25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 HABERLER 28 KASIM 1990 Fethi Tevetoglıı anıldı • ANKARA (AA) — Şair, yazar ve politikacı Fethi Tevetoğlu, ölümünün birinci yıhnda anıldı. Kemalist Atılım Birliği tarafından düzenlenen anma toplantısının açılış konuşmasıru yapan Birlik Genel Başkanı Sami Ateş, Tevetoğlu'nun büyük bir "dava adamı" olduğunu söyledi. Fethi Tevetoğlu'nun, hem Atatürkçü hem Türkçü hem de dindar olduğunu belirten Ateş, "Hiçbirisini, hayatınm hiçbir döneminde istismar etmedi" dedi. TaJim ve Terbiye Kurulu Başkanı Ömer Okutan da, törene katılamayan Milli Eğitim Bakanı Avni Akyoİ'un mesajını okudu. PİK davasında 3 tahliye daha • İstanbul Haber Servisi — Yasadışı Partiya lslamiya Kürdistan (PIK) orgutu adına aralarında üç cinayetin de bulunduğu çok sayıda silahlı eylem gerçekleştirdikleri savıyla haklarında dava açılan 20 kişinin yargılanmasına devam edildi. PİK'in lideri olduğu ileri sürülen Mehmet Sait Fırat duruşmadan vareste tutulurken Kenan Bulut, Ramazan Güngör ve H.Bayram Akyüz de tahliye edildi. tstanbul 2 No'lu DGM'deki duruşmada tanıklar dinlendi. Örgütün gençlik ve öğrenci sorumlusu olduğu bildirilen Hamit Turgut ise bir dilekçe okuyarak MİT Müsteşarı Teoman Koman'ı kendilerine yapılan işkenceler ve suçlamalar hakkında açıklama yapmaya çağırdı. Perinçek ve Aslan yargıçlanıyor • İstanbul Haber Servisi — Kapatılan 2000'e Doğru Dergisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Tunca Arslan ile Genel Yayın Yönetmeni Doğu Perinçek'in haklarında açılan "böluculük" davasından yargılanmalarına bugün başlanıyor. İstanbul 2 No'lu DGM'de görülecek olan dava, derginin 4 Mart 1990 tarihli sayısında yer alan "Kürt Sorununa Çözüm/Devlet Terörü Iflas Ediyor- Demokratik Çözüm Dayatıyor" başlıklı yazıyla, Doğu Perinçek imzalı başyazıda bölücii propaganda yapıldığı gerekçesiyle açılmış bulunuyor. Perinçek ile Arslan'ın TCK'nın 142/3-6. maddeleri gereğince 15'er yıla kadar hapisleri isteniyor. Lezbiyen 'muzır' bulundu • tstanbul Haber Servisi — Yaprak Yayınları tarafından basılan Rüya Eser'in yazdığı Lezbiyen adlı kitabın loplatılmasına karar verildi. Yaprak Yayınevi sahibi Mehmet Çerçi, kitabın muzır olduğu gerekçesiyle İstanbul 4. Sulh Ceza Mahkemesi karanyla toplatılmasına karar verildiğini bildirdi. Pazarkaya'ya gözaltı • tstanbul Haber Servisi — Batı Alman Radyosu (WDR) Türkçe Yayınlar Bölümü Yönetmeni gazeteci Yüksel Pazarkaya, Turkiye'den çıkış yaparken Atatürk Havalimanı'nda dün gözaltına alındı, daha sonra serbest bırakıldı. WDR rçin Türkiye'de röportaj ve araştırma yapnktan sonra dün uçakla Köln'e dönmek isteyen Pazarkaya pasaport kontrolü sırasında bilgisayar kayıtlarında "tahdît" bulunduğuna itişkin veri üzerine gözaltına alındı. Gayrettepe'deki Siyasi Şube Müdürlüğü'nce sorgulanan Pazarkaya akşam saatlerinde serbest bırakıldı. Pazarkaya'nın yeniden sorgulanmak üzere bu sabah emniyete davet edildiği kaydedildi. Açlık grevi 31. gününde • Haber Merkezi — Amasya Cezaevi'nde 31. gününe giren açlık grevi sürerken SHP Ankara milletvekilleri Tevfik Koçak ve Halil Çuhadaroğlu, incelemelerde bulunmak için dün Amasya'ya gittiler. Amasya Cumhuriyet Başsavcısı Jsmet Bölükbaşı, 57 kişi ile sürdürülen eylemin 9 kişinin vazgeçmesiyle 48'e düştüğünü söyledi. İKV'nin 25. yü kokteyli • İstanbul Haber Servisi — Iktisadi Kalkınma Vakfı'nın kuruluşunun 25. yılı dolayısıyla dün akşam Divan Oteli'nde bir kokteyl verildi. Kokteyle Vehbi Koç, Jack Kamhi, Nejat ve Bulent Eczacıbaşı gibi unlu işadamlarının vanı sıra eski Dışişleri Bakanlanndan Vahit Halefoğlu, holding yoneticileri ve eşleri katıldılar. 25. yılını kutlayan İktisadi Kalkınma Vakfı "Türkiye ile Avrupa Topluluğu (AT) arasında yakın ve sıkı ilişkiler kurmak, AT'yi tanımak, Türk kamuoyuna tanıtmak, AT'deki gelişmeleri izlemek ve Turkiye'yi AT'ye katılmaya hazırlamak" amacıyla kurulmuştu. ÖLÜM Oltan Sungurlu'nun kardeşi • ANKARA (AA) — TPAO Genel Müdür Yardımcısı Ozan Sungurlu, ABD'nin Cleveland kentinde tedavi gördüğü hastanede dün öldü. Bursa yakınlarında 19 eylülde geçirdiği trafik kazasında ağır yaralanan Ozan Sungurlu, tedavi için ABD'ye götürülmüştü. Ozan Sungurlu'nun cenazesi, yann Türkiye'ye getirilecek ve cuma gunü Kocatepe Camisi'nde öğleyin kılmacak namazdan sonra Cebeci Asri Mezaruğı'nda toprağa verilecek. Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'nun kardeşi olan Ozan Sungurlu, 51 yaşındaydı. AÇIKLAMA • Gazetenizin 11.10.1990 tarihli sayısında yayımlanan •"Serbest Piyasa ve Tarım Sektörü" başlıklı yazı bakanlığımızca incelenmiştir. Ithalatı yapılan gıda ve tarım ürünlerinin kalite kontrolleri bakanlığımızca yapılmaktadır. Ancak gıda ve tarım ürünlerinin ithalatı ile ilgili politikalar ithalat rejimi kararı ile belirlenmektedir. 1988 yılı toplam ithalattaki tanm grubunun payı 14 milyar dolarda 500 milyon dolar yani %3.5, 1989 yılında ise 15 milyar dolarda bir milyar dolar yani %6.5'dir. 1988 yılı toplam ihracatımızdaki tarım grubunun payı 12 milyar dolarda 2 milyar dolar yani °7ol6.5, 1989 yılında ise 11 milyar dolarda 2 milyar dolar yani "%18'dir. Iki yılın karşılaştırmasında görüleceği üzere tarım ürünleri ihracatımız, ithalattan 2-4 kat daha fazladır. Kamuoyunun aydmlanması bakımından bilgilerinize sunarız. Taner Kıdır Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri DÜZELTME • Küçükel: Gazetemizin dünkü sayısında yayımlanan DYP GİK uyelerinin özgeçmişlerinde Ahmet Küçükel'in özgeçmişi yanlış çıkmıştır. Doğrusu aşağıdaki şekilde olacaktır. Düzeltiriz. Doç. Dr. Ahmet Küçukel, 1936 Elazığ doğumlu. 1964'te İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldu. İhtisasını AJmanya'da yaptı. Daha sonra yurda döndü. Bursa Tıp Fakültesi'nde 1979 yılında cerrahi doçenti oldu. 1983'te Buyük Türkiye Partisi kurucusu ve Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi oldu. BTP kapatıldıktan sonra DYP kurucusu ve GİK üyesi oldu. Elazığ milletvekili. Almanca ve Fransızca biliyor, evli, 2 çocuk babası. Demirel veEcevit kontrgerilla için konuştu: Sorumlusıından hesap sorulmalı Demirel Devlet birtakım örgütlere cinayetler işlettirmişse bunu kim yapmışsa yakasına yapışıp burnunu sürtmek gerekir. Eeevit Özel Harp Dairesi yasalara ve anayasaya aykırıolarak devleti yönetenlerden gizli tutuluyor. Örgütün bir de sivil uzantısı var. İç Potitika Servisi — Kontrge- polannın dagıtılmasını istediği- rilla tartışmalarıyla ilgili olarak DSP Genel Başkanı Biilent Ece- vit, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'den, "Özel Harp Dairesi1 nin sivil uzantısının ve silah de- ni" açıkladı. DYP Genel Başka- nı Süleyman Demirel de "Dev- let, birtakım örgütlerle cinayet- ler işlettinnişse, bunu kim yap- mışsa, bunun yakasına >apışıp, bunun burnunu sürtmek, mille- tin hakkını aramaktan başka bir şey değUdir" dedi. 1 aralık pazar akşamı Magic Box'ta yayıcılanacak "Kırmızı Koltuk" programında darbeler, terör ve kontrgerilla arasındaki ilişkiyi anlatacak olan DSP lide- ri Eeevit, gazeteci-yazar Abdi İpekçi ile Papa 2. Jean Paul'ün vurulması olaylannın zanlısı Mehmet Ali Agca'nın Maltepe Askeri Cezaevi'nden kaçmlma- sıyla kontrgerilla arasında bağ olabileceği kuşkusunu dile getir- di. Eeevit, askeri darbelere giden yolda kontrgerillanm kullanıl- mış olabileceğini de belirterek şunlan söyledi: "Kornutanlar darbe yapmayı, müdahalede bulunmayı akıllan- na koyduktan sonra bilinç altı dürtüsüyle, o müdahaleyi kamu- oyunda meşrulaştıracak ortamın oluşmasını beklerler. Sayın Ev- ren'in yayımlanan anılannın bi- rinci cildinde bu psikoiojik ol- gu ortaya çıkıyor." Eeevit, kontrgerillayla ilgili bildiklerini anlatırken "Devletin uzun sfire gizli tutıdan bir kuru- luşu olduğunu" belirterek "Özel Harp Dairesi, yasalara ve ana- yasaya aykırı olarak devleti yö- netenlerden gizli tutuluyor. Bu örgütün bir de sivil uzantısı var. Bu örgiite bağlı olarak bazı va- tandaşlar omıir boyu görevlen- dirilmişler. Türkiye işgal edildi- ğinde vatanı korusunlar diye. Bütün bunlar aklıma kuşkular getirdi. Örgütün sivil uzanüsın- Keçedler'den 'Kontrgerilla' için Meclis araştırmasınayeşilışık KontrgeriUa biziıııdönemimizde yok Devlet Bakanı Keçeciler, Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçimi konusunda muhalefet ile anlaşılmasının zorunlu olduğunu söyledi. FARl K BİLDtRİCİ ANKARA — Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler, özel Harp Dairesi ve Kontr- gerilla'nın faaliyetleri konusunda HEP'in verdiği Meclis araştırması açıl- ması önergesini kabul edebileceklerini söyledi. Keçeciler, ANAP iktidan döne- minde Kontrgerilla faaliyetleri olmadı- ğını savundu. • Devlet Bakanı Keçeciler, Cumhuriyet muhabirinin, "Özel Harp Dairesi'nin faaliyetleri hakkında Meclis araştınna- SJ açümasını kabul eâer misiniz?" soru- suna, "Olabilir. Neden olmasın" yanıtını verdi. Kişisel görüşünün Mec- lis araştırması açılması yönünde olduğu- nu vurgulayan Keçeciler, "Zalen Kontrgerilla Ue ilgili iddialar bizim dev- rede değil. Bizim dönemimizde böyle bir faaliyet yok. Araştırma yapılarak iddi- alann ortaya çıkanlmasında fayda var" dedi. "Araştırma yapmadan Kontrgeril- la faaliyetlerinin ANAP iktidarında ol- madığına nasıl emin olabiliyorsunuz?" sorusuna Keçeciler, "Eminim, bizim dö- nemimizde böyle şeyler kesinlikle yok. Zaten kimse de bizim dönemimizde böy- le şey olduğunu söylemiyor" karşılığını verdi. Keçeciler, Sosyalist Birlik Partisi (SBP) kurulması girişimlerini değerlen- dirirken de "Zaten eskiden de bu tür partiler vardı ve milletten oy alamadı- lar. Ben bu partilere buçuk partiler diyonım" diye konuştu. Keçeciler, SBP benzeri partilerin kurulmaanın demok- rasi açısından yararlı olduğunu kayde- derek "Hem bu partinin kurulmasının ANAP'a bir zaran olmaz. Olsa olsa SHP ve DSP'nin oylannı azaltıriar" dedi. DYP'nin son kongresi ve "yenileşme hareketi" konusunda bir değerlendirme yapmak istemediğini söyleyen Keçeciler, daha sonra şu fıkrayı anlattı: "Hoca leyleği yakalamış, 'Seni kuşa benzeteceğim, böyle olmaz' demiş. Ley- leğin gagasından biraz kesmiş. sonra ayaklannı biraz kısaltmış, 'Hah, şimdi kuşa benzedin' demiş. Leylek de demiş ki, 'Gagamı, ayaklanmı kestin araa ka- natlarımdaki bu alacayı görenler leylek olduğumu yine anlarlar'. Demirel'inki de o hesap. Demirel yine aynı Demirel." Keçeciler, Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesi tartışmalan için de şu değerlendirmeyi yaptı: "Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesini destekliyorum. Ama bunun muhalefet ile uzlaşılarak anlaşılarak çı- kanlması gerekli. Eger muhalefet ile an- raşma olmazsa sistem ölü doğar. Ölü dogan bir astemin de memlekete faydası olmaz." Muhalefet ile anayasa değişikliği ko- nusunda anlaşma sağlanamazsa referan- dum yolunu tercih etmeyeceklerini söyleyen Keçeciler, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın önerdiği Cumhurbaş- kanlığı seçimi, genel ve yerel seçimlerin birlikte yapılması dUşüncesini de destek- lediğini ifade etti. Sığınmacıların statüsü DİYARBAKIR (Cumhuriyet) — Olağanüstü Hal Bölge Valisi Hayri Kozakçıoğlu, "Iraklı KUrt sığınmacıların statülerine yakında netlik kazandınlacağını" söyledi. Kozakçıoğlu, yaklaşık iki buçuk yıldır Türkiye'de bulunan sığınmacılara 60 milyar dolayında para harcandiğım, bu paranın sadece 5 milyar lirasının başka ülkelerden yardım amacıyla gönderildiğini söyledi. YaklasıkI2binKürt sığınmacının yaşamlarını sürdurdüğü geçici bannma merkezinde, sığınmacı çocuklanna Türkçe eğitim- öğretim vermek amacıyla bir süre önce açılan 12 derslikli "ŞehitHazımŞahin" İlkokulu'nda incelemelerde bulunan Olağanüstü Hal Bölge Valisi Hayri Kozakçıoğlu, sorunlar hakkında okul yetkilılerinden bilgi aldı. SEVGt GÖSTERİSİ — Kozakçıoğlu ve beraberindekiler, sazlı sözlü karşılandılar. (Fotograf: AA) Sosyalist BirlikPartisiKuruluş Kurultayı bildirgesi açıklandi: Politikyenilenme,demokratik yapılanma 600 delegenin katılımı ile yapılan kurultayın sonuç biîdirgesinde SBP'nin kuruluş başvurusunun en geç 15 Ocak 1991 tarihine kadar yapılacağı açıklandi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Sosyalist Birlik Parti- si'nin kurulmasma karar verilen "Kuruluş Kunıltayı"nın sonuç bildirgesi yayımlandı. 12 Eylül'ün tüm kurul ve ku- raüanyla tasfiye edilmesi, özgür düşünceye ket vuran, yaratıcıü- ğın önünü tıkayan tabulann yı- kılması ve TCY'deki 141, 142, 163. maddelenn kaldınlmasının da istendiği bildirgenin tam metni şöyle: "Yılmadık. Emekle ve sabır- la partimizi, Sosyalist Birlik Partisi'ni kurduk. Büyük deği- şimlerin yaşandığj bu tarihsel dönemde kurulan, demokrasi ve katılımcılık temelinde, eme- ğin kurtuluşu için mücadele yü- rüten, toplumsal güçlere dayalı yeni bir sosyalist parti olarak varlığımızı Türkiye insanmın özgurlük, çağcılhİc ve insanca yaşam özleminin gerçekleştiril- mesine adıyoruz. Sona eren yuzyılımızda yaşa- nan köklü değişimler, var olan sosyalizmi de, kapitaiizmi de, çevre ülkeleri de etkiliyor. Ge- leneksel siyasal sistemler, siya- sal güçler, hatta insan ilişkileri ve doğa düzeni bu köklü deği- şimler karşısında derin bir bu- nalım içerisindedir. Sosyalist Birlik Partisi bu aiacakaranlık- tan, çağından sorumlu öteki toplumsal gelişim güçleri ile bir- likte aydınlığa çıkacağımıza ina- nıyor. Bir yandan Paris Şartı'yla (AGÎK) banş, demokrasi ve si- lahsızlanmanın ufku açıhrken öte yandan Körfez bunalımı so- runları, zor yoluyla çözme alış- kanlıklannın ortadan kalkmadı- ğını gösteriyor. Körfez bunah- mı, aynı zamanda yeni bir ulus- lararası hukuk düzenine duyu- lan gereksinimi de ortaya koyu- yor. Bilim ve teknikteki olağa- nüstü gelişmeler bir yandan in- sanın insanca gelişiminin olanaklarıru arttınrken öte yan- dan insanı ve doğayı yıkıma uğ- ratabilecek tehlikeleri de içinde barındınyor. Dünyamızda banş ve demok- rasi özlemleri yükselirken hâlâ 12 Eylül'ün cenderesinden çıka- mayan Türkiye'de düşünce ya- şamı yasaklarla, siyasal yaşam terörle boğulmak isteniyor. De- ğişen dünya ile Türkiye arasın- daki bu çelişme toplumun bü- tün ilerici güçlerini birlikte bir çözüm arama sorumluluğuyla karşı karşıya getirmiş bulunu- yor. İçinde bulunduğumuz du- rum Türkiye'de köklü bir poli- tik yenilemeyi, demokratik ye- niden yapılanmayı zorunlu kılı- yor. Bunun için; • 12 Eylül'ün tüm kunım ve kurallanyla tasfiye edilmesi, öz- gür düşünceye ket vuran, yara- tıcıhğın önünü tıkayan tabula- nn yıkılması, Ceza Yasası'nda- ki 141, 142 ve 163. maddelerin kaldırılması, • Cumhuriyet tarihindeki bü- tün olağanüstü yargılamaların sonuçlannı ortadan kaldıracak, bütun politik tutukluları özgür- luğe kavuşturacak ayrımsız bir genel affın çıkarılması, kapatıl- mış bütün partiler üzerindeki yasağın kaldınlması, siyasal seç- me ve örgütlenme özgürlüğu önündeki bütün engeller kaldı- rılarak Anayasa Mahkemesi'n- de yargılanan Türkiye Birleşik Komünist Partisi'nin yasallığı- nın eksiksiz olarak tanınması, • Kürt dili üzerindeki baskı ve yasakların kaldınlması, Kürtlerin varhğımn ve kimliği- nin resmen tanınması, • Devletin toplu iş sözleşme- lerine ve sendikal yaşama mü- dahalesinin ortadan kaldınlma- sı, genel grev hakkırun tanınma- sı, • Toplumsal yaşamda kadın- ların özgürlüğiı için, erkek ege- men ideolojisinin ve cinsel şid- detin her türüne karşı köklü dö- nüşumlerin gerçekleştirilmesi, • Gençlerin sevgide, cinsel yaşamda ve yaşanun her aianın- da, kendi değer ve ölçülerini öz- gürce gelistirebilmesi, söz ve ka- rar hakkında sahip olabilmesi, • Yurtdışındaki insanlanmı- zın politik, toplumsal, ekono- mik, kültürel sorunlanrun çözü- mü, • Yurttaşlann din ve vicdan özgürlüğünün kayıtsız şartsız tanınması, • Bilim ve teknikteki hızlı ge- lişmelere ayak uyduran, çağcıl temellere dayalı yeni ve demok- ratik bir uluslararası ekonomi, ekoloji ve hukuk düzenine duy- duğu yaşamsal gereksinime uy- gun olarak dış politikanın, Türkiye'nin dünyanın gelişimi- ne eşit haklı ve yapıcı katılımı- nı sağlamaya olanak veren bi- çimde yeniden yapılandınlması, uluslararası ilişkilerde karşılık- lı bağımsızlık, eşit haklıhk ve eleştiri özgürlüğu temelinde ye- niden geliştirilerek. Bu köklü dönüşümleri ger- çekleştirmek için gerekli geniş bir tarihsel blokun olusturulma- sında, işçi hareketinin yani sıra kadın hareketi, banş hareketi, çevre hareketi gibi toplumsal değişim hareketleri ile başta HEP olmak, üzere diğer ilerici parti ve gruplarla, yurttaş giri- şimleriyle ve aydmlarla eşit ve özgür bir dayanışma ve işbirli- ği içinde olmayı, onlardan öğ- renmeyi temel alan Sosyalist Birlik Partisi, dil, din, cinsiyet aynmcılığı yapmadan, Türk- Kürt bütün yurttaşları sınıfsız, sömürüsüz bir evrene doğru ce- sur, ışıkL ve neşeli bir yürüyüşe çağınyor." daki vatanscverler, yaslan ilerle- dikçe ideolojik kutuplann etld- si altında kalabilirler ve bunn kullanmaya çalışabilüier" şek- linde konuştu. Eeevit, Cumhurbaşkanı Ke- nan Evren'e konu ile ilgili kuş- kulannı anlattığını ve Evren1 den, "Özel Harp Dairesi'nin si- vil uzantısının ve silah depola- nnın dagıtılmasını istedigini" söyledi. Demirerden çağn DYP Genel Başkanı Süley- man Demirel de dun partisinin grup toplantısında kontrgerilla konusuna değindi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin birta- kım örgütlere cinayetler işlettir- diği tartışmasımn sürdürüleme- yeceğine dikkat çeken Demirel, şunlan söyledi: "Devlet birtakım örgütlere ci- nayetler işlettirmişse, bunu kim yapnuşsa, bunun yakasına yapı- şıp, bunun burnunu sürtmek, milktin bakkını aramaktan baş- ka şey değildir. Bugün devleti yönetenlere, Çanka^'sına, hü- kümetine, Meclisine ve güvenlik kuvvetlerine sesleniyorum. Çok büyük itham altındasınız." Demirel, kendisinin başba- kanhğı döneminde ve kendisinin bilgisi altında bu türden hiçbir olayın olmadığını belirterek "Bakın bir açık kapı koyuyo- rum. Bilgim dahilinde diyonım. BUgün dahilinde teya bilgim ha- ricinde, herhangi bir şey olduy- sa, bunun sorumlulugunun altı- na yatıyonım" dedi. Talat Turhan Susan adam korkuyordur Haber Merkezi — 1970'li yıl- larda Türkiye'de kontrgerilla konusundaki tanışmalan başla- tan ve bu konuda pek çok yayı- nı da bulunan Emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan, Çağdaş Gazeteciler Derneği'ndeki basın toplantısında Özel Harp Daire- si ile ilgili görüşlerini açıkladı. Kontrgerilla konusunda baş- ta Faik Türün, Memduh Ünlü- türk, Turgut Sunalp, Fikret Köktan, Nurettin Ersin, Kemal Kayacan, Muhsin Batur, Prof. Ayhan Önder, Nihat Erim, Fe- rit Melen, Naim Talu olmak üzere dönemin yasayan tüm yet- küilerinin ifade vermelerini, bu kişilerin, ölmüş bile olsalar, TCK'nın 146/1 maddesinde ta- nımlanan "Devleti ele gecinnek amacıyla çete kurmak" suçuy- la yargılanmaları gerektiğini söyledi. Kontrgerilla konusunda çok geniş kapsamlı bir Meclis araş- tırması başlatılmasının önemine işaret eden Turhan, bu konuda herkesi açıklama yapmaya çağı- rarak "Susan adamın korktuğu bir şey var demektir. Bu, de- mokrasi kavgasıdır. 'Konuşur- sam beni öldürürler' deyip sus- masınlar. Ben konuşuyonım ve öldüriilmeyi bekliyorum" dedi. Turhan, Sunalp'in de bir gaze- teye yaptığı açıklamada, "Tür- kiye'de CIA'nın adamlan yok değil ki dünyanın her tarafında var. CIA'nın pekâlâ bizim istih- barat teşkilatları ile ilişkisi olabilir" dediğini belirterek şun- lan söyledi: "Turgut Sunalp bu cinayet örgütüyle ilişkiyi doğal karşıla- maktadır. CIA'mn, 'ev sahibi ülke' diye tanımladığı ve ilişki- ye geçtiği ülkelerin güvenlik ör- gütlerinde hangi yöntemle işbir- likçi ajan topladığı PM30-31 simgeii 'Kararİıhk Operasyonla- n, fstihbarat ve Özel Ajanlar' adlı çok gizli Amerikan talim- namesinin B ekinde anlaUlmak- tadır. CIA'ya angaje edilen özel ajanlan saptamak gibi Türki- ye'nin gündemine girecek ya- şamsal bir sonınla karşı karşı- yayız." Öte yandan eski MBK üyderin- den Suphi Karaman, 12 Mart ve 12 Eylül'de sorgulama ve işken- ce yapanlann bulunması halin- de kontrgerillacılann da bulu- nabileceğini söyledi. CUMEYT ARCAYUREK yarıyor Oneri, Sahibine lade... ANKARA — Özellikle son bir aydır TÖ'nün bir plan ve siyasal strateji çerçevesinde hare- kete geçtiğini kanıtlamak için TV'nin sabah 08.00'deki haberlerine gözatmak yeterli. Daha önceki günlerde başkanlık sistemiyle ilgili tartışmalara hemen hiç değinmeyen TRT, son iki gündür TÖ'nün bu konuda söyledikle- rini birinci haber yapıyor. Aylardır gazetelerde yayımlanan, hem de TO kaynaklı bu türden haber ve yorumları görmez- likten gelen TRT, son iki gündür başkanlık sis- temiyle ilgili haberleri sabahki "basın özetlerinde" birinci sırada sunuyor. Çankaya, başkanlık sistemi tartışmalarını basın-siyasal partiler-Çankaya üçgeninden çı- karıp halka mal etmeye girişiyor. TRT'ye dolaylı yollardan uçurulan mesajla yakın günlere dek önemsenmeyen başkanlık sistemi haberleri bir- den baştacı ediliyor. Demek oluyor ki muhterem büyüğümüz, ko- nu üzerinde tartışmanın olgunlaşması ve iste- diği sonuca yol alınması zamanının geldiğine inanıyor AGİK zirvesinde imzalanan Paris Şar- tı'ndan giriyor söze, Türkiye'nin gereksinmele- riyle sürdürüyor, yeni bir anayasanın erdemini savunarak "kendi olayını" artık herkesin bildi- ği noktaya sürüklemeye çalışıyor: Başkanlık ya da yarı başkanlık sistemi, adı ne olursa olsun. Yeter ki kendileri Çankaya ko- nukluğunu yedı yıllık bir kontrata bağlayabilsin! Çankaya'dan indirileceğine ılişkin sözler du- yunca yüreğinin yağları eriyor. Tabii, kamuoyu- na tersini içeren seslenişler yapıyor. Neler söy- lüyor neler! Çankaya'ya "millete güvenerek" gelmişmiş de, ailesinde sultanlık, paşalık ve- saire yokmuş da, bir memur çocuğuymuşda... Nedense 26 Mart'ta milletin kendisine güven- mediğini oyla belgelemesine karşın Çankaya'ya çıktığını anımsamıyor. Ortadoğu'da pek çok kral ile hanedanın -yakın tarihe göz atarsa görecektir- kökeninde asalet olmadığı halde ya sokaktan zorla ya da yararlarını koruduğu bü- yük bir devletin adamı olarak tahta geçtiğini de anımsamıyor. Çankaya'dan "giderse üzülmezrniş". İyi ama, koltuğa daha sıkı sarılmanın çarelerini ondan başka bu kadar ısrarla, günübirlik arayana rast- lanmıyor. TÖ'nün yeni manevralarını dün Meclis grup- larında konuşan iki muhalefet lideri gerektıği ölçülerde sergiliyor, muhtereme gerekli yanıt- lar veriliyor. İnönü. "Bugün Türkiye'nin temel konusu TÖ'nün keyfi hareketlerini nasıl yasallaştıracağı değildir" diyor, başka konulara atlıyor. Son gı- rişımleri bir gün önce "açıkgözlülük" diye ni- teleyen İnönü, TÖ'nün yetkisi olmadan yaptık- lannı yasal sınırlara çekmeye çalıştığım söylüyor. Son çıkışları değerlendirirken inönü, "Taraf- sız davranmadığını, artık TÖ'nün de kabul et- tiğinı, bir türlü uyum gösteremediğı anayasayı kendine uydurmaya çalıştığım" vurguluytjr. SHP lideri yadsınması olanaksız bir mantık, bir gerçekçilikle "açıkgözlülüğü" bir kez daha gün ışığına çıkarıyor. Son günlerde DYP'den olumlu kimi havalar kokladığından TÖ, durmadan anayasa değişik- liğinden söz ediyor. Ne çare, dün Demirel'den de okkalı bir yanıt alıyor. Grup konuşmasında Demirel, yapılacak ilk ışin "Turkiye'yi Çanka- ya'nın, hükümetin ve parlamentoyu bu iktida- rın gasbından kurtarmak" olduğunu ilan edi- yor. 1992'lere kadar beklemeye hayır diyor. Alt- mış gün sonra seçime var mısın yok musun? DYP'nin "başkanlık ya da yarı başkanlık sistem- lerine taraftar" olmadığını açıklıyor. "Pariamen- ter sistemin sürmesini" istedigini bildiriyor. An- cak bu koşullar attında cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine onay veriyor. Bir özet yapıyor: "Biz, bir adam bir tarafta millet bir larafta olsun istemiyoruz. Bunlar be- nim tebam diyecek bir sistem istemiyoruz." TÖ, son demeçlerinde habire anayasanın Pa- ris Şartı'na uymasını istıyor. Demirel elbette olumlu bakıyor ısteğe, ancak önce Paris Şar- tı'nda yer alan "serbest ve eşit koşullarda ya- pılan seçim" koşulunu iktidarın yerine getirme- sini istiyor. Meclis'te dün "nereye varacağı artık açıkça belli olan oyunun" önüne kesin engeller ko- nuluyor. "Kurulmak istenen çok 'Şarklı' ve tek kişiye göre bir yöntem biçimi" önerene hemen iade ediliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle