Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/10 PAZAR YAZILARI 9 ARALIK 1990
Romcfdan Berlin'den Atina'dan
Scala'nın
açılışıMilano'da Scala opera sezonunu, Mozart'ın
"Idomeneo"su ile açtı. Gazeteler açılış için
özel ekler çıkardılar. Sanremo Belediyesi
tam 13 bin karanfil gönderdi. Seçkin bir
davetliler topluluğunun izlediği açılış
eleştirmenlerden "tam not" aldı.
NİLGÜN CERRAHOĞLU
ROMA — Çiçekleriyle ünlü
Sanremo kenti belediyesinin ka-
ranfilleri tiyatronun dışına taş-
mıştı. Sanremo'nun gönderdiği
13 bin karanfil Milano'nun "en
usta"lanndan oluşan 100'ü aş-
kın çiçekci tarafından aranj-
manlara dönüştürülebildi.
Aylar öncesinden satılan bi-
letkr koltukta 530.000 lira, lo-
cada 420.000 lira ve balkonda
106.000 liraya gitti. Ama en iyi
yerlcr "özel d*wtlilere" ayrıldı.
Saat 20.00'de orkestranın
önünde ünlü yönetmen Rkardo
Mnti, bastonunu ilk kez havaya
kaldırdığında VİP'lerin hepsi en
ön sıralaıda yerlerini almıştı. Se-
yircilerin arasında kimler yoktu
ki?
Bizden Leyla Gencer, Ameri-
kalı ünlü feminist yazar Sasan
Sontag, düşünür Umberto Eco,
lspanyol yazar Manuel \sisquez
Monüüban, Louvre Müzesi Ge-
nel Müdürü Michd Laclotte,
Milano'nun kardeşi Leningrad
Belediye Başkanı Anatoli Sob-
çak, ABD, Sovyetler, lngiltere,
Fransa, Almanya ve Japonya
büyükelçileri, politikacılar, ba-
kanlar, işadamlan, sinema ve te-
levizyon dünyasınuı ünlü isimle-
riyle sosyete cuma gecesi, her yü
büyük bir heyecanla beklenen
"scala'nın açılışında" bir araya
geldi.
Ünlü operaların denek taşı
olan scala açıhşlannda sahnele-
nen eserlerin göklere çıkartılan
ya da ekarte edilerek unutulan
yazgısını bu yılki "Idomeneo"
da paylaştı.
Hiçbir kusuru affetmeyen
seçkin bir kitlenin ve medyanın
tüm dikkatini üzerinde toplayan
bu yılki açılış yapıtı "Idomeneo"
sınavı başanyla verdi ve tam not
aldı. Mozart'm eseri -Girit Kralı-
"Idomeneo" için gazeteler özel
ek bile vermekten kaçınmadılar.
"Repubblica" gazetesinin açı-
lış günü verdiği "Scala" eki 23
sayfayı buluyordu. "Coniere
Della Sera" ise yıhn kültür ola-
yına gazetenin 5 tam sayfasını
ayırtmıştı.
Müzik kritikleri Mozart'ın az
tanınan bu yapıtı üzerinde ilginç
eleştiriler yayımladılar. Çoğu
lÇOO'lerin sonunda Batı'yı et-
kisine alan bir uygarlık sıkıntı-
sından söz etti. Aşırı uygarlığın
getirdiği bu rahatsızlığının geçen
yüzyıhn sonunda da hissedildi-
ğine değinen eleştirmenler, Ni-
etzsche'nin yapıtlarıru buna ör-
nek gösterdiler ve bu ünlü dü-
şunürün o yıllarda da Yunan
trajedisinin karanlık, korkunç
güçlerine dalmak gereksinimini
hissettiğini vurguladılar.
"Bir yüzyıl daha sona
CRfteB" dedi ömeğin "Repubb-
bafnın müzik yazarı Quirno
Principe, "bir şeyler bizi yeniden
tarihimizi avuçlamaya, kavra-
maya ve köklerimizdeki yaşam
tarzım, düşünce tarzını gözden
geçirmeğe itiyor. Bunun için bir
Yunan trajedisine dönüşten da-
ha uygun bir şey düşünülemez.
Çunkü Batı külıürü için tek ger-
çek başlangıç Yunan düşünce-
sinde, Yunan sanatmdadır!'
1780'de Salzburg'da bestele-
nen ve 1781 karnavalında Mü-
nih'te Bavyera Kralı'nın Sara-
vı'nda ünlü sanaıçılar tarafından
sahnelenen Mozart'ın operasını
bu kez "Scala"da 11 soprano ve
tenorla birlikte 80 kişilik bir ko-
ro canlandırdı.
Üç saat 40 dakika süren ve
dans sahneleriyle sonlanan ope-
rayı aynca bir bale ekibi de des-
tekledi.
Gözkamaştırıa görkemdeki
sahne ve dekorlarda 200 kostüm
kullanıldı. "Idomeneo" yılbaşı-
na dek sahnede kalacak. 8 tem-
muza dek devam edecek olan
"Scala"nın opera mevsiminde
"Idomeneo"dan başka Verdi'nin
"La Traviata"sı, Puccini'nin
"Manon Lescaut"su, gene Ver-
di'nin "Atilla''sı, Rossini'nin "Le
Comete Ory"si ve Puccini'nin
"Bato'mn Kızı" gibi eserler yer
alıyor. Bu yapıtlan hep Riccar-
do Muti, Lorin Maazel gibi yal-
nız yıllardır bir numarayı koru-
yan orkestra şefleri yönetiyor.
17 Kasım'a kıskaçYeni Demokrasi Partisi 'teröre karşı amansız bir
mücadele' ilan etmeye karar verdi. Muhalefet ve
basın ise "anti-terör" yasasırun bireysel
özgürlüklere karşı olduğuna inanıyor.
Marketlerde kuyruk oluştnran Doğulu Almanlar, Batı mallan konusunda seçki değüler.
Ayrık AlmanyaBirbirinden kırk yıl önce zorla koparılan iki
kesim, belki de Almanya'nın yaşı
ilerlediğinden pek öyle kolay kaynaşmıyor.
Kohl'ün platin çivi yerine, DM ile perçinlediği
iki Almanya'da, iki farkh inSan tipi var.
DİLEK ZAPTÇIOĞLU
BERLİN — Willy Brandt,
bundan yaklaşık bir yıl önce bir-
leşme sancıları yaşayan Alman-
ya'da şöyle demişti: "Birbirine
ait olan parçalar zamanla kay-
naşacaktır." Birbirinden kırk yıl
önce zorla koparılan bu iki par-
ça, belki de Almanya'nın yaşı
ilerlediğinden pek öyle kolay
kaynaşmıyor. Dr. Helmut Kohl'-
ün platin çivi \erine Deutsche
Mark'la perçinlediği iki Alman-
ya'da iki farkh insan tipi varlı-
ğını sürdürüyor.
Batıda savaştan çok sonra
doğmuş olan gençler, Doğu Al-
manları sokakta bile Batılıdan
çok kolay ayırt ettiklerini söylü-
yorlar. Buna göre Doğu Alman
kadını genellikle sarısın, saçları
Stockholm'den
Kadın hep alttaYAVUZ BAYDAR
STOCKHOLM — 19901ar seks
ve erotizmin on yılı olacak. Baş-
kentin genç ve dinamik kesimi,
bu sloganın ışığında ilerlemek-
te. 1960'lar serbest aşkın, 70'ler
eşcinsellik deneylerinin, 80'ler
ise AIDS gölgesindeki ürküntü
ve tutuculuğun dönemleriydi.
Tutku, son yıllarda kadınlann iç
çamaşıriarına bol bol yansıdı,
ama fantezilerin yeterince haya-
ta geçmediğine inananlar da ço-
ğunlukta.
Bir süre önce başkentin ünlü
Demirbaş Şarl heykeline bakan
'sıcak mekftnı' Cafe Opera'nm
"Top geçer adam geçmez" söy-
lemiyle nam salmış kapısı önün-
de yığıldık. Gecenin özelliği, ye-
ni bir derginin doğumu için dü-
zenlenen özel bir partiydi. Ka-
pı, dev bir vajina biçiminde re-
dekore edilmişti.
Ama izdiham öylesine dev
boyutlar kazandı ki içeri girmek
için itişip kakışanlar arasında
önce keskin bir hizipleşme baş-
gösterdi, ardından da hır çıktı,
yumruklar konuştu. Ezilme teh-
likesi an be an büyüdüğü için de
bize "Yere batsın!" diyerek ricat
etmekten başka bir çare
kalmadı.
Sonradan duyduğumuza gö-
re kazasız belasız içeri girmeyi
başaranlar, "içimizden biri" di-
ye gördüğümüz bazı insanların
bol miktarda striptiz yaptığı ve
bazı konukların dantelalı iç ça-
maşırlan ile ortalıkta gezindiği
birgece yaşamışlar. Ama her şe-
ye rağmen güvenilir bir kayna-
ğın söylediğine göre gece genel
olarak tatsız geçmiş.
Partiyi düzenleyen, 'Cupido'
adı altında, 21 pare top atışıyla
piyasaya sürülen yeni bir dergiy-
di. Cupido'nun amacı, hem er-
keklerin hem kadınlann yalnız
başlarına ya da birlikte okuyabi-
lecekleri ve ilham alabilecekleri
yeni tür bir pornografiye öncü-
lük etmek. Dergiyi, TV'deki eğ-
lence programlarının sunucusu
olarak isim yapan, sık sık gögüs-
lerini gösterdiği için teşhirci ola-
rak da nam salan Lill-Marit
Bugge yönetiyor. Norveçli olan
Bugge, genç ama güzel değil.
Dergisinin sıradan insanlara yö-
nelmesini istiyor. "Cinsel kim-
liğini sorgulayan kadınlar günu-
miizde erotik imgelerin, göriin-
tülerin peşinde" diyor Bugge.
•Ancak piyasada kadınlar için
ayrılan pay çok küçük.
"Jinekolojik" olarak nitelediği
porno yayımlarında kadın bir
türlü eşitliği sağlayamıyor. "All-
ta kalan hep kadın."
Cupido bu yüzden sert por-
noya hayır, arzuya ve neşeli az-
gınlığa evet diyor. Dergide bol
resim var, ama organlann yakın
çekimlerinde bile bir duyarlılık
arayışı göze çarpıyor. Cupido
1
ya poz verenler profesyonel mo-
deller değil; sağda solda gördü-
ğümüz insanlar. Derginin bir
özelliği de entelektuel ve ciddi
yanı. Resimlerin hemen yanın-
da, ahlaki ikiyüzlülüğü irdeleyen
ya da AIDS konusunu deşen bir
yazıya rastlıyorsunuz. Cupido,
önyargılara karşı; "Herkes isle-
diği cinsle. istediği sayıda insan-
la, istediği yerde sekse girebilir"
Derginin, başarısındaki sır,
net bir dille kadınlara yönelme-
sinde yatıyor. Norveç'te yapılan
bir araştırmaya göre Cupido alı-
cılannın yüzde 75'i evli ya da
birlikte yaşayan çiftler.
kötü perma yüzunden cansız ve
mat, benzi dengesiz beslenme
yüzunden soluk, gözlerine sür-
düğü far fazla cart renkli, du-
dakları hep mutsuz bir ifadeyie
bukuk. Doğu Alman kadını yı-
kanmış, taklit blucinin altına si-
yah dantellı çorap ve yüksek to-
puklu ayakkabı giyiyor. Biri ara-
bada, öteki elinde, biri de kar-
nında olmak üzere bol çocuk sa-
hibi.
Yine Batılı gençlerin gözlem-
lerine göre Doğu Almanlar so-
kakta çok yavaş yurüyor. Came-
kânlann önunde üzüm salkımı
gibi kümeleniyor ve ellerinden
plastik torbalar hiç eksik olmu-
yor. Doğu Almanlar supermar-
kette en uzun kuyruk hangi ka-
sanın onündeyse otomatik ola-
rak oraya seğirtiyor. Boş dük-
kânlar, kasalar ve otobüsler Do-
ğu Almanya'da şuphe uyandırı-
\or.
Bazı kuyruklan Doğu Al-
manlar kendileri yaratıyor. Bun-
lar özellikle hafta sonlarında
'non stop' seks filmi gösteren si-
nemaların ve "seks shop"lann;
sair günlerde ucuzluk yapmtş
dukkânların ve bedava eşanti-
yon dağıtan mumessillerin önün-
de meydana geliyor.
Doğu Alman gözüyle Batıyı
tarif etmeye gerek var mı? Ina-
nılmaz mallarla ve çeşitlilikle
dolu bonmarşeler, duzgün yol-
lar, temiz sokakıar yeni binalar.
Tuvaleti ve banyosu başka aile-
lerle paylaşılmayan buyuk evler.
Saçları hep son modaya uygun
kesilmiş, ne arabada, ne elinde.
ne de karnmda çocuk taşıma-
yan, dudakları mutsuzluktan
bükuk olmayan şık kadınlar.
Elinden köpeği eksik olmayan
asık suratlı yaşlılar. Zengin ve
zengin olduğu için de mutlu ol-
duğu düşünülen, mutlu olması
gereken insanlar...
iki Almanı birbirinden ayıran
iki gerçek farktan biri Doğulu-
nun Batılıya nazaran çok daha
fazla içkici oluşu. Batı Alman-
lar genellikle hafif içkileri, bira
ve şarabı tercih ediyorlar. Mey-
hanede buzlu viski ısmarlayana
">^bancı" gözüyle bakılıyor Ba-
iıda. Doğulu ise şarap içmezken
biranın yanında votka veya cin
yuvarlıyor. Votkanın ise
"Gorbaçov" markasını tercih
ediyor.
STELYO BERBERAKİS
ATİNA — Yunanistan'da 16
yıldan bu yana "faaliyel" gös-
teren "17 Kasım" adlı terör ör-
gutü ile "bilumurn" yasadışı ör-
gutlerin sökülmesi için Yunan
hükümeti harekete geçiyor. 16
yıldan bu yana çeşitli terör ey-
lemleri gerçekleştiren bu
"muamma" örgütlerin "aşırı
sol" kanadında bulunduğuna
inananlann sayısı oldukça azal-
maya başladığı bir dönemde, sağ
eğilimli Yeni Demokrasi Partisi
(YDP), "teröre karşı amansız
bir mücadele" ilan etmeye karar
verdi. Bu çerçevede parlamento-
ya bir yasa tasarısı sunan hükü-
met, aynı anda tüm siyasi par-
tilerin ve basının yoğun eleştiri-
lerine hedef oldu. Muhalefet
partileri ve basın, hükümetin
hazırladığı "anti-terör" yasa ta-
sarısının"bireysel özgürlüklere
karşı" olduğuna inanıyor. Bu ta-
sanya göre güvenlik makamla-
rına "süper" yetkiler tanınıyor.
Yani bu makamlar "şiipheli"
gördükleri kişileri sorgusuz su-
alsiz bir şekilde 48 saat ile 5 gün
arasırtda gözaltında bulundura-
bilecek. Yakalanan örgüt üyesi,
eğer yoldaşlarım "gammazlar"
ana örgütün sokulmasına yar-
dımcı olursa, giyeceği cezası ya-
rıya indirilecek. Ayrıca "özel
olarak" korunmaya alınacak.
Sökülecek örgütün elebaşını
ömürboyu hapis cezası bekleye-
cek; ancak hiçbir durumda 'ölii-
me mahkûm' edilmeyecek.
Bu açıklamayı yapan Adalet
Bakanı Athanasios Kanelopu-
los, "Yunan halkına giivence ve-
riyorum. Kimse ölüme mahkûm
edilmeyecek*' dedi.
Bu arada terör örgütlerinin
zaman zaman hazırladıklan bil-
dirilerin basın tarafından yayım-
lanması da yasaklanıyor aynı ta-
sarıda. Aksi halde gazetelere 1
milyar 800 milyon liraya kadar
para cezası verilecek. Amagel
gelelim, gazeteciler birliği bu
maddeyi "asla uygulamayacak-
lanm" açıkladılar. Yani bildiri
ellerine geçerse para cezasına
karşın bunu olduğu gibi yayım-
layacaklarını şimdiden duyur-
mayı yeğlediler.
Güvenlik makamlan geçen ay
büyük bir tesadüf eseri, geçen
yıl bir ruh doktorunu öldüren
bir örgütün üyesini yakaladılar.
"Terörist" elindeki bombanın
zamansız patlaması üzerine bir
gözü ile bir kolunu kaybedecek,
yoldan geçen birine kendisini
hastaneye götürmesini rica ede-
cek ve daha sonra polis bu
"ki$min" farkına varacaktı. Kir-
j^ıkos Mazokopos adlı bu genç,
ifade vermeyi reddetti. "Yoldaş-
lanmı ihbar etmemi bekliyorsa-
nız yanılıyorsunnz" diyecek ve
örgütün bugüne kadar gösterdi-
ği tüm faaliyetlerinden kendisi-
ni sorumlu gösterecekti. Polis,
Mazokopos'un "faaliyet" gos-
terdiği ve üzerine "muslukçu"
yazan kuytu dükkânın içinde
bir- çok yazılı bildiri, mayın, el
bombası, tüfek, tabanca buldu.
Bu silahların tümu "askeriye-
den" çahnmaydı.
17 Kasım terör orgütü de za-
man zaman gazetelere ulaştırdı-
ğı bildirilerine eklediği fotoğraf-
larda görünen bazukalar, roket-
ler, silahlar ve bombalar da as-
keri kışlalardan çahnmaydı.
17 Kasım örgütü son hedefin-
de "başanlı olamadı." Armatör
Vardis Vardinogiannis ölümün
eşiğinden geri dondü. Çünkü
otosuna fırlatılan roketler pat-
lamamıştı. Kamu Düzeni Baka-
nı Yannis Vasiliades'in bu eyle-
min başansızlığa uğramasından
sonra yaptığı açıklamada 17 Ka-
sım terör örgütünü "amatör-
lükie" suçlamış olması bir "gaf'
olarak nitelendi. Aynı anda em-
niyet mudüru saldında yer aldığı
söylenen bir "teröristin" çizim
portresini basına veriyordu. An-
cak portredeki yüz o kadar aü-
şılmış bir tipti ki neredeyse port-
reyi basına gösteren aynı polis
müdürünün yüzünü anımsatı-
yordu. Acaba 17 Kasım örgütü-
nün üyesi bu polis müdürü
müydü? Tabii bu portrenin ga-
zetelerde yayımlanmasıyla bir-
likte "terör örgüüeri hakkmda
bilgi almak" için kurulan "170"
no'lu telefonlar deli gibi çalma-
ya başlamıştı bile. Herkes, san-
ki o gösterilen yüzü tanıyormuş-
casına bilgi veriyor, polis yine
verilen adreslere koşuşturuyor-
du. Ama nafile, millet yine gır-
gır geçiyordu. Telefon edenler,
yine "gıcık" olduklan arkadaş-
larının adreslerini veriyor ve po-
lisi sabahlara kadar çalıştırıyor-
du. Bu arada ülkedeki sol eği-
limliler, sağ eğilimli hükümetin
bu yasadan "güç kazanarak" yi-
ne solcuları "kafeslemeye
başlayacagına" inanırken, türlü
fıkralar çıkarmayı da esirgemi-
yor. Bunlardan biri de şöyle: Yu-
nanistan'da 4 milyon kadar genç
var. Bunlardan 300 bini sağ eği-
limli YDP'nin gençlik kolu üye-
si. Demek ki geri kalan 3 milyon
700 bin genç "terörist" şüphesi
üzerine her an gözaltına alına-
bilecek.
İVeıc;
Hiç uyumayan bir şehir
ELİF E. URAS
Frank Sinatra herhalde 'Hiç uyumayan bir
şehirde uyanmak istiyorum" derken, sabahlara
kadar süren bu kargaşayı, sokakta yatan
insanları düşünmemişti herhalde.
bir polis memuru duruyor. He-
men onun bulunduğu köşeye
^önelip, yakınında dikiliyorum.
Ooohhh... Kendimi güvene aldı-
ğıma eminim. Artık beni karşı-
lamaya gelecek arkadaşımı bek-
leyebilirim.
O anda meşhur "New York,
New York" şarkısı akhma geli-
yor. Onu tekrarlamaya başlıyo-
rum Frank Sinatra herhalde
"Hiç uyumayanbir şehirde u>^ın-
mak istiyorum..." derken, sa-
bahlara kadar süren bu karga-
şayı, sokakta yatan insanlan-
düşünmemişti.
Amerika'da yayımlanan haf-
talık U.S. Nevvs and World Re-
port Dergisi'nde yer alan rakam-
lara göre bu şehirde hergün 366
otomobil çahnıyor. 200 bin in-
san metrolara para vermemek
için turnikelerin üzerinden atlı-
yor. Her 6 dakikada bir- hırsız-
lık yapılıyor (Tabii bu arada kü-
çuk soygunları ve yankesicilik
olaylarını polise bildirmeye üşe-
nenlerin karşılaştıkları olaylar
bu rakama dahil değil). Ortala-
NEW YORK — Providence
kentinden Nevv York'a gelince,
sizi ilk yönlendirecek şey, arka-
daşlann uyanlarıdır. 'Şükran
Günü'nde tatil vesilesiyle New
York'a giderken, yanıma esas
olarak bu uyarılan almıştım:
— Çantanı iki elinle sıkı tut.
Devamlı ilcriye bak. Gözünii eş-
yalanndan ayırma. Kimse>e
yaklaşma. Orası New York! Sa-
kın aklından çıkarma..."
Otobüsten indim. ''Port
Authority" diye bilinen termi-
nalde arkadaşlanmla buluşaca-
ğım. Burası Nevv York'un en bü-
yuk otobüs terminali. Kimsenin
yüzüne bakmamaya çalışarak
yürüyorum. Her yönderk üzeri-
me doğru insanlar geliyor. On-
ların arasından sıyrılıp yoluma
devam etmeye çalıyorum.
"— Taksi ister misiniz?"
"— Çantanızı taşıyayım mı?"
"— Nereye gideceksiniz?"
Her ırktan, her renkten insan-
lar... İnsanlar... Neyse ki ileride
ma 500 bin kişi uyuşturucü kul-
lanıyor. Her yıl 10 bin dolayın-
da çocuk "crack bebefi" olarak
doğuyor. Bunların bakımı için
gereken 220 milyon doları,
AIDS'in faturası altında ezilen
şehir bütçesinin nasıl karşılaya-
cağı merak konusu. Bu vahşet ve
suç dalgasının insanları etkile-
memesi mümkün mu? Yapılan
ankete göre, Nevv Yorkluların
yüzde 60'sı, gelecek 5 yıl içinde
şehri terk etmeyi düşünüyor.
Çoğu sosyal düzenin çürümesin-
den, yıkılmaya yüz tutmasından
şikâyetçi.
Gece Nevv York'un "Orta-
köy"ü, Greenvvich Village'da ar-
kadaşlanmla birlikte yürüyoruz.
Uzunboylu, yakışıklı, sakallı bir
zenci üzerimize doğru geliyor.
Değme aktörlere taş çıkartır bir
diksiyon ve tngiliz aksanı ile ge-
cenin sessizliğini yaran monolo-
ğuna başlıyor: "-Göğe bakın...
Işte yıldızlar. Bu da ne? Süper
adam mı? Hayır, hayır, evsiz bir
adam... Para istiyor... Parasızlık-
tan yapamayacağı şey yok!.." İs-
ter istemez, çantamızda, cebi-
mizde ne kadar bozukluk var ise
eline tutuşturup, kurtuluyoruz...
Hayranlık ve korku ile... Bu
Nevv York gerçekten hiç uyumu-
yor galiba...
Lütfen,
SANTRAL HOLDİNG'İ
y a r ı n d a n i t i b a r e n
yeni adres ve numaralarından
arayınız:
Paşalimanı Caddesi No: 62
8 1 2 0 0 K u z g u n c u k
Ü s k ü d a r / İ s t a n b u l
T e l : 3 1 0 4 8 8 0*
F a k s : 3 1 0 4 8 7 9
SANTRALHOIDING
TUftSEM'IN REHBCRLIĞ1NDE
L0NDRA, CKF0RD, CAMBRIDGE
BOURKEMOUTH,BWGHT0N.
HASTIKûSEX£TERGîESi
DE SEÇKİN 0ILOKUUAR\NOAYAZ-WS
YADA BuTÜN YIUNûlUZCE Ö6R.ENIM
UTAKSİTTE ÖDEME
K01AYUGÜ1
DEMAM W\ \
J KUB5LAR
• TICARI İNÛILİZCE
• TUB.İZM İNGİLIZCESİ
•BANKAC1L1K İN6İL1ZCESİ
•5INAV KURSLARI: Cambrıdge
•Fırst Certıficatt, ProfıcıeiKy,
T0EFLARtlf(bl
tıınsem
İNGİLİZLİSANOKULLARt
OANIŞMA MERKEZİ
Cumhurıyet Cafl 173/4-B Elmadağ
80230 İstanbul Hılton Otelı Karşısı
Tel
1
48 39 77-148 79 43-148 28 49
Fax 132 97 29 Tlx 27498 tusm tr
İNGİLİZCE'yi
6 ayda konuşun
SİZİ AMERİKALI
DOSTLARIMIZLA
BULUŞTURALIM
Tel: 337 88 97
Amansız bir hasıalık nedeniyle
kaybettiğımiz sevgili oğlumuz,
Mak. Muh.
ERGUN YAVAŞ'ı
(6.6.1961-9.12.1989)
ölümünün 1. yıldönümünde
sevgi ve ozlemle amyoruz.
AİLEN
(1957 - 1983)
EYUP KEMAL
ADSIZ
Serdarım
İnan ki
Yaşamak sensin
Çiçeklenmiş baharlar sen
'Yeni yaşam'larda
Kurulacak dünyalar sen
AİLESİ ADINA
M.AKİF ADSIZ
1939 - 9.12.1985
ANMA
ÖĞRETMEN
REMZİ ÖZBAY
Pazarören Koy O|retmen Okulu (1957)
Beş yaş büyüdü çocukların yokluğunda
Yuruyorlar başları dik scnin yolunda
Daha iyi anlıyorlar şimdi seni
humanizmini. erdemli kişiliğini
K-jİ VK <.<)Cl KI.ARI
ADEMÖZER
BAYRAMLAFÇI
DURAN KÖSE
9.12.1980
Sizleri unutmadık. Unutmayacağız.
H\VZA'DA> ARKADAŞLARI: MEHMET KÖK. F\HIK
KARAK «A. OĞIZHAN ÖZTİ RKMEN. LEVENT 4NAR.
CEMAJ.ETlt\ ÇAĞLAR. HÎKHET H AMARÂT. AHMET
K\RAK4V\. AHMET ÖZf.A>. HISE1TN KARACA. HİSEYt>
OZBl D4K. Ş\H ABETTtV SOYSAL. EL\A> \1LMAZ.
TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI
Çağdaş Bale Topluluğu, gösterimini 10 Aralık
1990 Pazartesi, Beyoğlu Karaca Tiyatrosu'nda
sunar.
Beş Tango (Piazola / Cem Ertekin)
Piaf Suite (Edith Piaf / Cem Ertekin)
Equinoxe (Theodorakis / Cem Ertekin)
KAMUOYUNA
DUYURU
Maden işçilerinin grevini destekliyoruz.
Zonguldak halkının demokrasi mücadelesindeki
yürekli, örnek çıkışını kutluyoruz.
"Her şey insan için"
BURSA
SERBEST MUHASEBECİ
MALİ MÜŞAVİRLER ODASI BAŞKANLIĞI
İSKENDERUN 2. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
ESAS NO: 1990/206
DAVALILAR: I- Ahmet Coskun, 2- Selahattin Köybaşı, adres-
leri meçhul
DAVA: Satışın iptali.
Davacı Sahil Vergi Dairesi Müdurluğu tarafından GA: 752 hesap
numarasında kayıtlı vergi mukellefi Ahmel Coşkun'un 1.315.335
TL'lik borcundan dolayı 6183 S.Y. hükumleri gereğince icra takibi
sırasında Aşkarbevli mımıkasında 1045 ada, 5 parsel sayılı gayrimen-
kuldekı mimari 1. kat 5 nolu bağımsız bölumu Selahattin Köybaşı-
na sattığından adlarma satışın iptali davası açıldığı, açılan bu davanın
mahkememizde yapılan açık duruşması nedeniyle:
Davalılar adlarına duruşmagün ve saatini bıldirir davetiyenin bi-
la iade edıldığı ve adres tahkikatında da verilen adreslerde bulun-
madıklarından davetiyenin iade edildiğı bahisle bu kerre adlarına
ilanen davetıye lebliğine karar verilmiştir.
Duruşma gunu olaıı 15.2.1991 günu saat 9'da duruşmaya gelrne-
nİ7 \eva sizi lem-ilen bir vekıl uondermemz gelmediğiniz veya bir
vekıl gondermcJıgmı/ takdirde H U.M.k.'nın 509 ve 510'uncu mad-
deleri gereSinte da\aııın gıyabıııı/Ja kalacağı \e karar verileceği ilan
olunur. 22.11.19*1
Uusın. 49H9