir. Memleke-
timizde her türlü siyasi mücade-
le olur. Her şeyi açık açık mü-
nakaşa ederiz, ama > alanı dola-
nı bir tarafa bırakın. gelin ha-
kikatleri konuşalım."
Türkiye'nuı çevresindeki tüm
ulkelerden daha iyi durumda ol-
duğunu belirten Özal, "Hiçbir
ülkeyle bizi mukayese edemez-
ler. Yunanistan'la da hatta, AT
üyesi olduğu halde" dedi. Türki-
ye'nin son 10 yılda geçirdi|i de-
ğişiklikleri bir bir anlatan Özal,
uydu yayınlarla ilgili olarak da
"şikâyet edenlere şunu söylüyo-
rum, diyorlar ki, 'Efendim
gayri ahlaki şeyler oluyor' di-
yorlar. Eee seyrediyorsun de-
mekki sen. Beğenmiyorsan ka-
patırsın düğmesini" diye konuş-
u^
Yasakçı zihniyet
Yasakçı zihniyetin hiçbir za-
man başarılı olamayacağuıı ve
ülkeye yarar getirmeyeceğini be-
linen Özal, "Düşünce hürriye-
tine hapis cezası vermeyelim. Ne
söylerlerse soylesinler. Zaten es-
ki komünistlerin hali kalmadı"
dedi. Özal, Sayıştay adayları
arasından kendisinin Anayasa
Mahkemesi'ne üye olarak ata-
dığı ve seçilişi usulsüz olduğu
gerekçesiyle dava açılan ancak
önceki gün ant içerek göreve
başlayan Haşim Kılıç'la ilgili
olarak da şunları anlattı:
"Kalkıp diyoriar ki seçliğiniz
adam şudur, budur. Bu ne bi-
çim bağnazhktır. Bunlar gerici-
liktir. Sayıştay genel kurulu üç
kişiyi seçip gönderiyor. Birisini
ben seçeceğim. Hemen bir kâ-
ğıt geliyor 'Efendim bu zat evin-
de televizyon seyretmez' diyor.
İki kişiyi ayrı ayrı yolladım
kontrol ettirdim. Adamın evin-
de uydulu televizyon var."