08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 ARALIK 1990 HABERLER CUMHURİYET/S NuraJ Cürdere: Sine-i millete dönemezler • ANKARA (UBA) — ANAP Genel Başkan Yardımcısı Metin Gürdere, millctvekiUerinin büyük bölümünün yazhk ve kışhk ev için kooperatiflere üye olduklannı söyledi. Gürdere, "Muhalefet milletvekillerini kooperatif •tuzağma düşürdük. Bunlar •sine-i millete dönemezler" dedi. ANAP Genel Başkan Yardımcısı Gürdere, yaptığı açıklamada, DYP ve SHP liderlerinin kesinlikle sine-i millete dönmekten söz etse de milletvekillerinin kesinlikle sine-i millete dönmek istemediklerini öne sürdü. Bunun da tamamen insani nedenlere dayandığını anlatan Gürdere şöyle dedi: "MUletvekilleri gelip Ankara'da kendilerine bir düzen kurdular. Çocuklan okullara gidiyor. Kendilerine göre programları var. Bu düzeni bozmak istemezler. Üstelik niye bozsunlar? Sen kalkıp düzenini boz, her şeyi bırak diyorsun. Niye bıraksınlar? Sine-i millete dönecekler de ellerine ne geçecek? Niye dönsünler? Üstelik milletvekillerinin çoğu bizim kurduğumuz kooperatiflere girdiler!' Ifayın yasağı • tç Politika Servtai — Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nezih Demirkent, Türkiye Gazeteciler Senikası Genel Başkanı Orhan Erinç ve Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkanı Oktay Akbal haftalık haber dergisi 2000'e Doğru'nun yayınının doldurulmasını kınadılar. Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, u Bir süre ANAP İktidannın demokratik sistemi benimsediğini ve geliştirmeyi istediğini düşündük. Fakat, sonra aldandığımızı, daha doğrusu aldatıldığımızı anladık" dedi. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nezih Demirkent de "Yayımn durdurulmasına oldu bitti karşıyım. Yayın durdurulma gerekçesinin geçerüiiği olmadığmı kanısındayım" diye konuştu. TGS Genel Başkanı Orhan Erinç, 2000'e Doğru'nun yayınının durdurulmasıyla ilgili olarak, "Bu olay, ülkemizin, eleştirilen anayasasının bile öngördüğü bir hukuk devleti olma niteliğini kaybetmekte ohışunun son örneklerinden biridir" dedi. iktidara' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — SHP Genel Sekreter Yardıması Ertuğrul Günay, partisinin "yaratıcı ve halkın katıkmına açık siyasal önderliği, kendisini sürekli yenileyerek gerçekleştirdiğini" behiterek "91'de SHP iktidara, özal aşağıya" dedi. Günay, dün düzenledigi basın toplantısında, 90 yıhnda dünyanın "özü insanın öne çıkanlması, yönü de demokrasi olan bir değişim sürecine" girdiğini kaydetti. TürkiyeMe de toplumun yeni bir atılımı gerçekleştirmenin eşiğinde olduğunu savunan Günay, SHP'nin toplumun bu arayışına kendisini sürekli yenileyerek siyasal önderlik Vapma yolunda olduğunu pildirdi. SHP'den İmitinge çagrı <• ADANA (AA) — SHP Adana tl Başkanı Tümer Mavi, partili partisiz tüm yatandaşlan 5 ocakta Iskenderun'da yapılacak ^Savaşa hayır" mitingine katılmaya çağırdı. ll JJaşkanı Mavi, bugün yaptığı yazılı açıklamada, İ990 yıhnın cumhuriyet arihinin en karanhk ve en )lumsuz günleri olduğunu leri sürerek şunlan söyledi: 'Bu bozuk düzene 'dur' lemek için 1991 yıhnda ;üm demokratlann, sosyal Üemokratların, Uerici ve ^urtseverlerin aralanndaki Vapay aynlıkları bir yana jbırakarak birleşmelerini tliliyoruz!' Işçilerin 3 ocakta işe gitmedikleri için cezalandırılamayacağını savunan Demirel Hükümetin çerçevesi kırık"3 ocak bir işçi olayı olmaktan ziyade Türkiye'deki gidişata bir tepkidir" diyen Demirel, milyonlara ceza vermenin imkânsız olduğunu belirterek "Olaylar sizi milyonlara ceza verecek duruma getirmişse, çerçeveniz kınlmıştır" dedi. GÜNSELİ ÖNAL KONYA — DYP Genel Baş- kanı Süleyman Demirei, işçüe- rin 3 ocakta yapacaklan genel eylemin "bir işçi olayı olmaktan çok, Türkiye'deki gidişata ve re- jime karşı bir tepki olduğunu" söyledi. Işçinin rahatsız olmadı- ğını söylemenin, devekuşu örne- ği gibi başını kuma sokmak ol- duğunu belirten Demirel, "Bu hükümetin neresi iyi ki" dedi. Demirel, eyleme katılacak olan işçileri cezalandırmanın olanak- sız olduğunu kaydetti. Demirel, "Milyonlara ceza tatbik etmek imkftnsızdır. Olaylar milyonla- ra ceza verecek duruma getir- mişse siıin haliniz dumandır, çerçeveniz kınlmıştır" diye ko- nuştu. Demirel, Körfez krizi ko- nusundaki görüşlerini açıklar- ken de Türkiye'nin ikinci cep- he olduğu imajımn yaratüdığı- nı söyledi. Demirel, önümüzde- ki günlerde "savaşa hayır" gos- terileri yapacaklanm, meydan- lara çıkıp "milletin savaşa hayır" demesini isteyeceğini de sözlerine ekledi. DYP lideri Demirel, partisi- nin Merkez Karar Kurulu üyesi Adnan Ağırbaşh'nın oğlu Veh- bi Agırbaşh'njn Konya'da yapı- lan düğününe katıldı. Yolda ga- zetecilerin, işçilerin 3 ocak ge- nel eylemine ilişkin sorulannı yanıtlayan Demirel, uzunca bir süredir böyle bir olay olmadığı- na dikkat çekerek, bu olayın ar- kasındaki nedenlere bakmak ge- rektiğini söyledi. Türk-Iş'in, "Fevkalade dikkatli bir milliyet- çi işçi kumluşu" olduğunu vur- gulayan ve en sıkıntüı zamanlar- da dahi bağnna taş basıp derdi- ni içine akıtuğım söyleyen De- mirel, "Tiirk-İş'in neden bu çağnda bulunduğuna iyi bak- mak lazun. Bunun kanunsnz mu, kanuna uygun olduğunu mu onlar iyi biliyor. 'Genel grev yapıyoruz' demiyor. Genel grev hak değildir kanunlara göre. Üretira yapan işcidir, hak veril- mezse üreümin durdurulacağı ikazuu yapmak için 'Bir gün işe gelmeyin' deyip, kanunlann ya- sakladığı genel grevden kendisi- ni sıyınyor. Bu, suç mu değil mi? Bu hareketi yapacak olan- lar onun icabını düşünmüşler- dir, sonucuna göğüs gereceklerdir" dedi. Genel eylemde önemli olanın bu olayın arkasında ne olduğu- na bakmak olduğunu vurgula- yan Demirel, şunlan söyledi: "Türk işçisi rahatsız. Bu ka- dar sabtr göstermiş olan Tiırk- tş böyle bir olaya başvuruyor, 'İşçi rahatsız değil' demek, de- vekuşu misali başını kuma sok- maktır. Bu hükümetin neresi iyi ki? Başını kuma sokmuştur. Türkiye'nin her tarafında, her kesimden feryat var. Türkiye iyi idare edilmemiştir. Halk bugün hoşnutsuzdur. DİE'nin etüdüne göre, GSMH'nin yüzde 80'ini halkın yüzde 20'si alıyor. Böy- le olunca, bu ülkede feryat ka- çınümazdır. 3 ocak, bir işçi ola- yı olmaktan ziyade, Türkiye'de- ki gidişata bir tepkidir. Bir de rejim olayı var. Bu olay ona da tepkidir. Dünyanın hiçbir yerinde 1991'e girerken halkın yüzde 80inin reddettiği bir Çankaya. bir Meclis, bir hü- kümet yok. 3 ocak Ue başını su- DEMtREL KONYA'DA — DYP Genel Başkanı Demirel, Konya'da düğün yemeğine katıldı, Mevlana Müzesi'ni gezdi. HASAN CELAL GÜZEL 901DEĞERLENDİRDİ Yılın olayı:Tıırgut OzalANKARA (ANKA)— ANAP Genel Başkan adaylarından Hasan Celal GÜzel, iktıdarlarının son bir yılını değerlendirir- ken, bu sure zarfında Bakanlar Kurulu'nun "sekretarya", Başbakan Akbulut'un da "Başkan yardımcısı" gibi çahştığmı söyle- di. GüzeL 1990 yıhnın en önemli olayı için "Tttrgut OzaT derken, Özal'ın Cumhurbaş- kanı seçilmesinin ardından başlayan rejim tartışmalannı "40 derece ateşle bir yü yaşamaya" benzetti. Güzel, 1991'de bir "Ozal sürprizi' yapüarak erken genel seçim- lerin yaz başında gerçekleştirilebileceğini bildirdi. Hasan Celal Güzel, iktidann son bir yı- hıu, Cumhurbaşkanlığı tartışmalannı ve ye- ni yıla ilişkin öngörülerini ANKA'ya değer- lendirdi. Güzel, 1990 yıhnın en önemli ola- yını dışarıda "Körfez krizi" içeride "Ttar- gut Özal" olarak nitelendirirken, "grerte- rin", "terörün", "türbanın", "kabine istifalannın" ve "sine-i milletin" gündeme hakim olan konuları olarak sıraladı. Iç politikada en önemli olayın Turgut özal'ın büyük tartışmalarla cumhurbaşkan- hğı koltuğuna oturmasının ardından taraf- sızhk, yetki ve sorumsuzluk konusunda tar- tışılması olduğunu söyleyen Hasan Celal Guzel, şöyle konuştu: "Başta Cumhurbaşkam olmak üzere bazı çevreler başkanhk sisteminin faydalanndan sözetmeye başladılar. Sonra bunun meclis- ten geçirilemeyecegi ve geçirilse dahi balk tarafından kabul edilemeyecegi anlaşıhnca birden bire bugünkü anayasanın aslında başkanhk sistemini içerdiğini keşfettiler. 1990 yüııun en ilgi çekici tarafı Sa\ ın Özal- ın Cumhurbaşkam seçilmesinden itibaren bir sistem ve rejim tartışmasının gündem- de sürekli olmasıdır. Bu bir hastanın ateşi- nin 40'ın üzerinde olmasının bir >ıl devam etmesi demektir. Bu patolojik bir durura- dur. Türkiye üzerinde olumsuz etkileri var- dır." Hasan Celal Güzel, Bakanlar Kurulu'nun işleyiş biçimine yönelik eleştirilerde de bu- lunarak iç politikada ikinci önemli olayı "Yıldınm Akbulut" olarak tanımladı. Hü- kümetin fiilen başkanhk sistemine benzer bir uygulamaya girdiğini, Bakanlar Kuru- lu'nun "sekreterya" şeklinde calıştıgını kay- deden Güzel, "Başkanın sekreteryası gibi. Sayın Akbulut ve kabinesi bu durumdadır. Sayın Akbulut başkan >ardımcısı gibi go- rev >-apmaktadır" dedi. Hasan Celal Güzel, 1991'e iüşkin beklenti ve öngörülerini acıklarken de Körfez krizi- nin en önemli konulanndan biri olmaya de- vam edeceğini, Türkiye'nin savaş çıksa da çıkmasa da turizm ve nakiiyat açısından krizden olumsuz yönde etkileneceğini söy- ledi. Doğu blokunda ve SSCB'de olayların büyüyeceğini ve keskin virajların yaşanaca- ğını belirten Hasan Celal Güzel iç politika- da da en önemli olayı "Erken genel seçim", ikinci Önemli olayı da "ANAP kongresi" olarak tanımladı. Güzel şöyle konuştu: 1991 ara seçim veya erken genel seçim olması muhtemel bir yıldır. Bana göre ara seçimlerin en geç kasım ayına kadar yapü- ması gerekir. Ama seçimlerin genel seçim- lerie birieşerek >upılması mümkündür. Hat- ta bir Özal sürprizi olarak seçimlerin yaz ba- şında yapılması da muhtemel görünüyor. yun üstüne çıkaran bunalımın sebebi de budur. Oiaya sadece şekli bakımdan bakmak fevka- lade yanhştır. Milyonlara ceza tatbik etmek imkânsızdır. Bu hale geldinizse, haliniz duman- dır. Olaylar sizi milyonlara ce- za verecek duruma getirmişse, çerçeveniz kınlmıştır." Demirel, Akbulut'un 1990'ın başanlı gectiğini söylemesiyle il- gili olarak da "Onu da halka bt- rakıyorum. Başını kuma sok- muş, ben ne yapayım? Her za- man devekuşu başuıı kuma sok- maz ya, bu sefer de o sokmus" dedi. Demirel, gazetecüerin, Akbulut'un "Terör örgütleri Zonguldak'ta cirit atıyor biçi- mindeki sözlerini anımsatması üzerine de "Bir de kendisi gil- sin bakalım Zonguldak'a. Ne biçim hükümettir, grev bölgesi- ne gidemiyor. Bu işçiye yapılan haksızlığı kabul etmektir. Kuş uçmaz yertere gidip açüıs yapı- yorlar. Bir de Zonguldak'a git- sinler. Ne kadar ayıp! Ne çeşit hükümet bu? Hükümet olmak demek, memleketin toplu igne başı bü>üklugündeki her yerin- de olmaktır. işçi provokasyona kanmayacaktu-. Terör örgütü iş- çiye ne verecek? İşçiyi terör ör- gütüne bırakmak ayıptu-. Gidin bir göriinün" karşılığını verdi. Körfez krizi Demirel, Körfez'de savaş ola- sıhğı üzerine sorulan yanıtlar- ken de olayın Irak'ın Türkiye ile bir sorunu ohnayıp dünya ile so- runu olduğunu vurguladı. Dün- yayı bölgede çok uluslu kuvvet- lerin temsil ettiğini büdiren De- mirel, "Türkiye için bir tehdit teşkil edeceğini sanmıyorum. Kendi kendimize, 'Irak tehdit ediyor' diyorsak, buradaki yan- uş politikamıza kdıf bulmaktır. Hiç akıl alıyor mu, Irak Türki- ye'yi tamamen karşısına alsın" dedi. Son geüşmelerJe Türkiye'nin ikinci cephe olduğu imajı yara- tıldığını belirten Demirel, şöyle konuştu: "Sorunu, bırakın, dünya so- runu olarak kalsın. ABD bile gayet dikkatli. Özal, Gorbaçov ile, Mitterrand ile konuştu diye öyle bir hava verildi ki, Türki- ye'nin ikinci cephe olduğu imajı yaratildı. Bu savaş histerisidir. Türkiye ve dünya savaş histerisine tutuK masaydı, Türkiye bu noktaya gelmezdi. Irak 'Elimızde, biyo- lojik, kimyasal silahlar var' di- yor, 'Elimizde terör var' diyor. Irak'ın elinde bütün petrol ku- yulannı yakma tehdidi var. 'Is- rail'i vururum' tehdidi var. Bu- nun altını çizin. tsrail'i vurma tehdidi olayın püf noktası ola- caktır. Türkiye'yi ikinci lsrail durumuna düşürmemeliydiler. Savaş biter, bunlar giderler. Irak bizim yine komşumuzdur. tleride hakkımızı savuaamaya- cağımız bir düşmanlıktan kaçı- nılmalıydı." Demirel, düğün töreninde bir konuşma yaparak, "Savaşa hayır" mitingleri düzenleyecek- lerini söyledi. Demirel, "Önü- müzdeki günlerde mîUetimizin önüne çıkıp 'savaşa hayır' de- melerini isteyecegim. Savaşa ha- yır deyin" deyince, törene ka- tılan davetuler, "savaşa hayur" diye bağırdılar. Demirel, Türki- ye'nin 1991 'e sancılar ve prob- lemlerle girdiğini belirterek, bu hale halkın derdinden anlaya- mayan hükümetler yüzünden gelindiğini söyledi. • • w • • GUNLEREV KÖPUĞU AHMETTAN BAŞBAKAN AKBULUT ABMVTTA: Körfez'de barış olacağı umudundayım Türkiye'nin ikinci cephe olmasına izin vermeyeceklerini söyleyen Akbulut, "Biz ülkemizi savunmak için tedbir ahyoruz" dedi. ABANT (AA)— Başbakan Yıldınm Akbulut, Körfez'de çı- kabilecek bir savaşta, Türkiye1 nhı ikinci cephe olmasına izin vermeyeceğini belirterek, "îkinci cephe açma gibi bir düşünce içinde degiliz. Kendi ülkemizi savunmak için gerekli tedbirle- ri ahyoruz" dedi. Başbakan Akbulut, yılbaşı ta- tüini geçirmek üzere geldiği Abant'ta dün, göl çevresinde bir yüruyüş yaptı. Sağlık Bakam Halil Şıvgm, ANAP Genel Baş- kan Yardımcısı Halil Özsoy'un da katıldığı yüruyüş sırasında Başbakan Akbulut, gazetecilerle sohbet etti. Akbulut, bir gazetecinin, "Türkiye Körfez'de çıkabilecek bir savaşa müdahil olacak mı" şeklindeki sorusu üzerine, "Ol- mayacak. Söyiedim, gazetelerde de var. Yine de söylüyorum. Kimse strese filan gu-mesin" de- di. Akbulut, Körfez krizinin ba- nş içinde çözülmesi konusunda hâlâ ümitli olduğunu kaydetti. Akbulut, bir gazetecinin "banş içinde çözüm nasıl olabilir? Sad- dam geri çekilmeye başlayabilir mi" şeklinde sorması üzerine, Akbulut, "Öyle yapması lazım. Başka bir alternatifi yok" kar- şılığını verdi. Başbakan Akbulut, "yakın zamanda kabinede bir revizyon olacak mı" şeklindeki soruya, "Öyle bir şey yok, hiç de düşünmedim" karşıhğinı verdi. Akbulut, anayasa değişikliği konusundaki görüşünün sorul- ması üzerine de muhalefetin anayasa değişikliğini erken se- çim şartına bağladığını hatırla- tarak, "Anayasada yapılacak de- ğişikMkler bir başka şeye bagJan- mamalı. Değişiklikler ülkemiz yaranna ise, milletimiz yaranna ise bu hiçbir koşula bağlı obna- dan gerçekleştirilir. Bunda va- rız" dedi. "Cumhurbaşkam'mn halk ta- rafından seilmesini arzuluyor musunuz" şeklindeki bir soru- ya da Akbulut, 'Evet.. evet, olabiur" karşılığmı verdi. Akbu- lut, Cumhurbaşkanı'nın halk ta- rafından seçilmesinin, berabe- rinde başkanhk sistemini getirip, getinneyeceğinin sonüması üze- rine de şöyle dedi: "Cumhurbaşkam'mn halk ta- rafından seçilmesi, yetkilerinin değişmesi gibi bir sonucu doğu- nır mu? Ancak oisa olsa Cum- hurbaşkanı'm daha güçlü küar. Anayasada, cumhurbaşkanınm yetkilerini değiştirmeden, sade- ce halk tarafından seçilmiş ol- masıyla yetkileri genişler mi?" Başbakan Akbulut, Abant Gölü çevresindeki gezisi sırasın- da yol boyunca karşılaştığı va- tandaşlarla kısa sohbetler ede- rek, gazetecüerin objektiflerine poz verdi. DAI\VA Happy Cleaner "ElektrikSüpürgesi" Gayri Safi Mutluluk... ANKARA — "Gayri safi toplumsal mutluluk" (GSTM) diye bir laf var mı? Yoksa bile olmalı. En azından yılın son gü- nünde, hızlı bir muhasebe yapmak için olmalı. GSTM, elbette ülkedeki bireysel mutlulukların top- lamıdır. "Gayri safi ulusal mutluluk" hesabı nasıl yapı- lır? Elbette bireysel mutluluk hesabında bir birim belir- leyerek. En bashinden "Ne haber, nasılsın?" sorusuna ülke yurttaşlarının verdikleri, "Çok iyiyim, sağol"dan "Ne olsun, idare ediyoruz" tü- ründen yanrtlara dek ortala- manın alınmasıdfr. Bu konuda Devlet İstatis- tik Enstitüsü bir çalışma yapmıyor. Elbette OECD'nin ya da Dünya Bankası'nın bu tür istatistikler tutmamastnın bunda büyük payı var. Ama asıl neden, IMF'ye paralet bir de uluslararası mutluluk fonu diye bir örgü- tün bulunmaması. Uluslara- rası mutluluk tonu yok diye Türkiye, gayri safi toplum- sal mutluluk hesabı yap- maktan uzak durmamalı. Fert başt- na düşen gayri safi top- lumsal mut- luluk miktarı bakımından Türkiye 1989'a göre 1990 yitını da fazla kârlı ka- patamadı. Ama yine de genel düzey, gayri safi millı geliri çok yük- sek olan Batılı sanayi ülke- lerinden bu ölçüte göre iyi durumda. Türkiye, enflasyonu düşü- remedi. İşsizliği azaltamaidı. Yatırımları yükseltemedi. Dış borç açığını kapatama- dı. Ama bu türdertleri olma- yan birçok ülkeye göre yine de GSTM'deki başanlı dü- zeyini korudu, koruyor. Türkiye, içki, kumar, inti- har, ırza geçme, cinayet ve soygun yönünden "para" zengini birçok ülkeden da- ha imrenilecek bir yerde. Bunda elbette bu tür konu- lara Cumhurbaşkanlığı ma- kamının ve ANAP çoğunlu- ğunun henüz müdahale et- memiş olmasının büyük pa- yı var. Birçok ileri sanayi ülke- sinde toplum üzerinde kili- senin etkisi çok büyük. Te- levizyonda ayinsiz, duasız pazar sabahı geçirmek ola- naksız. Ama yine de bu ül- keler uyuşturucu kullanı- mından çocuk pornografisi gibi akıl almaz sapıklıklarda "dört nala"lar. Türkiye, düşük gayri safi milli hasılasına karşın, bu tür blr toplumsal cibilliyet sergilemekten hâlâ çok Fert başına düşen gayri safi toplumsal mutluluk miktarı bakımından Türkiye 1989'a göre 1990 yılını da fazla kârlı kapatamadı. Ama yine de genel düzey, gayri safi milli geliri çok yüksek olan Batılı sanayi ülkelerinden bu ölçüte göre iyi durumda. uzak. Üstelik gelenekçl go- rüntüdeki milli eğitim başt- boşluğuna, TRT ve bir kısım basındaki Batı kaynaklı ras- geleliklere rağmen, ortala- ma bir Türk, bir Batı ülkesi yurttaşına göre insanlık de- ğerlerinden yana çok daha nasipli. Bunu kadına ve cocuğa yönelen suç istatistiklerin- den cinayet biçimlerine dek birçok unsur kanıtlıyor. Bu üstünlük ile petrol ithal faturalan, birikmiş borç faiz- leri belki ödenemiyor. Ama tımarhanelerin doluluk ora- nt, düşkünler evine terk edt- len yaşlı ana babalar ile ebeveyni tarafından cinsel saldınya uğramış çocuk sa- yılarının kayda deger düze- ye ulaşmamış olması, yine de bu eksikliğe değer. Türkiye, dünya ile birlikte gözleri takvimlerin iki tarihi- ne takılı 1991 yılına adımını atıyor. 3 ocaktaki toplu işçi eyiemi ve 15 ocakta Irak'a verilen sürenin bitişi "sonun başlangıcı" olacak mı? 1991'i yaşamadan, takvı- min kareleri- ne çarpt işa- reti koyma- dan, bu iki soruya yanıt aramak biraz felsefe... Bu yüzden 20. yüzyılın en büyük düşü- nürlerinden sayılan Bert- rand Rus- sel'a kulak uzatalım: "Dünyada kurtulmak gereken iki musibet var; biri savaş, öteki yoksulluk. Eskiden yoksulluk kimileri için iyiles- ürilmesi olanaksız bir hasta- lıktı. Bugün böyle değil. Dünya yoksulluğa son ver- mek isterse 40 yılda çözüm- ler bunu." (Bertrand Russel, İnsanlığın Yannı) Rastlantıya bakın ki 1991 başiarken aşılması beliren iki tarih de "iki" düşman ile. ilgili. 3 ocak yoksultu'ğü, 10 ocak savaşı simgeliyor." Savaşı önlemek Türkiye 1 nin elinde değil. Ama karış- mamak elinde. Yoksulluğa gelince: Eğer Türkiye isterse çalışanını yoksulluktan kurtarabilir. Hem de toplumsal zengin- leşmeyi, gayri safi ulusal ha- sılanın artmasını bile bekle- meden. Tüm ekonomik gös- tergeler bunun kanıtı. Yapı- lacak tek şey, adaletli bir ge- lir dağılımıyla sağiıklı bir ver- gi politikası. Ama bu gayri safi ulusal geliri arttıracağını söyleyip sürekli borçlanan bir iktidar kadrosuna değil, "gayri sa- fi toplumsal mutluluk"a ina- nan bir iktidar anlayışına ge- rek var. 1991'in ekonomik değil, toplumsal mutluluğu öne çı- karacak bir iktidar doğurma- sı dileğiyte... •Prat.kv€hafiftir, •350-400 watt emiş göcürve sahıpör, •Pratık boşahma hamesı vardır, •6m uzunluğunda kablosuyla dıleriiğiraz yere ulaşır •Ilave aksesuarlanyla el supiırgesi işlevi de görür. •Parçalara aynlmast sayesinde az yer kapbr. Şımdı size temi2Ükte Daıwa Dektrtk Söpürgesi eşlik ediyor Hafıflığı ve pratıküğivle evinızde ve işyenni2de temızliğı kobyla^tınyor tşte mükemmel bir kavalye ve mukemmel bir temizttk... DoivvoTutfayeTemslcısı C O R A L A . Ş . Uretm FANSET ASPİRATÖR SANAYİ ^ • ItTANBUL (KOO 1) ELBCTnOMlK OH«UkB »-Ş OOABAŞITICAHET ESSJENPAZM1LAMA ACABPAZAflLAM*(tŞ MAO€STKABrr*.Ş OURİZ MENNANLTDŞTİ • tZMİK (KOO 51) SMYALELEKTnONİK NEUALTCŞTİ B * *.ş EGE » ş OSMANOâUU>R< TICAflET • DENİ2Lİ (KOO 621) tŞMjRLTDŞH ORTADOâULTOŞTt • •EHSİN (KOO 741) MEDM> A,Ş KONT* nCOD 93) OSMANOOULUkRI TfcAHET • MKMMl (KOO <) DEVf»«aOŞTl ATOMLTD ŞT! GUNEŞ l-TO ŞTS HtT SET \TX) STİ 136 16 04-513 87 37 S12 56 47 51143 44 511 61 00 512 99 20 366 «S 02 367 01 34 »4K63 25 67M 25 34» 16 74 36 33 18 46 25 69 42 45 28B 43 810 36 5611 11 49 48 349 80 49 348 91 21 135 1191 312 65 37
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle