05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 KASIM 1990 CUMHURİYET/7 İNSAJYLAR F Ü S U N Ö Z B İ L G E N G Ö R Ü Ş İstek İnsan, hayata hiçbir zaman iflas eden bir kişi, bir alkolik ya da sahtekâr, hırstz ve yalancı olmak isteğiyle başlamaz. Raymond Caner GENÇLEŞTIRMEDEN ONCE GELEN TALEP DYPtabanmarHAVADA Rocke marka şapka sallanıyor. Eskiden ttal- yan markalı şapka kullanırdı DemireL şimdi Alman malı kullaruyor. Yenileşmeyi Al- manya'dan aldığı "yeni" şap- kayla başlatıyor. DYP'nin 3. Olağan Büyük Kunıltayı'nın yapıldığı Ata- türk Spor Salonu'nun içi gibi dışı da tıklım tıklım. Her il ve ilçe yönetimi partüilerini getir- miş yığmış Ankara'ya. Bazda- n iki gün boyunca başkentte ^iılara^ paralan olmadığmdan cumartesi akşam geri döndü. Kongre salonunun bahçesinde piknik yapanlar, davul zurna çalıp halay çckenler ve her za- manki gibi "Kıırtar bizi baba" diye bağıranlar. İlçe başkanı bir delege, ar- kadaşımız Ayşe Yıldınm'a an- latıyor: "Ü başkanlan neden Od ayn bste pkanh? Tek Bstey- k de katdabilirlerdi. Çttnktt ttsteienltki 40 isinöea 34*ii a - tenaynrydı. Tek Hsfeyle kanl- mak olmaz. Demokratik, adfl bir seçim olsun istedJk. Güçlü olaıı kazansın. öteki 0 bas- kanlannın listesinden bazı Unüeri aldık, birkaç isim de istiyor ttalyan marka şapkadan Alman biz ekledik, yeni bir liste hanr- ladık. Aymsuu da yapamazdık, farkiısını da. Eskiden Demirel marka şapkaya 'Şunn şnnu koynn' derdi, öyle hazırlanırdı. Şimdi öyle değil ki. Herkes kendisi hanruyor." RESIM VE FOTOĞRAFIN 100 YILLIK BULUŞMASI Göz göze gelen iki sanatçı USTA bir fotoğrafçı ile ünlü bir ressam "göz göze" gelirse ne olur? Yanıtı basit... Seyrine do- yum olmayan, fotoğraf ve röprodüksiyon resim sergisi... lşte bu sergi geçen hafta Kadıköv Kül- tiir ve Sanat Merkezi'nde açıldı. Biri fotoğra- fın, diğer resmin iki büyük ustasını göz goze getiren ve 1990'daki büyük Van Gogh sergisi- ne öncülük eden dünyaca unlü bu sergi, önce Mersin'de açıldı. Çeşitli kentleri dolaştıktan sonra şimdi Istanbullu sanatseverleri bekliyor. "Renkleri gördiiklerimin ne olduğunu anlat- mak için değil, kendimi en iyi biçirade anlat- mak için kullanıyorum" diyen Vincent Van Gogh'un iniş çıkışlarla dolu dünyasını ve fırtı- nalı > t aşamını yakından inceleyen Hollandah fo- toğraf ustası Paul Huf, yepyeni bir anlayışla ka- merasını kullanmış. Vincent Van Gogh'un 6lü- münün 100. yıldönümünde ressamın yaşadığı yöreleri gezerek onu tanımaya, anlamaya çalış- mış ve tablolanna esin kaynağı olan yerlere gi- derek buraları fotoğraflamış. 7 tanesini Van Gogh'un orijinal resimlerinin tıpkısı fotoğraf- lann oluşturduğu sergide yer alan eserlerini ha- zırlarken Huf, Hoüanda, Fransa ve Ingiltere- de onu adım adım izlemiş. Bu çalışmaları sıra- sında bir anlamda Van Gogh'la "göz göze" gel- miş. Birikimin yaratıcıhkla bütünleştiği bu il- ginç sergi 2 aralık gününe kadar açık kalacak. Paul Huf un yaptıjp gibi Vincent Van Gogh ile "göz göze" gelmek istiyorsaruz veya fotoğraf sa- natına ilgi duyuyorsaruz bu sergiyi kaçırmayın... BALOfiLU, TÛSİAD RAPORUNU ANLATTI Uç kanaldan eğitim ZEKÂİ BaJoglu, 15 yıl süre ile Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı Talim ve Terbiye Kuru- lu Başkanhğı yapmış deneyim- li bir eğitimci. Geçen günler- de kamuoyunda geniş biçim- de tartışılan ve değişik tepki- ler gören TÜSİAD'ın ünlü 'Eğitim Raponı'nu haarlayan Baloğlu, Mülkiyeliler Biriiği'- nin 'Cumartesi Bnlaşmalan' toplantısına konuk oldu. Ze- kai Baloğlu 4 saat sttren kon- feransına başlamadan önce sa- londaki dinleyidlere "tçinizde bu IdUbı daha önce görttp okayan var mı" sorusunu yö- neltti. Olumsuz yanıt alınca "O zaman işim çok daha zor, çiinkn çoğu kimse görmeden hakkmda fikirieriııi söylüyor" dedi. Atatürk devriminin özü, ki- şi egemenliğinden rnillet ege- menliğine geçiştir. Cumhuri- yetten önceki dönemlere bakı- yoruz: Kişi özgürlüğü söz ko- nusu değil, baştakinin koydu- ğu kurallar esastır. Milli birlik için eğitim lazımdır. Cumhu- riyet öncesi eğkime bakıyoruz, üç kanal var. Birincisi medre- selerden oluşan dini kanal. Bu kanalla tamamen hak kuralla- rımn ezberlenmesi ve bütün düşünce düzeninin bunun üze- rine kurulmasını görürüz. Ikinci kanal idadiler ve sulta- nilerdir. Birinciler onlara 'kâfır' diyorlar. Bugünkü laik- anti laik tartışması o çekişme- nin yanında hiç kalır. O dere- ce iki ayn nesil yetişiyor, biri diğerine tahammül edemiyor. Üçüncü kanalda yabancı okul- lar. Ekonominin dışarıyla iliş- kisini kuran, zenginliği dışan- ya kaçıran yahut dışandaki zenginliği kendi sahasında toplayan kanal. Bugüne baktığımızda şunu görüyoruz. Bu üç kanalın or- taya çıkma eğilimi var. ÖĞRETMENLER ANLAni Çöküntü içindeyiz ÖĞRETMENLER Günü'n- de SHP il merkezinde topla- nan bir grup eğitimci ve öğret- men içinde bulunduklan ko- şullan dile getirdiler. lşte, öğ- retmenlerin anlattıkJan olaylar ve sorunlan: Emekli eğftbnri Adem Solak: "Birdenbire esen bir Amerikan rüzgârıyla Türkiye'deki öğret- men okullan kapatıldı. Bu sü- reç durduruldu ve öğretmenle- rin üniversiteden yetişeceği ve sınavla bu mesleğe gireceği hükmü getirildi. Bir kez üni- versiteler meslek kuruluşu de- ğildir. Bilim yuvasıdır. Bu zih- niyet çağdışıdır. Türkiye tekrar öğretmen yetiştirme duzenini kurmalı. Gelişim çizgisini de bu politika üzerine oturtmalı- dırî" Eğitim-lş Sendikaa Istanbul Şubesi'nden Hasan.Selim Ha- aoğhı: "24 Kasım'da Milü Eği- tim Bakanı Avni Akyol'a çağ- rımız şudur: Gerçekten öğret- menleri seviyorsa sorunlanmız Eğitim-lş'le görüşerek çözülur. Bize baskı yapan yöneticilere müdahale etsin. Sorgusuz su- alsiz öğretmenlikten atılan ar- kadaşlanmızı görevlerine dön- dürmeli. Eğitim ve Bilim Emekçileri Eğit-Sen Genel Başkanı tsmet Aktaş: Benim bildiğim öğret- men arkadaşlanm var. Gece 2'lerde gazinolarda calışırlar, gece 4'te yatıp okula giderler. Simitçilikten tutun, işportacı- hğa kadar her türlü ek iş ya- parlar. Öğretmenlerin bu çö- küntüsü, saygınlığını da top- lum içinde kaybetme noktası- na gelmiştir. Öğrencilere ver- dikleri eğitim düzeyi de ister is- temez düşmüştür;' Yusuf Kurtca (35 ydlık öğret- men): "Tehüke artık kapımıza gelmiştir. tstanbul gibi bir kül- tür kentinde ortaokul öğrenci- sinden çok Kuran kursu varsa geldiğimiz nokta vahimdiıi' Servet Demirtaş (felsefe ö|- retmeni): "Çok sevdiğim öğ- retmenlik mesleğinden ayrıl- mak zorunda bırakıldım. Bağ- cılar Lisesi'nde Darwin teori- sini yalanlayan kitabı zorunlu ders kitabı olarak okutuyor- lar. Yine 'Bismillahirrahma- nirrahim' denmeyen bir mate- matik yazılısından çocuk not alamıyor. Yine Beykoz Lisesi'- nde cuma namazından önce dersler başlamıyor. Bu somut olaylar çok büyük hızla yayı- lacak ve öğrencilerin yanı sıra velileri de sıkıştıracak." — Peki yenileşme, gençleş- me 'ddegder bnnu nasd kar- şılıyor?' — "Hepimiz çok nmuthı- yuz. Şimdi geaç ve dinamik in- sanlann, tabii kiUtiirlö ve tah- silli de olmalan gerekir, parti- ye girmeleri için calışıyoruz. Aynca paralı olmalan da çok önemli. Biadm paramıy yok. Partide asboda çok zengin in- sanlar var, ama parti için har- camıyoriar. Partinin sırtından zengin oidnlar, çay verirken bi- le elleri titriyor. Şimdi partiye para verecek paralı insanlara ihtiyacımız var." — Ersin Faralyalı, Tansu Çiller gibi isimler, Cindoruk- un geri dönüşü, partinin kır- sal kesimlerden daha çok kent- lerden oy toplama çabası mı? — "Tabii öyle. "tikokul me- zunann getirip il başkanı, ilçe başkanı yapıyorlar. Bu adaîn nasıl gidip de bir fabrikatörü ikna edebilir, partiye kazana- bUir? Kiminle konuşabilir ki o seviyede. Bunlan bırakmamız gerekivordu. Şimdi tahsilli in- sanlann peşindeyiz. Daha bir- çok isim eklenecek. ÇAĞLAYANGİL, POLJTİKADAN AYRILIRKEN Amerika içimize girdi mi? OLDUKÇA uzun yıUar po- litika yapmış ve başbakanhk dışında bütün siyasi koltukla- ra oturmuş İhsan Sabri Çafla- yangil, artık aktif siyaset sah- nesinden aynldı. Zatürree ge- çirmişti. "84 yaşından sonra bu kadar oisun" diyordu. Epey yorgun görünüyordu. Yeni iyi- leştiği için DYP'nin kongresi- nin birinci gününe gelememiş- ti. Ikinci gün uğradı, aynlık karannı bildirdi ve gitti. Çağlayangil'e "kontrgeril- la" konusunu sorduk. — Kontrgerilla sizin bakan- lık dönetninizde var mıydı? Hissettiniz mi? — Hayır. Benim bakanlığım döneminde yoktu. — Bir röportajuuzda 'Ame- rika içimize kadar girmiş, biz hissetmemişiz' diyordunuz? — tsmail Cem'le olan rö- portajımda. Ama Ismail Cem o zaman ortaya bir teyp koy- du, beyanat olarak değil soh- bet olarak konuştuk. iki sene sonra onu beyanat yaptı, neş- retti. Beyanat vermedim. — Yani sohbet sırasında Amerika'nın içimize girdigini kabul edip söyliiyorsunuz, be- yanat verirken kabul etmiyor- suntız, öyle mi? — Hayır, hayır. — Peki Amerika içimize gir- di mi? — Girip girmediğine ait fık- rim yok. 151 PARTİ ADI ÖNEBDİLEB Sosyalistlerin yaratıcılığı HAFTA sonunda Ankara- da yapılan Sosyalistlerin Birlik Partisi Girişimi kurultayında partinin yeni adının ne olaca- ğına yöneük tam 151 isim öne- rildi. Delegelerce önerilen 151 isim daha sonra yapılan oyla- mayla 7'ye indirildi ve tek tek oylandı. önerilen isimlerde 16 tane "birleşik", 4 tane "barış", 18 tane "çağdaş", 28 tane "de- mokrasi ve demokratik", 9 ta- ne "emek, emeğin ve emekçi", 6 tane "halk", 6 tane "insan ve isçi", 5 tane "özgürlük", 16 ta- ne ise "sosyalist" sözcüğü yer alıyordu. önerilen isimlerden bazıla- n şunlardı: • Aydınlık Gelecegin De- mokrat Partisi, Bilimsel Araş- tırma ve Uygulama Partisi, Ba- nş ve Kalkınma Partisi, Birle- şik Sol Güçler Partisi, Birieşik Insancıl Parti, Çağdaş Komii- nist Parti, Doğrudan Demok- rasi Partisi, Demokrasi-Banş lcin EJele Partisi, Demokratik Halk tktidar Partisi, Emeğin Kurtuluş Partisi, Halkın Der- leme Partisi, tnsanlık ve Gele- cek Partisi, tnsanlığın Yüce Emek Partisi^ Komünist Bu- gün Partisi, Ozgür tnsan Par- tisi, Türk-Kürt Sosyalist Partisi. Sonunda benimsenen isim "SosyaMst Birlik Partisi" oldu. HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ :,f , n*^ T •'• . ı '., r, ''S.'M, V ' • , / : : . M » , i I 1 *-ı r * '' ı ı • ı £w> ! I ıl j ' i ı , 1 ' " 0 'l " • I I . Jl PİKNİK P/1.4LE 3£4Ü/L4 HIZLI GAZETECİ \ECDET /KTıK Bu U£StPlA$MAYl , UATALAHHA v<. SS/AP. LARlMLA <3EÇMlŞ[*Al£ 6APIS MAUYIM •• AMA NASIL ? KrftK Y YORBMK&I Ms? 84ŞKA 6ı'(? /METk OLMAİI OfSA K9tlpİM\ AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHA\ GÜRSES GARFIELD JIM DAVIS DENIZ KABUĞUMA SESIMİ DU)İ\BİÜBSİN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARMAIS 28 Kasım V/AGNER İLE COSIMA 'NIN A$KI.. 1863'TC BUSUN, UNLÜ BeSTECI RlCHAIZD VVAGNEG KF SEl/S'U Sl COS'MA VON gÜLOV, YAfAM 8OYU SlSBİÜLEJSİNE SAĞLI K.ONÜSUMDA SÖ2 VEeM/Ş r İ. M4GNEG, BıfZ MfA/ıVA PL/lfJE/S'LB Mur&UZ £VLİİ./ğ/AJf yı EÇ/A/OEN AYIBHAN tM4SNE/S, GDSftolA'DAfiJ Bf£ ÇOCUĞU POĞUNCA, ÇJ&4M SteAMOAU £NGELL£y£MEMi£Ti. ÇuA/KCİ O SIGADA, COSlMA, PıX4NtST HANS I/OM BUCOV /L£ EV- LiYPİ! GEMÇ tO^D/NlN EŞ/HDEU BOŞAN/P WAGU£JS'L£ PE/CVE COSlMA, ÖLÜM SEVGı OOLU y/LLAG 6EÇHSMİÇTI. M/GAf 1883 'r£ ÖLÜtAÜMDEN SONRA, COSIMA 493O'A OEĞıN YAŞAM/ŞT/.. TURKIYE MUHASEBE UZMANLARI DERNEĞİ SEMPOZYUM DUYURUSU "Türkiye de Muhasebe Sistemi Arayişı" Sempozyumu Sayın Malıye ve Gümrük Bakanı'mızın da teşnfleri ile 29 Kasım 1990 per- şembe günü saat 9.30'dan itibaren istanbul Dedeman Otelı Balo Salonu'nda yapılacaktır. Ûyelerimız ve meslektaşlarımız davetli- dir. Katılımcılar Prof. Dr. Cumhur Ferman, Prof. Dr. Kamil Büyükmirza, Dr. Nalan Akdoğan,Prof Prof Prof Prof Prof Dr. Latif Çakıcı, Dr. Yüksel Koç Yalkın, Dr. Oıtıan Morgil, Dr. Oktay Guvemli, Müslim Demirbilek, Bilgı İçın- 136 10 71 Adres: Hüsrev Gerede Cad. No. 21/2 Teşvikiye Veysi Seviğ, Nevzat Tüfekçioğlu, Sezai Onaral, Feridun Özgen, Erdoğan Aslan, Hüseyin Perviz Pur, Mehmet Yeriikaya. BAŞSAĞUĞI Odamız üyesi serbest muhasebeci mali müşavir YUSUF GÜNAL 24.11.1990 tarihinde vefat etmiştir. Camiamıza ve ailesine başsağlığı dileriz. İSTANBUL SERBEST MUHASEBECÎ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI TÜZÜK DEĞİŞİKLİĞİ İLANI Daruşşatakalılar Derneğı'nın 10 Şubat 1990 tanhınde yapılan olağan Ge- nel Kuruida Demek lûzuğünûn 7 , 23., ve 25. maddenın 2 bendi aşağıdaki şekılde değıştırilmış ve tûzü§e geçıa bir madde eklenmıştır llanen duyurulur DARÜŞŞAFAKALILAR OERNEĞİ YÖNETİM KURULU Eski Şekli Yeni Şekli Madde: 7- GENEL KURUL: Madde: 7- GENEL KURUL: Derneğin en yetkili organı- Derneğin en yetkili organı- dır. Ve derneğe kayıtlı üye- dır. Ve Derneğe kayıtlı, aidat lerden oluşur. Her üyenin borcu olmayan üyelerden Genel Kuruida bir oyu var- oluşur. Her üyenin Genel dır. Üye oyunu bizzat kulla- Kuruida bir oyu vardır. Üye nabileceği gibi, diğer bir üye oyunu bizzat kullanmak zo- aracılığı ile de kullanabilir. runluluğundadır. Her üye Genel Kuruida en çok bir üyeyi temsil edebilir. Madde: 23- ÜYELİK Madde: 23- ÜYELİK ÖDENTİSİ: ÖDENTİSİ: Uyelik ödentisi yılda en az Üyelik ödentisi yılda en az 120 TL, en çok 1.200 12.000 TL.'dir. Ve her üye TL.'dir. Ve heryılın ilk üç ayı yılın ilk üç ayı içinde peşin içinde def'aten peşin olarak olarak defaten ödenir. alınır. Madde: 25- DERNEK İÇİ Madde: 25- DERNEK İÇİ MALİ İŞLEMLER VE MALİ İŞLEMLER VE DENETIM: DENETİM: 2) Dernek kasasında mev- 2) Dernek kasasında mev- cut paranın 1.500 TL. (Bin- cut paranın 1.500.000.- TL. beşyüz TL.)'den fazlası milli (Bir milyon beşyüz bin bankalardan birine, dernek TL.J'den fazlası Milli banka- adına açılacak hesaba yatı- lardan birine, dernek adına açılacak hesaba yatırılır. Geçici Madde: Üyelik ödentisine ait 23. maddenin 1. ben- di 1 Ocak 1990 tarihinde yürürlüğe girer.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle