Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 ARALIK 1990 HABERLER CUMHURİYET/5
Genç'in
eleştirisi
• ANKARA (UBA)—
Sosyal Demokrat Halkçı
Parti (SHP) Tlınceli
Milletvekili Kamer Genç,
"Türkiye'nin bir bölümünde
faşizm, biı bölümünde
çeyrek demokrasi var" dedi.
Kamer Genç, UBA
muhabirine yaptığı
değerlendirmede,
Olağanüsıü Hal Bölgesi
kapsamındaki illerde grev
ve lokavt uygulamalarının
olağanüstü hal bölge
valisinin Lznine tabi
olmasını eleştirdi. Genç,
"tşçiler hakkını araıken,
ülkenin bir bölümündeki
işçilerin hak arama
hürriyetlerinin kısıtlanması
diye bir şey söz konusu
olamaz" dedi.
Ozal, Bursa'da
• BURSA (Cumhuriyct
Bürosu) — Cumhurbaşkanı
Türgut özal ve Başbakan
Yıldınm Akbulut iki açılış,
bir temel atma ve bir de
toplantıya katümak üzere
bugün Bursa'ya gelecekler.
Saat 9.30'da Bursa
Havaalanı'nda karşılanacak
olan özal ve Akbulut,
buradan Gemlik'e hareket
edecekler. Gemlik'te
Türkiye'nin özel sektör
eliyle yapılacak Uk
limanmın temelini atacak
olan özal ve Akbulut,
törenden sonra Bursa'ya
dönerek bir kent turu
atacaklar. Saat 13.00'te
Çelik Palas Oteü'nde
dinlenmeye çeküecek özal
ve Akbulut, daha sonra
14.30'da Beşevler'de küçük
sanayi sitesi, 17.15'te isc
Penguen adlı şirketin
şoklama tesislerinin
açilışlanru yapacaklar. Bu
törenlerden sonra saat
18.30'da Bursa Devlet
Tiyatrosu'na gelecek olan
özal ve Akbulut burada
Bursalı esnaf, zanaatkâr ve
işadamlanna hitaben
konuşacaklar.
'Politika
cambazr
• ANKARA (ANKA)—
Türk Tabipleri Birliği
(TTB), Sağhk Bakanı Halil
Şıvgın'ı, anlamsız
kampanyalardan yararlanan
"politika cambazı" olarak
niteledi ve yeni yılda
uygulamaya konulacak olan
ana-çocuk yaşatma
programırun kaynak
israfına yol açacağını öne
sürdü. TTB Merkez
Konseyi'nden yapılan
açıklamada, "Geçen yıl,
zaten yetersiz kaynakların
önemli bir bölümünün
fiyasko ile sonuçlanan
Türkiye Birinci Sağlık
Taraması Projesi'nde çarcur
edildiği yetmiyormuş gibi
şimdi de, ilkinin kötü bir
benzeri olan yeni bir
program uygulamaya
konulmaya çalışılıyor"
denildi.
Oğultürk için
soruşturma
• ANKARA (AA) —
Yenimahalle Belediye
Başkanı Abdurrahman
Oğultürk hakkında, "görevi
kötüye kullandığı"
iddiasıyla soruşturma
başlatıldı. Belediye meclis
üyesi Emine Aydın'm,
Oğultürk hakkında,
"Belediyeye ait 7 dönümlük
araziyi ihale yapmadan bir
hemşerisine verdiği",
"Batıkent ve Çamhdere
ilçesinin sokaklarını,
belediye araçlannı
kullanarak asfaltlattığı"
iddiasıyla savahğa suç
duyurusunda bulunması
üzerine soruşturma açıldı.
24TDKPTİ
PGlVrde
• tZMtR (Cumhuriyet Ege
Bürosu)— Emniyet
Müdürlüğü'nün kentin
çeşitli semtlerinde
sürdürdüğü TDKP
operasyonunda gözaltına
alınan 24 kişi DGM
SavcüığYna gönderildi.
Emniyet Müdürlüğü'nden
yapılan açıklamada,
gözaltına ahnanlann ev ve
üzerlerinde yapılan
aramada bir adet tabanca,
iki adet şarjör, 20 adet
mermi, pankart ve örgütsel
dokümanların bulundugu
bildirildi.
Inönü-Demirel zirvesinde erken seçim için çaba gösterilmesi istendi
Sine-i millete savaş engeliLiderlerin de katıldığı SHP-DYP ortak çalışma
grubunda savaş olasıhğı gözönünde tutularak,
yasama yıh sonuna kadar erken seçime
gidilmezse sine-i millet dahil bütün gereklerin
yerine getirilmesi kararlaştırıldı.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — SHP ve DYP, savaş
olasılığını göz önünde tutarak
ülke ve dünyadaki gelişmeleri
yakından izleyerek yasama yıh
sonuna kadar erken seçime gi-
dilmezse 'sine-i millet' dahil
'bütün gereklerin yerine
getirilmesi' karanna vardı. SHP
Genel Başkanı Erdal tnöoii iie
DYP Genel Başkanı Süleyman
Demirel'in açıkladıklan ortak
bildiride, tarih belirtilmemekle
birlikte, haziran ayı sonunda ge-
lişmelere göre TBMM'den top-
luca çekilinebileceği ifade edildi.
Inönü ve Demirel, dün ikinci
kez bir araya gelerek ortak ça-
hşma gmbunun önerilerini de-
ğerlendirdiler.
tnönü'nün TBMM'deki oda-
sında gerçekleşen, iki liderin gö-
rüşmesini çok sayıda gazeteci iz-
ledi. tnönü açıklamasında, hal-
kın desteğini kaybetmiş bir ik-
tidar ve sonımsuz biçimde ana-
yasa dışma çıkarak ülkeyi yöne-
ten bir cumhurbaşkanı bu-
lunduğunu kaydederek Türki-
ye'nin bir savaş olasıhğı ile kar-
şı karşrya kaldığına dİKkati çek-
ti. Inönü, bu sorunlann çözü-
münün ancak seçimle mümkün
olacağını dile getirdi. Demirel
de milleti yeniden iktidar yap-
manın yolunun sandık olduğu-
nu behrterek sandığa giden yo-
lu açmaya çalıştıklarını bildirdi.
Demirel, "Bunu teker teker ic-
rm edemiyorsak, bir araya gele-
rek icra etmek de uygarca bir iş-
tir. Bir araya gelerek icra ede-
miyorsak, nasıl icra edecegimi-
zi halka söylemek bizim
görevlerimizdendir" dedi.
Gazetecilerin dışan çıkmasın-
dan sonra liderler Inönü'nün
odasının yan tarafında bulunan
çahşma salonuna geçtiler.
SHP'den Hikmet Çetin, Genel
Sekreter Yardımcısı Ertugrul
Günay, grup başkanvekilleri
Hasan Fehmi Güneş ve Onur
Kumbaracıbaşı ile DYP'den ge-
nel başkan yardımcılan Hüsa-
mettin Cindoruk, Hasan Ekin-
ci, Grup Başkanvekili Vefa Ta-
mr ve Genel Idare Kurulu üyesi
Köksal Toptan'ın katıldığı gö-
rüşme saat 14.30'da sona erdi.
Liderlerin iizerinde anlaştık-
lan metne son biçüni verüip fo-
tokopide çoğalüJdıktan sonra
lnönü ve Demirel ayn ayrı ba-
sm toplantısı düzenlediler. SHP
hderi, ortak bildiriyi okuduktan
sonra gazetecilerin sorularım
özetl» şöyle yanıtladı:
" — TBMM içinde çözüm alı-
namazsa mı sine-i millete dö-
nülecek?
tNÖNÜ — Gerekeni ne za-
man yapacağumzı behrlemek
üzere, dünya ve ülke şartlaruun
gelişmesini göz önüne alarak bir
araya geleceğiz. Bugünkü du-
rumdan siz sonuçları çıkarın.
Bu sonuçların önümüzdeki ge-
üşmelerle ne hale geleceğini er-
ken seçimin ne zaman karşımı-
za çıkacağını göreceğiz.
— Dünya ve ülke şartlan
sine-i millete dönmeyi engeUiyor
mu?
tNÖNÜ — Sine-i millete
dönmek bizim için 'Döndük
bitti' demek değil. Bugün mil-
letin kucağmda olmayan iktidar
partisi. Şimdi söz konusu olan
milletin kucağına gitmek değil,
parlamentoyu boşaltmak. Mu-
halefetin parlamentoyu boşalt-
ması seçimi gctinnek amacıyla
yapılacak. Bunun için uygulaya-
bileceğimiz metotların sonucu-
nu hep birlikte gözleyeceğiz.
— O zaman 199} kasımım
buluyor...
tNÖNÜ — Biz erken seçimi
hemen istiyoruz. Ama bugünkü
durum budur. Benden bir baş-
ka tarih söylememi beklemeyin.
Benim söylediğim, memleketin,
halkın beklentilerini gerçekleş-
tirecek bir takvimi yürütmek.
Bu takvimi yürütmek sadece be-
nim elimde değil. Ama biz eli-
mizde olanı yapacağımız gibi,
eümizde olanın Türkiye'ye seçi-
mi getireceğine inamyonız.
— Savaş tehlikesine karşı ik-
tidan nasıl durdııracaksuuz?
tNÖNÜ — Türkiye'yi sava-
şa sokacak olan muhalefet de-
ğil. Türkiye'yi savaş tehlikesi ile
karşı karşıya getiren iktidarın
davramşıdır. Biz onu engelleye-
ceğiz diyoruz. Halkı uyararak
iktidan uyararak böyle bir sa-
vaşta Türkiye'nn yeri olmadığı-
nı herkese söyleyerek vatandaş-
lanmızı kendi çıkarlanna olma-
yan bir savaşa gitmemeleri için
uyaracağız.
Demirel'in sözleri
Demirel de, DYP Gnıp Yö-
netim Kurulu odasmdaki basın
toplantısına ortak bildirinin ba-
zı bölümlerini okuyarak başla-
dı. Bildiride, Türkiye'nin idare-
sini yenilemesinin gerekçesinin
dile getirildiğini anlatan Demi-
rel, "Demokratik kurum ve ku-
ruluşlar ve halkla beraber ay-
dınhğa çıkma kararlığı
gösteıildiğini" söyledi. Bildiri-
deki, parlamentodan çekihnek
dahil bütün önlemlerin ortaya
konulması zamanırun dünya ve
Türkiye koşullanna bağlı oldu-
İNÖNÜ — "Buynın Sayu Demirel siz böyle oturun. (Fotograf: Rıza Ezer)
ğunu yineleyen Deraire), bu ara-
da iki partinin ayn ayrı miting-
ler yapabileceğini belirtti. Demi-
rel'in sorulara verdiği yanıtlar
şöyle:
— Yapılacak harekeüeri Kör-
fez krizine göre mi belirieye-
cekâniz?
DEMtREL — Savaş çıkarsa
bizim eylem planı tabii ikinci
planda kahr. Türkiye şöyle ve-
ya böyle bir savaşa sürüklenir-
se, 'tlla biz eylem planı
yapacağız' diye halkın önüne
nasıl çıkanz? Bizi asan şeylerdir
bunlar. Türkiye'yi de aşan şey-
lerdir. Aslında 12 arahk-26 ara-
lık arasında dahi konjonktur
değişmiştir. 15 ocaktan itibaren
bölgede bir savaş tehlikesi var-
ken TC hükümeti bu savaşa pa-
çalanm sıvamış, 'Çevik Kuvvet'
isteyerek âdeta savaşa koşarken
halkıımz bize demez mi, 'Yahu
bunlan biraz düşünseniz' diye.
— Sine-i millete hazirandan
sonra mı gideceksiniz?
DEMtREL — Yasama yıh
sonu haziran imiş. O konuşul-
du. 1 hazirana kadar Türkiye'-
nin seçime gidebilme ihtimalini
anyoruz. Bu geUşmeler sayesin-
de seçime giderse zaten mesele
yok. Bu arayışı takvim bakunm-
dan dünya şartlannı, Türkiye
şartlanna uygun bir şekilde gö-
türmek istiyoruz. Hazirana ka-
dar seçimi bulursak mesele yok.
Bulamazsak yeni bir durum de-
ğerlendirmesi yapıp, burada
yazdığımız tedbirlerin uygulama
yollanm arayacağız.
— Yani sine-i millet baziran
sonrasına kaldı...
DEMİREL — Hayır, bilemi-
yoruz. Ocak ayı içinde şubat ayı
içinde ne olacak, onlan şu an-
da bilemediğimiz için her hafta
Türkiye ve dünyada yeni şartlar
meydana geldiği için bu tarihleri
size söyleyemiyoruz. Bir takvim
veremeyişimizin nedeni dünya
şartlandır.
— Öneriler bölümünden bir
koaüsyon beyannamesi sezili-
yor.
DEMtREL — Iş çıkarmayın
başırmza. Biz geleceği değil, gi-
deceği tayin ediyoruz.
— Yeni görüşme için bir ta-
rih öngörüldfi mü?
DEMtREL — öngörülen bir
tarih yok. 15 ocak bütün dün-
yamn önündedir. O tarihi bir
görelim, ondan evvel bir şey ol-
maz. Eğer çok zaruri bir şey
çıkmazsa...
SHP-DYP OKTAKBÎLDİRİSlNtN TAMMETNÎ
12 Aralık 1990 tarihinde bir araya gelen
SHP ve DYP genel baskanları, ülkemizin
gün geçtikçe yoğunlaşan ve giderek buna-
lıma dönüşme isüdadı gösteren ağır sorun-
ları karşısında, ancak bir erken genel se-
çimle demokratik çıkış yoluna ulaşılabile-
cegi noktasında görüş birliğine varmış-
lardır.
26 Aralık 1990 günü yeniden bir araya
gelen SHP ve DYP genel başkanlan erken
seçim konusundaki kararukklannı kamu-
oyuna sunmayı gerekli görmektedirler.
I.
Turkiye, 12 Eylül 1980 müdahalesi üe içi-
ne itildiği yapay siyasal ortamı ve olümsuz-
luklar sürecini daha fazla gecikmeden aş-
mak zorundadır.
1983 genel secimlerinin bilinen yasak ve
kısıtlamalar çerçevesi içinde gerçekleşme-
sinden sonra 1987 genel secimleri de Seçim
Yasası'run antidemokratik özellikleri ve en-
gellemeleri yüzünden, önceki yapay duru-
mun bir anlaında devamı sonucunu doğur-
muştur.
Bu genel seçim sonuçlan iizerinde tar-
tışmalar sürerken 26 Mart 1989'da yapılan
genel yerel seçimler Türkiye Büyük Millet
MecUsi'ndeki iktidar partisinin, gerçekte
bir azınlık iktidan olduğunu, siyasal ve
toplumsal desteğe sahip bulunmadığıru bir
kez daha kauıtlamıştır.
Bütün bu tartışmalı seçim sonuçlanna
karşın TBMM'de haksız çoğunluğa sahip
bulunan iktidar partisi, ülkemizin çağdaş,
demokratik, laik, hukuka ve insan hakla-
nna dayalı sosyal bir devlet olması yönünde
hiçbir çaba göstermemiştir.
Siyasal yasama yapılan son müdahale-
nin üzerinden 10 yıl geçmiş olmasına rağ-
men Türkiye, insan hak ve özgürlüklerine
ve hukuka dayalı demokratik bir devlet ol-
ma niteliğine kavuşamamışnr. Bu süre için-
de insan hak ve özgürlüklerindeki evren-
sel gelişmeler bütün anlaşmaların imza sa-
hibi tarafı olan Türkiye'nin iç hukukuna
ve uygulamalarına yansıtılmamıştır.
Demokratik rejimlerin temel dayana|ı
sayüan kuvvetler aynhğı ilkesi, anayasa, ya-
sa ve bu iktidarın uygulamalanndan kay-
naklanan tutumlarla âdeta terk edihniştir.
KHK'ler yoluyla TBMM'nin yasa yap-
ma yetkisine önemli ölçüde el atümış,
KHK'ler hakkında ayrıca anayasanın ön-
gördüğü süreç engellendiği için TBMM bu
alanda devre dışı bırakılmıştır.
Yasama gücünü elinde tutması gereken
TBMM'nin bu yetkisi fülen KHK'leri ama-
cını asarak kullanan yürütme organınca ele
geçirilmiştir.
Meclis gündeminde biriken çok sayıda
sözlü ve yazılı sorular ile genel görüşme ve
Meclis araştırması önergelerinin görüşül-
mesi geciktirilerek TBMM'nin denetim gö-
revi kısıtlanmıştır.
Fon uygulamalarıyla devletin bütçe ge-
lirlerinin, devlet harcamalannın deneıimi
engellenmiştir.
Anayasadan gelen sınırlamalarla kısıt-
lanmış bulunan yargı bagımazlığı uygula-
madan da kaynaklanan tutum ve davranış-
larla fiilen "bagımsız yargı Kavı<ırııı <uı-
lamını yitirmiş, yargıya müdahale günlük
işler arasına girmiştir.
Devletin hiçbir alanda belirli, sürekli te-
mel polıtikası kalmamış; dış politika ve
milli savunma alanlannda ülkemizin çıkar-
lan ile bağdastığı kuşkulu kişisel yaklaşım-
lar egemen olmaya baslamıştır.
Kişisel güç elde edebilmek uğruna ülke,
ulusal çkarlarımızı aşan ölçülerde Körfez
krizinin içine itilerek savaş gerginligine so-
kulmuş; Türkiye, dünya kamuoyuna hak-
sız biçimde savaş isteyen ve bundan ken-
disi için cıkar uman bir devlet olarak gös-
terilmiştir. Uluslararası iyi ilişkilerimiz düş-
manlığa dönüşebilir hale getirUmiş, böy-
lelikle dış politika geleneklerimiz ile birlikte
ulusal savgınlığımız ve ulusal çıkarlanraız
da a|ır biçimde zedelenmiştir.
Bütün öğünmelere rağmen, ülkede anar-
şi ve terör durmamış, önemli sayıda güven-
lik görevlisinin yanı sıra değerli bilira ve dü-
şünce adamlanyla basın mensuplanmn da
aralarmda bulunduğu birçok yurttaşırmz
yasamını yitirmiştir. Büyük şehirler soy-
gunların, cinayetlerin, şiddet eylemlerinin
sergilendiği kanunsuz şehirler haline gel-
miş; ülke, birçok alanda yasadışı bir başı-
boşluğa teslim ediuniştir.
TRT hiçbir demokratik ülkede görülme-
dik bir biçimde tek sesh ve partizan bir ya-
yıncılık anlayışıyla bir "aile haber bülteni"
haline getirilmiştir.
Hizmette ve devlet imkânlannın dağıtı-
mında baş gösteren adaletsizlik, yerel yö-
netimlerin kamu hizmetlerini başarması-
nı engelleyecek ve yurttaşlanmızı en temel
haklarından yoksun bırakacak ölçusüzlük-
lere vardırılmıştır.
Ekonomik politikalar :onucu gelir da-
ğılımı giderek kötüleştirilmiş; Türkiye, dün-
şikhklerle içi boşaltilmış "sözde bir hak"
haline sokulmuştur.
Sendikalar, meslek kuruluşları ve mes-
lek odalan işlevlerini yapamaz hale gehniş;
memurlann, işçilerin tüm çaüşanlann milli
gelirden aldıklan pay 1980'lerin çok geri-
sine inmiş; bu kesim, gelecek umidini yi-
tirmiştir.
İşçilerin ücretlerini pazarlık etme ve
emeklerinin değerlerini elde etme, grev yap-
ma hakları iktidann duyarsızhğı nedeniy-
le sonuç vermez hale gelmiş, bu alanlarda
gerekli yasal düzenlemeler de yapılmadığı
için ülkede çahşma barışı derinden sarsıl-
mıştır.
Toplantı, gösteri, yürüyüş hak ve özgür-
lüklerinin özü uygulama ve sınırlamalarla
işlemez bir biçime dönüştürülmüştür.
Yanhş bir yaklaşımla kadrolu-sözleşmeli
personel ayrımı amacından sapunhnış ve
devlet personel rejimi, icinden çıkıhnaz bir
hale getirilmiştir.
Son yapılan nüfus sayımından da açık-
ça anlaşılacağı gibi 32 il göç verir hale gel-
miş, nüfusun yansı 12 ilde toplannuş, sağ-
lıksız kentleşme ve cevre sorunlan alabil-
diğine artmıştır.
tşsizlik oranı yükselmis, üniversite me-
zunlan dahil olmak üzere her kesimden
gençler kapı kapı dolaşarak işa aramak zo-
runda bırakılmıştır.
Ülkemiz, demokratik katüımın ve seçmen
eğilimlerinin adil biçimde yansıyacağı
demokratik bir seçim hukukunun sonucunda
gerçek demokrasiye kavuşabilecektir. Siyasi
partiler ve tüm siyaset adamları olarak temel
görevimizin ülkemizi layık olduğu yaşam
düzeyine ulaştırmak olduğuna ve bu yolda
hiçbir özveriden kaçınmamak gerektiğine
içtenlikle inanıyoruz.
yada gelir dağJımı en bozuk ülkelerden biri
haline getirihnişür.
Başta Doğu, Güneydoğu olmak üzere ül-
kenin diğer geri kalmış yörelerini geliştiri-
ci hiçbir politika üretilmemiş ve gelişme
sağlanamamıstır. Bölgeler arası kalkmma
farldıhklan endişe verici boyutlara çıkmış-
tır. Bu bölgelerin en önemli sorunlan olan
güvenlik, yoksulluk, issizhk, eğitim ve sağ-
lık sorunlarını giderecek adımlar atılma-
mıştır.
Nüfusun yansı gelecek endişesi içinde ve
sosyal güvenlik şemsiyesinin dışındadır.
Emeklilerimize bir aylık geçimi için bir
günlük gelir verilmektedir. Emeklilik sta-
tüleri arasındaki farklılıklar sosyal güven-
ceyi değersiz kılrnıştır.
Ülkede ekonomiyi geliştirecek yatınm-
lar durdurulmuş; sanayi ve onun temelini
oluşturan imalat sanayii alamnda yatınm-
lar gerilemiştir.
Devletin iç ve dış borcu, altından kalkı-
lamayacak, yıllık anapara ve faizi ödene-
meyecek boyutlara doğru ileriemektedir.
Yılhk borçlantna büyüklüğü GSMH'nin
yüzde 10'u civanna tırmanmıştır. Ülke hız-
la dış borç krizine doğru sürüklenmekte-
dir; iç borç miktan ise bütçenin yansını aş-
mıştır.
Basın özgürlüğü, sürekli artan maliyet-
ler, yoğun baskılar ve yapılan yasal deği-
Esnaf, Bağ-Kur primini ve yılhk vergi-
sini ödeyemez hale gelmiş, işyerini kapat-
mak durumunda kalmıs, iflaslar birbirini
kovalamıştır.
Tanm girdilerindeki yüksek artışlar ta-
ban fiyatlanna yansıtılmadığı ve üreticinin
parası zamanında ödenmediği için devlet
desteğinden yoksun bırakılan köylü ve çift-
çi yoksullaşmıştır.
Devlet eğitim ve sağlık alanlanndan ne-
redeyse tümüyle çekihniş, milh eğitimde
kapanan okul sayısı 1000*1 aşmış, hastane-
ler yoksullar ve hatta orta gelirliler için
önünden gecilemez bir hal almıştırj
Eğitimde, kültürde, sanatta insani deger-
lerin çiğnendiği, ulusal ve evrensel zengin-
liklerin gözardı edildiği, iktidara egemen
olan düzeye uygun olarak yozlaşma, çürü-
me ve ticarileşme anlayışlan yaygınlaşarak
gençliğin ve bütün toplumun sağlığım ve
geleceğini olumsuz yönde etkileyecek bo-
yutlara ulaşmıştır. Üniversiteler biüm öz-
gürlüğünün, bağımsız eğitimin kurumlan
olmaktan çıkarılmış, YÖK'ün baskıcı yö-
netimine bırakılnuştır.
II.
Bütün bu sorunlar karşısında hükümet
duyarsız, ilgisiz ve etkisizdir.
Hükümetin yetkileri, yasal olsun ya da
olmasın Cumhurbaşkanı tarafından kulla-
nılmaktadır.
26 Mart 1989 yerel seçim sonuclarından
sonra Cumhuriyet geleneklerfni zorlayarak
tek parti seçiciliği içinde Cumhurbaşkanı
olan ANAP Genel Başkanı, önceki göre-
vini sürdürerek hükümetin, TBMM'nin ve
çoğu kez ANAP grubunun iradesini hiçe
sayan "tek adam" yönetimini açıkca ser-
gilemektedir. Türkiye'de parlamenter" re-
jimin temelleri zorlanmakta; ülke kuralsız,
yasasız ve ilkesiz bir anlayışın elinde hu-
kukun dışında yönetilmektedir.
Tarih ve ulus önünde ağır sorumluluk-
lar yaratacak olan bu oldubitti karşısında
hükümet ve ANAP grubuna dönüştürül-
mek istenen TBMMçoğunluğu etkisiz kal-
maktadır.
Bu ortak tespitleri göz önünde bulundu-
ran SHP ve DYP, toplumumuzun demok-
rasiye inanan bütün kurum ve oluşumla-
n, halkın bütünü ile elbirliği içinde ve ya-
salara özenle bağlı kalarak, ülkemizi de-
mokratik bir çıkışın aydınlığma kavuştur-
mak kararhhğmdadır.
SHP ve DYP bu amaca parlamenter
yöntemle, önerüerle varmak için ortak ça-
ba harcamaya öncelik vereceklerdir.
Bu süreç içinde, siyasal oluşumlann, ba-
sınımızın, demokratik kitle örgütlerinin,
sendikalann yaklaşımları, katılımlan ve
düşünceleri özenle değerlendirilecek ve sağ-
lanacaktır.
Türkiye bu yasama yıh içinde yeni bir
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ve onun
elleriyle gelişecek aydınhk bir geleceğe eriş-
melidir. Bu yasama yıh sona ermeden
TBMM genel seçim karan alarak ulusun
haklanm da, kendi saygınhğım da özenle
korumalıdır. Yüce Meclisin bu darboğazı
aşacağına olan güvenimizd sürdürmek is-
tiyoruz.
Gelişmelerin zorunlu kılması ve TBMM
içinde tıkanan çözümlerin açılamaması ha-
linde, milli egemenliğin kaynağına döne-
rek gücünü halkın gücüyle çoğaltmak için
12 Aralık 1990 tarihli ortak bildiride de be-
lirtildiği gibi TBMM'den topluca çekilme
karan dahil ülkeyi seçimle demokratik bir
çözüme kavuşturmanın bütün gereklerini
yerine getireceklerdir.
2000'li yılların eşiğinde Türkiye, tarihi-
nin enginJiği, toprağının ve kültürünün
zenginliği ve insanının olgunluğu ile her
alanda yaşadıklarımızdan daha iyisine la-
yıktır. Ülkemiz, demokratik katüımın ve
seçmen eğilimlerinin adil biçimde yansıya-
cağı demokratik bir seçim hukukunun so-
nucunda gerçek demokrasiye kavuşabile-
cektir.
Siyasi partiler ve tüm siyaset adamları
olarak temel görevimizin ülkemizi layık ol-
duğu yaşam düzeyine ulaştırmak olduğu-
na ve bu yolda hiçbir özveriden kaçınma-
mak gerektiğine içtenlikle inanıyoruz.
SHP ve DYP, önümüzdeki günlerin bi-
zi, başka ülkelerin çıkarlan için bir savaşa
sürükleme tehlikesi karşısında, kamuoyu-
nu uyarmayı ve iktidan durdurmayı, mu-
halefetin en önde gelen sorumluluğu ola-
rak görmektedirler.
SHP ve DYP genel başkanlan, bu amaç-
ların gerçekleşmesi doğrultusunda dünya
ve ülke şartlanndaki gelişmeleri yakından
izleyerek ortak olarak yapılacak girişimle-
ri yeniden değeTİendirmeyi ve sadece de-
mokratik yöntem ve araçlarla gerçek de-
mokrasinin oluşacağına inançlanm kamu-
oyu önünde tazelemeyi görev saymakta-
dırlar.
Kamuoyuna saygıyla sunulur.
CÜNEYT ARCAYÜREK
YAZIYOR
Havanda Su Dövüldü
Diyecekler Ama...
ANKARA — İki parti bir araya gelmeden önce kısa söyie-
şimizde İnönü, "Birbirimize söyleyeceklerimiz var, toplantı
kısa sürmez" demişti.
Ortak çalışrna grubunun bir metin hazırlamasına karşın
iki liderin kimi paragraflara yaptığı müdahaleler, ortak açık-
lamanın yeni baştan düzenlenmesine, sonuçta toplantının
iki saate yakın sürmesine neden oldu.
Koridorda sayısız gazeteci doğacak çocuğa elbise biçi-
yordu. Genel kanıya göre iki parti miltetvekilîerinin bugün-
den tezi yok, en gec yarın sabah toplu istifalannı verecegi-
ni ilan eden bir açıklama çıkmayacaktı.
Garip olan yan şuydu: Basının bir bolümü, iki liderin se-
kiz sayfalık açıklamasını okuduktan, sorulan sorulara ver-
dikleri yanıtları dinledikten sonraki dakikalarda da "havan-
da su dövüldüğü" gibi yorumlar yapıyordu.
Üstelik olaylar gözler önünde gelişmişti. DYP'nin sine-i
millete -SHP'nin katıtması koşuluyla- hemen dönmeyi örter-
mesinden sonra başlayan ortak toplantıların birincisinde de
"hemen ya da derhal veya bugünden tezi yok" gibi itadeler
kullanılmamıştı.
Ortak grup çalışmalarında daha çok bir takvim üzerinde
çalışılmış, sine-i milletin kaçınılmaz olacağı zamanın sap-
tanmasına uğraşılmıştı. Dünkü ortak açıklama, bir biçime
"kaçınılmaz zamanı" tarif eder nitelikteydi.
Ne var ki Erdal İnönü sorumuz üzerine açıklamanın sine-i
millete uzanan yöntemleri bir takvime bağladığını söylemek-
ten özenle kaçındı. Aynı soruya az sonra Demirel olumlu ya-
nıt veriyordu.
g
^ P
Ortak açıktamarun
mamış bir takvim içe- (Jİkkat ÇekİCİ ÖDemlİ
SdİffitaîS: özelljği, biri sağ öteki
şın aydınlığma kavuş- SOİ İkİ partİDİn 6.5
turmak diye tanımla- o«wfaı/a o/ğan tam 9S
dıklan erken seçime »ay'a/a ^ ' 9 » " ı a m Ö D
iktidan zorlayabilmek paragrâfta Uİke
^ ^ sorunlan üzerinde aynı
ldbaya öncelik' vere- y g
cekterini,(2)-Buyasa- birleştiklehni vaiın
SJ" hSn
r
^nd
n
a ifadelerie duyurmalan.
TBMM tatile girme-
den iktidarın genel seçim karan almasını bekleveceklerini,
(3)- TBMM İçinde tıkanan bu tür çözümlerin açılamaması
halinde TBMM'den topluca çekilme karan dahil ülkeyi se-
çimle demokratik çözüme kavuşturmanın gereklerini yeri-
ne getireceklerini, (4)- Yeni ve demokratik bir seçim yasa-
sıyla ülkenin gerçek demokrasiye kavuşabilecegini ilan edi-
yorlar.
Ortak çalışma grubunun yazdığı metnin son iki paragra-
fına iki lider müdahale ediyor, yeniden yazılmasına ön ayak
oluyor. İnönü, "başka ülkelerin çıkarlan için bir savaşa sü-
rüklenme tehlikesi karşısında kamuoyunu uyarmayı ve ikti-
dan durdurmayı muhalefetin önde gelen sorumluluğu"
görüyor.
Demirel ise açtkİPdıkları amaçların gerçekleşmesini sağ-
layacak uygulamalara "dünya ve ülke şartlanndaki gelişme-
leri yakından izleyerek" geçebileceklerini yazdırıyor.
Kısacası savaş başlarsa, kamuoyuna duyurulan süreç tü-
müyle askıya alınacak. Gerekli gördüklerinde "dünya ve ül-
ke şartlanndaki gelişmeler"i görüşmek üzere iki liderin bir
araya gelmesi kararlaştırılıyor.
Ortak açıklamanın dikkat çekici önemli özeliiği, biri sağ,:
öteki sol iki partinin 6.5 sayfaya sığan tam 35 paragrâfta ül-
ke sorunlan üzerinde aynı yargılarda birleştiklerini yahn ifa-'
delerle duyurmalan. Âdeta bir koalisyon protokolü.
Kuşkusuz böyle bir yargıya varmak için "zaman çok er-
ken". Açıklamanın verdiği bu izlenimi Demirel'e söytedik, şöy-
le yanıtladı:
"Başıma iş çıkarmayın!"
P A R T İ L E R D E N
Sokmenoğlu'nun çağrısı
ANKARA (Cumhuriyet Bttrosa) —
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın
Cumhurbaşkanı seçilmesi üzerine
milletvekilliğinden istifa ederek tek başına
sine-i millete dönen eski DYP Hatay
Milletvekili Murat Sökmenoglu, bugün
Ankara'da toplanacak olan DYP
Temsilciler Meclisi'ne bir telgraf gönderdi. Sökmenoglu,
DYP'yi tek başına da olsa sine-i milJete dönmeye çağırdı.
Temsilciler meclisi toplantısmm, geçen yıl aynı gün
TBMM Genel Kurulu'nda Anayasa'nın 84. maddesine
göre milletvekilliğinden istifasımn oylandığı güne
rastlamasım "il^nç" olarak niteleyen Sökmenoglu,
telgrafında şu görüşlere yer verdi: "G«Iiniz, ülkeyi
çıkmazdan, tek adam sultasından kurtaralım. Rejimin
öniiniı tıkayanlardan. demokratik parlamenter sisteme göz
dikenlerden anndıralım. Savaşa hayır mitinglerinin serbest
olduğu halde, DGM'lerde yargılanan 'savaşa hayır'cüan
savunabilir bir Türkiye yarataum. Kansu, darbesiz,
entrikasız seçimlerin yapılabiliriiğini sağlayalım, sandık
düşmanlanna sandığın geçerliliğini kanıtlayahm. DYP, tek
başına sine-i millete dönse de fayda etmez diişiincesinden
sıynlalım. SHP yanaşmasa da ara seçimin yapılmasuu
sağlayalım. Çiinkii ara seçim, erken seçimi de gttndeme
geürecektir. Eğer, sine-i millet formülü benimsenmiyorsa
temcit pilavı gibi halkın önüne getirilmesini önleyelim,
milleti usandırmayahm."
Açıklama yapsınlar
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — SHP Genel Başkanı
Erdal İnönü, Başbakan Yıldınm Akbulut ve
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı "Türkiye'nin savaşa
girmeyecegini" açıklamaya çağırdı. İnönü, '.'Sayın
Akbulut açıklayamıyorsa, madem ki Sayın Özal herşeye
kanşıyor. O açıklasın, 'Ben vatandaşlann hayatıyla kumar
oynamam, kendi paramla oynarım' desin" diye konuştu.
inönü, dün partisinin TBMM grubunun olağanüstü
toplantısında DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel ve
önceki gün Başbakan Akbulut ile yaptığı görüşmeler ve
Körfez gezisi hakkında bilgi verdi. Türkiye'nin dışmdaki
güçlerin "adım adım ülkeyi savaşa sürüklediklerini"
anlatan İnönü, "Savaşı biz çıkartmayacağız. Ben
savaşmadan banş süreci ile sonuca ulaşüabilecegi
görüşündeyim. Ama savaş isteyenler de var" dedi.
Zonguldak Meclisie
ANKARA (ANKA) — SHP Eskişehir
Milletvekili Cevdet Selvi, Başbakan Yıldınm
Akbulut'un "Zonguldak grevinin sol
3örgüüer tarafından yönetildiği, sol
•' örgütlerin Zonguldak'ta cirit attığY'na ilişkin
suçlamasını bir soru önergesiyle TBMM
gündemine getirdi.
Ökterrfin 21 ayı
tc Politika Servisi — Ümraniye Belediye Başkanı Şinasi
Oktem, SHP il ve ilçe örgütüne 21 aylık çahşmalan
hakkında brifıng verdi. SHP tstanbul Milletvekili tsmail
Cem, SHP tl Başkanı Ercan Karakaş, il ve ilçe yönetim
kurulu Uyelerinin de katıldığı toplantıda Şinasi Oktem
belediye çahşmalannı dia, istatistiksel rakamlarla mahalle
bazmda anlattı. Ümraniye Belediyesi Tiyauo Salonu'nda
yapılan toplantıda, Ümraniye'nin sürekli olarak göç
tehdidi altında olduğunu belirten öktem, sadece Duduüu
Mahallesi'nde 1985 yıhnda 40 bin olan nüfusun 1990
yılında 120 bini aştığını belirtti.