Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DIŞ HABERLER 19 KASIM 1990
PARİSTEBUGÜN TOPLANACAK OLANAGİKZİRVESİ, SOĞUK SAVAŞIRESMENSONA ERDİRECEK
Yeni Avrupa'nın temelleri atılıyorAGİK zirvesi, soğuk savaşı en üst düzeyde sona erdirecek
ve yaşlı kıtanın bölünmüşlüğünün tümüyle aşılması
yolunda önemli bir adrnı oluşturacak. Geleceğin
Avrupası'nın güvenlik ve siyasi işbirliği şemsiyesi bu
zirvede biçimlenecek.
Paris'teki tarihi zirve, Türkiye için de büyük önem taşıyoı
AGİK, Türkiye'nin yeni Avrupa mimarisi içindeki yerini d
tescil ediyor. Avrupalı olmanın gerekleri, aynı zamanda
Ankara'yı özellikle insan hakları açısından ciddi
vükümlülükler altına sokuyor.
SEMİH İDİZ
YASEMİN ÇONGAR
• ANKARA — "Yaşh Kıta", 21. yüz-
yıla yeni bir çehre ile girecek. 32 Avrupa
ülkesi ile ABD ve Kanada'ıun liderleri bu
yeni çehrenin anahatlarını büyük ölçüde
belirleyecek bir toplantı için bugün bir
araya geliyorlar. Paris'te üç gün sürecek
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferan-
sı (AGİK) soğuk savaşı resmen sona er-
direcek ve kıtanın bölünmüşlüğünün tu-
müyle aşılması yolunda bir adım oluştu-
racak. "Geleceğin Avrupası'nın güven-
lik ve siyasi işbirliği şemsiyesi", büyük
bir değişimin eşiğindekı NATO, artık yal-
nızca adı kalan Varşova Paktı ile bağlan-
Büyük
Avrupa'ya
doğru
Paris zirvesinden sonra 34
ülke, çok taraflı ihtiyaçların
giderilmesinde çok yararlı
roller üstlenebilecek daha
kapsamlı bir çerçeveye sahip
olacak.
SABETAY VAROL
PARİS — Fransa'nın başkentinde bu-
gün başlayacak ve 3 gün sürecek olan
AGİK zirvesi sonunda Avrupa Güvenlik
ve işbirliği Konferansı'nın 34 ülkeyi kap-
sayan sürekli bir kurum haline geldıği
ilan edilecek. Bundan sonra 34 Ulke, yap-
tırım gücü olmayan, ama günumüz ko-
şullarında ikili ve çok taraflı ıhtilafların
giderilmesinde çok yararlı roller üstlene-
bilecek, çok daha kapsamlı bir
"çerçeveye" sahip olacak. Mart 1992'de
Helsinki'de gerçekleşecek toplantı önce-
sinde Paris zirvesi çarpıcı bir dönum nok-
tası oluşturuyor. Çünkü bu zirve "blok-
lar arası rekabetin" tam anlamıyia tari-
he mal olduğu bir dönemi resmileştiriyor.
Oysa AGİK, söz konusu rekabetin Av-
nıpa'da en yoğun biçimiyle politika sah-
nesinde huküm sürdüğü 1975 yılında ha-
rekete geçmişti. Aynı yıl içinde Helsinki-
de yapılan tarihi konferansta imzalanan
"Nihai Senet"le başladığı için uluslara-
rası politika dilinde "Helsinki süreci" ola-
rak da adlandınüyor. Başlangıçta "pro-
paganda savaşına hizmet etmekten baş-
ka bir işe yaramadığı" gerekçesiyle bir-
çokları AGlK'e çok kuşkulu bir biçimde
yaklaşıyordu.
Aradan geçen süre içinde kaydedilen
mesafenin büyüklüğü göz önüne getiril-
diğinde 1975'te atılan temelin hedefine
fazlasıyla ulaştığı rahatlıkla ileri sürüle-
bilir. Aynı şekilde AGlK'in temelini atan-
ların, amaçları ve hareket noktalan ne
olursa olsun ikriye dönük çok başanh bir
siyasi kehanette bulunduklanm söylemek
de yanlış olmaz.
Görüldüğü gibi tarihte rastlanan eski
büyük konferanslann aksine, Paris zirvesi
bir tarafın öbürüne kendi isteklerini da-
yattırması sonucu gerçekleşen bir toplantı
değil. Başka bir deyişle zirve, tüm ülke-
lerin bağımsız iradeleriyle toplamyor. An-
cak bu olgu, özellikle Doğu Avrupa üJ-
kelerinde son bir yıl içinde meydana ge-
len önemli dönüşumlerin zirvenin nihai
belgesine yansımasına ve önemle vurgu-
lanmasına engel değil. Kısacası, Doğu
Bloku'nun eski patronu Sovyetler Birli-
ği, Batı karşısında kendi "yenilgi"si sa-
yılabilecek söz konusu olaylan "göz ardı"
etmeye çahşmıyor. Iki Almanya'nın bir-
lesmesi, silahsızlanma ve özgürlükler ala-
nında kaydedilen ilerlemelere de zirve so-
nuç belgesinde işaret edilecek. Bu notlar
34 ülke liderlerince not edilecek.
En önemli işlev
Gerçekçi politika açısından bakıldığın-
da ise Batılı gözlemciler, AGlK'in bun-
dan sonra yerine getirebileceği en önem-
li işlevin, Doğu Avrupa ulkelerinde önü-
müzdeki dönem patlak verebilecek yeni
fırtınalara karşı bir tür baraj rolü olabi-
leceğini söylüyorlar. Konvansiyonel silah-
larla ilgili AKKUM Anlaşması, zirveden
bağımsız olarak bugun imzalanıyor. 1992
Helsinki toplantısı öncesine yetişeceği ifa-
de edilen "AKKUM-2" ise askeri perso-
nel sayısmı kısıtlamaya yönelik olacak.
Başka bir deyişle sürecin bloklar arası
silahsızlanma boyutu AGlK'ten kısmen
bağımsız, kendi mecrasında yoluna de-
vaaı edecek. Stratejik silahlarla ilgili gö-
rüşmeler ise (START) iki super güç ara-
sında sürüyor. Sürekli sekretarya merke-
zi olarak Prag*ın seçilişi büe AGtK'in her
şeyden önce Orta ve Doğu Avrupa'ya dö-
nük bir çerçeve olduğunu kanıtlamaya ye-
tiyor.
Bu anlamda hazırhk çalışmalan bo-
yunca birçok faktör, ortaya çıkan yeni bi-
çimin ana hatlarını belirledi denebilir.
AGlK'in, "demokrasinin komnması" iş-
levi, önem kazanan yeni bir Avrupa ku-
rumu olarak belirmesi, "Avrupa Konseyi"
ile AGİK arasında büyük benzerlikler
doğmasına neden oluyor.
Paris 1990 zirvesi ile Helsinki 1992 zir-
vesi arası geçecek zaman, Avrupa'nın yeni
geometriğinin biçimleneceği devre olarak
görülüyor. Bu süre içinde Orta ve Doğu
Avrupa ulkelerinde ekonomik sorunlar
belli bir yorüngeye oturtulabilir, etnik ve
ulusal sürtuşmeler dizginlenebilirse
1992'de AGİK daha büyuk birleşmeler
için çok daha sağlam bir zemin teşkil ede-
bilecek. Özetle 1990-92 araa dönem, "At-
lantik'ten Urallar"a büyük Avrupa için
çok önemli bir sınav devresi olacak.
tısız ve tarafsız kamplardaki ülkeleri bu-
luşturan bu konferansta biçimienecek.
Zirveye Arnavutluk da gözlemci sıfatı ile
katıhyor.
Birçok Avrupa kurumunda olduğu gi-
bi on beş yılın AGİK sürecinin de başın-
dan beri etkin bir üyesi olan Türkiye için
bu konferans büyük önem taşıyor. "Bü-
yük Avrupa" ile bütünleşmesi açısından
en kapsamlı platformu sağlayan AGİK,
Türkiye'nin yeni Avrupa mimarisi için-
deki yerini de tescil ediyor. Doğu Avru-
pa'da 1989'da hızlanan büyük değişim-
den sonra yalnızca Batı ülkelerini kucak-
layan kunımlar da kabuk değiştiriyor.
Macaristan'ın Avrupa Konseyi'ne üyeli-
ğinin de gösterdiği gibi. Artık Avrupa'-
da etkin olabilmenin koşulu giderek ar-
tan biçimde otuz beşli bir pers-
pektif taşımayı gerektiriyor. Bu gereğe
sahip çıkan Türkiye, AGlK'i, Batı ve Do-
ğu Avrupa ile tarihsel bağlannı güçlen-
dirmenin uygun bir platformu olarak gö-
rüyor.
1975 yüında Helsinki Nihai Senedi'nin
imzalanmasıyla başlayan ve Doğu-Batı
ilişkilerinin henüz gergin olduğu bir dö-
nemde Avrupa'da karşılıklı guvenin te-
melini oluştunnaya çalışan AGİK süre-
cf, son beş yılda artan bir etkinliğe ka-
vuştu. Sovyetler Birliği'nde Gorbaçov'-
un başlattığı "yeniden yapılanma" ve bu-
na paralel olarak Doğu Avrupa'da yaşa-
nan değişim, AGlK'e asli amaçlannı ger-
çekleştirme fırsatı verdi.
Çalışmalannı dört ayn "sepette" top-
layan AGİK, öncelikle güvenlik konula-
rını ele almayı hedefleyen bir süreç ola-
rak ortaya çıktı. tkinci önemli ilgi alanı-
nı insan hakları oluştururken ekonomik
işbirliği ve çevre konulan da sürecin ay-
nlmaz unsurlan oldu.
Helsinki'den sonra Madrid ve Viyana'-
da izleme toplantıları için bir araya ge-
len taraf ülkeler, ocak 1989'da "Avru-
pa'nm Geleceği îçin Çerçeve" başlıklı bir
kapanış belgesi yayımladılar. Bu belge-
de öngorülen belli başlı çahşma konüla-
nmn değerlendirilmesi de Paris zirvesinde
yapılacak. Bu konuların başında Viya-
na'da yürütükn Avrupa Konvansiyonel
Kuvvet Indirimi görüşmeleri geliyordu.
Bu müzakerelerin sonucunu yansıtan an-
l&şma da NATO ve Varşova Paktı'na üye
22 ülke arasında yarın imzalanacak.
Viyana kapanış belgesi ile ön plana çı-
kan diğer bir alan da insani konulardı.
AGİK "İnsani Boyut" toplantılannın ilki
haziran 1989'da Paris'te, ikincisi bu yı-
lın haziramnda Kopenhag'da yapıldı.
Üçüncüsü önümüzdeki yıl Moskova'da
yapılacak olan bu toplantılarda esas ola-
rak üzerinde durulan konular arasında
kisilerin evrensel hakları ve eşitliği, aan-
lık hakları, seyahat özgürlüğü gibi oluş-
turulması amaçlanan yeni Avrupa'nın te-
mel kriterleri yer alıyor.
Bilindiği gibi AGlK'in getirdiği insa-
ni boyut mekanizması Turkiye tarafın-
dan da Bulgaristan'dakı Türk azınlığm
haklannın savunulmasına yönelik olarak
başarıyla devTeye sokulmuştu. Bulgaris-
tan, Ankara'run bu çerçevedeki girişim-
leri sonucunda AGlK'in Batılı üyeleri ve
GÖZLER ÜZERLERİNDE OLACAK — Paris'te bugun başlayacak olan tarihi AGİK zirvesinde ABD Başkanı George Bush'la Sovyeüer Birligi Başkanı Mihail Gorbaçov
her zamanki gibi dikkatlerin odak nokiasını oluşturacaklar. Fotoğrafta iki lider Helsinki zirvesinde göruluyorlar.
bazı Varşova Paktı Ulkelerince sert eleş-
tirilere hedef olmuştu.
Paris'te yapılacak zirvenin, AGİK açı-
sından dönüm noktası oluşturacak nite-
likte bazı yeni kararlar üretmesi bekleni-
yor. Dokuz ayn başlıkta toplanacağı öğ-
renilen bu İcararları şöyle sıralamak
mümkün:
1) AGİK sürecinin kurumsailaştınlma-
sı ve bu cerçevede bir AGİK sekretarya-
sının kurulması.
2) Devlet ve hükümet başkanlan ya da
bakanlar düzeyinde, Uyeler arasında dü-
zenli istişari gönişmelerin yapılması.
3) Özgür ve bütünleşmiş bir Avrupa'-
ya yönelik olarak atılan adımlann değer-
İendirileceği bir konferansın her iki yıl-
da bir düzenlenmesi.
4) Üyeler arasında askeri istihbarat de-
ğişimine olanak sağlayacak bir "çatışma-
ların önlenmesi merkezi"nin kurulması
ve bu merkezde belirli sürtüşmelerin ço-
zülmesine yönelik çalışmaların yapılma-
sı.
5) Avrupa Konseyi'nin Strasbourg'da-
ki Parlamenter Asamblesi'ni örnek ala-
cak bir AGİK parlamenter orgammn
oluşturulması ve buna "Avrupa
Asamblesi" adının verilmesi.
6) Hukukun Ustünluğünü vurgulayan
AGİK taahhütlerinin yenüerunesi.
7) Serbest ve adil seçimler konusunda-
ki AGİK ilkelerinin uygulanması için tüm
üye ülkelerdeki seçimlerin denetlenmesi-
ne olanak sağlayacak bir mekanizmanın
kurulması.
8) Serbest rekabet, dayalı pazar eko-
nomilerinin geliştirilmesine yönelik işbir-
liği ilkelerinin saptanması,
9) Çevre koruması için çok yönlü iş-
birliği zeminin geliştirilmesi.
Türkiye açısından
AGİK
AGİK sürecinin içinde yer alması,
Türkiye'ye, hem güvenliğinin sağlanması
hem de "Avrupalılığının tescili" açısın-
dan büyük bir avantaj sağlarken Avru-
palı olmanın gerekleri de Ankara'yı özel-
likle insan hakları açısından ciddi yeni
yükümlulükler altına sokuyor. AGtK'in
azınlık haklanna verdiği önem Türkiye'-
nin karşısına "Kürt sorunun" güncel bir
problem olarak sürekJi getirilmesine de
olanak veriyor.
Nitekim Türkiye Viyana kapamş bel-
gesinin azınlık hakları konusunda getir-
diği hükumleri kendisi için geçerli sayma-
yarak Avrupa'da eleştirilere hedef olmuş-
tu. Türkiye bu belgenin "bölgesel
kültürler" için öngördüğü hakların
"Kurtler" için geçerli olamayacağım sa-
vunurken bu tezini, belgenin yorumlan-
masında terorizme özel bir ağırlık vere-
rek güçlendirmişti.
Türkiye dışmda bütün AGİK üyeleri-
nin tanıdığı Kıbrıs Rum yönetiminin bü-
tun adayı temsilen bu süreç içinde yer al-
ması ise Ankara için sürekli bir baş ağn-
sı oluşturuyor. örneğin Paris zirvesinde
Kıbrıs Rum lideri Vasiliu'nun "Kıbns"
adına yapacağı konuşma başkentte du-
yarlıhk yaratmış. Bu zirvede imzalana-
cak güven ve güvenliği arttırıa önlemler
anlaşmasında Turkiye taraf ülkelere Kıb-
rıs 'ı tanımadığmı ve anlaşmanın getirdi-
ği yükümlülükleri Kıbrıs karşısında uy-
gulamayacağıru belirtecek.
Avrupa Konvansiyel Kuvvet Antlaşması, tarihin en kapsamlı silahsızlanma antlaşması
Batıdayeni bir sayfa açılacakNATO ve Varşova paktları arasındaki antlaşma, bugün 22
lider tarafından imzalanacak. Avrupa Konvansiyonel
Kuvvet Antlaşması (AKKA), silahlarda büyük indirimler
yanında, iki pakta birbirlerinin silah miktarı ve yerlerini
etkin biçimde denetleme olanağı veriyor.
ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) —
NATO ve Varşova Paktı'na uye 22 ülke-
nin, topraklannda bulunan 5 sınıf ağır si-
lah hakkında aynntılı bilgiler içeren dos-
yaları birbirlerine vermeleriyle silahsız-
lanma tarihinde yeni bir döneme giriliyor.
Bugüne kadar yapılan en karmaşık ve en
kapsamlı konvansiyonel silahsızlanma
antlaşması çetin müzakerelerden sonra ta-
mamlandı. Avrupa Konvansiyonel Kuv-
vet Antlaşması veya kısa adıyla "AKKA",
bugün 22 lider tarafından imzalanacak.
Muzakereleri bir yıldan az sürede bitı-
rilen AKKA, ilk olarak Avrupa Güven-
lik ve Işbirliği Konferansı'nın (AGİK) Vi-
yana'daki izleme toplantısmda 1989 yılın-
da gündeme geldi. 1987 aralığında ABD
ile Sovyetler Birliği arasında imzalanan
orta menzilü nükJeer füzelerin karşılıklı
olarak imha edilmesini öngören INF Ant-
laşması, gündeme konvansiyonel silahla-
rın indirimini de getirmişti. Bu alandaki
çalışmanın iki ülke yerine iki pakt arasın-
da yapılması öngörüldü. Bu iş için
1975'ten bu yana konvansiyonel silahsız-
lanma görüşmelerinin merkezi olan Vi-
yana seçildi. Görev yönergesinin ocak
1989'da kabul edilmesiyle 9 Mart 1989'da
'AKKUM" olarak bilinen müzakerelere
başlandı.
Antlaşma bölgesi olarak saptanan ve
Atlas Ok^nusu'ndan Ural Dağları'na ka-
dar uzanan alanda yoğunlaşan askeri güç
ve tahrip potansiyeli dunyanın o gune dek
görmediği bir düzeydeydi. Dahası Varşo-
va Paktı ile NATO arasında NATO'nun
aleyhine özellikle tanklarda ve zırhlı sa-
vaş araçlannda önemli bir dengesizlik söz
konusuydu. Öte yandan NATO da uçak-
larda Varşova Paktı'na karşı önemli bir
ustünlük sağlamıştı.
Bu durumu değiştirmek için NATOL
nun 16 ve Varşova Paktı'nın Demokratik
Almanya'yı da kapsayan 7 üyesi Viyana-
da bir araya geldiklerinde AKKUM'un üç
temel amacını şöyle sıraladılar:
1- Konvansiyonel silahlarda daha alt
düzeylerde güvenli ve istikrarlı bir den-
genin sağlanması,
2- tstikran ve güvenliği tehdit eden eşit-
sizliklerin ortadan kaldırılması,
3- Sürpriz taarruza geçme ve gerüş kap-
saml. saldırı başlatma yeteneğinin önce-
likli olarak ortadan kaldınlması.
AKKA neler getiriyor?
Bu amaçlarla başlayan görüşmeler ilk
olarak tank, zırhlı savaş aracı ve tcp ol-
mak uzere uç sınıfta yurutuluyordu. Da-
ha sonra ABD Başkanı George Bush'un
29 Mayıs 1989'da yapılan NATO zirvesin-
deki konuşmasıyla savaş uçaklan ve sal-
dırı heükopterleri de müzakere kapsamı-
na dahil edildi.
Indirim görüşmeleri hem genel olarak
Avrupa bazında hem de merkezi Avru-
pa'dan birbirinin içine geçerek dışa doğ-
ru açılan 4 bölgeye uyarlanarak yapıldı.
Türkiye, Yunanistan, Norveç, Bulgaris-
tan, Romanya ve Sovyetler Birliği'nin 6
askeri bölgesi aynı kapsamda ele alındı.
Antlaşma, her dort bölgedeki ulkeler
için öngorülen sayısal sınırlann bölge da-
hilinde yeniden pay edilmesiyle taraf ül-
keler açısından hukuki yuklenimleri be-
lirlemiş olacak. Buna göre global tavan-
lar NATO ve Varşova Paktı için tank ve
toplarda 20'şer bin olarak saptanırken,
zırhlı savaş araçlarında 30 bin, savaş
uçaklannda 6 bin 800, saldırı helikopter-
lerinde 2 bin rakamında anlaşıldı. Bu çer-
çevede Türkiye'nin elinde Güneydoğu
Anadolu'yu kapsamayan uygulama için-
de 2 bin 795 tank, 3 bin 120 zırhlı savaş
aracı, 3 bin 523 top, 750 savaş uçağı ve
43 saldırı helikopteri bulunacak. Bu ta-
vanların dışında kalan eldeki silahlar ise
antlaşmaya göre imha edilecek. Öngorü-
len indirimler iki pakt arasında
"asimetrik" biçimde uygulanacağı için
Varşova Paktı saptanan tavanlar çerçeve-
sinde silah düzeyini NATO'ya eşitlemek
amacıyla daha çok imha işlemi gerçek-
leştirecek.
AKKA'nın getirdiği büyuk oranlı indi-
rimler yanında en önemli unsuru iki pak-
ta birbirlerinin silah miktar ve yerlerini
etkin biçimde denetleme olanağı verme-
si. Nitekim AKK Antlaşması'nın imza-
Avrupa'da konvansiyonel silah indirimi
İndirilecek
kategoriler
NATO kuvvetleri
Varşova Paktı
kuvvetleri
Tanklar 24 429
Zırhlı savaş
araçları
Too
Savaş
ucaklan
Salöırı
helikopteri
ABD / Sovyet
asker gucu
29 680
18 804
6 180
2 400
257 000
Gelecekteki Sımdıkı
55 460
Gelecekteki
2.000
70 330
49 102
11 088
5 000
596 000
300Û8
2C000
''. V///SS//'
',,///////,
Anahtar
[~İNAT0
VARŞOVA
PAKTI
ÎMERKEZI
IBOLGE
IGORUSME
DISI BIRAKILAN
BÛLGE
AKKUM Antlaşması «apsamına
gıren bölge Atlanık'ten Urallar a
kadar yayılıyor.
lanmasından önce NATO ve Varşova
Paktı üyelerinin birbirlerine verdikleri ve
çok aynntılı bir silah dokumü içeren dos-
yalar bunun ilk adımını oluşturacak. Ül-
keler, bu antlaşmaya dayanarak oluştu-
rulan tarihin en kapsamlı denetim meka-
nizması çerçevesinde birbirlerinin askerı
tesislerini yerinde inceleme olanağına ka-
vuşacaklar.
Türkiye'nin kazanımları
AKKUM'u Turkiye adına Genelkur-
may Başkanlığı ile yakın temas halinde
yüruten Dışişleri Bakanhğı yetkilileri, va-
rılan noktanın son derece tatminkâr ol-
duğu göruşunu savunuyorlar. AKKA
müzakerelerinin başlangıcında esas dik-
kat merkezi Avrupa'da yoğunlaşmışken,
Doğu Avrupa'da yaşanan değişim, Al-
manyalann birleşmesi, Sovyetler'in Orta
Avrupa'daki askerlerini geri çekmesi ve
Varşova Paktı'nın fiilen çozülmüş olma-
sı sonucu konvansiyonel kuvvet indirim-
lerinde Türkiye'nin de yer aldığı kanat
bolgeleri daha büyük onem kazandı. Dı-
şişleri Bakanhğı yetkilileri, özellikle son
bir buçuk ay içinde çok tartışmalı geçen
müzakereler sonucunda en kârlı çıkan ül-
kelerden birinin Turkiye olduğunu açık-
ça ifade ediyorlar. Yetkililer Türkiye'nin
içinde bulunduğu bölge çerçevesinde Yu-
nanistan'ın çıkarlannı da kollama duru-
munda kaldığına özellikle dikkat çekiyor-
lar.
Türkiye'nin genel olarak güvenliğini
pekiştirmesi antlaşmadan sağladığı en
büyük kazanç. Nitekim antlaşma çerçe-
vesindeki indirimler sonucu Doğu'da ve
Karadeniz'in kuzeyindeki Sovyet askeri
bölgelerinde bulunacak Silah sistemleri
ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bölgede bu-
lunduracağı silahlar arasında çok uzun
yıllardan sonra kabul edilebilir bir sayı-
sal denge sağlanacak. Bu temel kazanan
yanı sıra Türkiye'nin antlaşmadan elde
edeceği avantajlar beş maddede sayılıyon
1- Güneydoğu kapsam dışı: Atlantik-
ten Urallar'a uzanan bölgede de bulunma-
sma rağmen Güneydoğu Anadolu indi-
rim kapsamına alınmadı. Bu bölgemn si-
lahsızlanma alanı dışında kalan Ortado-
ğu ülkelerine komşuluğu göz önünde tu-
tuldu. Türkiye'nin bu yöndeki isteğinin
tüm Ulkeler tarafından kabul edilmesi
önemli bir kazanım oluşturdu.
2- Modernizasyonda esneklik: Antlaş-
ma Türk Silahh Kuvvetleri'nin moderni-
zasyon gereksiniminin karşılanmasına
herhangi bir kısıtlama getirmeyecek. ör-
neğin Türkiye'nin zırhlı araç üretimi pro-
jesi esnek tavanlar nedeniyle planlandığı
gibi devam edecek.
3- Silah transferleri: Türkiye'nin Batı-
lı müttefiklerinin indirimler sonucu im-
ha etmek durumunda kalacakları mo-
dern silah ve malzemenin bir bölümü
transfer edilebilecek. Bu silahlann Türki-
ye'nin elindeki daha eski sistemlerle de-
ğiştirilmesi yoluyla modernizasyon çaba-
sına önemli bir katkı sağlanacak. Turki-
ye böylece imha edeceği silahlar karşısın-
da elindekilerden uç dört model daha ye-
ni sistemlere kavuşacak.
4- Sovyetler'in yarı askeri kuvvetleri:
ABD Dışişleri Bakanı Baker ile Sovyet
meslektaşı Şevardnadze arasında New
York'ta yapılan AKKUM danışmalann-
da gündeme gelen ve Türkiye'nin büytlk
tepkisini uyandıran yarı askeri kuvvetler
sorunu Ankara'nın isteği doğrultusunda
çözüldü. Böylece Sovyetler'in elindeki ya-
n askeri kuvvetlerin ağır silahlarına sa-
yısal smırlama ve etkin bir denetim reji-
mi getirilerek Türkiye için önemli bir gü-
vence sağlandı.
5- Mersin sorunu: Aslında AKKUM
süreci ile hiçbir ilgisi olmamasına karşın
Yunanistan tarafından yapay biçimde
gündeme getirilen "Mersin sorunu", NA-
TO ülkelerinin Türkiye"den yana taraf al-
masıyla çozümlendi. Mersin'in doğusun-
da kalan bölge Mersin Limanı'nı içeren
bir şekilde indirim dışında bırakıldı.