03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DIŞ HABERLER 19 KASIM 1990 PARİSTEBUGÜN TOPLANACAK OLANAGİKZİRVESİ, SOĞUK SAVAŞIRESMENSONA ERDİRECEK Yeni Avrupa'nın temelleri atılıyorAGİK zirvesi, soğuk savaşı en üst düzeyde sona erdirecek ve yaşlı kıtanın bölünmüşlüğünün tümüyle aşılması yolunda önemli bir adrnı oluşturacak. Geleceğin Avrupası'nın güvenlik ve siyasi işbirliği şemsiyesi bu zirvede biçimlenecek. Paris'teki tarihi zirve, Türkiye için de büyük önem taşıyoı AGİK, Türkiye'nin yeni Avrupa mimarisi içindeki yerini d tescil ediyor. Avrupalı olmanın gerekleri, aynı zamanda Ankara'yı özellikle insan hakları açısından ciddi vükümlülükler altına sokuyor. SEMİH İDİZ YASEMİN ÇONGAR • ANKARA — "Yaşh Kıta", 21. yüz- yıla yeni bir çehre ile girecek. 32 Avrupa ülkesi ile ABD ve Kanada'ıun liderleri bu yeni çehrenin anahatlarını büyük ölçüde belirleyecek bir toplantı için bugün bir araya geliyorlar. Paris'te üç gün sürecek Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferan- sı (AGİK) soğuk savaşı resmen sona er- direcek ve kıtanın bölünmüşlüğünün tu- müyle aşılması yolunda bir adım oluştu- racak. "Geleceğin Avrupası'nın güven- lik ve siyasi işbirliği şemsiyesi", büyük bir değişimin eşiğindekı NATO, artık yal- nızca adı kalan Varşova Paktı ile bağlan- Büyük Avrupa'ya doğru Paris zirvesinden sonra 34 ülke, çok taraflı ihtiyaçların giderilmesinde çok yararlı roller üstlenebilecek daha kapsamlı bir çerçeveye sahip olacak. SABETAY VAROL PARİS — Fransa'nın başkentinde bu- gün başlayacak ve 3 gün sürecek olan AGİK zirvesi sonunda Avrupa Güvenlik ve işbirliği Konferansı'nın 34 ülkeyi kap- sayan sürekli bir kurum haline geldıği ilan edilecek. Bundan sonra 34 Ulke, yap- tırım gücü olmayan, ama günumüz ko- şullarında ikili ve çok taraflı ıhtilafların giderilmesinde çok yararlı roller üstlene- bilecek, çok daha kapsamlı bir "çerçeveye" sahip olacak. Mart 1992'de Helsinki'de gerçekleşecek toplantı önce- sinde Paris zirvesi çarpıcı bir dönum nok- tası oluşturuyor. Çünkü bu zirve "blok- lar arası rekabetin" tam anlamıyia tari- he mal olduğu bir dönemi resmileştiriyor. Oysa AGİK, söz konusu rekabetin Av- nıpa'da en yoğun biçimiyle politika sah- nesinde huküm sürdüğü 1975 yılında ha- rekete geçmişti. Aynı yıl içinde Helsinki- de yapılan tarihi konferansta imzalanan "Nihai Senet"le başladığı için uluslara- rası politika dilinde "Helsinki süreci" ola- rak da adlandınüyor. Başlangıçta "pro- paganda savaşına hizmet etmekten baş- ka bir işe yaramadığı" gerekçesiyle bir- çokları AGlK'e çok kuşkulu bir biçimde yaklaşıyordu. Aradan geçen süre içinde kaydedilen mesafenin büyüklüğü göz önüne getiril- diğinde 1975'te atılan temelin hedefine fazlasıyla ulaştığı rahatlıkla ileri sürüle- bilir. Aynı şekilde AGlK'in temelini atan- ların, amaçları ve hareket noktalan ne olursa olsun ikriye dönük çok başanh bir siyasi kehanette bulunduklanm söylemek de yanlış olmaz. Görüldüğü gibi tarihte rastlanan eski büyük konferanslann aksine, Paris zirvesi bir tarafın öbürüne kendi isteklerini da- yattırması sonucu gerçekleşen bir toplantı değil. Başka bir deyişle zirve, tüm ülke- lerin bağımsız iradeleriyle toplamyor. An- cak bu olgu, özellikle Doğu Avrupa üJ- kelerinde son bir yıl içinde meydana ge- len önemli dönüşumlerin zirvenin nihai belgesine yansımasına ve önemle vurgu- lanmasına engel değil. Kısacası, Doğu Bloku'nun eski patronu Sovyetler Birli- ği, Batı karşısında kendi "yenilgi"si sa- yılabilecek söz konusu olaylan "göz ardı" etmeye çahşmıyor. Iki Almanya'nın bir- lesmesi, silahsızlanma ve özgürlükler ala- nında kaydedilen ilerlemelere de zirve so- nuç belgesinde işaret edilecek. Bu notlar 34 ülke liderlerince not edilecek. En önemli işlev Gerçekçi politika açısından bakıldığın- da ise Batılı gözlemciler, AGlK'in bun- dan sonra yerine getirebileceği en önem- li işlevin, Doğu Avrupa ulkelerinde önü- müzdeki dönem patlak verebilecek yeni fırtınalara karşı bir tür baraj rolü olabi- leceğini söylüyorlar. Konvansiyonel silah- larla ilgili AKKUM Anlaşması, zirveden bağımsız olarak bugun imzalanıyor. 1992 Helsinki toplantısı öncesine yetişeceği ifa- de edilen "AKKUM-2" ise askeri perso- nel sayısmı kısıtlamaya yönelik olacak. Başka bir deyişle sürecin bloklar arası silahsızlanma boyutu AGlK'ten kısmen bağımsız, kendi mecrasında yoluna de- vaaı edecek. Stratejik silahlarla ilgili gö- rüşmeler ise (START) iki super güç ara- sında sürüyor. Sürekli sekretarya merke- zi olarak Prag*ın seçilişi büe AGtK'in her şeyden önce Orta ve Doğu Avrupa'ya dö- nük bir çerçeve olduğunu kanıtlamaya ye- tiyor. Bu anlamda hazırhk çalışmalan bo- yunca birçok faktör, ortaya çıkan yeni bi- çimin ana hatlarını belirledi denebilir. AGlK'in, "demokrasinin komnması" iş- levi, önem kazanan yeni bir Avrupa ku- rumu olarak belirmesi, "Avrupa Konseyi" ile AGİK arasında büyük benzerlikler doğmasına neden oluyor. Paris 1990 zirvesi ile Helsinki 1992 zir- vesi arası geçecek zaman, Avrupa'nın yeni geometriğinin biçimleneceği devre olarak görülüyor. Bu süre içinde Orta ve Doğu Avrupa ulkelerinde ekonomik sorunlar belli bir yorüngeye oturtulabilir, etnik ve ulusal sürtuşmeler dizginlenebilirse 1992'de AGİK daha büyuk birleşmeler için çok daha sağlam bir zemin teşkil ede- bilecek. Özetle 1990-92 araa dönem, "At- lantik'ten Urallar"a büyük Avrupa için çok önemli bir sınav devresi olacak. tısız ve tarafsız kamplardaki ülkeleri bu- luşturan bu konferansta biçimienecek. Zirveye Arnavutluk da gözlemci sıfatı ile katıhyor. Birçok Avrupa kurumunda olduğu gi- bi on beş yılın AGİK sürecinin de başın- dan beri etkin bir üyesi olan Türkiye için bu konferans büyük önem taşıyor. "Bü- yük Avrupa" ile bütünleşmesi açısından en kapsamlı platformu sağlayan AGİK, Türkiye'nin yeni Avrupa mimarisi için- deki yerini de tescil ediyor. Doğu Avru- pa'da 1989'da hızlanan büyük değişim- den sonra yalnızca Batı ülkelerini kucak- layan kunımlar da kabuk değiştiriyor. Macaristan'ın Avrupa Konseyi'ne üyeli- ğinin de gösterdiği gibi. Artık Avrupa'- da etkin olabilmenin koşulu giderek ar- tan biçimde otuz beşli bir pers- pektif taşımayı gerektiriyor. Bu gereğe sahip çıkan Türkiye, AGlK'i, Batı ve Do- ğu Avrupa ile tarihsel bağlannı güçlen- dirmenin uygun bir platformu olarak gö- rüyor. 1975 yüında Helsinki Nihai Senedi'nin imzalanmasıyla başlayan ve Doğu-Batı ilişkilerinin henüz gergin olduğu bir dö- nemde Avrupa'da karşılıklı guvenin te- melini oluştunnaya çalışan AGİK süre- cf, son beş yılda artan bir etkinliğe ka- vuştu. Sovyetler Birliği'nde Gorbaçov'- un başlattığı "yeniden yapılanma" ve bu- na paralel olarak Doğu Avrupa'da yaşa- nan değişim, AGlK'e asli amaçlannı ger- çekleştirme fırsatı verdi. Çalışmalannı dört ayn "sepette" top- layan AGİK, öncelikle güvenlik konula- rını ele almayı hedefleyen bir süreç ola- rak ortaya çıktı. tkinci önemli ilgi alanı- nı insan hakları oluştururken ekonomik işbirliği ve çevre konulan da sürecin ay- nlmaz unsurlan oldu. Helsinki'den sonra Madrid ve Viyana'- da izleme toplantıları için bir araya ge- len taraf ülkeler, ocak 1989'da "Avru- pa'nm Geleceği îçin Çerçeve" başlıklı bir kapanış belgesi yayımladılar. Bu belge- de öngorülen belli başlı çahşma konüla- nmn değerlendirilmesi de Paris zirvesinde yapılacak. Bu konuların başında Viya- na'da yürütükn Avrupa Konvansiyonel Kuvvet Indirimi görüşmeleri geliyordu. Bu müzakerelerin sonucunu yansıtan an- l&şma da NATO ve Varşova Paktı'na üye 22 ülke arasında yarın imzalanacak. Viyana kapanış belgesi ile ön plana çı- kan diğer bir alan da insani konulardı. AGİK "İnsani Boyut" toplantılannın ilki haziran 1989'da Paris'te, ikincisi bu yı- lın haziramnda Kopenhag'da yapıldı. Üçüncüsü önümüzdeki yıl Moskova'da yapılacak olan bu toplantılarda esas ola- rak üzerinde durulan konular arasında kisilerin evrensel hakları ve eşitliği, aan- lık hakları, seyahat özgürlüğü gibi oluş- turulması amaçlanan yeni Avrupa'nın te- mel kriterleri yer alıyor. Bilindiği gibi AGlK'in getirdiği insa- ni boyut mekanizması Turkiye tarafın- dan da Bulgaristan'dakı Türk azınlığm haklannın savunulmasına yönelik olarak başarıyla devTeye sokulmuştu. Bulgaris- tan, Ankara'run bu çerçevedeki girişim- leri sonucunda AGlK'in Batılı üyeleri ve GÖZLER ÜZERLERİNDE OLACAK — Paris'te bugun başlayacak olan tarihi AGİK zirvesinde ABD Başkanı George Bush'la Sovyeüer Birligi Başkanı Mihail Gorbaçov her zamanki gibi dikkatlerin odak nokiasını oluşturacaklar. Fotoğrafta iki lider Helsinki zirvesinde göruluyorlar. bazı Varşova Paktı Ulkelerince sert eleş- tirilere hedef olmuştu. Paris'te yapılacak zirvenin, AGİK açı- sından dönüm noktası oluşturacak nite- likte bazı yeni kararlar üretmesi bekleni- yor. Dokuz ayn başlıkta toplanacağı öğ- renilen bu İcararları şöyle sıralamak mümkün: 1) AGİK sürecinin kurumsailaştınlma- sı ve bu cerçevede bir AGİK sekretarya- sının kurulması. 2) Devlet ve hükümet başkanlan ya da bakanlar düzeyinde, Uyeler arasında dü- zenli istişari gönişmelerin yapılması. 3) Özgür ve bütünleşmiş bir Avrupa'- ya yönelik olarak atılan adımlann değer- İendirileceği bir konferansın her iki yıl- da bir düzenlenmesi. 4) Üyeler arasında askeri istihbarat de- ğişimine olanak sağlayacak bir "çatışma- ların önlenmesi merkezi"nin kurulması ve bu merkezde belirli sürtüşmelerin ço- zülmesine yönelik çalışmaların yapılma- sı. 5) Avrupa Konseyi'nin Strasbourg'da- ki Parlamenter Asamblesi'ni örnek ala- cak bir AGİK parlamenter orgammn oluşturulması ve buna "Avrupa Asamblesi" adının verilmesi. 6) Hukukun Ustünluğünü vurgulayan AGİK taahhütlerinin yenüerunesi. 7) Serbest ve adil seçimler konusunda- ki AGİK ilkelerinin uygulanması için tüm üye ülkelerdeki seçimlerin denetlenmesi- ne olanak sağlayacak bir mekanizmanın kurulması. 8) Serbest rekabet, dayalı pazar eko- nomilerinin geliştirilmesine yönelik işbir- liği ilkelerinin saptanması, 9) Çevre koruması için çok yönlü iş- birliği zeminin geliştirilmesi. Türkiye açısından AGİK AGİK sürecinin içinde yer alması, Türkiye'ye, hem güvenliğinin sağlanması hem de "Avrupalılığının tescili" açısın- dan büyük bir avantaj sağlarken Avru- palı olmanın gerekleri de Ankara'yı özel- likle insan hakları açısından ciddi yeni yükümlulükler altına sokuyor. AGtK'in azınlık haklanna verdiği önem Türkiye'- nin karşısına "Kürt sorunun" güncel bir problem olarak sürekJi getirilmesine de olanak veriyor. Nitekim Türkiye Viyana kapamş bel- gesinin azınlık hakları konusunda getir- diği hükumleri kendisi için geçerli sayma- yarak Avrupa'da eleştirilere hedef olmuş- tu. Türkiye bu belgenin "bölgesel kültürler" için öngördüğü hakların "Kurtler" için geçerli olamayacağım sa- vunurken bu tezini, belgenin yorumlan- masında terorizme özel bir ağırlık vere- rek güçlendirmişti. Türkiye dışmda bütün AGİK üyeleri- nin tanıdığı Kıbrıs Rum yönetiminin bü- tun adayı temsilen bu süreç içinde yer al- ması ise Ankara için sürekli bir baş ağn- sı oluşturuyor. örneğin Paris zirvesinde Kıbrıs Rum lideri Vasiliu'nun "Kıbns" adına yapacağı konuşma başkentte du- yarlıhk yaratmış. Bu zirvede imzalana- cak güven ve güvenliği arttırıa önlemler anlaşmasında Turkiye taraf ülkelere Kıb- rıs 'ı tanımadığmı ve anlaşmanın getirdi- ği yükümlülükleri Kıbrıs karşısında uy- gulamayacağıru belirtecek. Avrupa Konvansiyel Kuvvet Antlaşması, tarihin en kapsamlı silahsızlanma antlaşması Batıdayeni bir sayfa açılacakNATO ve Varşova paktları arasındaki antlaşma, bugün 22 lider tarafından imzalanacak. Avrupa Konvansiyonel Kuvvet Antlaşması (AKKA), silahlarda büyük indirimler yanında, iki pakta birbirlerinin silah miktarı ve yerlerini etkin biçimde denetleme olanağı veriyor. ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) — NATO ve Varşova Paktı'na uye 22 ülke- nin, topraklannda bulunan 5 sınıf ağır si- lah hakkında aynntılı bilgiler içeren dos- yaları birbirlerine vermeleriyle silahsız- lanma tarihinde yeni bir döneme giriliyor. Bugüne kadar yapılan en karmaşık ve en kapsamlı konvansiyonel silahsızlanma antlaşması çetin müzakerelerden sonra ta- mamlandı. Avrupa Konvansiyonel Kuv- vet Antlaşması veya kısa adıyla "AKKA", bugün 22 lider tarafından imzalanacak. Muzakereleri bir yıldan az sürede bitı- rilen AKKA, ilk olarak Avrupa Güven- lik ve Işbirliği Konferansı'nın (AGİK) Vi- yana'daki izleme toplantısmda 1989 yılın- da gündeme geldi. 1987 aralığında ABD ile Sovyetler Birliği arasında imzalanan orta menzilü nükJeer füzelerin karşılıklı olarak imha edilmesini öngören INF Ant- laşması, gündeme konvansiyonel silahla- rın indirimini de getirmişti. Bu alandaki çalışmanın iki ülke yerine iki pakt arasın- da yapılması öngörüldü. Bu iş için 1975'ten bu yana konvansiyonel silahsız- lanma görüşmelerinin merkezi olan Vi- yana seçildi. Görev yönergesinin ocak 1989'da kabul edilmesiyle 9 Mart 1989'da 'AKKUM" olarak bilinen müzakerelere başlandı. Antlaşma bölgesi olarak saptanan ve Atlas Ok^nusu'ndan Ural Dağları'na ka- dar uzanan alanda yoğunlaşan askeri güç ve tahrip potansiyeli dunyanın o gune dek görmediği bir düzeydeydi. Dahası Varşo- va Paktı ile NATO arasında NATO'nun aleyhine özellikle tanklarda ve zırhlı sa- vaş araçlannda önemli bir dengesizlik söz konusuydu. Öte yandan NATO da uçak- larda Varşova Paktı'na karşı önemli bir ustünlük sağlamıştı. Bu durumu değiştirmek için NATOL nun 16 ve Varşova Paktı'nın Demokratik Almanya'yı da kapsayan 7 üyesi Viyana- da bir araya geldiklerinde AKKUM'un üç temel amacını şöyle sıraladılar: 1- Konvansiyonel silahlarda daha alt düzeylerde güvenli ve istikrarlı bir den- genin sağlanması, 2- tstikran ve güvenliği tehdit eden eşit- sizliklerin ortadan kaldırılması, 3- Sürpriz taarruza geçme ve gerüş kap- saml. saldırı başlatma yeteneğinin önce- likli olarak ortadan kaldınlması. AKKA neler getiriyor? Bu amaçlarla başlayan görüşmeler ilk olarak tank, zırhlı savaş aracı ve tcp ol- mak uzere uç sınıfta yurutuluyordu. Da- ha sonra ABD Başkanı George Bush'un 29 Mayıs 1989'da yapılan NATO zirvesin- deki konuşmasıyla savaş uçaklan ve sal- dırı heükopterleri de müzakere kapsamı- na dahil edildi. Indirim görüşmeleri hem genel olarak Avrupa bazında hem de merkezi Avru- pa'dan birbirinin içine geçerek dışa doğ- ru açılan 4 bölgeye uyarlanarak yapıldı. Türkiye, Yunanistan, Norveç, Bulgaris- tan, Romanya ve Sovyetler Birliği'nin 6 askeri bölgesi aynı kapsamda ele alındı. Antlaşma, her dort bölgedeki ulkeler için öngorülen sayısal sınırlann bölge da- hilinde yeniden pay edilmesiyle taraf ül- keler açısından hukuki yuklenimleri be- lirlemiş olacak. Buna göre global tavan- lar NATO ve Varşova Paktı için tank ve toplarda 20'şer bin olarak saptanırken, zırhlı savaş araçlarında 30 bin, savaş uçaklannda 6 bin 800, saldırı helikopter- lerinde 2 bin rakamında anlaşıldı. Bu çer- çevede Türkiye'nin elinde Güneydoğu Anadolu'yu kapsamayan uygulama için- de 2 bin 795 tank, 3 bin 120 zırhlı savaş aracı, 3 bin 523 top, 750 savaş uçağı ve 43 saldırı helikopteri bulunacak. Bu ta- vanların dışında kalan eldeki silahlar ise antlaşmaya göre imha edilecek. Öngorü- len indirimler iki pakt arasında "asimetrik" biçimde uygulanacağı için Varşova Paktı saptanan tavanlar çerçeve- sinde silah düzeyini NATO'ya eşitlemek amacıyla daha çok imha işlemi gerçek- leştirecek. AKKA'nın getirdiği büyuk oranlı indi- rimler yanında en önemli unsuru iki pak- ta birbirlerinin silah miktar ve yerlerini etkin biçimde denetleme olanağı verme- si. Nitekim AKK Antlaşması'nın imza- Avrupa'da konvansiyonel silah indirimi İndirilecek kategoriler NATO kuvvetleri Varşova Paktı kuvvetleri Tanklar 24 429 Zırhlı savaş araçları Too Savaş ucaklan Salöırı helikopteri ABD / Sovyet asker gucu 29 680 18 804 6 180 2 400 257 000 Gelecekteki Sımdıkı 55 460 Gelecekteki 2.000 70 330 49 102 11 088 5 000 596 000 300Û8 2C000 ''. V///SS//' ',,///////, Anahtar [~İNAT0 VARŞOVA PAKTI ÎMERKEZI IBOLGE IGORUSME DISI BIRAKILAN BÛLGE AKKUM Antlaşması «apsamına gıren bölge Atlanık'ten Urallar a kadar yayılıyor. lanmasından önce NATO ve Varşova Paktı üyelerinin birbirlerine verdikleri ve çok aynntılı bir silah dokumü içeren dos- yalar bunun ilk adımını oluşturacak. Ül- keler, bu antlaşmaya dayanarak oluştu- rulan tarihin en kapsamlı denetim meka- nizması çerçevesinde birbirlerinin askerı tesislerini yerinde inceleme olanağına ka- vuşacaklar. Türkiye'nin kazanımları AKKUM'u Turkiye adına Genelkur- may Başkanlığı ile yakın temas halinde yüruten Dışişleri Bakanhğı yetkilileri, va- rılan noktanın son derece tatminkâr ol- duğu göruşunu savunuyorlar. AKKA müzakerelerinin başlangıcında esas dik- kat merkezi Avrupa'da yoğunlaşmışken, Doğu Avrupa'da yaşanan değişim, Al- manyalann birleşmesi, Sovyetler'in Orta Avrupa'daki askerlerini geri çekmesi ve Varşova Paktı'nın fiilen çozülmüş olma- sı sonucu konvansiyonel kuvvet indirim- lerinde Türkiye'nin de yer aldığı kanat bolgeleri daha büyük onem kazandı. Dı- şişleri Bakanhğı yetkilileri, özellikle son bir buçuk ay içinde çok tartışmalı geçen müzakereler sonucunda en kârlı çıkan ül- kelerden birinin Turkiye olduğunu açık- ça ifade ediyorlar. Yetkililer Türkiye'nin içinde bulunduğu bölge çerçevesinde Yu- nanistan'ın çıkarlannı da kollama duru- munda kaldığına özellikle dikkat çekiyor- lar. Türkiye'nin genel olarak güvenliğini pekiştirmesi antlaşmadan sağladığı en büyük kazanç. Nitekim antlaşma çerçe- vesindeki indirimler sonucu Doğu'da ve Karadeniz'in kuzeyindeki Sovyet askeri bölgelerinde bulunacak Silah sistemleri ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bölgede bu- lunduracağı silahlar arasında çok uzun yıllardan sonra kabul edilebilir bir sayı- sal denge sağlanacak. Bu temel kazanan yanı sıra Türkiye'nin antlaşmadan elde edeceği avantajlar beş maddede sayılıyon 1- Güneydoğu kapsam dışı: Atlantik- ten Urallar'a uzanan bölgede de bulunma- sma rağmen Güneydoğu Anadolu indi- rim kapsamına alınmadı. Bu bölgemn si- lahsızlanma alanı dışında kalan Ortado- ğu ülkelerine komşuluğu göz önünde tu- tuldu. Türkiye'nin bu yöndeki isteğinin tüm Ulkeler tarafından kabul edilmesi önemli bir kazanım oluşturdu. 2- Modernizasyonda esneklik: Antlaş- ma Türk Silahh Kuvvetleri'nin moderni- zasyon gereksiniminin karşılanmasına herhangi bir kısıtlama getirmeyecek. ör- neğin Türkiye'nin zırhlı araç üretimi pro- jesi esnek tavanlar nedeniyle planlandığı gibi devam edecek. 3- Silah transferleri: Türkiye'nin Batı- lı müttefiklerinin indirimler sonucu im- ha etmek durumunda kalacakları mo- dern silah ve malzemenin bir bölümü transfer edilebilecek. Bu silahlann Türki- ye'nin elindeki daha eski sistemlerle de- ğiştirilmesi yoluyla modernizasyon çaba- sına önemli bir katkı sağlanacak. Turki- ye böylece imha edeceği silahlar karşısın- da elindekilerden uç dört model daha ye- ni sistemlere kavuşacak. 4- Sovyetler'in yarı askeri kuvvetleri: ABD Dışişleri Bakanı Baker ile Sovyet meslektaşı Şevardnadze arasında New York'ta yapılan AKKUM danışmalann- da gündeme gelen ve Türkiye'nin büytlk tepkisini uyandıran yarı askeri kuvvetler sorunu Ankara'nın isteği doğrultusunda çözüldü. Böylece Sovyetler'in elindeki ya- n askeri kuvvetlerin ağır silahlarına sa- yısal smırlama ve etkin bir denetim reji- mi getirilerek Türkiye için önemli bir gü- vence sağlandı. 5- Mersin sorunu: Aslında AKKUM süreci ile hiçbir ilgisi olmamasına karşın Yunanistan tarafından yapay biçimde gündeme getirilen "Mersin sorunu", NA- TO ülkelerinin Türkiye"den yana taraf al- masıyla çozümlendi. Mersin'in doğusun- da kalan bölge Mersin Limanı'nı içeren bir şekilde indirim dışında bırakıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle