Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 ARALIK 1990**** CUMHURtYET/17
Araba vapuru yandl — Fransa'nınSt Nazaire ter-
sanesindeinşaat halindeolan biraraba vapuru, gövdesinde çı-
kan yangın sonucu cayır cayır yandı. Olayla ilgili soruşturma
açan yetkilikr yangmın çıkışnedeninin henuzsaptanamadıgmı
söylediler. (Fotograf: AFP)
Muammer
Aksoy'a
laikliködülü
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Rüştü Koray laiklik
ödülü, laiklik komısundaki tu-
tum ve davraruşlanyla, yapıtları
ve yaşamı boynnca laiklik konu-
sundaki savaşımı nedeniyk
Prof. Dr. Muammer Aksoy'a
verildi. Aksoy'un ödülünü,
Mülkiyeliler Birliği tarafından
SBF'nin kuruluşunun 131. yıl-
dönümü nedeniyle düzenlenen
törende eşi Ülkü Aksoy, Prof.
Dr. BaJui Savsıldan aJdı.
Seçıcı Kurul Başkanı Anaya-
sa Mahkemesi Başkanvekili Yek-
ta Gnngör Özden törende yap-
tığı kısa konuşmada, "Laiklik fl-
kesinden ödönler verilerek kaza-
ndmak istenen sonuçlar, asun-
ds ulnsal kayıplardır" dedi.
AC Milan. Olimpia maçına hazır — haiyan
AC Milan takımı, Dünya Super Kupası futbo) karşüaşmasını
Paraguay'ın Olimpiatakımı ile Tokyo'da oynayacak. Maç için
Tokyo'ya gelen MÛan takımının aslan Baresi (solda), Van Bas-
ten (ortada) ve Gullit (sagda) kendilerine güvendiklerini ve maçı
alacaklannainandıklannısöylediler. Gullitbir süre öncesakat-
lanan diziyle de hiçbir sorunu oimadıgını belirtti.
(Fotoğraf: Reuter)
Uçak ve gemide
her ttirlü
nıal satışı
ANKARA (AA) — Yurtdışı-
na sefer yapan uçak ve gemiler-
de içki, sigara, parfümeri mal-
zemeleri ve müzik aletlerinden
elektronik eşyaya kadar her tür-
lü mal satılabilecek. Daha Önce
uçak ve gemüerde sadece içki ve
sigara satışı yapılabiliyordu.
Devlet Bakanlığı'ndan yapı-
lan açıklamada, bu tür satışla-
rın hava ve denizyolları şirket-
lerinin önemli gelir kaynaklann-
dan biri olduğu vurgulandı. Av-
rupa Topluluğu ülkelerinde
uçak ve gemiyle yapılan yolcu-
luklarda, kişi başına 60 dolar-
lık satış tutarına ulaşıldığına
dikkat çekilen açıklamada.
THY'de ise bu rakamın 2 dola-
nn alnnda olduğu belirtildi.
ÇEVRE
KORUMAC1
STÎNG — Rock
şarkıcı Sting aynı
zamanda hızlı bir
çevre korumacı.
Son olarak Sting
Brezilya'daki
Uluslararası
Tropik Ormanlan
Komma
Vakfı'nın
kurulmasında
öncülük etti.
Sting aynı
zamanda tropik
ormanlan
korumanın
Brezilya
Anayasası
çerçevesinde
oldugunu da
anayasadan
maddeler
oknyarak
kanıtladı.
(Fotoğraf: Reuter)
HABERLERIN DEVAMI
Özal'ın "Kural Dışılığı
(Baştarafi 1. Sayfada)
sevk ederek, onun yerine Orgeneral Torum-
tay'ı başkanlığa atamıştı.
Sivil ıktidarların orduya yönelik yetki kul-
lanımı, demokratik hukuk devletinde olağan-
dır. Çağdaş devlette temel kurallardan biri
şudur: Silahlı kuvvetler sivil ikiidarın emrin-
dedir.
O yüzden, siyasat iktidarta görüş ayrılığı-
na düşen en üst düzeydeki komutanın istifa
yolunu seçmesi, normal bir davranıştır.
Torumtay'ın istifasına bu açıdan da yak-
laşan DYP lideri Demirel'in aşağıdaki söz-
leri yerindedir:
"Orgeneral Torumtay, 'Hükümet, Mec/ı's
gitsin' diyecoğine, 'Ben gidiyotvm' demek fa-
ziletini göstermiştir. Evren gibi, 'Hükümet ça-
lışmryor', 'Meclisçalışmıyor', 'Öyteyse b&n öe
ça/ışmam', 'Bir Haydar Komitesi kuranm',
'Bu Haydar Komitesi ile darbe hazırlarım'a
gitmiyor. Buna dikkat edin, çok önemli bir
şey. Dürüst bir harekettir. Herkesin kulağına
küpe olacak bir harekettir."
Istifanın bir boyutu budur.
Ama yalnızca bir boyutu...
•
Orgeneral Torumtay'ın istifasının anlamıy-
la nedenlerinin üstünde durmak da gerekii-
dir; ayrıca "sMlliğe" de ters düşmez...
Çünkü bir genelkurmay başkanının siya-
sal nedenlerte, üstelik Körfez krizi koşulla-
nnda görevinden istifa etmiş olması, geçiş-
tirilmesi olanaksız, son derece ciddi bir olay-
dır.
Her şeyden önce ANAP iktidarı, bu konu-
da kamuoyunu aydınlatma görevini yerine
getirmelidir.
Torumtay'ın îstifasıyla ilgili olarak bir nokta
daha var vurgulanması gereken: Turgut
Özal'ın yıllardır sürdürdüğü tek adam yö-
netimi...
Tek adamlık ya da başkan babalık demok-
rasilerde yoktur. Turgut Özal'ın anayasayı da
elinin tersiyle iterek tüm dizginleri Çankaya
Köşkü'nde toplamaya çalışması, siyasal re-
jimi kilitleyerek, sakıncalı bir yörüngeye iti-
yor.
Kural dışı siyaset adamı olmakla övünen
Sayın Özal, kural tanımazlığın sınııiannı yıl-
lardır çiğnemektedir.
Buna herkes alışmak zorunda degildir.
Cumhurbaşkam'nın yönetim üslubuna tep-
ki duyan iki dışişleri bakanıyla bir savunma
bakanı son bir yıl içinde istifa etmişlerdir.
Şimdi bunlara bir de Genelkurmay Başkanı
eklenmiş bulunuyor.
•
Bu son uyarı, Turgut Özal'ın kendisini
frenlemesine yarayabilir mi?
Pek umutlu degiliz; ama bu soruyu yine
de soruyoruz. Çünkü çevremizde savaş rüz-
gârtan gitgide şiddetleniyor. Türkiye'yi ABD'-
nin dümen suyunda bir savaş macerasına
sürükleyebilecek eğilimleri sürekli sergileyen
Özal'ın tek adam yönetimi bu açıdan da son
derece tehlikelidir.
Üstelik Sayın özal'ın gün gectikçe kimi öl-
çülerini yitirmeye başladığı dikkati çekiyor.
Hafta sonu Abant'ta gazetecilerle konuşur-
ken söyledikleri çok çarpıcı:
"Mesela önceki gün Say/n Bush'un basın
toplantısını izledim. Bizim basın bûrosu
CNN'den kayıt etmiş. Daha sonra yeniden
seyrettim. Kendisi de bana 'Bir seyret de, ben
sana transkript yollayacağım, fikrini söyle' de-
di. Bazı konularda fikrimizi alryor. Dün akşam
kendisine çok güzel bir konuşma oiduğunu
söyledim."
Ruh hali işte böyie.
Allah korusun!
SHP'den madenciye
ÖzaTa sert protesto
(Baştarafi J. Sayfada)
tışmalar dün yeni boyutlar ka-
zandı. " 1 . VerimUlik Şûrasfn-
da Cumhurbaşkanı Turgut
özal'ın konuşmasına başladığı
sırada Türk-tş Genel Başkanı
Şevket Yılmaz ve 30 dolayında
sendikacı salonu terk etti. Yıl-
maz, salondan çıktıktan sonra
gazetecilere şu açıklamayı yaptı:
"Böyle bir vesile ile Cumhur-
başkanı'nı en güzel protesto et-
menin yolu buydu. Bunu değer-
lendirdik. MESS Başkanı gibi
konuşan ve davranan, MESS
Başkanı gibi sendikaları halka
şikâyet eden Cumhurbaşkanı,
Zonguldak grevinin çıkınaza
girmesinden ve diğer toplusöz-
leşmelerin çıkmaza sokulmasın-
dan sorumludur. Bu nedenle
kendisini protesto amacıyla dı-
şanya çıktım."
Olaydan sonra Türk-İş'ten
yapılan yazılı açıklamada, Şev-
ket Yılmaz'ın protestosunun ge-
rekçesi şöyle özetlendi:
"Şu anda Zonguidak'ta grev-
de bulunan 40 bini aşkın işçimi-
zin durumu, peşpeşe gelen top-
lusözleşme göruşmelerindeki
nynşmaznklar, Cumhurbaşkanı
Özal'ın sendikaları sonımsuz-
lukla suçlayan demeçleriyle baş-
lamışnr. Bu grev ve uyuşmazhk-
lann sebebi olan bir Cumhur-
başkanı'nı dinleyemezdik."
Türk-lş yöneticilerinin salon-
dan ayrümasından sonîa konuş-
masında "uzlaşma" temasını iş-
leyen Özal, Batılı toplumların
uzlaşma ve anlaşmalara daha
yatkin oiduğunu söyledi. Özal,
Türk insanının ise çocukluktan
itibaren kavgaya teşvik edildiği-
ni vurgulayarak "Hızla gelişen
bu diinyada uzlaşma, tolerans
ADANA
HtPODROMU^NDAN
1. Koşu: F: Belde I (3), P: Şan-
hhan (5), S: Alihan I (1).
2. Koşu: F: Taşbatur (4), P:
Sırdaş (3), S: Hakbatur (2).
3. Koşn: F: Yeniay (1), P: Ma-
radona I (4), P: Korsan (6), S:
Scahidehan (7).
4. Koşu: F: Hazar (6), P: Eser
VI (3), P: Kayra (8), S: Enter
(5).
5. Koşu: F: Dalga (5), P: Bu-
lut (6), P: Hatıralar (2), S: Se-
muş (3).
6. Koşu: F: Özcanbey (4), P:
Cihangir 8 (2), P: Akansel (1),
S: Seyhan 3 (7).
7. Koşu: F: Kılıçhan (8), P:
Akçay 2 (1), P: Adlan (5), S:
llkgenç (3).
gösteremezsek gelişmemiz birta-
kım sıkıntılara dönüşecektir"
dedi.
Cumhurbaşkanı özal, Şevket
Yılmaz'ın protestosuyla ilgili
olarak konuşmasında sinirli bir
ifadeyle şunlan ifade etti:
"Demin burada bazı işçi ar-
kadaşlanmız salondan çıktılar.
Ben demokrat bir insanun.
Tiirkiye'de de demokrasi var
demek ki Cumhurbaşkanı ko-
nuşurken protesto edip salon-
dan çıkabiliyorlar. Neden diye
dttşündüm? Çünkü ben çirkin
politika yapmadım. Devtet iste-
diğinizi verir, verecektir deme-
dim, demem de. Bunu devlet
için diyemem, Allah için diye-
mem. Bunun sebebi önümüzde-
ki günlerde yapılacak toplusöz-
leşmelerdir.
Bir işte uzun süre greve gidi-
lirse o iş zarara uğrar. Geçen se-
ne demir-çelik grevinden sonra
demir-çelik zorda kaldı. Demir-
çelik, o grev ve sonra da dünya
piyasasındaki çarklann degiş-
mesiyle büyük sallantı halinde-
dir. Biz devlet olarak acaba yar-
dun yapmaya ne kadar devam
edecegiz, bu milletin parasını
oraya sıvamaya ne kadar devam
edecegiz diye düşünmeye de
mecburuz. Çünkü, siz aldığınız
paranın karşılıgım en haklı bir
şekilde ortaya koymalısınız. Bu
yapdamadığı takdirde bu mües-
seseler birer birer aşağı giderler-
se emin olunuz, tekrar eski kö-
tü gunlere çok rahatlıkla döne-
riz. Ben Cumhurbaşkanı olarak
bütün millele bunu ikaz etme-
ye mecburum. 1980 senesinde
bn ülkenln ne halde olduğnnu
biliyorum. Aynı konuma bu ül-
kenin bir kere daha gelmemesi
lazım. Gelmemesi için de şuna
buna kızmak bir tarafa, gelip
meseleteri insanca müzakere et-
mek lazım."
özal, kendisinin yüksek ücre-
te değil, anormal ücretin karşı-
smda oiduğunu da ifade ettik-
ten sonra Türkiye'nin etrafında-
ki ülkelerden daha gelişmiş du-
rumda bulunduğunu söyleyerek
"Ama müsaade edin de bunu
böyle tutmaya devam edelim"
şeklinde konuştu.
Özal kokteyle
katılmadı
Protesto olayından sonra,
programlannda olmasına karşın
Cumhurbaşkanı Özal ve Başba-
kan Akbulut dün akşam Devlet
Konukevi'nde düzenlenen kok-
teyle katümadüar. Türk-lş Baş-
kanı Yılmaz, burada
gazetecilerle sohbet ederken
Drotestosunu "Cumhurbaşkanı
konuşmaya başlayınca kulakla-
nm kötü şeyler duymasın diye
ayaklanmı açtım" diyerek an-
lattı. Özal'ın sabahki protesto-
ları için "demokrasi olmasa
yapamazlardı" yorumunda bu-
lunduğu anlatılınca Yılmaz,
"Şimdi Avrupa'ya bunu mu sa-
tacağız? Biz burada ev sahibi-
yiz, ama gelen misafir mutfağı
işgal etti. Biz de evi terk ettik"
dedi.
Daha sonra kokteyle gelen
tek bakan olan Mehmet Yazar,
Şevket Yılmaz'a "Ev sahibi evi
terk etmez" diye takıldı. Yılmaz
da benzer durumlarda aynı şe-
yi tekrarlayacağını söyledi. Ya-
zar bu sözlere "demokraside
dinlememek olmaz" karşıhğını
verdi.
(Baştarafi 1. Sayfada)
rafmdan alınan lokavt kararı
dün yürürlüğe girdi. Kentte
grevciler ve binlerce yurttaşın
katıldığı gösteriler sırasında
ANAP iktidannı protesto eden
sloganlar atılırken coşku ve ka-
rarlıhğın daha da arttığı gözlen-
di. Esnaf, dün de kepenk kapa-
ma eylemi yaptı.
Genel Maden-îş Sendikası
Başkanı Şemsi Denizer, Anka-
ra'dan yasalan çiğnedikleri yo-
lunda tehdit aldıklanna işaret
etti. Yasalann yasal grev hakla-
nm kullanan işçiler, onlann ya-
nında yer alan eşleri, Zongul-
daklılar tarafından değil, cum-
hurbaşkanımn kendisi tarafm-
dan çiğnendiğini belirtti. "Cum-
hurbaşkanhğı makamı tarafsız-
dır. tşçinin ekmeğinde taraf
olan Özal, gelsin bunun hesabı-
nı versin" dedi.
lnönü'nünişçi arutı önünde,
Şemsi Denizer'in sendika bina-
sında yaptıklan konuşmalar ve
mitinglerden sonra, SHP Genel
Başkanı, Genel Maden-lş Genel
Merkezi'ni ziyaret etti. İki baş-
karun SHP otobusünün üstune
binmeleri, SHP'iilerin uğurlan-
masında, coşkulu kalabahklar
bütünleşti. İki başkan otobüsün
üstünde, kadınlar, işçiler, Zon-
guldaklılar, Zonguldak havalan
ile hep birlikte halay çektiler,
oyun oynadılar. Grevin 5. gü-
nünde maden işçileri, eşlerinin,
şehrin tam desteğini alrmş olma-
nın rahathğı, güvenini yansıtan,
yumuşak, keyifli bir havada, bir
yandan sert protesto mesajlan-
nı verirleıken diğer yandan da
türküler oyunlarla Zonguldak
sokaklarının hâkimi olmanın
keyfıni çıkardüar.
Sonlan göriindü
Zonguldak maden işçileri
dünkü ytirüyüş ve mitinglerini
bir gün öncesini yinelemeyen bir
üslupla gerçekleştirdiler. Saat
10.30 sıralanna kadar şehir ol-
dukça sessiz ve yollar trafiğin-
di. Esnafın işçileri desteklemek
üzere dükkân kapatma eylemi
bu sessizliği daha da boyutlan-
dınyordu. Sadece şehrin her yö-
nünden dağmık ve sessiz kala-
balıklann şehir merkezine doğ-
ru yürüdüğü, Genel Maden-lş
ANAP'ta uyarı
ç
1
2
S
4
%
e
T
1
A
O2
|1_
2
i
S
6
1
Q
1
2
3
4
5
6
7
S
GA
1
2
3
4
S
7
G5
2
3
4
S
e
7
X
Gi
1
2
3
4
S
#
7
(Baştarafi 1. Sayfada)
konuşmalarda, Özal'ın anayasa
çizgisine çekilmesi yolundaki dl-
leklerin gözardı edilmesi, ba-
kanlann art arda istifa etmeleri
ve Orgeneral Torumtay'ın istifa-
sının da gelmesiyle olaylann da-
ha da karmaşık bir durum aldı-
ğı görüşleri üzerinde duruldu.
Toplantılarda aynca hükümetin
adeta fonksiyonsuz hale getiril-
diği ifade edilerek Cumhurbaş-
kanının son zamanlarda gün-
demde tuttuğu başkanhk siste-
mi tartışmalannın, Türkiye'nin
koşullarına uymadığı görüşün-
de birleşildi.
Toplantıda dün sabahki
ANAP grubunda, Başbakan
Yddırım Akbulut'un "Cumhur-
başkanı ile uyum içindeyiz.
Cumhurbaşkanı hiçbir şeye ka-
rışmıyor. Grupta Başbakan eleş-
tiriliyor. Ulu orta ithamlar var.
Ortaya somut bir şey
koymuyorlar" sözlerinin de ger-
çekleri yansıtmadığı dile ge-
tirildi.
Özal'ın bazı bakanhklara
doğrudan müdahalesi de eleşti-
rilerek bazı ömekler verildi. Bir
milletvekili, Cumhurbaşkanı
Turgut özal'ın hâkimler ve sav-
cılarla ilgili bir kararnameyi,
Adalet Bakanı'ndan habersiz
olarak müsteşara dikte ettirme-
si vç Adalet Bakam'nın kararna-
me Resmi Gazete'de yayımlan-
dıktan sonra haberdar olması
olayını gündeme getirdi. Bir
başka örnekte de Maliye Bakan-
lığı'ndan bir genel müdüre
Özal'ın gene bir kararname yaz-
dırarak Resmi Gazete'de yayım-
latması ve Maliye Bakam'nın
kararname yayımlandıktan son-
ra konudan haberdar olarak ge-
nel müdürü sert biçimde uyar-
ması konusu üzerinde duruldu.
Bu örneklerle, bakanlann bu tür
davranışlara karşı çıkmayışları-
nın da geleceğe yönelik kaygüan
arttırdığı ifade edildi.
Toplantıya katılan bazı millet-
vekilleri hazırhksız olarak yapı-
lan toplantıya katılanların gün
içinde artarak 25'e ulaşmasına
dikkat çekti.
Sendikası merkezi ile işçi anıtı
çevresinin dolmaya başladığı
gözlemleniyordu. Saat 11'de ise
tüm ana yollar işçiler tarafından
alınmış, her tarafta birden coş-
kulu sloganlar atılır olmuştu.
Yine ağırlık özal ve hükümet,
işçi dayanışması ve hak almada
kararlıhk üzerinde idi. Her gün
yeni yeni sloganlar üretiliyordu.
Yüriiyüş kollarında kadın sa-
yısının her gün arttığı gözleni-
yordu. Ellerinde taşıdıklan afış-
lerde 'Madencinin yasaması zor
ölmesi kolay', dışardan kömür
yerine makine getirin' yazılan
dikkat çekiyordu.
SHP Genel Başkaru Erdal
Inönü'nün 60 milletvekili ile üç
otobüsle gerçekleştirdiği Zon-
guldak çıkarması, grevin 5. ve
lokavt uygulamasının ilk günü-
ne ayn bir hava verdi. Aslında
Erdal Inönü'nün konuşması
Genel Maden-tş Merkezi önün-
deki toplantıdan sonra başlaya-
caktı. Ancak SHP Genel Başka-
nı Erdal tnönü, işçi kalabalığı-
mn çoğunluğunun Genel Maden
- İş binası çevresinde oiduğunu
fark etmeyecek kadar bir ikinci
büyük kalabahkla işçi amtınm
önünde karşılaşınca aynı za-
manda konuşmaya başlanuş ol-
du. İşçi amtı etrafındaki meyda-
nı, bütün çevreyi doldurmuş
olan kalabalık, Inönü gelince
geleneksel slog^üanna ekler ya-
parak anlamlı bir biçimde 'Mec-
lis istifa', 'saolmış TRT' türün-
den sloganlara kayış yaptılar.
tnönü'nün otobüsün üzerinden
uzattığı çelenk, işçiler tarafın-
dan elden ele taşınarak anıta ko-
nuldu.
Inönü işçi anıtının çevresinde-
ki onbinlerce Zonguldaklıya hi-
taben yaptığı konuşmada "Grev
yaparak hakkını arayan emek-
çi kardeşlerimizin parti olarak
yanındayız" sözleriyle başladı.
Zonguldaklüarın 160 yıldır ma-
denlerde çalıştıklarını, kentin
bir emek kenti oiduğunu vurgu-
ladı. tnönü, "Maden işçileri yal-
nız kendileri için tieğil, bütün
Türkiye için çalışıyorlar. Bunun
karşıhğında hayatlanndan sağ-
lıklanndan oluyoriar. Ama ik-
tidar emege saygı göstenniyor"
dedi. tnönü özetle şöyle devam
etti: "Zonguldak, tarihinde gör-
medigi gümer ytşıyor. Bir sana-
Istifanın 3 nedeni
(Baştarafi 7. Sayfada)
lan Torumtay, gerek asker gön-
derilmesine, gerekse TBMM'nin
hükümete devTettiği yetki çerçe-
vesinde ABD birliklerinin Incir-
lik Üssü'ne kabulüne kesin bir
dille karşı çıktı. Torumtay, tn-
cirlik'in bir NATO üssü oiduğu-
nu ve onaylanmış NATO sa-
vunma planlan çerçevesinde
ABD'nin yalnızca pakta tahsisli
birliklerinin NATO görevleri
için gelebileceğini belinerek üs-
sün ABD birlikleri tarafından
bir Körfez operasyonunda kul-
lanımı için ABD ile yeni bir an-
laşma yapılması gerektiğini ifa-
de etti. Cumhurbaşkanı Özal ile
Dışişleri Bakanı Alptemoçin,
üssün Körfez müdahalesinde
kullanımı için hükümet kararı-
nın yeterli oiduğunu savundu-
lar. Bunun üzerine Torumtay
ikna olmayarak Köşk'ten aynl-
dı. Torumtay daha sonra görüş-
tüğü yakın arkadaşlanna "son
gelişmeler çerçevesinde istifa
edeceğini" de aynı gün açıkladı.
Antilaik hareketler: Torum-
tay'ın istifasında yer alan "dev-
let anlayışı" sözüyle ise özellik-
le son dönemde hızla gelişen an-
tilaik hareketleri, faaliyeüçri
kastettiği yakın arkadaşları ta-
rafından öne sürülüyor. Türban
olaylanna ilişkin ANAP'm po-
litikasından rahatsızlık duydu-
ğunu yakın çevresine ifade eden
Torumtay, geçen yıl Hava Kuv-
vetleri Komutanlığı'ndaki irticai
faaliyetler konusunda kapsam-
h bir soruşturma başlatmış ve
300 civarında subay ve astsuba-
yın ordu ile ilişiği kesilmişti. To-
rumtay, aynca orduya irticai
güçlerin nasıl sızdığı konusun-
da da geniş çaplı bir soruşturma
başlatmıştı.
Torumtay'ın aynca Milli Sa-
vunma Bakanlığı'na Hüsnü Do-
gan'm atanmasından da mem-
nun olmadığı bildirilmişti. To-
rumtay, Bakan Doğan'ın görevi-
ne atanmasından sonra kendisi-
ne "Hoşgeldiniz" ziyaretine git-
memiş, bunun üzerine Hüsnü
Doğan geleneklere uygun olma-
yan bir biçimde ilk ziyareti Ge-
nelkurmay Başkanı'na yapmıştı.
Savunma sanayii: Torumtay,
savunma sanayii ihalelerinde or-
taya cıkan söylentilerden duydu-
ğu rahatsızlık sonucu, ihalelerin
ekonomik bölümünde oy kul-
lanmak istemediğini bildirdi.
Torumtay'ın bu konudaki ısrarh
talebi Bakanlar Kurulu kararı-
na dönüştürülerek uygulamaya
konuldu. Savunma Sanayii
Musteşarlığı'na Vahit Erdem'in
kendisinden habersiz olarak
atanmasından da rahatsız olan
Torumtay'ın, savunma sanayii
ihalelerini Özal'ın Cumhurbaş-
kanı olmasından sonra da ken-
di denetimi altında tutmasının
sakıncalı oiduğunu yakın çevre-
sine sık sık ifade ettiği öğrenil-
di. Torumtay, Doğu Bloku ülke-
lerinden alınarak Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin envanterine katıl-
mak istenen silah sistemlerine
de, NATO standartlannın yanı
sıra, TSK'nın gereksinim ve
standartları ile uyumlu olmadı-
ğı gerekçesiyle karşı çıkıyordu.
Akbulut tartışmayı
doğruladı
Başbakan Yıldınm Akbulut'-
un, önceki gün SHP Genel Baş-
kanı Erdal Inönü'nün isteği üze-
rine gerçekleşen görüşmede, gö-
revinden istifa eden eski Genel-
kurmay Başkanı Orgeneral Ne-
cip Torumtay ile Cumhurbaşka-
nı Turgut Özal arasında Körfez
krizi politikaları konusunda
"görüş ayrılığı ve tartışma
çıktığı" haberlerini dolaylı ola-
rak doğruladığı bildirildi.
SHP çevrelerinden alınan bil-
gilere gore bir saat kadar süren
görüşmede, İnönü ozellikle To-
rumtay'ın istifa nedenleri üze-
rinde durdu. Bu konuda soru-
lar yoneltti.
Akbulut İnönü'ye, bu toplan-
tıda, Türkiye'nin güney sınırla-
rında bazı önlemlerin alınması-
nın gündeme getirildiğini, To-
rumtay'ın ise "haberi
olmadan" alınan bu karara kar-
şı çıktığını anlattı. Öne surüldü-
ğüne göre Akbulut, Torumtay'a
"Siz razı olmasanız bile, diğer
komutaniar buna karşı çıkma-
dı" denildiğini, ancak Torum-
tay'ın itirazının sürdüğünü de
sözlerine ekledi.
yi kenti olarak hayat mücadeiesi
veriyor. Ama yalnız değilsiniz.
Bütün Türkiye sizinle beraber.
Siz bütün Türkiye'ye öncülük
yapıyorsunuz. Ben de sizin ya-
nınızdayım."
Inönü Zonguidak'ta görül-
memiş bir manzara yaşandığına
işaret ederek "Siz Türkiye'ye
öraek oluyorsunuz. Demokrasi-
ye sahip çıktıgınızı gosteriyorsu-
nuz. Bunu bütün Türkiye duy-
malı. Zonguldak'ın bu mert
davranışı karşısında Türkiye'de
elbet bir şeyler değisecektir. Si-
zin karşınızda hükümet var. Bir
de hiç kanşmaması gereken
anayasaya göre tarafsız olması
gereken Özal var. Özal kalkıyor
anlaşmazlıkta tarafmış gibi or-
dan ahkâm kesiyor. Buna hiç
hakkı yok. Hakkı olmadığını se-
çimlerde halk gösterecek. Ama
o zamana kadar hükümet bura-
ya gelsin, hakkınız olan sözleş-
meyi yapsın. Bu yapılmadıkça
Türkiye'de banş ve huzur ol-
maz" şeklinde konuştu.
Köşk'te
(Baştarafi I. Sayfada)
Başkanı Kaya Erdem arasında-
ki ilişkilerde aradılar.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal,
Torumtay'ın istifasım öğrendiği-
ne ilişkin ilk sinyali Şırnak ge-
zisini iptal ederek verdi. Her ne
kadar daha sonra Torumtay'ın
istifasım önemsiz gösterme giri-
şimlerinde bulunulduysa da
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Ka-
ya Toperi'nin Şırnak gezisinin
iptalini, espriye kaçar şekilde,
"agu- hava koşullan"na bağla-
ması Köşkün istifaya bakışının
ipuçlarını verdi. Özal'ın, De-
mokratlar Kulübü yöneticilerini
kabul ederken sinirli bir şekilde
"mezarların naklini içine
sindiremeyenlerden" söz etmesi
de ıstifanın öğrenilmesinden
sonra "Acaba Özal, bu sözleriyle
mezarlann nakli için düzenlenen
törene katümayan askerleri mi
kastetti" sorularına yol açtı.
Torumtay'ın önce istifasım
açıklayıp sonra da Başbakanlık
konutunu ziyaret etmesi sırasın-
da, Akbulut, ANAP'h bakanla-
nn tavsiyelerine uyup Torum-
tay'ın ağzını aradı:
" Neden istifa ediyorsunuz?
Şimdiye kadar aramızda her-
hangi anlaşmazlık, bir olay ya-
şanmadı ki..."
Torumtay, istifasınm nedenle-
rini uzun uzun anlatmak yerine,
"Arnk yoruldum, bu görevi genç
arkadaşlara devretmek
istiyorum" diye konuştu. Akbu-
lut'un "Öyleyse size bir süre izin
veretim. Görevinize devam edin"
yollu çabalan da Torumtay için
ikna edici olmadı.
Torumtay, Akbulut'tan sonra
Cumhurbaşkanı Turgut özal'ı
ziyaret etti. Burada yapılan baş-
başa görüşmede de özal'ın da-
ha sonra baa ANAP'h milletve-
killerine anlattığına göre, "özal,
Torumtay'ın Genelkurmay Baş-
kanlığYna getirilişini anımsattı
ve serzenişte bulundu.
Özal, istifayı yorumlarken
"Benim Genelkurmay Başkan-
lığı'na getirdiğim Torumtay, bu-
nu nasıl yapar? Beni nasıl yarı
yolda bıralûr" dediği bildirildi.
Özal ve Akbulut'un temasla-
n sürerken ANAP'h milletvekil-
ler de tanıdıklan yüksek rütbe-
li subayları arayarak gelişmele-
ri öğrenmeye çahştılar. Bu gö-
rüşmelerden elde edilen bilgileı
de gece boyunca Çankaya sırt-
larına taşındi. Sonunda birçok
soruya yann arayışı başladı.
"Kenan Evren 15 gün boyun-
ca Ankara'da kalarak >
<
aptığı te-
maslar sırasında Torumtay'ın is-
tifası için yeşil ışık yaktı mı? Ev-
ren, neden Özal'dan rahatsızlı-
ğını bu görüşmelerde ifade etti?
TBMM Başkanı Kaya Erdem'-
in istifa gerekçeleri ile Torum-
tay'ın gerekçesi neden birbirine
çok benziyor?" Evren, Torum-
tay ve Erdem arasındaki ilişki-
nin boyutu ne?
Bu sorulara yanıt aramrken
başkent kulislerinde söylentile-
rin arkası kesilmiyordu... Yay-
gın bir söylentiye göre birlik
kaydırma ve kuzey cephesi açıl-
ması konusunda Milli Güvenlik
Kurulu'ndan tavsiye karan çı-
karamayan Özal, cuma akşamı
düzenlenen Bakanlar Kurulu'n-
dan aynı konuda hazırlanan bir
metni geçirdi. Torumtay, cu-
martesi günü Çankaya
Köşkü'nde Özal'ın bu emriva-
kisi ile karşılaştı ve sessizce
Köşk'ten ayrılırken Özal isteği-
ni Torumtay'a kabul ettirdiğini
sanıyordu.
G O Z L E M UGUR MUMCU
(Baştarafi 1. Sayfada)
sı'na Ûç Numaralı Ek incirtik Tesisi Uygulama Antlaşması"-
nın IV. maddesinde incirlik Üssü'nün kullanım amacı şöy-
le tanımlanmıştır.
— Birleşik Devletler hükümetinin, onaylanmış NAJOplan-
lannı destekleyen 401 Taktik Av Grubu'ndan iki filonun ve bu-
nunla ilgili destek elemanlarının rotasyon esasına göre İn-
cirlik'e intikal etmesi, bu filolann uçuş personelinin eğitimi,
burada görevlendirilen ve diğer destek uçaklannın bulundu-
rulması...
Açıkça görülüyor ki amaç "eğ/rım"dir. Bu eğitimin koşul-
ları da anlaşmayla belirlenmıştir.
Amerikan Hava Kuvvetleri'ne bağlı "F-111" ve "Stealth"
stratejik savaş uçaklannın İncirlik Ussü'nden havalanma-
ları ve Irak'ı bombalamaları anlaşmaya aykırı düşer.
Eğitim amacı dışında bu üssü stratejik savaş uçaklarına
açmak anlaşmaya aykırıdır.
ABD, bu üssü stratejik uçakları için kullanmak arnacın-
daysa bu statü ile bu amaç gerçekleşmez. İncirlik Üssü-
nün ABD savaş uçakları için savaş amacıyla kuilanılmast
yeni bir anlaşmayı gerektirir.
Bu anlaşmanın da TBMM'den geçirilmesi gerekir.
Sorun da budur.
Bu konuda hiçbir sorumluluğu olmadan "fiili yetkiler" kul-
lanan "tek adam" mı karar verecektir, yoksa TBMM mi?
Konunun duyarlılığı işte bu noktadan kaynaklanıyor.
Necip Torumtay, eğer "Amerikalılann bu üssü savaş ama-
cıy/a kullanmaları için yeni bir anlaşma gerekir" diye göre-
vinden ayrılmışsa yerden göğe kadar hakhdır.
Kaldı ki, Birleşmiş Milletler Anayasası da böyle bir an-
laşmayı gerektiriyor.
Birleşmiş Milletler Anayasası'nın 43. maddesi, Güvenlik
Konseyi'ntn "hava, deniz ve kara kuvvetlerinin" kullanılma-
larına karar vermesi koşulunda bu kuvvetleri verecek otan
devletler ile "özal anlaşma ya da anlaşmalar" yapmalarım
öngörüyor.
Madde şöyle, okuyalım:
— Bu anlaşma ya da anlaşmalarda, söz konusu kuvvet-
lerin sayısı, niteliği, hazırlık derecesi ve genel mevkileri ile
sağlanacak kolaylıklar ve yardımın niteliği beiirlenecektir.
Güvenlik Konseyi'nin son kararında kuvvet kullanımı ile
ilgili açıklık yok, ancak 15 ocak gününden sonra yeni bir
karar alınabilir.
Türkiye, bir savaş olasıltğında ne gibi kolaylık sağlaya-
caktır?
Asker mi gönderecektir?
Bunun için özel anlaşma gerekmektedir.
incirtik Üssü'nü mü kullandıracaktır?
Bunun için de özel anlaşma gerekecektir.
Birleşmiş Milletler Anayasası'nın 43. maddesi bu özel an-
laşmalann "Devietlerce, her birinin anayasası gereğince
uygulanacaktır" kuralını da getiriyor.
Anayasanın 90. maddesi uluslararası anlaşmalar ile ilgi-
li şu kuralı içeriyor.
— Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı davletlerie ve mil-
letler arası kuruluşlarla yapılacak anlaşmaların onaylanma-
sı TBMM'nin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağ-
lıdır.
Anayasa sistemimize göre "Milletler arası bir anlaşmaya
dayanan uygulama anlaşmalan"n\n TBMM'ce onanması zc-
runluluğu yoktur.
Böyle bir anlaşma "uygulama anlaşması" sayılamaz. Bu
nedenle ülkemizi ve halkımızı bir savaşa sürükleyecek böyle
bir "özel anlaşma" TBMM'ce onanmadan uygulanamaz.
Sayın Torumtay, eğer bu ve benzer nedenlerle görevin-
den ayrılma gereği duymuşsa yine yerden göğe kadar hak-
lıdır.
Demokrasi, açık rejimdir. Açık rejimin ana odağı da
TBMM'dir. TBMM'yi, partileri ve kamuoyunu devre dışı bı-
rakan bir "fiili yönetim" Türkiye'yi çok daha büyük sorum-
luluklar içine sürükleyebilir.
Bir "sivil darbe" ile karşı karşıyayız.
Savaşın kapımızı çaldığı günlerde anayasaya aykırı bir "fiili
rejim" ile "tek adam" yönetimi yaratılıyor. JBMM, temel yet-
kilerini Akbulut hükümetine, dolayısıyla Özal'a devrediyor.
Ülkemizin yazgısı Bush ile Özal arasındaki telefon görüş-
melerine bağlanıyori
Torumtay'ın istifa nedenlerini bilemiyoruz. istifa gerekçesi,
istifa nedenlerinin bir değil, birçok nedene bağlı oiduğunu
ğösteriyor. Yukarıda değindiğimiz olayiar ya da hiç bileme-
diğimiz başka olayiar, Torumtay'da bir birikim yaratmış, bu
olaylardan biri "bardağı taşıran son damla" olarak değer-
lendirilmiş olabilir.
Eğer "parlamenter rejim" ile yönetiliyorsak bu konuların
TBMM'de tartışılması gerekmez mi?
Özel TV Soğuk duş
(Baştarafi 1. Sayfada)
TRT ve ozel TV kuruluşlanna
ilişkin temel hükümler ile özel
TV istasyonlannın yayın ilkele-
rini beUrliyor. Hazırlanacak bir
özel TV yasasında, Yüksek Ku-
rul raporunun "ana kaynak
olacagı" belirtiliyor.
Râporda, özeÛikle TRT'nin
Özerk bir kuruluş olarak kalma-
sı öngörülürken, özel radyo TV
istasyonlannın ancak
RTYK'nın izni ile kurulabüeceği
ifadesi yer ahyor. Yabancı tekel-
lere karşı önlemlerin de bulun-
duğu raporda, özel TV işletme-
leri sahiplerinin Türk olması zo-
runluluğu getiriliyor. Radyo Te-
levizyon Yüksek Kurulu'nun
tüm radyo televizyon kuruluşla-
nndan bağımsız bir "otorite"
şeklinde yapılanmasımn öngö-
rüldüğü raporda, anayasanın
133. maddesinin nasıl değiştiri-
leceği ve yönetimin nasıl olaca-
ğı da belirtiliyor. Bunun yanı sı-
ra, özel TV işletmelerinin yayın
alanımn ülkenin en az yarısını
kapsayacak şekilde örgütlenme-
si, yayın ilkelerinin ihlali duru-
munda, RTYK'ya bu kuruluş-
lann lisansını iptal etme yetkisi
tamnması gibi koşullara da yer
veriliyor.
(Baştarafi 1. Sayfada)
kadrolannda ilk adıyla hitap et-
tiği birçok arkadaşı bulunuyor.
Aynca, Amerikan aksanı ile ko-
nuştuğu îngilizce, profesyonel-
liği, NATO deneyimi ve Batılı
yaklaşımlan, geçen yıllarda
ABD'ye yaptığı ziyaretlerde
Amerikalıları çok etkilemişti.
Bu ziyaret sırasında ABD Sa-
vunma Bakanlığı Pentagon'da
yapılan en üst düzeyde bir aske-
ri törenle Torumtay'a ABD li-
yakat madalyası takıhnıştı. Bu
yüzden teknisyen düzeyinde
Türkiye'yi izleyen uzmanlann
ilk tepki gösterdikleri üzüntü ol-
du.
2) İkinci boyuttaki tepküer ise
istifamn olası nedenlerine dö-
nüktü. Yapılan yorumlar ara-
sında en dikkat çekeni, Tonım-
tay'm istifasının Cumhurbaşka-
nı Özal'ın savunma konuların-
daki tasarruflanna irtibatlan-
masıydı. Bu konuda yorum ya-
pan yetkililer, "tahminde bu-
lunduldanm" vurgulayarak To-
rumtay'ın, Milli Savunma
Bakanhğı'na yapılan son ata-
madan Körfez ile ilgili kararla-
ra kadar geniş bir yelpazede ba-
zı rahatsızlıkları bulunduğunuj
ileri sürdüler.