Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 ARALIK 1990 HABERLER CUMHURİYET/S
NuraJ
Cürdere: Sine-i
millete
dönemezler
• ANKARA (UBA) —
ANAP Genel Başkan
Yardımcısı Metin Gürdere,
millctvekiUerinin büyük
bölümünün yazhk ve kışhk
ev için kooperatiflere üye
olduklannı söyledi.
Gürdere, "Muhalefet
milletvekillerini kooperatif
•tuzağma düşürdük. Bunlar
•sine-i millete dönemezler"
dedi. ANAP Genel Başkan
Yardımcısı Gürdere, yaptığı
açıklamada, DYP ve SHP
liderlerinin kesinlikle sine-i
millete dönmekten söz etse
de milletvekillerinin
kesinlikle sine-i millete
dönmek istemediklerini öne
sürdü. Bunun da tamamen
insani nedenlere
dayandığını anlatan
Gürdere şöyle dedi:
"MUletvekilleri gelip
Ankara'da kendilerine bir
düzen kurdular. Çocuklan
okullara gidiyor.
Kendilerine göre
programları var. Bu düzeni
bozmak istemezler. Üstelik
niye bozsunlar? Sen kalkıp
düzenini boz, her şeyi bırak
diyorsun. Niye bıraksınlar?
Sine-i millete dönecekler de
ellerine ne geçecek? Niye
dönsünler? Üstelik
milletvekillerinin çoğu
bizim kurduğumuz
kooperatiflere girdiler!'
Ifayın yasağı
• tç Politika Servtai —
Basın Konseyi Başkanı
Oktay Ekşi, Gazeteciler
Cemiyeti Başkanı Nezih
Demirkent, Türkiye
Gazeteciler Senikası Genel
Başkanı Orhan Erinç ve
Türkiye Yazarlar Sendikası
Genel Başkanı Oktay Akbal
haftalık haber dergisi
2000'e Doğru'nun yayınının
doldurulmasını kınadılar.
Basın Konseyi Başkanı
Oktay Ekşi,
u
Bir süre
ANAP İktidannın
demokratik sistemi
benimsediğini ve
geliştirmeyi istediğini
düşündük. Fakat, sonra
aldandığımızı, daha
doğrusu aldatıldığımızı
anladık" dedi. Gazeteciler
Cemiyeti Başkanı Nezih
Demirkent de "Yayımn
durdurulmasına oldu bitti
karşıyım. Yayın durdurulma
gerekçesinin geçerüiiği
olmadığmı kanısındayım"
diye konuştu. TGS Genel
Başkanı Orhan Erinç,
2000'e Doğru'nun yayınının
durdurulmasıyla ilgili
olarak, "Bu olay,
ülkemizin, eleştirilen
anayasasının bile
öngördüğü bir hukuk
devleti olma niteliğini
kaybetmekte ohışunun son
örneklerinden biridir" dedi.
iktidara'
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) —
SHP Genel Sekreter
Yardıması Ertuğrul Günay,
partisinin "yaratıcı ve
halkın katıkmına açık
siyasal önderliği, kendisini
sürekli yenileyerek
gerçekleştirdiğini" behiterek
"91'de SHP iktidara, özal
aşağıya" dedi. Günay, dün
düzenledigi basın
toplantısında, 90 yıhnda
dünyanın "özü insanın öne
çıkanlması, yönü de
demokrasi olan bir değişim
sürecine" girdiğini kaydetti.
TürkiyeMe de toplumun
yeni bir atılımı
gerçekleştirmenin eşiğinde
olduğunu savunan Günay,
SHP'nin toplumun bu
arayışına kendisini sürekli
yenileyerek siyasal önderlik
Vapma yolunda olduğunu
pildirdi.
SHP'den
İmitinge çagrı
<• ADANA (AA) — SHP
Adana tl Başkanı Tümer
Mavi, partili partisiz tüm
yatandaşlan 5 ocakta
Iskenderun'da yapılacak
^Savaşa hayır" mitingine
katılmaya çağırdı. ll
JJaşkanı Mavi, bugün
yaptığı yazılı açıklamada,
İ990 yıhnın cumhuriyet
arihinin en karanhk ve en
)lumsuz günleri olduğunu
leri sürerek şunlan söyledi:
'Bu bozuk düzene 'dur'
lemek için 1991 yıhnda
;üm demokratlann, sosyal
Üemokratların, Uerici ve
^urtseverlerin aralanndaki
Vapay aynlıkları bir yana
jbırakarak birleşmelerini
tliliyoruz!'
Işçilerin 3 ocakta işe gitmedikleri için cezalandırılamayacağını savunan Demirel
Hükümetin çerçevesi kırık"3 ocak bir işçi olayı olmaktan ziyade
Türkiye'deki gidişata bir tepkidir" diyen
Demirel, milyonlara ceza vermenin imkânsız
olduğunu belirterek "Olaylar sizi milyonlara
ceza verecek duruma getirmişse, çerçeveniz
kınlmıştır" dedi.
GÜNSELİ ÖNAL
KONYA — DYP Genel Baş-
kanı Süleyman Demirei, işçüe-
rin 3 ocakta yapacaklan genel
eylemin "bir işçi olayı olmaktan
çok, Türkiye'deki gidişata ve re-
jime karşı bir tepki olduğunu"
söyledi. Işçinin rahatsız olmadı-
ğını söylemenin, devekuşu örne-
ği gibi başını kuma sokmak ol-
duğunu belirten Demirel, "Bu
hükümetin neresi iyi ki" dedi.
Demirel, eyleme katılacak olan
işçileri cezalandırmanın olanak-
sız olduğunu kaydetti. Demirel,
"Milyonlara ceza tatbik etmek
imkftnsızdır. Olaylar milyonla-
ra ceza verecek duruma getir-
mişse siıin haliniz dumandır,
çerçeveniz kınlmıştır" diye ko-
nuştu. Demirel, Körfez krizi ko-
nusundaki görüşlerini açıklar-
ken de Türkiye'nin ikinci cep-
he olduğu imajımn yaratüdığı-
nı söyledi. Demirel, önümüzde-
ki günlerde "savaşa hayır" gos-
terileri yapacaklanm, meydan-
lara çıkıp "milletin savaşa
hayır" demesini isteyeceğini de
sözlerine ekledi.
DYP lideri Demirel, partisi-
nin Merkez Karar Kurulu üyesi
Adnan Ağırbaşh'nın oğlu Veh-
bi Agırbaşh'njn Konya'da yapı-
lan düğününe katıldı. Yolda ga-
zetecilerin, işçilerin 3 ocak ge-
nel eylemine ilişkin sorulannı
yanıtlayan Demirel, uzunca bir
süredir böyle bir olay olmadığı-
na dikkat çekerek, bu olayın ar-
kasındaki nedenlere bakmak ge-
rektiğini söyledi. Türk-Iş'in,
"Fevkalade dikkatli bir milliyet-
çi işçi kumluşu" olduğunu vur-
gulayan ve en sıkıntüı zamanlar-
da dahi bağnna taş basıp derdi-
ni içine akıtuğım söyleyen De-
mirel, "Tiirk-İş'in neden bu
çağnda bulunduğuna iyi bak-
mak lazun. Bunun kanunsnz
mu, kanuna uygun olduğunu
mu onlar iyi biliyor. 'Genel grev
yapıyoruz' demiyor. Genel grev
hak değildir kanunlara göre.
Üretira yapan işcidir, hak veril-
mezse üreümin durdurulacağı
ikazuu yapmak için 'Bir gün işe
gelmeyin' deyip, kanunlann ya-
sakladığı genel grevden kendisi-
ni sıyınyor. Bu, suç mu değil
mi? Bu hareketi yapacak olan-
lar onun icabını düşünmüşler-
dir, sonucuna göğüs
gereceklerdir" dedi.
Genel eylemde önemli olanın
bu olayın arkasında ne olduğu-
na bakmak olduğunu vurgula-
yan Demirel, şunlan söyledi:
"Türk işçisi rahatsız. Bu ka-
dar sabtr göstermiş olan Tiırk-
tş böyle bir olaya başvuruyor,
'İşçi rahatsız değil' demek, de-
vekuşu misali başını kuma sok-
maktır. Bu hükümetin neresi iyi
ki? Başını kuma sokmuştur.
Türkiye'nin her tarafında, her
kesimden feryat var. Türkiye iyi
idare edilmemiştir. Halk bugün
hoşnutsuzdur. DİE'nin etüdüne
göre, GSMH'nin yüzde 80'ini
halkın yüzde 20'si alıyor. Böy-
le olunca, bu ülkede feryat ka-
çınümazdır. 3 ocak, bir işçi ola-
yı olmaktan ziyade, Türkiye'de-
ki gidişata bir tepkidir.
Bir de rejim olayı var. Bu
olay ona da tepkidir. Dünyanın
hiçbir yerinde 1991'e girerken
halkın yüzde 80inin reddettiği
bir Çankaya. bir Meclis, bir hü-
kümet yok. 3 ocak Ue başını su-
DEMtREL KONYA'DA — DYP Genel Başkanı Demirel, Konya'da düğün yemeğine katıldı, Mevlana Müzesi'ni gezdi.
HASAN CELAL GÜZEL 901DEĞERLENDİRDİ
Yılın olayı:Tıırgut OzalANKARA (ANKA)— ANAP Genel
Başkan adaylarından Hasan Celal GÜzel,
iktıdarlarının son bir yılını değerlendirir-
ken, bu sure zarfında Bakanlar Kurulu'nun
"sekretarya", Başbakan Akbulut'un da
"Başkan yardımcısı" gibi çahştığmı söyle-
di. GüzeL 1990 yıhnın en önemli olayı için
"Tttrgut OzaT derken, Özal'ın Cumhurbaş-
kanı seçilmesinin ardından başlayan rejim
tartışmalannı "40 derece ateşle bir yü
yaşamaya" benzetti. Güzel, 1991'de bir
"Ozal sürprizi' yapüarak erken genel seçim-
lerin yaz başında gerçekleştirilebileceğini
bildirdi.
Hasan Celal Güzel, iktidann son bir yı-
hıu, Cumhurbaşkanlığı tartışmalannı ve ye-
ni yıla ilişkin öngörülerini ANKA'ya değer-
lendirdi. Güzel, 1990 yıhnın en önemli ola-
yını dışarıda "Körfez krizi" içeride "Ttar-
gut Özal" olarak nitelendirirken, "grerte-
rin", "terörün", "türbanın", "kabine
istifalannın" ve "sine-i milletin" gündeme
hakim olan konuları olarak sıraladı.
Iç politikada en önemli olayın Turgut
özal'ın büyük tartışmalarla cumhurbaşkan-
hğı koltuğuna oturmasının ardından taraf-
sızhk, yetki ve sorumsuzluk konusunda tar-
tışılması olduğunu söyleyen Hasan Celal
Guzel, şöyle konuştu:
"Başta Cumhurbaşkam olmak üzere bazı
çevreler başkanhk sisteminin faydalanndan
sözetmeye başladılar. Sonra bunun meclis-
ten geçirilemeyecegi ve geçirilse dahi balk
tarafından kabul edilemeyecegi anlaşıhnca
birden bire bugünkü anayasanın aslında
başkanhk sistemini içerdiğini keşfettiler.
1990 yüııun en ilgi çekici tarafı Sa\ ın Özal-
ın Cumhurbaşkam seçilmesinden itibaren
bir sistem ve rejim tartışmasının gündem-
de sürekli olmasıdır. Bu bir hastanın ateşi-
nin 40'ın üzerinde olmasının bir >ıl devam
etmesi demektir. Bu patolojik bir durura-
dur. Türkiye üzerinde olumsuz etkileri var-
dır."
Hasan Celal Güzel, Bakanlar Kurulu'nun
işleyiş biçimine yönelik eleştirilerde de bu-
lunarak iç politikada ikinci önemli olayı
"Yıldınm Akbulut" olarak tanımladı. Hü-
kümetin fiilen başkanhk sistemine benzer
bir uygulamaya girdiğini, Bakanlar Kuru-
lu'nun "sekreterya" şeklinde calıştıgını kay-
deden Güzel, "Başkanın sekreteryası gibi.
Sayın Akbulut ve kabinesi bu durumdadır.
Sayın Akbulut başkan >ardımcısı gibi go-
rev >-apmaktadır" dedi.
Hasan Celal Güzel, 1991'e iüşkin beklenti
ve öngörülerini acıklarken de Körfez krizi-
nin en önemli konulanndan biri olmaya de-
vam edeceğini, Türkiye'nin savaş çıksa da
çıkmasa da turizm ve nakiiyat açısından
krizden olumsuz yönde etkileneceğini söy-
ledi. Doğu blokunda ve SSCB'de olayların
büyüyeceğini ve keskin virajların yaşanaca-
ğını belirten Hasan Celal Güzel iç politika-
da da en önemli olayı "Erken genel seçim",
ikinci Önemli olayı da "ANAP kongresi"
olarak tanımladı. Güzel şöyle konuştu:
1991 ara seçim veya erken genel seçim
olması muhtemel bir yıldır. Bana göre ara
seçimlerin en geç kasım ayına kadar yapü-
ması gerekir. Ama seçimlerin genel seçim-
lerie birieşerek >upılması mümkündür. Hat-
ta bir Özal sürprizi olarak seçimlerin yaz ba-
şında yapılması da muhtemel görünüyor.
yun üstüne çıkaran bunalımın
sebebi de budur. Oiaya sadece
şekli bakımdan bakmak fevka-
lade yanhştır. Milyonlara ceza
tatbik etmek imkânsızdır. Bu
hale geldinizse, haliniz duman-
dır. Olaylar sizi milyonlara ce-
za verecek duruma getirmişse,
çerçeveniz kınlmıştır."
Demirel, Akbulut'un 1990'ın
başanlı gectiğini söylemesiyle il-
gili olarak da "Onu da halka bt-
rakıyorum. Başını kuma sok-
muş, ben ne yapayım? Her za-
man devekuşu başuıı kuma sok-
maz ya, bu sefer de o sokmus"
dedi. Demirel, gazetecüerin,
Akbulut'un "Terör örgütleri
Zonguldak'ta cirit atıyor biçi-
mindeki sözlerini anımsatması
üzerine de "Bir de kendisi gil-
sin bakalım Zonguldak'a. Ne
biçim hükümettir, grev bölgesi-
ne gidemiyor. Bu işçiye yapılan
haksızlığı kabul etmektir. Kuş
uçmaz yertere gidip açüıs yapı-
yorlar. Bir de Zonguldak'a git-
sinler. Ne kadar ayıp! Ne çeşit
hükümet bu? Hükümet olmak
demek, memleketin toplu igne
başı bü>üklugündeki her yerin-
de olmaktır. işçi provokasyona
kanmayacaktu-. Terör örgütü iş-
çiye ne verecek? İşçiyi terör ör-
gütüne bırakmak ayıptu-. Gidin
bir göriinün" karşılığını verdi.
Körfez krizi
Demirel, Körfez'de savaş ola-
sıhğı üzerine sorulan yanıtlar-
ken de olayın Irak'ın Türkiye ile
bir sorunu ohnayıp dünya ile so-
runu olduğunu vurguladı. Dün-
yayı bölgede çok uluslu kuvvet-
lerin temsil ettiğini büdiren De-
mirel, "Türkiye için bir tehdit
teşkil edeceğini sanmıyorum.
Kendi kendimize, 'Irak tehdit
ediyor' diyorsak, buradaki yan-
uş politikamıza kdıf bulmaktır.
Hiç akıl alıyor mu, Irak Türki-
ye'yi tamamen karşısına alsın"
dedi.
Son geüşmelerJe Türkiye'nin
ikinci cephe olduğu imajı yara-
tıldığını belirten Demirel, şöyle
konuştu:
"Sorunu, bırakın, dünya so-
runu olarak kalsın. ABD bile
gayet dikkatli. Özal, Gorbaçov
ile, Mitterrand ile konuştu diye
öyle bir hava verildi ki, Türki-
ye'nin ikinci cephe olduğu imajı
yaratildı.
Bu savaş histerisidir. Türkiye
ve dünya savaş histerisine tutuK
masaydı, Türkiye bu noktaya
gelmezdi. Irak 'Elimızde, biyo-
lojik, kimyasal silahlar var' di-
yor, 'Elimizde terör var' diyor.
Irak'ın elinde bütün petrol ku-
yulannı yakma tehdidi var. 'Is-
rail'i vururum' tehdidi var. Bu-
nun altını çizin. tsrail'i vurma
tehdidi olayın püf noktası ola-
caktır. Türkiye'yi ikinci lsrail
durumuna düşürmemeliydiler.
Savaş biter, bunlar giderler.
Irak bizim yine komşumuzdur.
tleride hakkımızı savuaamaya-
cağımız bir düşmanlıktan kaçı-
nılmalıydı."
Demirel, düğün töreninde bir
konuşma yaparak, "Savaşa
hayır" mitingleri düzenleyecek-
lerini söyledi. Demirel, "Önü-
müzdeki günlerde mîUetimizin
önüne çıkıp 'savaşa hayır' de-
melerini isteyecegim. Savaşa ha-
yır deyin" deyince, törene ka-
tılan davetuler, "savaşa hayur"
diye bağırdılar. Demirel, Türki-
ye'nin 1991 'e sancılar ve prob-
lemlerle girdiğini belirterek, bu
hale halkın derdinden anlaya-
mayan hükümetler yüzünden
gelindiğini söyledi.
• • w • •
GUNLEREV KÖPUĞU
AHMETTAN
BAŞBAKAN AKBULUT ABMVTTA:
Körfez'de barış
olacağı umudundayım
Türkiye'nin ikinci cephe olmasına izin
vermeyeceklerini söyleyen Akbulut, "Biz
ülkemizi savunmak için tedbir ahyoruz" dedi.
ABANT (AA)— Başbakan
Yıldınm Akbulut, Körfez'de çı-
kabilecek bir savaşta, Türkiye1
nhı ikinci cephe olmasına izin
vermeyeceğini belirterek, "îkinci
cephe açma gibi bir düşünce
içinde degiliz. Kendi ülkemizi
savunmak için gerekli tedbirle-
ri ahyoruz" dedi.
Başbakan Akbulut, yılbaşı ta-
tüini geçirmek üzere geldiği
Abant'ta dün, göl çevresinde bir
yüruyüş yaptı. Sağlık Bakam
Halil Şıvgm, ANAP Genel Baş-
kan Yardımcısı Halil Özsoy'un
da katıldığı yüruyüş sırasında
Başbakan Akbulut, gazetecilerle
sohbet etti.
Akbulut, bir gazetecinin,
"Türkiye Körfez'de çıkabilecek
bir savaşa müdahil olacak mı"
şeklindeki sorusu üzerine, "Ol-
mayacak. Söyiedim, gazetelerde
de var. Yine de söylüyorum.
Kimse strese filan gu-mesin" de-
di. Akbulut, Körfez krizinin ba-
nş içinde çözülmesi konusunda
hâlâ ümitli olduğunu kaydetti.
Akbulut, bir gazetecinin "banş
içinde çözüm nasıl olabilir? Sad-
dam geri çekilmeye başlayabilir
mi" şeklinde sorması üzerine,
Akbulut, "Öyle yapması lazım.
Başka bir alternatifi yok" kar-
şılığını verdi.
Başbakan Akbulut, "yakın
zamanda kabinede bir revizyon
olacak mı" şeklindeki soruya,
"Öyle bir şey yok, hiç de
düşünmedim" karşıhğinı verdi.
Akbulut, anayasa değişikliği
konusundaki görüşünün sorul-
ması üzerine de muhalefetin
anayasa değişikliğini erken se-
çim şartına bağladığını hatırla-
tarak, "Anayasada yapılacak de-
ğişikMkler bir başka şeye bagJan-
mamalı. Değişiklikler ülkemiz
yaranna ise, milletimiz yaranna
ise bu hiçbir koşula bağlı obna-
dan gerçekleştirilir. Bunda va-
rız" dedi.
"Cumhurbaşkam'mn halk ta-
rafından seilmesini arzuluyor
musunuz" şeklindeki bir soru-
ya da Akbulut, 'Evet.. evet,
olabiur" karşılığmı verdi. Akbu-
lut, Cumhurbaşkanı'nın halk ta-
rafından seçilmesinin, berabe-
rinde başkanhk sistemini getirip,
getinneyeceğinin sonüması üze-
rine de şöyle dedi:
"Cumhurbaşkam'mn halk ta-
rafından seçilmesi, yetkilerinin
değişmesi gibi bir sonucu doğu-
nır mu? Ancak oisa olsa Cum-
hurbaşkanı'm daha güçlü küar.
Anayasada, cumhurbaşkanınm
yetkilerini değiştirmeden, sade-
ce halk tarafından seçilmiş ol-
masıyla yetkileri genişler mi?"
Başbakan Akbulut, Abant
Gölü çevresindeki gezisi sırasın-
da yol boyunca karşılaştığı va-
tandaşlarla kısa sohbetler ede-
rek, gazetecüerin objektiflerine
poz verdi.
DAI\VA
Happy
Cleaner
"ElektrikSüpürgesi"
Gayri Safi Mutluluk...
ANKARA — "Gayri safi
toplumsal mutluluk"
(GSTM) diye bir laf var mı?
Yoksa bile olmalı.
En azından yılın son gü-
nünde, hızlı bir muhasebe
yapmak için olmalı.
GSTM, elbette ülkedeki
bireysel mutlulukların top-
lamıdır.
"Gayri safi ulusal
mutluluk" hesabı nasıl yapı-
lır? Elbette bireysel mutluluk
hesabında bir birim belir-
leyerek.
En bashinden "Ne haber,
nasılsın?" sorusuna ülke
yurttaşlarının verdikleri,
"Çok iyiyim, sağol"dan "Ne
olsun, idare ediyoruz" tü-
ründen yanrtlara dek ortala-
manın alınmasıdfr.
Bu konuda Devlet İstatis-
tik Enstitüsü bir çalışma
yapmıyor. Elbette OECD'nin
ya da Dünya Bankası'nın bu
tür istatistikler tutmamastnın
bunda büyük payı var.
Ama asıl neden, IMF'ye
paralet bir de uluslararası
mutluluk fonu diye bir örgü-
tün bulunmaması.
Uluslara-
rası mutluluk
tonu yok diye
Türkiye, gayri
safi toplum-
sal mutluluk
hesabı yap-
maktan uzak
durmamalı.
Fert başt-
na düşen
gayri safi top-
lumsal mut-
luluk miktarı
bakımından
Türkiye
1989'a göre
1990 yitını da
fazla kârlı ka-
patamadı.
Ama yine de genel düzey,
gayri safi millı geliri çok yük-
sek olan Batılı sanayi ülke-
lerinden bu ölçüte göre iyi
durumda.
Türkiye, enflasyonu düşü-
remedi. İşsizliği azaltamaidı.
Yatırımları yükseltemedi.
Dış borç açığını kapatama-
dı. Ama bu türdertleri olma-
yan birçok ülkeye göre yine
de GSTM'deki başanlı dü-
zeyini korudu, koruyor.
Türkiye, içki, kumar, inti-
har, ırza geçme, cinayet ve
soygun yönünden "para"
zengini birçok ülkeden da-
ha imrenilecek bir yerde.
Bunda elbette bu tür konu-
lara Cumhurbaşkanlığı ma-
kamının ve ANAP çoğunlu-
ğunun henüz müdahale et-
memiş olmasının büyük pa-
yı var.
Birçok ileri sanayi ülke-
sinde toplum üzerinde kili-
senin etkisi çok büyük. Te-
levizyonda ayinsiz, duasız
pazar sabahı geçirmek ola-
naksız. Ama yine de bu ül-
keler uyuşturucu kullanı-
mından çocuk pornografisi
gibi akıl almaz sapıklıklarda
"dört nala"lar.
Türkiye, düşük gayri safi
milli hasılasına karşın, bu
tür blr toplumsal cibilliyet
sergilemekten hâlâ çok
Fert başına düşen
gayri safi toplumsal
mutluluk miktarı
bakımından Türkiye
1989'a göre 1990
yılını da fazla kârlı
kapatamadı. Ama
yine de genel
düzey, gayri safi
milli geliri çok
yüksek olan Batılı
sanayi ülkelerinden
bu ölçüte göre iyi
durumda.
uzak. Üstelik gelenekçl go-
rüntüdeki milli eğitim başt-
boşluğuna, TRT ve bir kısım
basındaki Batı kaynaklı ras-
geleliklere rağmen, ortala-
ma bir Türk, bir Batı ülkesi
yurttaşına göre insanlık de-
ğerlerinden yana çok daha
nasipli.
Bunu kadına ve cocuğa
yönelen suç istatistiklerin-
den cinayet biçimlerine dek
birçok unsur kanıtlıyor.
Bu üstünlük ile petrol ithal
faturalan, birikmiş borç faiz-
leri belki ödenemiyor. Ama
tımarhanelerin doluluk ora-
nt, düşkünler evine terk edt-
len yaşlı ana babalar ile
ebeveyni tarafından cinsel
saldınya uğramış çocuk sa-
yılarının kayda deger düze-
ye ulaşmamış olması, yine
de bu eksikliğe değer.
Türkiye, dünya ile birlikte
gözleri takvimlerin iki tarihi-
ne takılı 1991 yılına adımını
atıyor. 3 ocaktaki toplu işçi
eyiemi ve 15 ocakta Irak'a
verilen sürenin bitişi "sonun
başlangıcı" olacak mı?
1991'i yaşamadan, takvı-
min kareleri-
ne çarpt işa-
reti koyma-
dan, bu iki
soruya yanıt
aramak biraz
felsefe... Bu
yüzden 20.
yüzyılın en
büyük düşü-
nürlerinden
sayılan Bert-
rand Rus-
sel'a kulak
uzatalım:
"Dünyada
kurtulmak
gereken iki
musibet var;
biri savaş,
öteki yoksulluk. Eskiden
yoksulluk kimileri için iyiles-
ürilmesi olanaksız bir hasta-
lıktı. Bugün böyle değil.
Dünya yoksulluğa son ver-
mek isterse 40 yılda çözüm-
ler bunu." (Bertrand Russel,
İnsanlığın Yannı)
Rastlantıya bakın ki 1991
başiarken aşılması beliren
iki tarih de "iki" düşman ile.
ilgili. 3 ocak yoksultu'ğü, 10
ocak savaşı simgeliyor."
Savaşı önlemek Türkiye
1
nin elinde değil. Ama karış-
mamak elinde.
Yoksulluğa gelince: Eğer
Türkiye isterse çalışanını
yoksulluktan kurtarabilir.
Hem de toplumsal zengin-
leşmeyi, gayri safi ulusal ha-
sılanın artmasını bile bekle-
meden. Tüm ekonomik gös-
tergeler bunun kanıtı. Yapı-
lacak tek şey, adaletli bir ge-
lir dağılımıyla sağiıklı bir ver-
gi politikası.
Ama bu gayri safi ulusal
geliri arttıracağını söyleyip
sürekli borçlanan bir iktidar
kadrosuna değil, "gayri sa-
fi toplumsal mutluluk"a ina-
nan bir iktidar anlayışına ge-
rek var.
1991'in ekonomik değil,
toplumsal mutluluğu öne çı-
karacak bir iktidar doğurma-
sı dileğiyte...
•Prat.kv€hafiftir,
•350-400 watt emiş göcürve sahıpör,
•Pratık boşahma hamesı vardır,
•6m uzunluğunda kablosuyla dıleriiğiraz yere ulaşır
•Ilave aksesuarlanyla el supiırgesi işlevi de görür.
•Parçalara aynlmast sayesinde az yer kapbr.
Şımdı size temi2Ükte Daıwa Dektrtk Söpürgesi
eşlik ediyor Hafıflığı ve pratıküğivle evinızde ve
işyenni2de temızliğı kobyla^tınyor tşte
mükemmel bir kavalye ve mukemmel bir
temizttk...
DoivvoTutfayeTemslcısı C O R A L A . Ş .
Uretm FANSET ASPİRATÖR SANAYİ
^
• ItTANBUL (KOO 1)
ELBCTnOMlK OH«UkB »-Ş
OOABAŞITICAHET
ESSJENPAZM1LAMA
ACABPAZAflLAM*(tŞ
MAO€STKABrr*.Ş
OURİZ
MENNANLTDŞTİ
• tZMİK (KOO 51)
SMYALELEKTnONİK
NEUALTCŞTİ
B * *.ş
EGE » ş
OSMANOâUU>R< TICAflET
• DENİ2Lİ (KOO 621)
tŞMjRLTDŞH
ORTADOâULTOŞTt
• •EHSİN (KOO 741)
MEDM> A,Ş
KONT* nCOD 93)
OSMANOOULUkRI TfcAHET
• MKMMl (KOO <)
DEVf»«aOŞTl
ATOMLTD ŞT!
GUNEŞ l-TO ŞTS
HtT SET \TX) STİ
136 16 04-513 87 37
S12 56 47
51143 44
511 61 00
512 99 20
366 «S 02 367 01 34
»4K63
25 67M
25 34»
16 74 36
33 18 46
25 69 42
45 28B
43 810
36 5611
11 49 48
349 80 49
348 91 21
135 1191
312 65 37