22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 ARALIK 1990 CUMHURÎYET/17 HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÛN Uevlet Meteoroloıi Işleri Genel Mûdürlüğtj'nden alınan bilgıye gö- re yurdun batısı parçalı ve cok bu- lutlu, Güney Ege yağmuriu, yur- dun iç ve doğu kesimlen yer yer sisfı, diğer yerter az bulutiu ve açık geçecek HAVA SICAKUĞ! Yur- dun batısında biraz artacak Diğer yenerde değişmeyecett RÜZGAR: Kuzey ve doğu, zamanla gûney ve doğu yonlerden hafıf, arasıra or- ta kuvvette esecek. Dendenmıale rüzgâr: Karadeniz, Güney Ege ve Bafl Akdeniz'de gündoğusu ve ke- sişleme, ötekı denizlerimizde gûn- doğusu ve poyrazdan 3-5 kuv- vetinde saatte 10-21 hızla esecek, dakja yûksekliği 0.5-15 yer yer 2 ila 2.5 metre dolayında bulunacak. Van Gölü'n- de hava parçalt buluUu geçecek, rûzgâr kuzey ve doğu yonlerden hafif, arasıra orta kuvvette esecek, göl küçük dalgalı, görûş uzaldığı 10 km. dolayında bulunacak. Adana Maoazar Adıyaman Alyon AJrı Antara Artjkya Antt» Artvm */ûm Balıkes* ftlec* Bmgöl B>aıs Botu Bufsa Canakka* Çorunı Domzf B 16° 3° Oıyarbakır B 11° 1° Edıme B 12°-r> Erancan B 5°-6?Era*wn S -2° -17°Eslos«hr S 5"-?" Saaamep B 16° «°G*esuıı 8° -6° Mamsa 10° 2°KM*aş 4°-S°llteısıı -6° 22"Mugta f 7°Muş 3°yt 8 15° 5°GümûşhaıwB B 10° 5°Ortfu 4"-2° Hakkân Y 15° 1° Ispam B 10° -2° Istanbul B 8° 2°\znv S 6° -5° Kare S 6° -8° Kastamomı S 4»-8«Kayswı B 12° 0° Kırtdare* B 12° S°Ko<ıya I fff Kutahya Y 12°-1° Maötya 2° -tCPSamsun 8°-5°S«r1 10° 6°S«wp 14° -1° Sıvas •4° •ÎCTetartaJ 3°-7" Tfa&zon 9° 2°Uşak 3°-«° Vın 10° -3° tooat 6° -fi° ZonguMak B 14° -r> B 12=-2° B 15° 5° Y 12° 0° S 1O-11" S 3°-8° 8 11" 5° B io° e° 8 10» 5° B 5° -5° S 10° 4» s o°-t3° B 10° 4° B 10° e° S 5»-7» B 10° -3° S 0°-12° S T-T S 10° 4° : açık »Omurlu & *>* *-** B-tukıDu Güûra^ *-*»» S-sttt Y^murlu Ankara s Tebrız ^ S a m OÜNYA'DA BUGÜN Amsardam Amman A&na BaOoat Barcelon K 4» A 19° Y 15° A 15° B 8° Bartn Bornı BriHsel Budapeş* Cannre Cezıyır Odde Duta Frankfurt Gim» fMsmM KaNre Kopenhag Kfln lıkü y 2° 2° 3° 3° Lenngrad K Londra K Madnd Mtano Montreal Mûrih K -1° K 2° A 18° A 19° /, 19° K 2° A 18° K 2° A 18° K 4° K 3° A 14° Osio Pans Pıag ftyad Rorra Sofya Sam W Avıv Venedrt VıyafU 5° B 8° K 2° B 7° B -3° K 1° Y 8° K 3° K 4° K -1° A 18° B 12° B 5° A 16° A 18° A 17° K 2° Y K Wast»notonY 6° Zûr* K 3° BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Bir kamu kurulu- şunu yöneten kimse. 2/ Hisse, pay... Yav- ru ya da yemiş yetiş- tirecek duruma gel- miş hayvan ya da ağaç. 3/ Yurdumuz- da bir göl... Tornacı- hkta, bir deüğin ağ- zını genişletmeye y'a- rayart çelik aygıt. 4/ Aynı ahır adına ko- şan yarış adlarına verilen ad... Boyaa- hkta ve yaldızcıhkta astar olarak kullanı- lan bir tür zamk. 5/ Dinin buyruk ve yasaklanna bütünüyle uyan kim- se... Türkçede ilgi adıh. 6/ Türk re- sim sanatında önemli bir grubun ad olarak benimsediği harfin okunuşu... llenme, beddua. 7/ Iber Yanmada- sı'nın ikinci uzun ırmağı... Hicap. 8/ Dans... Ispanyolların sevinç ünlemi. 9/ Kenar süsü... Yunan abecesinde bir harf. YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Bursa yöresine özgü bir halk oyunu. 2/ Haberci... Bir tür kâğıt süslemeciliği. 3/ Roma mitolojisinde güzellik tannçası... Radyumun simgesi. 4/ Hayat arkadaşı... XVIII. yüzyıl başın- da Fransa'da moda olan gösterişli bir bezeme biçemi. 5/ "Ulus- lararası Futbol Federasyonu"nun simgesi... Samaryum elemen- tinin simgesi. 6/ Bir meyve... Sınır nişanı. 7/ Bir işin tamam- lanması için tanınan ek süre... Şekerli sıcak su, konyak ve li- monla yapılan içki. 8/ tri taneli bir üzürn türü... Bir nota. 9/ Hızla terbiye edilmiş yeşil zeytin. 60 YE, ÖNCE CumhuriYet Yeni hatlarımız 27 ARALIK 1930 Bir mart 931 tarihinde 253 kilometrelik Kütahya-Balıkesir hattı; 104 kilometrelik Irmak- Çankın hattı ve 250 kilometrelik Fevzıpaşa- Malatya hattı işletmeğe açılacaktır. Elâziz'lilerin müracaatı üzerine Ismet Paşa, Devlet Demiryolları inşaat dairesine giderek Fevzipaşa hattımn Elâziz'e bağlanması için tetkikat yapmışlardır. Elâziz'e bağlanması için tetkikat yapmışlardır. Elâziz'de, Sofulu mevkiinde 22 kilometrelik bir hatla Fevzipaşa-Diyaribekir hattına bağlanacaktır. 1934 senesinin bir kânunusanisinde ilk tr%n Elâziz'e gidebilecektır. Bu hat, ileride Palo istikametini takiben Van'a doğru temdit edilecektir. Bu hattın inşası için hükûmet, yakında Meclise bir lâyiha teklif edecektir. Diğer taraftan 300 metre açıklığındaki Fırat köprüsünün inşaaıına devam edilmektedir. 230 kilometrelik Sivas-Erzurum hattı da takriben 53 milyon liraya malolacaktır. Ayakkabıcılar Ayakkabıalar Cemiyeti merkezinde, dün gazeteciler şerefine bir çay ziyafeti verilmiştir. Ziyafet esnasında ayakkabıcıların dertlerinden uzun uzadıya bahsediimiştir. Kunduracıların yegâne şikâyeti, lâstik ayakkaplardır. Avrupa'dan gelen lâstik kunduralar, lâstik ve kaloş gibi gümruk tarifesine tâbi tutulmaktadır. Bu yüzden yerli kunduralar, Avrupa malı zarafet ve metanetine muadil olduklan halde bu lâstik kunduralardan pahalıya malolduklarından satılamamaktadır. Ve binnetice yerli kunduracıları rekabet edememektedir. Yalnız İstanbul'a senevi 1450 ton lâstik ayakkabı girmektedir. Bundan dolayı yalnız İstanbul'dan harice senede 2.5 milyon liramız çıkmaktadır. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet A. Kılıç beraat etti 27 ARALIK 1960 Bir muddettenberi devam eden radyo dâvası, dün Anayasayı ihlâl dâvasma bağlandı ve bu arada suçu tesbit edilemiyen eski Basın-Yayın ve Turizm Genel Mudürü Altemur Kılıç beraet ederek tahliye olundu. Saat 9.20 de sanıklar salona alındı. Adnan Menderes'in vekillerinden uçıi de yoktu. Sanıklar son soz olarak Allemur eski savunmalanna ilave edecek bir beyanları olmadığını belirttikten sonra Başkan Başol, Yüksek Adalet Divanının şu karannı okudu: 1- Sanık Altemur Kılıç hakkındaki tevkif müzekkeresinin geri alınmasına ve başka sebeple tutuk ve hükumlü değilse salıverilmesi için Divan Başsavcılığına müzekkere yazılmasına. 2- Diğer sanıklara gelince: tddiaya gore radyo, Anayasayı ihlâl suçunda bir vasıta olarak kullanılmıştır. Yayınları da Anayasayı ihlâl suçunun vakıalarım teşkil etmektedir. Sanıkların Pıilin bu mahiyetini bildikleri, sanık Adnan Menderes ile Fatin Rüştü Zorlu fiili bizzat işlediklen gibi bu radyo dâvasında sanıklar arasında gosterilmiyen Anayasayı ihlâlden diğer sanıklar radyonun Anayasayı ihlâlde vasıta olarak kullanıldığını ve yayınların mahiyetini bilecek mevkidedirler. Bu iıibarla, bu dâvanın esas l numarada kayıtlı Anayasayı ihlâl dâvası ile birleştirilmesi iktiza eder. Bu suç, mustakil bir suç olarak mutalâa edilemiyeceğine gore, vasıf değişıkliği de bahis konusu değildir. Binaenaleyh esasın 20 numarasında kayıtlı bulunan bu dâvanın, l esas numarada kayıtlı Anayasa ihlâl dâvası ile birleştirilmesine oy birliği ile Karar verildi. GEÇEN YIL BUGÜN Cumhur,Y et Gorbaçov'dan sert çıkış 27 ARALIK 1989 Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov, Litvanya Cumhuriyetı Komunist Partisi'nin Moskova Komunist Partisi'nden bağımsızlığını ilan etmesini çok serı biçimde kınadı. Litvanya Komunist Partisi geçen hafta basında, Moskova Komunist Partisi ile bağlarını kopardığını üan etmişti. SSCB Komunist Partisi Merkez Komıtesi, bu olayı göruşmek u^ere pazarıesi gunu ozel olarak toplandı. Gorbaçov, dün de devam eden toplantıda yaptığı konuşmada, "Sov>'et Komunist Partisi'nin hiçbir bolumunün bağımsızlık konusunda kendi kendıne karar verme hakkı yoktur" dedi. T4KTISMA Aramızdaıı Birisiııiz,Yîne Bekleriz! Saltanat kalkmasaydı da —İngiltere modeli gibi— sultanlarımızı sembolik olarak korusa mıydık? Türkiye gibi az gelişmiş bir sosyal, ekonomik ve eğitsel çatıda bu modeli tutturacağımıza inanmamız 'gaflet' olurdu. Fransız Konsolosluğu Sergi Salonu. Hın- cahınç kalabahğın arka sıralarında, yüzü- nü göremediğim bir harurrun sakin, ince, id- diasız, ama çok Fransız sesini dinliyorum mikrofondan. Bu hanım, gazeteci-yazar Kenize Murat. "Saraydan Sürgüne" adıy- la Türkçeleştirilen "De la Part de la Prin- cess« Morte"un yazarı. Son Osmanlı sul- tanlarından 5. Murat'ın torunu. Kitabı, ilk baskısı çıktığında Paris'te ya- zarın kendi dilinden okumuştum. Daha sonra kitap "bestseller" oldu. Her bestsel- lerin yaptığı gibi "Saraydan Sürgüne" de duygulara uzanıyordu. Tarihsel bir dekor- da hafif avantürü, tahtını kaybeden acılı sultanı, çoraplan delik bahtsız prensesi an- latıyordu. Hafifti, ama sorguluyordu, id- diasızdı, ama yürek burkuyordu. Fransız bu kitabı metroda gidip gelirken bir çırpı- da okuyordu. Masallar diyarı Ortadoğu'- nun en köklü imparatorluğunun enkazla- nndan gelen hoş bir sesti duyduğu. Batılı- yı hülyalara sürükleyen 'harem' kültürünü çağrıştınyordu. Böylesine egzotizmi bir so- lukta tüketmek çaba gerektirmiyordu. Peki, İstanbuİ'daki kalabalık ne duy- mak, ne söylemek için oradaydı? Edindi- ğim izlenim Fransızcayı anlamadan dinle- yen Türk izleyicinin söyleyecek hiçbir şeyi olmadığıydı. Fransızlarsa, Kenize Murat'ın, "Halife- lik kalkmasaydı, Türkiye tslam diinyasın- daki mutlak iktidannı konıyabilir miydi?" türünden fantezisini yine çok Batılı bir op- tikle alıp saltanat, hilafet, cumhuriyet, la- iklik irdelemesine giriyorlardı. Bu durum- da konuşmalar —yazar kendini derinden derine Doğulu hissettiğini söylese de— Fransız yazar, Fransız okuyucu tartışma- sına dönüşüyordu zaman zaman. lki ya- bancı dostumuz, bizi, geçmişimizi tartışı- yordu sanki. Hayır Sultan Kenize Murat! Halifelik kalkmasaydı, eğer bu uğurda kan dökülme- seydi, Türkiye, tslam âleminin Vatikan'ı olamazdı. Çünkü Vatikan'ın fonunda sa- nayi, işleyen dev kapitalist sistem var. Tek- noloji hâkim tüketim toplumunun demok- ratik düzene getirdiği katkılar var. Karnı tok, kışilik kazanmış, insan hakları ve de- mokrasiyi askerin "beklemesine" gerek duymayan sivil bir toplum var. Vatikan'ın esnek dış kabuğunun altındaki katı kimli- ğini törpüleyen nice iç savaşlar, çatışmaJar yaşadı Batı. Halen, Avrupa'daki tüm mad- di ve manevi güçler kiliseye sabit bir mu- halefete devam etmekte, bu yüzden de ki- lise "sınıriannı" bilmektedir. Saltanat kalkmasaydı da —lngiltere mo- deli gibi— sultanlarımızı sembolik olarak korusa mıydık? Türkiye gibi az gelişmiş bir sosyal, ekonomik ve eğitsel çatıda bu mo- deli tutturacağımıza inanmamız 'gaflet' olurdu. Tarih akıp gidiyordu. llkçağlardan bu yana krallar devriliyor, giyotinler çalı- şıyor, sürgünler yaşamyordu. Alternatif dü- zenler birbirini izleyip giderken Osmanlı da kacınümaz sonunu elbette yaşayacaktı. Mil- li bir kaygı sarmıştı toplumları. Din insan- lan bir arada tutamaz olmuştu. Istanbul iyi- ce zayıflamıştı. Hilafetin Araplara geçme- si de potansiyel bir riskti. Dünya ise yeni kavramlan gündeme getiriyordu: Avam de- ğil halk vardı artık; köle değil vatandaş var- dı, birey vardı, insan vardı. Bu, belki bir avuç saraylı için altın kafesin tuzla buz ol- masıydı. Ama çaresiz büyük kitleler için ye- ni bir umuttu, yeniden doğuştu. Bir tür si- yasi rönesansı başlatan Mustafa Kemal ve ulusumuza, lslam dünyasının olduğu kadar bütün dünyarun da şükran borcu vardır. Yine de teşekkürler Kenize Murat! Her şeye rağmen böyle bir çalışmayı başlayıp bi- tirdiğiniz, duygusal bir "ecdad borcu" için- de de olsa nabız yokladığınız, sorguladığı- nız, yargıladığınız için. Kayıp bir prenses bugün pırıl pınl bir ga- zeteci olup gelmiştir. "Murat" soyadına ih- tiyacı yoktur. Cesaretine, bilgisine, yetene- ğine ve en önemlisi elindeki asaya değil ya- pıtına güvenmektedir. Bizlerle söyleşir, din- İer, anlatır. Ben de halktan biri, genç ku- şak bir Türk kadını olarak, bir saraylının önünde eğilip sırmalı eteğini öpmem, gö- zünün içine bakarak kitabını sevip sevme- diğimi söylerim. Cumhuriyet ve demokra- sinin fazileti işte budur! Yapmayın Kenize Hanım, hilafet ve sal- tanatın karanlığında bizler tanışma- kaynaşma fırsatını nereden bulacaktık? Daha sık gelin. Bu toprağın bir çocuğu da sizsiniz. Aramızdan birisiniz, yine bekleriz. Dr. ZAHİDE CÖMERT BESNİER tstanbul Tıkanması 9 ve İntarKaııunu Şube başkanımızın şikâyetçi olduklan îmar Kanunu'nun 38. maddesi herhangi bir kanuna eklenen korsan bir madde veya bir kanun hükmünde kararname ile oldu-bitti şeklinde yürürlüğe konulmamışür. 11 Aralık 1990 tarihli Cumhuriyet Gaze- tesi'nin 17. sahifesindeki 'Tartışma' sütu- nunda Elektrik Mühendisleri Odası tzmir Şube Başkanı Sayın Nihat Özgül imzasıyla çıkan 'Sistem Tıkanması ve Mühendisler' başlıklı yazıyı üzülerek okudum. Ben, Sistem Tıkanmak Üzere başlıklı ya- zımda kanunlann iyi bir ön hazırlık yapı- larak komisyon ve genel kurulda tartışıla- rak iyice irdelenerek çıkarılmasının doğru olacağını, korsan madde yolunun yanlışlı- ğını ifade etmiştim. Şube başkanımızın şikâyetçi olduklan tmar Kanunu'nun 38. maddesi herhangi bir kanuna eklenen korsan bir madde veya bir kanun hükmünde kararname ile oldu-bitti şeklinde yürürlüğe konulmamıştır. Konu, kendi yazılannm üçüncü paragrafından da açıkça anlaşılacağı gibi ilgili oda ve çeşitli eğitim kuruluşlarının fikir ve tezlerini ra- hatça duyurabilecekleri bir ortam içerisin- de aşağıda özet olarak ifade edeceğim ve ol- ması gereken şekilde gelişmiştir. Kanun teklifım 10.2.1989 günü Meclis Bayındırlık-tmar Komisyonu'na gelmiştir. Komisyon ilgili bakanhk ve kuruluşlann görüşünü aldıktan sonra 22.2.1989 günü bir ön toplantı yaparak konuyu enine boyuna irdeledikten sonra 23.2.1989 günü günde- mine alarak görüşmüştür. Toplantıya başkanlık eden milletvekili dabil komisyonun o günkü toplantısına ka- ülan üyelerden altısı mimar ve mühendis kökenli milletvekilleridir. Ayrıca toplantı- ya mühendis Bayındıriık ve Iskân Bakanı Sayın Safa Giray da hükumet adına katı- larak olumlu görüş vermişlerdir. Teklif, komisyonda enine boyuna irde- lenerek ilgili oda, dernek ve kuruluşlann bu konuda ileri sürdükleri leh ve aleyhte fikir ve tezler de göz önüne alınarak değerlen- dirilmiş ve gerekli ekleme ve çıkarmalar ya- pılarak komisyonun ortak ürünü olarak genel kurula sevk edilmiştir. Meclis genel kurul gûndemine alınan tek- lif, Meclis'in ortak görüşü olarak kabul edilmiştir. Meclis'in 18. dönem genel kurul üyele- rinin Öğrenim durumlarına bakılırsa 108 milletvekilinin mimarhk ve mühendislik fa- kültesi mezunu olduklan görülecektir. Ka- nunun lehlerine çıktığı söylenilen 'fen adamı' unvanı kapsamına giren milletvekili sayısı ise dördü yüksek tekniker okulu, beş adedi de meslek lisesi mezunu olmak üzere toplam dokuz milletvekilidir. Konu genel kurulda görüşüleceği güne kadar çeşitli basın organlarında ve bizzat ilgili dernek ve odalarca veya ilgilenenler- ce milletvekiUerine gönderüen yaalı ve söz- lü leh ve aleyhinde görüşler yoluyla yoğun tarzda tartışılmıştır. Genel kurulda 26.4.1989 günü yapılan görüşme sonucunda komisyondan gelen metin kabul edilerek kanunlaşmıştır. Demek ki konu ciddi tarzda irdelenmiş, günün şartlanna uygun dengeler sağlanmış- tır. Kısacası, konu ilgisiz bir kanuna komis- yonlarda veya genel kurulda eklenen kor- san bir madde şeklinde değil, ilgililerin fi- kirlerini rahatça milletvekilerine ve kamu- oyuna duyurabilecekleri bir ortamda tartı- şılıp olgunlaştırılarak günün ihtiyaçlanna uygun olduğuna inanılan tarzda yasallaş- tınlmıştır. Daha sonra Enerji Bakanlıgı'nın uygun gördüğü limitler içinde ve Milli Egitim Ba- kanlıgı'nın da verilen limitlere uygun ola- rak bu kişilerin öğrenim gördüklerini ve ders programlarında verilen yetkiye uygun olduğu görüşune dayanan yönetmelik, Ba- yındıriık ve tskân Bakanlıgı ve Milli Eği- tim Bakanhğı'nca önce 11.11.1989, daha sonra 3.2.1990 gün ve 20422 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş- tir. Çıkan kanunlar bazı meslek gruplarının ve kişilerin aleyhinde veya lehinde olabilir. önemli olan, İcanunun toplumun o günkü şartlanna uygun oiması hakkaniyet ve sos- yal adalet ilkelerine ters düşmemesidir. Kabul edilen bir kanun günün şartlanna uygun değilse o kanunun değiştirilmesi her zaman mümkün olduğu gibi şayet anaya- saya aykın ise nasıl iptal edileceği mevzua- tımızda belirlenmiştir. Yönetmelikler için- de yargı yolu açıktır. llgilinin yazısının son bölumünde tzmir'- de çıkan yangmların üçte birinin elektrik kontağından çıktığı ifade edilmiştir. Bu ya- nan yapıların projelerinin (kanunun 4.5.1989 günü Resmi Gazete'de ilan edil- diği ve yönetmeliğin de önce 11.11.1990, daha sonra 3.2.1990 günlü Resmi Gazete'- de yayımlanarak yürürlüğe girdiği göz önü- ne alınırsa) bu yetkililerce, yani kanunun verdiği yetkilerden yararlanan fen adamla- nnca çizildiği gibi bir kanaat bende doğma- mıştır. Şayet bu konuda ciddi bir araştır- ma varsa ve açıklarlarsa hepimiz yararla- nınz. Aksi halde delilleriyle kendilerini tek- zip eder duruma düşerler. Bu da doğru so- nuca varmayı engeller, kamuoyunu yanıl- tır. Herkesin günümüzde sosyal adalet ve hakkaniyet esaslarına uygun olarak yaptı- ğı tahsil ve becerisine uygun olarak çalış- ma ve karşılığını alma" hakkı anayasamızın 48 ve 49. maddelerinde teminat altına alın- mıştır. "Hep bana" felsefesi tarihin derinlikle- rinde kalmıştır. AKIN GÖNEN Izmir Milletvekili TRAFO ONARIMI YAPTIRILACAKTIR 1.50 adct muhletif cins ve gerilimde transformatör kapalı teklif usulü ile onarüacaktır. 2- İhaleye katılabilmek için iştirak belgesi aranacaktır. iştirak bel- gesi almak isteyenler en son 4.1.1991 gunü saat 17.00'ye kadar aşağı- daki adrese ilgili belgelerle yazılı olarak müracaat etmelidir. 3- thaleye katılmak için şartname almak mecburidir. Şartnameler: TEK. ISTANBUL ELEKTRIK DAĞITIM MÜESSESESI Meşrutiyet Cad. Asmalımescit Sok. No: 63 Kat: 1 Oda No: 104 Tel.: 152 34 00/226 Tepebası-Beyoğlu/İSTANBUL »dresinden 50.000^ TL. (KDV hariç) bedel mukabilinde alınabilir. 4- Teklifler en geç 16.1.1991 günü saat 10.00'a kadar aynı adreste 1. Kat 110 No'lu odadaki Muhaberat Servisi'ne verilmeüdir. 5- Kurumumuz 2886 Sayılı Devlet thale Kanunu'na tabi olmayıp, ihaleyi yapmamakta veya dilediğine kısraen veya tamamen vermekte serbesttir. • TFK İSTANBUL ELEKTRÎK DAĞITIM MÜESSESESİ İLAN MAZGtRT 2 NOLU KADASTRO MAHKEMESt Parsel No: 256 Dosya No: 1955/1589 Es. 1989/233 Ka. Mahkememizin 11.8.1989 tarih, 1955/1589 Es., 1989/233 Ka. sayılı karar ve Mazgirt ilçesi Kabun köyu hudutlarında kain, 256 nolu par- selin tsmail Yüksel adına tesciline karar verilmiş olduğu, ölü Tüncer Çağlı mirasçılan Elemşabano Çağlı, Necati Çağlı, Aynur Çağlı, Gül- nur Çağlı, Hüseyin Onur Çağlı, Semra Çağlı, 18 yaşından küçük ço- cukları Nülifer Çağlı, Berrin Çağlı, Kemal Çağlı, Hasan Çağlı. Emel Çağlı'ya velayeten anneleri Emoş Yıldız'a adresleri meçhul olduğun- dan kendilerine karar tebliğ edilemediğinden ilanın gazete ilanından 15 gün sonra davacı mirasçılarma tebliğ yerıne kaim olmak üzere ila- nen tebliğ olunur. Basın: 43293 BOĞAZ'DA YILBAŞI Tarabyı, Sarıver, Beykoz, Bebek koylınnı (Harem 89) ile gezelim, yeni yıla doğa ve nostalji ile girelim. Yüzer resuuranumızın Kumçesme'den hareket saatı 21.00 Zengın mönu, sınırîiz içki. Rçzervasyon Tel: 145 77 93 - 165 54 61 ANKARA ASLİYE BEŞİNCİ TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI'NDAN EsasNo: 1990/1105 Konkordato isteyen: Ali Faik Metin Vekili: Cemalettin özsoy, Hanımeli Sk. No: 15/8 Sıhhıye/Ankara Ankara 5. lcra Hâkimliği'nin 1990/147 sayılı dosyasında borçlu Ali Faik Metin'e ait konkordato dosyası incelenmek üzere mahke- memize tevzi edilmiş olmakla; Duruşması 22.1.1991 gunu saat 10.20'ye bırakılmıştır. Konkordatoya itirazlan olanların ellerindeki belgeleri ile birlikte duruşma gününde hazır bulunmaları hususu ilanen tebliğ olunur. Basın: 43305-A.5153 Au Pair Acentası Ingıltere-Amerika Fransa 9.1-158 53 42-161 43 «7 ANKARA NOTLARI MUSIAFA EKMEKÇİ Büyük Meclisi İzlerken... Mecliste, bütçenin son toplantısını izleyenler, sanınm Hint- horozu Erdal Bey'e tam notu vermişlerdir. Hacı TÖ bile, tır- mandığı Çankaya'da duramamış, Erdal Bey'in konuşmasınin arkasından, TV'yi kullanarak ona yanıt vermeye çırpınmış- tır. İşler artık iyice zıvanadan çıktı. Hacı TÖ'nün, Erdal Bey'e yanıtı, neden bütçe görüşmelerinin arasına sokuşturuldu? Meclisin öğleden sonraki toplantısında, Onur Kumbaracıbaşı, gelen topu gördü, çalımladı, doooğru ANAP kalesine, ANAP'- tn Çankaya'sına. Bütçe görüşmelerini TV'den izledim. Daha iyi oiuyor da ondan. Basın locasından izleyince, milletvekillerini arkadan görebiliyorsunuz, yüzlerini görme olanağı bulamıyorsunuz. TV'den izleyince, öyle mi ya? Diyelim, Sayın Milletvekili ma- yışmış, koyu bir söyleşiye dalmış. Muzip bir TV kamerama- nı geçiyor karşılanna, başlıyor çekime. "Sayın Milletvekilleri", esas duruşa geçer gibi, konuşmayı, söyleşiyi kesiyorlar, il- kokul ögrencileri gibi, başlıyorlar kameraya bakmaya! Böo- ööyle bakıyorlar! Uyuyanlar, hemen uyanıyor; kamera gittikten, başkalarının üzerine çevrildikten sonra, rahatlamts bir biçimde: — Kamera gitti! Haa ne diyordum? Başlıyor mu kaynatmaca yeniden? Bakanların çoğu da ya- kalanınca kameraya, durum vaziyetlerinı düzeltiyorlar. Bir Hinthorozu'nu doğal haltyle izleyebiliyorsunuz. O bozmuyor istifini, karşısında kamera ne var diye, görebildiğim. Arka- larda Deniz Baykal'la "arkadaşları" oturuyor, TV kamerası gelince, onlar da mı kesiyorlar dedikoduyu? Deniz Baykal'- ın yüzünden sarkan kıskançlık damarian ne öyle? Deniz Bay- kal ile takımı adam olmayacak mı ne? Bir kururtay geçirilmiş; başkanlık elden gitti, diye, insan hırs küpü olup kalmaz ki canım? Her gün çekiştirme, her gün dedikodu. Böyle dav- rananların, partilerinden çıkarılmaları gerekir. 25 aralık salı günkü Cumhuriyet'te, Hikmet Çetinkaya'ntn "Baykal ve Arkadaşları" başlıklı yazısını, kaçırdıysanız oku- yun. Yazısının sonunda şöyle diyor Hikmet: "... Siyaset yapmak ciddi bir iştir çünkü. öyle kandırma- calarla bir yere vanlmaz. Çoğulcu demokrasiye, ulusal ege- menliğe ters düşen başkanlık sistemini sekiz ay önce savunur görünüp şimdilerde ise "çağı kavramak" adı altın- da destek çıkmak demokratikleşme sürecini engeller. Baykal ve arkadaşları, her zaman olduğu gibi "Biz öyle demek istemedik" diyecekler, ama genel havaları böyle." "Baykal iie arkadaşları" böyle yapacaklanna, Hinthoro- zu'na katkıda bulunabilselerdi kötü mü yaparlardı? — Ah, bir tökezlese de, bundan yarartanıp kurultayda ge- liversek!.. Kimi anketlerde "SHP oyları düşüyor!" diye çıktığında na- sıl da seviniyorlardır kimi Baykalcılar? SHP'ye eskiden "ikl başlı" derlerdi; başın biri gitti; ama şimdi, "iki gövdeli" ya- pılmaya mı çaiışılıyor ne? Kurultay sonrasında, ayağı suya erenler mi var? Fato, bun- lar arasında mı? Uzaklaştı mı giderek, Baykalcılar'dan Mec- liste kameraya yansıyan görüntü SHP açısından hiç de hoş değildi! Meclisin bu döneminin artık yaşlandığını yazdım. GörOn- tülerden bu anlaşılmıyor muydu? Milletvekili dendi mi, elin- deki tespihi cebine atıp kamera karşısında poz veren, seçmenlerinin işini izleyen, aylığını, ödeneğini düşünen bir kişi mi geliyor insanın usuna? Yanlıssa söylesinler. Bir de "kıyak profesörlük" çıktı. Deniz Bey'le birkaç kişi mi yarar- lanacaktı bundan? Deniz Bey neden karşı çıkmamış bu ko- nu ilk ortaya atıldığında? "Kıyak aylıklar, ödenekler" konusu ortaya çıkınca da tısss. Hacı TÛ: — Bu aylıkları aldıktan sonra, erken seçime gidemezler! Diyebiliyor da, ses çıkmıyor. SHP, kıyak aylıkları, neden gö- türmüyor Anayasa Mahkemesi'ne? Parti içi "zehir muhalif' Deniz Baykal, neden ağzını açmıyor? Kulislerde, kapalı oda- larda konuşacaklanna, ortaya çıkıp konuşsunlar açık açık. Deniz Bey'in "arkadaşları"ndan Erol Çevikçe bir mektup yd- lamış ev adresime. "Erol Çevikçe" adını görünce açıp oku- muş eşim. Sonra da yırtmış, üzülmeyeyim diye! Asıl buna üzüldüm. Erol Çevikçe bir daha yoflasın o mektubu, bekti- yorum! CHP'li eski bakanlafdan Hıfzı Oğuz Bekata ile konuşuyor- duk; bir ara şöyle dedi: — Atatürk, konuşmalanna "Büyük Türk Milleti" diye bas- lardı. Millet Meclisi de, "Büyük Millet Meclisi" idi. Şimdi de TBMM'dir; yani Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir. Onu küçûlt- meye kimsenin hakkı yoktur! Milletvekili, her kim ise, yurttaşın gözünde, "üç kâğrtçı" bilinecek, dümenine bakacak, seçimden kaçacak; cebinde "dokunulmazlık" belgesi, ohhh, gel keyfim gel! Bu, kurum- ları da yaralar. Unutmayın! Meclisi izlerken düşünüyordum. Hinthorozu'nun konuşma- sı gerçekten dört dörtlüktü. Fikret Ünlü, telefonda: — Gör bak, Hinthorozu'yla konuşan Saddam'da jeton bir hafta sonra düşer! dedi. Hasan Fehmi Güneş de, Onur Kumbaracıbaşı da iyiydi- ler. Süleyman Bey de öyle, başarılıydı. Kahveci "makas"tan bir gol attı, o kadar... Fikret Ünlü'ye göre, Hinthorozu'nu en iyi Süleyman Bey anlamıştır. Hacı TÖ ile yaptıklan ilk top- lantıda anlamıştı, Hinthorozu'nun söylediklerinin altındaki de- rinliği. Torbalı Belediye Başkanı Ertan Ünver çok titiz bir kişidir. TV'deki konuşmaları videoya alır, yeniden izler. Bir sonuca varır. Bütçe görüşmeleriyie değil de, SHP ile ilgili olarak şunları söyledi özetle: — Parti olarak biraz düzeldik; ama stratejik, temel, altya- pısal ve "enformasyon" dediğimiz olay, danışma, servis olayı partide daha istediğimiz gibi değil. CHmamış. Bu boşluğu gör- düm. Süleyman Demirel, her zamanki gibi tek tabanca, o belli. ANAP?.. Ipleri Çankaya'da, gidiyor. Yasin Bozkurt'un- dan Raşit Daldal'ına, Akbulut'una dek kimin ne söyleyece- ği biliniyor; o, belli bir olay. Burada kala kala bir tek biz kalıyoruz. Bizdeki ilerleme fena değil, yani şu kurultaydan bu yana gerçekten, örneğin kolektif çalışma anlayışı gelmiş, herkes kendi görevini ayırmış; Genel Başkan "Koıiez"e yo- ğunlaştı. Kumbaracıbaşı maliyeye, Güneş, yasaya ve yöne- time; ama altyapısı yok. Kelin perçeminden tutulmuş... BÜTÜN ÖĞRETMENLER İngiliz, Profesyonel ve Deneyimli WHATs an AU-PAIH in Englara? DoO«l Oo.(1)135 15 99 (51)28 75 3* Kurstann başk3nxı tarlhleri: Gündüz: 2 Ocotc Ak?am: 2 Ocok Haftoscnu: 5 Occk istanbul: Rumell Cod. 92/4. O$montW 147 09 83 152 82 71 Ankaıa: Sekmik Cad. 8 Kat. 5, Kırtay 135 30 94 135 23 97
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle