Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26KASIM 1990 * * * • CUMHURÎYET/19
KEMAN
YAYLARI—
Jean Pascal
Nehr, bir Fransız
genci. Nehr,
Marsilya'daki
atölyesinde bir
dizi keman yayı
üretiyor.
Kemanın
btiyüleyici sesi,
Nehr'in yaylan
ile salonlarda
alışılmadık, ender
dayulan bir
miiziğe
dönüşecek. Genç
keman yayı
astası, önceki gttn
yaylannı
tamtırken,
kemanın sihirli
sesini duyuyor
gibiydi.
(Fotoğraf: AFP)
Partiler
btitçe
zengini
ANKARA (Cumhuriyet Btt-
rosu) — Siyasi partiler, 1991 yı-
hnda 19 müyar 268 milyon lira
Hazine yardımı alacaklar. En
fazla yardımı 10 milyar 804 mil-
yar lira ile iktidar partisi ANAP
alacak.
Yasa uyannca her yü bütcenin
beş binde biri siyasi partilere
yardım olarak dağıtılıyor. Ocak
ayınm 10'una kadar verilmesi
gereken yardımm partilere göre
dağılımı şöyle: ANAP 10 milyar
804 milyon, SHP 3 milyar 663
milyon, DYP 2 milyar 183 mil-
yon, DSP 981 milyon, RP 827
milyon ve HEP 800 milyon.
Partilere Hazine yardınu genel
seçimde kazandıkİarı milletveki-
li sayısına göre yapılıyor.
insanların sadık dostlan arasında
bundan böyle köpekler daha da önemli
bir yer tutacağa benziyor. Etendart, Eva ve Edo, 'sakaf in-
sanlara yardımcı olmak için eğitilen pek çok Fransız köpe-
ğinden yalıuzca birkaçı. Foloğrafta köpek egiticisi M.Gerard,
Lalande eğitimindeki köpeğe telefon çaldığında ahizeyi na-
sü açması gerektiğini öğretiyor. (Fotoğraf: AFP)
Bakan Aksu
ABD'ye gitti
tSTANBUL (AA) — Içişleri
Bakanı Abdülkadir Aksu, özel-
likle terör, uyuşturucu kaçakçı-
Uğı ve örgütlü suçlarla ilgili te-
mas ve incelemelerde bulunmak
üzere uçakla ABD'ye gitti.
Aksu, Atatürk Havalimanı'n-
[da yaptığı açıklamada, uluslara-
>ı bir sorur olan terörle mü-
lcadelenin günümüzde ayn bir
önem kazandığını belirterek, bu
sorunun uluslararası anlaşmalar
çerçevesinde süratli bilgi alışve-
rişi ve modern teknolojinin kul-
lanılması ile çözülebileceğini
söyledi.
Uyuşturucu maddelerle mü-
cadele konusunda sürdürülen iş-
birliğinin daha etkili olabilmesi
için ABD yetkilileriyle görüş
alışverişinde bulunacağını ifade
etti.
ORTOGRAF
DÜNYASI —
Paris'te S«nat
salonu. Arkalan
döniik oturan
konuklar
ortograf
dünyasının ödiil
kazanmış
şanslılannı
izlemeye gelmiş.
Gazeteci Bernard
Pivot'nun
gözetiminde
degerlendirilmiş
yapıtlar.
Konuklann
ardında
sergilenen onlarca
yapıtın arasında
dev bir
dolmakalem
yalnızlığı ile
dikkat çekiyor.
(Fotoğraf: AFP)
HABERLEREN DEVAMI
Özel Radyo ve Televizyon.
(Baştarafı 1. Sayfada)
sından iktidarla muhalefet arasında görüş
aynlığı yok bu konuda.
Peki, devlet tekelini kaldıralım, ama han-
gi koşullar altında ve nasıl bir zamanlamay-
la?
Bugün için ülkemizde değişik görüştere
yol açan sorunun bu olduğu söylenebilir.
Ayrıca bugün için tartışılması gereken ko-
nuyu da bir bakıma bu soru çerçeveliyor.
Devlet tekelinin çağdışı kaldığı, demokra-
sinin çok sestiliğine aykırı düştüğü doğrudur.
Ancak iş, genel bir doğruyu saptamakla bit-
miyor.
Devlet tekeline son venrken, özel tekelle-
re zemin hazırlama tehlikesi var mı, yok mu?
Gayet tabii vardır.
Hem yerli hem yabancı tekellerin, devlet
tekelinin yerini almasını engelleyici düzen-
lemelere gitmek gerekir. Bu yapılmazsa, bir
yanlıştan bir başka yanlışa düşülmüş olur.
Özel tekeilerin oluşumunu önleyecek ve çok
sesliliği güvence altına alacak ilkeler mutla-
ka belirlenmelidir.
Devlet tekeline noktayı koyarken, kesinlik-
le gözardı edilmeyecek bir husus daha var:
Devlet radyo ve televizyonunun günlük de-
yişle adam edilmesi...
Kamunun malı olan devlet radyo ve tele-
vizyonu mali ve idari açılardan özerkleştiril-
melidir. Slyasal iktidarın müdahalesine ka-
patılarak, gazetecılik ölçütlerine göre çalış-
ması sağlanmalıdır. özel radyo ve televiz-
yonla rekabet edebilecek koşullara kavuştu-
rulmalıdır. Kanal sayısı ve olanakları. özel
sektörle olduğu gibi, kendi içinde de reka-
bet edebilecek biçimde arttırılmalı ve geliş-
tirilmelidir. Yayın ilkeleri, Türkiye'de demok-
rasi kültürünün oluşumuna katkıda buluna-
cak biçimde belirlenmelidir. Kamu radyo ve
televizyonu, çağdaş bir yapıya kavuşturulur-
ken, toplumun her kesiminde ne olup bitti-
ğini doğru dürüst yansrtabilir duruma gelmeli
ve çok sesliliğin gereğini yapabilmelidir.
Bu konuda Amerika'yı yeniden keşfede-
cek değiliz. ingiltere'de, Fransa'da, İtalya'-
da, Almanya'da, son olarak da İspanya'da
bunun örnekleri çoktur. Bu örnekleri bilen,
izleyen ve bu konuda yazıp çizen uzmanla-
rımız da yok değildir.
Bu arada Radyo Televizyon Yüksek Ku-
rulu'nun bu konudaki çalışmalan bir başlan-
gıç olarak olumlu sayılmalıdır.
Artık laf değil, iş üretme zamanı.
Bu sözümüz tabii en başta Sayın Özal'a
ve ANAP iktidarınadır. Çünkü yedi yıldır
TRT'yi Özal Kutusu haline getirenler, aske-
ri yönetimin TRT'ye ilişkin düzenlemelerine
sahip çıkanlar onlardır.
DYP'de yeni dönem
Toplu sonuçlar
. ELTOPU — Çukobirlik - Halk-
bankası: 24-43 (13-23), Arçelik
- Tarişspor: 29-17 (12-8), TMO
- Kıhçoğlu Toprakspor: 32-26
(16-10), THY - Y. Bornova (ba-
yan): 27-24 (13-11), Arçelik -
Anadolu Üniv. (bayan): 18-16
(7-7), TMO-Altay (bayan): 40-20
(19-10), Pertevniyal - tzmir Be-
»İediyespor: (bayan): 23-29
. <KM4), Gazi Tıp Spor - Manisa
Vestelspor (bayan): 27-33
(16-22).
VOLEYBOL — Makospor -
:Arçelik: 1-3 (15-11, 8-15, 7-15,
•10-15), S. Filamentspor - Fener-
bahçe: 3-0 (15-3, 15-7, 15-9),
Petrolofisi - Paşabahçe: 3-2
(15-17, 15-6, 12-15, 15-12, 17-16),
Kolejlüer - Galatasaray: 0-3
(4-15, 8-15, 9-15), Emlak Banka-
sı - Eczacıbaşı: 0-3 (9-15, 11-15,
9-15), Ziraat Bankası - Halk
Bankası: 3-1 (15-4, 17-16, 7-15,
15-12).
BASKETBOL — Ortaköy - Da-
rüşşafaka: 79-87 (2. lig), S. Bey-
koz - Sanyospor: 57-90 (2. lig),
tst. Yıldınmspor - Istanbulspor:
66-72 (2. lig).
2. LİG — D.Doğsan - E.REyüp:
1-0, Eskişehirspor - Yalovaspor:
3-1, Rizespor - A. Sebatspor:
3-1, F. Karagümrük - Karabük:
0-0, Samsunspor - Kasımpaşa:
• 7-0, Kocaelispor - Ünyespor:
3-0, Orduspor - Sakaryaspor:
1-1.
3. LtG — Erdekspor - Çorlu-
spor: 1-1, S.K. Çekmece - Feri-
köy: 2-2, Malkaraspor - Beyler-
-beyi: 2-0, Vefa-Uzunköpnispor:
6-3, Kırklarelispor - Lüleburgaz-
spor: 0-2, Nişantaşı - Galata:
0-1, Silivrispor - Istanbulspor:
0-1, Edirnespor - Keşanspor:
0-0, Tekirdağspor - Ist. Kapalı-
çarşıspor: 1-0, Ereğlispor - Ada-
pazanspor: 2-0, Zonguldakspor
- Düzcespor: 2-0, Bartınspor -
Yücespor: 2-0, Darıca G.Birliği
- Kilimspor: 1-0.
Fenerbahçe
, (Baştarafı 18. Sayfada)
renberg vuruyor Ercan topu el-
le çıkarmak zorunda kalıyordu.
Penaluyı Kemal kullandı. Schu-
. macher, donup kaldı: 1-0.
Ilk golün üzerinden daha 5
(
dakika geçmişti ki, Kemal'in yi-
•ne güzel hareketleri ve ortasına
'bu kez şansın yardımıyla K. Me-
tin'in dokunuşu meşin yuvarlaği
havalandırdı. Schumacher, şaş-
kın ama top çok üstünden geçi-
yor arka direğin içine şandel
oluyor. Dakika 29 işte Gençler'-
in 2. golü.
Ikinci yarı başladığında Fe-
nerbahçe seyircisi takımlannı
destekliyor. Erdi'nin yerine
Rıdvan, Gökhan'ui yerine de İs-
mail başhyor ikinci 45 da-
kikaya.
Dakika 55 'te bir harika gol
daha. İzzet savunmanın sağın-
da görev yapan arkadaşı öz-
can'a uzun bir pas çıkarttı. Öz-
can topu aldı Semih'i geçti son-
ra kafasını kaldırdı baktı ve Ke-
mal'e bir plase. Kemal dokun-
du 3. gol.
Karşılaşmanın bitmesine 2
dakika kala yine Rıdvan. Içeri
girmesiyle Rahim'in müdahale-
sinde kendini yerde buldu. Ka-
raozan penaltı verdi. Ismail at-
tı, Okan kurtardı.
NOTLAR
'Yeni'yi aramak
CELAL BAŞLANGIÇ
ANKARA — îki gün sûren
iki ayn kurultayda, sağ ve sol da
"yeni"yi aradı. Sağda "yeni"yi
bulmak DYP açısından pek de
ZOT değildi. Bir hafta süren pa-
nellerde bazı kavramlan acıkla-
makla başladı DYP ise. Kong-
rede "yeni"yi oluşturmak da
Demirel'in vereceği işaretlere
bağlı olduğundan "vitrin degi-
şikligi'yle DYP görünürde de
olsa "yeni"sine fazla sana çek-
meden ulaşıyordu.
Solda "yeni"yi bulmak ise
pek öyle kolay değildi. Sosya-
listlerin Birlik Partisi girişiminin
yaptığı kuruluş kurultayı da bu
zorluğun gözler önüne serilme-
sine yol açtı. Hazırlanan taslak
program biçimlenme yöntemin-
den içeriglne kadar eleştiriliyor,
partinin hangı adı alacağı konu-
sunda 150'den fazla alternatif
çıkıyordu ortaya.
Kimine göre partinin adında
"sosyalist" sözcüğü yer alma-
hydı. Bazılan ise bu sözcüğü
"daraltıcı" bir unsur olarak gö-
rüyordu. önerilen tüm adlar al-
fabetik sırayla yapılan bir liste-
ye dönüştürülüyor, sonra da bir
ön eleme yapıhyordu. öneriler
arasında "Aydınlık Gelecegin
Demokrat Partisi", "Bilimsel
Araştırrna ve Uygulama Parti-
si", "Türkiye Komünist Parti-
si", "Türk-Kürt Sosyalist Par-
ti" gibi adlar da vardı. Oylarna
sonucu hiç değilse bir şey orta-
ya çıktı ki artık "komünist"
sözcüğünden vazgeçilmişti.
Oylesine
(Baştarafı 18. Sayfada)
oyuncular, hiç kimse tarafın-
dan engellemeden karşı savun-
manın üzerine kadar gidebildi-
ler. Çünkü oyunda mücadele
ve rakipler tarafından rahatsız
edilme yoktu.
Bu anlayıs. içerisindeki ma-
cın ilk devresinde Ankaragücü
biraz gole dönük oynamayı
düşünse belki de birkaç kez
skoru değiştirebilirdi. Ama Sa-
botiç ve Sinan ileride yardım-
sız kaldılar. Aynı şey Sarıyer
için de geçerliydi. Ama onlar-
da Mecnur diye bir genç var-
dı. Koşuyor, pres yapıyor,
oyun kuruyor ve gol pası veri-
yor. Zaten bu fazlalık da San-
yer'e maçı kazandırdı. Anka-
ragücü'nde ise gene bir genç
olan Cengiz başanhydı. Mec-
nur ve Cengiz'in dışında dün
Yusuf Ziya Stadı sanki eski
futbolcular mezarlığını andı-
rıyordu.
Bir orta yapmak veya bir şut
atmak için 90 dakika katlanı-
lan Sinan, bu eylemlerini yap-
mak içinde sürekli dinleniyor.
Bu denli umursamaz ve dinle-
nerek oynadıktan sonra görev
alan her futbolcu, bir şut atıp
iki orta yapabilir.
Bu tür futbolcular oynaya-
cak durumda ise ilk ll'de fut-
bol alanına çıkartıbr. GücU
yoksa kadronun dışına itilip
onun yerine bir gence şans ve-
rilebilir.
Sosyalistlerin toplandıgı salo-
na asılan pankartlann ağırlığı-
nı "yeni bir dünya yeni bir
Türldye" sloganı oluşturuyor-
du. Gecmişe yönelik eleştiriler
kurultayda ağjrlık kazandı. Ha-
111 Berktay konuşmasında "geç-
mişin mnhasebesini yapmanın"
altını çiziyor, partinin "Türld-
ye'nin fıkri gıindemini belirle-
meye aday" olması gerektiğini
savunuyordu. Hazırhk Kunılu'-
nun çalışma raporunda da "ye-
ni"nin arayışı dile getirüiyordu:
"Bugüne kadar biHnen ve ya-
şanmış sosyalizm modelleri, si-
yasette, dttşünce hayatında ve
ekonomide demokrasiyi iirete-
mediği, devrimci iktidar anlayı-
şından çogulcu, demokratik
konsensusa dayalı yeni bir meş-
rniyet temeli yaratma anlayışı-
na geçemediği için sağladıklan
sosyal kazanımlara rağmen za-
man içinde insana yabancılaştı-
lar ve toplumsal gelişmenin yo-
lunu tıkayan birer engel haline
geldiler. Bu nedenk yeni ve de-
mokratik bir sosyalizm arayışı,
bir zornnluk olarak ortaya çık-
mışür."
TBKP Genel Sekreteri Hay-
dar Kutlu da konuşmasında
"yeni"leri sırahyordu:
"Gecmişteki gibi bir çırpıda
iktidar olmayı düşünraüyoruz.
Bir arayış sürecindeyiz. Burada-
ki farkhhklar asıl bizi birkştiren
şeyler olmalı. Eğer farklılıklân-
nız yoksa arayış içinde birbiri-
mize fazla da ihtiyacımız olma-
yacakür. Eğer Marksizmi yeni-
leyemezsek o zaman yenilgi ka-
çımlmaz olacaktır. Çünkü
Marksizmi yenileyemezsek dün-
yamızdaki derin defişinıleri an-
layamayacağız."
Partinin adından programı-
na, kurucu kadrolanndan geç-
mişe dönük değerlendirmelere
kadar "sancüı" bir birleşmeyi
yaşadı kuruluş kurultaymda
sosyalistler. Ancak herkesteki
genel rahatlık "nasıl olsa kim-
senin aynlıp gideceği başka yer
yok" çizgisindeydi.
Tartışmalara bakıp birlik sü-
recinden umutlan kınlanlar ol-
duğu gibi geleceğe dönük "ik-
tidar ortagı" olma senaryolan
yazanlar da vardı. Yunanistan'-
daki "sol birlik" örneğini ve-
renler kurulacak partinin nasıl
iktidar ortağı olacağmı anlatı-
yorlardı:
— SHP'nin oyları kamuoyu
beürlemelerinde yüzde 14 ile
yüzde 18 arasında görünüyor.
Kararsız seçmen de çok var.
Eğer seçim sistemi defcşir, ba-
raj ortadan kalkar ve özal mil-
letvekili sayısını 600'e çıkarırsa
olası bir koalisyonda sosyalist-
lerin de yer aJması gündeme ge-
lebilir.
Ankara'da DYP'nin ve sos-
yalistlerin iki gün boyunca yap-
tıkları iki ayn kurultayın ortak
bir yanı "yeni"nin aranmasıy-
dı. Başka bir ortak yan daha
vardı elbet: 12 Eylül... Sağda da
solda da "12 Eylül'ün tasfiye-
si"ydi ortak hedef. Zaten ara-
yışa yol açan da 12 Eylül'ün te-
mellerinl sarstığı siyasal yaşa-
mın bugüne değin oturmamışlı-
ğı değil miydl?
(Baştarafı 1. Sayfada)
şinin yerine, Cindoruk, Çiller,
Faralyalı, Bilget, Memduh Yaşa,
Köksal Toptan, Haydar Baylaz,
Sait Kemal Mimaroğlu, Uğur
Gümüştekin, tlhan Kesici, Ferit
Bora, Baki Durmaz, Ah Şe\ki
Erek, Ayvaz Gökdemir, Tevfik
Ertüzün ve ömer Şeker girdi.
DYP'nin yenileşme çabasıy-
la tamamladığı 3. Büyük Kong-
re'de eski Dışişleri Bakanı thsan
Sabri ÇağlayangU (82) de aktif
politikaya nokta koydu. Çağla-
yangil, kongrede yaptığı konuş-
mada, fiiü politikayı bıraktığı-
nı beürtirken son nefesine kadar
gönlünün DYP ile birlikte oldu-
ğunu söyledi. DYP Genel Baş-
kam Demirel de Çağlayangil'in
davranışımn, herkesin kulağına
küpe olmasını isteyerek Çağla-
yangil'in siyasi hayatta bir şeref
abidesi olarak durduğunu
söyledi.
DYP Kongresi'nde dün ger-
çekleştirilen GİK ve Merkez Ka-
rar Kurulu seçimleri için kulis-
ler sabahın erken saatlerineica-
dar sürdü. Önceki gün saat
22.00 sıralannda genel merkez-
de Demirel'in "demokrasi mah-
zeni" diye adlandırdığı salonda
toplanan DYP il başkanlan, lis-
te için sabaha kadar çahştılar.
Bir ara aralannda sonuca vara-
mayan il başkanlan, 20 kişilik
bir kunıl oluşturarak Demirel
ile Güniz Sokak'taki evinde gö-
rüştüler. Demirel bu görüşme sı-
rasında il başkanlarına hazırla-
yacakları listede 15 milletvekili
ve 17 de dışandan ismin yer al-
masını istedi. Demirel, kendisi-
nin de Hüsamettin Cindoruk,
Tansn Çiller, Ersin Faralyalı,
Tunç Bilget, Orhan Kilercioğlu,
Sait Kemal Mimaroğlu ve tlhan
Kesici'yi bu listeye ekleyeceğini
bildirdi.
Yeniden toplanan il başkan-
lan 15 yerine 17 milletvekili, 17
yerine de 34 dışandan isim üze-
rinde anlaşmaya vardılar. İl
başkanlan bu isimleri sabaha
karşı 04.30'da Güniz Sokak'a
giderek Demirel'e ilettiler. De-
mirel, bu görüşmeden sonra iki
ayn liste hazjrlamayı kararlaş-
tırdı ve böylece il başkanlannın
istediği isimleri bu listelere da-
ğıttı. Bazı isimler her iki listede,
bazı isimler ise yalnızca birinde
yer aldı. tl başkanlan, Demi-
rel'e isimleri iletirken toplantı-
da aldıklan oylan da eklediler.
Demirel, bu oy durumuna göre
bazı isimleri her iki listeye de
yerleştirdi.
Bu arada geç saatlere kadar
Bahçelievler'deki evinde yenileş-
me hareketine destek veren par-
tililerle liste hazırhklan konu-
sunda bilgi alan eski Genel Baş-
kan Hüsamettin Cindoruk, ay-
rı liste çıkanlması isteklerini ka-
bul etmedi.
Dün sabah toplanan kongre-
de Divan Başkanlığı'na GİK
için üç ayn liste verildi. İkisi
mavi biri san renkte olan bu lis-
telerden "Gencler Listesi" diye
tanıtılan san listenin Cindo-
ruk'a destek veren yenilikçiler-
ce hazırlandığı bildirüdi. Cindo-
ruk, listelerin verilmesinden
sonra aday olduğunu belirterek
Divan Başkanlığı görevinden
aynldı. Yasal olarak bu görevi-
ni sürdürmesine bir engel olma-
yan Cindoruk, daha sonra ku
lisleri gezerek partililerle sohbet
etti. Cindoruk, delegelere ken-
disinin san listeye oy vereceği-
ni söyledi.
Çağlayangirin vedası
Divan BaşkanlığYnca listele-
rin düzenlenmesi çalışmalan sü-
rerken Demirel'in isteği üzerine
Çağlayangil veda kohuşması
yapmak üzere kürsüye geldi.
Çağlayangil, kongrenin
"munteşem" olarak nitelediği
manzarasının, DYP'nin iktidar
adaylığinın işareti olduğunu be-
lirtti. Cumhurbaşkanı'nın ve
Türkiye'yi yöneten hükümetin
arkasında halk olmadığını vur-
gulayan Çağlayangil, "Millet
bu salondadır" diyerek şunları
söyledi:
"Yaşlandığım için adaylığımı
koymadım. Ben. inançlanmı sa-
yın liderimizin temsil ettiğine
kâniyim. Size veda etmek için
sayın liderimiz ile beraber gel-
dim. Son konuşmamı yapıyo-
rum. Ama son nefesime kadar
aranızda olacağım. Allahaıs-
marladık."
Nisan 1980'den 12 Eylül ha-
rekatına kadar Cumhuriyet Se-
natosu Başkanı olarak Cumhur-
başkanlığı'na vekalet eden Çağ-
layangil'in veda etmesinden
sonra kısa bir konuşma yapan
Demirel, kongrenin bir olay ola-
rak cereyan etmeye devam etti-
ğini belirterek şöyle dedi:
"Sayın Çağlayangil'in bugün
huzurunuza gelip 'Ben son ne-
fesime kadar DYP'nin yolunda-
yım ve DYP davasına inanıyo-
rum. Halk buradadır' sözleri,
bizim için altın harflerle yazda-
cak bir ahdır (yemindir).'Sayın
Çağlayangil, 'Sadece fiili olarak
aranızda olmamakta fıziki sebe-
bim vardır. Amagönlüm sizin-
le beraberdır' diyor. Bu bir
inanç, bir ibret davasıdır. tnanç
dediğiniz böyle olur.
30 seneyi, Sayın Çağlayangil
ile birlikte, millet, demokrasi,
hak, hukuk, adalet için gerimiz-
de bıraktık. Sayın Çağlayangil
bir ömrii, bu büyük dava için
geride bıraknuştır. Teşkil ettiği-
niz muhteşem tablo ve gönlü-
nüzden gelen alkışlan, gecen 30
sene için Sayın Çağlayangil 'e
verdiğiniz bonservis olarak an-
lıyoruz."
Geçen 30 yıl içinde Türkiye'-
de 200 seneye sığacak olaylar ol-
duğunu, ancak davalarının sür-
düğünü bildiren Demirel, sözle-
rini şöyle sürdürdü:
"Sayın Çağlayangil, Cum-
hurbaşkanı Vekili, ben Başba-
kan iken 12 Eylül ile karşılaşbk.
Kılımız kıpırdamadı. 12 Eylül
bizi Zincirbozan'a götnrdü. O
sırada Sayın Çağlayangil yurt-
dışındaydı. Ülkeyi yönetenlere
bir mektup göndererek 'Şu gün
geliyorum' dedi. Nereye geliyor-
du? Tel örgüye. 22 haziran gü-
nü geldi. Sanki İngiltere Krali-
çesi'nin Buckingham Sarayı'n-
da verdiği ziyafete gidiyordu.
Göz kamaştıran bir şıklıkta gel-
di. Kendisini karşıladık. Kosko-
ca Türkiye'ye sığmayan bizler 9
bin 600 metrekareye nasıl sığa-
caktık? Şığmadık. Sayın Çağla-
yangil, siyaset hayatında bir şe-
ref abidesi olarak duruyor."
Çağlayangil'in "Son nefesi-
me kadar aranızda olacağım"
dediğine dikkat çeken Demirel,
"Bu bir ibret davası. Bu büyük
dava kişilere bağlı değil. Bu, da-
vayı devam ettirecek herkesin
kulağına küpe olsun. Önemli
olan, bu davayı böyle bir karar-
Idıkla götürebümektir. 'Biz bu
davayı sonuna kadar götürme-
ye kararlıyız' diyen sizler gele-
cegin teminatısınız" dedi.
Daha sonra kongreyi tribün-
lerde kendisine aynlan koltuk-
ta izleyen Çağlayangil ile birlik-
te izleyen Demirel, kongrede üç
ayrı liste cıkmasını "demokra-
tik bir dunım" diye niteledi.
Demirel, bu şekilde oylamanın
çarşaf listeden farkı kalmadıği-
m bildirerek her isteyenin aday
olduğunu belirtti. Demirel,
"Hangisi sizin listeniz?" soru-
suna şu yanıtı verdi:
"BUtün lisleler benim. Bura-
da tam bir demokratik tatbikat
vardır. Eğer ben 'Şu listeyi
onaylayın' deseydim demokra-
tik olmazdı. Sağduyunun için-
den ahenkli çalışacak bir heyet
çıkar."
Saat 15.00 sıralannda oyla-
maya geçilirken Atatürk Spor
Sarayı'nda kulisler giderek yo-
ğunlaştı. Yenilikçiler san liste
için çalışırken eskiler delegasyo-
nu yıldızsız mavi liste için "Asıl
liste bu. Beyefendi bunu
istiyor" görüşünü yaymak için
çaba harcadılar.
Yenilikçiler'in tepkisini çe-
kenlerin başında gelen eski GİK
üyesi Sadettin BUgiç, Demirel'-
in hazırladığı listelerin yalnızca
birinde yer alması üzerine aday-
lıktan çekilmek istedi. Birçok
kişinin iki listede de olmasına
karşm AP döneminden beri
uzun süredir birlikte çalıştığı
Demirel'in kendisini yalnızca
tek listeye koymasına sinirlenen
Bilgiç, kongre salonunu terk
ederek Tunalı Hümi Caddesi'n-
deki bürosuna gitti. Bilgiç, bu-
rada adayhktan çekildiğine iliş-
kin bir yazı yazarak Divan Baş-
kanlığı'na verilmesi için kong-
reye gönderdi. Ancak Bilgiç'in
çekilme başvunısu geciktirilerek
durum Demirel'e iletildi. Demi-
rel bir haber göndererek Bilgiç'i
kongre salonuna, yanına çağır-
dı. Demirel, Bilgiç'i kongre sa-
lonunda öperek karşıladı. Bil-
giç, Demirel'e sitem ederek ge-
rekirse aday olmayacağını bil-
dirdi. Ancak Demirel, liste ha-
zırlarken gelen baskılar nede-
niyle sıkıntıda olduğunu belirt-
ti, Bilgiç'in çekilmesini isteme-
diğini söyledi ve Bilgiç'i ikna
etti.
DYP kongresinde seçimlere
geçildiğinde liste ka
:
gası çıktı.
Oylima sürerken Cindoruk'un
da desteklediği yenilikçüerin sa-
rı listesinin tükendiği divan ta-
rafından duyuruldu. Bunun
üzerine Murat Sökmenoğlu ve
Zonguldak Milletvekili Tevfik
Ertüzün, listeleri çoğaltmak
üzere fotokopiye gönderdiler.
Aynı anda divana da oylamayı
durdurması için uyan yapıldı.
Seçim kurulunun da isteği ka-
bul edip oylamaya ara verdiği
sırada yenilikçi bazı milletvekil-
leri san listelerin başkanhk di-
vanmın bulunduğu yerden top-
luca atılarak özellikle tükenme-
sine yol açıldığını bildirirken,
Sökmenoğlu listelerin Elazığ
Milletvekili Atamet Küçükcl ta-
rafından yırtıldığını öne sürdü.
Sökmenoğlu bu iddiasını Küçü-
kel'e de iletti. Bunun üzerine
Sökmenoğlu ile Küçükel arasın-
da sert tartışma çıktı. Tartışma-
lar araya girenlerce yatıştınlır-
ken fotokopiden gelen listeler
seçim kurulunca mühürlendi ve
seçimlere yeniden devam edildi.
Yeniükçilerin öncülüğünü ya-
pan Cindoruk, san listenin yır-
tılmasını tepkiyle karşıladı ve
"çirkin bir hareket" diye nite-
ledi. San listeye destek veren
Cindoruk, "Demek ki listeden
korktular. Bizim bareketimiz
böyle çirkin olaylann yansıma-
sını önlemek icindir. Demokrasi
isteniyorsa önce parti içi de-
mokrasi sağlansın" dedi.
Cindoruk, "Demirel ile uzla-
şılıp tek liste çıkanlması bekle-
niyordu" sözleri üzerine de
"Genel başkan beni aramadı ki!
Benim kimleri gormek istediği-
mi biliyorlardı" diye konuştu.
Demirel'in hazırladığı iki lis-
tede 34 ortak isim yer aldı.
Demirel'in listesinin dışında
kalan eski GİK üyelerinden Sü-
leyman Çelebi, Bekir Sami Da-
çe, Ahmet Uncu'ya yenilikçüe-
rin listesinde yer verildi.
Kongre bildirisi
DYP 3. Olağan Büyük Kong-
re Bildirisi yayımlandı. Bildiri-
de Türkiye'nin "nygar dünya-
nın aynlmaz bir parçası olma
yolunda" hür ve demokrat ya-
pılaşmasının geciktirüdiği beUr-
tildi. Gecen dönem içerisinde ül-
kenin "çok kötü" idare edildi-
ğinin vurgulandığı bildiride,
"milletin çaresizliğine çareyiz"
denildi.
Yeni Genel İdare Kurulu
DYP'nin GİK seçiminde De-
mirel'in hazırladığı beş yıldızlı
liste 450'nin üzerinde oy ahrken,
diğer liste 213, yenilikçilerin ha-
zırladığı "Gençler" listesi 320 oy
aldı. Ancak, bu listeden sadece
Tevfik Ertüzün DemirePin liste-
lerini delerek GİK'e girdi. Demi-
rel'in ikinci listesinde yer alan
Sadettin Bilgiç seçilemedi.
GİK şu isimlerden oluştu:
Hüsamettin Cindoruk (eski
Genel Başkan), Tansu Çiller
(ekonomist, öğretim üyesi), Er-
sin Faralyalı (işadamı), Tunç Bil-
get (maliyeci), Cavit Çağlar
(milletvekili), Mehmet Dülger
(genel başkan yardımcışı),
Memduh Yaşa (öğretim üyesi),
Yaşar Topçu (milletvekili), Kök-
sal Toptan (Grup Başkanvekili,
milletvekili), Cemal Alişan (mil-
letvekili), Necmettin Cevheri
(GİK üyesi), Mehmet Gölhan
(Genel Başkan Yard.), Mahmut
Nedim Bilgiç (GİK üyesi),Baki
Tuğ (GİK üyesi) Mustafa Derin
(GİK üyesi) Hamdi Üçpınarlar
(GİK üyesi) İsmal Köse (millet-
vekili), Hasan Ekinci (GİK üye-
si), Refaeddin Şahin (GİK üye-
si), Haydar Baylaz (milletvekili),
Sedat Kemal Mimaroğlu (öğre-
tim üyesi), Uğur Gümüştekin
(GİK üyesi), tlhan Kesici (plan-
lamacı), Gökberk Ergenekon
(Genel Sek.), Ömer Banıtçu
(GİK üyesi, Genel Başk. Yard.),
Esat Kıratiıoglu (milletvekili,
Genel Başkan Yrd.), Münif ts-
lamoğlu (GİK üyesi), Eraıan
Yerdelen.(GİK üyesi), Ferit Bo-
ra (milletvekili), Ekrem Ceyhun
GİK üyesi, Özden Özbilun(GİK
üyesi) Erkut Şenbaş (GİK üye-
si), Selahattin Kıhç (Genel Ba-
şakan Yard.), Baki Durmaz (mil-
letvekili), Ali Şevki Erek (Eski
Spor Bakanı), Ayvaz Gökdemir
(eğitimci), Ahmet Küçükel (mil-
letvekili), Halit Dağlı (milletve-
kili), Tevfik Ertüzün (milletve-
kili), Ömer Şeker (milletvekitt).
OKURLARA.
OKAYCONENSm
(Baştarafı 2. Sayfada)
madı. Ömeğin 1989 yilında 15 gazeteye 394 dava açıl-
dı. Bu davaların 183'ünde gazeteciler ve yazarlar için
çeşitli hapis ve para cezaları isteniyordu ve bunların 39'u
siyasal iktidarın en üstündeki kişinin ya da en yakın çev-
resinin şikâyeti üstüne açılmıştı. 211 tazminat davasın-
da gazeteciler ve yazarlardan para isteyenlerin 41'i de
yine siyasal iktidarın en tepesindeki kişiler ve yakın çev-
resiydi. Görünen o ki 1990 yılında bu istatistik daha da
vahim olacak.
Basının son 10 yıllık serüvenini askeri yönetim ve sür-
mekte olan sivil yönetimle olan ilişkileri açısından özet-
ledik. Şimdi tabloyu tamamlamak için on yılın
görüntüsünün diğer unsurlarını sıralayalım.
12 Eylül 1980 gününde yaşammı sürdüren 6 gazete-
nin günlük toplam satışı 1.9 milyondu. 10 yılda 15 yeni
gazete yayımlandı, bunların 9'u yaşamadı (Bulvar, Pos-
ta, 24 Saat, Yeni Asır İstanbul, Yeni Haber, Gölge Adam,
Hürgün, Söz, Gazete), 6'sı ise yaşamaya devam ediyor
(Güneş, Tan, Sabah, Fotospor, Bugün, Türkiye). Bugün,
Türkiye'de yaşayan, ayakta durmaya çalışan günlük ga-
zete sayısı 12.
Askeri dönemin insani bir yarası hâlâ dokunulmadan
duruyor: Sosyalist dergılerin yayın sorumluları, basın ya-
saları uyannca aldıklan 748 yıl, 661 yıl, 130 yıl tutann-
daki hapis cezalarını çekmek üzere hapishanelerdeler.
Bu arada kitaplara gelirsek, son 10 yılda toplatılan ki-
tap sayısı 356'ya ulaşmış durumda.
On yılın acımasız süreci, satışını habere ve düşünce-
ye değil, lotaryaya bağlayan basını da inanılmaz bir nok-
taya getirdi.
Batı'nın bingocularının çoğunu dehşete düşürecek bu
satış yöntemi için harcanan paraiar da inanılmaz boyut-
lara ulaştı. Eu lotaryaları yalnızca duyurmak için bu ga-
zeteler 1989 yılında TV reklamlarına 30 milyar Türk Lirası
harcadılar, 1990 yılının ilk on ayında ise 55 milyar.
Burada görüntünün ekonomik yönüne geçebiliriz.
1980'de 6 ulusal gazetenin toplam günlük net satışı
1.9 milyondu. Bugün 12 ulusal gazetenin toplam günlük
satışları (lotaryalara göre) 2.5 milyon ile 3.2 milyon ara-
sında değişiyor.
1980 yılında Türkiye'nin nüfusu 45 milyondu ve her
1.000 kişiye 47 gazete düşüyordu. Bugün Türkiye'nin nü-
fusu 57 milyon ve 1.000 kişiye 53 gazete düşüyor. (Fran-
sa'da 184, Italya'da 92, İspanya'da 84)
1980 ocağında gazete kâğıdının tonu 17.900 Türk ü-
rası'ydı, 1990 kasımında 1 milyon 840 bin Türk Lirası
oldu.
1980 ocağında gazetelerin satış fiyatı hâlâ 10 Türk Li-
rası'ydı, 1990 kasımında 1.000 Türk Lirası oldu.
1980'de günlük ortalama net ücretle Türkiye'de 29 ga-
zete alınabiliyordu, 1986'da bu sayı 12'ye indi, 1990'da
hâlâ 12.
Ortalama ücretii bir aile, her gün gazete alırsa bütçe-
sinin % 2.28'ini bu kaleme harcamak zorunda. (Fran-
sa'da aynı oran % 1.1)
Türkiye'de yıllık kâğıt tüketimi, kişi başına 10 kilogram.
(Portekiz'de 59 kilogram)
Türkiye'de de gazeteler, dünyanın her yanında oldu-
ğu gibi (devlet sübvansiyonuyla yaşamıyorlarsa) reklam
almak ve reklam gelirıyle satış geliri arasında bir denge
kurmak zorundadırlar. Türkiye'de kişi başına reklam har-
caması 4.5 Amerikan Doları'dır. (İspanya'da 77 $, Arjan-
tin'de 28.3 $, Peru'da 10 $, El Salvador'da 4.7 $)
Ve sonuç:
1— Gazeteler hâlâ az okunuyor.
2— Gazete ve gazeteci kavramlarının saygınlıkları ciddi
biçimde zedelenmiştir.
3— Lotarya olayı, basının büyük bölümünü içinden çı-
kılmaz bir kısır döngünün içine sokmuştur.
4— Basında tekelleşme süreci, sivil siyasal iktidarın
manipülasyonlarıyla hızlanmıştır.
5— AntkJemokratik yasalara karşı mücadele, çok kotü
yürütülmüştür, dolayısıyla boyun eğilmiştir.
Umarız gelecek 10 yılın bilançosu tam tersi çıkar."
GUNLERİN KÖPÜĞÜ
AHMET TAN
(Baştarafı 11. Sayfada)
yonu'nun kurulması" ümidinden söz eden Fransa Cumhurbaş-
kanı Mitterrand'ı alkışlamayan tek lider Thatcher'dı... Demir Ley-
di, pas tutmaya başladığını kendisi de fark ettiği için olmalı, git-
mek zorunda kaldı.
Yeni Avrupa'da, bu değişim hızırta ayak uydurabilecek ülke-
ler ve liderlerine yer olacak.
Türkiye ise hâlâ kendi anayasasını yeniden yazmayı tartışı-
yor. AYrupaTürkiye'ye, "Hazır eliniz, ağzınız değmişken bir adet
de bizim için yazın" demeyecektir.
A/rupa'nın yaşadığı bu ortak heyecanı paylaşmakgerekir mi?
Onlarla masaya oturup, aynı metintere çifter imza atöktan son-
ra, bu soruyu tartışmak anlamsız...
Türkiye, en arkadaki vagona da olsa, Avrupa trenine ayağh
nı atmıştır. En arkadaki vagon yük vagonudur. Bilinen benzet-
medir " Batı'yagiden birtrenleDogu'yagidilemez." Türk-
iye, hem yolcu vagonuna geçmek hem de gidiş yönüne doğru
ilerlemek durumundadır. Ayrıca, lokomotif kullananlar arasın-
da da söz sahibi olmak zorundadır.
Ancak, öteki yolcuların ve makinistlerin Türkiye'den istekle-
ri var. Türkiye bunları vermeye yanaşmadıkça, yük vagonunda
yolculuk etmek zorunda kalacaktır...
Avrupa treninde Türkiye'den istenenler nelerdir?
Bu, Paris zirvesinde açıkça ortaya çıktı. Türkiye belli ki "Kıb-
rıs yüküyle" trende yolculuk edemeyecek. Birleşmiş Milletler
Genel Sekreteri'nin verdiği işaretin anlamı budur.
Kıbrıs'tan sonra, başparmaklar Türkiye'nin insan haklan ba-
vuluna çevrilecektir.
Bu iki yük ile Türkiye, Avrupa treninde ancak yük vagonun-
da oturabilecektir.
KİRAIIK
Göztepe'de Çifte Konaklar'da 3 oda 1 sâlon.
1.300.000 TL.
Tel: 355 27 44
I