Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 26 KASIM 1990
Küba'da güneş battıktan sonra deniz kenarı sevişen çiftlerle; eğlence yerleri, kabareleryerliyabancı turistlerle doluyor
Castro yalnız sekse dokunamadı— 2 —
HAVANA — Kuba, ozellikle son yıllar-
da, hızlanan bir biçimde, içinde bulundu-
ğu ekonomik sıkıntılara çare olarak; dış tu-
rizme açılmaya çalışan bir ulke gorünumu
vermekte.
Yönetim de turizmin önemini her fırsat-
ta vurguluyor. Ama yine de Kuba'ya gelen
turistler ya da ziyaretçiler için ilk izlenim-
lerin pek olumlu bir görunüm vermediğı
söylenebiliyor.
Havana'nın Jose Martı havalimanında
uçaktan iner inmez insana kamçı gibi vu-
ran sıcak ve rutubetli hava, terminale git-
mek için binılen köhne ve içi gaz kokan oto-
büs, soğuk hava tertibatı çalışmayan bir sa-
londa, boğucu sıcak altında uzun sure pa-
saport kuynığunda beklemek, sonra tspan-
yolcadan başka dıl bilmeyen pasaport mi-
lisinin ahiret sorularına cevap vermek sö-
zu edılen olumsuz ızlenimlere neden olabi-
liyor.
Hele Havana'ya hava karardıktan son-
ra inilmişse ve otele giderken yarı karanlık
yollardan geçilmişse olumsuzluk giderek
yukselebilxyor; insanın aklına Amerika Bir-
leşik Devletleri'nde Küba ile ilgilı anlatılan-
lar ya da yazılanlar gelmeye başlıyor. An-
cak en luksunden en mutevazisine kadar
otele gider gıtmez durum daha pembe ola-
rak görulmeye başlıyor.
Çünkü butün otellerde soğuk hava terti-
batı çalışıyor ve tabıi duşun suyu da akı-
yor. Hele bir de tum Havana sahilı boyun-
ca uzanan unlu Malekon caddesine çıkıp
geceyarısından sonra bile burada cıvıl cıvıl
bir yaşam izleyince başlangıçtaki olumsuz-
luk yerini bir keyife bırakabılıyor.
Kubalılar, gerçekten yaşam sevmci çok
yuksek insanlar. Kuba'da geçirdiğim beş
gun bana boyle bir genellemeyı cesaretle ya-
pabilmek olanağı tanıyor. Sokakta herhan-
gi bir Kübalıyı çevirip yol sorduğunuz za-
man büyuk bir olasılıkla dans ederek şarkı
söyleyerek size nasıl gitmeniz gerektiğini an-
latan bir insanla karşılaşıyorsunuz.
Ozellikle güneş battıktan sonra denız ke-
narı dans eden, eğlenen ve birbirleri ile se-
vişen insanlar ile doluyor. Örneğin Male-
kon'da dolaşırken arkadaş olduğum ve re-
jim karşıtı olduğunu söyleyen Juanito, or-
talıkta sevişen çiftlerı işaret ederek "Cast-
ro, özgüriügümüz dahil her şeyimizi elimiz-
den aldı, ama bir tek seksimize dokuna-
madı" diyordu.
Küba, coğrafi olarak tropik iklim kuşa-
ğında yer alan bir ada ve tropik iklime oz-
gu biıtun doğal güzellikleri bunyesinde top-
lamış. Bu doğal güzellikleri çok zengin,
adada yaşayan insanlar da gerçekten çok
guzel.
tspanyol asıllı Avrupalılar, Afrıkalılar ve
bunların karşımından doğan melezler bir
araya gelmiş ve kadın-erkek çok guzel in-
sanların ortaya çıkmasına neden olmuş.
Kubalılann fiziksel açıdan estetik olçuleri-
ne uyduklannı, çarpık ya da şeSilsiz k«a-
na hemen hemen hiç rastlanmadrğım s&y-
lemek bir abartma kabul edilmemeli.
Kübahlara ozgü yaşam sevinci büyuk ol-
çüde adanın konumundan ve adada orta-
ya çıkan külturel sentezden kaynaklanıyor
olabilir. Gunlük yaşamı zorlaştıran ve ağır-
laştıran çeşitli koşullara karşın yaşam key-
fı, ziyaretçilerin ya da turistlerin ilgisini çe-
ken ilk özelliklerden biri sayılabiliyor. Gun-
lük yaşamı zorlaştıran koşulların başında
mal kıtlığının geldiği söylenebılmekte.
Karoeli yaşam
Günümüz dunyasında mağaza ya da
dükkân vitrinlerinin toplumsal yaşam du-
zeyi ile ilgili temel göstergelerden biri oldu-
ğu söylenebilmektedır. Bu açıdan bakınca
Küba'daki vitrinlerin gerek kantite gerek
kalite yönünden oldukça mütevazi olması
Kubahların yaşam düzeyi ile ilgili olumsuz
bir gösterge olarak alınabilmektedir.
Örneğın tropik bir ada olmasına, yanı
her turlü tropik meyvenin yetişmesine kar-
şın mağazalann meyve sebze reyonunda
çok az sayıda mal satışa sunulmaktadır.
Havana'da geçirdiğim 5 gün içinde, kaldı-
ğım otele yakın bir genel mağazanın sebze
meyve bölümünde sadece patates, patate-
se benzeyen bir tropik bitki ve portakalla-
rın satışa sunulduğunu izledim.
Havanaltların gunluk yaşamlarında ge-
reksinme duyduklan kalite ve kantite açı-
sından yetersiz gozüken malların hemen he-
men hepsinin karne ile satılması çok daha
ağırlıklı bir sorun olma ozelliği taşımakta-
dır. Yakın zamanlara kadar süt ve yumur-
ta "libere mal" sayılırken, yani isteyen is-
tediği kadar alabilirken Körfez bunalımın-
4an sonra bu mallar da karneye tabi tutul-
jmuş bulunmaktadır.
; Bu durumun gunluk yaşamda büyuk sı-
ıkıntılara, ondan da otede bazı yolsuzluk-
lara yol açması soz konusu olmaktadır. Ni-
İekim Bay Guzman, partide açılan "hata-
ları düzeltme kampanyasının" geniş olçu-
JVübalılar, gerçekten yaşam sevinci çok
yüksek insanlar. Sokakta herhangi bir
Kübalıyı çevirip yol sorduğunuz zaman,
büyük bir olasılıkla dans ederek şarkı
söyleyerek size nasıl gitmeniz gerektiğini
anlatan bir insanla karşılaşıyorsunuz.
İspanyol asıllı Avrupalılar, Afrikalılar ve
Perestroyka
sonrası Küba
GENCAY ŞAYLAN
JLİavana'da günlük yaşama bakınca,
halkın en büyük eğlencesinin sinema ve
tiyatro olduğu söylenebilir. Sadece
başkentte 11 müzik dinlenen, dans edilen
kabare, 8 tiyatro, 10 sinema salonu faaliyet
gösteriyor. Küba Yazarlar Birliği Başkan
Yardımcısı Lazaro Barreros'ın söylediğine
bunların karışımından doğan melezler bir araya gelmiş ve göre, geçen yıl da tiyatrolara giden Kübalı sayısı 1.7
kadın-erkek çok guzel insanlann ortaya çıkmasına neden milyon, sinemalara giden Kübalı sayısı da 24.5 milyon
olmuş. Küba'da çarpık ya da şekilsiz insana hemen kişi olmuş. Kabareler içinde en ünlüsü ise geçen yıl 50.
hemen hiç rastlanmadığmı söylemek abartma sayılmamalı. kuruluş yıldönümünü kutlayan Tropicana'.
de kame >olsuzlukJannı ortadan kaldırmayı
amaçladığını ileri sürmuştür.
Küba ekonomisi planlamaya göre yuru-
mekte, planlama sadece üretimi değil çok
buyük bir bölumu ile tüketimi de kapsa-
maktadır. Planlama örgütu senede birkaç
kez, üretim ve stok durumuna bakarak tu-
ketım rasyonlannı değiştirmekte ve karne-
ler ona göre kişilere dağıtılmaktadır. Boy-
lece para buyük ölçude ekonominin dışına
çıkmakta, kişiler kendilerine ödenen maaş
ve ücretlerden karne kuponları için çalış-
tıklan yere geri odeme yapmaktadırlar.
Aslında bu sistemin zaman zaman sıkı-
laşarak zaman zaman da gevşeyerek 30 yıl-
dır surduğunu goz önune alınca karneli ya-
şamın Kubalılar için bir aiışkanlık haline
geldiği soylenebilmektedir. Planlama örgu-
tu karneli her mal için kişi başma tüketim
sorununu belirlemekte ve çalışanlar, bak-
makla yukumlu olduklan aile üyelerini de
hesaba katarak satın almak istedikleri mal-
lar için çalıştıklan yerlerden ya da mahalle
komitelerinden kupon satın almakta; bu
kuponlar ancak beJIi mağazada ve belli za-
man dihmi içinde kullanılabilmektedir.
Örneğin şu sırada bazı temel gıda mad-
deleri üe ilgili tüketim normlan şöyledir: Ki-
şi başına 9 gunde 400 gram et, 15 gûnde 1
tavuk, ayda 3 litre kondanse süt, günde 3
yumurta, ayda 2.5 kilo şeker, ayda 2.5 ki-
lo pirinç, ayda 2 pantolon ya da 2 eteklik,
3 ayda bir bluz ya da gömlek. Temel ge-
reksinme malları dışında kalan sigara, içki
gibi mallar ile berber, sinema, tiyatro, ula-
şım gibi hizmetler karneye tabı değildirler
ve bu alanlarda para ekonomisi işlemekte-
dir.
Kuba'nın tüketimi böylesine sıkı kontrol
altına almasının nedeni ticaret zorlukları
olarak gösterilmektedir. ABD ambargosu
ve baskısı nedeni ile ülke çevredeki Latin
Amerika ulkeleri ile ticaret yapamamakta
ya da ticaret yapanlar "ABD ambargosu-
na karşı çıkmarun riskini yukleniyoruz" di-
yerek Kuba mallarına dunya fiyatları altm-
da fiyatlar önermektedir. Körfez krizinden
sonra petrol fiyaılarındaki büyük yüksel-
menin zaten zor olan koşullan büsbütün
zorlaştırdığı söylenebilmektedir.
Petrol ve şeker
Kuba gereksinmesi olan yılda 13 milyon
ton petrolü Sovyetler'den almakta ve ona
karşılık Sovyetler'e şeker vermektedir. Bu
alış veriş iki malın dünya fiyatlanna yakm
ölçulerde değerlendirilmesi esasına göre yü-
rümektedir. Petrol fiyatlarındaki artışı kar-
şılamak için şimdi Kuba'nın daha fazla şe-
ker üretmesi gerekmektedir.
Örneğin Castro, eylül ayı içinde yaptığı
bir konuşmada bir taraftan petrol tüketi-
minde tasarrufa mecbur olduklannı söyler-
ken ham şeker üretimınin de yılda 26 mil-
yon tona çıkması gereğinden söz etmiştir.
Petrol tasarrufu ile ilgili en çarpıcı ornek
Sovyetler'in Havana'da inşa ettikleri oto-
bus montaj fabrikasının bisiklet montaj
fabrikasına çevrılmesıdir. Castro, bu konu-
>a değınırken "artık Kübalı delikanlıların
sevgililerini yanlarına alıp olomobilleri ile
plaja gittikleri guzel gunlerin geride kaldı-
gını, herkesin sevgilisini arkasına oturtup
plajlara bisikkl ile gitmesi gerektiğini" söy-
lemiştir.
Gerçekten de gunluk yaşam içinde ben-
zinin ve motorinin giderek kıymetli ve çok
zor bulunan bir mal haline geldiği gözlen-
mekte; araba sahıplerinin arabalarını evle-
rinin önünde yatırdıkları göze çarpmakta-
dır. lfade edıldiğıne gore halen Kuba'da en
yoğun suç, yedek parça yetersizliği nedeni
ile arabalardan parça çalmadır.
Bir Kubalının radyo, televizyon ya da
buzdolabı, çamaşır makinesi gibi beyaz
mallardan satın alması için önce karneye
hak kazanması gerekmektedir. Bu tür bir
mah almak isteyen ve bunun için yeterli pa-
rası olan kişi çalıştığı yerde, çahşanlann seç-
tikleri "iş degerlendirme komitesine" baş-
vurmakta ve ancak bu komitenin uygun
gormesinden sonra o mal için karne alabil-
mektedir.
Komitelerin uygun görme olçütunün, ki-
şınin durustlüğü ve verimli çalışması oldu-
ğu söylenmektedir. Başka bir deyışle, ifa-
de edildiğine gore işyerinde verimli çalışma-
yan, kaytancüık yapan kişi yeterli parası ol-
sa da bu malları satın alamamaktadır.
Kuba yönetimi için dnemli bir avantaj,
konut sorununun önemli ölçude çozulmuş
olmasıdır. Batista döneminde Kuba, Birle-
şik Amerikalılar için tercıh edilen bir tatil
yoresi olduğundan Castro yönetimi devrim
ile beraber buyük bir konut stokuna sahip
olmuştur.
Kuba'da nüfus artış hızının yuzde 0.8 ol-
ması da konut alanında bir sorunla karşı-
laşmamayı kolaylaştırmış gozukmektedir.
Ülkenin nüfusu 1 milyona yaklasan en ka-
labalık kenti Havana'da bile en azından
şimdtlik ciddi bir konut sıkmtısı ile karşı-
laşılmadığı söylenmektedir.
Halkın büyük bir bölumu kiralık konut-
larda oturmakta, yasa gereği konut kirası
ailenin aylık gelirinin yuzde 10'unu geçe-
Havana'daki ünlii açıkhava kabaresi Tropicana, 4O'lı, 50*li yıllann en büyük gösteri merkezi sayıhyor. Tropicana'daki nefes kesici gosteriler. yaklaşık 2,5 saat süriiyor ve
insanı bir başka âleme goturuyor. Fiyatlar oldukça ucuz. Yemek ve bir şişe rom için 60-70 dolar yetivor. Bu yuzden Kubalılar da buraya gelebiliyor.
UBA'NIN TARIHI
Kölelik, bağımsızlık, diktatörlük veLeninizmHindistan'a giden yolu bulmak için Ba-
tı'ya yelken açan Kristof Kolomb yeni bir
kıtaya ulaştı, aralarında Kuba'nın da bu-
lunduğu Karayip adalarını tspanya adına
fethetti. Avrupalılar adaya geldığınde yer-
li bir halkla karşılaştılar. Guanajatulez, Si-
boney, Taino adlı yerli aşiretler yeni gelen
fatihlere göre çok geri duzeydeydiler ve kısa
bir süre içinde yok edildiler.
Ispanyollar, Küba adasının doğal zengın-
liklenni görur görmez hızla kolonileştirme-
ye girişmişler, ancak adanın yerli halkımn
yok edümesi onlan topraklarda çalışacak
işgücünu bulmak sorunu ile karşı karşıya
bırakmıştı. Çözüm, Afrika kıtasından köle
getirmek olarak bulundu ve yaklaşık uç
yuz yıl boyunca yuz binlerce siyah adam
kole olarak Kuba'ya getirildi.
On altıncı yüzyılın ortalarına doğru Ku-
ba'nın en büyük kenti olan Havana, aynı
zamanda tum Amerika kıtasının en geliş-
miş merkezi konumundaydı. Şekerkamışı
üretimi, şeker, yaprak tutun ve rom tıca-
reti sayesinde Havana çok gelişmiş bir kent
görunumü kazanmış, örneğin Kuzey Ame-
rika'dan daha önce kentte açılan ünıversi-
1956 yılı sonunda 87 arkadaşı ile Granma yatıyla Küba sahillerine gelen Castro,
Sierra Maestra dağlarına çekilmiş ve Batista yönetimine karşı bir gerilla savaşı
başlatmıştı. 2 Ocak 1959 günü Havana'ya giren Castro ile Küba tarihinde yeni bir
sayfa açıldı. 1961'de Marksizim-Leninizmi resmi ideoloji ilan eden Castro, Küba'da
sosyalist bir toplum ve devlet kurmaya girişti.
te ile külturel yaşam da önemli sayılabile-
cek bir sıçrama gostermişti.
Kuba'nın toplumsal tarihi açısından bu
dönemlerde ortaya çıkan en önemli olay-
lar kole isyanlandır. örneğin 1795 ve 1812
yıllarında patlayan isyanlan bastırmak için
İspanya'dan askeri kıtalar getirmek söz ko-
nusu olmuştu. Kuzey Amerika'dan sonra
kıtanın guney kesiminde de bağımsızlık
mucadelesi verilmesi ve bunun sonunda
bağımsız devletlerin ortaya çıkması, Küba
1
yı da etkılemiş ve bir taraftan liberal re-
formlann yapılması gündeme gelirken
Ispanya'ya karşı da bağımsızlık talep edil-
meye başlanmıştır. Ondokuzuncu yüzyılın
son çeyreği içinde bağımsızlık savaşının iyi-
ce kızıştığı soylenebilmektedir.
Kuba'nın bağımsızlık savaşının öncusu
ve lideri ulkenin en büyük şairlerinden bi-
ri olan Jose Marti'dir. Marti'nin 1895 yı-
lında kurduğu Küba Devrimci Partisi ba-
ğımsızlık savaşına gırmiş ve Amerika Bir-
leşik Devletlerinin yardımı ile 1898 yılın-
da Küba bağımsız bir devlet kurma olana-
ğına kavuşmuştur. Bu yıl içinde patlayan
Ispanya-Amerika savaşı sonunda İspanya
Küba ve Filipinleri, yani deniz aşırı impa-
ratorluğunu yitirmıştir.
Bağımsızlık sa\r
aşını kazanan Kuba halkı
daha sonraları surekli olarak otoriter bir
devlet tarafından yönetilmiş, dıktatörler
birbirleri ardına yönetime gelmişlerdır.
1924-1933 yılları arasında Gerardo Macha-
do diktatorlüğü eski bir çavuş olan Fulgen-
cio Batista'nın örgütlediği bir darbe ile yı-
kılmış ve yeni bir doneme girılmıştir. ABD
yönetimi ile çok ıyi ilışkiler kuran Batista,
uzun sure perde arkasında kalmış ve seç-
tirdiği kukla başkanlar eliyle yonetim üze-
rindekı etkinliğini surdurmuştur.
Dunyada soğuk savaşın yukselmesı ve
Latin Amenka ulkelerinde ABD karşıtı ha-
reketlenn guçlenmesı uzerine ABD'mn so-
ğuk savaş donemi Dışişleri Bakanı John
Foster Dulles tarafından "Latin Amerıka
1
da en guvenilir adamımız" olarak nıtele-
nen Batista, 1952 yılında bir darbe ıledoğ-
rudan doğruya yonetıme gelmiş ve bu yo-
netım 1959 yılına kadar surmuştur.
Batısta'ya karşı > ukselen muhalefet ıçın-
de yer alan Fidel Castro, 26 Temmuz 1953
gunü Santiago kentındekı Moncada kışla-
sına 170 arkadaşı ile saldırarak mevcut ik-
tidarı şiddet yolu ile devirmeye kalkışmış;
ancak saldın başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
Yakalanan ve 16 yıl hapse mahkûm olan
Castro, 1955 yıhnda ilan edilen genel afla
ozgurlüğüne kavuşmuş ve derhal Meksika-
ya geçmiştir.
1956 yılı sonunda 87 arkadaşı ile Gran-
ma yatıyla Küba sahillerine gelen Castro,
Sierra Maestra dağlarına çekilmiş ve Ba-
tista yönetimine karşı bir gerilla savaşı baş-
latmıştır. 2 Ocak 1959 günü Havana'ya gı-
ren Castro ile Küba tarihinin yepyeni bir
dönemi başlamıştır.
1961 yılında Marksizm-Leninizmi resmi
ideoloji olarak ilan eden Castro, Kuba'da
sosyalist bir toplum ve devlet kurmaya gi-
rişmiştir. Yaklaşık 30 yıldır iktidarda bu-
lunan Castro ile Kuba, uluslararası ilişki-
ler sısteminde ön planda bir konum elde
etmiş, Latin Amerika ulkelerindeki devrim-
ci hareket uzerinde çok etkilı olmuş, bu ha-
reketlere destek saglamış; daha sonra da
Afrika'daki bağımsızlık hareketlennde
ozellikle Portekız sömurgelerinde devrim-
ci hareketlere fiili destek vererek bu ülke-
lerin bağımsızlığa kavuşmasında birinci de-
recede rol oynamıştır.
memektedir. Bu nedenle insanlann konut
almak için bir gereksınme duymadığı ileri
sürülmektedir.
Kuba'nın resmi istatistiklerine göre işsiz-
lik yoktur, çalışma çağındaki herkesin bir
işi vardır. Ancak bunun tartışmalı olduğu
ve en azından ciddi ölçekte bir gizli işsizli-
ğin varlığı gözlemlenebilmektedir. örneğin
Havana'daki otellerde gunduzleri 3 vardi-
ya olarak çalışılmakta, yani normal olarak
1 kişınin yapacağı işi 2 ya da 3 kişi yapmak-
tadır. Başka bir deyişle istihdam politikası
ile bir tur sosyal guvenlik sistemi uygulan-
maya koyulmuştur.
Özet olarak Kübalı'nın günlük yaşamı-
nın kolay olmadığı söylenebilmektedir.
Yollarda Sovyet ya da Demokratik AJman-
ya malı otomobiller yanında 1940 ve 1950
modeli Amerikan arabalarını görmek insa-
na hemen Kuba'nın özgünlüğünu hatırlat-
maktadır. Havana Üniversitesi Hukuk Fa-
kultesi profesörlerinden Delio Carrera'nın
deyişi ile "Küba balkı 30 yıldır belli bir ya-
şam tarzını kabul etmiş görunmekte ve bu-
nun biraz daha sıkışmasının katlanıimaya-
cak bir şey olmadıgını duşunmektedir."
Kültiir ve eğlence yaşamı
Daha önce de değinildiği gibi Kubalılar
eğlenmeyi seven, yaşam sevinci yuksek bır
toplum görunumü vermektedir. Sadece Ha-
vana'da 11 müzik dinlenen, dans edilen ka-
bare, 8 tiyatro, 10 sinema salonu faaliyet-
tedir. Küba Yazarlar Birliği Başkan Yar-
dımcısı Lazaro Barreras'ın bize söylediği-
ne göre geçen yılda tiyatrolara giden Kü-
bab sayısı 1.7 milyon, sinemalara giden Kü-
balı sayısı 24.5 milyon kişi olmuştur.
Bu yıl ekim ayına kadar ulusal ölçekte 4
günlük gazete ve çeşitli konularda 730 der-
gi yayımlanmaktadır. Bunun yanında 15
kadar bolgesel gazetenin de yayımlandığı
söylenmiştir. Ancak Sovyetler Birliği'nden
kâğıt ithalirun durması ve bölgede hiçbir ül-
kenin Kuba'ya uygun fiyatla kâğıt satma-
ması üzerine ulusal dört gazeteden üçü ve
tum dergiler yayın yaşamlannı 1 Ekim 1990
tarihinden itibaren dondurmak zorunda
kalmışlardır. Bay Lazaro Barreras'ın söy-
lediğine göre artık ulusal duzeyde sadece
Granma adlı gazete çıkacak ve kâğıt soru-
nu çözülene kadar Küba'daki yayın yaşa-
mı buyük bir durgunluğa girecektir.
Havana'daki gunluk yaşama bakınca
halkın en buyuk eğlencesinin sinema ve ti-
yatro olduğu söylenebilmektedir. Bay Bar-
reras Kuba'da izlenen kultür politikasının
ana hatlarını şoyle tanımlamaktadır:
"Devrimin başından beri yönetimin en
temel hedeflerinden biri tum halkın tam bir
kultur tuketicisi haline gelmesi olmuştur.
Bunun için kitap, dergi ve gazete fiyatları
çok ucuz tutulmuş, yogun devlet subvan-
siyonu kullanılmıştır. Örneğin Nobel ödü-
lü kazanmış Latin Amerikalı yazarlann ki-
laplan kendi ulkelerine göre çok daha ucuz
fiyatla satılmaktadır ve biz bundan zarar
ediyoruz. Kuba'ya yılda yaklaşık yanm mil-
yon Latin Amerikalı turist geliyor ve bun-
İann çoğu ucuz kitaplar alıyor. Geçen baf-
ta, son Nobel Edebiyat odiilü kazanmış
Paz'ın kitaplannın tükendigini bildirdiler.
Sanıyorum Meksikalı (uristler kitaplan ka-
pışlı. Aynı durum Gabriel Marguese'in ki-
taplan için de geçerlidir. Bilmiyonım git-
mek fırsatını buldunuz mu, bizde sinema
da çok ucuzdur ve tanınan butun yabancı
filmler, Amerikan filmleri dahil getirilir ve
gosterilir. Tabii filmleri devlet ithal ettigin-
den bir sanatsal kalite aranır. Çagı kavra-
yan bir halk ya da ulus olmanın yolu dün-
ya ile külturel alış veriştir ve bu, ne kadar
pahalıya mal olsa da sürdürmekten vazge-
çemeyeceğimiz bir politikadır."
Tropicana kabaresi
Küba'da geçirdiğim son gece ünlü Tro-
picana kabaresinin gösterisini izleme fırsa-
tını buldum. Bu acık hava kabaresi çok gü-
zel bir tropik bahçe içinde yer almakta ve
geçen yıl 50. kuruluş yıldönumunü kutla-
mış. Tropicana 194O'lı ve 1950'li yılların
dunyanm en unlü gösteri merkezlerinden bi-
ri olmuş ve en tanınan Amerikan yıldızlan
için Tropicana'nın sahnesine çıkmak bir
prestij kaynağı sayılmış; Frank Sinatra, Nat
King Cole gibi unluler Tropicana'da şarkı
söylemişler. Bu unlu açık hava kabaresinin
göstensi gerçekten nefes kesici, yaklaşık iki-
buçuk saat süre ile insanı bir başka âleme
götürüyor. Tropicana'da fiyat da oldukça
ucuz; yemek ve bir şişe rom için 60-70 do-
lar civarında ödeme yapmak gerekiyor. Bu
fiyat nedeni ile sadece turistler değil, Ku-
balılar da bu tur yerlere gidebiliyor.
Küba'da izlenen ilginç bir kur politikası
var. ABD Doları ile Küba Pezosu eşit sa-
yılmış. Örneğin Havana'daki gorkemli es-
ki Hilton, şimdiki adı ile Havana Libre'de
bir içki içtiğıniz zaman 1.2 dolar ya da ay-
nı miktarda pezo ödüyorsunuz. Yani do-
Iarla yapılacak her türlü mal ya da hizmet
alışını pezo ile yapmak mümkün, bu da so-
kakta turistlerin yanına gelip para bozdur-
mak ısteyenlerin sayısını oldukça azaltmış.
Sadece diplomatların ahş venş yapabildiği
mağazalardan bir diplomat arkadaşına bir
şey aidırmak için doviz karaborsası yapı-
labilmektedir.
Kübalılann gunluk yaşamında çok önem-
li bir yer tutan şeylerden biri spor sayıla-
bilmektedir. Birçok spor dalında, abartma-
sız, dünyanın en iyilerini yetiştirmiş olmak
Kubalılara bir tür gurur vermekte, "farklı
ve ustün bir Küba balkı" imajını toplum
gözünde guçlendirmeye yaramaktadu".
örneğin ekim ayı ortalarında yapılan
Dunya Beyzbol Gençler Şampiyonası'nda
Kuba'nın final maçında ABD'yi yenerek bi-
rinci olması TV ve gazetenin en çok üze-
rinde durduğu konulardan biri olmuştur.
ozellikle dışarıdan gelen yabanalar için
doğal guzelikleri, insanlann sıcakkanlılığı
ve yaşam sevinci, en önemlisi ucuzluğu ile
Küba'daki gunluk yaşam çok cekici bir gö-
rünum vermektedir. Kubalılar için günlük
yaşamın düzeyi tartışmalıdır. Yokluklar ve
kuyruklar, 30 yıllık aiışkanlık haline gelse
de hoş şeyler değillerdir. Ama diğer taraf-
tan da toplumda etkin bir eşitliğin sağlan-
dığı ve kimsenin diğer Latin Amerika ül-
kelerinde gözlenen sefalet koşullannda ya-
şamadığı da bir gerçektir.
Yarın: Ekoaomik darbogazlar