Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/10 HABERLER 28 KASIM 1990
Fethi Tevetoglıı anıldı
• ANKARA (AA) — Şair, yazar ve politikacı Fethi
Tevetoğlu, ölümünün birinci yıhnda anıldı. Kemalist
Atılım Birliği tarafından düzenlenen anma toplantısının
açılış konuşmasıru yapan Birlik Genel Başkanı Sami
Ateş, Tevetoğlu'nun büyük bir "dava adamı" olduğunu
söyledi. Fethi Tevetoğlu'nun, hem Atatürkçü hem Türkçü
hem de dindar olduğunu belirten Ateş, "Hiçbirisini,
hayatınm hiçbir döneminde istismar etmedi" dedi. TaJim
ve Terbiye Kurulu Başkanı Ömer Okutan da, törene
katılamayan Milli Eğitim Bakanı Avni Akyoİ'un mesajını
okudu.
PİK davasında 3 tahliye daha
• İstanbul Haber Servisi — Yasadışı Partiya lslamiya
Kürdistan (PIK) orgutu adına aralarında üç cinayetin de
bulunduğu çok sayıda silahlı eylem gerçekleştirdikleri
savıyla haklarında dava açılan 20 kişinin yargılanmasına
devam edildi. PİK'in lideri olduğu ileri sürülen Mehmet
Sait Fırat duruşmadan vareste tutulurken Kenan Bulut,
Ramazan Güngör ve H.Bayram Akyüz de tahliye edildi.
tstanbul 2 No'lu DGM'deki duruşmada tanıklar dinlendi.
Örgütün gençlik ve öğrenci sorumlusu olduğu bildirilen
Hamit Turgut ise bir dilekçe okuyarak MİT Müsteşarı
Teoman Koman'ı kendilerine yapılan işkenceler ve
suçlamalar hakkında açıklama yapmaya çağırdı.
Perinçek ve Aslan yargıçlanıyor
• İstanbul Haber Servisi — Kapatılan 2000'e Doğru
Dergisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Tunca Arslan ile
Genel Yayın Yönetmeni Doğu Perinçek'in haklarında
açılan "böluculük" davasından yargılanmalarına bugün
başlanıyor. İstanbul 2 No'lu DGM'de görülecek olan
dava, derginin 4 Mart 1990 tarihli sayısında yer alan
"Kürt Sorununa Çözüm/Devlet Terörü Iflas Ediyor-
Demokratik Çözüm Dayatıyor" başlıklı yazıyla, Doğu
Perinçek imzalı başyazıda bölücii propaganda yapıldığı
gerekçesiyle açılmış bulunuyor. Perinçek ile Arslan'ın
TCK'nın 142/3-6. maddeleri gereğince 15'er yıla kadar
hapisleri isteniyor.
Lezbiyen 'muzır' bulundu
• tstanbul Haber Servisi — Yaprak Yayınları
tarafından basılan Rüya Eser'in yazdığı Lezbiyen adlı
kitabın loplatılmasına karar verildi. Yaprak Yayınevi
sahibi Mehmet Çerçi, kitabın muzır olduğu gerekçesiyle
İstanbul 4. Sulh Ceza Mahkemesi karanyla
toplatılmasına karar verildiğini bildirdi.
Pazarkaya'ya gözaltı
• tstanbul Haber Servisi — Batı Alman Radyosu
(WDR) Türkçe Yayınlar Bölümü Yönetmeni gazeteci
Yüksel Pazarkaya, Turkiye'den çıkış yaparken Atatürk
Havalimanı'nda dün gözaltına alındı, daha sonra serbest
bırakıldı. WDR rçin Türkiye'de röportaj ve araştırma
yapnktan sonra dün uçakla Köln'e dönmek isteyen
Pazarkaya pasaport kontrolü sırasında bilgisayar
kayıtlarında "tahdît" bulunduğuna itişkin veri üzerine
gözaltına alındı. Gayrettepe'deki Siyasi Şube
Müdürlüğü'nce sorgulanan Pazarkaya akşam saatlerinde
serbest bırakıldı. Pazarkaya'nın yeniden sorgulanmak
üzere bu sabah emniyete davet edildiği kaydedildi.
Açlık grevi 31. gününde
• Haber Merkezi — Amasya Cezaevi'nde 31. gününe
giren açlık grevi sürerken SHP Ankara milletvekilleri
Tevfik Koçak ve Halil Çuhadaroğlu, incelemelerde
bulunmak için dün Amasya'ya gittiler. Amasya
Cumhuriyet Başsavcısı Jsmet Bölükbaşı, 57 kişi ile
sürdürülen eylemin 9 kişinin vazgeçmesiyle 48'e
düştüğünü söyledi.
İKV'nin 25. yü kokteyli
• İstanbul Haber Servisi — Iktisadi Kalkınma Vakfı'nın
kuruluşunun 25. yılı dolayısıyla dün akşam Divan
Oteli'nde bir kokteyl verildi. Kokteyle Vehbi Koç, Jack
Kamhi, Nejat ve Bulent Eczacıbaşı gibi unlu
işadamlarının vanı sıra eski Dışişleri Bakanlanndan Vahit
Halefoğlu, holding yoneticileri ve eşleri katıldılar. 25.
yılını kutlayan İktisadi Kalkınma Vakfı "Türkiye ile
Avrupa Topluluğu (AT) arasında yakın ve sıkı ilişkiler
kurmak, AT'yi tanımak, Türk kamuoyuna tanıtmak,
AT'deki gelişmeleri izlemek ve Turkiye'yi AT'ye katılmaya
hazırlamak" amacıyla kurulmuştu.
ÖLÜM
Oltan Sungurlu'nun kardeşi
• ANKARA (AA) — TPAO Genel Müdür Yardımcısı
Ozan Sungurlu, ABD'nin Cleveland kentinde tedavi
gördüğü hastanede dün öldü. Bursa yakınlarında 19
eylülde geçirdiği trafik kazasında ağır yaralanan Ozan
Sungurlu, tedavi için ABD'ye götürülmüştü. Ozan
Sungurlu'nun cenazesi, yann Türkiye'ye getirilecek ve
cuma gunü Kocatepe Camisi'nde öğleyin kılmacak
namazdan sonra Cebeci Asri Mezaruğı'nda toprağa
verilecek. Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'nun kardeşi
olan Ozan Sungurlu, 51 yaşındaydı.
AÇIKLAMA
• Gazetenizin 11.10.1990 tarihli sayısında yayımlanan
•"Serbest Piyasa ve Tarım Sektörü" başlıklı yazı
bakanlığımızca incelenmiştir. Ithalatı yapılan gıda ve
tarım ürünlerinin kalite kontrolleri bakanlığımızca
yapılmaktadır. Ancak gıda ve tarım ürünlerinin ithalatı
ile ilgili politikalar ithalat rejimi kararı ile
belirlenmektedir. 1988 yılı toplam ithalattaki tanm
grubunun payı 14 milyar dolarda 500 milyon dolar yani
%3.5, 1989 yılında ise 15 milyar dolarda bir milyar
dolar yani %6.5'dir. 1988 yılı toplam ihracatımızdaki
tarım grubunun payı 12 milyar dolarda 2 milyar dolar
yani °7ol6.5, 1989 yılında ise 11 milyar dolarda 2 milyar
dolar yani "%18'dir. Iki yılın karşılaştırmasında
görüleceği üzere tarım ürünleri ihracatımız, ithalattan
2-4 kat daha fazladır. Kamuoyunun aydmlanması
bakımından bilgilerinize sunarız.
Taner Kıdır
Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı
Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri
DÜZELTME
• Küçükel: Gazetemizin dünkü sayısında yayımlanan
DYP GİK uyelerinin özgeçmişlerinde Ahmet Küçükel'in
özgeçmişi yanlış çıkmıştır. Doğrusu aşağıdaki şekilde
olacaktır. Düzeltiriz.
Doç. Dr. Ahmet Küçukel, 1936 Elazığ doğumlu. 1964'te
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldu.
İhtisasını AJmanya'da yaptı. Daha sonra yurda döndü.
Bursa Tıp Fakültesi'nde 1979 yılında cerrahi doçenti
oldu. 1983'te Buyük Türkiye Partisi kurucusu ve Genel
İdare Kurulu (GİK) üyesi oldu. BTP kapatıldıktan sonra
DYP kurucusu ve GİK üyesi oldu. Elazığ milletvekili.
Almanca ve Fransızca biliyor, evli, 2 çocuk babası.
Demirel veEcevit kontrgerilla için konuştu:
Sorumlusıından hesap sorulmalı
Demirel Devlet birtakım örgütlere cinayetler
işlettirmişse bunu kim yapmışsa yakasına
yapışıp burnunu sürtmek gerekir.
Eeevit Özel Harp Dairesi yasalara ve
anayasaya aykırıolarak devleti yönetenlerden
gizli tutuluyor. Örgütün bir de sivil uzantısı var.
İç Potitika Servisi — Kontrge- polannın dagıtılmasını istediği-
rilla tartışmalarıyla ilgili olarak
DSP Genel Başkanı Biilent Ece-
vit, 7. Cumhurbaşkanı Kenan
Evren'den, "Özel Harp Dairesi1
nin sivil uzantısının ve silah de-
ni" açıkladı. DYP Genel Başka-
nı Süleyman Demirel de "Dev-
let, birtakım örgütlerle cinayet-
ler işlettinnişse, bunu kim yap-
mışsa, bunun yakasına >apışıp,
bunun burnunu sürtmek, mille-
tin hakkını aramaktan başka bir
şey değUdir" dedi.
1 aralık pazar akşamı Magic
Box'ta yayıcılanacak "Kırmızı
Koltuk" programında darbeler,
terör ve kontrgerilla arasındaki
ilişkiyi anlatacak olan DSP lide-
ri Eeevit, gazeteci-yazar Abdi
İpekçi ile Papa 2. Jean Paul'ün
vurulması olaylannın zanlısı
Mehmet Ali Agca'nın Maltepe
Askeri Cezaevi'nden kaçmlma-
sıyla kontrgerilla arasında bağ
olabileceği kuşkusunu dile getir-
di. Eeevit, askeri darbelere giden
yolda kontrgerillanm kullanıl-
mış olabileceğini de belirterek
şunlan söyledi:
"Kornutanlar darbe yapmayı,
müdahalede bulunmayı akıllan-
na koyduktan sonra bilinç altı
dürtüsüyle, o müdahaleyi kamu-
oyunda meşrulaştıracak ortamın
oluşmasını beklerler. Sayın Ev-
ren'in yayımlanan anılannın bi-
rinci cildinde bu psikoiojik ol-
gu ortaya çıkıyor."
Eeevit, kontrgerillayla ilgili
bildiklerini anlatırken "Devletin
uzun sfire gizli tutıdan bir kuru-
luşu olduğunu" belirterek "Özel
Harp Dairesi, yasalara ve ana-
yasaya aykırı olarak devleti yö-
netenlerden gizli tutuluyor. Bu
örgütün bir de sivil uzantısı var.
Bu örgiite bağlı olarak bazı va-
tandaşlar omıir boyu görevlen-
dirilmişler. Türkiye işgal edildi-
ğinde vatanı korusunlar diye.
Bütün bunlar aklıma kuşkular
getirdi. Örgütün sivil uzanüsın-
Keçedler'den 'Kontrgerilla' için Meclis araştırmasınayeşilışık
KontrgeriUa biziıııdönemimizde yok
Devlet Bakanı Keçeciler, Cumhurbaşkanı'nın halk
tarafından seçimi konusunda muhalefet ile anlaşılmasının
zorunlu olduğunu söyledi.
FARl K BİLDtRİCİ
ANKARA — Devlet Bakanı Mehmet
Keçeciler, özel Harp Dairesi ve Kontr-
gerilla'nın faaliyetleri konusunda
HEP'in verdiği Meclis araştırması açıl-
ması önergesini kabul edebileceklerini
söyledi. Keçeciler, ANAP iktidan döne-
minde Kontrgerilla faaliyetleri olmadı-
ğını savundu. •
Devlet Bakanı Keçeciler, Cumhuriyet
muhabirinin, "Özel Harp Dairesi'nin
faaliyetleri hakkında Meclis araştınna-
SJ açümasını kabul eâer misiniz?" soru-
suna, "Olabilir. Neden olmasın"
yanıtını verdi. Kişisel görüşünün Mec-
lis araştırması açılması yönünde olduğu-
nu vurgulayan Keçeciler, "Zalen
Kontrgerilla Ue ilgili iddialar bizim dev-
rede değil. Bizim dönemimizde böyle bir
faaliyet yok. Araştırma yapılarak iddi-
alann ortaya çıkanlmasında fayda var"
dedi. "Araştırma yapmadan Kontrgeril-
la faaliyetlerinin ANAP iktidarında ol-
madığına nasıl emin olabiliyorsunuz?"
sorusuna Keçeciler, "Eminim, bizim dö-
nemimizde böyle şeyler kesinlikle yok.
Zaten kimse de bizim dönemimizde böy-
le şey olduğunu söylemiyor" karşılığını
verdi.
Keçeciler, Sosyalist Birlik Partisi
(SBP) kurulması girişimlerini değerlen-
dirirken de "Zaten eskiden de bu tür
partiler vardı ve milletten oy alamadı-
lar. Ben bu partilere buçuk partiler
diyonım" diye konuştu. Keçeciler, SBP
benzeri partilerin kurulmaanın demok-
rasi açısından yararlı olduğunu kayde-
derek "Hem bu partinin kurulmasının
ANAP'a bir zaran olmaz. Olsa olsa
SHP ve DSP'nin oylannı azaltıriar"
dedi.
DYP'nin son kongresi ve "yenileşme
hareketi" konusunda bir değerlendirme
yapmak istemediğini söyleyen Keçeciler,
daha sonra şu fıkrayı anlattı:
"Hoca leyleği yakalamış, 'Seni kuşa
benzeteceğim, böyle olmaz' demiş. Ley-
leğin gagasından biraz kesmiş. sonra
ayaklannı biraz kısaltmış, 'Hah, şimdi
kuşa benzedin' demiş. Leylek de demiş
ki, 'Gagamı, ayaklanmı kestin araa ka-
natlarımdaki bu alacayı görenler leylek
olduğumu yine anlarlar'. Demirel'inki
de o hesap. Demirel yine aynı Demirel."
Keçeciler, Cumhurbaşkanı'nın halk
tarafından seçilmesi tartışmalan için de
şu değerlendirmeyi yaptı:
"Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından
seçilmesini destekliyorum. Ama bunun
muhalefet ile uzlaşılarak anlaşılarak çı-
kanlması gerekli. Eger muhalefet ile an-
raşma olmazsa sistem ölü doğar. Ölü
dogan bir astemin de memlekete faydası
olmaz."
Muhalefet ile anayasa değişikliği ko-
nusunda anlaşma sağlanamazsa referan-
dum yolunu tercih etmeyeceklerini
söyleyen Keçeciler, Cumhurbaşkanı
Turgut Özal'ın önerdiği Cumhurbaş-
kanlığı seçimi, genel ve yerel seçimlerin
birlikte yapılması dUşüncesini de destek-
lediğini ifade etti.
Sığınmacıların
statüsü
DİYARBAKIR
(Cumhuriyet) —
Olağanüstü Hal Bölge Valisi
Hayri Kozakçıoğlu, "Iraklı
KUrt sığınmacıların statülerine
yakında netlik
kazandınlacağını" söyledi.
Kozakçıoğlu, yaklaşık iki
buçuk yıldır Türkiye'de
bulunan sığınmacılara 60
milyar dolayında para
harcandiğım, bu paranın
sadece 5 milyar lirasının başka
ülkelerden yardım amacıyla
gönderildiğini söyledi.
YaklasıkI2binKürt
sığınmacının yaşamlarını
sürdurdüğü geçici bannma
merkezinde, sığınmacı
çocuklanna Türkçe eğitim-
öğretim vermek amacıyla bir
süre önce açılan 12 derslikli
"ŞehitHazımŞahin"
İlkokulu'nda incelemelerde
bulunan Olağanüstü Hal Bölge
Valisi Hayri Kozakçıoğlu,
sorunlar hakkında okul
yetkilılerinden bilgi aldı. SEVGt GÖSTERİSİ — Kozakçıoğlu ve beraberindekiler, sazlı sözlü karşılandılar. (Fotograf: AA)
Sosyalist BirlikPartisiKuruluş Kurultayı bildirgesi açıklandi:
Politikyenilenme,demokratik yapılanma
600 delegenin katılımı ile yapılan kurultayın
sonuç biîdirgesinde SBP'nin kuruluş
başvurusunun en geç 15 Ocak 1991 tarihine
kadar yapılacağı açıklandi.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Sosyalist Birlik Parti-
si'nin kurulmasma karar verilen
"Kuruluş Kunıltayı"nın sonuç
bildirgesi yayımlandı.
12 Eylül'ün tüm kurul ve ku-
raüanyla tasfiye edilmesi, özgür
düşünceye ket vuran, yaratıcıü-
ğın önünü tıkayan tabulann yı-
kılması ve TCY'deki 141, 142,
163. maddelenn kaldınlmasının
da istendiği bildirgenin tam
metni şöyle:
"Yılmadık. Emekle ve sabır-
la partimizi, Sosyalist Birlik
Partisi'ni kurduk. Büyük deği-
şimlerin yaşandığj bu tarihsel
dönemde kurulan, demokrasi
ve katılımcılık temelinde, eme-
ğin kurtuluşu için mücadele yü-
rüten, toplumsal güçlere dayalı
yeni bir sosyalist parti olarak
varlığımızı Türkiye insanmın
özgurlük, çağcılhİc ve insanca
yaşam özleminin gerçekleştiril-
mesine adıyoruz.
Sona eren yuzyılımızda yaşa-
nan köklü değişimler, var olan
sosyalizmi de, kapitaiizmi de,
çevre ülkeleri de etkiliyor. Ge-
leneksel siyasal sistemler, siya-
sal güçler, hatta insan ilişkileri
ve doğa düzeni bu köklü deği-
şimler karşısında derin bir bu-
nalım içerisindedir. Sosyalist
Birlik Partisi bu aiacakaranlık-
tan, çağından sorumlu öteki
toplumsal gelişim güçleri ile bir-
likte aydınlığa çıkacağımıza ina-
nıyor.
Bir yandan Paris Şartı'yla
(AGÎK) banş, demokrasi ve si-
lahsızlanmanın ufku açıhrken
öte yandan Körfez bunalımı so-
runları, zor yoluyla çözme alış-
kanlıklannın ortadan kalkmadı-
ğını gösteriyor. Körfez bunah-
mı, aynı zamanda yeni bir ulus-
lararası hukuk düzenine duyu-
lan gereksinimi de ortaya koyu-
yor. Bilim ve teknikteki olağa-
nüstü gelişmeler bir yandan in-
sanın insanca gelişiminin
olanaklarıru arttınrken öte yan-
dan insanı ve doğayı yıkıma uğ-
ratabilecek tehlikeleri de içinde
barındınyor.
Dünyamızda banş ve demok-
rasi özlemleri yükselirken hâlâ
12 Eylül'ün cenderesinden çıka-
mayan Türkiye'de düşünce ya-
şamı yasaklarla, siyasal yaşam
terörle boğulmak isteniyor. De-
ğişen dünya ile Türkiye arasın-
daki bu çelişme toplumun bü-
tün ilerici güçlerini birlikte bir
çözüm arama sorumluluğuyla
karşı karşıya getirmiş bulunu-
yor. İçinde bulunduğumuz du-
rum Türkiye'de köklü bir poli-
tik yenilemeyi, demokratik ye-
niden yapılanmayı zorunlu kılı-
yor.
Bunun için;
• 12 Eylül'ün tüm kunım ve
kurallanyla tasfiye edilmesi, öz-
gür düşünceye ket vuran, yara-
tıcıhğın önünü tıkayan tabula-
nn yıkılması, Ceza Yasası'nda-
ki 141, 142 ve 163. maddelerin
kaldırılması,
• Cumhuriyet tarihindeki bü-
tün olağanüstü yargılamaların
sonuçlannı ortadan kaldıracak,
bütun politik tutukluları özgür-
luğe kavuşturacak ayrımsız bir
genel affın çıkarılması, kapatıl-
mış bütün partiler üzerindeki
yasağın kaldınlması, siyasal seç-
me ve örgütlenme özgürlüğu
önündeki bütün engeller kaldı-
rılarak Anayasa Mahkemesi'n-
de yargılanan Türkiye Birleşik
Komünist Partisi'nin yasallığı-
nın eksiksiz olarak tanınması,
• Kürt dili üzerindeki baskı
ve yasakların kaldınlması,
Kürtlerin varhğımn ve kimliği-
nin resmen tanınması,
• Devletin toplu iş sözleşme-
lerine ve sendikal yaşama mü-
dahalesinin ortadan kaldınlma-
sı, genel grev hakkırun tanınma-
sı,
• Toplumsal yaşamda kadın-
ların özgürlüğiı için, erkek ege-
men ideolojisinin ve cinsel şid-
detin her türüne karşı köklü dö-
nüşumlerin gerçekleştirilmesi,
• Gençlerin sevgide, cinsel
yaşamda ve yaşanun her aianın-
da, kendi değer ve ölçülerini öz-
gürce gelistirebilmesi, söz ve ka-
rar hakkında sahip olabilmesi,
• Yurtdışındaki insanlanmı-
zın politik, toplumsal, ekono-
mik, kültürel sorunlanrun çözü-
mü,
• Yurttaşlann din ve vicdan
özgürlüğünün kayıtsız şartsız
tanınması,
• Bilim ve teknikteki hızlı ge-
lişmelere ayak uyduran, çağcıl
temellere dayalı yeni ve demok-
ratik bir uluslararası ekonomi,
ekoloji ve hukuk düzenine duy-
duğu yaşamsal gereksinime uy-
gun olarak dış politikanın,
Türkiye'nin dünyanın gelişimi-
ne eşit haklı ve yapıcı katılımı-
nı sağlamaya olanak veren bi-
çimde yeniden yapılandınlması,
uluslararası ilişkilerde karşılık-
lı bağımsızlık, eşit haklıhk ve
eleştiri özgürlüğu temelinde ye-
niden geliştirilerek.
Bu köklü dönüşümleri ger-
çekleştirmek için gerekli geniş
bir tarihsel blokun olusturulma-
sında, işçi hareketinin yani sıra
kadın hareketi, banş hareketi,
çevre hareketi gibi toplumsal
değişim hareketleri ile başta
HEP olmak, üzere diğer ilerici
parti ve gruplarla, yurttaş giri-
şimleriyle ve aydmlarla eşit ve
özgür bir dayanışma ve işbirli-
ği içinde olmayı, onlardan öğ-
renmeyi temel alan Sosyalist
Birlik Partisi, dil, din, cinsiyet
aynmcılığı yapmadan, Türk-
Kürt bütün yurttaşları sınıfsız,
sömürüsüz bir evrene doğru ce-
sur, ışıkL ve neşeli bir yürüyüşe
çağınyor."
daki vatanscverler, yaslan ilerle-
dikçe ideolojik kutuplann etld-
si altında kalabilirler ve bunn
kullanmaya çalışabilüier" şek-
linde konuştu.
Eeevit, Cumhurbaşkanı Ke-
nan Evren'e konu ile ilgili kuş-
kulannı anlattığını ve Evren1
den, "Özel Harp Dairesi'nin si-
vil uzantısının ve silah depola-
nnın dagıtılmasını istedigini"
söyledi.
Demirerden çağn
DYP Genel Başkanı Süley-
man Demirel de dun partisinin
grup toplantısında kontrgerilla
konusuna değindi. Türkiye
Cumhuriyeti Devleti'nin birta-
kım örgütlere cinayetler işlettir-
diği tartışmasımn sürdürüleme-
yeceğine dikkat çeken Demirel,
şunlan söyledi:
"Devlet birtakım örgütlere ci-
nayetler işlettirmişse, bunu kim
yapnuşsa, bunun yakasına yapı-
şıp, bunun burnunu sürtmek,
milktin bakkını aramaktan baş-
ka şey değildir. Bugün devleti
yönetenlere, Çanka^'sına, hü-
kümetine, Meclisine ve güvenlik
kuvvetlerine sesleniyorum. Çok
büyük itham altındasınız."
Demirel, kendisinin başba-
kanhğı döneminde ve kendisinin
bilgisi altında bu türden hiçbir
olayın olmadığını belirterek
"Bakın bir açık kapı koyuyo-
rum. Bilgim dahilinde diyonım.
BUgün dahilinde teya bilgim ha-
ricinde, herhangi bir şey olduy-
sa, bunun sorumlulugunun altı-
na yatıyonım" dedi.
Talat Turhan
Susan adam
korkuyordur
Haber Merkezi — 1970'li yıl-
larda Türkiye'de kontrgerilla
konusundaki tanışmalan başla-
tan ve bu konuda pek çok yayı-
nı da bulunan Emekli Kurmay
Yarbay Talat Turhan, Çağdaş
Gazeteciler Derneği'ndeki basın
toplantısında Özel Harp Daire-
si ile ilgili görüşlerini açıkladı.
Kontrgerilla konusunda baş-
ta Faik Türün, Memduh Ünlü-
türk, Turgut Sunalp, Fikret
Köktan, Nurettin Ersin, Kemal
Kayacan, Muhsin Batur, Prof.
Ayhan Önder, Nihat Erim, Fe-
rit Melen, Naim Talu olmak
üzere dönemin yasayan tüm yet-
küilerinin ifade vermelerini, bu
kişilerin, ölmüş bile olsalar,
TCK'nın 146/1 maddesinde ta-
nımlanan "Devleti ele gecinnek
amacıyla çete kurmak" suçuy-
la yargılanmaları gerektiğini
söyledi.
Kontrgerilla konusunda çok
geniş kapsamlı bir Meclis araş-
tırması başlatılmasının önemine
işaret eden Turhan, bu konuda
herkesi açıklama yapmaya çağı-
rarak "Susan adamın korktuğu
bir şey var demektir. Bu, de-
mokrasi kavgasıdır. 'Konuşur-
sam beni öldürürler' deyip sus-
masınlar. Ben konuşuyonım ve
öldüriilmeyi bekliyorum" dedi.
Turhan, Sunalp'in de bir gaze-
teye yaptığı açıklamada, "Tür-
kiye'de CIA'nın adamlan yok
değil ki dünyanın her tarafında
var. CIA'nın pekâlâ bizim istih-
barat teşkilatları ile ilişkisi
olabilir" dediğini belirterek şun-
lan söyledi:
"Turgut Sunalp bu cinayet
örgütüyle ilişkiyi doğal karşıla-
maktadır. CIA'mn, 'ev sahibi
ülke' diye tanımladığı ve ilişki-
ye geçtiği ülkelerin güvenlik ör-
gütlerinde hangi yöntemle işbir-
likçi ajan topladığı PM30-31
simgeii 'Kararİıhk Operasyonla-
n, fstihbarat ve Özel Ajanlar'
adlı çok gizli Amerikan talim-
namesinin B ekinde anlaUlmak-
tadır. CIA'ya angaje edilen özel
ajanlan saptamak gibi Türki-
ye'nin gündemine girecek ya-
şamsal bir sonınla karşı karşı-
yayız."
Öte yandan eski MBK üyderin-
den Suphi Karaman, 12 Mart ve
12 Eylül'de sorgulama ve işken-
ce yapanlann bulunması halin-
de kontrgerillacılann da bulu-
nabileceğini söyledi.
CUMEYT ARCAYUREK yarıyor
Oneri, Sahibine lade...
ANKARA — Özellikle son bir aydır TÖ'nün
bir plan ve siyasal strateji çerçevesinde hare-
kete geçtiğini kanıtlamak için TV'nin sabah
08.00'deki haberlerine gözatmak yeterli.
Daha önceki günlerde başkanlık sistemiyle
ilgili tartışmalara hemen hiç değinmeyen TRT,
son iki gündür TÖ'nün bu konuda söyledikle-
rini birinci haber yapıyor.
Aylardır gazetelerde yayımlanan, hem de TO
kaynaklı bu türden haber ve yorumları görmez-
likten gelen TRT, son iki gündür başkanlık sis-
temiyle ilgili haberleri sabahki "basın
özetlerinde" birinci sırada sunuyor.
Çankaya, başkanlık sistemi tartışmalarını
basın-siyasal partiler-Çankaya üçgeninden çı-
karıp halka mal etmeye girişiyor. TRT'ye dolaylı
yollardan uçurulan mesajla yakın günlere dek
önemsenmeyen başkanlık sistemi haberleri bir-
den baştacı ediliyor.
Demek oluyor ki muhterem büyüğümüz, ko-
nu üzerinde tartışmanın olgunlaşması ve iste-
diği sonuca yol alınması zamanının geldiğine
inanıyor AGİK zirvesinde imzalanan Paris Şar-
tı'ndan giriyor söze, Türkiye'nin gereksinmele-
riyle sürdürüyor, yeni bir anayasanın erdemini
savunarak "kendi olayını" artık herkesin bildi-
ği noktaya sürüklemeye çalışıyor:
Başkanlık ya da yarı başkanlık sistemi, adı
ne olursa olsun. Yeter ki kendileri Çankaya ko-
nukluğunu yedı yıllık bir kontrata bağlayabilsin!
Çankaya'dan indirileceğine ılişkin sözler du-
yunca yüreğinin yağları eriyor. Tabii, kamuoyu-
na tersini içeren seslenişler yapıyor. Neler söy-
lüyor neler! Çankaya'ya "millete güvenerek"
gelmişmiş de, ailesinde sultanlık, paşalık ve-
saire yokmuş da, bir memur çocuğuymuşda...
Nedense 26 Mart'ta milletin kendisine güven-
mediğini oyla belgelemesine karşın Çankaya'ya
çıktığını anımsamıyor. Ortadoğu'da pek çok kral
ile hanedanın -yakın tarihe göz atarsa
görecektir- kökeninde asalet olmadığı halde ya
sokaktan zorla ya da yararlarını koruduğu bü-
yük bir devletin adamı olarak tahta geçtiğini de
anımsamıyor.
Çankaya'dan "giderse üzülmezrniş". İyi ama,
koltuğa daha sıkı sarılmanın çarelerini ondan
başka bu kadar ısrarla, günübirlik arayana rast-
lanmıyor.
TÖ'nün yeni manevralarını dün Meclis grup-
larında konuşan iki muhalefet lideri gerektıği
ölçülerde sergiliyor, muhtereme gerekli yanıt-
lar veriliyor.
İnönü. "Bugün Türkiye'nin temel konusu
TÖ'nün keyfi hareketlerini nasıl yasallaştıracağı
değildir" diyor, başka konulara atlıyor. Son gı-
rişımleri bir gün önce "açıkgözlülük" diye ni-
teleyen İnönü, TÖ'nün yetkisi olmadan yaptık-
lannı yasal sınırlara çekmeye çalıştığım
söylüyor.
Son çıkışları değerlendirirken inönü, "Taraf-
sız davranmadığını, artık TÖ'nün de kabul et-
tiğinı, bir türlü uyum gösteremediğı anayasayı
kendine uydurmaya çalıştığım" vurguluytjr.
SHP lideri yadsınması olanaksız bir mantık, bir
gerçekçilikle "açıkgözlülüğü" bir kez daha gün
ışığına çıkarıyor.
Son günlerde DYP'den olumlu kimi havalar
kokladığından TÖ, durmadan anayasa değişik-
liğinden söz ediyor. Ne çare, dün Demirel'den
de okkalı bir yanıt alıyor. Grup konuşmasında
Demirel, yapılacak ilk ışin "Turkiye'yi Çanka-
ya'nın, hükümetin ve parlamentoyu bu iktida-
rın gasbından kurtarmak" olduğunu ilan edi-
yor. 1992'lere kadar beklemeye hayır diyor. Alt-
mış gün sonra seçime var mısın yok musun?
DYP'nin "başkanlık ya da yarı başkanlık sistem-
lerine taraftar" olmadığını açıklıyor. "Pariamen-
ter sistemin sürmesini" istedigini bildiriyor. An-
cak bu koşullar attında cumhurbaşkanının halk
tarafından seçilmesine onay veriyor.
Bir özet yapıyor: "Biz, bir adam bir tarafta
millet bir larafta olsun istemiyoruz. Bunlar be-
nim tebam diyecek bir sistem istemiyoruz."
TÖ, son demeçlerinde habire anayasanın Pa-
ris Şartı'na uymasını istıyor. Demirel elbette
olumlu bakıyor ısteğe, ancak önce Paris Şar-
tı'nda yer alan "serbest ve eşit koşullarda ya-
pılan seçim" koşulunu iktidarın yerine getirme-
sini istiyor.
Meclis'te dün "nereye varacağı artık açıkça
belli olan oyunun" önüne kesin engeller ko-
nuluyor.
"Kurulmak istenen çok 'Şarklı' ve tek kişiye
göre bir yöntem biçimi" önerene hemen iade
ediliyor.