23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhunyet MatbaacıUk vç Gazetecıhk Turk Anonım Şırkeu adına ftadtr Nadi 0 Genel Nayın Muduru- Hasan Omal, Muessese Mıidurü: EmıiK Işıklıgil. Yazi Işlen Muduru Ok.. Goonuiı, # Haber Mcrkczj Muduru Yalçm Boyvr, Sa>fa Diızenı Yönetı&enr AU Acv 0 Temstlcıler ANKARA Abm« Tan. IZMİR Hiknct ÇMinkay.. ADANA ÇMia Yigeıx>£hı I: Polıllka Cdsl ladmK. »S Hıbtrfcı LIISI Bakı. Ekonom. Ctafiz lartM. Ij-Srmiılu Ş4kna KcMd. KlillUr CeU l'sKf. Itunbul HabCTİen ItcMİ b c ^ . E|ıum Cnc« Şajfca, \ıuı Habcrten NccdM Dotu. Spra Danısm«ııı U U r f r Yantaıa. Dızı YuıUı h n Çahtku. VjjtınM Şakn Alp». Dezdtıw AMdM Incı 0 Koordınaıor AkM (ontau 0 Mah Ukr bJVİ Eıtıl 0 Muhasrtıe ktcM WMT 0 Butte-PUalama Setf* OMMabefto^ta 0 Rrtuâm Anc Teraa 0 Ek ftymiar Hal» *k>ol 0 tdirt »•«> Ganr 0 Isklrof Övfcr Ç<*k 0 Bıigı-lsta Nıl bH | PmoM Sofi lo«aaaatla Yayt* Kunılu Başkan Nadir Nı4i OUa> Aktal. Valca fcwt. Hnu (nal. HıUM ÇOkkm. Ol» Ma A» T u «•»' T to~n Cumhunyn Mubıulıl K nımrrililr T>.Ş- Tark Oo* Cad. ».'41 CıfrkKb 343M Isı PK 246 laanbul Td 512 05 05 (20 hu), Hdeı 22246. Fuc (I) 526 «0 72 0 Burotor « H n Z,)-ı Gokajp Bıv Inkıbp S. No l*'4,1H. 13J II <M7, Tdo: 42344, fiu: (4) 133 05 6< 0 Inir H Zi|i Blv 1352 S 2/3. Td. 13 12 30. Tdeı. 52359. Fuc (51) » 53 «0 Inönıı Cad. II» S. No- 1 Kal I. TM 19 37 53 (4 ta!|. Tdot 62155. Fu: (71) » 15 71 TAKVİM: 5 ARALIK 1990 Imsak: 5.34 Güneş: 7.06 Öğle: 12.00 tkindi: 14.21 Aksam: 16.42 Yatsı: 18.08 Siyasal hakta 56 yıl Kadınlar siyasette yer arıyorTürk kadınının siyasal haklara kavuşmasınm 56. yıldönümü kutlamrken kadınların siyaset sahnesinde çok az temsil edilmesi dikkati çekiyor. Siyasette kadın kotası yine gündemde. tDtL GÜRSEL ANKARA — Türk kadını- nın siyasal haklanna kavuşma- sının 56. yıldönümü kutlamr- ken kadının siyaset sahnesinde yeteri kadar yer alamadığına dikkat çekildi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Türkân Saylan, Me- deni Kanun'da yer alan aynm- cı yasaların bir an önce kalk- ması gerektiğini vurgularken "Kadının siyasete kaülraasında en büyiik engel erkeklerin ege- men olduğu siyasai düzende er- keklerin bu arenavı kadınlarla paylaşmadaki olumsuz yaklaşımlarıdır" dedi. Ankara Le Monde Genel müdür krizi SABETAY VAROL PARİS — 1979'dan beri her genel mudür seçimi basın dün- yasında olay yaratan "Le Monde" gazetesi, pazartesi gü- nünden itibaren bir kez daha "genel miidttr'' krizine girdi. Ciddiyetle tanınan Fransız ga- zetesi, şimdiki yönetmen And- re Fontaine'in emekliye ayrıl- ması nedeniyle yeni yöneticisi- ni seçmekte eski bunalımlardan çok farklı bir sorunla yüz yüze geldi. Yazarlar kurulunun bir bu- çuk ay önce şirket genel kuru- luna aday olarak göstermeye karar verdiği ve gazetenin şim- diki iki numarası Daniel Ver- net, seçilmek için gerekli yuz- de 75 oyu bir araya getireme- di. Vernet hissedarlardan yuz- de 44 oy alarak (1240 hisseden 546'sı) gazete tarihinde ilk kez "yazarlar kurulunca yönet- menliğe önerildiği halde secilemeyen" aday oldu. Vernet, şirket genel kurulu- na gazeteyi "iiç kişiden oluşan bir kurul"!a yönetme projesiyle birlikte gelerek adaylığını sun- muştu. Hubert Beuve-Mery'- nin 1944'te kurduğu gazete tek bir sahsın malı olmadığı gibi Le Monde Anonim Şirketi'nin kendine özgu karmaşık bir ya- pısı var. Bu yapı içinde yazar- lar üçte bire yaklaşan hisseye sahip. Vernet'nin projesi söz konusu "üçlii"nün içinden iki- sinin gazetenin yazarlan arasın- dan gelmesini, üçüncü kişinin ise dışarıdan gelecek bir idari sorumlu olmasını öngörüyor- du. Proje, geçen yıllarda okur- lara satılan hisselerin (yuzde 11.3) temsilcileri, gazeteci ol- mayan çalışanların oluşturdu- ğu ve gazeteye ortak olan yan şirketlerin temsilcileri ve daha başka bazı küçük hissedarlann muhalefetiyle karşılastı. Gazetede söz ve hisse sahibi ceşitli tarafların toplanarak 1991 yılbaşından önce soruna çözüm bulmaları bekleniyor. Üniversitesi oğrdim üyesi Prof. Ahmet Kıiıcoglu ise yasalardaki ayrımcı uygulamalann bir an önce kalkmasına işaret etti. Prof. Dr. Ahmet Kılıçoğlu, yasalarda halen kadın-erkek eşitliğine ters düşen ve kaldınl- ması gereken maddelerin bu- lunduğuna dikkat çekerek "Öncelikle evin reisinin koca olması, evi secme hakkının da- hi kocaya ait olması ilk akla ge- len carpıklıklar" dedi. Yasalar- daki bu aynmcı hükumlerin bulunma nedeninin 1908'li yıl- larda İsviçre'de kadını erkeğe karşı korumak olduğunu söyle- yen Kılıçoğlu, "Bundan başka kadının kocaanın bir borcu için bir malını ipotek ettirebilmesi için mahkeme izninin gereklili- ği, kadının eşitsiziigini gösteren bir başka onemli madde" dedi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Türkân Say- lan, Türk kadınının siyasete atılmasında ve yasal aynmalık- larm kaldırılmasında halen bir- çok güçlüğün bulunduğuna dikkat çekerek "Aynmcı birkaç )-asanın ortadan kalkması, ge- rici akımların toplumda giiç kazanmasına karşılık, Türk ka- dınının bir asama yaptığııu bi- 2e gösteriyor" diye konuştu. Boğaziçi öğretim üyesi Prof. Dr. Çiğdem Kâgıtçıbası, Türk Medeni Kanunu'nda yer alan yasaların değişen toplumlara uymadığını vurgulayarak "Me- deni Kanun'da halen ataerkii bir diinya anlayışının var oldn- gunu" sö>iedi. Türk Medeni Ka- nunu'nda haien erkek sülalesi ve kan bağlarırun önemli olduğu- na dikkat çeken Kâğıtçıbaşı, "Erkegin evin reisi oldngunu kabul eden Türk Medeni Kanu- nu'nda baştan bir bozukluk var. Kadın-erkek arasındaki ilişki demokrat olmaiı ve bu ya- salara yansımalı" diye konuştu. Ankara Üniversıtesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Eser Köker ise son günlerde yapılan yasal dü- zenlemelerin kadınların ortak müeadelesinin bir ürünü oldu- ğunu vurgulayarak öncelikle bu haklann yaşayabilmesi gerekti- ğini söyledi. Ankara Barosu'ndan Avukat Şenal Sanhan, anayasanın 159. maddesindeki değişmeyi Türk- iye*deki kadınlann insan olarak maddesindeki değişmeyi Türki- ye'deki kadınların insan olarak malarını sağlayan bir gelişme olduğunu belirtirken hukuk alanında kadın ve erkeklerin eşit haklara sahip olmalannı is- tediklerini yineledi. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Turk Üniversiteli Kadın- lar Derneği Yönetim Kurulu üyelerini dün Çankaya Köşkü'- nde kabul etti. Dernek Başka- nı Aymelek Taşban kabulden once yaptığı yazılı açıklamada Özal'ın kadınların siyasal hak- larına kavuşmalarının 56. yılı nedeniyle kendilerini kabul et- tiğini sövledi. TSEt L7.î99Vden itibaren 'kurşunsuzbenzin'egeçilmesiniamaçlıyor \eni yıla temiz benzînTSE Başkanı Yılmaz Arıyörük şöyle diyor: * 'Önümüzdeki yıl temmuz aymdan başlayarak gerek ithal, gerek Türkiye'de üretilen araçlarda kurşunsuz benzine geçilmesi için çalışmaları TUPRAŞ Genel Müdürü Mehmet Savran ise TSE'nin öngördüğü tarihte, tüm ülkede kurşunsuz benzine geçilemeyeceğini belirtirken şöyle diyor: 'Zorunlu uygulamaya geçilmesi sürdürüyoruz. Şubat ayında toplantı yapılacak.'' durumunda üç kentte gereksinimi karşılayabiliriz.' TÜREY KÖSE İZMİR — Trafikten kaynak- lanan hava kirliliğine çözüm bu- lunması için "çevre dostu" oto- mobiller üretilmeye başlanırken kurşunsuz benzin kullanımı da yaygınlaşıyor. TSE Başkanı Yıl- maz Anyörük, "1.7.1991 tari- hinden başlayarak gerek ithal gerek Türkiye'de üretilen araç- larda kurşunsuz benzin tüketi- mine geçilmesi için çalışmalar yürülülüyor" dedi. TÜPRAŞ Genel Müdürü Mehmet Savran, bu tarihte tüm ülkede kurşunsuz benzin tüke- timine geçilemeyeceğini, ancak şu anda zorunlu uygulamaya geçilmesi durumunda üç büyük kentte gereksinimi karşılayabi- leceklerini söyledi. Otomotiv sektörü temsilcile- ri kurşunsuz benzinin ancak aralara takılacak katalitik kon- vertörlerle birlikte yarar sağla- yacağını, bunlann da çok pahalı olduğunu vurguladılar. Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mü- hendisliği'nden Prof. Dr. Aysen Müezzinoğlu ise "Sektör artık çevre dostu motor dizaynlannı gündeme getirmeli" dedi. Avrupa'da çevrecilerin baskı- lanyla hava kirliliğinden büyük payı olan egzoz gazlarmın yol açtığı kirliliğe karşı "çevre dos- tu" otomobiller geliştirilirken kurşunsuz benzin kullanımı da yaygınlaşıyor. AT ülkelerinde benzindeki kurşun oranının en aza indirilmesi ve tamamıyla kurşunsuz benzine (eurosuper) geçilmesi doğrultusunda çalış- malar yüriitülüyor. Bu çerçeve- de 1993 yılında tamamıyla kur- şunsuz benzin kullanımı öngö- rüldü. 4 Madonna'nın cinsel fantezilerine yasak Dış Haberler Servisi — Madonna, yasaklanan video klip'i "Justify My Love" sayesinde ününe Un kattı. Şarkıcının bu klipi sadece Like A Virgin'deki gibi siyah iç çamaşırları ile göründüğü ya da Express Yourself'deki gibi yerlerde kıvranarak süt yaladığı için değil, bu defa kendisinin ve erkek arkadaşı Totıy VVard'ın tüm cinsel fantezilerini sergilediği için yasaklandı. Grup seksi, mastürbasyon, röntgencilik, sadomazoşizm ve biseksüellik gibi uygulamalann sergilendiği klip MTV'den yayın hakkı alamadı. Amerika'da sadece New York WNYW-TV tarafından 7 haberlerinde, 'muzır' kısımları elektronik olarak bozularak ayımlanan video klip, bu vtasyonun izleyici sayısını yüzde 60 oranında arttırdı. Daha sonra yapılan bir kamuoyu araştırması, bu klibi izleyenlerin yüzde 59'unun yasaklanmasından yana olduklannı ortaya koydu. Bir anlamda izleyiciler gördükleri şovu beğeniyorlar, fakat bunun diğerleri için zararh olacağını düşünüyorlardı. "Justify My Love"ın video kasetleri Noel'de piyasaya çıkacak. Sultansazlığı'nın flamingoları DSİ kurbanıTürkiye Tabiatı Koruma Derneği Başkanı Hasan Aşmaz, Sultansazlığı'nın DSİ'nin açtığı kanallar nedeniyle kuruduğunu söylüyor. DSİ Genel Müdürü Anık ise "Bölgedeki durumun DSİ ile ilgisi yok. Zaten kuraklık yaşanıyor" diyor. ANKARA —(Cumburiyet İlbarni Kiziroğlu, konuyu Kon- Bürosu) Türkiye'deki flamingo- ların en önemli yaşam yerlerin- den ikisi olan Sultansazlığı ile Seyfe Gölü'nde DSİ'nin sürdür- düğü çalışmalar ve çevre kirlen- mesi nedeniyle doğal yaşam gi- derek bozuluyor. Bir zamanlar 42 bin flamin- gonun yaşam alanı olan Sultan- sazlığı'nın kurumaya yüz tutma- sında en büyük etken olarak gösterilen DSİ Avrupa Konseyii ne şikayet edilecek. Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. sey gündemine getireceğini söy- ledi. 1988 yılında bölgenin mil- li park ilan edilmesiyle bu böl- geden sorumlu Milli Parklar Dairesi Başkam Sami Öicer, böl- genin kurtarılması için DSİ'yi ikna edemediklerini anlatırken "Yapmayımz diyoruz, yapıyor- lar" dedi. Bölgede drenaj çalışmalanmn bulunmadığını öne süren DSl Genel Müdürü Ferruh Anık. "Şu anda barajlarda hiç su yok iki senedir bötgede sulama yapamadık" diye konuşuyor. Bölgedeki flamingolann sayısı- nın azalmasıyla ilgili "Flamin- golann sayısını kim nereden bi- liyor, saymışlar mı" şeklinde ya- nıtlayan Anık, Milli Parklar Da- ire Başkanlığı ile Sultansazlığı konusunda bir anlaşmaya var- dıklarını açıklayarak şöyle konuştu: "Sultansaziığı'na belirli mik- tarda su verilecek ve su miktarı belirli ölçüleri geçmeyecek. Ya- ni su derinliği sabit tutulacak. Bölgedeki durumun DSİ ile il- gisi yok, biliyorsunuz iki sene- dir kuraklık yaşıyoruz." Milli Parklar Dairesi Genel Başkanı Sami Ölçer ise şu anda bölgenin kurtarılması için yapı- lacak bir şeyin kalmadığım sa- vunurken, "Burası tabiaü koru- ma alanı ilan edilmeden önce DSİ'nin yaptığı barajlar sonucu kurumuştu. Çok karşı çıkmamı- za rağtnen DSİ bu barajı yaptı. Şimdi Sultansazlığı eski duru- muna gelemez. Bölge Avrupa 1 nın en büyük sulak alanıydı, ama biz anlatamadık, vapılacak bir şey kalmadı" diye ko- nuşuyor. Bölgede uzun süre araştırma yapan Hacettepe Üniversitesi öğretim uyesi Prof. îlhami Ki- ziroğlu, bölgedeki durumu "bir katliam" olarak değerlendirir- ken konuyu Avrupa Konseyi'ne götüreceğini söyledi. Sultansaz- lığı'ndaki tarım girdisinin sıfıra yakın olduğunu savunan Kizi- roğlu, "Tarım girdisi yapılan katliamın binde biri bile degil. Şu anda bölgede kanallar ağ gi- bi döşenmiş. Bu şekilde ziraat alanının sulanması mümkün değildir" diyor. Bölgede bir hafta önce ince- leme yapan Kiziroğlu, konuyla ilgili şöyle konuşuyor: "Bu alanı 10-12 yıidır izlSyo- nım. Bir doğal alan nasıl bu du- ruma sokulur, anlamıyorum. DSİ olumsuz tavnnı siirdürü- yor." Türkiye Tabiatı Koruma Der- neği Başkanı Hasan Asmaz ise Sultansazlığı'nın "Kuzey Rus- ya'dan gelen göçmen kuşlan da barındırması" nedeniyle ulusla- rarası bir öneme sahip olduğu- nu belirtirken şöyle diyor: "Kuşlann yaşamlannı sürdü- rebilmeleri için gerek büyüklük. gerek gıda bakımından büyük üstünlük taşıyan Sultansazlığı DSİ'nin açtığı kurutma kanalla- rı ve su boşaltma kotunun art- tınlması nedeniyle tamamıyla kurumuştur. 1974 yılında Ram- sar su kuşlannı koruma sözleş- mesine Türkiye'nin imza koy- manuş olması bu sonucu doğur- muştur. DSİ'nin bölge üzerinde- ki emelleri 1974 yılında başla- mıştı. O zaman Milli Parklar Dairesi Genel Muduru olan ben ve arkadaşlanm bu projeye karşı çıktık. Yay Golü çevresinde 14 bin hektarlık alan kurutma pro- jesinin dışmda kaldı. Ancak 1980 sonrası Orman Bakanlığı- nın kaldırüması ve Milli Park- lar Genel Müdürlüğü'nün Dai- re Başkanlığı baline getirilmesi sonucu projeye devam edildi." Avrupa ülkelerinde belirli bir geçiş dönemi sonrasında tama- mıyla kurşunsuz benzin kullanı- mı düşünülürken Türkiye'de bu konuda ne tür çalışmalar yürü- tülüyor? TSE Başkanı Yılmaz Anyörük bu soruya şu yanıtı verdi: "1.7.1991 tarihinden itibaren yurt dışmdan gelecek bütün araçiann ve Türkiye'de üretilen araçlann, kurşunsuz benzin knl- lammına gecmesi için çalışma- lar yürütülüyor. Şubat ayında Bursa'da bu konuda uluslarara- sı bir toplantı yaparak, stan- dartlar hazırlayacağız. Otomo- tiv sektörü de buna hazırianma- lı. Fiat, Renault, Ford dışanda standartlara uygun kurşunsuz benzin knllanılan araç yapıyor da niye Türkiye'de bu kalıplan kullanmıyoriar? Bu hiç zor de- ğil. Gönul isterdi ki bunu nemen yapsınlar. 1993'ten sonra mec- buren buna geçecekler. Türk halkını, Avrupa halkından da- ha mı diışük gorüyoıiar? Avru- pa halkının canı can da, bizim- ki patlıcan mı?" TÜPRAŞ Genel Müdürü Mehmet Savran ise 1991 yılı temmuz ayında tüm ülkede kur- şunsuz benzin kullanımına ge- çilmesinin olanaksız olduğunu söyledi. Savran, "Bu iş o kadar koiay değil, bir kere araç motor- lannda değişiklik yapılması ge- rekli" dedi. Savran, TÜPRAŞ'- ın kurşunsuz benzin üretimini arttırmayı planladığını vurgula- yarak şunları söyledi: "Biz bugün kurşunsuz benzin ne kadar istenirse karşılayacak dunımdayız. Üç büyük şehir, Türkiye'de benzin tüketimin yüzde 40'ını tüketiyor. Talep edilirse o kadar kurşFnsuz ben- zin üretmeye hazınz. Ama 1991 de bütün Türkiye'de kur- şunsuz benzine geçtim, derseniz olmaz. Öncelikle üç büyük kentte bu başlar. 1993'ten itiba- ren OECD ulkelerinin lamamı kurşunsuz benzine geçiyor. Biz de o zamana hazır olmaya çalı- şıyoruz. 1993un başında olma- sa bile ortalarına dogru biz de ge^ebiliriz." Turistik yörelerde kurşunsuz benzin satışlan giderek arttı. 1989 yılında toplam 700 ton kurşunsuz benzin satan TÜP- RAŞ, 1990'da ekim ayı sonuna dek 7 bin ton kurşunsuz benzin pazarladı. 1991 yılı hedefı ise 20 bin ton. Kurşunsuz benzin kullanımı- nın zorunlu hale getirilmesi dü- şünülürken eski araçlar ne ola- cak? Otomotiv sektörü bu uy- gulamaya nasıl hazırlanıyor? Sektör temsilcileri bu konuda- ki hazırlıklannı yürütürken pi- yasaya sürülen bazı yeni mad- delerde kurşunsuz benzin de kullamlabiliyor. Egemak Genel Müdürü Mümtaz Fanık Yüce- er, piyasaya yeni sürdükleri Fi- at Tempra'da kurşunsuz benzin de kullanılabileceğini belirterek "1980den önce yapılan motor- larda kurşunsuz benzin kullanıl- ması sakıncah. Tempra da mev- cul benzine göre getirildi, ama zorunlu olduğunda kurşunsuz benzine uyarianabilir" dedi. Tofaş Teknik Genel Müdür Yardımcısı Cezmi Berk de kur- şunsuz benzinin ancak zehirli karbonmonoksiti, karbondiok- site çeviren, azotoksitlerin de daha ağır bileşiklere çeviren ka- talitik konvertörle birlikte kul- lanıldığında yarar sağlayacağı- nı söyledi. Egzoz gazmdan çıkan kurşun insan vücudunda birikiyor. Kar- bonmonoksit ve azotoksitler kansere dek varan çeşitli sağhk sorunlarına yol açıyor. Uzman- lar insanlar böylesine önemli bir risk altındayken ivedilikle ön- lem ahnması gereğine dikkat çe- kiyor. Dokuz Eylül Üniversite- si Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim uyelerinden Prof. Dr. Aysen Müezzinoğlu, Türk piya- sasına da artık "çevre dostu" araçların girmesi gerektiğini be- lirtti. Soylu olimpiyat îkincisi KAHRAMAN OLGAÇ NOVI SAD— Yugoslavya'nın Novi Sad ken- tinde, dün sona eren 29. Satranç Olimpiyatı'nda, Türk takımından Suat Soylu, 4. masalar arasın- da en iyi ikinci dereceyi yaparak gümüş madal- ya kazandı. Suat Soylu oynadığı 12 oyunda 8,5 puan toplayarak yüzde 70,83'lük başarı oranıy- la bu dereceyi elde etti. Şimdiye kadar yapılan olimpiyatlarda tsmet İbrahimoğlu 6. masada 1966'da, Şiracettin Bilyap 3. masada 1972'de, Su- at Atalık 1. masada 1988 de 3. olmuşlar ve bronz madalya kazanmışlardı. Soylu'nun bu derecesiyle ilk kez gümüş madalya kazanmış olduk. Takımlanmızdaki diğer oyuncuların bireysel puanlan ise şöyle: Türhan Yılmaz 12 oyunda 4,5 puan, Can Arduman 12 oyunda 6.5 puan, Cem Karadağ 6 oyunda 2 puan, Feridun Oney 9 oyun- da 4.5 puan, Ali İpek 5 oyunda 3 puan, Nilüfer İpek 14 oyunda 6.5 puan, Gülümser Öney 8 oyunda 3 puan, Fatmanur Öney 11 oyunda 5.5 puan, Gülümser Yılmaz 9 oyunda 4.5 puan. Soylu'nun bu bireysel başarısına karşılık takım halinde pek başanlı olamadık ve 108 ülke ara- sında 29 puanla 46. oiabildik. Bayanlarda da 66 ülke arasında 45. sırada yer aldık. Sovyetler Bir- liği, iki büyuk oyuncusu Kasparov ve Karpov- un -DUnya şampiyonluğu karşılaşması dolayısıyla- yokluğuna rağmen 39 puanla takım halinde birinci oldu. Ikinciliği 35,5 puanla ABD, üçüncülüğü aynı puanla lngiltere kazandı. Ba- yanlarda ise Macaristan 35 puanla birinci olur- ken, Sovyetler Birliği aynı puan ve averajla ikin- ci oldu. Çin 9 puanla üçüncü sırada yer aldı. Papatyalar koşacak • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının tanınmasının 56. yıh nedeniyle bugün çeşitli kurum ve kuruluşlardan kadınlar Anıtkabir etrafında koşacak. Türk Kadınım Güçlendirme ve Tanıtma Vakfı tarafından düzenlenen koşu, 11.30'da Buz Paten Sarayı'mn önünde başlayıp Anıtkabir karşısında bulunan Yüzüncü Yıl Yüzme Havuzu tesislerinde son bulacak. Türk Kadınını Güçlendirme ve Tanıtma Vakfı Başkanı Semra özal, Türkiye'nin geleceğinin belirlenmesinde kadınlarla erkeklerin aynı potansiyele sahip olduğunu belirtti. Kedinizin canı sıkılıyorsa... • HERDNON (AA) — Her şeyi olduğu halde hâiâ canları sıkılan ev kedilerinin sıkıntılarına son vermek amacıyla "Yalnız kediler için" video bandı hazırlandı. 25 dakikalık tamamen renkli ve kuşlarla sincapların ağız sulandıran göruntulerinin yer aldığı bantta, "Cheep Thrills" (Cıvıltılı Heyecanlar), "Mews and Feather Reports" (Miyavlama ve Tüy Haberleri), "A Stalk in the Park" (Parkta Bir Av Yürüyüşü) gibi bölümler bulunuyor. Şekerleme yapmaktan sıkılmış, mobilyaları tırmalayıp duran kedilerin sıkıntılarına son vereceği savunulan ve 20 dolar ödeyerek alınabilecek olan bandın üzerindeki uyarıya da dikkat edilmesi gerekiyor: "Bu bandı izlerken, kediniz heyecanlanabilir ve ekrandaki kuşları yakalamaya kalkabilir... Televizyonunuzun üzerindeki ve etrafındaki kırılacak eşyaları kaldırmanızı tavsiye ederiz!' Noel Baba sempozyumu • ANTALYA (AA) — "8. Uluslararası Noel Baba Sempozyumu" bugün Antalya'da yapılacak. Sempozyuma ABD, Kanada, tngiltere, Avusturya, Almanya ve Yunanistan'dan gelen bilim ve din adamları ile Türk bilim adamları katılıyor. Dedeman Oteli'nde düzenlenecek sempozyumda, Noel Baba'nın yaşamı, dinsel ve toplumsal çalışmaları ele alınacak. Aynca, yörenin ören yerlerini içeren bir saydarn gösterisi yapılacak. "Aziz Nikola", "Santa Claus" ve "St. Nicholas" adları ile de anılan Noel Baba, MS 245 yüında, Fethiye yakınlanndaki Patara kentinde doğdu. Noel Baba, MS 326 yılında öldü ve yaşadığı süre içinde yoksullara yaptığı yardımlarla tanındı. Denizcilerin ve gençlerin azizi olarak adını duyurdu. Ercan ulaşuna açıldı • LEFKOŞA (AA) — Ercan Devlet Havaalanı, bakım ve onanm çalışmalarının tamamlanması nedeniyle dün akşam yeniden ulaşıma açıldı. İki hafta süreyle ulaşıma kapatılan Ercan'da, hava trafik kontrol sistemlerinin bakım ve onarımı yapıldı, ayrıca daha iyi hizmet verilmesi amacıyla yolcu terminalinde yeni düzenlemeler gerçekleştirildi. Kohl'den çevreye destek • İZMİR (AA) — Çevre konusundaki çalışmaları iie tanınan ortaokul 1. sınıf öğrencisi Ebru Küçükler (12), başlattığı "Savaşa Hayır" konulu imza kampanyasıyla birlikte dünya liderlerine gönderdiği mektuplanna ilk yanıtı, Almanya Başbakanı Helmut Kohl'den aldı. Küçük çevreci Ebru'nun "Bizi savaşa sokmaym" çağrısını içeren mektubuna karşılık Kohl, çocukların bu isteklerinde haklı olduklannı bildirdi. Almanya Başbakanı mektubunda, küçük çocukların çevre konusunda çalışmalarından büyük mutluluk duyduğunu belirterek "Bizler Alman halkı olarak diktatörlüğü ve 1945'te biten bir savaşı yaşadık. O günlerin acısını hâlâ yaşıyoruz. Ben, savaş olmadan insanların özgürce yaşamalanndan yanayım" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle