Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 KASIM 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5
DUNYA SATRANÇ ŞAMPIYONASI
14. oyun berabere
Kiiltiir Servisi — Fransa'mn Lyon kentinde de\am eden
Dünya Satranç Şampiyonası'nda, önceki gün ertelenen 14.
oyun beraberlikle sonuçlandı. Taraflar dünkü haberimizde
belirttiğimiz gibi oyuna tekrar devam etmeden beraberlikte
anlaştılar. Beraberlik teklifi Dünya Şampiyonu Gari Kaspa-
rov tarafından telefonla yapıldı. Karpov'un öneriyi kabul et-
mesi üzerine beraberlik resmileşti. 14. oyun sonunda durum
7-7 berabere. 15. oyun bugün TSİ 18.00'de başlayacak. Top-
lam 24 oyun sonunda (galibiyetler 1, beraberlikler 0,5 puan)
Karpov'un unvanı tekrar ele geçirmek için 12,5 puan alması
gerekiyor. Beraberlik halinde Kasparov unvanını koruyor.
29. SATRANÇ OLİMPİYATI
Endonezya'ya 3-1 yenildik
KAHRAMAN OLGAÇ ~
Siyah: KARADAĞ
Beyaz: ZISKA
SON DURUM
(29....Vdl)
NOVISAD — Yugos-
lavya'da devam eden Sat-
ranç Olimpiyatı'nda,
Türk takımı 9. turda En-
donezya'ya 3-1 yenildi.
Can Arduman ve Suat
Soylu beraberlik yapar-
ken Turhan Yılmaz ve
AIi İpek yenildiler. Ba-
yanlarda ise Dominik
Cumhuriyeti ile 1.5-1.5
berabere kaldık. Üç
oyuncumuz da oyunlan-
nı berabere tamamladı-
lar. 10. turda erkeklerde
Danimarka ile, bayanlar-
da ise Ekvator'la oynu-
yoruz. 9. turun sonunda
erkeklerde SSCB 24.5
puanla ilk sırada, arka-
sından 24 puanla İngüte-
re, 23.5 puanla Federal
Almanya geliyor. Bayanlarda da Sovyetler 23 puanla başta gi-
diyor. Hemen arkasında 22.5 puanla Macaristan var.
Beyaz: ZISKA (Faroe Adalan) - Siyah: KARADAG (Turkiye)
l£4 g<J2.d4 Fg7 3.Ac3 c6 4.Af3 d5 5.Fe2 Af6 6.e5 Ae4 7.Axe4
dxe4 8.Ag5 c5 9.Axe4 cxd4 10.f4 Vb6 ll.Fd3 Aa6 12a3 FT5
13.0-0 0-0 14.Ve2 Kac8 15.b4 f6 16.exf6 exf6 17.Vf2 Kfe8 18.Kel
Ac7 19.Fd2 Ad5 20.Ac5 Fxd3 21.cxd3 f5 22. Kxe8 Kxe8 23Vf3
Vc6 24.Kcl b6 25.Aa6 Vd7 26.Kc4 Ac3 27.Kc7 Va4 28.Kxa7
Abl 29.Vb7 Vdl 0-1 Beyaz terk eder.
RESİM
Asker ressamın çalışmalan
• Kiiltiir Servisi — Akpınar Sanat Evi, 27 Kasım - 21
Aralık 1990 tarihleri arasında, asker ressamlar
kuşağından Kaymakam Remzi'nin (1864-1937) mimar
Murat Uslu koleksiyonundaki 51 eserden oluşan, desen,
eskiz, suluboya ve yağlıboya resimlerini sergileyerek Batı
etkisindeki Türk resminin bugune dek yeterince
aydınlanmamış bir sayfasını aralıyor. 1864'te Istanbul'da
doğan Kaymakam Remzi, Kuleli İdadisi'ndeki eğitimini
tamamladıktan sonra Harbiye'de okumuş ve buradan
piyade mülazımı olarak mezun olmuş. Ortadoğu ve Arap
yarımadasındaki askeri birliklerde ve San'a Askeri
Rüştiyesi'nde resim öğretmenliği yaptığı dönemde bu
yörelerde çizdiği desen ve krokileri ile, yağlıboya tabloları
ile Hoca Ali Rıza Okulu'na bağlı gerçekçi bir sanatçı
olduğunu belgeleyen bir çalışma yolu izlemiş.
Turkuaz Modern Dans Toplulugu
• Kiiltiir Servisi — Çoğunluğunu lstanbul Devlet Opera
ve Balesi sanatçılannın oluşturduğu, genel
koordinatörlüğünü İzzet Öz'ün ustlendiği Turkuaz
Modern Dans Toplulugu, yurtiçi ve yurtdışı temsillerinin
ardından 2, 9, 16 Aralık 1990 tarihlerinde saat 2O.3O'da,
geçen sezon izleyemeyen sanatseverler için son üç
gösterilerini sergileyecek. îstanbul Devlet Tiyatrosu
Taksim Sahnesi'nde (Venüs) gerçekleşecek bu
gösterilerde: Aysan Aslan'ın "Ağıt" ve "Bir Rüya
Gördüm", Aydın Teker'in "Tangomania" ve "1/2 = 2/1"
adlı eserleri yer alacak. Ilgili üç temsilin biletleri lstanbul
Devlet Tiyatrosu Taksim Sahnesi, Galleria ve Vakkorama
Taksim, Suadiye gişelerinden temin edilebilir.
TİYATRO
'Balina ile Mandalina' sahnede
• Masal Gerçek Tiyatrosu yeni sezona Fazıl Hüsnu
Dağlarca'nın "Balina ile Mandalina" adlı oyunu ile
başladı. Kadıkoy Yıldız Sineması'nda (Bahariye Caddesi)
sahnelenen oyun her cumartesi ve pazar saat 10.00'da
izlenebilecek. Çekoslovak "Kara" Tiyatrosu'nun anlatım
tekniklerinden yararlanılarak hazırlanan "Balina ile
Mandalina"da ışık oyunları ve kara fon perdesi önünde
yaratılan figürler önem taşıyor. "Yapayalnız bir Balina ile
yapayalnız bir Mandalina'nın aralanndaki sıcak dostluk
ilişkisini" anlatan ve sınırları zorlamanın ikilemini işleyen
oyun kukla tiyatrosu özelliklerini de taşıyor.
GÖNÜMÜZTÜRKİYESİNDE
KİM KİMDİR
WHO'S WH0 IN TL'RKEY"
JJ'ILJ IfeAl
1990-1992
KIM
KİMDIR
90/92
150yriftdünya geteneği 13biniaşkrı biyografi
Süleyman Nazif Sok. 14/4 Nişantaşı lstanbul 140 7026
MUZIKFİLİZALİ
Dünyaca tanınmış bestecimiz Bülent AreVi 72yaşında New York'ta yitirdik
Elektronik müzikte öncüElektronik müziğin
öncülerinin başında dünya
anşiklopedilerine girmişti.
Yapıtlarırun çoğu plak
yapılmıştı. Kendisine sürekli
yapıt ısmarlanıyordu. Ama
ülkesinden uzaîcta ve
ülkesinde artık pek
tanınmayan biriydi.
Elektronik muziğin dünyadaki öncü
bestecilerinden Bülent Arel, 24 kasım gü-
nü saat 13.00'te New York, Stonybrook'-
ta hayata veda etti. On yıldır süren has-
talığını kahramanca taşıyan Bülent Abi,
konuşabildiği son dakikaya kadar o deh-
şetli zekâsından, esprisinden ve gerçek-
çiliğinden hiçbir şey yitirmemişti. Son bir
aydır, oksijen tüpüne bağlı olarak soluk
alıp verebildiğinden artık konuşamaz ol-
muştu.
Bülent Abi, benim yaşamımda babam
ve annemden sonra gelen üçüncü önemli
kişidir. Bugün ne yapmıssam, ne biliyor-
sam, nasü bir insansam bunlan günahı
ve sevabıyla önce babama, sonra anne-
me ve Bülent Abi'ye borçluyum.
Bülent Arel, hocalığım sınıf dışına ta-
şıran, kendi ölçülerine göre gelecek va-
at eden öğrencilerini, kimi zaman belki
de onların istekleri hilafına, üstelik ço-
ğu kez kafalanrun almayacağı kadar çok
bilgi, duygu ve sezgiyle son sürat besle-
yen; yorulmak, dinlenmek bilmeyen
enerjisi ve heyecanını ister istemez, seç-
tiği kurbana bulaştıran bir insandı. Ona
ayak uydurmak çok zordu tabii. Nitekim
Bülent Arel'in temposuna yetişemeyen-
ler yarışı çok erkenden terk etmişlerdir
hep.
1950'li yıllarda Ankara'da esen kultür
ve sanat ruzgânnın bir numarah dina-
mosu Bülent Arel'di. Konservatuvar, Ga-
zi Eğitim Enstitüsü, radyodaki görevle-
rinin yanında piyanist olarak konserler
verir, orkestra yönetir, müzikle ilgili ne
iş varsa yapardı. Bülent Ecevit, Rasin
Arsebük ve eşleriyle birlikte kurdukları
Helikon Derneği'nin tüm faaliyetleri ile
ilgilenmesi yanında kurduğu Helikon
Yaylı Çalgılar Orkestrası ile Barok dö-
nemden çağımıza uzanan bir repertua-
nn belki de Türkiye'de ilk kez duyulma-
sına önayak olmuştu Arel.
Müziğe pratik olarak epey geç başla-
mıştı aslında, ne var ki bu handikap
onun usta bir piyanist olmasına engel
olamamıştı. Müthiş bir deşifresi vardı
her şeyden önce. Önüne ne koyarsanız
çalardı. Son yıllarda hastalığı dolayısıy-
la parmak uçlarına kadar sancılar için-
deyken bile, piyanonun başma gecer ve
butün Beethoven piyana sonatlannın bir
ucundan girer, öteki ucundan yarasız be-
resiz çıkardı.
Çocukken, Şişli'deki apartmanlarının
nın tavan arasında bozuk radyoları ta-
mir ettiğini, hatta sıfırdan kendi radyo-
sunu yaptığını annesi ressam Miizdan
Arel, biraz da "Ne garip çocuktu
Bülent" edasıyla anlatırdı.
Elektronik müziğe duyduğu tutku, işte
bu radyo ve elektronik merakından kay-
naklanıyordu kuşkusuz. O, zaten daima
gunün ilerisinde yaşar, zamanın ötesine
koşardı... Mimar Le Corbusier'yi mimar-
lar bilmezken, mobil heykellerin yaratı-
cısı Calder'den kimsenin haberi yokken,
1965'TEN BU YANA AMERİKADAYDI — Bülent Arel, 1965te bir daha geri
dönmemek üzere ABD'ye gitmişti. Ama aklı hep eski dostlarında kaldı.
çatısına çıktığını ve Buyukdere'de Fran-
sızların kullandığı havaalanına inip kal-
kan uçakları seyrettiğini, uçak ve uçma
sevdasının o yıllarda başladığını anlatırdı
hep. Model uçak yapmak ve uçurmakla
devam eden bu sevda yine hayatının son
on yılında alman pilotluk ehliyeti ve so-
nunda Cesna tipi ufak uçaklarla uçmak-
la sonuçlanmıştı. Uçmaktan aldığı keyif
sözlerle anlatılamazdı.
Arel'in bir başka sevdası da radyolar-
dı. Yine çocukken, Şişli'deki apartma-
ressam Max Ernst'in resimlerini anlayan-
Iarın sayısı ikiyi üçü geçmezken, fîlm re-
jisöru Ingmar Bergman'a deli gözüyle
bakılırken, Arel'in bütün dünyada o sı-
rada olup bitenlerden haberi olduğu gi-
bi etrafındakileri de haberdar etme gibi
bir misyonu vardı sanki.
Rockefeller bursu ile gittiği New
York'ta, Columbia-Princeton Elekrcnik
Müzik Merkezi'nin kuruluş aşamasında-
ki en önemli kişi Bülent Arel'di. Nedeni
ise Arel'in Edgar Vare'se, Vladimir Us-
sachevsky, Milton Babbitt ve Otto Lu-
ehning gibi öncülerin hepsinden daha
fazla pratik, teknik ve elekronik bilgi ve
beceriye sahip olması ve bu birikimi ya-
ratıcıhğı ile eşit oranda kullanabilmesiy-
di.
Adı, elekronik müziğin öncü besteci-
lerinin başında tüm dünya anşiklopedi-
lerine girmesine, eserlerinin çoğunun
plak yapılmasına son yıllara kadar ken-
disine sürekli eser ısmarlanan, yani iste-
nen, aranan bir besteci olmasına rağmen
ülkesinden uzakta ve ülkesinde artık ta-
nınmayan biriydi. Hoş Bülent Abi ken-
dini hep dünya bestecisi olarak görmüş,
"Türk bestecisi" sınıflandırmasına dai-
ma karşı çıkmıştır, ama yine de içinde
çok derinlerinde gizli kalmış bir küskün-
lük olmadığını kimse iddia edemez.
1962'de yurduna döndüğünde ABD-
deki birikimini Türkiye'deki müzik or-
tamına aktarmaktı maksadı. 1962-65 yıl-
lan arasında Ankara II Radyosu Müdür-
lüğü, Ankara Devlet Konvervatuvan ve
Gazi Eğitim Enstitüsü'nde hocalık ya-
parken radyoda bir Madrigal Korosu,
Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde bir
öğrenci korosu kurmuştu. Ama asıl, Or-
tadoğu Teknik Üniversitesi'nde bir elek-
tronik müzik stüdyosu kurmayı amaçlı-
yordu. Ancak Amerika'dan beraberinde
getirdiği o son derece hassas elektronik
aletleri, üç yıl boyunca mevzuat dolayı-
sıyla gümrüklerden çekemeyince Türki-
yeMe kalma konusunda direnmenin an-
İamsızlığı ortaya çıkmıştı.
1%5'te tekrar ve bir daha geri dönme-
mek üzere Amerika'ya dönmesi mesleki
açıdan çok yerinde bir karardı kuşkusuz.
Ne var ki kendisi şiddetle aksini iddia et-
se de aklı hep eski dostlannda, öğrenci-
lerinde, eski aşklarında, Moda'da, pas-
tırmada, rakıda kaldı. Kayserili bir Er-
meni tarafından imal edilen pasürmayı
California'dan yılda birkaç kez New
York'a getirttiğinde hemen telefona sa-
rılır pastırma yemenin erdemlerini anlat-
maya koyulurdu.
Yazımı bir çağnyla bitirmek istiyo-
rum. Bülent Arel'in öğrencilerinin, dost-
larının, yakınlarının, tanıdıklarının
onunla ilgili anılannı, varsa mektupla-
nnı toplamak ve anısına bir arrriağan ki-
tabı hazırlamak istiyoruz. llgilenen oku-
yucularımızın bize en yakm zamanda
ulaşmaları umuduyla...
Orkestra şefleri, müzik eleştirmenleri veAlexander Schwinck üzerine
Müzikle
6
showmanTik arasındaKarajan, Bernstein,
Zubin Mehta, Yuri
Temirkanov gibi
şeflerde "show" ile
müzik atbaşı giderek
eşitlenmiş. Bir de
Abbado, Muti, Levine,
Previn gibi yıldızların
yörüngelerinde
dolanan şefler var.
Orkestra şefliğinin yüzde alt-
mışı müzik ise geriye kalan yüz-
de kırkı da "show" malûmu âli-
niz. Karajan, Bernstein, Zubin
Mehta, Yuri Temirkanov gibi
şeflerde ise show ile müzik at
başı giderek eşitlenmiş. Zubin
Mehta'yı New York Filarmoni
Orkestrası'nın şefi olarak
"enterpretasyon" açısından
epey eksik bulan müzik çevre-
leri kendisinin sahne üzerinde-
ki manyetiznünin gücünü hiç in-
kâr edemezler. Nitekim Mehta,
her şeyden önce "sahne"siyle
bugünkü ününe kavuşmuştur.
Karajan için ise rivayetler
muhteliftir. Onun yorum ve
teknik meseleleri provalarda
çözdfiğü, konserde ve TV çe-
kimlerinde ise orkestraya sade-
ce ipuçlan verip geriye kalan ^a-
man içerisinde hayranlan için
"oynadjfı" söylenir.
Bernstein'ı sorarsanız, o za-
ten "showman" olarak dünya-
ya gelmişti. Bernstein daima
müziğin coşkusunun girdaplan-
na kapılır gider, seyirciyi de pe-
şinden sürüklerdi konserlerinde.
Bir de yıldız olmayıp yıldız-
ların yörüngelerinde dolanan >.
şefler var. Oaudio Abbado,
Riccardo Muti, Joseph Levioe,
Andre Previn, Seiji Ozawa, hat-
ta Giuseppe Sinopoli gibi. Bun-
lann çoğu Avrupa ve Amerika'-
nın tüm önemli orkestralanmn
müzik direktörleridir ya da tüm
önde gelen dünya orkestraları-
nın sürekli konuk şefi olma pa-
yesine sahiptirler. Yine çoğunun
önemli plak firmalanyla uzun
SAHNE ÜZERİNDEKt MANYETİZM — Geçen yıllarda Türkiye'ye de gelmiş olan Zubin Meh-
ta'yı New York Filarmoninin şefi olarak "yorum" açısından eksik bulan çevreler, onun sahne üs-
tündeki manyetizmini hiç yadsıyamazlar.
süreli angajmanlan olduğundan
orkestralar da onlara biraz
"mecbur"dur.
Ancak gün gelir, müzik eleş-
tirmenlerinin sabrı taşıverir.
Müzik eleştirisi, diğer bütün sa-
nat eleştirilerinde olduğu gibi
çok ciddiye alınır Batı'da. Oyle
ahbap çavuşluk fılan rol oyna-
maz pek. Eleştirmen düşündü-
ğünü açıkça, dolambaçsız bir
diile, korkmadan, çekinmeden
yazar.
Örneğin, 4 Kasım 1990 Sun-
day Times gazetesinde Hugh
Canning, dünyaca Unlü ltalyan
orkestra şefi Riccardo Muti'yi
ele ahp didik didik ettikten son-
ra yarı cansız bırakıyor garibi-
mi. Yazının ilk paragrafında aç-
gözlü konser menajerlerine de
sivri diliyle dokunan Canning,
Viyana Filarmoni Orkestrası gi-
bi ünü dünyayı sarmış bir or-
kestramn bile yanlış fîyat poü-
tikası yüzünden yarı boş salon-
lara konser verebileceğine deği-
niliyor. Anlaşılan, Viyana Filar-
moni Orkestrası, Berlin Filar-
moni Orkestrası'ndan asağı kal-
mamak için 60 tngiliz lirasına
kadar yükselen fıyatlar biçmiş
kendine. Sonuçta müziksever-
ler, şef Riccardo Muti'ye ilave-
ten, Mozart, Beethoven ve
Brahms gibi Viyana'nm kremalı
bestecilerine rağmen rağbet et-
memiş bu konserlere.
Hugh Canning'e göre Riccar-
do Muti'nin sinema yıldızı gö-
rüntüsü de pek işe yaramamış
bu sefer. Anlaşılan Muti'nin
saçlannın her bir telinin yerli ye-
rinde durması, Viyanalı klasik-
lerin yonımunun sıkıcı olması-
nın önüne geçememiş.
Şeflerden söz açılmışken bi-
raz da bizim tstanbul Devlet
Senfoni Orkestraa'nın yeni Ge-
nel Müzik Direktörü Alexander
Schwinck'ten söz edelim.
Schwinck'in özgeçmişi hayli göz
kamaştıncı. Franco Ferrara,
Hans Swarowski, Kubelik ve
Kondraşin, Bernstein, Ozawa
gibi büyük şefler ve şeflik hoca-
lan ile ya çalışmış ya da onla-
rın yönettiği kurslara katılmış.
Almanya'nın müzik
merkezlerinde olmasa da mer-
kezlerin civanndaki orkestrala-
rın ve operaların bazılannda
şeflik yapmış. Bir yıl lstanbul
Devlet Opera ve Balesi'nin Ge-
nel Müzik Direktörlüğü görevi-
ni bile üstlenmiş.
Sayın Schvvinck müzik orta-
mımızdan, AKM'nin hal-i pür-
melalinden en az bizim kadar
şikâyetçi. Hatta Alman olduğu
ve doğal olarak standardlanm
bizden hayli yüksek tuttuğu için
her şeyden rahatsız oluyor ve
büyük ölçüde de şikâyetlerinin
hepsinde haklı.
Orkestramızın Genel Müzik
Direktörü olarak sorunlann ne
kadar üzerine gidebüiyor, ne öl-
çüde yetkisi var bilmiyorum, ay-
nca orkestranın genel müzik da-
ğan ve program düzenleme ko-
nulanndaki rolü hakkında da
fazla bilgim yok. Bakalım,
Türkiye'de uzun yıllar yaşamış
Alman şefler Praetorias ya da
Lessing gibi o da Türk senfo-
nik müzik hayatına unutulmaz
katkılarda bulunacak mı?
Praestorius'un Hindemith'e
yazdığı hepsi birbirinden düşün-
dürücü ve eğlenceli mektuplar-
dan anlıyoruz ne tür yokluklarla
güzel müzik yapma ve hiç yok-
tan bir senfonik orkestra yarat-
ma savaşı verdiğini. Praetorius,
bir mektubunda Sbakespeare'-
in, " 3 . Richard"ından ünlü bir
cümleye değiştirerek gönderme
yapar: "Bir korno için krallıgı-
nu fedaya hazınm..." Aslı "A
Kingdom for a horse" olan bu
cümleyi maestro "A Kingdom
for a Honı..." diye değiştirir.
1934 yılında Riyaseticumhur
Filannoni Orkestrası'nda korno
çalacak kimse yoktur. Oysa
şimdi o günler geride kaldı.
Yokluklar ve yozluklar değişik
ölçeklerde sürse de bir değil elli
kornocu bulur bir orkestra şefi
artık Türkiye'de. Bu gerçeği de
küçümsememek gerek.
Ancak yabancı bir orkestra
şefi, bugün bile kendi kariyerin-
den önce "Türidye'nin müzik
hayatına ne gibi katkılarda
bulunabilirim" kaygısını taşı-
malı bence. Sanırım, Alexander
Schwinck de görevinin sorum-
luluğunun bilincini taşıyan bir
sanatçı olarak bu gerçekleri gö-
rüyordur.
Goleri • Alölye PERA • 146 97 38 • 132 64 26
\ üventsanat
\/galerısı
KEMAL İSKENDER
Resim Sefgisı
21 Kasım-16 AralMc
1 LeventSülün Sak. A-14 170 03 62 163 74 84
DİLEK
IŞIKSEL
Resim Sergısi
21 Kasım - 8 Aralık
N Sanal Galernı
TEM SANAT GALERİSİ
HAKKIANLI
Resim Sergisi
l7Kaw-l5AraUı1990
«KyufeAottMi Sokah **/? H H i t M Trt (1) 147 0199
NANCY
A ATAKAN
. ^ 5 Resim Sergisi
0) 27 Kasım - 22 Arolık
JB Yedikuyular Ç kmazı 6,7 Elmadağ
O* Tö 132 59 59 (Şan Tıyatrosu Artcası)
AYTEN (YETİŞ)
DOĞU
Resim Sergisi
8-30 Kasım'90
ATATÜRK KİTAPLIĞ1
Mete Cao 40 45 Taksim
149 09 45 - 149 56 63
HOBİ
sanat çalerisi
ARTİN
DEMİRCİ
Resim Sergisi
21 Kasım - 6 Aratık
Valikonjı Cad. Patai «5
NiHntaşı 146 72 «1
AEDPA
A^BTekstilbank Sanat
Galerisi
FAHRİ
SÜMER
Yağlıboya Resim Sergisi
28 Kasım - 17 Aralık
Hlııre» Grnde Cld. 12S
Tnvlkiyc Meydını 136 12 79
jVİTRAY TASARIMI
VE
UYGULAMA
KURSLARIMIZ
BAŞLAMIŞTIR.
| 9 KADIKOY
A 336 90 49
MEHMETGULER
RESIM SERGISI
8 KASIM - 5 ARAUK 1990
SOenr.u PtOT-Poranes norç
ÎOOC MCXB ffl
galeri
atölye
146 97 38
132 64 26
Dodie Smith
öldü
• Kültür Servisi —
"Yüzbir Dalmaçyah" adlı
kitabı 1961'de Walt Disney
tarafından çizgi filme
uyarlanan Ingiliz yazar
Dodie Smith öldü. Smith,
% yaşındaydı. Bugune dek
çeşitli oyunlar, romanlar ve
film senaryoları yazan
Dorothy (Dodie) Smith'in
Finchinfield'daki evinde
öldüğünü bildiren ailesi,
ölüm nedeni konusunda bir
açıklama yapmadı. 12 dile
çevrilen ve Londra'da
derileri için çalınan küçük
köpeklere yardım eden
Dalmaçya cinsi köpeklerin
anlatıldığı çocuk kitabı
"Yüzbir Da!maçyalı"nın da
bütün dünyada 2 milyon
sattığı kaydedildi.
"Sonbahar Çiğdemi",
"Sevgili Ahtapot", "Servis"
gibi oyunlann yazan olan
Smith'in 1949'da yazdığı
"Kaleyi Zaptettim" adlı
mizah romanı 1 milyonun
üzerinde satmıştı.
'Şeytanca Bir
Oyun
?
• Kültür Servisi — Şişli
Belediyesi Halk Sahnesi
ıkinci yılında "Şeytanca Bir
Oyun" adlı müzikli-güldürü
ile perdelerini açtı.
Cumartesi günleri saat -,
15.00'te Harbiye'deki Yapı
Endüstri Merkezi'nde
sergilenen oyunu Fatih
Yıldız yazdı ve yönetti.
Grafikerler :
toplandı
• Kültür Servisi —
Grafikerler Meslek
Kuruluşu Genel Kurulu The
Marmara Oteli Opera
Salonu'nda toplandı.
Mengü Ertel'in divan
başkanlığı yaptığı
toplantıda yapılan seçimler
sonucunda yeni yönetim
kurulu şu üyelerden oluştu:
Yurdaer Altıntaş, Bülent
Erkmen, Sadık
Karamustafa, Cemalettin
Mutver, Serdar Benli,
Uğurcan Ataoğlu, lbrahim
Dinç, Mesut Kayalar,
Marımut Tkrhan, İzzet
Türkkal, Joelle Danon,
Şebnem Keçik, Tlırgut
Erentürk, Savaş Çekic.
Genel kurulda ayrıca
GMK'nun ICOGRADA'ya
Grafık Tasarım Dernekleri
Uluslararası Konseyi) üye
olabilmesi için Bakanlar
Kurulu'na başvurulmasına '•'
karar verildi.
Ve Sinema'nın
9. sayısı
• Kültür Servisi — Ve
Sinema'nın 9. sayısı çıktı.
İlk 8 sayıdan farkh olarak
birinci hamur kâğıda
basümış olan seçki,
Antonioni ile yapılmış
ilginç bir söyleşiyi,
dünyanın en iyi TV yayın '.
kurumlanna sahip
olmasıyla ünlü Ingiltere'de
dördüncü kanalın fûlen
yayına başlamadan önceki
tartışmalan anlatan yazıyı,
Metin Erksan'm sinemanın
anayasa güvencesi altına
alınması gerektiğini
vurgulayan yazısım, Alman
kısa Fdmci Nekes'in yaşamı
ve filmografîsini,
Rosselini'nin sinemasal
sorunlar ve bunlann
ideolojiyle ilişkilerine dair
çeşitli biçimsel çözüm
önerilerini açıkladığı
söyleşiyi içeriyor.
Kültür gezisi
• Kültür Servisi — Tarih
Toplum dergisi tarafından .
düzenlenen kültür gezileri,
2 aralık pazar gunü
Ortaköy, Boğaz ve Sadberk
Hanım Müzesi gezisiyle
sürüyor. Doç. Dr. Mehmet
Ihsan Tunay'm
rehberliğinde Ortaköy >
Meydanı, Etz Ahayim
Sinagogu, Aylos Fokas
Kilisesi, Rumelihisan-
Aşiyan Müzesi ve Sadberk
Hanım Müzesi görülecek.
BÎLSAK1
TA
BUGÜN
28 Kasım Çarşamba:
19.00 tstanbul I Tarih ve
Yaşam3: "Beşiktaş
Pazan ve Behçet
Necatigil"
Hilmi YAVUZ
19.00 Reklam-tüketici
Etkileşimi:
Nilüfcr GÖLE,
Mahmut SEZEN,
Emre SENAN,
Bülent TANLA
Cafe-Foyer-Bar (Giriş)
12.00-00.30
Rock Cafe-Bar (5.Kat)
12.00-18.00 Hcavy Metal
18.00-24.00 Rock
21.00 ErkinKoray
BtLSAK, Sırasclvilcr
Cad., Soğancı Sok.7
CIHANGIR
143 28 79-99 Tı
I